Ta ki 5 Eylül 2012 tarihi saat 21:14:59’a kadar sığacağına inanılmışçasına askerlerce emir uygulanmaya çalışılırken, Afyonkarahisar Ataköy Kışlacık Köyü’nde konuşlu mühimmat depolarında saat 21.15’te meydana gelen patlama ile sığmadığına millet olarak hep birlikte şahit olduk.
Gecenin karanlığında, başlarında iki assubay, iki uzman erbaş ve yirmi bir erbaş ve er etmiş oldukları: “Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle, hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine and içerim.” yeminlerinin gereğini yerine getirirken şarapneller, alevler, beton yığını ve toprak arasında kalarak can verdiler.
500. İstihkâm Ana Depo Komutanlığı 4’üncü Mühimmat Bölge Komutanı Kıdemli Albay Veysel Özbay’ın tutuksuz yargılanmasına karar verildiği olay sonrasında yapılan tahkikat neticesinde, ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan tutuklanan Mühimmat Bölük Komutanı Binbaşı Ali DURAN’ın ifadesine göre “248 ton el bombasıyla 360 ton 175 milimetrelik merminin beş depoya konulması gerekirken iki depoya sığdırılmaya çalışıldığı” bilgisi basına yansıdı.
Bir yazılı emirle yeniden düzenlenmiş olan mühimmat depolarının konuş yeri ve içindeki mühimmatların taşınması kanunlara göre işleme tabi tutulsaydı bu elim kaza olur muydu?
İç Hizmet Kanunu’ndan bazı maddeler:
Madde 20 – Emirler ast tarafından değiştirilemez. Ancak, ahval ve şerait emri yapılamayacak bir hale koymuşsa veyahut emir verilirken meçhul kalmış sebepler meydana çıkmışsa veya emrin yapılması büyük bir tehlikeyi ve ağır bir zararı da mucip olacaksa ve bütün bu haller karşısında amirden yeni bir emir alınmasına hal ve zaman da müsait değilse; ast mesuliyeti üzerine alarak emri yeni vaziyete uygun bir tarzda değiştirerek yapabilir ve ilk fırsatta emri yapılmıyan veya kısmen yapılan amirlere de malumat verilir.
Madde 21 – Emirler, kaideten birbirine bağlı makamlar ve kumandanlar tarafından bir silsile takip edilerek verilir. Müstacel ve zaruri hallerde bu sıraya riayet edilmeden de emir verilebilir. Bu takdirde amir atlanmış olan kademelere en kısa zamanda bilgi verir. Ve böyle bir emri alan ast da kendi amirini haberdar eder.
Mühimmat bölge komutanı ve bölük komutanı kanunun bu maddelerine göre bir işlem yapmışlar mıdır? Veya emrin uygulayıcıları, bariz şekilde gözler önünde olan 5 depoluk mühimmatın iki depoya sığdırılmaya çalışılmasından kaynaklı hacim farkını, bu farktan dolayı mühimmatların yüksek istiflenmesi esnasında sandıkların düşebileceği, düşmeden kaynaklı açılan sandıklardan beton zemine düşebilecek, üstelik de fünyeleri takılı mühimmatların zemine sert bir şekilde düşmeden dolayı patlayabileceği, acaba beyan edilmemiş midir?
Depoya ait çalışmayı gösteren bir video kaydının olup olmadığı henüz kamuoyuna açıklanmış değil. Ancak kazanın “Bir askerin merakından dolayı, bombayı kurcalamış olmasından kaynaklanmış olabileceği” açıklandı.
Yoksa; araç kasası açıldığında yüksekte bulunan ve taşınma nedeniyle deforme olmuş bir mühimmat sandığından düşen bomba mı patladı? Veya depo içindeki, muhtemelen yüksek istife aşağıdan verilen sandığın istif üzerindeki askerin elinden kaymasıyla beton zemine düşen bomba mı patladı? Bunu kesin olarak bilmek pek mümkün görünmüyor.
Beş depoluk mühimmatı emirle iki depoya sığdırmaya çalışan astlar, gece çalışmanın tehlikelerinden, mühimmatın iki depoya sığmayacağından bahsederek emri uygulamak istemeseydiler muhtemelen şunlar gelişecekti:
“İç.Hiz.K. Madde 24 – Disipline aykırı gördüğü her hale müdahaleye ve emir vermeye her üst görevlidir” hükmü gereği astların emri uygulamamasını, amirleri disiplinsizlik olarak addedecek ve aynı kanunun Astın Vazifeleri bölümünde yer alan “Madde 14 – Ast; amir ve üstüne umumi adap ve askeri usullere uygun tam bir hürmet göstermeye, amirlerine mutlak surette itaate ve kanun ve nizamlarda gösterilen hallerde de üstlerine mutlak itaate mecburdur. Ast muayyen olan vazifeleri, aldığı emri vaktinde yapar ve değiştiremez, haddini aşamaz. İcradan doğacak mesuliyetler emri verene aittir. İtaat hissini tehdit eden her türlü tezahürler, sözler, yazılar ve fiil ve hareketler cezai müeyyidelerle men olunur.” hükmünce yasal işlemler başlatılacaktı.
İç.Hiz.K.’dan kaynaklı yasal işlemlerin temel kaynağı ise Askeri Ceza Kanunu (As.C.K).
Meslek hayatında yirmi beşinci yılında ve o gece işin başında olan Şehit Kıdemli Başçavuş Bedri NAİM başta olmak üzere “bu emir uygulanır değil” denilip “yerine getirilmeseydi” bu defa, muhtemelen, As.C.K.’na göre “emre itaatsizlikte Israr” suçlamasıyla haklarında yasal işlem başlatılacaktı.
As.C.K.’na göre Emre İtaatsizlikte Israr Edenlerin barış şartlarındaki cezası ise şu şekilde:
Emri uygulamaya mukavemet gösterilmesi halinde ise;
Diyelim ki orada çalışan askerler emre itaatsizlik etti, emri uygulamadı. Ve bundan kaynaklı olarak taşıma faaliyeti belli bir süre durdu, taşıma için tahsis edilmiş araçlar atıl hale geldi, zaman ve ekonomik kayıplar oluştu ve görev bir başkalarınca kazasız olarak yerine getirildi. İşte o zaman da şu madde onlar için geçerli olabilecekti:
***
***
Sonuç,
Ortada savaş hali yokken, beş depoya sığacak mühimmat iki depoya sığdırılmaya çalışılırken astların yaşamları riske atılmış ve sonuçta yirmi beş vatan evladı hayata veda etmişlerdir.
İç.Hiz.K.’nu Madde 13’de “Disiplin: Kanunlara, nizamlara ve amirlere mutlak bir itaat ve astının ve üstünün hukukuna riayet demektir.” denilmektedir. Buradaki hukuka riayet herhalde, astların güven içinde, yıllara sari edinilmiş tecrübeler, bilimsel araştırmalar ışığında hazırlanmış yönergelerde, talimatlarda bahsi geçen emniyet tedbirlerine göre çalışma koşullarını da içermektedir.
Orada işçi çalışıyor olsaydı şayet,
O zaman, işçi temsilcisi işin tehlikelerini sendikaya bildirecek ve muhtemelen sendika devreye girip işi durduracaktı.