Önce siyasetin tanımıyla başlayalım. Siyaset: Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış. (TDK)
Devlet yaşamıyla ilgili her şey siyasetin içerisinde yer almaktadır. Eğer, devletle ilintili bir konuyu dile getiriyorsa insan, aslında siyaset yapıyordur, ama bunun kimisi farkında değildir.
Bunun yanın sıra, suskunluk, tepkisizlik de bir siyasettir.
İş yaşamım sırasında Kamu Yönetimi öğrenimi görmüş bir birey olarak astsubay meselesi dâhil olmak üzere bütün olayların siyasetle ilintili olduğunu, kimi yazılarımın altına onlarca kaynak göstererek ilk olarak 2005 yılı Şubat ayının 13’ünde kuvayimilliye net sitesinde yazmaya başladım. Ta ki 2009 yılı Nisanın ayında söz konusu site kapanıncaya kadar yazdım. Sayısal olarak bakıldığında yazılarım bir milyonun üzerinde okunmuştur.
2006 yılı sonlarına doğru emekliassubaylar.org sitesine açılınca davet edilmem üzerine, 2008 yılı TEMAD seçimleri zamanında kadar kesintisiz olarak aynı zamanda org. sitesinde de yazdım. TEMAD seçimleri sırasında bırakmak durumunda kaldığım org sitesine, Sayın Ersen Gürpınar meslektaşımın Kasım 2010’daki daveti üzerine tekrar yazmaya başladım. Org sitesindeki yazarlığımı topladığımızda beş yıllık bir süreye ulaşıldığını görmekteyiz.
Kuvayimilliye net sitesinde ne yazdıysam, aynısını emekliassubaylar org sitesinde de yazdım. Tarzımda hiçbir değişiklik olmamıştır.
***
Geçen dönem içerisinde olmasına vesile olduklarımıza baktığımızda 2008 yılı emekli assubaylar için heyecanlı geçmiştir. TEMAD yönetiminin değişmesi için yoğun çalışmalar yapılmıştır. Yeni Oluşum Grubu’nun bölünmesi üzerine kaybettiği seçimden sonra, oluşumu devam ettirmek isteyen gruba gereken destek verilmiş, Yeni Oluşum’un devamı olduğu okuyucularımızla paylaşılmıştır. Amaç, daima, assubayların hep ileri gitmesiydi.
Kanun ve şekil bazında bakıldığında, assubay sorunları ilk kez alt alta maddelemiş, kamuoyu ile paylaşılmıştır. Subay statüsü için Yüksek Lisanslar kısıtlanmış, kısıtlı olsa da assubaylar için de yüksek lisans kıdemi gelmiştir. Mesdres elbisenin assubaylara istihkak olarak verilmesine başlanmasının yanı sıra, harici kıyafetlerde anlamlı değişiklikler yapılmıştır. Bir meslektaşımın ilettiğine göre assubay rütbelerinin değiştirilmesine yönelik kuvvetlerin birisinde yayımlanan görüş öneri yazısında, bizim kaleme aldığımız ifadeler kullanılmıştır. Bunlar güzel şeylerdir.
Olan değişiklikler elbette parasal yönde değildir, ama değişikliktir.
***
Şimdi gelelim bu günlere!
Bendeniz, yetişme tarzı olarak Atatürkçü Düşünceye sahibim. Doğup büyüdüğüm memleketimde bir tane dahi şeyh, cemaat lideri yoktu. Herkes özgür bireydi. Çevremdeki insanlar, öğretmenlerim aydın insanlardı. Askeri okul dönemim de aydın öğretmenlerimizle yetiştik.
Astsubay Hazırlama Okulu’ndan sonra, sınıf okulunda, yağan yağmur altında, bugün kimilerine göre siyasi simge olan Al Bayrağımıza el basarak, yine kimilerine göre siyasete girebilecek: "Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle, hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyliyeceğime namusum üzerine andiçerim." diyerek vermiş olduğumuz sözden hiç caymadık.
Bundan sonra da cayanlardan olmayacağız.
Bende bir değişiklik olmamasına rağmen, ele aldığım, benimseyip yayımlanmasını sağladığım konular hakkında “siyaset yapıyorsun” ifadelerinin artmakta olduğunu, artan bir şekilde –belki de sistemli olarak- devam etmekte olduğunu görmekteyim. Hâlbuki eskiden böyle bir durum söz konusu değildi! Acaba ne oldu da şimdi böyle oldu?
Aslına bakarsanız yazdıklarımız, benimseyip köşemize aldığımız yazılar, savunduklarımız TEMAD Tüzüğüne de uygun düşmektedir. Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Tüzüğü MADDE 4.”Dernek, Atatürk devrim ve ilkelerinin sürekli savunucusudur. Bu konularda yapılacak her türlü çalışmaya maddi - manevi destek sağlar.” diyor. Bu anlamda, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e yapılan yersiz saldırılara karşılık olarak şimdiye kadar anlamlı bir açıklama gelmediğini de görmekteyiz…
Son olarak Balıkesir TEMAD Başkanı Sayın Zafer Çimen, tüzük gereği, güncel, yaşanan olaylara değinmiştir. Ve bunu köşemizde yayımladık. Gerek köşemizde, gerekse sosyal medyada sayın başkanı siyaset yapmakla itham edenler oldu. Hâlbuki sayın başkan görevini yapıyor.
Son cümle olarak,
Hak, hukuk ancak ve ancak bağımsız bir devlette aranılabilir. Hele hele, tam bağımsız bir devlet ise hakları teslim eden devlettir.
Bütün olanlardan yola çıkarak, yazdıklarımın baskın bir şekilde siyaset olduğunun görüldüğü; assubaylar sitesinde, assubaylar adına böyle yazılar yazılmaması gerektiği şeklinde eleştirilere maruz kaldığım emekliassubaylar.org sitesinde yazılarımı yayınlatmama kararı aldım.
Tüm okuyucularıma sağlıklı, mutlu günler diliyorum.
TSK Personel Kanunu’nun 107’inci maddesi'ki bu madde yeni hazırlanmış olan kanun taslağında da geliştirilerek, özü korunmuştur': ”Disiplinsizlik ve ahlaki durum sebebiyle Silahlı Kuvvetlerde kalmaları uygun görülmeyerek sicil yoluyla çıkarılanlar hariç olmak üzere istifa eden veya emekliye ayrılan veyahut yetersizlik nedeniyle Silahlı Kuvvetlerden ayırma işlemine tabi tutulan astsubaylar, rütbeleriyle yedek astsubaylığa geçirilirler. Bunların yedeklik çağları, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40’ıncı maddesi hükümlerine tabidir.” hükmüne haiz her sivil assubay, bir yedek assubaydır. Dolayısıyla her çalışan, yarının yedek assubay adayıdır.
Vaktiyle ülke savunmasına hizmet etmiş, geçmişin muvazzaf, şimdinin yedek assubayları, TSK’nın günün teknolojik şartlarına, ulusal bütünlüğün korunmasına katkı yaparak emekli olduktan sonra üye olunan dernekler, siyasi partiler, cemiyetler yoluyla ulusal değerlere sahip çıkmanın yanı sıra, TSK içinde yaşamış oldukları ve emekliliklerinde de halen devam eden ulusal bütünlüğe, aidiyet duygusuna zarar verici hal ve tutumları dile getirerek, günün koşullarına göre mücadele yöntemi belirleyerek yaşamın içinde yer almaktadırlar.
Assubay eylemlerine baktığımız zaman ülkede yaşanan siyasi gelişmelerden uzak olmadığını görmekteyiz. Yetmişli yıllarda yapılan eylemler ve sivil toplum örgütlerinin, yazarların 'Hak arayan Assubayları Mao’nun askeri olarak gören, ordudan ilişiğini kesen, işler aksamasın diye vardiya yöntemiyle hapseden kimi general, subay hariç' hatta kimi general ve subayların assubaylara vermiş oldukları destekler tarihteki yerini almıştır.
Günümüze geldiğimizde yetmişlerdeki gibi işçi eylemlerini görememekteyiz. Sosyal ve siyasi yaşam eskisine göre çok farklılıklar göstermekte. Fakat assubaylar için adaletsiz uygulamaların ısrarla sürdürüldüğüne halen şahit olmaktayız.
İşte böyle bir siyasi gidişatın olduğu yerde yapılacak eylemler, söylemler günün koşullarını elbette ki içermelidir. İçermelidir ki, aynı duyarlılıkta bulunan sosyal örgütlerle birleşme ve birlikte bir şeyler başarma kararlılığı meydana gelebilsin.
Sivil ama yedek assubaylar derneklerine ait çalışmalarına hızla devam etmekte. Bu çalışmalardan sonuncusu 13 Nisan 2013 tarihinde Balıkesir TEMAD (Türkiye Emekli Assubaylar Derneği) İl Başkanlığında gerçekleşti.
Balıkesir TEMAD İl Başkanı Zafer ÇİMEN, ülkenin içinde bulunan durumu assubay meseleleriyle bağdaştırarak, vaktiyle düşman tarafından işgale uğramış, yakılmış, yıkılmış, tecavüze uğramış Balıkesir’den, oldukça yerinde ve zamanında anlamlı bir konuşma yapmış bulunmakta.
Bizler;
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneğinin tüm kayıtlı olan, olmayan üyeleri olarak, yıllarca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığı, birliği ve dirliği için vatanımızın her köşesinde görevlerimizi yaptık. Kimi silah arkadaşlarımız; vatan savunmasında etiğimiz yeminde ki gibi yaşamlarını seve seve feda ederek ŞEHİT, Kimi arkadaşlarımız ise bu uğurda GAZİ oldular.
Bugünkü tabloya baktığımızda, gördüğümüz fotoğraf içimizi sızlatmaktadır.
Ülkemiz; kurtuluş ve kuruluş ülkümüzden, içimizde ki işbirlikçi hain eller tarafından uzaklaştırılmakta, Yönetimi ele geçirenler, milli değerlerimizi, bağımsızlığımızı değil, Küresel yağmacıların amaçlarının hizmetkârlığına soyunmuşlardır.
Yıkımın taşeronları; Türkiye Cumhuriyetine, 1920'lerden bu yana içlerinde biriktirdikleri kin ve intikamla saldırmaktadırlar. Bu gün, anayasamızın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinin değiştirilmesi tartışmaya açılmış, iktidarı ve muhalefeti ile Atatürk’ün Meclisinde, Atatürk adını, devrim ve ilkelerini kaldırmak için uzlaşma komisyonları kurulmuştur.
Türk adını, Türk kimliğini tarihten silmeye, Cumhuriyetle hesaplaşmayı tek amaç haline getirilmiş, Psikolojik savaşın, en kirli, onursuz yöntemleri sahneye sürülmüştür. Ulusal Bayramlar yasaklanmış, Milli/ Ulusal olan her değer itibarsızlaştırılmıştır. Son hamle ise Devlet Kurumlarının önünde yazılan T.C.(Türkiye Cumhuriyeti)ni kaldırmaya yönelmişlerdir.
Ama gayretleri boşunadır.
Binlerce yıldır, Türk düşmanları, Türk ulusunu yok ettiklerini düşündükleri her dönemde, Türkler bir olup, birlik olup yeniden “ERGENEKON’dan” çıkmışlar ve kendilerini yok etmeye yönelen gafillere dünyayı dar etmişlerdir.
Bugün yine Türk Ulusu birleşe, birleşe dirilecek, Sevr özlemiyle yanıp tutuşanlara dünyayı dar edecektir.
Dost, düşman bunu böyle bilmelidir!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
BU ANLAMDA “GENEL MERKEZİMİZİN” İLK VE ÖNCELİKLİ GÖREVİNİN TÜRKİYE CUMHURİYETİNE VE ATATÜRK DEVRİMLERİNE SAHİP ÇIKMADA ÜZERİNE DÜŞEN KARARLILIĞI VE DURUŞU GÖSTERMESİNİ BEKLİYOR, ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİNİ YOK SAYMAYA YÖNELİK ADIMLARA KARŞI TAVIR VE DURUŞ SERGİLEMENİN ASLA TARAFLILIK OLMADIĞINI ÖZELLİKLE BELİRTMEK İSTİYORUM.
TEMAD BİR AİLE AİDİYETİ İLE TÜM İNSANLARINA VE DAVASINA SAHİP ÇIKMAK VE BÜTÜN TOPLUMUNU KUCAKLAMAK DURUMUNDADIR. BU SEBEPLE 1970-1975 YILINDA HAK VE ADALET TALEPLERİ ADINA EŞ VE ÇOCUKLARI BAŞTA OLMAK ÜZERE ZİNDANLARDA BİLE MÜCADELESİNE DEVAM EDEN VE ORDUDAN İLİŞİĞİ KESİLEREK İHRAÇ EDİLEN YÜZLERCE BÜYÜĞÜMÜZÜN VE MESLEKTAŞIMIZIN ÇALINAN HAK VE ADALETLERİNİ GERİ VERDİRME MÜCADELESİ DE TEMAD’IN ANA GÖREVLERİNDEN VE ÖNCELİKLERİNDENDİR. BU DAVA BİZİM VE BU TOPLUMUN AHDI VEFA DAVASIDIR. GENEL MERKEZİMİZİN BU DAVAYA SAHİP ÇIKMASI ONURUMUZ VE ŞEREFİMİZ ADINA ELZEMDİR.
BU İKİ ANA HUSUSU BURADAN İFADELENDİRMEYİ İL BAŞKANLIĞIMIN ASLİ BİR GÖREVİ OLDUĞUNUNDAN ÖZELLİKLE BİLİNMESİNİ İSTİYORUM.
BU VESİLE İLE BAŞTA TEMAD GENEL BAŞKANIMIZ OLMAK ÜZERE DEĞERLİ YÖNETİM KURULU ÜYELERİMİZİ VE TÜM KONUKLARIMIZA TEMAD BALIKESİR BULUŞMASINDA BİZLERİ ONORE ETMELERİ SEBEBİYLE TEKRAR HOŞGELDİNİZ DİYOR SAYGILARIMI SUNUYORUM.
Zafer ÇİMEN
Günün koşullarına, çağa uygun olarak yenilenmek üzere yola çıkılan ve taslak olarak hazırlanan TSK Personel Kanunu’yla ilgili görüşler gelmeye devam ediyor. Görüşlerini gönderen meslektaşımız “Biz Çanakkale’yi yedi düvele dar eden neslin torunlarıyız. Bize ayrılık gayrılık, hakkaniyetten kopmak yakışmaz.” Notuyla göndermiş olduğu çalışmasını aşağıda sunuyorum. Çalışmalara katkı sağlamasını dileriz. Büyük emeklerle hazırlamış olduğu çalışması için kendilerine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Orhan Kaya
***
Taslak:
Madde 3- Tanım
Astsubay: Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarının ast komuta kademelerinde eğitim, sevk ve idare ile idari ve teknik işlerde subaya yardımcı olarak görevlendirilen askeri şahıslara, astsubay adı verilir. (926 Ek madde 21)
Teklif:
Astsubay: Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarının ast komuta kademelerinde; komutan, yönetici, amir, idareci, eğitim, idari ve teknik faaliyetlerin yürütülmesi amacıyla istihdam edilen astsubay çavuştan astsubay Kıdemli Başçavuşa kadar olan askeri şahıslara, astsubay adı verilir. (926 Ek madde 21)
Gerekçe: Astsubaylar orta kademe yöneticilik icra eden, atandığı mevkie göre sicil amiri olabilen, görev adı “… komutanı” ile biten görevlere atanabilen, yürürlükteki kanun, yönetmelik, yönerge, talimat, emirleri güncel olarak bilmeyi gerektiren idari görevleri icra eden ve sürekli değişen teknolojinin gereklerini yerine getirecek şekilde teknik bilgiye haiz şahıslardır.
Kimi görevler vardır ki astsubaydan başkası o görevi bilemez, yapamaz, yapmaya yetkisi yoktur. Dolayısıyla, bu durum yardımcıdan çok idare eden, uygulayan konumuna denk gelmektedir. Ayrıca, astsubayın, subaya yardımcı olarak görülmesi, beraberinde, yardımcının esas olandan fazla ücret alamaması durumlarını da beraberinde getirebilecek bir görüşü oluşturabilecektir. Kaldı ki TSK’da, “astsubay teğmenden fazla ücret alamaz” görüşü yaygınlaşmış ve nitekim bir zamanlar yarbay düzeyinde olan kıdemli başçavuş maaşları hızla kıdemli üsteğmen seviyesine düşmüştür. Bu nedenlerle; astsubay statüsü subaya yardımcı değil, kendi başına tanımlanması gereken bir statüdür.
***
Taslak :
Muvazzaf ve Sözleşmeli Subay Olma Özel Şartları
Madde 14 –
(5) Emsali arasında temayüz etmiş en az dört yıl süreli fakülte veya yüksek okulları bitiren astsubaylardan muvazzaf subay olmak isteyenlerde aranan şartlar; (926/109)
a) Bu kanunun 13’üncü maddesinde yazılı şartları taşımak.
b) Subaylık için sınava müracaat tarihinde en az kıdemli çavuş rütbesinde ve astsubay olarak dördüncü hizmet yılını tamamlamış, yedinci hizmet yılını bitirmemiş olmak. (926/109)
c) Kendi nam ve hesabına en az dört yıl ve daha fazla süreli fakülte veya yüksek okul bitirmek, (926/109)
ç) Subaylık için sınava müracaat tarihinde sicil notu ortalaması, sicil tam notunun yüzde doksan ve daha yukarısı olmak. (926/109)
d) Askerî disiplin, tutum ve davranışları, görevindeki başarısı, meslekî bilgi ve yetenekleri ile genel kültürü bakımından subaylığa lâyık bulunduğu sıralı sicil üstleri tarafından onanmış olmak. (926/109)
e) Subaylık anlayışı kazandırma eğitiminde başarılı olmak. (926/109)
f) Astsubaylıktan subay olmaya engel hallere bu fıkrada belirtilenler; cezaları ertelenmiş, para cezasına çevrilmiş, genel veya özel af kanunları kapsamına girmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adlî sicilden çıkarılmış, haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya buna bağlı düşme kararı verilmiş olsalar da subay olamazlar. (926/109)
g) Yapılacak seçme sınavlarında başarı gösterenlerin
sıralaması, personelin sınav notu ile almış olduğu madalya, ödül, takdir, taltif ve cezalar da dikkate alınmak suretiyle yönetmelikle belirtilen esaslara göre yapılır.
Teklif : Md.14/5’e İlave edilmesi gereken husus:
h) Kendi nam ve hesabına en az dört yıl ve daha fazla süreli fakülte veya yüksek okul bitirenler astsubaylıktan subay olma ve diğer şartlarını taşımaları halinde TSK barış kadrosunda mevcut subay branşlarında ihtiyaç bulunması halinde kendi branşında, kendi branşında ihtiyaç yok ise subay olma kursu sonunda teğmen rütbesi ile yeni görev yerine atanırlar.
Gerekçe: Yıllarca, TSK içerisinde bulunmuş, temel eğitimleri almış, askeri kültür ve eğitimle iç içe olan astsubayların, TSK’nın ihtiyacını karşılayacak düzeyde olması, meslekte özendiriciliğin yanı sıra ve personeli daha çok başarılı olmaya odaklamak, statüler arası geçişgenliği temelden gelen personel lehine değerlendirmek kurumun başarısına katkı yapacaktır.
***
Taslak:
Madde 28 –Yeniden sınıflandırma:
c) İkinci bir tahsil yapanlar: (926/24/1/c)
1) Subay iken Silahlı Kuvvetler veya kendi hesabına üniversite veya yüksek okullardan birini bitirenler tahsilleri ile ilgili sınıflara geçirilebilirler. (926/24/1/c/1)
Teklif:
Md.28/c/1) Subay, Astsubay, Uzman Erbaş iken Silahlı Kuvvetler veya kendi hesabına üniversite veya yüksek okullardan birini bitirenler tahsilleri ile ilgili sınıflara geçirilebilirler. (926/24/1/c/1)
Gerekçe: Kişinin, ekonomik özgürlüğünü elde etmesinden sonra, asıl hedeflediği, hayatta olmak istediği, gönüllü olarak benimseyip, kendisini yetiştirmiş olduğu alanlarda; öğrenimle kazanılan hakların statü bazında ayrılmayıp, kişi merkezli olarak değerlendirilerek, tüm statülere için uygulanması kamunun, dolayasıya devletin menfaatine olan bir durumdur.
***
Taslak:
Madde 28 –Yeniden sınıflandırma:
Yeniden sınıflandırma:
(1) Bu Kanun’un 8’inci madde birinci fıkra (a), (b), (c) ve (d bentleri gereği istihdam edilen muvazzaf subaylar ile 9’uncu madde birinci fıkra (a), (b), (c) ve (d) bentleri gereği istihdam edilen muvazzaf astsubaylar aşağıdaki durumlarda yeniden sınıflandırılırlar: (926/24/1) (926/72)
1) Sağlık durumları mensup oldukları sınıfın hizmetine elverişli olmadığı hakkında usulüne göre sağlık kurulu raporu alanlar, sınıflandırma kurullarınca beden kabiliyeti ve sınıflandırma yönetmeliği esasları dâhilinde uygun görülen sınıflara geçirilirler. (926/24/1/a/1)
2) Beden kabiliyeti yönetmeliği ve sınıflandırma işlemi neticesinde, birden fazla sınıfta hizmet etmesi uygun görülenler bu sınıfların ihtiyacı da varsa, istedikleri sınıflara geçirilirler. (926/24/1/a/2)
b) Uçuştan ayrılanlar: (926/24/1/b)
1) Uçuculuk niteliğini kaybeden veya uçmak istemeyen uçucu subaylar yeniden sınıflandırılırlar. Ancak sınıf değişikliğini gerektirecek nitelikteki sıhhi sebepler hariç olmak üzere, kara havacılık ve pilot sınıfındaki kıdemli yüzbaşı ve daha üst rütbelerdeki uçuculuk niteliğini kaybeden veya uçmak istemeyen subaylar yeniden sınıflandırılmazlar. Bunların uçuculuk statüleri sona erer. (926/24/1/b/1)
c) İkinci bir tahsil yapanlar: (926/24/1/c)
1) Subay iken Silahlı Kuvvetler veya kendi hesabına üniversite veya yüksek okullardan birini bitirenler tahsilleri ile ilgili sınıflara geçirilebilirler. (926/24/1/c/1)
(2) Astsubaylar hakkında bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendi uygulanmaz. (926/72/1)
Teklif:
(2) Numaralı maddenin iptal edilmesi.
Gerekçe: Kişinin, ekonomik özgürlüğünü elde etmesinden sonra, asıl hedeflediği, hayatta olmak istediği, gönüllü olarak benimseyip, kendisini yetiştirmiş olduğu alanlarda; öğrenimle kazanılan hakların statü bazında ayrılmayıp, kişi merkezli olarak değerlendirilerek, tüm statülere için uygulanması kamunun, dolayasıya devletin menfaatine olan bir durumdur.
Aşağıdaki maddenin yeniden sınıflandırma 28.Maddeye 8.Fıkra olarak ilave edilmelidir
Kendi nam ve hesabına en az dört yıl ve daha fazla süreli fakülte veya yüksek okul bitirenler, Astsubaylıktan subay olma şartlarını taşımaları halinde subay yetiştirme kursunu bitirdikten sonra ikinci bir tahsil yapanlar tahsil yaptığı branşta subay sınıfına geçirilirler
Gerekçe: Mesleği özendirici hale getirmek, başarılı personeli ödüllendirmek, kişinin öğrenimle kazandığı bilgi ve beceriyi TSK’da da kullanabilmesine imkân sağlamak, moral ve motivasyonunu yükseltmek, kamuya ve dolayısıyla devlete daha verimli/etkin hizmet temel sağlanması hedeflenmelidir.
***
Taslak:
Kuvvet değişikliği
Madde 29 –
(1) 28’inci maddenin birinci fıkrası (d) bendinde belirtilen kuvvet değişikliğine ilave olarak bu
Kanuna tabi personelin kuvvetleri aşağıdaki esaslar dâhilinde değiştirilebilir.
a) Kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca her yıl Sınıflandırma Yönetmeliğinde belirtilen zamanlarda hizmet fazlası veya ihtiyaç duyulan subay ve astsubay sayısı Genelkurmay Başkanlığına bildirilir. (926/24/1/g/1)
Teklif:
Kuvvet değişikliği
Madde 29’a ilave edilmesi gereken husus:
3) Kendi nam ve hesabına en az dört yıl ve daha fazla süreli fakülte veya yüksekokul bitirenler astsubaylıktan subay olmak şartlarını taşımaları halinde subay yetiştirme kursuna tabi tutularak kursu başarı ile bitirmeleri halinde ve personelin isteği doğrultusunda TSK kuvvetlerin ihtiyacı olan subay ihtiyaçlarını karşılama esasları dahilinde kuvvetleri değiştirilebilir.
Gerekçe: Mesleği özendirmek, personelin hedefleri doğrultusunda yönlendirilmek ve kariyer planlaması yapabilmesini sağlamak.
**
Taslak:
Çalışma saatleri ve ikamet
Madde 31 –
(1) Muvazzaf subay, sözleşmeli subay, muvazzaf astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman erbaşların haftalık çalışma süresi genel olarak 40 saattir.
Teklif :
Çalışma saatleri ve ikamet
Madde 31 –
(1) Muvazzaf subay, sözleşmeli subay, muvazzaf astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman erbaşların haftalık çalışma süresi genel olarak 40 saattir. Vardiya usulü ile çalışan birim ve ünitelerin haftalık çalışma süresi genel haftalık çalışma süresi olan 40 saati aşamaz, ancak zaruri hallerde personelin çalışma şartları normal barış şartlarında genel çalışma şartlarını aşmayacak şekilde idarece belirlenir.
Gerekçe: Barış şartlarında tüm kamu çalışanları arasında eşit çalışma saatleri uygulanması sağlanacak ve böylece Uluslararası Çalışma Örgütü şartlarına göre bir çalışma planlamasına gidilmiş olacaktır.
***
Taslak:
Madde 31 –Çalışma saatleri ve ikamet
(6) Muvazzaf subay, sözleşmeli subay, muvazzaf astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman erbaşlar, asgari tugay ve eşidi birlik komutanının müsaadesiyle görev yaptıkları garnizon dışında başka bir garnizonda veya mahalde ikamet edebilirler. Ancak bu şekilde başka bir garnizonda veya mahalde ikamet etmesine müsaade edilen personel mesai sürelerini ve görevini aksatmayacak şekilde kendi imkânlarıyla gidiş geliş yaparlar.
Teklif:
(6) Muvazzaf subay, sözleşmeli subay, muvazzaf astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman erbaşlar, görev yaptıkları garnizon dışında başka bir garnizonda veya mahalde ikamet edebilirler. Ancak bu şekilde başka bir garnizonda veya mahalde ikamet eden personel mesai sürelerini ve görevini aksatmayacak şekilde kendi imkânlarıyla gidiş geliş yaparlar.
Gerekçe: Kişinin özgürce ikamet alanını belirleyebilmesi hedeflenmelidir.
***
Taslak:
Madde 69-Nasıp düzeltilmesi:
(2)
c) Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personel temin ve yetiştirme planlarında belirtilecek ihtiyaç duyulan bilim dallarında yüksek lisans öğrenimi yapanlardan; yüksek lisans eğitimi bitiriş notu, lisans eğitimi bitiriş notu, sicil notu ortalaması, mükâfatlar ve cezalar ile Türk Silâhlı Kuvvetleri Lisansüstü Öğrenim Yönetmeliğinde belirtilen diğer şartlar esas alınarak yapılacak sıralamada Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı namına ve kendi namına olmak üzere ayrı ayrı olarak bilim dalı karşılığında tahsisi yapılan kontenjanlara giren muvazzaf subaylara ve muvazzaf astsubaylara bir yıl, muvazzaf subaylardan yüksek lisans eğitiminden sonra herhangi bir dalda doktora yapanlara bir yıl, doğrudan doktora yapanlara iki yıl, doçent olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç yıl; (926/36/1/d/3)
(926/83/2)
Teklif :
(2)
c) Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personel temin ve yetiştirme planlarında belirtilecek ihtiyaç duyulan bilim dallarında yüksek lisans öğrenimi yapanlardan; yüksek lisans eğitimi bitiriş notu, lisans eğitimi bitiriş notu, sicil notu ortalaması, mükâfatlar ve cezalar ile Türk Silâhlı Kuvvetleri Lisansüstü Öğrenim Yönetmeliğinde belirtilen diğer şartlar esas alınarak yapılacak sıralamada Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı namına ve kendi namına olmak üzere ayrı ayrı olarak bilim dalı karşılığında tahsisi yapılan kontenjanlara giren muvazzaf subaylara ve muvazzaf astsubaylara bir yıl, muvazzaf subaylardan ve astsubaylardan yüksek lisans eğitiminden sonra herhangi bir dalda doktora yapanlara bir yıl, doğrudan doktora yapanlara iki yıl, doçent olanlara ayrıca bir yıl olmak üzere toplam üç yıl; (926/36/1/d/3) (926/83/2)
Gerekçe: Öğrenimle kazanılan hakların tüm statülere için uygulanabilir olması gereklidir.
***
Taslak:
Atanmalarda dikkate alınacak hususlar:
Madde 42 – (1) Subayların ve astsubayların atanma ve yer değiştirmeleri, hizmetin aksatılmadan yürütülmesi esasına bağlı olarak; memleketin ekonomik, sosyal, iklim ve ulaştırma durumları ile kültür ve sağlık durumları ve bunlara benzer yer ve bölge şartları göz önüne alınarak tespit edilecek bölgelere ve garnizonlara aşağıdaki esaslar da dikkat nazara alınarak sıra ile yapılır: (926/118/1)
a) Kadro ihtiyacı, meslek programları ve meslek içi eğitim esasları, (926/118/1/a)
b) Sağlık durumu, (926/118/1/b)
c) İdari, asayiş ve zaruri sebepler, (926/118/1/c)
ç) İstekli bulunduğu yerler, (926/118/1/ç)
d) Eşinin iş durumu.
Teklif :
Atanmalarda dikkate alınacak hususlar:
Madde 42 – (1) Subayların ve astsubayların atanma ve yer değiştirmeleri, hizmetin aksatılmadan yürütülmesi esasına bağlı olarak; memleketin ekonomik, sosyal, iklim ve ulaştırma durumları ile kültür ve sağlık durumları ve bunlara benzer yer ve bölge şartları göz önüne alınarak tespit edilecek bölgelere ve garnizonlara aşağıdaki esaslar da dikkat nazara alınarak sıra ile yapılır: (926/118/1)
a) Kadro ihtiyacı, meslek programları ve meslek içi eğitim esasları, (926/118/1/a)
b) Sağlık durumu, (926/118/1/b)
c) İdari, asayiş ve zaruri sebepler, (926/118/1/c)
ç) İstekli bulunduğu yerler, (926/118/1/ç)
d) Eşinin iş durumu.
e) II. Kademeli Kıdemli Başçavuşlara ikinin üzerinde 4 ve 5’inci bölgelere atamalarının yapılmaması.
f) Lise ve yüksek öğrenim gören çocukların durumu .
Gerekçe: Hizmet yılı itibariyle ileri yaşlarda atama ve tayinin yaratacağı sosyal sorunların önüne geçilmesi hedeflenmiştir.
***
Taslak :
Kadrosuzluk tazminatı
Madde 65 –
(1) Bu Kanun’un bekleme süreleri sonunda terfi ettirilemeyen general, amiraller ile subaylardan;
a) Bekleme ve görev süresi sonunda emekliye sevk edilen veya bu süreler içerisinde kendi isteği üzerine emekliye ayrılan orgeneral-oramiraller, (926/49/1/f/1)
b) Bekleme süresi sonunda, Kadrosuzluk sebebiyle terfi ettirilemeyerek emekliye sevk edilen general ve amiraller,
(926/49/1/f/2)
c) Bu Kanun’un 66’ncı madde birinci fıkra (ç) bendi gereğince aynı rütbede hizmete devam ettirilerek kadrosuzluk nedeniyle, bir üst rütbeye terfi ettirilmeyip emekliye sevk edilen general ve amiraller, (926/49/1/f/3)
ç) 59’uncu madde birinci fıkra (a) bendinin (7) numaralı alt bendine göre korgeneral-koramiralliğe yükselemeyen ve bekleme süresi sonunda emekliye sevk edilen tümgeneral-tümamiraller, (926/49/1/f/4)
d) Yaş haddinden emekliye ayrılan general- amiral ve albaylar, (926/49/1/f/5)
e) Bu Kanun’un 66’ncı madde birinci fıkra (ç) bendi gereğince aynı rütbede hizmete devam ettirilen general ve amirallerden ve nasıplarından itibaren iki yılını tamamlayan albaylar ve kendi isteği üzerine emekliye ayrılanlara (926/Ek mad.5)
Emekliye sevk edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren, orgeneral aylığının (ek gösterge dâhil); albaylara %70'i, tuğgeneral-tuğamirallere %75'i, tümgeneral tümamirallere % 80'i, korgeneral-koramirallere % 90'ı, orgeneral-oramirallere % 100'ü oranında kadrosuzluk tazminatı rütbelerinin ve makamının yaş haddinden az olmamak üzere 65 yaşına kadar olan sürede Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenir. Ancak bu suretle verilecek emekli aylığı ve kadrosuzluk tazminatının toplamı, Silahlı Kuvvetlerde görevli aynı rütbedeki bütün emsalinden en az istihkak, tazminat ve aylık alanın eline geçenden fazla olamaz. (926/49/1/f/Birinci Paragraf)
Teklif:
Md.65/1/d) Yaş haddinden emekliye ayrılan general- amiral ve albaylar ile II. Kademeli Kıdemli Başçavuşlara (926/49/1/f/5)
Md.65/1/e) Bu Kanun’un 66’ncı madde birinci fıkra (ç) bendi gereğince aynı rütbede hizmete devam ettirilen general ve amirallerden ve nasıplarından itibaren iki yılını tamamlayan albaylar ile nasıplarından itibaren dört yılını tamamlayan II. Kademeli Kıdemli Başçavuşlar ve kendi isteği üzerine emekliye ayrılanlara (926/Ek mad.5)
Emekliye sevk edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren, orgeneral aylığının (ek gösterge dâhil); II. Kademeli Kıdemli Başçavuşlara %65'i, albaylara %70'i, , tuğgeneral-tuğamirallere %75'i, tümgeneral tümamirallere % 80'i, korgeneral-koramirallere % 90'ı, orgeneral-oramirallere % 100'ü oranında kadrosuzluk tazminatı rütbelerinin ve makamının yaş haddinden az olmamak üzere 65 yaşına kadar olan sürede Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenir. Ancak bu suretle verilecek emekli aylığı ve kadrosuzluk tazminatının toplamı, Silahlı Kuvvetlerde görevli aynı rütbedeki bütün emsalinden en az istihkak, tazminat ve aylık alanın eline geçenden fazla olamaz. (926/49/1/f/Birinci Paragraf)
Gerekçe:
Rütbelerde yığılmalarının engellenmesi, Kd.Bçvş. rütbesindeki personelin alt rütbedeki kadrolarda görevlendirilmesinin önüne geçilmesi, devlet kadrolarında iş imkanı yaratılması hedeflenmiştir.
***
Taslak:
Madde 66
f) Bekleme süreleri sonunda terfi ettirileme-yen general ve amiraller emekliye sevk edilir. Bunlardan:
I - Bekleme ve görev süresi sonunda emekliye sevk edilen veya bu süreler içerisinde kendi isteği üzerine emekliye ayrılan orgeneral-oramiraller,
II - Bekleme süresi sonunda, kadrosuzluk sebebiyle terfi ettirilemeyerek emekliye sevk edilen general ve amiraller,
III - Bu maddenin (d) bendi gereğince aynı rütbede hizmete devam ettirilerek kadrosuzluk nedeniyle,bir üst rütbeye terfi ettirilmeyip emekliye sevk edilen general ve amiraller,
IV - 59 uncu maddenin (f) bendine göre korgeneral-koramiralliğe yükselemeyen ve bekleme süresi sonunda emekliye sevk edilen tümgeneral-tümamiraller,
V - Yaş haddinden emekliye ayrılan general- amiral, albaylar ile,
VI - Kadrosuzluk nedeniyle yaş haddinden önce emekliye
sevk edilen albay, yarbay, binbaşı ve yüzbaşılara, Emekliye sevk edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren, orgeneral aylığının (ek gösterge dahil); yüzbaşılara %30'u, binbaşılara %50'si, yarbaylara %55'i, albaylara %70'i, tuğgeneral-tuğamirallere %75'i, tümgeneral-tümamirallere % 80'i, korgeneral-koramirallere % 90'ı, orgeneral-oramirallere % 100'ü oranında kadrosuzluk tazminatı rütbelerinin ve makamının yaş haddinden az olmamak üzere 65 yaşına kadar olan sürede Emekli Sandığınca ödenir. Ancak bu suretle verilecek emekli aylığı ve kadrosuzluk tazminatının toplamı, Silahlı Kuvvetlerde görevli aynı rütbedeki bütün emsalinden en az istihkak, tazminat ve aylık alanın eline geçenden fazla olamaz. Emekli Sandığı 3 aylık devreler halinde bu meblağı faturası karşılığında Hazineden tahsil eder. Bu tazminatlar vergiye tabi değildir ve yaş haddinden önce ölenlerin varislerine intikal etmez.
Teklif:
f) Bekleme süreleri sonunda terfi ettirileme-yen general ve amiraller emekliye sevk edilir. Bunlardan:
I - Bekleme ve görev süresi sonunda emekliye sevk edilen veya bu süreler içerisinde kendi isteği üzerine emekliye ayrılan orgeneral-oramiraller,
II - Bekleme süresi sonunda, kadrosuzluk sebebiyle terfi ettirilemeyerek emekliye sevk edilen general ve amiraller,
III - Bu maddenin (d) bendi gereğince aynı rütbede hizmete devam ettirilerek kadrosuzluk nedeniyle, bir üst rütbeye terfi ettirilmeyip emekliye sevk edilen general ve amiraller,
IV - 59 uncu maddenin (f) bendine göre korgeneral-koramiralliğe yükselemeyen ve bekleme süresi sonunda emekliye sevk edilen tümgeneral-tümamiraller,
V - Yaş haddinden emekliye ayrılan general- amiral, albaylar ve Kıdemli Başçavuş ile
VI - Kadrosuzluk nedeniyle yaş haddinden önce emekliye sevk edilen albay, yarbay, binbaşı, yüzbaşı, Kıdemli Başçavuşlara,
Emekliye sevk edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren, orgeneral aylığının (ek gösterge dâhil); yüzbaşılara %30'u, binbaşılara ve I.Kademeli Kıdemli Başçavuşlara %50'si, yarbaylar ve II. Kademeli Kıdemli Başçavuşlara %55'i, albaylara %70'i tuğgeneral-tuğamirallere %75'i, tümgeneral-tümamirallere % 80'i, korgeneral-koramirallere % 90'ı, orgeneral-oramirallere % 100'ü oranında kadrosuzluk tazminatı rütbelerinin ve makamının yaş haddinden az olmamak üzere 65 yaşına kadar olan sürede Emekli Sandığınca ödenir. Ancak bu suretle verilecek emekli aylığı ve kadrosuzluk tazminatının toplamı, Silahlı Kuvvetlerde görevli aynı rütbedeki bütün emsalinden en az istihkak, tazminat ve aylık alanın eline geçenden fazla olamaz. Emekli Sandığı 3 aylık devreler halinde bu meblağı karşılığında Hazineden tahsil eder.
Gerekçe: Yıllarca değişik garnizonlarda TSK’da icra görevleri ve sorumluluklar yüklenerek görev yapmış bir astsubayın emeklilikle beraber maaşında % 45-55’e yakın bir düşme olmaktadır. Bir astsubay emeklisi, TSK’da iş görürken kurumdaki bilgi ve becerisini sivil kurumlarda değerlendirebileceği denkliği yok denecek kadar az olmasından dolayı da bilgi ve becerisini kullanamamaktadır. Personel kanunu Madde 107’ye göre (kanun maddesi sayfa sonunda bulunmaktadır) emekliliğinde dahi hala TSK’yı temsil ettiği değerlendirilen emekli astsubaylar, vasıflarına, sosyal durumuna, bilgi ve becerisine uygun düşmeyen işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu önemli sorunun önüne geçilmelidir.
***
Taslak:
Rütbeler:
Madde 51
(2) Silahlı Kuvvetlerdeki astsubay rütbeleri aşağıda
gösterilmiştir. (926/77)
a) Astsubay çavuş
b) Kıdemli çavuş
c) Üstçavuş
ç) Kıdemli üstçavuş
d) Başçavuş
e) Kıdemli Başçavuş
Teklif:
(2) Silahlı Kuvvetlerdeki astsubay rütbeleri aşağıda
gösterilmiştir. (926/77)
a) Erbey (Astsubay çavuş)
b) Üstbey ( Kıdemli çavuş)
c) Olbey (Üstçavuş)
ç) Akbey (Kıdemli üstçavuş)
d) Sanbey (Başçavuş)
e) Serbey (Kıdemli Başçavuş)
Gerekçe:
1. Subay statüsünde kıdem, rütbe olarak kullanılmamakla birlikte, Astsubaylarda ise “Kıdem” kelimesi rütbe olarak kullanılmakta, kıdemi ifade etmek için ise “kademe “ ifadesi kullanılmaktadır.
2. Erbaş statüsünde olmayan astsubayın rütbelerinde erbaş ile beraber kullanılan çavuş kelimesi kavram kargaşasına sebep olmaktadır.
3. Çavuş kelimesi günümüzde itfaiye, zabıta ve özel güvenlik kurumlarında da kullanılmakta olduğundan sadece TSK’yı temsil etmemektedir.
Bu teklifle bahsi geçen kavram kargaşasının önüne geçilecek, kurumsal kimlik oluşturulmasını sağlanmalıdır
***
Taslak :
Kapsam:
Madde 76 –
(1) Muvazzaf subay, sözleşmeli subay, muvazzaf astsubay, sözleşmeli astsubay, uzman erbaş ve sözleşmeli erbaşlar/erler ile bunların adaylarının aylık, önsözleşme aylığı, ödenekleri ile hizmetle ilgili her çeşit ödemeler ve askeri öğrencilerin harçlıkları, özel kanun hükümleri saklı kalmak şartı ile bu kanunda yazılı esaslar dâhilinde yürütülür. (926/135/1)
Teklif: (Maddenin ilave edilmesi.)
(2) TSK personeline 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle her yıl bir aylık net maaşı geçmemek üzere ikramiye verilir.
Gerekçe: Milli Eğitim Bakanlığı çalışanlarının eğitim yılı başlangıcında aldıkları öğretim yardımı benzeri bir ödeme yoluyla, TSK personelinin göreve yönelik ihtiyaçlarını karşılamaya katkı sağlayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
***
Taslak :
İzinlerin kullanılması
Madde 119 –
Teklif : (Maddenin ilave edilmesi.)
(5) Barış şartlarında yaz dönemi izin uygulamasında izindeki personel sayısı, asli görevi aksatmayacak şekilde birlik komutanlarınca belirlenir bu oran 1/3’ten fazla olamaz.
Gerekçe: Birliklerdeki izine ayrılma oranı yükseltilmelidir.
***
Makam Tazminatı Göstergesi Taslak ve Teklif :
EK IV SAYILI MAKAM TAZMİNATI CETVELİ
Sıra Nu., Kadro ve Rütbe Ünvanı |
Taslakta yer Alan Tazminat Göstergeleri |
Teklif |
Genelkurmay Başkanı |
30.000 |
|
Orgeneral ve Oramiral olmak şartıyla; Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı |
20.000 |
|
Orgeneral ve Oramiral |
15.000 |
|
Korgeneral ve Koramiral |
10.000 |
|
Tümgeneral ve Tümamiral |
8.000 |
|
Tuğgeneral ve Tuğamiral |
7.000 |
|
Kıdemli Albay |
5000 |
|
Albay |
4500 |
|
Yarbay |
3500 |
|
Kıdemli Binbaşı |
3000 |
|
Binbaşı |
2500 |
|
Kıdemli Başçavuş (1’inci derecenin 4’üncü Kademesi) |
--- |
4500 |
Kıdemli Başçavuş |
2000 |
3500 |
Başçavuş |
--- |
2500 |
Gerekçe : Astsubayların bekleme süreleri 2009 yılında toplamda 6 yıl uzatılmıştır.
Üstçavuş, Kıdemli üstçavuş rütbelerinde bekleme süresi 5.2.2009 tarih ve 5837 sayılı Kanun ile 3 yıldan 6 yıla çıkartılmıştır. Ancak, diğer rütbelerde süre kısaltmamasına da gidilmemiştir.
Kanun teklifine göre, bir astsubayın makam tazminatına hak kazanabilmesi için 24 yıl görev yapması gerekmektedir. Ancak, söz konusu teklife göre bir subay göreve başladıktan 15 yıl sonrasına denk gelen binbaşı rütbesinde tazminat alabilecektir. Dolayısıyla; eskinin kıdemli başçavuşu olan, astsubayların 18 yılda ulaşabildiği başçavuş rütbesindeki astsubayları da kapsayacak şekilde yukarıdaki tabloda belirtilen düzenlemenin yapılması gereklidir.
***
Taslak:
II SAYILI EK GÖSTERGE CETVELİ (ASTSUBAYLAR İÇİN)
Taslakta Yer Alan Uygulanacak Ek Göstergeler |
Teklif |
|
1’inci derecenin 4 Kademesi |
--- |
4200 |
1’inci derece |
3600 |
Taslak ile aynı |
2’nci derece |
3000 |
|
3’üncü derece |
2200 |
|
4’üncü derece |
1600 |
|
5’inci derece |
1300 |
|
6‘ncı derece |
1150 |
|
7’nci derece |
950 |
|
8’inci derece |
850 |
Gerekçe: Mesleğin 24’üncü yılında ulaşılan Kd.Bşçvş.luk ailede mevcut çocukların eğitim harcamalarının en yüksek olduğu döneme denk gelmektedir. Askerlikten başkaca, bir ek iş yapma olanağı bulunmayan icra, ifa görevleri ve sorumluluklarla, geçen yorucu mesailer, birkaç yılda görülen tayinler, ek iş yapmaya da olanak verecek zaman bırakmamaktadır. Söz konusu bu durum göz önünde bulundurularak 1’inci derecenin 4 Kademesinde bulunan Kd.Bşçvş.un gösterge rakamı, yarbay rütbesine teklif edildiği şekliyle, 4200 olarak düzenlenmelidir.
***
Taslak:
Tabur, Bölük Komutanlığı ve Gemi Tazminatı Madde 99 –(1) ve (2)’de yer alan oranlar ve statü adı:
Teklif
99. Madde başlığına “Takım Komutanlığı” da eklenmelidir.
“Tabur, Bölük Komutanlığı, Takım Komutanlığı ve Gemi Tazminatı”
Madde 99 –
(1) Bu Kanunun 44’üncü maddesigereğince, Alay Komutanlığı, İl Jandarma Komutanlığı, Tabur Komutanlığı ve Bölük Komutanlığı, Takım/Karakol Komutanlığı, Bölük/Birlik/Batarya Astsubayı görevleri ile bu görevlerin Genelkurmay Başkanlığınca belirlenecek eşidi görev yerlerine asaleten veya boş kadrolara asaleten vekil olarak atamaları yapılan subay ve astsubaylara, Orgeneral aylığının (ek gösterge dâhil) brüt tutarının, 926/Ek madde 17)
Tabur, Bölük Komutanlığı, Takım Komutanlığı ve Gemi Tazminatı
Makam |
Taslakta Yer Alan Tazminat Oranı % |
Teklif |
a) Alay komutanlığı, İl Jandarma Komutanlığına atananlara |
30 |
30 |
b) Tabur komutanlığına atananlara |
25 |
25 |
c) Bölük komutanlığına atananlara |
20 |
20 |
ç) Takım/Karakol komutanlığına atananlara |
15 |
20 |
d) Bölük/Birlik/Batarya Astsubaylığına atananlara |
10 |
20 |
oranında ek hizmet tazminatı ayrıca ödenir.
2) Bu Kanunun 44’üncü maddesi gereğince, gemilere atanan personele fiilen görev yapmaları şartıyla, Orgeneral aylığının (ek gösterge dâhil) brüt tutarının subaylara, astsubaylara, sivil memurlara, uzman erbaşlara % 26’sı, sözleşmeli erbaş ve erlere % 20’si oranında her ay ayrıca ek hizmet tazminatı ödenir. Fiilen yapılan görev süresine bu Kanunun …inci maddesinde belirtilen izin süreleri dahildir.
Gemi Tazminatı
Statü |
Taslakta Yer Alan Tazminat Oranı % |
Teklif |
subaylara |
40 |
26 |
astsubaylar ile sivil memurlara |
26 |
26 |
uzman erbaşlara |
20 |
26 |
sözleşmeli erbaş ve erlere |
16 |
20 |
Gerekçe: Güç koşullar altında çalışan personelin moral ve motivasyonunu en üst seviyeye çıkartmak için oranların teklifte yer alan şekliyle uygulanması sağlanmalıdır.
***
Taslak:
TSK Hizmet Tazminatı
Madde 98 –
(1) Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında bulunan personelden; (926/Ek Madde 17) Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanunu uyarınca aylık tazminat alanlar, hâkim ödeneği alanlar ve Yurtdışına sürekli görevle gönderilenler hariç olmak üzere;
Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında bulunan ve aşağıda rütbeleri belirtilen personele hizalarında gösterilen oranların, Orgeneral aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda Hizmet Tazminatı ödenir.
Teklif
TSK Hizmet Tazminatı
Madde 98 – (1)’de taslak olarak yer alan oranlar ve teklif edilen oranlar aşağıdaki çizelgede yer almaktadır.
RÜTBELER TAZMİNAT ORANLARI %
RÜTBELER |
Taslakta Yer Alan Tazminat Oranları % |
Teklif |
Subaylar : |
||
Genelkurmay Başkanı |
569 |
Taslak ile aynı |
Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı (Orgeneral ve Oramiral olmak şartıyla) |
500 |
|
Orgeneral ve Oramiral |
475 |
|
Korgeneral ve Koramiral |
419 |
|
Tümgeneral ve Tümamiral |
388 |
|
Tuğgeneral ve Tuğamiral |
263 |
350 |
Kıdemli Albay |
350 |
325 |
Albay |
325 |
300 |
Yarbay |
275 |
275 |
Kıdemli Binbaşı |
295 |
250 |
Binbaşı |
285 |
|
Kıdemli Yüzbaşı |
280 |
220 |
Yüzbaşı |
270 |
|
Kıdemli Üsteğmen |
260 |
183 |
Üsteğmen |
245 |
|
Teğmen |
235 |
170 |
Asteğmen |
170 |
100 |
Astsubaylar: |
||
II.Kad.Kd.Bçvş. |
310 (Yarbaydan yüksek) |
325 |
Kad.Kd.Bçvş. |
300 |
|
Kd.Bçvş. |
295 (Kıdemli binbaşı ile aynı) |
|
Kad.Bçvş. |
280 |
275 |
Bçvş. |
265 |
|
Kad.Kd.Üçvş. |
250 |
|
Kd.Üçvş. |
230 (Teğmenden düşük) |
250 |
Kad.Üçvş. |
220 |
220 |
Üçvş. |
205 |
|
Kd.Çvş. |
183 |
183 |
Çvş. (Astsubaylar erbaş statüsünde bulunmadığından, rütbenin yazılışı düzeltilmelidir) |
170 (Asteğmen ile aynı) |
170 |
***
TSK Personel Kanunu’na göre “istifa eden veya emekliye ayrılan veyahut yetersizlik nedeniyle Silahlı Kuvvetlerden ayırma işlemine tabi tutulan astsubaylar, rütbeleriyle yedek astsubaylığa geçirilirler.”:
VIII - İstifa eden veya emekli olan astsubayların durumları:
Madde 107 - (Değişik birinci fıkra 29/9/1988-3475/14 md.) Disiplinsizlik ve ahlaki durum sebebiyle Silahlı Kuvvetlerde kalmaları uygun görülmeyerek sicil yoluyla çıkarılanlar hariç olmak üzere istifa eden veya emekliye ayrılan veyahut yetersizlik nedeniyle Silahlı Kuvvetlerden ayırma işlemine tabi tutulan astsubaylar, rütbeleriyle yedek astsubaylığa geçirilirler. (Değişik: 28/6/2001-4699/13 md.) Bunların yedeklik çağları, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40’ıncı maddesi hükümlerine tabidir.
İşlenmesi gereken en önemli konu şu:
Yeni TSK Personel Kanununda bekleme sürelerinde subayların 27 yıl,
Assubayların 30 yıl gözüküyor. Kd.Bçvş.lar önceden Bnb. muadili gözükürlerdi.
Şimdi Albay muadili (daha doğrusu emsali) oldu.
Çünkü Astsubay bekleme süresi 2 rütbe daha araya girince 6 yıl arttı. Fakat Albaylık 6’dan 5’e inmişti, şimdi de 4 yıla indiriyorlar.
Yasal hakların tümü buna göre belirlenmeli. Kd.Bçvş. Alay Kh. Dışında daha ast birliklerde çalışmamalı ve Albay maaşına yakın maaş almalı ki, istifa eden sözleşmeli ve muvazzaf assubaylar da gitmesin. Özendirici olsun. Belki Kd.Bçvş. Albay yardımcısı olarak görevlendirilebilir.(Emir Astsb. Değil). Zaten Karargâhlardaki Astsubay kadroları az, onlar artırılmalı.
Bu sorun çözülürse aslında hemen hemen her şey çözülmüş olur.
Eğer bu olmayacak ise Assubaylık kast’ı tamamen kaldırılmalıdır.
Devlet bakamayacağı çocuğu yapmıştır.
Herkes Asteğmenlikten itibaren profesyonelliğe başlayabilir.
Başarılı olan kalır subay olur ve bekleme süresi olmadan çapraz sicille yükselir.
Teknisyen, vidanjör operatörü vs. astsubay olmaz sözleşmeli uzman olur.
Araya alınan sözleşmeli sb., asssubay, uzm., assubaydan subay vs. sadece subayı daha da yükseltmek için konmuştur.”
Meslektaşımızın yazısını okuduktan sonra “Adaleti Engelleyen Maharetli El Yine İş Başında” yazımızda bulunan bazı çizelgeleri “uygulanan”, “teklif edilen” ve “artış” sütunlarıyla “Adaleti Engelleyen Maharetli El Yine İş Başında-2” başlığıyla yayımlamak gerektiği ortaya çıktı.
Aşağıdaki çizelgelere bulunan eski ve yeni rakamları incelediğimizde arada yapılmış olan ince ayarlamalar fark edilmekte. Yarbay düzeyinde bir gelir bekleyen assubaylar rütbe bekleme süreleri altı yıl uzamasına rağmen binbaşı düzeyini geçemeyeceği görülmekte. Hâlbuki meslektaşlarımız Amerika’daki assubay, subay maaşlardan bile örnekler vererek durumu ortaya koymuşlardı.
Rütbeler |
Derece |
Uygulanan Ek Göstergeler |
Teklif Edilen Ek Göstergeler |
Artış |
---|---|---|---|---|
Genelkurmay Başkanı |
9000 |
9000 |
||
Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı (Orgeneral ve Oramiral olmak kaydıyla) |
8400 |
8700 |
300 |
|
Orgeneral-Oramiral |
8000 |
8000 |
||
Korgeneral-Koramiral |
7600 |
7800 |
200 |
|
Tümgeneral-Tümamiral |
7000 |
7400 |
400 |
|
Tuğgeneral-Tuğamiral |
6400 |
6800 |
400 |
|
Kıdemli Albay |
5800 |
6000 |
200 |
|
Albay |
4800 |
5200 |
400 |
|
Yarbay (*) |
0 |
4200 |
600 |
|
Diğer Personel (Muvazzaf subay, sözleşmeli subay, muvazzaf astsubay, sözleşmeli astsubaylar) (Uzman erbaşlar için bulundukları derecenin karşılığı olan ek gösterge rakamının 2/3’ünü alırlar.) |
1 |
3600 |
3600 |
|
2 |
3000 |
3000 |
||
3 |
2200 |
2200 |
||
4 |
1600 |
1600 |
||
5 |
1300 |
1300 |
||
6 |
1150 |
1150 |
||
7 |
950 |
950 |
||
8 |
850 |
850 |
(*) Yarbay rütbesi satır olarak eklenerek 3600 olarak uygulanmakta olan gösterge rakamı 600 puanlık artışla 4200 teklif edilmiş
Dereceler |
Uygulanan Ek Göstergeler |
Teklif Edilen Ek Göstergeler |
Artış |
---|---|---|---|
1’inci derece |
3600 |
3600 |
|
2’nci derece |
3000 |
3000 |
|
3’üncü derece |
2200 |
2200 |
|
4’üncü derece |
1600 |
1600 |
|
5’inci derece |
1300 |
1300 |
|
6‘ncı derece |
1150 |
1150 |
|
7’nci derece |
950 |
950 |
|
8’inci derece |
850 |
850 |
Barış zamanına ait normal bekleme süreleri
Rütbeler |
Uygulanan Bekleme Süreleri |
Teklif Edilen Bekleme Süreleri |
Açıklama |
---|---|---|---|
Asteğmen |
8 Ay |
8 Ay |
|
Teğmen |
3 Yıl |
3 Yıl |
|
Üsteğmen |
6 Yıl |
6 Yıl |
|
Yüzbaşı |
6 Yıl |
6 Yıl |
|
Binbaşı |
5 Yıl |
5 Yıl |
|
Yarbay |
3 Yıl |
3 Yıl |
|
Albay |
5 Yıl |
4 Yıl |
|
Atğm.lık Hariç Toplam |
28 Yıl |
27 Yıl |
Toplamda, bekleme süresinin 1 yıl kısaltılması teklif edilmiş. |
Tuğgeneral – Tuğamiral |
4 Yıl |
3 Yıl |
|
Tümgeneral – Tümamiral |
4 Yıl |
3 Yıl |
|
Korgeneral – Koramiral |
4 Yıl |
3 Yıl |
|
Orgeneral – Oramiral |
4 Yıl |
3 Yıl |
|
Atğm.lık Hariç Gnl.Toplam |
44 Yıl |
39 Yıl |
Toplamda, bekleme süresinin 5 yıl kısaltılması teklif edilmiş. |
Rütbeler |
5.2.2009 Tarihine Kadar Uygulanan Bekleme Süresi |
Uygulanan Bekleme Süreleri |
Teklif Edilen Bekleme Süreleri |
Açıklama |
---|---|---|---|---|
Astsubay çavuş |
3 Yıl |
3 Yıl |
3 Yıl |
|
Kıdemli çavuş |
3 Yıl |
3 Yıl |
3 Yıl |
|
Üstçavuş |
3 Yıl |
6 Yıl |
6 Yıl |
Bekleme süresi 2009 yılında 3 yıl uzatılmıştır |
Kıdemli üstçavuş |
3 Yıl |
6 Yıl |
6 Yıl |
Bekleme süresi 2009 yılında 3 yıl uzatılmıştır |
Başçavuş |
6 Yıl |
6 Yıl |
6 Yıl |
|
Kıdemli başçavuş |
6 Yıl |
6 Yıl |
6 Yıl |
|
Toplam |
24 Yıl |
30 Yıl |
30 Yıl |
Toplamda, bekleme süresi 6 yıl uzatılmıştır |
“Subay statüsünde bekleme sürelerinin albaylığa kadar 1 yıl, sonrasında ise toplamda 5 yıl kısaltılmasının teklif edildiği çizelgelerden görülmektedir. Ancak her nedense assubayların bekleme süreleri 2009 yılında toplamda 6 yıl uzatılmıştır.
Üstçavuş, Kıdemli üstçavuş rütbelerinde bekleme süresi 5.2.2009 tarih ve 5837 sayılı Kanun ile 3 yıldan 6 yıla çıkartılmıştır. Ancak, diğer rütbelerde süre kısaltmamasına da gidilmemiştir. Yani, eskinin kıdemli başçavuşu, şimdinin başçavuşu olmuş durumda. Meslek yüksek okulu mezunu olarak göreve başlayan assubay çavuş rütbesinde bekleme süresinin 2 yıla indirilmesi, 9/2'den başlangıç derecesinin uygulanması uygun olanıdır.”
Kadro ve Rütbe Ünvanı |
Uygulanan Tazminat Göstergeleri |
Teklif Edilen Tazminat Göstergeleri |
Artış |
---|---|---|---|
Genelkurmay Başkanı |
30.000 |
30.000 |
|
Orgeneral ve Oramiral olmak şartıyla; Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı |
20.000 |
20.000 |
|
Orgeneral ve Oramiral |
15.000 |
15.000 |
|
Korgeneral ve Koramiral |
10.000 |
10.000 |
|
Tümgeneral ve Tümamiral |
8.000 |
8.000 |
|
Tuğgeneral ve Tuğamiral |
7.000 |
7.000 |
|
Kıdemli Albay |
4500 |
5000 |
500 |
Albay |
3500 |
4500 |
1000 |
Yarbay |
2000 |
3500 |
1500 |
Kıdemli Binbaşı |
3000 |
İlk kez eklenmiş. |
|
Binbaşı |
2500 |
||
Kıdemli Başçavuş |
2000 |
Tazminat almak için yalnızca kıdemli başçavuş gösterilmiş.
Başçavuşlar nerede?
Ek-lll sayılı Kıta Tazminat Cetvelinde yarbay ile aynı olan kıdemli başçavuşun %30 oranı burada niçin binbaşının altına indirilmiş?
Lise, iki-üç yıllık yüksek okul seviyesinde eğitim görerek subay olmuş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Vatandaşları hiçbir ek öğrenim görmeden dört yıllık fakülte mezunu seviyesinde 8’inci derecenin 1’inci kademesinden kanunla, kararnameyle özlük haklarına, hiçbir mücadele vermeden kavuşturulurken, adeta haklar ikram edilirken; assubayın kılıç istihkakı elinden alınmışken, kırklı yıllarda mezun olmuş subaylara kılıçlarının teslimi için günümüzde süre uzatımları dâhil birkaç kez kanun, kararname çıkartılırken; assubaylar, uzman erbaşlar ve yedek subaylar öğrenimlerinin gerektirdiği başlangıç derecelerinden muaf tutulmaya halen devam edilmek isteniyor.
Değişmesi beklenen TSK Personel Kanun Taslağı daha dün elimize ulaştı.
Taslak incelendiğinde, öğrenimi hiçe sayan, rütbeyi esas alan, devlet, millet imkânlarını statülere yanlı dağıtan, kıdemli başçavuşu kimi yerde yarbay rütbesiyle, kimi yerde binbaşı altında değerlendirerek kıdemli başçavuşları bir yere oturtamayan, eskisine göre altı yıl geç terfi eden başçavuşa tazminatlarda yer vermeyen, assubayın öğrenimi gereği 9’uncu derecenin 2’nci kademesinden göreve başlatılması gereken ve genelkurmayca 28 Mayıs 2012’de açıklanmış olan bu durum her nedense kanun teklifinde 9/1 olarak yer aldırtılmış olarak, bir kanun teklifi hazırlanmış. Kısacası, assubayların beklediği değişiklikler, teklifte gözardı edilmiş görünüyor.
Kanun teklifinden ilgili hususları, kısa yorumlarımla aşağıda sunuyorum.
(1) Aylıklar; fiili kadrolara, öğrenim, statü, rütbe, kıdem, kademe ve hizmet yıllarına göre saptanır. (926/137)
(2) Derece ve kademe ilerlemeleri ile aylıkların hesaplanmasında EK I sayılı Cetvelde yer alan gösterge tablosu ile;
(3) Personelin öğrenim durumlarına göre göreve giriş derece ve kademeleri aşağıda gösterilmiştir.
(4) Subay, astsubay ve uzman erbaş öğrenim durumlarına göre EK-1 sayılı cetvelde yükselebilecekleri en son derece ve kademeleri aşağıda gösterilmiştir.
(5) Personel göreve başladıktan sonra, göreve başladıkları öğrenim seviyesinden daha üst seviye öğrenim görenlerin üst derece ve kademelere intibakları, personelin fakülte, yüksekokul, meslek yüksekokulu veya liseyi bitirdiğine dair diploma veya geçici mezuniyet belgesi ile başvurduğu tarihten geçerli olmak üzere yukarıda belirlenmiş olan göreve başlama derece ve kademesine uygun olarak yapılır. Bu şekilde yapılacak intibaklarda aynı seviyedeki birden fazla öğrenimler dikkate alınmaz.
(6) Göreve başlamadan önce veya görev esnasında; yüksek lisans (master) öğrenimi yapanlara müracaat tarihinden geçerli olarak bir kademe verilir. Bu şekilde kademe ilerlemesi yapılan personelin, kademe ilerlemesine esas olan yüksek lisans öğrenim kıdemini almaya hak kazanması durumunda yeniden kademe ilerlemesi yapılmaz. Birden fazla yüksek lisans öğrenimi dikkate alınmaz.
(7) Göreve başlamadan önce veya görev esnasında; doktora yapanlardan; daha önce yüksek lisans nedeniyle kademe almamış olanlara müracaat tarihinden geçerli olarak iki kademe, daha önce yüksek lisans nedeniyle kademe almış olanlara müracaat tarihinden geçerli olarak bir kademe verilir. Bu şekilde kademe ilerlemesi yapılan personelin, kademe ilerlemesine esas olan doktora öğrenim kıdemini almaya hak kazanması durumunda yeniden kademe ilerlemesi yapılmaz. Birden fazla doktora öğrenimi dikkate alınmaz.
(8) Durumları 6 ve 7’nci fıkra hükümlerine uyanlara, yüksek lisans (master) ve doktora öğreniminden dolayı verilecek kademe sayısı ikiden fazla olamaz.
(9) Muhtelif sebeplerle nasıp tarihleri lehlerine düzeltilenler ile kıdem alanların ve üstün başarı nedeniyle bir üst rütbeye terfi edenlerin derece yükselmesinde dikkate alınmak üzere kademe ilerlemeleri ile yeni nasıp tarihleri esas alınarak EK I sayılı cetvele göre intibakları yapılır.
(10) Son sekiz yılda almış olduğu muteber sicil notlarının ortalaması sicil tam notunun %90 ve üzeri olanlara, derece yükselmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe verilir.
(11) Sürekli görevle atananlardan kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde bulunanlara, bu yörelerde fiilen çalışmak suretiyle geçirilen her iki yıl için bir kademe ilerlemesi daha verilir. Yıllık izinde geçirilen süreler fiilen çalışılmış sayılır. İki yıldan az süreler dikkate alınmaz.
“(*): 28 Mayıs 2012 tarihli Genelkurmay Bilgilendirme Notu’nda, 23 Ocak 2012 tarihinde MSB’ye gönderilmiş olduğu belirtilen teklifte şöyle yazılmış:
Md.5/a: Subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşların öğrenim durumlarına göre göreve giriş derece ve kademeleri yeniden düzenlenerek, 4 yıllık fakülte ve yüksek okul mezunu olanların 8/1’inden, 2 yıllık fakülte ve yüksek okullardan mezun olanların 9/2’sinden, lise ve dengi okul mezunlarının 10/1’inden göreve başlamalarının sağlanmasının, 13 Şubat 2012’de Başbakanlığa teklif edildiği açıklanmış. Ancak Kanun Teklifi 77/3/ç’de ise başlangıç derecesi her nedense 9/1 olarak teklif edilmiş!”
Dereceler | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 | 1320 | 1380 | 1440 | 1500 | |||||
2 | 1150 | 1210 | 1265 | 1320 | 1380 | 1440 | |||
3 | 1020 | 1065 | 1110 | 1115 | 1210 | 1265 | 1320 | 1380 | |
4 | 915 | 950 | 985 | 1020 | 1065 | 1110 | 1155 | 1210 | 1265 |
5 | 853 | 865 | 894 | 915 | 950 | 985 | 1020 | 1065 | 1110 |
6 | 760 | 785 | 810 | 835 | 865 | 895 | 915 | 950 | 985 |
7 | 705 | 720 | 740 | 760 | 785 | 810 | 835 | 865 | 895 |
8 | 660 | 675 | 690 | 705 | 720 | 740 | 760 | 785 | 810 |
9 | 620 | 630 | 645 | 660 | 675 | 690 | 705 | 720 | 740 |
10 | 590 | 600 | 610 | 620 | 630 | 645 | 660 | 675 | 690 |
11 | 560 | 570 | 580 | 590 | 600 | 610 | 620 | 630 | 645 |
Rütbeler | Dereceler | Uygulanacak Ek Göstergeler |
---|---|---|
Genelkurmay Başkanı | 9000 | |
Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı (Orgeneral ve Oramiral olmak kaydıyla) | 8700 | |
Orgeneral-Oramiral | 8000 | |
Korgeneral-Koramiral | 7800 | |
Tümgeneral-Tümamiral | 7400 | |
Tuğgeneral-Tuğamiral | 6800 | |
Kıdemli Albay | 6000 | |
Albay | 5200 | |
Yarbay | 4200 | |
Diğer Personel (Muvazzaf subay, sözleşmeli subay, muvazzaf astsubay, sözleşmeli astsubaylar) (Uzman erbaşlar için bulundukları derecenin karşılığı olan ek gösterge rakamının 2/3’ünü alırlar.) | 1 | 3600 |
2 | 3000 | |
3 | 2200 | |
4 | 1600 | |
5 | 1300 | |
6 | 1150 | |
7 | 950 | |
8 | 850 |
Kıdemli başçavuş binbaşı seviyesinde tutulmuş.
Uygulanacak Ek Göstergeler | |
---|---|
1’inci derece | 3600 |
2’nci derece | 3000 |
3’üncü derece | 2200 |
4’üncü derece | 1600 |
5’inci derece | 1300 |
6‘ncı derece | 1150 |
7’nci derece | 950 |
8’inci derece | 850 |
Uygulanacak Ek Göstergeler | |
---|---|
1’inci derece | 2200 |
2’nci derece | 2000 |
3’üncü derece | 1500 |
4’üncü derece | 1100 |
5’inci derece | 900 |
6‘ncı derece | 800 |
7’nci derece | 650 |
8’inci derece | 600 |
Rütbeler | Orgeneral Aylığı (Ek gösterge dahil) Üzerinden Ödenecek Oranlar | |
---|---|---|
Orgeneral/Oramiral | % 50 | |
Korgeneral/Koramiral | % 45 | |
Tümgeneral/Tümamiral | % 40 | |
Tuğgeneral/Tümamiral | % 35 | |
Albay | % 31 | |
Yarbay | % 30 | Kıdemli başçavuş ile aynı oran |
Binbaşı | % 27 | |
Yüzbaşı | % 26 | 19 yıllık Asb./Bşçvş. İle aynı oran |
Üsteğmen | % 25 | 13 yıllık Asb./Kd.Üsçvş. ile aynı oran |
Teğmen | % 24 | 7 yıllık Asb./Üçvş. İle aynı oran |
Asteğmen | % 23 | 4 yıllık Asb./ Kd.Çvş. ile aynı oran |
Kıdemli Başçavuş | % 30 | Yarbay ile aynı oran |
Başçavuş | % 26 | |
Kıdemli Üstçavuş | % 25 | |
Üst Çavuş | % 24 | |
Kıdemli Çavuş | % 23 | |
Astsubay Çavuş | % 22 | |
Uzman Erbaş | % 21 | |
Sivil Memur | % 20 |
Kıdemli başçavuş, burada yarbay seviyesinde kabul edilmiş.
Barış zamanına ait normal bekleme süreleri
Rütbeler | Normal Bekleme Süreleri |
---|---|
Asteğmen | 8 Ay |
Teğmen | 3 Yıl |
Üsteğmen | 6 Yıl |
Yüzbaşı | 6 Yıl |
Binbaşı | 5 Yıl |
Yarbay | 3 Yıl |
Albay | 4 Yıl |
Tuğgeneral – Tuğamiral | 3 Yıl |
Tümgeneral – Tümamiral | 3 Yıl |
Korgeneral – Koramiral | 3 Yıl |
Orgeneral – Oramiral | 3 Yıl |
Rütbeler | Normal Bekleme Süreleri |
---|---|
Astsubay çavuş | 3 yıl |
Kıdemli çavuş | 3 yıl |
Üstçavuş | 6 yıl (*) |
Kıdemli üstçavuş | 6 yıl (*) |
Başçavuş | 6 yıl |
Kıdemli başçavuş | 6 yıl |
(*) Bu rütbelerde bekleme süresi 5.2.2009 tarih ve 5837 sayılı Kanun ile 3 yıldan 6 yıla çıkartılmıştır. Ancak, diğer rütbelerde süre kısaltlamasına da gidilmemiştir. Yani, eskinin kıdemli başçavuşu, şimdinin başçavuşu olmuş durumda. Meslek yüksek okulu mezunu olarak göreve başlayan assubay çavuş rütbesinde bekleme süresinin 2 yıla indirilmesi, 9/2'den başlangıç derecesinin uygulanması uygun olanıdır.
Kadro ve Rütbe Ünvanı | Tazminat Göstergeleri |
---|---|
Genelkurmay Başkanı | 30.000 |
Orgeneral ve Oramiral olmak şartıyla; Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı | 20.000 |
Orgeneral ve Oramiral | 15.000 |
Korgeneral ve Koramiral | 10.000 |
Tümgeneral ve Tümamiral | 8.000 |
Tuğgeneral ve Tuğamiral | 7.000 |
Kıdemli Albay | 5000 |
Albay | 4500 |
Yarbay | 3500 |
Kıdemli Binbaşı | 3000 |
Binbaşı | 2500 |
Kıdemli Başçavuş | 2000 |
Tazminat almak için yalnızca kıdemli başçavuş gösterilmiş.
Başçavuşlar nerede?
Ek-lll sayılı Kıta Tazminat Cetvelinde yarbay ile aynı olan kıdemli başçavuşun %30 oranı burada niçin binbaşının altına indirilmiş?
RÜTBELER | TAZMİNAT ORANLARI % |
---|---|
Subaylar : | |
Genelkurmay Başkanı | 569 |
Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı (Orgeneral ve Oramiral olmak şartıyla) | 500 |
Orgeneral ve Oramiral | 475 |
Korgeneral ve Koramiral | 419 |
Tümgeneral ve Tümamiral | 388 |
Tuğgeneral ve Tuğamiral | 263 |
Kıdemli Albay | 350 |
Albay | 325 |
Yarbay | 275 |
Kıdemli Binbaşı | 295 |
Binbaşı | 285 |
Kıdemli Yüzbaşı | 280 |
Yüzbaşı | 270 |
Kıdemli Üsteğmen | 260 |
Üsteğmen | 245 |
Teğmen | 235 |
Asteğmen | 170 |
Astsubaylar: | |
II.Kad.Kd.Bçvş. | 310 (Yarbaydan yüksek) |
Kad.Kd.Bçvş. | 300 |
Kd.Bçvş. | 295 (Kıdemli binbaşı ile aynı) |
Kad.Bçvş. | 280 |
Bçvş. | 265 |
Kad.Kd.Üçvş. | 250 |
Kd.Üçvş. | 230 (Teğmenden düşük) |
Kad.Üçvş. | 220 |
Üçvş. | 205 |
Kd.Çvş. | 183 |
Çvş. | 170 (Asteğmen ile aynı) |
Uzman Jandarmalar : | |
VIII.Kad.Çvş. | 220 |
VII.Kd.Çvş. | 210 |
VI.Kad.Çvş. | 195 |
V.Kad.Çvş. | 190 |
IV.Kad.Çvş. | 185 |
III.Kad.Çvş. | 180 |
II.Kad.Çvş. | 176 |
I.Kad.Çvş. | 170 |
Çvş. | 163 |
Uzman Erbaşlar : | |
1’inci dereceden aylık alan Uzman Çavuşlar | 182 |
2’nci dereceden aylık alan Uzman Çavuşlar | 180 |
3’üncü dereceden aylık alan Uzman Çavuşlar | 178 |
4’üncü dereceden aylık alan Uzman Çavuşlar | 176 |
5’inci dereceden aylık alan Uzman Çavuşlar | 174 |
6’ncı dereceden aylık alan Uzman Çavuşlar | 172 |
7’nci dereceden aylık alan Uzman Çavuşlar | 170 |
8’inci dereceden aylık alan Uzman Çavuşlar | 168 |
9’uncu dereceden aylık alan Uzman Çavuşlar | 166 |
10’uncu dereceden aylık alan Uzman Çavuşlar | 164 |
Uzman Onbaşı | 158 |
Makam | Tazminat Oranı |
---|---|
a) Alay komutanlığı, İl Jandarma Komutanlığına atananlara | % 30 |
b) Tabur komutanlığına atananlara | % 25 |
c) Bölük komutanlığına atananlara | % 20 |
ç) Takım/Karakol komutanlığına atananlara | % 15 |
d) Bölük/Birlik/Batarya Astsubaylığına atananlara | % 10 |
oranında ek hizmet tazminatı ayrıca ödenir.
Bölük/Batarya assubaylarının sorumlulukları saymakla bitmez. Konuyu “Assubaylar orduda ne iş yapar?” başlığı altında incelemiştir. Kısaca görev tanımı:
BÖLÜK ASTSUBAYI GÖREV VE SORUMLULUKLARI:
Genel: Bölüğün muharebeye hazırlık seviyesini en üst seviyede tutmak maksadıyla; barış, savaş ve gerginlik hallerinde personel, istihbarat ve İKK, harekât-eğitim, idarî ve lojistik faaliyetlerini bölük komutanı adına takip, kontrol, koordine ve icra etmektir. Geçen günler içerisinde bir bölük assubayı, gönderdiği iletisinde 2 milyona yakın zimmet sorumluluğu olduğunu iletmişti. Subay, valizini, ev eşyasını alıp tayin olduğu yere giderken, astsubay zimmet devir teslimleriyle uğraşıp durur. Şimdi böylesine icra ve zimmet sorumluluğu olan assubaya teklif edilen tazminat oranı %10.
(2) Bu Kanunun 44’üncü maddesi gereğince, gemilere atanan personele fiilen görev yapmaları şartıyla, Orgeneral aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarının subaylara % 40 ı,astsubaylar ile sivil memurlara % 26 sı, uzman erbaşlara % 20 si, sözleşmeli erbaş ve erlere % 16 sı oranında her ay ayrıca ek hizmet tazminatı ödenir. Fiilen yapılan görev süresine bu Kanunun .…inci maddesinde belirtilen izin süreleri dahildir. Bu tazminat, hangi kuvvet ve sınıftan olursa olsun, gemilerde
fiilen seyir yapmak suretiyle geçici olarak ya da kontrol, tecrübe, denetleme yapmak veya eğitim yaptırmak amaçları için görevlendirilen subay, astsubay, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er ve sivil memurlara da görevli bulundukları her gün için otuzda bir oranında ödenir.
Paragrafı çizelgeye dökünce fark daha belirgin hale geliyor:
Gemilere atanan personele fiilen görev yapmaları şartıyla, Orgeneral aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarının:
Statü | Tazminat Oranı |
---|---|
subaylara | % 40 |
astsubaylar ile sivil memurlara | % 26 |
uzman erbaşlara | % 20 |
sözleşmeli erbaş ve erlere | % 16 |
İcra, ifa, görevi olan astsubaya sivil memur ile aynı tazminat uygun görülmüş. İsveç gemisinin batırdığı Dumlupınar Denizaltı’nda şehit olan personele İsveç Kralının, eşit ödenmek kaydıyla verdiği tazminatı, statülere göre dağıtmış olan TSK, halen, denizde çalışan personele, ayrıma devam etmekte.
(3) Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanunu hükümlerine göre aylık yıpranma tazminatı alanlar ile 14.7.1964 tarih ve 500 sayılı Kanun ile ek ve değişiklikleri kapsamına girenlere de yurt içi aylıkları esas alınmak kaydıyla aynı tazminat ödenir. Bu Kanunun 9’uncu maddesine göre astsubaylıktan subaylığa geçenlerin hizmet tazminatı, subay naspedilmeden önce emsal oldukları astsubayların yükseldikleri rütbe, kıdem ve kademeler için öngörülen hizmet tazminatından az olamaz.
(1) Bu Kanun’un bekleme süreleri sonunda terfi ettirilemeyen general, amiraller ile subaylardan;
Emekliye sevk edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren, orgeneral aylığının (ek gösterge dâhil); albaylara %70'i, tuğgeneral-tuğamirallere %75'i, tümgeneral-tümamirallere % 80'i, korgeneral-koramirallere % 90'ı, orgeneral-oramirallere % 100'ü oranında kadrosuzluk tazminatı rütbelerinin ve makamının yaş haddinden az olmamak üzere 65 yaşına kadar olan sürede Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenir. Ancak bu suretle verilecek emekli aylığı ve kadrosuzluk tazminatının toplamı, Silahlı Kuvvetlerde görevli aynı rütbedeki bütün emsalinden en az istihkak, tazminat ve aylık alanın eline geçenden fazla olamaz. (926/49/1/f/Birinci Paragraf)
(2) Sosyal Güvenlik Kurumu üç aylık devreler halinde bu meblağı faturası karşılığında Hazineden tahsil eder. (926/49/1/f/ikinci Paragraf)
(3) Bu tazminatlar vergiye tabi değildir ve yaş haddinden önce ölenlerin varislerine intikal etmez. (926/49/1/f/Üçüncü Paragraf)
Paragrafı çizelgeye dökünce fark daha belirgin hale geliyor:
Aynı rütbede hizmete devam ettirilen general ve amirallerden ve nasıplarından itibaren iki yılını tamamlayan albaylardan kendi isteği üzerine emekliye ayrılanlara; Emekliye sevk edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren, orgeneral aylığının (ek gösterge dâhil);
Rütbe | Tazminat Oranı |
---|---|
albaylara | %70'i |
tuğgeneral-tuğamirallere | %75'i |
tümgeneral-tümamirallere | % 80'i |
korgeneral-koramirallere | % 90'ı |
orgeneral-oramirallere | % 100'ü |
65 yaşına kadar olan sürede Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenir.
“Assubaya ise böyle bir tazminat yasa teklifine eklenmemiş.”
Sonuç;
Bir kanun hazırlanıyor ve Assubayların haklarına kavuşmasını engelleyen her kimse, Genelkurmay Bilgilendirme Notu’nda açıklanmış olan iyileştirmelerin genel mantığına müdahalede, iknada başarılı olmuş görünüyor.
Yeri geldiğinde çeşitli meslek gruplarınca maaş yönünden emsal gösterilen assubayların görevleri, ne yazık ki emsal gösterenlerce yeterince bilinmediği gibi, kendi kurumunda da görev ve sorumlulukları nispetinde karşılık bulamayan Assubaylar, orduda ne iş yapar?
Assubayların görevleri, genel olarak, sorumluluk ve icra etmek üzerine inşa edilmiş durumdadır, diyebiliriz.
Buna ilişkin olarak “Erbaş ve Er Ferdi Eğitiminden Assubaylar Sorumludur” başlığı altında assubayların erbaş/erlerin eğitimlerindeki icra sorumluluğunu ele almıştık. Şimdi ise yine “icra” sorumluluklarıyla dolu olan Bölük/Batarya Assubaylarının “icra” sorumluluklarını, Bl/Tk. Komutanlarıyla karşılaştırmalı olarak “Bölük/Batarya İdaresi El Kitabı”ndan aşağıda sunuyorum.
Görevler, icra ve sorumluluklarla dopdolu…
İcra etmek ile kontrol etmek, denetlemek birbirleriyle kıyaslanamayacak farklılıklar gösterir. Birisine, bunlardan tercih hakkı sunulsa, acaba kişi “icra”yı mı, yoksa denetleyen, kontrol eden olmayı mı tercih eder?
Görev yaptığı yılları
Harp Akademisi Mezunu olmayan bir albay emekliliğinde çalışırken aldığı maaşının yaklaşık %85’ini, 3.068 ile 4.026 TL arası emekli aylığı alırken, bir kıdemli başçavuş emekliliğinde, çalışırkenki maaşının %45-55’i, yani, 2013 yılı itibariyle 1.307 ile 2.012 TL arasında açlık sınırına yakın bir maaşa talim etmektedir.
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.007,10 lira,
Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 3.280,45 lira,
Çalışan, tayinler gören en kıdemli assubayın maaşı dahi 3.381 TL, yani yoksulluk sınırında!a. Genel: Bölüğün muharebeye hazırlık seviyesini en üst seviyede tutmak maksadıyla; barış, savaş ve gerginlik hallerinde personel, istihbarat ve İKK, harekât-eğitim, idarî ve lojistik faaliyetlerini bölük komutanı adına takip, kontrol, koordine ve icra etmektir.
b. Personel:
c. İstihbarat, İKK ve Emniyet:
ç. Harekât ve Eğitim:
d. Lojistik:
e. Diğer Hususlar:
Takımının muharebeye hazırlık seviyesini en üst seviyede tutmak maksadıyla barış, gerginlik ve savaş hallerinde; personel, eğitim, idarî ve lojistik faaliyetleri takım komutanı adına takip, kontrol, koordine ve icra etmektir.
Md.5-BÖLÜK/BATARYA KOMUTANININ YETKİLERİ:Bölük/batarya komutanı, birinci maddede belirtilen görev ve sorumlulukları yerine getirebilmek üzere aşağıdaki yetkileri kullanır.
a. Ödül Yetkisi:
b. Ceza Yetkisi:
c. İzin Yetkisi:
İçinde bulunduğumuz Mart ayı Türk Milleti için anlamlarla dolu. Geçmişte, bir yenilgi sonrası dört yüz yıl kalınan Ergenekon’dan, toparlanılarak çıkış ve dünyanın en gelişmiş ordularına karşı kazanılan Çanakkale Deniz Zaferi bu ay içerisinde.
Çanakkale Zaferi, tam bağımsızlığa gidiş yolunda, Mustafa Kemal için adeta bir güç kaynağı olmuş.
***
Çanakkale’yi terk etmek zorunda kalsa da düşman, yurdun genelinden hiç de kolay gitmemiş…
Her yerde devam eden kurtuluş mücadelesi binbir zorluklar altında yürütülmüş. Öyle zamanlar olmuş ki düşmanı protesto etmek amaçlı olarak “Kahrolsun İşgal” sloganı atmak dahi yasaklanmış. Olay şöyle:
Bu telgraf, bana, nedense, 2012 yılı 29 Ekim “Cumhuriyet Bayramı”na halkın katılımını türlü yöntemlerle kısıtlayan, yollarda alıkoyan, bayram kutlamalarında ise halkın üzerine su, biber gazı gibi şeylerin sıkılmasına, jopla yaralanmasına mahal veren genelgeyi çağrıştırdı.
Ve yine, nedense, yukarıdakine benzer kısıtlamaları içeren bir genelgenin; binlerce insanın katledilmesine, şehit edilmesine, gazi olmasına, acılar yaşamasına, ülkeyi dışa bağımlı tutmasına ve borç batağına sürüklenmesine sebep olmuş olan terörist liderinin posterlerinin taşındığı, yüzleri maskeli olanların zafer işareti yaptığı Nevruz Kutlamalarına yönelik yayımlanmadığını, görmekteyiz.
Ergenekon, bir savaş sonrası, Türklerin dört yüz yıl kaldığı yerin adı. Ve buradan çıkış tüm Türk dünyasında, Mart ayı içerisinde “Bahar Bayramı” olarak kutlanmakta. Ayrıca, bu ay içerisinde, yedi düveli hezimete uğratan, dünya savaşının seyrini değiştiren, süresini uzatan, bir zamanlar Osmanlı’ya “Hasta Adam” diyen Rusya’nın rejimlerini değiştirmesine, İngiliz hükümetinin istifasına, mazlum milletlerin uyanmasına sebep olan “18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi” de var.
Normalde, önemli toplumsal olayların önemine binaen, radyolarda, televizyonlarda, evlerde yapılan sohbetlerde toplumsal bilinci, tarih bilincini, dayanışmayı artırıcı konulardan bahsedilmesi gerekirken –ki yabancı ülkeler bunu böyle yapmaktadır- başka bir zaman yokmuşçasına, insanların önüne farklı gündemler sunuluverilmekte.
Tarihsel olayların dışında, basın, yayın yoluyla toplumda gündem yaratılan olaylarla ilgili olarak bir “WİKİLEAKS Belgesi”ne bakalım:
“…(Türk Generaller) AKP’den seçilmiş Tayyip Erdoğan’ın davranışlarından büyük rahatsızlık duymaktadır. Erdoğan güçlü bir müttefikimizdir. Generallerin bu tutumu Amerikan menfaatlerinin korunması açısından engelleyicidir. Orgeneral Hilmi Özkök’ün sadakatli duruşu sahiplenilmelidir.
Muhalif orgeneraller, Orgeneral Hilmi Özkök’ün çizgisine itiraz etmektedirler… Erdoğan kendisine desteğin devamı halinde ABD’nin bir müttefiki olarak Ortadoğu ve Irak dâhil olmak üzere Türk hava sahasını, kara ve demiryolları ile Mersin ve İskenderun limanlarını kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir… Ancak Türk Ordusu’ndaki üst rütbeli subaylar tarafından engellenmek istenmekteyiz.
Amerikan menfaatlerine karşı çıkan Org. Aytaç Yalman, Org. Şener Eruygur, Org. Çetin Doğan, Org. Hurşit Tolon, Org. Fevzi Türkeri, Org. Tuncer Kılınç, Org. Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün emir ve talimatlarına uymadıkları gibi her an muhtıra verebilirler. Bu bakımdan değerlendirildiğinde güçlü bir medya grubunun oluşturulmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konu Recep Tayyip Erdoğan ile paylaşılmış olup gereğinin değerlendirileceği hakkında olumlu değerlendirmelerin yapıldığı ve yapılacağı teyidi alınmıştır.”(2)
Güncel olaylar, tarihle bağlantılıdır.
Orhan Kaya
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önceki, İçtüzüğümüzün 19 uncu maddesi gereğince sıra sayısı 1088 ve 1104 olan iki kanun teklifinin gündeme alınması konusunda lehte görüşlerimi belirtmek için söz almış bulunmaktayım,
…
Bu kanun teklifimizi yaparken, aslında Anayasada var olan hakları kullanmak için bu teklifi yapmış bulunuyoruz. Türkiye'de, sadece, Anayasanın verdiği haktan yararlanamayan tek kesim, maalesef, astsubaylardır değerli arkadaşlarım.
Anayasamızın başlangıç maddesinde "bu ülkenin yurttaşları, bu ülkenin, hem nimetlerinden hem de külfetlerinden eşit bir şekilde yararlanırlar" denilmektedir; ama, maalesef, bugüne kadarki uygulamalar, astsubaylarımızın bunun külfetinde sorumluluk sahibi oldukları halde, nimetlerine gelindiğinde, herhangi bir paylaşımın söz konusu olmadığını görmekteyiz.
…
Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin gözbebeğidir, astsubaylarımız da Türk Silahlı Kuvvetlerimizin âdeta belkemiğini oluşturmaktadırlar; bir iskeleti hüviyetindedirler bu insanlar. Bunlar, Türkiye'nin en zor gününde, Türkiye çıkarları söz konusu olduğunda, her türlü olayda, rahatlıkla sorumluluklar yüklenmiş ve bu sorumlulukları yerine getirirken de gerekirse canlarını feda etmekten çekinmeyen insanlardan oluşmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, yüksekokulu bitirmiş olduğu halde 1 inci derecenin 4 üncü kademesine kadar yükselemeyen tek kesim de bu insanlardır.
Değerli arkadaşlarım, bizim getirdiğimiz bu kanun teklifinde bunların derecelerini, kademelerini yeniden düzenlemek istiyoruz, kıdemlerine uygun haklarını kendilerine teslim etmek istiyoruz. Daha önce çıkarılan yasal düzenlemelerde, Kara Harp Okulunda iki yıllık yüksekokulu bitiren subaylarımız, dört yıllık üniversiteyi bitirmişçesine bütün hakları kendilerine teslim edilmiştir.
Millî Savunma Bakanlığımız, bir yıl önce verdiğimiz bu kanun teklifimizi her nedense bir türlü komisyonların gündemine getirmedi; ancak, Genel Kurulumuz, bunu direkt gündeme alarak buradaki zaafı gidermeye çalıştı. İddia odur ki, Genelkurmayımızın, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bu kanun teklifine karşı çıkışıyla ilgilidir. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın temsilcisidir; milletvekilleri, halkın temsilcisidir; bu Parlamentonun üzerinde başka bir gücün olduğunu herhalde söylemek mümkün değildir.
…
Bu haksızlık, aynı zamanda değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu gerçeğini de ortaya çıkartacaktır; çünkü, burada talep edilen hak, hem ülke sınırları içerisindeki hukukla ilgilidir hem de evrensel hukuk ilkeleriyle uyumludur. Eğer, bunu biz gerçekleştiremezsek, Türkiye'de hukuktan, demokrasiden bahsetmek söz konusu olmayacaktır.
Şu anda astsubaylarımız bu oturumu izlemektedirler ve onlar inanmaktadırlar ki, Türkiye Cumhuriyetini temsil eden Parlamento, kim ne derse desin, eğer, bu kanun teklifi mantığa uygunsa, yüreğe uygunsa, akla uygunsa, millî iradenin tecellisini bu Parlamento sağlayacaktır ve inanıyorum ki, astsubaylarımız, bu teklif geçtiği takdirde de, yine, bu Parlamentonun huzuruna selamla duracak kadar da bu olayın eğitimini almış insanlardır(1).
…Millî Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri adına Millî Savunma Komisyonunda görev yapan Silahlı Kuvvetler mensubu arkadaşlarımızla da görüştük. Bu tür bir talep olduğunu; dolayısıyla, bunların gündemin ön sırasına alınarak görüşülmesi talebi olduğunu ifade ettiğimizde, kendileri de, özellikle Sayın Bülent Baratalı ve 21 milletvekili arkadaşının vermiş olduğu teklifle alakalı, az da olsa çekincelerinin olduğunu; ama, genel olarak içeriğine katıldıklarını ifade ettiler.
…katkı sağlamak istiyoruz, bizim de bu konuda, bunlara ilave olarak verebileceğimiz düşüncelerimiz var, fikirlerimiz var; dolayısıyla, bunların Millî Savunma Komisyonunda görüşülerek ve Millî Savunma Komisyon üyelerinin ve özellikle de Millî Savunma Komisyonunda Türk Silahlı Kuvvetleri adına Komisyonda görev alan arkadaşların, temsil ettikleri kesim adına buna katkı sağlamak istediklerini ifade ettiler.
…Millî Savunma Komisyonu üyelerinin de buna teklifleri ve düşünceleri ilave edilir, katkıları sağlanırsa, ben öyle zannediyorum ki, parti gruplarının bunların görüşülmesinde ve kanunlaştırılmasında destek olacağı kanaatindeyim; yani, bunu, kendi Grubum adına da söylüyorum.
…Tabiî, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin omurgasını oluşturan, özellikle, gerçekten hem teknik hem eğitim hem idarî kadrolarında önemli görevler ve sorumluluklar yüklenen astsubaylarımızla ilgili yapılacak yasal düzenlemeye, bütün siyasî parti gruplarının, hiçbir önyargıyla katılmadan ve kapılmadan, destek vereceği noktasındaki samimî kanaatimi de sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmak isterim.
Buradaki durum, bunların birleştirilerek Millî Savunma Komisyonunda görüşülmesi ve Millî Savunma Komisyonu üyelerinin de, temsil ettikleri kurum adına buna katkılarının sağlanması ve birleştirilerek Genel Kurula gelmesi noktasında, biz de AK Parti Grubu olarak yardımcı olacağımızı huzurlarınızda ifade ediyorum (1).
Tarih: 25 Mayıs 2006
Yer : TBMM
Bu insanlar, her yerde, vatanları için en kutsal en aziz canlarını verdiler; Gabar Dağlarında da verdiler, Tendürek Dağlarında da verdiler. Eğer Sayın Başbakan ileri harekât emri verdiği zaman -ki, o istemezse bir uçak bile yasalara göre sanırlarımızın dışına çıkmaz- eğer "Kandil Dağını da temizleyin" emri sizlerden gelirse, onlar, daha önce verdikleri aziz canlarını, bu ülkenin bekası için, geleceği için, bütünlüğü için hazır ve televizyonlarının başında sizi izliyorlar değerli arkadaşlarım.
Bu düşüncelerle doğrudan gündeme alınması konusunda ve öncelik verilmesi konusundaki duygularınıza onlar adına sesleniyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
…subay, assubaylar gibi Türkiye'de tüm kamu çalışanlarının bizim ülkenin öz evlatları olduğunu ve en tabiî temel haklarının bu Meclis tarafından, Grubumuz tarafından korunacağını ve korunduğunu ifade etmek istiyorum.
Şimdi, burada, elbette ki, bu çalışan grup olarak subay, assubayların çok zorda oldukları konuşuldu; katılırım. Canları pahasına serhat boylarında, ailelerini, çoluk çocuklarını bırakarak, vatan uğruna mücadele ettiklerini kabul edelim; ama, burada, vatan, şehadet, şehitlik gibi kutsal kavramların, böylesine siyasî bir rant beklentisine aracı kılınmasını da kabul edemem. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Evet, burada, gelip, muhalefet olarak, muhtarlara verin diyebilirsiniz; subay, assubaylara verin diyebilirsiniz, mühendislere katkı sağlayalım diyebilirsiniz; ama, biz, iktidara geldiğimiz günden bu yana, asla ve kata popülist bir politika takip etmediğimizi ve etmeyeceğimizi ifade ettik.
Değerli arkadaşlar... (CHP sıralarından "Ali Dibo" sesleri)
Değerli arkadaşlar, daha önce, bu Meclisin çatısı altında, birçok meslek örgütlerine, gruplarına, hesapsız, kitapsız paralar verildi ve fakat, bunun acısını Türkiye çok ağır şekilde çekti, ödedi.
Ayrıcalık istemiyoruz.
Efendim, telaş etmenize lüzum yok. Benim bu sözü söylediğim zaman, sonuç belli zaten; ama, o milletvekilimize de saygı duymamız lazım; girememiş, girememiş…
Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır ve öneri reddedilmiştir. (2)
Yukarıda, sayın vekillerimizin, assubaylar ile ilgili olumlu-olumsuz çabalarından kısa kısa paragraflar sundum.
Meclis, IMF yasalarını ve güçlü kişilere menfaat sağlayan yasaları çıkaradursun, hayat acısı ile tatlısı ile devam etmektedir.
Gün geçmiyor ki şehit haberleri duymayalım. Genelkurmay Başkanlığınca insanî hakları engellenen assubaylar, korumasız bir şekilde bırakılarak evlerinde katledilmeye başlanmıştır.
Assubaylar, adaletsiz lojman dağılımı nedeni ile kendisinin ve ailesinin güvenliğini almakta güçlük çekmektedirler. Yıllardır lojman yetersizliğini dile getirmemize rağmen iş assubaya gelince ne yazık ki hiçbir önlem alınmamıştır.
Şark bölgesinde subaylarımızın tamamı lojmanda kalır iken, ne yazık ki assubaylarımızın yarıdan çoğu dışarıda oturmaktadırlar. Dışarıda kalan assubaylar ve uzman erbaşlar kendi güvenliklerini almakla baş başa bırakılmaktadırlar.
Yorgun argın evine istirahata gelen meslektaşım Jandarma Başçavuş Levent Çevik’in 07.08.2006 tarihinde başına gelen acı olay hepimizi derin üzüntüye sevk etmiştir.
Vatan savunması uğruna şehit düşen insanlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
***
Milletin gözyaşı
Bir milleti acz içinde gözyaşına terk etmeye hiç kimsenin hakkı yok. Nasıl bir dünyadır ki, bir başçavuş terörün merkezinde güvenliksiz bir evde oturur. Hükümet gibi Ordu da burada ciddi bir sorumsuzluk göstermiştir zannımca. Yazık günah vallahi, bu kadar ucuz olmamalı insan hayatı, devlet biraz devlet olmalı artık... Ama bakıyorsun ki herkes kendi derdinde, arazi kapasınlar, akrabalar oğullar, damatlar doyurulsun, lüks lojmanlar vb. Günah. Mehmet (3).
Allah rahmet eylesin. Şehit baba-oğula. Mekanları cennet olsun. Akif demiş sizler için diyeceğini vermiş zaten müjdeyi. Biz ne desek boş.
''Ey şehid oğlu şehîd, isteme benden makber,Sana ağuşunu açmış duruyor, Peygamber.''
Kahbe teröristler bilsinki İhanetin bedeli ağırdır ve er geç bedelini ödeyecekler. O gün de çok yakındır. Bu aziz ordu-milletle yedi düvel başa çıkamadı. Bu satılmış hainler bunu görsünler ve aman dileyip teslim olsunlar. Yoksa sonları zaten belli. Yusuf Kotan
Japonya'da olsa, içişleri bakanı bırakın istifa etmeyi, utancından harikiri yapardı... Hükümette haklı canıııım, biraz daha bekleyelim, daha koordinatör atanacak, dimi ya ne acelemiz var... Devletimizin sayın (bakan)ları: O şehidin çocuğunun gözüne bakarak başın soğulsun, kanı yerde kalmayacak diyebilir misiniz? Bu saatten sonra size kim inanır? Osman Melik
GÖZYAŞLARIMI TUTAMADAN OKUDUM HABERİ. YORUM BİLE YAPACAK GÜCÜM KALMADI. ZATEN ARTIK KELİMELERİN KİFAYETSİZ KALDIĞI YERDEYİZ. Ebru Başak
Hakkınızı helal etmeyin analar bunlara gereken yapılmadıkça: o yumuşak deri koltuklarında oturanlar gereken kararları alacak yüreklilige ulaşmadıkça bu iş kökünden kazınmadıkça HELAL ETMEYİN HAKKINIZI VEREMESİNLER ÖLÜNCE HESABINI YANSINLAR CEHENNEMDE ETMEYİN HELAL HAKKINIZI. Abdullah Denizoğlu
Bunlar daha başlangıç, eğer aklimizi kullanıp birlik olamazsak sıra Lübnan, Suriye ve İran’dan sonra bize de gelir. Esas o zaman Filistin ve Lübnanlıların çaresizliğini daha iyi anlarız. Mustafa Tümener
Vatanımdan 3000 km. uzaktayım ve bu haberi okuduktan sonra şu anda sadece ağlıyorum. Haydar Ahi
SUSMAYALIM, SUSTUKÇA SIRA BİZE GELİCEK... Cem Yurtsever (4).
***
Yukarıda sunduğum duygu ve düşünceler, ülke konularına halkımızın ne kadar duyarlı olduğunu ve meselelere sahip çıktığını göstermesi bakımından çok önemlidir.
Assubaylar, üzerlerinde oynanan psikolojik oyunlara alet olmadan, her zamankinden daha bilinçli olarak, halkı ile el ele güvenli yarınları inşa etmek üzere vatan savunmasındaki kutsal vazifelerini canları pahasına icra etmeye devam etmektedirler.
Yazacak çok şey var. Ama biz, vatanseverlik duygusu ile acılarımızın çoğunu içimize gömüyoruz…
Yeni komuta heyetinin geçmişten farkının olup olmadığını, yani geçmişin devamı olup olmadığını hep beraber yaşayıp göreceğiz. Saygılarımla… 09.08.2006
***
Milliyet Gazetesi’nin 28 Şubat 2013 tarihinde “İmralı Zabıtları”nı yayımlamasına bir tepki olarak Başbakan Erdoğan, 3 Mart 2013 günü “Batsın sizin gazeteciliğiniz” dedi.
Gazetecinin, gazeteciliğini yaparken, batırılmak istendiği bir yerde ileri demokrasi olabilir mi?
Biz de vaktiyle bir şeye batsın demiştik.
Başbakan “Batsın sizin gazeteciliğiniz”, deyince; “Batsın Sizin Sınıf Ayrımcılığınız” arşivden tekrar çıktı.
Yıl 2013, aylardan Mart ve assubaylar için değişen hiçbir şey yok…
Batsın sizin sınıf ayrımcılığınız!
Assubaylar, yarım asra varan hak arayışı mücadelelerini her alanda sürdürmekte. Neredeyse hemen hemen her an, bir assubayımız, mağduriyetini gazetelerde, sosyal medyada, internet sayfalarında –artık BİMER hariç- dile getirmekte. Yazılar yazmakta, mektuplar kaleme almakta.
Bu arada, ülkenin siyasi gündemi de yoğun bir şekilde akıp gitmekte;
Türkiye; Millet, millet denilip de Milletin adının bir türlü telaffuz edilmediği, Türklüğün ayaklar altına alındığı bir dönemden geçiyor. Hâlbuki adsız millet olmaz, olunmaz.
Son olarak, iş, Avrupa baskısının basılmasıyla birlikte, 8 Kasım 1949 tarihinde Hürriyet Gazetesi adının yanında yer alan “Türkiye Türklerindir” ifadesine kadar dayandı.
Talepleri, bir zamanlar Osmanlı’yı işgal eden yedi düvelle uyuşan PKK ile yeni başlayan çözüm sürecine katkı olması adına, Hürriyet’de yer alan “Türkiye Türklerindir” sloganının “Türkiye, Türkiye halklarınındır” şeklinde değiştirilmesi, BDP milletvekilini Sırrı Sakık tarafından dile getirildi.
Ve, Atatürkçü, ulusal düşünceye sahip, yazılarıyla gerçekleri ortaya koymaya, ülke üzerinde dönen dolapları deşifre etmeye çalışan Hürriyet Gazetesi yazarı, Yılmaz Özdil, yine generallerin içeri alındığı bir günde, 28 Şubat 2013 günü Milliyet Gazetesi’nde “İmralı Zabıtları” başlığı ile yer alan yer alan Namık Durakan’ın haberini okumakta olduğu sırada telefonu çalmış.
Yılmaz Özdil’i hayretler içerisinde bıraktığı 01 Mart 2013 tarihli yazısından anlaşılan bu anı, kendi kaleminden okuyalım:
“Apo’nun mektubunu okuyorum.
“Herkes iyi bilmeli ki, üst düzey savaş söz konusudur.
Şimdiye kadar yaşananlar...
Devede kulak kalır” diyor.
“Başbakan’ın, çekilsinler onlara karışmayız demesiyle olmaz, tek taraflı çekilme olmayacak, parlamento kararıyla çekilme olacak, TBMM onaylayacak” diyor.
“İslamcıların rüyasını gerçekleştirdik, iktidarı AKP’ye altın tepside sunduk, AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim, Tayyip bey’in başkanlığını destekleriz, ittifaka gidebiliriz” diyor... Sonra da ilave ediyor: “Benimle oyun oynanmayacağını AKP’ye iyi anlatın!”
“Bu iş başarısız olursa, 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne eskisi gibi savaşacağız” diyor.
Tam o sırada...
Telefonum çaldı.
Açtım.
Genelkurmay’dan arıyorlar.
İletişim Daire Başkanı.
Hayırdır?
Yılmaz Özdil’in facebook sayfasında emekli bi astsubayın mektubu yayınlanmış...
E-ee?
O astsubayın hukuki sorunları varmış, mektubunda genelkurmay’a giydiriyormuş, genelkurmay başkanımız hem rencide olmuş, hem de o mektubun benim facebook’umda yer almasına çok üzülmüş.
İzah ettim...
Necdet bey’i sevmem, sevmediğimi de zaten köşemde yazıyorum, el âlemin mektubuyla niye lafı dolandırayım? O mektuptan haberim bile yok. Çünkü, o facebook sayfaları bana ait değil... Devamlı mahkemeye veriyoruz, kapattırıyoruz, kapattığımız gün yenisini açıyorlar. Sadece Hürriyet’in hazırladığı facebook sayfam var, onda da sadece köşe yazılarım yayınlanıyor. Gerisi sahte.
İzah edemediğim ise, şu...
Apo mektup yazıyor, dediklerim harfiyen yapılmazsa, alayınızı oyarım, memleketi komple kabristana çeviririm diyor...
Bizim genelkurmay, çakma feysbuk’larda mektup kovalayıp, rencide oluyor, darılıyor öyle mi?”
***
Özdil’in, Genelkurmay’dan, generallerin tutuklanmasına tepki beklediği, gibi, bir sonucu, bu yazısından çıkarmak mümkün. Fakat, genelkurmayın tepkisinin, uğradığı haksızlıklar sonucu, erken yaşta emekli olmak zorunda bırakılan J.Kd.Bşçvş.Fikret Özdemir’in, Yılmaz Özdil’e yazdığı mektuba olduğu ortaya çıkınca, henüz okumamış olduğu mektuptan da böylelikle haberdar olmuş oluyor. Ve o mektup gündemde yerini buluyor…
Ben emekli Jandarma Astsubay Fikret ÖZDEMİR.
Sizin büyük bir hayranınızım ve bütün yazılarınızı mutlaka okuyorum, düşünce ve görüşlerinize de aynen katılıyorum. 22.02.2013 tarihli yazınızı okuduktan sora size bu yazıyı yazıp yazmama konusunda çok düşündüm ve sonunda yazmaya karar verdim. O kadar doluyum ki nereden başlayacağımı ve hangisini yazacağımı bilemiyorum. Keşke imkânım olsa da bunları size birebir anlatabilsem.
Öncelikle belirtmek isterim ki ülkesi için 20 yıl hizmet etmiş ve bu süre içerisinde dört defa şark görevi olmak üzere 12 defa eşya taşımış biri olarak, amacım Türk Silahlı Kuvvetlerini karalamak veya eleştirmek asla değildir ve olamaz. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve ülkenin düşürüldüğü durumdan en az sizin kadar ben de rahatsızım.
İlgili yazınızı okuduktan sonra benim suçum neydi diye kendi kendime sordum. Yazınızda mektubu yazan kişiye yalan da olsa bir suç isnat edildi, sahta de olsa deliller sunuldu, ifadesi alındı, hâkim karşısına çıkarıldı ve yargılandı. Bizlere ise hiç söz hakkı tanınmadan ifademiz alınmadan sırtımıza tebeşirle yazılan rakam kadar hapis cezaları verildi. Düşündüm bizim tek suçumuz astsubay olmaktı ve vatanını sevmekti.
Ellerinizden öper iki kızım var. İlk şark görevine gittiğimde (1987) biri üç yaşında, diğeri altı aylıktı. Olağanüstü hal yeni ilan edilmiş teröristlere üç beş çapulcu gözüyle bakılıyordu. Zaten terörist gruplar da çok kalabalık değil en fazla 5-6 kişilerdi. İşte bu günlerde benle ilgisi olmayan olaydan dolayı bana ceza verilmek istendi ve savunmam alındı. Yaptığım savunma sonunda ceza gerektirecek bir durumun olmadığı görülünce, görevler ceza olarak verilmeye başlandı ve benim için kötü günler başlamıştı.
Bulunduğum il Bingöl görevim ise Komando Tim Komutanı idi. Uyduruk görevlerle araziye gönderiliyor ve iki ay boyunca dağda bırakılıyordum. İki ayda bir bir hafta gelip tekrar gidiyordum. Siz hiç çocuğunuzun sizi yabancı sanıp ağlayarak sizden kaçmasını yaşadınız mı? Ben bunu defalarca yaşadım. Diyebilirsiniz ki görev kardeşim yapacaksın. Tamam, onu da kabul ettik katlandık yaptık. Ama üç yıl olağanüstü hal bölgesinde görev yapıp, batıda bir yıl tutulduktan sonra tekrar olağanüstü hal bölgesine hem de şubat ayında tayin edilmeme ne diyeceksiniz. Biz aile değil miyiz, bizim çocuklarımız çocuk değil mi? Biz onları ağaç kovuğundan mı aldık.
Bütün zor şartlara rağmen yine de isyan etmeden kimseye karşı gelmeden, çocuklarımı 5 yıllık ilkokulu üç ayrı ilde okutarak, onlara çocukluklarını yaşatamadan, hastalandıklarında yanlarında olamadan büyüttüm ve 2000 li yıllarda mesleğimin sonlarına geldim. Bu sırada çocuklarım büyüdü ve lise çağındayken yine bir tayin şoku yaşadım. Tayinim Şırnak'a çıkmıştı. Ben oraya ailemi nasıl götüreceğimi düşünürken bir şok daha yaşadım. Beni Şırnak'a 5 saatlik mesafede bulunan Beytüşşebap-Boğazören Karakol Komutanlığına vermişlerdi. Atandığım karakolun kadrosuna göre komutanı üsteğmen olması gerekiyordu. Ancak kritik bir yer olduğu için ve benim tecrübeli olduğum gerekçesi ile aile bütünlüğüm hiç dikkate alınmadan, çocuklarımın gidebileceği bir okul olmayan yere atamam yapıldı. Yaptığım itirazlar ve askeri mahkemeye açtığım davalar sonuçsuz kalınca, 2003 yılında hizmet süremi doldurup yaş sınırını beklemek üzere erkenden 3/2 derecesinden emekli olmak zorunda kaldım. Zor şartlarda çocuklarımı okuttum ve biri kamu yönetimi mezunu diğeri matematik öğretmeni oldu.
Askeri mahkemeye açtığım davada haklılığımı ve atamanın geri alınmasının gerektiğini belgeleriyle ve Anayasa hükmüyle ispatladığım halde geri almadılar. Ne zaman ben TSK’dan ayrıldım ondan sonra usulen davayı karara bağladılar.
O zaman da çok düşündüm. Görüştüğüm avukatlar yüzde yüz haklı olduğumu bu davayı daha ileriye taşımam gerektiğini söylediler. Ancak ben bu ülkeyi ve TSK’yı onlardan daha çok sevdiğim için bu olayı Avrupa’ya taşımadım. Belgelerim hala elimde duruyor, eğer dikkatinizi çekerse ve isterseniz gönderebilirim.
Çok vaktinizi almak ve başınızı ağrıtmak istemem ama küçük bir olay daha anlatmak istiyorum. Bütün bunlara diyebilirsiniz ki; kardeşim askerlik zor tabi sana zorla mı yaptırıyorlar? Askerlik elbette zor ama kuralsız olmasını gerektirmez. Askerlikte uzun saçın cezası o zamanlar 3 gün oda hapsi idi. Alay Komutanı sabah yaptığı içtimada saçı uzun olan Astsubayın ifadesini alıp ceza vermek yerine, saçlarını kendi eliyle makasla rastgele kesti ve koca alayın önünde Astsubayın onurunu, gururunu ayaklar altına aldı.
Zamanın Bölge Komutanı tarafından, 10 dakika içerisinde hiçbir soru sorulmadan, ifadem alınmadan 5 gün oda hapsi ile cezalandırıldım ve affedildim. Söyleyin bana böyle bir yetki hangi dünya liderinde veya hâkiminde var.
Başta da dediğim gibi o kadar doluyum ki burada size yüzlerce olay anlatabilirim. Ancak fazla zamanınızı almak istemiyorum.
Kendi kurumu içerisinde adalet, hak, hukuk ve kanun tanımayanlar, söz konusu kendileri olunca adaletten, kanundan, hukuktan bahsetmeye başladılar. Aile bütünlüğüne önem vermeyenler, kaynanasının cenazesinde aile bütünlüğünden, eşinin doğumu için izin isteyen personele sen mi doğuracaksın diyenler, çocuk sevgisinden bahseder oldular.
Sizden ricam eğer yine oraya ziyarete giderseniz, kendilerine bir sorun ve doğru söylemelerini isteyin. Hiç savunma bile almadan kaç kişiye ceza verdiniz. Ceza verdiğiniz astlarınız suçlarını biliyor muydu? Atama yaparken insanların aile bütünlüğünü düşündünüz mü? Adaletten bahsetmek, size lazım olunca mı aklınıza geldi?
Sözlerimi bitirirken, umarım TSK’lerine karşı bu yapılanları onayladığım gibi bir anlam çıkmamıştır. Söylediklerimin tüm TSK için geçerli olmadığını, içerisinde çok değerli ve mümtaz insanlar barındırdığını belirtmek isterim.
Ben sizinle tanışıp konuşmayı eskiden beri çok isterdim. İnşallah bu yazı bir vesile olur ve sizinle tanışma imkânı bulurum. Görüşmek dileğiyle iyi günler diler,
Saygılar sunarım..
Fikret ÖZDEMİR
Türkler binlerce yıllık tarihi boyunca şanla, şerefle, medeniyetle, gittikleri yerlere adalet, hizmet, güvenlik götürmüş, hâttâ kimi devletler uğradıkları zulümlerden kurtulmak için -Fransa örneğinde olduğu üzere (1)- Türklerden yardım istemişlerdir.
Her milletin kendine özgü kültürel, davranışsal özellikleri vardır. Engin hoşgörüye sahip Türk Milleti, birlikte yaşamaktan, kültürel alış verişte bulunmaktan tarih boyunca büyük haz duymuş bir millettir.
Türk Milleti, İslam dinini kabul etmeden önce büyük bir millet olarak yaşarken; kimi tarihçilere göre zorla, kimilerine göre ise İslam inancının çoğunlukta olduğu devletlerle olan kültürel etkileşim sonucu İslam inancını seçtikten sonra, fetihlerini hep bu inancı yaymak üzere yapmış bir millet.
İlmin yerine Arap kabilelerinin yaşamlarının medreselerde ağırlıklı ders olarak okutulması –ki günümüzde seçmeli din derslerine ağırlık verilmesi, kimi bay, bayan din bilgisi öğretmenlerinin, öğrencilerin Cuma namazına gidip gitmediklerini sınıflarında sorgulamanın ötesinde onların ardına adam takmaları, ders kitaplarının dergi inceliğine indirilmesi Osmanlı’nın son dönem eğitim sistemiyle benzerlik gösteriyor- neticesinde farklı bir kültür olan Arap yaşam tarzı Osmanlı’da öne çıkmıştır.
İlimden, fenden yoksun, zevk-ü sefa ve dünyalık servet, şan, şöhret peşinde koşan kişilerin devlet idaresinde yer almasıyla başlayan gerileme Ruslarca “Hasta Adam” olarak addedilmiş ve nihayetinde parçalanmayla son bulmuş koca imparatorluk.
Üç kıtaya yayılmış olan Osmanlı İmparatorluğu tebaası Sevr Antlaşması ile Anadolu’nun daracık bir yerine hapsedilmek istenmiş fakat Büyük kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK bütün oyunları bozan düşüncesiyle Lozan’a kadar varan bir kurtuluş mücadelesi ile bugünkü sınırları belirlemiş durumda.
Batı’nın Türkiye ve Türk Dünyası’na uyguladığı politikaların özünü, iç yüzünü ve bu politikaların ne kadar yıkıcı olduğunu anlamak için, “en gizli” (vagram) dereceli bir NATO Belgesine bakmak yeterlidir.
1961 yılında, günümüzden 45 yıl önce (şimdi 52 yıl önce), Washington’daki Nato Karargahı’nda yüksek rütbeli Türk subayının ele geçirdiği “en gizli” den (Cosmic Top Secret) daha yüksek gizlilik derecesine sahip (vagram) bir dosyada, Sovyetler Birliği’nin dağılacağı –ki bu tespit ATATÜRK, tarafından da yapılmıştır (2)-, Orta Asya’da 5 ya da 6 Türk Cumhuriyeti kurulacağı, 30 yıl öncesinden öngörülerek, kurulacak Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye ile ilgili politika, şu şekilde belirlenmiştir:
Türk devletlerinin işgal edecekleri coğrafya stratejik yönden çok değerli ve tabii kaynaklar bakımından çok zengindir. Bu devletler Batı’daki Türkiye Cumhuriyeti ile birleşirse o zaman ortaya Hitler Almanya’sı veya Stalin Rusya”sından daha tehlikeli bir kuvvet Batılıların karşısına çıkar.
Türkiye Cumhuriyeti ile Doğu Türklerini birleştirmemek için elden gelen yapılmalı, Türkiye ile bu devletler arasında tampon devletler kurulmalı TÜRKİYE’nin LİDER DEVLET OLMASINI ENGELLEMEK İÇİN, SİYASİ ve EKONOMİK BÜTÜN TEDBİRLER ALINMALIDIR.”(sa.339-340)(3)
***
Türkiye üzerine İngilizler ne demiş? Bir de ona bakalım:
Lloyd George İngiliz Başbakanı diyor ki:
Türkler bir insanlık kanseridir. Yönettikleri toprakların etine işlemiş bir yaradır ve amacımız Türklere Anadolu’dan büsbütün uzaklaştırmak olmalıdır” ve bunu sağlayamayacağını görünce çok üzülüyor. “Tarihi bir fırsatı kaçırmak üzereyiz, Türkleri Anadolu’dan büsbütün sürüklemek şansını kaybediyoruz
diyor. (1920)(4)
Lord Curzon, Lozan Konferansı'nda Musul - Kerkük konusu görüşülürken Kürtleri kastederek "Ben onlara bir alfabe verdiğimde görürsünüz" ve "Şimdi bu masada verdiklerimizi yakında ekonomik zorluklar içine düştüğünüzde bir bir geri alacağız!" sözleri.
***
ATATÜRK, "Dünya bir imtihan meydanıdır", diyor. (sa.437)(5).
Günümüzdeki Türklüğün ayaklar altına alınması, eyalet sisteminin altyapısı olabilecek kalkınma ajansları, büyük şehir belediye yasası, TSK içerisinde giderilmeyen adaletsizlikler, siyasi ve bilimsel anlamda Türk Dünyası’na lider olunulamaması, Amerika’da yaşayan Fethullah Gülen tarafından Türk Devletleri’nde, Türk (!) okullarının açılarak kontrolsüz eğitim verilmesi, Türk halkının sevgisini kazanmış kişilerin –Hakan Şükür Türk olmadığını açıkladı- bir bir Türk olmadıklarını açıklaması; hepsi bir arada değerlendirildiğinde İngiliz ve Amerikalıların hedefleri üzerinde ilerlemekte olduğunu gösteriyor.
***
Bu nasihat boşa değil:
“Aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK (sa. 412)(5)
***
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün tanımıyla “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir.”(sa.435)(6)
Bir millet, bir ve bütün halde bulunduğu müddetçe asla ayaklar altına alınamaz.
Yedi düvele karşı verilen kurtuluş savaşı ve sonucunda Sevr’i ortadan kaldıran Lozan buna bir örnektir.
Ancak, Millet özelliğinden kopanlar, küçük parçalar halinde, tek tek, dilimlenmiş salam misali yutulması ve ayaklar altına alınması kolay olur.