×

Uyarı

JUser: :_load: 2207 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.

Eleştiri mükemmele acılan kapının anahtarıdır sözü ile gerçekleri yazarak, bir yerde iktidarı yönlendirme aracıdır. Bir kaç gün öncesi yapılan Temad genel kurul ve sonrası yazılanları sessizce takip ediyorum.

KAYBETTİK, evet sizler kazandınız.

Buyurun, önemli bir gelişme olmaz ise bir üç yıl daha o koltuklarda koskoca bir  sınıfın kaderini yönlendirecek, umutsuzlara nasıl umutlar dagıtacagınızı görecek ve izleneceksiniz.

Gerçekler tam acıklıgı ile karşımızda dururken 1982 anayasasının genelkurmaya verdigi  antidemokratik de olsa o yetki orada tüm realitesi ile bize bakarken hala bu yaklaşım nedendir?

KAZANDINIZ..

Bu taktiksel  yaklaşım yıllardır ezilmiş, hor görülmüş, ast olmanın verdigi ezikligi genelkurmaya saldırarak delegasyon üzerinden bir nevi oy avcılıgı degil midir?

Evet aynen iktidarın yıllardır uyguladıgı ''din üzerinden siyasetin'' oy avcılıgının bizdeki versiyonu ''genelkurmay'a vur ve delegasyonu yönlendir" şeklidir.

Bu taktiksel delegasyon avı ile sınıfına zarar veren anlayışın sonu ne yazık ki hüsran olacaktır.

Temad, delege avı ve yönetim menfaatı, vaatleri ile dernekte güç toplama gelenegini aşamadıgı sürece Temad  bir yere gelemez. Bu süreç dernegi batırır ve de üyeler arasında güvenilirligini kaybeder.

Delegelerin  belirlenmesi sürecinin daha ilk noktadan yanlışlıkları ile başlayan sonucunda yüz binlerin kaderini belirleyen kişilerin tabii ki tümünü kast etmek degil ama kaydadeger  bölümünün konuları ve gerçekleri acaba  hangi noktadan görüyorlar?

Sayın başkan ve aday adaylarının gezilerinde tam anlamı ile delegasyon ile yüz yüze görüşmelerini engelleyen zihniyet işte bu yüzdendir. Seçim sonrası bir noktada karşılaştıgım üç delege Ankara dönüşü anlatıkları tam bir dram komedidir bu sınıf için. Acıdır, düşündürücüdür ne yazık ki!

Giydirilmiş koltuklarda ve beş yıldızlı otellerde agırlanmanın verdigi hazın sonunda yıllar sonra delege olmanın büyük agırlıgını (!) nasıl taşıdıkları anlatmakla bitiremediler. Sordugum ve sessizce yaklaştıgım konulardan tam bîhaber, bilgisayar, internet ile hiç bir ilişkisi olmayan SEÇİLMİŞ kişiler. İşin en acısı  s...yım genelkurmaya bize ne bu işi yapacak hukümettir diyebililen anlayışta seçilmişler. Acı amma gerçek işte bu.

Sayın Dede E. AKSU basit bir işlemle acı gercegi yüzlerine vurmuş; Temad'ın büyük gücünü.

  • Resmi açıklama ile emekli assubay sayımız 2014 haziran 97.528.000.
  • TEMAD’ın 18 Ekim 2014 tarihinde yapacağı Genel Kurulun HAZİRUN LİSTESİ : 493 Kişidir.
  • Şimdi kısa bir hesap yapalım;
  • 493 - 17 Genel Merkez Üyesi = 476
  • 476- 3 Eski Temad Başkanları = 473
  • 473- 96 Temad Şube Başkanları = 377 delege
  • Tüzük gereği, 1 delege 50 üyeyi temsil ettiğine göre; 377 * 50 = 18.850 MEVCUT AKTİF ÜYE SAYIMIZ!
Bu noktada basit işlem ile 95.643 emekli arkadaşlarımızı Temad ile tanıştıramaz iken izlenen bu politik yaklaşımlar ile sayının belirlenen umutsuzluk ve daha da arttıgı  gözlenecektir. Temad noktaları bir lokal işiletmeciligi kısfesinden kurtulmalıdır.

DEGİŞİM ŞART...

YENİLENME ŞART...

GENÇLEŞME ŞART...

Yeni gelen teşkilat içinde yetişmiş gençlerin önünü açmak gerekli, yeni yüzler misyonu, vizyonu ve hedefi olan yeni isimler öne çıkmalı. Oradan buradan devşirmiş üretemeyen, fikri olmayan, çözüm üretemeyen, HER DEVRİN ADAMLARINDAN kurtulmak gerekli..

Bir de kendini vazgeçilmez sananlar ve sanırsınız onlar olmazsa Temad bitecek. Kibirlenme bir hastalık, bir de üstüne koltuk sevdası, yerlerinden kıpırdamazlar bu ugurda her şey yapabilirler. Kendilerine sadık köleler yaratırlar.

Bu türler için DAVA, ONUR MÜCADELESİ söz konusu degildir!

Bu yeni dönemde tüm gözler ve icraatları ile genel merkezin üzerinde olacaktır.

KAVGAYA DEVAM MI YOKSA SORUNLAR TÜM GERÇEKLİGİ İLE MASADA MI OLACAKTIR?..

Saygı ve Sevgilerimle.


Atilla ABAYLI

NEDEN BU YÖNETİME ***KESER'E HAYIR*** DEMELİYİZ?

KOLTUKTA OTURDUĞU GÜNLER, HAFTALAR, AYLAR VE DE YILLAR... KOSKACA ÜÇ YIL!...

NE VERDİN BAŞKAN BU SINIFA?

KOSKACA BİR HİÇ!

  • TÜRK ASKERİNİN İNANILMAZ ŞARTLARDA KAZANDIĞI ÇANAKKALE ZAFERİNE BU BİR ZAFER DEĞİLDİR DİYORSA..
  • ZAFER OLSAYDI DÜŞMAN GEMİLERİ İSTANBUL BOĞAZINDA OLMAZLARDI DİYEREK AKP AĞIZI İLE KONUŞUYORSA..
  • MEDENİ DÜNYADA SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN KARŞILIKLI DİYALOG İLE KONULAR MASAYA YATIRILIRKEN KAVGAYI TERCİH EDİYORSA.
  • GENELKURMAY GELİN YÜZYÜZE BU KONULARI MASAYA YATIRALIM DEDİGİ HALDE GÖRÜŞMEYE GİTMEDİGİ VE KÖPRÜLERİ ATIYORSA.
  • GENELKURMAY KAPATILSIN DİYEREK ABSÜRT YAKLAŞIMDA BULUNUYORSA.
  • SOSYAL MEDYAYI TANIMAM DEYİP,SOSYAL MEDYADA ELEŞTİRİLERİNİ YAZARAK KONULARA YAKLAŞANLARIN YAZILARI DOLAYISI İLE  **İHRAÇ ** KALKANINI KULLANDIGI VE TAHAMMÜLSÜZ OLUYORSA.
  • TEMAD TARİHİNİN HİÇ BİR DÖNEMİNDE OLMAYAN KÜFÜR*HAKARET*SAYGISIZ YAKLAŞIMLARA ÖZEL EKİBİ İLE YÖN VERİYOR VE KAVGA ORTAMI YARATIYORSA.
  • YİNE TARİHİNİN HİÇ BİR DÖNEMİNDE OLMAYAN BÜYÜK MADDİ İMKANLARI ÇAR-ÇUR EDEREK BU SINIFI HALA KİRALIK BİR DURUMDA BIRAKIYORSA.
  • FİKİRLERİNİ **EYLEM** OLARAK İFADE EDENLERE GERİ ZEKALI DİYEN BİRİNİ YANINDA ÇANTA OLARAK TAŞIYIP DELEGE YAPIYORSA.
  • BİZ BİR AİLEYİZ LAF SALATALIGI İLE SINIFINA  NİFAK TOHUMLARI EKİYORSA.
  • ANAYASAL GERÇEKLERİ GÖRMEYEREK GENELKURMAYI YUHALATIP,DİZ ÇÖKTÜRDÜK DİYENLERE AKLI SELİM DAVRANMIYORSA.
  • ÖLÜM ORUCU,AÇLIK GREVİ KOMEDYASI İLE BU SINIFI ZOR DURUMA SOKARAK KÜÇÜK DÜŞÜRÜYORSA.
  • TÜZÜK KONUSUNDA OLDU BİTTİYE GETİREREK KENDİSİNE **ÖMÜR BOYU BAŞKANLIK **MADDESİNİ** KOYDURARAK 21. YÜZ YILDA ANTİDEMOKRATİK ADIM ATARAK TÜZÜGÜN HALA MSB TARAFINDAN ONAYLANMAMASINA SEBEP OLUYORSA.
  • PARA İLE OY AVCILIGI YAPARAK ÖZEL GÖRDÜGÜ NOKTALARA PARA VE LAPTOP GÖNDEREREK  SEÇİM İÇİN ETİK OLMAYAN YAKLAŞIMLAR YAPIYORSA.
  • SEÇİM ETİK KURALLARI OLAN KASADAN HER TÜRLÜ SEÇİM GEZİLERİNE PARA HARCAYARAK DİGER ADAY ADAYLARINA ZIRNIK VERMİYORSA......

Yukarıdaki söz çok anlamlı sözdür ve doğru bir yaklaşımdır. Tabii ki insanlar başarıları ve kendi seçimleri sonucu iyi şeylere veya tersi durumlar ile yüzyüze kalırlar. Yapılacak seçim büyük bir sınıfın kaderini belirleyecektir.

Demokrasiyi özümsemiş toplumlarda muhalefet işin yapısında var. Bu yönden ben dahil bir çok arkadaşımın bu dönemdeki muhalif yaklaşımlarını sistemin bir parçası olarak kabul etmeleri gerektiği ve seçime katılacak tüm aday adaylara  başarılar diliyorum.

Şu gerçek karşımızda tüm çıplaklığı ile durmaktadır;

Genelkurmay bu konunun merkezidir. Sokaklar tabii ki hak arama ve ses duyurma noktalarıdır.

İlk önce diyolog şarttır.Bu noktada Genelkurmay "Temad bu kapıdan içeri giremez" diyor ve "bu yönetimi tanımıyoruz" diyorsa ve başkan Keser tekrar seçilirse karar sizlerin olacak ve yukarıdaki söz anlamını bulacaktır.

KARAR DELEGASYONUN...

Saygılarımla.

Atılan yanlış adımlar ile başlayan yolda diger adımlar da yanlış olur.

Vurup geçemeyenler, vururken vurulanlar, vurduranlar, vurdurtulanlar gibi şimdi diz çökme durumuna geçerler sayın Keser.

Mevcut Türkiye'nin, mevcut anayasasının, bilenen gerçeklerini okuyamayan liderler sınıfını ters yollara sokarak, acılar çektirirler.

Aracılar ile görüşme yollarını arayarak, gizli kapı çalmak ve red yanıtını almak gerçekten daha acı olmalı!

Bilinen arkadaşlarımızı o günlerdeki diz çökme yaklaşımının yazılarını, lider vasıflarında birini derhal müdahale etmesi gerekmiyor muydu?

Atılan yanlış adımların, yanlış adamlarla alınan yolun sonucu belli.

Kazansanız da bu seçimi ne vereceksiniz arkadaşlarınıza boş umutlardan başka?

YANLIŞ ADIM VE YANLIŞ ADAMLAR İLE SONUNU HAZIRLAYAN LİDERLERİ TARİH YAZMIŞTIR!

Ayak oyunları denediniz İstanbul'da, suç üstü oldunuz, belgeli ve resimli, üzücü..

SALDIRI, KÜFÜR, YALAN, İHRAÇ ile yol alıyorsunuz. Ankara çıkışlı bilinen üçlü sac ayaklarından dogma merkez onaylı yaklaşımlar. Tarihin hiç bir döneminde bu sınıf bu kadar birbirlerine bu denli tahammülsüz olmamıştı sayenizde...

Size iki mektup yazılmıştı sayın Keser bir hatırlayın, imza benimdi ve ikili bir karar ile tamamen uzlaştırıcı bir iyi niyet yaklaşımı idi. Yanıtınız, KURUMSAL KİMLİGİMİZİ ZEDELER...

İşte bu kadar.

Kişileri birbirbirleri ile MAHKEMELEŞEN durumuna soktunuz.

Bir delegeniz sadece soruyor ve blanconuzu açıklayın ve istifa ediniz derken MAHKEME kapısında kendini buluyor ve SORUŞTURMAYA GEREK YOK noktasında davayı Keser kaybediyor!

Genel merkez şuursuzca trilyonları olmadık yerlerde ve özel kayak merkezlerinde harcamaktadır. Üç yıldır kuru söz ve tv de yaptıkları Showlar ile hepimizi kandırmaktadırlar... Kartalkaya, Hilton ve gittikleri her yerde orduevi yerine lüks otellerde kalarak paraları harcamaktadır. Amacın hak almak mı şovmenlik mi merak ediyorum, Eyy KESER, sen nesin pasa mı, baş kesen mi işine gelmeyeni denetliyor, hesap sorana bilgisayar hediye edip, para yardımı ediyor gibi yapıyorsun ki susturmaya çalışıyorsun. Kral çıplak, bırak bu ayakları, meslektaşlarımıza göster bilançoları görsünler trilyonlar nereye gitti. Bizim paramız, kanımızın parası boşuna ve yersiz, harcayana helal olmaz, ben sana buradan soruyorum trilyonların hesabını, bilançosunu açıkla. 1200 lira maaş için 301 kişi can verdi. Sen trilyon harcadın camiamıza ne verdin açıkla, ey Keser seni buradan istifaya davet ediyorum!"

Saygılarımla

Şeref ALKOÇ ***

YOK YOK BU İŞLER ARTIK BÖYLE GİTMEZ...

BU DÜZENİ DEGİŞTİRMELİYİZ.

BİZLERİ BU NOKTAYA TAŞIYAN DÜZENBAZLARLA SAVAŞACAGIZ..

ASLA KANUNLARIN DIŞINDA YOL İZLEMEYECEK,

HAK VE HUKUK YOLLARINI İZLEYECEGİZ..

İŞİMİZ TAVİZ İSTEMEK DEGİL,

ADALETİN TESİSİNİ SAGLAMAK OLACAKTIR..

ZORLA SİSTEMİ SÜRDÜRENLER İLE SAVAŞACAK,

ADALET TERAZİSİNİN ENDAZESİNİ DÜZELTECEGİZ..

Bu mücadelenin seyredeni degil, tam anlamı ile içinde olan ve Temad 'a akan dereleri kuruttunuz!

Sosyal medyayı tanımadınız!

Yazan çizenlere tavır aldınız!

Olumsuzlukları gizlemek adına gündem değiştiren ahlaksızlara kol kanat gerdiniz.

Her şey para ve servet değil; bunlardan önce onur, dürüstlük, insanlık ve paylaşım gelir!

Bunun tesisi için ne gerekirse yapılır. Adaletin tesisi ve paylaşımın temini için hiç bir eleştiriden çekinmeden ne gerekirse bu sınıf için yapılmalıdır.

Saygılarımla..

Atilla ABAYLI

Ya kazanacaksın,

Ya kaybedeceksin.

Kaybederken kazanmak, kazanırken kaybetmek ne ilginç değil mi?

Zor bir sınıfın çok zor işleri, kendimizi anlatamadık hiç kimseye.

TSK' nın belkemiği, omurgası biz ASSUBAYLAR...

Yeni bir seçim yaklaşırken, yeni umutlar yeşerecek mi bilinmez!

Ben haklıyım.

Sen haklısın.

O haklı.

Haksız olan yine HAKLI OLAN ASSUBAYLAR!...

Herkes kavgalı ve birbiri ile fikirsel çelişki içinde!

Genel Merkez kişi ve bir çok nokta ile ''mahkemeleşme'' durumunda.

KİM KAZANACAK *KİM KAYBEDECEK ne fark eder?

Kaybeden şimdiden belli bu yaklaşımlar ile

Yine biz!!!

Kazanmak ve kaybetmek…

İkisi de aynı cümlede çok kullanılan ayrı kelimeler…

Tabiî ki herkes kazanmak ister…

Nerden çıktı diyeceksiniz?

Bazen insanın belleğini meşgul eden şeyler vardır…

Her zaman her yerde söyleyemezsiniz…

Ruh halinize göre söylemek istersiniz…

Paylaşmak istersiniz… Rahatlarsınız…

Bir bakarsınız çok kişi aynı şeyleri yaşamıştır…

Bir çok kişinin kafasını meşgul etmektedir…

Yalnız sizi meşgul eden şeyleri yazdığınızda artık sizin olmaz…

Bir çok kişinin olur… O zaman daha da rahatlarsınız…

Kazanmak elbette keyiflidir.

Güçtür, zaferdir...

Kazandığınızda artarsınız.

Etrafınızda gülümseyen kalabalıklar,

İlgi alanınıza girmeye çalışanlar.

Hepsi yanınızdadır; elinizin altında...

Kaybetmek ise; kazanmanın arka penceresidir.

Yüksek bir tepeden hızla düşmek gibi bir şeydir.

Nefes nefese irtifa kaybedersiniz.

Telaşınız, yürek çarpıntınız düşme hızınızı kesmeye yetmez.

Şaşırırsınız...

Kimse yoktur etrafınızda...

"Muhteşemsin, mükemmelsin, sen her şeyi bilirsin, en iyi sensin" replikleri gizlenmiştir kuytularda bir yerlere...

Duyamazsınız...

Artık sıradansınızdır; ne gücünüz kalmıştır ne elektriğiniz.

Terk edilirsiniz, vefasız bir âşık gibi...

Kazanmak ve kaybetmek;

Aslında yaşadığımız sürece hayatımızdaki tiyatronun her perdesinde vardır bu tezat.

Aşkta, sağlıkta, dostlukta, parada, kariyerde, politikada… Uzayıp gider liste.

Siz aynı sizsinizdir; yani kazanırken de, kaybederken de...

Değişen sadece şartlardır, bir de ruhunuz.

Zekânız, duygularınız, içgüdüleriniz ve kazanma hırsınız uğraş verir; savaşırsınız.

Gözleriniz parlar tutkuyla.

Kimi "Zafere giden her yol mubahtır" mantığıyla girişir.

İşte tehlike burada.

Çok azı "Erdem önce gelmeli" diye düşünür.

Çoğunluk; kazanmayı çok ister ama yolunu bilmez,

Ya da başkalarının etkisiyle yanlış yollar seçer.

Kim gibi mi ? Örnek karşımızda...

Yanlış ata oynamayacaksın aman dikkat, kapı kullarına dikkat!

Aslolan kazanırken de, kaybederken de ilkeli olmaktır.

Bedel ödemeye hazır olmaktır.

Başkalarını suçlayarak, yaptığınız hataları görmezden gelerek, kayıplarınızı zafere dönüştüremezsiniz.

Onurlu olmak; öz eleştiriyi beraberinde getirir ve gerektiğinde de çekip gitmeyi.

İnsan beceremedim demeli, belki de her şeyi maf ettim demeli!

Aslında giden değil kalandır terk eden, giden de bunun için gitmiştir zaten.

Siz aynı sizsinizdir.

Kazanırken de, kaybederken de.

Değişen; kirlenen ruhunuz, yakan, yıkan hırsınızdır.

Bunun da kimseye artısı yoktur.

Önceki iki numaranız bunu ifade etmişti, dinlemedim hata bende!

Kaybettiğinizde çekilmesini, gitmesini bilmelisiniz.

Esas zafer budur.

Ama bizde, bu ülkede YOK ÖYLE ŞEY!

Seksene dayanmıştır yaşı

Önceki dönem "bundan başkan olmaz" demiştir

Bir bakarsın yeni dönemde de yine iki numaralı koltuktadır.

Yıllardır ifade etmeye çalışırız *bırakın gençlere * yok arkadaş

Yapışmıştır koltuga "kalkmam!"

Her şey delegasyonda şimdi,

Milyonların kaderi o bir oy'da.

Her kesimle kavgalı.

Her kesimle ters.

Ben bilirim, o kadar!..

Rakamlar fazla bir şey ifade etmez, isterse Temad şube sayımız bin yüz olsun.

Bu noktalar vitrindir.

Her şeyin gerçek yüzüdür, resmidir...

Bir kaç noktamızı tenzih ederek ifade ediyorum, resim bu!

Çok acı!

Bu yapı ile, bu kumaş ile ne değişecek?

Bilmem fakında mısınız, bazı arkadaşlarımız "bundan böyle bu mücadelenin içinde mücadeleyi kişiselleştiren hiçbir başarı elde edemeyen bu yönetimin devamı halinde mücadele TEMAD'ın tekelinde olmadığına göre  TEMAD 'sız devam etme kararı aldım, bir assubay olarak mücadeleye bu şekilde devam edecegim" diyor.

Geldiğimiz umutsuzluğumuzun tavan yaptığı durum budur. Hiçbir resmi sıfatı olmadan bizim aidat ve bağışlarımızla 5 yıldızlı otellerde ağırlananları eleştiren yazımın kopyala yapıştır bölümünde meydana gelen bir yanlışlık yüzünden konu ile ilgisi olmayan cümleyi fark edip  kaldırdığım halde bu bahane edilerek savunmam dahi alınmadan ihraç edilmiş bulunuyorum. İhraç hakkında yasal haklarımı kullanacağım, ama bu benim haksızlıkları dile getirmeme kesinlikle engel olmayacaktır. 15 Ekim günü mevcut resime göre hiç bir noktaya baglı olmayan sade bir assubay emeklisi olarak özgür ve bagımsız olarak kendim için, mesleğime olan saygım için mücadelenin içinde olacağım.

Temad'sız da olabilecegi düşüncesinin assubay sevdalılarının gönlüne aklına getirenler bu davaya büyük zarar vermektedirler. Onlar iktidar olarak kişisel kazansalar da bu toplum kaybedecektir...

Saygı ve sevgilerimle.

Atilla ABAYLI

TEMAD'ın tüzel kişiliğine karşı olmak kesinlikle aklımızdan geçmez, eleştirilerimiz egomuzu tatmin değil sorunlara çözüm bulunması, derneğimizin gerçek STK olmasını amaçlamaktadır, kişisel beklentimiz olsaydı eleştiri yerine bazıları gibi alkışı riyakarlığı seçerdik ki bu,  mesleğimize derneğimize kişiliğimize ihanet olurdu, lütfen bu unutulmamalıdır.

Böylesi önemli koltuklarda oturanlar ''ince çizgiyi aşarak kendileri ile birlikte koskoca bir ASSUBAY sınıfını da aşağı çekerler.!

Bu yazıyı yazma düşüncem, bir dönem şahsınıza tam destek verdiğim, beraber çok konuları paylaştığım, her bir konuda gerek yazı gerek yüzlerce ikon ve icraatlar ile  günde bir kaç kez konuştuğumuz o günler için üzülüyorum sayın A.KESER.

Size ne oldu da bu ani değişim 22 Ağustos sonrası?

Siyah ile beyaz gibi !

Gece ile gündüz gibi !....

Bu noktadan sonra ''seçimi kazansanız dahi bu sınıfa verecek bir şeyiniz kalmadığını siz de biliyorsunuz .''

Film bitti.!

Şahsınıza ait perde kapanıyor ?

Belki de bu inat ve kaprisiniz,koskaca assubay sınıfının ''bütünleşme şemsiyesi TEMAD'ın yeni bir  TÜRKİYE EMEKLİ ASKERLER DERNEĞİ **TEAD** çatısı altında YENİ  bir yapılanmanın ön hazırlığı haberlerinin yoğunlaşmasına neden olmaktadır..

DİYALOG VE KAVGA...

Siz ikincisini seçtiniz sayın başkan,sonuç ortada ! ***kavga ***

Gelinen durum itibari ile ''karaya oturmuş TEMAD gemisini tekrar yüzdürme adına kısa süre önce şahsınıza iki özel mektup gönderilmiştir. Tamamen  iyi niyetli olarak bu iletilerin konusunu yönetimde tartışarak verdiğiniz yanıt ''TEMAD'ın kurumsal kimliği'' üzerinde kabul görmediği şeklinde idi.

Kapalı yönetimlerde (ki siz bunu masaya oturduğunuz günden bu yana uyguluyorsunuz) acaba gerek yönetim kurulunuz gerekse övündüğünüz yüze yakın şubelerinizden ''görüş'' alıyor musunuz diye sormuyorum,zira almıyorsunuz .!

Şeffaf yönetimler her konuda üyelerini bilgilendiriler !

ÖNEMLİ MALİ  KONULAR İLE YASA GEREĞİ DE OLSA AÇIKLAMA YAPMAMAKTA DİRENİYORSUNUZ ?

Böylesi konulardaki rakamlara resmi kurumların ''resmi açıklamaları '' geçerlidir ve bu yasal zorunluluktur aksi halde şaibe daima demoklesin kılıcı gibi derneğimiz üzerinde sallanır; bir örnek vermek gerekirse 15 mart etkinliğimizde emniyet teşkilatı 11.000 derken bu sayının 95.528 olan tüm emekli sayımızın üstünde 120.000 ve üzeri ifade edilerek ne amaçlanmıştır?

O tarihte gelen misafirlere dağıtılan ''şapka'' vs. konuları ve dosyalardaki faturalar ile ilişkilendirmek bu yönde acaba ile yorum yapanlara ne diyebilirsiniz !

Genelkurmay başkanlığı sizleri kaç kez yazısal ve görsel basındaki ifadeleriniz üzerine "gelin bu konuyu burada konuşalım" diye davet etti? Siz bu davete ne şekilde yanıt verdiniz.?

Yapılan her icraat olumlu,olumsuz yüz binlerin kaderi ile ilgilidir. Ben yaptım oldu, olmadı diyemezsiniz. Onlarca kez bir çok kalemin  sizlere yaptıkları çağrılara kulak vermediniz .!

Kendi uçağımız tarafından batırılan,kendi savaş gemimizin hazin hikayesi bilinir.!

O koltuktan ayrılmamak,devrilmemek,ayakta kalmak,koltuğu kaybetmemek adına neler oluyor, izliyor tüm umutsuz sınıf. Köprüleri yıktınız,ortada kalakaldık sayenizde.!

Hukuk düzenini tanıdığınızı söylemeyin bizlere ...

Genelkurmay son bilinen söylemlerinizden sonra, "TEMAD'ın bir çiçeği dahi bu kapıdan içeri giremez"! diyerek sadece KESER yönetimini tanımıyorum demiştir.

Elbette genelkurmayın bu günlere dek icraatlarını savunuyor anlamı taşımıyor yazdıklarım. Getirdiğiniz noktayı,son resimi anlatıyorum...

Daha önceki TEMAD yönetimlerine nasip olmayan normal gelirler,hazine yardımları dışında bu mazlum zümre size değil mücadelemize maddi destek oldu bu parayı kuruş,kuruş vicdan ve ahlakınıza mücadelede kullanılmak üzere teslim ettik, ama siz parasal konularda har vurup harman savrulması misali umutları da yok ettiniz.!

Eh şimdi ne bekliyoruz ?

Güneşin batıdan doğmasını mı ?

Soruyoruz; nasıl bir mucizevi olay olacak ?

HEDEFE GİDEN YOL; ÇAKIL TAŞLARI...

Yüz binlerin tam sessizliği,umutsuzluğa,her şeyi olduğu gibi kabullendiği günlerdi.!

Yıl hadi 2005-2006 diyelim. Bir gurup suskunluğa  dur dedi ''bu böyle gitmez ''...

Ve emekliassubaylar.org WEB sayfası kuruldu. Mücadelenin ateşi yeniden yakıldı, cumhuriyet tarihinde ilk kez bu site haksızlıkları dile getiren gazete ilanı verdi sorunlar masaya yatırıldı, yazı dizileri hazırlatıldı,  fedakar arkadaşlarımızın da katkıları ile sessizlerin sesi olmaya başladı ve takip eden yıllar... Size inanıp bir bayrak yarışı olan mücadelede bayrağı inanarak teslim ettiler, ama şimdi izleyin toplum sessiz bu umutsuzluğun işaretidir, oysa her şey inançla mükemmel başlamıştı.

Bu site arşiv sayfaları ile geçmişteki yaşananların da bir göstergesidir...

Hayatımızda başarıyı yakalamak, başarıya ulaşmak ve istenilen hedefi gerçekleştirmek için ilk başta başarısızlıkla ilgili düşünce ve tutumların değiştirilmesi gerekmektedir. Bireyler, kendileri ve başkaları hakkındaki tutum ve yargılarını değiştirirse düşünceleri de kendiliğinden değişir. Düşüncelerin değişmesi, bireyin hislerini de değiştirir. Duyguların değişmesi de davranışların değişmesi demektir. Davranışların değişmesi, varılan sonuçların kalitesini değiştirir ve yükseltir.

Üzülerek izleniyor ki ;  hâlâ birbirimizle didişmekten,yollarımıza çıkan çakıl taşlarını temizlemekten,yalakaların, çanta taşıyıcılarının ve koltuk sevdası, kartvizit başkanlığı dışında lokal işletmeciliği yapma için koltukları işgal etmiş olanlar ile yol alamıyoruz  ne yazık ki...

Saygılarımla.

Atilla ABAYLI

Dünyanın hiç bir ülkesinde TSK içindeki yaşanan assubay sorunları başka bir ülkede ne yazık ki yaşanmamıştır. Çözüm için atılan adımlar gerçeklerden uzaktır.

Çözümün tek adresi 1982 anayasası ile genelkurmay ve hükümet olarak karşımızdadır.

Sorunların tümünü mahallemizdeki ''bakkal hasan efendi de '' bilmektedir...

TSK kendi içindeki reformu 21. yy ortamına uygulamamış paşa babalar bu sureci zevki sefa ortamında geçirmişlerdir. Dogudaki bilinen mücadele verirken yollara döşenen mayınlar ile hayati uzuvlarını kaybedenlere verilen bir yanıtta asfalt için ''ödenek '' kelimesi ile cevap verilmiş sonrasında İstanbul'da fenerbahçe ordu evi sahasına sadece or komutanlar için on adet

süper villanın yapımı ortaya çıkmıştır ne yazık ki... Yine dünyanın hiç bir ülkesinde olmayan bir yaklaşım ile ''üstün insan'' yaklaşımı ile or komutanlar mezarlarını bile ayırma gafına imza atmışlardır.

Bu günlerdeki durum itibari ile..

  • Yasama, yürütme ve yargının iç içe geçmesi ve yetki ihlalinden de öte yaşanan yetki gaspları sistemi tıkamış durumda..
  • Halkın vergileri kişisel ikbal için kullanılıyor.  Bazı sınıflar  hesap vermemekte direniyor, böylece yapanın yanına kâr kalıyor, kamu vicdanı zedeleniyor, bizlerin tepkileri dikkate alınmıyor.
  • Kimse yargının adalet dağıttığına inanmıyor, hukukun üstünlüğü rafa kaldırılmış, yaşananlar üstünlerin hukukunun geçerli olduğunu gösteriyor.

Bu günlerde genelkurmayın bazı yazar çizer ve hak hukuk çizgisinde ifade özgürlügü ile konuları paylaşan arkadaşlarımızı ''ordu evi ''yasagı ile demoklesin kılıcını kullanması ibretle izleniyor...

Şu günlerde siyaseten yaşanan ismini ne koyarsanız koyun ''polis kardeşlerimiz ''arasındaki bölünme ibretle izlenirken bunun TSK'ya bir iki önemli unsurun bir başka şekilde yansıması bu ülkeye çok acılar verdirecektir.

Bizler, ilk etapta acilen başlangıç dereceleri ile intibaklarımızı beklerken hâlâ bu direnişin sebebini anlamakta zorlanıyoruz.

Tüm yazı ve ifadelerimizin genelkurmay tarafından günü gününe izlendigini biliyoruz.!

Sayın komutanlar ;

Türk silahlı kuvvetlerini Atamızın işaret ettigi muaasır medeniyet seviyesine taşımak insansız hava araçlarını ve son teknolojik araçları kullanmakla değil içinde insan barındıran bu devasa kurumun assubay'larına verilen değerle ölçülür .

Başlangıç dereceleri konusu çok önemli bir noktadır.!

Kavga ile, yasaklar ile sorunlara düğüm üzerine düğüm atılıyor. Bunun bir çok olumsuz yansımaları görülmektedir. Bir masa etrafında bir kaç aşamalı bir birliktelik ile konular dile getirilerek çözümlenmelidir. Bizim masamız yuvarlak olmasın önemli degil, lakin ifadelerimizi, konulara bakış acılarımızı sıcak ve farklı bir ortamda kanaat önderi olarak belirlenen yasaklı da olsa bir grubun TEMAD genel merkezi ile geniş kapsamlı birliktelik ile konuşulmalıdır.

Ordu evi yasakları ile ilgili olarak sayın E.GÜRPINARIN yazısındaki şu cümleler dikkat çekicidir.

ön yargılı zihniyetin adaletsizliği kuruma olan aidiyet duygusunu sona erdirmiş, orduyu sevgisizlik sarmaşığı sarmaktadır. Adalet olmayan yerde hiçbirşey olmaz ve "GÜÇLÜ ORDU, GÜÇLÜ TÜRKİYE" sadece slogandan ibaret kalır; ordunun bir aile olması  lafla değil icraatla mümkündür... Bu nedenle  ordunun tüm fertlerinin önce insan olduğu hatırlanarak haksızlıklara isyana kulak vererek adalet sağlamak kadar ulvi,şerefli bir davranış varken adaletsizliği eleştirenleri antidemokratik uygulamalarla susturmaya çalışmak sorunları ortadan kaldırmayacaktır.

demiştir.

Artık yeniden bir yerden başlamak şarttır.!

Yeni adımların günleri gelmiştir.

Hiç kimse masum degildir,hataları karşılıklı bir tarafa koyma zamanıdır.!

Konu TSK ise gerisi teferruattır sayın komutanlar...

BU SORUN ERTELENEMEZ!

Bu sorun milyonların sorunudur...

Bu sorun TSK'nın önde gelen sorunudur...

Bu sorun insani,ulvi ve TSK'nın gelecek sorunudur...

Bu sorun TÜRKİYE'nin sorunudur...

SÖZÜN LAFTA DEGİL, İCRAATLA yapılması günleri gelmiştir artık!

Degerli komutanlar,silah arkadaşlarımız,muvazzaflar,emekliler, bu sese kulak veriniz.!

Çalışmalar devam ediyor cümlesi sınıfımızı delirten bir ifadedir. Sayın bakanların,sayın komutanların zaman zaman ifade ettigi bu yaklaşımı artık duymak istemiyoruz.

Bayram sonrası bu çagrının sonuçlarını,gerek sizlerin yorumlarından,gerekse komuta kademesinin ilgili noktalarından birlikte izleyecegiz.  Zira her yazımız izleniyor,takip ediliyoruz.!

Saygılarımla.

 

Atilla ABAYLI
E.Hv.Astsb Kd.Bçvş.
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 YETİŞ DOKTOR GÖREMİYORUM...!!!

Her bakmanın görmek olmadıgını anlıyor insan zaman ile.. Konuların son derece karmaşık olması görmeyi zorlaştırır. En önemlisi nereden baktıgındır. Ankara genel merkezin kapısının önünden görünen ile başka bir noktadan görünenler farklıdır!

Bakmak ve görmek arasındaki meseleyi anlamak için bir tavır takınmak şartı vardır. Bu tavır bir duruş, bir eylem, bir söylem taşıyarak anlamlanır. Gerçeği, yani hakikati görmek için sadece bakmak yetmez. Derinlemesine bir yöntemle incelemektir görmek.

Gözlerine perde inenlerin görecegi ile hakikat ve gercekler ile bakmakın farklı olacagı gibi.

Dikkat ederseniz bir çok insan gözlerini süpermarketlerde fiyat “okuyan” barkod okuyucusu gibi kullanıyor. Diğer insanları birbirlerinden ayırd etmemize yarayacak yanlarını görüyoruz . Düşünmek lâzım üzerinde…

Doğaya ve cansız cisimlere de böyle bakıyoruz çoğu kez. Susamışsak görüyoruz suyu. “Hayvanları çok severim, ızgara lüfere ve fırında kuzuya bayılırım” diyen mizahçı geliyor aklıma.  Hayatta kalma gayretimiz sonucu bize madden faydalı/zararlı olabilecek şeyleri hatırlıyoruz çoğu kez ve bu da bir tür körlük teşkil ediyor kanaatimce.

SINIFI İÇİN MÜCADELE EDENLER && SINIFINA KARŞI SAVAŞ VERENLER

İŞTE BÜTÜN MESELE BU...!!!

Kimlerin koltuk savaşı, kimlerin onur mücadelesi verdigi  yakında görülecek.

Herkesi ayırımsız kucaklayan bir liderimiz mi var?

Bana rakip olanları yok ederim, onlar benden degildir zihniyeti mi uyguladıgı?

Mağdur edebiyatı ile yol sununda mağlup sonucunun her zaman yer aldıgı gercegidir!

Kapı kullarının nöbette oldugu, elli yıllık arkadaşına "haydi güle güle" diyebilen fikir karşıtlarının kol gezdigi, gezdirildigi keser demokrasisinin ''gözlere keser perdesinin'' indigi günler...

NASIL BAKALIM KONULARA, HANGİ  GÖZLE...

Ne diyor sayın KESER konuşmasında;

Genelkurmaya gerek yok...
Çanakkale zaferi zafer degildir...!!!

Bu konuşma, bu sözler, bu yaklaşımlar, bu ifadeler neden telaffuz edilmiştir?

Bu konuşmanın arkasında ne ve neler vardır?

Yıkılan köprüler, kesilen hatlar Genelkurmay assubay ilişkileri Temad baglantıları

93 nokta başkanları verilen mesajların üzücü içerigini kim sorguluyacak?

Sn.Keser ve ekibine siz o koltukta oldugunuz surede ''her konuyu askıya aldık'' yaklaşımını kim çözecek?

Bir sözün bir yaklaşımın sizleri temsil edenler tarafından bu denli ifade edilmesinin milyonlara olan etkisini hiç düşündünüz mü başkan?

KOLTUK VE MAKAM...

Akla her geleni eleştirecek, her agacı taşlayacaklardan degiliz; lakin Temad 'taki kulak tıkamakla da dinmiyor isyan. Tüm gercekleri yorumlasan ne olur yorumlamasan ne olur...

İyilik de kötülük de sahibinindir biz ne desek bile, eger Temad'ın sinesine dokunuyorsa yazdıklarımız yapışmıştır koltuga kalkmamacasına.!

Hele bir grup var TEMAD ile başkan KESER'i karıştırıyorlar. Konularda yazılan, çizilen birçok yaklaşımı Temad düşmanlıgı olarak sınıflandıran aklıevveller var aralarında.

Genelde kitap satıcıları, özel ulaklık yapan ikoncanlar ve aynı çizgide özel agırlanan içi dışı boşlar bulunmaktadır.

Yenilenen seçimler sonrası seçilenlerin Ankara'yı ziyaret ederek bir nevi GÜVEN MEKTUBU *İTİMATNAME  yaklaşımı yaşananlar nasıl bir tezat oluşturdugunu izlemekteyiz .

Yukarıdaki bir bölümü tekrarlarsak ;

Yıkılan köprüler,kesilen hatlar Genelkurmay assubay ilişkileri Temad baglantıları

93 nokta başkanları verilen mesajların üzücü içerigini kim sorguluyacak?

Sn.Keser ve ekibine siz o koltukta oldugunuz surede ''her konuyu askıya aldık '' yaklaşımını kim çözecek? Evet gidiniz ve GÜVEN MEKTUBUNUZU arz ediniz, sorunlara DÜĞÜM atmış genel merkeze...

UNUTULMAMASI GEREKEN YAKLAŞIMLARINIZ İLE SİZLER DE BU VEBALE ORTAK OLMAKTASINIZ SAYIN BAŞKANLAR VE DELEGASYON.!

Bu sayfalar yıllarca sayın genel merkezi desteklemedi mi ? Yaptıgımız nedir.?

Demokrasini geregidir eleştirmek, ikdidara yol göstermek, iyiye zorlamak ve takiptesiniz mesajları vermek. Zaman zaman da yüzyüze görüşerek bunu muhattaplarına iletmek işin geregidir.

Düşünün; hep açık arayan, başarısızlık kollayan, başarı varsa hafif göstermek için kırk takla atan, yok sayan, , “nereden vursam acaba!” arayışında olan bir insan karakteri nasıl şekillenir?

Muhalefetten kastım bu!

Mualefet yapıyorum diye yapıyoruz diye ''yolun acık olsun '' anlayışı nedir sizce.!

Bir çok arkadaşım ile görüşüyorum, biliyorum o kişiler de kalemlerini hazırlıyorlar. Sen erken başladın diyorlar ''gerçeklerden kaçılmaz" belki akıllarını başlarına alırlar diyorum .

BİRBİRİMİZİ ANLAMAK ;

Şimdi “eleştiri” dendiğinde akla, sadece yanlışları bulup ortaya çıkarmak, eksikler üzerine hücum etmek gelmektedir. Okuduğunuz ya da dinlediğiniz eleştirilerin çoğunda  yanlışları,hataları, eleştirdiği konunun sadece olumsuz, eksik ve yanlış yanlarını ortaya koymakta, doğru taraflarını ise görmezlikten gelmektedir. Hâl böyle olunca, yapılan eleştiri daha iyiyi, daha güzeli ortaya koymak; yanlışları, eksikleri ve hataları görüp düzelmek yerine tartışmalara, münakaşalara ve hatta kavgalara sebebiyet vermektedir.

Sabir fikirliler,keskin çizgilerde yol alanlar bu  davranışları körüklemektedir.

TEMAD TOPLUMSAL UZLAŞI TOPLANTISINA KATILDI!

Bu toplantı hilton otelleri gibi noktalarda diger STK'lar ile yapılmış. Bir lider,bir dernek küslüklerin ötelenmişlerin yeni bir  YENİ TEMAD kadar çogaldıgı şu günlerde kendi çatımızda olmasını beklerdik. Ama nafile bir inattır ki PES...

NE EKERSEN ONU BİÇERSİN ARKADAŞIM...

Saygılarımla..

Atilla ABAYLI

Sivil toplum kuruluşları oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır. Sivil Toplum Kuruluşları, herhangi bir devlet organından bağımsız bir şekilde özel kişilerin girişimiyle kanuni olarak kurulmuş her türlü organizasyon için kullanılan genel bir terimdir. STK’ların tamamen veya kısmen devlet organları tarafından desteklendiği durumlarda bile STK bünyesinde herhangi bir devlet yetkilisi bulunmadıkça kurumun STK olma özelliğinin devam ettiği kabul edilir.

Yönetimin otoritesi, temsil ettiği kuruluşla doğru orantılıdır. İşin aslında dernegin mevcut TÜZÜK 'ü her şeyin göstergesidir.

TEMAD dernegimizin mevcut durumu olması gereken noktada mıdır? Derneklerde sayısal rakam mı yoksa dernegin faaliyetlari açısından mı degerlendirmelidir. Doksan üç nokta ile övünürken, sayısal rakamlar ile işlevsel konulara neden bakmayız? Mevcut sistemde birkaç nokta dışında Temad noktaları sadece lokal işletmeciligi görüntüsündedir. Bu düzenden çıkmanın yolları olmalıdır. Örgüt olan yerde yönetim, yönetim olan yerde de örgüt vardır. Örgütler bir lider tarafından kurulur ya da örgütler tarafından bir lider bulunur.

2013 yılı sonunda yapılan tüzük degişikligi MSB tarafından daha onaylanmamış olmasının anlamı nedir?

Sivil toplum kuruluşları (STK), resmi kurumlar dışında ve bunlardan bağımsız olarak çalışan politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar ve/veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır.

Çoğulcu bir toplum için STK’lar önemlidir

Demokrasilerde STK’lardan vatandaş ile devlet arasında köprü rolü oynaması beklenir. Nitekim STK’lar vatandaşların düşüncelerinin devlete, devletin politikalarının da vatandaşa aktarımını sağlarlar. Katılımcı demokratik yapı ve çoğulcu bir toplumun oluşmasına katkıda bulunan sivil toplum kuruluşları, bugün modern toplumların en etkin siyasi baskı ve toplumsal değişim aktörleri arasında bulunur ve ülkelerinin kamu diplomasisi faaliyetlerinde yer alırlar.

Sosyal devletin yerine STK’lar geçti

STK’ların amacı, baskı mekanizması yoluyla üyelerinin çıkarlarını, haklarını ve menfaatlerini korumak, daha geniş bir siyasal platformda bu menfaatlerin savunulmasını sağlamaktır. Etkin bir sivil toplum sayesinde bireyler sadece seçimlerde oy veren tekil seçmen kimliğinden sıyrılıp sivil toplumun örgütlü bir üyesi haline gelir. En önemlisi de, STK’lar vatandaşlık kültürünün kazanılmasında etkili olurlar. Batıda sosyal devletin uzun dönemde bütün vaatlerini yerine getiremeyeceği, kamusal alanda sosyal devlet ve siyasi partilerin boşalttığı alanı doldurmak gibi bir zorunluluk ortaya çıktı. Bu zorunluluk Batı toplumlarında sivil toplum kuruluşlarına önem verilmesini sağladı ve bunlara karşı yönelen dikkati çoğalttı. Bu gelişmeler neticesinde özellikle 1970’lerden sonra sivil toplum kuruluşlarının sayıları, çalışma alanları ve işlevleri hızla yayıldı ve genişledi, sivil toplum kuruluşlarına verilen önem arttı.

Avrupa’da her 40 kişiye bir dernek

Türkiye’de her 826 kişiye bir dernek düşerken bu oran özellikle AB üyesi ülkelerde oldukça yüksek. AB ülkelerinde dernek sayıları milyonlarla ifade edilirken, bu ülkelerdeki nüfusun büyük çoğunluğu sivil toplum örgütlerinde görev yaparak devlet sorunlarına ilişkin birçok konuda sorumluluk alıyor. Almanya’da 2 milyon 100 bin, Fransa’da bir milyon 470 bin dernek bulunuyor. Fransa ve Almanya’da her 40 kişiye bir dernek düşüyor. Bununla birlikte her 10 Fransız’dan 4′ü en az bir derneğin faaliyetine katılıyor. ABD’de bir milyon 200 bin dernek bulunuyor. Ülkede her 15 Amerikalıdan biri bu tür kuruluşlarda çalışıyor.

Ülkemizdeki sayılar yukarıdaki rakamlar ile mukayese edildiğinde çok düşündürücü!
  • FAAL DERNEK     101326
  • FESİH DERNEK    151658
  • TOPLAM             252984  Rakamları çok şeyi ifade ediyor
Gelişen bir ülke olarak yol alıyoruz. 1982 Anayasası derneğimiz TEMAD 'I her ne kadar STK olarak gösterse de bir nevi Genelkurmaya baglamış ve yıllarca ''parangalı'' bir sınıf olarak yer vermiştir. Yukarıdaki rakamları detaylı okuduğumuzda acı gerçekleri daha net hissederiz .

Türkiye’de STK’lar etkin değil

Türkiye’de sivil topluma, Batı’daki gibi profesyonel bir yaklaşım yoktur. Batılı ülkelerde sivil toplum anlayışı bir kamu sektörü haline gelmiştir. Türkiye’de ise, konu bazında yaklaşım ve faaliyet gösterme anlayışı yerine genel yaklaşım hakimdir. Bu nedenle Türkiye’de sivil toplum, süreklilik arz etmeyen, inişli çıkışlı bir sektör durumundadır. Batı’da sivil toplum kuruşları için kamu bütçelerinde belirli bir pay ayrılmaktadır. Türkiye’de ise yurttaşların kendi inisiyatifleri ile oluşturdukları kuruluşların tamamen kendi kendini finanse etmesi, kendi aralarında bir bağ oluşturulamaması, kişilerin eğitim düzeyleri, bireysel ekonomik sıkıntılar, derneklerin çok az kişinin katılımıyla ve UYUMLU OLMAYAN EKİP İLE FAALİYET GÖSTERMESİ,  kamunun STK’lara hassasiyet göstermemesi, siyasal çekinceler  Türkiye’de STK’ların kurulması, geliştirilmesi ve özendirilmesi için siyasi otoriteler tarafından plan ve programlar yapılmalı, kanunlarla kamu tarafından desteklenmelidir.

Bizleri yakından ilgilendiren TSK'daki JANDARMA teşkilatındaki planlanan yapısal değişikliğe ne derece tepki verildi.? Bu planlanan degişikligin dogudaki ''çözüm sürece ile '' ilgisi var mıdır.?

İşte bir STK'nın ana görevlerinden biri degil mi?

Tarihimizin en kapsamlı soygunlarının ve yolsuzluklarının gün ışığına çıktığı 17 Aralık’tan bugüne kadar geçen  süre, toplumumuzun en acıtıcı gerçeklerinden birine de ışık tuttu: Uygar dünyada bir eşine daha rastlanamayacak kadar tepkisiz ya da tepki verme özürlü bir toplumda yaşamaktayız. Verilen tepkilerin yeterli olmadıgını hepimiz biliyoruz.

Dernegimiz neden bazı konularda basın açıklaması yapmaz,sempozyum düzenlemez ! Tabanı ile

bütünleşmeyen yönetimler başarılı olamazlar.!

Diyoruz ya..

BU DÜZEN TOPTAN DEGİŞMELİDİR.

Duyan var mı ?

Konulara bilimsel el atan var mı ?

DÜZEN AYNI DÜZEN...BİR KOLTUK SEVDASIDIR GİDİYOR...

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin temel diregi,omurgası ASSUBAYIM kaderin degişecektir!

NOT: YAZIDAKİ BAZI BİLGİLER VE RAKAMLAR 2013 YILI ORTASI RAKAMLARDIR,İNTERNET'TEN ALINMIŞTIR.

Saygılarımla...

Atilla ABAYLI

Konularımızın temelindeki ana sorun karşıt fikirleri tam anlamı ile irdelememek.

Benim gibi düşünmüyorsan (!) senin ile uyuşamayız.

Günümüzde demokrasi ve insan hakları gibi çagdaş degerler gittikçe yaygınlaşmakta ve insanlar arasında hoşgörüye çok ihtiyaç duyulmaktadır.

Hoşgörü ulusal ve uluslar arası düzeyde ortaya çıkan iç ve dış barışı ciddi  tehdit eden sorunların çıkış noktasıdır.

  • Peki kendi sorunlarımızda bunu yapabiliyor muyuz ?
  • Cesaret ile il ve şube başkanları konulara gercekçi yaklaşıyorlar mı ?
  • Benim gibi düşünmeyen zihniyetinin açtıgı yaraları, ayrışmaları neden görmüyoruz ?
  • Temad genel merkezinin inanılmaz ''ben ne dersem o'' yaklaşımı dogru mudur ?
  • Peki gelinen bu noktada sadece bekleyecek miyiz ?

tek bir söz
yarım bir cümle
ne bir başlangıç
ne bir bitiş... öylesine
bir nokta koymalı hem başına hem sonuna
bir de temad 'ın en acıyan yerine
ne farkettim biliyor musunuz
bir çınar agacını devirecek kadar degilsede yaşım
yaşadıgım onca sonbahara karşın
sadece iki bahar yaşadım
ikinci bahar diyorlar Temad'ım.

TEMAD....

Dedik ya cesaretle diyemeyenler için

Dedik ya olmuyor söyleyemeyenler için

Büyük yürüyüş demekle büyüklük olmayacagı gibi

Turuncu kıyafetleri giyerek

Akşam altıda eve gidip

Sabah sekizde gelip turuncuları giymekle

Ölüm orucu olmayacagı gibi ...

Şimdi gelinen nokta itibari ile yıllardır gel dediniz geldik Ankara'ya, ver dediniz verdik !

Şimdi sıra delegasyonda !

Git diyecekler mi bilemem...

Başına da, sonuna da noktayı koymasını bilir bu toplum. Son bir kaç ay gösterecek, görecegiz!

Şu gercegi biliyoruz, kazansanız da bu sınıfa artık verecek bir şeyiniz kalmamıştır, bu biline!

Sadece bir üç yıl daha heba olacaktır o kadar.

CESARET SAHİPLERİ GERÇEKLER İLE YÜZLEŞİR, DEGİLSELER SUSARLAR!

Kimse laf üretmesin, kimse ahkam kesmesin, kimse gözünün körlüğünü görmeden başkasında çapak aramasın. Bizim tek amacımız var; mücadeleye destek, çalışmak ve başarmak. Bunu yapacakların yanındayız, hiç bir ikbal hiçbir kişisel egomuz olmadan.

Bu günlere dek sadece yazdık, çizdik dogru bildigimiz konuları bu sayfalarda  ifade ettik. Bir dönem alkışladık haydi dedik, arkanızda oldugumuzu hissettirdik...

Sonuç, bulundugumuz noktadır maalesef, acı ve düşündürücü.!

Bu sınıfın sizleri beklemeleri kaderleri olamaz, olmamalı.

Yapılacak bir şeyler olmalı !

Sizin pencerenizden bakmayanları ötekileştirdiniz.

Alkışlamayanları...

Susmayanları...

Eleştirenleri...

Çok yazık, çok yazık, çook...!!

Bir seçim yenileme furyasını izliyorum eskilere rabet çogunlıkta, aman gençlere koltugunuzu vermeyin !

Yenilenecek miyiz, degişecek miyiz diye yazdıgımda görüldü ki tas ve hamamlarda degişiklik yok. Ve baştan (!) sona dogru her şey eski...

ESKİ TAS, ESKİ HAMAM BEKLEMEYE DEVAM.


Atilla ABAYLI

KİTAP SATICILIĞINDAN, ÇANTA TAŞIYICILIĞINA!...

İnsanoğlu bu, çiğ süt emmiş deriz. Hep aramızda dolaşırlar, içleri boştur giysilerine bakmayın. Vitrine bakan insanlar vardır, niye ve hangi gözle baktıgını anlayamazsınız!

Bilgi, yalnız görmekle edinilemez. Çalışmak, tecrübe etmek ve teoriyi pratiğe dönüştürmek gerekir. Bakmak, belki dıştan o konu hakkında bilgi edinmeyi sağlar; ama işin güçlüğü-kolaylığı, ağırlığı-hafifliği, incelikleri-püf noktaları vs. yönlerden desteklenmeyen bir bilgi işe yaramaz. Nitekim kediler ve köpekler de kasap dükkânları önünde kendilerine verilecek sakatat parçalarını gözetleyerek akşama kadar bakarlar; ama hiçbiri kasap olmuş değildir.

Bir şapkalı kitap satıcısının kasabın önünden yıllardır ayrılmadıgı gibi. Kendisinin ta uzaklardan Ankara'ya  geldigi söyleniyor. Halbuki geldigi yerde de  eskiden bir kasap dükkanı varmış şimdi kapalı olan ...

Yıllardır sınıfın dağ gibi sorunların sistemi bütününde elit bir sınıfın içindeki insanlar olarak çözme gayretinde iken ortalarda olmayan...

Birileri dar kafa yapısı ile yüzlerce  km uzaktan teşhis koyuyor. ''Bu iş kişisel çekişmedir.''

Adama sorarlar, bu bilgiyi kasap dükkanının önünde birilerinden mi aldın diye?

Anayasal haklarımızı ve verdiğimiz emeğin karşılığını almaya hukuk çerçevesinde, birlik ve beraberlik içinde, elit bir sivil toplum örgütünün üyeleri olarak hak ve adalet mücedelesini yaparken görevi olmayan konularda ahkam kesiyor İzmir'e doğru!

Parangalar, zincirler ile kapı önünde bağlı durarak sınıfına ses olduğunu zanneden zavallı ne yaptığını zannediyorsun? Tek dileğimiz mücadelenin yara almamasıdır, tesadüf kazanımları başarı sayanlar torba yasadan, personel yasasından haberi olmayanlar gündem değiştirmekle sorunları yok sayamazlar, bu toplum ihaneti affetmeyecektir.

Bu polemiklerden toplumun ve bizlerin rahatsız olduğunu, toplumun umudunu yitirdiğini, dikkat edilirse sosyal medyada artık arkadaşlarımızın umutsuzluğunun açıkça belli olduğunu gözlemlerken her konuya maydonoz olan bir kapı kulu konulara teşhis koyuyor, ''kişisel''. Yüzlerce insan, "İzmir Karşıyaka seçimleri hukuka aykırı yapıldı biz yargıya gidiyoruz, tüm belgeleri sunuyoruz" derken burada hukuksuzluk var derken sen kimsin de bu yorumu yaparsın?

Kapı kullugu zordur!

Eskilerde kapı kulları tarifi şöyle; ama burada çanta taşıma diye bir görev yokmuş ya da çanta yokmuş, bilinmez arkadaşlar!

Kapı kulu, süvari sınıfını meydana getiren efradda devşirme çocukları ile harplerde esir alınan çocuklardan meydana geliyormuş.

Fikirlere daha üstün yaklaşımlar ile cevap verilir, parametre olmadan teori üretilmez ve hiç kimse başka bir kişinin fikrine terbiyesizce yaklaşamaz. Demokratik ülkelerdeki 39 ülke askeri sendika şemsiyesine girmiş bizde çaresizlikten çözümsüzlükten, ihtiyaçtan dolayı gündeme gelmiş misyonu ve vizyonu başarı veya başarısızlığı kanıtlanmamış; ama önemli değil tetikçi talimat almış doğmamış bebeğe mintan biçme gayretinde...

Sorunu sadece ben olsam önemsemeyeceğim, bu satılmış nemacılar sahibine hizmet etmek, başarısızlıkları gizlemek için sosyal demokratlığı su götürmez olan bu davada bir öncü bir meşale olan Ersen Gürpınar arkadaşımıza bile tarikatle ilişkilendirip onun mücadele kararlılığını sözüm ona sorgulayıp gündem değiştirmek için aldığı talimatı yerine getiriyor.

Bu iş sizin dar kafanızın işi degil, keşke bir kaç yıl içinde gerçekleşse görecegiz. Daha hiç bir resmi konum kazanmamış bir konuda kapı önüne konmak tabiri ancak kapı kulu olanlara yakışır.

Adama sorarlar;

Meslektaşlarına geri zekalılar diyen bunlar uyarılara rağmen uygulaması mümkün olmayan meslektaşlarımız ve kamuoyu tarafından kabul görmeyen, nitekim uygulanamayan ölüm orucunda takiyye yaparak eylem önlüğü giyecek kadar riyakarlık sergileyebiliyor!

Bizler bu mücadeleye gönül verdik, bu mücadele bu noktaya özverili arkadaşlarımız tarafından taşındı hatta mevcut yönetimin seçilmesini sağladılar, ama destek rüzgarımızla yol alan gemi rotasını şaşırdı karaya vurmak üzere, küçük kazanımları kendi başarısı olarak lanse edenlerin müfteri tetikçileri madem her konuda ahkam kesiyorsunuz  söyleyin bakalım torba yasada bizler var mıyız?

Personel yasasında mahalle bekçisi, ziraat ev ekonomisti, meclis katibi gibi görevlilerden daha alt kademeden göreve başlatılıp ekonomik kayıplarımız ve psikolojik eziklik düzeltildi mi? Ama siz değil size talimat verenlerin bile bundan haberi yok, sanmayın ki cebinde TEMAD başkanı kartviziti ile hava atan, lokalleri ile mutlu olan ama mücadeleden bîhaber olanlar bile sizi kurtaramayacak, şimdiden assubayların umutlarını yitirdiğiniz için gönüllerden silindiniz yakında da tamamen silineceksiniz ...

Genelkurmay ile hatlar kesik, köprüler yıkıldı haklarımız konusunda istişare yok, sonuç yok toplum kazandığı sinerjiyi kaybetmek üzere ama sizler hala gündem değiştirerek sorunların yok sayılmasına beyhude gayret gösteriyorsunuz. Bizler dün olduğu gibi bugün de yarın da yüreğimizde mücadele kararlılığı ile katkı sağlayacağız, bunun için  sizlerden mi  izacet alacagız ?..

MERAK ETMEYİN ŞAYET BUNU YAPARSAM, YAPARSAK ÖNCEDEN KAMU İLE PAYLAŞIRIZ.

Saygılarımla..

Atilla ABAYLI

Sayfa 1 / 3
genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN Her şeyin gönlünüzce gerçekleşeceği; sağlık, başarı ve mutluluk dolu nice yıllar diliyoruz. SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ YÖNETİMİ
Pazar, 31 Aralık 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
Baş öğretmenimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsında tüm öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN... Demokrasinin, adaletin, huzurun ve refahın hakim olduğu nice öğretmenler günü kutlamak dileklerimizle sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Cuma, 24 Kasım 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMIZIN KAHRAMANI, LAİK, DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU, EBEDİ ÖNDERİMİZ VE BAȘKOMUTANIMIZ BÜYÜK DEVRİMCİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü BEDENEN ARAMIZDAN AYRILIȘININ 85. YILINDA SAYGI, ÖZLEM VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ... RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN. 10 KASIM 1938 ! Bir devre damgasını vurmuş, dünyanın gidişatını değiştirmiş, yalnızca ya...
Cuma, 10 Kasım 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ