DEĞERLİ ARKADAŞLARIM.
hemen TSK'da ASTSUBAY olacaksın.
TC Devletinde HAKSIZLIĞA UĞRAMAK, İKİNCİ SINIF İNSAN MUAMELESİ GÖRMEK, HERKESE TANINAN ANAYASAL HAKLARIN VERİLMESİNİ, AYIRIMA TABİ TUTULMAYI, ÖTEKİLEŞTİRİLEREK YALNIZLAŞMAYI, TBMM'DE HAKLARININ ARANMAYARAK, KORUNMAMASINI, EN YAKINLARININ CENAZE, DOĞUM, EVLENMELERDE BULUNMAMA İLE BAYRAM VE YILBAŞINDA SEVDİKLERİNDEN AYRI KALMAYI, TÜRKİYEDE SIRALAMADA BİRİNCİ OLAN ÜNİVERSİTEYİ BİTİRSEN, MASTIR, DOKTORA DA YAPSAN, BİTİRDİĞİN FAKÜLTE İLE İLGİLİ MESLEĞİNİ YAPMAMAYA VE KARŞILIĞINI ALMAMAYI İSTİYORSAN "TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'NDE " ASTSUBAY OLACAKSIN. BU HAKSIZLIKLARA UĞRAMAK İÇİN ASTSUBAY OLMAN YETERLİ VE GEREKLİDİR.
BU HAKSIZLIKLAR TOPLUMUN BAŞKA HİÇ BİR KESİMİNDE GÖRÜLMEZ, GÖRÜLEMEZ. BU BÜYÜK HAKSIZ VE ÖZELLİKLİ UYGULAMALAR TSK'DA SADECE ASSUBAYLARA UYGULANIR.
BU HAKSIZLIKLARA MUHATAP OLACAĞININ KESİN GARANTİSİ DE SENİN ÖZLÜK HAKLARINI KORUMAK VE TAKİP ETMEKLE SORUMLU OLAN TSK'NIN TEMİNATINDADIR.
Bunun YAPILACAK ve TAKİP olunacağından ADIN kadar EMİN olabilirsin. Çünkü TSK ASSUBAYLARA bu HAKSIZLIKLARI yapmayı GÖREV ADDETMİŞ ve YILLARCA KOMUTA kademesinde DİLE getirilmesine rağmen ISRARLA sürüdürülmektedir. Ayrıca bu HAKSIZLIKLARIN uygulanma ve SÜRDÜRÜLMESİNİN onaylandığı makam da TBMM'dir. Bugüne kadar ASSUBAYLARA YAPILAN haksızlıklara "DUR" diyemeyen TBMM'nin BİR GÜN önce "EVET" dediği ASTSUBAYLARLA ilgili YASANIN kabulüne 24 saat geçmeden TSK'dan gelen BASKI üzerine "HAYIR" diyerek HÜR İRADELERİNİ ! ortaya koymuşlar ve bugüne kadar yapılan HAKSIZLIKLARI ONAYLADIKLARI SABİT hale gelmiştir.
Astsb ÇALIŞANLARINA yapılan HAKSIZ uygulamalar PERSONEL EMEKLİ olduktan sonra da PEŞİNİ bırakmamakta, MEZARA girene KADAR DEVAM EDEREK yakasını BIRAKMAMAKTADIR.
Yukarıda belirtilen HAKSIZ, AYIRIMCI davranışlar TSK'nın BİRLİK BERABERLİĞİNİ GÖZETMEK ve KORUMAKLA görevli KURUM olan GENKUR tarafından BİZZAT İTİNA ile yapılmaktadır.
GENKUR Astsb. HAKLARININ KAZANIMI konusunda DESTEK olması gerekirken SİYASİLER tarafından verilen YASA teklifini BASKI yoluyla GERİ çektirerek TSK'nın SAYISAL olarak en büyük ve önemli AYAKLARINDAN biri olan ASTSUBAYLARA ÜVEY evlat muamelesi yaparken, ÖZ evlat olan SUBAY ve EMEKLİLERİNE her yıl farklı İSİMLER altında MAAŞ, TAZMİNATLAR alması için TEKLİFLER vererek istediklerini RAHATLIKLA alarak uygulamalarını sürdürmektedir.
Konu ASTSB. hakları olunca 10 yıla YAKIN süredir TEKLİF hazırlandı-Komisyonda-Mecliste denilerek OYALAMA, ALDATMA-KANDIRMA yolu seçilerek PERSONELİN mağduriyeti sürmekte, HÜKÜMET cephesinde de BÜTÇE imkanları öne sürülerek MAĞDURİYET devam ederken, konu TSK'nın ÖZ evlatları olunca BÜTÇE imkanları HİÇ dile gitirilmeyerek ONAYLANMAKTADIR.
TBMM -BAŞBAKAN-BAKANLAR ile SİYASİ PARTİ BAŞKANLARI-GURUP BAŞKANLARI ile M.VEKİLLERİNE HAKSIZ, TARAFLI uygulamalar anlatılmış, yapılanların ANAYASAYA AYKIRILIĞI, KİŞİLERE AYRICALIKLI davranıldığı belgelerle ISPATLANMIŞ, ASTSUBAYLARA AYIRIM yapılarak TSK'da ÖTEKİLEŞTİRİLİP, İKİNCİ sınıf muameleye tutuldukları bildirilmiş, TBMM'de yapılan bu HAKSIZ uygulamalara DUR diyememiş, BASKI ile VESAYETİ kabul edercesine GENKUR'CA SÖYLENİLENLER yerine getirilerek TBMM ve M.VEKİLLERİNİN BAĞIMSIZLIĞI ŞAİBE ALTINDA BIRAKALMIŞTIR.
Tüm bu UYGULAMALARDA TC Devleti'nde ASTSUBAY olmanın SUÇ olduğu, ASTSUBAYLARIN MESLEKLERİNDEN DOLAYI CEZALANDIRILDIĞI, İNSAN HAKLARI VE ANAYASAL HAKLARDAN YOKSUN BIRAKILARAK mağdur oldukları ortaya çıkmaktadır. Astsb.lara yapılan bu uygulamalarla TC Devleti'nde İNSANLIK suçu İŞLENEREK, HÂLÂ mani OLUNAMAMASI ÜLKEMİZDE CUMHURİYET REJİMİ hakkında TEREDDÜTLER oluşturmaktadır.
Astsubaylara YILLARDIR yapılan HAKSIZ UYGULAMA ve ayırımcılığın sonlandırılarak, TSK'nın ŞEREFLİ bir MENSUBU olarak HUZUR içinde GÖREV yapması isteniliyor, TSK'da BİRLİK, BERABERLİĞE önem veriliyorsa PERSONELİ AYRIŞTIRAN-ARALARINDA UÇURUMLAR YARATAN-BÖLÜCÜLÜĞE SEBEP OLAN VE ÖTEKİLEŞTİREN UYGULAMALAR sonlandırılmalıdır.
Bu GÖREV GENKUR BŞK, BAŞBAKAN, TBMM ile BAŞKOMUTAN sıfatına haiz oluşu nedeniyle CUMHURBAŞKANI'NIN DA ilgi ve görevleri arasındadır. ÜLKEMİZ ve TSK'nın geleceği, BİRLİK ve BERABERLİĞİN sağlanması için gerekli adımların atılarak, NETİCE alınana kadar takip edilmesi büyük ÖNEM arz etmektedir. Yapılan YANLIŞ UYGULAMALARDAN dönülürse İNSANLIK ve ANAYASAL suçların işlenmesi de SON bulmuş olacaktır. Saygılarımla.
Değerli arkadaşlarım
Sözün bittiği yerdeyiz. Artık ondan, bundan beklemek, yardım istemek yerine bizler DURDURULMAK ve KONUŞULMAK talebiyle görüşülmek üzere hareketlere geçmeliyiz. DURDURULMAK kelimesine takıldığınızı düşünüyorum. Yapılan HAKSIZLIKLAR karşısında ÖYLE BÜYÜK bir GÜÇ ve ORGANİZEYLE HAKLARIMIZI almak için MEYDANLARA inmeli, değişik EYLEMLER gerçekleştirmeliyiz ki İLGİLİ ve YETKİLİLER toplumun tepkisinden çekinerek, TAMAM durun, gelin KONUŞALIM deme noktasına gelsinler.
Bunu GERÇEKLEŞTİREMEDİĞİMİZ sürece bugüne kadar yaşadıklarımızın aynısını yaşayacak, sorunlarımızın ÇÖZÜMÜ sonsuzluğa kadar olmayacaktır.
Bizler bugüne kadar HAKSIZLIĞA TSK, OYAK ve TBMM'de uğradık. TSK ve OYAK'ta YAPILAN haksızlıklar KURUMSAL VE BİLİNÇLİDİR. TBMM bugüne dek ASSUBAYLAR adına OLUMLU hiç bir YASA ÇIKARMAMIŞ, bu yönde bir çalışma yapmamıştır. TSK'nın baskı ve etkisinden KURTULAMAMIŞ, VESAYETİ kabullenmiştir. Bu davranışlarla MECLİSİN, M.VEKİLLERİNİN BAĞIMSIZ VE ÖZGÜRLÜKLERİ ŞAİBE altında kalmıştır.
Bu durumda hazırlıklarımızı KUSURSUZ bir planlamayla yapmalıyız. Eylemlerde İLGİLİ kurumlara yaklaşma ve eylemlerin yapılacağı alanlara yaklaştırılmama konusu da DEĞERLENDİRİLEREK EYLEMLERİN devamlılığında SIKINTI yaşamayacak ALANLARIN seçilmesi ÖNEM kazanmaktadır. Eylem alanları HALKIN görüp, duyabileceği, bilgilendirilebileceği yerlere yakın ve açık olursa ETKİSİ DE daha büyük olacaktır.
TEMAD Gn merkezinde bulunan LOKALDE TOPLU AÇLIK GREVİNİ gerçekleştirelim.Netice ALINANA kadar EYLEMİ sürdürelim.
TBMM'de ulaşılabilecek M.VEKİLLERİNLE görüşme-randevu talep ederek TOPLU olarak MECLİSE gidelim,SORUNLARIMIZI burada da SES getirecek biçimde hem M.VEKİLLERİNE hem de TOPLUMA gösterelim.
Tüm bu faaliyetlere başlamadan GÖRSEL ve YAZILI basını bilgilendirerek, YILLARDIR kalemiyle HAKSIZLIKLARIMIZI dile getiren YAZARLARLA paylaşarak desteklerini alalım ve EYLEMLERİMİZİ GÜNDEME taşımalarını, YILLARDIR verilen YASAL mücadelemizin SONUÇSUZ kalmasından dolayı ASTSUBAYLARDA artık BIÇAĞIN KEMİĞE DAYANDIĞINI, HAKSIZLIK ve AYIRIMCI DAVRANIŞLARIN dayanılmaz BOYUTA ulaştığını halkımıza yansıtalım.
Unutmayalım BİR defalık EYLEMLER netice vermediğinden EYLEMLERİN devamlılığını ve NETİCE alınana kadar olanlarını seçmemiz GEREKLİDİR.
Aynı sözleri YILLARDIR duymaktan, BEKLENTİ içine girmekten bıkmadık mı? Bunlara GÜVENİLEMEYECEĞİNİ, İNANILAMAYACAĞINI hâlâ ANLAMADIK MI?
TEMAD Gn.Bşk'lığı bir yandan İLİŞKİLERİNİ sürdürürken vakit kaybetmeden EYLEM hazırlıklarını da yapmalıdır. Hazırlıklar tüm yönetim ve üyelere de YANSITILMALIDIR.
Yapılacak her türlü EYLEME hazırız. EYLEMLER KAÇINILMAZ ve ELZEM olduğu noktadadır. İSTER İNCELDİĞİ, İSTERSE DÜĞÜM OLDUĞU YERDEN KOPACAKSA KOPSUN. BUGÜNE KADAR BİZLER DÜŞÜNDÜK, BUNDAN SONRASINI DA ÖZ EVLATLAR VE ÜLKENİN KADERİNİ BELİRLEYENLER DÜŞÜNSÜN. Saygılarımla.
Değerli arkadaşlarım.
Bir kurum doğrulara ve başarıya çalışanları, memuru, amiriyle ulaşır. Bu kurumlarda birlik, bareberlik de EŞİTLİK, HAKKANİYET VE HUKUKA DAYANAN davranışlarla sağlanır.
Bir kurumda AMİR'in görevi PERSONEL arasında ayırım gözetmeden İKİLİK yaratmayacak şekilde o kurumu yönetmektir. AYIRIMSIZ ve FARKLI düşüncelere kapılmadan, SINIF farkı gözetmeden çalışan personel ÖDÜLLENDİRİLMELİ, KURUMA AYAK UYDURAMAYAN PERSONEL DE MAKAM VE RÜTBESİNE BAKILMADAN HAK ETTİĞİ CEZAYI görmelidir.
Yönetim konusunda ACZE düşmüş, GÜVEN konusunda PERSONEL nezdinde itibarını ve güvenilirliğini kaybetmiş amirlerin kurumları da başarılı olamaz.
TSK, Türk milletinin en çok İTİBAR ettiği ve GÜVENDİĞİ kurumdur. Bu kurumda KOMUTA kademesine gelenler ayrıcalıklı ve çok şanşlı kişilerdir. Kaç kişiye bu GÖREV nasip olur?
TSK'da Komutanlık yapan kişiler kurumun BİRLİK ve BERABERLİĞİNE zarar verecek SÖZ ve DAVRANIŞLARDAN kaçınmalıdırlar. SÖZ vermeden sözlerini yerine getirip getiremeyeceklerini çok iyi ÖLÇÜP-BİÇMEK durumundadırlar. Yapacağım dediklerini YAPMAZ veya YAPAMAZLARSA kendilerinden başka TEMSİL ettikleri makamı da GÜVENSİZ ve İTİBARSIZ konuma düşürürler.
Bu kurum halkımız ve yasalarda TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ olarak BİLİNİR ve TANINIR. Uygulamalarla başka isim ve adla düşünülecek davranışlardan ÖZENLE kaçınılmalıdır.
TSK Erinden-MAREŞALİNE kadar bir bütündür, ayrılamaz. Genkur Bşk.lığı yapanlar bu konu üzerinde ISRARLA ve ÖNEMLE durmalıdır. Bölünme, ikilik çıkaracak, bozguna sebep olacak SÖZ ve DAVRANIŞ sergileyenleri tesbit ettirerek TSK bu kişilerden ARINDIRILMALIDIR. HAK ve YETKİLERİN dağılımında TSK açılımının BİLİNENİN aksine TÜRK SUBAY KUVVETLERİ gibi olmasını düşündürecek SÖZ ve davranışlardan ÖZELLİKLE kaçınılmalı, böyle düşünülmesine sebep olan UYGULAMALARIN KESİNLİKLE önüne geçilecek tedbirler alınmalıdır. Aksi durumda DAYANIŞMA ortadan kalkar, GÜVENSİZLİK ortamı oluşur.
Bir GENKUR BŞK.'I "HİÇ BİR ASTI BENİM TEĞMENİMDEN DAHA FAZLA MAAŞ ALAMAZ" deme HAKKINA VE LÜKSÜNE sahip olmamalıdır. Bunu söyleyenlerin EMEĞE, LİYAKATA, KIDEME saygıları olmadığı gibi TSK'da BİRLİK ve BERABERLİĞİ de düşünmedikleri ortaya çıkar. Bunu söyleyenin, Teğmenin astı durumunda olanların HAKLARINI düşünmediği ve HİÇ ettiğinin BİLGİ ve TECRÜBESİNE sahip olmadığını gösterir. Bu tür yanlış söz, davranış ve uygulamalardan TSK'da İKİLİK çıkacağı, ÖTEKİLEŞTİRİLMEDEN dolayı KIRGINLIK ve GÜVENSİZLİKLERİN oluşacağını BİLMELERİ, TÜM BU OLUMSUZLUKLAR SONUCUNDA DA "GÜVEN" ortamının bozularak YOK olacağını GÖRMELERİ temsil ettikleri MAKAM için en ÖNEMLİ görev olmalıdır.
Bir Genkur Bşkı'nın "ASSUBAYLARIN MAKAMI MI VAR Kİ MAKAM TAZMİNATI İSTİYORLAR "deme hakkı hiç yoktur. Bunu söyleyen GENKUR Bşkn'ı KURUMUNU bilmiyor ve tanımıyor demektir. Kurumunu bilmeyen ve tanımayanın da o kuruma bir faydası olamaz. TSK'da Assubayların TMK kadrolarında gösterilmemesine rağmen hangi GÖREVLERİ yaptıklarını araştırarak en azından bu konuda emir verme ZAHMETİNDE bulunarak gerçeği görmeyi bilmelidirler.
GENKUR BŞK.LIĞI yapmış bir kişinin RÜTBELİ personel için "İYİ ÇOCUKTUR" demesiyle Ast rütbede olan birinin de GENKUR BŞK için"TONTON DEDE" diyebileceği TSK'da UYGULANAN HİYERARŞİK sistem içinde uygun değildir. ÇOCUK denilen kişi RÜTBELİDİR ve TSK hiyerarşisinde yeri vardır. ÇOCUK ise TSK'da NE İŞİ VARDIR? Üstelik İYİ denilerek TAKTİR görülen bir kişi olduğu da ortaya çıkmaktadır. Bunlar bir çelişki ve davranış bozukluğu değil midir?
TSK içinde ön yargılı ve kasıtlı davranışlardan dolayı oluşan İKİLİK ve GÜVENSİZLİK ortamı her geçen gün büyümektedir. Bu çatlak daha fazla büyümeden, kurum daha çok zarar görmeden SORUMLULUK makamında olanlar yanlışlardan dönmeli, doğru adımlar atılmalıdır. ANAYASAYA VE YASALARA RAĞMEN İNSAN HAKLARINA AYKIRI bu hatalardan dönülmelidir.
Tüm T.C. vatandaşlarına HAK olarak verilen YASAL haklar, ASSUBAYLARA VERİLMEYECEKSE; Genkur Bşkı'nın ASSUBAY olmanın SUÇ olduğunu, ASSUBAYLARIN cezalandırılarak bu HAKLARDAN mağrum bırakıldıklarını, ve bundan dolayı bu YASAL HAKLARIN verilmeyerek, ASSUBAYLARIN İKİNCİ sinif insan muamelesine tabi olacaklarını, bunun TSK'da uygulanan HİYERARŞİK düzenin gereği olduğu konusunda açıklama yapmalıdırlar.
Bir kurumda GÜVEN ve DAYANIŞMA SEVGİ ve SAYGIYA dayanmıyorsa o kurumun AYAKTA kalması mümkün değildir. Hele bu KURUM ileride birbirleriyle AYNI MEVZİDE SAVAŞACAK ve ÖLÜMÜ GÖZE ALACAK PERSONELLERDEN oluşuyorsa KONUNUN ÖNEMİ DAHA DA ARTMAKTADIR. Bunu görmeyen ve düşünemeyenlerin TEDBİR alacakları yerde, aksine PERSONEL arasında AYIRIM ve İKİLİK yaratacak davranışlarda bulunmaları daha da VAHİM bir tutum ve davranıştır. Bu davranışlarıyla ya bu TEHLİKENİN farkında değiller ya da BİRLİK ve BERABERLİK konusu ve Ülkenin GELECEĞİ UMURLARINDA değildir.
Bir kurumda SEVGİ, SAYGI BASKIYA dayanıyorsa o kurumda GÜVENSİZLİK SORUNU çok önemli bir BOYUTA gelmiş demektir. İşler isteyerek ve gönüllü yapılmaz, en küçük bir RİSKTE kimse kendisine bu davranışlarda bulunan KİŞİLERİN yanında BULUNMAZ, onları DESTEKLEMEZ. Böyle ortamlarda personel gizli gizli KİN ve NEFRET duygularının esiri durumuna gelir.
Hiyerarşinin BASKI ve ZOR yönüyle uygulanması yerine YASALARA dayandırılarak ASTIN ve ÜSTÜN HUKUKUNUN tarafsız ve art niyetsiz olarak uygulanması o kuruma HUZURU VE GÜVENİ GETİRİR.Ancak karşılıklı SEVGİ ve SAYGININ uygulandığı SİSTEM ve KURUMLAR ayakta kalırlar. Bunu görebilmek için ÖN YARGILARDAN ARINMAK YETERLİDİR.
Genkur bşklığı'nın yapacağı tek bir iş vardır. Halen çalışan ve emekli olan personel arasında bir ANKET yaptırarak bu konulardaki tüm yanlış ve doğrulara ulaşmalıdırlar. Bunu yapmaktan ÇEKİNMEMELİ, GERÇEKLERLE YÜZYÜZE gelmekten korkulmamalıdır. Amacımız ülkemizin geleceği için TSK'da BİRLİK ve BERABERLİĞİN en üst düzeyde sağlanmasıdır.
Bazılarının gideceği ülkeleri olabilir ama bizim yaşayacağımız tek ülkemiz vardır. O da; T.C. devletidir.
GENKUR'un son olarak TSK personeli için teklif ettiği TAZMİNATlardan sonra TSK'da AYIRIM yapıldığı, ASSUBAYLARIN YOK sayılarak ÖTEKİLEŞTİRİLDİĞİ, TSK'DA İKİLİĞİN tamamen su yüzüne çıktığı görülmüştür. HAKLAR hep daha çok alanlara düşünülürken TSK'nın OMURGASINI oluşturan sınıf yine YOK sayılmıştır. UÇAKLARIN uçması, TANKLARIN yürümesi, SİLAHLARIN çalışması, Karargah ve Kurumlarda hizmetin yürümesi yine ÖNEMSENMEMİŞ, ikinci planda bırakılmıştır. Bu davranışlarla TSK'da ASSUBAYLAR daha da ÖNEMSİZ hale getirilmek istenmiş ve CAMİAYA sizler bir HİÇSİNİZ, OLMASANIZ DA olur, mesajı verilerek OTURUN OTURDUĞUNUZ YERE verilene RAZI olun, HAK aramaktan da vazgeçin DENİLMİŞTİR.
Tabelasında ADALET ve KALKINMA yazan parti de bu komedinin DESTEKÇİSİ ve İKİNCİ oyuncusu konumuna düşerek, HAKSIZLIKLARA karşı çıkacağına, aksine DESTEK vermiştir. Yeni ZAMLAR hem HÜKÜMETE hem de HAK edip alan PERSONELE hayırlı olsun. SAĞLIKLI günlerde yesinler!
Son olarak TSK personeli için çıkarılan TAZMİNATLAR ile de artık bu tamamen açıklığa KAVUŞMUŞ, ASSUBAYLAR ÖTEKİLEŞTİRİLEREK AYIRIM ve YARATILAN UÇURUM daha da BELİRGİNLEŞTİRİLEREK, "siz HAKLARINIZI istediğiniz kadar İSTEYİN, ANCAK biz verir UYGUN görürsek ALABİLİRSİNİZ" diyerek ABA altından SOPA gösterilmişitir.
Bugüne kadar yapılan bunca iyi niyetli ÇAĞRI ve MÜRACAATLARA rağmen hâlâ ISRARLA sürdürülen bu DAVRANIŞLARIN başka izahı olabilir mi? Anlaşılan o ki TSK gerçekten TÜRK SUBAY KUVVETLERİDİR. Son yapılan ZAM uygulamasıyla da bu yapılan GÖZÜMÜZÜN içine sokularak "İSTERSENİZ" denilmekte, HAKLARIMIZI elde etmek için bizlere de MEYDANALARA çıkmaktan başka İHTİMAL görülmemektedir.
Saygılarımla.
Değerli arkadaşlarım.
Zannetmeyin ki yapılan bu BÜYÜK GÜRÜLTÜ ve PATIRTIDAN sonra KAMU emekçileri ve EMEKLİLERİNE İPE SAPA gelir bir ZAM yapılacaktır. Bakın, 2011 yılının EKİM ayından itibaren, 2012 yılında KAMU personeli ile EMEKLİLERİNE yapılacak olan ZAMLAR gündemde. Hem de nasıl biliyor musunuz? Gün olmuyor ki BAKANLARDAN Hükümet yetkililerinden biri bu konu hakkında konuşmasın, konu gündemde olmasın. Yapılacak ZAMLARDAN artık gına geldi. Yapılmasa daha iyi olacak.
Memuru, emekliyi ENFLASYONA ezdirmeyeceklerini, hak ettiğini memura, emekliye vereceklerini söyleyerek öyle bir PLAN yapılıyor ki BAŞBAKANINDAN tutun Bakanlara, Milletvekillerine ayrı ayrı görev verilerek konunun gündemden düşmemesi için BİR GÜN BİRİ, BİR GÜN diğeri sorunu ele alarak gündeme taşımaktadırlar.
Tüm bu uğraşlar ve çabalar sonucu... Geldik 2012 NİSAN'INA.
KONU HÂLÂ hergün gündemde ve yapılacak olan ZAMLARDA. YOK kanun çıkacak, kanun guruplarda, mecliste, alt-üst komisyonda görüşülüyor türü söylemler hiç gündemden düşmedi, düşmüyor. BİLİNÇLİ olarak düşürülmüyor. Yapılacaklar ÖYLE yüksek sesle ve ABARTILARAK ANLATILIYOR Kİ, vatandaş da MEMURA-EMEKLİYE gerçekten bir şeyler verildi-verilecek zannediyor.
Yok SENDİKALAR-HÜKÜMET anlaştı-anlaşamadı-oran şu-bu derken eğer anlaşma olmazsa araya girecek olan [HÜKÜMET tarafından belirlenmiş] KAMU GÖREVLİLERİ HAKEM KURULU olan UZLAŞTIRMA kurulunun kararı KESİN olacak derken OCAK ayında alınması gereken ZAMLI maaşlar kalıyor HAZİRAN ayına.
Haklılar tabii. Bu kadar çok ÖNEMLİ ve BÜYÜK artış yapılacak olması YOĞUN bir çalışma TEMPOSUNU gerektirir. Sonra HÜKÜMET memurunu-emeklisini hiç zor durumda bırakır mı? Onun için konu çok önemli. Dolayısıyle de ÖZENLE ve İTİNA ile çalışılmalı ki MEMUR ve EMEKLİ NEFES alabilecek duruma gelmesin. Yemesin, içmesin hâttâ yaşamasın. Neden, niçin yaşayarak TÜKETİCİ konumda olsun. Ölsün de KURTULSUN... Nasıl olsa KALAN SAHALAR onların....
Sizler MİLLETVEKİLLERİNE, EMEKLİLERİNE, ÜST DÜZEY BÜROKRATLARA, TSK'NIN ÖZ EVLATLARINA yapılacak olan MAAŞ artışlarında, verilecek TAZMİNATLARDA hiç bu kadar TANTANA ve HABER KİRLİĞİ gördünüz mü? GÜNDEME GELEREK VE GÜNDEMDE TUTULARAK ARTIŞLAR yapılacağını DUYDUNUZ MU? DUYMAK GÖRMEK mümkün oldu mu? Toplumun BİLGİSİNE ve GÖRÜŞÜNE bu ARTIŞLAR sunuldu mu, duyuruldu mu? VATANDAŞTAN BUNU DUYAN, BİLEN, GÖREN OLDU MU, VAR MI?
Konu MECLİS üyeleri, üst düzey BÜROKRATLAR ile TSK'nın ÖZ evlatları olunca çıkarılacak KANUNLAR SESSİZLİĞE BÜRÜNÜRLER, hâttâ MECLİSTE GECELERİN karanlığından istifade edilerek, vatandaş görmesin diye üzerlerine KARANLIĞIN ÖRTÜSÜ serilerek çıkarılır SESSİZLİĞE ve SUSKUNLUĞA gömülürler. Ancak İLGİSİ ve BİLGİSİ olan duyarlı KİŞİLER çıkarılan KANUNU RESMİ gazetede yayınlandıktan sonra görür öğrenirler. Bu kişilerin sayısı da 300-500 kişiyi bulmaz. Dolayısıyla TÜRK MİLLETİNİN bu ÖZEL olarak çıkarılan YASALARDAN kolay kolay haberi olmaz.
Meclis ÜYELERİ, ÜST DÜZEY BÜROKRATLAR ile TSK'nın ÖZ evlatlarını ilgilendiren YASALAR büyük bir GİZLİLİK ve SESSİZLİK içinde ÖZENLE çıkarılır. Hâttâ bu YASALAR ÜLKE, MİLLET sorunuymuş gibi büyük bir GİZLİLİK içerir ve GİZLİLİK DERECESİNE SAHİPTİRLER.
Vatandaşlar tarafından GÖRÜLÜP, BİLİNMEMESİ için SESSİZCE çıkarılır ki SIRLARI açığa çıkmasın, ÜLKEYİ YÖNETMEK adına SEÇİLENLERİN, ÜST DÜZEY BÜROKRATLARIN ve TSK'nın ÖZ EVLATLARININ kendilerine yaptıkları ÖZELLİK, AYRICALIK ve İMTİYAZLAR ortaya çıkmasın.
Vatandaşlar çıkarılan bu yasalarla KENDİLERİNE sağlanan AYRICALIK, İMTİYAZ ve HAKSIZLIKLARI görürse onlara olan GÜVENLERİ zedelenir, dolayısıyla KENDİLERİNE ÖFKELENİR ve CEPHE alırsa YAŞAM STANDARTLARI bozulup, SALTANATLARI sona erecek, bitecektir. Onun için SESSİZLİK ve GİZLİLİK kendi çıkarları için ÖNEM kazanmaktadır.
Şimdi MEMUR ve EMEKLİLERE yapılacak olan MAAŞ artışının neden devamlı gündemde olduğunu gördünüz mü? Amaç vatandaşa DEVLET MEMURUNUN YANINDA HİSSİNİ vererek VATANDAŞI yanıltmak, ama kendilerine ÇIKACAK yasaları da VATANDAŞTAN gizleyerek ALDATMAKTIR. İşin ilginç tarafı KENDİLERİNE ÖZEL yasalarla tanıdıkları HAKLARDAN başka MEMUR ve EMEKLİLERİ için verilecek HAKLARDAN da MAAŞLARININ yüksekliği nedeniyle yine en BÜYÜK payı onlar alacaktır. Yani her DURUMDA KESER onların LEHİNE çalışmaktadır.
Hep birlikte MEMURA ve EMEKLİYE yapılacak olan artış oranını GÖRECEĞİZ. Bakalım kim yeterli bulacak, tatmin olacak. Maliye BAKANI düşüncelerini HÜKÜMETİN bir PROĞRAMI ve BÜTÇESİ var, bütçe olanakları da KISITLI diyerek yapılacakları zaten anlattı. Bunun için bugüne KADAR ORTALIĞIN gürültüye-patırtıya getirildiğine aldanmayın, DANIŞIKLI döğüş yapılmaktadır.
Hükümetin PROĞRAM ve BÜTÇESİ MEMUR ve EMEKLİLERİ için SINIRLI iken M.VEKİLLERİNE, EMEKLİLERİNE, AİLELERİNE, ÜST DÜZEY BÜROKRATLARA, TSK'NIN ÖZ evlatlarına yapılan ZAMLAR sırasında bu KISITLAMA ve ZORLANMALAR hiç AKLA gelmemekte BÜTÇE DİKKATE alınmamaktadır. Yoksa kendilerine yaptıkları ZAMMI karşılayacak BÜTÇE DIŞINDA ÖRTÜLÜ ÖDENEKLERİ Mİ VARDIR? Yoksa bu kurumlar SAC AYAĞI olarak birbirlerini destekleyerek mi AYAKTA durmaktadırlar? Olabilir mi?
İSTEDİKLERİ KESİME YÜKSEK MAAŞ VE TAZMİNAT ARTIŞLARI YAPARKEN BÜTÇE AÇIKLARI VE BÜTÇENİN SINIRLI olduğu AKLA GELMEZKEN, Memur ve Emeklilere bütçede belirtilen oranların dışında yapılacak maaş artışlarında VERGİLERİ dile getirerek ABA altından sopa göstermek tehdit ve hakaret olmuyor mu? Ülkenin REFAH düzeyini yükselttiğini ve UFUKLARINI genişlettiğini söyleyen İKTİDAR mensupları neden MEMURA emekliye YAPILACAK olanları ÇOK görmektedir? Kendilerine HAK olanlar bu MİLLETİN insanlarına HAK değil midir? Mantıkları bu mudur?
MALİYE ve ÇALIŞMA BAKANLARI çıksınlar bu konularda da TÜRK MİLLETİNİ AYDINLATIP, BİLGİLENDİRSİNLER VE İKNA ETSİNLER. Açıklamalarını bekliyoruz.... Saygılarımla.
Değerli arkadaşlarım.
Bir gölge gibi ASSUBAY camiasının üzerine yapışmış olup, yıllardır yakamızı bırakmayan HAKSIZ ve EŞİTLİĞE dayanmayan uygulamalardan kurtulamayacak mıyız? Bu HAKSIZLIKLAR bizlerin kaderi mi olacak? Bizler de bu kadere sessiz kalıp RAZI MI olacağız?
TSK'nın en tepesinde bulunan GENKUR BŞK'ı sayın ÖZEL yapılan bu HAKSIZLIKLARI bilmiyor mu?
TSK'daki önemli ve en büyük gurubu oluşturan ASSUBAYLARA yapılan ÖTEKİLEŞTİRİLMEDEN-İKİLİKLERDEN habersiz olabilir mi ?
Yıllardır dile getirilen YANLIŞ uygulamalardan, ANAYASAYA rağmen verilmeyen HAKLARDAN, personel arasında TSK içinde yaratılan AŞILAMAZ duruma gelen UÇURUMLARDAN, oluşan GÜVENSİZLİK sorununu hala görememiş ve habersiz olabilir mi ?
TSK'daki Sb-Asb. ayırımı kurumu BİTİRİR,GÜÇSÜZLEŞTİRİR, GÜVEN ORTAMINI YOK EDER, bu uygulamalar sürdüğü taktirde Sayın Bülent ARINÇ'ın dediği gibi "BUNLARLA MI SAVAŞA GİRECEK ve KAZANACAĞIZ" durumuna düşer.
TSK'da YETKİLİ makamlarda olanların GÖREMEDİĞİ, BİLEMEDİĞİ bu ayrılıkçı hareketler nedeniyle ortaya çıkan GÜVENSİZLİK ortamının TSK için çok büyük bir ZAAFİYET doğurduğu DIŞ kaynaklarca bilindiği ve dile getirildiği düşünülürse TSK'daki YETKİLİLERİN görev bilinci içinde olmadıkları veya TSK'da BİRLİK ve BERABERLİĞİ önemsemedikleri, dikkate almadıkları değerlendirilebilir.
Yabancı güçler tarafından Ülkemizde görevlendirilmiş ÖZEL ve RESMİ ajanlarca TESBİT edilmiş ve GÖRÜLMÜŞ olan bu GERÇEKLERİN TSK YETKİLİLERİNCE BİLİNMEDİĞİ VE GÖRÜLMEDİĞİ KABUL EDİLEBİLİR Mİ?
Eğer bu böyle işe TSK'nın zayıflamasında, dayanışmanın bitme noktasına gelmesinde yaptıkları UYGULAMALARLA rol almış olanların YARGILANMALARI gerekmez mi? TSK'yı GÜÇSÜZLEŞTİRMEK PAHASINA yapılan AYRILIKÇI davranışları bilerek ve isteyerek sürdürmek İŞLENMİŞ VE DEVAM ETTİRİLEN bir suç niteliği olarak ortaya çıkmaz mı?Ülkemiz ve Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada GÜÇLÜ VE DAYANIŞMASI olan BİRLİK VE BERABERLİĞİ en üst seviyeye çıkarılmış bir TSK kimlerin işine gelir, kimlerin işine gelmez. Bunu düşünmek ve doğru karara varabilmek için KURMAY veya PROF olmak gerekli midir? Bugün bu soruyu dağdaki ÇOBANA sorsanız size doğru cevabı verebilecek iken, SORUMLULUK taşıyan makamlarda oturanların bu kadar DUYARSIZ ve SORUMSUZ davranmaları Ülkemiz ve geleceği için TEHLİKELİ bir davranış değil midir?
TSK'daki HAKSIZ ve ADALETSİZ uygulamalar BAŞBAKAN dahil tüm Bakan ve Milletvekillerine iletildiği halde, bugüne kadar bu YANLIŞ UYGULAMALARIN düzeltilmesi konusunda girişimde bulunmayan, tabelasında ADALET VE KALKINMA yazan, ancak bugüne kadar ASSUBAYLARLA ilgili hiç bir SORUNU çözme yönünde bir adım atmayan ve 10 yıldır iktidarda olan HÜKÜMETİN adalet ve hakkaniyet anlayışlarıda sorgulanmalı, ileri demokrasi ve hukukun üstünlüğü kavramlarınında bu UYGULAMALAR şeklinde anlamamız gerekip gerekmediği açık bir şekilde sorulmalıdır.
Kimsenin TSK'nın GÜÇSÜZLEŞTİRİLMESİ yönünde adım atma hakkı olmadığı gibi, böyle bir şeye cesaret edeceğini zannetmiyor, kimsenin aklından böyle bir şey geçireceğini de düşünmüyorum. En azından böyle olmasını istiyorum. Bunun için herkesin TSK'nın GÜÇLENMESİNE, BİRLİK, BERABERLİK ve SARSILMAZ bir DAYANIŞMANIN oluşturulmasına çalışacağı yönünde HEDEFLERİ olacağına, bu hedeflere varmak için Türkiye'nin menfaatleri neredeyse oraya doğru el birliğiyle, birbirini destekleyerek bu menfaatlerin gerçekleştirilmesine dönük çalışmaların sürdürülebileceğini tahmin ediyorum. Böyle olması gerektiğine inanıyorum,inanmak istiyorum.
TSK içinde GÜÇSÜZLEŞMEYE, BİRLİK ve BERABERLİĞİN bozulmasına neden olan SORUNLARIN KASITLI ve MAKSATLI hareketler olduğuna İNANMAK İstemiyorum. Ama bugüne kadar YAŞANANLAR ve (E) GENKUR BŞK'nca söylenenler bunun bu yönde olduğuna dair ÖNEMLİ GÖSTERGELERDİR.
Ülkenin ve TSK'nın geleceği açısından UMARIM bu yanlışlardan dönülür, Ülkenin ve TSK'nın bir KAOSA girmesi engellenir. Görev GENKUR BŞK sayın ÖZEL'in ÖZEL davranmasını gerektirmeyecek kadar GENEL bir durumdur ve bu yapılacak uygulamaya ACİLEN ihtiyaç vardır. Yeter ki sayın ÖZEL TSK'nın ÖZ evlatlarına uygulanan ÖZEL'den vazgeçerek GENELE ön yargısız olarak dönebilsin.
Unutmayalım DOSTLARIMIZA GÜVEN, DÜŞMANLARIMIZI DA CAYDIRACAK ve bizlere karşı yapabilecekleri bir harekettan vazgeçirtip, KORKUTACAK olan TSK'nın GÜÇLÜ KUVVETLİ, BİRLİK BERABERLİK İÇERSİNDE olmasıyla SAĞLANABİLİR. Aksi halde açıklandığı gibi MISIR veya daha başka ülkelerin orduları TSK'dan daha "GÜVENLİ VE BÜYÜK" konuma getirilir.
Bizleri bu duruma DÜŞÜRENLER FIRSAT varken, alıp gitmeden önce ŞAPKALARINI önlerine koyup son kez bir daha DÜŞÜNMELİLER. Daha vakit varken....
GENKUR BŞK sayın ÖZEL, bizler sadece ve sadece adalet, eşitlik ve insan onuruna saygı istiyoruz. Bunu da İNSAN ONUR ve HAYSİYETİNE DEĞER ve ÖNEM vereceğinize BUNDAN SONRA DEĞER verirsiniz diye düşündüğümüz için istiyoruz.
Yoksa sizler BİZİM gibi düşünmüyor musunuz? Biz SİZLERE gösterilen AYRICALIĞI ve bu AYRICALIĞIN sizlere tanıdığı ÖZEL HAKLARI değil, İNSAN olarak HAK ettiğimiz, diğer tüm T.C. vatandaşlarına tanınan, verilen HAKLARI istiyoruz.
İstediklerimiz yoksa SİZCE çok mu? Ama Kendi aldıklarınıza bakarsanız, istediklerimizin bir hiç olduğunu ve İNSANCA YAŞAM için gerekli olan YASAL HAKLARIMIZ olduğunu görür ve anlarsınız. Tabii ÖN YARGILI ve TARAFSIZ olabilirseniz!
Ah unutmadan içinde bulunduğumuz DURUM olmasını istemeyiz ama SAVAŞ kokularını getirmektedir. Biz emekli ASSUBAYLARI yani SİLAH arkadaşlarınızı da GÖREVE davet etmeyecek misiniz? Ne de olsa İYİ günde ALACAĞINIZI ALDINIZ, KREMAYI PAYLAŞTINIZ, KÖTÜ GÜN DOSTU ASSUBAYLARI BU SAVAŞTA DA YANINIZDA GÖRMEK İSTERSİNİZ. Bizler ülkemiz için yine en önde müdafaa yaparken sizler KIT'AYI ARKA ORTADAN (Emniyeti alınmış) yerden yönetirsiniz. Hadi artık DAVETLERİNİZİ bekliyoruz.
Saygılarımla.
Değerli arkadaşlarım;
Günümüzde HAK-HUKUK-DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜKLER-DÜŞÜNCELERE KİLİT VURULAMAYACAĞI ile-KİŞİSEL özgürlük kavramlarının havalarda uçuştuğu ve gündemden düşmediği ortamda bu söylemlerden dışlanan ve istifade edemeyen tek toplum ASSUBAY camiasıdır.
Yıllardır HAKLARIMIZ peşinde koşarak, İNSAN HAKLARINA-ANAYASAYA-YASALARA uymayan kişisel EGOLARA ve ÖN YARGILI davranışlarla yapılan HAKSIZLIKLARI yasalar çerçevesinde ve usulüne uygun olarak İLGİLİLERE iletip dile getirdik.
DESPOTLUĞA ve KAST sistemine dayanan, MANTIĞA UYMAYAN, BİRLİK ve BERABERLİĞİ BİTİREN, DAYANIŞMAYI VE FEDAKARLIĞI YOK eden UYGULAMALARIN sonlandırılmasını YETKİLİLERDEN yıllardır talep ettik, yanlışların düzeltilmesini istedik.
YETKİLİ makamlarda olan KİŞİLERDEN YANLIŞLARIN DÜZELECEĞİNE dair SÖZLER aldık. Onlara İNANDIK, GÜVENDİK. İNANMAK, GÜVENMEK DURUMUNDAYDIK. ÇÜNKÜ MÜRACAAT EDECEK YÖNETİM KATLARINDA ONLARDAN DAHA ÜST MAKAMLAR YOKTU. Bu kişilerin T.C. CUMHURBAŞKANI, MECLİS BAŞKANI, BAŞBAKAN, BAKANLAR, GENELKURMAY BAŞKANI, SİYASİ PARTİ BAŞKANLARI VE GURUP BAŞKANLARI İLE MİLLETVEKİLLERİ VE MÜŞTEŞERLAR olduğunu söylersem sizler de DAHA BAŞKA GİDİLEBİLECEK bir MAKAM kalmadığını kabul edersiniz.
Bu makamlarda bulunan tüm YETKİLİLER(!) haklarımız konusunda HİÇ İTİRAZ etmeden HAKLI olduğumuzu ve YAPILACAK çalışmalarla YANLIŞLARDAN en kısa zamanda dönülerek HAKLARIMIZIN verileceğini belirttiler. Söyledikleri, verdikleri SÖZLER bizlerde KAYITLIDIR.
Yetkililerin yapacağım dedikleri HAKSIZLIKLARI giderecek İŞLEMLERDEN önce yapmaları gereken esas mesele SORUNLARI yaratan MESELENİN ÖZÜNE inmek ve GÖRMEKTİR.
Bizlerin MAĞDURİYETİNE ve bu SORUNLARIN oluşmasına sebep olan KAYNAKLAR günümüze cevap VEREMEYECEK konuma gelen ESKİMİŞ ve HÜKÜMSÜZ hale gelmiş YASALARDIR. Bu yasalar DEĞİŞMEDİKÇE mevcut KÖHNEMİŞ ÖN YARGILI ZİHNİYET DE değişmez, uygulamalar devam eder.
Bizlerle birebir ilgili olan YASALARIN tarihlerine BAKARSANIZ ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. Günümüzdeki GELİŞMELERLERE cevap veremiyecek olan YASALAR halen yürürlükte ve sorunlarımızın esas kaynağıdırlar. Her ne kadar YASALARIN bazı maddeleri zaman içinde değiştirilmişse de HAKLARIMIZI daha ileriye değil geri götürmüş, SORUNLARIMIZI çözülemez hale getirmiştir. Mevcut kanunlarda ASSUBAYIN tarifi, yetkileri, görevleri hala bir KARMAŞA içindedir. Yasalar çıkarılırken önceki YASALARDA olan maddelere atıf yapılmadığından düzeltmeler tam açıklığa kavuşmamış, BİLİNMEZLİK ve KARGAŞA devam etmektedir. Dolayısıyle mahkemelerin halen geçerli olan yasalara göre çıkardıkları İÇTİHATLARDA zaman zaman çelişmekte ve MAĞDURİYETLER DEVAM ETMEKTEDİR.
Bütün bunlara bir de AİHM TARAFINDAN KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ, anayasaya AYKIRI BİR DAVRANIŞ diye nitelendirdiği MAHKEME ve HAKİMLER tarafından değil de TSK'da rütbeli personel tarafından KEYFİ, ÖN YARGILI olarak verilen hapis cezalarını düşünürseniz, YASALARIN GÜNÜMÜZ koşullarına CEVAP verecek hale getirilmesi ve "UYGULANMASININ" daha da büyük ÖNEM ve DEĞER kazandığı görülecektir.
Kanunlar çıkarılırken MAĞDURİYETİ yaşayan bizlerin ÖNERİ ve FİKİRLERİ alınmaz ise, aşağıda belirtilen yasalara göre mahkemelerde YARGILANIRKEN yargılamayı KIT'A k. nın adına yapan ve takip eden kişiler ADİL davranabilir mi? HAKLARIMIZI savunacak kişi BENİM sınıfımdan olmaz, BENİM HAKLARIMI GÖZETMEYEN ÜSTÜNLERİN sınıfından biri olursa TARAFSIZ olabilir ve HAKKI teslim edebilir mi? ÜSTÜNLERİN sınıfından olan SAVCI ve HAKİMLERİN düşünce olarak KARŞISINDA olduğu bir sınıfın HAKLARINI koruması SAĞLIKLI olabilir mi?
Bugüne kadar olan uygulamalarda bunun olmadığı, olamadığı açık değil mi? Sorunların kaynaklarından en büyüklerinden biri bu YANLIŞ uygulama değil midir? Hala gözlerimizi kapayarak buna HAYIR denirse günümüzde GÜNDEMDEN düşmeyen "HUKUK-DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜKLERE-DÜŞÜNCELERE KİLİT VURULAMAYACAĞI-KİŞİSEL özgürlük kavramları ile BİRLİK BERABERLİK ve DAYANIŞMA söz ve teranelerinin" doğru ve geçerliliğinin bir anlamı kalır mı? Artık bu geri kalmış ve bilgi KİRLİLİĞİ oluşturan YASALARIN günümüz koşullarına uymaları da gerekmez mi?
Günümüzde HUKUK-MAHKEME UYGULAMALARI-HAKİMLERİN ve SAVCILARIN atanmalarının SORGULANDIĞI bir dönemde GÜNÜMÜZ koşullarına cevap veremiyen KİŞİ HAK ve HÜRRİYETLERİNİN kısıtlandığı ortamlarda YARGILAMALARINI sürdürmekte olan ASKERİ MAHKEMELER ile DİSİPLİN MAHKEMELERİNİNDE sorgulanmaları doğru olmaz mı?
ASKERİ VE DİSİPLİN MAHKEMELERİNİN KURULUŞUNDA AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNİN 6.maddesinde belirtilen ADİL YARGILANMA HAKKI düzenlenirken en temel unsur olarak KANUNLA KURULMA şartına ve bu mahkemelerin ANAYASAYA, İNSAN HAKLARI BEYANNAMESİNE uygunluğu araştırılmışmıdır, uygunmudur? Eğer uygun ise neden MAHKEMELERCE değilde KİŞİLERİN ön yargılı davranışlarıyla HÜRRİYETİ bağlayıcı cezaların verilmesine izin verilmiş, bu konuda ASKERİ yargı gerekli düzeltmeyi yapmamıştır. Bu konuda bir eksiklik varsa, bunun SORUMLULUĞUNU kimler taşıyacaktır?
AVRUPA İNSAN HAKLARI mahkemesinin "ADİL YARGILANMA HAKKI" nın TEMEL ve VAZGEÇİLEMEZ unsurlarından olan "TARAFSIZ ve BAĞIMSIZ MAHKEME" önünde YARGILANMA GÜVENCESİ ASKERİ ve DİSİPLİN MAHKEMELERİNDE tam anlamıyla varmıdır? Yargılamayı yapan MAHKEMELERİN KURULUŞ KANUNUN ve YARGIÇLARIN ATANMASI yöntemlerine uygunmudur? Tüm bu konuların T.C YARGITAY ve HUKUKÇULARI tarafından incelenmesi sorgulanması ile İNSAN HAKLARI BEYANNAMESİNE, AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNE, ANAYASAMIZA UYGUN olup olmadığı da açıklığa kavuşturularak KEYFİ ve ÖN YARGILI uygulamaların ve KAST sisteminin olup, olmadığı araştırılmalıdır. Uygulamalarda YASALARA aykırılık varsa ÖNYARGILI ve KASTI hareket edenler cezalandırılarak KAST sistemi sonlandırılmalıdır.
En önemli konuda TSK'da PERSONEL arasındaki İLİŞKİLERDE uygulananların HUKUK içinde olup olmadığıyla, işlemlerin hukuka uygunluk denetimlerinin DOĞRU ve GERÇEK bir şekilde yapılması ve yansıtılmasıdır.
TSK nın gündeminden düşmeyen İNTİHARLAR ve zaman zaman görülen personel arasındaki anlaşmazlıklar sonucu meydana gelen CİNAYETLER ancak ve ancak YANSIZ ve ÖN YARGISIZ davranış ve uygulamaların TAHKİKİYLE son bulur. Bunun içinde TSK da uygulanan HUKUK kuralları ve UYGULAYICILARININ tarafsızlığı ve davranışları büyük önem kazanmaktadır.
Hiç bir zaman için UNUTULMAMALI ve GÖZARDI edilmemelidir ki "ÖZEL" dahi olsalar KANUNLAR KİŞİ HAK ve HÜRRİYETLERİNİ KISITLAMAMALI, ÖZGÜRLÜKLERE ZARAR VERMEMELİDİR. Bu KILIFLARA sığınarak ve YETKİSİZLİKLERİN üstü ÖRTÜLEREK kasıtlı davranışlarda artık KESİNLİKLE önlenmelidir.
Bugün BİZLER için GEREKLİ OLAN ADALET ve ÖZGÜRLÜK uygulamaları YARIN SİZLER İÇİNDE GEREKLİ olabilir. Çünkü YARINLARIN NELER GETİRECEĞİNİ BİLEMEYİZ. Günümüz TÜRKİYESİNDE yaşananlardan DAHA ÇOK GEÇ KALINMADAN gereken(!) DERSLER alınmalı, ÖRNEKLER çıkarılmalıdır. Saygılarımla.
TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNU (1)
Kanun Numarası: 926
Kabul Tarihi : 27/7/1967
Yayımlandığı R. Gazete :
Tarih : 10/8/1967 Sayı : 12670
Kanun Numarası : 657
Kanun Kabul Tarihi : 14/07/1965
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 23/07/1965
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 12056
Kabul Tarihi: 25/10/1963
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 26/10/1963
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 11541 Mükerrer
Kabul Tarihi: 16/06/1964
Yayımladığı Resmi Gazete Tarihi: 26/06/1964
Yayımladığı Resmi Gazete Sayısı: 11738
Tür Askerî yargı
Biz Assubaylar TSK'ya dahil olduğumuzda "NİKAH" kıyılırken kabul ettiğimiz gibi "İYİ GÜNDE-KÖTÜ GÜNDE, SAĞLIKTA ve HASTALIKTA" hep beraber olacak, zorlukları birlikte yeneceğiz diye biliyorduk.
Ama TSK'daki uygulamalar BİZLER için hep KÖTÜ GÜNDE ve HASTALIKTA olarak, ÖZ evlatlar için de İYİ GÜNDE ve SAĞLIKTA diye belirlenmiş ve uygulanmıştır. Bu uygulamaların geçerli olduğu bir toplulukla Savaşa değil, eğlence Partisine bile gidilmez. Unutmayalım ki bizler, Sizlere Değil, Allah'a GÜVENİYORUZ, İNANIYORUZ, Allah'a Emanetiz.
Bu Ülke insanı TSK ile Gurur Duyuyor. Ama TSK'nın tel çiti içinde kalan uygulamaları ve yapılan haksızlıkları bilmiyor. Ayrıntılarda gizli olan HAK-HUKUK- ADALET KAVRAMLARI ile sorumluluk, insanlık, duyarlılık bu uygulamaların neresinde kalmıştır? Camiamıza bugüne kadar yapılan UYGULAMALARDA bu KAVRAMLARDAN birisine, uyulduğunu söyleyebilir misiniz?
İşte bu uygulamalardaki esaslar BİLİNEN ve yapılanların dışında devamlı gizlenen ve üzeri örtülen AYRINTILARDADIR. Ayrıntılar incelendiğinde TSK'da ÖZ ve ÜVEY detaylarını, birine HAK olanın diğerine olmadığını, haksız ve farklı uygulamalarla BİRİNİN hakları ELDE ve ÖNDE tutulurken, diğerinin ANAYASAL haklarının dahi engellenerek ÖTEKİLEŞTİRİLDİĞİ açıkça görülecektir.
Arkadaşlar, artık HAKLARIMIZI alma yolunda bugüne kadar yaptığımız gibi YAZARAK, MÜRACAAT ederek bir YERE varamadığımızı görüp, anlamış olmamız gerekir.
Unutmayalım, Rüyaları Gerçekleştirmenin En Kestirme Yolu "UYKUDAN" Uyanmaktır.
Bugüne kadar yaptıklarımız HAKLILIĞIMIZI ortaya koymak için gösterdiğimiz ÇABALARDIR ve yapılanlar doğrudur. Ama artık TAKTİK değiştirmeliyiz. Unutmayalım ki boş zaman yoktur, boşa geçen zaman vardır!!! Ve biz de zamanımızı artık boşa geçirmeyelim.
TSK'daki DAVRANIŞ ve UYGULAMALAR kelimelerden daha fazla KONUŞUR ve daha çok şey İFADE ederler. İşte yıllardır bize "HAKLISINIZ" diyen ve ASSUBAY devrimleri yapacaklarını söyleyenlerin davranışları bizleri bugünlere taşıdı. Onun için artık CAMİA olarak SÖYLENENLERE değil DAVRANIŞ ve UYGULAMALARA bakmalıyız...
Bildiğiniz gibi TSK personeli için yeni yapılan TAZMİNAT artışlarında ÖTEKİLEŞTİRİLMİŞ olan sınıf yine yok sayılmış. Daha önce alanlara YETMEMİŞ olacak, geçim sıkıntısı çekmiş olacaklar ki YİNE ALMIŞLAR. Ne olur ne olmaz diye de ÜVEYLERİN bir kısmına da damlatmışlar. "Kesin sesinizi bu size yeter" diye susturma yolunu seçmişler. İşte TSK'da uygulanan ADALET yine tecelli etti!
Arkadaşlar inceldiği yerden kopmasına izin vermezsek, gün gelir en sağlam yerinden koparak, canımızın daha çok yanmasına sebep olacak bu davranışları DURDURMAK için artık bir KARAR verme zamanı gelmiştir. Daha ne kaybedeceğiz? Var mı kaybedecek bir şeyimiz, kaldı mı?
Camiamıza bugüne kadar yapılan HAKSIZLIKLARDAN hâlâ TECRÜBE edinememiş ve bunun ÇÖZÜMÜNÜ bulamamışsak o zaman camiamızda da bir sorun var demektir. Hepimiz biliyoruz ki “TECRÜBE", hayatta yaptığımız hataların bileşkesidir. Bunu anladığımızı artık ORTAYA koyma zamanı gelmiştir.
Koordinasyon için herkes, her birim üzerine düşeni yapmalı, genel merkezin elini güçlendirmeli ve GENEL MERKEZİ harekete geçirecek GÜCÜ onlara vermeliyiz. Bu defa tüm teşkilat şubeleriyle tam bir koordine kurarak KATILACAK sayıları ANKARA' ya bildirmeli. Sayısal olarak İSTENİLEN duruma gelelim ve SES getirelim. Saygılarımla.
Değerli arkadaşlarım.
Biz ASSUBAY camiası olarak ne göklere çıkarılmayı, ne de yerin dibine sokulmayı istiyoruz…Bizler de herkes gibi Yer ile Gök arasındayız. İstediğimiz sadece ve sadece İNSAN gibi, insan onuruyla yaşamaktır. Çok mu şey istiyoruz? Bu isteklerimiz camiamız dışında zaten herkese verilmiş olan haklardır. TSK' da ASSUBAY olmak mıdır İNSANCA yaşama talebimizin bugüne kadar verilmeyiş sebebi? Assubay olmak mıdır SUÇ olan?
Eğer öyleyse ve gücünüz yetiyorsa çıkın bunu MERTÇE ve YÜKSEK SESLE söyleyin. Söyleyin ki TÜRK Milleti de TSK'daki GERÇEK uygulamalara TANIK olsun, bilsin.
Daha düne kadar etle tırnak gibi birbirinden ayrılamaz olan Sb. Asb. arasına NETEKİM (1980) den sonra Para- maddiyat sokuldu. Personel arasında AŞILAMAZ UÇURUMLAR yaratıldı. Son dönemlerde ortaya çıkan UÇURUM ve ön yargılı davranışlar ile personel ARASINDA ÖTEKİLEŞTİRME uygulamalarıyla eritilemeyecek SOĞUKLUKLAR meydana getirildi.
TSK gibi bir kurumda oluşturulan bu ORTAM TÜRKİYE'NİN içinden geçtiği KRİTİK dönem ile JEOPOLİTİK durumu da göz önüne alındığında doğru olarak değerlendirilebilir mi? Bu ortamı yaratanlar, buna sebep olanlar BİRLİK ve BERABERLİĞİN tükenme noktasına geldiğini, DAYANIŞMANIN bittiğini GERÇEKTEN göremiyorlar mı? Defalarca bu KONUDA yapacakları bir ANKETLE neticeyi görebilecekleri, gerçeklere ulaşabilecekleri belirtilmesine rağmen hâlâ ÜÇ MAYMUNUN oynanması bu uygulamaların MAKSATLI-KASITLI olduğu gerçeğini güçlendirmekte ya da GERÇEKLERLE karşılaşma CESARETİNİN gösterilemediğine dayandırılabilir.
Artık şunu görmeli ve itiraf etmeliyiz. YAPILAN YANLIŞ UYGULAMALARDAN TSK GÜÇ kaybetmekte, BİRLİK, BERABERLİK zarar görmektedir. Aynen KARDA DONMAK ÜZERE OLANIN ÜZERİNE GELEN UYKUNUN VÜCUDU TATLI TATLI SARARAK, FARKINDA OLMADAN ÖLÜME YAKLAŞILDIĞININ farkına varılmaması gibi olan bir durumla karşı karşıya bulunulmaktadır.
Bizler geçmişte TSK'nın HİYERARŞİK düzeni içinde tavizsiz görev yaparken Sb-Asb olarak aynı zamanda DOST ve ARKADAŞTIK. Mesai içinde bu durumu göreve hiç yansıtmadık, görevlerimizi KUSURSUZCA yaparak TSK'nın ayakta kalmasını sağladık.
İnsan DOST bildiklerini tabii ki ÖZLER, ARAR. Ama o DOSTLUĞU YANLIŞ uygulamalar sonucu DÜŞMANLIK tavrına dönüştürenler, arada UÇURUMLAR yaratanlara rağmen ÜLKEMİZİN GELECEĞİ ve TSK'da BİRLİK, BERABERLİĞİN sağlanarak, ortamın DÜZELMESİ, BİRLİK, BERABERLİK günlerine tekrar dönülebilmesi için camiamızın gösterdiği SABIR ve İYİ NİYETLİ GİRİŞİMLER yanıtsız kalmıştır.
Bu yanlış davranışlar içinde dahi ÜLKENİN geleceği, TSK'nın BİRLİK, BERABERLİĞİ için hâlâ o SAMİMİ ve SAĞLAM ortamı ÖZLÜYOR ve İSTİYORSA, karşı taraftan da buna YILLARDIR olumlu ve iyi niyetli bir yanıt GELMEMİŞSE, demek ki SİZLER adam gibi adam olarak yaşamamıs, adam gibi adam olamamışsınız, ÜLKENİN geleceğini DÜŞÜNMÜYORSUNUZ demektir.
Bizler olayı BİRLİK, BERABERLİK içinde değerlendirmiş iken, sizler de hep kendi tarafınıza YONTMUŞ, MADDİ olarak KENDİNİZİ DÜŞÜNMÜŞ, hep TEK taraflı değerlendirmişsiniz. Bu uygulamalar ne İNSANLIĞA, ne de aynı saflarda ÖLÜMÜ göze alarak savaşacak SİLAH ve CEPHE arkadaşlığına yakışmaz, sığmaz. Bizler hâlâ böyle düşünüyoruz, sizler de hâlâ MADDİYATI MI?
TSK'nın olmazsa olmazı disiplinin tarifinde “astın ve üstün hukukuna riayet” ilkesi olmasına rağmen görülen o ki ve "ne yazık ki!" yasalardaki yetkileri aşan, keyfi davranan, astlarını duygusuzca aşağılayan, onları yokmuş gibi gören kendini bilmez bazı üst ve komutanların PERSONELİN HAKLARINA DEĞER VE ÖNEM vermediği gibi taraflı ve yanlış uygulamalarla intiharlara, geçirdikleri cinnetler sonucu istenilmeyen olaylara meydan verildiği de BİLİNEN ve YETERİNCE aydınlanmayan, üzerine gidilmeyen gerçeklerdir.
Hâlâ tüm bu olumsuzluklara "DUR" diyecek, doğrulara yönelecek yetkililerin TSK'ya sahip çıkma zamanı vardır. Bu HASSAS ve ÖNEMLİ konuya eğilerek zaman ayıracak SORUMLULAR hâlâ gelmedi mi ? Saygılarımla.
Değerli arkadaşlarım.
Artık gerçekleri görelim ve biraz da susalım. Çünkü konu üzerinde biraz araştırma yaparsanız ülkenin tüm en üst düzey bürokratları ile TBMM yıllardır sadece ve sadece ASSUBAYLARIN özlük hakları ve bugüne kadar yapılan HAKSIZ uygulamaları ortadan kaldırmak için GECE -GÜNDÜZ çalışma ve hazırlık yapmaktadırlar. İnanmazsanız meclis kulislerine, oturumlarına, gündemlerine girin ve yapılan çalışmaları görün. Görün de bu İYİ (!) niyetle çalışan HAKTAN (!) ve HUKUKTAN (!) yana olan SAYGIDEĞER (!) insanlara HAKSIZLIK yapmayın.
On yıla yakın süredir MUHALEFETİ ve İKTİDARIYLA tüm meclis ASSUBAYLARLA ilgili yasaların hazırlanmasıyla YATIYOR KALKIYOR. Ama bizim sorunumuz o kadar zor ve karmaşık ki hâlâ bir sorunumuzu çözecek maddeyi uygulamaya geçiremediler. Ama çalışıyorlar. Muhtemeldir ki bu ÇALIŞMALAR bu DÖNEMDE bitirilemeyecek, ama yapılan çalışmalar önümüzdeki dönemler için TARİHİ BELGE VE KANIT olarak gelecek dönem seçilecek milletvekillerine KAYNAK olacağından Fİ tarihinde HAKLARIMIZLA ilgili konular YASALAŞACAKTIR.
Esas zorlandıkları KONU ASSUBAYLARIN T.C. vatandaşı olup olmadığı ile neden İKİNCİ sınıf vatandaş STATÜSÜNDE olduğudur. Bu konuyu AÇIKLIĞA kavuşturamıyorlar. Bunun çözümü için MECLİSİN İRADESİNİN yanında VESAYET sorununun da HALLİ gereklidir. Hâttâ İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİNE UYUM, ANAYASA'YA UYUM DA söz konusudur. Bu güne kadar ASSUBAYLARA uygulanan YAPTIRIMLARDA bunlara uyulmadığı için İŞİN İÇİNDEN ÇIKMAK zorlaşıyor. Çözümü arıyorlar ama VESAYET olgusundan KURTULAMADIKLARINDAN dolayı sorunu çözmek güçleşiyor.
UMUTLARIMIZI YİTİRMEYELİM, HER GEÇEN GÜN YENİLEYEREK TAZE TUTALIM, BAĞIMSIZ VE VESAYET ALTINDA OLMAYAN tamamen hür iradesiyle (!) hareket edebilen TBMM VE ÜYELERİNE GÜVENELİM, İNANALIM. Yeter ki ÇALIŞSINLAR... ELBET BİR GÜN SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜMÜ İÇİN GEREKLİ İRADE VE CESARETİ ORTAYA KOYARLAR. Gerçi LEYLEĞİN ömrü de LAK LAKLA geçermiş ama, onların LEYLEĞE benzemeye devam edeceklerine inanmıyorum.
Pardon... Pardon, özür dilerim. Az daha unutuyordum. ASSUBAYLARIN 1/4 dereceyle ilgili sorunu çözülmek üzere YASALAŞIRKEN bir gün önce tasarıyı kabul eden BAĞIMSIZSIZ VE HÜR İRADELERİNİ kullanan TBMM BAKAN ve MİLLETVEKİLLERİ, Haklarımızın BİRİNCİ derece KORUYUCUSU ve TAKİPÇİSİ olması gereken GENKUR Bşk'dan gelen BASKI ve TAZYİK sonrası geri adım atarak "PARDON yanlış yapmışız" diyerek MECLİSİN bağımsızlığına GÖLGE düşürmüşler ve yasa teklifini YÜZLERİ kızarmadan geri ÇEKEREK VESAYET altında olduklarını kabul etmişlerdir.
On yıla yaklaşan iktidarları döneminde SORUNLARIMIZ KASIMPAŞALI Başbakana iletilmiş, hemen yanındakilere talimat vererek "YANLIŞLARI düzeltin ve VAKİT geçirmeden bana getirin" demiş ama aradan GEÇEN süre VAKİT değil ASSUBAYLARA NAKİT zarar olarak yansımış ve bu yansıma hâlâ da ONUR KIRICI bir şekilde devam etmektedir.
Hele bu iktidarın iki dönem MSB'lığını yapmış olan biri var ki HAKLARIMIZIN BİZZAT TAKİPÇİSİ olacağını dile getirerek HAKLILIĞIMIZI defalarca dile getirmiş, "yapıyoruz, hazırladık ama seçim dönemi olduğu için vermemiz ETİK olmaz" diyerek bizleri aldatıp, oyalamış, daha sonra da sorunları bir BAĞIMSIZ BAKAN olarak çözemeyeceğini anlayınca "ÇÖZÜMÜNÜZ GENELKURMAY BAŞKANLIĞINDADIR, oradan işaret ve teklif gelmezse ben bir şey yapamam" diyecek kadar da FİKİRLERİNİ açıkça söyleyebilecek kadar BASKIDAN, VESAYETTEN (!) uzak olduğunu ifade etmiştir.
Hele bir de ASSUBAY DEVRİMLERİNİN MUCİDİ bir GENKUR BŞK'ı vardı ki sormayın gitsin. KKK'dan GENKUR BŞK'lığı görevinin bitimine kadar ASSUBAY sorunlarını sonlandıracak kendi icat ettiği DEVRİMLERLE YATMIŞ KALKMIŞ, yetmemiş CAMİAMIZIN gözünün içine bakarak ve daha sonra da medya ve basına da bunları BALLANDIRA BALLANDIRA anlatmış, ama yapmak istediklerini KAST sisteminin geçerli olduğu TSK'ya kabul ettiremeden, SÖZLERİNİ YUTARAK, TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAYARAK MAKAMINA GÜVEN VE İTİBAR KAYBETTİREREK emekli olmuştur.
Haksızlık etmeyelim. Daha yukarıdaki ÇALIŞANLARA benzer bir sürü MÜŞTEŞAR, BÜROKRAT kollarını sıvamışlar ASSUBAY sorunlarını çözmek için GECE GÜNDÜZ çalışmaktalar. Bizler de çok SABIRSIZ bir camiayız. Şunun şurasında verilen SÖZLERİN arkasından daha tamı tamına 10 yıl bile geçmedi. LÜTFEN BİRAZ SABIRLI OLALIM...
Bizler TSK'nın ÖZ EVLATLARI MIYIZ Kİ hazırlanan TASLAK gün içinde SUNULSUN ve KABUL edilsin. Bizler de kendimizi kimlerle kıyaslıyoruz. Bu durumda biz daha çok görevlere gider, şehit, gazi oluruz ama HAKLARIMIZI almak için en azından bir 10 yıl daha bekleriz.
HAKLARIMIZI ALMAK İÇİN bekleyelim ki AĞALARIN, BEYLERİN KEYFİ GELSİN veya VATAN savunması sorunu olursa AKILLARINA BİZLER gelelim. Nasıl olsa bu VATAN bizim. En büyük KORUYUCULARI da biziz. Biz sınıf olarak Ülkenin CEFASINI çekerken ÖZ evlatlar SEFASINI sürsün, kaymağını yesinler.
YEYİN AĞALAR, YEYİN BEYLER, IKINARAK TIKINARAK YEYİN. Hak etmedikleriniz bir gün gelir boğazınızda kalır.
Bizlerin ölümüne şunun şurasında ne kaldı? Öldükten sonra verecekleri haklarımı da alsınlar kendi mezarlarının üzerine kına yaksınlar!
ASSUBAY camiası olarak HAKLARIMIZ konusunda ACELE ETMEYELİM,BİZLERİ DÜŞÜNEN,HAKLARIMIZI KORUYACAK OLANLARA GÜVENELİM, İNANALIM, SIKBOĞAZ EDEREK RAHATSIZ ETMEYELİM, ONLARI ÜZMEYELİM, ÜZÜLÜRLERSE BİZDEN ÜÇ KAT FAZLA OLAN MAAŞLARINI YİYEMEZLER.
Bugün en büyük ve önemli GÖREV GENKUR BŞK sayın ÖZEL' e düşmektedir. Assubayların SORUNLARINI bilmemesi, duymaması MÜMKÜN değildir. Geçmişte kendi MAKAMDAŞLARININ yapmış olduğu YANLIŞLARLA İTİBARINI YİTİRTİKLERİ GENKUR BŞK'LIĞI MAKAMININ GÜVENİLİRLİĞİNİ yeniden kazandırmak, kendi adının ÖZEL'LİĞİNİ kullanarak TSK'nın ayrılmaz bir parçası olan ASSUBAYLARIN haklarının İADE edilmesi için elinde İMKAN ve ZAMAN vardır. Yeter ki taleplere ön yargısız yaklaşsın.
Ülkenin geleceği ve TSK'nın BİRLİK ve BERABERLİĞi için yapacağı bu hareket ÜLKEMİZ için en büyük ve kutsal görevi olacaktır. Saygılarımla.
Değerli arkadaşlarım,
Mesleğimiz boyunca hepimiz farklı da olsa zaman zaman aynı HAKSIZLIKLARA uğradık. Karşılaştığımız sorunlar YASAL uygulamalara dayandığında da HAKLISIN ama yapacak bir şey yok denilerek TSK' da uygulanmakta olan KAST sisteminin dışına çıkılamamıştır.
En son olarak yaşadığımız olayı hatırlayın. Şu anda (e) olan sayın Başbuğ. TSK'da ORGENERAL değil miydi? Kendisi önce KKK daha sonra GENKUR. BŞK'lığı görevini yürütmedi mi? Bu görevleri yürütürken BALIKESİR Assubay MYO'da "DEVRİM yapacağım" diyerek CAMİAMIZA, YAZILI ve GÖRSEL basına açıklamalarda bulunmadı mı? Yazılı ve görsel basın günlerce ASSUBAY DEVRİMLERİNİ yazıp topluma lanse etmediler mi?
Peki sonra ne oldu da KOSKOCA GENKUR. BAŞKANI'NIN yapacağım diye yola çıktığı ASSUBAY DEVRİMLERİ unutuldu, unutturuldu.
Ya da sayın BAŞBUĞ yapacağım dediği ASSUBAY DEVRİMLERİ söylemlerinde SAMİMİ değildi. Günü kurtarma adına OYALAMA, ALDATMA yolunu seçmişti.
Bunun başka bir izahı var mıdır?
Arkadaşlar. Çok uzun yıllara dayanan ASSUBAY haklarına yönelik mücadelemizde KESİN olarak ÖĞRENDİĞİMİZ HAKLI olduğumuzdur. Bunu sadece camia mensupları olarak bizler değil, Genkurun en üst kademesindekiler ile Hükümetin BAŞBAKANI, BAKANLARI bürokratlarının çoğu söyledi ve hâlâ da söylemektedirler.
Peki bugüne kadar en ÜST kademelerde HAKLILIĞIMIZ onaylandığı ve kabul gördüğü halde neden hâlâ HAKLARIMIZA kavuşamadık? Burada bir gariplik, bir eksiklik yok mu ?
Var tabii arkadaşlarım. Bu eksiklik bizlerde. Camiamızda.
Haksızlığın sonlandırılması, HAKLARIMIZIN verilmesi için HAKLI olmamız yetmedi, YETMEZ DE. Zaten bugüne kadar yetmediği de ortada değil mi?
HAKLARIMIZI ALMAK için sadece HAKLI değil, aynı zamanda GÜÇLÜ de olmamız gerekiyordu. Çünkü HAK ve HAKLILIK daima GÜÇLÜDEN, GÜÇLÜ olandan yanadır. Yasalar da GÜÇLÜDEN yanadır, GÜÇLÜNÜN istediği yönlerde uygulanır. Bugüne kadar gördüklerimiz ve yaşadıklarımız bunun en büyük kanıtı değil midir?
O zaman yıllardır ASSUBAY HAKLARININ savunucusu konumunda mücadele veren tüm arkadaşlarımızın yaptığı ÇAĞRIYA uyalım. Bir araya gelelim, GÜCÜMÜZÜ oluşturalım. Gücümüzü DOSTA, DÜŞMANA GÖSTERELİM ve kabul ettirelim ki, bugüne kadar yapılan HAKSIZLIKLAR son bulsun. Yoksa daha çok bekleriz.
Artık YAZMA ve ÇİZMENİN dışına çıkarak FARKLI adımlar atma zamanı gelmiştir. Ben bugüne kadar HAKLARIMIZ konusunda çaba sarfeden tüm arkadaşlarımız ile bu işe GÖNÜL ve DESTEK vermiş camia mensuplarına SESLENİYORUM. Herkes bulunduğu yerde önce küçük, sonra da bu gurupların organizesiyle daha da büyüyecek guruplar oluşturalım. Organize olarak daha sonra da bu farklı guruplarla veya liderlerle bölgesel toplantılar gerçekleştirelim. Hak arayışlarımızda ÇABA sarf eden Genel merkezin ELİNİ GÜÇLENDİRELİM.
Bu konuda en yoğun faaliyetlerini sürdüren ve elini taşın altından hiç çıkarmayan ORG gurubundaki arkadaşlarımıza daha büyük görevler düşmektedir. Bir araya gelmek için bir gün belirleyelim, İzmir'de yaşadığım için önce İzmir'de ORGANİZE olarak daha sonra da diğer bölgelerle irtibata geçelim, toplantılar yaparak bir hareket planı belirleyelim.
Bu faaliyetler sırasında bizlerin önündeki en büyük ENGEL şahsi EGO ve DÜŞÜNCELERDEN sıyrılarak, faaliyetleri KİŞİSELLEŞTİRMEDEN toplum adına hareket etmeye özen göstermemiz olmalıdır. Bu konuda tüm arkadaşlardan öneri ve desteklerinizi beklemekteyim. Artık gecikmeyelim, GÜÇLÜ olanların değil kendimizin işlerini kolaylaştıralım. Saygılarımla.