Sorum şu ;
Albay, Kelepçeden değil, Kelepçeyi takandan rahatsız olmuş,
Hiç kendisine sormamış bu kelepçe neden bana takılıyor diye ?
"Ben zaten ayrıcalıklı yaşıyorum, yedi çeşit (sevgi) tazminatı alıyorum diye,
"Dirim de Albay, Ölüm de Albay" nasılsa deyip yetinmemiş, doymamış bunlarla ,
Kuyusunu kazmış memleketin hayasızca,
Musallada Hoca; "er kişi niyetine" değil, "Albay kişi niyetine" diye soracak bellemiş her halde,
Doymamış bu fakir milletin vergileri ile aldığı Ballı maaşla ,
Entrikalar çevirmiş Ülkesine, İhanet etmiş Peygamber ocağına, üniformasına, Bilinmez kaç yıllık okullu olduğu, ancak eşitlenmiş o da diğerleri gibi 8/1'inde, o da 4 yıllık mezun olmuş diğerleri gibi,
Hiç arlanmadan, sıkılmadan düşmüşler bir ilk okul mezunu sümüklü sapkının peşine kim bilir ne amaçları vardı ?
Nasıl için rahat etti aldığının o maaşı Ailenin ,çocuklarının kursağından geçirirken ?,
İnsanların yüzüne bakamaman gerekirken, İçindeki nefreti mi kustun o anda bilemedim,
Hangi duygular, nasıl bir ruh hali söyletti sana o cümleleri ?
Senden alt rütbedeki bir Askerin sana kelepçe takmasından bu kadar rahatsız oluyorsun,,
Pekala ;
Askeri Hiyerarşi'yi iyi bildiğin için mi ; İlk okul mezunu bir sapkının emirlerine "Biat" ettin ?
Duyguların dışa vurumu olsa gerek, Yoksa TSK'nın koskoca Albayı "İç hizmet kanununu" bilmeyecek değil ya,
Adı üstünde ; "Albay ".
Karşılığı Alay komutanlığı , Kuvvetlerde Şube müdürlüğü Vs. Emrinde bir çok subay, assubay, sivil memur, uzman, er. altında makam arabası,
"Gak" dedim mi su, "guk" dedim mi çay emrinde ,
Emir eri, postası, şoförü, getirip götüreni,
Bay kibir mi demeli sana, yoksa zavallı mı, hangisi ? Kuyruğu dik tutmanın da bir raconu vardır,
Sen; O üniforma ile Assubay tarafından kelepçelenirken,
O gecenin kahramanı
Bir başka Assubayın kabrini Yarım milyon insan ziyaret etmişti, Bilir misin ?
O kahraman bir emirle şehadete yürürken, sen sümüklü sapkın bir vaizin emirleri ile yemek yediğin kaba pislemekle meşguldün,
Eğer kelepçeyi takandan bu kadar rahatsız olduysan , keşke yakalanmadan gereğini yapacak yüreğin de olsaydı,
İç hizmet kanunu , c) Subay ve askeri memurlarla astsubaylar hakkında askeri inzibat vazifeleri; ancak üst veya kendi rütbelerindeki inzibat subay ve astsubayları tarafından yapılabilir.
Ancak ;
Aynı maddenin (92) bir fıkrası senin ve senin gibileri Yakalamaya fazlası ile izin veriyor, hem de herkese veriyor bu izni,
O halde geriye tek bir şey kalıyor,
Ya ; İç hizmet Kanununu bilmiyorsun , Ya da içinizdeki Assubay nefretini kusuyorsun,
HANGİSİ ???
İÇ HİZMET KANUNU MADDE 92
c) Subay ve askeri memurlarla astsubaylar hakkında askeri inzibat vazifeleri; ancak üst veya kendi rütbelerindeki inzibat subay ve astsubayları tarafından yapılabilir.
* ( Ancak ağır cezayı müstelzim meşhut cürüm halinde subayları, askeri memurları ve astsubayları dahi yakalamaya askeri inzibatlar, polisler, jandarmalar ve herkes mezundur.)
HABERİN VİDEOSU :
HANİ DEMİŞ'YA BİRİLERİ ;
" Assubayları anlamaya çalışıyoruz " diye,
Dilim döndüğünce biz Assubayları size anlatmaya çalışayım,
Belki bu saatten sonra bizleri anlamanıza yardımcı olur, yarım asırdır anlayamadığınıza göre,
** Kanunda her ne kadar " subayın yardımcısı" dese de ,
** Aslında en kısa özeti ile sizin eliniz ayağınızdır Assubaylar ,
** Bindiğiniz / uçtuğunuz uçağın bakım,onarımını, arızasını yapandır,
** Siz uçuş sonrası filo gazinosunda yazın serin, kışın sıcak ortamda kahvenizi, çayınızı yudumlarken o uçtuğunuz uçağı faal etmek için sabaha kadar çalışandır,
** Gittiğiniz görevden sağ salim dönene kadar gözleri ile gökyüzünü tarayandır,
** Denizde avuç içi kadar yerde dip dibe çalıştığınız iş ortağınızdır ,
** Tank'ın, Top'un, her türlü zırhlı araçların sorumlusudur,
** Kademede her türlü araç, gerecin bakım/arızasını yapandır,
** Himayesindeki binlerce askerin karnının doyurulmasını sağlayandır,
** Aklınıza gelen her şeyi zimmetlediğinizdir,
** Alabildiğine sorumluluk verip , paralelinde yetki vermediğinizdir,
** Kuş uçmaz,kervan geçmez dağ başına kendi yerinize "komutan" diye atadığınızda
**Yedi çeşit tazminatı kendinize "hak" görürken, ona layık görmediğinizdir ,
** 32 yıldır teröre sizden fazla şehit, gazi verendir ,
** Siz terfi edeceksiniz, üstün hizmet ödülü alacaksınız diye bir yıl öncesinden denetlemelere 7/24 hazırlanandır,
** Gecenin kör karanlığında kamyon farı eşliğinde itirazlara rağmen cephaneliğe sokulup öldürülenlerdir,
** Tek kurşun atılmayan şah fırat operasyonunda verilen şehidi dahi basına doğru anlatılmayandır,
** Cebinden sadece 5,75 tl çıkan o şehit ; Assubaydır,
** Daha düne kadar cenazesi dahi "Kocatepe- Hacı Bayram" diye ayrılandır,
** Meslek hayatı boyunca bir, iki defa lojmanda oturup, bir iki defa kamp'a gidebilendir,
** Hastanede farklı polikiliniklerde muayene olandır,
** Şehit sayısından fazla intihar edendir ,
** Hem subay,hem doktor olan zat'ın "Assubay intiharları bulaşıcı" derken, neden subaylara bulaşmadığı açıklanmayandır ,
** Başına çuval geçirilince ses çıkartılmayıp, terörist kovalarken sınırı geçince itibardan ordudan atılan da Assubay'dır ,
** 4 yumurta kırdırdı diye 6 ay hapis cezası alandır Assubay ,
** Cephanelikte gece yarısı emirle ölüme gönderilmelerine rağmen, suçu üstüne atılandır ,
** Siz maaşınızın % 85'i ile emekli olurken, maaşının %50'si ile emekli olan da Assubaydır ,
** Yarım asırdır "biz istedik, hükümet vermedi" masalı ile uyutulandır ,
** Silivri'ye, Sincan'a, Hasdal'a düşünce adalet arayanların aradığı adaleti, Ömrü boyunca askeri mahkemelerde bulamayandır ,
** Tarafınızdan alınan hiç bir savunması "Yeterli görülmeyen"dir Assubay ,
** Oyak'ta üye çoğunluğu olmasına rağmen göstermelik tek bir kişi ile temsil edilendir ,
** Mezuniyetine hiç bir devlet erkanını davet etmediğinizdir Assubay ,
** Ömrü boyunca Açlık sınırının az üstünde, Yoksulluk sınırının çok altında yaşamasına mahkum ettiğinizdir ,
** Eylül 2016 Açlık sınırı ; 1.386 tl , Yoksulluk sınırı ; 4.515 tl. (Türk-İş'in araştırması )
** Kaçarcasına emekli olduğu kurumdan sonra geçinebilmek için ikinci işte çalışmak zorunda olandır,
** Çok daha rahat şartlarda çalışan emsal eğitimliler 9/2' den göreve başlarken, o, 9/1' den göreve başlayandır,
** Kendinize yedi çeşit tazminatı layık görürken, Ona hiç birini layık görmediğinizde Assubaydır,
** Dört yıllık eğitim isteği görmezden, duymazdan gelinendir ,
** Kurtuluş savaşının ilk uçuşunu yapan kahraman pilot Vecihi Hürkuş da Assubaydır ,
** Antep savunmasının önder askeri Kılıç Ali de Assubaydır ,
** Diyarbakır'da pazar yerinde hamile eşinin yanında ensesinden kahpece vurulan da Assubaydır,
** Lojmana giremediği için evinin önünde tuzağa düşürülüp şehit edilen de Assubaydır,
** 15 Temmuz'un kahramanı Ömer Halisdemir de Assubaydır,
** Aldığınız her nefeste, omuzunuza koyduğunuz her yıldızda emeği olandır,
** Kısacası eliniz, ayağınızdır Assubaylar,
Kısaca özetlemeye çalıştım , Yarım asırdır anlayamadığınız Assubayları anlamanıza yardımım dokunmuştur umarım sayın yetkililer ,
TABİİ ANLAMAK İSTİYORSANIZ ...
Sadece pilotlar değil astsubaylar da dönmeli’ 15.10.2016 Milliyet (Tunca Bengin)
Hava Kuvvetleri uçuş okullarında uzun yıllar komutanlık ve öğretmenlik yapan emekli bir general,
" Şimdi bunlara da dönmeleri için son 10 yılı kapsayan bir çağrı yapıldığını anlatan general,
“Bunlar önemli gelişmeler ama sonunu çözmeye yetmez, aynı çağrının astsubaylara da yapılması gerekir” dedi.
Niyesini de şu gerekçeye dayandırdı:
“Uçakların uçurulmasında pilotlar çok önemli ama bir de onu uçuşa hazırlayan teknisyen astsubaylar var ".
FETÖ son yıllarda pilotlar gibi üslerdeki deneyimli birçok astsubayın da ordudan atılmalarını sağladı ya da erken yaşta emekli olmaya zorladı. Sonrasında da bu kritik görevlere kendi adamlarını yerleştirdi" .
Sistemi kilitleyebilirler’
" Üslerdeki bu astsubayların Hava Kuvvetleri’ndeki sistemin önemli elemanları olduğunu belirten general bunun nedenlerini de şöyle sıraladı:
Uçağın bakımını yapan ufak bir hata yapsa uçak hemen arıza verir ve o uçak kalkmaz. Pilotunuz var ama uçak hazır değil. Yakıt almamış, lastikleri kontrol edilmemiş, uçuş öncesi bakımları yapılmamış uçağı uçuramazsınız ki.
Uçakların bomba, füze yükleyen silahçıları vardır. O adamlar o silahların bakımını, sistem kontrolünü de yaparlar. Onlar da astsubaydır ve pilot gibi çok kıymetlidir".
" Diyelim ki haberleşme sistemiyle ‘Uçakları uçurmayın, uçak faaliyetini asgariye indirin’ diye bir talimat gelse bu adamlar Hava Kuvvetleri’nin faaliyetini bir anda yüzde 50-60’lara indirebilirler. Uçağa bakar, çalıştırır, şu şu arızaları var der. Öyle bir güç ki bu, onu ele geçirenler pilotlar kadar etkili olurlar " .
Çıraklıktan ustalığa
Generalin bir şekilde Silahlı Kuvvetler’den ilişiği kesilmiş deneyimli teknisyen astsubaylara dönüş yolu açılması için öne sürdüğü bir başka gerekçe ise şuydu:
“Bu astsubaylarda üç kademeli eğitim vardır. Birinci kademede çırak olurlar, üçüncü ehliyet seviyesi deriz biz buna. Yani okulu bitirirken üç seviyesinde mezun olur. Bu adam tek başına iş yapmaz, mutlaka birisinin nezaretinde çalışır. 3 yıl civarındaki akademik ve uygulamalı bir eğitim sonrasında da beş seviyesine, yani kalfalık düzeyine çıkar. Bunun ardından da son seviye olan yedi ya da ustalık için bir başka eğitim süreci daha vardır.
Yani okuldan yetiştirdin, bu adam hemen uçakların bakımını yapsın derseniz yapamaz. Yaparsa da hata yapar.
" O nedenle, bu adamlar pilotlar gibi kıymetlidir. Lisan bilirler, iyi eğitim almışlardır. Hava Kuvvetleri onlar için para ve zaman harcamıştır...”
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Yukarıdaki bu sözlerin sahibi kim ?
Emekli bir general,
Yıllarca Hv.K.K.lığı uçuş okullarında öğretmenlik , komutanlık yapmış pilot bir general .
Assubayın kıymetinin bilinmesi gerektiğini , Assubay olmazsa hava kuvvetlerinin olamayacağının itirafı gibi sözler,
Çok iyi bildikleri bir şey var, Pilot + Uçak teknisyeni Assubay . Bu ikisi bir bütündür, bir elmanın iki yarısı gibi,
Birisi olmadan , diğeri hiç bir işe yaramaz, Hiç bir işe ...
Ve o pilotun canı da , Uçağın geri dönmesi de O Assubaya bağlıdır, O uçağı uçurmak, uçurmamak da ,
Hv.Assubay Meslek Yüksek Okulu Uçak eğitim/ bakım Hangarları duvarında yakın tarihe kadar bir yazı vardı Assubayın ne denli önemli olduğunu vurgulayan,
"Bir hava kuvvetinin temeli bir uçak ve onun Makinistidir" diye,
Bu yazıyı dahi değiştirme gereği duydular,
"Bir hava kuvvetinin temeli bir uçak ve onun pilotudur" diye ,
Oysa burada anlatılmak istenilen sadece bütünlüktü, sandılar ki , Hv.K.leri sadece pilotlardan müteşekkil,
Eğer öyle ise generalin yukarıdaki sözlerini nereye koyacaksınız ?
Sizler bu iki olmazsa olmazı , sadece ikisi bir araya gelince bir bütün olabilen bu ikiliyi tek taraflı ayırma / kayırma gafletinde bulundunuz, hem de yarım asırdır,
Sadece bir tarafa yonttunuz nalıncı keseri gibi, her şeyin ezici büyük çoğunluğu benim olsun dediniz,
Ne özlük haklarında , ne sosyal yaşamda, ne iş ortamında Adalet sağladınız, sadece "ben" dediniz,
Elmanın yarısı ile ilgili yasalar hangi zaman diliminde olursa olsun bir gecede yıldırım hızı ile meclisten geçerken, diğer yarısı elli yıldır adalet bekliyor,
"Pilot gibi çok kıymetlidir" dediğiniz Assubaylar Yoksulluk sınırının altında, açlık sınırının az üstünde hayata karşı yaşam mücadelesi veriyorlar,
Altmışına merdiven dayamış olanlar namerde muhtaç olmamak için ikinci iş kovalıyorlar
Ya Elmanın diğer yarısı ne alemde ?
Aile dediğiniz kurumda ;
Yarım asırdır Assubay Ömer Halisdemir'lerin adaletini sağlamayanlar, Hz. Ömer'in adaletini nasıl sağlayacaklar ?
Paşaya sormak lazım, "Muvazzafken de aynı düşüncede miydiniz , yoksa aynı düşüncede olup ta itiraf mı edemediniz " ?
HANGİSİ ?..
* (Bu konu ile ilgili benzer yazı 10 Eylül 2016 / Ne güzel memleket)
Çok şey anlatır sadece bir kaç resim,
2013 Yılı Ortalarında
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın tüm deniz birlik ve kurumları amirlerinin ve komutanlarının katıldığı VİDEO KONFERANSI’nda özlük hakları ile ilgili son bölümde, komutanın ;
“Şu Assubayların da üç kuruş için gezmedikleri televizyon, gitmedikleri gazeteci kalmadı. " Bu meslek para ile değil, sevgi ile yapılır” değerlendirmesinde bulunmuş... İdi ,
*** *** *** *** *** *** *** ***
Bu ne tesadüftür ki ; 2013 yılı Biz Assubaylarla bir hayli ilgili geçmiş, aynı yıl ikinci başkan bizleri "Çaycı" ya benzetirken, Deniz kuvvetlerinin bir büyük Amirali bu benzetmeyi başka bir boyuta taşımış.
Bu mesleğin Para ile değil, sevgi ile yapılacağını buyurmuş,
Bence yerden göğe kadar haklı'da,
Nasıl haklı olmasın ki ...
TSK'da ; Yedi çeşit tazminat alanlar, Ömür boyu lojmanda oturanlar , Farklı polikilinikler'de muayene olanlar, Devletin makam arabası ile sadece kendilerini değil, ailesini de gezdirenler, Tuvaletini, Berberini, Tabldotunu, Asansörünü, Camisini(yakın tarihe kadar) ,Lojmanını, Kampını, Ordu evini ,Servis aracını,( Aile servis araçlarında dahi eşler kocalarının rütbeleri ile oturmak isterler) Ayıranlar Biz Assubaylar değil miyiz ?
Her yıl Yaz - Kış kampına gidenler bizler değil miyiz ?
Emekli olunca ; Havelsan'a, Aselsan'a, Aspilsan'a, Roketsan'a, Tai'ye , Tei'ye , T.h.k'na, Oyak'a, ve sayamadığım kadar çok Oyak iştiraklerine Ballı maaşla ikinci işe başlayanlar ,
Bununla da yetinmeyip aile fertlerimizi buralara yerleştirenler biz Assubaylar değil miyiz ?
Ülke şartlarına göre müreffeh bir hayat sürenler bizler değil miyiz ?
Hem bu kadar ayırcalıklı yaşayacağız ,hem yedi çeşit tazminat alacağız, hem de O kanal senin,bu kanal benim, O gazeteci senin, bu gazeteci benim dolaşacağız...
El insaf , El insaf.
15 Temmuz gecesi Şehit olacağını bile bile Emir ile darbeci Paşayı alnının ortasından vurup, darbenin seyrini değiştiren, ülkeyi bir kaostan kurtaran da , Şehit olan da biz değiliz.
Daha ne istiyoruz biz Assubaylar bilemedim ki ?
Bu iş sevgi ile yapılır , Para ile değil,
İşte , biz Assubayların aldığı 7 (yazı ile;yedi) Çeşit Sevgi Tazminatı.
1-) Temsil Tazminatı ,
2-) Görev Tazminatı ,
3-) Makam Tazminatı ,
4-) Kadrosuzluk Tazminatı ,
5-) Komutanlık Tazminatı ,
6-) Komutanlık kursu Tazminatı ,
7-) Erken emeklilik Tazminatı ,
Biz, Assubaylara sesleniyorum ;
Bu kadar sevgi Tazminatını alıp bir daha o kanal senin, bu kanal benim , o gazeteci senin, bu gazeteci benim dolaşmayın , Bu meslek Sevgi ile yapılır, para ile değil ...
Yazıyı çok ulvi bir Hadis ile bitireyim.
Komşusu açken Tok yatan bizden değildir...
Bilmem Bilir misiniz ?
ADALET :
*** TARİH : 2014 (( Kışlada Nöbetçi Assubay kendisine 4 yumurta kırdırdığı için devleti 0.91 tl. (91 krş) zarara uğratmaktan Askeri mahkemece 6 ay hapis cezasına çarptırılıyor... gazete .))
*** Şimdi bir de gazeteci Sevilay Yükselir'in 5 Ağustos 1992 tarihli aşağıdaki köşe yazısını okuyalım ,
Sonrada Adaletin ; Kime , Nasıl , Neye göre uygulandığını veya UYGULANMADIĞINI görelim ...
**** Tarih; 1 Ağustos 1992 Yer; Kara Kuvvetleri Komutanlığı-Ankara
Saat; 16.48
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı ve eşi Adana'ya, 6. Kolordu Komutanlığı'na bir seyahat gerçekleştirecekler.
İşte bu seyahatle ilgili komutanlığın özel kalem müdürlüğünden 6. Kolordu'ya 2 sayfalık bir faks çekiliyor.
Ancak söz konusu bu faksta komutan ve eşinin saat kaçta kolorduya varacağı filan değil,"Sn. K.K.K'nın takıldığı hususlar" başlığı altında komutan ve eşinin ağız tadı ve keyifleri ile ilgili bütün ama bütün detaylar aktarılıyor karşı tarafa.
Son derece enteresan bu faks dolayısıyla biz de mesela öğreniyoruz ki dönemin kara kuvvetleri komutanı kahvaltıda muhakkak rafadan yumurta istermiş ama bu yumurtanın pişirilme süresi 3 dakika 15 saniyeyi geçmemeliymiş! Ayrıca yine aynı faks dolayısıyla bilgi sahibi oluyoruz ki paşamızın aksine saygıdeğer eşleri hanımefendinin yumurtanın pişirilme yöntemindeki tercihi çok farklıymış! (Yengemizin yumurtası kesinlikle katı olacakmış ama bu katılık katiyen kayısının katılığını filan geçmeyecekmiş!)
Bunun dışında her ikisi de sabah sofrasında muhakkak közde pişirilmiş acısız sivribiber, bol kızarmış ekmek, eritme peynir (markası Pınar olacakmış!) görmek isterlermiş.
Ha bu arada, paşamın ve karısının kahvaltı sonrası alacakları Türk kahvesinin ölçeklerinin belirtilmesi de ihmal edilmemiş. (Mesela paşam bir buçuk kaşık kahveye 1/4, eşi ise 1 kaşık kahveye 1 şeker katılmış kahve içerlermiş.)
Bu kadarla sınırlı değil tabii aktarılan detaylar.
Daha öğleni var. Akşamı var. Arası var, değil mi?
Öyle ya paşa ve eşinin midelerine dair zevkleri kahvaltıdan sonra göz ardı edilecek değil ya koskoca kolordu tarafından!
Mesela en çok deniz ürünlerini tercih ederlermiş ama terbiye edilmiş etlerden de büyük tat alırlarmış. Eşinin aksine komutan hamur işi tatlıları sevmezmiş. Onun tercihi genellikle sütlü tatlılardan yanaymış. Kazandibi, sütlaç ve dondurma gibi.
Meyveler ve sebzeler konusunda da bütün alternatifler sıralanmış.
Çift; ayva, yer elması ve elma tercih ederlermiş ama mesela elmanın muhakkak Amasya ve sert olanından olmasına özen gösterilmesi gerekirmiş.
Arada bir, çok iyi yıkanmış ve kabuğu çok ince soyulmuş salatalıktan da keyif alırlarmış.
Yanı sıra lahana kökü, haşlanmış mısırı da ihmal etmemek gerekirmiş.
Komutanımız puro içermiş. Markası da kesinlikle Panten Megnum diye bişi olmalıymış.
Anlayacağınız her detay tek tek bildirilmiş yani kolorduya!
Viskisinin, rakının markasına kadar (Buz ve su kullanıyormuş paşam. Yani sek içmiyormuş. Ayrıca rakının export olmasına da dikkat ediyormuş!)
Paşanın ve karısının içtikleri "Nes Cafe"nin de bütün değerlemeleri aynı şekilde aktarılmış.
Marka Gold Lüx olacakmış. Ve yarım kesme şekere, bir buçuk kahve katılacakmış. (Sütlü arzulayıp arzulamadıkları ise her servis öncesi sorulacakmış muhakkak!)
Aktarılanlardan anladığımız kadarıyla sağlıklarına oldukça dikkat eden çiftin bir de şöyle bir özellikleri varmış:
Mesela greyfurt, portakal ve havuç suyunu ayrı ayrı da isteyebilirlermiş, üçünü bir arada da!
Bu detaya çok çok dikkat edilmesi gerekirmiş hani...
İstirahat edecekleri odadaki detaylar da tek tek aktarılmış Adana'ya...
Bir kere odada;
Sade gazoz (Çok soğuk olacak!)
Buzdolabında meyve
Kabuksuz Antep fıstığı, leblebi ve badem...
Kabukları soyulmuş şekilde Foça fındığı her biri ayrı ayrı tabaklarda olmak üzere bulundurulacakmış.
Ayrıca...
Johnson marka kolonya...
Lee Man Cleef after shave!
Rejoice şampuan
Reward sabun
Bir de...
Oda çok sıcak olmayacakmış... TV'nin bütün kanalları ise ayna gibi seyredilebilecek ayara getirilecekmiş!
Ve en önemlisi ise...
"Komutan ve eşinin odasında tek bir kıl parçası bile olmayacakmış!"
Mazallah bulursa...
Kimsenin gözünün yaşına bakmaz, yakarmış! .....
*** *** *** ***
Devleti 91 kuruş zarara uğrattığı için anında bunun hesabını Assubaydan soran yüce askeri adalet, tam 24 yıl geçti bu yazının üzerinden...
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunma adına ve devleti 91 kuruş zarara uğratmaktan Assubaya anında 6 ay hapis vermekte gösterdiğiniz hassasiyeti yukarıdaki yazıdan sonra da yazının muhataplarına da gösterdiniz mi ?
Toplumda en büyük güveni her şeyin sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği inancı sağlar.
KİMSE AYRICALIK İSTEMİYOR SADECE ADALET , HERKES İÇİN ADALET ...
MEKTUP.
Başbakan Binali Yıldırım’ın göndermiş olduğu el yazılı mektup, Ankara'da askeri servis araçlarına yönelik bombalı saldırıda şehit olan Astsubay Başçavuş Mehmet Kutlu'nun eşi Seda Kutlu'ya takdim edildi. (Basın)
Başbakan Binali Yıldırım’ın kendi el yazısı ile yazdığı mektupta,
"Aziz şehidimizin kıymetli emaneti değerli Kardeşim, bölücü terör örgütüne karşı vatanı ve milleti için gözünü kırpmadan şehadet şerbetini içen ve Rabbimizin ‘Onlar ölü değildirler fakat siz bilemezsiniz’ (Bakara süresi 154. ayet) müjdesine mazhar olan şehidimize milletçe minnettarız ve kahramanımızı asla unutmayacağız. Sizler bize şehidimizin emanetisiniz, size daime sahip çıkacağımızdan asla endişeniz olmasın" ifadeleri yer aldı.
Bu da benim mektubum.
Sayın Başbakanım ,
Siz ; Seçilmişlerin "Kahraman" ilan ettiği, milletçe minnettarlığınızı ve asla unutmayacağınızı belirttiğiniz Adı, ister Assubay Mehmet Kutlu olsun , ister Ömer Halisdemir, isterse bir başka ad.
Bu ve bunlar gibi binlerce Muvazzafı, emeklisi tarafınızdan "atanmış" bazı kimselerin gözünde hala "çaycı" yakıştırması ile örnekleniyorsa ,
Ya; sizin, kahramanlık anlayışınız farklı, ya da tarafınızdan atananların...
Neredeyse tamamının 15 Temmuz sonrası halen bulundukları makamda olmalarını ;
Bir türlü içlerine sindiremedikleri, özlük haklarını yarım asırdır öteledikleri, kamplarını dahi bir zamanlar tel örgülerle ayırdıkları , bir emirle hiç tereddüt etmeden şehadete yürüyen Assubaylara borçlu olduklarının hakkını asla teslim etmezler.
Kahramanlıkla onurlandırdığınız Assubayların Açlık sınırının az üstünde , Yoksulluk sınırının çok altında yaşam mücadelesi verdiğini de herhalde biliyorsunuzdur !
Önceki savunma bakanının sık sık basına verdiği sözler kulağımızda, tam üç yıl geçti o sözlerin üzerinden, sözler bir zaman sonra unutulsa da, " Google " unutmuyor, kim, ne zaman neler söylemiş çıkıveriyor insan oğlunun karşısına.
Sayın Başbakanım,
Komuta ettiğiniz TSK'ya (talepleri doğrultusunda) Çıkarttığınız "disiplin kanunu"nu bir inceleyin, kimlere ne yetkileri ,nasıl vermişsiniz bir bakın! O kanun ki ; bu güne kadar onlarca Assubayın canından vaz geçmesinin sebebidir.
Sınırsız yetkilerle donatılanların, tel örgüler içinde yasayı nasıl uyguladığını , İnsan hayatının iki dudak arasında nasıl harcandığını görün.
Başka bir kamu kurumunda ; Herhangi bir müdüre , "Seni genel müdür yapamadık, al sana genel müdür tazminatı emekli ol " diyor musunuz ?
Veya ; Bir kamu hastanesine emekli olan bir hekime " seni baş hekim yapamadık,al sana baş hekim tazminatı emekli ol " diyor musunuz ?
Veya ; Bir Kaymakam'a , "seni vali yapamadık, al sana vali tazminatı" diyor musunuz ?
Bu örnekler o kadar çoğaltılabilir ki...
O halde, Emekli ettiğiniz bir albaya niçin "seni general yapamadık, al sana general tazminatı" diyorsunuz ?
Peki ; Yakın tarihte kadro fazlası var diyerek birtakım albaylara yüklüce para vererek emekliye sevk etmek ne oluyor ?
Teğmen olarak harp okulundan mezun olan bir subayın neredeyse yüzde yüzünün albaylığının garanti olduğu bir sistemde, uzun vadede yığılma olacağını hesap edemeyenlere ne demeli ?
Subaylarda rütbeler arası bekleme süresini kısaltanlar , Assubaylarda bu süreyi uzattılar, neden acaba ?
14 Yıllık hükümetiniz döneminde, "Kahraman" diye payelendirdiğinin biz Assubayların dışında siz ve sizden önceki hükümetler kimlere ne haklar vermişsiniz ?
Assubaylar için "şimdi bu yükün altına giremem " diyen Hükümetiniz Subaylar için kaç çeşit yükün altına giriyormuş bir hatırlayalım.
Assubaya verirsek başkaları da ister derken bu tablodan haberiniz var mıydı bilmiyorum .
1-) Temsil Tazminatı ,
2-) Görev Tazminatı ,
3-) Makam Tazminatı ,
4-) Kadrosuzluk Tazminatı ,
5-) Komutanlık Tazminatı ,
6-) Komutanlık kursu Tazminatı ,
7-) Erken emeklilik Tazminatı ,
*** *** *** ***
Sadece Assubay'a verilen sözler tutulmadı nedense !..
Bir emirle ölüme gönderilen assubaylar hâlâ klimalı ofislerdeki memurlardan daha alt kademeden göreve başlıyor, bir tek tazminat alamıyor.
Assubay'a sıra gelene kadar, son bir kaç yılda kimler ne almış bir başka tablo daha.
*** Yargı mensupları. : 1.155 tl.
*** Akademisyenler. : 1.000 tl.
*** Sağlık çalışanları. : 800-1.200 tl.
*** Emniyet mensupları. :151 -452 tl. + tazminat ; % 25 .
*** Muhtarlar. : 295 tl.
*** Köy korucuları. : 250 tl.
Sormak isterim ; Yukarıdaki meslek guruplarından hangisinin görevi Assubay'ın görevinden daha ağırdır, hangisi daha zor şartlarda çalışıyor ?
Hangi meslek gurubunun görevi, Assubay Ömer Halisdemir'inki kadar feragat gerektirir ? Canından vaz geçiyor bir emirle, daha ötesi var mı ?..
Bildiğiniz başka bir meslek gurubu daha var mıdır, mesaisi subayın iki dudağı arasında olan ?
"Mesai ikinci emir" sözünü bilir misiniz ?
Bu insanlar asla sabah dokuz , akşam beş saatleri arasında çalışma ile evlerine gitmezler / gidemezler .
Ayda 3 - 4 nöbet tutarlar 24 saat ,
Her gün fazla mesai yaparlar karşılıksız,
Derseniz ki eğer ; " askerin mesaisi 24 saattir" ona! da eyvallah , ancak ,
İşte o zaman sorarım Sayın Başbakanım,
Er'den Mareşal'a kadar hepsinin ortak adı "asker" ise, bu ayrım niye ?
Yedi çeşit tazminat verdiklerinize ne diyeceksiniz ?
Eğitim mi, çalışma mı, görev mi, vazife aşkı mı , yoksa vatan sevgisi mi , Hangisi ? ,Eğer bunlar ise ,
15 Temmuz gecesi Rüştü'nü fazlası ile ispat etmedi mi Assubay toplumu bu ülkeye ? ,
O mel'un gecenin kırılma noktasında yine bir Assubay var bilirsiniz ,
Siz demiştiniz ; " Bize yeni Ömer Halisdemir'ler lazım. Onun gibi yürekli aslan gibi delikanlılara ihtiyacımız var. Hem bölücü terör örgütüne karşı, hem buna benzer teşebbüslere karşı gözünü kırpmadan gerekirse öldürecek, gerekirse şehit olacak. " Diye ,
Bu güne kadar kabrini yarım milyonu aşkın insanımızın ziyaret ettiği Assubay Ömer Halisdemir ve diğer Assubaylara ve dahi Emekli Assubaylara verilen sözler hâlâ havada kalmışken ,
Eski genel kurmay başkanının ; " Hainleri General yapmışız, Kahramanları Assubay" sözü Gün gibi ortada iken ,
Başka söze gerek yok Sayın Başbakanım ,
"Minnettarlık , Kahramanlık, Övgü" sözleri iyi güzel de , lakin karnımızı doyurmuyor ,
Yukarıdaki tablolara bir bakın, sonra da partinizin adını bir kere daha hatırlayın ,
Adalet , gerçekten Adalet olacaksa ,
Ancak o zaman sizin musallada hakkınızı helal ettiğiniz şehit Assubay da size hakkını helal eder, bilesiniz...
Mehmet ÖZTÜRK