Sayın Hamdi Tütüncü’ye de,
İki yıl orduevi yasağı geldiğini öğrendim.
Üzgünüm!
Gerçekleri gören,
yazma, yazabilme cesareti gösterebilen kalemlerin,
hemen hemen hepsinin kaderi bu.
Emekli bile olsa!
Kalemlerin işlev gören yerleri kırılır durumda.
Kamuoyunun bilgilendirilmesini
engelleme olgusunda,
sırada olan arkadaşlarımız var mutlaka.
Gerçekte 82 yaşımda olmama karşın,
Belki ben de!
Assubaylar kendilerine yapılan haksızlıkları
gündeme taşıdıkça,
sızlanmalarını sergiledikçe,
Bu türde yasaklar geliyor.
Açıklamak, anlamak zor!
Oysa devlet,
vergileri ve olanakları ile oluşur.
Oluşturulur, sosyal tesisler ve olanaklar.
Kullanım oranı haksızlığının, zaten üstü örtülemez.
İç tepilerde üzüntüler, sızlanmalarla dolu dolu.
Yaşanmaktadır.
Ama kısıtlamalar ve yasaklar,
daha da iç acıtır olduğu bilinmeli.
Bu olumsuz uygulamaları anlamak,
çok ama çok zor!
Mehmet KAYALI
Sayın büyüğüm E.Tls.Astsb. III Kad. Kd.Bçvş.Şükrü IBRIK bey’e desteğimdir. Yolundan gidiyorum sana verilen yasak bana da verilirse gocunmaktan ziyade onur duyarım.
Zihniyet Sürgünü yazısı ve astsubaylara yapılan haksızlıkları neşrettiği sebepten dolayı süresiz orduevi giriş yasağı getirilen Eski Tüfek Şükrü bey, yazılarında iftira, insanları askerlikten soğutma, vatana ihanet suçu ve akla gelebilecek hiçbir delilsiz, ispatsız yazı yazmadığı halde sayın genelkurmay başkanı ve tayfası işi gücü bırakmış, Emekli astsubay Şükrü beyin Orduevine girişini yasaklayarak kangren olan uzvunu kesip atmıştır(!)
Yani orduevine girişi yasaklayınca emekli astsubay statüsünü ve kimliğini elinden aldılar. Küçük beyinler küçük sorunlarla uğraşmaktan büyük sorunların farkına varılamamaktadır.
Sayın genelkurmay başkanı/lığı, istenen atla deve değil. Sadece insan onuruna yaraşır bir anlayış, paylaşımda adalet. Kimse bir subayın yetkisini astsubaya verin demiyor. İstenen sadece şunlar:
En önemlisi ise emekli astsubayların ve astsubayların sorunu konuşulurken temsilcilerinin çağrılması, oradan iki astsubay çağrılıp da astsubayların aralarına nifak tohumu serpmeye çalışılmamalı.
Genelkurmay Başkanlığı olarak yaptığınız uygulamalar, İç Hizmet Kanunu ve Yönetmeliği ile Askeri Ceza Kanunu'nda yazan Vatana bağlılık, askerlikten soğutmak gibi suçları adaletsiz uygulamalarla kurum olarak sizler işlemektesiniz. Tarih nasıl ki Eski Genelkurmay Başkanı Ahmet Kenan Evren’i yargılıyorsa bir gün gelecek adaletsizlikleri yapanları da yargılayacak. Maalesef savunacak bir şeyiniz olmayacak.
Muvazzafı ile emeklisi ile bizler Türkiye Cumhuriyeti’ni seviyoruz, uğruna ölmek için ettiğimiz yeminin her zaman arkasındayız. Doğruların her zaman yanında ve savunucusu, yanlışların ise hep karşısında olacağız. Yasaklarla bir yere gelinseydi bu günkü gördüğünüz siyasi tablo olmazdı. Yasaktan ziyade anlayan, ayrışmaktan ziyade birleştiren, benim yerine bizim, KORKU yerine SAYGININ olduğu Türk Silahlı Kuvvetleri daha güçlü olacak.
Eski Tüfek, her zaman doğruların yanında olacağız sizin gibi. Biz senin gibi tüfek olamadık ama Kurşun kalem olmak bana gurur verir.
Ali AKKAŞ
(E) Per.Astsb.Kad.Kd.Bçvş.
Ordu evi yasağı TEMAD Gn.Başkanı Sn.Keser’e verildiğinde sitemizde yapılan bir mail kampanyası ile tepkimizi belirtmiştik. Demokrasilerde eleştiri ve fikir özgürlüğü bir haktır, ülkemiz anayasası ile teminat altına alınmıştır, bu hatanın giderileceğini beklerken sitemiz yazarı Sn.Şükrü Irbık ve bazı arkadaşlarımıza da farklı yasaklar getirildiğinde yasaklıların üzüldüklerini sanmıyorum, üzülmesi gerekenler bu haksız mesnetsiz kararı verenler olmalıdır; çünkü TSK tarihine bu bir hukuk ayıbı olarak geçecektir.
Değerli meslektaşım Sn. Şükrü Irbık’ın ordu evi yasağına neden olan ZİHNİYET SÜRGÜNÜ yazısına yaptığım yorumda belirttiğim gibi bizi adaletsizliğe karşı bu yönlü isyana sürekleyen nedir? Ordumuza, komutanlarımıza düşmanlığımız mı? Haşa, düşmanlığın (D)s i bile aklımızdan geçseydi bu ülke ve ordumuza sadakatimizi terimiz kanımız ve canımızla ispatlayıp bir emirle tereddüt etmeden ölüme gider miydik? Bizim isyanımız adaletsizliğe, bunu hâlâ anlamıyorlar, bize bu haksızlıkları, hukuksuzlukları başkası yapsa isyan etmesi gerekenler maalesef bu adaletsizliğin mimarlarıdırlar ... Siz hiç sistemi eleştiren subay gördünüz mü? Elbette göremezsiniz; çünkü onlara her şey altın tepside sunuluyor, eminim ki bizlere yapılan adaletsizliğin yüzde biri subaylara yapılsaydı bu ülkede bir ihtilal daha olurdu !..
Yazdıklarımızda hakaret mi var? Gerçek dışı iddialarda mı bulunuyoruz? Böyle olsaydı çoktan hakimin karşısında olurduk. Bu ön yargının temelinde ne var, bu sevgisizliği de aşan adeta düşmanlığa varan bu haksızlıklar kime ne kazandırıyor? Bir üniforması da kefen olan assubayı büro memuru statüsünde görmek sosyal ekonomik ve insanî haksızlıklar yapmak hangi değer yargısı ile haklı görülebilir, haksızlıkları hiyerarşi kılıfına sokmak adaletsizlikten öte vicdansızlık değil midir? Bu adaletsizliklere son vermek yerine yasada suç olarak belirtilmeyen davranışlardan dolayı çekiç benim elimde karşımdakini çivi olarak kabul ederim demek sadece acizliktir. Hepimizi derinden üzen, ordumuzun güç ve itibar kaybının en önemli sebeblerinden biri personel arasındaki ayrımcılık,adaletsizlik ve subay saltanatı yatmaktadır. Bu ön yargılı zihniyetin adaletsizliği kuruma olan aidiyet duygusunu sona erdirmiş, orduyu sevgisizlik sarmaşığı sarmaktadır. Adalet olmayan yerde hiçbirşey olmaz ve "GÜÇLÜ ORDU, GÜÇLÜ TÜRKİYE" sadece slogandan ibaret kalır; ordunun bir aile olması lafla değil icraatla mümkündür... Bu nedenle ordunun tüm fertlerinin önce insan olduğu hatırlanarak haksızlıklara isyana kulak vererek adalet sağlamak kadar ulvi,şerefli bir davranış varken adaletsizliği eleştirenleri antidemokratik uygulamalarla susturmaya çalışmak sorunları ortadan kaldırmayacaktır. Kölelerin ülkelerine devlet ve genelkurmay başkanı olduğu bir dünyada assubayı kimse beyaz köle olarak görmemelidir, biz buna izin vermeyeceğiz, adalet ve insan onuruna saygı gerçekleşmeden bizi hiçbir gücün susturamayacağı unutulmamalıdır...
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. YASAŞIN ONUNCU KÖY...