Merhabâ, Memur!

Kasım 15, 2014

Yukarıdaki resimde

Konuşma baloncuğunun içinde gördüğünüz o selâmlaşma sözü, gerçek değil!

Şimdilik sâdece bir şakadan ibâret!

Sizler kolayca okuyasınız diye

Şu anda açdığınız bu sayfaları makyajlayan

Sitemizin İdârecisi Semih KOÇ

Lâtife etmek gâyesiyle eklemiş oraya!..

Fakat

Önümüzdeki dönemlerde

Resimin size göre sol tarafındaki er kişinin

Teftiş etdiği askerleri “Merhabâ, Memur!” diye selâmladığını duyarsanız

Sakın şaşırmayın!

Niçin şaşırmayalım diyorsanız şâyet

Eski Tüfek bu sualinizden kendisine vazife çıkartır

Ve sebebini

Telgrafın tellerine havâle edip

Küçüklerine bol bol sevgi

Ve dahi

Öğür ve büyüklerine de hörmetlerini ilâve etdikden sonra

Size göndermeyi kendisine görev bilir.

Ordumuzun tepesine tünemiş iki Orgeneral karnından fısladı; üfürdü, geçdi.

Boyalı basın; yazdı, çizdi, çığırdı, geçdi.

Emekli askerlerimiz umursamadı; göz süzdü, burun kıvırdı, dudak bükdü geçdi.

TEMAD, TAS-SEN ve TESUD sâdece bakdı; anlamadı, susdu, geçdi...

Muvazzaf cenâh derseniz; tayin, terfi, telâş, teftiş, takdim, tâlim, tatbikât, tâciz, tekme, tokat... Olmuş ekserisi dilsiz uşak!..

Fakat

Eski Tüfek

Terbiyeli üç maymunu âzad etdi; gözündeki perdeyi kaldırdı, ağzındaki bağı çözdü, kulağındaki tıpayı çıkartdı...

Kalem, kağıt, mürekkep, mum, vakit

Ve dahi uykuya hasret gözlerine

Ucu gırmızı mumla mühürlü bir seferberlik fermânı yollayıp

Hepsini görev başına celp eyledi...

Kimi gomutanlarımızı

Merhabâ, Asker! nidâsından

Merhabâ, Memur! seslenişine götüren yılankavi kıvırmaların

Esbâb-ı mucibesine muttali olmak isteyen can dostlarımıza

Anlatalım!

Buyurun...

 *  *  * 

T.B.M.M.’nin kabul etdiği bir kânun var.

Biraz mürekkep yalamış herkes bilir.

Devlet memurlarının hizmet şartları, nitelikleri, özlük işleri ve saire hukûkî esaslarını tanzim eden

657 sayılı Devlet Memurları Kânun’u.

Aşağıda gördüğünüz işbu kânunun birinci maddesi

Tâ 1965 senesinden beri şöyle avâz ediyor;

Subay ve Astsubaylar, memur değildir!”...

image01 

*  *  *

Siyâsi cenâhın askere bakış açısı yukarıda gördüğünüz minvâl üzere. Bunu böyle bilelim.

Peki

Asker cenâhında vaziyet nedir?

Bugün itibârıyla

Türk Ordusunda görev yapan takribî 650.000 asker hangi kânunlara tâbi?

Görevlerini hangi kânunlara göre ifâ ediyor dersiniz?

Buyurun, birlikde sayalım;

  1. 1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kânun’u
  2. 1930 tarihli ve 1632 sayılı Askerî Cezâ Kânun’u
  3. 1961 tarihli ve 211 Sayılı TSK İç Hizmet Kânun’u
  4. 1965 tarihli ve 477 sayılı Disiplin Mahkemelerinin Kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezâları Hakkında Kânun
  5. 1967 tarihli ve 926 sayılı TSK Personel Kânun’u
  6. 1972 tarihli ve 1600 sayılı Askerî Yargıtay Kânun’u
  7. 1972 tarihli ve 1602 sayılı Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kânun’u
  8. 2013 tarihli ve 6413 sayılı TSK Disiplin Kânun’u

Asker dediğimiz şahısların tâbi oldukları kânunlar yukarıda gördükleriniz ile mahdûd değil elbetde. Daha onlarcası var.

Biz, konumuz ile alâkalı olan sâdece temel kânunları yazdık buraya.

 

 *  *  * 

Yarım asır önce meriyyete konulan

Ve bugün dahi hâlâ meriyyetde olan işbu kânunlardan gözlerimizi

Bugünlere çevirelim.

Taraf gazetesindeki “derin düşünce” isimli köşesinde

2008 senesinin

Ortagüz ayının dokuzuncu gününde neşretdiği makâlesinde

Rasim Ozan isimli tufeylî

Kendince bir takım cılk bahâneler yumurtaladıkdan sonra

... Askere gitmeyeceğim! Bu devlete itaat etmeyeceğim!” dedi. (¹)

Tarih, 2010 senesinin dördüncü ayı.

Adı mühim değil,

Günlerden, herhangi bir gün.

Başı gıçı ne tarafa oynadığı belli olmayan Rasim Ozan sıfatlı

Ve

Gazeteci kisveli bu mamacı

İktidar fırkasının çanağından yağlı bir kemik daha aparmak umuduyla

Yal yediği gazeteye çıkıp

Hasbiden ürdü.

Gıçından salyalar saçarak konuşan asker kaçağı bu mamacı gazeteci

Genelkurmay Başkanımız Orgeneral İlker BAŞBUĞ’a

Sen, devlet memurusun!” dedi. (²)

Fakat

Bu tuzak iftiranın tehlikesini hemen fark eden Orgeneral BAŞBUĞ

Memur sıfatını şiddetle reddetdi...

Sebebini açıkladık!

Asker, niye memur olamaz?

Ya da

Daha doğru bir ifâde ile

Memur, niçin asker olamaz diye!..

Devlet memurluğunu hakir gördüğümüz zehâbına kapılan muhteremler varsa şâyet

Önce

Hemen şu iki satır yukarıdaki cümlemize ilişdirdiğimiz makâlemizi okusunlar

Sonra

Fikirlerini serdetsinler...

Makâlemizin ilk sayfalarında gördüğünüz 657 sayılı Devlet Memurları Kânun’ununimage02

Birinci maddesini delil gösteren Sayın BAŞBUĞ

Ben, memur değilim! Ben, Türk Milletinin emrinde bir askerim!” dedi.

Sonra da

Memur sıfatını kendisi için “tahkir ve tezyif” telâkki edip

Bu çanak yalayıcı mahlûk hakkında peş peşe tam on dört dava birden açdı.

*  *  *

Diplomat nâmıyla maruf Genelkurmay Başkanımız Orgeneral BAŞBUĞ’un bu şerefli duruşu

Ve dahi

Askerce davranışı ortada dururken

Sınıf arkadaşı

Ve

Silah arkadaşlarını haksız yere hapse atan vatan haini siyâsetci güruhuna tavır koymak için

image03Makâm ve ikbâl uğruna “memur” olmayı şiddetle reddedip

Genelkurmay Başkanlığı makâmından feragât eden

Orgeneral Erdal CEYLANOĞLU’nun vücudunun üsdüne basarak

Zilli zembille gökden yere indirilen

Ve dahi

Aynı goltuğa gıçını goyan Sucukcu Necdet Bey

Görevinde daha iki seneyi bile ikmâl etmeden

Zihniyet dumuruna düçâr olup

Sayın BAŞBUĞ’un tükürdüğünü yaladı...

Harbiyeye girdiği günden beri

Tam 49 senedir zihin tahtasında yazılı duran “asker” sıfatını

image04İki elinin on parmağıyla birden siliveren Necdet Bey

Hayır! Ben, asker değilim!

Ben, devlet memuruyum!” diye fâş eyleyiverdi...

Zihin tahtası orası

Yaz, boz, sil!..

Sil, boz, gene yaz...

Keçe silgi, ak tebeşir, kara tahta yokdur orada nasılsa...

Öyle mi?..

 

 *  *  *  

Deli olduğuna inandırmak için

Sıradan bir adama dahi en az kırk kere deli demek icap  eder.

Fakat

Belden kırma fırıldak Rasim’in sâdece bir kerecik “Devlet memurusunuz!” demesiyle

Kendinden pilli Başkanımız Necdet Bey

Şûh bir rakkâse gibi kıvırdı

Ve kendisinin “Devlet memuru” olduğuna inanıverdi...

Peki

Senin emrindeki bir asker,

Senin bu sözünü ciddiye alsa

Ve

Silâhını elinden,

Palaskasını, kütüklüğünü belinden,

Nöbetci kolluğunu kolundan çıkartıp sana verse

Ve dahi

Mâdem ki sen memursun! Öyleyse ben de memurum! Mesaim bitdi, al şunları, ben eve gidiyorum!” dese?..

Der mi?

Der!..

Verecek cevâbınız var mı muhteremler?

İmam osdurursa

Cemaat ...

 

 *  *  * 

Başkomutan ATATÜRK,

Harb meydanlarında sırtını yasladığı silah arkadaşlarını yanına alıp

Göğsünü gere gere askerlerini selâmlarken

O yeşil gözleri

İftihar, kıvanç ve şefkâtle çakmak çakmak parıldar

Ve

Gözümüzün bebeği Mehmetciklerimize

Merhabâ, Asker!” der idi.

image05

*  *  *

Çok değil, şunun şurasında,

Başkomutan’ın bu sözleri tarihe yazmasının üzerinden bir asır geçdi, geçmedi...

Askerin

Devlet memuru olmadığı en az yedibin seneden beridir pişmiş çebiş kellesi gibi orta yerde sırıtıp dururken

T.C. Ordusunun tepesinde oturan bu eyyâmcı Bey, Efendi ve Aga tayfası

Yirmibirinci asırın ikinci on senesinde hemencecik irşâd oldular

Ve

Aynı makâmdan şakıyan besleme bağ bülbülleri misâli

Bizler; asker değiliz, memuruz!” dediler.

Ağızlarından yumurtaladıkları bu cılk kelâm ile

Yedi bin senelik asker,

Yumurtadan cücük çıkartır gibi

Bir günde

Oluverdi Devlet memuru...

image06 

Omuzunda dört yıldızlı apolet ile ortalıkda dolaşan bu Bey, Efendi, Aga takımı

En az üç bin senelik şanlı bir tarihin sancağını dalgalandıran Türk Ordusunun komutanı olduklarını unutup

Son birkaç seneden beridir dünya kamuyou önünde

Ekmek, musaf çarpsın ki bizler asker değiliz, memuruz!” diye gıçlarını yırtıyorlar...ataturk

Pekiyi

ATATÜRK,

Tâ 1926 senesinde

T.C. Devletinin Cumhurbaşkanı sıfatıyla

Kendini memur zanneden siz Orgenerallere

Şöyle emretdi;

Ben, ordu ile küçük rütbelerden beri içten temâsı olan bir askerim!

ATATÜRK’ün bu emrinden

Haberiniz var mı sayın Beyler, Efendiler, Agalar?..

Şanlı Türk Ordusu’nun tepesini işğal eden siz Orgenerallerin bugün yapdığı bu kıvırganlığı görse idi şâyet

Başkomutan ATATÜRK

Hepinizin yüzüne tükürmez miydi?

 

 *  *  * 

Genelkurmay Başkanı, İkinci Başkan ve Kuvvet Komutanı ağız birliği ederek diyorlar ki “Bizler, Devlet memuruyuz!”.

Peki

Mevzuatımız ne diyor devlet memurları hakkında?

İşde Kânun;

  • Devlet memurları, görevleri hakkında basına bilgi veya demeç veremezler.
  • Basın açıklması yapmak için bağlı oldukları Bakan’dan izin almaya mecburdurlar.

ek-1

Asker kıyâfeti giyerek “Devlet memuruyum!” diye basının karşısına çıkan siz eyyâm agaları

Yellenerek abdest bozar gibi suskunluğunuzu bozuyorsunuz

Ve dahi

Çok konuşulacak açıklamalar yapıyorsunuz da...

ek-2

Söyleyin bakalım;

Mâdem ki devlet memurusunuz, konuşmak için Millî Savunma Bakanı’ndan izin aldınız mı?

İsmet Bey’den izin almadıysanız şâyet

Siz devlet memurları

Yukarıdaki Kânun maddesini ihlâl etdiniz... Suç işlediniz!

Devlet memuru olduğunu söyleyen Necdet Bey, Yaşar Efendi, ve dahi Hulusi Aga

Devlet Memurları Kânun’u madde 15 hilâfına davrandılar.

Vicdanlı bir Cumhuriyet Savcısı varsa bu memleketde şâyet

Buradan suç ihbâr ediyorum. Hemen idârî soruşdurma başlatsınlar.

Gelelim meselenin ikinci vechesine

Herhâlde biliyorsunuzdur

Genelkurmay Başkanı, hiçbir Bakana bağlı değil. Doğrudan Başbakana bağlı.

İşde Kânun. Hem de Kânunların Ana’sı.

ek-3

Şimdi de Anayasa’ya sırtınızı dayayıp

Genelkurmay Başkanı, Başbakana bağlıdır. Bak, işde Anakânun!

Basına demeç vermek için Bakan’dan izin almak zorunda değildir” diyorsanız şâyet

Hangi sebeple “Bizler, asker değiliz: Hepimiz devlet memuruyuz!” diye yırtınıyorsunuz agalar?..

 

 *  *  * 

Daha ötesi yok!

Mareşâl olacak çapda değil üçü de...

Bir subay için

Orgenerallik en yüksek rütbe,

Kuvvet Komutanlığı, İkinci Başkanlık, Genelkurmay Başkanlığı en yüksek makâm...

Kurt, kocayınca köpeğin maskarası olur! der ebemdedem.

Bizim memur kılıklı Orgenerallerimiz Necdet Bey, Yaşar Efendi ve dahi Hulusi Aga,

Ağızlarından yumurtaladıkları densiz, seviyesiz, ucuz ve hoyrat sözleriyle

Mesleklerinin şâhikasında milletin maskarası oldular!..

111

Asubay hak arama mücâdelesine tâze bir nefes vermek üzere

Çıkdığımız dönülmez yolculukda

Yazdığımız ilk makâlemizin ismi “Adam Arıyorum, Adam!” idi.

emekliassubaylar.org mecrâsında 10 Temmuz 2012 senesinde neşretmişiz.

Ve dahi

Şu nidâ ile son noktayı koymuşuz makâlemize; “Elimde kandil, gözümde umut; gün ışığında adam arıyorum, adam!

Yukarıdaki sözünde Emekli Korgeneral Engin ALAN da bizim dediğimizi haykırıyor. Adam mısınız? diye soruyor!

Demek ki o makâmlarda henüz adam yok!

Yazık!..

Şanlı Türk Ordusu adına hicâb edilecek, hakikâten çok elem verici bir vaziyet...

Subay yetişdirmek için seçdiğimiz çocuklarımızın sâdece akıllı olması yeterli değil demek ki!..

Aynı zamanda

Haysiyetli, izzet-i nefsi yüksek, faziletli, vefâ duygusu gelişmiş, mâneviyyâtı sağlam olması gerekiyormuş meğerse...

Askerlik tarihimizin hiçbir döneminde Genelkurmay Başkanı

Kendi sınıf arkadaşları, subayları, asubayları, komutanları tarafından bu kadar tenkit edilmedi...

Sözünün Er’i olması beklenen Orgeneral Necdet ÖZEL’i

Tarih,

Kendi sözünün maskarası olan

Ve dahi

Devlet memuru Necdet Bey olarak tahattur edecek ebediyyen...

 

 *  *  * 

Genelkurmay Başkanlığı makâmındaki minderi kendinden yaylı goltuğunda oturan Necdet Bey

T.B.M.M.’nin emrine karşı geliyor

Ve dahi diyor ki

Ben; asker değilim, devlet memuruyum!

Devletin kânunları

Askerler, özel kânunları hükümlerine tabidir” deyip dururken

Bu Bey, Efendi ve Aga takımının

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kânunlarına ayak direyip

Hayır! Biz; asker değiliz, devlet memuruyuz! (²)" demekde ısrar etmesini askerlik, haysiyet, gomutanlık, akıl

Ve dahi

Devlet adamlığı ile izah etmenin imkânı yok.

Ömrü boyunca silah arkadaşım dediği askerlere

Kafasına çölmekden saksı düşmüş adam gibi

Durduk yerde memur demek sağlıklı bir ruh hâline işâret etmiyor.

Yalan, dolan, hile, hurda. Farketmez!

İçtimaiyyât kâidesidir.

İnsanlar, ilk duyduğuna inanır. İnandığından da vazgeçirmek kolay değildir.

En az yedi bin seneden beri yüzlerce devlet teşekkül edip askerlik tarihine altın mühürünü vuran

Ve dahi

Dünyanın en büyük, en kuvvetli, en tertipli ve en muzaffer ordularını bağrında büyüten Yüce Türk Milleti

Askerin, Devlet memuru olduğunu da ilk defâ Necdet Bey - Hulusi Aga tayfasından işitdi 2013 senesinde...

Orgeneral rütbesinde iki densizin ağzından dökülen “Asker; Devlet memurudur!” zırvasını

Bakalım akıllı kaç Orgeneral dimağlardan silebilecek.

 

 *  *  * 

Şimdi,

Askerin,  asker olduğunu

Devletin bunca kânunu bas bas bağırırken

Nasıl oluyor da Bey, Efendi, Aga taifesi çıkıp ortaya

Valla billa biz hepimiz Devlet memuruyuz!” diye cıvık cıvık üfürüyorlar?

Bilmemeleri kâbil değil. Öyleyse dertleri nedir Orgeneral rütbesindeki bu subayların?

Acaba bunlardan bâzıları “çiğ yediler” de karnı mı ağrıyor?

Ateş olmayan yerde duman tütmez!

Bakınız, Nisan 2014 tarihinde zamânın Başbakanı R. Tayyip ERDOĞAN ne dedi?

Genelkurmay Başkanı’nın kaseti var!

Bildiğim kadarıyla Necdet Bey bu haberi tekzip etmedi. Ya da ben işitmedim.

Tekzip etdiyse şâyet göndersin bize. Sayın Ersen GÜRPINAR hayır demez herhâlde! Bu sayfaya ekleyelim.

(http://www.radikal.com.tr/politika/ellerinde-cumhurbaskaninin-da-genelkurmay-baskaninin-da-kaseti-var-1188011/)

image07 

Sayın ERDOĞAN’ın bu iddiasının doğru olup olmadığını en iyi Necdet Bey bilir.

Fakat bu iddia hakkında dâva açmadığına göre

Ya da

Hiç olmazsa en azından tekzip etmediğine göre

Acaba Necdet Bey zamânın bir yerlerinde “çiğ” mi yedi?

Necdet Beyin kaseti gerçekden var mı?

Bu kasetle yapılan şantajın neticesi olarak mı “Ben, memurum!” diye avâz avâz bağırıyor?

Yoksa

Birileri kasedi ortaya sürmek tehdidi karşısında Necdet Bey ile asker-memur takası mı etdi?

Kendine özgü;

  • Personel Kânun’u,
  • İç Hizmet Kânun’u,
  • Cezâ Kânun’u,
  • Yüksek Mahkemesi ve
  • Yargıtay’ı olan Türk Ordusunun mensuplarından bâzıları

Nasıl olur da

Garga guşunun bokunu bellediği gibi hep bir ağızdan “Bizler asker değil, memuruz!” diyebilir Allah’ım?

Her geminin sığınacak bir limanı,

Her guşun tüneyecek bir yuvası,

Ve dahi

Her memurun emir alacağı bir âmiri olsa gerekdir.

Orgeneral rütbeli siz askerler mâdem memursunuz da?

Size emir veren âmiriniz kim?..

Bu hakikâti bilenler bugün demeye cesâret edemese de

Tarih bunu bize bir gün elbetde söyleyecek.

 

 *  *  * 

Kaşarlanmış dört yıldızlı Generallerin bu rakkâse kıvırganlığını

İşin sahibi ruhiyatcılara bıralım tetkik, tahlil ve teşhis etsinler...

Biz gelelim kendi konumuza...

Tavırlı, tutarlı, haysiyetli ve kararlı olmak iyidir.

Üsdelik bu hasletlerin hepsi en çok da askerimize yakışır.

Bir fikir serdediyorsa adam şâyet

Diline dolayıp cümle âleme fâş eylediği bu fikrinin

Sefâsını sürer

Ya da

Ceremesini çeker.

Mâdem ki asker kisvesinin içinde ve Orgeneral rütbesindeyken devlet memurluğuna teşne oldular

Öyleyse bundan böyle memur gibi davranırlar herhâlde...

Teftiş etdikleri merâsim kıt’asını selâmlar iken komutanlarımız

Bugüne kadar “Merhabâ, Asker!” diyorlar idi.

Askerin memur olduğunu bu komutanlarımız kendi ağızlarından yumurtaladıklarına göre

Merâsim kıt’asını selâmlar iken

Bugünden kelli

Komutanlarımız askerlerine “Merhabâ, memur!” diyecekler.

image08 

 

 *  *  * 

Yumurta.... Afedersiniz,

Söz

Ağzından çıkar mı?

Çıkar!

Ve

Söz,

Adamı gölge gibi takip eder mi?

Eder!

Sen

Karargahda, kışlada, arâzide, hudut boylarında, uçağın içinde, tankın üstünde, geminin güvertesinde

Askerin karşısına geçerek

Başını bu tarafa çevirip “Asker! Kendini rapor et!” diyorsan

Burası ana kucağı değil, asker ocağıdır!” diyorsan

Sonra

Harâmî siyâsetci güruhuna şirin görünmek için

Bu kez de gıçını o tarafa gıvırıp

Ben, devlet memuruyum!

Biz, askerler hep beraber devlet memuruyuz!” diyorsan

Senin aklından şüphe etmek hakkım vardır benim...

Sen

Kendinin Devlet memuru olduğuna inanıyorsan bu karar sâdece seni alâkadâr eder.

image09Hattâ

Huzurunda ağdalı bir temannâ çekip

Yerdeki halıyı öpecek raddeye kadar

Önünde başınızı aşağılara eğdiğiniz siyâsetci güruhunun

Kapıkulu memuru bile olabilirsiniz...

Fakat

Türk Devletinin size emânet etdiği vatan evlâdı askerler

Sizin gibi düşünmüyor!

O askerler,

Orgeneral İlker BAŞBUĞ’un dediği gibi

Türk Milletine hizmet eden Türk askerleridir.

O askerler

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün askerleridir.

Bu bir...

İkinci hususa gelince;

Omuzunda dört yıldız taşıyan bir Orgeneral

Akşam yatağa “asker” olarak girip de

Ertesi sabah aynı yatakda “devlet memuru” olarak uyanıyor ise şâyet

Kendini memur gibi hisseden bu çift cinsiyetli asker kılıklı memurlar

Ya da

Memur kılıklı askerler

Vatanı müdafaa etmek uğruna ölmek ve öldürmek için hazır bekleyen emrindeki askerlere

"Asker, sana ölmeyi emrediyorum!" diyebilir mi?

 

 *  *  * 

Mermisi bitdiği için siperini terk eden askerlerin

Conkbayırında önüne geçen Yarbay Mustafa Kemâl,

Tek dişi kalmış gevurun kurşun sağanağına sırtını yiğitce siper ederek

Çanakkale Harbi’nde

25 Nisan 1915 günü

Askerlerine neyi emretmişdi?

Tahattur edelim!

image10 

Bir an dahi tereddüt etmeden Başkomutanın emrine tevekkül ve şevk ile itaat eden askerler

Hemen süngüsünü takıp kibirli İngiliz Tomi’sinin üzerine atıldı!

Mehmetciğin süngüsünün ucunda kendi askerlerinin canhırâş feryâdını ve can cekişmesini

Dürbün ile gemiden seyreden cephe komutanı İngiliz Orgeneral Hamilton’un dudaklarından

Şu veciz sözler dökülüverdi, istemeyerek;

Gebe dağlar, Türk doğurmaya devâm ediyor!

Ekran-Alintisi

Başkomutanın bir emriyle

Sel olup

Yıldırım olup

Şimşek olup

Ve dahi

Ecel olup düşman gevurunun üzerine hücum eden askerlerin hepsi

Şehit olacağını biliyordu.

Ve koca bir Alay’dan sağ kalan olmadı.

Bu Mehmetcikler, 57 inci Alay’ın askerleri idi...

Her komutan, taarruzu emredebilir.

Fakat

Gebe dağların doğurduğu Türk askerine

Ölmeyi emredebilmek için

O kişinin

ATATÜRK olması gerekir!..

 

 *  *  * 

Kuzeyde;

Söz dinlemez bir kısrak gibi hırçın, âsi ve gemalamaz

Fakat

Kale gibi sağlam Karadeniz’e sırtımızı yaslamışız yaslamasına da

Sâir üç cihetimizdeki komşumuz olan ülkelerin hiçbirisi hakkımızda iyi emeller beslemiyor.

Doğuda 4,

Batıda 2,

Güneyde 2 olmak üzere

Tam 8 ülkeyle kara hududumuz var.

Sekiz komşusu olup da

On sekiz, yirmi, otuz, kırk ...

Belki de

Elli sekiz düşmanı olan başka bir memleket yokdur şu dünyada!..

Şimdi

Ateş, burnumuzun dibinde...

Şu anda harbde değiliz fakat harbdeymişiz gibi sivilinden askerinden harp zaiyatı veriyoruz.

İnsanlarımız evinin içinde, çocuklarımız devlet okulunun bahçesinde serseri kurşunlara hedef oluyor.

ATATÜRK’ün tapulu tarlasının üsdüne kaçak olarak inşâ etdikleri

1.000 odalı kâşânelerde ikâmet eyleyip

Hükümeti idâre etdiğini zanneden siyâsetci güruhu

Ey Esed, Ey Esed! Allah senin canını tez zamanda alsın inşallah!” ilenmeleri eşliğinde

Ucuz, ve âdi siyâsi laflar üfürürken

Ve

Şu cennet memleketimin hâl-i pür melâli bu minvâl üzereyken

Hulusi Aga diyor ki; “Her türlü harbe hazır olmalıyız!

image11 

Peki,

Harbe hazır olalım, olmasına da

Hangi Cumhurbaşkanı ile?

Hangi Başbakan ile?

Millî Savunma Bakanını geçiniz... Hukukcuyum diyor; kitabı yok, adâleti yok! Kayıkcıyım diyor; küreği yok!..

Hangi Genelkurmay Başkanı ile ?

Ve dahi

Hudutda düşmana ilk mermiyi sıkması beklenen

Hangi Kara Kuvvetleri Komutanı ile?..

 

 *  *  * 

Tarih, 2014...

Askerinden siyâsetcisinden kutursuz devlet adamlarının

12 seneden beri icrâ etdikleri sığ, samimiyetsiz ve seviyesiz siyâsetin tabii neticesi olarakimage12

Bugün artık ateş çemberinin ortasındayız!..

Sekiz devlet ile sınır komşusuyuz.

Fakat bugün elli sekiz ülkeyle düşman olduk.

Sıfır sorun hedefiyle yola çıkan Ahmet Davut’un Amerikan mahrecli stratejik derinlik üfürüzmaları yüzünden

Stratejik  derinlikli bir kuyunun dibine düşdük!

Ve dahi

Sıfır komşuya geldik dayandık, hamd olsun!..

Şimdi

Gözler, ufukda! Hudutda düşman gözetliyor.

Mermi, namluya sürüldü! İşâret parmakları tetikde.

Asker, teyakkuzda! Emir bekliyor.

Türk Ordusu’nun dünyanın sekizinci en büyük ordusu olduğunu kaydeden” Hulusi Agam,

Dünyanın en büyük ilk yedi ordusunun hepsinin

Memurlardan değil de

Askerlerden müteşekkil olduğunu biliyor mu acap?..

image13 

Orgeneral harbe yeşil ışık yakdı

Ve

Her türlü harbe hazır olmalıyız! diye emir buyurdu buyurmasına da

image14Harbe kiminle hazır olacaksın?

İkisini de misliyle vurun! diye talimat veriyorsun da

Düşmanı kim vuracak Hulusi Agam?

Sen mi vuracaksın?

Yoksa

Memur mu?

Sabah kışlaya gidiyorsun

Oradaki askerlerin karşısına çıkıp “Sizler, memursunuz!” diyorsun!

Akşam, gazetecileri çağırıyorsun ve

Sabah “memur” dediğin adamları göstererek “Askere talimat verdim!” diyorsun!

Bu hercâîliği bırak!

Asker misin?

Memur musun?

Allah aşkına söyle bana!

Sen nesin, Hulusi Agam?

 

 *  *  * 

Sayılı gündür, tez geçer!..

Dokuz otuz günü kaldı şunun şurasında...

Merhabâ,  Memur! ismiyle münteşir işbu makâlemizin

emekliassubaylar.org mecrâsında neşredildiği Koç ayının şu son günlerinde

Ana rahmine düşen en kıvrak, en gürbüz, en kuvvetli, en akıllı ve en hızlı atmık

Âşık’ına bir an evvel kavuşmak isteği ile yanıp tutuşan Mâşuk gibi

Şevk, haz, heyacan, azim, tutku ve dayanılmaz arzuyla

Arkasına bakmadan var gücüyle daha derine doğru yüzüp

Orada kendisini bekleyen yumurtaya yapışarak yekvücud olup da

Ve dahi

O yumurta ile

Rahim ve Rahmân olan Allah’ın izniyle

Ve Allah’ın huzurunda nikâhlandıkdan sonra

Ana rahminin duvarına tutunmayı başaran döllenmiş o yumurta

Teşekkül ve tekemmül ederek

Ete kemiğe bürünüp de

Dokuz ay misâfir edildiği ana rahminden dışarı çıkarak

İlk nefeslerini almak için

Hekimin sevecen şamarını gıçına aşketdikden sonra

Dünyaya henüz gözlerini açmadan

İlk çığlıklarını atdıkları günlerde

Necdet Bey’in dört senelik saltanatı hitâm bulacak!

Ve föter şapkayı giyecek.

Başkanlık sırası sana geliyor...

Haa!..

Şimdiden hatırlatalım

Memur,

Sekiz-beş çalışır,

Fazla mesai nedir bilmez,

Akşam saat 5 oldu mu odasını terk edip evine gider.

Silah dayasan alnı çatının ortasına, durduramazsın!

Hattâ

Memur;

Ölmek nedir,

Öldürmek nedir, bilmez...

Değil senin emrinle ölmeyi, öldürmeyi

Sana selâm bile vermez!

Türk Milletinin şerefli bir askeri olan ATATÜRK

Asker gibi düşündü

Ve dahi

Asker gibi davrandı hep.

Sen,

Otel lobisindeki masanın etrafında otururken

Siviller ile birlikte işret eyleyip

Şen kahkahalar atabilirsin!(³)

Fakat

Sen,

Memur gibi düşünüp de

Asker gibi hareket edemezsin!hakar

Eski Tüfek’in müseccel bir vecizidir;

Aptallar, yanılarak öğrenir!

Bu sözlerimi

Kulağına küpe et Hulusi Agam!..

 

Bröve isimli a896f

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN Her şeyin gönlünüzce gerçekleşeceği; sağlık, başarı ve mutluluk dolu nice yıllar diliyoruz. SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ YÖNETİMİ
Pazar, 31 Aralık 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
Baş öğretmenimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsında tüm öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN... Demokrasinin, adaletin, huzurun ve refahın hakim olduğu nice öğretmenler günü kutlamak dileklerimizle sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Cuma, 24 Kasım 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMIZIN KAHRAMANI, LAİK, DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU, EBEDİ ÖNDERİMİZ VE BAȘKOMUTANIMIZ BÜYÜK DEVRİMCİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü BEDENEN ARAMIZDAN AYRILIȘININ 85. YILINDA SAYGI, ÖZLEM VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ... RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN. 10 KASIM 1938 ! Bir devre damgasını vurmuş, dünyanın gidişatını değiştirmiş, yalnızca ya...
Cuma, 10 Kasım 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ