gedikli-zabit

Özellikle yaşlı vatandaşlarımızın assubayları gördüğünde kullandıkları bazı hitap sözcükleri dikkatinizi çekmiştir. Assubaylara zaman zaman “Gedikli Zabit”, “Baş Gedikli”, “Gedikli” ya da “Baş Efendi” şeklinde seslenirler. Ülkemizde “Gedikli” terimi artık kullanılmadığından dolayı özellikle genç assubaylar bu işin sırrını bir türlü çözemezler. Kendilerince araştırıp uygun cevaplar bulmaya çalışırlar.

Ülkemizde de uzun yıllar saygın bir yapılanma olarak kullanılan ve daha sonradan kaldırılan “Gedikli Zabit” yapılanması, tarihsel derinliğinde; gedikliliğin ve bu yönüyle de deniz assubaylığının başlangıcını oluşturduğundan önem arz etmektedir. Bu yüzden, gelin hep birlikte bu konuyu inceleyelim ve bu güzide mesleğe ömür vermiş insanlarımızı da böylece yad etmiş olalım.

gediklizabit2GEDİKLİ ZABİTLİĞİN TANIMI

Gedikli zabitler, belirli bir alan ya da konuda uzmanlık derecesinde ihtisaslaşmış özel görevli subaylardır. Gedikli zabitler askeri yapılanmalarda subay ile assubay arasında bir rütbe konumuna sahiptirler. Türk Ordusundaki şekliyle tarif edersek, asteğmen ile teğmen aralığına yerleştirildiğini söyleyebiliriz. Daha çok kıdemli assubaylığın bir uzantısı olarak görülseler de gerçekte ayrı bir sınıf oluşturmaktadırlar. Fakat pek çok ülkenin silahlı kuvvetleri, uzun yıllar orduya emeği geçmiş kıdemli assubaylarına yeni bir kariyer sunmak ve onları onurlandırmak amacıyla “Gedikli Zabit” yapılanmasını kullanmıştır.

Gedikli Zabitlik, dünya ordularında ve orduların her kuvvetinde çok az farklılaşan bir yapıya sahip karışık bir rütbedir. Genel anlamda teknik becerilerine ve yeteneklerine göre rütbe alırlar. Komuta pozisyonunda kendilerine pek görev verilmez. Yine de Cenevre Antlaşması içeriğine göre genel olarak subay tanımı içinde yer alırlar.

Özel bir rütbeleri olmadığı için onlara “Bay …”, “Bayan …” ( ve soyadı) şeklinde hitap edilir. Ancak, uygulamada çoğu personel bu söylemi kullanmak yerine, onlara, “Efendim”, “Madam” ve daha çok “Şef” şeklinde hitap etmeyi tercih eder. Bizdeki uygulamalarda ise hitap şekli “Efendi” olarak kabul görmüştür.

NATO kodu olarak WO-1’den başlayan rütbeleri WO-5’e kadar gider. Ülke tanımlamaları da bu standarda bağlı olmak kaydıyla değişiklik gösterir. Örneğin Amerikan Ordusunda bu rütbelerin karşılıkları aşağıdaki gibidir.

WO-1= WO1 (Warrant Officer 1)

WO-2= CW2 (Chief Warrant Officer 2)

WO-3= CW3 (Chief Warrant Officer 3)

WO-4= CW4 (Chief Warrant Officer 4)

WO-5= CW5 (Chief Warrant Officer 5)

Bu rütbe yapısı ilk olarak İngiliz Kraliyet Donanmasında kullanılmış, daha sonra günümüze değin pek çok ülke tarafından benimsenmiştir. Bugün İrlanda ve ABD gibi pek çok devlet tarafından kullanılmakta olan bir sistemdir. ABD dışında genellikle kıdemli assubayların uzun yıllara dayalı askeri tecrübelerinden yararlanılması niyetiyle ve onları mümkün olduğunca etkili olarak kullanmak gayesiyle oluşturulmuştur.

Fakat Amerikan ordusunda özel bir konumları vardır. Teknik konularda liderdirler ve konularında uzman derecesinde ihtisas sahibidirler. Şef pozisyonundaki gedikli subaylar (Chief Warrant Officer) bizzat Başkan tarafından yetkilendirilir ve atanırlar, subaylarla aynı şekilde yemin ederler. Teknik uzman olarak, doğrudan orduya giriş yapabildikleri gibi, uzun hizmet yılları göz önünde bulundurularak (özellikle helikopter pilotları) orduda kalmaları da sağlanmış olabilir.

GEDİKLİ ZABİTLİĞİN VE DENİZ ASSUBAYLIĞININ DOĞUŞU

Gedikli Zabitliğin ve buna bağlı olarak Gedikli sınıfının doğuşu, İngiliz Kraliyet Donanmasının kuruluş yıllarına değin uzanır. Bu yapının askeri bir sınıf olarak kullanılması yaklaşık olarak, 13.yüzyılda başlamıştır.

Bilindiği gibi o dönemlerde henüz silah teknolojisi çok gelişmiş olmadığından kara ordularında herkes kısa bir eğitimle hemen görev yapabiliyordu. Oysa deniz kuvvetleri için özel yetenek, mesleki yeterlilik, bilgi ve tecrübe gerekiyordu. İlerleyen yıllarda hava kuvvetlerinin gelişmesi de aynı gereksinimlere ihtiyaç duyacaktı. Hatta gelişen ordu silahları ve savaş teknikleri dolayısıyla, kara kuvvetleri de ilerleyen dönemlerde bu yetenekli sınıfa ihtiyaç duyacaktı.

Dolayısıyla bu başlangıç, hem gedikli zabitliğin hem gedikli sınıfın doğuşu olarak işlenecekti tarihe. Gedikli sınıf ise o günkü anlamıyla deniz assubaylığına ve onun devamı olan bir sisteme işaret ediyordu.

13. yüzyılda İngiltere’de Deniz Kuvvetleri’nin kontrolü ve komutası, askeri deneyimleri nedeniyle, soylu sınıfın elindeydi. Bu soylu sınıfa mensup insanlar, genelde teğmen ve yüzbaşı gibi rütbeler taşıyorlardı ve gemilere kumanda ediyorlardı. Askeri tecrübeleri vardı, bilgi ve görgüleri vardı fakat denizcilikten bihaberdiler. Gemi yaşamına çok uzaktılar. Gemide işlerin nasıl döndüğünü, silahların nasıl kullanılacağını, geminin sevk ve idaresinin nasıl olacağını bilmiyorlardı. Denizcilerin güvertede hangi işlerle meşgul olduklarına, bir geminin tek başına nasıl seyir yapacağına, deniz haritalarının kullanımına, yön bulma tekniklerine, pusula kullanımına ve daha pek çok denizciliğe özgü bilgilere çok yabancıydılar.

Asıl mesleği denizcilik olan gemi kaptanlarına ve onların kıdemli, tecrübeli denizcilerine bel bağlamışlardı. Onların işbirliği ve teknik uzmanlığı ile tüm bu işleri kotaracaklarını düşünüyorlardı. Bu usta denizciler ve kaptanlar, gemilerin kullanımı ile ilgili teknik detaylara ve silahların çalıştırılmasına dair tüm bilgilere sahip oldukları gibi kullanmaya da yatkındılar. Her türlü teknik bilgi ve beceriye, denizciliğin gerektirdiği yetenek ve ustalığa tam anlamıyla sahiptiler.

Bu usta denizciler böylece ilk gedikli sınıfını oluşturdular ve gedikli zabitan ile deniz assubaylığının ilk nüvesi oldular. Zaman zaman “Boat Mates”, bazen “Boswans Mates” olarak anıldılar. Tecrübe ve özgüvenleri ile zamanla vazgeçilmez oldular ve daha sonra “Royal Warrant” (Kraliyet Gedikli Zabitanı) olarak ödüllendirildiler.

Görüldüğü gibi, İngiltere’nin soylu ve asil insanları yeni kurulan donanmada hemen parsayı kapmışlar ve komutan ve subay olarak yer almışlardır. Engin bilgi ve tecrübelerine rağmen halktan olan insanlar ise ast olarak tanımlandırılıp konumlandırılmıştır. Asil sınıfa mensup olmadıklarından dolayı da onlara böyle bir pratik çözüm üretilmiştir: Tam anlamıyla subay sayılmaksızın subay tanımı içinde yer almak.

İşte bu başlangıç günümüze değin sürüp gitmiştir. Modern ordular bu tabuları yıkmış olsa da günümüzde Türk Ordusu gibi kendisini geliştirememiş ordularda halen bu asil sınıf ve halk tipi sınıf ayrımı derin bir şekilde sürdürülmektedir.

İNGİLTEREDEKİ GELİŞİM SÜRECİ

Gedikli subaylar yıllar süren gelişmeler sonucunda dört kategoride değerlendirildiler.

  • Subay Salonundan Yararlanan gedikli subaylar
  • Kıdemsiz Subay Salonlarından yararlanan gedikli subaylar
  • Yaşam alanı verilmemiş (Salonsuz) gedikli subaylar
  • Düşük dereceli gedikli subaylar

1843 yılında Subay Salonunda kalan gedikli subaylar normal subay yapılmış, düşük dereceli gedikli subaylar ise yeniden yapılanan assubay sınıflandırmasında Chief Petty Officer olarak Kıdemli Assubay yapılmış ve böylece gedikli subay kategorisinin ikisi sonlandırılmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sürecinde Salonsuz Gedikli Subaylar; “Gedikli Subay” ve “Şef Gedikli Subaylar (Yetkilendirilmiş Gedikli Subay)” olarak ikiye ayrılmıştır.

Donanmada modern teknolojinin gelişmesi doğrultusunda onların da sisteme adaptasyonu amacıyla rütbe tanım ve kapsamları değiştirilmiştir. Telgrafçı, Elektrikçi, Gemi Onarımcısı, askeri teknisyen ve benzeri isimler almışlardır. Subay Salonu yerine Gedikli Subay Salonunu kullanmaya başlamışlardır. Küçük gemilerde ise yine subay salonunu kullanmaya devam etmişlerdir. Gedikli Subay ve Şef Gedikli Subaylar kılıç takmışlardır, rütbelerine göre selamlanmışlar ve selamlamışlardır. Teğmen ile asteğmen arasına yerleştirilmiş bir rütbe sıralamaları olmuştur.

1949 yılında yeniden tanımlama yapılmış ve isimleri “yetkili subay” ve “kıdemli yetkili subay” olmuştur. Fakat rütbe kıdemleri yine teğmenden sonra gelmiştir. Yine yerleri subay salonu olmuş, gedikli subay salonları kapatılmıştır.

1956 yılında yeniden bir tanım değişikliği yapılmış ve şimdiki branş subayı anlamında özel görev subayları tanımı yapılmıştır. 1998 yılında bu özel görevli subaylar listesi, normal kraliyet subay listesi ile birleştirildi ve böylece tüm subaylar eşitlenmiş oldu.

master_and_commander_the_far_side_of_the_world

İngiliz Kraliyet Donanmasındaki rütbe yapılarını ve gerçek yaşamdan kesitlerini “Dünyanın Uzak Ucu” (Master And Commander: The Far Side Of The World) isimli filmde bulabilirsiniz. Deniz Subayı, Gedikli Subay, Assubay, Denizciler  ve Deniz Talebesi gibi rütbelerin hepsinin canlandırıldığı bu film, 1800’lü yıllarda Pasifik’te bir İngiliz Gemisi (HMS Surprise) ile bir Fransız gemisi (Acheron) arasında geçen çetin mücadeleyi konu almaktadır. Brezilya sahillerinden başlayan macera dünyanın büyük bir kısmını dolaşarak devam etmekte, Cape Horn'un fırtınalı sularından dünyanın uzak ucundaki Galapagos Adasına varmaktadır. Napolyon dönemindeki deniz savaşlarını konu edinen film; 2003, Amerikan yapımı. Yönetmeni Peter Weir, başrol oyuncusu ise Russel Crowe. İnternet üzerinden ulaşabileceğiniz bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.

AMERİKAN ORDUSUNDA GEDİKLİ SUBAYLAR

Gedikli Subaylar Amerikan Ordusu’nda son derece özel bir konuma sahiptirler. Tek bir mesleğe, konuya ya da branşa yönelik olarak çok özel bir şekilde yetiştirilirler. Gedikli Subay olarak ilk göreve başladıklarında Ordu Sekreterliği tarafından yetkilendirilirler ve Warrant Officer-1 (WO1) rütbesini taşırlar. Daha sonraki aşamalarda Gedikli Subay Komisyonları tarafından üst rütbelere yükseltilirler. Bu komisyon doğrudan A.B.D. Başkanı’nın temsilcisi olarak görev yapar.

Gedikli Subaylar, kendi uzmanlık alanları söz konusu olduğunda diğer subaylarla aynı otorite, saygınlık ve komuta yetkisine sahiptirler. Müfrezelerde, birlik, birim ve timlerde, gemilerde ve icra edilen harekatlarda hem görev ve sorumluluk alabilir hem de komuta ve liderlik üstlenebilirler. Ayrıca astlarına danışmanlık görevleri de söz konusudur.

Konusunda uzman oluşuyla ve liderlik özellikleriyle birliklere ve komuta kademesine özel uzmanlık tecrübelerini ve rehberliğini sunar. Özellikle teknik konulardaki kabiliyetleri ile dikkati çekerler.

Çeşitli eğitim aşamasından geçerek rütbe ve kariyer basamaklarını oluştururlar. Kısaca değinirsek; orduya katılma kararı sonrasında ilk olarak Gedikli Subay Aday Kursu’na dahil olduklarını ve daha sonra da meslek yaşamları boyunca sürekli eğitim gördüklerini söyleyebiliriz. Gedikli Subay Aday Kursu ile temel subay ve lider özellikleri kazandırılır.

Bir sonraki aşamada Gedikli Subay Temel Kursu görürler ve burada Gedikli Subay görevlerini teknik liderlik derecesinde yapabilecek yetenekle donatılırlar.

Daha sonra gelen Gedikli Subay Tekamül Kursu ise önceki eğitimleri ve edinilen tecrübeleri geliştirme, ileri aşamalara hazırlanma sürecidir. Bu kurs CW3 rütbesine haiz bir Gedikli Subay tarafından verilir.

Gedikli Subay Karargah Kursu ise CW4 rütbesine geçiş için gerekli olan karargah görevlerinin öğrenilmesini amaçlar. Bu süreçte gedikli subaylar; ordu, personel, iletişim, eğitim yönetimi ve personel yönetimi ile özel liderlik konularında bilgi ve deneyim kazanırlar.

Son aşamada görülen kurs ise Gedikli Subay Üst Düzey Karargah Kursu’dur. Gedikli Subayların CW5 seviyesine terfi edebilmelerini amaçlayan ve bu rütbeye haiz bilgilerin öğretildiği kurs sonrasında, mesleklerinin en önemli kariyer aşamasına gelmiş bulunurlar. CW5 rütbesi, askeri eğitim için en önemli seviye olarak tanımlanır. Orduya daha geniş açıdan bakmayı öğrenirler. Örgütsel düzeyde en yüksek seviyedeki eğitmenler olarak görevler alırlar. “Amerikan Ordusu nasıl daha iyi işler, nasıl daha başarılı olur” konusu üzerinde özel olarak çalışırlar. Orduyla ilgili politikalar ve programlar üretirler. Özel konular hakkında bilgilendirme yaparlar.

Özellikle CW5 aşamasına gelen Gedikli Subay, tam anlamıyla Amerikan Ordusunun en vazgeçilmez ve aynı zamanda en üretken personeli olur. Ordunun politikasından, eğitimlerine değin pek çok konuda söz sahibidir ve de işlevselliğinde lokomotif rolündedir. Kısa başlıklar halinde görev tanımlarına bakacak olursak, şunları söyleyebiliriz:

  1. Komuta kademesine uzmanı olduğu konularda danışmanlık yapar, çözüm üretir ve desteğini sunar.
  2. Ordu politikasını yürütür ve yönetir.
  3. Bireysel ve Kolektif Eğitimler ile liderlik eğitimleri üzerine odaklanır.
  4. Ordunun silah, cihaz ve ekipmanı ile teknik sistemlerini yönetir. Bakım, onarım ve destek faaliyetleri üzerine çalışır ve bu faaliyetleri hem icra eder hem de yönetir.
  5. Birliklerin harbe hazırlık seviyeleri ve etkinlikleri üzerine özel olarak yoğunlaşırlar.
  6. Assubayların bilgi ve beceri bakımından mesleki gelişmelerine eğitim desteği ile birlikte bilgi, beceri ve tecrübelerini de sunarlar.
Amerikan Ordusu, kuşkusuz dünyanın en güçlü ve en teknolojik ordusu olarak kabul görür. Fakat onu diğer ordulardan ayıran bir özelliği daha var ki, o da insan odaklı olması. İnsana değer vermesi. Personeline rütbe ya da konumuna göre davranmak yerine, onun insan olmasını önemsemesi. Özlük hakkından madalyasına, şerit rozet ve brövesinden sosyal tesislerine kadar ordu üniformasını giyen herkese eşit davranmaya çalışması. Hatta özellikle ast olanlara pozitif ayrımlar sunması.

Amerikan Ordu yapısında rütbeler sadece görev amaçlıdır. Tüm yaşamınızı etkisi altına almaz. Yani birileri sizden rütbe ve kıdemce üst olduğu için yaşamınıza, duygu ve düşüncenize ve hatta vereceğiniz oylara karışmaz. Astlarını cahil olarak nitelemez. Onları izlemeyi ve fişlemeyi düşünmez. Ev ve aile yaşamını denetlemeyi aklından bile geçirmez.

Askeri bir kişi de olsanız önce insan olmanın onur ve haysiyetini koyar önünüze. “Rütbesi yüksek olanın ve mevkisi yüce olanın her şeyin en doğrusunu bileceği” saplantısı günümüz dünyasında sadece bir safsatadan ibarettir. Ortaçağ zihniyetinin bir ürünüdür. Herkes kendi hayat tecrübesinden, günlük yaşamından ve biriktirdiklerinden öğrendikleriyle bir çıkarım yapar ve yolunu öylece seçer. Düşünün ki, aylık emekli maaşı yaklaşık olarak 4.000 TL’yi bulan bir Emekli Kıdemli Albay ile bunun yarısını dahi alamayan Emekli Kıdemli Başçavuş; aynı siyasi eğilimi ya da ideolojiyi her nasılsa benimsesin. Eğer bu mümkün oluyorsa zaten bir yerlerde bir yanlışlık var demektir. Ya ülkenin siyasi partilerinde bir sorun vardır, yelpaze geniş değildir ya da yukarılardan somut ya da başkaca baskılar ve etkiler vardır.

Nihayetinde insanı öncelemek açısından oldukça uzun ve meşakkatli bir yolumuz olduğunu söylememiz gereklidir.

OSMANLIDA VE TÜRK ORDUSUNDA GEDİKLİ SUBAYLAR

gediklizabit1Osmanlı’da da Donanmadaki uygulamalar hep farklı olmuştur. Yüzyıllar boyunca Kara Ordusundan değişik, denizciliğe ve bu mesleğin zorlu şartlarına uygun bir hiyerarşi yapısı uygulanmıştır. Nihayetinde askeri alanda batılılaşma çabaları başlayınca, Donanma yapısı da bundan payını almıştır. Bilindiği gibi öncelik subay yetiştirilmesine verilmiştir fakat yaşanan olaylar, zorluklar ve savaşlar; Donanmayı modernleştirmenin, yapısını değiştirmenin o kadar da kolay olmadığını göstermiştir. İthal komutanlara teslim edilen ordularda ilk arayış mesleğini bilen bir ara sınıf oluşturmak fikrini sabit kılmıştır. Bu ara sınıf fikri, Osmanlı Paşalarının saltanatçı kafa yapısıyla arabeskleşmiş ve subay sınıfından ayrı olarak, Gedikli Sınıfı oluşturulmuştur. Gedikli Sınıfı, Gedikli Zabitlerden ve Gedikli Küçük Zabitlerden teşekkül edecek şekilde düzenlenmiştir. İngiliz Sisteminden alınan bu yapı, söylediğimiz gibi, şarkçı bir zihniyetle uygulama safhasına konmuş, Zabite ayrı, Gedikli Zabite ayrı ve Gedikli Küçük Zabite daha bir ayrı kurallar, kanunlar işler hale sokulmuştur. Zaten pek çok tarihçi bu dönemdeki modernleşme uygulamalarının daha çok taklitçi olduğunu ama daha da ötesinde kötü versiyonlar olduğunu vurgulama gereği hisseder.

5 Şubat 1890 tarihinde Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa’nın gayretleriyle donanmanın teknik ve ameli personel ihtiyacını karşılamak üzere, topçu, işaretçi, serdümen ve porsun, sanayi ve makine sınıflarında görev yapmak üzere “Deniz Gedikli Subay ” sınıfının kurulması için bir nizamname çıkarıldı. İngiliz sistemi örnek alındı. Nizamname, Ceride-i Bahriye gazetesinde yayımlandı ve yürürlüğe girdi. İşin aslı, hızlı bir şekilde toprak kaybetmeye başlayan Osmanlı Donanması, gemilerinde görev yapacak yetenekli leventler ve ara sınıf personel bulamamaktaydı. Özellikle Rum kökenli Osmanlılardan faydalanıyorlardı ama Yunanistan elden gidince, Rumlarda da kopuş başladı. Gemilerin teknolojisi değişmişti ama Osmanlıda bu teknolojiye ayak uyduracak ne Paşa, ne zabitan ne de devlet adamı vardı. Bunlar olmayınca, körü körüne son model gemiler alınıyor ama yürütülemiyordu. İşte bu zorunluluktan dolayı Gedikli Sınıfının kurulması şart olmuştu.

Nihayetinde, 3 Nisan 1890 tarihinde 21 Sayılı Ceride-i Bahriye'de çıkan Şura'yı Bahriye Nizamnamesiyle "Deniz Gedikli Sınıfı" resmen kurulmuş oluyordu. Böylece resmi olarak hem Osmanlı Bahriyesinde hem de Osmanlı Ordusunda “Gedikli Zabitliğin” bir parçası olarak, assubaylık mesleği de başlamış oluyordu. Elbette ki daha önce de benzer konumlarda bir ara sınıf vardı fakat kafa karıştırıcı bir sistem bütünlüğüne sahipti. Örneğin, Osmanlı Donanmasının rütbe ve hiyerarşisini çözmeniz için donanmayı iyi bilmeniz ve tanımanız gerekiyordu.

Söz konusu nizamname ile birlikte, gemilere sivil personel alınmaması, yalnız İstanbul çocuklarından olmak üzere gedikli temin edilmesi kararlaştırılmıştır. 15 Haziran 1890 tarihinde Selimiye Gemisi'nde ilk Deniz Gedikli Sınıfı eğitim ve öğretime başlamıştır. Fakat kısa bir süre sonra uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle bu sınıf kapatılmıştır.

Nizamnamede yer alan ve Gedikli Sınıfın esaslarını belirleyen ana hususlar şöyleydi:

  1. Gedikli okullarına alınacak adaylar 15-18 yaş aralığında olacak ve İstanbul halkından seçilecekti.
  2. Adaylık için velinin rızası bulunacaktı.
  3. Adaylar bir yıl İstanbul’da eğitim gemisinde teorik ve pratik bir eğitime tabi tutulduktan sonra seyr-ü seferdeki gemilere gönderilecek ve bu gemilerde dört yıl daha eğitim ve öğretim göreceklerdi.
  4. Beş yıllık adaylık dönemini bitiren ve son sınavda başarı gösterenler porsun, işaretçi, sefine emini, serdümen ve topçu dallarına ayrılacak ve kendilerine onbaşı rütbesi verilecek ve bir yıl sonra yapılan bir sınavla çavuş ve bölük emini olabileceklerdi.
  5. Bir yıl hizmet eden çavuş ve bölük eminleri yine sınavla üçüncü porsun ya da üçüncü işaretçi ve aynı şekilde birer yıl hizmetle birinci porsun veya birinci işaretçiliğe kadar yükselebileceklerdi.
  6. Bu şekilde mecburi askerlik hizmetini de tamamlayan adaylar, üstlerinden iyi sicil aldıkları ve imtihanları verebildikleri takdirde üçüncü sınıf gedikliliğe yükselebileceklerdi.
  7. Üçüncü Sınıf Gedikliler, gemilerde 4 yıl, İkinci Sınıf Gedikliler ise beş yıl hizmet görüp imtihanları geçtikten sonra ancak Birinci Sınıf Gedikli olabileceklerdi.

İlk Gedikli Sınıfı 15 Haziran 1890 tarihinde Selimiye Eğitim Gemisinde eğitime başladı. Başlıca dersler; Hesap, Güzel Yazı, İmla ve Okuma dersleri olmuştur. Öğrencilere mesleki eğitim kapsamında ayrıca, Branda Bağlamak, Geminin Kısımları, Direk, Seren, Yelkenler, Sabit Arma, Makara ve Tornalar, Gemici Bağları ve çeşitleri, Top ve Kundak ayrıntıları, Ateşli Silahlar ve kısımları öğretilmiş ve top, tüfek, arma ve kürek talimleri yaptırılmıştır.

Bu nizamname esaslarına göre kurulan ve tipik İngiliz yapılanması olduğu hemen göze çarpan Osmanlı’nın ilk Gedikli uygulaması, çeşitli nedenlerden dolayı çok kısa bir dönem hayatta kalabilmiştir. Bunun başlıca sebeplerinden birisi, o dönem bahriyede hakim olan başıbozukluklardır. Özellikle maaş ödemelerinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle, ne donanma subayına ne de denizcilerine söz geçirilemiyordu. Yapılan yenilikler de bu yüzden etkili olamıyordu.

Ayrıca nizamnamesinde belirtilen hususlar gereğince, Gedikli Sınıfına başka kaynaklardan kimsenin alınmayacağı belirtilmesine rağmen bu kural kısa sürede çiğnenmişti. İstanbul dışından kimsenin alınmayacağı kuralı da çoğu kez görmezden gelinmişti. Yine nizamnamesi gereğince, Gedikli Sınıfından kimse zabitan yapılmayacaktı. Yani başarılı olsalar bile hiçbir Gedikli Zabitan, Mülazım ve Yüzbaşı gibi rütbelere terfi edemeyecekti. Kapalı devre bir sistem tasarlanmıştı. Buna rağmen, II. Abdülhamit’in emri gereğince bazı Gedikli Subaylar, üsteğmen rütbesiyle zabitan sınıfına geçirilmiş ve bir kere başlayınca da arkası gelmişti. Başlangıçta tasarlanmış olan kuralların bütünü bozulmuş ve ihlal edilmişti. Tüm bunlardan sonra, bu şekliyle Gedikli Subay yetiştirmenin bir fayda sağlamayacağı değerlendirilmiş ve mevcut olan Gedikli Subayların muhtelif zabitan rütbelerine nakli sağlanarak, Gedikli uygulaması sonlandırılmıştır.

Burada dikkatinizi çekmek istediğim husus şudur: Bilindiği gibi Türklerde hiçbir zaman kapalı devre bir sistem olmamıştır. Başarılı olanın önü hep açık olmuştur. Türk Milletinin özgür yapı ve karakteri, tarih sahnesinde doğuşundan bu yana böyledir. İlk kez böyle bir taklit sistem denenmiş ve başarısız olmuştur. Buradaki başarısızlık, görevini yapma konusunda değildir. Bu sınıf kendisine tevcih edilen görevi layıkıyla yapmış ve daha fazlasını hak ettiği ve istediği için kuralları delip geçmiştir. Kurallar çiğnenince de, ilerde tekrar gözden geçirilmek üzere, gedikli sınıfının kaldırılması fikri hemen devreye girmiştir.

Gedikli Zabitliğin ilk uygulandığı dönemlerden bilinen isimlerin en başında İsmail Hakkı Kaptan gelir. Zaten başkaca da bir isme rastlanmaz. Gazi Alemdar Gemisi ile İstiklal Savaşı’nda destan yazan isimlerden birisi olan Gemi Süvarisi İsmail Hakkı Kaptan, Osmanlı’nın ilk Gedikli Zabitlerindendir ve Kurtuluş Savaşı döneminde emekli durumdadır.

Gedikli uygulamasının ikinci safhası ise 1900’lü yılların başında denemeye geçmiştir. 1909 yılına gelindiğinde, Osmanlı Devletinin pek çok yerinde, ilkokul ve ortaokul seviyesinde Gedikli Küçük Zabit Mektepleri peş peşe açılmaya başlamıştır. Fakat bu süreçte söz konusu olan Gedikli Küçük Zabitlerdir. Gedikli Zabitlikle ilgili yeni bir uygulama söz konusu olmamıştır.

19 Temmuz 1913 tarihinde “Sekeni Hümayunda Gedikli Sınıfının Sureti Tesciliyle Usulü Terfi ve Terakkileri” hakkındaki kanun kabul edildi. Bu kanun Gedikli Sınıfının teşkil esaslarını kapsamaktaydı. 14 Temmuz’da deneme uygulamasına başlanmıştı ve bir senelik denemeden sonra, 1915 yılında hayata geçirildi. 24 Şubat 1915’de geçici bir kanun ile küçük zabitlerin üstünde olarak “Gedikli Zabit” sınıfı yeniden teşkil ediliyordu. Böylece Gedikli Zabit ve Gedikli Küçük Zabitten teşekkül eden Gedikli Sınıfı, kanun ve nizamnamesi oturtulmuş olarak bir kez daha uygulamaya konuluyordu.

İlerleyen dönemlerde Gedikli Sınıf yapılanması yeni kurulmaya başlayan Hava Kuvvetlerinde ve başladığı yer olan Deniz Kuvvetlerinde oldukça etkili olarak kullanılacaktı.

Hazırlayan : Aydın Kulak

NOT: Kaynak gösterilerek ve yazar adı belirtilerek kullanılmasında bir sakınca yoktur. Çalışma ile ilgili kaynakça, son bölümde yer alacaktır.
genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN Her şeyin gönlünüzce gerçekleşeceği; sağlık, başarı ve mutluluk dolu nice yıllar diliyoruz. SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ YÖNETİMİ
Pazar, 31 Aralık 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
Baş öğretmenimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsında tüm öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN... Demokrasinin, adaletin, huzurun ve refahın hakim olduğu nice öğretmenler günü kutlamak dileklerimizle sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Cuma, 24 Kasım 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMIZIN KAHRAMANI, LAİK, DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU, EBEDİ ÖNDERİMİZ VE BAȘKOMUTANIMIZ BÜYÜK DEVRİMCİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü BEDENEN ARAMIZDAN AYRILIȘININ 85. YILINDA SAYGI, ÖZLEM VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ... RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN. 10 KASIM 1938 ! Bir devre damgasını vurmuş, dünyanın gidişatını değiştirmiş, yalnızca ya...
Cuma, 10 Kasım 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ