ASKERÄ°N VESAYETTEN HANGÄ° VESAYETE GÄ°DÄ°YOR BU YOL?
Teknolojik dünyada konular ve bakış açılarının farklılıkları ve insan faktörü. Egitimli ve egitilenleri yönlendirilen güçler... Öyle ki insansız hava araçları ile insani konuları çözme çabaları, odun ateşinden lazere, kagnı arabasından, ses süratini aşan hava araçlarına uzanan bir dünyadayız.
Degişimi hissederken bu farklılıgın iyisini, kötüsünü algılamakta zorlanıyor insan oglu. Kahve köşesi kültürü ile akademik açılardan bakıldıgında tabii ki farklı olacaktır görülenler. Demokrasi diyoruz ve de bunun öyle oldugunu zannediyoruz yaşadıklarımızla. Öyle de liderleri neyi işaret ediyorsa ona uyan ve parmak kaldırma makinası olan yüzlerce seçtiklerimizin bu sisteme uymalarına ne demeli.? Liderlerine isyan eden bir milletvekli gördünüz mü arkadaşlar.? Bizim demokrasimizin ana damarı bu degil mi.? Milletvekliligi düzenini, partiler yasasını eleştirmeliyiz.
Son günlerde yaşanan eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un tutuklanması önemli bir dönüm noktasıdır. Bu keskin viraj ASKERİ VESAYETİN bir yerde sonu ve de SİVİL VESAYETİN başlangıcı mı olacaktır görecegiz! Dikkat etmemiz gereken konu burada TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ YARGILANMAMAKTADIR. ARİSTOKRATLAŞMIŞ genaraller ile KIŞLADAKİ tüm SUBAY, ASTSUBAY VE ERBAŞ ERLERLE silahlı kuvvetleri karıştırmamalıyız.
Hukuk devleti bütün sahalardaki insan ayırımı yapmadan faaliyetlerin hukuka uygun ve baglı oldugu devlet anlamında uygulanmasıdır. Keyfi uygulamaların oldugu yönetimlerin durumuna HUKUK devleti denemez.
Yılladır biz ASSUBAYLARA uygulanan Afrika'nın ve Amerika'nın bile yıllar öncesinden terk ettigi KUNTA KİNTE yasalarının hâlâ yürürlükte olması sadece ve sadece ARİSTOKLAŞMIŞ kafaların varlıgıdır. Bakınız, kaynak yazamıyorum ancak 2012 yılında Amerika en gelişmiş ordularına sahip iken başkan OBAMA ÇAGA UYGUN REFORMİST bir sürece girdiklerini bu yüzyıla uygun DEGİŞİM İÇİN sona geldiklerini ifade etmektedir. Bizde hâlâ 1950 model iç hizmet kanununa dokunulamamaktadır. Oda hapsi ve EKONOMİK engellemeler ve "NE VERİRSEK onunla yetineceksiniz, bir verirsek bunlar iki ister" görüşü hakim degil mi arkadaşlar?
Konular birbirine giriftir. Acaba osmanlılıgın sonu ve yeni bir çagın başlangıcında mıyız? Yıllardır yukarıda degindiğim ÇELİK-ÇOMAK oyunu ile bu günlere dek ARİSTOKRATLAŞMIŞ BUYURGANLAR kendilerine hiç bir ülkede olmayan AYRICALIKLAR ile bu günlere gelindi. Söyler misiniz hangi ülkede emekli olduktan sonra milyon dolarlarla yapılmış özel korunaklı villalarda altında devletin araçları ile dolaşan özel şöförleri vs. imkanlarla donatılmış askerler var?
Elimin altında 700 bin kişilik güç varken diyebilen bir buyurgan o gücü Sayın U. Talu'nun dedigi gibi sadece sayıdan ibaret gören bu bakış penceresi çok şeyi ifade etmiyormu?
Bakınız, yaptıklarını bir tarafa koyalım Sayın Pamukoglu genaralin. Yazdıgı kitapta ve yapılan bir serilik "kan kokusu" belgeselinde bir noktasında Türk silahlı kuvvetlerinin ana unsuru ASSUBAY kelimesi geçmiş midir? Peki neden? Yukarıdaki ana fikirlerdir.
İçim acıyor, kahroluyorum bu günlerde yaşananlardan... Bir yerde mezarlarını dahi ayırmış, çocuklarının aynı tel örgüler içinde oyun alanlarını da subay-assubay çocuk alanı diye ayırabilen, askeri noktalara ön-arka kapı uygulaması yapan, ben üst'üm siz ast'sınız ve ALT sınız, babanız assubay ise subay ordu evine daha dün gibi RESMİ elbise ile giremez yazısı yayınlıyor ise BU 21.YÜZYILIN UTANCIDIR BUYURGANLAR için!...
Ekildi zamanında, biçiliyor şimdi.. NE EKERSEN ONU BİÇERSİN ATA SÖZÜ ÖZÜNÜ BULUYOR.
İşte böyle; osmanlı kafatasçılıgın sonu YENİ BİR ÇAGIN BAŞLANGICI MI yaşadıklarımız?
Sevgi ve saygılarımla ..
Atilla ABAYLI
Ä°ZMÄ°R
Yorumlar
Büyük bir dikkat ve ilgiyle okudum yazınızı.Bitirip koltugumda geriye yaslandıgımda gözümün önünde uçuşan birkaç kelimeden biri olan "Demokrasinin" ülkemizde ne olup ne olmadıgını kimbilir kaçıncı kez düşünmeye başladım.
Kafamızın içinde sarı,kırmızı,mavi,yeşil ışıkların yanıp sönmeye başladıgı 1970 yıllarından beri yani 40 yıldır yaşadıgımız ülke üzerine okuduklarımız,konuştuklarımız ve tartıştıklarımızından beynimin kıvrımlarında kalan tortu biz ve bizim gibi geri kalmış (Ya da geri bıraktırılmış!) ülkelerde uygulanmaya çalışılan burjuva demokrasisi bir lükstür.Bir "cici demokrasidir."
Kuvvetler ayrılıgının birbirine girdigi,hukuk devleti, sosyal devlet,laik devlet kavramlarının içinin boşaltıldıgı, seçmenin seçtigini bilmedigi tanımadıgı,seçilenin seçilme aşamasında harcadıkları büyük giderleri çıkarmak için her türlü iş takibini yaptıgı,liderinin dümen suyundan ayrılamadıgı,liderlerin böbürlene böbürlene "Benim Bakanım,vekilim,belediye başkanım" diye lider sultasına aldıgı bir partiler düzeni,meclis atmosferi.
Siyaseti böylesine girift,çapraşık,içinden çıkılmaz sorunları olan demokrasi ile yönetilen bir ülkede 1960'ta, 1970'te ve 1980'de askerlerin durumdan vazife çıkarması da dogaldı tabi. Onlar İttihat ve Terakkinin ardılları idiler. Agabeyleri hem asker hem siyasetçi idiler, ta ki M.Kemal'in "Siyaset yapacaklar üniformalarını çıkarsın" direktifine kadar. Tepki gösteren Kazım Karabekir'leri,Rauf Orbay'ları, A.Fuat Cebesoy'ları ve yaptıklarını biliyoruz.
Günümüz buyurganlarının sıgındıkları müdahalede Anayasa'nın 35'inci maddesindeki kısaca "Koruma ve kollama görevi" idi. Siyasilerin adam gibi yönetemedikleri ülkeyi kendini adam sayanların yönetmeye kalkmaları ve hep ellerine yüzlerine bulaştırıp biraz da kendi yerlerini ve durumlarını saglama alıp tekrar "Cici demokrasiye" yol vermeleri idi.
Daha düne kadar kendilerini dünyada tanrının gölgesi görenler,küçük dagları biz yarattık edasıyla aynı kışladaki yardımcılarını ve onların emeklerini yok sayanlar,görmezden gelenler şimdi başlarını ellerinin arasına alıp "Nerede yanlış yaptık" diye düşünmek zorundalar.
Bu kaos içinde bizim düşüncelerimizin belirleyicisi TSK'nın bizim yuvamız oldugu gerçegini gözden kaçırmamak olmalıdır. Buyurganlara olan kızgınlıgımız ve öfkemiz sagduyumuzu bastırmamalı.Ancak kangren olmuş sorunlarımız için de örgütlü mücadeleye devam etmeliyiz diye düşünüyorum. Saygılarımla.