Bu sayfayı yazdır

ŞAH VE MAT: BAY VECDİ GÖNÜL YENİ KABİNEDE YOK!

sah-mat

Assubaylar neler çekmedi ki ondan. TEMAD şubelerini her seçim öncesi ziyaret ediyor, gönül alıyor, vaatler veriyor sonra da unutup gidiyordu. Bize de üstüne bir bardak soğuk su içmek kalıyordu. Ne zaman ufukta seçim görünürse o zaman aklına assubaylar ve emeklileri düşüyordu. Onları sadece kolay kandırılan birer oy deposu olarak görüyor ve adeta AK Parti hükümetinin en kandırıkçı bakanı olarak görev yapıyordu.

İş artık o raddeye gelmişti ki, assubaylar ve emeklileri, kendisine çeşitli isim ve ünvanlar takmak zorunda kalmışlardı. Bunlardan bir tanesi “Vicdansız Gönül”dü. Bir diğeri ise “Milli Subay Bakanı”! Velhasıl söyledikleriyle, yaptıklarıyla tüm bu yakıştırmalar üzerine tam oturuyordu.

Görevi süresince Türk Silahlı Kuvvetleri’nde astları ezen ve her daim hor gören bağnaz yapıya asla diklenememiş, hep günü kurtaran ve adeta diplomatik duruşlarla vaziyeti idare eden birisi olmaktan öteye geçememişti.

Aslında Milli Savunma Bakanlığı sivil iktidarla ordu arasında dengeleri koruyan bir bakanlık olarak bilinir. Genelde buraya seçilen isimler suya sabuna dokunmadan vaziyeti idare ederek geçinirler. Fakat AK Parti iktidarının söylemlerini hatırladığımızda bizler, bu bakanlıktan da bir şeyler beklemiş ve ummuştuk. Bir şeylerin değişmesini dilemiştik.

Ordu içindeki adaletsizliklere de el atılacak, haksız uygulamalar aşama aşama giderilecekti. Türk Silahlı Kuvvetlerinde insanı ve insanlığı önceleyen yasalar uygulamaya konulacaktı. Askeri Ceza Yasalarında, Sosyal Tesislerde, Lojmanlarda, OYAK’ta ve özellikle de özlük haklarında pek çok iyileştirme beklentisi taşıyorduk. 2002 yılından bu yana bütün bu umutlarımızı taze tutmaya çalıştık. Fakat hesaplarımız ve beklentilerimiz hep boşa çıktı.

İktidar partisi olan AK Parti, biz assubayları da belli bir anlayışın temsilcisi, takipçisi veya kuyruk uzantısı bellemiş olmalıydı. Yoksa Adalet ve Kalkınmadan bahseden bir partinin özellikle emekli maaşlarındaki adaletsizliğe göz yumması mümkün müydü? Aynı süre görev yapan, aynı ortamları paylaşan ve sadece rütbeleri farklı olan insanlar arasında emekli olduklarında maaş olarak yaratılmış olan koca uçurumu nasıl tarif edebiliriz? Nasıl akıl ve mantık süzgecinden geçirip “bu doğru bir uygulamadır” diyebiliriz?

Bugün bir emekli kıdemli albay yaklaşık dört bin lira emekli maaşı alırken, emekli kıdemli başçavuşun bunun yarısını dahi alamadığını hangi adalete ve hangi kalkınmaya sığdıracağız?

Yirmi birinci yüzyılı son hız yaşadığımız bugünlerde assubaylara birinci derecenin dördüncü kademesinin verilmeyişini hangi sebeplerle insan haklarına ve memurin haklarına uygun olarak değerlendireceğiz?

Ya başlangıç derecelerimizi? Ya subaya tam, assubaya yarım takılan bröveleri? Yarın Uzman Çavuşlara da uçuş brövesinin çeyreği mi takılacak? Ortaçağdan kalma “subay ve general asil ve soylu sınıftır, geri kalan sadece asttır ve ordunun hamalıdır” anlayışını mı güdeceğiz? Oldu olacak, assubay orduevlerinin kapısına “Tom Amca’nın Kulübesi” yazalım, herkes mutlu olsun.

gnl1Bu son seçim döneminde Bay Vecdi Gönül, nasılsa, İzmir’den aday gösterilmedi. AK Parti’nin sahil stratejisi gereği Antalya’ya kaydırıldı. Antalya zaten CHP için kaybedilmek üzereydi. Orada kimin kazanacağı aleni belliydi. Buna rağmen Bay Gönül, orada çok yoğun tepkiler gördü. Esnafın tepkisi ilk yaşanandı. Ardından bir emekli assubay meslektaşımızın tepki ve protestosu yansıdı basına. Ayrıca AK Parti iletişim sayfasından pek çok assubay rahatsızlığını iletti hükümete.

İşin tuhaf tarafı ne biliyor musunuz? Bu Bay Vecdi Gönül, özlük hakları konusunu bu ülkede en iyi bilen adamlardan birisi. Buna rağmen, son olarak ne dedi, sizler de gördünüz…

Haksızlıklara karşı ordunun astlarını inatla ve onur dolu bir dirençle savunan, basında pek ender kalmış ve gerçek anlamda hümanizmi benimsemiş kalemlerden birisi olan Umur Talu’ya verdiği telefon röportajında, tam anlamıyla ağzındaki baklayı çıkarmış ve hangi zihniyetin temsilcisi olduğunu ayan beyan ortaya koymuş:

Devletin de bir hiyerarşisi var!” buyurmuş. İyi de devletin hiyerarşisinde kölelik kanunu falan mı var acaba ki, sevgili cafcaflı albayım emekli maaşının daniskasını alıyorken, assubaya fakir fukara maaşı bağlanıyor? Acaba devletin hiyerarşi kitabında “adaletli özlük hakkı” için hangi kıstas yer alıyor? Efendiler ve köleler kıstası mı?

Hangi mantık bize bu mantıksızlığı, bu haksızlığı ve bu ahlaksızlığı izah edecek? Sayın Gönül’den o savunduğu hiyerarşisinin ölçütlerini bekliyoruz! Biz de kendisini bu boşta kaldığı günlerde “insaf ölçütlerini” araştırmaya davet ediyoruz.

Bay Vecdi Gönül, 1970 yılından beri özlük işlerinin içindedir. Bu işi en iyi bilenlerdendir. Özlük haklarının mevkiye, konuma, rütbeye göre değil de emeğe ve alınterine ve yapılan fedakarlıklara göre belli bir izan ölçüsünde yapılması gerektiğini en iyi savunması gereken kişidir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde tahakkümün boyunduruğu altında yaşayan assubayların, uzman çavuşların, uzman jandarmaların ve sivil memurların koruyucu ve kollayıcısı olması gereken kişidir. Oysa Bay bakan, çok uzun görev süresince emir-komuta zincirinin göstermelik bir halkası olmuş ve “alındı/anlaşıldı”dan başka bir icraat eyleyememiştir.

Bu haliyle şunu söylememiz gerekir ki, babası merhum Mustafa Saffet Gönül, tüm yurdu ve halkını savunup Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kurarken, oğlu Vecdi Gönül; egemenliğin bağnaz kalelerini koruma yönünde eylemler icra etmiştir. Umarım bu yaptıkları nedeniyle, rahmetli babası onu affeder. Biz assubaylar ise onu hiçbir zaman affetmeyeceğiz!

Tüm bunlardan sonra şöyle söyleyebiliriz. AK Parti’de bağnaz yapıyı, ırkçılığı ve sınıfçılığı koruyup kollayan koca bir kale en sonunda düştü: Şah ve mat!

Sana güle güle demeyeceğiz Bay Gönül, çünkü bizi hiç güldürmedin. Paşa babaların ne dediyse onu uyguladın. Boyayıp, allayıp pullayıp bize satmaya kalktın. En sonunda da içindeki saklı duygularını açığa vurdun ve kimlere hizmet ettiğini net bir ifadeyle açıkladın:

Devletin de bir hiyerarşisi var!

Seni ve bize yaşattığın hayal kırıklıklarını asla unutmayacağız. Tarihimize altın harflerle not düşeceğiz. Torunlarının bile bunlardan haberdar olmasını sağlayacağız.

Diyeceğiz ki, biz şimşekler ve gök gürültüleri başlatacak koca bir rüzgar bekliyorduk ama çıka çıka fos bir osuruk çıktı!

Saygılarımı sunuyorum sayın eski bakanım.

*Kaynak gösterilerek ve yazar adı belirtilerek kullanılmasında bir sakınca yoktur.
Ögeyi Oylayın
(17 oy)
Aydın Kulak

Son ekleyen Aydın Kulak