Saygıdeğer Meslektaşlarım
Sürekli belirtiyoruz; assubaylar olarak tahsilimizi, müfredat programlarını, statümüzü bizler tayin ve tespit etmedik. Bir eksiklik varsa taleplerimizi dikkate almayan ön yargılı zihniyetin eksikliğidir! Verilen her görevi şartları zorlayarak yerine getirdik. En az sorumluluk alan arkadaşımızın bile normal görevleri dışında ek görevleri vardı. Tüm haksızlıklara rağmen ordumuza ve ülkemize sadakatimizi terimiz, kanımız ve canımızla ispatladık. Her kurum kendi personelini koruyup kollarken, bizim kurumumuz bizlere hiç bir değer yargısının kabul edemeyeceği sosyal, ekonomik ve insani haksızlıklar yaptı. Bizleri sadece göreve ve ölüme gönderirken hatırladılar!
Bu ön yargıların sona ermesi ve adalet taleplerimiz için ONUR MÜCADELESİ başlattık. Bu mücadelede temsilcimiz elbette TEMAD yönetimidir. TEMAD şemsiyesi altında Türkiye’nin örnek göstereceği bir STK olmuştuk. Hiç bir sivil toplum kuruluşunun bizler kadar bilinçli fedakar üyesi yoktur. Mücadelemiz, 1970 assubay eşlerinin protesto yürüyüşü ardından, hukuksuzluğa "artık yeter" diyen fedakar arkadaşlarımızın katıldığı 8-9 Ocak 1975 eylemleri ile doruğa çıktı. Bu eylemlerin sonucu adaleti sağlamak gibi kolay ve erdemli bir yol varken hiç bir değer yargısı ve evrensel hukukun kabul edemeyeceği keyfi cezalara uğradık. Susturmak için her şey yapıldı ama maddi olarak sussak bile yüreğimizdeki haksızlıklara isyanımız büyüdü.
1980 darbesinden sonra kapatılan TEMAY yerine 1984 yılında TEMAD kuruldu. Ancak yöneticiler tüzükte belirtilen amaçlarını gerçekleştiremedi. İhtilaller subaylara imtiyaz sağlarken, assubaylara tahakküme varan haksızlıklar devam etti. İletişim çağının nimetlerinden yararlanarak mücadelemizi yeniden başlattık. Vizyon olarak yetersiz olan yönetimlerden sonra,2011 seçimleri ile hepimiz için umut olacak şimdiki Sn. Keser ve ekibi tüzükteki amaçlara ek olarak hepinizin malumu onlarca vaatlerle göreve geldiler ve TEMAD tarihinin en büyük maddi ve manevi desteğini aldılar. Sosyal medyada başlayan, görsel ve yazılı basında devam eden rüzgar, fırtınaya döndü. Ancak, elbette kendilerinden mucize beklemediğimiz yönetim, kişisel hesaplarla mücadelede strateji hataları yapmaya başladı. Hatalarını akılcı taktiklerle düzeltmek yerine yeni hatalar yaptılar. Hâlâ daha hata da ısrar ediyorlar!...
Bu vaatlerin gerçekleştirilmesi yönünde hiç bir adım atılmadan, sonuçlar değerlendirilmeden, nedense bu site vasıtası ile kendilerine iletilen basın açıklama tekliflerini "olumlu gelişmeler var. Şikayet eder gibi anlaşılabilir" diyerek kabul etmeyen Sn.Keser birden, TV programlarında bizlere uygulanan hukuksuzlukları dile getirmek yerine maksadı aşan eleştirileri yüzünden Genelkurmay ile diyaloğu sonlandırdı. Çalışmaların askıya alınmasına neden olan kime hizmet ettiği belli olmayan ama bizlerle ilgili sosyal,ekonomik ve insani haksızlıklarımızı dile getirmekten uzak sonuçsuz basın açıklamaları, yürüyüşler takip etti. Son olarak çaresizlikten çare yaratma amacı ile uygulaması imkansız bugüne kadar sadece illegal örgütlerin başardığı ÖLÜM ORUCU kararı alındı. Teşkilatlarının önerilerine önem verilmeden alınan bu kararla da tabiî ki sonuç alınamadı!..
İZMİR belediye seçimlerine büyük önem veren iktidarın oy talebini çok iyi değerlendiren İZMİR NARLIDERE TEMAD yönetimi sayesinde, MSB "eylemleri durdurun, sorunlar çözülür" açıklaması yapılarak ölüm orucundaki vahim sonuçların ya da fiyaskonun önüne geçildi.
Biz, her şeye rağmen temsilcilerimizin arkasında olduk. Onlara verilen orduevi yasağına en ciddi tepkiyi bu sitede yapılan mail kampanyası ile verdik. Yöneticilerin şahsında derneğimize sahip çıktık ama istisna şubeler dışında özellikle de sosyal medyada emeğe saygısız yönetime adeta riyakarlık yaparcasına ahkam kesenlerin hiç biri iki dakikasını ayırıp bu kampanyaya katılmadılar. Onurlu binlerce arkadaşımızın yanında yer almadılar.
Yeniden seçilebilmek için kişisel hesaplarının, başarısızlıklarının, mücadele adına gönderilen milyonlarca liranın sorgulanmaması için bizzat bu yönetimin destek verip bilahare ödüllendirdiği kişiler eleştirenlere hakaretler, mesnetsiz suçlamalarda bulunarak toplumu ayrıştırdılar. Tarihinin en büyük maddi ve manevi desteğini alan yönetim yine tarihinin en büyük hayal kırıklığını, birbirimize tahammülsüzlüğü yarattılar. Sonuç ortada olmasına rağmen hala eleştiriye tahammül edemeyenler,sorunu yok sayarak kendilerini kandıranlar,seçimlerde yönetim listesinde kimler var, mücadele için normal gelirler dışında gönderilen milyonlarca liranın nereye harcadığını sorgulamadan oy verenler bu mazlum zümrenin vebaline ortaktır.
TEMAD yönetimi öz eleştirisini yaparak bu olumsuzluklardan ders alıp toplumu kucaklamak yerine yine polemiklerden medet umdu. Birbirimizi kandırmayalım, bakın çevrenize 1 yıl öncesinin umut, birbirimize tahammül var mı? Sorunlarımızın çözümü olan genelkurmay ile diyalog olmadan temsiliyet sağlanabilir mi?
Elbette vardır. Eleştiri mükemmele açılan kapının anahtarıdır. Olumsuzlukları yok kabul edip eleştiriye tahammülsüzlük gösterirseniz, sürekli amigoluk yaparsanız yeni olumsuzluklara davetiye çıkarırsınız. Hiç kimse eleştirilmeyecek kadar mükemmel olamaz!
Mücadele kimsenin tekelinde değildir. Buna rağmen mücadelede kendine rol biçenler hakaret, iftira içermeyen yönetimi muhatap alan yapıcı eleştirileri TEMAD’A ZARAR VERİYOR ALGISI YARATARAK önlemeye çalışanlar, tahammülsüzlük gösterenler var!
Ben şahsen bu yönetimin toplumu yeniden kucaklayacağına inanmıyorum, tesadüfen elde edilecek birkaç küçük iyileştirmeyi ben yaptım imajı yaratarak koltuklarında bizlerin sunduğu imkanlarla günleri geçirecekler benim temsilcim olamazlar. Umutlarımızı desteğimizi istismar edenlerin destekçisi olmak kendime ve mücadeleme saygısızlıktır.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Belirttiğimiz gibi bu yönetimden de mucize beklemedik ama "60 yıldır çözülmeyen sorunun çözümünü bu yönetimden beklemeyin" düşüncesine de katılmıyoruz. Beklentimiz olmazsa, yöneticilerin hedefi olmaz ise neyin mücadelesini yapıyoruz? Bunca emeğin, desteğin karşılığını beklemekten daha doğal ne olabilir? Ama bunları anlayamayanlar toplumu yeni arayışlara sürüklemiş ve örgütlü toplumun en kırılgan noktası olan umutsuzluğu yaratmıştır...
Eleştirilerin yapılmadığını, herkesin futbol takımı tutar gibi amigoluk yaptığını düşünelim, sorunlarımız bitecek mi?
Bunca yazı, bunca gayrete rağmen hâlâ amacımızı anlatamadıysak, bundan sonra anlatmak mümkün değil. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana sazı yuttursan az...
BU NEDENLE ZORUNLU OLMADIKCA YÖNETİMLE İLGİLİ ELEŞTİRİ YAPMAYIP MÜCADELEYE HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ DESTEĞİMİ VERMEYE DEVAM EDECEĞİM. BAZILARI DA ALKIŞLARINI BİRAZ KESSİNLER, KİMSENİN KİMSEYE HESAP VERME ZORUNLULUĞU OLMADIĞINA GÖRE HERKES YAPTIĞINI VİCDANINDA DEĞERLENDİRSİN YÖNETİMİN AYAKLARI YERE BASSIN,TEMENNİ EDERİZ Kİ BAŞARIRLAR O ZAMAN BİRLİKTE ALKIŞLARIZ.
Şimdilik hoşçakalın MOLA için izninizi istiyor hepinize huzur ve adalet dolu günler diliyorum.
Yorumlar
Temad ısrarlara dayanamamış blançosunu açıklamış şimdi iş bir falcı ya da mali tercüman bulmaya kaldı, bulduğumuzda neyin ne olduğunu blancoyu ibra eden delegemiz de üyemiz de bilgi sahibi olacak :-)
Tarih her olayı yazacak ve tanıklık edecektir...
Emekli Assubayların aidatları, Muvazzafların bağışları ve diğer gelirlerden oluşan, iki Trilyon gibi bir büyüklükle bahsedilen TEMAD bilançosunun uygunluğu konusunda TEMAD Genel Merkezi Yüksek Denetleme Kurulu raporunu yayınlamalarını Sayın Sami İnan, Sayın Nihat Pala ve Sayın Hasan Yıllar’dan, Ayrıca TAS-SEN üyesi olmaları nedeniyle TEMAD’dan ihraç edilen altı üyeye ilave olarak aynı gerekçelerle ben ve sayıları yüzü aşan TAS SEN delegeleri için de uygulanmasını Genel Merkez Yüksek Disiplin Kurulu Sayın Cevat Kılınçdemir, Sayın Hamit Gül ve Sayın Cemalettin Karakuş’tan rica ediyorum.
Sonuçta madem ki kurumuz; kurumumuzun kurulları görevini yapsın.
Hüseyin SAVCI: Ersen Gürpınar Abim, assubay davasına bir Ömür adamış, sabrını, çabasını, takdirle izlediğim, bu davanın öncülerinden biridir. Öyle sanıyorum ki Ersen abimi zorluklar değil, içinde Bulunduğumuz ve kendi kendimize oluşturduğumuz umutsuzluk ortamı yordu, bitirdi. Önce küçük guruplar halinde birbirimizle vuruştuk, şimdi TEMAD-TASSEN FETRET savaşları başladı, sağduyumuzu kaybettik. Kavgadan yana olanların sesi daha gür çıktı.
Asubayın assubayla savaşından kimin ne kazanacağını sorgulayanımız kalmadı.
Ersen Abi de pes dediyse....!
Yerden göğe haklıdır!
Levent Ulucan: Ismarlama yazı yazıp yazar olduğunu sananlar, Temad Davası diye Gnl. Bşk. Ahmet Keser' e kukla olanlar...TC Ersen Gürpınar Abi seni en yakın zamanda olman gereken yerde görmek dileğiyle, saygılar...
Mustafa LEVENT: Temad'ı yılın derneği seçen kamu-der adındaki dernek Temad'ı tarihinin en görkemli mücadele günlerinden birbirimizle ve muhataplarımızla kavgalı ortamına taşıyan sayın Ahmet Keser’e yılın STK başkanı ödülünü vermesini teklif ediyorum. Ersen ağabey emeğe saygısızlığın prim yaptığı bir ortamda başka ne bekliyordunuz.
Anlaşılan o ki; Ankara’nın kendine özgü siyasi iklimi, samimi olarak göreve başlayan derneğimiz yönetimlerine yaramıyor. (?) Erkence bozuluyorlar.
Bozulan bu yönetimler, yakın geçmişi hemen unutarak, “istifa çözümünü” de hatırlamıyorlar. Aksine, yine ve yine aday oluyorlar.
Bence, derneğimiz genel merkezi, diğer bir şehrimize taşınmalı. “Tebdil-i mekânda fayda var.”
Not: Amaç, “olumlu eleştiri” , “anlayanlar için”…
Çalışmalar bir dönem kesintiye uğramışken şimdi yeniden kaldığı yerden değişime devam edilmeye çalışıldığı görülmekte.
Assubaya olan bakışları Türk Silahlı Kuvvetleri de değiştirmek için elinden gelen çabayı en üst düzeyde göstermeye çalışmaktadır, 2006 yılından bu yana.
Genelkurmay Başkanının TEMAD Seçimlerini yakından izlemesi, seçilenlere mutluluğunu ifade etmesi, birlikte çalışma isteği ne yazık ki TEMAD yönetimince iyi yönetilememiş, görülüyor. Burada belki de Nisan 2012 zammı her iki tarafça iyi yönetilemedi.
Unutulmasın ki, bir ülkenin silahlı kuvveti diğer ülkelerce de izlenmekte, moral zayıflığı içinde bulunması belki de o ülkelerin bağlılarınca istenmekte, insanları mutlu edecek “basit” yeniliklerin önüne bu yolla geçiliyor bile olabilir.
T.C. ibaresinin bazı yerlerden kaldırıldığına, Türk adının ayaklar altına alındığına, Atatürk’ün izlerinin silinmeye çalışıldığına, Ne mutlu Türküm diyene, demenin sakıncalı hale geldiğine, vs.vs. pek çok şeyi günümüzde izlemekteyiz.
Bizim için Türk adını taşıyan her şey önemlidir. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) varlığımız için önemlidir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde olumlu yönde değişime açık olan sayılı, saygın insanların birbirleriyle sürekli diyalog halinde bulunması, çağın ve insanlığın bir gereği olan değişimlerin gerçekleşmesi için gereklidir.
Her kişinin, kurumun söyleyeceği şeyler mutlaka vardır. Ancak kurumlar, hele askeri kurum sivil yapılara nazaran daha sessizdir. Bu sessizlik hali istismar edilmemelidir. Diyalog kurulmalı, korunmalı ve de geliştirilmelidir.
Bugün basına yansıyan pek çok olayda TSK sessizliğini korumuş, pek çok olayın perde arkasını paylaşmamıştır. Ancak basına yansıyan, istismar edilen olaylardan bazılarının perde arkasındaki olumsuz şeyler bize de ulaşmakta.
TSK’nın mutsuzluğundan kimler fayda umuyorsa, yeniliğe onlar karşıdır da, denilebilir. Bu yeniliğe karşı oluş halini “her yerde, her rütbede” aramak, görmek gerek.
Laik Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmanın yolunu, ülkenin silahlı kuvvetinin mutsuz bırakılmasında arayanlar da olabilir.
Görüşmeye açık olan bir yer ile görüşmek gereklidir.
Haklar ile ilgili kimin ne yetkiye sahip olduğu, neleri yapabileceği, kurumların gerçekleştirebilecekleri yasal sorumluluklarını bilerek, nereleri TSK’nın, neleri Hükümetin yapmaktan sorumlu olduğu ve yapılanların hangi safhada olduğu, tıkanma varsa nerede olduğu iyi tespit edilmeli. Bunları tespit etmek için ise diyalog hali önemlidir.
TEMAD İzmir İl Başkanlığı iyi bir diyalog hali yakalamıştır. Bunun geliştirilmesi, sürdürülmesi önemlidir.
Camiamız bu mücadelede oldukça da yıpranmış görünmektedir.
Bu yıpranma hali; iyileştirmelere olumsuz bakanlardan kaynaklı olarak, üst kademelerde yetkileri dâhilinde iyileştirme yapmak isteyenlerde de olabilir.
Bunlar, karşılıklı dayanışma ile diyalog ile moral ile aşılabilir.
Son on yıllık mücadelemizde birlikte çalıştığımız, Sayın Ersen Gürpınar’ın “Mola” başlıklı yazısı iyi değerlendirilmelidir.
Saygı ve selamlarımla…