×

Uyarı

JUser: :_load: 2207 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.

JUser: :_load: 3208 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.

Atılan yanlış adımlar ile başlayan yolda diger adımlar da yanlış olur.

Vurup geçemeyenler, vururken vurulanlar, vurduranlar, vurdurtulanlar gibi şimdi diz çökme durumuna geçerler sayın Keser.

Mevcut Türkiye'nin, mevcut anayasasının, bilenen gerçeklerini okuyamayan liderler sınıfını ters yollara sokarak, acılar çektirirler.

Aracılar ile görüşme yollarını arayarak, gizli kapı çalmak ve red yanıtını almak gerçekten daha acı olmalı!

Bilinen arkadaşlarımızı o günlerdeki diz çökme yaklaşımının yazılarını, lider vasıflarında birini derhal müdahale etmesi gerekmiyor muydu?

Atılan yanlış adımların, yanlış adamlarla alınan yolun sonucu belli.

Kazansanız da bu seçimi ne vereceksiniz arkadaşlarınıza boş umutlardan başka?

YANLIŞ ADIM VE YANLIŞ ADAMLAR İLE SONUNU HAZIRLAYAN LİDERLERİ TARİH YAZMIŞTIR!

Ayak oyunları denediniz İstanbul'da, suç üstü oldunuz, belgeli ve resimli, üzücü..

SALDIRI, KÜFÜR, YALAN, İHRAÇ ile yol alıyorsunuz. Ankara çıkışlı bilinen üçlü sac ayaklarından dogma merkez onaylı yaklaşımlar. Tarihin hiç bir döneminde bu sınıf bu kadar birbirlerine bu denli tahammülsüz olmamıştı sayenizde...

Size iki mektup yazılmıştı sayın Keser bir hatırlayın, imza benimdi ve ikili bir karar ile tamamen uzlaştırıcı bir iyi niyet yaklaşımı idi. Yanıtınız, KURUMSAL KİMLİGİMİZİ ZEDELER...

İşte bu kadar.

Kişileri birbirbirleri ile MAHKEMELEŞEN durumuna soktunuz.

Bir delegeniz sadece soruyor ve blanconuzu açıklayın ve istifa ediniz derken MAHKEME kapısında kendini buluyor ve SORUŞTURMAYA GEREK YOK noktasında davayı Keser kaybediyor!

Genel merkez şuursuzca trilyonları olmadık yerlerde ve özel kayak merkezlerinde harcamaktadır. Üç yıldır kuru söz ve tv de yaptıkları Showlar ile hepimizi kandırmaktadırlar... Kartalkaya, Hilton ve gittikleri her yerde orduevi yerine lüks otellerde kalarak paraları harcamaktadır. Amacın hak almak mı şovmenlik mi merak ediyorum, Eyy KESER, sen nesin pasa mı, baş kesen mi işine gelmeyeni denetliyor, hesap sorana bilgisayar hediye edip, para yardımı ediyor gibi yapıyorsun ki susturmaya çalışıyorsun. Kral çıplak, bırak bu ayakları, meslektaşlarımıza göster bilançoları görsünler trilyonlar nereye gitti. Bizim paramız, kanımızın parası boşuna ve yersiz, harcayana helal olmaz, ben sana buradan soruyorum trilyonların hesabını, bilançosunu açıkla. 1200 lira maaş için 301 kişi can verdi. Sen trilyon harcadın camiamıza ne verdin açıkla, ey Keser seni buradan istifaya davet ediyorum!"

Saygılarımla

Şeref ALKOÇ ***

YOK YOK BU İŞLER ARTIK BÖYLE GİTMEZ...

BU DÜZENİ DEGİŞTİRMELİYİZ.

BİZLERİ BU NOKTAYA TAŞIYAN DÜZENBAZLARLA SAVAŞACAGIZ..

ASLA KANUNLARIN DIŞINDA YOL İZLEMEYECEK,

HAK VE HUKUK YOLLARINI İZLEYECEGİZ..

İŞİMİZ TAVİZ İSTEMEK DEGİL,

ADALETİN TESİSİNİ SAGLAMAK OLACAKTIR..

ZORLA SİSTEMİ SÜRDÜRENLER İLE SAVAŞACAK,

ADALET TERAZİSİNİN ENDAZESİNİ DÜZELTECEGİZ..

Bu mücadelenin seyredeni degil, tam anlamı ile içinde olan ve Temad 'a akan dereleri kuruttunuz!

Sosyal medyayı tanımadınız!

Yazan çizenlere tavır aldınız!

Olumsuzlukları gizlemek adına gündem değiştiren ahlaksızlara kol kanat gerdiniz.

Her şey para ve servet değil; bunlardan önce onur, dürüstlük, insanlık ve paylaşım gelir!

Bunun tesisi için ne gerekirse yapılır. Adaletin tesisi ve paylaşımın temini için hiç bir eleştiriden çekinmeden ne gerekirse bu sınıf için yapılmalıdır.

Saygılarımla..

Atilla ABAYLI

SEÇİMLERDE;

Eylül 28, 2014

Adaylar, Başkan Ekibi olgusundan vazgeçilmelidir.

Yönetimde görev alacakların,

çarşaf liste ile,

gerçek bilinçli ve cesur olan arkadaşlarımıza ihtiyacımız vardır.

Her ortamda,

yazıları ve söylemleri ile kendini kanıtlamış arkadaşların,

bizleri temsil etmelerine ihtiyacımız vardır.

Başkanın oluşturacağı,

“seçip, önereceği ekip” başlangıçta taraflıdır.

Başkan'ın fikrinde, Başkan'ı destekleyici arkadaşlar olacağı kaçınılmazdır.

Bugüne kadar deneyimler onu göstermiştir ki,

Başkanı her şartta destekleyenlere fırsat verilmemelidir.

Bu Genel Kurula ait bir etkinliktir.

Başkanın her dediğine evet demeyen,

gölgede kalmayı sevmeyen,

fikrini serdeden, kollektif yönetimi benimseyen arkadaşlara

yönetimde görev verilmelidir.

Yönetimde görev alacak arkadaşlardan,

kendi fikrini, makaleleri ile, söylemleri ile ortaya koymuş kaç arkadaşımız var?

Yönetimde görev alacak arkadaşlarımızın,

okumayı seven,

bilinçli, araştırmacı arkadaşlar olmaları şarttır!

Karşı fikirde olanlar istifaya zorlanmamalıdır.

Veya, etkisiz kılınmaya çalışılmamalıdır!

Bu, sulta olgusunu da beraberinde getirir.

Yönetimde görev alacak arkadaşlar,

gerçek liyakatlı,

mücadelede kendini kanıtlamış,

yazımları ile, uygulamalardaki önder kişiliği ile,

kendine güvenli ve güven veren kişilerden seçilmelidir.

Bu nitelikleri taşıyanlar,

Genel Kurul takdirleri ile,

Genel Kurul'da çarşaf listeye aday olmalıdırlar.

Daha etkin arkadaşlar belirlenir ise,

yöneticilerin Ankara'da ikamet şartı kesinlikle kaldırılmalıdır!

Belli günler etkinlik toplantıları yapma kararı alınmalıdır.

Yönetimde görev alacak arkadaşların,

lisanlı, gerçek eğitimli olma şartı getirilmelidir.

Yönetim kararları,

bilinçli ve etkin bir ekip tarafından sağlanmadıkça etkili olamayız.

Sorumluluğu kollektif hale getirmedikçe,

lider etkinliğinden soyutlanmadıkça,

uygulama ve yönetim kararlarının,

lider etkili,

sulta kokulu olacağı kesindir!

 

Mehmet KAYALI

Sayın KAYIKÇI,

Röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için öncelikle teşekkür eder, başarılar dilerim. Cevaplarınız imla hatalarına dahi dokunulmadan aynen yayınlanacaktır. Sitemizin amacı tarafsız bir şekilde toplumumuzun Başkan adaylarını tanımasına katkıda bulunmak ve adayların kendilerini tanıtmalarına imkan sağlamaktır.

Camiamızın duayenlerinin bin bir emek ve zahmetle kurup bu günlere getirdiği bu mekânda kardeşlerimizin bilgilenmesine vesile olduğunuz için size ve sitenize ben teşekkür ederim.

  • Soru : Cavit KAYIKÇI kimdir, kısa bir öz geçmişinizi alabilir miyim?

1967 yılında Çankırı’da doğdum. 1985 yılında Çankırı Astsubay Hazırlama Okulundan, 1986 yılında da Tuzla Piyade Okulundan mezun olarak başladığım meslek hayatımın ilk 3 yıllık kısmından sonraki dönemi Karargâhlarda Kurmaylar arasında geçti. Yüzlerce sayfalık Devamlı talimatlar, binlerce sayfalık planlar arasında geçti ömrüm. O bilgi birikimimle ve donanımımla bu camiaya yol haritası oluşturabilecek ender kişilerden biriyim.

ASP, PHP, FRONTPAGE, C, FALSH, WORD, EXELL, POVERPOİNT bilgisayar bilgisi,

NLP, BEDEN DİLİ, RENK DİLİ, MOTİVASYON, LOJİSTİK, SÜREÇ YÖNETİMİ, KRİZ YÖNETİMİ, PSİKOLOJİK HARP, 6 SİGMA, TKY gibi kişisel gelişim bilgilerine haizim.

  • Soru : Emekli olduktan sonra herhangi bir uğraşınız oldu mu, halen bir uğraşınız var mı?

Milli Emlak, 2B, İski, Tedaş, Tapusuz Araziler, Tapu tahsis Belgesi olup Tapu alamayanlar, Toprak Tevzi Tapusunu Tapuya çeviremeyenler, İmar Planında yeri yeşil alanda kalan veya olması gerekenden daha az imar alanlar, Hazine Arazisi satın almak, kiralamak, İrtifak hakkı tesis etmek isteyenler bu işleri yasal yönden mevzuata uygun olarak yapmak isterlerse İstanbul’da Emlakcılar vasıtası ile bana ulaşır ben de Kanuni mevzuat bilgimle danışmanlık yaparım. Çoğu zaman Avukatlar da bu konuda benden Danışmanlık hizmeti alırlar. Bu bilgi birikimimle her Şubeye bedelsiz olarak arazi kazandırmayı planlıyorum. Görev sürem bitmeden her şubenin kendi binasında kira vermeden oturması tek arzumdur.

  • Soru : TEMAD Yönetimi tek başına yapılacak bir iş değil, kimlerle birliktesiniz, kimlerle çalışıyorsunuz, çalışacaksınız?

Bu konu benim çok sık karşılaştığım bir soru, ama ben de bu soruya genelde soruyla cevap veririm. En iyi ekip bende diyerek seçilen Sn.Ahmet KESER’in yola çıktığı 8 kişinin ortak imzası ile Sn. Ahmet KESER’e rağmen Olağanüstü Genel Kurula gidilmedi mi? Tarihi Liderler yazar. İyi bir Lider sıradan insanlarla tarih yazar. Ben bunu bilir bunu söylerim. Bana destek olan önceki FOÇA Şube Başkanım sabahtan akşama kadar denetlenerek, olmadı bilgisayar hediye edilerek, olmadı mahkemeye verilerek türlü cefalar ödettiriliyor. Onları koltuk hırından gözü dönenlerden korumak adına listemi deşifre edemem. Sn.Adnan Fuat ÖZDEMİR bir yazısında diyor ki; İstanbul İl Başkanı Sn.İbrahim KOLDAMCA’nın tek suçu Cavit KAYIKCI ile yan yana poz vermek. Koskocaman İstanbul İl Başkanına bir poz için bunu yapanlar listedeki dava arkadaşlarıma neler yaparlar varın siz düşünün. Son gün son saate kadar listemde kimler var bir ben bir Allah bir de listemdeki dava arkadaşlarım bilecek.

  • Soru : Başkan Adayı olduğunuza göre TEMAD Tüzüğünü çok iyi incelemiş olmanız gerekir, tüzükle ilgili görüşlerinizi alabilir miyim?

Başkan Adayı olduğum için değil ömrüm Kurmayların arasında geçtiği için bilmem gereken şeyi bilmem gereken oranda bilmeden yola çıkmam. O bakımdan tüzüğü biliyorum. Onun dışında Dernekler Kanunu, Medeni Kanunun Derneklerle ilgili bölümü, Dernekler Yönetmeliği ve TEMAD Kuruluş Kanununa da vakıf olduğum camiamızda bilinir.

Tüzük çok uzun, çelişkilerle dolu, acilen az ve öz bir tüzük yapılmalı, çelişkiler kaldırılmalı. Uzun tüzükler kalmadı şu anda Dernekler Dairesinin yaptığı çok kısa standart bir tüzük örneği var. Birkaç satır eklenerek o tüzük TEMAD’a da çok rahat uygulanabilir. Askerlikten kalma alışkanlıkla yazılmış, bir önceki satırda söylediği ile bir sonraki satırda çelişmiş bu tüzüğün neresini savunayım? Çok söz çok çelişki doğurur. Az ve öz kesin hatlı olmalı tüzükler.

  • Soru : Hepimizin gözlemlediği ve rahatsız olduğu bir husus var, toplumumuz darmadağın ve maalesef birbirleri ile sürekli çatışma içinde bir görüntü veriyoruz. Bu durum bana göre en büyük sorunumuz. Kendi aramızda birlik sağlayamadan başarı zor, hâttâ imkansız. Bu konuda bir çözümünüz var mı?

Herkesin her şeyi düşündüğü anda hiç kimse bir şey düşünmüyor demektir. O balkımdan farklı sesler çıkması davamızın önünde engel değil fırsattır düşüncesindeyim. Her düşünceye hoş görülü olmamız gerekir içimizi acıtsa bile. PES furyası çıktığı zaman Assubaylar zücaciye dükkanına dalar gibi Sosyal Medyaya daldılar. Uzun yıllar da o ötenaziden kurtulamadılar. O zamanlar demir tavında dövülür öyle yapmayın şöyle yapın dediğim hiçbir öneriyi dinlemediler. Demiri tavında dövmek yerine beni dövmeyi linç etmeyi tercih ettiler. O dönemde çarşaf çarşaf yapılan @Fx_iyi spam çağrıları bana yapıldı. Çoğu Astsubay bana Facebooktan yazardı abi bana Twitter’i öğretirmisin. Ben de öğrenip ne yapacaksın dediğimde @Fx_iyi denen bir hain varmış onu spamlayacağım derdi. Beni spamlamak için benden Twitter öğrenen yüzlerce binlerce Asssubay vardır. Onlara Twitter öğretirken @Fx_iyi benim demedim bile. En büyük keyfim en kötü bilindiğimde en iyi olmaktır. Size yanlış yapanları bağışlarsanız, size kötülük yapanlara iyilik yaparsanız, sizi kötü bildiklerinde, hain sandıklarında siz adam gibi adam olursanız kalplere hükmedersiniz. Vicdanlara hükmedersiniz. Çevrenizde az insan olur ama etten kemikten sizden bir parça olur.

  • Soru : Sorunlarımız çok, sizce temel sorunlarımız nedir? Öncelik sırası ile belirtir misiniz?

Bence en temel sorun çoğunluğun muzdarip olduğu sorundur. Bu açıdan bakıldığında 2 ve 3.Derece, Malulen Emekli olan meslektaşlarımızın durumu bana göre en öncelikli sorundur.

Bundan sonraki en önemli sorun ise çalışırken aldığımız maaşın emekliliğe yansırken üstlerimizle aynı oranda yansımamasıdır. Bir kesim çalışırken aldığı maaşın %85’ini alarak emekli oluyor ise %84 almamız haksızlıktır. Bu konuda birebir yansımadan yanayım. Derecesi, Kademesi, makam tazminatı, kadrosuzluğu ve dahası nasılı beni ilgilendirmez. Yıllar önce zaten ast üstünden çok maaş alamaz diye maaşımız düşürüldü. Aynı oranda yansısa bile biz zarardayız ama birebir yansıması konusunu her ortamda ifade ediyorum.

Bir sorun daha var ki bana göre o sorun da bu iki sorundan çok daha önemli bir sorundur. TEMAD Yönetiminin Ülke sorunlarına karşı ses çıkarmamasıdır. Çözüm süreci oldu tık yok, Çözüm sürecinde sözde suça karışmamış teröristlere iş aranma noktasına gelindi tık yok. 900.000 Suriyeli besliyoruz tık yok. Bayrak indiriliyor tık yok. Yolsuzluk yapılıyor tık yok, Polisler sürülüyor, Hâkimler sürülüyor, Savcılar sürülüyor tık yok. HSYK kanunu değişiyor tık yok.  Irak düştü, Suriye can çekişiyor, sıranın Türkiye’ye geldiğini sokaktaki çocuk bile biliyor ama mevcut TEMAD Yönetiminden Ülkenin sorunlarına karşı duyarlılık görmek mümkün değil buna mukabil AKP’nin seçim Kongresinde baş köşedeler. Bir STK olarak toplumsal duyarlılık gösterememek de en büyük sorunlardan biridir diye düşünüyorum. Kısa bir zaman geçecek hakların canı cehenneme Ülke elden gidiyor diyecek noktaya geleceğiz.

  • Soru : Bu güne kadar gelen yönetimler, basın açıklamasından, yürüyüşlerden açlık grevlerine kadar bir çok yolu denedi, başarı için siz nasıl bir yöntem izleyeceksiniz, farkınız ne olacak?

Okunu hedefinden daha uzağa atan okçu hedefine isabet ettirenden daha başarılı sayılabilir mi? Ya da hedef karşındayken sağına, soluna ve hatta arkana ok atarsan o hedefi vurma imkanın olur mu? Ben hak alma çabası verdim bunlar bu çabaları engellediler.

PES tişörtü sattıklarında öldüm öldüm dirildim ömrümden ömür gitti böyle hak mı alınır diye bas bas bağırdım ama bu camia onları alkışlarken beni lanetledi.

Mızıka çaldılar konser verdiler böyle hak mı alınır dediğimde yine onları alkışladılar beni lanetlediler.

Ben yürüyüş yapalım dedim Buyurun 4 Temmuz 2012’deki bir çağrım http://assubaylarsahlaniyor.blogspot.com.tr/ onlar şimdi sırası değil PES tişörtü giyeceğiz öyle eylem yapacağız dediler.

Gittikleri yerlerde de dediler ki; ‘’bizim camiamız yaşlı bu insanları niye yürütelim bilboardlara afiş asarız iktidarın gözüne sorunlarımızı sokarız’’ bilboordlara afiş astılar ama o afişte sorunlar yoktu Nazan ÖNCEL konseri vardı. Sonra da siz yaşlısınız yürüyemezsiniz dedikleri kişilere yürüyemezseniz ölün dercesine ölüm orucunu reva gördüler. Siz yaşlısınız yürümeyin ilanlarla derdimizi anlatalım dediklerini unutup İstanbul’dan Ankara’ya 94 yaşındaki Üsküdarda’ki bir abimizi getirip ölüm orucu dümenine alet ettiler.

Tüzükte olmayan Dünya Assubaylar günü için Nazan ÖNCEL’i bir saat dinleyebilmek üzerine bilboardlara milyarlarca liralık afiş asanlar seçim günü 10 gün her türlü afiş asmanın serbest olduğu günde dağa taşa afiş asıp sorunu anlatmak yerine dümenden ölüm orucu tutup Türkiye’ye Assubayları rezil ettiler. Millet bi taraflarıyla güldü saat 11:00’de başlayıp 16:00 da sona eren tekne oruçlarına. Bunlar bu haliyle hak alsa asıl o işte bir yanlışlık olurdu.

Benim bunlardan farkımı seçilmeden de camiamızca anlaşıldı ve kabul gördü sanırım.

  • Soru : Seçildiğiniz takdirde öncelikleriniz neler olacak?

Seçilir seçilmez beş yıldızlı bir otelde yemek vereceğim, ondan sonraki hafta bana destek olanlarla Kıbrıs’ta bir hafta tatile gideceğim. Bana oy veren Şubelere 5000’er bin lira borç vereceğim durumları müsait olduktan sonra öderler herhalde, ödemezlerse de canları sağ olsun. Seçildiğim günden itibaren üç yıl boyunca her hafta bilgilendirme veya istişare toplantısı adı altında Şube Şube dolaşacağım, bir dahaki dönemde seçilebilmek için elimden geleni yapacağım, üç yıllık başkan olma şansı tüzükten kaldırılamamıştı ilk fırsatta onu da kaldırıp mahşere kadar başkan olmak için elimden geleni yapacağım desem daha çok oy alırım herhalde! ama seçildiğim zaman TEMAD’ı 2847 sayılı kanunda belirtilen amaç olan ‘’ Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılanların askerlik mesleğine ilişkin ortak anılarını yaşatmak dayanışmalarını devam ettirmek, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak’’ çizgisinde yöneteceğim. Dayanışmaya, kaynaşmaya, yardımlaşmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var sanırım. Hak alma adı altında pervasız konserler düzenlenebiliyor ama aşırı borçlanma sorunundan 13 bin lira bulamayıp intihar eden bir kardeşimize delikli metelik veremiyorsak ne o hak lazım bu camiaya ne de o lale devri eğlenceleri.

  • Soru : Haklarımızın teslim edilmesinde iki önemli aktör var, Genelkurmay ve Siyaset (İktidar Partisi – hükümet ) Bu iki aktörle ilgili daha önceden uygulanan yöntemlerden farklı  nasıl bir ilişki yürütmeyi düşünüyorsunuz?

Ben zaten bahsettiğiniz bu iki tarafla da ilişki halindeyim. Bu iki tarafla da yürüyen ilişkilerimiz var. Onlarca defa Sn. Genelkurmay II. Başkanımız, birkaç defa Sn. Genelkurmay Başkanımız ile görüşmelerim var. İktidar kanadında sayısız aktörle görüşmelerim var. Seçilmiş olmam veya seçilmemiş olmam bu ilişkinin yönünü tayin etmez. Seçilirsem camiamız elimi kuvvetlendirmiş olur hepsi bu.

  • Soru : Siz 22 Ağustos 2013 tarihinde yapılan Genel Kurulda Genel Başkan adayıydınız, aidat ödemediğiniz için adaylığınız engellendi. Yanlış hatırlıyorsam düzeltin, eski Başkan Sayın Mustafa EROL’un adaylığı da aynı gerekçeyle geçersiz sayıldı. Tüzükte var olan bir maddeye dayandırılıyordu bu gerekçe. Siz dava açtınız, Genel Kurulun iptalini istediniz,  aynı zamanda Dernekler Masasına başvurdunuz. TEMAD incelemeye alındı.  Derneğin kapanmasına varacak bir davaydı ve siz bu trajik sonu ister gibiydiniz. Dava sonucu ne oldu, TEMAD kapansaydı bu ağır bir vebal olmayacak mıydı?

Evet burada kamuoyunda bir yanlış anlama var ve o yanlış anlama sizin sorunuza da yansımış. Benim elenme gerekçen diğer Başkan Adayları gibi aidatı ödememek veya geç ödemekten dolayı değil. Bu sorunuz vesilesi ile bu durumun düzelmesine katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederim. Beni sen üyesin ama Delege değilsin diye elediler. Tüzüğün 46/3’üncü maddesine göre de Genel Başkan Adaylarından Delegelik şartı aranmaz.

Bu vesile ile benim TEMAD kapanması için dava açıp açmama konusunun açıklığa kavuşturulması için bu soruya ayrıca teşekkür ederim.

Ben eğer TEMAD’ın kapanması için bir dava açmış olsam bunun tarih ve sayısı olurdu. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde açılmış olan böyle bir dava bulan var ise bir yıllık maaşımı bağışlayacağım. Bu ropörtaj tarihinden önce birisi bulsun bu davayı camiamızla paylaşsın. Benim TEMAD’ın kapatılması ile ilgili açtığım bir dava yok.

Genel Kurul İptal Davasına gelince; Ben Genel Başkan Adayı oldum ‘’sen üyesin delege değilsin Adaylığını kabul etmeyiz dediler’’. Bende tüzüğü gösterdim 46/3 maddeye göre bu hakkım var dedim. Onlar da bize işimizi öğretme dediler. Adaylığımı işleme koymadılar. Adaylığımı işleme koymadıkları için Dilekçemi aldıklarına dair kanıt istedim bir suretini imzalayıp bana verin yada kendi el yazınızla sayı numara vs verin dedim onu da vermediler. Bunun üzerine Polis çağırdım ama Polis biz Genel Kurula giremeyiz dedi. Bende döndüm Genel Kurula ‘’ben aday oldum işleme koymadılar işte bu evraklar da kanıtı’’ dedim evrakları fırlattım çıktım. Bu mücadelenin devamında dava açmasam kendime saygımı kaybederdim.

Dernekler Dairesinin Denetlemesine gelince; Ben Genel Kurul İptal davası açtığım günün ertesinde 90’dan fazla Şubeden sadece benim üyesi olduğum FOÇA Şubesi göz dağı verilircesine sabah 09:00’dan Akşam 17:00’ye kadar Denetlendi, bu Denetlemede hiçbir yetkisi olmayan Naime ÖZEREN’in eşi Faruk ÖZEREN’de katıldı.

Onlar benim Şubemi bana kas gösterircesine sabah 09:00’dan Akşam 17:00’ye kadar Denetledi. Bunun karşılığında ben onları 4 ay yaklaşık 120 gün Denetlettirmişim 229 sayfa rapor hazırlanmış çok mu? Bence çok değil, Denetlemenin baştan savma yapıldığını düşündüğüm için Dernekler Dairesi Denetçisini de, Dernekler Daire Başkanını da Savcılığa verdim bilirkişi ile Derneğin yeniden Denetlenmesini talep ettim. Ben TEMAD Başkanı olursam 365 gün her Şube Başkanımız, her Delegemiz, her Üyemiz ve hatta her Meslektaşımız 7 gün 24 saat beni Denetleyebilir, Denetlettirebilir bundan onur duyarım.

  • Soru : Sizin Genelkurmayda bir görüşmeniz oldu. Toplumumuzda genelde olumsuz tepki gören bu görüşme hangi ihtiyaçtan doğdu? Bu görüşme nasıl oldu, nasıl gerçekleşti, randevu talebinden başlayarak detaylı anlatır mısınız?

Genel kurul İptal Davasının duruşmasında ben ve TEMAD Avukatı vardı sadece, her ne hikmetse o davanın içeriğinden bir bölüm birileri tarafından servis edildi. O bölümde Sn.Ahmet KESER’in Genelkurmay Başkanına meydan okuması vardı. Ben davada kendimi savunurken bu meydan okumanın tüzük dışına çıkmak olduğunu ifade ettim. Sn. Turgay İYİALKAN ve Sn.Ayhan BAYIRLI bunları biliyor musunuz diye bir manşet attı. O manşetlerin altında da şahsıma linç kampanyası başlatıldı. Her türlü hakaretten sonra bir de bu şahsa 76 milyon çocuğu diyelim şeklindeki yorumlar karşısında Genelkurmay’a mektup yazdım sizin yüzünüzden 76 milyon çocuğu olmak zorunda mıyım? Adli müşavirliğiniz var kendi hakkınızı kendiniz koruyun şeklinde. Bu mektuba cevap verilmedi. İlerleyen zamanda onlarca mektup yazdım defalarca telefonla aradım süreç çok da kolay başlamadı.

  • Soru : Kurumsal bir kimliğiniz yoktu, hangi sıfatla bu görüşmeyi yaptınız?

Birileri hak alma adı altında başka birilerine 76 milyon çocuğu dedirtme kampanyası başlatırsa orda hiç kimse kurumsal kimlikten bahsedemez. Bir kuruma meydan okuyan Sn.Ahmet KESER, kendini savunmayan Genelkurmay Başkanlığı küfürü yiyen benim. O dönemde görüşme bu şartlardan doğdu. Ben hazır randevu almışken fırsat olursa davamız hakkında da görüşme olabilir niyetiyle Sn.Mustafa EROL ve Sn.Bülent CİVAN’ı da davet ettim. Sn.Mustafa EROL katılamadı. Sn.Bülent CİVAN katıldı.

Kurumsal kimlik konusuna gelince TEMAD 2847 sayılı kanunla kurulmuş bir Dernektir. O kanun da TEMAD’a hak alma yetkisi vermediği gibi, sadece ‘’Askerliğe ilişkin ortak anıların yaşatılması’’ yetki vermiştir. Onun dışında kendini davsına adayan herkes her makam ve mevki ile görüşebilir. Hakkımı almak için kimseden icazet beklemem. Gereği neyse yaparım.

  • Soru : Bu görüşmedeki amacınız neydi?

İlk görüşmedeki amacım Dava içeriğinin sızdırılıp benim hakkımda linç kampanyası başlatan TEMAD Yönetimi ile Genelkurmay Başkanlığı arasındaki sorundan benim zarar görmeme arzumdu ancak ilk görüşmede Genelkurmay Başkanlığının Astsubaylara bakış açısının anlatıldığı şekilde ön yargılı olmadığını gördükten sonra hak alma konusunda bana destek olacakları izlenimini edindim. Başlangıçta farklı bir amaç vardı, şu an farklı bir amaç var. Başlangıcı benim kişisel mağduriyetimdi. Şimdi hak alma amacına yönelik görüşmeler.

Vur vur inlesin Genelkurmay dinlesin diye meydanlarda bağırıp çağırıp diz çöktürme seansları düzenlemekten daha kolay bir şey var. O da Genelkurmay Başkanlığı ile diyaloğu en iyi olan Adaya yetki verip onun vasıtası ile sorunları ilk ağızdan iletip çözüm aramak. Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali üç yıldır dağa küssünüz üç yılda 2 ve 3.dereceden emekli olan birinin 36 milyar zararı var. Bu açıdan bakıldığında Dağın ne kaybı var? Üç yıl daha bunlara yetki verirseniz kaybımız 72  milyar lira edecek bu hemen hemen yarım daire parası demek, hak mı? reva mı? Yıkılan yuvalar, çocuğuna harçlık veremeyen babalar sizlerin Genelkurmaya diz çöktürmenizi mi beklesin? 3 yılda diz çöktüremediler. 3 yıl daha başa gelirlerse 6 yıl heba olacak. Bu gün Genelkurmay Başkanlığı nezdinde hatırı sayılır bir değerim var. Yarın Komuta Kademesi değişirse ki 3 yıllık dönemde mutlak değişecekler ben de o kapıdan içeri giremezsem haklarımızı kimden nasıl alacağız?  Bu dönem bana yetki verin sonra mahşere kadar kime yetki verirseniz verin. Bu fırsatı kaçırırsak tarih bizleri affetmez. Bu dönemin de telafisi olmaz. Ben hiçbir yetki olmadan yetki verdiklerinizin fersah fersah önünde koşarak hak alma mücadelesi veriyorum. Bir de elimde yetkiyle neler yapabilirim varın sizler düşünün. 220.000 kişi bir yanda ötenazi yaşıyor, ben öbür yanda hak alma aşamasında tarih yazıyorum. Sonuçlar elde edildiğinde neler yapabildiğim ortaya çıkacaktır.

  • Soru: Genelkurmayın genel anlamda bu tür bireysel görüşmelere açık olmadığı bilinir. Sizce, sizi muhatap almalarındaki sebep neydi?

Bu benim meziyetlerimden, liderlik özelliğimden, çok zeki olmamdan, karakaşımdan kara gözümden kaynaklanmıyor bu mevcut Komuta Kademesinin adam gibi adam olmasından kaynaklanıyor. Dava arkadaşıyız meslektaşız can ciğeriz diyenler bana 76 milyon çocuğu olmayı reva görürken Orgeneral rütbesine gelmiş gelebilecek başka bir rütbe kalmamış insanlar adam gibi davranıyorsa ziyaretlerine gittiğinde koridorda karşılayıp dönüşünde asansöre kadar uğurluyorsa bu benim meziyetim değil onların adam gibi adam olmasının eseridir. Onları tanıdığımda anladım ki hak alma konusunda bizim yanımızdalar. Doğru ve mantıklı projelerde Emeklilerle ilgili mecburiyetleri olmasa da bize destek olabilirler. İyi bir uyum sağladık, defalarca görüştük, tekliflerimizden kabul edilenler, devam edenler var.

  • Soru: Görüşmeden ne elde ettiğinizi düşünüyorsunuz, kişisel veya toplumsal anlamda bir yarar sağladı mı?

Bu görüşmelerin kişisel anlamda bana bir faydası yok, günde üç öğün yemeklerden sonra tok karna camiamızca lanetleniyorum. Ajan yerine konuyorum, muhbir yerine konuyorum, saymakla bitmez benden götürdükleri. Ama herkese, her şeye rağmen ben bu görüşmeleri artırarak devam ettirme kararlılığındayım. Ben camiamız için bu kadar linç edilmelere razı olurken hiç üzülmüyorum. Taşlansam da recm edilsem de linç edilsem yerlerde sürüklensem de eğer bu görüşmelerden zerre kadar camiamıza fayda gelecekse ben bu cefaya razıyım.

Bu görüşmeler toplumsal açıdan bir yarar sağladı mı konusuna gelince;

Şu an Genelkurmay Başkanlığı ile oluşmuş iyi bir diyalog ortamı var. Onlarca defa Sn II. Başkanımız ile birkaç defa da Sn. Genelkurmay Başkanımız ile görüştüm. Bu iki kişiyi de sizlere kötü lanse edenler bu davaya en büyük ihaneti ettiler. Bu davanın önündeki engel Genelkurmay Başkanlığı değil mevcut TEMAD Yönetimidir. Bu böyle biline.

Bizim önceliğimiz sadece ve sadece 2 ve 3.Derecedeki ağabeylerimizin mağduriyetini gidermek bu mağduriyet giderilmeden ne Genelkurmay ne de İktidarın başka bir önceliğinin olmadığını yakında hep birlikte göreceğiz. Ekmek yoksa pasta yeyin türündeki camiamızın diğer sorunları bu aşamada geçildikten sonra benim ilgi alanımda olabilir.

  • Soru : 27 Haziran 2014 tarihinde TANDOĞAN Astsubay Ordu evinde Genelkurmay II nci Başkanı’nın da katılacağı bir yemek düzenlendi. Ancak bu yemek gerçekleşmedi. İptal sebebi neydi?

Yemeğin yapılacağı gün yemeğin TEMAD Yönetimince provake edileceği yönünde duyum aldık. Aldığımız duyum da davet edilmediği halde yemek saatinde Tandoğan Orduevine gelen provokatör grubun varlığı ile teyit edildi. Yani söyleyecek çok şey var ama camianın takdirine bırakıyorum. Hem kendilerinin bir halt ettiği yok, hem de yapılan çabalara destek değil köstek oluyorlar. Genelkurmay Başkanlığının II numaralı ismi benim hatırım için camiamızın kalesi olan Ordu evine geliyor. Yemek davetime icabet ediyor. Biz hak derdindeyiz ya ötekiler?

  • Soru : Bu yemeğe katılım için sizin gönderdiğiniz  davet yazısı ilginçti?

Özetle” Hiç kimse kusura bakmasın diye başlıyor,  Genel Kurula katılan herkesi suçluyor, sadece Genel Merkezin değil, tüm şubelerin kapatılacağından söz ediyordunuz. Hatta bir adım daha öte giderek, lokalleriniz mal varlıklarınız Kızılay Kurumuna devredilir diyordunuz. TEMAD’ın Tüzel kişiliği ayrı, yönetimler ayrıdır. Siz, TEMAD Yöneticilerinden çok TEMAD’ın kurumsal kimliğine yöneliyordunuz. Kurumsal Kimliğini ortadan kaldırmaya yönelik dava açtığınız bir kuruma “Genel Başkan Adayı” olmanızı nasıl açıklıyorsunuz?

Ben bu zamana kadar her söylediğimi yaptım. TEMAD’ı kapattıracağım dersem kapattırırım. Mal varlıklarınızı KIZILAY’a devrettiririm dersem devrettiririm. TEMAD kapanırsa tüzük gereği KIZILAY’a devredilir. Lokallerinizi kapattıracağım dersem Lokalleri de kapattırırım. TEMAD Genel Merkezini 4 ay 120 gün Denetlettirdiğim gibi, TEMAD Şubelerini de en az bu kadar Denetlettirebilirim. Sadece TEMAD Genel Merkezini değil ayrı olarak herhangi bir Şubeyi de kapattırabilirim. Ama kimse bunları benim babamın hayrına yapmaz ortada bir suç olması gerekir. Suç varsa Dernekte kapanır, Şube de kapanır, Lokalde kapanır suç yoksa kimsenin de bu konuda endişeye kapılmasına zinhar gerek yok. Suç varsa da bunu ne kanunen, ne ahlaken, ne vicdanen savunamazsınız.

  • Soru : Yine yukarıdaki soruyla ilintili olarak büyük çoğunluğu aynı olan delege ve şube başkanlarının bu yazınıza rağmen size destek olacaklarını düşünüyor musunuz?

Bu konuda çanlar benim için çalmıyor. Yedek planlarım var. B-C-D ve dahası da var. TEMAD Genel Merkezi kas gösterircesine benim Şubemi sabah 09:00’dan Akşam 17:00’ye kadar Denetledi. Karşılığında 4 ay 120 gün Denetlendi bu Türkiye tarihinde bir rekordur. Türkiye’deki hiçbir Dernek bu kadar uzun süre Denetlenip 229 sayfa rapor hazırlanmamıştır.

Mevcut TEMAD Yönetimi ihraçlarla, İstanbul Şubesine yaptıkları ile Şubeler üzerinde bir korku empoze ediyor. Bir yandan korku empoze ederken diğer yandan da borç para adı altında otobüs parası adı altında türlü adlar altında ulufeler dağıtıyor. Ödül de var ceza da var. Onların yaptığı bu illegal yöntemlere pirim veren Şube Başkanları ve Delegeler bana oy vermezse onları da aylarca Denetlettirecek, Şubelerini Lokallerini kapattıracak, onunla da yetinmeyip TEMAD’ı kökten kapattıracak halim yok. Gerçekleri görüp oy verene teşekkür ederiz, oy vermeyene de sitem ederiz hayat normal akışında geçer benim için hiçbir şey değişmez. Herkesin zannettiğinin aksine ben kindar biri değilim. Son derece hoşgörülüyüm. Benim tek katlanamadığım şey sömürüleni sömürenlerdir. Sömürüleni sömüren, hile ile camiasını aldatanları bulur gereğini yaparım, babamın oğlu olsa gözünün yaşına bakmam.

  • Soru : Bazı arkadaşlarımız sizin TEMAD’a karşı kullanıldığınızı düşünüyor. Bir tür böl ve yönet taktiği uygulandığını ve sizin de buna alet olduğunuzu düşünüyor. Düşünceniz nedir?

TEMAD’ın bölücüsü de, parçalayıcısı da mevcut TEMAD Yönetimidir.

13 Şubat 2014 günü ‘’ölüm orucu eylemi’’ kararı alıyorlar

Aynı gün TEMAD İstanbul Şube Başkanını ihraç ediyorlar

Aynı gün Sendika Kurulmasına karşı çıkıp Şube Başkanlarının sendikaya üye olmasına engel olacak kararı alıp karar defterinde oy birliği ile imzalıyorlar.

Bülent CİVAN’ı ihraç ettiler.

Dede Ersel AKSU’yu ihraç ettiler

İbrahim KOLDAMCA’yı ihraç ettiler

Atilla ABAYLI’yı ihraç ettiler

2.4 trilyon para topladılar nereye harcandığının hesabını veremiyorlar

13.000 lira borcu olup intihar eden kardeşlerimiz için sözde yas tutuyorlar ama toplanan para ile 184 kardeşimiz borç batağından kurtarılıp intiharına mani olunabilirdi.

Ben TEMAD’a karşı nasıl kullanılabilirim? Bu Ülkenin güvenliğinden birinci derecede sorumlu olan kurumların benim bilgime mi ihtiyacı var? Herkesin attıkları adımdan yazdıkları yazıdan haberleri yok mu? Don kişotça yel değirmenlerine savaş açanlar Genelkurmaya diz çöktüreceğiz diye Millete ara gazı verirken biz diz çöktürecektik ama Cavit KAYIKCI yüzünden bunu başaramıyoruz demelerinin adı böl parçala yönet oldu. Don kişotça yel değirmenlerine savaş açanlara, sen bu savaşı kazanırsın diye ara gazı veren sanço pançolarına inanlar inanmaya devam etsin. TEMAD’ın bölünmedik nesi kaldı bu Yönetim zamanında? TEMAD’dan geriye ne kaldı bu Yönetim zamanında?  Tükenecek her şeyi itinayla tükettiler.

  • Soru : Astsubay Sendikası hakkında ne düşünüyorsunuz, sendika genel anlamı ile üretim yapanların toplu olarak üretimden gelen güçlerini kullanmak suretiyle haklarını almalarını sağlamaya yönelik kurumsal bir yapıdır. Emekli Assubaylar olarak üretimden gelen gücümüz olmadığına göre nasıl bir işlevi olacak?

Emekli Asssubayların sendika kurması yerine Siyasi Parti kurmasını tercih ederim. Çünkü bir Dernekle hak almaya kalkarsanız mutlak suretle muhatabınız İktidar olacaktır. İktidar da mevcut tüzüğe göre adınızdan hak almanın h’si çıkınca sizi buna pişman edebilecek argümanlara her daim sahip olacaktır. Dolaysı ile Dernekle hak almak imkânsızdır. Kurarsınız 30 kişi ile bir tabela partisi gider kapalı kapılar ardında görüşürsünüz, oy gücünüzü camianızın menfaatine çevirirsiniz. 80.000 kişi ile hak yoksa oy yok diye grup kurdular. O gruba üye olacağınıza kurulan bir tabela partisine 80.000 üye kaydetseydiniz yer yerinden oynardı. Şimdi o hak yoksa oy yok grubu sinek avlıyor. Yıllar önceki PES grubu ile birlikte.

Muvazzaflar için ise sendikayı gerekli ve vazgeçilmez olarak görüyorum. Ancak Ahmet ZENGİN’in kurduğu titan oluşumu vari bir sendikayı da muvazzaflar adına son derece sakıncalı görüyorum. Sendika Genel Merkezindekilere 7-8 bin lira, İl Başkanlarına 5-6 bin lira maaş bağlanacakmış bu maaşlar da muvazzafların vereceği otomatik ödeme talimatlarından gelecekmiş. Bir Ahmet’in yaptığı yetmezmiş gibi ikinci Ahmet’in de gözü aynı yerde. Bu camianın bu gün çektiği sorunların ve gelecekte çekeceği sorunların tek kaynağı ‘’otomatik ödeme’’ rantıdır. Bu rant daha çoook iştahlar kabartır.

  • Soru : Mevcut Yönetimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mevcut Yönetim göreve geldiğinde ilk birkaç aylık döneminin iyi niyetli olduğu söyleniliyor kendi içlerindeki kişilerce. Ancak ilk birkaç ay sonra Sn.Ahmet KESER’in birilerinin güdümüne girdiği ve ona uygun davranış sergilediği şüphesi var ki ben de bu yönde şüphe duyuyorum. Ancak bu benim kişisel şüphem ve bu şüphenin kanıtlanma ihtimali de şu ana kadar olmadı. Özetle bu yönetimi camiamız adına talihsizlik olarak değerlendiriyorum.

  • Soru : Yaptıkları hiç iyi bir şey yok mudur?

Hale etkisi sevdiğin birinin her yanlışını doğru görmektir.

Ters hale etkisi ise; sevmediğin birinin her doğrusunu yanlış görmektir.

Bu bakımdan benim rakiplerimin doğru yaptıkları şeyleri de açık yüreklilikle söyleyebilirdim.

Camia adına yaptıkları doğru bir şeyi göremedim siz hatırlatırsanız veya okuyucular hatırlatırsa gerçekten de doğru bir şey yapmışlarsa bunu ben de takdir eder alkışlarım.

Sn.Yüksel BİNİCİ’nin doğrudan bana karşı bir yanlışını görmedim duymadım. Sn. Selçuk ÇAPAR’ın da ha keza bana bir yanlışı olmamıştır. Olduysa da ben görmedim duymadım. Sn.Mustafa AYTAR’ı da sanatsal anlamda başarılı buluyorum. İyi niyetli biri gibi görünüyor.

  • Soru : Herhangi birisi size neden oy versin?

Çünkü hem Şube Başkanları hem de oy kullanacak Delegelerin bana vefa borcu var.

Bu vefa borçlarını da sadece bana oy vererek ödeyebilirler.

Genel Kurullar Derneklerin son sözünün söyleneceği yerlerdir. 22 Ağustos 2013 günü yapılan Genel Kurul Olağanüstü bir Genel Kurul’du. Bu Genel Kurula Sn.Ahmet KESER hakkındaki 5 sayfalık iddialar yüzünden gidildi. Bu İddialar Genel Kurul’da araştırılsaydı benim 4 ay 120 gün Denetlettirmeme de ihtiyaç kalmazdı. Şube Başkanlarının da Delegelerin de bu iddilar asla umurlarında olmadı. Her şeyin üzerinin örtülmesine ses çıkarmadılar.

22 Ağustos 2013 gününden bir ay öncesinde Sn.Ahmet KESER TEMAD’a ait araçla, TEMAD’a ait akaryakıtla, TEMAD’a iat yiyecek içecekle, Şube Şube dolaştı propagandasını yaptı hiçbir Şube Başkanı da buna dur demedi. Mademki sen tüyü bitmemiş yetimin parasını şahsi işlerin için kullanıyorsun diye en azından oyu ile cezalandırmadı. Hesap soramadı.

Şube Başkanları ve Delegeler beş yıldızlı otelde ağırlanmalara, oralarda yenen yemeklere odalarına konan eşantiyonlara tamah ederek Sn.Ahmet KESER’i seçtiler.

Bunun tekrarına göz yummayacağımı ve kayıtsız kalmayacağımı herkes duysun ve bilsin.

Oldu bitti şeklinde bir Divan oluşmasına göz yummayacağım. Şube Başkanlarının uç uca eklenerek Divan Heyetine adını yazdırmasına zinhar göz yummayacağım. O tür davranış içine girenleri de asla unutmayacağım. Şube Başkanıysanız makamınıza mevkinize sahip çıkın Divan Heyeti içinde yer almayın. Bu sizin üyelerinize duyacağınız saygının gereğidir. Oyunuzu dilediğinize verebilirsiniz ama Divan Heyetinde tarafınızı belli edemezsiniz.

22 Ağustos 2013 günü Divan Heyetine 5 adet dilekçe verdim. Divan heyetine tüm Delegelerin aidatını vaktinde yatırıp yatırmadığını kontrol edin dedim. Bu maksatla Başkan Adayları elendi ama Divan Heyeti Şube Başkanları ve Delegelerin aidatını vaktinde yatırıp yatırmadığını kontrol etmedi. O kural hem seçilen hem de seçen için geçerliydi. Delegelik vasfı olup olmadıklarını da kontrol etmedi. Camdan evde oturanlar komşusunun penceresine taş atamaz. Hem hileyle Delege olacak hem de hileyle başka bir adayı seçeceksiniz öyle mi?

Herhangi biri size neden oy versin cevabının birincisi vefa borcundandır.

İkinci cevabı ise; ben güçlü, kudretli, ne yaptığını bilen bir liderim, tüm göstergeleri diğer Adayların kat kat üzerinde olan birisiyim. Sosyal Medya’da Türkiye çapında bir devim.

Tüm Assubayların PES hesabı: 172.400

Benim kişisel hesabım 192.700 http://ckayikci.blogspot.com.tr/ tüm Assubayların başarısından 20.000 daha fazla.

Bu gün Sn.Ahmet KESER’in twitter takipçisi 14.000 Assubayların hepinin birleştiği ortak hesap takipçisi 16.000 benim @Fx_iyi hesabımın takipçisi 22.000’den fazla.

Sizlerin yetki verdiği Sn.Ahmet KESER Genelkurmay başkanlığı ile attığı köprüleri ben onardım onlarca defa görüştüm. Yetki verdikleriniz kendi ekseninde dönüyor. Ben başarıdan başarıya koşuyorum. Bunun aksini kim iddia edebilir?

Bir gün çalışıp beş gün sanayiden çıkmayan Skoda arabaları olanları, emlak işinde getir götür işleri yapanları bu makamlara getirirseniz o zaman da o kişilerin o koltuklardan vaz geçmemek için çevirdikleri dümenlerden hak almaya sıra gelir mi? Asıl sıkıntı kaynağı budur.

Tüm Assubayların PES furyasında topladıkları paralardan daha fazla ekonomik güce sahibim.

O makamlardan nemalanmaya gelmiyorum. O makamlara bir şeyler bırakmaya geliyorum. Görev sürem boyunca hiçbir üyeden bir lira aidat almadan TEMAD’ı olduğu durumdan iki kat öteye götüreceğimi yazılı olarak beyan ve taahhüt edebilirim. Muvazzaflardan bir lira bağış kabul etmeyeceğimi beyan ve taahhüt edebilirim. Sizce mevcut aday ve diğer adaylar da bunu beyan ve taahhüt edebilir mi? Genel Kurul Salonuna Noter çağıralım noter huzurunda üç yıllık dönemde ne Emekliden ne çalışandan bir lira aidat almadan TEMAD’ı iki katına çıkaracağımı yazılı olarak beyan ve taahhüt edebilirim. Bunu diğerleri de yapabilir mi?

Bir yıl içinde Astsubay haklarını alamazsam Yönetimden istifa edeceğimi de Noter huzurunda beyan ve taahhüt edebilirim. Bunu diğer Adaylar da yapabilir mi?

Şimdi ben size sorayım bu Şube Başkanları ve Delegeler ben dururken başka bir Adaya niye oy versin? Neden 3 yıl daha bu sömürülen kesimin sömürülmesine vesile olsun?

  • Soru : Son olarak topluma mesajınızı alabilir miyim?

Dünya üç grup insandan oluşur demiş M.BULTER isimli bir düşünür.

İşleri yapıp sonuçları ortaya çıkaran seçkin küçük bir grup,

Olup biteni seyreden oldukça kalabalık bir diğer grup

Ve nelerin olup bittiğini anlamayan muazzam bir kalabalık.

Dünyanın kaderini nelerin olup bittiğini anlamayan muazzam bir kalabalık belirler.

Ama en çok çileyi de o muazzam kalabalık çeker.

Biz Astsubay camiasının fertleri olarak işleri yapıp sonuçları ortaya çıkaran seçkin küçük bir grupta yer alarak hem kendi haklarımızı alabiliriz hem de bu Millete umut olabiliriz.

9 yıl Sn.Mustafa EROL dönemini geçirdiniz memnun olmadınız. 6 yıl Sn.Ahmet KESER’in dönemini geçirmek ister misiniz? Bu seçimlerde de Sn.Ahmet KESER’i seçerseniz 6 yıl görevde kalmış olacak. Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir. 3 yılda TEMAD’da yapılan tahribatın boyutu ortada. 6 yılda neler olur varın siz düşünün. Hak alacağız derken Derneğin kapısına kilit vurulacak hale getirdiler. Yel değirmenlerinin insafı olmasa durum vahimdi.

Değerli bir büyüğümüzün desteği ve gölgesindeki Sn. Hamza DÜRGEN’e gelince; ben bu şahısa dedim ki Sn.Ahmet KESER’i Dernekler Dairesine şikayet ettim, sen de Genel Başkan Adayıydın aidatını yatırmadığın için elendin sen de şikayet et. Sn.Hamza DÜRGEN dedi ki Ahmet KESER beni Dernekten ihraç eder ben o riski göze alamam. Böyle diyen gölgesinden korkan biri size nasıl umut olabilir? Sizin hakkınızı nasıl alabilir? Ankara Delege seçimi yapıldı binlerce Astsubay varken iki kız kardeş Delege seçildi o zaman da yine ne adli ne de idari mercilere baş vurabildi. Onun yerine Dernekler Dairesine ben müracaat ettim. Siz ona güvenseniz o sizin iradenizi koruyabilir mi? Bu seçimde de Sn.Ahmet KESER usulsüzlük yapsa Sn.Hamza DÜRGEN’in yaptırımı ne olur? Mahkemeye mi verir? 22 Ağustos 2013 günü aidatını yatırmadı diye elendi neden mahkemeye veremedi o halde? Hava civa özeti bu.

Diğer Başkan Adayı olan Sn.Cengiz ERTEN hakkında olumlu ya da olumsuz bir yorumda bulunmak istemiyorum. Genel Kurul İptal Davamda şahit oldu. O süreçte her daim yanımdaydı. Başkan Adayı olarak elbette ki rakibim, ama uzun yıllardır iyi dostuz.

Yine aynı şekilde o süreçte Davamda beni yalnız bırakmayıp benim yanımda bana destek olup Şahitlik yapan, Sn.Mustafa EROL’a, Sn. Canan BIYIKLI’ya, Sn. Yaşar İRAL’a, Sn. Mecdi CENGİZ’e, Sn. Zafer ÇİMEN’e ve Sn Ayhan YILDIRIM’a bu vesile ile teşekkürü ederim.

  • Röportaj için teşekkür ederim. Başarılar dilerim.

Ben teşekkür eder saygılar sunarım.

Ya kazanacaksın,

Ya kaybedeceksin.

Kaybederken kazanmak, kazanırken kaybetmek ne ilginç değil mi?

Zor bir sınıfın çok zor işleri, kendimizi anlatamadık hiç kimseye.

TSK' nın belkemiği, omurgası biz ASSUBAYLAR...

Yeni bir seçim yaklaşırken, yeni umutlar yeşerecek mi bilinmez!

Ben haklıyım.

Sen haklısın.

O haklı.

Haksız olan yine HAKLI OLAN ASSUBAYLAR!...

Herkes kavgalı ve birbiri ile fikirsel çelişki içinde!

Genel Merkez kişi ve bir çok nokta ile ''mahkemeleşme'' durumunda.

KİM KAZANACAK *KİM KAYBEDECEK ne fark eder?

Kaybeden şimdiden belli bu yaklaşımlar ile

Yine biz!!!

Kazanmak ve kaybetmek…

İkisi de aynı cümlede çok kullanılan ayrı kelimeler…

Tabiî ki herkes kazanmak ister…

Nerden çıktı diyeceksiniz?

Bazen insanın belleğini meşgul eden şeyler vardır…

Her zaman her yerde söyleyemezsiniz…

Ruh halinize göre söylemek istersiniz…

Paylaşmak istersiniz… Rahatlarsınız…

Bir bakarsınız çok kişi aynı şeyleri yaşamıştır…

Bir çok kişinin kafasını meşgul etmektedir…

Yalnız sizi meşgul eden şeyleri yazdığınızda artık sizin olmaz…

Bir çok kişinin olur… O zaman daha da rahatlarsınız…

Kazanmak elbette keyiflidir.

Güçtür, zaferdir...

Kazandığınızda artarsınız.

Etrafınızda gülümseyen kalabalıklar,

İlgi alanınıza girmeye çalışanlar.

Hepsi yanınızdadır; elinizin altında...

Kaybetmek ise; kazanmanın arka penceresidir.

Yüksek bir tepeden hızla düşmek gibi bir şeydir.

Nefes nefese irtifa kaybedersiniz.

Telaşınız, yürek çarpıntınız düşme hızınızı kesmeye yetmez.

Şaşırırsınız...

Kimse yoktur etrafınızda...

"Muhteşemsin, mükemmelsin, sen her şeyi bilirsin, en iyi sensin" replikleri gizlenmiştir kuytularda bir yerlere...

Duyamazsınız...

Artık sıradansınızdır; ne gücünüz kalmıştır ne elektriğiniz.

Terk edilirsiniz, vefasız bir âşık gibi...

Kazanmak ve kaybetmek;

Aslında yaşadığımız sürece hayatımızdaki tiyatronun her perdesinde vardır bu tezat.

Aşkta, sağlıkta, dostlukta, parada, kariyerde, politikada… Uzayıp gider liste.

Siz aynı sizsinizdir; yani kazanırken de, kaybederken de...

Değişen sadece şartlardır, bir de ruhunuz.

Zekânız, duygularınız, içgüdüleriniz ve kazanma hırsınız uğraş verir; savaşırsınız.

Gözleriniz parlar tutkuyla.

Kimi "Zafere giden her yol mubahtır" mantığıyla girişir.

İşte tehlike burada.

Çok azı "Erdem önce gelmeli" diye düşünür.

Çoğunluk; kazanmayı çok ister ama yolunu bilmez,

Ya da başkalarının etkisiyle yanlış yollar seçer.

Kim gibi mi ? Örnek karşımızda...

Yanlış ata oynamayacaksın aman dikkat, kapı kullarına dikkat!

Aslolan kazanırken de, kaybederken de ilkeli olmaktır.

Bedel ödemeye hazır olmaktır.

Başkalarını suçlayarak, yaptığınız hataları görmezden gelerek, kayıplarınızı zafere dönüştüremezsiniz.

Onurlu olmak; öz eleştiriyi beraberinde getirir ve gerektiğinde de çekip gitmeyi.

İnsan beceremedim demeli, belki de her şeyi maf ettim demeli!

Aslında giden değil kalandır terk eden, giden de bunun için gitmiştir zaten.

Siz aynı sizsinizdir.

Kazanırken de, kaybederken de.

Değişen; kirlenen ruhunuz, yakan, yıkan hırsınızdır.

Bunun da kimseye artısı yoktur.

Önceki iki numaranız bunu ifade etmişti, dinlemedim hata bende!

Kaybettiğinizde çekilmesini, gitmesini bilmelisiniz.

Esas zafer budur.

Ama bizde, bu ülkede YOK ÖYLE ŞEY!

Seksene dayanmıştır yaşı

Önceki dönem "bundan başkan olmaz" demiştir

Bir bakarsın yeni dönemde de yine iki numaralı koltuktadır.

Yıllardır ifade etmeye çalışırız *bırakın gençlere * yok arkadaş

Yapışmıştır koltuga "kalkmam!"

Her şey delegasyonda şimdi,

Milyonların kaderi o bir oy'da.

Her kesimle kavgalı.

Her kesimle ters.

Ben bilirim, o kadar!..

Rakamlar fazla bir şey ifade etmez, isterse Temad şube sayımız bin yüz olsun.

Bu noktalar vitrindir.

Her şeyin gerçek yüzüdür, resmidir...

Bir kaç noktamızı tenzih ederek ifade ediyorum, resim bu!

Çok acı!

Bu yapı ile, bu kumaş ile ne değişecek?

Bilmem fakında mısınız, bazı arkadaşlarımız "bundan böyle bu mücadelenin içinde mücadeleyi kişiselleştiren hiçbir başarı elde edemeyen bu yönetimin devamı halinde mücadele TEMAD'ın tekelinde olmadığına göre  TEMAD 'sız devam etme kararı aldım, bir assubay olarak mücadeleye bu şekilde devam edecegim" diyor.

Geldiğimiz umutsuzluğumuzun tavan yaptığı durum budur. Hiçbir resmi sıfatı olmadan bizim aidat ve bağışlarımızla 5 yıldızlı otellerde ağırlananları eleştiren yazımın kopyala yapıştır bölümünde meydana gelen bir yanlışlık yüzünden konu ile ilgisi olmayan cümleyi fark edip  kaldırdığım halde bu bahane edilerek savunmam dahi alınmadan ihraç edilmiş bulunuyorum. İhraç hakkında yasal haklarımı kullanacağım, ama bu benim haksızlıkları dile getirmeme kesinlikle engel olmayacaktır. 15 Ekim günü mevcut resime göre hiç bir noktaya baglı olmayan sade bir assubay emeklisi olarak özgür ve bagımsız olarak kendim için, mesleğime olan saygım için mücadelenin içinde olacağım.

Temad'sız da olabilecegi düşüncesinin assubay sevdalılarının gönlüne aklına getirenler bu davaya büyük zarar vermektedirler. Onlar iktidar olarak kişisel kazansalar da bu toplum kaybedecektir...

Saygı ve sevgilerimle.

Atilla ABAYLI

Sayın Genel Başkanım

Her zaman belirttiğimiz gibi “Assubay olmadan bırakın ordunun savaşmasını asker karnını doyuramaz” bunun aksini iddia eden yetkililer varsa assubaylara aynı zaman dilimi içinde 48 saat izin versinler ve yürekleri yetiyorsa bu mesleği kaldırsınlar. Bu kadar önemli görevler üstlenen, ülkesine, orduya sadakatini teri, kanı ve canı ile kanıtlayan, hiyerarşiye saygılı assubaylara yıllardır ön yargılarla tahakküme varan sosyal, ekonomik ve insani haksızlıklar yapılıyor. Bu haksızlıkların sona ermesi için yıllardır TEMAD tüzel kişiliği altında örgütlenen meslektaşlarımızla mücadele ediyoruz.

Mücadele süreci, sizin ve birçok arkadaşımızın malumu olmasına rağmen kısaca özetlemek gerekirse; 1971-1975 yıllarının antidemokratik ortamında haksızlıklara hayır diyen, çileler çeken meslektaşlarımıza hiçbir değer yargısının kabul etmeyeceği adaletsizlikler ve baskılar yapıldı. Daha çok demokrasi diyerek kendi imtiyazlarını artırmak için yapılan darbeden sonra derneğimiz TEMAY kapatılıp mal varlıklarına el konuldu. 1984 yılında TEMAD adı altında yıllarca bir şey başaramadan, sadece lokal ve gezileri ile mutlu bir örgütlenme ile yetinmemiz istendi...

Mücadelenin yetersizliği üzerine bu sitenin fedakar üyeleri ile mücadele ateşini yeniden yaktık. Mücadeleye ivme kazanmak için statükodan kurtulamayan derecemizden, kadememizden habersiz, 11 kez genelkurmaydan randevu talep edip, alamayan ve mektup bıraktığını belirten yönetimin değişmesi için kurulan TEK YÜREK grubu çalışmaları sonunda TEMAD Gn.Mrk. yönetimine aday olacak YENİ OLUŞUM GRUBU kuruldu. Bazı kişisel davranışlar nedeniyle 2008 yılında maalesef başarısız yönetimin değişmesi mümkün olmadı. Hatalardan kısmen ders alınarak sizin önderliğinizdeki YENİ OLUŞUM grubu olarak 2011 yılı seçimlerinde başarı sağlandı...

Sn. Başkan,

Sizler de taktir edersiniz ki bu site sizin ve yönetim adaylarının  tanıtımınızda ve seçilmenizde büyük rol almıştır. Yeni oluşum grubunun lideri olarak mevcut adaylar içerisinde kişilikli, birikimli ve açıklamalarınızdan, geçmişte yaşananlardan ders alındığı ve toplumu bu hatalara düşmeyeceğine inandıran kişiliğinizin büyük etkisi olmuştu. 

Site ve sosyal medyanın desteği ile Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu kadar yoğun bir medya ilgisi ile karşılaştık ama bu ilgi maalesef sorunlarımızı kamuoyu ile paylaşmaktan ziyade genelkurmay ile adeta kavga ortamında geçti. Kamuoyu, bir üniforması da kefen olan assubayların mahalle bekçisi, ziraat, ev ekonomisti, meclis tutanak katiplerinden daha önemsiz kabul edilip göreve alt derece ve kademeden başlatıldığını, emeklisinin ilkokul mezunu KİT işçi emeklisinden daha az maaş alması adaletsizliğini, bu adaletsizliğin MSB tarafından gönderilen hakların iadesi tekliflerinin de iktidarca  giderilmediğini öğrenemedi. Bizim sorunlarımızın kaynağı elbette genelkurmaydır. Bu eleştirilerinize katılanlar da olmuştur. Genel olarak bizi temsil etme yetkisini size verdiğimizi ve o günkü konjoktürde onları söylemeniz gerektiği konusunda birleştik ve size orduevi yasağı uygulanınca bunun yanlışlığı sizlerin de bilgisi dahilinde bu sitede yapılan mail kampanyası ile binlerce kişinin katılımı ile genelkurmay ve kuvvet komutanlıklarına bildirdik. Ne kadar acıdır ki bu tepkiye şimdi ahkam kesenler ve istisna bir kaç şube dışında katılan olmadı. Oysa katılım miktarı kararlılığımızın ifadesi olarak değerlendirileceği malumlarınızdır...

Bu konuda şahsen size özel yazdım. Ayrıca meslektaşlarımızın duygularını dile getirmek adına site yönetimi size çağrıda bulunduk. Bu kişilerin yazdıklarının sizin bilginiz dahilinde  olmadığını söyleyebilir misiniz? Şikayetlerimizi, tepkilerimizi dikkate almadığınız gibi arkadaşlarımız  bu kişilere tepki duyuldukça siz özellikle bunları onure eden davranışlar sergilediniz...

Sayın Başkan,

TEMAD tarihinde hiç bir yönetime nasip olmayan maddi ve manevi destek sizin yönetiminize verilmiştir. Aidatlar, gayrimenkul kiraları, hazine yardımı, ticari işletme kârları dışında size 2.5 milyon (trilyon) maddi destekte bulunan bu mazlum zümre, bir işaretinizle mitinglere koşuyor, sosyal medyada fırtınalar estiyordu. Ancak bir şeylerin ters gittiği belliydi! Önce yol arkadaşlarınızla anlaşamadınız. 11 kişilik yönetiminizden 8 üyenin istifa etmesi erken olağanüstü seçimlerin yapılmasına neden oldu. 11 kişiden 8 arkadaşınız herhalde macera olsun diye istifa etmediler ama kendilerini yeterince anlatamayınca siz yeniden seçildiniz. Bu seçim sizin kişiliğinizi büyük oranda etkilemiş olmalı ki kongre salonunda ilgisizlikten yanlış uygulamalardan olumsuzluklardan şikayet eden başkanlara, arkadaşlarımıza bulunduğunuz makama gelmenizi ve sesimizin duyurulmasına neden olan sosyal medyayı yok sayan açıklamalar yaptınız. Sosyal medyayı yok sayıyorsunuz ama onun yerine sosyal medyada sizin adınıza açıklamalar yapan, mücadele gönüllülerine hâttâ yardımcınız sn.Yüksel Binici'ye bile  ayar veren, haddini bildiren bir avuç kişiye mani olmadınız, olmak istemediniz...

Sn.Başkan,

Maalesef eleştiriye tahammül göstermeyip saygı duymuyorsunuz. Eleştirilmiyorsanız her şey mükemmeldir ve başarmışsınızdır ki bunun dünyada örneği yok ya da sizden umut kesilmiştir! Gönüllülük esasına göre derneğine mücadelesine maddi ve manevi destek verenlerin eleştiri en doğal hakkıdır.  Eleştiri mükemmele açılan kapının anahtarıdır. Bu toplum sizi kendilerini yönetmeniz için değil, temsil etmeniz için seçti. Para kazanmak adına edebi değeri olmayan bir kitabı yayınlanıncaya kadar TEMAD’ın kapısından geçmeyen, ama şimdi assubayların duygularını istismar eden çantanız gibi yanınızda taşıyıp 5 yıldızlı otellerde ağırladığınız ahlaksız müfteri ile kendisine genel yayın yönetmeni ünvanı veren kişinin gayri ciddi, hâttâ alay konusu olabilecek vıcık, vıcık yağ kokan yazıları , çanak sorularla sizinle yapılan söyleşi  ve birkaç kişinin sözüm ona TEMAD'ı koruyor havası ile riyakarca yazdıkları yorumlarıyla gündemin değişmesini sağlayarak belki yeniden seçilirsiniz, ama başarılı olamazsınız...

Örgütlü mücadelede en kırılgan noktanın umutsuzluk olduğu hepimizin malumudur ve ne yazık ki toplumda umutsuzuluk boşvermişlik duyguları hakim olmaya başlamıştır. Mücadele gönüllülüktür. Toplum sizden şeffaf ve üyesine saygılı bir yönetim istiyor. Toplum yeni ihraçlar, görevden almalar, had bildirmeler, kanunsuz atamalarla diğer şubelere gözdağı vermenizi değil, göreve gelirken karara bağlanan hukuksuz ihraçların kaldırmanızı, toplumu kucaklamanızı ve haksızlıklarımız konusunda azami gayret gösteren temsilcimiz olmanızı bekliyoruz. Kararınız, sizin kadar bizleri de etkileyecektir. İyi günler diliyorum.

Değerli Meslektaşlarım

Bu yazının içerisinde, hakaret, küfür, ayrıştırma, nefret söylemi, siyasi bir düşünceyi empoze etme, bir gurubun mensubu gibi hareket etme söz ve düşüncesi bulunmamaktadır. Bu tür kavramları arayanlar için yazı çok sıkıcı olabilir. Bu nedenle  bu tür beklentiler içinde olan   meslektaşlarımı  boşuna  hayal kırıklığına uğratmak istemem.

Umutlanmıştık. Gururlanmış, sevinçli, huzurlu ve mutluyduk. Çünkü yeni bir lidere, yeni yönetim ekibine, yeni anlayışa yeni bir bakış açısına sahiptik. Bu nedenle birleşmiş, tek yumruk olmuştuk. Bir anda sosyal medyada çığ gibi büyümüş, seven sevmeyen herkesin ilgi odağı olmuştuk.  En gözde meslek mensupları dahi bizlere gıpta ile bakar hale gelmiş, bunu açıkça beyan etmeye başlamışlardı.  Örgütümüzle, başkan ve  ekibi ile gurur duyuyor,  hak ettiği övgülerle kendilerini koşulsuz desteklediğimizi ve sahip çıktığımızı yazılarımızla beyan ediyorduk.

Uzunca bir süreden beri bizleri sosyal medyada takip eden, meslek mensubu olan ya da olmayanların olup bitenleri, birbirimize karşı tutum ve davranışlarımızı izledikten sonra, varacağı sonuç;  bu insanlar  bu ortamlarda yazarak asıl amaçları, hak arama çabası içinde olmak mıdır? Yoksa hakaretleşme, karşılıklı hınç alma veya aşiret grupları gibi,  öç alma  amacıyla toplanmış kişiler mi olduğu konusunda kafalarının iyice karışacağını sanıyorum.

Halbuki, aynı haklı amaç doğrultusunda birlikte hareket etmek için bir araya gelerek, ses getirmiş, muhataplarımızın dikkatini çekmeyi başarmıştık.

Bugün neden ayrışma içine girdik? Birbirimize karşı çoğunlukla neden  hakaret ve nefret söylemleri geliştirdik?

Bu aşamadan sonra bu ayrışma, nefret ve hakaret söylemlerini yazmayacağım. Ancak  tespit edebildiğim sebeplerden birkaçını belirtmek istiyorum.  Ayrıştırma ve hakaret sözlerini  tekrar etmenin, birilerinin diğer birilerine karşı neler yaptığını  veya söylediklerini açıklamanın,  haklı ya da haksız ayrımına gitmenin artık ne faydası olacağına, ne de gerekli olduğuna inanmıyorum. Çünkü  ayrıştırmanın  ben de bir parçası olmak istemiyorum.   Hepimiz, başkanından sade bir üyesine, hatta üye dahi olmayan bir meslektaşımızın sağduyu ile hareket ederek, hatalardan ders çıkartarak yeni baştan tek yumruk haline gelebiliriz.

Bunun için yalnızca iyi niyetli olmak yeterlidir.  Önceki TEMAD  yönetiminin hatalarından çıkardığımız ders sonucu, yeni yönetimin seçildiği tarihten itibaren belirtilen hususların ısrarla nerede ise  her yazımda   önerildiği halde, geldiğimiz sonuç itibariyle, son  bir kez daha önerme zorunluluğu  hissettim.

Yeni bir başlangıç yapalım. Önce TEMAD Genel Merkez Yönetim Kurulu olarak;
  • Yönetici konumunda olanların haklı eleştirileri dikkate almalı ve bunlardan yararlanmalıdır.
  • Yöneticilerin üyelerine karşı açık, yeri ve zamanı geldiğinde hesap verebilir, kararlı, yönlendirici, birleştirici, haklı konularda eleştirenleri (hakaret eleştiri değildir)  dışlama,  övgüler düzenleri kollama kolaycılığından vazgeçilmelidir.
  • Yönetim Kurullarının kendi aralarında uyum içinde olmalı sorunlarını diyalogla çözmelidirler.
  • Çeşitli medya kanallarından, yetkili kurumlarla ilgili olarak kamuya yapılan açıklamalarda bir tarafa ağır ve bazen lüzumsuz eleştirilerde bulunurken, diğer tarafı görmezlikten gelmek, meramın hak arama değil, siyasi düşünce nedeniyle yanlı davranıldığı kuşkusu  yaratılmamalıdır.
  • Çok çeşitli nedenlerle TEMAD’ı eleştirenlerin ve bu eleştiriler nedeniyle savunma ihtiyacı hissedenlerin, hakaret, aşağılama  vb, söz ve söylemlerden ısrarla kaçınmalarını, (art niyetle yapılan hiçbir eleştirinin ömrü zaten fazla olmayacaktır.)
  • TEMAD Genel Merkezi;  her ne sebeple olursa olsun, üyelerin kendi aralarındaki gereksiz polemik,  hakaret, aşağılama, küçük düşürme söylemlerine müsamaha göstermemelidir. Gerek görüldüğünde açıklamaların bizzat yetkili kurulları vasıtası ile yapılacağını ilan etmesi  artık kaçınılmaz, gözardı edilemez bir zorunluluk haline gelmiştir.
  • Önceki TEMAD Yönetiminin sıklıkla başvurduğu üyelikten çıkarma uygulamalarının devam ettiği üzülerek gözlenmektedir. Yöneticiler daha hoşgörülü ve sabırlı olmak zorundadırlar.  İç barışın sağlanması için bu meslektaşlarımızın  üyeliklerinin tekrar gözden geçirilerek, iyi niyetli bir yönetim anlayışı içinde bulunulduğunu göstermek için yeniden  bir başlangıç yapılmalıdır.

Yukarıda bahsedilen hususlarla ilgili olarak TEMAD Genel Merkezi hiçbir kusuru ve sorumluluğu bulunduğunu düşünmüyorsa, bildiği gibi hareket etmeye devam edebilir. Fakat assubaylar kendi temsilcileri ile mahkeme önlerinde dahi birbirlerine saldırmaya devam edeceğe benzemektedir.

Sosyal Medyada yazan her meslektaş için:
  • Yalnızca  başkalarının mücadelesinden medet uman meslektaşlarımı birlikte hareket etmeye ikna etmeliyiz.
  • Fiilen yaşadığı sıkıntılar nedeni ile  acilen çözüm bekleyen meslektaşlarımızı suçlamak büyük bir  haksızlıktır.

Sorunların çözülmesi ile ilgili kararlı, etkili bir mücadele yöntemi sergilenmesini TEMAD Şubelerinden ve Genel Merkez Yönetiminden beklemek   en doğal haklarıdır.

Bununla birlikte:   Sorunların bir an önce çözülmesi için hep birlikte ve aynı amaç etrafında bütünleşmek,  temsilcilerin yasalara uygun, haklı,  meşru kararlarını  desteklemek ve katkı sunulması gerekir.    Her meslektaşın  kendi hakları ve onuru  için mücadele etmesi, aynı zamanda  ahlaki bir zorunluluktur.

Ayrıştırmayı kaçınılmaz kılan siyasi söylemler, bu söylemlerin arkasından gelen hakaretamiz sözler  doğal olarak karşıtlık yaratmaktadır. Hepimizin siyasi bir dünya görüşü var.  Bizler, hak ve onur mücadelesinde siyasi düşünce tarzımıza göre değil, hukuk, adalet ve hakkaniyet anlayışını esas alarak elbette sorumlularını eleştireceğiz. Bu bizzat oy verdiğimiz ya da üyesi olduğumuz siyasi parti de olabilir. Haksızlık ve hukuksuzluğu kim yapıyorsa elbette eleştiriyi hak edecektir. Ancak haklı olunan bir konuda hakaret ve küfürle hak aranamayacağı gibi suç işleneceği unutulmamalıdır. Hakaret, küfür, aşağılama hiç kimsenin hakkı olamaz.

Eli kalem tutan çoğunluğun  sağduyu ile düşünüp hareket etmesi halinde, aykırı davranışlar içinde bulunanlar ile yalnızca kişisel çıkarları için hareket edenler  zaman içinde zaten yok olup gideceklerdir.

Aklı başında her meslektaşım, başka bir hesap içinde değilse, geçmişe gerçekten sünger çekerek;   
  • Kurumlara, emeğe, yaşa, deneyime,verilen hizmete ve mücadele için özverili çabalara  saygı göstermelidir.
  • Her söylediği söz, yaptığı her türlü davranış, hukuka, adalet ve hakkaniyet anlayışına ve ahlaka uygun olması için azami titizliği göstermelidir. Aklımıza gelen her düşünceyi veya eylemi çok iyi düşünmeden, kurumlara, makam ve kişilere nasıl zarar vereceğini hesap etmeden bu ortamlarda uluorta kullanmamalıyız.

Bizler birbirimizi bağışlamalı, birbirimizden gerekirse özür dileyerek el sıkışmalıyız. Birlik olmak için gerekli çabayı göstermez ve kısaca birbirimize saygı duymaz isek, hiçbir kurum ve makamın bizleri dikkate almasını bekleyemeyiz.  İçine düştüğümüz bu çıkmazdan acilen kurtulmamız gerekmektedir. Aksi takdirde mücadelemizde başarılı olmamız boş bir hayalden öte gitmeyecektir. Sosyal medyada  kör dövüşü yaparak zaman öldürmekten ve kendi kendimizi bitirmekten başka bir sonuç elde edemeyeceğiz.  Artık sinirlerimizle değil, akıl ve sağduyu ile hareket etmek bizler için zorunluluktur. Başarısızlığı sadece bu neslimize değil, bundan sonraki nesillerimize dahi anlatmakta zorlanacağımız gibi, sorumlularının da pek hayırla anılmayacağı açıktır. Saygılarımla…

Derneğimiz üyesi ve Ankara Delegesi olan Sami Başkaya’nın aşağıdaki Facebook sosyal medya paylaşımını esefle okuduk

Bizler zaman zaman yorum, mesaj  yazarak davamıza katkı sağlamaya çalışırken, zaman zaman da eleştirel tavır takınabiliriz. Bu tavrımız hiçbir zaman edep sınırlarını aşmamıştır. Ancak Prangalı Düşler kitabının yazarının bu düzeyde bir yazı yazması, bizlerde kitap yazmış bir kişinin seviyesi açısından derin bir düş kırıklığı yaşatmıştır. Ancak konu bu kadarla sınırlı değildir. Şahıs yazısının belirli bölümlerinde TEMAD üyelerine hakaret ederken, belirli bir kısmında ise maalesef sinirlerine yenik düşerek Genelkurmay Başkanlığının manevi şahsiyetine zarar vermektedir. Bir emekli Assubayın Sefer Görev Emrini Genelkurmay Başkanlığının kapısına koyması ve reddetmesi kanuni bir suçtur. Çünkü hiç kimse kanunlardan üstün değildir. Sefer Görev Emrini reddetmek “vicdani red” kavramına denk düşmektedir.  Vicdani red tartışılabilir. Ancak şu an için suç teşkil etmektedir. Devletin kurumuna “Kıytırık” sıfatı yakıştırması da bunca yıl ekmeğini yediği kuruma olan saygısının seviyesini göstermektedir. Oysa ki kendisine orduevi yasağı uygulanmasına gösterilecek doğru tepki ve mücadele yöntemi bu değildir. Türk Silahlı Kuvvetlerine, kendi içinden çıkmış bir personelin böylesi cümleler kurması ve TCK. 318 kapsamına girecek ifadelerde bulunması hem kendi adına hem de yazısında biz diyerek kendisini özdeşleştirdiği TEMAD Yönetimi adına üzücüdür...

Bu şahsın, Genel Merkezle Şubeler arasındaki özel yazışmalar, mesajlaşmalar ve görüşmeler dahil olmak üzere bir çok bilgiye vakıf olması ve bunları yazılarında paylaşması nedeniyle Genel Merkez Yönetiminin bilgisi ve yönlendirmesi ile bu tür yazıları yazdığı algısı oluşmakta ve yaygın şekilde dile getirilmektedir.

Örneğin, İstanbul Şubesi ile girdiği tartışmada, İstanbul Şube Başkanının her iki telefonunun Genel Merkez tarafından arandığını ulaşılamayınca mesaj bırakıldığını iddia edebilmektedir.

Yine, onay bekleyen Tüzük hakkında hiçbir şube hâttâ tüzük komisyonu üyeleri bile haberdar değilken tüm safahatı yine bu malum şahıs ilan edebilmektedir.

Bu şahsın belirli isimler üzerine yüklenerek, küçük düşürme amaçlı kellime oyunları yapması belki bir kıvrak zekâ ürünü gibi gözükse de maalesef çok yanlış adreslerdir. Nitekim emekliassubaylar.org sitesi yöneticilerinden Sayın Ersen Gürpınar’ın ve diğer adı geçenlerin kişiliğine bu şekilde saldırılması şık durmamıştır. Aynı zamanda yazarımız olan Sayın Adilhan beye “Hadilan” ismi takması bile TEMAD kültürünün düzeyi açısından acı bir örnektir. TEMAD’ın bu tarihi hatayı affetmeyeceğine inanıyoruz...

TEMAD yönetimine uygulanan Orduevi yasaklarına ilk tepki sitemizde yapılan mail kampanyası ile genelkurmay ve kuvvet komutanlıklarına iletilmiş buna katkı sağlamayan bu kişi ve yandaşları hepimizce mücadeleye katkıları ile tanıdığımız Sn.Ersen Gürpınar orduevi yasağına tepkisi sitemizde yayınladığı yazısında ortaya konulmuşken orduevi yasağına karşı dava açmamakla suçlanmış tamamen ahlak dışı ifadelerin kullanıldığı yazıda Sn.Gürpınar ve diğer meslekdaşlarımızla ilgili olarak sağduyulu herkesin esefle değerlendireceği gibi ; 

-Ayrıca ateş yakan mangalcı başı Ersen Efendi,
-MSB' na sonuna kadar yanındayım diyen bu şöhreti kendinden menkul dalkavuk,
-Üç tane yavşak yalakanın
-Yani azıcık adam olmak lazım. Bu özellikler de bu ŞEKER OĞLAN‘da yok.
-Bilmiyor ki, onun güttüğü koyun kadar bizim öptüğümüz çoban var.
-Sn. Ahmet KESER'i eleştiren lavuk, kucağında oturduğu paşasının verdiği yasaktan dolayı dava açamıyor

Şeklindeki ifadeler, Genel Merkez Delegesi olan ve kendince Genel Merkez Sözcüsü gibi davranan birisine ne derece yakışmaktadır?

Söz konusu şahsın üslubuna ilişkin bu tür yaklaşımlar TEMAD’ın tüzüğünde kesin olarak yasaklanmıştır. Ayrıca üyeler arasında da infiale yol açmaktadır. Emekliassubaylar.org sitesi sekiz yıllık yayın hayatında her zaman Assubaylık onurunu ön planda tutarak tarafsızlık ilkesi ile TEMAD ve mücadeleye destek misyonunu üstlendiği  bireylerin daha düzeyli ve medeni ortamlarda bir araya gelip fikir paylaştığı, zaman zaman tartışabildiği bir assubay mücadele platformudur. Üye ve meslektaşlarının desteği ile  birçok ilke imza atmış mücadelemizin bu günkü seviyesine gelmesine katkılar sağlamıştır. Özel olarak hiçbir şeye karşı şartsız muhalefet etmek gibi bir ön yargı içinde olmamıştır. Davası assubayların davasıdır. Sevinci assubayların sevincidir.

Maalesef aşağıda orjinalini paylaştığımız bu yazı çok karalayıcı ve inciticidir. TEMAD Disiplin Komisyonunu yukarıda bahsettiğimiz gerekçelerle toplanıp, “TEMAD Tüzüğünün 12. Maddesinde bahsedilen Üyelerin Yükümlülüklerinin üçüncü ve dördüncü maddelerine uymamak, Dernekten çıkma şartı gerektiren ikinci ve altıncı maddesi kapsamına girmek…” gerekçesiyle, adı geçen şahsın bir an önce TEMAD’dan uzaklaştırmasının sağlanmasını  aksi halde görevde iken tanıyıp hareketlerinden hicap duyduğumuz bu ve benzeri kişilerin mücadelemize  ve yönetime büyük zararlar vereceği hepimizin malumudur, bu nedenle gereğinin yapılmasının önemini saygılarımızla TEMAD Gn.Mrk.yönetimine ve meslektaşlarımızın bilgisine sunuyoruz...

                       SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ


Aşağıdaki metin  Sami Başkaya tarafından kaleme alınmış ve Facebook’ta yayınlanmıştır.
TOZ DUMAN OLMADAN, SÜT LİMAN OLMAZ.

1. Bu yazıyı mutlaka okuyun. Olumlu / olumsuz fark etmez, yorumlarınızı da mutlaka yazın. Çünkü bu bir savaş ve her devir de olduğu gibi içimizdeki İRLANDA‘lılarlada mücadele etmek bir mecburiyet. Çünkü, maçı kazanmak için hakemi de yenmek zorundayız.

2. Ordu Evi yasaklarıyla ilgili bundan önce birkaç yazı yazdım. Genel Kurmay Başkanının belki şahsından kaynaklı değil ama çevresinin baskısıyla bizlere reva gördüğü KİŞİSEL ve tamamen keyfiyete dayanan yasaklarını sizlerle paylaştım.

3. Sn. Genel Başkan, Sn. Selçuk İÇER ve şahsıma verilen Ordu Evi yasağının Ordu Evleri yönetmelinğinde ki şartlardan kaynaklanmadığını, konunun tamamen yazıp çizdiklerimizden kaynaklı olduğunu ve bu adaletsizlik devam ettiği sürece de yazmaya devam edeceğimizi buradan duyurduk.

4. Dedik ki, biz Ordu Evlerine giriş yasağını ihlal edecek bir kusuru oralarda işlemedik. Bunu herkez biliyor. En başta da siz biliyorsunuz. Yani bizlere verilen yasağın gerekçesini, kargaların kıçıyla güleceği bir gerekçeye dayandırdınız. Bizleri TSK aleyhinde yazan, çizen propaganda yapan insanların arasına soktunuz. Soktunuz sokmasına da, kendinizle tezata düştünüz be paşam. Zaten gitmediğimiz kıytırık Ordu Evlerine yasak koydunuz da, peki, aynı şahıslara SEFER GÖREV EMRİ göndererek kışlalarınıza sokmak hangi aklın ürünü. Bak buradan söylüyorum. Ben artık senin gönderdiğin, göndereceğin hiçbir görevlendirmeyi kabul etmiyorum. Şimdi işim var ama dönüşte bir basın açıklamasıyla, SEFER GÖREV EMRİNİZİ kapınıza bırakacağım. Hadi engelleyin bakalım.

5. Tabi, biz bu egemen güçlerle mücadele ederken, onların içimizde ki uzantılarıyla da boğuşuyoruz. HADİLAN ŞANLI yazmış, diyor ki, biz bu Ordu Evi yasağını 1 ( BİR ) ay önceden haber aldık, Genel Başkan nasıl haber alamaz, demek ki onu dikkate almıyorlar. HADİLAN‘cığım, defalarca söyledik ama anlatamamıştık. Bizim sizin gibi içeriden haber alacağımız paşa babalarımız hiçbir zaman olmadı. Peki, bir ay önceden haber aldınız da neden yazmadınız ? Yol paralarını veren yalaka şeyhin haberi alır almaz ANKARA ‘ larda kimlerin kapısına dayandı ? Ayrıca ateş yakan mangalcı başı Ersen Efendi neden bu olayı gizledi ? Ve neden, MSB na belki yasağı kaldırabiliriz düşüncesiyle sonuna kadar sizinleyim dedi ? MSB na sonuna kadar yanındayım diyen bu şöhreti kendinden menkul dalkavuk, hala Genel Kurmay hakkında neden dava açmadı ? Açmıyor. ? Kimden korkuyor ?

6. Her olaydan kendine paye kapmaya çalışan sahte hacı fırıldak Bülent, yazmış, benim mezarımın yan yana gelemeyeceği adamlarla aynı kare de olduğumu söylüyor. TANDOĞAN Ordu Evinde yanımda, Sn. Sami İNAN ve Sn. Fikret PARLAK varken geldi. Sami ‘ ciğim biraz görüşebilirmiyiz diye izin istedi. Ben de hay hay Sn. Fırıldak diyerek onunla konuşmaya başladım. 10 ( on ) dakika sonra da Cavit KAYIKÇI geldi sohbete katıldı. Hep beraber yani üçümüz bir süre sohbet ettik. Orada Cavit KAYIKÇI ‘ ya beni öve öve bitiremedi. Ama gittiği yerden yazdı. Sami BAŞKAYA, Cavit KAYIKÇI ile bir buçuk saat ne görüştün diye. Namuslu bir adam bunu yapmaz dı. Bülent CİVAN bu camianın en kaypak, en dönek, en sahtekar adamıdır. Kuyruğuna yapıştığı KAYIKÇI ‘ dan yüz bulamayınca yanındayken dünyanın yedinci harikası diye bahsettiği adamı sattı. Bakın buradan söylüyorum. KAYIKÇI ile o güne kadar hiçbir yerde yolum kesişmedi. Ama yaptıklarını izledim. Açık oynadı. CİVAN gibi her gün ayrı ipe sarılmadı. Onun için CİVAN yalakası KAYIKÇI‘nın kılı kadar bile olamaz. Ayrıca KAYIKÇI‘nın 2009 yılından bu yana AKP nin kayıtlı üyesi olduğuna dair sağlam bir kaynaktan bilgi aldım. Bunu önümüzde ki günler de belgesiyle açılayacağım.”

7. Bir de son günlerde türeyen bir ŞEKER OĞLAN var. Sahipleri buna dediler ki, sen git, çamura yat, çime bat, ama ne olursa olsun delege ol. Bu yalaka da 08 Haziran tarihine yani, ANKARA delege seçimlerinin yapıldığı tarihe kadar, her sabah ÇANKAYA Şubesini ilk açan adam oldu. Orada Genel Merkeze yakın insanlar vasıtasıyla Genel Başkana yaklaştı. Ama olmadı. Hep söylüyorum. Bu davaya hizmet etmek için, delege veya yönetime girmeye gerek yok. Azıcık dava adamı ol yeter. Yani azıcık adam olmak lazım. Bu özellikler de bu ŞEKER OĞLAN ‘ da yok. Tabi, delege olamayınca yularını elinde tutanlara sadakatini göstermesi lazım. Onun için dikkat edin, yazmaya ne zaman başlamış ? Çok akıllı ya, sahte profil açmış kendi dalkavukluğunu yapıyor. Yazdığı her yazıya otomatik, yorum yapan üç tane yavşak yalakanın yazdıklarıyla sözüm ona yazar olmuş. Dünyadan bi haber, kendinden bi haber. Bilmiyor ki, onun güttüğü koyun kadar bizim öptüğümüz çoban var. ( Şeker oğlanın kim olduğunu anlamayanlar için yazıyorum. Sn. Mehmet KAYALI bu zat _ ı muhteremi şekerli oğlan diye övüyor, adı da Levent ULUCAN. Şeker oğlan yakıştırması şahsıma ait değildir. Ama sevdim bu adı. Her şeye rağmen meslektaşımızdır. Öpüldün ŞEKER OĞLAN )

8. Bir de son günler de Ordu Evi yasaklarını ötelemek isteyen yalaka yasaklının intibaklar ile yazdığı Sn. İsmail TURAN ' ın durumundan bile TEMAD ve Sn. Genel Başkana vurmak için malzeme oluşturanların yaptığı sahtekarlığa da kanmayın. Yazdıkları intibaklar ile bizim mücadelesini verdiğimiz konunun uzaktan yakından alakası yoktur.Daha elmada vitamin değilken bile yaşanan olaylardan Sn. Ahmet KESER 'i eleştiren lavuk, kucağında oturduğu paşasının verdiği yasaktan dolayı dava açamıyor. Ama yaza yaza bu davayı açtıracağız. Açmazlarsa onların adına biz açacağız. Selamlarımla..

TEMAD'ın tüzel kişiliğine karşı olmak kesinlikle aklımızdan geçmez, eleştirilerimiz egomuzu tatmin değil sorunlara çözüm bulunması, derneğimizin gerçek STK olmasını amaçlamaktadır, kişisel beklentimiz olsaydı eleştiri yerine bazıları gibi alkışı riyakarlığı seçerdik ki bu,  mesleğimize derneğimize kişiliğimize ihanet olurdu, lütfen bu unutulmamalıdır.

Böylesi önemli koltuklarda oturanlar ''ince çizgiyi aşarak kendileri ile birlikte koskoca bir ASSUBAY sınıfını da aşağı çekerler.!

Bu yazıyı yazma düşüncem, bir dönem şahsınıza tam destek verdiğim, beraber çok konuları paylaştığım, her bir konuda gerek yazı gerek yüzlerce ikon ve icraatlar ile  günde bir kaç kez konuştuğumuz o günler için üzülüyorum sayın A.KESER.

Size ne oldu da bu ani değişim 22 Ağustos sonrası?

Siyah ile beyaz gibi !

Gece ile gündüz gibi !....

Bu noktadan sonra ''seçimi kazansanız dahi bu sınıfa verecek bir şeyiniz kalmadığını siz de biliyorsunuz .''

Film bitti.!

Şahsınıza ait perde kapanıyor ?

Belki de bu inat ve kaprisiniz,koskaca assubay sınıfının ''bütünleşme şemsiyesi TEMAD'ın yeni bir  TÜRKİYE EMEKLİ ASKERLER DERNEĞİ **TEAD** çatısı altında YENİ  bir yapılanmanın ön hazırlığı haberlerinin yoğunlaşmasına neden olmaktadır..

DİYALOG VE KAVGA...

Siz ikincisini seçtiniz sayın başkan,sonuç ortada ! ***kavga ***

Gelinen durum itibari ile ''karaya oturmuş TEMAD gemisini tekrar yüzdürme adına kısa süre önce şahsınıza iki özel mektup gönderilmiştir. Tamamen  iyi niyetli olarak bu iletilerin konusunu yönetimde tartışarak verdiğiniz yanıt ''TEMAD'ın kurumsal kimliği'' üzerinde kabul görmediği şeklinde idi.

Kapalı yönetimlerde (ki siz bunu masaya oturduğunuz günden bu yana uyguluyorsunuz) acaba gerek yönetim kurulunuz gerekse övündüğünüz yüze yakın şubelerinizden ''görüş'' alıyor musunuz diye sormuyorum,zira almıyorsunuz .!

Şeffaf yönetimler her konuda üyelerini bilgilendiriler !

ÖNEMLİ MALİ  KONULAR İLE YASA GEREĞİ DE OLSA AÇIKLAMA YAPMAMAKTA DİRENİYORSUNUZ ?

Böylesi konulardaki rakamlara resmi kurumların ''resmi açıklamaları '' geçerlidir ve bu yasal zorunluluktur aksi halde şaibe daima demoklesin kılıcı gibi derneğimiz üzerinde sallanır; bir örnek vermek gerekirse 15 mart etkinliğimizde emniyet teşkilatı 11.000 derken bu sayının 95.528 olan tüm emekli sayımızın üstünde 120.000 ve üzeri ifade edilerek ne amaçlanmıştır?

O tarihte gelen misafirlere dağıtılan ''şapka'' vs. konuları ve dosyalardaki faturalar ile ilişkilendirmek bu yönde acaba ile yorum yapanlara ne diyebilirsiniz !

Genelkurmay başkanlığı sizleri kaç kez yazısal ve görsel basındaki ifadeleriniz üzerine "gelin bu konuyu burada konuşalım" diye davet etti? Siz bu davete ne şekilde yanıt verdiniz.?

Yapılan her icraat olumlu,olumsuz yüz binlerin kaderi ile ilgilidir. Ben yaptım oldu, olmadı diyemezsiniz. Onlarca kez bir çok kalemin  sizlere yaptıkları çağrılara kulak vermediniz .!

Kendi uçağımız tarafından batırılan,kendi savaş gemimizin hazin hikayesi bilinir.!

O koltuktan ayrılmamak,devrilmemek,ayakta kalmak,koltuğu kaybetmemek adına neler oluyor, izliyor tüm umutsuz sınıf. Köprüleri yıktınız,ortada kalakaldık sayenizde.!

Hukuk düzenini tanıdığınızı söylemeyin bizlere ...

Genelkurmay son bilinen söylemlerinizden sonra, "TEMAD'ın bir çiçeği dahi bu kapıdan içeri giremez"! diyerek sadece KESER yönetimini tanımıyorum demiştir.

Elbette genelkurmayın bu günlere dek icraatlarını savunuyor anlamı taşımıyor yazdıklarım. Getirdiğiniz noktayı,son resimi anlatıyorum...

Daha önceki TEMAD yönetimlerine nasip olmayan normal gelirler,hazine yardımları dışında bu mazlum zümre size değil mücadelemize maddi destek oldu bu parayı kuruş,kuruş vicdan ve ahlakınıza mücadelede kullanılmak üzere teslim ettik, ama siz parasal konularda har vurup harman savrulması misali umutları da yok ettiniz.!

Eh şimdi ne bekliyoruz ?

Güneşin batıdan doğmasını mı ?

Soruyoruz; nasıl bir mucizevi olay olacak ?

HEDEFE GİDEN YOL; ÇAKIL TAŞLARI...

Yüz binlerin tam sessizliği,umutsuzluğa,her şeyi olduğu gibi kabullendiği günlerdi.!

Yıl hadi 2005-2006 diyelim. Bir gurup suskunluğa  dur dedi ''bu böyle gitmez ''...

Ve emekliassubaylar.org WEB sayfası kuruldu. Mücadelenin ateşi yeniden yakıldı, cumhuriyet tarihinde ilk kez bu site haksızlıkları dile getiren gazete ilanı verdi sorunlar masaya yatırıldı, yazı dizileri hazırlatıldı,  fedakar arkadaşlarımızın da katkıları ile sessizlerin sesi olmaya başladı ve takip eden yıllar... Size inanıp bir bayrak yarışı olan mücadelede bayrağı inanarak teslim ettiler, ama şimdi izleyin toplum sessiz bu umutsuzluğun işaretidir, oysa her şey inançla mükemmel başlamıştı.

Bu site arşiv sayfaları ile geçmişteki yaşananların da bir göstergesidir...

Hayatımızda başarıyı yakalamak, başarıya ulaşmak ve istenilen hedefi gerçekleştirmek için ilk başta başarısızlıkla ilgili düşünce ve tutumların değiştirilmesi gerekmektedir. Bireyler, kendileri ve başkaları hakkındaki tutum ve yargılarını değiştirirse düşünceleri de kendiliğinden değişir. Düşüncelerin değişmesi, bireyin hislerini de değiştirir. Duyguların değişmesi de davranışların değişmesi demektir. Davranışların değişmesi, varılan sonuçların kalitesini değiştirir ve yükseltir.

Üzülerek izleniyor ki ;  hâlâ birbirimizle didişmekten,yollarımıza çıkan çakıl taşlarını temizlemekten,yalakaların, çanta taşıyıcılarının ve koltuk sevdası, kartvizit başkanlığı dışında lokal işletmeciliği yapma için koltukları işgal etmiş olanlar ile yol alamıyoruz  ne yazık ki...

Saygılarımla.

Atilla ABAYLI

SON KAHRAMAN-1

Ağustos 07, 2014

TEMAD Üyesi değilim, dernekten atıldım, emekli assubaylıktan atmaya da kimsenin sanırım gücü yetmez.

Neden üye olmadım?

TEMAD Genel Başkanı Sayın Ahmet KESER imzasıyla yayınlanan ve EAHP’ta yer alan bir yazıya göre “TEMAD üyeliğinden atılanların affedildiği” yazıyordu. Ben ne toplumuma, ne de TEMAD Yönetimlerine en küçük bir saygısızlıkta bulunmadım.

Şahısların kişiliklerine asla dil uzatmadım, icraatlardan yanlış gördüklerimi kılı kırk yararak, asla saygısızlığa vardırmadan eleştirdim.

Bu gün affedildiğimi kabul etmem demek, geçmişte suç işlediğimi kabul anlamına gelir. Mevcut yönetim atılanların hangi nedenlerden atıldığını çok iyi bilmektedir. Kararın “İhraç kararlarının yok hükmünde sayıldığı” şeklinde olması gerektiği kanısındayım. Bu yalnız benim için değil, ihraç edilenlerin hepsi için geçerlidir.

Gelelim asıl konuya, EAHP’ta çıkan yazılara!

E.Kd.Bçvş.Sayın Ahmet KESER’i, kişiliği oturmuş, geniş görüşlü, birikimli, geçmiş yönetimlerin hatalarına düşmeyecek kadar dikkatli, taraftar olanlar kadar muhalefet edenlere de sabırla, saygıyla yaklaşacağına inandığım, toplumun tüm kesimlerini kucaklayabilecek kadar hoşgörü sahibi bir meslektaş olarak tanıdım.

TEMAD Genel Başkanı E.Kd.Bçvş. Sayın Ahmet KESER’in, kimliğini, kişiliğini şahsiyetini seçildiği gün bir kenara bırakıp o makama çıktığını düşünmek dahi istemiyorum. İstemiyorum çünkü kişilik, şahsiyet vestiyere bırakılıp, sonra geri dönüp alınacak bir şey değildir.

Çelişki bu noktada başlıyor. TEMAD’ın yarı resmi yayın organı konumundaki EAHP’ta çıkan yazılara, tehditlere, ayrıştırıcı ifadelere ve kişiliğine asla yakıştıramadığım pohpohlamalara neden engel olmadığını anlamakta güçlük çekiyorum!

Sayın KESER Mahmut ERDEMLERİN faturasının Mahmut ERDEMLERE değil, TEMAD Yönetimine ve doğrudan TEMAD Başkanına kesileceğini çok iyi bilir.

Bu toplum için taş üstüne taş koyanın her zaman başımızın üstünde yeri var, iyi niyetle yapılan yapıcı (ve hâttâ yıkıcı bile olsa) eleştirilere açık olmak da TEMAD Yönetimine düşer. Hormonlu Mahmut ERDEMLERİ sahaya sürmek geçmişin hatalarını tekrar etmek olur.

Toplumumuz iyi niyetini, umudunu yitirmeden, taleplerinin muhatabı Genelkurmay ve Siyasi İktidarın ne yazık ki karşımızda olduğunun bilincinde, hukuktan ayrılmadan ve en önemlisi enerjimizi birbirimize karşı harcamadan, hiç değilse gelecek nesillere onurlu bir gelecek için çaba harcayalım.

Bize yakışan budur!

SON KAHRAMAN

Ağustos 05, 2014

Bu günlerde hiç iyi değilim…

Halüsinasyon mu görüyorum, yaşadıklarım mı halüsinasyon, halüsinasyonlar mı yaşıyorum belli değil… Çözemedim bir türlü.

İşsiz adam ne yapar?

Eskiden olsa kahvede pişpirik oynardı, e bu sıcakta o da olmaz… En iyisi oturup bilgisayarda aylak aylak dolaşmak. Ben de öyle yapıyordum ve bir yazıya rastladım…

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Ahmet Keser Türk Astsubay tarihinde olmayacak şekilde haklarımızın kazanımına yönelik mücadeleye başlamış ve astsubayın şanlı ismini tarihin en güzel sayfalarında yerini almasını sağlamıştır.

Tam bu cümleyi okurken, klavye üzerindeki parmaklarım yağlanmıştı, sanki ekrandan yağ gibi bir şeyler akıyordu, gene halüsinasyonlar mı başlamıştı? Bilgisayarın başından kalktım, bir anda  her şey eski haline döndü.

Üç ihlâs bir Fatiha okuyup tekrar masama döndüm!

Yazıyı okumaya devam ettim.

Genelkurmay Başkanımızın  havalesiyle PERSONEL DAİRESİNE ile  sıralı başkanlarına havale edilen TEMAD ve Yönetiminin söyledikleri not alındı. Genkur'un girişinde güzel giyimli kontrol elamanının telsizinin  kulaklığında bile astsubayın beklentileri madde madde duyuldu..

Yazar arkadaş “güzel giyimli kontrol elemanının telsizinin kulaklığında bile astsubayın beklentilerinin madde madde duyulduğundan” diyordu. Demek ki oraya bile nüfuz etmişti, helal olsundu. Kendisine bir de şu Genelkurmayda bizimle ilgili bir şey var mı bi bakıversen diyesim geldi, okuduğum yazıyı bırakmak olmazdı.

Ağlaşanlar bizken memeyi başkasına vermeleri hayatın olağan akışına tersti.

İşte budur” diye bağırmışım, kendi sesimden ürktüm, eğer bu cümleyi de anlamazlarsa “yuh artık, yuh!” dedim… Ama dahası da vardı!

İşte burada TEMAD ın eliyüzü düzgün Ahlaken sağlam karakterli ne dediğin bilen özü sözü doğru sadece astsubayların sorunlarına ve beklentilerine yönelik söylemler yapan  bir dernek başkanı ortaya çıktı.

BU AHMET KESER DEN BAŞKASI DEĞİLDİ…

E, memleket münafık dolu… Bazıları da değil diyorlar demek! Ama Allah için bu cümleleri okuduktan sonra kesin fikirleri değişmiştir o münafıkların!

GERİLENLER, İSTEK VE BEKLENTİLERİMİZİ VERECEK OLAN ETKİLİ VE YETKİLİLERKEN.

DİKKAT!

GENEL BAŞKANIMIZA KARŞI AYAK OYUNLARINA BAŞLAYANLAR İSE BAZI EMEKLİ

ASTSUBAYLARDI.

Birinci cümleyi çözemedim, ama ikinci cümle çok net anlamlar içeriyordu!

Kahretsin” dedim, “gene bu emekliassubaylar yaaa!

Neler yapmışlar neler… Hele 18 MASTIR’lı olanlar… Bunlar hayvan falan da yemlememişler üstelik!

BİZ GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE SALIRGAN TUTUMUNDA SINIR TANIMAYAN NARSİST VE ŞİZOFREN KILIKLI EMEKLİ ASTSUBAYLARDAN NASIL KURTULACAĞIMIZI BİLİYORUZ

Bu cümle hem felsefe hem de derin psikolojik değerlendirmeler içerdiğinden yorum yapabilmem mümkün değil… Ancak; şunu anladım, bu NARSİST ve ŞİZOFREN kılıklılar için planlar mevcutmuş, bence onlar hemen tedavi olmalı, titreyip kendilerine dönmeliler, yoksa tedbir hazır, benden söylemesi.

O ,AJAN PROVOKATÖR OLAN SİZLERİN DIŞINDA

İşte şimdi enselendiniz!

Provokatörü az-çok tahmin ediyorum da, bu ajanlar kim?

MUĞLA TEMAD Başkanı Sayın Halil ERGENLİ, hem bir ara sakal bırakmıştı, hem de gözlükleri var, o olabilir mi? Ama gözlükleri numaralı, siyah gözlük değil! Mehmet ATILGAN Kardeşim biraz gizemli duruyor, az konuşuyor, hem de iri kıyım o olabilir mi? Yer altı bağlantıları varsa kesin Semih KOÇ işin içindedir.

Provokatörü söylemedim değil mi? Kesin Ersen Abidir… Genelkurmay Ordu evlerini yasakladı, arkadaş da provokatör olduğunu tespit etmiş işte…

CEFAKAR VE FEDAKAR CA MÜCADELE VEREN KAHRAMAN ASTSUBAYLARIZ.

Gazan mübarek olsun yiğidim, acıma, kes kellelerini, tut saçlarından resim çektir!

BU GÜÇ SİZİ HAM YAPAR.

DENEMESİ BEDAVA

Yok artık!

Vur, kır, tepele bu emekli assubayları, ama ham da yapma artık!

Bir yerde de aynı arkadaşım “HODRİ MEYDAN” diyordu…

İşte onu okuyunca kendimi kanepenin arkasına Şahadet getirerek nasıl attıysam, dirseğim duvara çarpmış… Etrafa bakındım kimse yok!

Bilgisayarı kapattım, büyük bir vicdan azabı içindeydim.

Bir zamanların Mahmut ERDEM’ine haksızlık ettiğimi düşündüm. Heykeli dikilecek adammış, kıymetini bilmemişim. Kendisini hasretle, özlemle andım. Heykeli dikilseydi kesin bir koşu gider çelenk koyardım.

 

Not 1: Yazıdan yapılan alıntılar aynen yazıda olduğu gibi alınmıştır.

Not 2: Mizah, ciddiyetin vardığı son noktanın bir adım daha ötesidir. Artık ciddiyetle anlatılamayan şeyler mizahla anlatılır.

Not 3: Yazı devam edecek.

genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN Her şeyin gönlünüzce gerçekleşeceği; sağlık, başarı ve mutluluk dolu nice yıllar diliyoruz. SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ YÖNETİMİ
Pazar, 31 Aralık 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
Baş öğretmenimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsında tüm öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN... Demokrasinin, adaletin, huzurun ve refahın hakim olduğu nice öğretmenler günü kutlamak dileklerimizle sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Cuma, 24 Kasım 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMIZIN KAHRAMANI, LAİK, DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU, EBEDİ ÖNDERİMİZ VE BAȘKOMUTANIMIZ BÜYÜK DEVRİMCİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü BEDENEN ARAMIZDAN AYRILIȘININ 85. YILINDA SAYGI, ÖZLEM VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ... RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN. 10 KASIM 1938 ! Bir devre damgasını vurmuş, dünyanın gidişatını değiştirmiş, yalnızca ya...
Cuma, 10 Kasım 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ