Değerli üyelerimiz;
Bizler, büyük bir aile olarak gücümüzü ne yazık ki kullanamadık. TEMAD yönetimi, bölge toplantılarında siyasi partilerle görüşmelerinin devam ettiğini, kontenjan alacağını ve bizlerin bölgelerimizdeki milletvekili adaylarımızı seçmemizi istemiş olmasına rağmen, üyeleri ve şube yönetimleri ile paylaşmadan 'tıpkı OYAK iştiraklerine genel sekreterinin atanması gibi' bir emirvaki ile, hukuk komisyonu üyesinin milletvekili adayı olduğunu bildirmiştir! Aday olan birçok arkadaşımıza destek verilmemiş, adaylıkları koordine edilmemiştir.
Bunun yanı sıra, siyasi partilere bir DEKLARASYON verilmesi ve bu deklarasyonun ulusal bir gazetede yayınlanması için, 'ilan ücretinin bizler tarafından sağlanacağı garantisinin verilmesine rağmen' bu önerilerimize yanıtı daha vermemiştir! Bu yönetimin, assubayların sorunlarının çözümüne katkısının olacağına ihtimal vermiyoruz ve diliyoruz ki, TEMAD yönetimlerine kişisel çıkar hesabı olmayan, özverili, bilgili ve kararlı yönetimleri seçelim. Bu büyük bir sorumluluktur !...
Değerli arkadaşlarımız, mücadele kimsenin tekelinde olmadığı için biz bu boşluğu doldurmaya devam edeceğiz. Seçimlerde, aile fertlerimizle birlikte bir milyon oyu temsil etmekteyiz. Bunun önemini mecliste grubu bulunan siyasi partilere hatırlatmak için "HAKSIZLIKLARIMIZ KADER OLMAMALI" başlıklı yazımızda belirttiğimiz deklarasyonu, adımızı ve mail adreslerimizi yazarak gönder tuşuna basmak suretiyle partilere göndereceğiz.
Bu önemli hususun yerine getirilmesi için lütfen gerekli duyarlılığı gösterelim. Bu maili, tüm arkadaşlarımız, eşlerimiz, aile fertlerimiz olarak da imzalamak mümkündür. İnternet kullanmayan arkadaşlarımızın onayını alarak onlar adına da gönderebiliriz. Aile fertlerimiz, sınıf ve rütbesi karşısına Asb. Eşi- Asb. annesi gibi ibare yazması yeterlidir.İsmimizin yanına vatandaşlık numarasının yazılmasında yarar görüyoruz.
Herşeyin gönlünüzce olmasını diliyoruz.
Değerli meslektaşlarım.
Kendi yaptıklarımdan bahsetmekten çok hoşlanmam ama bu yazımda zaman zaman kendimden bahsettiğim durumlar olacak. Anlayış göstereceğinizi umuyorum.
İletişim organları çok büyük gelişmeler kaydetti. Hem de bu durum öyle boyutlara geldi ki, bu yolla; halklar ayaklanıyor, 40 yıllık diktatörlerin saltanatları sallanıyor hâttâ son buluyor. Bazen de, mesela İstanbul’da “haydin kar topu oynamaya çıkıyoruz” grubu bir saat gibi kısa bir süre içinde sokaklara meydanlara inerek yoğun kar yağışı altında kartopu oynamaya başlayabiliyorlar.
Mardin’de bir ilköğretim öğrencisi kuzularını koyunlarına “emiştirirken” söylediği yanık türkülerden dolayı yine bu iletişim organları vasıtasıyla kendisini bir anda İstanbul televizyon stüdyolarının vazgeçilmez bir solisti olarak görebiliyor.
İzmir’deki bir genç bir başka yerdeki bir gençle tanışıp, sanal âlem sayesinde “görücü usulüyle” izdivaç yapabiliyor, bir başkası 40 yıldır görmediği, buluşamadığı ilkokul arkadaşıyla bu sayede buluşabiliyor, görüşebiliyor.
Şimdi 50’li yaşlar civarında olan bizlerin çocuk dönemlerinde elimize kâğıt kalemi alıp, mesela sevdiğimiz bir türkünün sözlerini yazabilmek uğruna saatlerce radyoda Türk Halk Müziği Dinleyici İstekleri programını beklediğimiz zamanları hatırlayabiliyoruz. Şimdi ise aklımıza gelen yerli, yabancı ne kadar türkü, şarkı, arabesk, hafif müzik, arya, oratoryom, opera, hafif batı müziği, uzun hava, Aydın Havası ve sair müzik eseri varsa bir tuşla hem de görüntülü olarak, hâttâ canlısını bile anında izleyebilme imkânımız var.
Örnekleri çoğaltmak imkân dâhilindedir. İletişim organlarının hangi boyutlara geldiğini hepimiz görüyor ve yaşıyoruz. Şimdilerde ise mesela benim 30 yıl önce falanca yerde yaptığım, üstelik hiçbir şekilde kaydedilmediği halde ağzımdan çıkıp atmosfere karışan ve bilinmezlere doğru uçup gitmiş olan konuşmalarımı bulup çıkaracak, kayıt altına alabilecek teknolojilerin varlığından bahsediliyor. İnşallah tusunaminin vurduğu ve bu tür çılgınca buluşların anavatanı olan Japonya’daki felaketler bu teknolojiyi alıp yok etmemiştir.
Bizler, yani emekli assubay/astsubaylar, hiç olmazsa bir kısmımız karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Şahsen ben üç yıla yakındır bu işlerin orta yerindeyim. Yazının başında da belirttim. Affınıza sığınıyor ve kendi yaptıklarımdan da bahsediyorum bu yazımda. Hiçbir şey yapmayanların bile kendi meslek erbabından olup kendi çapında mücadele içinde olanları küçümser tavırlarına şahitlik ettikten sonra, kendimce bir şeyler yapmaya çalıştığımı zanneden birisi olarak hiç olmazsa bu yazımda kendimi biraz öne atacağım kusuruma bakmayın.
Ben iki yıla yakın bir zamandır ulusal bir haber sitesinde yazılar yazdım. O site günlük olarak milyonların ziyaret ettiği bir sitedir. Benim yazılarım da 10 binlerce okuyucu tarafından takip edilmiştir. O yazılarımdan üç tanesi de doğrudan emekli assubay/astsubay sorunları ile ilgiliydi. Bundan başka birkaç tane yerel sitede yazılar yazıyorum, orada da haklarımız ve kimliğimiz ile ilgili yazılarım yayınlandı, yayınlanıyor. Şu ana kadar milletvekillerine beş yüz adedin üzerinde mail göndermişim. Bir o kadar da gazeteciye mail göndermişim. Telefonla onlarca milletvekili ile görüşmeler yaptım. Daha geçenlerde TBMM kürsüsünden haklarımızla ilgili çok güzel bir konuşma yapan İzmir MHP milletvekili Emekli General Sayın Erdal Sipahi de bunlara dâhildir. Kendisi de birkaç kez beni aramış ve konuşmalarının tarihini ve içeriğini benimle paylaşmıştır. Kürsüden okuduğu metinde âcizane benim de katkım vardır. Yine onlarca milletvekili ile yüz yüze görüşerek sorunlarımızı aktarma fırsatı buldum buna gayret gösterdim.
Bunlara ilave olarak Ulusal ve yerel televizyon programlarına hem yazılar yazdım, hem de programlara çıktım. Yerel gazeteleri sürekli olarak durumumuz ile alakalı olarak bilgilendirmekteyim. Bu çalışmalarımı defalarca yayınlatma fırsatım oldu.
Emekli assubay/astsubay sitelerine yüzlerce yazı gönderdim. Yüzde 99 oranında yayınlandı yazılarım.
Daha geniş anlamıyla internet ortamında binlerce paylaşım, yorum v.b. faaliyetlerde bulundum.
Bunları ben yaptım da başkaları sırt üstü yattılar mı? Elbette hayır. Benim sürekli olarak vurguladığım ve tanımladığım “BİR AVUÇ CENGÂVER” diye bir tanımlamam var. Evet, “bir avuç cengâver” deminden beri yazdığım konularda tıpkı benim yaptıklarımı yaptılar hâlâ da yapmaya gayret ediyorlar.
Ama bakıyoruz ki, henüz ilk defa internet ortamına girmiş, ilk defa bir yazı okumuş, başka bir tabirle “ilk defa milli oluyor” hemen ilk gördüğü konuya balıklama dalıp onur kırıcı, haysiyeti yaralayıcı laflarla, ifadelerle arz-ı endam ediyor. “Buralarda yazıyorsunuz da ne elde ediyorsunuz?” diye soruyor. “Artistlik mektebi mi buralar?” diye kızıyor. “Meşhur mu olacaksın birader?” diye soruyor. “Gevezelikten öte bir anlamı yok bu yazdıklarınızın” diye fırça basıyor. “Yaz yaz nereye kadar? İş yapın iş!” diye çıkışıyor. Sanki babasının uşağı var. Sanki buralarda yazanlar görevlendirilmiş devlet memurları. Sanki buralarda mücadele eden “bir avuç cengâver” belli bir ücret karşılığı yazıyormuş da o arkadaş da maaşlarını karşılıyormuş gibi patronluk yapıyor aklı sıra.
Farklı kulvarlarda imiş gibi görüntü veren emekli assubay/astsubay sitelerinin ortak amacı emekliassubay/astsubayların sorunlarıyla ilgilidir. Amaç ortaktır, amaç; her birimizin 30 yıl gibi sürelerle hizmet ettiğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin, dahası devletimizin bekasıdır. Amacımız; Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde yaşayan bütün fertlerin hak ve hukuk, sosyal adalet anlayışı ve demokratik laik sistem içinde müreffeh bir hayat sürmeyi arzu ve temin etmektir. Dahası bunu temin etmeyi sağlayacak olanlara hak ve hukukumuzun neler olduğunu hatırlatmak ve diğer bütün devlet memurları gibi bizim de haklarımızın tam olarak verilmesini sağlamaktır.
Bunu yaparken de bence sakınacağımız ve uzak duracağımız en önemli konu bu işi politikaya bulaştırmamaktır. Hepimizin bir ideolojisi vardır ama bu konu meselemizle karıştırıldığı an işimizin bittiği andır. Bundan önce yapılan birkaç politik eylemin cezasını çekiyor olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Konuyu açıp başkasından istemediğim bir şeyi kendim yapıyor pozisyonuna düşmek istemiyorum. Anlayanlar mutlaka anlamışlardır. Burada bizim ortak paydamız emekli assubay/astsubay oluşumuzdur. Yoksa hepimizin bir partisi vardır, hepimizin yüreğinde arslanlar yatmaktadır ve hepimizin böyle olmamızın haklı nedenleri vardır ama bunun konuşulacağı platform asla TEMAD olmamalıdır.
En önemli tavsiyem de TEMAD’a üye olmanızdır. Eğer TEMAD üyeliğiniz yoksa en yakın TEMAD şubesine giderek kaydınızı yaptırmanızdır.
Defalarca yazdım tekrar edeyim. TEMAD üyesi değilseniz TEMAD’ı eleştirme hakkınız olamaz. Kim “var” diyorsa yanlış söylemiş olur. Yine devamlı surette verdiğim örneği tekrar ederek bitiriyorum yazımı.
Toplanmışsınız bir aile içinde görev bölümü yapacaksınız. Biriniz elektrik faturalarını yatıracak. Diğeriniz pazara gidecek, bir diğeriniz doğalgaz aboneliğini yaptırmaya gidecek, bir başkanız kooperatif taksitini yatıracaksınız. Tam bunları konuşurken sokaktan geçip giden birisi toplantınızın salon kapısını açıyor ve itiraz ediyor. “Bir dakika, şunu şunu yanlış yaptınız, şu kişiye şu görevi yanlış verdiniz” diyerek müdahalede bulunuyor. Tavrınız ne olurdu? Herhalde ona bu iş bölümü yapma hakkını tanımazdınız değil mi? İşte bu da böyledir. TEMAD üyesi değilsiniz, aidat ödemiyorsunuz, sonra çıkıp; “TEMAD şöyle, TEMAD böyle” diyerek ağzınıza geleni söylüyorsunuz. Söylediklerinizin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur bilesiniz. Eleştirdiğiniz konularda haklı olsanız bile üye olup, yanlışları düzeltmek için elinizi taşın altına koyma gayreti gütmedikten sonra söyledikleriniz boştur, boştur, boştur.
Gelin TEMAD ailesine katılın ve bu ailenin bir ferdi olmanın tadını çıkarın.
TEMAD üyesi olsun ya da olmasın tüm meslektaşlarıma, selam, sevgi ve saygı sunuyorum.
Tayyar YILDIRIM
Değerli Meslektaşlarımız,
Genelkurmay Başkanlığı'nda özlük haklarımız ile ilgili çalışmaların yapıldığı bilgisine ulaştık. Ekonomik haksızlıklarımız konusundaki aşağıdaki mail kampanyasını daha önce de uygulamıştık. Temel haksızlıklarımızı, mail kampanyası ile bir kez daha duyurmamızın büyük önemi vardır!
Bizler, assubaylar olarak; yasalara, hiyerarşiye ve komutanlarımıza saygımızı hiç bir zaman kaybetmedik. Atatürk ilke ve inkilaplarına daima bağlı kaldık. Ülkemize bağlılığımızı ve TSK.'ne sadakatimizi, canımız, kanımız ve terimizle kanıtladık. Her kurum kendi personelinin haklarını iyileştirilmek için gayret gösterip, personelini bir aile olarak görürken, ne yazık ki bizler ön yargılarla tahakküme varan haksızlıklara uğratıldık!
Site Yönetimi olarak hazırladığımız aşağıdaki metni; Genelkurmay, MSB ve Kuvvet Komutanlıkları'na, 'bilgi için de' Başbakanlık'a gönderilecektir. Bu metni göndermeniz sadece birkaç dakikanızı alacaktır. Lütfen gerekli ilgiyi gösterip, internet imkanı olmayan arkadaşlarımızın 'onaylarını alarak', Onlar adına da gönderilmesini sağlayınız. Gönderilecek mail sayısı bizim gücümüzün ve kararlılığımızın göstergesi olacaktır.
İlginize teşekkür ederiz.
FAKS NO | MAİL ADRESİ | |
Başbakanlık |
0312.4251375 |
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. |
Genelkurmay |
0312.4281679 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. |
MSB. |
|
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. |
K. K. K |
0312.4116861 |
Sitesindeki bilgi edinme formu |
Dz.K.K. |
0312.4173065 |
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir., dzkk@tsk. |
Hv.K.K. |
0312.4192208 |
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir., beb@hvkk. |
J.Gn.K | 0312.4189208 |
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. |
ANKARA (İHA) - Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği üyesi bir grup, özlük haklarını istemek için eylem yaptı. TBMM önünde toplanan yaklaşık 50 kişilik grup, özlük haklarını istemek için eylem yaptı. Eylemci astsubaylar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a 'Bize sahip çık. Özlük haklarımızı ver' diye çağrıda bulundu. Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Mustafa Erol, ayrımcılık yapılmasını istemediklerini ancak taleplerinin yerine getirilmesini istediklerini ifade etti. Erol, "Bizler subaylarla yan yana hatta daha ağır şartlarda görev yaptık. Subaylara emekli olunca ödenen tazminatlar bizlere niçin ödenmiyor. Biz de bu ülkenin üniversitesini bitirdik. Üniversite mezunu tüm devlet memurları 1/4 kademesine kadar yükselirken sadece astsubaylara bu hakkın verilmemesi ikinci sınıf vatandaş yerine konulmak değil de nedir. Biz hakkımızın verilmesini istiyoruz. Bizim özlük haklarımız verilsin" dedi.
BİRLİKTE DE HAYKIRIR!
Adalet, eşitlik, insan onuruna yakışır yaşam koşulları için assubaylar yıllardır evrensel hukuk kurallarına olan inancı ile mücadele ediyor.
"Ayrıcalık değil Adalet istiyoruz" diyor.
Yargı etki altında, teklinler var diyor!
Mecliste görüşülen assubaylarla ilgili iyileştirmeler, herkes işine geleni bahane ederek (iki yüzlüce) adaletsiz bir şekilde oylamada reddilerek erteleniyor. Daha önceleri de değişiklik tekliflerinde hükümetler "Genkur’dan bu konuda görüş olumlu olmadığı için bir şey yapamıyoruz" derdi. Şimdi mecliste oylamada reddedildi. Tabii ki assubayların beklentisi haksızlıkların giderilmesi için Genkur’un değişikliği kendisinin teklif etmesidir. Asb’larca malum bir güdüm vardır ama kimden şüphesi de vardır.
"Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi ’nin ön giriş kapısına gelen aileler alkışlar eşliğinde “Adalet istiyoruz”, “Türkiye laiktir laik kalacak”, “AKP güdümlü yargıya hayır ” sloganları atarak kısa süreliğine yolu trafiğe kapattı."
Emekli assubaylar en verimli çağında emekli olduklarında maaşlarının yarısını aldıkları için huzurlu bir hayatları olmamakta. Emekli olduğunu zannederken yeni bir iş bulup çalışmak zorunda kalmaktadır. Yani iş değiştirmiş olmaktadır. Her emeklinin huzurlu ve rahat yaşaması hakkıdır.
"Emekli kocamın rahat ve huzurlu bir hayat yaşamasını istiyoruz."
Anayasal hakları verilmeyen, ekonomik yönden tükenmiş olan emekli assubaylar toplumda hızla itibarsızlaşmaktadır. Bu çalışan muvazzaf personeli de olumsuz etkilemektedir. Kendisini esas kabul edilmediğini öteki olduğunu mecbur olunmasa orada olamayacağını düşünen çalışanlar, dolayısıyla mecbur olmasa bu mesleği yapmayacağını düşünmektedir. Manevi olarak da tükenmekte, yaratıcılık, verimlilik ve bağlılık zaafı yaratılmaktadır.
"Maddi manevi tükenmiş durumdayız. Elbette güçlü duruyoruz ve arkasındayız. Hiç kolay bir süreç değil, çeken bilir. Ateş düştüğü yeri yakıyor. En büyük acı bu derece adaletsizlik.”
Açılan davalar alınan görüş, telkinler ve haksız gerekçelerle aleyhte kararlarla sonuçlanıyor. Hukuk bağımsız olarak işletilmiyor. Davalar hukuka olan güveni bitirirken, maalesef AİHM'e taşınmak zorunda kalıyor.
"Bizim endişemiz hukukun işlememesi."
Em assubaylar Ülkesine ve halkına olan inancını hiç kaybetmemelerine rağmen, bu ülkeyi idare edenlerle ilgili inançsızlıklarında haklı oldukları her defasında aldıkları sonuçlarla yüzlerine çarpılmıştır.
“Bizim eşlerimiz vatansever, saygın insanlar. Bu yapılamaz. Bu kişiler kaçak değil. Medyanın bağımsız olduğunu da görmemiz lazım. Lütfen bu ülkeye olan inancımızı tazeleyin” diye konuştu.
Assubaylarla ilgili ön yargılı, kendinden başkasını düşünmeyen sistem içerisinde kendiliğinden bir sonuç beklemiyoruz. Evrensel hukuk içerisinde mücadelenin esas olduğunu biliyoruz.
"Biz bundan bir sonuç bekliyoruz mu hayır çünkü maalesef önyargıyı biliyoruz.”
Emekli assubaylar yıllardır defalarca basın açıklaması, mitingler yapmış fakat yetkililerce görülmemiş, duyulmamış yok hükmünde değerlendirilmiştir. Kendi değerlerinde kendilerinden menkuldür. Tarih unutmayacaktır.
"Artık biz de bu haksızlığa karşı sokağa döküleceğiz."
Assubaylar hiç kimseden merhamet dilemediği gibi, keyif bağışlamasını da, icazetini de istememiştir. Sadece hak, hukuk, adaletin kendilerine de eşit şekilde işletilmesini istemektedir.
"Hiç kimseden merhamet dilemiyor, beklemiyoruz."
Haksızlığa uğradığını düşünen tutuklu asker eşlerinin feryadını tam da bu sebeplerden dolayı yüreğimizde hissediyoruz.
Adil bir yargılama ve hukukun işletilmesinin dışındaki bu konularda görevde iken olduğu gibi suçu olanların elbette yargıya hesap vermesi gerektiğini de belirterek yanların da olduğumuzu bilmelerini bekliyoruz.
Haklarımızı vermeyenlerle, belge sızdıran, suç belgeleri yaratanların kişisel hırs ve ihtirasları için her şeyi yapabilenlerin aynı yerden beslendiklerine inanıyor bu haksızlık ve hukuksuzluğa karşı birlikte mücadeleye davet ediyoruz.
Artık susmayalım!
Kemal CERİT
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Kaynak: http://www.politikars.com/haber/16555/komutan-esleri-artik-susmayacagiz.aspx#ixzz1E836aAIf
NOT.Yukarıda siyah büyük puntolarla olan yazılar basında subay eşlerinin eylemi haberlerinden alınmıştır
Emeklimiz, çalışanımız diyoruz ya hepimiz, "haklarımız" diye, yarıdan çoğumuz yüksek tahsilliyiz. Peki neden alamıyoruz bu haklarımızı?
Bilgimiz mi eksik?
Beynimiz mi çalışmıyor?
Almasını mı bilmiyoruz?
Bizler hepsini biliyoruz, hakkımızı alacağız. Sosyal adaletsizliğe dur diyeceğiz. Bizler çaresizlik zincirini kıracağız, kendi kendimize söylenmeyeceğiz, sorumluluk alacağız. Genelkurmay'dan medet ummayacağız, sorunlarımızı kendimiz çözeceğiz. Açılmayan kapıyı kırk kez çalmayacağız, diğer kırk kapıyı bir kez çalacağız.
Subaylar emeklilerine sahip çıkıyor. Astsubaylar, Emekli Astsubaylardan (TEMAD’dan) çözüm bekliyor. O zaman Emekli Astsubaylar, Astsubayların sorunlarını çözmek için üzerine düşeni yapacaklar. Çalışanlarımız - Emeklilerimiz gücümüzü birleştireceğiz.
12 HAZİRAN 2011’de “Ankara’dan E.Astsb.(……..), İzmir’den E.Astsb. (………), Antalya, İstanbul, Balıkesir ve Eskişehir ’den E.Astsb. (………), ya da diğer şehirlerden en az 12 E.Astsb. Milletvekili olarak Astsubaylar’ı temsil edecekler” haberini okuyacağız. Hepimiz bilinçli kişileriz, üzerimize düşeni yapacağız. TBMM’de Astsubaylar, Astsubaylar tarafından temsil edilecekler, çalışanımıza köle, emeklimize son kullanma tarihi geçenler dedirtmeyeceğiz. TBMM’nin en önemli görevlerinden biri, ülkemizin huzurlu bir ortamda olmasını sağlayacak gerekli şartların oluşturulmasına zemin hazırlamaktır, ama Astsubaylarla ilgili yapılan çalışmalar ortadadır, çalışanımız-emeklimiz huzursuzuz.
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” anlayışının yerine getirilmesi ve onur savaşımız için bir araya gelerek tek bilek olmalıyız, kendimizi temsil etmeliyiz. Gücümüzü birleştirmek, tek başına çözülemeyen sorunlarımızın çözüm yoludur.
Ya tozu dumana katarız, ya da tozu dumanı yutarız.
Başarmak için;
Tüm Astsubay ve aileleri TEMAD çatısı altında birleşmeliyiz. Çalışan meslektaşlarımız gelişmeleri iletişim araçlarından takip etmelidirler.
Nasıl? Kimlerle? Bu soruların cevabını sizlerle ileriki zamanlarda paylaşacağım.
BEN SADECE BİR KİŞİYİM.
AMA GENE DE BİRİYİM.
HER ŞEYİ YAPAMAM AMA, GENE DE BİRŞEYLER YAPABİLİRİM.
O YAPABİLECEĞİM BİR ŞEYLERİ ASLA REDDETMEYECEĞİM.
Hamza DÜRGEN
E.Hv.Kd.Bşçvş.
TBMM Genel Kurulunda, MHP'nin, astsubayların sorunları konusunda verilen araştırma önergesinin bugün görüşülmesi önerisi kabul edilmedi.
MHP; TBMM Danışma Kurulu toplanamadığından grup önerisini Genel Kurula taşıdı. Astsubayların sorunlarının araştırılması amacıyla verilen araştırma önergesinin bugün görüşülmesi önerisi lehinde konuşan MHP İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, aileleriyle birlikte yaklaşık 1 milyonluk bir kesimi oluşturan astsubay camiasının ciddi ve birikmiş sorunlarının acil çözüm beklediğini söyledi. Sipahi, ''Astsubaylar kimseden ulufe değil, hakkını istiyor. Birçok meslek mensubuna verilip de kendilerinden esirgenenleri istiyor'' dedi.
Astsubayların, ''8 yıllık AKP iktidarında kendilerine söz verilip yerine getirilmeyen, seçim öncesi sahte vaatlerin hesabını sorduğunu'' savunan Sipahi, bir milyonluk şerefli bir camianın artık aldatılmayı, kandırılmayı, oyalanmayı hak etmediğini dile getirdi.
Astsubayların görev tazminatı ve maaşlarına 100 liralık seyyanen zammın bir an önce verilmesini isteyen Sipahi, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün astsubaylara yapılan iyileştirmeler konusundaki sözlerinin gerçeği yansıtmadığını, yapılan iyileştirmelerin ''Genelkurmayın kendi iç düzenlemeleri olduğunu'' söyledi.
Sipahi'nin bu sözlerine, bazı AK Parti'li milletvekilleri tepki gösterdi.
CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı, öneri lehinde yaptığı konuşmada, Türk ordusunun vasıflarının son birkaç günden beri tartışıldığını belirterek, ''TSK üzerinde oynanan onca oyundan sonra son birkaç gündür AKP tarafından timsah gözyaşları dökülüyor. Cumhuriyet tarihi boyunca kendi ordusuna bu kadar zarar veren, ipe sapa gelmez uydurma gerekçelerle komutanları aylarca cezaevinde tutan, sahte suikast ihbarlarıyla kozmik odalarda günlerce arama yapan bir başka hükümet olmamıştır. Şimdi aynı kişiler timsah gözyaşları içinde ordunun en büyük destekçisi olarak ekranlarda boy gösteriyor'' diye konuştu.
AK Parti'nin 9 yıldan beri iktidarda olduğunu, bu nedenle bir konuda ''yapılacak, edilecek'' diyemeyeceğini savunan Baratalı, bunun yerine, ''yaptım, ettim'' demesi gerektiğini ifade ederek, yapılacak oylamanın ''AKP'nin samimi olup olmadığını ortaya koyacağını'' söyledi.
-''24. DÖNEME BIRAKILMALI''-
Öneri aleyhinde konuşan AK Parti Tokat Milletvekili Hüseyin Gülsün, MHP'li Sipahi'nin sözlerini yadırgadığını belirterek, ''Herhangi bir kuruma neler yapıldıysa Genelkurmay'a da o yapıldı. 'Bunu hükümet yapmadı, Genelkurmay yaptı' demek yanlış bir bakıştır. Hepsi hükümete, devlete bağlıdır'' dedi.
Gülsün, iktidarları döneminde astsubaylara yapılan iyileştirmeler hakkında bilgi verdi.
AK Parti Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı da öneri aleyhindeki konuşmasında, ''Astsubaylarımızın sorunlarının araştırılması ve çözüm bulunmasına taraftarız. Ama Meclisin yoğun trafiği ve yaklaşan seçimler nedeniyle 1.5 ay sonra tatile girmesi nedeniyle araştırma komisyonu kurulması imkansızdır. Astsubayların sorunları yaklaşan seçimlere malzeme yapılmadan, daha geniş bir zaman kesiminde ele alınması doğru olacaktır. Bu çalışma, 24. döneme bırakılmalı'' görüşünü ifade etti.
Konuşmaların ardından MHP'nin grup önerisi kabul edilmedi.
Bir zamanların efsane şarkıcısı. Kendisi asker kökenli olup bando eğitimi almış bir astsubaydır. ilk sahne çalışmalarına bursa da başlamış, daha sonra istanbul'a geçmiştir. günde en az 4 saatini spora ayırır,bu seneye kadar yazları bodrum'da cihat sağol adlı usta bir gitaristle sahne almaktaydı, mekan bodrum'un pasanda adlı bir eski rum köyünde kurulu panorama adlı bir balıkçı restoranı. bir aralar benim de eşlik ettiğim salim dündar gerçektende düzgün telaffuzu, sağlam metronomu ve o unutulmaz yorumu ile hem dinleyene hem de çalana büyük zevk vermektedir. repertuarında kendi parçalarının haricinde,timur selçuk,alpay,tanju okan,ertan anapa gibi ustaların eserleri ayrıca çok sayıda ispanyolca parçada vardır.
Kahramanmaraş'ın Tarlacık (eski ismi Berçenek) Köyü'nde dünyaya geldi. 1955 yılında daha sonra Ankara'ya nakledilen Mersin Astsubay Okulu'na kaydoldu. 1960'da eşi Suna'yı kaçırdı ve 6 ay köyünde kaldı. Bu sırada okulu Balıkesir'e nakledildi. Okul komutanının çabası ile yeniden okula dönen Aşık Mahzuni, 6 ay devamsızlık yaptığına ilişkin bir ihbar üzerine okuldan atılınca yeniden köyüne döndü. 1964 yılında ilk plağı ile müzik piyasasına girdi.
Bir süre Gaziantep'te ikamet ettikten sonra Ankara'ya taşındı. 1989-1991 yılları arasında Halk Ozanları Derneği Genel Başkanlığı'ni yürüten Aşık Mahzuni Şerif, Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığı, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve Ozan-Der Onur Kurulu Başkanlığı'nı da yaptı.
2001'in başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital'da yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında, günümüzün Pir Sultan'ı Aşık Mahzuni Şerif, bir kez daha ölümü yenmeyi başardı. Ve aynı yılın Kasım ayında kendisine, Elhamdülüllah Kızılbaşım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa o da dedemdedir! " dediği için,DGM tarafından dava açıldı. Duruşma 27 Aralık 2001 tarihinde DGM ' de yapıldı. 2002 Mayıs ayının 17 sinde evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan değerli Ozanımız 62 yaşında Almanya'nın Köln şehrinde hayata gözlerini yumdu. Bu ana kadar O, devletin düzenini yıkmak suçundan, hala yargılanıyordu.Şu an son ikamatgâhı olan Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgede huzur içinde yatıyor.
Türk halk müziği sanatçılarının başvuru kaynağı,söz ve beste deposu olan Aşık Mahzuni birçok dinleyecisi açısından günümüzün çağdaş Karacaoğlan'ıydı. Dom Dom Kurşunu (Araştırmacı Yazar Battal Pehlivan Aşık Mahzuni Şerif'i yaşamı ve sanatı üzerine yaptığı incelemenin adı da Dom Dom Kurşunu idi), Yuh Yuh, Fadimem, Gül yüzlüm, Ciğerparem ve Ekmek kölesi gibi eserleriyle tanınan Aşık Mahzuni'nin türkülerini İbrahim Tatlıses'ten Mahsun Kırmızıgül'e kadar birçok türkücü ile bazı pop müzik sanatçıları da okudu. Halk şiirine gönül veren ve konuşma dilini şiirleştiren Aşık Mahzuni'nin 400'e yakın plağı,50 kasedi ve yayınlanmış 9 adet kitabı bulunuyor.
Bu site, sönmeye yüz tutan mücadele ateşini yeniden yakmış, sizlerin özgür sesi olmuştur.
Muhataplarımızı henüz değiştiremesek te bizler değiştik. Haksızlıklar karşısında susmanın haksızlık kadar suç olduğununun bilinci ile sesimizi muhtelif platformlarda dile getiriyor, bunlarla ilgili çözümler üretiyor, eleştiriyor ve sorguluyoruz.
Bizim misyonumuz TEMAD'a ve mücadelemize destek vermektir. Ne yazık ki yasal temsilcimiz üyelerinden geri de kalmıştır!
"Biz bu kadarını yapabiliyoruz veya yeterliyiz" savunması bizim için yeterli değildir. O göreve kimseyi zorla getirmediler ve zorla tutmuyorlar. O göreve bizim sorunlarımızı çözme sözü vererek kendileri talip oldular. Elbette onlardan mucize beklemiyorduk. Yılların sorunu birkaç yılda çözülemezdi ama bize yeterli gayreti gösterdikleri ve iyi niyetli oldukları konusunda güven vermediler.
Mücadele kimsenin tekelinde olmadığının da bilinci ile, muhaliflikle suçlansakta binamız, sekreterimiz, ödeneğimiz, aidatımız, makamımız olmadan bu işe gönül veren meslektaşlarımızla mücadelemizi sürdürüyoruz ve tüm engellere rağmen sürdürmeye kararlıyız.
Biz kimsenin siyasi mezesi olmayacağız. Bu bilinçli toplumun oylarını kasaba politikaları ile yönlendiremiyeceklerdir.
Değerli arkadaşlarımız, bizim intibaklarımızla ilgili MS komisyonun da MHP milletvekillerinin yasa teklifinin yanı sıra henüz meclise intikal etmeyen ama TEMAD sitesinde verildiği bildirilen Sn.Akman'ın teklifinde 9/1 adaletsizliği aynen korunmaktadır. Bizler yıllardır ekonomik sorunlarımızın çözümünde 9/2 nin anahtar rolü oynadığını belirtemize rağmen tekliflerin hazırlanmasında emeklerini övünç vesilesi olarak bölge toplantılarında dile getiren TEMAD yönetimi ya bu bilgilerden yoksundur yada bizleri mahalle bekçileri, ziraat ev ekonomistleri gibi sınıflardan daha alt kademeden göreve başlatan bu önyargılı adaletsiz uygulamaya 'genelkurmaya karşı olmamak adına' razı olmaktadırlar.
Değerli arkadaşlarımız, TEMAD yönetimi bölge toplantılarında, partilerle görüşeceğini, onlardan kontenjan talep edeceğini bildirmiştir. Ne derece başarır, gayret gösterirler bilemiyoruz. Böyle bir durum olumlu yönde gerçekleşirse değerlendirir, gerekli destekte bulunuruz. Ancak, biz bir trenin daha kaçmaması için siyasilere kararlığımızı bildirmek için BİR DEKLARASYON HAZIRLIYACAĞIZ.
Bu konuda her zamanki gibi yapmanız gereken tek şey sitemizde yayınlanacak deklarasyonun altına imza koymanızdır. Katılımın miktarı inandırıcılığımızın ve kararlılığımızın göstergesi olacaktır.
Lütfen bu konuda ilginizi ve bunun arkadaşlarımızla paylaşılması için göstereceğiniz gayrete şimdiden teşekkürlerimizi sunuyoruz.