Saygıdeğer meslektaşlarım, dostlarım;
Bayram günlerinin çocuksu şenliği yok artık yüreğimde. Bayram yaklaşırken heyecanla atmıyor yaşlı kalbim. Geçen gün ülkenin bekası için görev yaparken TSK kurulan kumpası bir parçası olarak 40 yıl hapse mahkum edilen meslekdaşımızın ceza evinden gönderdiği umuda tutunmaya çalışan mektubunu sizlerle paylaşmıştım ve hala yüreğimde bir yara olan babacığı Güneydoğu' da görevli iken şehit olan beni Milliyet Blog taki yazılarımdan tanıdığını bildiren başçavuş meslekdaşımın küçük kızı sevgili Nehir'in yazdığı mektubunu birkez daha hüzünle okudum; Mektubu fırtınalar kopardı yüreğimde. Evlatlarımdan, eşimden ayrı olduğum günleri yaşadım tekrar. Mektubunda özetle;
“Sevgili Ersen amcacığım,
Ben bu bayram ve yılbaşında sevinemiyorum. Babamla birlikte olamıyacağız. Ah keşke babam bizimle olabilseydi! O çok sevdiğim lila renkli kazağı bana alabilmesi için öpseydim onlarca kez o tombiş yanaklarından. Beni üzmek için değil de tekrar öpmem için “bütçemiz müsait değil” demesine rağmen bayram günü kazağı arkasına saklayıp "sürpriz" deseydi. Boğarcasına sarılsaydım boynuna öpücük yağmuruna tutsaydım onu. Babam süprizleri çok severdi. Yine sürpriz yaptı, hem de acı bir sürpriz! Bayramda yok! Bizi boynu bükük bıraktı.
Ersen amcacığım, ağaçlar da neden çiçek yok? Güller neden açmadı? Sakalar neden gelmedi çınar ağacına? Annem "kızım bayramlar hep ayni mevsimde gelmezler. Onun için çiçek açmıyor, bülbüller ötmüyor" dese de Babam yok diye bütün bunlar. Hasretine dayanamıyor minik yüreğim! Ansızın gelse onu gören bülbüllerde gelecek çınar ağacına biliyorum……ellerinden öpüyorum.”
Minik Nehir aldı sularına, götürdü beni farklı duyguların diyarına!
Bayramda, kaybettiklerinin yüreklerindeki ateşini mezar taşlarında söndürmeye çalışan şehit aileleri geldi aklıma. Bosna’ya, Afganistan’a, Lübnan’a, Irak’a, Kıbrıs’a, Güneydoğu’ya ve yurdumun tüm kışlalarına gittim, o cefakar ve fedakar meslektaşlarımızı, askerlerimizi alınlarından öpmek için.
Sevgili Nehir, aç küçücük ellerini gökyüzüne dua et. Güneş ısıtmasa da duaların ısıtsın babacığının yüreğini. Bakarsın, gökte uçan bir kırlangıç alır götürür selamını.
Sağlıkla, mutlulukla kutluyalım bayramın çoşkusunu ama Nehir'leri, saçının okşanmasını bekleyen yetimleri, öksüzleri, huzurevindeki yaşlılarımızı, bir bayram şekeri bile alamayanları getirelim aklımıza. Ziyaret edemesek bile, bir suçlu, bir ezik gönülden bir selam gönderelim, hatırlıyalım onları. Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, sosyal adaletin, eşitliğin gerçekleşeceği nice sağlıklı mutlu bayramlar dilerim.
Yukarıda ki yazımı daha önce Milliyet Blogtaki köşemde ve burada yazmıştın değişen bir şeyin olduğunu sanmıyorum. Güzeller güzeli şehidimin kızı Nehir şimdi ne yapıyor? Babacığını unutması mümkün değil de, acısı biraz olsun hafiflemiş midir?
O unutmadı ama bizler unuttuk! Cenaze töreninde O'nun bahar yeşili gözlerine bakmadan lepiska saçlarını okşayanlar da onları unuttular! Kendisine ulaşamadım. Belki de aldıkları üç kuruş şehit maaşı ile geçinemeyince büyükbabalarının yanına sığınma ihtiyacı hissetmişlerdir.
Kahrolası bilgisayarım çökünce adreslerde gitti. Kendilerine ulaşamıyorum. Adreslerine ulaşabilseydim İzmir’e davet edecek ya da eşimle bayramda ziyaretlerine gidecektik. Bizler ailelerimizle bayramı kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde yüreklerinde hüzün olan nice Nehir’lerin olduğunu biliyoruz. Onları unutmadığımızı, minnettarlığımızı ve sevgimizi sunabilmek için bayramda bir fırsatımız var.
Hep birlikte acıları ve sevinçleri paylaşmak üzere; SAĞLIKLI-MUTLU VE HUZURLU NİCE BAYRAMLAR
DİLİYORUM
HER ŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN...
Değerli meslektaşlarım
ÖZCAN İLDENİZ; bu ismi kiminiz duymadı,kiminiz unuttu kiminiz umursamadı. O, benim gözümde bu ülke için hayatını feda eden kahraman bir meslektaşımız….
9 KASIM 2005 tarihinde Şemdinli’de PKK lı birine ait UMUT kitabevinde meydana gelen olaylarda bir kişinin ölümü bir kişinin yaralanması sonucu Asb.Ali KAYA ve Özcan İldeniz ile bir uzman çavuş çete kurmak adam öldürmek öldürmeye teşebbüs suçundan çok çetrefilli yargılama sonunda 40 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. TSK kumpas davalarının başında gelen bu olayda mahkumiyet Yargıtay tarafından onaylandığı için Silivri davaları gibi yeniden yargılanma olmamış bu kahraman arkadaşlarımız ülkeleri için TSK için kendilerini feda etmişlerdir. Kendisi ile mektuplaştığım meslektaşımız yalnız bırakılmaktan hatırlanmamaktan yakınmakta. Adaletin mutlaka birgün gerçekleşeceğine inanmaktadır. Bayramı bizler ailelerimizle birlikte kutlarken tutuklu olan bu arkadaşlarımız şehitlerimizin yakınları yüreklerinda sönmeyen ateşle bayramı geçirmektedirler
Meslektaşımızın mektubuna ek olarak duygularını dile getirdiği yazısını sizinle paylaşıyor HUZUR-ADALET dolu mutlu günler nice bayramlar diliyorum.
BAZEN … HİÇBİR ŞEY..
Biz gönül mahkumu tutuklu ve hükümlüler; mesafeler olarak uzak, mekanlar ayrı olsa da ,aslında o kadar da yakınız ki günülerde ailelerimize ölçülerle ya da sayılarla,sayısal değerlerle alakalı olmayız aslında.
Daha çok hiç sayılmayan ölçülmeyen ama HİÇ BİR zaman kıymeti ve değeri biçilmeyen duygularımızla alakalı olmayız. En sıkıntılı,engelli ve zorlu yollarımızda…
Biz koskoca bir dünya içinde küçücük kendi dünyalarımızı yaşatırız bulunduğumuz yerlerde.
Küçük dünyalarımızda kocaman yüreklerimzle yaşamaya çalırız. Hem de ailerimizden sevdiklerimizden,dost ve arkadaşlarımızdan uzakmı uzak; Onlar manevi olarak yüreklerimizde ve anılarımızda var olurken bedenen ve madden yanımızda yer almazken,gerçirdiğimiz her bir günümüzde kurum müdürlerimiz başta olmak üzere tüm çalışanlar vardır; Sıkıntı,dert ve sorunlarımızın yanında .
Ama bunun yanında bir nefes kadar yakında omuz,omuza verdiğimiz kader arkadaşlarımız vardı; Gecemizde gündüzümüzde her zaman yanımızda…
Hayat bizim için hep BAZEN’lerle doludur aslında. Bazen, değer verirsin , bazen de değer katarsın yaşadıkça kendine. Bazen seversin ve sevilirsin hatta bazen hem seversin hem de sevdiğin tarafından sevilirsin; Bazen gülersin,bazen ağarsın; Mutlusundur bazen, bazen de mutsuz…Kısacası hayat hep bir BAZEN’dir bizim için..
Hayatımızın içinde sadece planlanan istediklerimin gerçekleştiği ya da gönülden bağlanılası bir şey olmadığı , hayatın Bazen’lerden oluştuğu Hiç Ummadığımız,beklemediğimiz, planlayamadığımız şeylerdir aslında hepimizin bu zor günlerde yaşadıkları …
Acı,hüzün,ızdırap,mutluluk,sevinç,heyecan,kırgınlık,kızgınlık,öfke vs. hepsi bazen’dir
Unutulmamalıdır ki yine de her şeyin bir sonu vardır elbette! Kendimize ve çevremize “DEĞER” katan zihnimizde ve anılarımızdra kalıcı olan ve yaşam boyu süren birçok şey yok mudur hayatımızda ? Elbette vardır. O var olan şeyler de bizi biz yapandır.
Sevgi,saygı,sadakat ve vefa …. Aile,dostluk ve ümitlerimizi yaşatmak… Bunlar bazenler değil her daim olandır; Biz gönül mahkumları için
Hayatımızın her anını BAZEN’lerle yaşarken HİÇ BİR ŞEY de ailemiz kadar değerli değildir, bizler için..
Yaşam çizgimizin her bir noktasında bazen isteyerek bazen istemeyerek, bazen kazaen ,bazen karşımıza çıkan ani bir olayla,bazen de alın yazısı dediğimiz kaderimizin bir oyunu olarak farklı suçlar ve cezalarla hayatımızın yönü değişmiş bulunmaktadır. Ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın her şeye rağmen HİÇBİR ŞEY daha değerli değildir “YAŞAMAK” dışında hiçbir şey tabii ki toz pembe de değildir bu fani dünyada …
Bizler yaşamak ve ayakta kalmak istiyorsak. Öncelikle sağlıklı olmak adına bedenimiz için spor ,zihnimiz için %100 düşünce gücü ile mutlaka yazmak ve okumak, ruhumuzun içinse ibadet ve dualarımıza sığınmalıyız.
Biz yaşıyor ve güçlü olarak durabiliyorsak cezaevinde bu sevdiklerimiz içindir; Bunun için hayatta isek elbette ki biz de çok değerliyiz ailelerimiz için; Çünkü biz nasıl ümitlerimizle ve umutla bekliyorsak “ÖZGÜR” kalacağımız mutlu günü; Ailelerimiz de hasret,özlem ve gözyaşlarıyla sabırla bekliyordur gece gündüz yollarımızı; Bizden başka HİÇBİR ŞEY daha değerli değildir ailelerimiz için. Keza bizler için de ailelerimiz öyle olmalıdır sanırım….
Hepimiz için doğumlarımız ve yaşadığımız nasıl gerçekse ,unutmayalım ki birgün ölümler de bizler için gerçek olacaktır. Yine de hiçbir şey bizi ölümlerden korkutmamalıdır.
Bu bilinçle birlikte ve hiçbir şeyden korkmadan yılmadan tabii ki DEĞER yargılarımızdan ödün vermeden namusla ve onurla sevgi,saygı,hoşgörü ve merhalmetle Barişı ve kardeşçe değerli birer birey olarak hayata tutunmak için yaşamalıyız . Esenlikler diliyorum HAZİRAN 2016
Özcan İLDENİZ
E Tipi Kapalı C.İ.K. D.3 EFELER-AYDIN
Her yıl yaz geldi mi nasıl olur da askeri kamplardan yararlanırız derdine düşerdik. Şahsen benim böyle bir sorunum kalmadı 3-4 yıldır bir arkadaş grubu ile güneyde askeri kamplardan ucuz her şey dahil günlük 50-60 lira arasında denize sıfır şahane hizmet veren tesisler var, bunlardan yararlanıyoruz.
Askeri kampların tesis kirası,personel gideri,kâr amacı ,vergi gibi temel masrafları olmamasına rağmen maalesef sivil tesislerden daha pahalı hizmet veriyor ,tesisler arasında büyük fiyat farklılıkları var; bu konu mutlaka Gnkur tarafından araştırılıp değerlendirilmelidir .
TEMAD kişisel hesaplarla muhatapları ile görüşemez duruma gelince mücadeleden umudunu kesti, tesadüfi kazanımları sahiplenme kurnazlığı ile gündem değiştirmek saltanatı sürdürmek adına bu güne kadar ne kendisine ne assubaylara yararı dokunmayan ticari faaliyetlere ve komisyonculuğa hız verdi .
TEMAD’ın da bir seyahat şirketi var, sanki diğer turlardan ucuzmuş emekliye, assubaya kolaylıklar sağlıyormuş gibi ilanları TEMAD’ın resmi sitesinin baş köşesinde duruyor .
Yurt dışı için Büyük Avrupa ve Balkan turu var, incelediğinizde Bay Ahmet KESER ve Kızının geçen yıl katıldığı ve çok memnun olmalı ki bu yıl yeniden düzenlenen BÜYÜK AVRUPA TURU iki kişi yemek ve şahsi masraflar hariç 4000 Euro en mütevazi şartlarda 20.000 lirayı gözden çıkarmanız gerekiyor. Bu bizi aşar diyorsanız kişi başı 720 Euro toplamda 10.000 liraya mal olacak Ucuz Balkan turu var.
TEMAD’ın bu turlarından kimin ne kazandığını bilmiyoruz, ama assubayların kazancı var mı diye kısa bir araştırma yaptım.
“KÖTÜ KOMŞU İNSANI MAL SAHİBİ YAPARMIŞ.”
TEMAD şirketinin düzenlediği balkan turunun aynısının yarı fiyata olduğunu görünce bu fırsatı değerlendirelim diyerek İzmir'de faaliyet gösteren AKADEMİK TUR’la BALKANLAR TURU’na katıldım.
Tüm ekstra turlar dahil 399 Euro (ayrıca grup indirimi var) olan turda ücrete sabah kahvaltısı ve akşam yemekleri dahil; Balkanlar Türkiye’den bile ucuz. Atalarımızın ve liderimiz ulu Önder Atatürk’ün yaşadığı yerleri görebileceğiniz bu turu iki kişi 3000-3500 liraya bu gerçekleştirebilirsiniz.
10 gün internetten sorunlardan uzak kaldım, ne gibi gelişmeler var meclis tatile girmek üzere TEMAD yönetimine “kaçırdığımız fırsatı yeniden yakalama şansımız var her şeyi bir tarafa bırakın binlerce kişiyi mağdur eden ve tüm assubayların klimalı ofislerde görevli memurlardan değersiz görülerek alt kademeden göreve başlamasına neden olan adaletsiz başlangıç derecelerimizin düzeltilmesi ve tazminatların çıkarılması için genelkurmay ve başbakanlık nezninde girişimlerde bulunun” önerilerimiz vardı.
Ne yaptılar merak ettim. Mücadele adına girişimde bulunmak bir yana girimleri olan arkadaşlarımıza Gn.Mrk destekli yalaka güruhunun hız kesmeden mesnetsiz suçlamalar ve hakaretlerinin devam ettiğini esefle görmekteyiz.
YALAKALARININ VE NEMACILARININ ALKIŞLARI İLE MUTLU, TİCARİ FAALİYETLERİ İLE UMUTLU BİR TEMAD'IN BİZİM HAKLARIMIZ ÖNÜNDE BİR ENGEL OLDUGUNU BİLİYORDUK, ARTIK KESİNLEŞTİĞİNİ ANLADIK.
Yıllardır bizlere ön yargılarla SOSYAL-EKONOMİK VE İNSANİ HAKSIZLIKLAR yapıldı, bunun baş sorumlusu Genelkurmaydır. Verilen sözler vaatler önünde ne yazık ki ön yargılı zihniyet set kurmuş vaziyette, elbette bu adaletsizliğe isyanımız var eleştirilerimiz oluyor olacaktır; ANCAK her zaman belirttiğimiz gibi kimseye hakaret hakkımız yok, hakaretle düşüncenizi anlatamaz çözüme katkı sağlayamazsınız.
Bunu dile getirince acizlerin sözcüleri bizi hemen general sevdalısı olarak ahlaksızca suçluyorlar.
Sorarım sizlere muhatabımız siz olsaydınız Ahmet KESER’in haksızlıklarımızı dile getirmek çözümler önermek yerine kişisel hesaplarla diyaloğun sonlandırılmasına neden olan assubayların hiçbir derdine derman olmayacak üstelik büyük tepki çeken GÜZİN PAŞA –ŞEZLONG ALBAYI-REZERVE PAŞA-GENELKURMAY LAĞV EDİLMELİDİR tarzındaki maksadı aşan eleştirilerin ardından devam eden hakaretlerden sonra çözüm odaklı girişimleriniz olur muydu?
Bu tür çekişmelerden sonra meslektaşlarımızın meslek hayatını pamuk ipliğine bağlayan yeni disiplin yasa tasarısı, kadrosu astsubay olan komutanlıkların,askerlik şube başkanlıkları kadrolarının subay yapılması, vaatlerin gerçekleşmesinin ertelenmesi,meslektaşlarımıza baskıların artması birer tepkidir.
Bu tepkilerden ders almak yerine bu kez bırakın TEMAD Gn.Bşk.Yrdc. olmasını Astsubay olması bile bu meslek için bir talihsizlik olan mücadeleden nemalanan,meslektaşlarına hakareti şiar edinen ahlaksız müfteri Sami Başkaya bir haksızlığı kendi kişiliğine uygun ucuz kahraman edası ile yaptığı YAŞ ÜYELERİNİN MEZARINA TÜKÜRECEĞİZ hakaretinden yargılanması devam ederken bu kez son umutların belirlendiği bir dönemde Devlet geleneğine uyarak Cumhurbaşkanının kızının düğününe giden Sn.Genelkurmay başkanına aşağıdaki hakareti yazmıştır .
Görevden tanıdığımız bu mücadeleden nemalanan algıcı,çalgıcı riyakar takımı her zamanki gibi olumsuzluklara sessiz kalacaklar hâttâ haklı gösterme gayretine gireceklerdir.
ELEŞTİRİ EN DOĞAL HAKKIMIZ; ANCAK MAKSADI AŞAN ELEŞTİRİLERİN HAKARETLERİN BİZE NE YARARI VAR BUNLARIN MUHATABI SİZ OLSANIZ TEPKİ VERMEZ MİSİNİZ ? Onaylıyorsanız mesele yok; onaylamıyorsanız kime hizmet ettiği belli olan bu yönetimden kurtulun, yoksa adaletsizliklerden kurtulamayacaksınız.
Saygılarımla.
NOT. Bu arada başta Sn.Yılmaz DEMİR ÖZÇELİK olmak üzere kendisine ve mesleğine saygısı gereği siyasi ve askeri otoritelere bıkmadan usanmadan haklı taleplerimizi anlatan meslekdaşlarıma emekleri için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
TEMAD GN.BAŞKAN YARDIMCISI SAMİ BOŞKAYANIN GENELKURMAY BAŞKANINA HAKARET YAZISI
15 Mayıs ·
VATAN EVLATLARI ŞEHİT,
GENEL KURMAY BAŞKANI ŞAHİT...!
Senden General olmaz demedim.
Senden Orduya komutan olmaz dedim.
...
General olmakla komutan olmak arasında gece ile gündüz kadar fark vardır. Generallik sadece bir rütbedir, herkes olabilir. Ya komutanlık ? O çok zor. Çünkü komutan olmak için önce adam olacaksın. Adalet ve haktan ayrılmayacak, astlarının her türlü ihtiyacını giderecek tedbirleri alacaksın. Zor gününde yanında olmak da en büyük onurdur. O onura da sahip olacaksın. Yoksa Anadolu da anlatılan, oğlum ben sana kaymakam olmazsın demedim, adam olamazsın dedim hikayesinde,olduğu gibidir.
Sizlerin basiretsizliği ve yönetimsel acziyetinizden kaynaklı, 10 VATAN EVLADI Hak ‘ ka yürüdü. Siz de trafiğe kapalı yollarda büyük bir mutluluk içinde halay çekmeye yürüdünüz. Mehmetçik ne ki ? Bir ölür bin doğar. Ne canının ne de cananının kıymeti var.
Şehit cenazelerinde göstermelik tabut taşırkende, şehit annesinin göğsüne başını yaslayarak verdiğin fotoğraftada samimi değildin. Normal zamanlar da normal davranmak herkesin harcı. Ama böyle bir günde yanında olman gereken insanları acılarıyla baş başa bıraktın ya, helal olsun sana..
Bundan sonra şehit cenazelerine hangi yüzle geleceksin ? Oradakilere ne diyeceksin ? Sümeyye damadın ayağına bastı, yok yok damat Sümeyye ye bastı mı diyeceksin ? Diğerleri için bir şey diyemem ama, bundan sonra Assubay ' ların ne düğününe ne de cenazesine gelme.
Ben içinden çıktığım kurumun manevi şahsiyeti ve senin aymazlığından kaynaklı olarak, tüm şehitlerimizden özür diliyorum. Yarın ne masallar uyduracaksın açıkçası onu da merak ediyorum.
Vatan evlatları hayatının baharında kara toprağa giriyor, ve hayat devam ediyor. Cumhurbaşkanının çocuğunun evlenmesi de doğal. Amma, senin orada olmanın geçerli hiç bir mazereti olamaz. Bundan sonra vatan evlatları nezdinde zerre kıymetin yoktur.
Ey halkım buyurun. Evlatlarınızı kime emanet ettiğinizi görün ve bunları kendinizden uzak tutun. Yaklaştırmayın, ne Şehit ne de Gazi ' nize. Şehadet şerbeti içenlerin kemiklerini sızlatmayın. Bunlar sizin evlatlarınıza, bildiğiniz manada komutanlık yapamaz. Malum şahsın, TSK ' nin manevi şahsiyetiyle ilgili temsil görevi bitmiştir. Yazıklar olsun, başka da bir şey demiyorum.
Selamlarımla..
https://www.facebook.com/sami.baskaya?fref=ts
Saygıdeğer Meslektaşlarım
“Anlayana sivrisinek saz anlamayana sazı yuttursan az…”
Şu assubaylar ne kadar talihsiz bir mesleğin mensuplarıymış. Hiyerarşiye saygı içinde verilen her görevi en zor şartlarda, hâttâ ölümü göze alarak yapmalarına ve sadece adalet istemelerine rağmen yıllardır bizzat kendi kurumları tarafından ön yargılarla sosyal, ekonomik ve insani haksızlıklara uğratılmışlardır.
Bu makus talihi sona erdirmek için önce TEMA Y sonra TEMAD çatısı altında örgütlenmeye çalışmışlar, tüm fedakarlıklarına rağmen maalesef yönetimlerin kişisel hesapları ve egoları yüzünden bir çıkmaza sürüklenmişlerdir (Elbette saygı ve minnet duyduğumuz istisna yöneticilerimiz olmuştur).
STK, üyelerinin birlik ve beraberliğini sağlayıp tüzükteki amaçlarını sağlamakla görevlidirler, başarı belirttiğim gibi yönetimlerin özverili ,kararlı,bilgili kişisel hesaplardan uzak çalışmaları ile mümkündür.
Bizim derneğimiz TEMAD, tarihinin en büyük desteğini almış, assubaylar umut olarak gördükleri bu yönetim tarafından kurşun asker gibi görülmelerine rağmen her türlü fedakârlığı yapmışlardır.
Dernekler,üyelerinin ilgisi, kararlılığının yanısıra ekonomik güçleri ile de başarının yolunu kısaltmaktadırlar. Daha önceki ve bu yönetime HAYIRLI İŞLER TEMAD yazılarımızla TESUD’un, Kıbrıs’ta mücahitlere ait iki sosyal tesisin birinin assubaylara verilmesi gerekirken her ikisini de sahiplenip işlettiğini, askeri birliklerde kullanılan MEHMETÇİK KARTI'nın bayiliğini de alarak ayda milyonlar kazandığını yazmış gerekli girişimlerin ve derneği güçlendirecek ticari faaliyetler içinde olmasını önermiştik, TESUD’u karşısına almak istemeyen yönetim TEMAD SİGORTA ile ticari faaliyete başlamış ama burada da kişisel çıkarlar ön plana alındığı için hiçbir riski olmayan bu girişimden para kazanılmamıştır.
Bay Ahmet KESER yönetimi bizlerin de desteği ile toplumda büyük bir umut olarak görüldüğü için hiç bir STK'ya nasip olmayan manevi desteğin yanısıra bu sitenin başlattığı MÜCADELEMİZE MADDİ DESTEK KAMPANYASI ile milyonların sahibi olmuştur.
Yönetim ve bu kampanyaya tek kuruş katkısı bulunmayan yönetim yalakası nemacılar fedakâr assubayların bu desteğinin nereye harcandığının sorgulanmasını Bizans oyunları ile engelledikleri için harcamalar konusu hâlâ soru işaretlerini taşımaktadır.
Bremen mızıkacısı algıcılar dernekler masası gider faturaları ile gelir gider kontrolu yapıp harcama kalemlerinin içeriğine ihbar olmadan karışmadıkları halde TEMAD bilançosunun “DERNEKLER MASASI İNCELEDİ” algısı ile sorgulanmadan ibrasını sağlamışlardır.
TEMAD’ın aidat,gayrimenkul,ticari faaliyet gelirleri ve hazine yardımları dışında gönderilen milyonluk yardımlarla yalakalıktan başka hiç bir resmi sıfatı olmayanların 5 yıldızlı otellerde ağırlanması dışında mücadeleye katkı için elle tutulur hiçbir harcamanın yapılmadığı, tüzükteki sosyal yardımların gerçekleşmediği,siyasi ve askeri otorite tarafından yönetimin muhatap alınmaması üzerine sesimizi gazete ve bilboard ilanı ile duyurulması teklifimiz de gerçekleşmediği için etik ve yasal zorunluluğa rağmen gizli tutulan bu harcamalar assubay kamuoyu vicdanında aklanmamıştır.
Haksızlıkları dile getirmek,eleştirmek en doğal haktır, ancak savaşan ülkelerin bile diplomatik nezaket kuralları içinde diyaloğu sürdürdükleri halde By. Ahmet KESER’in kişisel davranışları maksadı aşan eleştiriler ve yargıya intikal eden hakaretler assubaylara tepki olarak geri dönmüş, yönetim muhatap alınmamış doğal olarak hiçbir başarı elde edilemeyince ve yılların mücadelesi tesadüfi kazanımlar da "genelkurmay rol çalıyor başarımızı sahipleniyor, genelkurmayı devre dışı bıraktık siyasi otorite ile sorunları çözüyoruz" açıklamaları ile sahiplenip ardından hüsrana uğrayınca doğal olarak TEMAD yönetimine ilgi ve yardımlar sonlandırılmıştır. Hovardaca harcamalar yapan başarısız yönetimin ticari faaliyetlere yönelmesi gündem değiştirme ve saltanatını devam ettirebilme gayretinden başka bir şey değildir.
Yanılmayı ve mahcup olmayı tercih ederim, ancak bu yönetim kişiselliği ön planda tuttuğu üyelerine adil,eşit ve şeffaf davranmadığı için haklarımız konusundaki başarısızlığı ticari girişimlerinde de yaşayacaktır.
Söz ve vaatlere rağmen Başlangıç derecelerimizdeki adaletsizlik, tazminatlar ve onca sorun dururken ticaretle gündem değiştirmek için ASSUBAYLARIN OYAK'I algısı ile yeni bir umut yaratılarak toplumun bir bilinmeze, bir meçhule sürüklenilmesinden endişe duyuyoruz.
Kurulan şirketlerin yasal prosedürleri ayrıca tartışılıp, incelenebilir bu konuda bazı arkadaşlarımız sosyal medyada zaten endişelerini dile getiren yazılar yazmışlardır. Biz şimdi kısaca genel değerlendirme yaparsak endişelerimizin yerinde olduğunu göreceğiz;
1.Eski yönetim tarafından kurulan TEMAD SİGORTA bu güne kadar elle tutulur, gözle görülür bir başarı ve kazanç sağlamamıştır.
2 CUMALİ KOOPERATİFİ adı altında Assubaylara toplantılarda telefon mesajları ile önerilen birkaç yıl sonra ev sahibi yapacağı açıklanan ancak dağ başında tarla vasfındaki yerin yüz misli fiyatla arsa diye TEMAD güvencesi ile satılması etik midir? Yönetim veya kimler bu satıştan ne kadar komisyon aldığını toplum bilmemektedir.
3.KOZLA atık yağ anlaşmasından alınan bilgiye göre TEMAD herhangi bir kazanç elde etmemiştir.
4.Yıllardır TEMAD sitesinde reklamları yapılan TEMAD güvencesine inanarak tercih edilen, ancak emsallerine göre çok pahalı YURT İÇİ-YURT DIŞI turlardan bugüne kadar bir gelir elde edilememiştir ( NOT: TEMAD’ın bu organizasyonu ile Ahmet Keser ve kızının katıldığı Büyük Avrupa turu ile ilgili şaibelere rağmen bugüne kadar başkan turun faturasını kamuoyu ile paylaşmamıştır).
5.Aynı iş kolunda kendi meslektaşlarımız varken Dosteli Hasar Yönetim Danışmanlık Hizmetleri şirketinin ve Ankara S.S Atak 1 İşyeri kooperatifini ile anlaşma protokolleri yapılmasına rağmen bundan TEMAD ve üyelerin kazanımları açıklanmamıştır.
6.Yine aynı şekilde yaşlı assubaylara “Bulgurcu” diyen hakaret eden, eski yönetime ZÜBÜKLER diyerek hakaret eden ve bu yüzden ihraç edilen birinin şirketinin TEMAD ile Franchise (Temsilcilik) protokolu imzalanmış, reklamı TEMAD resmi sitesine konulmuş olmasına rağmen bundan TEMAD’ın hiçbir kazancı olmamıştır.
7.TEMAD Ltd.Ş. Müdürlüğüne bu konuda üyelerin önerileri alınmadan belli kriterler konulmadan neyin karşılığı Ümit Özmen isimli arkadaşımız atanmıştır (Bu arkadaşın kişiliğini sorgulamıyoruz atanma şeklini sorguluyoruz) .
8. TEMAD S.S. ANADOLU ORGANİK GIDA ÜRÜNLERİ ÜRETİM VE TÜKETİM KOOPERATİFİ ile, ilk etapta 3.000 ( Üç bin ) meslektaşımıza maddi katkı sağlayacak projeden bahsediliyor, projeye assubayların çalışmayan eşleri,anneleri ve reşit kızları katılabilecekmiş. Bunlar için bir kısmı bağış kredi alınacak (İPART destekli) Bir imza ile tek kuruş ödemeden 10.000 liralık hisseniz olacak diyerek lanse ve teşvik edilen bu ortaklık elbette cazip görünmektedir. Unutulmasın ki her ticari faaliyet risk taşır, yarın üç kuruş emekli maaşımızla bu arkadaşlarımızı bir de icra riski taşımayacağımızı özetle üyelerin sıfır risk alacakları garanti edilebilir mi? Ediliyorsa bu husus neden sözleşmeye konulmamıştır. Bu konudaki her istifham bir risktir.
9.En önemli projemiz AQUA MODERN ANKARA PROJESİ; şube başkanlarımız,yönetim yalakalarının katıldığı görkemli törenle temelleri atılan dairelerimiz sudan ucuz 1 odalı daire 235 bin liradan başlıyor, şöyle emekliliğin tadını çıkaralım geniş bir ev olsun derseniz 924 bin lira ödeyeceğiniz bir proje! Bu fiyattan bize indirim var diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, normal vatandaş için de ödeme planı ve şartları aynı, inanmayan yazıp öğrenebilir, o halde üyelerin daha doğrusu bu projeden kimin ne kazanacağı merak edilmektedir.
Ersen Gürpınar kardeşim, sen de felaket tellalı gibisin diyenleri rahatlatmak için Gn.Bşk.Yrd., sözde yazar ve bir de yalakaların ticari dehasını içeren görüşlerini paylaşayım karar sizin...
*Bırakın 9/2 ve tazminatı, TEMAD OYAK’ı geçecek Ahmet KESER söz veriyorsa olacaktır... diyenler assubayı değil kendilerini düşünüyor
*Defalarca söyledik bizim mücadelemiz sadece mesleğimizden kaynaklı bir takım kazanımlardan ibaret değildir ( Bugüne kadar mesleki konudaki sorunlarla ilgili ne kazandılarsa!) bu ülkede üretimden kaynaklı payımıza düşen ne varsa ona da talibiz ve onları da alacağız...
*Toplantılarda, yemeklerde Gn.Başkanın yanından ayrılmayan bu tipler her fırsatta fotoğraf karesinde olmak için kalabalıkları yarıp Gn.Bşk.yanında yer alıyor,yanında ceket ilikleyip üstün saygı on adım ileride kumpas olmaz ki…. ( haklı, yalaka ise nemalanacaksan biat edeceksin, eleştiri külliyen yasak yoksa ihraç ve ziyafetlerden nemalanmaktan mahrum kalırsın diyor)...
Tüm bunları, kişisel hesaplarla assubayların haksızlıklarının devamını sorgulama cesareti gösteremeyenler hakaretlerine devam edeceklerdir, hâttâ rahlemizde mücadele dersi alıp adını duyuranlardan bazıları da yaptığımız her işi iddiamız olmadan kendimize ve mesleğimize saygımızın gereği olduğunu onlarca kez anlatmamıza rağmen ayrıca kendilerinin ne gibi bir etkinlik ve mücadele desteği verdiklerini açıklayamadan üyesi olduğumuz şubede en ufak etkinliğimiz olmadığını desteğimizin abesle iştigal olduğunu tüm assubaylar üzerinde etkili olmak ve mücadeleye yön verme iddiasında olduğumuzu söyleyecek kadar basitleşebilirler. Unutulmasın, başarıyı alkışlamak yanlışı eleştirmek fazilettir; bizim kimseye diyet borcumuz yok, sadece vicdanımızın sesini dinliyoruz.
Bu arada unutuyordum TEMAD, RADYO ve TELEVİZYON kuracakmış, hayırlı olsun. Çıktığı 4 saatlik TV programında 4 kelimeyi bir araya getiremeyenler, Assubay ve TEMAD adını kullanan sözde mücadele kahramanı nemacılar,ısmarlama yazılar yazan kalemşörler, başkanlarına övgü şiirleri yazan şairler,gündem programı yapabilecek şeyh-ül muhabirinler, bu mazlum zümrenin parası ile 5 yıldızlı otellerde tecrübe edinerek yemek programı sunabilecekler! Siyaset programı için Assubay adı ile siyaseten bir yere gelmiş olanlar, hergün başkanın başarısını anlatacak algıcı ve çalgıcı takımı ile hakaretle yargılandığı davada "hakim bey, ben öyle biri değilim hesabım ele geçmiş" diye kıvıran dansözler olduğuna göre eleman sıkıntısı da çekmezler!..
NE DİYELİM,HAYIRLI İŞLER TEMAD...
Saygıdeğer Meslektaşlarım
Anlayana sivrisinek saz anlamayana sazı yuttursan az…
Şu assubaylar ne kadar talihsiz bir mesleğin mensuplarıymış. Hiyerarşiye saygı içinde verilen her görevi en zor şartlarda, hâttâ ölümü göze alarak yapmalarına ve sadece adalet istemelerine rağmen yıllardır bizzat kendi kurumları tarafından ön yargılarla sosyal, ekonomik ve insani haksızlıklara uğratılmışlardır.
Bu makus talihi sona erdirmek için TEMAD çatısı altında örgütlenmeye çalışmışlar, tüm fedakarlıklarına rağmen maalesef yönetimlerin kişisel hesapları ve egoları yüzünden bir çıkmaza sürüklenmişlerdir.
STK üyelerinin birlik ve beraberliğini sağlayıp tüzükteki amaçlarını sağlamakla görevlidirler, başarı belirttiğim gibi yönetimlerin özverili ,kararlı,bilgili kişisel hesaplardan uzak çalışmaları ile mümkündür.
Bizim derneğimiz TEMAD tarihinin en büyük desteğini almış, assubaylar umut olarak gördükleri bu yönetim tarafından kurşun asker gibi görülmelerine rağmen her türlü fedakarlığı yapmışlardır.
Dernekler üyelerinin ilgisi, kararlılığının yanısıra ekonomik güçleri ile de başarının yolunu kısaltmaktadırlar. Daha önceki yönetime HAYIRLI İŞLER TEMAD yazımızla TESUD’un, Kıbrıs’ta mücahitlere ait iki sosyal tesisin birinin assubaylara verilmesi gerekirken her ikisini de sahiplenip işlettiğini, askeri birliklerde kullanılan MEHMETÇİK KARTI'nın bayiliğini de alarak ayda milyonlar kazandığını yazmış gerekli girişimlerin ve derneği güçlendirecek ticari faaliyetler içinde olmasını önermiştik, TESUD’u karşısına almak istemeyen yönetim TEMAD SİGORTA ile ticari faaliyete başlamış ama burada da kişisel çıkarlar ön plana alındığı için hiçbir riski olmayan bu girişimden para kazanılmamıştır.
Bay Ahmet KESER yönetimi bizlerin de desteği ile toplumda büyük bir umut olmuş hiç bir STK'ya nasip olmayan manevi desteğin yanısıra bu sitenin başlattığı MÜCADELEMİZE MADDİ DESTEK KAMPANYASI ile milyonların sahibi olmuştur.
Yönetimin,bu kampanyaya tek kuruş katkısı bulunmayan yönetim yalakaları ve nemacıları sorgulanmasını engellediği için fedakar assubayların bu desteğinin nereye harcandığı hâlâ soru işaretlerini taşımaktadır.
Bremen mızıkacısı algıcılar dernekler masası gider faturaları ile gelir gider kontrolu yapıp harcama kalemlerinin içeriğine ihbar olmadan karışmadıkları halde TEMAD bilançosunun “DERNEKLER MASASI İNCELEDİ” algısı ile sorgulanmadan ibrasını sağlamışlardır.
TEMAD’ın aidat,gayrimenkul,ticari faaliyet gelirleri ve hazine yardımları dışında gönderilen milyonluk yardımlarla yalakalıktan başka hiç bir resmi sıfatı olmayanların 5 yıldızlı otellerde ağırlanması dışında elle tutulur hiçbir harcamanın yapılmadığı, tüzükteki sosyal yardımların gerçekleşmediği,siyasi ve askeri otorite tarafından yönetimin muhatap alınmaması üzerine sesimizi gazete ve bilboard ilanı ile duyurulması teklifimiz de gerçekleşmediği için etik ve yasal zorunluluğa rağmen gizli tutulan bu harcamalar assubay kamuoyu vicdanında aklanmamıştır.
Haksızlıkları dile getirmek,eleştirmek en doğal haktır, ancak savaşan ülkelerin bile diplomatik nezaket kuralları içinde sürdürdükleri diyalog Ahmet KESER’in kişisel davranışları ve yargıya intikal eden hakaretler nedeniyle assubaylara tepki olarak geri dönmüş, yönetim muhatap alınmamış bunun sonucu hiçbir başarı elde edilemeyince ve tesadüfi kazanımlar sahiplenince doğal olarak TEMAD yönetimine yardımlar sonlandırılmıştır. Hovardaca harcamalar yapan yönetim saltanatını devam ettirebilmek için bu kez ticari faaliyetlere yönelmiştir...
Yanılmayı ve mahcup olmayı tercih ederim, ancak bu yönetim kişiselliği ön planda tuttuğu üyelerine adil,eşit ve şeffaf davranmadığı için haklarımız konusundaki başarısızlığı ticari girişimlerinde de yaşayacaktır.
Söz ve vaatlere rağmen Başlangıç derecelerimizdeki adaletsizlik, tazminatlar ve onca sorun dururken ticaretle gündem değiştirmek yeni bir umut yaratılmak amaçlı olarak toplum bir bilinmeze bir meçhule sürüklenmek isteniyor.
Kurulan şirketlerin yasal prosedürleri ayrıca tartışılıp, incelenebilir bu konuda bazı arkadaşlarımız sosyal medyada zaten endişelerini dile getiren yazılar yazmışlardır. Biz şimdi kısaca genel değerlendirme yaparsak;
1.Eski yönetim tarafından kurulan TEMAD SİGORTA bu güne kadar elle tutulur, gözle görülür bir başarı ve kazanç sağlamamıştır.
2.Assubayları birkaç yıl sonra ev sahibi yapacağı açıklanan ancak dağ başında tarla vasfındaki yerin yüz misli fiyatla arsa diye TEMAD güvencesi ile satılması etik midir? Yönetim veya kimler bu satıştan ne kadar komisyon aldığını toplum bilmemektedir.
3.KOZLA atık yağ anlaşmasından alınan bilgiye göre TEMAD herhangi bir kazanç elde etmemiştir.
4.Yıllardır TEMAD sitesinde reklamları yapılan TEMAD güvencesine inanarak tercih edilen, ancak emsallerine göre çok pahalı YURT İÇİ-YURT DIŞI turlardan bugüne kadar bir gelir elde edilememiş Ahmet Keser ve kızının katıldığı Büyük Avrupa turu ile ilgili şaibelere rağmen bugüne kadar başkan turun faturasını kamuoyu ile paylaşmamıştır.
5.Aynı iş kolunda kendi meslektaşlarımız varken Dosteli Hasar Yönetim Danışmanlık Hizmetleri şirketinin ve Ankara S.S Atak 1 İşyeri kooperatifinin yapılan protokolle üyelere önerilmesi ile TEMAD ve üyelerin hiçbir kazanımı dikkate alınmamıştır.
6.Yine aynı şekilde yaşlı assubaylara “Bulgurcu” diyen hakaret eden eski yönetime ZÜBÜKLER diyerek hakaret eden ve bu yüzden ihraç edilen birinin şirketinin Franchise (Temsilcilik) protokolu imzalanmış reklamı TEMAD resmi sitesine konulmuş olmasına rağmen bundan TEMAD’ın hiçbir kazancı olmamıştır.
7.TEMAD Ltd.Ş. Müdürlüğüne bu konuda üyelerin önerileri alınmadan belli kriterler konulmadan neyin karşılığı Ümit Özmen isimli arkadaşımız atanmıştır (Bu arkadaşın kişiliğin sorgulamıyoruz atanma şeklini sorguluyoruz) .
8. TEMAD S.S. ANADOLU ORGANİK GIDA ÜRÜNLERİ ÜRETİM VE TÜKETİM KOOPERATİFİ ile, ilk etapta 3.000 ( Üç bin ) meslektaşımıza maddi katkı sağlayacak projeden bahsediliyor, projeye assubayların çalışmayan eşleri ve reşit kızları katılabilecekmiş. Bunlar için bir kısmı bağış kredi alınacak (İPART destekli) ama unutulmasın ki her ticari faaliyet risk taşır, yarın üç kuruş emekli maaşımızla bu arkadaşlarımızı bir de icra riski unutulmasın.
9.En önemli projemiz AQUA MODERN ANKARA PROJESİ; şube başkanlarımız,yönetim yalakalarının katıldığı görkemli törenle temelleri atılan dairelerimiz sudan ucuz 1 odalı daire 235 bin liradan başlıyor, şöyle emekliliğin tadını çıkaralım geniş bir ev olsun derseniz 924 bin lira ödeyeceğiniz bir proje! Bu fiyattan bize indirim var diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, normal vatandaş için de ödeme planı ve şartları aynı, inanmayan yazıp öğrenebilir...
Ersen Gürpınar kardeşim, sen de felaket tellalı gibisin diyenleri rahatlatmak için Gn.Bşk.Yrd. satılık yazar bir de yalakanın görüşlerini paylaşayım karar sizin...
*Bırakın 9/2 ve tazminatı, TEMAD OYAK’ı geçecek Ahmet KESER söz veriyorsa olacaktır...
*Defalarca söyledik bizim mücadelemiz sadece mesleğimizden kaynaklı bir takım kazanımlardan ibaret değildir ( Bugüne kadar ne kazandılarsa!) bu ülkede üretimden kaynaklı payımıza düşen ne varsa ona da talibiz ve onları da alacağız...
*Toplantılarda, yemeklerde Gn.Başkanın yanından ayrılmayan bu tipler her fırsatta fotoğraf karesinde olmak için kalabalıkları yarıp Gn.Bşk.yanında yer alıyor,yanında ceket ilikleyip üstün saygı on adım ileride kumpas olmaz ki ( haklı, yalaka ise nemalanacaksan biat edeceksin, eleştiri külliyen yasak yoksa ihraç ve ziyafetlerden nemalanmaktan mahrum kalırsın diyor)...
Tüm bunları kişisel hesaplarla assubayların haksızlıklarının devamını sorgulama cesareti gösteremeyenler hakaretlerine devam edeceklerdir, hâttâ rahlemizde mücadele dersi alıp adını duyuranlardan bazıları da yaptığımız her işi iddiamız olmadan kendimize ve mesleğimize saygımızın gereği olduğunu onlarca kez anlatmamıza rağmen üyesi olduğumuz şubede en ufak etkinliğimiz olmadığını desteğimizin abesle iştigal olduğunu tüm assubaylar üzerinde etkili olmak ve mücadeleye yön verme iddiasında olduğumuzu söyleyecek kadar basitleşebilirler, bizim kimseye diyet borcumuz yok sadece vicdanımızın sesini dinliyoruz.
Bu arada unutuyordum TEMAD, RADYO ve TELEVİZYON kuracakmış hayırlı olsun. Çıktığı 4 saatlik TV programında 4 kelimeyi bir araya getiremeyen sözde mücadele kahramanları,ısmarlama yazılar yazan kalemşörler, algıcı ve çalgıcı takımı ile hakaretle yargılandığı davada hakim bey ben öyle biri değilim hesabım ele geçmiş diye kıvıran dansözler olduğuna göre eleman sıkıntısı da çekmezler!..
NE DİYELİM,HAYIRLI İŞLER TEMAD...
Hiç bir assubay, TEMAD’ın tüzel kişiliğine saygısızlık etmez! Çünkü, TEMAD emekli assubayların temsilcisidir.
Bay Ahmet KESER’den önceki yönetimin temsil misyonunun yeterli olmaması nedeniyle, iletişim çağının nimetlerinden yararlanan assubaylar yıllardır ön yargılarla oluşun haksızlıkları, hukuksuzlukları kamuoyu ve ilgililere duyurmak adına örgütlenerek, bu sitenin koordinasyonunda çok yararlı hizmetlerinin yanısıra, bizleri temsil edecek yeni bir yönetimi belirleme çalışmaları içine girdiler.
Bizlere güven veren, ayakları yere basan ANKARA PLATFORMU’nun mücadelede yaşanan olumsuzluklardan dolayı adaylıktan ayrılmaları üzerine, Ahmet Keser ve ekibini umut görerek seçilmelerine destek verdik.
Yönetime talip olan Ahmet KESER, TEMAD tüzüğündeki en önemli amaçlardan olan;
Dernek üyelerinin sorunlarının çözümü için gereken yasal ve idari girişimlerde bulunur
maddesine ek olarak;
Birinci önceliğimiz; yıllardan beri çözüm bekleyen özlük haklarımızı almak olacaktır. Özlük haklarının alınması için ilgili, yetkili ve etkili kurumlarla sonuç alınıncaya kadar müzakereler kararlılıkla yürütülecektir.
Bu ahlaksızca hakaretlerinin hesabını artık yargı önünde verecekler.
tarzında onlarca reform niteliğinde vaatlerde bulundular. Peki gerçekleştirdiler mi? Elbette gerçekleştiremediler!
Assubaylar olarak, bu yönetime tarihinin en büyük maddi ve manevi desteğini verdik. Bu yönetimin kişisel hesaplarla mücadelede başarı sağlamaması üzerine yaptığımız önerilerden, eleştirilerden ders almak yerine, yönetim destekli riyakar takımı ile eleştirenlere hakaret ve iftiralarda bulunuyorlar. Elbette bunları adamdan sayıp muhatap almıyoruz!
Bu güruh, bizlerin okuma ve yanıt hakkını engelleyip destek vermeyenlere sistematik bir şekilde saldırıyorlar!
Bunların başı olan 'TEMAD yönetiminde olması büyük bir şansızlık olan' Sami Boşkaya denilen kişi yazdığı bir yazıda “sosyal medyada özellikle başını Ersen Gürpınar’ın çektiği bir kısım kişiler tamamen show’a dönük kişisel çıkar amaçlı yapmaya çalıştıkları saçma sapan kampanya ve eylemlerinin Temad kurumsal yapısı ile hiç bir alakası yoktur. Bu tip kampanyaları sık sık düzenleyen Ersen Gürpınar'ın tek amacı reklam kampanyasından pay kapmaktır. TEMAD’a olan husumeti yaptığı kampanyalara malzeme olmadığımızdandır” buyurmuşlar!
Ah be assubay nosyonundan mahrum tosunum, sen bir kapıdan bir kapıya menfaat için koşarken, TEMAD ve mücadele adını telaffuz edemezken hiç bir kişisel çıkarı olmayan assubay sevdalıları tüzel kişilikleri, aidat, gayrimenkul ve hazine yardımı gelirleri, sekreterleri, makam araçları, binası olmadan çocuklarının, torunlarının harçlıkları ile mücadelede bir çok taşın yerinden oynamasını sağladılar.
Yukarıdaki resme iyi bakın. Bu resim, bizlerin koordine ettiği cumhuriyet tarihinde ilk kez bir cesur yürek arkadaşımızın, haksızlıklarımızı protesto etmek için MERZİFON-ANKARA yürüyüşünün sona erdiği Ankara Anıtpark'ta benim yaptığım basın açıklamasına katılanların resmidir.
Kaldı ki, bunlar bizim görevimiz değildi. Bunları fedakar arkadaşlarımızın kendilerine ve mesleklerine saygısının gereği yapıldığını mücadeleye destek için gönderdiğimiz paralar ile ziyafet sofralarında, 5 yıldızlı otellerde ağırlanan satılık kalemler, görevden tanıdığımız yalaka takımı anlayamaz!
Yapılan her çalışma bu mücadeleye bir katkıdır. Bırakın ona buna laf yetiştirip aciziyetinizi gizlemeye çalışmayı, bu çalışmaları siz yapın, elinizi kolunuzu bağlayan mı var? Merak etmeyin bizler assubay adının geçtiği her konuya müdahil olur, her çalışmayı destekleriz.
Genelkurmay nizamiyesinden giremeyen, Başbakanlık tarafından muhatap alınmayanların yapacakları bir şey yoktur!
Başbakan ve Genelkurmay Başkanı tarafından vaatler açıklandığında "40 yılda bir ele geçen fırsatı kaçırmayalım. Muhataplarınızla görüşün süprizler yaşamayalım, siz görüşemiyorsanız şubelerden bir heyet oluşturulsun" teklifimizi her zamanki gibi umursamadan 'nasılsa torbada keklik' diyerek; Genelkurmayı rol ve başarıyı çalmakla suçlayıp "Genelkurmayı devre dışı bıraktık, siyasi otorite ile hallediyoruz" açıklamaları ile şubelere emeğin olmadığı başarıyı sahiplenerek koştunuz.
Peki sonuç ne oldu? Hani halletmiştiniz? Hâlâ neyin karşılığı bu yalakalığı yapıyorsunuz? Sizde hiç vicdan yok mu?
Bu inadın, bu kibirin, bu aymazlığın sürmesinin bedelini assubaylar ödüyor!
İntibaklar, adaletsiz başlangıç dereceleri ile yapıldı. 3'üncü derecedeki ve yüksek okul bitirip 2'nci derecede bulunanlar mağdur edildi. Tazminatlardan haber yok. Ortalıkta bilgi kirliliği yaşanıyor. Ağa babanız ve TEMAD nerede? Neden açıklama yapılmıyor?
Tabii, patronunuz bay Ahmet KESER’in assubay sorunu çözme gibi bir derdi, gayreti yok. O, dağ başındaki tarlanın yüz misli fiatla assubaylara pazarlanıp alıncak komisyonla ve hayali şirketlerle gündem değiştirmeye çalışıyor!
Algıcı, çalgıcı, nemacı yalakalar, satılık kalemler nema peşinde olduğu için bunları eleştirmeye yüreği yetmeyince, assubay sevdalılarının takdir edilecek gayretlerini hakaretlerle, iftiralarla gündem değiştirip kişisel hesapları başarısızlıkları, aymazlıkları gizlemeyi amaçlıyorlar!
Sahi siz aynaya bakabiliyor musunuz? diyeceğim ama yüzü olmayan aynaya baksa ne olur, bakmasa ne olur!...
Mücadeleyi kişisel hesaplardan uzak amaç edinmiş assubay sevdalılarına minnet ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli Meslektaşlarım
Bugün Astsubay kamuoyunu ilgilendiren önemli bir gelişme yaşandı.
İstanbul Emekli Astsubaylar Derneği 1'inci olağan genel kurulunu yaparak Tüzüğündeki en önemli
amaçlardan biri olarak kabul edeceğimiz “Astsubay ve eşleri ile Assubayların dul ve yetimlerinin
hak ve menfaatlerini korumak,sosyal kültürel ve hukuki İhtiyaçlarını karşılamak” amacı ile tüm
yasal prosedürleri tamamlıyarak STK arasında yeri aldı.
Hayırlı,uğurlu olmasını yöneticilerin amaçları gerçekleştirmesini. derneğin gücünü çıkarlarına alet
etmemesini diliyoruz.
Bazı arkadaşlarımız Assubayların yasa ile kurulmuş bir derneği TEMAD varken buna ne gerek vardı?
Diyebilirler...
Haklısınız, 2-3 yıl öncesine kadar ben de aynı fikirdeydim, hâttâ o tarihlerde AİHM "Örgütlenmenin
önünde engel yoktur,Ordu ve emniyet mensupları da SENDİKA kurabilir" kararını bu sitede tartışırken
Subayların sendikaya ihtiyaçları olmadığını,Assubayların böyle bir girişimine yasal olmasa da
baskılarla engel olunacağı, sendikaların güçlerini üretimden aldıkları ve GREV haklarının bulunduğunu;
Oysa emeklilerin böyle bir gücü olmadığı için sendikanın dernekten farksız olacağı bizim de zaten
TEMAD diye bir derneğimiz, temsilcimiz olduğunu belirterek karşı çıkmıştım
( Bu konuda belgeler site arşivinde mevcuttur).
İletişim çağının nimetlerinden yararlanarak 10 yıl önce mesaj grupları ile güçlerimizi bir araya
getirmenin ardından"TEMAD ve Mücadeleye destek" misyonunu üstlenen bu site ile ödeneğimiz,
aidat gelirlerimiz,tüzel kişilİğimiz,binamız,sekreterimiz,şubelerimiz olmadan özverili arkadaşlarımızla
birçok taşın yerinden oynamasını sağladık.
FInalde de site yazar ve yöneticilerinin kurduğu TEK YÜREK Grubu ile YENİ OLUŞUM'nun kurulması
sonucu umut olarak gördüğümüz Ahmet KESER ve ekibinin görevi devralmasını sağladık.
Bu yönetime tarihinin en büyük maddi ve manevi desteği verildi, hiçbir STK'ya nasip olmayan dayanışma
ve faaliyetlerle sosyal medyada görsel ve yazılı basında TÜRKİYE kamuoyunda ses getirdik.
Kabımıza sığmadık, yaşımıza ekonomik sıkıntılarımıza rağmen ANKARA’ya mitingten mitinge
taşındık ama bay Ahmet KESER’in kişisel hesapları ile rüya çok kısa sürdü.
Maksadı aşan bizlerin hiçbir yarasına merhem olmayan eleştirilerle Genelkurmay'la
ilişkiler sonlandırıldı ;Son nokta da İllegal örgütlerin yaptığı uygulaması imkansız ve
amaçlarımızla ters düşen ÖLÜM ORUCU Eylemi kararı rüya’yı kabusa çevirdi.
Birilerine mesaj vermek adına muhatabımız genelkurmay ile köprüler atıldı, bunu siyasi
otoritenin tepkisine neden olan kişisel davranışlar takip etti.
İçinde bulunduğumuz geminin kaptanının rotayı şaşırması geminin hızla kayalıklara
sürüklenmesi üzerine kaptanı ve ekibini Uyarılarımız mücadeleden nemalanan görevden
tanıdığımız yönetim yalakalarının Ahmet KESER’in desteği ile hakaret ve iftiraları
birçok arkadaşımızı mücadeleden soğuttu ayrıldılar, direnenler hukuksuz ihraçlarla
şube kapatmaları ile karşılaştılar.
Görevi mücadeleye destek olan şubelerin büyük bölümü bu kabul edilemez gidişata
dur demek yerine yerlerini kaybetmek endişesi ile susmayı tercih ettiler, Ahmet KESER’i
birlikte yola çıktığı arkadaşları da terk etti.
Bu durumda başta ihraç edilenler, şubesi kapananlar olmak üzere hukuksuzluklara tahammül
edemeyen arkadaşlarımız ya mücadeleyi terk edecekler ya da çaresizlikten çare üretmeyi seçeceklerdi.
Yüreğinde astsubay sevdası olan kibar ve saygın kişiliği ile tanıdığımız İstanbul TEMAD il başkanı
Sn.İbrahim Koldamca'nın mücadeleye destek amaçlı çalışmalarından rahatsız olan genel merkez
İstanbul İl teşkilatını kapatması sonucu MÜCADELE DÜRÜST YÜREKLİ ÖZVERİLİ KİŞİLER TARAFINDAN
YÜRÜTÜLÜR VE KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİLDİR düşüncesi ile İSTANBUL EMEKLİ ASSUBAYLAR
DERNEĞİ’ni kurdular.
Üstelik bu dernek gerçek anlamda bir STK'dır. Özgür tüzüğü vardır MSB bağlı değildir ...
Şubeye üye olmak için “Fiili ehliyete sahip derneğin amaçlarını ve ilkelerini benimseyen mevzuatın
öngördüğü koşulları taşıyan her gerçek ve tüzel kişi derneğe üye olabilecektir.
Derneğin Yıllık aidatı bir lira olarak tespit edilmiştir, yine çok entresan bir konu
DERNEĞİN DİSİPLİN KURULU YOKTUR.
Bu konudaki kararı etkileyen en önemli kıstas STK üyeleri gönüllülük esasına göre hareket eden
fedakar kişiler olmasıdır.
Sn.Koldamca makam mevki ve para hırsı içinde olmayan ekonomik durumu cok iyi birçok kuruluşun
ve vakfın başkanı yönetim üyesi olan biridir; inanıyorum ki dernek amaçlarını gerçekleştirmek için
şimdiden yürümeye başladığı yolda koşacaktır.
İleride TEMAD yönetimlerine Mücadeleyi amaç edinmiş yöneticiler gelince birlikte çalışmaktan
çekinmeyeceklerdir.
Ben, başta Sn.İbrahim Koldamca olmak üzere gönül veren mücadeleyi amaç edinen meslektaşlarıma
sonsuz teşekkürlerimi sunuyor başarılar diliyorum.
İSTANBUL EMEKLİ ASSUBAYLAR DERNEĞİ YÖNETİM KURULU
İBRAHİM KOLDAMCA –ALİ DÖNMEZ-YAKUP TAŞDEMİR-REYHAN GÜLLÜ-SADIK DEMİR
DENETLEME KURULU
M.TEVFİK YILMAZ-MEHMET KAYA-NURTEN GÖKDERE
Saygıdeğer meslektaşlarımız
Ülkemizde, adında MİLLÎ kelimesi olan iki bakanlık vardır, MEB (Millî Eğitim Bakanlığı) ve MSB (Millî Savunma)bakanlığı.
Mensubu olduğumuz TSK direkt MSB'ye bağlı olmasa da birçok hizmetin yapılmasının sağlanması bu bakanlıkla yapılır, ancak MSB
sembolik bir bakanlık olmaktan ileriyi gitmemiştir,bu yüzden MSB açıklamaları tamamen Genelkurmay politikalarına dayanmaktadır.
MEB ülkemizin geleceğine yön veren bir bakanlıktır, mensuplarının saygınlığı ve personel ayrımcılığı gözetilmeyen bir kuruluştur. MEB
personeli arasında kesinlikle statü farklılıkları sosyal,ekonomik ve insanî haklarda ön plana çıkmaz, bakanlığın personeli hizmetli,memur,
öğretmen ayırımı gözetmeksizin öğrenim durumlarına göre aynı dereceden göreve başlar ve sosyal tesislerden faydalanırlar.
Milletin göz bebeği ordumuzda ise ne yazık ki personel arasında ayrımcılık mevcuttur, TSK= Türk Subay Kuvvetleri şeklini almıştır...
Subay dışında kalan personel sadece göreve ve ölüme göre hatırlanır, ekonomik ve sosyal haklarda adeta ayrımcılık uygulanır.
TSK'da Assubaylar temel unsurdur, assubay olmadan bırakın ordunun savaşmasını asker karnını doyuramaz, aksini iddia edenler varsa aynı
zaman diliminde assubaylara 48 saat izin verirlerse bu gerçeği göreceklerdir.
Peki o halde hiyerarşiye saygı içinde verilen görevleri canı pahasına yerine getiren assubaylara ön yargılarla yapılan haksızlıkların amacı
nedir? Örneğin, her kurum kendi personelini koruyup kollarken TSK bir emirle ölüme gönderdiği assubayları neden görev koşulları ve
sorumlulukları kıyaslanamayacak (Emniyet hizmetleri,meclis tutanak katipleri, ziraat ev ekonomistleri,teknik hizmetler vb) memurlardan
daha alt kademeden göreve başlatır? Bunu hiçbir değer yargısı ile kabul etmek mümkün değilken amaç nedir?
Öğretmenlere yüksek okul hakkı tanınmasından 20 yıl sonra assubaylara yüksek okul hakkı tanınmış bugün kamuda birçok görevli 4 yıllık
fakülte düzeyinde eğitim görürken çağın gereksinimi ve er olarak askerlik yapan fakülte mezunlarını komuta eden assubayların okullarının
fakülte düzeyine çıkarılmaması,Blongo sürecinin uygulanmaması , MYO eğitimi ile yetinilip eksikliğin kıta içi kurslarla tamamlanmaya çalışılması art niyettir...
TSK birçok subaya fakülte ve yüksek okul bitirmesi için maaşlı izin verirken kendini geliştirmek kurumuna daha fazla yararlı olmak için hiçbir
destek almadan hâttâ engellemelere rağmen yüksek okul bitiren assubayların tek teşviki olan üst derecenin verilmesi zamanın amiral
kökenli Cumhurbaşkanının Anayasa mahkemesine “ASSUBAYIN EMSALİ SUBAYDIR “gerekçesi ile açtığı iptal davasında yanıltıcı gerçek dışı
bilgilerle yasa maddesi iptal edilemeyince bu kez devreye AYİM girerek hukuka aykırı karar ile Assubayların emsal 657 sayılı devlet
memurları Kanunundaki büro hizmetleri sınıfı kabul edilerek ön yargı ve tahaküm ile tüm değer yargıları alt üst edilmiştir.
2003 yılındaki ASB.MYO kanunu ile eski mezunların intibakları dikkate alınmıyarak ve 9/1 derece ile katmerli adaletsizlik yapılmıştır.
Adalet ve reform yanlışı genelkurmay başkanımız Sn.Hulusi AKAR’ın sözleri MSB yazılı açıklamaları ön yargıyı aşamamıştır.
Binlerce arkadaşımızın yarasına merhem olan intibak yasasında yüksek okul mezunlarının müktesep haklarının korunmaması 9/2 adaletinin
sağlanmaması binlerce kişinin mağduriyetinin yanısıra sahipsizlik ve değersizlik psikolojisine neden olmuştur.
Adaletsizliğin giderilmesi için yapılan müracatlara verilen yanıtlarda “Polisler 9/2 dereceden göreve başlıyor, ama onlar 3600 göstergeye
ulaşamıyorlar, 25 yıl hizmeti olan polis 1885 lira alırken lise mezunu Asb.9/1'den göreve başlamakta daire başkanı seviyesinde 3600 ek
gösterge İle 2333 TL. maaş almaktadır, bu nedenle Asb.lar kendilerini polisle kıyaslamalarının uygun olmayacağı düşünülmektedir”
denilmektedir.
Bu akıl,mantık ve vicdan dışı değerlendirmelere katılmak mümkün değildir; çünkü Assubaylar lise mezunu değil lise üstü sivillerin iki akademik yıl süresi kadar kesintisiz 1 yıl sınıf okulunda okumakta ve kıta içi kurslara tabi olmaktadır;
Polis statü olarak ordudaki er ve erbaş statüsündedir astsubaylar ise lider ve komuta kadrolarında görev yapmaktadır, assubaylar kendilerini polis ile kıyaslamamakta MYO MEZUNU POLİS BİLE 9/2'DEN GÖREVE BAŞLIYOR DİYEREK ADALETSİZLİĞE VURGU YAPILMAKTADIR. Ayrıca konumuz yüksek okul mezunu assubaylar ve onların adaletsiz başlangıç dereceleridir.
Bu ülkeye sadakatini teri kanı ve canı ile ispatlamış, bir üniforması da kefen olan bir emirle ölüme gönderilen assubayların birçok memurdan
daha değersiz görülüp daha alt kademeden göreve başlatılması muvazzaf personelin moral ve hizmet verimliliğini, emeklinin aidiyet
duygusunu zedelemektedir.
ASKERLİK, hiçbir meslek ile kıyaslanamayacak bir meslektir, hiçbir memur ile kıyaslanamaz, nitekim böyle bir kıyaslama yapılsaydı aynı
okuldan mezun,aynı işi yapan hemşire, öğretmen ve mühendis gibi memurların da kendilerini aynı işi yapan subay hemşire,öğretmen ve
mühendislerle kıyaslama hakkı doğardı.
Bu nedenle kurumumuzun bize sahip çıkmasını, imtiyaz değil adalet olan taleplerimizden başlangıç derecelerimizdeki adaletsizliğin giderilerek tazminatların da kıdemli başçavuş ünvanına haiz assubaylar için( KIDEMLİ BAŞÇAVUŞ-KAD.KD.BŞÇVŞ. -2KAD.KD.BŞÇVŞ.) kademeli puan sistemi olarak gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.
Bizler, sadece şehit cenazelerinde ve göreve gönderilirken hatırlanmak değil kurumumuzla gurur duymak, aile olduğumuzu hissetmek,
adaletin gerçekleştiğini görmek, aidiyet duygumuzu en üst noktaya çıkarmak istiyoruz .
GÜÇLÜ ORDU GÜÇLÜ TÜRKİYE ancak personelin moral ve hizmet verimliliği yıllarını kuruma adamış emeklisinin aidiyet duygusu ile gerçekleşir Saygılarımızla
Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde kahraman Volkan assubayın hikayesini yayınladı.
Okuyan herkes duygulandı ,gurur duydu elbette en büyük gurur meslektaşı assubayların oldu.
Ben de şimdi sizlere astsubay meslektaşımızın kahramanlık hikayesini aktaracağım.
Yine gözleriniz dolacak gururlanacaksınız.
Merak ettiğim, sitesinde kahramanlık öykülerimizi yayınlayan genelkurmay bir emirle ölüme
gönderdiği assubayları hâlâ klimalı ofislerde görevli memurlardan daha alt kademeden göreve
başlatma adaletsizliğine söz ve açıklamalara rağmen devam edecek mi ?
Yıllardır esirgenen tazminatlarda bir sürü şart şurt ileri sürülecek mi?
Bu adaletsizlik devam ederse milletin ordusu olmaktan uzaklaşırız, ne huzur olur ne güven ….
Talebimiz ayrıcalık ve imtiyaz değildir, sadece adaletin gerçekleşmesini istiyor ve umutla bekliyoruz .
7 KURŞUN YARASINA RAĞMEN KAHRAMANCA ÇARPIŞAN TİM KOMUTANI ASSUBAYIN ÖYKÜSÜ
Lojmanımızın balkonundan o karakol görünürdü. Yaklaşık bir aydır her istihbarat kaynağından karakolun basılacağı haberi geliyordu. Üstelik baskının şimdiye kadar yapılanlardan çok daha büyük olacağı söyleniyordu. Yakın birliklerden timler getirildi, karakolun etrafına mayınlar döşendi, ağır silahlarla takviyeler yapıldı ve baskın beklenmeye başlandı.
En son gelen istihbaratta baskının saati ve baskına katılacak terörist sayısı bile veriliyordu. 22.10, beş yüz terörist. Karakol o gün basılmadı.
Bir gün sonra, bildirilen saatte cehennem başladı. Balkonumuzdan izlediğim dehşet dolu manzarada, daire haline gelmiş teröristlerin, dairenin ortasına, gecenin karanlığında ateşleri parıldayan silahları ateşlediklerini görüyordum. Karakolun, havan ve roket mermilerinin patladığı yerde olduğunu biliyorduk. Tam anlamıyla çember içine almışlardı. Lojmandan ayrılıp doğruca jandarmanın binasına gittik. Karakolun merkezi, telsizle, sürekli timlerden durumlarını bildirmelerini istiyor; dış emniyette bulunan timler de bu çağrılara cevap veriyor, havan ve uçaksavar ateşi istedikleri yerleri de tarif ediyorlardı.
Bir süre sonra telsiz konuşmaları, timlerden birinin üzerine yoğunlaştı. Timden bir türlü cevap alınamıyordu. Üst üste, defalarca çağrı yapılıyor ancak bir türlü timle irtibata geçilemiyordu. Konuşmaları takip eden askerler timden ümitlerini kesmişlerdi. Ama bir yandan da çağrılar devam ediyordu. Bir saat kadar sonra, telsizden bitkin bir ses duyuldu: "Yaralılarım var, yaralılarımı alın." Tüylerimiz diken diken olmuştu. Hemen cevap verildi. "Tamam Suat 3, sakin olun, az sonra birlik çıkacak." İlk yaralı haberi, bu saatlerdir aranan timden gelmişti. Tim komutanı konuşurken arkadan silah sesleri duyuluyordu. Herkes bu sözler üzerine yorum yapıyordu. Telsizin başındaki tim komutanlarından biri, bu timde şehit olduğundan emindi. Merkezden tekrar çağrı yapıldı. "Suat 3 , irtibatı kesme. Sakin olun!"
Cevapta bir değişiklik olmadı : "Yaralılarım var. Kan kaybediyorlar. Yaralılarımı alın!"
Ve tam bir buçuk saat, beşer dakika arayla Suat 3 kodlu timle muhabere aynen bu sözlerle sürdü : "Yaralılarımı alın" , "Sakin olun, geliyoruz." Hepimiz o time kimsenin yardıma gidemeyeceğini çok iyi biliyorduk. Karakola düşen mermi sayısında azalma olmuyor, aksine, takviye alan teröristler baskının şiddetini gittikçe artırıyorlardı.
Kimsenin, değil karakolun dışına çıkmak, mevzi değiştirebilecek fırsatı dahi olmadığı apaçıktı.
Bir süre sonra, Suat 3''ün telsizinden hırs dolu kelimelerini işittik: "Hemen gelip yaralılarımı almazsanız, karakola dönüp bölüğü tarayacağım." Hepimiz şok olmuştuk. Hemen tabur komutanı devreye girdi. Hemen hemen aynı sözcüklerle tim komutanına sakin olma çağrısı yaptı. Ama işe yaramıyordu. Tim komutanı "Yaralılarımı alın!" dışında başka bir şey demiyordu. Tabur komutanının da telsizi bırakmasıyla, bir saat kadar daha tim komutanından ses çıkmadı. Birer dakika arayla yapılan yoğun çağrılara cevap vermedi. Hepimiz tim komutanının da şehit olduğunu düşünüyorduk. İçim burkuluyor, başım dönüyor, tanık olduğum bu anlardan nefret ediyordum. Telsizin başına tim komutanının okuldan devre arkadaşı geldi. Son bir ümitle eline mikrofonu alıp, cevap beklemeden, telsizin kodlarını da kullanmadan, konuşmaya aşladı : "Devrem ben Hüseyin. Geçmiş olsun devrem. Biraz daha dayan olur mu? Bak destek timleri yola çıktı. Sana doğru geliyorlar. Devrem aman pes etme olur mu?"
Telsizin mandalını bırakıp beklemeye başladı. Hepimiz Motorola marka, duvara monteli telsiz cihazının hoparlör kısmına gözlerimizi dikmiş bekliyorduk. Ve konuştu : "Devrem, bölük komutanı nerde?" Hepimiz derin bir "Oh!" çektik. Telsizden, "İzinde devrem" yanıtı verildi. Suat 3 , artık tükenen bir sesle konuşmayı sürdürdü : "Ne olur yaralılarımı alın. Ben de yaralıyım."
O ana kadar kendisinin de yaralı olduğunu söylememişti. Hepimiz donup kalmıştık. Telsizin başındaki devre arkadaşı da bu sözü üzerine mikrofonu fırlattı ve odadan çıktı. Ben kapının hemen eşiğinde ayakta duruyor, duyduklarım ve gördüklerimle bir tarihe tanıklık ettiğimi düşünüyordum. "Ben de yaralıyım" dan sonra yine ses kesildi. Sabaha kadar hiç konuşmadı Yüzlerce kez yapılan çağrılara cevap vermedi. Artık onun şehit olduğuna ben de inanmıştım.
Gün ağarırken hepimiz yorgun düşmüş, telsizden yapılan "Suat 3, Konuşan Suat, Cevap ver!" çağrısından bıkmış halde bir köşede yığılmışken, birden telsizin mandalına basıldığını fark ettik. Telsizden silah sesleri geliyordu. Ve on - on beş saniye sonra hayatım boyunca unutamayacağım bir İstiklal Marşı dinlemeye başladım. Mandala sürekli basıldığı için bütün telsizlerin konuşma imkanı durmuştu.
Çatışmanın altında yaralı bir tim komutanının, makamıyla söylediği İstiklal Marşı'nı dinliyordum. Gözlerim dolmuştu. O ana kadar duyduğum en güzel İstiklal Marşı''ydı. Birinci dörtlüğü bitirdi. İkinci dörtlükte sesi çatallaştı. Kelimeler uzadı. Ama marşı söylemeyi bırakmadı. Bozuk bir ses tonuyla, kendini zorlayarak okumaya devam etti. Marşı bitirdiğinde, ben de bitmiştim. Hemen orayı terk ettim.
Bir daha onun sesini hiç duymadım. Toplam 22 şehidin verildiği o baskın gecesinde, vücuduna saplanmış 7 merminin acısıyla söylediği İstiklal Marşı''nı ruhuma işleten tim komutanı assubayın ölmediğine ise halâ inanamıyorum.
NOT: Öykü gerçektir ve Sn.Hakan EVRENSEL'in Güneydoğu öyküleri kitabından izni ile yayınlanmıştır