EMEKLİASSUBAY

Değerli arkadaşlarımız

Askeri hastanelerde devrim yapılacakmış! Her yerde olduğu gibi imtiyazın ön plana çıktığı askeri hastaneler, servislerinde  subaylar için tek ve iki kişilik özel hasta odaları, assubaylar için koğuş; polikliniklerde  yine gökten zenbille inenler için özel A-B poliklinik hizmetleri uygulanırsa elbette oranlar özel hesaplamalara göre yapılır. Askeri hekimlere tanınan ayrıcalığa bir de sivillere açılınca döner sermayeden pay verilir, böylece ADALET ve DEVRİM sağlanmış olur!.. Bizler için değişen birşey olmayacak, bakalım ayrıcalıkları nasıl koruyacaklar, devrim mi devrimcik mi,yoksa altından başka bir şey mi çıkacak hep birlikte görüp  izleyeceğiz... Sağlıklı günler dileklerimizle.  
-

Yasemin GÜNERİ / AHT
Türkiye genelinde Genelkurmay'a bağlı 41 askeri hastane sivillere açılıyor. 24 askeri hastanenin Milli Savunma Bakanlığı'na devredilmesi planlanırken, zarar eden 17 hastanenin kapatılması öngörülüyor
ASKERİ hastaneleri sivilleştirmeyi amaçlayan çalışmada sona gelindi. Genelkurmay Başkanlığı, kendisine bağlı 41 hastanede ilgili birimlere fizibilite raporu hazırlattı. Raporda, zarar eden ve etkin kullanılamayan askeri hastaneler tek tek tespit edildi. 
YATAKLAR BOŞ KALDI 
Sivil hastanelerde, hastaları yatıracak yatak bulmakta zorlanılırken, askeri hastanelerde yatan hasta oranı yüzde 17 olarak belirlendi. Askeri hastanelerdeki yatakların yüzde 83’ünün kullanılmadığına dikkat çekilen raporda, askeri hastanelerde poliklinik oranı da yüzde 23 olarak tespit edildi. Hem askeri hastanelerde görev yapan personelin sivil hastanelerde görev yapanlar gibi çalışmasını sağlamak, hem de askeri hastanelere ait binaları daha işlevsel hale getirmek amacıyla 17 askeri hastanenin kapatılmasına karar verildi. Kapatılacak küçük askeri hastanelerin dispansere dönüştürülmesi, büyük hastanelerin binalarının da il sağlık müdürlükleri emrine verilmesi planlanıyor. İl sağlık müdürlükleri, kendilerine devredilen askeri hastane binalarını sivillere açarak hizmet vermeye devam edecek. Kapatılacak askeri hastanelerde görev yapan askeri hekimlerin de büyük hastanelere nakledilmesi gündeme gelecek. 
BAKANLIĞA DEVREDİLECEK 
17 askeri hastanenin kapatılmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı’na ait 24 askeri hastane de Milli Savunma Bakanlığı’na devredilecek. Milli Savunma Bakanlığı’nın 24 askeri hastaneye ilişkin nasıl bir yapılanma içerisine gideceği de önümüzdeki aylarda netlik kazanacak. 

 

 

Artık ne yaptıgını ne yapacagını bilen bir yapılanma dönemindeyiz. Geçmişe sünger çekmenin bir bakıma geçmişten dersler çıkaran ve bu yaşanan günleri olumluya çeviren bir ekip var direksiyonda, inanılan desteklenen kadrosu ile yol alınıyor.

Sınıfımızın karekteristik yapısını bilerek bu yapıya uygun hareket ederek adım adım yol alınıyor. Resim net okunuyor, rakamlar belli ve önümüzde. Rakamlar gerceklerin tam göstergesidir, acı da olsa kabul edilecektir... Yıllar öncesi bir yazımda ''BİZ KAÇ KİŞİYİZ '' başlıklı yazımda bu gercegi yazmıştım.

Genelmerkezimizin açıkladıgı temad üyesi rakamı 32.000. Bu rakam tüm Türkiyedeki 90 gibi noktalardaki üye sayımızın tamamı...!!!

Bu rakam üzerindede çok konu gündeme gelecektir

KAÇ KİŞİ AİDATININ TAMAMINI YATIRIYOR?

KAÇ KİŞİ DERNEKLERE GELEREK KONULARI BİLİYOR?

KAÇ KİŞİ ÜYE OLDUGU HALDE SADECE YILLIK AİDATINI YATIRARAK BİR DAHA UGRAMIYOR?

Bu kaç kişi suallerini çogaltarak sıralayabiliriz. Asıl konu kaç kişiyiz biz?

YÜZYİRMİBİN ( 120.000 ) emekli diyorsak, deniyorsa istatiksel rakam acı veriyor...

YÜZDE%75  NEREDESİNİZ?

N E R E D E S İ Nİ Z?

UTANMIYOR*SIKILMIYOR*YÜZÜNÜZ KIZARMIYORMU? ASLINDA SİZLERE  P E S!

Bir çok facebook sayfaları, web siteleri günümüzün bu kolaylıkları ile KAÇ KİŞİYE ulaşabiliyor sesimizi duyurabiliyoruz? Bu teknolojik imkanların farlarından kaç kişiye ışık vermeye veya verdigimizi sanıyoruz? Nerede % 75 lik kesim? 4/3 lük kesim karanlıkta, uyuyor öylesine sessiz.. ONUR MÜCADELESİNDE yoklar.

17 ekim sonrası bu konu çok farklı bir şekilde ele alınmalı ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ile kısa zamanda bir platformda tartışılmalıdır.

Hiç kimse bir sure önce sitemizin ve güçbirliği platformunun basındaki yazıları başlayan ve ardından  büyük ses getiren ve tüm medyayı sarsan PES grubunun getirilerini gözardı etmemelidir.

Sivil toplum örgütünün güçü sayısal rakamlarda görülür ve hissedilir.

FARLARIN AYDINLATMADIGI BU BÜYÜK KESİMİN ETKİ ALANIMIZA girmesi için kesin planlamalar ve işlevler yapılmalıdır.

17 EKİM DÜNYA AS(T)SUBAYLAR GÜNÜ 2012 GÜNÜMÜZ BİZLER İÇİN ÖNEMLİ BİR KAVŞAK olmalıdır. O günlerde  Ankara'ya akmalı eş, çoluk çocuk, akraba tüm imkanlarımızı kullanarak SES GETİRİCİ güzelliklerde EL ELE GÖNÜL GÖNÜLE BU GÜZELLİGİ DOST VE DİGER KESİMLERE GÖSTERMELİYİZ.

ÇAGI YAKALAMA VE SINIFSAL MÜCADELE;

Öyle bir noktadayızki bir çok konunun önümüzdeki sürecte şekillenecegi günlere gidiyoruz..

YA YENİDEN DOGACAGIZ, KABUK DEGİŞTİRECEGİZ, ÇAGA UYACAGIZ...

YADA..!!

Bu bir sınıfsal ONUR mücadelesidir. Sınıfsal kavgalarda yerimizi almak, sınıfsal bu mücadelede bu noktadan KOPMAMAKTIR çabalarımız.

Şu gercegi göz ardı etmeden yola devam ediyoruz birlikte;

EZENLE EZİLEN

SÖMÜRENLE SÖMÜRÜLEN kimi yerde açıkca, kimi yerde gizlice bu mücadele içinde iseler sonuçta bu degişimi ya el ele pozotif sonuçlandıracaklar yada ÇATIŞANLAR BİRLİKTE ÇÖKÜŞÜ yaşayacaklardır.

Artık bizler omuzlarımızdaki bu yükün karşılıgı olan her türlü sosyal haklar ve ekonomik düzenlemelerin bu yıl içinde TAMAMLANMALI ve TSK  nın önemli unsurları olan bu sınıfların gercek anlamda bütünleşmeliler.

Kemikleşmiş yapının, kemikleşmiş fikirlerin degişimi zordur fakat imkansız degildir. Bakınız bir genaral bir kaç ay önce;

Emekli General Atilla Kıyat ;

*Her şeye maydanoz olduk
*Darbelerden ders almadık
*Toplumdan kendimizi soyutladık
*Kendimiz tel örgünün içine çektik
...
... *iç hizmetle ilgili kanunları sadece iç hizmette kaldı
*Namütenahit haklarımızı sevdik
*Böyle bir hayatı yaşamak hoşumuza gitti
*Astların çektiği sıkıntıları göremedik,
*Sende yüksel sende hayatını yaşa dedik
*Böylece doğruları görebilme yeteneğini kaybettik ..

bunu söylerken Enver AYSEVER 'in aykırı sorular programında tersini ifade ediyor Atiila KIYAT beyefendi. Hani derler ya ''KARAKOLDA DOGRU SÖYLER.........ŞAŞAR.

Yıllardır ezildik bu yazgının degişmesi ellerinizde, ellerimizdedir. KARANLIKTA DURANLAR AYDINLIGA ÇIKINIZ!

Her zaman yaşadıklarından ders çıkaran toplumlar başarı saglarlar. Bakınız arkadaşlar son yıllara darbe/ihtilal ikilemindeyiz. Bu bizim sınıfımıza hep olumsuz yansımış diger kesime tam tersi olmuştur.

DARBE VE İHTİLAL KAVRAMLARI,

Darbe ve ihtilal FARKLIDIR

DARBE; AYNİ DÜZENİN DEVAMINDA ERKİN EL DEĞİŞTİRMESİ OLUP

İHTİLAL İSE;DÜZENİN DEĞİŞTİRİLMESİDİR.

SAYGILARIMLA..

ATİLLA ABAYLI...

Askeri Bölge

Eylül 13, 2012
askeribolge

Hemen hepsi fakir ailelerin çocuğu…

Diğerlerinin ergenlik sivilceleri ile tanıştıkları yaşta onlar ‘tüfekle’ tanıştılar.

Sadece tüfekle mi? Hasretlikle, gurbetle, kumanya ile, hiyerarşi ile, çadır hapsi ile…

***

Sınavdan zayıf not aldıklarında yanlarında “Çalışır düzeltirsin şekerim” diyen anneleri olmadı, ceza veren komutanları oldu.

Kız arkadaş, flört nedir bilmediler okul hayatlarında.

Afiyet olsun” diyen olmadan ilk lokmayı yiyemediler.

***

Reşit’ olmadan mezun oldular.

Bu vatan için gözlerini kırpmadan öleceklerine yemin edip, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin omurgasının birer parçası oldular.

***

Kendilerinden yaşça daha büyük olan kınalı kuzulara öğretmenlik,

abilik, babalık hatta annelik yaptılar.

***

Davul zurna ile gönderdiğiniz evlatlarınıza;

Savaş sanatını da, yatak yapmayı da onlar öğrettiler.

Mayına basmamayı, etek traşı olmayı, yakın boğuşmayı, dökmeden yemek yemeyi, el bombası atmayı, büyük abdestini icra ederken tuvalet deliğine nişan alabilmeyi, arkadaşı öldüğünde onu nasıl taşıyacağını, yavukluya, ana babaya nasıl mektup yazılacağını … hep onlar öğrettiler.

Memleketten parası gelmeyene ceplerinden harçlık verdiler. Hasta olanı doktora, izine gideni terminale götürdüler…

***

Sadece bu kadar mı? Hayır, bunlar devede kulak.

Bir çoğunuzun anca haberlerde gördüğü uçakların, tankların, gemilerin, silahların, araçların zimmetleri, yani kullanım harici bütün sorumlulukları ve bakımı onlardadır.

Ki bir kısmını da zaten onlar kullanır veya komuta eder.

Geceleri bütün kışlaya, silahlara ve erlere mukayet olan 10 rütbeliden 8’i onlardır.

Evlatlarınızın kullandığı silahtan, yattığı ranzadan, yemek yediği yemekten, giydiği bottan, girdiği tuvalete kadar her yer her şey onların kontrolündedir.

Mesai bitse de eve gitsek” mantığı yoktur onlar için. Mesai işleri bitince biter. İş bitmezse mesai de bitmez gitmezler eve.

***

Dağda terörist kovalayanların başında onlar vardır.

Şehit haberlerinin hemen hepsinde onlardan birinin adı mutlaka geçer. Gazi olanların da.

İt avında da en öndedirler çünkü.

İlk mermi sesi duyulduğunda,

bütün erler ona bakarlar,

bir şey söylese de yapsak diye.

***

Hata yapma şansı yoktur..!

Hatası kanla, ölümle sonuçlanır zira.

Yorgun, halsiz, canı sıkkın, dalgın olma, başı ağrıma gibi lüksleri yoktur.

Androidlerdir sanki…

***

Kim lan bunlar?

Bu kadar sorumluğu ağır görevi olan biri kim bilir kaç para maaş alıyordur? Kesin villalarda oturuyorlardır. Tatillerini Havaii adalarında falan geçirir bu kişiler. Devlet, sınırsız limitli kredi kartı da verir bunlara valla…

***

Diyenler perşembeyi bekleyecek mecburen.

Densizlikten değil yersizlikten.

***

Kim lan bunlar?
Bu kadar sorumluğu ağır görevi olan biri kim bilir kaç para maaş alıyordur? Kesin villalarda oturuyorlardır. Tatillerini Havai adalarında falan geçirir bunlar. Devlet, sınırsız limitli kredi kartı da verir bunlara valla…’ Diyenler perşembeyi bekleyecek mecburen…

Diyerek bitirmiştik pazartesi günkü yazıyı.

***

Kim olacak? Astsubaylar tabii ki… Türk Silahlı Kuvvetlerinin bel kemikleri yani.

O sorumlulukları taşıyacak başkaca bir zümre mi var ordumuzda.

Maaşları da öyle gemicik kadar alacak kadar falan değil,

yoksulluk sınırının epey altında.

***

Yakın geçmişe kadar, mezun olan her subay Cumhurbaşkanı olma hayali kurarken

gizli bir güç astsubayları bir adım dahi ileri götürmemek için çalıştı durdu.

Mesela;

Çalışırken Hukuk Fakültesini bitiren bir subay anında ‘Askeri Savcı’ veya ‘Hakim’ olarak atanırken, aynı okulu bitiren astsubaya “Hayırlı olsun şekerim haydi eğitim alanına” dediler.

***

İstekli ve yeterli olan birçok astsubay helikopter pilotu oldu bir dönem.

O güç, “Subaydan başkasına pilotluk yakışmaz” dedi, pilot astsubayları subay yaptılar.

***

Emekli olan bir astsubay siyasete atılmıştı. Partisi iktidara gelince de Milli Savunma Bakanı yapmak istedi onu.

O gizli güç tekrar devreye girdi,

vazgeçtiler, vazgeçirildiler.

***

Kışlada subayların yaptığı her görevi bilmek ve yapmak zorundadırlar. Yaparlar da.

Ancak çuvalla sorumluluk verildiği halde, yetki verilmez.

***

Hepsi, OYAK’ın (Ordu Yardımlaşma Kurumu) mecburi üyeleridirler. Üye olmama lüksleri yoktur. Deli Dumrul misali maaşlarından kesinti yapan OYAK, sayıca en fazla üyesi astsubaylar olmasına rağmen subaylara daha yakındır. Çünkü subaylar yönetir.

***

TSK personelinin en çok muzdarip olduğu konulardan biri de ‘zimmet’ dir.

Birliğinin yaptığı ve yapamadığı her şeyden sorumlu olan subaylar’ nedense zimmetten sorumlu değillerdir, bilin bakalım kimler sorumludur?

***

Albaylıktan emekli olan subay, ilk mezun olduğunda aldığı maaşın neredeyse iki katını alır.

Astsubay emekli olur,

ilk mezun olduğunda aldığı maaşı bir daha rüyasında bile göremez.

***

Çalışırken mağduriyetlerini dile getirme gibi lüksleri de yok gibi bir şeydir.

Eşleri ve çocukları da yaşar bu zorlukları,

onlar da askerdir bi’nevi.

Risk bölgesinde, Güneydoğu’da yem gibidir çoğu, orada burada kirada otururlar.

Lojman dışında asla yaşayamayan subaylar sayesinde lojman sayısı yetersizdir çünkü.

***

Uzun lafın kısası mağdurdur bu fedakar insanlar.

Kazasız belasız emekli olan her astsubayın heykeli dikilse yeridir bence.

***

O kadar yani…

 

KAYNAK
Askeri Bölge-1
Askeri Bölge-2

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) tüm personel ile emeklilerinin maaşları ve yükselme kriterlerini yeniden düzenleyen yasa taslağının ayrıntılarını açıkladı.

 

 

Yılmaz, rütbelilerin yanı sıra sivil memurlar ile emeklilerin de dahil edildiği çalışmayla özellikle düşük rütbeli personelle astsubaylar ve uzman erbaşlara yüzde 20 “iyileştirme zammı” yapılacağını bildirdi.

Sivil-emekli tüm personel

Bakan Yılmaz, MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın astsubayların sorunlarına ilişkin verdiği önergeye kapsamlı bir yanıt gönderdi. Yılmaz, “TSK personelinin özlük hakları ile ilgili çalışmalar, personel ayırımı gözetilmeksizin bir bütün olarak yürütülüyor. Teklifler, halen görevde bulunan subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ve sivil memurların özlük hakları ile bunların emekli maaşlarında iyileştirme yapılmasını içerecek şekilde hazırlanıyor” diye konuştu. Yılmaz’ın verdiği bilgiler ışığında, Başbakanlık’ta görüşülen ve gelecek yasama yılında Meclis’e sunulması planlanan taslağın ayrıntıları ise şöyle:

Subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşların özlük hakları eğitim seviyesine göre ayarlanacak. Öğrenim durumlarına göre, göreve giriş derece ve kademeleri yeniden düzenlenecek. 4 yıllık fakülte ve yüksek okul mezunu olanlar 8/1’den, 2 yıllık fakülte ve yüksek okul mezunu olanlar 9/2’den, lise ve dengi okul mezunları 10/1’den göreve başlamış sayılacak.

Eğitime göre ilerleme

TSK personelinin, göre yükselebilecekleri en son derece ve kademeler değişecek. İki yıl ve daha fazla yüksek öğrenimi bitirenler 1/4’e, lise mezunları 2/6’ya, ortaokulu mezunları 3/8’e ilerleyecek. Yüksek lisans ve doktora yapanlar kademe ilerlemesi yapabilecek.

Binbaşı ve altındaki rütbelere iyileştirme

GELİR seviyesi kısmen düşük olan binbaşı ve daha alt rütbedeki subaylar ile astsubaylar, uzman jandarmalar ve uzman erbaşlar için “hizmet tazminatı artışı” ile yüzde 20 maaş artışı sağlanacak. Görev tazminatı alamayan birinci dereceye gelmiş muvazzaf ve emekli binbaşı ve başçavuşlar aylık 385 lira iyileştirme zammı alacak.

Emekliye ek 100 lira

MİT ve Emniyet emeklileri 2006’dan beri 100 lira ek ödeme alıyor. Makam tazminatı alamayan kıdemli binbaşı ve altındaki subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar da bu haktan yararlanacak.

İkinci dereceden emekli olan astsubayların birinci dereceye intibakı sağlanarak maaşları ortalama 350 lira iyileştirilecek.

Tüm TSK personeline fazla mesaileri için ek ücret verilecek. Erler dahil, afetlerde görevlendirilen tüm askerlere her gün için 63 lira ödenecek. Gemide görevli Deniz Kuvvetleri personeline yurtiçi gündeliği verilecek.

 

Bülent SARIOĞLU/ANKARA  31 Temmuz 2012

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/21106828.asp

 

 

OYAK Amerikan basınında

Amerika'nın Sesi Radyosu'nun internet sitesinde yer alan bir haber yorumda OYAK'ın geleceği masaya yatırıldı. Haberde Türk hükümetinin, Türkiye'nin en güçlü kurumu Silahlı Kuvvetleri siyasetin dışına ittiği, şimdi ise sıranın OYAK'a geldiği iddia edildi.

ntvmsnbc
Güncelleme: 10:52 TSİ 25 Temmuz. 2012 Çarşamba

Amerika'nın Sesi Radyosu'nun internet sitesinde Dorian Jones imzasıyla yayınlanan bir haber yorumda, Türkiye'deki mevcut iktidarın, ülkenin en güçlü kurumu olan Silahlı Kuvvetleri, siyasetin dışına ittiğini, şimdi ise ordunun iş ilişkilerini masaya yatırdığını belirtti. Haber yorumda şunlar ifade edildi:

"Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, Türkiye’nin en güçlü kurumu olan Silahlı Kuvvetler’i hem kışlaya, hem de siyasetin dışına sürdü. Şimdiyse ordunun iş ilişkileri masaya yatırılıyor

Türkiye’de alabileceğiniz bir çikolata, bir sigorta, bir ev ya da arabanın öyle ya da böyle Ordu Yardımlaşma Kurumu’yla bir bağlantısı vardır.

Taraf gazetesi yazarı ve savunma muhabiri Lale Kemal, OYAK’ın geçmişte ordu yönetimlerinin bir mirası olduğunu söylüyor. Ordu Yardımlaşma Kurumu için, “Garip, kimseye hesap vermeyen bir kurum” diyen Kemal, OYAK’ı hukuk devleti ve demokrasinin olmadığı Latin Amerika ülkelerinde, Çin’de ve Mısır’daki yapılaşmalara benzetiyor.

Ancak OYAK şimdi siyasi soruşturma altında. AKP sözcüsü Hüseyin Çelik, geçen ay yaptığı açıklamada Meclis’in OYAK’ın varlık ve işlevini soruşturacağını açıkladı.

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında, ülkedeki generallerin beşte biri darbe iddialarıyla bağlantılı olarak tutuklandı, yargılandı, ya da yargılanmayı bekliyor. Bu beklenmedik soruşturmalar, orduyu siyasetin dışına itti.

'ASKERSİZLEŞTİRME UZUN BİR SÜREÇ' 
Bahçeşehir Üniversitesi siyaset bilimcilerinden Cengiz Aktar, ordunun ekonomik gücünün de üstüne gidilmesinin hayati olduğu görüşünde. “Askersizleştirme uzun bir süreç” diyen Aktar, ordunun mali ve hukuki ayrıcalıklarını kaldırmadan bu sürecin tamamlanmayacağını söylüyor.

OYAK, 1961 darbesinin ardından ordu mensupları tarafından kendilerine bir emeklilik fonu oluşturmak üzere kuruldu. Bu fon yıllar boyunca müthiş bir büyüme kaydetti.

OYAK’ın 2009 raporu, holdingin 30 bin kişiye iş verdiğini ve 15 milyar dolarlık mal varlığı olduğunu gösteriyor. Holding 60 şirketle çalışıyor. Oyak’ın Renault ile 1971 yılında başlattığı işbirliğinin sonucu bu yıl 4 milyonuncu Renault otomobil üretildi.

'EMEKLİ GENERALLER YÖNETİMDE' 
Holdingin yönetim kurulu üyeleri ve genel kurulunun çoğu emekli generallerden oluşuyor. Buna rağmen OYAK, Silahlı Kuvvetler’le ilişkisi olmadığını savunuyor.

Türkiye’de yaşayan İngiliz uzman Gareth Jenkins, OYAK konusundaki huzursuzluğun şimdi astsubaylara da yansıdığını belirtiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, OYAK’ın yönetim kurulunda temsil edilmek isteyen astsubayların açtığı davayı değerlendiriyor.

“OYAK’ın sorunu emekli generallere iş bulma kurumu haline gelmiş olmasıydı” diyen Jenkins, OYAK’ın en büyük işgücünün gerçekte düşük rütbeli subaylarla astsubaylar olduğunu, ama kurumdan genelde üst düzey subayların yararlandığını belirtiyor.

OYAK Başkanı Yıldırım Türker bir süre önce cezaevine gönderildi. Emekli Korgeneral Türker, 1997 yılında Refah-Yol hükümetinin istifaya zorlandığı “post-modern darbeyle” ilişkilendiriliyor.

Gareth Jenkins, TSK gittikçe daha fazla siyasi ve hukuki incelemelere maruz kalırken OYAK’da değişiklikler yapılmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Ama bu değişiklik adil olmayabilir. Jenkins, şirketler OYAK’tan ayrılmaya başladıkça, bu şirketlerin sermayelerinin de iktidara yakın kişilere aktarılabileceğine işaret ediyor. İngiliz uzman, “Son birkaç yıl içinde Türkiye’de gördüğümüz şey; sistem aynı, ama yönetici seçkinler değişiyor,” diye konuşuyor.

'OYAK'TA REFORM ŞART' 
Ordunun bu denli güçlü olmasını eleştiren kesimler, ülkedeki Silahlı Kuvvetler egemenliğinin tamamen kalkması ve demokrasinin geleceği için OYAK’ta reformun şart olduğunu belirtiyor. Lale Kemal, “OYAK’ın kimseye hesap vermeyen, dokunulmaz yapıya sahip olması; askeri egemenliğin sona ermesi ve Silahlı Kuvvetler’in tam anlamıyla sivillerin idaresine geçmesi konusunda Türkiye’nin önünde daha uzun yol olduğunu gösteriyor” diyor.

Ordunun sivil idare altına girmesi, Avrupa Birliği’nin kilit taleplerinden biri. OYAK web sitesinde yayınladığı açıklamada, bu eleştirileri reddediyor ve karalama kampanyasının kurbanı olduğunu savunuyor. Gözlemciler, ordu siyasi gücünü kaybettikçe OYAK’ın reform edilmesi yönündeki baskıların da artacağını söylüyor."

Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25369068/#storyContinued

                                               Ana Sayfa  |  TSK-Posta  |  Site Haritası
Ana Sayfa » Basın Yayın Faaliyetleri » Bilgi Notları

TARIH   : 14 Mayıs 2012

SAAT    : 16:15

NO        : BN - 37 / 12

1.   Türk Silahlı Kuvvetlerinin ayrılmaz bir parçası olan astsubaylarımızın özlük hakları, eğitim olanakları, sosyal hakları ve sahip oldukları yetkiler konusunda bugüne kadar yapılan çalışmalar aşağıda özetlenmiştir.

      -   Terörle mücadelede aynı görevi yapan personele ödenen tazminatlar, statü ayrımı yapılmadan eşit miktarda artırılmıştır.

      -   Mahrumiyet bölgeleri ile patlayıcı madde imhası gibi riskli ve özellikli görevlerde çalışan personele, statü ayrımı yapılmaksızın tazminat verilmiştir.

      -   Subaylara benzer esaslarla yüksek lisans kıdemi alma hakkı verilmiştir.

      -   Yurt dışı daimi ve geçici görev kadroları ile yurt içi ve yurt dışı lisan kurslarının kontenjanı artırılmıştır. (Yurt dışı sürekli görev kontenjanı 57’den 111’e çıkarılmıştır.)

      -   Sicil verme yetkileri artırılmıştır.

      -   Subaylara verilen üst düzey karargâh eğitimine benzer şekilde, yılda 128 astsubayımıza Üst Karargâh Hizmetleri Eğitimi ve bu eğitimi bitirenlere bir yıl kıdem verilmeye başlanmıştır.

      -   Astsubaylıktan subaylığa geçişte % 15 olan kontenjan, 2012 yılından itibaren % 25’e çıkarılmıştır.

2.   Bunun yanı sıra, yetkili makamlara teklif edilenlerden önemli olanlar aşağıda özetlenmiştir.

      -   Astsubayların 1’nci derecenin 4’üncü kademesine kadar yükselmesinin sağlanması,

      -   Yarbay ve daha üst rütbeli subaylara verilen görev tazminatının, birinci dereceye yükselmiş görevdeki ve emekli astsubaylara da verilebilmesi (Aylık yaklaşık 385 TL),

      -   Hâlen, MİT ve Emniyet Hizmetleri sınıfından emekli olan personele verilen 100 TL ilave ödemenin emekli astsubaylara da verilmesi,

      -   Mecburi hizmet süresinin 15 yıldan 10 yıla düşürülmesi,

      -   Astsubaylara verilebilenler de dâhil olmak üzere tüm oda ve göz hapsi cezalarının kaldırılması,

      -   Sicil veren astsubayların maiyetindeki personele disiplin cezası verebilmesi.

3.   Türk Silahlı Kuvvetleri; birbirlerine gönül bağıyla kenetlenmiş fedakâr ve kahraman mensuplarının moral ve motivasyonunu en üst düzeyde tutmak maksadıyla, devletimizin sağladığı imkânları kullanmak suretiyle, ihtiyaç duyulan ve yetkisi dâhilindeki düzenlemeleri titizlikle yapmaya devam edecektir.

      Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

http://www.tsk.tr/3_basin_yayin_faaliyetleri/3_3_bilgi_notlari/2012/bn_37.htm

-

NOT

KONU:Türk Silahlı Kuvvetleri Personelinin Özlük Haklarına Yönelik Çalışmalar hakkında.











acil

Sevgili Okurlarım

Sayın Başbakanımız, Sayın Baş Komutanımız (Cumhurbaşkanımız) gösterdikleri destek yapıcı yaklaşımları, hak yolunda olarak desteklerini mağdurdan, mazlumdan esirgemedikleri için şahsım ve ordumuzu evi bilen canını seve seve verecek ordunun yarısından çoğunu teşkil eden assubaylarımız çok ama çok teşekkür ederiz. Allah yar ve yardımcıları olsun. Dualarımız onlarla. Ama sorunlar dağ gibi olmuş sorunları çözümü konusunda yanımızda olmaya devam edeceklerine inancımız tamdır.

Sonrasında; TEMAD Başkanımıza bu çalışmalarda, bu sıkıntılarla delilleriyle ortada olan sorunların çözümü için gösterdiği çabadan dolayı teşekkür ediyoruz.

Ayrıca hak aradığımız ve sorunlarımızın çözümü için hassasiyet gösteren bunu dile getiren; çok kıymetli hukukçularımız, yazarlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.

Ayrıca şahsım olarak bu konudaki yazımda yaşadıklarını saklamadan açık ve cesur yüreklilikle dile getiren bu konuda çözüm isteyen dillere gönüllere de teşekkür ediyorum. Sesiniz sesimiz, çözüm bekleyen sorunlar çözüm bekleyen sorunlarımızdır.

Bir yerde insan halkları, huzur yoksa bunların ortaya çıkarılması ve sonuca en iyi şekilde ulaşılması elzemdir.

Astsubayların Acil Çözülmesi Gereken Sorunları..

1- 1/4 ‘ÜNE (BİRİN DÖRDÜ DERECE KADEME İLERLEMESİ) PROBLEMİ

Artık astsubaylarında onların bu problemlerinin olduğunu da bilmeyen kalmadığı gibi gerek yazılı medyada, gerek görsel medyada, gerekse mecliste defalarca dile getirilmiş olmasına rağmen henüz yaraya çare bulunamamıştır. Astsubayların astları olan memurlar, üstleri olan subaylar ve diğer tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev alan memurlar 1/4 ‘üne çıkmalarına rağmen bu hakkı elde edemeyen tek memur sınıfı Astsubaylardır. Buda emekli olduklarında büyük kayıpla emekli olmalarına neden olmaktadır.

2- RÜTBELERİNDEN ÇAVUŞ İBARESİNİN KALDIRILMASI VE OMUZA ALINMASI

Bilindiği gibi Astsubayların rütbeleri Astsubay çavuş, Kıdemli çavuş, Üst çavuş, Kıdemli Üstçavuş, Başçavuş, Kıdemli Başçavuş olarak sıralanmakta ve mesleğe başladığı andan itibaren çavuş kelimesinden kurtulunamamamaktadır. Yazılı ve görsel basında 2010 yılında çıkan bir haberde, rütbelerin omuza yaprak tanesi şeklinde alınıp isimlerin Orbey, Sanbey, şeklindeki isim sıralaması haberi büyük bir heyecan yaratmış fakat haberin çok geçmeden yalanlanması büyük ve derin üzüntüler yaratmıştır. Bunun yanı sıra Türkçede 3 sessiz harfin yan yana kullanımı anlatım bozukluğuna yol açmaktadır. Örneğin Üstteğmen değil üsteğmen, Astteğmen değil Asteğmen iken bu düzeltmeler Astsubaylarda maalesef anlatım bozukluğuna yol açmaktadır. Oysaki doğrusu dilimizin doğru kullanımı açısından Assubaylar olmalıdır. Türk dil kurumuna yapılan müracaatlar her ne kadarda doğru yazıldığı yönünde olsa da aynı işlem diğer rütbelerde uygulanmamaktadır.

3- KD.BÇVŞ RÜTBESİNE MAKAM TAZMİNATI VERİLMEMESİ

Subaylar 21 yılda yarbay rütbesine erişir erişmez makam tazminatı adı altında 500 TL ye yakın bir ek ücreti alıp emekli olduktan sonrada bu makamı koruyarak bu tazminatı almalarına karşın, 24 yılda Kd. Bçvş rütbesine erişecek bir Astsubayın bu tazminattan yoksun hatta emekli olurken birin dördü derecesini de alamadığından maaşı nerdeyse yarı yarıya kesintiye uğrayarak emekli olmaktadırlar. Birçok personel kendi teşkil ettikleri görevin makam odası varken tazminatının olmamasını üzülerek karşılamaktadır.

4- GÖREVDE YÜKSELME VE TERFİ PROBLEMLERİ

Artık kurum içerside üniversite mezunu olmayan Astsubay yok denecek kadar az hatta hiç yoktur. Kendi nam ve hesabına yüksek lisans yapan doktora yapan Astsubayların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Fakat kendi nam ve hesabına mesai saatleri dışında emek harcayarak tahsilini tamamlayan, meslekte onlarca yıl tecrübe kazanan, sporu, atışı, eğitimi, lisanı olan Askerlik mesleğini özümsemiş ve yaşam tarzı haline getirmiş olan Astsubayların başına Açık öğretim fakültesini bitirmiş tecrübesiz sözleşmeli subaylar getirilerek onların onurları kırılmalımı yoksa önleri açılarak küresel dünyanın bir gereği olan rekabete ve bilgiye dayalı bir terfi sistemimi oluşturulmalı. Örneğin bilgi ve beceresi tecrübe ve tahsili ile herkesin hatta Dünya ülkelerinin taktirini kazanmış olan büyük çalışmalara imza attıktan sonra TSK dan Astsubay Başçavuş olarak ayrılan Hakan Fidan bey, Mit müsteşarı olup korgeneral Muadili bir makamı teşkil ederken neden ona TSK da Teğmenlik bile verilememiştir.Halen Astsubaylar mesleğin dördüncü yılında verilen 3 hakla sınava tabi tutulmakta ve her sınıftan numunelik bir iki Astsubay Teğmen olarak atanmaktadır. Üstelik meslek içersinde sağlıklı değilmiş gibi tam teşekküllü hastaneden sağlık raporu istenmesi manidardır. Oysaki beklenti, emsalleri arasında temayüz etmiş sicil olarak da kendini emsallerinden ayıran özellikteki Astsubaylardan, yüksek lisans mezunları büyük oranda Teğmen naspedilmeleridir. Aynı beklenti 4 yıllık fakülte mezunu olup temayüz eden uzman çavuşların Astsubay olmaları içinde geçerlidir.

5- LOJMAN DAĞILIM PROBLEMİ

Halen dağıtım esası bir birlikte bulunan lojmanların %50’si subaylara %40’ı Astsubaylara %10’u ise sivil memur ve uzman çavuşlara tahsis edilmektedir. Bu dağıtım şekli Teğmen rütbesindeki bir personelin puanı ne olursa olsun her gittiği yerde lojmanı hazır iken Astsubay, sivil memur, uzman çavuşlar TSK’nın % 80’ini oluşturmalarına karşın büyük bir kısmının dışarıda kalmasına neden olmaktadır. Buda özellikte doğu bölgesinde görev yapan ve ailesi ile dışarıda kalan personelin hayatını tehlikeye atmaktadır. Özellikle %40 tahsis Astsubayları biraz olsun rahatlatırken Uzman erbaş ve sivil memurlar açısından lojman yok denecek kadar azdır. Oysaki beklenti herkesin lojman puanı dikkate alınarak baştan aşağı hakkaniyetle puan usulü yerleştirilmeleridir. Lojmanda oturması şart olan personele ise rütbesine bakılmaksızın tahsis yapılmasıdır.

6- ORDUEVLERİNDEN YARARLANMA PROBLEMİ

Günümüzde modern çağın gerekleri arasında ayrımcılık noktasında büyük adımlar atılırken Subay orduevleri, Astsubay orduevleri, birçok yerde olmayan sivil memur orduevi, Mehmetçik gazinosu ve buralardan yararlanamayan uzman çavuşlar ve sivil memurlar ayrımcılığın kalan unsurları olarak göze çarpmaktadır. Çözüm noktası bütün orduevlerinin TSK ORDUEVİ olması ve girişin tüm personele hizmet edecek noktada açık olmasından geçmektedir. Etilerde aracı bozulan bir albayın Astsubay orduevine soluklanmak için girememesi ne kadar üzüntü verici ise Merkez orduevine giremeyen Astsubayın, Hakkari de orduevine alınmayan uzman çavuşun problemi aynı derecede üzüntü vericidir.

7- OYAK YÖNETİM KURULUNDA YER ALAMAMA PROBLEMİ

Bir şirketin yönetim kurulu o şirketin iştirakçilerinin payı oranında pay sahiplerinin koltuk sayısı ile yönetilir ve idare edilir tüm dünyada sivil, askeri, kamu şirketleri bu şekilde temsil edilir ve yönetilir. Oyak iştirakçilerinin %75 ten fazlası Astsubay, sivil memur ve uzman çavuş oluşturmasına rağmen yönetim kuruluna bir Astsubay numunelik olarak ancak mahkeme kararı ile girebilmiştir. Oysaki mantıksal çözüm herkesin iştirakçiliği oranda temsil hakkı elde etmesidir.

8- TEK TİP ASKERLİK PROBLEMİ

Şu anda çalışmasının yapıldığını bildiğimiz tek tip askerlik problemi personel arasında önem sırası sonlarda olan bir problemdir henüz mesleki açıdan hiçbir tecrübesi olmadığı gibi kendisi ile aynı fakülteyi bitirmiş hatta fakülte bitirmeyen kalmamış Astsubay zümresinin başına askerliğini yapmak üzere gelen Asteğmen rütbesinin bulunması Subay ile Astsubay arasında kalan bir zümre yaratmış ve sıkıntısını hem Asteğmenler hem alt rütbeliler çekmişlerdir. Çözüm noktası bu şekilde fakülte mezunu olan askerlerin astsubay yardımcısı veya Astsubay onbaşı rütbesi ile kıtaya sevk edilmeleri ile çözülebilir.

9- HAKİM GİBİ DİSİPLİN CEZASI VEREBİLME PROBLEMİ

Askerliğin temeli disiplin olduğuna göre ebetteki disiplini bozucu davranışlar cezalandırılmalıdır. Ceza verme yetkisi amirlere (subay olması koşuluyla) verilmiştir. Günümüz koşullarında hürriyeti bağlayıcı cezaların hakim kararı olmadan verilmesi kanun dışıdır. Bu kanun dışılık ortadayken amirlerin halen disiplin cezası vermesi ve bu yetkiye sahip olması vahimdir.

Bunlarında dışında astsubaylara (rütbesi ne olursa olsun) teğmen rütbesindeki bir subay işgal ettiği kadronun verebileceği oda ve göz hapsi cezalarını verebilmektedir.

Albay ve yarbay rütbesindeki subaylara sadece uyarı cezası verilebilirken hatta TSK’ da görevli devlet memurlarına göz ve oda hapsi cezası verilirken sürenin tayininde, öğrenim ve sosyal durumları dikkate alınırken 30 yıl hizmet etmiş bir astsubaya bölük komutanlığına vekâlet eden teğmen hiçbir şeyi dikkate almadan 5 gün oda ya da göz hapsi verebilir.

14 Ekim 1994'te emre itaatsizlikle suçlanması ile gelişen bir olayda. Yarbay, astsubayı Askeri Ceza Kanunu'nun (ACK) 171. maddesi gereğince emre itaatsizlikten 21 gün oda hapsi ile cezalandırdı AİHM, "Mahrumiyet kararı, davaya bakmak için gerekli yetkiye sahip, yürütmeden bağımsız ve uygun yargı teminatlarını sunan yetkili mahkeme tarafından verilmelidir’’ bu gerekçeyle Türkiye'yi davacı astsubaya manevi tazminat için 2 bin avro, masraf ve harcamalar için ise 1500 avro ödemeye oybirliğiyle mahkûm etmiş.

Aysbergin görünmeyen yüzü yok artık. Sorunlara çözümlere ulaşmanın zamanıdır.

10- Subay aileleri tarafından astsubay ailelerine uygulanan herhangi bir yasa ve yönetmelik veya bunların dışında resmi bir belgede bulunmayan (İnsan Hakları Kapsamında) bulunması asla uygun olmayan muameleler. Bu yanlışlığa uymayanların dışlanması.

11- Astsubay benim kölem, hizmetkarım anlayışı (Oysa ki ordumuzun büyük oranını assubaylar oluşturmaktadır)

12- Subayların Harp okullarında savaş vs eğitimleri aldıkları halde her türlü sorunlu göreve Assubayları  göndermeleri kendileri İdare Amiri pozisyonunda kendilerini her türlü sorundan soyutlayarak dokunulmazlık zırhlarıyla görevi yaparak Assubayın başarısını kendi başarısı olarak gösterebilme cesareti ve bundan maddi manevi nemalanmaları

13- Astsubay, uzman çavuş ailelerinin ailelerine karşı ikinci sınıf müdahale. Hastaneler, orduevleri, ordu pazarları ve lojmanlarda ezilen sınıf yaratılması

14- Lojmanlarda konumu ve yaşam standardı daha iyi olan blok, dairelerin subaylara tahsisi, zemin katları veya yapı itibariyle güneş almayan yerlere assubayların yerleştirilmesi

15- Hastanelerde subay astsubay ayrımının had safhada olması astsubaylardan  birinin kendisi hasta olduğu halde subaya ayrılmış bir oda boş olduğu halde assubayın o boş odaya sırf astsubay olması nedeniyle alınmaması

16- Assubayın re’sen görevinden ayrılması durumunda ailesinin geçimini sağlamak amacıyla ev ev gidip temizlik yapması, merdiven silmeye mecbur bırakan zihniyet. Elbette ki namusuyla para kazanmak utanılacak bir durum değildir ama orduya hizmet eden birinin düştüğü durum çok acı gerekli düzeltmelerin yapılması konusunda hassasiyet (subayda bu uygulama yoktur)

17- Doğuda görev yapan astsubay ve ailesi hiçbir koruması yokken Batı da cennet denebilecek şehirlerde görev yapan en alt rütbedeki subaya bile emir eri emir assubayı tahsisi (astsubay ve subay kanunda en üst rütbeli ordu mensubu ibaresi varken nasıl oluyor da subayın koruması oluyor)

18- 8 yıllık assubay 7 yaşında oglu var 6 yılı ailesinden ayrı geçti. Şimdi yine günydogudayım.tb komutanının emri devlet oteritesinin üstünde tutulmaktadır. Tüm resmi tatillerde mesai yaptılar. Bu assubayım evlenmesin mi, aile kurmasın mı? Kast sisteminde uygulanan bu durumda alt sınıftan olduğu için evlenmesi aile kurması kendini üst ilan eden subaya mı aile kurması imkanı verilecektir. Assubayın eşi dul, çocuklarını öksüz koyan bu zihniyet İnsan Haklarına da ihlaldir.

19- Assubayımın talebi : “Biz, sadece adalet, eşitlik ve insanlık onurumuza saygı gereği gasp edilen haklarımızın iadesini istiyoruz.” dur.

20- Assubayımın gurur duyduğu mesleğinden sonra sivil yaşamında vatan aşkı ile yine : “Dünün Astsb'ı bugünün sanayicisi, ihracatcısı olarak bu ülke için hep bişeyler üretebilmenin gururunu yaşıyorum.” diyerek vatan sevgisini devam ettirerek üretkenliğinin devam etmesi

Oysaki : Holding sahibi olma derecesinde tek maaşla bunu alması zor olacak bir durumda hala özel yaşam süren diğer kesim. İnsanca yaşamak her insan içindir zümreler olarak ayrılamaz.

21- Assubayım çok haklı : “bakın size ayrımcılığı tanımlıyayım yaşanan örnek yolum bir askeri kampın önünden geçti hasbelkader yer varmı diye sormak gafletinde bulundum cevap kusura bakma astsubayım yer yok oldu, buraya kadar zaten beklediğim bir cevaptı benden sonra içeri giren başka bir astsubay şu tekmili verdi komutanım ben şanlı yuva kuleli askeri lisesinde görevli astsubayım kampta yer varmı, cevap oooo astsubayım sende bizim ordansın demek yer olmazmı ve arkadaş 15 gün tatilini yapar şimdi kime kızalım böyle konuşup günü kurtaran astsubayamı ayrımcılığın had safhasındali yetkilerle donatılmış astığı astık kestiği kestik o makamdaki subayamı”  Bu da ayrı bir durum

22- Yıllar önce Amerika’da uygulanan ve tarihin karanlığında kalması gereken zihniyet yok olmalı “Artık Köle Kanunun kalkmasını istiyoruz.Gn.Kr.Bşk.bunlar bir kaç çapulcu demişler Astsb.ların hakkını araması ile ilğili En yüksekteki komutan olmuş Türk oRDUSUNDA Kİ BEYAZ VE ZENCİ AYRIMINI GÖREMEYECEK KADAR KÖR. ARTIK BİZ ZENCİLER ÖZGÜR OLMAK İSTİYORUZ. Tek isteğimiz onurlu ve insanca yaşam, biz para değil adalet ve işimizde ve ailemizle huzur istiyoruz. Ailemizi öldürmesinler, oğlum kızım subay oluyorsa beni onun kölesi konumunda yapmasınlar. Kardeşlerden bir subay diğer assubaysa ailemizin bağlılığını zedelemesinler Türk ailesi yara almaktadır dikkatleri bu yönde çekelim

23-Assubayların meslek yaşamı boyunca karşılaştığı adaletsizlik, haksızlık, çifte standard, maruz kaldığı mesleki etnik ayrımcılık. Sorunumuz sadece para değil asıl sorun aysbergin altında sürekli bu konuda ezilmenin, ayrımcılığa birlerinin cevap vermesi gerek” çözüm bekleyen konuların özeti

24- Assubayım haklı olarak cevap istiyor; “bir kesim bizleri hor gören hakir gören cuntacı, statükocu anlayışlı kişilerin artık bu düzenin bu şekilde devam edemeyeceğini anlamasını sağlar.artık zaman değişti Türkiye de değişti ve değişmeye de devam ediyor.Zaten değişim hayatın en önemli parçası, değişmez çağın gereksinimlerine ayak uyduramazsanız bu hantal yapının altında ezilir kalırsınız.bence anayasa ile birlikte iç hizmet kanunu da ivedi değişmeli hatta mümkünse tamamen ortadan kaldırılıp yenisi yazılmalı.yazının içeriğinde as(t)subay maaşları ile kendi maaşlarını kıyaslayan vicdan dan mahrum insanlıktan nasibini almamış masa başında bünyesini büyüten şahsiyetlere de şunu sormak isterim- acaba kendisine ne kadar maaş ödense bir mevzi içinde sabaha kadar ateş altında kalmaya razı olur?

25-Bize bunlar bir kaç çapulcu demişler Astsb.ların hakkını araması ile ilgili ürk ORDUSUNDA Kİ BEYAZ VE ZENCİ AYRIMINI GÖREMEYECEK KADAR KÖR. ARTIK BİZ ZENCİLER ÖZGÜR OLMAK İSTİYORUZ.

26-YAZIK BE SİZE.BU TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDE HAKKI YENİLMİŞ OLAN HİÇ UZMAN ÇAVUŞ YOKMU YAZILAN MAKALENİN TAMAMINDA UZMAN ÇAVUŞ VE AİLELERİ HİÇ GEÇMİYOR BUNU YAZMAK ZOR MU GELDİ BEN BİR UZMAN ÇAVUŞUM VE BÜTÜN UZMAN ÇAVUŞLAR VE KIZ KARDEŞİM GİBİ SAYDIĞIM AİLELERİNİN HAKLARINI BENDE SAVUNUYORUM.LÜTFEN SİZDE HAKKINIZI ARAYIN SAYIN UZMAN ÇAVUŞ ARKADAŞLARIM” Uzman çavuşum bu uygulamaların dile getirilmesi yıllardır kamuoyundan saklanarak kol kırılır yen içinde kalır zihniyetinin artık sınır noktasıdır. Bizler astsubay dedik evet ama asla peygamber ocağımız içinde nifak sokmak veya bu durumda başka sorunlara neden olmak değildir. Benim ve artık pes deme durumuna getirilen her köle durumuna düşürülenlerin arkasında yanında olduğumuzu belirtmektir. Ayrıca TEMAD Başkanımız zaten bunları yetkili ağız olarak dile getirmektedirler. Ordumuzun her ferdi özeldir canımızdır. Asla üzülmeyiniz adımız geçmedi diye inşallah meramımı anlattım ve o güzel gönlünüzü alabildim.

27-Tarihde önemli ilklere imza atan Kurtuluş savaşının tek ayakta kalan pilotu İlk Yerli uçağımızı imal eden ASSUBAY VECİHİ HÜRKUŞ” dualarımız tüm ölenlerimiz, şehitlerimizle onlar bizimledir

28- Çift kanat tek kanat neden ? Neden kolum kırık ? ABD ordusundan alınan assubaylık neden köle zihniyetiyle baskıya maruz kalmaktadır.

29- Orduevlerinde kimlik gösterme zorunluluğuna sadece astsubay ve ailelerinin maruz kalması dışarıdan misafir yasağının assubaya uygulanması. Subay ve ailesi nasıl ve nerden tanınıyorsa kimlik gösterme talebinin olmaması ayıp ve sorulduğunda şikayet unsuru olarak alınması dışarıdan misafirin sorgusuz sualsiz içeriye alınması

30- Hukuksuzluk ailelere de sirayet ederek eşlerin de astsubay eşlerine hükümdarlıkları sona ersin. Bu ayrımcılıklar kimseye önemlilik, özerklik sağlamaz barış zamanında bu tutumlar olduğu sürece barış veya savaş zamanında ayrılan orduyu nasıl toparlanacak. Hiyerarşi bu değildir. Tahakkümün, insanlıktan çıkmışlığın, insan haklarına saldırının delilli uygulamalarıdır. Ordu idare kadrolarından oluşan köleci zihniyetten oluşan bir kurum olmaktan çıkarılmalıdır.

Esen Kalın…

10 Mayıs 2012 Perşembe
İnci Kayar
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
http://www.habername.com/yazi-inci-kayar-astsubaylarin-acil-cozulmesi-gereken-sorunlari

astsubaylar-dert-kupu

NOT:YAZILAR TAKVİM GAZETESİ'NİN İNTERNET HABERİNDEN ALINMIŞTIR...

1.GÜN   13.05.2012  

TAKVİM yıllardır feryat eden ı dinledi. Şikayetlerini ve beklentilerini masaya yatırdı. Onlar, maaş, mesai ve terfi gibi onlarca soruna çözüm istiyor

... Onlar 'nin belkemiği. Şanlı ordumuzun her alanında görev alan astsubaylar, yıllardan beri çözülemeyen sorunları için "Artık sesimizi duyun" diyor. TAKVİM, kısa adı TEMAD olan Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği çatısı altında dertlerine çözüm arayan astsubaylar ile görüştü. Türkiye'nin tüm illerinde bulunan kara hava deniz ve jandarma emeklisi astsubayların genel sorunlarını dinledik ve yazı dizisi haline getirdik. Konuşmaya ise ilk olarak TEMAD Genel Başkanı 'den başladık. Keser, görüşmemizde, altını çizerek "Biz hiyerarşiye saygılıyız, ne daha fazlasını ne de imtiyaz istiyoruz" derken astsubay camiasının; 100 bini aşkın muvazzaf astsubay ve 117 bin 500 emekli astsubay olmak üzere aile fertleri de dahil edildiğinde bir milyon kişiyi aşan önemli bir toplum kesitini ifade ettiğini önemle belirtiyor. 

MAAŞLARIMIZ ERİYOR 
TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser, astsubayların yıllardan beri çeşitli sorunlar ile mücadele ettiğini söylüyor. Keser, her geçen gün maaşlarının eridiği için durumlarının hiç de iyi olmadığını, hukuka uygun istedikleri haklarını, yıllardan beri çeşitli platformlarda dillendirmelerine rağmen, kendileri ile ilgili gelişmelere bakıldığında bir ilerleme olmaması karşısında umutsuz olduklarını ve başta siyasiler olmak üzere tüm sorumlulara kırgınlıklarının devam edeceğini belirtiyor. Keser, kendilerini en çok üzen durumu ise şu sözlerle ifade ediyor: Bizler Mehmetçiğin cansız bedenini anne-babasına ve sevdiklerine teslim ederken utancımızdan adeta küçülüp kayboluruz. Ama toplum ve basında bunun bir mankenin özel hayatı kadar bile değeri yok.

ASTSUBAYLAR KİMLERDİR?
Ahmet Keser, astsubayları şöyle tanımlıyor: Biz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teknik ve idari kadrosuyuz. Tankların, uçakların, gemilerin, tüm silah ve sistemlerinin bakımı, sevk ve idaresi bizdedir. Her bölgeden, etnik kökenden, ekonomik ve kültür seviyesinden gelen Mehmetçikleri, askerliğe hazırlamak bizim görevimizdir. Mehmetçiğe en yakın olanlar biziz. Şehit düşen evladımızın cansız bedenini topraktan kaldıran da biziz. Biz iç güvenlikte, asayişte, depremde, sel felaketinde, kargaşada, anarşide, bölücü terörde, ordunun her kademesindeyiz.

YARIN
Gece gündüz demeden çalışan astsubaylar mesai ücreti alamamaktan şikayetçi.

MEVLÜT YÜKSEL

 

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/13/mankenler-kadar-degerimiz-yok

 

2.GÜN   14.05.2012  

Ne mesai var ne maaş adaleti

ların en büyük derdi ordudaki maaş farkları. 28 yıl emek veren bir kıdemli başçavuş ile 8 yıllık bir üsteğmenin aldığı para aynı

 

Türkiye Emekli lar Derneği Başkanı Ahmet Keser,astsubayların sorunlarını dile getirirken sadece adalet istediklerini dile getiriyor. Keser yaşadıkları adaletsizliği şu sözlerle anlatıyor: "Bizler sadece eşitlik ve saygı istiyoruz. Ne kimsenin aldığı maaşta, ne flamalı arabalarında, ne eşlerine tahsis edilen sivil plakalı sivil şoförlü araçlarda gözümüz var. Yüksekokul mezunu tüm devlet memurları yüksek kademede göreve başlarken, Türkiye'de bu hakkın esirgendiği tek kamu görevlisi bizleriz. Görev sorumlulukları astsubaylarla kıyaslanamayacak bir çok devlet memurundan daha alt derece ve kademeden göreve başlatılıyoruz. Meslek yüksekokulu mezunu devlet memurları, 657 sayılı kanunun ortak hükümlerinde belirtilen derece ve kademelerin bir üst derecesinden göreve başlarlar. Oysa yüksekokul mezunu astsubaylar büro memurları ile aynı derece ve kademeden göreve başlamaktadır. Meslek yüksekokul mezunu astsubayların ve lisans mezunlarının da en alt derece yerine 8. dereceden göreve başlamasıyla adalet ve eşitlik sağlanmalıdır.

KENAN EVREN BAŞLATTI 
Orduda donatım astsubayı olarak 25 yıl görev yapan Hayati Ergürbüz ise bu sorunun 12 Eylül Darbesi ile başladığını öne sürüyor. Ergürbüz "Kenan Evren bir konuşmasında, 'Teğmen üsttür, astsubay asttır' dedi. Bu tüm sorunlarımızın başlangıcı oldu."

32 YILLIK SÜREÇ İÇİNDE YAŞANAN DEĞİŞİM
1980'de kıdemli başçavuşun maaşı Yarbay'ın maaşına eşitti. Aynı süre görev yapan, aynı tahsil süresine tabi bir emekli subay ile astsubay kıyaslandığında aradaki maaş farkı %300'ü buluyor. Emekli bir Albayın maaşı % 5 eksiliyor. Kıdemli başçavuşun emekli maaşı ise % 48 eksiliyor. Bugün 8 yıllık bir üsteğmenin aldığı maaş 2 bin 710 lira. 28 yıllık bir kıdemli başçavuşun aldığı maaş ise 2 bin 750 lira. Kıdemli başçavuşun emekli olduğunda bu maaşı bin 300 liraya iniyor. Astsubayların tazminat hakkı da bulunmuyor. Astsubaylar saat sınırı olmaksızın nöbette, tatbikatta, gece eğitiminde, özel görevlerde bulunduğu halde mesai de alamıyor.

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Ekonomi/2012/05/14/ne-mesai-var-ne-maas-adaleti

http://www.ensonhaber.com/takvim-gazetesi.htm

 

3.GÜN 15.5.2012 

Darbeyi biz yedik

, tüm sorunlarının 'yle başladığını belirtiyor. TSK'nın cefakar komutanları, "Tazminatlar kalktı. Görev ve sorumluluklarımız arttı, yetkilerimiz kısıtlandı. Yani tam ast olduk..." diyor.

 

'nde 25 yıl görev yapan emekli astsubay , 12 Eylül Darbesi'nin ı da vurduğunu söyledi. Sorunlarının büyük bölümünün, darbeyle birlikte başladığını savundu. 


Yazının devamı 15.05.2012 tarihli Takvim gazetesinde...

KAYNAK :  http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/15/darbeyi-biz-yedik

 

 

Gel de ağlama!

 

ERGÜN DİLER15 Mayıs 2012, Salıtüm yazarlar
 

 

Astsubay yazı dizisine başlayınca Türkiye'nin dört bir yanından telefon ve mail yağdı. "Yağdı" dediğime bakmayın yaşadığımız resmen TSUNAMİYDİ... Dün gece sabaha kadar gelen mailleri okudum. İnanılmaz hikayeler, göz yaşartan dramlar, kimsenin farkına varmadığı hayatlarla yüz yüze geldim.
Resmen sarsıldım.
Günlük hayatımızın hiçbir yerinde VATAN için çarpışan, vücudunu feda eden, hayatını yok sayan bu insanlar yoktu. Sadece şehit haberleri geldiğinde yasak savmak için sütunlarımızı açıyorduk. Ama acılarımız ve yasımız bir gün sürüyordu. Sonra tası tarağı toplayıp kendi yolumuza devam ediyorduk.
Dün gece şiddetli bir sarsıntıyla kendime geldim.
Tokat yedim.
Paylaşacağım hikayeyi okuyunca siz de bana hak vereceksiniz. Bir bardak su bile içmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlayacaksınız. Kimseye tutunmadan adım atabilmenin hazineden farksız olduğunu keşfedeceksiniz...
Neyse sözü uzatmadan Şırnak'ta gazi olan ASTSUBAY H.K.'e bırakayım... Ama peşinen söylüyorum, mendillerinizi hazırlayın. Hazırsanız başlayalım... "13 yaşında girdiğim astsubay okulunda büyümüştüm. Babamın ismini öğrenmeden JANDARMA ismini öğrenmiştim...
1993 yılında 3 yıllık astsubayken ŞIRNAK'a gittim.
O dönem TERÖR başını alıp gitmişti. Vatan bizden hizmet bekliyordu. Seve seve koştuk.
Gençtim, kuvvetliydim. Taşı sıksam suyunu çıkartırdım.
Saldırının nereden ne zaman geleceği hiç belli olmuyordu...
Uykusuz geceler birbirini kovalıyordu. Her an tetikteydik.
Ben de gençtim ama yine de ERLERE ağabeylik yapıyordum.
Sık sık uyarıp dikkatli olmalarını istiyordum. Bulunduğumuz yerde faturası en ağır şey GAFLETTİ!..
Bir gün aniden hareketlenme oldu. Hemen yola koyulduk.
Çatışma noktasına doğru intikal ederken askerlerden biri 'MAYIN' diye bağırdı... Ne olduğunu anlamadan patlama geldi. Dağlar inledi... Ben askerlere geride durmalarını söyleyerek çok sevdiğim arkadaşıma koştum.
Yerde kan içindeydi... Canıyla uğraşıyordu. Bacağı kopmuştu.
Kucakladım. Göğsüme bastırdım.
Sağlık ekibi ve helikopter gelinceye kadar sıkı sıkı sardım.
Helikopter görününce koşarak ekibe teslim ettim. Yaşayacaktı.
Hepimiz buna seviniyorduk. Yine de tedbiri elden bırakmıyor, askerlerime "Orada durun" uyarısı yapıyordum. Bölge çok tehlikeliydi. Helikopter havalanınca arkasından el salladım. İçim buruktu. O aralar hiç iyi rüya görmüyordum. İçimde hep büyük bir sıkıntı vardı. 'Demek bu yüzdenmiş' diye düşündüm. 'O kabusa ben de yakalansam ne yapardım?..' Düşüncesi bile kötüydü. Buz gibi terlemiştim. Arkadaşımla kaderimin aynı olacağı duygusu beni çökertmişti.
Yürürken birden ayağımın altında daha önce hiç tanımadığım bir şey hissettim. Kanım çekildi. 'Eyvah!' dedim içimden. Birkaç saniye geçmesine rağmen patlama olmamıştı. Anlaşılan benimki korkuydu. Yürümeye devam ettim. Askerlere yaklaşmıştım ki birden büyük bir gürültüyle havaya fırladım. Acı içinde yere düşmüştüm. Kıvranıyordum. Belki ölecektim. Ama yine de çocukları korumalıydım. 'Gelmeyin, orada durun' diye çığlık attım.
Mayın tarlasının ortasındaydık.
Kendimi vermeye hazırdım ama çocukları korumalıydım. Göz göze geldik... Gözyaşlarımızı tutamıyorduk. Vedaya hazırdık. Erkendi ama gidecektim. 'Buraya kadarmış' diyerek kendimi teselli ettim.
Ama 'Anneme bunu nasıl söyleyecekler' sorusunun cevabını bilmiyordum. Bizi çok severdi.
Kardeşim de Şırnak'taydı.
Oğullarıyla gurur duyardı. Benim gidişime dayanamazdı.
Yüreği bu yükü taşıyamazdı. Bilirim o da fazla sürmez peşimden gelirdi. Resmi araçla gitmeseler bari, çünkü kulağı aylardır motor sesinde.
Hemen anlardı. Elinden yediğim yemekleri düşünürken bilmediğim ve tanımadım bir HİS tüm vücudumu kapladı.
Gözümü hastanede açtım. İlk işim bacağımı yoklamak oldu. Yerindeydi. Sevinç gözyaşları yanaklarımdan süzüldü.
Silmedim. İlk kez bu kadar içten ağlamak istiyordum.
Doktorlar gelip gelip gidiyorlardı. Bir sorun olduğunu anladım. Daha sonra EŞİM olup yükümü çekecek olan hemşireyle o dönem tanıştım...
Bacağımı kaybetme ihtimali yüksekti. Bunu kabul edemedim. 'Oradan çıktım, buradan da çıkarım' diyordum...
Acı dolu bir yıl geçti. Mücadele ede ede bacağımı kurtardım.
Eskisi gibi olmuyordu ama yine de beni ayakta tutmaya yetiyordu...
Attığım her adımda ŞÜKÜR ediyordum.
Evlendim. Sevgimiz daha sonra meyvelerini verdi. İki oğlumuz oldu. Ama sıkıntı asıl o zaman başladı. Büyüdükçe bana farklı bakmaya başladılar. Hanım da öyleydi. Benim yapamayacağım hiçbir iş bana verilmiyordu.
İstemeden EKSİK olduğumu hissettiriyorlardı. Eksik de olsam onların babasıydım. Gizli gizli ağlıyordum. Acımı yüreğime atıyordum. Yine fizik tedavi için hastaneye gitmemiz gerekiyordu.
Fazla ayakta kalamıyordum.
Hanımın desteğiyle gittik.
Kantinde otururken iki GAZİ ER geldi. Gepgençtiler. Filiz gibiydiler.
Biri tost ve ayran istedi. Alırken ayranı düşürdü. Sağ eli kopmuştu.
Eğilip yerdeki ayranı alamadı.
Hıçkıra hıçkıra ağladım. Herkes ağladı. Binlerce kere şükrettim.
Ayağım en azından iş görüyordu.
Koşamasam da ayakta durabiliyordum. Ne bileyim tuvalete gidebiliyor, su içebiliyordum...
Eve gelir gelmez başımdan geçenleri boş bir deftere not etmeye başladım. Sayfalarca yazdım. Tam defteri kapatırken hiç aklıma gelmeyen o soruyu kendime sordum: Tekrar dünyaya gelsen ASTSUBAY olup Şırnak'a gider misin?
Hiç düşümeden 'EVET' dedim.
Bir değil bin kez dünyaya gelsem bu vatanı korumak için koşa koşa giderdim. Yine mayına basar, yine acının en büyüğünü çekerdim...
Oğullarım ağladığımı görünce sarıldılar...
Elimdeki defteri kalemi bırakıp onlara vasiyet ettim: 'Bu ülke bu bayrakla yaşayacak. Başıma gelenlerin sorumlusuKÜRTLER değil.
Terör örgütü. Biz kardeşiz. Doğulu diye kimseye farklı bakmayın. Bu vatanın çocuklarıyız. Kucaklaşın.
Ama bayrağımız için gerekirse canınızı vermekten kaçınmayın...
Eğer oyunu bozacaksak ben bacağımı, sen de kolunu ver.
Bu önemli değil..."
Telefonun ucunda gözyaşlarımı silerken GAZİ herkesin katılacağı bir sitemi dile getiriyordu: "Bütün kötü şeyler bizim başımıza geliyor.
Hep halk çocukları acı çekiyor.
Tek isteğim bunun düzelmesi. Ölüme hazırız da tek derdim adaletli olması... Gerisini hallederiz..."
İtirazı olan var mı?
Benim yok...

kAYNAK :http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/ergundiler/2012/05/15/gel-de-aglama

 

4.GÜN 16.05.2012 

 

İntibak istiyoruz

İşçi emeklileri için yapılan intibak düzenlemesini,  yıllarca bekledi. 2008'de 'de kabul edilen düzenleme, bir gecede geri alındı

TSK'nın cefakar komutanları , SSK emeklileri gibi yıllarca "intibak" düzenlemesini bekledi. Onlara müjde 2008'de geldi. Ancak, bu sevinç fazla sürmedi. Sevincin yerini, üzüntü ve hayal kırıklığı aldı. Emekli astsubay , "neden intibak" istediklerini şöyle anlattı: 

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Meslek Yüksek Okulu mezunu astsubaylar 9.derecenin 1. kademesinden göreve başlıyor. Diğer Meslek Yüksek Okulu mezunları ise 9. derecenin 2. kademesinden görev alıyor. 
Burada bir kademe kaybımız oluyor. Astsubayların da intibaklarının 9. derecenin 2. kademesinden başlayacak şekilde yapılandırılmasına ihtiyaç vardır. Bunun için "İntibak Yasası" gerekmektedir. 
Ayrıca 1. derecenin 4. kademesine düşemeyen tek meslek grubu astsubaylardır. Üniversiteyi bitirmiş, hatta master yapmış dahi olsa 1. derecenin 4. kademesi astsubaylara kapalı. 

ÖNCE KABUL EDİLDİ 
Astsubayların en önemli bu sorunu; 16 Nisan 2008'de  Genel Kurulu'na geldi. Kurul'da, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nda değişiklik öngören tasarının 5. bölümü bazı değişikliklerle kabul edildi. Düzenlemeye göre, astsubaylar, en üst devlet memuru derecesine (1. derecenin 4. kademesine) kadar yükselebilecek ve yeşil pasaport hakkından yararlanabilecekti. Lise mezunu astsubaylar da aynı hakkı elde etmişti. Emekli olduktan sonra da bu dereceye yükselen astsubaylara, sanki görevdeymişler gibi yeşil pasaport verilecekti. 

SONRA KARAR GERİ ALINDI 
Tasarı Genel Kurul'dan geçti ama sonrasında tam bir şok yaşandı. Ertesi gün TBMM'de bu düzenlemenin önünü kesen 'Tekrir-i Müzakere', yani yeniden görüşme' talebi iletildi. Meclis'te bir gün önce astsubaylar lehine kabul edilen kanun, bu kez reddedildi. Kararı duyan binlerce astsubay, üzüntü içinde yine beklemeye başladı.

MÜCADELEDE ÖN PLANDAYIZ
Emekli astsubay Hayati Ergürbüz, yaptıkları görevin kutsallığının bilincinde olduklarını belirtti: 
Her bölgeden, etnik kökenden, ekonomik ve kültür seviyesinden gelen Mehmetçikleri, eğitip, onları askerlik hayatlarından sonraki döneme de hazırlamak bizim görevimizdir. 
Onları kardeşçe bir arada tutmak için neler yaptığımızın sırrını zaman zaman biz bile bilemeyiz. İç güvenlikte, asayişte, depremde, kargaşada, anarşide, bölücü terörle mücadelede biz hep ön plandayız.

55 MİLYON DOLAR BİR VİDAYA BAĞLI
Astsubaylar, görevlerinin ağırlığını ve sorumluğunu anlatırken, ilginç örnekler verdi: Biz biliriz ki, yeterince sıkılmayan bir vida, en ucuzu 55 milyon dolar olan savaş uçağının düşmesine, daha da önemlisi pilotun şehit olmasına neden olabilir. Biz bu bilinçle görev yapıyoruz.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Türkiye'nin 32 yıllık anayasa ile yönetilemeyeceğini haklı olarak dile getiren yasa yapıcılarına seslenmek istiyorum. Astsubaylar, hala 1935 yılının İç Hizmet Kanunu idare edilmektedir. Çağdaş yaşama göre İç Hizmet Kanunu'nun yazılması gerekmektedir. Şükrü Kol 

'ın açıklamasında yüksek lisans yapan astsubaylara subaylardaki gibi erken terfi verildiği belirtildi. Fakat durum özellikle hava kuvvetlerinde öyle değil. Subayların % 5'ine erken terfi verilirken astsubayların ise % 1'ine veriliyor. Bünyamin Özgüneş 

Ben 2/2'den emekli oldum. Bu yapılacak olan düzenlemelerden sadece 1. Dereceden emekli olanlar mı faydalanacak? Bizim maaşlarımızda herhangi bir iyileştirme olacak mı? H. Avni Hakederler 

Yıllardır sadece şehit haberlerine konu olduğumuz gazete sayfalarında sorunlarımızı görmek, bir hayaldi. Haksız uygulamalar biz astsubayları çok derinden yıprattı. Duyarlılığınıza çok teşekkür ederiz... A.S.


YARIN: DEVRiM GiBi DÜZENLEMEYE NE OLDU?

MEVLÜT YÜKSEL

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/SGK/2012/05/16/intibak-istiyoruz

 

5.GÜN  17.05.2012

 

Devrimle devrildik!

, 2008'de Org. İlker Başbuğ'un "Devrim" dediği düzenleme müjdesiyle umutlandı. Ama bu devrim gerçekleşmedi. Ordunun gözüpek kahramanları, bir kez daha hayal kırıklığı yaşadı.

TSK'nın mihenk taşı olan , sürekli ikinci plana itildi. Sorunlarına çare bulunmadığı gibi, eşitlik hakları da günden güne ortadan kalktı. Küçük bazı düzenlemeler olsa da "ana sorunları"göz ardı edildi. 2008'de Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral İlker Başbuğ, bu sorunlara "neşter vuracağını" belirterek astsubaylara müjde verdi. Yapılacak düzenlemeleri de "astsubay devrimi" olarak nitelendirdi.  Başbuğ'un söz verdiği düzenlemeler şunlardı: 

 Astsubaylıktan subaylığa geçiş oranlarının yüzde 5'ten, yüzde 15'e kadar çıkarılması. 
 Meslek Yüksek Okulu öğrencisinin notuna göre, Kara Harp Okulu'na yatay geçiş yapabilmesi. 
 OYAK yönetim kadrosunda astsubayların yer almaları. 
 Astsubaylara tahsis edilen sosyal tesis ve lojman oranının düzeltilmesi. 
 Komanda İhtisas Kursu gören astsubayların, Kara Kuvvetleri içerisinde özel ve nitelikli görevlere atanabilmesi ve ilave tazminat ödenmesi. 
 Lisansüstü eğitime kıdem verilmesi. 
 Görev tazminatının düzenlenmesi. 
 Emekli maaşında istenen iyileştirmenin sağlanması. 
 7'nci ve 9"uncu yıllar arasındaki subaylık müracaatının 5'inci ve 7'inci yıllara çekilmesi. 
 Lise mezunu astsubaylara, Anadolu Üniversitesi'nde ön lisans eğitimine devam etme şansının tanınması. Astsubay Meslek Yüksek Okulu'nda Yönetim Bölümü'nden mezun olanlara lisans eğitimi yapma imkânı verilmesi. Böylelikle astsubayların görev yaptığı süre içinde akademik eğitimine de devam edebilecek olmasının sağlanması. 
 Yurt dışında yabancı dil eğitimi görmelerinin önünün açılması. 
 Subay temel kurslarına katıldıkları andan itibaren teğmen rütbesi verilmesi. 
 Rütbe bekleme sürelerinin düzenlenmesi. Astsubayların 12 yılda başçavuşluğa terfi edip, 18 yıl aynı rütbede çalışabilecek olması. 
 Yaş haddinden emekli olan astsubayların, askeri hastanelerin B polikliniğinden faydalanabilmesi. 

NEREDE KALDI VERİLEN SÖZLER? 
Başbuğ'un söz verdiği bu düzenlemelerin hiçbiri yapılmadı. 4 yıldır bekleyen astsubaylar, beklentileri yerine gelmediği gibi, bazı haklarının da ellerinden alınmasına tepki gösterdi. Bu durumu TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Binici, şöyle anlatıyor: "Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Genel Kurmay Başkanı olduğunda 'astsubay devrimi'nden bahsetmişti. O dönem, üstçavuşlukta 3 yıl olan bekleme süresi 6 yıla çıkartıldı. Yani meslektaşlarımızın kıdemli başçavuşluğa 6 yıl geç ulaşmasıyla "devrim" gerçekleşti!.. Lojman, orduevi, sosyal tesis ve askeri hastane gibi konularda olumlu gelişme kaydedilemedi."

OLAN BiZiZ EN YAKIN MEHMETÇiĞE
TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Binici, karada, havada ve denizde görev yaparken en yakınlarında olan Mehmetçik'i anlattı: 
 Ordumuzun kahraman Mehmetçiği, bizim her şeyimiz. Onlardan birine bir şey olduğunda, kendi evladımız gibi içimiz yanar. 
 Şehit düşen bir evladımızın cansız bedenini topraktan ilk biz kaldırırız. İçimizdeki öfkeyi, taşan sabrımızı kontrol etmek bize düşer. Mesleğimizin en zor yanı budur. 
 Yanınızda yaralanmış, umutla gözlerinize bakan bir Mehmetçiğin yaşaması için sadece dua etmekten başka çaremizin olmadığını ancak biz anlarız. Bu durum, uykularımızı böler, rüyalarımıza girer. 
 Görev için yola çıkacak bir tankın, denize açılan bir geminin her an göreve hazır olması gerektiğinin idraki içindeyiz. Ve bu görevi biz, yalnızca biz yaparız.

MESAJ VAR
Haksızlıkların başında 1'inci derece 4'üncü kademeye yükselemeyişimiz geliyor. 1. dereceye düşünce, 4'üncü kademeden temsil tazminatını da alabilmeliyiz. OYAK gibi bir kurumuna en çok üyeyi veren astsubayların kurum içerisinde dönen oyunlardan haberi bile yok. Yönetim ve kontrol gibi kademelerde hiçbir astsubay çalıştırılmadığı gibi, tüm kontrol kademeleri yüksek rütbeli subaylar ve yakınları tarafından dolduruluyor. Yapılan ve yapılacak olan görevlerde kadrolar subaylara ait. Bu nedenle astsubaylar makam tazminatı alamıyor. Bu da ayrı bir haksızlığa yolaçıyor.

MEVLÜT YÜKSEL

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/17/devrimle-devrildik

KAYNAK: http://egazete.takvim.com.tr/ 

 

 6.GÜN 18.05.2012

 

 kabusu

 ordudaki askerleri de vurdu. Sorgu olmadı savunma alınmadı Sadece komutan "Kimliğini, silahını ver lojmanı 10 gün içinde boşalt" dedi

 Türkiye'de daha yeni sorgulanmaya başlanan süreci, siyasileri olduğu kadar, askerin bir bölümünü de mağdur etti. Komutanlar o dönem ordu içinde "irticacı" avına çıktı. YAŞ kararlarıyla, yüzlerce subay ve a görevden el çektirildi. YAŞ kararları ile 2000'de ordudan atılan Astsubay Başçavus Mehmet Sildir, post-modern darbe sonrası yaşananları şöyle anlattı: 28 Şubat süreci bizim gibi görevde olan astsubaylar için adeta bir kabus gibiydi. Komutanlarımız, astsubay arkadaşları teker teker çağırarak, eşlerinin başları kapalı olan ya da dini vecibelerini yerine getirenleri bildirmelerini istediler. Bu süreçte, bize yapılan dayatmaları ve arkadaşlarımız hakkında yapılan asılsız ihbarları, elimizden geldiğince bertaraf etmeye ve bunların duyumlardan ibaret olduğunu söylemeye çalıştık. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bu uygulama, tüm personelin motivasyonunu olumsuz etkiledi. Ama bu süreç o kadar hızlı işliyordu ki, kendi aramızda bile birbirimizden korkar hale geldik. Çok sayıda arkadaşımız, görev süresi dolmasına rağmen, ihtiyaçları olduğu için emekli olmayıp çalışacaktı. Ancak"Takip edilen personel" oldukları için emekli olmak zorunda kaldılar. Bu süreçte bizlere hukuk yolları bile çok görüldü. Bizler mahkemeye başvuramadık. Düşünebiliyor musunuz sabah göreve gidiyorsunuz. Komutan diyor ki, "Kimliğini ver, silahını ver. Lojmanı da 10 gün içerisinde boşalt." İşte o süreçte ben ve benim gibi yüzlerce arkadaşımıza görevden el çektirildi. O dönem bizim için adeta kabustu. YAŞ kararları ile hangi komutanın birliğinden en çok subay/ astsubay atılmışsa, o birliklerin komutanları terfi etti. Alınan haklarım, 2012 yılında çıkarılan 6191 sayılı kanunla kısmen geri verildi. Ama yıllarca çektiğim acıların hesabı bitmedi.


ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Emirle ölüme gönderilen astsubayları, mahalle bekçisinden bile alt kademeden göreve başlatmak, hangi değer yargısı ile ölçülebilir. Astsubaylıktan subaylığa geçen biri olarak sorunlara katılıyorum. Sizi subay olarak görmüyorlar, en kritik, en zor görevlere sizi gönderiyorlar. Yıllar önce "Tazminat" hakkımız vardı. Kenan Evren'in emriyle "Görev tazminatlarımız" kesildi. Nedeni ise bir görev için 2 tazminat alınamazmış...

KAYNAK:  http://www.takvim.com.tr/Siyaset/2012/05/18/28-subat-kabusu

 

7.GÜN 19.05.2012

 

Hasta rütben ne?

Orduda birçok alandaki ayrımcılık, hastanelerde de sürüyor. Askerler, sadece rütbelere göre oluşturulan polikliniklerde tedavi olabiliyor

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Ahmet Keser,TSK'nın her kademesinde görev alan meslektaşlarının hastanelerde de ikinci planda tutulmasına tepki gösterdi. Keser,"Hasta haklarına aykırı" olan bu durumu şöyle anlattı: Bir çok askeri hastanede, A-B-C diye verilen poliklinik hizmetlerinde, subaylar lehine ayrımcılık yapılıyor.  A Polikliniği, generaller için ayrılmıştır. Burada sağlık hizmeti generallerin ayağına kadar gider.B Polikliniği ise binbaşı, yarbay ve albaylar içindir. Burada da A polikliniğinde olduğu gibi, sağlık hizmeti yine ayağa kadar gider. C Polikliniği ise astsubaylar için ayrılmıştır. Bir de sağlık hizmetinde yapılan önemli bir ayrımcılık ise şöyledir. A ve B polikliniğinde muayene önceliği vardır. Örneğin siz sınız ve sıranız 17'dir. Size sıra 10:45'de gelecektir. Ancak dört subay gelir ve sağlık fişini vererek sizin önünüze geçer. Muayene önceliği, sabaya geçmiş olur. Kast sistemi dediğimiz sistem de işte budur. 


BİZ SOSYAL DEĞİLİZ! 
Orduevlerinden ve askeri kamplardan da eşit yararlanamadıklarını anlatan Keser, şunları söyledi: Tüm sosyal tesislerde hem nitelik yönünden, hem sayısal olarak astsubaylara sağlanan imkânlar, subaylara tanınan imkânların üçte biri bile değildir. Sayısal durum göz önüne alındığında aradaki uçurum çok daha iyi fark edilecektir. TSK'da lise ve dengi okul mezunu, emekli albaylar mevcuttur. Sonra harp okulları 2, 3 ve 4 yıla çıkartıldı. Emekli lise ve dengi okul mezunları ile 2 ve 3 yıllık harp okulu mezunu tüm subayların intibakları 4 yıllık Harp Okulu mezunları ile aynı dereceden yapılmıştır. Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle, angarya yasaklamıştır. (Angarya: İstek dışı çalışmadır) Ordunun şartlarını beğenmeyenler, 15 yıl mecburi hizmet nedeniyle ordudan ayrılamazlar. Devlet tarafından 2-10 yıl arasında okutulanlar, bu çağdışı mecburi hizmete tabi tutulduklarını düşünürsek, hizmet süreleri, okutulan 
sürenin 1,5 veya 2 katı olarak düzenlenmeli. Yürürlükteki 'İç Hizmet Kanunu' ve 'Askeri Ceza Kanunu', 1930'lu yıllardan kalma ve yaşadığımız çağın çok gerisindedir. Çağdaş bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Personel Kanunu'ndaki hükümler de subaylara imtiyaz ve ayrıcalık tanımaktadır. Adalet ve insan onuruna 
yakışır düzenlemeler gerektirmektedir.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Öyle bir sınıf ve statü ayrımcılığı yapmışlar ki, en lüks yerlerde subay orduevleri, subay kampları, Boğaz'da lüks orduevleri. Koskoca Gümüldür Kampı bile, kaç KM uzunluğunda sahil şeridi var. Astsubaylar ise 70 metrelik bir köşeye sıkıştırılmış. Bülent ÇOBAN 

Biz ayrıcalık değil, gasp edilen haklarımızı istiyoruz. Yüksekokul mezunu astsubaylar, neden mahalle bekçisi, meclis stenografı, ziraat ve ev ekonomisti gibi memurlardan daha alt kademeden göreve başlıyor? Bunun düzelmesini istemek suç mu? Şenol AKYÜREK 

Ordu evlerinin ve misafirhanelerin subay ve astsubay olarak sınıflandırılması, hangi insani değerlerle bağdaşır. Ordu subaylara koruma silahını bedava verirken, astsubaylara para ile satıyordu. Bu bile astsubayların ne şekilde ayırım gördüğünün en açık kanıtıdır. Erhan YILDIZ 

Devlet memurlarına tanınan birinci derece hakkı maalesef bizlere tanınmadığı için 3. ve 2. derecelerden emekli olduk. 1970'deki adaletsiz oranlar yüzünden, arkadaşlarımızdan yüzde 40 gibi eksik maaş alarak mağduriyetimiz katlandı. Emekli Astsubay M.Y.

Mevlüt Yüksel

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/19/hasta-rutben-ne


8.GÜN  20.05.2012

Oyak'a neden alınmıyoruz

a yapılan ayrımcılığın ardı arkası kesilmiyor.  (), tüm TSK personeli için kurulmuş olmasına rağmen, astsubaylar için adeta kapı duvar olmuş. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda 30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Kıdemli Başçavuş , OYAK'ın kapısını defalara aşındırmış ama, bir türlü içeriye girememiş. Karaçoban kendisi ve meslektaşlarının uğradığı haksızlığı şöyle anlatıyor:

Bizler OYAK iştirakçisi olduğumuz halde, kurum hakkında bilgi sahibi değiliz. Kurum hakkında bilgi almak için harekete geçmeye karar verdik. 2004 yılından beri OYAK Genel Kurulu'na katılmak ve bağlı şirketlerde görev almak için başvuruda bulundum. Ama kabul etmediler. Verdikleri cevapta, "OYAK ve iştiraklerinin yönetim kurulunda görev alacak olanları, Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın belirlediğini" belirttiler. Benim ısrarla bu konudaki isteğim, Genelkurmay'da rahatsızlık yarattı. 2005'te Genelkurmay Personel Dairesi'nden Deniz Kurmay Albay H. B. aradı. Bana "Siz iki üniversite değil, 20 üniversite de bitirseniz, size OYAK'ta görev vermeyiz" dedi. Bu sözler üzerine ben, 'OYAK'a bağlı şirketlerde görev yapmak için ne gibi donanım gerekiyor? Eğer bir yöresel oyun bilmek gerekirse ben gidip kursuna öğreneyim' dedim. Size aldığım diplomaları gönderdim ve istenilen bütün şartları yerine getirdim. Ama bırakın OYAK'a bağlı şirketlere, bizi genel kurula bile almıyorsunuz" dedim. Ama yine de hiçbir sonuç alamadım. Ben ve benim gibi hiçbir astsubay, OYAK'a girmeyi başaramadı. Bunu başarmak için her halde TSK'da bir 30 yıl daha çalışmam gerekiyor.


51 YIL ÖNCE KURULDU
Ordu Yardımlaşma Kurumu, 01 Mart 1961'de kuruldu. Amacı, "'na bağlı olmak ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sosyal yardımları sağlamak". Türk silahlı Kuvvetleri kadrolarında görevli muvazzaf subay, sözleşmeli subay, askeri memur, astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman jandarmalar ile emekli maaşı sistemine giren üyeler ve ölümleri halinde sisteme devam etmek isteyen eşleri OYAK'ın daimi üyeleridir.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
OYAK Yönetim Kurulu'na 05 Mayıs 2012'de ilk kez bir muvazzaf astsubay atandı. Biz bu atamanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki dava tarihinin yaklaşması nedeniyle yapıldığını düşünüyoruz. OYAK Yönetim Kurulu'nda emekli general olmasına karşın, hala neden emekli astsubay yok? Bir subay ; teğmen olur takım komutanı olarak atanır... Üsteğmen olur bölük komutanı olur. Yüzbaşı, binbaşı olur şubelerde çalışır... Yarbay olur, tabur komutanı olur. Albay olur, alay komutanı olur... Astsubay ise; Astsubay çavuş, II. Kad. Kd. Başçavuş, kısım astsubay, takım astsubay, bölük astsubay, tabur idari işler astsubay olur. Bir sonraki atamasında ne olacağını bilmez. Tayin subayının insafına kalır. KISMET). Jandarma astsubayların atamaları da diğer kuvvetler gibi nokta atama olarak yapılmalı. Bu sayede biz her sene il içerisinde atama stresi yaşamayalım. Bir de atamalarda 
tercih yaptırıyorlar. Ancak tercih dışına atama yapılıyor.

MEVLÜT YÜKSEL

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/20/oyaka-neden-alinmiyoruz

 

9.GÜN  21.05.2012

 

Nema isyanı

ların aylık maaşlarının yüzde 10'u, 'a kesiliyor. Ancak onlar, nemaların adaletli bir şekilde dağıtılmadığından yakınıyor

Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda 30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Kıdemli Başçavuş Osman Karaçoban'ta yaşandığını iddia ettiği "Nema" adaletsizliğini şöyle dile getirdi:

OYAK için subay ve astsubay maaşlarının yüzde 10'u her ay zorunlu olarak kesilir. Bu emekli olana kadar devam eder. Her yıl, OYAK ve bağlı şirketlerinin kar payları açıklanır. 

"Kar ettik" derler biz onu göremeyiz. Halbuki bizden, yıllık dağıtılacak  açıklandıktan sonra masraf ve riziko pirimi adı altında da kesinti yapılmaktadır. Bu kesintilerin oranlarının ne kadar olduğunu bile bilmiyoruz. 

'EMEKLİ SUBAYLARA İKRAMİYE' 
* Bir tek OYAK Bank satıldığında yüzde 54 kar payı aldık. BizeOYAK'ın şirketlerinin kar paylarından da pay vermiyorlar. Bize faiz ve fonlarda değerlendirdikleri kardan pay veriyorlar. Üzerine ise bir iki puanı şirketlerin elde ettikleri kardan ekleme yaparak genel olarak yıllık enflasyonun bir iki puan üzerinde nema dağıtıyorlar. 

OYAK'ın emekli olan subaylara daha yüksek, astsubaylara ise daha az ikramiye ödediği iddia ediliyor. Bizler OYAK'ı denetleyemediğimiz için, bunu tam olarak bilemiyoruz. Aynı durum askeri vakıflarda da geçerli. Yönetim kurulları, çalışan ve emekli general ile amirallerden oluşmaktadır.

OYAK DAVASI AİHM'DE
*
 Emekli Kıdemli Başçavuş , OYAK'taki adaletsizliği, AİHM'e taşıdıklarını da anlattı: 

* OYAK iştirakleri, gelirlerinin tamamını nema olarak üyelerine aktarması gerekiyordu. Bu yapılmadı. Sistemde olan-olmayan tüm üyelerin, kurum iştiraklerinde hakları olduğu için üyelerine hisse senedi verilmeliydi. Bu da yerine getirilmedi. 

* OYAK ve iştiraklerinin yönetim ve denetim kurullarında, sayımızla orantılı şekilde adil temsil hakkımız engellendi. Bu konuda Türkiye'de mahkemeye başvurduk. Ancak dava reddedildi. İç hukuk yolları tükendiğinden konuyu AİHM'e götürdük. Fakat 5 Mayıs 2012'de ilginç bir olay oldu. Bir astsubay arkadaşımız yönetim kuruluna alındı. Bunun da AİHM'de dava yaklaştığı için göstermelik olduğunu düşünüyoruz.

MESAJINIZ VAR!
* Bizler ayrıcalık değil gasp edilen haklarımızı istiyoruz. Yüksekokul mezunu , büro memuru ile aynı statüde görülüyor? Mithat Türetken 

* Temel sorunumuz askeri iç hizmet ve askeri ceza kanunlarının, personele değil, subaylara yönelik olması. Cevat Efe 

* Astsubaylar, ceza korkusundan hakkını arayamadı. Hakkını arayana düzen bozucu gözüyle bakılırdı. A. Selçuk Baykal


MEVLÜT YÜKSEL

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/21/nema-isyani

 

10.GÜN 22.05.2012

 

Lisans istiyoruz

Kuruluşundan bu yana yüz bininin üzerinde  yetiştiren okullar, hala ön lisans düzeyinde. Birçok okul lisans seviyesine yükseltilirken, 'nun yerinde sayması, kahramanları üzüyor

'nın en cefakar komutanları lar, şimdi de değişik bir soruna parmak bastı. Yaklaşık 50 yıldır TSK'ya astsubay yetiştiren okulların hala ön lisans düzeyinde kalması, komutanların tepkisine neden oldu. Bu konuda yaşadıklarını ve kendilerine yapılan haksızlığı emekli Astsubay Ramazan Tekeli anlattı.

 1972'de Astsubay Okulu'na girdim, 4 yıl yatılı okudum. Astsubay okullarına girdiğimizde, lise üstü bir yıl eğitim yapan mesleğe yönelik eğitim veriliyordu. Aynı şekilde mesleğe yönelik "hemşirelik" ve "ilkokul öğretmenliği" de benzer durumdaydı. 
 
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde, 1985'te yılında Hemşirelik Yüksek Okulu açıldı. Yine diğer hemşirelik okulları 1996 yılında lise eğitiminden Sağlık Yüksek Okulu'na yükseltildi. Ardından lisans düzeyinde eğitim veren yüksek okul seviyesine çıkarıldı. 
 Sonra "Sağlık Bilimleri Fakültesi"ne dönüştürülerek, lisans seviyesinde eğitim verdi. İlkokul öğretmenleri de aynı şekilde, 1976'da 2 yıllık Eğitim Enstitüsü ve arkasından 1982'de Eğitim Yüksek Okulları'na ve hemen arkasından Eğitim Fakülteleri'ne dönüştürüldü. 
 
Böylelikle, bu okullardan mezun olanların, akademik kariyer yapmalarının önü açıldı. Gelin görün ki; mensubu olduğumuz kurumumuz Genelkurmay, "astsubay okullarının gelişimini, diğer meslek guruplarının yetkilileri kadar sahiplenip lisans seviyesine dahi çıkaramadılar. 

BİLİNÇLİ ENGELLEME 
 Astsubay Okulları 2002 yılında iki yıllık Meslek Yüksek Okulu seviyesine çıkarılmıştır. Bugün 2012 yılı olmasına rağmen hala lisans seviyesinde eğitim yapma hakkı verilmemiştir. Genelkurmay niçin bekliyor, bir türlü anlam veremiyoruz. 
 
Biz astsubaylara reva görülen sadece sosyal haklar ve düşük maaş uygulamalarının yanında, bu okullarının lisans seviyesine çıkarılması, engellenip geri plana atılmıştır. 
 Harp okullarında subaylara yüksek lisans, doktora ve akademik kariyer yapma imkanı tanınmıştır. Ama astsubaylara üvey evlat muamelesi yapılmıştır. Bunda kast siteminin etkili olduğunu düşünüyorum.

YÖNETMELİK NE DİYOR?
Astsubay meslek yüksek okulu: Bilimsel özerkliğe sahip, Atatürk ilkelerine bağlı olara 4 Ocak 1961'de kuruldu. 
 Muvazzaf astsubay yetiştiren, ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretim yapan bir kurum. 
 Astsubay meslek yüksek okulunda, astsubay hazırlama okulu ile sivil lise ve dengi okulardan alınan öğrenciler, eğitim ve öğretim görür. 
 En az dört yarı yıllık bir programı kapsayan ara kademe insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan 
bir yüksek öğretimdir.


MESAJINIZ VAR!

Benim anayasaya devlete, millete bağlılığımı, eşimle birlikte sosyal faaliyete katılma durumumla tartan 28 Şubat kalıntısı TSK sicil sistemi değiştirilmelidir. Bağlılığı kişilerin değil, yetkili mahkemelerin isnat edilen suça göre ölçmesi gerekmez mi. Her sene biri benim bağlılığımı tartıyor. Yemeğe çaya katıldıysam bağlıyım, katılmadıysam şüpheli. Salim TAN 

 
Emekli Sandığı'nın 1970'deki adaletsiz oranlar yüzünden arkadaşlarımızdan yüzde 40 eksik maaş alarak mağduriyetimiz katlandı. Genelkurmay bu konuda söz vermesine ve teklifi Başbakanlığa gönderdiğini bildirmesine rağmen, son açıklamasında bu konuya değinmemiş. Artık oyalanmaktan bıktık. Haklarımızı mezarda mı alacağız? Yusuf SÖYLEMEZ


MEVLÜT YÜKSEL


KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/22/lisans-istiyoruz

 

 11. GÜN 23.05.2012

 

Gazilerin feryadı

, gazi bile olsa hep ikinci planda. , onlara tekerlekli sandalyeyi bile çok görüyor. Ancak gazi subaysa, yurtiçi ve yurtdışında tedavi için seferberlik ilan ediyorlar...

Gazi astsubay 'daki üst-ast arasındaki korkunç uçurumu bizzat yaşayan askerlerden. 3 Ekim 1997'de Zap bölgesinde yol tuzağında gazi olan Caner, özellikle GATA'da tedavi sürecinde yaşadıklarını ve daha sonra şahit olduğu ayrımcılıkları anlattı.

* Bir gazi astsubay olarak, istisnaları olsa da gerçek olan bazı yaşanmışlıkları, bundan sonra böylesi ayrım yapılmaması için paylaşmak istedim. 8 ay Ankara GATA'da yattım. Subay bir gazinin gördüğü muamele ile diğer gaziler arasında bazı farklar olduğunu, tüm rütbeli ve rütbesiz gazi arkadaşlarım yaşadı. Halen yaşıyor. 

* Bir çok ayrıntı ve örnek var; ama bunları tek tek anlatmak ne kadar doğru olsa da, sadece makam sahiplerinin inkar ederek, hiddetlenmesinden başka bir işe yaramıyor. Ama ben bazı adaletsizlikleri kamuoyuyla paylaşmak istedim. Örneğin gazi subay yaralanarak hastaneye geldiğinde normalde 4 kişilik oda boşaltılır, tek kişilik özel oda verilir. Emrine de bir asker... 

ARAÇ VERDİLER 
* Tedavilerinde sıcak ilgi ve sık ziyaretler eksik olmaz. Mutlaka isteğe ve sağlık durumuna göre, yurt dışına gönderilir. Aynı konumda olan diğer gaziler, özel konumuna göre ya da bir komutanın desteğiyle tedavisini sürdürür. 

1998 yılında 20-30 kişi hastanede tedavi görürken, aynı durumda hem de Batı'da yaralanan bir subayım geldi. Hemen bir asker, bir araç tahsis edildi. Özel oda, kuvvet komutanlarınca ziyaretin ardından, İngiltere'ye tedaviye gitti.

* Biz bir tekerlekli sandalye için fazladan 500 ile 800 lira öderken, onun tüm sağlık malzemeleri peşin ödenerek alındı. 

* İlk tedavimde, altıma havalı yatak alınmadığı için 15 yıldır yatak yarasından dolayı minder olmadan 15 dakika ağrısız oturamıyorum. Bu sadece bir havalı yatak nedeni ile böyle. 

* Eğer Harp Okulu mezunuysanız, Allah da biliyor ya, her kulvarda özel muamele görüyorsunuz. 15 yıldır 1. derece bakıma muhtaç olduğum için evimde yaşamaktayım. Beni sadece ziyaret eden çok sevdiğim emekli komutanlarım var.

* Adana'da makam sahibi 6. Kolordu Komutanlarının hepsiyle tanıştım ve sevdim. Ama 15 yıldır bir tane garnizon komutanı veya kurmay başkanı evime gelmiş değildir. Ya bu durumda bir astsubay değil de bir subay olsaydım? 

DAN MESAJINIZ VAR
* Sorunlarımız 1930 yılından beri var. Sadece birini yazayım. Ben TSK askeri hastanede çalışan sağlık astsubayıyım. Devlette tüm doktor, ebe, hemşire gibi hizmet verenlerin aldığı döner sermaye ve nöbet ücretini, askeri hastanelerde sadece subaylar almaktadır. MUVAZZAF ASTSUBAY

* Harp okulundan 8'e 1 derecesinden mezun olan bir teğmen, kıtaya geldiğinde Bölük veya Takım Komutanı olarak atanır. Bu teğmen, 1'e 3 derecesindeki 25 yıllık bir astsubay ile aynı maaşı alır. 25 yıllık bir subay astsubayın iki katı maaş alır. Emekli olduğunda maaşının yüzde 85' ini alırken astsubay, yüzde 50'sini belki. 

MEVLÜT YÜKSEL

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/23/gazilerin-feryadi

 

12.GÜN 24.05.2012

12 Eylül Darbesi ları da vurdu

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 25 yıl görev yapan emekli  Hayati Ergürbüz, 12 Eylül Darbesi'nin ı da vurduğunu dile getirdi.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 25 yıl görev yapan emekli  Hayati Ergürbüz, 12 Eylül Darbesi'nin ı da vurduğunu söyledi. Sorunlarının büyük bölümünün, darbeyle birlikte başladığını savundu. 

SAVCI DA SUBAY, HAKİM DE 
Hayati Ergürbüz, öncelikle görev ve sorumluluk alanındaki sorunları masaya yatırdı: 
Çok büyük maddi ve manevi sorumluluklar altındayız. Şöyle ki: Biz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teknik ve idari kadrosuyuz. Tankların, uçakların, gemilerin, tüm silah ve sistemlerinin bakımı, sevk ve idaresi bizim sorumluluğumuzda. Uçağa silahı biz yükler, bakımını biz yapar, uçuşa biz hazır eder, pist başına kadar biz getirir, son kontrolünü biz yaparız. 

HEM İŞÇİ, HEM MEMURUZ 
Uçağın, sadece havada uçurulması pilota aittir. Tanklar da aynıdır, askeri gemiler de. Ağır silahlar da, Radarlar da, elektronik sistemler de aynıdır. 

Astsubay yeri geldiğinde işçi, yeri geldiğinde memurdur. Yeri geldiğinde lider ve komutan yeri geldiğinde öğretmendir. Astsubaylar olmadan gemilerin, tankların hareket etmesi, uçakların uçması mümkün olmadığı gibi askerin karnını doyurması da mümkün değildir. 

İç güvenlikte, asayişte, depremde, sel felaketinde, kargaşada, anarşide, bölücü terörle mücadelede biz hep ön plandayız. Yasaya göre astsubay subayın yardımcısıdır. Subayın görev yaptığı her yerde görev alır. 

Tüm bu ağır görevleri yaparken, 'yetkisizlik' işimizi zorlaştırıyor, bizi üzüyor. Biz bu kadar ağır sorumluluk altındayken, en küçük bir olayda savcı da subay, hakim de subay oluyor. Böyle bir askeri hukuk sistemi olur mu?

HAPİS CEZASI VERİYOR
Ergürbüz, muvazzaf astsubayların, çalışma şartları açısından da büyük sıkıntı içinde olduklarını aktarıyor. "Askeri Ceza Kanunu, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ve 926 sayılı  Kanunu"nda astsubayların hep göz ardı edildiğini söyledi: Her şeyin aleyhimize olduğu ceza kanunu mevcut. Yani amirimiz konumundaki bir subay, bir anda hayatımızı kaydırabiliyor. Verilecek ceza iki dudağı arasında. Keyfiyet had safhada. Örneğin bir subay, isterse astsubayı 28 gün hapse atabiliyor. Bu durum, terfiyi bile etkiliyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok...

TAZMİNATLARIMIZLA OYNANDI
2001'de "Görev tazminatı"yla ilgili kanun hükmünde kararname çıkmıştı. Bundan binbaşı ve alt subaylar da faydalanacaktı. Ancak kanun hükmündeki kararname uygulanmadı. Bundan subaylar da yararlanamadı. Ancak subayların şöyle bir avantajı var idi. Binbaşı 2 yıl sonra yarbay olduğu için yine görev tazminatı hakkını alabiliyordu. Ancak astsubayların bekleyip de alabileceği bir hakkı yoktu.

KANUN NE DiYOR?
926 Sayılı TSK Personel Kanunu: Bu kanun subayların, astsubayların ve askeri öğrencilerin yetiştirilmelerini, sınıflandırılmalarını, görev ve yükümlülüklerini, terfi ve taltifleri ile her türlü özlük haklarını düzenler. 
Askeri Ceza Kanunu: TSK içerisindeki hukuki durumu düzenleyen kanun, 
TSK İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği: Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki görev ve yetkileri tanımlayan yasalar bütünü.

MEVLÜT YÜKSEL

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

İNTİBAK İSTİYORUZ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI


KAYNAK:  http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/24/bakima-muhtaciz 


13.GÜN 25.05.2012

NOT: (SANIRIM HATA İLE,ÇÜNKÜ AŞAĞIDAKİ LİNK'TE BAŞKA KONU VAR!)  16.05.2012 TARİHLİ YAZININ TEKRARI YAYINLANMIŞ.

 

İntibak istiyoruz

İşçi emeklileri için yapılan intibak düzenlemesini,  yıllarca bekledi. 2008'de 'de kabul edilen düzenleme, bir gecede geri alındı

 

TSK'nın cefakar komutanları , SSK emeklileri gibi yıllarca "intibak" düzenlemesini bekledi. Onlara müjde 2008'de geldi. Ancak, bu sevinç fazla sürmedi. Sevincin yerini, üzüntü ve hayal kırıklığı aldı. Emekli astsubay , "neden intibak" istediklerini şöyle anlattı: 
Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Meslek Yüksek Okulu mezunu astsubaylar 9.derecenin 1. kademesinden göreve başlıyor. Diğer Meslek Yüksek Okulu mezunları ise 9. derecenin 2. kademesinden görev alıyor. 
Burada bir kademe kaybımız oluyor. Astsubayların da intibaklarının 9. derecenin 2. kademesinden başlayacak şekilde yapılandırılmasına ihtiyaç vardır. Bunun için "İntibak Yasası" gerekmektedir. 
Ayrıca 1. derecenin 4. kademesine düşemeyen tek meslek grubu astsubaylardır. Üniversiteyi bitirmiş, hatta master yapmış dahi olsa 1. derecenin 4. kademesi astsubaylara kapalı. 

ÖNCE KABUL EDİLDİ 
Astsubayların en önemli bu sorunu; 16 Nisan 2008'de  Genel Kurulu'na geldi. Kurul'da, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nda değişiklik öngören tasarının 5. bölümü bazı değişikliklerle kabul edildi. Düzenlemeye göre, astsubaylar, en üst devlet memuru derecesine (1. derecenin 4. kademesine) kadar yükselebilecek ve yeşil pasaport hakkından yararlanabilecekti. Lise mezunu astsubaylar da aynı hakkı elde etmişti. Emekli olduktan sonra da bu dereceye yükselen astsubaylara, sanki görevdeymişler gibi yeşil pasaport verilecekti. 

SONRA KARAR GERİ ALINDI 
Tasarı Genel Kurul'dan geçti ama sonrasında tam bir şok yaşandı. Ertesi gün TBMM'de bu düzenlemenin önünü kesen 'Tekrir-i Müzakere', yani yeniden görüşme' talebi iletildi. Meclis'te bir gün önce astsubaylar lehine kabul edilen kanun, bu kez reddedildi. Kararı duyan binlerce astsubay, üzüntü içinde yine beklemeye başladı.

MÜCADELEDE ÖN PLANDAYIZ
Emekli astsubay Hayati Ergürbüz, yaptıkları görevin kutsallığının bilincinde olduklarını belirtti: 
Her bölgeden, etnik kökenden, ekonomik ve kültür seviyesinden gelen Mehmetçikleri, eğitip, onları askerlik hayatlarından sonraki döneme de hazırlamak bizim görevimizdir. 
Onları kardeşçe bir arada tutmak için neler yaptığımızın sırrını zaman zaman biz bile bilemeyiz. İç güvenlikte, asayişte, depremde, kargaşada, anarşide, bölücü terörle mücadelede biz hep ön plandayız.

55 MİLYON DOLAR BİR VİDAYA BAĞLI
Astsubaylar, görevlerinin ağırlığını ve sorumluğunu anlatırken, ilginç örnekler verdi: Biz biliriz ki, yeterince sıkılmayan bir vida, en ucuzu 55 milyon dolar olan savaş uçağının düşmesine, daha da önemlisi pilotun şehit olmasına neden olabilir. Biz bu bilinçle görev yapıyoruz.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Türkiye'nin 32 yıllık anayasa ile yönetilemeyeceğini haklı olarak dile getiren yasa yapıcılarına seslenmek istiyorum. Astsubaylar, hala 1935 yılının İç Hizmet Kanunu idare edilmektedir. Çağdaş yaşama göre İç Hizmet Kanunu'nun yazılması gerekmektedir. Şükrü Kol 

'ın açıklamasında yüksek lisans yapan astsubaylara subaylardaki gibi erken terfi verildiği belirtildi. Fakat durum özellikle hava kuvvetlerinde öyle değil. Subayların % 5'ine erken terfi verilirken astsubayların ise % 1'ine veriliyor. Bünyamin Özgüneş 

Ben 2/2'den emekli oldum. Bu yapılacak olan düzenlemelerden sadece 1. Dereceden emekli olanlar mı faydalanacak? Bizim maaşlarımızda herhangi bir iyileştirme olacak mı? H. Avni Hakederler 

Yıllardır sadece şehit haberlerine konu olduğumuz gazete sayfalarında sorunlarımızı görmek, bir hayaldi. Haksız uygulamalar biz astsubayları çok derinden yıprattı. Duyarlılığınıza çok teşekkür ederiz... A.S.

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/25/sagliksiz-adalet


 

14.GÜN 26.05.2012

NOT: (SANIRIM HATA İLE,ÇÜNKÜ AŞAĞIDAKİ LİNK'TE BAŞKA KONU VAR!)  17.05.2012 TARİHLİ YAZININ TEKRARI YAYINLANMIŞ.

Devrimle devrildik!

, 2008'de Org. İlker Başbuğ'un "Devrim" dediği düzenleme müjdesiyle umutlandı. Ama bu devrim gerçekleşmedi. Ordunun gözüpek kahramanları, bir kez daha hayal kırıklığı yaşadı.

TSK'nın mihenk taşı olan , sürekli ikinci plana itildi. Sorunlarına çare bulunmadığı gibi, eşitlik hakları da günden güne ortadan kalktı. Küçük bazı düzenlemeler olsa da "ana sorunları"göz ardı edildi. 2008'de Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral İlker Başbuğ, bu sorunlara "neşter vuracağını" belirterek astsubaylara müjde verdi. Yapılacak düzenlemeleri de "astsubay devrimi" olarak nitelendirdi. Başbuğ'un söz verdiği düzenlemeler şunlardı: 
 Astsubaylıktan subaylığa geçiş oranlarının yüzde 5'ten, yüzde 15'e kadar çıkarılması. 
 Meslek Yüksek Okulu öğrencisinin notuna göre, Kara Harp Okulu'na yatay geçiş yapabilmesi. 
 OYAK yönetim kadrosunda astsubayların yer almaları. 
 Astsubaylara tahsis edilen sosyal tesis ve lojman oranının düzeltilmesi. 
 Komanda İhtisas Kursu gören astsubayların, Kara Kuvvetleri içerisinde özel ve nitelikli görevlere atanabilmesi ve ilave tazminat ödenmesi. 
 Lisansüstü eğitime kıdem verilmesi. 
 Görev tazminatının düzenlenmesi. 
 Emekli maaşında istenen iyileştirmenin sağlanması. 
 7'nci ve 9"uncu yıllar arasındaki subaylık müracaatının 5'inci ve 7'inci yıllara çekilmesi. 
 Lise mezunu astsubaylara, Anadolu Üniversitesi'nde ön lisans eğitimine devam etme şansının tanınması. Astsubay Meslek Yüksek Okulu'nda Yönetim Bölümü'nden mezun olanlara lisans eğitimi yapma imkânı verilmesi. Böylelikle astsubayların görev yaptığı süre içinde akademik eğitimine de devam edebilecek olmasının sağlanması. 
 Yurt dışında yabancı dil eğitimi görmelerinin önünün açılması. 
 Subay temel kurslarına katıldıkları andan itibaren teğmen rütbesi verilmesi. 
 Rütbe bekleme sürelerinin düzenlenmesi. Astsubayların 12 yılda başçavuşluğa terfi edip, 18 yıl aynı rütbede çalışabilecek olması. 
 Yaş haddinden emekli olan astsubayların, askeri hastanelerin B polikliniğinden faydalanabilmesi. 

NEREDE KALDI VERİLEN SÖZLER? 
Başbuğ'un söz verdiği bu düzenlemelerin hiçbiri yapılmadı. 4 yıldır bekleyen astsubaylar, beklentileri yerine gelmediği gibi, bazı haklarının da ellerinden alınmasına tepki gösterdi. Bu durumu TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Binici, şöyle anlatıyor: "Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Genel Kurmay Başkanı olduğunda 'astsubay devrimi'nden bahsetmişti. O dönem, üstçavuşlukta 3 yıl olan bekleme süresi 6 yıla çıkartıldı. Yani meslektaşlarımızın kıdemli başçavuşluğa 6 yıl geç ulaşmasıyla "devrim" gerçekleşti!.. Lojman, orduevi, sosyal tesis ve askeri hastane gibi konularda olumlu gelişme kaydedilemedi."

OLAN BiZiZ EN YAKIN MEHMETÇiĞE
TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Binici, karada, havada ve denizde görev yaparken en yakınlarında olan Mehmetçik'i anlattı: 
 Ordumuzun kahraman Mehmetçiği, bizim her şeyimiz. Onlardan birine bir şey olduğunda, kendi evladımız gibi içimiz yanar. 
 Şehit düşen bir evladımızın cansız bedenini topraktan ilk biz kaldırırız. İçimizdeki öfkeyi, taşan sabrımızı kontrol etmek bize düşer. Mesleğimizin en zor yanı budur. 
 Yanınızda yaralanmış, umutla gözlerinize bakan bir Mehmetçiğin yaşaması için sadece dua etmekten başka çaremizin olmadığını ancak biz anlarız. Bu durum, uykularımızı böler, rüyalarımıza girer. 
 Görev için yola çıkacak bir tankın, denize açılan bir geminin her an göreve hazır olması gerektiğinin idraki içindeyiz. Ve bu görevi biz, yalnızca biz yaparız.

MESAJ VAR
Haksızlıkların başında 1'inci derece 4'üncü kademeye yükselemeyişimiz geliyor. 1. dereceye düşünce, 4'üncü kademeden temsil tazminatını da alabilmeliyiz. OYAK gibi bir kurumuna en çok üyeyi veren astsubayların kurum içerisinde dönen oyunlardan haberi bile yok. Yönetim ve kontrol gibi kademelerde hiçbir astsubay çalıştırılmadığı gibi, tüm kontrol kademeleri yüksek rütbeli subaylar ve yakınları tarafından dolduruluyor. Yapılan ve yapılacak olan görevlerde kadrolar subaylara ait. Bu nedenle astsubaylar makam tazminatı alamıyor. Bu da ayrı bir haksızlığa yolaçıyor.

MEVLÜT YÜKSEL

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: 

http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/26/icabina-bakin





15.GÜN 27.05.2012 (18.05.2012 

TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZININ TAMAMI VAR!) 


kabusu

Post-modern darbe ordudaki askerleri de vurdu. Sorgu olmadı savunma alınmadı Sadece komutan "Kimliğini, silahını ver lojmanı 10 gün içinde boşalt" dedi

Türkiye'de daha yeni sorgulanmaya başlanan süreci, siyasileri olduğu kadar, askerin bir bölümünü de mağdur etti. Komutanlar o dönem ordu içinde "irticacı" avına çıktı. YAŞ kararlarıyla, yüzlerce subay ve a görevden el çektirildi. YAŞ kararları ile 2000'de ordudan atılan Astsubay Başçavus Mehmet Sildir, post-modern darbe sonrası yaşananları şöyle anlattı: 28 Şubat süreci bizim gibi görevde olan astsubaylar için adeta bir kabus gibiydi. Komutanlarımız, astsubay arkadaşları teker teker çağırarak, eşlerinin başları kapalı olan ya da dini vecibelerini yerine getirenleri bildirmelerini istediler. Bu süreçte, bize yapılan dayatmaları ve arkadaşlarımız hakkında yapılan asılsız ihbarları, elimizden geldiğince bertaraf etmeye ve bunların duyumlardan ibaret olduğunu söylemeye çalıştık. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bu uygulama, tüm personelin motivasyonunu olumsuz etkiledi. Ama bu süreç o kadar hızlı işliyordu ki, kendi aramızda bile birbirimizden korkar hale geldik. Çok sayıda arkadaşımız, görev süresi dolmasına rağmen, ihtiyaçları olduğu için emekli olmayıp çalışacaktı. Ancak"Takip edilen personel" oldukları için emekli olmak zorunda kaldılar. Bu süreçte bizlere hukuk yolları bile çok görüldü. Bizler mahkemeye başvuramadık. Düşünebiliyor musunuz sabah göreve gidiyorsunuz. Komutan diyor ki, "Kimliğini ver, silahını ver. Lojmanı da 10 gün içerisinde boşalt." İşte o süreçte ben ve benim gibi yüzlerce arkadaşımıza görevden el çektirildi. O dönem bizim için adeta kabustu. YAŞ kararları ile hangi komutanın birliğinden en çok subay/ astsubay atılmışsa, o birliklerin komutanları terfi etti. Alınan haklarım, 2012 yılında çıkarılan 6191 sayılı kanunla kısmen geri verildi. Ama yıllarca çektiğim acıların hesabı bitmedi.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Emirle ölüme gönderilen astsubayları, mahalle bekçisinden bile alt kademeden göreve başlatmak, hangi değer yargısı ile ölçülebilir. Astsubaylıktan subaylığa geçen biri olarak sorunlara katılıyorum. Sizi subay olarak görmüyorlar, en kritik, en zor görevlere sizi gönderiyorlar. Yıllar önce "Tazminat" hakkımız vardı. Kenan Evren'in emriyle "Görev tazminatlarımız" kesildi. Nedeni ise bir görev için 2 tazminat alınamazmış...

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/27/28-subat-kabusu

 


16.GÜN 28.05.2012   (19.05.2012 TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZININ TAMAMI VAR!)

 

Hasta rütben ne?

Orduda birçok alandaki ayrımcılık, hastanelerde de sürüyor. Askerler, sadece rütbelere göre oluşturulan polikliniklerde tedavi olabiliyor

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Ahmet Keser,TSK'nın her kademesinde görev alan meslektaşlarının hastanelerde de ikinci planda tutulmasına tepki gösterdi. Keser,"Hasta haklarına aykırı" olan bu durumu şöyle anlattı: Bir çok askeri hastanede, A-B-C diye verilen poliklinik hizmetlerinde, subaylar lehine ayrımcılık yapılıyor.  A Polikliniği, generaller için ayrılmıştır. Burada sağlık hizmeti generallerin ayağına kadar gider.B Polikliniği ise binbaşı, yarbay ve albaylar içindir. Burada da A polikliniğinde olduğu gibi, sağlık hizmeti yine ayağa kadar gider. C Polikliniği ise astsubaylar için ayrılmıştır. Bir de sağlık hizmetinde yapılan önemli bir ayrımcılık ise şöyledir. A ve B polikliniğinde muayene önceliği vardır. Örneğin siz sınız ve sıranız 17'dir. Size sıra 10:45'de gelecektir. Ancak dört subay gelir ve sağlık fişini vererek sizin önünüze geçer. Muayene önceliği, sabaya geçmiş olur. Kast sistemi dediğimiz sistem de işte budur. 


BİZ SOSYAL DEĞİLİZ! 
Orduevlerinden ve askeri kamplardan da eşit yararlanamadıklarını anlatan Keser, şunları söyledi: Tüm sosyal tesislerde hem nitelik yönünden, hem sayısal olarak astsubaylara sağlanan imkânlar, subaylara tanınan imkânların üçte biri bile değildir. Sayısal durum göz önüne alındığında aradaki uçurum çok daha iyi fark edilecektir. TSK'da lise ve dengi okul mezunu, emekli albaylar mevcuttur. Sonra harp okulları 2, 3 ve 4 yıla çıkartıldı. Emekli lise ve dengi okul mezunları ile 2 ve 3 yıllık harp okulu mezunu tüm subayların intibakları 4 yıllık Harp Okulu mezunları ile aynı dereceden yapılmıştır. Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle, angarya yasaklamıştır. (Angarya: İstek dışı çalışmadır) Ordunun şartlarını beğenmeyenler, 15 yıl mecburi hizmet nedeniyle ordudan ayrılamazlar. Devlet tarafından 2-10 yıl arasında okutulanlar, bu çağdışı mecburi hizmete tabi tutulduklarını düşünürsek, hizmet süreleri, okutulan 
sürenin 1,5 veya 2 katı olarak düzenlenmeli. Yürürlükteki 'İç Hizmet Kanunu' ve 'Askeri Ceza Kanunu', 1930'lu yıllardan kalma ve yaşadığımız çağın çok gerisindedir. Çağdaş bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Personel Kanunu'ndaki hükümler de subaylara imtiyaz ve ayrıcalık tanımaktadır. Adalet ve insan onuruna 
yakışır düzenlemeler gerektirmektedir.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
Öyle bir sınıf ve statü ayrımcılığı yapmışlar ki, en lüks yerlerde subay orduevleri, subay kampları, Boğaz'da lüks orduevleri. Koskoca Gümüldür Kampı bile, kaç KM uzunluğunda sahil şeridi var. Astsubaylar ise 70 metrelik bir köşeye sıkıştırılmış. Bülent ÇOBAN 

Biz ayrıcalık değil, gasp edilen haklarımızı istiyoruz. Yüksekokul mezunu astsubaylar, neden mahalle bekçisi, meclis stenografı, ziraat ve ev ekonomisti gibi memurlardan daha alt kademeden göreve başlıyor? Bunun düzelmesini istemek suç mu? Şenol AKYÜREK 

Ordu evlerinin ve misafirhanelerin subay ve astsubay olarak sınıflandırılması, hangi insani değerlerle bağdaşır. Ordu subaylara koruma silahını bedava verirken, astsubaylara para ile satıyordu. Bu bile astsubayların ne şekilde ayırım gördüğünün en açık kanıtıdır. Erhan YILDIZ 

Devlet memurlarına tanınan birinci derece hakkı maalesef bizlere tanınmadığı için 3. ve 2. derecelerden emekli olduk. 1970'deki adaletsiz oranlar yüzünden, arkadaşlarımızdan yüzde 40 gibi eksik maaş alarak mağduriyetimiz katlandı. Emekli Astsubay M.Y.

Mevlüt Yüksel

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/28/hasta-rutben-ne


17.GÜN 29.05.2012   (20.05.2012 TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZININ TAMAMI VAR!)

 

'a neden alınmıyoruz?

TSK'daki subay ve a, yardım için kurulan 'ın her alanına, general ve amiraller hakim. Bu durum, astsubayların büyük tepkisini çekiyor

a yapılan ayrımcılığın ardı arkası kesilmiyor.  (), tüm TSK personeli için kurulmuş olmasına rağmen, astsubaylar için adeta kapı duvar olmuş. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda 30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Kıdemli Başçavuş , OYAK'ın kapısını defalara aşındırmış ama, bir türlü içeriye girememiş. Karaçoban kendisi ve meslektaşlarının uğradığı haksızlığı şöyle anlatıyor:

Bizler OYAK iştirakçisi olduğumuz halde, kurum hakkında bilgi sahibi değiliz. Kurum hakkında bilgi almak için harekete geçmeye karar verdik. 2004 yılından beri OYAK Genel Kurulu'na katılmak ve bağlı şirketlerde görev almak için başvuruda bulundum. Ama kabul etmediler. Verdikleri cevapta, "OYAK ve iştiraklerinin yönetim kurulunda görev alacak olanları, Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın belirlediğini" belirttiler. Benim ısrarla bu konudaki isteğim, Genelkurmay'da rahatsızlık yarattı. 2005'te Genelkurmay Personel Dairesi'nden Deniz Kurmay Albay H. B. aradı. Bana "Siz iki üniversite değil, 20 üniversite de bitirseniz, size OYAK'ta görev vermeyiz" dedi. Bu sözler üzerine ben, 'OYAK'a bağlı şirketlerde görev yapmak için ne gibi donanım gerekiyor? Eğer bir yöresel oyun bilmek gerekirse ben gidip kursuna öğreneyim' dedim. Size aldığım diplomaları gönderdim ve istenilen bütün şartları yerine getirdim. Ama bırakın OYAK'a bağlı şirketlere, bizi genel kurula bile almıyorsunuz" dedim. Ama yine de hiçbir sonuç alamadım. Ben ve benim gibi hiçbir astsubay, OYAK'a girmeyi başaramadı. Bunu başarmak için her halde TSK'da bir 30 yıl daha çalışmam gerekiyor.

51 YIL ÖNCE KURULDU
Ordu Yardımlaşma Kurumu, 01 Mart 1961'de kuruldu. Amacı, "'na bağlı olmak ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sosyal yardımları sağlamak". Türk silahlı Kuvvetleri kadrolarında görevli muvazzaf subay, sözleşmeli subay, askeri memur, astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman jandarmalar ile emekli maaşı sistemine giren üyeler ve ölümleri halinde sisteme devam etmek isteyen eşleri OYAK'ın daimi üyeleridir.

ASTSUBAYLARDAN MESAJ VAR
OYAK Yönetim Kurulu'na 05 Mayıs 2012'de ilk kez bir muvazzaf astsubay atandı. Biz bu atamanın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki dava tarihinin yaklaşması nedeniyle yapıldığını düşünüyoruz. OYAK Yönetim Kurulu'nda emekli general olmasına karşın, hala neden emekli astsubay yok? Bir subay ; teğmen olur takım komutanı olarak atanır... Üsteğmen olur bölük komutanı olur. Yüzbaşı, binbaşı olur şubelerde çalışır... Yarbay olur, tabur komutanı olur. Albay olur, alay komutanı olur... Astsubay ise; Astsubay çavuş, II. Kad. Kd. Başçavuş, kısım astsubay, takım astsubay, bölük astsubay, tabur idari işler astsubay olur. Bir sonraki atamasında ne olacağını bilmez. Tayin subayının insafına kalır. KISMET). Jandarma astsubayların atamaları da diğer kuvvetler gibi nokta atama olarak yapılmalı. Bu sayede biz her sene il içerisinde atama stresi yaşamayalım. Bir de atamalarda 
tercih yaptırıyorlar. Ancak tercih dışına atama yapılıyor.

YARIN: OYAK'TA NEMA TARTIŞMASI

MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: 
http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/29/oyaka-neden-alinmiyoruz


18.GÜN   30.05.2012    (21.05.2012 TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZININ TAMAMI VAR!)

 

Nema isyanı

ların aylık maaşlarının yüzde 10'u, 'a kesiliyor. Ancak onlar, nemaların adaletli bir şekilde dağıtılmadığından yakınıyor

Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda 30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan Kıdemli Başçavuş Osman Karaçoban'ta yaşandığını iddia ettiği "Nema" adaletsizliğini şöyle dile getirdi:

OYAK için subay ve astsubay maaşlarının yüzde 10'u her ay zorunlu olarak kesilir. Bu emekli olana kadar devam eder. Her yıl, OYAK ve bağlı şirketlerinin kar payları açıklanır. 

"Kar ettik" derler biz onu göremeyiz. Halbuki bizden, yıllık dağıtılacak  açıklandıktan sonra masraf ve riziko pirimi adı altında da kesinti yapılmaktadır. Bu kesintilerin oranlarının ne kadar olduğunu bile bilmiyoruz. 

'EMEKLİ SUBAYLARA İKRAMİYE' 
* Bir tek OYAK Bank satıldığında yüzde 54 kar payı aldık. BizeOYAK'ın şirketlerinin kar paylarından da pay vermiyorlar. Bize faiz ve fonlarda değerlendirdikleri kardan pay veriyorlar. Üzerine ise bir iki puanı şirketlerin elde ettikleri kardan ekleme yaparak genel olarak yıllık enflasyonun bir iki puan üzerinde nema dağıtıyorlar. 

OYAK'ın emekli olan subaylara daha yüksek, astsubaylara ise daha az ikramiye ödediği iddia ediliyor. Bizler OYAK'ı denetleyemediğimiz için, bunu tam olarak bilemiyoruz. Aynı durum askeri vakıflarda da geçerli. Yönetim kurulları, çalışan ve emekli general ile amirallerden oluşmaktadır.

OYAK DAVASI AİHM'DE
*
 Emekli Kıdemli Başçavuş , OYAK'taki adaletsizliği, AİHM'e taşıdıklarını da anlattı: 

* OYAK iştirakleri, gelirlerinin tamamını nema olarak üyelerine aktarması gerekiyordu. Bu yapılmadı. Sistemde olan-olmayan tüm üyelerin, kurum iştiraklerinde hakları olduğu için üyelerine hisse senedi verilmeliydi. Bu da yerine getirilmedi. 

* OYAK ve iştiraklerinin yönetim ve denetim kurullarında, sayımızla orantılı şekilde adil temsil hakkımız engellendi. Bu konuda Türkiye'de mahkemeye başvurduk. Ancak dava reddedildi. İç hukuk yolları tükendiğinden konuyu AİHM'e götürdük. Fakat 5 Mayıs 2012'de ilginç bir olay oldu. Bir astsubay arkadaşımız yönetim kuruluna alındı. Bunun da AİHM'de dava yaklaştığı için göstermelik olduğunu düşünüyoruz.

MESAJINIZ VAR!
* Bizler ayrıcalık değil gasp edilen haklarımızı istiyoruz. Yüksekokul mezunu , büro memuru ile aynı statüde görülüyor? Mithat Türetken 

* Temel sorunumuz askeri iç hizmet ve askeri ceza kanunlarının, personele değil, subaylara yönelik olması. Cevat Efe 

* Astsubaylar, ceza korkusundan hakkını arayamadı. Hakkını arayana düzen bozucu gözüyle bakılırdı. A. Selçuk Baykal


MEVLÜT YÜKSEL

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

OYAK'A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/30/nema-isyani


19.GÜN   31.05.2012    (22.05.2012 TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZININ TAMAMI VAR!)

 

Lisans istiyoruz

Kuruluşundan bu yana yüz bininin üzerinde  yetiştiren okullar, hala ön lisans düzeyinde. Birçok okul lisans seviyesine yükseltilirken, 'nun yerinde sayması, kahramanları üzüyor

'nın en cefakar komutanları lar, şimdi de değişik bir soruna parmak bastı. Yaklaşık 50 yıldır TSK'ya astsubay yetiştiren okulların hala ön lisans düzeyinde kalması, komutanların tepkisine neden oldu. Bu konuda yaşadıklarını ve kendilerine yapılan haksızlığı emekli Astsubay Ramazan Tekeli anlattı.

 1972'de Astsubay Okulu'na girdim, 4 yıl yatılı okudum. Astsubay okullarına girdiğimizde, lise üstü bir yıl eğitim yapan mesleğe yönelik eğitim veriliyordu. Aynı şekilde mesleğe yönelik "hemşirelik" ve "ilkokul öğretmenliği" de benzer durumdaydı. 
 
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde, 1985'te yılında Hemşirelik Yüksek Okulu açıldı. Yine diğer hemşirelik okulları 1996 yılında lise eğitiminden Sağlık Yüksek Okulu'na yükseltildi. Ardından lisans düzeyinde eğitim veren yüksek okul seviyesine çıkarıldı. 
 Sonra "Sağlık Bilimleri Fakültesi"ne dönüştürülerek, lisans seviyesinde eğitim verdi. İlkokul öğretmenleri de aynı şekilde, 1976'da 2 yıllık Eğitim Enstitüsü ve arkasından 1982'de Eğitim Yüksek Okulları'na ve hemen arkasından Eğitim Fakülteleri'ne dönüştürüldü. 
 
Böylelikle, bu okullardan mezun olanların, akademik kariyer yapmalarının önü açıldı. Gelin görün ki; mensubu olduğumuz kurumumuz Genelkurmay, "astsubay okullarının gelişimini, diğer meslek guruplarının yetkilileri kadar sahiplenip lisans seviyesine dahi çıkaramadılar. 

BİLİNÇLİ ENGELLEME 
 Astsubay Okulları 2002 yılında iki yıllık Meslek Yüksek Okulu seviyesine çıkarılmıştır. Bugün 2012 yılı olmasına rağmen hala lisans seviyesinde eğitim yapma hakkı verilmemiştir. Genelkurmay niçin bekliyor, bir türlü anlam veremiyoruz. 
 
Biz astsubaylara reva görülen sadece sosyal haklar ve düşük maaş uygulamalarının yanında, bu okullarının lisans seviyesine çıkarılması, engellenip geri plana atılmıştır. 
 Harp okullarında subaylara yüksek lisans, doktora ve akademik kariyer yapma imkanı tanınmıştır. Ama astsubaylara üvey evlat muamelesi yapılmıştır. Bunda kast siteminin etkili olduğunu düşünüyorum.

YÖNETMELİK NE DİYOR?
Astsubay meslek yüksek okulu: Bilimsel özerkliğe sahip, Atatürk ilkelerine bağlı olara 4 Ocak 1961'de kuruldu. 
 Muvazzaf astsubay yetiştiren, ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretim yapan bir kurum. 
 Astsubay meslek yüksek okulunda, astsubay hazırlama okulu ile sivil lise ve dengi okulardan alınan öğrenciler, eğitim ve öğretim görür. 
 En az dört yarı yıllık bir programı kapsayan ara kademe insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan 
bir yüksek öğretimdir.


MESAJINIZ VAR!

Benim anayasaya devlete, millete bağlılığımı, eşimle birlikte sosyal faaliyete katılma durumumla tartan 28 Şubat kalıntısı TSK sicil sistemi değiştirilmelidir. Bağlılığı kişilerin değil, yetkili mahkemelerin isnat edilen suça göre ölçmesi gerekmez mi. Her sene biri benim bağlılığımı tartıyor. Yemeğe çaya katıldıysam bağlıyım, katılmadıysam şüpheli. Salim TAN 

 
Emekli Sandığı'nın 1970'deki adaletsiz oranlar yüzünden arkadaşlarımızdan yüzde 40 eksik maaş alarak mağduriyetimiz katlandı. Genelkurmay bu konuda söz vermesine ve teklifi Başbakanlığa gönderdiğini bildirmesine rağmen, son açıklamasında bu konuya değinmemiş. Artık oyalanmaktan bıktık. Haklarımızı mezarda mı alacağız? Yusuf SÖYLEMEZ


MEVLÜT YÜKSEL

 

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

NEMA İSYANI

OYAK'A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/05/31/lisans-istiyoruz

 

20.GÜN   01.06.2012    (23.05.2012 TARİHLİ KISA BİR GİRİŞ VE LİNK İLE VERİLEN YAZI VAR!)

 

Gazilerin feryadı

, gazi bile olsa hep ikinci planda. , onlara tekerlekli sandalyeyi bile çok görüyor. Ancak gazi subaysa, yurtiçi ve yurtdışında tedavi için seferberlik ilan ediyorlar...

 

Gazi astsubay 'daki üst-ast arasındaki korkunç uçurumu bizzat yaşayan askerlerden. 3 Ekim 1997'de Zap bölgesinde yol tuzağında gazi olan Caner, özellikle GATA'da tedavi sürecinde yaşadıklarını ve daha sonra şahit olduğu ayrımcılıkları anlattı.

* Bir gazi astsubay olarak, istisnaları olsa da gerçek olan bazı yaşanmışlıkları, bundan sonra böylesi ayrım yapılmaması için paylaşmak istedim. 8 ay Ankara GATA'da yattım. Subay bir gazinin gördüğü muamele ile diğer gaziler arasında bazı farklar olduğunu, tüm rütbeli ve rütbesiz gazi arkadaşlarım yaşadı. Halen yaşıyor. 

* Bir çok ayrıntı ve örnek var; ama bunları tek tek anlatmak ne kadar doğru olsa da, sadece makam sahiplerinin inkar ederek, hiddetlenmesinden başka bir işe yaramıyor. Ama ben bazı adaletsizlikleri kamuoyuyla paylaşmak istedim. Örneğin gazi subay yaralanarak hastaneye geldiğinde normalde 4 kişilik oda boşaltılır, tek kişilik özel oda verilir. Emrine de bir asker... 

ARAÇ VERDİLER 
* Tedavilerinde sıcak ilgi ve sık ziyaretler eksik olmaz. Mutlaka isteğe ve sağlık durumuna göre, yurt dışına gönderilir. Aynı konumda olan diğer gaziler, özel konumuna göre ya da bir komutanın desteğiyle tedavisini sürdürür. 

1998 yılında 20-30 kişi hastanede tedavi görürken, aynı durumda hem de Batı'da yaralanan bir subayım geldi. Hemen bir asker, bir araç tahsis edildi. Özel oda, kuvvet komutanlarınca ziyaretin ardından, İngiltere'ye tedaviye gitti.

* Biz bir tekerlekli sandalye için fazladan 500 ile 800 lira öderken, onun tüm sağlık malzemeleri peşin ödenerek alındı. 

* İlk tedavimde, altıma havalı yatak alınmadığı için 15 yıldır yatak yarasından dolayı minder olmadan 15 dakika ağrısız oturamıyorum. Bu sadece bir havalı yatak nedeni ile böyle. 

* Eğer Harp Okulu mezunuysanız, Allah da biliyor ya, her kulvarda özel muamele görüyorsunuz. 15 yıldır 1. derece bakıma muhtaç olduğum için evimde yaşamaktayım. Beni sadece ziyaret eden çok sevdiğim emekli komutanlarım var.

* Adana'da makam sahibi 6. Kolordu Komutanlarının hepsiyle tanıştım ve sevdim. Ama 15 yıldır bir tane garnizon komutanı veya kurmay başkanı evime gelmiş değildir. Ya bu durumda bir astsubay değil de bir subay olsaydım? 

DAN MESAJINIZ VAR
* Sorunlarımız 1930 yılından beri var. Sadece birini yazayım. Ben TSK askeri hastanede çalışan sağlık astsubayıyım. Devlette tüm doktor, ebe, hemşire gibi hizmet verenlerin aldığı döner sermaye ve nöbet ücretini, askeri hastanelerde sadece subaylar almaktadır. MUVAZZAF ASTSUBAY

* Harp okulundan 8'e 1 derecesinden mezun olan bir teğmen, kıtaya geldiğinde Bölük veya Takım Komutanı olarak atanır. Bu teğmen, 1'e 3 derecesindeki 25 yıllık bir astsubay ile aynı maaşı alır. 25 yıllık bir subay astsubayın iki katı maaş alır. Emekli olduğunda maaşının yüzde 85' ini alırken astsubay, yüzde 50'sini belki. 

MEVLÜT YÜKSEL

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK'A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/01/gazilerin-feryadi 

 

21.GÜN 02.06.2012  

 

Bakıma muhtacız

Astsubay ve subay gaziler arasındaki adaletsizlik kahramanları üzüyor. Bir parmağı olmayan subay ile yüzde 90 sakat kalan astsubay, aynı gazi maaşını alıyor.

 

Adana'da yaşayan gazi astsubay Murat Caner, 15 yıldır şahit olduğu olayları dile getirirken, "İnşallah sesimizi duyan olur" dedi. Gazi subay ve astsubay arasındaki uçurumu örneklerle anlatanCaner, "Bizler bakıma muhtacız" diye konuştu... 

 Ben ı alan bir gaziyim. Birinci derece yaralı gazi astsubay ile altıncı derece bir parmağı kopmuş olan subaya, 'Aynı Emsal' maaş veriliyor. 

 Gazi subay bakıma muhtaç ise, bakıcı parasını ayrı alıyor. Birisi sandalyeye bağlı yaşıyor. Yani yüzde 90 oranında sakat. Diğeri ise sadece bir parmağı olmayan subay... Bu emsal uygulama, adaletsiz değil mi? 

 Bana göre burada malullük durumuna göre iyileştirmeler yapılmalı. Tabii bazı kemikleşmiş sorunların çözümü çok zor. Yani bu kanunları çıkarmaya yetkili komutan veya seçilmişin, benim gibi sakat kalıp bu haksızlığı yaşaması mı gerekiyor? 

SAYGI İSTİYORUZ 
 Benim gibi başkasının yardımıyla yaşayan gaziler, o kadar zor şartlarda ki, tahmin edemezsiniz. Halbuki sadece şehit aileleri ve gaziler için atanmış albaylarım veya kadrolu subaylarım var. Ama bir araştırma yapılsın; acaba bir gün olsun evimizi ziyarete gelinmiş mi? 

 Bu kadroyu dolduran komutanlar o kadar yoğun ki, bunca zaman bizi ziyaret etmek için vakit bulamadılar... 

 Subay ve astsubay ayrımcılığı TSK'da normal bir durum gibi algılanıyor. Harp okulunda 'sevgi, vefa, nezaket, merhamet'öğretilmiyor mu? 

 Harika bir eğitim veriliyor. Ancak bu özellikler, astlar olunca gözardı mı ediliyor 

'ASTSUBAY PARÇASI!'
Gazi Astsubay Murat Caner, Adana
'da yaşadığı üzücü olayı şöyle anlattı:
"Bir lisede, benim verdiğim konferans için 'Milli Güvenlik' dersi iptal olan albay yanıma geldi.
'Sen ne hakla benim dersimi iptal edip, rızkımla oynarsın. Sen kimsin? Üzerindeki madalyaları koparırım. Ayağını denk al astsubay parçası! Senin ağzını burnunu dağıtırdım ya dua et ki sakatsın' diyerek yanımdan ayrıldı. Şaşırmıştım ve utandım. Sonra o albay, kolordu personel subayı yanında benden özür diledi." 

DAN MESAJINIZ VAR
 TSK personelinin özlük haklarını düzenleme yetkisi neden subayların insafına bırakılıyor?
Söz konusu düzenlemeler Milli Savunma Bakanlığı'ndaki sivil bürokratlar tarafından yapılmıyor. Bunun temel amacı şudur;Genelkurmay'ın, TSK personeli denince aklına sadece subaylar geliyor. Genelkurmay internet sitesinde bulunan bir açıklamada, tazminatlarında artış yapılan personel tarif edilirken, muharip birlik personeli parantez içinde üsteğmen-albay ifadesi var. Bu birliklerde görev yapan astsubaylar-uzmanlar personelden sayılmıyor. 

 OYAK'ın hesaplarını denetleyen Sayıştay'ın başkan veya herhangi bir üyesinin, OYAK yönetim kurulunda olması, etik mi?
Türkiye Emekli Subaylar Derneği'nin kurduğu TESUD A.Ş.'nin OYAK ile ne gibi bir ticari ilişkisi var? Orta vadede OYAK'taki hakimiyetlerinin sona ereceğini düşünerek, bu kurumun bir takım gayri yasal yollarla içinin boşaltılıp TESUD'a aktarılacağı yönünde söylentiler var. Konu bağımsız müfettişler tarafından araştırılmalıdır.

MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK'A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/02/bakima-muhtaciz

 

22.GÜN 03.06.2012

 

Sağlıksız adalet

, sağlık memuru olarak görev yaparken de "adalet" istiyor. Nöbetten tazminata kadar olan ayrımcılığa isyan ediyor.

 

'nin her alanında hizmet veren ın sorunlarından en belirgini, sağlık hizmetlerinde yaşanıyor. Hastanelerde laborant, tekniker ve benzeri görevleri yapan "Sağlık memuru" astsubaylar, "Bizim sesimizi de duyun" diyor... Bu konuda yaşanan adaletsizliği, emekli sağlık astsubayı Rafet Aydoğan anlattı: 

* Bizler Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görevli "Sağlık memuru sstsubaylarıyız." Mezuniyet diplomalarımız, Sağlık Bakanlığı imzalı. "Tam Gün Yasası" olarak bilinen 5947 sayılı kanun, bizi yok saydı. 

Bu kanunla Sağlık Bakanlığı'na bağlı bütün kurum ve kuruluşlarda, döner sermayeden sağlık çalışanlarına, 'da ise hastane ve revirlerde görev yapan tabiplere "" verilmeye başlandı. 

Biz astsubaylar ise Sağlık Hizmetleri Tazminatı'ndan faydalanamıyoruz. TSK'da "Sağlık Hizmetleri Tazminatı", sadece tabip olana verilmektedir. Riskli, tehlikeli ve bir o kadar da zor koşullarda çalışmamıza rağmen bu tazminatı neden alamıyoruz? 

YİNE UNUTULMUŞUZ 
* Bu konudaki dilekçeler, "Kanunda yeri yok" diye geri çevrilmektedir. Askeri mahkemelere yapılan müracaatlara ise "Kanunun Anayasa'ya uygun çıktığı, ancak Türk Silahlı Kuvvetleri'nde çalışan sağlık astsubaylarının kanuna eklenmesinin unutulduğu, bunun da TBMM'nin işi olduğu" cevabı verilmiştir. 

Bunun üzerine, TBMM Sağlık Komisyonu, Milli Savunma Komisyonu ve Dilekçe Komisyonu'na başvurular yapılmış, ancak yine de bir sonuç alınamamıştır. 

Bilindiği üzere TSK'lerinde tazminatlar kanunla düzenlenmiş olup, risk grubuna göre erinden generaline kadar belli bir katsayı hesaplaması ile herkesi kapsadığı görülmektedir. 

Örneğin; Komando, paraşüt ve uçucu tazminatlarını o birlikte ve o görevi yapan bütün personel almaktadır. "Sağlık Hizmetleri Tazminatı" 2010'da çıkmasına rağmen, sadece "Tabip Subayları" kapsamıştır. 

Halbuki TSK'da verilen sağlık hizmetinde, 4 bine yakın sağlık astsubayı çalışmaktadır. "Sağlık Hizmeti Tazminatı"ndan faydalanmamız için ilgililerin ve yetkililerin hareket geçmesini bekliyoruz. 

ASTSUBAYLARDAN MESAJINIZ VAR 
* Yedek subay olarak askerlik yapanlar bile 30 yıllık bir astsubaydan rütbece kıdemlidir. Astsubayların tamamına yakını üniversite mezunudur. Ayrıca subaylar komutan olarak atanmakta ve ona göre tazminat almaktadır. 

* Ben Türk Silahlı Kuvvetleri askeri hastanede çalışan sağlık astsubayım. Devlette tüm doktor, ebe, hemşire gibi hizmet verenlerin aldığı döner sermaye ve nöbet ücretini, askeri hastanelerde sadece subaylar almaktadır. Biz astsubaylar da sadece bakıyoruz. Ama hala bizi duyan yok. 


MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

BAKIMA MUHTACIZ

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK'A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: 
http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/03/sagliksiz-adalet

 

23.GÜN 04.06.2012

 

İcabına bakın

Sağlık ı, ayda en az 15 gün "İcap nöbeti" tutmak zorunda... Bunun karşılığını alamayan cefakar kahramanlar, "Maalesef köle gibiyiz" diye isyan ediyor...

 

TSK'nın hastanelerinde, revirlerinde, hatta çatışmanın ortasında bile görev yapan sağlık ı, subaylar ve sivil memurlara tanınan haklardan faydalanamıyor. Onların en çok canını acıtan ise ayda en az 15 gün tuttukları "İcap nöbeti"... Çünkü bu görevin karşılığını alamıyorlar. Bu konudaki ayrımcılığı, emekli sağlık astsubayı Rafet Aydoğan anlattı: 
 Bizler, hastane ve revirlerde ayda en az 5 normal nöbet, 10 kez de"İcap nöbeti" tutmaktayız. Böylece bir ayın 15 gününü, iş yerinde geçirmekteyiz. Diğer birimlerdeki sivil ya da subay olan arkadaşlarımızın yerine, vekaleten bakmamız da görevlerimiz arasındadır. 
 Ancak, bizim gibi "İcap nöbeti" ya da kolluk nöbeti tutan arkadaşlarımız, bu görevin ücretini alırken, sağlık astsubayları,"avucunu yalıyor." Subay doktorlar da, "Performans ücreti" altında nöbet mesaisinden faydalanıyor. Bu ayrım sadece ve sadece biz"Sağlık Astsubayları" için yapılıyor. 

KITALARDA ZOR GÖREV 
 Kıtalara çıkan sağlık astsubayları, tam anlamıyla "joker" olarak görev yapmıyor. Tabur sıhhiye takımlarınının ve operasyonel timlerin vazgeçilmez sağlık mensubudur. Bu konu son derece önemlidir. 
 Çatışma sırasında birlikte görevli sağlık astsubayı, her an hazırlıklı olmak zorundadır. Örneğin, gece geç bir saatte, mayına basan personelin ilk yardımını yapabilecek bilgi donanımına sahiptir. Amaç yaralıyı hayatta tutmaksa, bu onların severek ve isteyerek yaptığı görevlerdendir. Yaralıya müdahale ederken şehit olan pek çok arkadaşımız vardır. 

SORUMLULUK VAR 
TSK'daki revir, dispanser ve hastanelerindeki yüz milyonlarca dolar değerindeki cihazların zimmetleri, sağlık astsubaylarının sırtındadır. Sağlık hizmetlerinde kullanılan tüm tıbbi malzemeler ile demirbaş cihaz alım yazışmalarını astsubaylar yapar. 
 Birinci derece kullanıcı değiliz ama, malzeme sarfiyatından biz sorumluyuz. Teknisyeni olduğumuz bölümde röntgen, laboratuvar, kan bankası, cerrahi teknisyeni, anestezi uzmanı gibi alanlarda hasta ve hasta yakınlarına sağlık hizmeti vermekteyiz. 

HAKLARIMIZI VERİN 
Sonuç olarak, biz sağlık astsubayları artık söz verilip oyalanmak istemiyoruz. Uzun yıllardır hak ettiğimiz değeri, maddi ve manevi olarak bekliyoruz. Sivil sağlık memurlarına ve subaylara tanınan haklardan faydalanmak istiyoruz. Bu durum nedeniyle 
bir hayli rahatsızlığımız var.


İCAP NÖBETİ NEDİR?
Branşında 
tek veya yetersiz sayıda olan sağlık çalışanları, "İcap nöbeti" tutmak zorundadır. Yani, her türlü acil durumdaki çağrıya, "İcabet" etmek durumundadır. Ancak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun Ek Madde 33'e göre; normal nöbet ücretinin yüzde 30'u tutarında "icap nöbet" ücreti ödenmesi gerekir.

ASTSUBAYLARDAN  MESAJINIZ VAR 
1-3 yıllık eksik hizmet için ömür boyu yüzde 30-40 oranında eksik maaş alınıyor. Bu düzeltilmeli. Taner ORTANÇ 
Tam teşekküllü hastaneden sağlam raporu alarak orduya giren personel, görev nedeniyle sağlıklarını kaybetmektedir. Bu personel, emsallerinin derece ve kademesine ulaşamadıkları için mağdur olmaktadır. Ekrem TAŞDEMİR

Mevlüt Yüksel

DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

SAĞLIKSIZ ADALET

BAKIMA MUHTACIZ

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK'A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/04/icabina-bakin

 

24.GÜN 05.06.2012

 

Zoraki emeklilik

Görev sırasında uzuv kaybına uğrayan , 'fikirleri sorulmadan' emekli ediliyor. Cefakar komutanlar, bu keyfiyetin kaldırılmasını istiyor.

 

İzmir' de görev yaparken bir kazada yüzü yandığı için 'şekil bozukluğu' nedeniyle emekli edilen astsubay , kendi yaşadıklarını anlatırken, 'malülen emekli' olmuş yüzlerce meslektaşının da hislerine tercüman oldu: 

 9 Mayıs 1991 tarihinde İzmir Narlıdere'de, İdari İşler Astsubayı olarak görev yapmaktaydım. 10-11 Mayıs'ta kısa dönem erlerin yemin töreni için hazırlıklar yapılıyordu. Görevim gereği ben de, yemekhaneyi kontrol ediyordum. 

 Kasası patlayıcı mühimmat yüklü bir araç, freni patladığı için yemekhaneye dalmış. 

 Çarpmanın yarattığı etki ile patlayıcılar infilak etmiş. Korkunç bir kaza meydana gelmiş. Kazada 2 kısa dönem er şehit olmuş. Ben ağır yaralı olarak ve birinci derece yanıklarla 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılmışım. 

 Patlama sırasında boynumdaki ipek fular yanıp yüzüme yapışmış. (Bu kazadan sonra askere ipek fular takmak yasaklandı.) Bu nedenle yüzüm, sağ gözüm, sağ kulağım ve sağ elimde birinci derece yanık vakası olmuş. 13 gün sonra beni Ankara 'ya sevketmişler. 

 4 yıl GATA'da tedavi oldum. Yüzümde ve vücudumda meydana gelen yaraların iyileştirilmesi için 6 ameliyat geçirdim. Ayaklarımdan alınan deriler, yüzüme ve kollarıma yamanarak estetik yapıldı. 

 Buraya kadar her şey normal gitti. Ancak, Ankara Tandoğan'daki Astsubay Orduevi'nde yaşadıklarım, beni çok üzdü. Şöyle ki, önce, eşim ve bana, yüzümün görünüşünden dolayı oda vermek istemediler. Sonra ısrar edince bekar ın kaldığı son katta bir yer verdiler. 

 Odada banyo ve tuvaletin olmadığını gördük. Duşlar basit bir perde ile ayrılmıştı ve 4-5 tane yan yana idi. Kabul etmek istemedim. Orduevi müdürü, bana daha iyi bir yer vermek yerine, "Sakın bu halde yemekhaneye girme. Oradakilerin senden midesi bulanır" dedi. Hırsımdan ağladım. 

 İzmir'de bir gün polisler beni, maskeli olduğum için terörist sanıp az daha vuruyordu. Karakoldaki polisin, "Bu halde sokaklarda gezme. Çocuklar da senden korkar" demesi beni psikolojik olarak yıktı. 

 Tedavim yapıldıktan sonra, 'şekil bozukluğundan' dolayı emekliye sevk edildim. Bu emeklilik kararı, doktorların raporlarına göre verildi. Benim fikrim kesinlikle sorulmadı. Eğer bana sorulmuş olsaydı, ben 'geri hizmeti' kabul edecektim.'da daha uzun yıllar boyunca çalışacaktım. 

MESAJINIZ VAR
* Genelkurmay'ın açıklamasında, yüksek lisans yapan astsubaylara, subaylardaki gibi erken terfi verildiği söyleniyor. Yüksek lisans yapan her subaya verilen erken terfi, 1-2 senedir kontenjan ile sınırlandırıldı. Her subay erken terfisini zaten aldı. İş astsubaylara gelince kontenjan kondu. Bünyamin Özgüneş 

* Jandarma astsubayların atamaları da, diğer kuvvet komutanlıklarındaki gibi nokta atama olarak yapılsa da, biz de her sene il içerisinde atama görmesek. Bir de atamalarda tercih yaptırıyorlar. Ancak tercih dışına atama yapıyorlar. Lütfen bu konuyu da gündeme getirin. 

MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

İCABINA BAKIN

SAĞLIKSIZ ADALET

BAKIMA MUHTACIZ

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK'A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/05/zoraki-emeklilik

 

25.GÜN 06.06.2012

 

Tazminat isyanı

'taki ayrımcılık, 'emeklilikte' de devam ediyor. Özellikle 'Görev malulü' emeklisia, tazminat ödenmiyor...

 

'nın cefakar komutanları, kendilerine yardım için kurulan'tan, yeterince destek alamadıklarını belirtiyor. Emekli olanlar ise "Tazminat" yüzünden kuruma isyan ediyor. Yüzü yandığı için "Şekil bozukluğu" nedeniyle emekli edilen astsubay  da mağdur edilen askerlerden biri. Sarı, yaşadıklarını şöyle anlattı: OYAK, "" olmama rağmen bana "tazminat" ödemedi. Oysa OYAK'la ilgili tanıtımlarda, "Vazife Malulü Tazminatı"nın kimlere ödendiği şöyle yer almıştı: 

* Kaza geçiren personel, albay rütbesinden düşükse, albay maaşının 20 katı tutarında tazminat alır. Albay ve daha yüksek rütbedekiler için de, aldığı maaşın 20 katı tutarında tazminat almayı hak ederler. 

* Ancak bu sadece açıklamalarda böyle. Ben tazminat almak için başvuruda bulundum. Bana "Sizin raporunuzda 'Fikren görev yapar, bedenen yapamaz' ibaresi yok. Bu durumda siz dışarıda görev yapabilirsiniz" denildi. Bunun üzerine bende bu raporla GATA'ya gittim. OYAK'ın bana söylediğini hocalara ilettim. 

* Onlar da bana 'Sen dışarıda görev yapabilirsin' dediler. Derdimi hiç kimseye anlatamadım. Sonuçta, OYAK'tan "Vazife Malulü" tazminatını almadım. Bana sadece birikmiş olan paramı verdiler. 

'LOJMANI BOŞALT' DEDİLER 
* Beni derinden yaralayan bir olay da, lojmandan yaka paça atılmam oldu. TSK'da görev yapamaz yazısı kışlaya geldiğinde, oturduğum lojmanı 15 gün içinde boşaltmam istendi. Mecburen 3 aylığına akrabalarımın yanına taşındım. 

* Perdeleri tamamen kapalı bir evde tam 4 yıl yalnız yaşadım. Yıllarca aynalara küstüm. Şimdi psikolog desteği alıyorum. 

* Biz görevde olan devre arkadaşlarımızla birlikte maaş ilerlemesi yapamadık. Her geçen gün maaşlarımız da eridi. Geçmişe dönerek haklarımızın verilmesini ve görevdeki devrelerimiz gibi derece ve kademe ilerlemesi yapılmasını istiyoruz. Kısaca bizler TSK'ya mutlu ve sevgiyle girdik. Mutlu ve sevgiyle de ayrılmak istiyoruz. Ama yine de 'Devletimiz için canımız ve kanımız feda olsun' diyoruz. 

MESAJINIZ VAR
* 1984 mezunu Deniz Astsubayım. 1987 yılında Crohn hastalığından ameliyat oldum ve bağırsağım alındı. 1996 yılında "Adi Malül" olarak emekli oldum. O zamandan beri tedavim bitmedi. 970 TL'lik emekli maaşıyla ve hastalıkla nasıl geçinebilirim? Avni ÖRGÜÇ 

1991'de Şırnak'ta görevliyken silahlı çatışmada yaralandım. "Vazife malülü" olarak emekliye sevk edildim. Sosyal hiçbir haktan yararlanamıyorum. Başbakanımız bu konularla ilgili bir yasadan bahsetti. Şimdi bu yasayı dört gözle bekliyorum.Orhan SÖNMEZ 

MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

ZORAKİ EMEKLİLİK

İCABINA BAKIN

SAĞLIKSIZ ADALET

BAKIMA MUHTACIZ

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK'A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/06/tazminat-isyani

 

26.GÜN 07.06.2012 PERŞEMBE

 

Zorla hizmet

Subay ve , 15 yıl mecburi hizmete tabi tutuluyor... Görevliler 'Bu iş bana göre değil' diyemiyor. Firar edenlerin ise hayatı kararıyor.

 

'da 28 yıl teknisyen olarak kademe komutanı olarak görev yapan ve Ordonat Kıdemli Başçavuş olarak emekli olan ın mecburi hizmeti ile ilgili sorunlarını TAKVİM'e anlattı: 

 TSK Personel Kanunu'nda, "Subay ve astsubaylar, atandıkları tarihten itibaren fiilen 15 yıl hizmet etmedikçe istifa edemezler" hükmüne haizdir. Peki görevin koşullarını beğenmeyenlerin 15 yıl mecburi hizmete tabi tutulması, insani değerler açısından normal karşılanabilir mi? 

YASAYA AYKIRI 
 'nin 23 Maddesi 1. fıkrasında yer alan "Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda bulunma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır" hükmünü içermektedir. Yine T.C. Anayasası'nın "Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti" başlıklı 48. maddesindeki "Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir" hükümlerine rağmen, astsubayların 15 yıllık mecburi hizmet nedeniyle ordudan ayrılmaları mümkün değildir. 

FİRAR SORUNU 
 Ordudan ayrılmak için tek çıkar yol firar etmektir. Firar askeri ceza kanunu gereğince suçtur, ayrıca toplumun değer yargılarına göre de tasvip edilmeyen bir davranıştır. 

 Görevden ayrılanlar "firar suçunu" işledikleri zaman, askeri savcılıklar tarafından derhal soruşturma açılır, şahsın her görüldüğü yerde yakalanması için karar çıkarılır. Tabii bu durumda firar eden için çok zor bir yaşam başlamış olacaktır. Bu kişi düzenli ve sigortaya tabii bir işte asla çalışamaz. Kendine ait bir işyeri açamaz.

 Firar eden kişi eğer yakalanır veya kendiliğinden teslim olursa, derhal göreve iade edilmekte, hüküm tesis edilinceye kadar da zorla çalıştırılmaktadır. 

HAPİS YOLU 
 Ordu ile ilişiği kesilenler için tecil edilmeyen hapis cezaları mutlaka olmaktadır. Böylece Anayasa ve Uluslararası sözleşmelere aykırı mecburi hizmet, kişilerin hayatını karartmaktadır. 15 yıl mecburi hizmet, Avrupa İnsan Hakları Kanunları'na ve Anayasamız'a aykırı bir uygulama olarak düşünülebilir. 


ASTSUBAYLARDAN MESAJINIZ VAR
 Mesleğimiz çok zor ve riskli. Ancak, her şeyin bir karşılığı var. Bizler mesleğimizin ağır şartlarından değil bunların karşılığını alamadığımızdan şikayet ediyoruz. 

 Astsubaylar olarak, lüks devlet dairelerinden çıkmayan düz memurlar kadar bile gelirimiz yok. Bizler kimseden ayrıcalık beklemiyoruz. Sadece normal memura, kamu işçisine verilen hakları istiyoruz. 

 Genelkurmay bizleri oyalıyor, kandırıyor. Normal memurun 70-80 sene önce hiç uğraşmadan kendiliğinden aldığı hakları, bizlere 80 sene sonra ekstra büyük bir hakmış gibi veriyor, basına pompalıyor, bizleri oyalıyor maalesef. 

 Maddi durumumuz, bırakın subayları, memurlardan bile geride kaldı. Biz tam 15 yıldır beş kuruş ek zam almadık. 


MEVLÜT YÜKSEL


DiĞER ASTSUBAY HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN

TAZMİNAT İSYANI

ZORAKİ EMEKLİLİK

İCABINA BAKIN

SAĞLIKSIZ ADALET

BAKIMA MUHTACIZ

GAZİLERİN FERYADI

LİSANS İSTİYORUZ

NEMA İSYANI

OYAK'A NEDEN ALINMIYORUZ?

HASTA RÜTBEN NE?

28 ŞUBAT KABUSU

DEVRİMLE DEVRİLDİK!

İNTİBAK İSTİYORUZ

12 EYLÜL EN ÇOK ASTSUBAYLARI VURDU

ASTSUBAYLAR DERT KÜPÜ

NE MESAİ VAR NE MAAŞ ADALETİ

TAKVİM YAZDI TSK SÖZ VERDİ

TSK'DAN ASTSUBAYLARA MÜJDE!

ASTSUBAY HAREKATI

KAYNAK: http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/06/07/zorla-hizmet

 

 

 


         

 

 

 

 

 

 

umur-talu

Bugün düşünecek, yazacak bir dolu ciddi konu var mutlaka.

Ya da daha önemsiz ama popüler olabilir. Süper finaller vesaire.

Belki kendini filan anlatabilirsin; gezdiğini, yediğini, şahsi derdini.

Esasen, bir borç olarak şunu yazacaktım, yarına bıraktım:

1 Mayıs 1977!

Bunu, Halil Berktay’ın tarihçiden ziyade “ancı” çıkışına kızmaktan ziyade…

O tarihi gün, insanlar üst üste yığılırken, Kazancı başında, sonra Beyaz Renault” ateşine tanık biri olarak, o insanlara bir borç diye yazacaktım.

Bir de tam da o günlerde omuz omuza arkadaşım Ümit Kıvanç’ın, Taraf’ta yazılarını keserkenki tavrına, ama esas o günlerimize bir saygıyla yapacaktım.

Yarın yazarım, dedim.

Şimdi, küçük bir operasyon arifesinde olmanın duygusallığıyla belki; bir süredir “Bu kadarına PES diyen” 170 bin insana dair yazılar, tehditler, yok öyle şey mırıldanmaları, ama en çok, iç kafeslerini kıranlara saygıyla sadece bir mektup koyacağım.

Deyin ki, bir gazeteciye bir ödül!

Minik sütkızlar başta; çocuklukları, gençlikleri, hayatları hep sıkışmış, ezilmiş, hoyratça hırpalanmış, yok edilmiş herkesi anarak!

Astına, altına özlük hakkı diye, onların da kendi altındakini yargısız cezalandırması, rahatça ezmesi için yetki vaat etmekle övünen “kastlar”a öfkeyle…

AİHM’in, “İnsan haklarına, (adil) yargılanma hakkına aykırıdır” diye Türkiye’yi mahkûm ettiği yargısız infazlarını; ödül diye altlarına bulaştırmak isteyenlere inat!

Tepeden tırnağa, insanı insanlıktan, hukuku haktan, özgürlüğü yürekten koparmak isteyen herkese inat.

Küçücük çocukların teslim edildiği hayatları; “Bun sen seçtin” diye kürek mahkumiyetine, köleliğe, koşulsuz itaat ve ebedi sessizliğe çevirenlerin alayına inat!

Bir kelimene bir şey olur diye, on binlerce kelime desteğiyle yanınıza koşuverenlere selam ve teşekkürle!

***

Sayın Talu; Genelkurmay, ‘Bu statülere talep, kişilerin kendi tercihidir’ demiş ama 13 yaşımdaydım anlamadım! Anladığımda ise, 15 yıl çalışacaksın dediler.

4 yaşımdayken ölen Astsubay babam yaşasaydı statükoculuğu anlatırdı belki; genç yaşta 3 çocukla dul kalan ortaokul mezunu annemin ise tek isteği, maaşa bağlanıp yıllardır çektiği sıkıntıldan kurtulmaktı.

Maddi imkansızlıktaki ailemi ikna edip askeri okuldan tazminatı bile göze alıp ayrılmak istemenin tek çaresi üniversite sınavına girmekti, ama yasaktı.

17 yaşında kaza-i rüşt kararıyla astsubay olabildim. 18’e gelip rüştüme erdiğimde 1 yıllık astsubaydım; 15 yıl mecburi hizmete mahkum edildiğimi anladım. Yıllarca baskıcı ve haksız zihniyete karşı dik durayım dedim, sağlığımdan oldum.

Cezam bitince ayrılırım dedim, çoluk çocuğuma bencillik etmek istemedim, yaş ilerlemiş ne iş yapabilirim. 20’inci yıldayım, yaş kanunundan etkilenmesem emekli olacaktım, oradan da darbe yedik.

Son zamanlarda astsubayların birlikteliği, haksızlıkların haykırılması, meslek hayatımda hiç yaşamadığım mutluluğu getirdi. Ölüm yatağındaki bir insanın, çektiği sıkıntılardan kurtulacağını düşünmesi gibi bir hissiyat var içimde.

Bu oluşumun sonunun ne olacağını düşünmeden deli gibi destekliyorum. Beni mutlu eden, insanların gerçekleri duyuyor olması. Çevremdekiler problemi hep bende bildi. Artık gördüler, gördükleri ise yaşadıklarımın binde biri.

Dik duruşunuz, çabalarınız için binlerce kere teşekkür ederiz. Bu insanların kalbine bir kere girdiniz, bundan sonra çıkmanız imkânsız. Yasaklamalar ise sizi kalbimizin derinliklerine iteklemekten başka bir şey yapmaz. Tüm kalbimle saygılarımı sunuyorum.

Şike mike yok!

Federasyon mederasyon, hukuk mukuktan da hızlı mızlı davranarak süper müper ligimiz migimiz için futbolumuzu mutbolumuzu aydınlığa maydınlığa çıkartacak harika marika bir karar marar verdi.

Profosyonel mrofesyonel futbol mutbol disiplin misiplin kurulu murulu dedi ki:

Şike mike yok!

Sadece teşebbüs meşebbüs var!

O yüzden sadece birkaç müteşebbis müteşebbis ceza meza aldı!

Ceza meza da faaliyetlerden maaliyetlerden şu kadar mu kadar zaman men mendir!

Şimdi bu kadar kulüp mulüp bu kadar insan minsan, bu kadar taraftar maraftar birbirine girdi.

Bu kadar kişi içeride miçeride, hapiste mapiste kaldı.

İşte budur:

Tertemiz mertemiz Türk futbolunda mutbolunda hiçbir mok yoktur!

Top mop yuvarlak muvarlak…

Kafalar mafalar kıyaktır!

Ey ahali mahali…

Siz birbirinizi yeyin meyin…

Ey siporcu miporcu…

Birbirinize ırkçılık mırkçılık edin; bir ötekinize hain tekme mekme sallayın.

Şike mike yoktur…

Esasen…

Futbol mutbol da yoktur!

Siz de yoksunuz moksunuz…

Hepiniz hayal meyalsiniz!

 

Not mot: Dayanamayıp sadece Habertürk internet sitesine eklenmiş yazı mazıdır!


BİR NOT DA BİZDEN

Adalet, eşitlik ve insan onuruna saygısından tüm ezilenler gibi biz assubaylara da destek ve umut veren; haksızlıklara sessiz kalmanın haksızlık kadar suç olduğunun bilincini aşılayan cesur yürek Sn.Talu senin yazılarının erişimini engellemeye çalışsınlar yazıların evimizin duvarında, gönlümüzün en mutena yerinde sen bizlerin kalbinde abideleşen cesur yüreksin iyi ki varsın seni seviyoruz .

E.ASB.GÜÇBİRLİĞİ PLATFORMU ÜYELERİ

KAYNAK: Habertürk

Genelkurmay Başkanı Org. Özel’e özel mesaj


Tevfik DİKER
Rotahaber
Ordunun olmazsa olmazı disiplinin tarifinde “astın ve üstün hukukuna riayet” ilkesi olmasına rağmen "ne yazık ki!" yasalardaki yetkileri aşan, keyfi davranan, astlarını duygusuz birer eşya gözü ile gören kimi üst ve komutanlar intiharlara, cinnetlere neden olmakta,
Haberi Yazdır Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
31.03.2012 09:08  Normal Yazı Boyutu Orta Yazı Boyutu Büyük Yazı Boyutu

 


“Askerlikte rütbe, hiyerarşik bir zincirdir.

Rütbe, görevlerin ifasında kolaylık sağlamak için ihdas edilmesine rağmen bunu hezeyanlarına, kişisel hırslarına kullanan adeta'küçük dağları ben yarattım ben olmazsam TSK olmaz, ben ağayım sen marabasın' düşüncesinde olan, özetle padişah olunca önce babasını asan zihniyetteki bazı zavallıların varlığını hepimiz biliyoruz!

Bu haddini bilmezler rütbeleri ile her türlü taşkınlığı, hukuksuzluğu, hazımsızlığı, terbiyesizliği yapabileceklerini sanıyorlar.

Bunun neticesinde birçok kişinin moral motivasyonu bozularak, hizmet verimliliği düşüyor.

Bu olumsuzluklar sosyal yaşama etki ediyor.

Hatta intiharlara ve cinnete kadar ulaşabiliyor.

Tüm bunları niçin yazıyorum?

Sivil iş hayatında MOBBİNG denilen “Bir grup insanın bir kimseye ve başka bir gruba sosyal kabadayılık olarak değerlendirilen ruhsal taciz veya psikolojik terör estirmesi" tüm dünyanın gündeminde suç olarak değerlendirilirken, daha ağır olanlar orduda yaşanıyor ve kimsenin kılı kıpırdamıyor!

Bu insanlık suçunu hiç kimse “Disiplin” kılıfına sokmaya haklı göstermeye çalışmamalıdır.

Ordunun olmazsa olmazı disiplinin tarifinde “astın ve üstün hukukuna riayet” ilkesi olmasına rağmen "ne yazık ki!" yasalardaki yetkileri aşan, keyfi davranan, astlarını duygusuz birer eşya gözü ile gören kimi üst ve komutanlar intiharlara, cinnetlere neden olmakta, hiç bir değerin geri getiremeyeceği canlar kara toprağa teslim edilmekte, eşler dul, evlatlar öksüz, ana babalar evlatsız kalmakta, ayrılıkları yüreklerimizde bir kor olarak dağlamaktadır.

Adana’da 22 yaşında bir genç astsubayındenetlemede görevi bilgi ve tecrübesini astlarına aktarmak olan ve bunun için bir öğretmenden üç misli fazla maaş alan öğretmen albayın hakareti sonucu intihar etmesiüzerine yapılan soruşturma ne yazık ki bizlerle paylaşılmadı.

Çünkü, giden gittiği, ateş düştüğü yeri yaktığı ile kaldı.

Herkes insanca davranışı hak etmektedir.

Suç varsa ancak yasada belirtilen cezanın hakim tarafından verilmesini, kimsenin hak etmediği davranışı, sözleri duyarak geleceğini, mecburiyetini, baskıları düşünerek "lanet ederek!" kabullenmesini bekleyemezsiniz.

Serkan astsubayın intiharı unutulmadan nice intiharlar ve cinnetler yaşandı.

Bir yazımda;

Sayın Genelkurmay Başkanımdan istirham ediyorum, bu intihar orduda ne ilktir ne de son olacaktır.

Kendisinde astlarına hakaret etme hakkını görenler için uyarı ve yasal işlemleri yaptırınız. Kurmaylarınıza bu konuda tezler hazırlamalarını emredin; askerliğin olmazsa olmaz kuralı disiplinden taviz vermeden ama astın ve üstün hukukuna riayet ederek insani duyguların ön plana çıkmasını sağlayacak tedbirler alınmasını, psikolojik travmaların önlenmesini ve acıların tekrar yaşanmamasını sağlayınız diye yazmıştım;

Ama ne yazık ki intiharlar devam ediyor.

Bir insan tırnağını biraz derin kesse canı yanar.

Peki bir insan canına nasıl kıyar?

Bir hafta önce İstanbul’da arkadaşları tarafından hayat dolu neşeli olarak tanımlanan Asb. Abdullah AKÇA canına kıydı.

NEDEN?

Bunun yanıtını Genelkurmay ve kuvvet komutanları bulup, gereğini yapmalıdır.

Size bir olay daha aktaracağım;

Edirne’de Bülent Özyurt isimli sivil giyimli bir binbaşı "yasalara aykırı olmasına rağmen" sakallı bir sivil misafirini Söğütlük Gazinosuna getirmiş.

Kimlik soran ve sakalla tesislere girmenin yasak olduğunu belirten erlerin ikazını küfürle karşılayıp nizamiyeden girmiştir.

Nöbetçi astsubayın uyarılması üzerine durum nöbetçi astsubay tarafından sosyal tesisler amirine bildirilmiş sosyal tesisler amiri kibar bir şekilde kendisini uyarınca  uyarıya tehditlerle yanıt vermiş, amirin üzerine yürümüş, yumruk atmaya teşebbüs ederek küfretmiştir.

Misafirin gidelim uyarısı üzerine "
şimdi gidiyorum.

Tekrar geleceğim ve size soracağım.

Ben binbaşıyım, bunu unutmayın" diyerek tehditlerini sürdürmüş.

Olay Tugay Nöbetçi Amirine ve Nöbetçi Amiri tarafından da merkez komutanlığına bildirilmiştir.

Bu kişi tekrar saat 23.30 sularında gelerek bu kez nöbetçi astsubayına “Bu millet, bu devlet bizim.

Astsubayların değil!

Bana kimlik soramazsınız.

Misafirime karışamazsınız.

Siz kimsiniz?

Ben binbaşıyım.

Size bunun hesabını soracağım.

Bunu  unutma!" diyerek tehditler savurmuş.

Merkez Komutanlığı ekibini görünce ayrılmış, ormanlık alana doğru gitmiş. Oradan el kol hareketleri ile tehditlerini sürdürmüş.

Ardından gece yarısına kadar müteaddit kere telefonlarla astsubayları tehdit etmeye devam ederek, onların ev adreslerini öğrenmeye çalışmıştır.

Siz şimdi bu görevlilerin psikolojilerini düşünebilir misiniz?

Kendinizi onların yerine koyar mısınız?

Peki bu görevliler İç Hizmet Yasası'na göre karakol ve karakol nöbetçisi sıfatı ile yasanın verdiği yetkiye dayanarak bu kişiyi yakalama yetkilerini kullanmış olsalardı "aferin, görevinizi yaptınız" diye tebrik mi edileceklerdi, yoksa başlarına bela mı alacaklardı?

Bunu yapan binbaşı değil de bir astsubay olsaydı muhtemelen şu an cezaevinde olurdu.

Peki, bu kendini bilmez, rütbesinin sorumluluğunu taşımaktan aciz bu kişinin davranışlarına ne işlem yapılmıştır?

Bunun yanıtını bekliyor ve bu tür davranışların son bulmasını umuyoruz.

Takipçisiyiz!...”

***

Yukarıdaki yazı http://www.emekliassubaylar.org’da Ersen Gürpınar imzalı” Kendini padişah sananlar!” başlıklı bir yazıdır.

Bu yazıya dikkatimi çekmeme sebep olan Osman Ada’ya teşekkürler.

Çünkü yazıdaki iddialar çok önemli.

İddialar TSK ve dolayısıyla milli güvenliğimizle yakından ilgili.

TSK’da bu gibi sorunlar vakit kaybetmeden hemen çözüme kavuşmalıdır.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve Kuvvet Komutanları bu gibi sorunların çözümü için özel projeler devreye sokmalıdırlar.
Kabul ederse bu yazım Genelkurmay Başkanı Org. Özel’e bir özel mesajdır.

TSK’daki astsubay intiharlarının sebepleri araştırılmalıdır.

Genelkurmay Başkanı olduğu günden bu yana kısa zamanda her gün bir yeni uygulamayla gönüllerde taht kuran Org. Özel’in bu sorunun da üstesinden geleceğine dair olan güvenim sonsuzdur.

***

Bülent Özyurt Binbaşıya “Mahkeme kadıya mülk değil.” Atasözünü ve CHAMFORD’un “İnsancıl olmayan, haklı olamaz.” Veciz sözünü hatırlatırım.

 

Tevfik DİKER / Rotahaber
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ