Yaşadıklarımızı görmekten. Tükendim. USANDIM. Assubay camiasına AYIRIMSIZ denilen TSK da yapılan HAKSIZLIKLARA -HUKUKSUZLUKLARA-AYIRIMA-ÖTEKİLEŞTİRMELERE hayret ediyor, personel arasında oluşan AYRIŞMAYI üzüntüyle izliyorum.

Genelkurmay Bşk nın yapmak isteyip de istediklerini yapamamasının SEBEBİ TSK nın KAST sistemidir.

Hayret etmemin "BİRİNCİ" NEDENİ TSK piramidinin EN ÜST kademesinde bulunan ve TSK nın KOMUTANI olan GENKUR BŞK .nı tarafından defalarca hem ASSUBAY camiasına, hem de YAZILI ve GÖRSEL basına bugüne kadar yapılamayan "ASSUBAY DEVRİMLERİNİ" yapacağını bizzat açıklamasına rağmen, aradan YILLAR geçtiği halde ASSUBAY DEVRİMLERİNİN yapılmasını bırakın, ASSUBAYLARIN SORUNLARININ KARTOPU haline gelerek her geçen yıl BÜYÜYEREK arttığını görüyoruz. Bir GENELKURMAY BAŞKANI yapacağım dediğini YAPMIYOR veya YAPAMIYOR ise TSK da kendisinden daha üst rütbede, makamda biri veya birileri mi var ki SÖZÜ (EMRİ) geçmiyor, SÖZÜNÜ ( EMRİNİ ) geçiremiyor, YAPMAK istediklerini YAPMIYOR, YAPAMIYOR.

KAST sistemi de, TSK da PERSONEL arasında ONARILMAZ SORUNLAR ve UÇURUMLAR yaratarak PERSONEL ARASINDA GÜVENSİZLİĞE SEBEP OLMAKTADIR. KAST sistemi GÜVENSİZ ve DAYANIŞMASIZ bir ortam YARATMASINA rağmen VAZGEÇİLEMEZ bir ŞART MIDIR Kİ TSK.ya ZARAR verdiği halde hala SÜRDÜRÜLMEKTEDİR?

TSK da ki HİYERARŞİK sistem VAZGEÇİLEMEZ olabilir, buna AKLI SELİM kimse İTİRAZ etmez, edemez. TSK da ASTLIK - ÜSTLÜK hukuku kesinlikle uygulanmalıdır. Ama bu UYGULAMA TEK TARAFLI UYGULANMAMALIDIR. Üstün HUKUKU Gözlendiği gibi ASTIN HUKUKU DA GÖZLEMLENMELİ ve bu HUSUS yasalarla TEMİNAT altına alınmalı, KİŞİLERİN TAKDİRİNE bırakılmamalıdır.

Bugün TSK da ki UYGULAMADA HİYERARŞİK sistem ile KAST sistemi birbirine KARIŞTIRILARAK sadece ÜSTÜN hukukunun korunduğu, ASTIN hukukunun hiç DİKKATE alınmayarak büyük SORUNLARIN yaşanmasına SEBEP olduğu GÖZLERDEN kaçmaktadır. Bu UYGULAMALARLA TSK da HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ değil, TAMAMEN ÜSTÜNLERİN HUKUKU GEÇERLİ OLMAKTA ve UYGULANMAKTADIR.

Bu uygulamalar nedeniyle TSK da PERSONEL arasındaki DAYANIŞMA ve GÜVEN ortamı her geçen gün azalmakta, AST personel için "GÜVENLİ ve HUZURLU" çalışma ortamı YOK olmaktadır. Assubaylar TSK da ki HİYERARŞİK SİSTEME değil, yapılan HAKSIZLIK, HUKUKSUZLUK-AYIRIM ve ÖTEKİLEŞTİRME uygulamaları ile PERSONEL arasında oluşan UÇURUMLARA, her geçen gün daha çok NETLEŞEN ve BÜYÜYEN "GÜVENLİ" çalışma ortamının YOK olmasına İTİRAZ etmektedirler.

Assubayların KİMSENİN ne MAAŞINDA, ne RÜTBESİNDE, nede MAKAMINDA gözü YOKTUR. Assubaylar uzun yıllara DAYANAN ve TSK da ki BİRLİK ve DİRLİĞİ bozan AYIRIM, HAKSIZLIK, HUKUKSUZLUK ve ÖTEKİLEŞTİRMELERİN SON bulmasını istemektedirler. Bu yapılmadığı takdirde Assubaylar "GÜVENLİ" çalışma ortamı olmadığından TSK da ASSUBAY kadrolarının kaldırılmasına da RAZIDIRLAR.

Beni en çok hayrete düşüren "İKİNCİ" neden ise Assubay camiasının YILLARDIR yaşamış olduğu tüm bu HAKSIZLIK-HUKUKSUZLUK-AYIRIM ve ÖTEKİLEŞTİRMELER karşısında hala BİR araya GELEMEMELERİ, TEK YUMRUK ve TEK SES haline gelerek HAKLARINI etkili bir şekilde ARAYAMAMALARI, aksine araya SOKULAN NİFAK tohumlarıyla parçalanmalarıdır.

Assubay CAMİASININ bugün içinde bulunduğu durum YILLARDIR HAKLARIMIZIN verilmesini KASITLI olarak ENGELLEYENLERİN "TAM OLARAK İSTEDİĞİ ve ARADIĞI" bir ortamdır. Yıllar önce NETEKİME sorulan SORUDA verdiği cevap ÇOK ilginç olduğu kadar DÜŞÜNDÜRÜCÜ ve MANİDARDIR.

  • SORU; EN ÇOK NEDEN KORKAR veya ÇEKİNİRSİNİZ?
  • CEVAP; HİÇ bir şeyden KORKMAM ve ÇEKİNMEM ama ASSUBAYLARIN BİR ARAYA GELEREK OLUŞTURACAKLARI GÜÇ BENİ KORKUTMAKTADIR. Ancak BİZLER onları ÖYLE bir EĞİTTİK Kİ, "BİR ARAYA" gelmeleri MÜMKÜN görünmediğinden KORKACAK ve ÇEKİNECEK bir şeyimiz YOKTUR

demiştir. İşte her şey bu CEVABIN içinde GİZLİDİR. Bizler BİLİNÇLİ, MANTIKLI olarak bir araya GELMEZ, GELEMEZSEK BUGÜNE KADAR OLDUĞU GİBİ, BUNDAN SONRA DA HAK HUKUK diye daha çok YAZAR-ÇİZER, SORUNLARIMIZIN SEBEBİ OLANLARLA DEĞİL, KENDİ ARAMIZDA MÜCADELEMİZİ sürdürmeye devam ederiz.

Bugüne kadar YAŞADIKLARIMIZI UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM.

Eğer GENKUR istese idi bugüne kadar VERİLMEYEN ASSUBAY HAKKI kalır mıydı? Bizim karşımızda ki İLK ve TEK ENGEL GENKUR BŞK lığıdır. ASSUBAYLARIN haklarını VERDİRTMEMEK için SİYASİLERİ DE kendi AMAÇLARINA ALET etmekte, TOPU kendi kalesinden UZAKLAŞTIRMAYA çalışmaktadır. Genkurun bugüne kadar YAPTIĞI hep budur.

Assubayların artık yapacakları TEK şey ÖN ŞARTSIZ, ÖNYARGISIZ, hiç bir NEDEN göstermeden BİR ARAYA GELMEK, TEK SES, TEK VÜCUT olmaktır. Eğer bunu bu defa da BAŞARAMAZSAK HAKLARIMIZI almak için verdiğimiz mücadelede karşımızda ki DUVAR her geçen gün daha da YÜKSELECEK, SORUNLARIMIZ daha da BÜYÜYECEKTİR.

UNUTMAYALIM, ASSUBAY SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE TEK ÇARE VE ÇÖZÜM ASSUBAYIN KENDİSİDİR.

657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNU, Madde 64: Sürekli görevle atanan memurlardan kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde bulunanlara, bu yörelerde fiilen çalışmak suretiyle geçirilen her iki yıl için bir kademe ilerlemesi daha verilir. Yıllık izinde geçirilen süreler fiilen çalışılmış sayılır. Son sekiz yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara, aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanır. Bu maddede belirtilen şartları haiz her sınıf ve derecedeki memurlar, hak kazandıkları tarihten geçerli olmak üzere ve başkaca bir işleme gerek kalmaksızın bir ileri kademeye ilerlemiş sayılırlar.

Çok ağır şartlarda görev yapan, hiç disiplin cezası almayan ve üçer yıldan iki sefer veya ikişer yıldan üç sefer olmak üzere 6 yıl kalkınmada öncelikli yörelerde görev yapan Astsubay Meslek Yüksekokulu mezunu astsubaylar, 9. derecenin 1. kademesinden göreve başlamakta ve 24 yıl sonra 1. dereceye yükselebilmektedirler.

Kalkınmada öncelikli yörelerde 6 yıl görev yapan ve hiç disiplin cezası almayan Meslek Yüksekokulu mezunu sivil memurlar ise 19 yılda 1. dereceye yükselebilmektedir.

Giderilmesi talebiyle bu mağduriyetimizi, Sayın Başkanımıza ve Sayın Genelkurmay başkanımıza sunuyorum.

Saygıdeğer Meslektaşlarımız

Öncelikle Genelkurmay Başkanı'mız dahil tüm Kuvvet Komutanları'mıza yeni görevlerinin hayırlı olmasını diliyoruz. Bizlere uygulanan sosyal, ekonomik ve insanî haksızlıkları 'sağır sultan duymuş olsa da' dile getirmek, sorunlarımızın çözümünü bir kez daha hatırlatmak için hazırladığımız AÇIK MEKTUP'u ülkemizin içinde bulunduğu hassas dönem nedeniyle bu güne erteledik.

Biz, imtiyaz talep etmiyoruz! Bu orduya ve ülkemize sadakatimizi terimiz, kanımız ve canımızla kanıtladık. Adalet sağlanıncaya kadar yasal mücadelemiz devam edecektir.

Bir dakikanızı ayırarak yasal taleplerimizi ve bu konudaki düşüncelerimizi adınız, sınıf ve rütbenizi ve TC numaranıza yazıp gönder tuşuna basarak Genelkurmay Başkanlığı ve 4 Kuvvet Komutanlığı'na gönderilmesini sağlayabileceksiniz. Katkılarınız için şimdiden teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Kampanyaya katılım kararlılığımızın ifadesidir. Huzur ve adalet dolu günler diliyoruz.

SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ

Sayın Genelkurmay Başkanım ve Kuvvet Komutanlarım,

Sizlere bu mektubumu göreve ilk başladığınız günlerde göndermeyi planlamıştık. Ancak, ülkemizin içinde bulunduğu hassas dönemde bunu ertelemek zorunda kaldık! Yeni rütbeleriniz ve görevleriniz size ve ülkemize hayırlı olsun.

Türk Silahlı Kuvvetleri sancılı bir coğrafyada, tarihe ibret notu düşülecek zor bir süreçten geçiyor, geçmektedir.

Maalesef, geriye dönüp baktığımızda son on yıl içinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tüm unsurları açısından yakın tarihe ibret, esef ve acı dolu notlar düşülmüştür.

Gözünü değil, canını budaktan, kurşundan esirgemeyen TSK mensupları, düzmece iddianamelerle, terör örgütü üyelerinin gizli tanıklığı ile Genelkurmay Başkanlığı yapmış komutanlar dâhil olmak üzere hapislerde süründürülmüştür. Ne yazık ki, Türk Siyaseti kendi ordusunun linç edilmesine seyirci kalmıştır!

Ancak, Türk Silahlı Kuvvetleri içeriden gördüğü, beklemediği, alışkın olmadığı bu kahpe saldırıları da tüm mensupları ile birlik içinde göğüslemiştir. Ata’sına, O'nun ilkelerine, bağlı çağdaş Türk Ordusu dimdik ayaktadır.

Türk Ordusu'na kumpas, gece yarısı TBMM’den geçirilen maksatlı bir kanunla kurgulanmıştır.

O halde “KANUN” her zaman “HUKUK” değildir.

Bunca yıl HUKUK adına yaptığımız talepler, hep bir “STATÜ KANUNU”na dayandırılarak geri çevrilmektedir.

Sayın Komutanlarım,

Assubaylar 211 sayılı yasa ve uygulamaya göre subayın en yakın yardımcısıdır. Subaylarlarla Genelkurmay Başkanlığı'na ve aynı bakanlığa bağlı olarak, tıpkı subaylar gibi savaş sanatını icra ederler. Aynı ortamda daha ağır görev koşullarında çalışırlar. Ancak bulundukları hiyerarşik yapıya saygılı olmaları ve bire bir aynı hakları talep etmemelerine rağmen nedense ön yargılarla haksızlığa, hukuksuzluğa uğratılırlar. Her kurum kendi personelini koruyup kollarken,  bir emirle ölüme gönderdiğiniz personelin bu haksızlıkları önce sizlerin adalet ve vicdan duygularını rahatsız etmesi gerekirken bu haksızlık ve adaletsizliklerin kaynağı siyasi iktidarlar değil, bizzat kendi kurumumuzun olması kabul edilemez!

Hiç bir kamu kurumunda hiyerarşi ileri sürülerek personelin sosyal, ekonomik ve insani açıdan mağdur edilmesine izin verilmemiştir. Örneğin; Emniyet hizmetleri mensupları bekçisinden amirine herkes mezun olduğu okulun karşılığı dereceden göreve başlar. Görev ve makamın özellikleri dışındaki haklar istisna olmak üzere, ekonomik ve sosyal ayrımcılıkları yoktur. Diğer bakanlıkların personeli arasında da durum aynıdır.

Bizlerin hangi şartlarda görev yaptığımız malumlarınızdır. Buna rağmen daha göreve adım attığımız gün büro memuru statüsünde, aynı tahsile tabi bir çok kamu personelinden daha alt derece ve kademeden göreve başlatılmamız, hak ettiğimiz tazminatlardan sosyal haklardan mahrum bırakılmamız, her sorunumuza ön yargı ile yaklaşılması hiç bir değer yargısı ile haklı görülemez!

Cumhuriyet'in kazanımları sadece belirli kesimlerin olamaz! Bizler de Türkiye Cumhuriyeti'nin fertleri ve bir üniforması da kefen olan mesleğin mensuplarıyız. Bu mesleğimizi de ülkemizin sosyal adalet politikası şartlarında yapmamız gerektiği malumlarınızdır.

Zaman zaman muvazzafların sorunlarını dile getirdiğimiz düşünülerek bundan duyulan rahatsızlık dile getirilmektedir. Adalet herkes içindir. Muvazzafın kazanımı ve kaybının emeklilere yansıtıldığı, ayrıca hiç bir kurum personeline verilmeyen sorumlulukları, bizlerin SEFER GÖREV EMRİ taşıdığımızı, her an silah altına alınıp dile getirdiğimiz haksızlıkları yaşayabileceğimiz gerçeği de göz ardı edilmemelidir.

Sayın Komutanlarım,

Bilim ve teknoloji çağı olan 21'inci yüz yılda yaşıyoruz. Bakış açıları değişmelidir. 70 yıl öncesinin şartlarına takılıp kalmak GÜÇLÜ ORDU GÜÇLÜ TÜRKİYE’nin gerçekleşmesi önünde en büyük engeldir.

Statü Kanunu hukuki gerçekliğini yitirmiştir, zulme dönüşmüştür.

Sıkıntılara birlikte katlanıyor, birbirimize sırtımızı dayayıp teröristin üzerine gidiyor, birlikte ölüyoruz, dahası var mı?

Cenazelerimizi gene biz kaldırıyoruz, ötesi var mı? Ancak, adaletsizlikler görevdeki meslektaşlarımızın moral ve hizmet verimliliğini emeklilerin kurumlarına olan aidiyet duygusunu yok etmektedir!

Bizler, kurumumuza ve hiyerarşiye saygılıyız. Bu ülkeye ve ordumuza sadakatimizi terimiz, kanımız ve canımızla ispat ettik. Talebimiz sadece ve sadece herkesin hakkı olan adalettir.

Bir çok sorunumuz yeni bir yasaya gerek duyulmadan komutanlık insiyatifleri ile çözülebilir.

Bir çok kez dile getirdiğimiz, sizin de malumlarınız olan temel sorunlarımız aşağıdadır. Çözümsüz değildir! Dileğimiz sadece ön yargısız, samimi, gerçeği anlamaya çalışarak 20 dakika zaman ayırmanızdır.

Takdirlerinize arz ederim.

TEMEL SORUNLARIMIZIN ÖZETİ;    

-Görev koşulları ve sorumlulukları assubaylarla kıyaslanamayacak bir çok devlet memuru MYO mezunu ise 9/2, lisans mezunu ise 8'inci dereceden göreve başlamaktadır. Assubayların da aynı derece ve kademeden göreve başlatılarak eski mezunların intibaklarının MYO mezunu gibi yapılmasının teminini,

-Birinci dereceden emekli olanlar ile 2. ve 3. dereceden emekli olanların arasındaki fark en çok 1-3 hizmet yılıdır. Hatta bir ay gibi kısa hizmet süresi olmasına rağmen, Emekli Sandığı Yasası, Madde Ek-70, 1'inci Fıkra (b) bendinde yer alan grupların oranlarındaki dengesizlik nedeniyle, %30 ile %40 arasında maaş farkı doğmasına neden olmaktadır. Bu adaletsiz uygulamanın düzeltilmesi için Genelkurmay Başkanlığı'nın hazırlayıp M.S.B. tarafından hükümete teklif edilen değişikliğin gerçekleşmesi ile adalet ve eşitliğin sağlanmasının teminini,

-GÖREV TAZMİNATI: 2000 yılında sadece general ve amirallere ödenen, 2002 yılında ise yarbay ve albaylar ile bazı kamu görevlilerine ödenmeye başlanan temsil tazminatı, yasanın özüne aykırı olarak diğer askeri personele ödenmemiştir. Bu durum maaş dengelerini bozduğu gibi, küçük rütbeli personelin açlık sınırına yakın maaş alarak hayat idamelerini güçleştirmiştir. 631 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye istinaden çıkarılan 2002/3546 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1'inci maddesinin iptali için açılan dava sonucunda, DANIŞTAY İdari Dava Daireleri Kurulu kararın yasaya aykırı olduğuna karar vermiştir! Buna rağmen adaletsiz uygulama devam etmektedir. Tazminatın KHK ve Danıştay kararına uygun hale getirilerek mağduriyetin önlenmesinin temini.

-Ordu  Yardımlaşma Kurumu'nun (OYAK) varlığını bugüne getiren üyelerin büyük bölümü zorunlu sebeplerle sistem dışında kalmıştır. Kuruma aynı şartlarla aynı sürede üye olanlar arasında haklar bakımından büyük farklıklar oluşmaktadır. Kurum, üyelerin aidatları ile kurduğu şirketlerin kârlarının tamamını üyelere nema olarak dağıtmamış, büyük bölümünü yeni yatırımlara yönlendirmiştir. Bu nedenle kurum iştiraklerinde tüm üyelerin hakları olduğu gerçeği doğrultusunda her üyeye katılımları nispetinde hisse senedi verilerek gerçekleştirilmesi, dileyen üyelerin birikimlerini kurum değerlendirilmesi sağlanmalıdır.

-Tam teşekküllü hastaneden sağlam raporu alarak orduya giren personelden, görev koşulları ve çeşitli nedenlerle sağlıklarını kaybedenler "TSK'nde görev yapamaz" raporu verilerek istekleri dışında resen emekli edilmektedirler. TSK dışında sağlık nedeniyle resen emekli edilen kamu görevlisi yoktur ve emsallerinin derece ve kademesine ulaşamadıkları için mağdurdurlar. Bu personele emsallerinin derece ve kademesini geçmemek kaydı ile derece ve kademe ilerlemesi yapmalarının veya bir derece verilerek emekli edilmelerinin sağlanmasını,

-Gerek 5434 sayılı kanun, gerek 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı kanunun 40'ıncı maddesi ile, assubaylara her 360 günlük fiili hizmetlerine karşılık ayrıca 90 gün de fiili hizmet zammı hakkı verilmekte ve bunun pirim karşılıkları yıllık olarak görev yapılan kurumlarca Sosyal Güvenlik Kurumu'na ödenmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından fiili hizmet zam hakkım, maaş bağlanma oranı ve emeklilik ikramiyesine yansıtıldığı halde aylık derecemde dikkate alınmamıştır. Fiili hizmet zammı süremin, aylık derece ve kadememin tespitinde dikkate alınarak  intibakımın tespit edilen derece ve kademeden yapılmasının teminini,

-Olağanüstü hal bölgesi ve kalkınmada öncelikli illerde görev yapan 657 sayılı devlet memurların bölgede geçen 2 yıl hizmetleri karşılığında 1 kademe verilmektedir. Daha ağır görev koşullarında çalışan askeri personelin de bu haktan yararlanmasının teminini,

-Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Yasada tanımı yapılmayan hiç bir fiil suç sayılmamış ve müeyyide uygulanmamıştır. Disiplin, askerliğin temelidir. Ancak yeni Askeri Disiplin Yasası tamamen amirin keyfiyetine kalan, bahanelerle alınan savunmalar karşılığında belli bir puanı kaybeden personelin TSK ilişiği kesilmektedir. Personelin çalışma güvencesini yok sayan bu uygulamanın hukuk normlarında yeniden düzenlenmesinin sağlanmasını,

-TSK personeli 1-10 yıl arasında devlet tarafından okutulmasına rağmen, istisnasız tüm subay ve assubaylar 10 yıl mecburi hizmet yükümlülüğüne tabidirler. Şartları kendisine uygun bulmayan kişilerin Anayasa ve AİHS aykırı zorla hizmette çalıştırılması kişinin mutsuzluğu kadar hizmetlerin verimli olmamasına neden olmaktadır. Mecburi hizmetin kaldırılması veya okul süresine bağlı olarak makul seviyelere çekilmesini ya da kişilerin devlete tazminat ödeyerek zorunlu hizmetten muaf tutulmalarının teminini,

-Günümüz koşullarında lisans seviyesinde öğrenim bir çok meslek için zorunluluktur. TSK de çağın gerekleri ve hizmet verimliliğine katkıları ve   fakülte mezunlarının askerliklerini er olarak yapmaları  nedeniyle onlara emir ve komuta eden assubayların fakulte mezunu olmalarını zorunluluk haline getirmiştir, bu nedenle Asb. MYO lisans seviyesine çıkarılmasının teminini.

Saygılarımla arz ederim.

Adı ve Soyad:

Sınıf ve rütbesi:

  • Yukarıdaki Metni göndermek için TIKLAYINIZ!

Mail kampanyamız sona ermiştir. Katılımınız için teşekkür ederiz...

İçinde bulunduğumuz şartlar, yaşamak zorunda kaldığımız bu günler bizleri bir çok şeyden de koparıp,

Sevdiklerimizden de ayırıyor,

Ülkenin bir tarafı cehennem halini almış, kendisini oralara feda edip sevdiklerini, sevgililerini, eşlerini  memleketlerinde, güven duydukları yerlerde  bırakan o kadar çok arkadaşımız var ki,

Zaten çok sıkça yaşadığımız tayin dönmelerinden alışıktır Assubay ailesi özlem içinde yaşamaya,

Özlem, hasret; rütbelerde görülmeyen bir simgedir, sırmalı ay-yıldızın içinde gizlenmiştir bir yerlerinde,

Bunu 5 yaşındaki asker çocuğu bilir de koskoca bir ülke göremez,

Bir çok arkadaşımız bu yüzdendir ki farklı duygular yaşıyor,

Hepimizin yaşadığı şeyler bunlar,

Heyecan, Hüzün, Kara bir Haber ya da Umut,

Bekleyiş; belki de en zor olan budur,

Duygularını birer cümle ile paylaşıyorlar arkadaşlar sayfalarında

Bazıları ise yalnızca bir kelime ile,

Bazen bir Gemi ismi

Ya da ismini sadece çatışmalardan duyduğumuz bir Karakolun adı,

Ya da bilmem hangi dağın tepesindeki bir Radar,

Assubay'ın evi yoktur aslında,

Öyle bildik, ailenin beraber yaşadığı

Eş çocuklar yerleşik bir hayat yaşamazlar,

Nasıl yaşasınlar ki?

Evleri bir gemidir bazen,

Akdeniz'in dingin suları eşlik eder ona 3 ay bilemedin 5 ay,

Dalgaların güverteye her vurduğunda

Ailesinden bir adım daha uzaklaşır Assubay,

Kuş uçmaz, kervan geçmez bir dağın tepesinde

Üç gözlü bir Karakol'dur bazen de

Bir gözü Korumakla görevli olduğu topraklarda

Diğer gözü ona emanet Mehmetçik'lerdedir,

Ya da Bir sınır kasabasında

Gözünü kırpmadan bekler

Güneş doğarken de

Batarken de oradadır,

Diyarbakır'ın ayazında da

Kavurucu sıcağında da

O hep F-16 uçağının altındadır

Elleri bazen soğuktan motora yapışır

bazen sıcaktan,

Gecede hangarda uçağını bekler

Bir dahaki güne

Onlar hep gökyüzünde uçsunlar diye..,

Evet, evleri yoktur,

Onlara sahip çıkacak kimseleri de,

Ne bir Devlet,

Ne bir Cumhurbaşkanı

Ne Başbakan

Ne Paşa Ne de Bakanlar Vardır,

Ama

Canları Pahasına Savundukları

Onlara Ev Olmuş

Bir Yurtları Vardır....

Ortaokul, 2 yıllık Sanat Enstitüsü, Lise, 1 yıllık Harpokulu, 2 yıllık Harpokulu ve 3 yıllık Harpokulu mezunu subayların hepsi 4 yıllık Harpokulu mezunu sayılmış ve ilk aylıklarını 8'inci derecenin 1'inci kademesinden almış sayılarak 45 yıl önce rütbelerine göre intibakları yapılmıştır.

Bu hak, Sınıf Okulu ve Yüksek Okul mezunu Assubaylara da verilerek Assubay Meslek Yüksek Okulu intibaklarının yapılması için yıllardan beri dilekçe vererek, miting yaparak ve dava açarak mücadele veriyoruz. Dilekçelerimiz yetkili makamlar tarafından değerlendirilmiyor ve mahkeme safhaları uzun sürdüğünden açtığımız davalar da uzun yıllardan beri sonuçlanmıyor.

Mağduriyetlerimizin asgari düzeye indirilmesi için yeni bir kanun çıkarılmasına lüzum yoktur. Hükümetimiz isterse Bakanlar Kurulunun alacağı bir kararla 5434 sayılı kanunun 70'inci maddesi değiştirilerek emekli aylıklarımızda arttırma yapılabilir.

5434 SAYILI KANUNUN İLGİLİ MADDESİ AŞAĞIDAKİ GİBİDİR.

Ek Madde 70 – (Ek :6/1/1992-KHK- 476/1 md.;Değişik:13/6/1994 -KHK-546/3 md.) Sandık iştirakçilerine ödenmekte olan;

a) Memuriyet taban aylığı ve kıdem aylığı tutarları ile,

b) (Değişik: 6/7/1995 KHK 562/14 md.) Zam, tazminat ve ödenekler ile benzeri ödemeler toplamına karşılık gelmek üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi en Yüksek Devlet memuru aylığı (ek gösterge dahil) brüt tutarının;

  • Ek göstergesi 8400 ve daha yüksek olanlarda % 240 ına,
  • Ek göstergesi 7600 (dahil) - 8400 (hariç) arasında olanlarda % 200 üne,
  • Ek göstergesi 6400 (dahil) - 7600 (hariç) arasında olanlarda % 180 ine,
  • Ek göstergesi 4800 (dahil) - 6400 (hariç) arasında olanlarda % 150 sine,
  • Ek göstergesi 3600 (dahil) - 4800 (hariç) arasında olanlarda % 130 una,
  • Ek göstergesi 2200 (dahil) - 3600 (hariç) arasında olanlarda % 70 ine
  • ve diğerlerinde % 40 ına

tekabül eden miktarı, emeklilik keseneğine ve kurum karşılığına tabi tutulur. (Değişik: 6/7/1995 KHK 562/14 md.)

Birinci fıkradaki oranları, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine ayrı ayrı veya birlikte üç katına kadar artırmaya, yukarıdaki ek gösterge gruplarını değiştirmeye ve personel kanunlarında yer alan ek göstergelerin artırılması halinde gruplardaki ek göstergeleri yeniden düzenlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

MUTLAKA BAŞARACAĞIZ!

Eylül 12, 2015

Sizlere saygılar sevgili dostlarım,

Emekli, yol arkadaşlarım.

Bizlere yapılan haksızlıkların,

Birlikte yapacağımız,

Olumlu dürtüler ile

Mutlaka olumlu sonuçlara ulaştıracağız.

İnanıyorum.

Bu olumsuzlukları,

En uzun süre yaşayan,

Benim!

Türkiye de ilk defa 7/1 intibakı yapılan da

Benim!

Daha sonraları gerilere itilen de

Benim!

Benden eksik eğitim süreli olup ta tazminat alanlar ortamında,

Gerilere itilen de

Benim!

2000 yılından sonra

Hakları buharlaşan da,

Benim!

Eşit maaş aldıklarım şimdi, benim iki katı maaş alıyor.

Kanıtlar; bordrolar, Emk. Sandığı kayıtları...

Devlet kayıtları.

Hakkaniyet bu ise,

Kabul etmiyorum.

Yılmadım, yılmayacağım.

Dileklerim sadece eşit paylaşım.

Ve emeklerimizin karşılığının verilmesi.

Şehitliğe daha yakın, ileri karakol hizmetlerimizin umursamazlık ortamında,

Görmezden gelinmemesidir.

Tazminatlardan yoksun bırakılmasıdır

Üzüntüm.

Çabalarımızın mutlaka devlet tarafından görülüp değerlendirildiği günleri göreceğiz.

O zaman haksız, okulsal kayırmalar da

Gerilerde kalacak inanıyorum.

Eşit eğitim süresine göre,

Eşit hak ettiklerimiz,

Bizlerin olacak.

Ve isteklerin, çabaların

Temeli budur...

Mehmet KAYALI

Değerli üyelerimiz

Bizler, büyük bir aile olarak siyasi gücümüzü ne yazık ki kullanamadık. TEMAD yönetimi, bölge toplantılarında siyasi partilerle görüşmelerinin devam ettiğini, kontenjan alacağını ve bizlerin bölgelerimizdeki milletvekili adaylarımızı seçmemizi istemiş olmasına rağmen, yapılan mahalli ve milletvekili seçimlerinde kişisel hesaplarla şubelerin görüş ve önerilerini dahi almamış, bu konuda hiçbir girişimde bulunmadan sessiz kalmış, aday olan birçok arkadaşımıza destek verilmemiş, adaylıkları koordine edilmemiş İktidar partisinden aday olan Gn.Bşk.Yrd. desteklenmek bir yana adeta Bizans oyunları ile yönetimden uzaklaştırılarak desteksiz bırakılmıştır!

Bunun yanı sıra, siyasi partilere bir DEKLARASYON verilmesi ve bu deklarasyonun ulusal bir gazetede yayınlanması için, 'ilan  ücretinin mücadeleye destek kampanyası ile karşılanması mümkün iken' bu önerilerimize yanıtı daha vermemiştir! Sonuçta assubay ailesinin bir milyon oyu heba edilmiştir. Bu seçimler bizim için bir fırsat olmasına rağmen, geçen mahalli ve milletvekili seçimlerinde olduğu gibi bu seçimde de  hiçbir hazırlığın seçimin lehimize çevrilmesinin çalışması yapamamıştır.

Bu yönetimin, assubayların sorunlarının çözümü gibi bir derdi yoktur. Nitekim Gn.Bşk. Ahmet KESER ben sizden sorun çözmek için yetki almadım açıklaması ile bunu itiraf etmiştir. Muhatapları ile diyaloğu sonlandıran yönetimin sorunların çözümüne katkısının olacağına ihtimal vermiyoruz.

Değerli arkadaşlarımız, mücadele kimsenin tekelinde olmadığı için biz yönetim zafiyetinden kaynaklanan bu boşluğu doldurmaya devam edeceğiz. Seçimlerde, aile fertlerimizle birlikte bir milyon oyu temsil etmekteyiz. Bunun önemini mecliste grubu bulunan siyasi partilere hatırlatmak için "HAKSIZLIKLARIMIZ KADER OLMAMALI" başlıklı yazımızda belirttiğimiz deklarasyonu, adımızı ve mail adreslerimizi yazarak gönder tuşuna basmak suretiyle partilere göndereceğiz.

Bu önemli hususun yerine getirilmesi için lütfen gerekli duyarlılığı gösterelim. Bu maili, tüm emekli arkadaşlarımız, eşlerimiz, aile fertlerimiz olarak da imzalamak mümkündür. İnternet kullanmayan arkadaşlarımızın onayını alarak onlar adına da gönderebiliriz. Aile fertlerimiz, sınıf ve rütbesi karşısına  Asb. Eşi- Asb. annesi gibi ibare yazması yeterlidir. İsmimizin yanına vatandaşlık numarasının yazılmasında yarar görüyoruz.

Herşeyin gönlünüzce olmasını diliyoruz.

SİTE YÖNETİMİ

EMEKLİ ASSUBAYLAR GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMUNUN MECLİSTE GRUBU BULUNAN SİYASİ PARTİLERE (ADALET VE KALKINMA PARTİSİ - CUMHURİYET HALK PARTİSİ - MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ)  DEKLARASYONUDUR!

Siyasi Partimizin Saygıdeğer Yetkilileri,

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin temel direklerinden biri olan assubaylar, mesai kavramı olmadan, nöbet, tatbikat, gece eğitimi ve özel görevler ile bir ayın asgari bir haftasını '24 saat esasına göre' tek kuruş fazla mesai ücreti almadan kışlada geçiren, meslek yaşamı hukuka aykırı disiplin yasası ve amir keyfiyeti ile tehdit altında olan, devlet hesabına okuduğu süre dikkate alınmadan tüm personel için 10 yıl mecburi hizmetle yükümlendirilen, görev süresi içinde 8 -10 kez tayin gören, bir üniforması da kefen olan, sadece göreve ve ölüme gönderilirken hatırlanan, sosyal ve ekonomik haksızlıklara uğratılarak vatanseverlik duyguları istismar edilen mesleğin mensuplarıdır!

Bugün görevi, koşulları ve sorumlulukları assubaylarla kıyaslanamayacak olan kamu görevlileri, MYO mezunu ise 9/2, lisans mezunu ise 8'nci dereceden göreve başlatılıp ¼ dereceye kadar yükselirken, bu hak sadece  assubaylardan esirgenmektedir! Bir çok KİT işçi emeklisinin aldığı maaş, assubay emeklilerinden fazladır. Özellikle, büyük çoğunluğu 3. ve 2. dereceden emekli olanlar açlık sınırında maaş almakta, adeta yaşam savaşı vererek, zor koşullarda ve sosyal durumlarına uygun olmayan işlerde çalışma mecburiyetinde kalmaktadırlar!

Ülkesine ve ordusuna sadakatini ağır görev koşullarında canı, kanı ve teri ile kanıtlamış, ordumuzun temel direklerinden olan assubaylar, yıllardır ön yargılar sonucu bir çok sosyal ve ekonomik haksızlıklara uğratılmışlardır. Bizlerin talebi; imtiyaz veya daha fazlası değil adalet, eşitlik ve insan onuruna saygıdır!..

Uğradığımız sosyal ve ekonomik haksızlıklarımız için Genelkurmay Başkanlığı dahil tüm yetkili makamlar, haklılığımızı tescil eden çözüm sözleri vermekte, milletvekili adaylarının seçim bildirgelerinde yer almakta ve bizzat MSB'ı seçim gezilerinde sözler vermekte, fakat bilahare unutulmakta, unutturulmak istenmektedir!....

Dilekçelerimiz üzerine,  bizlere destek veren milletvekillerimizin önerileri  kabul edilmemiş, 'araştırma önergeleri  haklı olduğumuz belirtilmesine rağmen!' seçimden sonraya bırakılmış, Genelkurmay ve MSB teklifleri ise işleme dahi konulmamıştır. Maliye Bakanlığı müracaatlarımıza verdiği yanıtta; assubayları, birinci dereceden maaş alan, görevi ve koşulları assubaylarla benzerliği bile olmayan kamu görevlileri ile kıyaslamaya çalışırken, 'nedense!' ilkokul mezunu KİT işçi emeklisinin  yüksek okul mezunu assubaydan iki misli fazla maaş aldığı gerçeğini gözardı etme talihsizliğini göstermiştir!...

Başbakanımız ve Genelkurmay Başkanımız tarafından verilen sözler hayata geçirilmemiştir. 26 Aralık 2008 tarihinde gerçekleştirilen Birleştirilmiş Komutanlar Toplantısı'nda alınan kararların gereği olarak, ekonomik haklarımız konusunda iyileştirmeler içeren ilgili teklifler Başbakanlığa ve MSB gönderildiği basın açıklaması ile bildirilmiş ve bu durum 23 Mart 2009 tarihinde MSB'ımız tarafından da teyit edilmiş olmasına rağmen, bu konularda hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir!

Bizler, hiyerarşiye saygılıyız. Fakat, assubayların sosyal ve ekonomik haksızlıkları hiyerarşi ile haklı gösterilemez!

Uğradığımız haksızlıklar sonucu, çalışanların moral ve hizmet verimliliği düşmüş, kurumlarına olan güvenleri kaybolmaya başlamıştır. Emeklilerimiz ise, sahipsizlik hissine kapılarak hukuka olan güvenlerini ve aidiyet duygularını yitirmiştir. Gazilerimizi, aldıkları kurşun değil bu haksızlıklar yaralamış, şehit meslektaşlarımızın aziz ruhları incitilmiştir.

Cumhuriyetimizin kazanımları belli bir kesimin değil, onu yaşatan ve uğrunda ölmeye hazır olan herkesin olmalıdır. TSK, sadece subaylardan ibaret bir kurum değildir! Personel arasındaki ayrımcılık, milletimizin gözbebeği ordudaki sevgisizlik sarmaşığını her geçen gün büyütmektedir. Vatan ve millet sevgimizin istismarına kesinlikle izin vermeyeceğiz! Her türlü yasal mücadelemizi devam ettirme kararlılığındayız...

Siyasi partilerimiz, milli iradenin oluşmasını sağlayan, demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde ülkemizin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmayı amaçlayan, demokrasimizin vazgeçilmez unsunlarıdır.

Millet iradesinin yansıltıldığı ve yasama görevinin yürütüldüğü Yüce Meclis'imizde bu görevi üstlenen siyasi partilerimiz olarak,  assubayların  bu haklı taleplerini önemseyen, seçim bildirgelerinde yer veren ve Assubay kökenli adaylara listesinde yer veren partileri, aile fertleri ile birlikte bir milyon seçmen olarak, anayasal hakkımız olan oyumuzu kullanırken, değerlendirme kriterlerimize dahil edeceğimizi ve desteğimizin bu yönde olacağını saygı ile deklare ediyoruz. Saygılarımızla.

YASAL TALEPLERİMİZ

1) 657 Sayılı Devlet Memurları Yasası'nda belirtildiği gibi; görevin özellikleri dikkate alınarak, bazı sınıflara mensup memurlar, ortak hükümlerdeki başlangıç derecelerinden daha üst derece ve kademeden göreve başlatılmaktadırlar. Buna paralel olarak da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin özlük haklarını düzenleyen 926 sayılı Askeri Personel Kanunu ile Harp Okulu veya Fakülte Yüksek Okul mezunu subayların göreve başlangıç derecesi 8/1'den, lise üstü 1 yıl tahsil yapan assubaylar da 10/1'den göreve başlatılmaktadır.

Ancak, bu adil uygulama ortada dururken, kendi nam ve hesaplarına yüksek okul bitirenler ile Asb.MYO mezunları için gözardı edilerek adalet ve eşitlik ilkesine aykırı uygulama yoluna gidilmiştir. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda birçok devlet memuru; MYO mezunu ise 9/2, lisans mezunu ise 8'nci dereceden göreve başlatılmasına rağmen, daha ağır hizmet koşulları ve sorumlulukları olan ve aynı süreli öğrenim gören assubaylar 'adalet ve eşitlik ilkesine aykırı olarak' daha alt kademeden göreve başlatılmaktadır.

MYO mezunu assubayların 9/2, lisans mezunlarının ise 8'nci dereceden göreve başlatılmasını...

Lise ve 2-3 yıllık harp okulu mezun olan subayların  4 yıllık fakülte ve harp okulu mezunları ile aynı dereceden intibaklarının yapıldığı ve ¼ karşılığı 1500  gösterge rakamına yükseltildikleri gibi; Asb.MYO.öncesi mezun olan assubayların intibaklarının Asb.MYO mezunlarının başlangıç derecesinden yapılmasınının teminini .

2) Birinci dereceden emekli olanlar ile 2. ve 3. dereceden emekli olanların arasındaki fark en çok 3 yıllıktır. Hatta bir ay gibi kısa hizmet süresi olmasına rağmen, Emekli Sandığı Yasası, Madde Ek-70, 1'nci Fıkra (b) bendinde yer alan grupların oranlarındaki dengesizlikler nedeniyle, %30 ile %40 arasında maaş farkı doğmasına neden olmaktadır.

Bu adaletsiz uygulamanın düzeltilmesi için Genelkurmay Başkanlığı ve M.S.B. tarafından hükümete teklif edilen, aşağıdaki değişikliğin yapılarak adalet ve eşitliğin sağlanmasının teminini...

Md.1 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun EK-70 Md.1nci fıkrasının (b) bendinde yer alan gruplar ve oranları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir

Ek göstergesi  8400 ve daha yüksek olanlarda         % 255’ına

Ek göstergesi 7600(dahil)-8400(hariç) olanlarda       %215’üne

Ek göstergesi 6400(dahil)-7600(hariç) olanlarda       %195’ine

Ek göstergesi 4800(dahil)-6400(hariç) olanlarda      %165’sine

Ek göstergesi 3600(dahil)-4800(hariç) olanlarda       %145’una

Ek göstergesi 2200(dahil)-3600(hariç) olanlarda       %125’una

Diğerlerinde                                                       % 95’ine yükseltilmiştir.

Tekabül eden miktarı emekli keseneğine ve kurum karşılıklarına tabi tutulur.

Md.2 Bu karar yayım tarihinde yürürlüğe girer. Geçmişe ait maaş farkları ödenmez.

Md.3 Bu kararı Bakanlar Kurulu yürütür.

3) TEMSİL TAZMİNATI

2000 yılında sadece general ve amirallere ödenen, 2002 yılında ise yarbay ve albaylar ile bazı kamu görevlilerine ödenmeye başlanan temsil tazminatı, yasanın özüne aykırı olarak diğer askeri personele ödenmemiştir. Bu durum maaş dengelerini bozduğu gibi, küçük rütbeli personelin açlık sınırına yakın maaş alarak hayat idamelerini güçleştirmiştir. 631 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye istinaden çıkarılan 2002/3546 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1'nci maddesinin iptali için açılan dava sonucunda, DANIŞTAY İdari Dava Daireleri Kurulu kararın yasaya aykırı olduğuna karar vermiştir!

KARAR GEREKÇESİ: 631 sayılı KHK 11'nci maddesi, sadece makam tazminatı alanlara değil en az 5 hizmet yılını dolduranlara da görev tazminatı ödenmesini hükme bağlamış olmasına rağmen, çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararında “en az 5 hizmet yılını dolduran memurların yer almadığı” belirtilmiştir. Kararda ayrıca bütçe olanaklarının kısıtlı olmasının, tazminat ödenmesi öngörülen personel arasında bir ayrıma gidilmesinin gerekmediği vurgulanmıştır.

TSK personeli arasında maaş hiyerarşisinin yeniden kurulması amacıyla, Kd.Binbaşı - Binbaşı, Asb.lıktan subay olan Kd.Yzb. ve 2 Kad.Kd.Başçavuş ile Kd.Başçavuş rütbeleri, 926 sayılı Askeri personel kanununun (V) sayılı makam tazminatı cetvelinde yer almaları ve 4505 sayılı Sosyal Güvenlikle ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapılması ve Temsil Tazminatı ödenmesi hakkındaki kanunun 5'nci Madde (a) fıkrasında yer alan “Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenecek olanlara” ibaresinin çıkarılarak tamamına verilmesi bir zorunluluktur. Bu, hiyerarşik dengeyi koruyacak, karşılıklı güven ve saygı duygularını güçlendirerek adaletin gerçekleşmesini sağlayacaktır.

2002/3546 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1'nci maddesinin iptali ile ortaya çıkan hukuki boşluğun doldurulması için, çıkarılacak yeni kararnamede bu hususların dikkate alınarak, hukuksuzluğun önlenmesi ve mağduriyetin giderilmesinin teminini;

4) Ordu'muzda sadece subaylara ödenen 6 çeşit tazminat vardır. Bu anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu tazminatlardan görev koşulları dikkate alınarak assubaylarında yararlandırılmaları hukukun üstünlüğünü, moral motivasyonunu ve hizmet verimliliği arttıracaktır.

5) Ordu  Yardımlaşma Kurumu'nun (OYAK) varlığını bugüne getiren üyelerin büyük bölümü zorunlu sebeplerle sistem dışında kalmıştır. Kuruma ayni şartlarla ayni sürede üye olanlar arasında haklar bakımından büyük farklıklar oluşmaktadır. Kurum üyelerin aidatları ile kurduğu şirketlerin karlarının tamamını üyelere nema olarak dağıtmamış büyük bölümünü yeni yatırımlara yönlendirmiştir. Bu nedenle  kurum  iştiraklerinde tüm üyelerin hakları olduğu gerçeği doğrultusunda her üyeye katılımları nispetinde hisse senedi verilerek adalet gerçekleştirilmeli, dileyen üyelerin birikimlerinin kurumda değerlendirilmesi sağlanmalıdır.

6) Tam teşekküllü hastaneden sağlam raporu alarak orduya giren personelden, görev koşulları ve çeşitli nedenlerle sağlıklarını kaybedenler "TSK.'nde görev yapamaz" raporu verilerek, istekleri dışında resen emekli edilmektedirler. TSK dışında sağlık nedeniyle resen emekli edilen kamu görevlisi yoktur ve emsallerinin derece ve kademesine ulaşamadıkları için mağdurdurlar. Bu personele emsallerinin derece ve kademesini geçmemek kaydı ile derece ve kademe ilerlemesi yapmalarının veya bir derece verilerek emekli edilmelerinin sağlanmasını,

7) FİİLİ HİZMET ZAMMININ DERECELERE YANSITILMASI

Gerek 5434 sayılı kanun, gerek 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı kanunun 40'ncı maddesi ile, assubaylara her 360 günlük fiili hizmetlerine karşılık ayrıca 90 gün de fiili hizmet zammı hakkı verilmekte ve bunun pirim karşılıkları yıllık olarak görev yapılan kurumlarca Sosyal Güvenlik Kurumu'na ödenmektedir.

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından fiili hizmet zam hakkım, maaş bağlanma oranı ve emeklilik ikramiyesine yansıtıldığı halde aylık derecemde dikkate alınmamıştır. Fiili hizmet zammı süremin, aylık derece ve kadememin tespitinde dikkate alınarak  intibakımın tespit edilen derece ve kademeden yapılmasını ve  emekli maaşımın buna göre tahakkuk ettirilmesinin teminini...

8) Türkiye Cumhuriyeti bir Hukuk Devletidir. Yasada tanımı yapılmayan hiç bir fiil suç sayılmamış ve müeyyide uygulanmamıştır. Oysa yeni Askeri Disiplin Yasası tamamen amirin keyfiyetine kalan bahanelerle alınan savunmalar karşılığında belli bir puanı kaybeden personelin TSK ilişiği kesilmektedir. Personelin çalışma güvencesini yok sayan bu uygulamanın hukuk normlarında yeniden düzenlenmesinin sağlanmasını,

9) Olağanüstü hal bölgesi ve kalkınmada öncelikli illerde görev yapan 657 sayılı devlet memurların bölgede geçen 2 yıl hizmetleri karşılığında 1 kademe verilmektedir. Bu haktan askeri personelin de yararlanmasının teminini...

10) Anayasamız ve AİHS angaryayı yasaklamıştır (angarya zorla çalıştırılmaktır).  TSK personeli 1-10 yıl arasında devlet tarafından okutulmasına rağmen, istisnasız tüm subay ve assubaylar 10 yıl mecburi hizmet yükümlülüğüne tabidirler. Şartları kendisine uygun bulmayan kişilerin zorla hizmette çalıştırılması kişinin mutsuzluğu kadar hizmetlerin verimli olmamasına neden olmaktadır. Mecburi hizmetin kaldırılması veya okul süresine bağlı olarak makul seviyelere çekilmesini yada kişilerin devlete tazminat ödeyerek zorunlu hizmetten muaf tutulmalarının teminini...

11) Silahlı Kuvvetler'de sayısal oran 1/4 civarındadır. Yani bir subaya karşı  dört assubay mevcudu vardır. Daha açık bir deyimle Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 100 subay varsa 400 assubay vardır. Ancak sosyal tesisler söz konusu olunca bunun tam tersidir. Ordu evlerinden  lojmana, askeri kamplara kadar tüm sosyal tesislerde hem nitelik yönünden hem sayısal olarak assubaylara sağlanan imkanlar sayılarla ters orantılıdır. Sosyal tesislerin amacına uygun ve sayılarla orantılı faydalanılmasının teminini...

12) Çağın gerisinde kalan 926 Sayılı Askeri Personel, 211 Sayılı İç Hizmet ve 477 sayılı askeri ceze kanunlarında gerekli düzenlemeler yapılmasını...

13) Günümüz koşullarında lisans seviyesinde öğrenim birçok meslek için zorunluluktur. TSK de çağın gerekleri ve hizmet verimliliğine katkıları ve   fakülte mezunlarının askerliklerini er olarak yapmaları  nedeniyle onlara emir ve komuta eden assubayların fakulte mezunu olmalarını zorunluluk haline getirmiştir bu nedenle Asb.MYO lisans seviyesine çıkarılmasının teminini.

Saygılarımızla arz ederiz.

E.ASSUBAYLAR GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU ÜYELERİ

  • Yukarıdaki Deklarasyonu Göndermek İçin TIKLAYINIZ!

KAMPANYA SONA ERMİŞTİR.
KENDİSİNE VE MESLEĞİNE SAYGISI GEREĞİ DESTEK VERENLERE TEŞEKKÜRLER!

SANAL ALEMDE BİLİNÇLİ DONANIMLI EĞİTİMLİ, ASSUBAYLAR ATAĞA GEÇTİ

HADİ GÖREYİM SİZLERİ ÇOCUKLAR.

ASSUBAYLAR DA BİLİNÇLENDİ.

HAKLARININ NEREDE BAŞLAYIP NEREDE BİTMESİ GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİLER ARTIK.

OSMANLI ANLAYIŞININ KAPANMASI GEREKİR.

ÜLKENİN ÇAĞDAŞ DÖNEMDE EĞİTİM DÜZEYİ YÜKSELDİ

ÇAĞDAŞ ÜLKELERDEKİ BENZER UYGULAMALAR,

BİLİNİR KONUMDA.

BM. İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ,

AVRUPA İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİNİ KABUL ETMİŞ BİR ÜLKEYİZ.

İNSANLARA AYIRIMSIZ İNSAN GİBİ YAKLAŞILMASI EŞİT MUAMELE YAPILMASI KAYIT ALTINA ALINMIŞ KONUMDA.

VERİLMEYEN, HAKLARINIZI

HAK ETTİKLERİNİZİ YAZIN.

İLERİ KARAKOL OLARAK ŞEHİTLİĞE YAKIN YERLERDE GÖREV YAPIP DA ALAMADIĞINIZ;

KAYIRMALI  YAN  ÖDEMELERİ, 2000 YILINDAN SONRAKİ ÖDEMELERDEKİ  KAYIRMALI, YAKLAŞIMLAR VE UYGULAMALAR.

UNVAN-STATÜLÜ, OLUMSUZLUKLARI

MAHRUM OLDUĞUNUZU.

HAK ETTİKLERİNİZİ TAZMİNATLARI YAZIN,

TAZMİNATLARI ÖZELLİKLE UYDURUK KOMKARSU'YU YAZIN. 

SUAL SORUN.

ÖĞRENME HAKKINIZI KULLANIN,

BİLİNÇLİ, DONANIMLI, EŞİT EĞİTİMLİ OLDUĞUNUZU.

OLUMSUZ OKULSAL AYIRIMA UĞRADIĞINIZI,

EŞİT SÜRELİ EĞİTİMLİ OLANLARIN KULLANDIĞI HAKLARI,

SİZLERİN DE

KULLANMANIZ GEREKTİĞİNİ,

DEVLETİN!

AYNI ORTAMDA BENZER HİZMETİ VERENLERE,

AYIRIM YAPIP KAYIRMACI OLAMAYACAĞINI YAZIN.

KAMUOYUNUN, MİLLETVEKİLLERİNİN BİLMESİ GEREKİR.

SOSYAL OLANAKLARDAKİ HAKSIZ KAYIRMALARI,

TESİSLERDE GELİNLERİN, DAMATLARIN,

AİLE ŞEMSİYESİ ALTINDA GÖRÜNTÜLÜ ALINIP,

SİZLERİN ÖNÜNÜZE GEÇİRİLDİĞİNİ YAZIN.

KAYIRMACI, HAKSIZ ORANLARI,

YÖNETMELİK HALİNE GETİRİP,

İNSAN HAKLARI AYIRIMI YAPILDIĞINI YAZIN.

MİLLETVEKİLLERİ GERÇEKLERİ ÖĞRENSİN.

HAKLARINIZI VERECEK OLAN MECLİSTİR.

MİLLETVEKİLLERİDİR.

BUNUN DIŞINDA,

"BİRAZ BEKLEYİN", "BÜTÇE YETERLİ DEĞİL", "ÇALIŞMALAR BAŞLAMIŞTIR" SÖYLEMLERİNİN,

KANDIRMAKTAN BAŞKACA İŞLEVİ YOKTUR.

GERÇEK BUNLAR.

Mehmet KAYALI

Ben kimim bilin bakalım?

Yanınızdayım, bilirseniz.

Beni sevmeyenlerin, sevgisini kazanma çabasıyla geçti tüm  meslek yaşantım.

Kendimi  boşlukta hissettim zaman zaman.

Hiç sevdiremedim çabalarım olsada.

Mutluluk öykünmesinde, duygularım

ve arzularım vardır elbette.

Bundan daha evrenseli olamaz bence.

Kendi kendime bakışlarımda.

Toplumda erinç sayılan olgular vardı,

tüm düşlerimde.

Beni tanımamalarıdır solgunluğum,

küskünlüğüm, çaresizliğim, duygularım.

Tanımak istemezler benliklerinde hak dağılımında,

Eşit paylaşımın. 

Gerçeğini, tanımadıkları gibi. 

 

Kendilerine özgüsel ve okulsal kişiliklerinin, 

erinç paylaşımları önceliklidir.

Olgularda birilerinin belirlemesinde saklıdır haklarım. 

Umutlarımın ötesinde kalanlardır bence. 

Ortalarda dolanan içi boşaltılmış söylemler,

çalışmalar devam ediyor.

Ne bitmez tükenmez çalışmalardır devam eden.

Çağdaş hak paylaşımı bilincine ulaşılamayan ortamında.

Verdiğim, vermeğe çalıştığım içtenlikli tüm hizmetlerimle,

varlığımla, ayakta duranların  dışlamasındayım.

İşde güçlü, aşda güçsüzümdür.

Üstünlüklerim, verilerim görünmez. Gösterilmek istenmez. Bilinmez. 

Şehadet mertebesine ulaşılır bazen,

Varlığım iki dudak arasındadır.

Gözlerimi kaparım, vatan derim, koşarım

tek söylemlerine.

Çok kitap okurum, tanırım ortamı.

Bilgilerim küllendiğinde insan olduğum unutulur.

Baskının ve yıldırmanın olguların her türlüsünü yaşadım,

Yaşayanlar vardır,

uslu çocukçasına. 

Sesim, nefesim kısılır bazen üzgünlüğümde.

Uyarım, uydum uydurmak istedikleri içtensizliklerine.

Yine de itelenirim beni tanımayanların, paylaşımsız duyguları  benim   içindir.

Bütün yükün bana yüklendiği ortamdayım, 

Taşırım gücümün üstünde olsa bile.

Mantıksız da olsa katlanırım olgulara,

acı acı gülümseyerek.

Her söz ağıza yakışmaz ama bana yakıştırılır.

Tüm olumsuz dışlama, yok saymalar

görünmez güç gibiyimdir,

konu hizmet olunca.

Ama yine de,

bir küçümsemedir ödülüm. 

Anlayışsızlıkların vurgusudur bencileyin.

Belki konuşmayı bilirim ben de,

yerine göre.           

Ama ortam hiyerarşi ile tıkalıdır.

Yenileştirilmiş, varsayımı ile öne sürülen, 

Çağdaş olmayan.

Adı yeni disiplin yasası denilen,

yasalar vardır dilimi buran,

bilinçli olsam da.

Devletin başka kurumlarında olmayan,

nedeni bilinmez bu ayrıcalığın.

Anlatımdan uzaktır,

bir sırdır kendi içeriğinde.

Yılların getirdiği var sayılan,

böyle gelmiş böyle gitmesi istenen alışkanlıktır belki de.

Oysa dünyada, çağdaş ülkelerde,

şaha kalkan insan haklarının.

Yasaları vardır içtenlikli.

Devletimizce benimsenmiştir bu insan hakları yasaları, kabul görülmüştür.

altlarına imza atılmış onanmış, benim devletimce.

Eşitlik olgusu içeren, eşit paylaşımı öngören kuralları var.

belli bir noktada tıkanır. 

Ülkemizin bazı özel kurumlarında. 

Farklı okulsal insan güçleri vardır. 

Varsayımlı güçlerini kullanan.

Verilerimin değeri paylaşılır, bana değer vermeyenler arasında.   

Sonra arkalara itilirim,

konu paye olunca.

Birdebire bulunduğum statü ve yeri  hatırlamamı isterler belki.

Öykünmenin temelinde, içtensizlikler yattığı için. 

Hani, bir umuttur bendeki, kabul edilmeyen.

Bir lokma  bir hırkaya eyvallah cinsinden.

Durağandır benim haklarım yerinde sayarcasına.

Hak, adalet, lokma, rızık, statüko, mutluluk, huzur, çaba, cesaret, şehitlik, mobbing, eziyet...

Dindarların baş söylemi olan 'zulüm' benzerinde

Dolanır durur ortalarda.

Herkesin dilinde  olan.

Yeniden canlansa da kişiliğim Demogles’in kılıçı vardır sanki tepemde.

Öyle nereye derler?

Umut yolculuğına çıktığımda.

Dertlerimi, ızdırabımı, açlığımı anlatma çabasına düştüğümde. 

Çağdaşlık var sanırım zaman zaman arzularımın olgularının anlatımında.

Bu da değer yargılarımı,

alt üst etmenin farklı bir yoludur olumsuzlukların.

Burada gerçek değerlerin ve verilerimin üstü küllenip,

kendi değerlerini üste çıkarmaktır gaye.

Zamandır sanki çağdaşsızlık paylaşımında.

Benim değerlerimin yok olduğu ortamda. 

Korkunun getirdiği içtenliksiz.

Gereğinden fazla saygılı görünmektir bana düşen.

Sorulan sorulara mecbur tutulurum  sonra.

Bir türküdür sanki yıllardır söylenen,

ninniye  benzerlik  içeriğinde.

Benim de acılı türkülerim var derim elbette.

Kulakları kaşındırdığı için söylememe izin vermezler gibi.

Günün birinde başka bir türkü çağıran olursa,

hemen kısarlar sesini onun

özel yasaların olguları ile.

İnsan dediğin biraz direngen olmalı derler.

Alışılmış türkülerin devamıdır,

onları mutlu eden.

Nasıl güvenmeli böylesine?

Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir.
Pascal

Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir.
Eflatun.

Adaletsizlik hükme acılık, geciktirme de tatsızlık verir.
Bacon

Devletin hazinesi adalettir
Konfüçyus.

Zayıf daima adalet ve eşitlik ister. Halbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile değildir.
Aristoteles

Derler mütefekkirler.

Hani bir olgu vardır çalışma ve iş ortamımda.

Ben hep buradayım.

Hiçte uzağınızda değilim. 

Elimden geldiğince yardımcınız olurum.

Çok, pek çok gücüm vardır benim.

98000'e  varan olgularla,

tüm gücüm yalnızlığımın, itilmişliğimin ürünleridir.

Bende var olanları, dağıtmak isterim  hizmet olarak.

Ve hizmetlerimin faydalarını, sonuçlarını,

buyurun, buyurun  dilediğiniz kadar alın emeklerimden.

Minnet duygusu beklentim de yoktur benim.

Beni görmek istemeseniz de, amacım sizi incitmek değildir.

Yalnızca sizlerden ilgidir sevgidir, içtenliktir beklentilerim.  

Ne kadar ezilsem de,

Bana veremediğiniz vermek istemediğiniz sevgiyi, değeri hep size verme çabasındayım.

Kalıcı hiç bir şey mutluluk vermiyor bana artık.

Yaşım 82 olunca.

Ne insan, ne eşya, ne de duygu.

Giydiklerim yakışmıyor, yediklerim yatışmıyor artık.

Beklentim tatlı bir bakış, gülümsemenin varlığı, mutluluğumdur benim.

Zamanla üzeri toz kaplanan, bir türlü verilemeyen haklarımdır beni üzen.

Yüreğim buruk, acılı  sevgiye dönüşmeye  istekli  gibi. 

Bir yandan ürpertili saygı duyguları ile başım eğiktir.

Bir yanda da şaşkınlık, hak ettiklerimi alamamanın ezikliği içinde,

Olanları benden başkası bilemez asla.

Kutsal bir fısıldamadır sanki kulağıma. 

Kafamda eski belirsizliklerle sezinliyorum.

Büyülerin bozulması, 

benzerliğidir haklarıma kavuşmam.

Durmadan anlatırım kendimi, derdimi.

Çıt çıkarmadan bir ağlayıştır benimki...

Mehmet KAYALI

BİTSİN ARTIK!

Temmuz 21, 2015

Benzer sonuçlara ulaşma gayesinde bulunan.

Aynı çalışma ortamında,

insanları alt statü, üst statü, unvan gibi uyduruk söylemlerle,

düzmece oranlamalarla,

hak kısıtlaması yaratmak,

bazılarına şehzade yaklaşımı,

diğerlerine kapı kulu benzerinde hor bakışın reva görülmesi,

alt statüde olanların, verdiği hizmet verilerine.

Üst statünün, bakışlarında.

ben senin yaptığın görevi,

bir ere bile yaptırabilirim yaklaşımı düşüncesi,

şartlanmış tepeden bakan küçümseyen anlayışlar.

beyinlerden silinmelidir.

Çünkü alt statüye itilenlerin hizmet verileri,

deneyim ve uzmanlık gerektiren sonuçlar içermektedir.

Farklı yükümlülükleri vardır.

Trilyonluk zimmetlerden şu anda subay kendini özel kayırımlı

yasallaşmış olgular ile soyutlamış durumdadır.

Bu yükümlülüğü ere de veremezsin.

Çünkü, ayrı bir muhasebe tekniği gerekmektedir.

Subayın yaptığı taktik hizmetler ne kadar kutsal ise.

assubayın yaptığı teknik hizmetler de,

üretime bağlı, dayalı ve yönelik olup.

daha da kutsal olduğu gerçekleri orta yerdedir,

küçümsenemez.

Assubaylar da, hizmetleri de küçümsenemez.

Bu olumsuz ortamdan,

menafi sonuçlara dayalı hizmet sonuçları beklemek boşunadır.

Çağdaşlaşma yolundaki tüm insan toplumları,

modern, iletişim ve bilim araçlarının sağladığı,

iletişimin olanakları sayesinde her olumsuzluğu,

toplum fertleri, farkındadır.

Zorlamaların bir yerde bitmesi gerekir gibi.

Assubaylar da ekonomik ve geçim sıkıntılarından soyutlandırılmalıdır.

Eşit paylaşımların sağladığı,

içtenliğin gerektiği bilinmelidir.

Mehmet KAYALI

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ