Sevgili Dostlar,
15 Eylül 2017 tarihinde TEMAD'ın internet sitesinde bir duyuru yayınlandı.
Yapılan duyurunun ilk iki cümlesi aynen şöyleydi;
"TEMAD Genel Merkezi 15 Eylül 2017 tarihinde TEMAD Genel Merkezinde yapılan toplantıda,seçim startını vermiştir.
Genel Merkezde,Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Merkez Delegeleri ile birlikte 3 saat süren toplantıda, Genel Başkan Sayın Ahmet KESER 2017 TEMAD Olağan Genel Kurulunda aday olacağını açıklamıştır."
Ardından, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 'bir kişinin istediği kadar aday olmasını yol açan' tüzük değişikliği kararını iptal ederek, tüzükteki eski hali ile 'bir kişinin en fazla 3 kez aday olabileceğine dair kesin ve son kararı' vermesine üzerine, KESER çıkış yolu aramaya başladı.
TEMAD YENİ BİR DUYURU DAHA YAPTI!
Bu kez de 3 Ekim 2017 tarihinde TEMAD'ın internet sitesi sanki kendilerinin malıymış gibi, diğer adaylar hakkında hiç bir bilgi verilmediği, duyuru yapılmadığı halde kendileri için; "Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Yönetim Kurulu 02 Ekim 2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,mevcut Yönetim Kurulu olarak içerisinde Genel Başkan Sayın Ahmet KESER'in de bulunduğu listeyle yapılacak olan TEMAD Olağan Genel Kurulunda yönetime yeniden aday olmayı oybirliği ile kararlaştırmışlardır." şeklinde bir duyuru daha yaptı.
Bunu daha önce yazmıştım; KESER her ne pahasına olursa olsun seçilmek için mücadele edecek. Evet, KESER başkan adayı olamaz ama yönetim kurulu içinde görev alabilir. Hülle, hile filan yaparsa da bunun bedelini kanun karşısında öder ki, kanunen hülle vs. yasak. Kanun ve tüzük bu konuda ona bir şans vermiyor.
KESER, KOLTUK İÇİN VERDİĞİ MÜCADELEYİ HAKLARIMIZ İÇİN VERSEYDİ!
İnanın KESER, başkan seçilmek için harcadığı çabayı, haklarımız için gösterseydi şimdiye kadar tüm haklarımızı almıştık.
Bakınız;' MSB sadece 3 kez başkanlık seçilme şartını' onaylamamakla kalmadı, 'Kadın kolları kurulmasını ve muvazzaf astsubaylarını eşlerinin TEMAD'a üye olmasını sağlayan tüzük değişikliğini de' onaylamadı.
Bay KESER ne yaptı?
Bu konuları mahkemeye taşımak yerine, sadece Başkan seçilmesini sağlayacak madde için 3 yıl uğraştı ve kaybetti. Peki kadın kolları ve muvazzafların eşlerinin TEMAD'a üye olması konusundaki tüzük değişikliği delegelerin iradesi değil mi? Bu konuda neden bir çıkış yapmadı? Hep kendine mi çalışması gerekirdi.
TEMAD SEÇİM TARİHİNİ NEDEN AÇIKLAMIYOR VEYA AÇIKLAYAMIYOR?
15 Eylül'de seçim startı veren KESER, nedense seçim tarihini bir türlü açıklayamıyor. Dikkat ediniz "açıklamıyor" demiyorum. AÇIKLAYAMIYOR!
Neden mi?
Tulumbada su bitti, şenlik başladı. Yani sanırım seçim yapacak bütçe kalmadı. Şimdi onu da size açıklayayayım;
Bilançoya göre, 2014 yılı TEMAD bütçesinden 2015'e devreden nakit para; 268.897 TL. (268 Bin 897 TL.)
2015 yılı TEMAD bütçesinden 2016 yılına devreden nakit para; 94.630 TL (94 Bin 630TL.)
2016 yılı TEMAD Bütçesinden 2017 yılına devreden nakit para sadece 38.298 TL. (38 bin 298 TL.)
Bırakın bağışı, otomatik ödemeyi filan mevcut yönetim son 6 yılda MSB'den 970 Bin lira (eski para ile neredeyse bir trilyon) ödenek aldı.
Görüldüğü üzere son 3 yılda TEMAD'ın nakit varlıkları hızla erimiş. 2014 genel kurulundan sonra, 2015'e devreden yaklaşık 268 Bin liradan bu güne sadece 38 Bin lira kalmış.
Eee şimdi 5 yıldızlı bir otelde genelkurul yapmak kaça patlar?
yaklaşık 500 delege gelse, delegelerin 2 günlük kalacak oda, yemek vs. masrafları için 38 Bin lira yeter mi? Yetmez!
Şimdi neden 5 yıldızlı otelde yapılsın ki, normal bir yerde yapılsın dediğinizi duyar gibiyim... Yaklaşık 6 yılda 4-5 trilyonluk bir bütçeyi kullanan, MSB'den 970 Bin lira ödenek alan mevcut yönetim, hatırlarsanız 5 yıldızlı otellerde kutlamalar, kokteyler, konserler eğlenceler yapmıştı.
O günlerde hep böyle sürecek sanan yönetim, adeta har vurup harman savurmuştu. Şimdi 5 yıldızlı bir otelde seçim yapamazlarsa, bunu delegelere, il başkanlarına nasıl açıklayacaklar?
Bu arada belirteyim; bizim aldığımız bilgilere göre TEMAD Olağan Genel Kurulu 19 Kasım 2017 tarihinde, çoğunluk sağlanamazsa 27 Kasım 2017 tarihinde yapıalcakmış.
KESER MSB'DEN GELECEK ÖDENEĞİ Mİ BEKLİYOR?
Peki seçimi nasıl yapacaklar?
İşte püf nokta burası.
Kanımca, Keser ve ekibi, tüm umutlarını MSB'den gelecek olan ödeneğe bel bağlamış durumda. MSB'nin ödeneği ne zaman vereceğini bilmedikleri için, seçim tarihini de net olarak açıklayamıyorlar.
MSB bu yıl TEMAD'a 170 Bin lira ödenek tahsis etti. İlk dilim olarak 88 Bin 500 lira ödeneği verdi. Bu günlerde kalan 88 Bin 500 liralık ikinci dilim ödenek beklenmekte.
Kanımca KESER, başkan seçilmek için 3 yıldır mahkemelik olduğu MSB'den gelen ödeneğe bel bağlamış durumda. Şimdi bu şahsın hala assubay haklarını alacağını sanan varsa söyleyecek söz bulamuyorum.
Umarım MSB bir an önce ödeneği verir de, assubaylar Keser yönetiminin oluşturduğu bu belirsizlikten kurtulur.
Sadece bu neden bile KESER'in oradan gitmesi için çok bile.
KENDİ SEÇİLME HAKKINI BİLE ALAMAYAN ADAM MI ASSUBAYLARIN HAKKINI ALACAK?
Bu arada TEMAD'ın 'Tüzük ve TESUD davasını kaybettiğini' PES24 mahkeme kararlarını açıklayarak yazmıştı. Meğer tek kaybettikleri davalar bunlar değilmiş. KESER'in eski kadim dostu, sırdaşı olan ve daha sonra da ihraç edilen eski Genel Başkan Yardımcısı açıkladı, maalesef KESER ve ekibi,
1.Lojman davasını,
2. Sosyal Tesisler ve Ordu Evleri davasını,
3. Adana Şube davasını,
4. Taner Haydar KOÇAK davasını,
5. Özgür ÖRS davasını da kaybetmiş ama açıklayan yok.
Kazanılması kolay olan ve neredeyse kazanılacağı belli olan basit davaları kazanarak sosyal medyada paylaşım yapan Hukuk Komisyonu Başkanı, kaybettiği bu davalarla ilgili hiç konuşmuyor, hiç yazıp çizmiyor. Video klipleri ile görüyoruz kendini.
TEMAD HUKUK KOMİSYONU BAŞKANININ YOUTUBEDE YAYINLANAN KLİBİ
Kaybedilen bu davalar için, TEMAD'ın kasasından kime? ne kadar? ödeme yapılmış hepsi yeni yönetimce inceleneceği bilinmelidir.
Sadece bu davalar ile sonuçları, KESER ve ekibinin TEMAD'dan gönderilmesi için yeterlidir.
****
Sevgili Dostlar;
Dünya Astsubaylar Günü Kutlaması, konser, 5 yıldızlı otellerde kokteyl, konser, seçimler vs. derken eski para ile yaklaşık 4-5 trilyon civarında bir para eridi gitti.
Zamanında kendilerini çok uyardık, "böylesine büyük paralar varken, bırakın kutlamayı, kokteyli konseri, TEMAD'a bir yer alın dedik. TEMAD Genel Merkezi şu anda kiralık ve TEMAD kira ödüyor dedik. " ama dinlemediler. Hala kira ödemeye devam ediyorlar.
Biz bu konularda uyardığımızda, '17 Ekim Dünya Astsubaylar Gününü' icat eden ve ısrarla protokole girdiğini belirten Sn. Yüksel BİNİCİ şimdi yeniden aday.
Bu güne kadar yapılan Dünya Astsubaylar Günü faaliyetlerinde yaklaşık 700 Bin Lira (eski para ile 700 Milyar), civarında bir harcamanın yapıldığı o dönemde iddia edilmişti.
5 Yıldır TEMAD'da olan ve hemen hemen tüm faaliyetlerde ve ihraçlarda imzası olan Yüksel BİNİCİ'de TEMAD Genel Başkan adayı.
Dün tüm ihraçlarda imzası olan Sn. Binici'nin bu gün "ihraçları kaldıracağım" demesi çok manidar. Ya dün yaptığın yanlıştı, ya da bu gün yaptığın doğru. Aslında doğru olan tek şey Sn. BİNİCİ'nin politikacı olması.
Bu gün "tüm ihraçları kaldıracağım" diyen Sn. BİNİCİ, o günlerde neden ihraca şerh koymayıpta, onay verip imza attı?
5 Yıl boyunca, devasa harcamalar içeren projelere imza atan bir kişinin yeniden aday olması, yeni bir ekibin gelmesi değil, eski ekipteki ikinci adamın birinci adam olmasıdır. Bence yönetimsel anlamda KESER ile BİNİCi arasında hiç bir fark yoktur.
Sn. BİNİCİ'nin kendi ifadesiyle; "milletvekilliği adaylığından dolayı, TEMAD'dan istifa ettirilmeseydi", bu seçimde kiminle beraber olurdu?
İşte İstanbul İl Başkanı Sn. İbrahim KOLDAMCA'nın ihracı ve karar defteri .Lütfen inceleyin kimlerin imzası olduğunu görün.
Bu sözlerim, zamanında KESER'in en sadık adamları olan ve bizlere arkadaşlarımıza, dostlarımıza en ağır hakaretlerle yazılar yazan Sami BAŞKAYA, her daim başkanın yanında olan Tamer YILMAZ ve diğerleri için de geçerli.
Zamanında ihraçlar yapılırken, kurşun asker gibi davranan, hemencecik karar defterine imzayı çakıveren, İstanbul Şubesini kapatmak için elinden geleni yapan hatta karakolluk olan bu arkadaşların sonradan ihraç elmeleri durumu da ibretlik.
Biz başından beri aynı çizgideydik?
Yaz siz, Ne oldu sizide mi kandırdılar?
Kısacası, TEMAD'ın son 6 yıldaki maddi ve manevi konulardaki bilançosu ve hesabının sorulması için, yeni bir yüze ve yeni bir lidere ihtiyaç vardır.
TEMAD'da kan değişimi şart. Ne KESER, ne de onun 5 yıllık yol arkdaşı Yüksel BİNİCİ'nin, assubay toplumunun sorunlarına çözüm üreteceğine inanmıyorum. Yapsalardı, ellerinde devasa bütçe ve olağanüstü destek varken, 5 yıllık yönetimleri döneminde yaparlardı.
Sn. BİNİCİ, AKP'den milletvekili aday adayı olması ve faal olarak politikada olması nedenyile assubay sorunlarının çözümünde anahtarın kendilerinde olduğunu öne sürüyor. Peki Sn. BİNCİ, 5 yıldır TEMAD yönetimin de ve AKP'de değilmiydi? Madem bu anahtar çözüm getirecekti, 5 yıldır neden bu anahtarı kullanmadı?
Bir de, "Ben AKP'liyim, partim iktidarda, beni seçerseniz sorunlar çözülür" gibi ifadeler asla kabul edilemez. Bizler siyasi parti grubu değil, meslek grubuyuz. İçimizden her görüşte insan var. Sorunların çözümü için parti göstermek, işaret vermek çözüm değil, partizanlıktır. Eğer partiden birini seçerek bizim sorunlarımız çözülecekse hiç çözülmesin!
Emekli bir assubayın milletvekili olmasına asla karşı değilim! öğretmenden doktordan, avukattan oluyor da assubaydan neden olmasın? Ama bunun yolu da TEMAD'dan geçmesin. Özel kanunla kurulmuş askeri bir dernek olan TEMAD başkanının parti üyesi olması etik değildir.
Sn. BİNCİ'yi tüm bu olumsuzluklara rağmen severim sayarım, sık sık görüşürüz. Sağolsun ihraç edildiğimiz zamanlarda dahil olmak üzere sık sık arar. Ama biz kalbimizden ve gönlümüzden geçeni yazmak, söylemek zorundayız. Kamuoyuna yön veren insanlarız. Bizlerin en önemli görevi doğru bildiklerimizi yazarak kamuoyunu aydınlatmak. Kusura bakmayın ama Sn. BİNİCi ile bu iş olmaz.
MEHMET ERKAN AKKUŞ; "TEMAD GENELKURMAY KABUL ETMEDİ "
TEMAD'ın Hukuk Komisyon Başkanı yazmıştı, 15 TEMMUZ Darbe girişimi sonrası STÖ'lerin Genelkurmaya Geçmiş olsun ziyaretine TEMAD kabul edİlmemişti. TEMAD'ın Hukuk Komisyon Başkanı, bunu facebook sayfasından yazmış, asubaylar isimli sitede haber yapmıştı ama hemen apar topar bu haberi simişti.
Şimdi gelelim asıl mevzuya; Ahmet KESER; "hadi önceden FETÖ, Partigöç, falan filan engel oldu" diye diye zırvaladı, peki kardeşim, darbeden sonra Genelkurmay TEMAD'ı neden kabul etmedi?
Bahane gösterdiğiniz tüm generaller, adamlar kodeste ama Genelkurmay sizi yine kabul etmedi.
Neden?
Çünkü TSK üzerinde, FETÖ, ABD yabancı istihbarat örgütleri operasyon çekmeye çalışırken siz ne yaptınız?
TSK'yı mı savundunuz?
Yoksa "Genelkurmay Kapatılsın, KKK ek görevle bu işi yürütsün, Genelkurmay Başkanının bir tek asker yok, subayın beygiri, askerin traş sabunu" gibi ipe sapa gelmez sözlerle televizyonlara çıkıp açıklamalar mı yaptınız?
Ve hala kimin neden yaptırdığını merak ettiğimiz "Ölüm Orucunu" hangi amaçla hangi hakkı almak için yaptınız?
İşte bu saydığım basit örnek bile , assubayların ve TEMAD'ın neden yeni bir yüze ihtiyacı olduğunun göstergesidir.
İşte tüm bunlar yaşanırken, Sn. Binici, Tamer YILMAZ ve Sami BAŞKAYA'da, KESER ile birlikteydi. Hatta beraber televizyon programına bile çıktılar.
BAŞKAN ADAYLARINDAN, SADECE HAMZA DÜRGEN'DEN SOMUT VAADLER VAR!
Adayların paylaşımlarına bakıyorum, Sn. BİNİCİ'nin somut tek bir vaadi yok. Sadece "beğen paylaş" türü telkinler var. KESER ve Sami İNAN'da öyle. Şunu çözeceğim diyen yok.
Aynı şekilde diğer aday Hamza DÜRGEN'in vaatleri ise oldukça tatminlar ve önemsenecek türde. Sn. DÜRGEN'in vaatleri somut ve tabanın istediği türden.
Sn. DÜRGEN'in net şekilde açıkladığı hedefleri;
Öncelikli hedeflerinin ilk bir yıl içerisinde 9/2 derecesi ve görev tazminatının alınması,
Astsubayların görevde aldığı maaşın %85'i üzerinden emekli maaşı ödenmesi için çalışılacağı,
1/4'ün içinin doldurulması ve maaş dereceleri arasındaki aşırı uçurumun, kapatılması için uğraşacağı,
"Kirada olan tüm TEMAD Şubelerinin sorunlarının çözüleceği ve genel merkez bütçesinden TEMAD şubelerine yardım yapılacağı yönünde.
Maalesef diğer adaylardan ise somut bir açıklama yok.
Sonuç olarak bu seçimler TEMAD ve assubaylar için çok önemli.
Ya yeni bir yüz ve yeni bir ekip ile devam edeceğiz ya da eskilerle sürünerek kaderimize razı olacağız.
Feto Romanlı...
Ordumuzun Hacıyatmazları: Albaylar -3-
Foto Roman ezelden beri var idi bu memleketde, var olmasına da... Fakat, gene de ben dün akşam tek durmayıp Bir muziplik etdim kendimce... Sâdece bir harfini tebdil eyledim! Ve ortaya işde, böyle bir isim çıkdı!..
Zengin kız-fakir oğlan ikilisinin; bitmez tükenmez aşk, nefret, ihânet ve intikâm hissiyâtı üzerine kurgulanan 60, 70, 80’li senelerde gazetelerin sayfalarını tıka basa dolduran Foto Roman’a nâzire olsun diye ben de Hele özellikle de bu makâlemizin maksadına pek tevâfuk etdiğinden dolayı Şu ismi terkip etdim; Feto Roman...
* * * * *
Yazar ve çizer meslekdaşım Mustafa AYTAR gardeşime sıkı sıkıya tembih etmiş idim, bıldır! Bir daha işgillenmesinler diye Şu bizim albayları, gıçlarından palamar ile çifte kazık bağına vur diye!.. Sağolsun, AYTAR da öyle yapmış ve şöyle demiş idi; Merâk etme abi! Senin hacıyatmaz albaylar oralarını buralarını bundan kelli bir daha gıvırtamazlar! Bu albaylarımızın suratlarına da ağız çizmemiş, Böylece dillerini de mühürlemiş idi... Fakat bütün bu zapdu rabta rağmen bizim hacıyatmaz albaylar, Vatandaşın uykuya yatdığı gecenin kem demlerinde gene tek durmamışlar! Onları gâyet iyi tanıyan bir asubay olarak şaşırdığımı söyleyemem! Mustafa Beyin çifte kazık bağı ile sâbitlediği albaylarımız Hem başlarını gıçlarını gıpraşdırmışlar Hem de Olmayan ağızlarından kelâm üfürmenin bir yolunu bulmuşlar! Peki, gene ne halt etmiş, şu bizim hacıyatmaz albaylar acap?
* * * * *
Hafiye titizliği ile mesâi yapan Başkanımız Ahmet KESER, Hem keşif, hem de teşhir etmiş idi... Hesapsız senelerin subaylarımıza sunduğu sonsuz fırsatların sessiz bir deminde Binbaşılarımızın “rütbe kıdemi bekleme süresini” 4 seneden 3 seneye düşürmüşler idi.
Kıdemli binbaşılarımız; Çalışmadan, hak etmeden “1 kademeyi” kânunsuz olarak cebe indiriyor idi... Bunu fark eden Eski Tüfek de Haydi Tonton! isimli şu makâlesini tertip etmiş idi!
* * * * *
Binbaşılarımızın ipliğini pazara çıkardıkdan bir süre sonra Bu kez de sıra da albaylarımız var idi... Asubayları ilgilendiren kânûnun içine saklanan albaylarımız bu kez de “Rütbe kıdemi bekleme süresini” Kânûnsuz olarak 3 seneden 2 seneye indirmişler idi... Bu tezgahı da Ordumuzun Hacıyatmazları; Albaylar isimli iki bölümlü makâlemiz ile kamu vicdânına teslim etmiş idik!
|
* * * * *
Albayları da halletdik! Harç bitdi, yapı paydos derken bir de bakdık ki Bu kez de sırada, sadaka bekleyen yarbaylarımız var imiş! Yarbaylarımızın “rütbe bekleme süresinin” 4 seneden 3 seneye düşürüldüğünü de Yarbayıma Sadaka Mı Verelim? isimli iki bölümlü makâlemiz ile gündeme taşımış idik!
Peki, geriye ne kaldı ki Allah aşkına? Sırada şimdi kim var, dersiniz? Öyle ince bir ayar yapmışlar ki... Başkanımız Ahmet KESER bu kez suçüsdü yapamadı, (E) Mâliye Astsubayı Fahrettin BAĞRI da bu hile konusunda yan basdı...
* * * * *
03 Mart 2017 Cuma günü neşretdiğimiz Yarbayıma Sadaka mı Verelim? isimli makâlemizin ikinci bölümünde şöyle büyük bir söz etmişiz;
Büyük lokma yut da büyük söz etme dediydi dedelerim; ben yanılmışım! Genelkurmay Başkanlığımız meğerse bu “sıtma nöbetini” çokdan geçirmiş de Yukarıda gördüğünüz şu kelimeler ile ben, papatya falına bakmazdan epeyi bir zamân evvel Tuğ-tüm-kor amiral/generallerimize Ve dahi Hacıyatmaz albaylarımıza 2014 senesinde yeni ve “ballı bir kıyak” daha kotarmışlar bile... Mustafa AYTAR’ın çifte kazık bağlı palamarı da işe yaramadı vallahi!... Polisinden, askerinden, sâde vatandaşına kadar yüzlerce insanımızın öldürüldüğü 15 Temmuz’dan Hem sağ hem de kârlı çıkan bir tek zümre olmuş, şu memleketde; Ordumuzun hacıyatmaz albayları...
* * * * *
Aşağıda gördüğünüz şu iki çerveye dikkatlice bir bakınız! Ve ikisi arasındaki farkı söyleyiniz!
Yok! Aslında, bu iki resimdeki bilgiler arasında hiçbir fark yok! İkisi de aynı... İşde böyle, hakikât bâzen perdeye yansımaz! Görmek için de perdenin arkasına dolanmak icâb eder.
* * * * *
İmtiyâz değil fakat adâlet isdemek için yolları arşınlayan Fahrettin Bey, TSK Tazminât Meselesi ismi ile emekliassubaylar.org’da neşretdiği bu inceleme yazısında TSK Personel Kânûnunu kaynak gösderdiği aşağıdaki şu bilgide Hacıyatmaz albaylarımızın toplam “rütbe bekleme” süresinin “5 sene” olduğunu söylemiş! Hattâ öyle ki; Tonton binbaşılarımızın bir kademe aşırmasını suç üsdü yakalayan Başkanımız Ahmet KESER, Bu sefer uykuda üryân yakalanmış!..
* * * * *
Görevini henüz devretmemiş idi... Kendileri, o vakitlerde ordumuzun başında idi. Ve dahi Büyük bir onurla, Şerefle Ve güvenle Genelkurmay Başkanlığı yapıyor idi! Orgeneral Necdet ÖZEL büyük bir onurla, şerefle ve güvenle Genelkurmay Başkanlığı yapar iken Hiç bilinmedik yeni bir şey icâd eden dönemin AKP hükûmeti de Gizliden bir kânûn hazırlığı yapıyor idi! Ve dahi bu hazırlık neticesinde AKP hükûmeti, kendi akıllarınca muazzam(!) bir çözüm buldu... Bu haberi de Alo Fatih vâsıtası ile gazetelere şöyle uçurdu;
Balyoz ve Ergenekon dâvalardan tutuklanan muvazzaf askerler nedeniyle yaşanan komutan sorununa çözüm bulundu...
* * * * *
AKP hükûmetinin bu muazzam çözümü, gazetede şu başlık ile millete muştulandı;
Subaylara büyük müjde!
* * * * *
Bu Kânûn ile; Hem TSK’da Rütbe Ayarı,
Ve dahi Hem de TSK’da rütbe devrimi yapılacak idi...
* * * * *
Bu eşsiz ve muazzam çözüm için AKP hükûmeti hemen çalışmaya başladı... Aşağıda isimleri merkûm vekiller, o kânûn tasarısına afili birer imzâ çakdılar.
Kânûn tasarısının gerekcesine de şöyle yazdılar;
Rütbe bekleme süresini doldurmaya 1 yıl kalanların da Yüksek Askerî Şûrada değerlendirmeye alınması.
Bu kânûn tasarısına sâdece Millî Savunma Komisyonu rapor verdi.
Hattâ
Hayırlı ve mübârek bir gün idi, 11 Şubat 2014 Cuma... Aşağıda gördüğünüz 6519 sayılı şu kânûn, meclis sıralarından koşa koşa geçiverdi.
Yukarıda gördüğünüz 6519 sayılı şu kânûnun 32’inci maddesi ile Aşağıda gördüğünüz 926 sayılı şu kânûnun 54 üncü maddesine, ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere Şu fıkrayı eklediler.
Bundan iyisi, Şam’da şeftâli... Şam’dakiler şeftâliyi şevk ile dişler iken TSK’da rütbe bekleme, 1 yıl azaltıldı, Ve böylece Sanki eskiden “kapalı” imiş gibi Genç subaylara komutanlık yolu açıldı!..
* * * * *
926 sayılı kânûnun 54 üncü maddesine, ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere ekledikleri iki cümle ile; Ordumuzun subaylarından iki ayrı zümreye, iki ayrı lütuf ihsân edildi...
Bayram değil, seyran değil idi ve fakat bu, neyin nesi idi?.. Bu iş de meğerse İşde, öyle bir şey imiş!... “Rütbe ve rütbe kıdemi bekleme süresini” Tuğ-Tüm-Kor subaylar ve hacıyatmaz albaylarımıza Mübârek bir Cuma günü, 11 Şubat 2014 târihinde bahşetmişler idi... Sarımsağı bile gelin edersin de hani, bir gün gelir, kokusu elbet çıkar ya! Sarımsak değil fakat Feto Romanın esâs oğlanlarının yellenme kokusu da Başka bir mübârek Cuma günü, 15 Temmuz 2016 akşamında bütün Türkiye’yi sarıp sarmaladı... O akşam üsdü maskeler düşdü; o gece ak goyun, gara goyun belli oldu... Feto Roman olarak çevirilen folimde “FETÖ’cü generallerin önü açıldı”
Ve hattâ Feto Romanın esâs oğlanları meğerse Gözaltına alınmadan 1 saat önce “FETO Romancı” general atamış!
Her rütbeden Silivri’ye gönderilenler bir yana bizim bu bol resimli Feto Romanda 109 FETÖ’cü general ve amiral tutuklandı!
* * * * *
Başkanımız Ahmet KESER Ve dahi Mâliyeci meslek büyüğümüz Fahrettin BAĞRI aşağıdaki resimlere bir baksınlar hele... Hakikât, aşağıdaki çerçeveler içinde bugün gördüğünüz şu “beş fark” üzeredir çünkü!..
926 sayılı kânûn, madde 30’da görünen manzara, sol tarafdaki gibi! Fakat, hakikât böyle değil! Hakikât, sağ tarafdaki gibi! Fakat 926 sayılı kânûn, madde 30’da bu hakikât görünmüyor! Nasıl da gözel bir “rütbe ayarı” değil mi? Tuğ/tüm/kor general/amirallerimizin “rütbe bekleme süresi” 1 sene azaldı, bu bir yana!.. Albaylarımızın 2 sene olan “rütbe kıdemi bekleme süresi” 2014 senesiden beri artık “sâdece 1 sene oldu!” Vatana, millete, ordumuza, Genelkurmay Başkanlarımıza Ve bâhusus da Ordumuzun hacıyatmaz albaylarına hayırlı, kademli olsun inşallah!..
* * * * *
15 Temmuz gecesi, T.C. Devleti, kelimenin tam anlamı ile çökdü!.. Tuğ/tüm/kor/orgeneral/amirallerimizin bir yarısı darbe yapmak ile meşgul iken Diğer yarısı da orduevlerinde tertiplenen subay düğünlerinde gerdan gıvırıp göbek atıyor idi... Polisinden, askerinden, sâde vatandaşına kadar herkes Kışlada, sokakda, köprüde, dağda, bayırda birbirini boğazladı.
* * * * *
Vatandaşın birbirini boğazladığı 15 Temmuz damgalı bu “Feto Roman”dan kim kazançlı çıkdı sizce? Sâdece bir zümre hem sağ, hem de kârlı çıkdı... Terfi sırasına girmiş tuğ-tüm-kor amiral/generallerimizi saymaz isek şâyet! Terfi edeninden kadrosuzlukdan föteri giyenine kadar; Hacıyatmaz albaylarımız... AKP; 6661 sayılı kânûnun beşinci maddesi ile albaylarımıza verdiği ikinci emekli ikrâmiyesi Ve Daha önce kimseye verilmeyen OYAK üyeliğinin emeklilikde bile devâm etmesi ulûfesini 15 Temmuz tezgâhını farketdikden sonra hemen iptâl etdi. Peki, Yukarıda gördüğünüz 6519 sayılı şu kânûnun 32’inci maddesi ile Tuğ-tüm-kor subaylarımıza Ve dahi Hacıyatmaz albaylarımıza verilen “1 sene erken terfi” darbe ulûfesi ne olacak? Bu suâl şöyle kenarda bir dursun da!.. Şu hacıyatmaz albaylarımıza helâl olsun vallahi; Havada, karada, denizde, Ve dahi Her hâl ve şerâit altında devlet çeşmesinden su içmesini beceriyorlar ya!.. Kıymetli meslekdaşım Aydın KULAK şöyle demiş idi; “Subay darbeleri, asubayları iki kere vurur!” Asubayları “iki kere vuran” o subay darbelerinin perde arkasında meğerse Subaylarımıza hep “böyük ikrâmiye” vuruyor imiş! İşde, her şey gün gibi ortada; AKP, bu konuda yapılan orostopolluğu niye fark etmek isdemiyor? “1 sene erken terfi” darbe kıyağı konusunda da Feto Romanın esâs oğlanları albaylarımız Atı aldı da Üsküdar’a geçdi mi yoksa?.. |
Şükrü IRBIK
(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.
Kapak Resmi; (E) Dz.İda.Asb.Kd.Bçvş. Mustafa AYTAR
Evvelki bölümleri okumak için resimleri tıklayınız!
Ordumuzun Hacıyatmazları; Albaylar -1- Ordumuzun Hacıyatmazları; Albaylar -2-
Büyük bir olay, büyük bir başarı! Bir dakikalık bu görüşmede herhalde assubay toplumunun tüm beklentilerine yanıt bulunmuş ve büyük müjdeler alınmıştır.
Bay Ahmet Keser, Temad Başkanlığı'na aday olduğu zaman tüzükteki amaçların gerçekleştirilesi dışında topluma birçok vaatlerde bulundu. Mesela, astsubay toplumuna açıkladıkları deklerasyonun birinci maddesinde;
Birinci önceliğimiz, yıllardan beri çözüm bekleyen özlük haklarımızı almak olacaktır.
a. Özlük haklarının alınması için ilgili, yetkili ve etkili kurumlarla sonuç alınıncaya kadar müzakereler kararlılıkla yürütülecektir.
b. Gerektiğinde meslektaşlarımız ve kamuoyunun desteği alınarak kararlılık ve güç gösterisi olacak yürüyüş, gösteri ve her türlü eylemleri yapacak ve bu eylemlere sonuç alınıncaya kadar kararlılıkla devam edilecektir.
demişlerdi. Bunları gerçekleştirmek için çok çalıştı, çok cabaladı zannediyorduk değil mi?
İlk seçildikleri dönemde Genelkurmay Başkanı'nı ziyaret ettiklerinde zamanın Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel bizzat yönetim kurulundaki arkadaşların ifadesine göre “haklarınızı sokakta aramayın. Geçmişi yargılamanın kimseye faydası yok. Sorunları birlikte çözeceğiz. Bunun için, birlikleri dilediğinizde ziyaret edin. Sorunları Personel Başkanı'na iletin. O'nun çözemedikleri olursa, bana geleceksiniz” demişti.
Ancak bir çığ gibi büyüyen astsubay hareketi, hakların kazanılması halinde tabandaki statü farklılığı yaşayan diğer meslek grupları içinde bir başkaldırı örneği olacaktı. Üstelik, assubay camiasının büyük bölümünün Atatürkçü, laik cumhuriyete bağlı olması endişeleri arttırıyordu. Bunu önlemek adına, liderlerine bağlılığı arttıracak bir eylem türü yaratılmalı idi. Hiç kimsenin aklına gelmeyecek ÖLÜM ORUCU EYLEMİ ortaya atıldı. Ortam ve zemin oluşturuldu. Ancak hesaplar tutmadı! Eylem bir süre sonra hükümet aleyhtarı bir havaya girdi ve şalter kapattırıldı. Eylem fiyasko ile sona erdi. Ancak, bu eylem emekli assubay tabanına kahramanca bir fedakarlık girişimi olarak empoze edildi. Oysa toplumun gazını almak, yaratılan prometeus vari Temad Genel Başkanı üzerinden 2015 haziran seçimlerinde camianın oyunu almaktı. Temad Genel Başkanı ve yönetim kurulu anonslarla AKP'nin grup toplantılarına, vizyon toplantısı ve seçimli genel kurullarına katılmaları özellikle sağlandı. Oysa Bay Ahmet Keser
Hiç kimsenin (siyasi partinin) arka bahçesi olmayız. Buna ben izin vermem. Eğer şüpheniz varsa gelir yakamıza yapışırsınız. Bizim üzerimizden öyle ucuz şeylerle insanlar çıkıyor...
dememişmiydi? Yanlış hesaplar, ucuz statejiler ve cemaatle iktidarın düşman olması hesapları altüst etti. Sonuçta astsubay toplumunun kaderi ile oyanmasına neden oldu!
Amacına hizmet etmek, birilerine mesaj vermek için Assubay toplumunun hiç bir derdine çare olmayan "Güzin Paşa", "Şezlong Albayı", "Rezerve Paşa", "Genelkurmay lağv edilmeli" tarzındaki maksadı aşan eleştirilere; Assubay toplumu için yüzkarası olan Başkan Yardımcısı'nın gündem değiştirmek amaçlı yargılandığı "Y.A.Ş. üyelerinin mezarına tüküreceğiz" hakaretleri ardından muhtemel yargılanacağı Genelkurmay Başkanı'na
Komutan olmak için önce adam olacaksın
Ben sana general olamazsın demedim, adam olamazsın dedim
Basiretsiz ve yönetimsel aciziyetsiz
Şehit cenazelerinde göstermelik tabut taşıyan aymaz, vatan evlatlarının gözünde zerre kadar kıymetin yoktur
TSK manevi şahsiyetini temsil görevin bitmiştir, yazıklar olsun
tarzındaki hakaretleri bu topluma sadece tepkiyi ve hakların askıya alınmasını Genelkurmay ile iplerin kopmasını sağlamıştır.
Mücadeleden nemalanan narsist, biatçı takımı sürekli olarak topluma empoze etmeğe çalıştıkları gibi, neymiş; sorunları iletmişler. Şimdi sıra, çözüm görevini verdikleri Genelkurmay'da imiş (!) Bre gafiller, Genelkurmay ile pastahanede mi görüşüyorlar ayrıca sanki Genelkurmay düne kadar sorunları bilmiyormuydu!
Siz, hiç bir riski olmayan sigortacılıkla bile kar elde etmeyen ticari yetenekten yoksun iken, piyasının iki misli fiyatla pazarlamaya çalıştığınız yurtdışı turlarınızla, arsa diye dağ başındaki tarlayı yüz misli fiyatla pazarlayan komisyonculuğunuzla, assubay toplumuna ne faydanız var?
Geçenlerde kendi kendine Astsubay Haber Portalı Genel Yayın Yönetmeni ünvanı veren bir riyakar çanak sorularla Ahmet KESER’le mülakat yapıyor. Yine aynı üslup, yine ayni kibirle Bay KESER, kendisinin yapması gerekeni yapan, Genelkurmay'a, bakanlara, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na özveri ile bu toplumun sorunlarını ilgililere iletenleri müstehzi bir ifade ile 'sözde' hafife alıyor! Hala, eleştiri yerine Genelkurmay'ı 'sözüm ona' dışlamaya çalışarak Genelkurmay ve siyasi otorite ile görüşememenin, muhatap alınmamanın acizliğini gizlemeğe çalışıyor!
Bay Ahmet KESER,
Yalakaların büyük başarı gibi sunduğu, sıradan halkın katıldığı bir iftar yemeğinde Başbakan'a ulaşmaya çalışanların arasına kaynak yaparak girmek, iki resim çektirip bir dakikada astsubay sorunlarını anlattım diyerek hiçbir yere varamazsınız. Bu ancak sizi ve göreviniz bittiğinde etrafınızda göremiyeceğiniz Minatomani Yalakaları'nı tatmin eder.
Bu toplumun masallara ihtiyacı yok, sizi başımıza kral olarak seçmedik!
Bizler, gel dediğinizde gelen kurşun askerleriniz değiliz. Milyonlarca maddi ve manevi desteği çevrenizle saltanat sürün diye değil, bizi temsil edin, sorunlarımıza çare bulun, uzmanlar derneği gibi çalışın diye verdik.
Bu aymazlıklar, bu kişisel hesaplar devam ettiği sürece Temad Genel Başkanı olarak kaldığınız her dakika bu toplumun haklarının önündeki engeldir.
Siz önce becerebilirseniz yitirdiğiniz güveni sağlayın. Asb. adı ile kurulan kooperatife kendini 4 yıllığını başkan seçerek kendi refahını sağlamış olabilirsin. Bir çok şube başkanının "rahatım bozulmasın" diyerek sessiz kalması seni bulunmaz hint kumaşı yapmıyor.
Seçilmeden önce günde iki kez arayıp danıştığın, seçildikten sonra kişisel hesapların ortaya çıkıncaya kadar sana destek veren bir ağabeyin olarak benim sözümü dinle. Yalakaların, biatçıların ile birlikte TENAD’ı (Türkiye Emekli Nemacı Assubaylar Derneği) kur! Tüzükte kendini ömür boyu başkan, yalakalarını yönetim kurulu üyesi seçtir. Sende kurtul, bu mazlum zümre de kurtulsun!
Not: Bu yazım üzerine yine yalaka gürühu kendileri ve sanal isimleri ile saldırıya geçeceklerdir. Hiç umursamıyorum! Sizde biraz yürek, biraz ahlak, biraz vicdan varsa daha önce de belirttiğim aşağıdaki konuları sorulayın;
Yanıtınızı bize vermeseniz bile belirttiğim gibi biraz ahlak, biraz vicdanınız varsa aynaya bakıp kendinize verin.
Kendisine ve mesleğine saygısı gereği mücadeleyi amaç edinmiş arkadaşlarıma saygılarımla....
Hiç bir assubay, TEMAD’ın tüzel kişiliğine saygısızlık etmez! Çünkü, TEMAD emekli assubayların temsilcisidir.
Bay Ahmet KESER’den önceki yönetimin temsil misyonunun yeterli olmaması nedeniyle, iletişim çağının nimetlerinden yararlanan assubaylar yıllardır ön yargılarla oluşun haksızlıkları, hukuksuzlukları kamuoyu ve ilgililere duyurmak adına örgütlenerek, bu sitenin koordinasyonunda çok yararlı hizmetlerinin yanısıra, bizleri temsil edecek yeni bir yönetimi belirleme çalışmaları içine girdiler.
Bizlere güven veren, ayakları yere basan ANKARA PLATFORMU’nun mücadelede yaşanan olumsuzluklardan dolayı adaylıktan ayrılmaları üzerine, Ahmet Keser ve ekibini umut görerek seçilmelerine destek verdik.
Yönetime talip olan Ahmet KESER, TEMAD tüzüğündeki en önemli amaçlardan olan;
Dernek üyelerinin sorunlarının çözümü için gereken yasal ve idari girişimlerde bulunur
maddesine ek olarak;
Birinci önceliğimiz; yıllardan beri çözüm bekleyen özlük haklarımızı almak olacaktır. Özlük haklarının alınması için ilgili, yetkili ve etkili kurumlarla sonuç alınıncaya kadar müzakereler kararlılıkla yürütülecektir.
Bu ahlaksızca hakaretlerinin hesabını artık yargı önünde verecekler.
tarzında onlarca reform niteliğinde vaatlerde bulundular. Peki gerçekleştirdiler mi? Elbette gerçekleştiremediler!
Assubaylar olarak, bu yönetime tarihinin en büyük maddi ve manevi desteğini verdik. Bu yönetimin kişisel hesaplarla mücadelede başarı sağlamaması üzerine yaptığımız önerilerden, eleştirilerden ders almak yerine, yönetim destekli riyakar takımı ile eleştirenlere hakaret ve iftiralarda bulunuyorlar. Elbette bunları adamdan sayıp muhatap almıyoruz!
Bu güruh, bizlerin okuma ve yanıt hakkını engelleyip destek vermeyenlere sistematik bir şekilde saldırıyorlar!
Bunların başı olan 'TEMAD yönetiminde olması büyük bir şansızlık olan' Sami Boşkaya denilen kişi yazdığı bir yazıda “sosyal medyada özellikle başını Ersen Gürpınar’ın çektiği bir kısım kişiler tamamen show’a dönük kişisel çıkar amaçlı yapmaya çalıştıkları saçma sapan kampanya ve eylemlerinin Temad kurumsal yapısı ile hiç bir alakası yoktur. Bu tip kampanyaları sık sık düzenleyen Ersen Gürpınar'ın tek amacı reklam kampanyasından pay kapmaktır. TEMAD’a olan husumeti yaptığı kampanyalara malzeme olmadığımızdandır” buyurmuşlar!
Ah be assubay nosyonundan mahrum tosunum, sen bir kapıdan bir kapıya menfaat için koşarken, TEMAD ve mücadele adını telaffuz edemezken hiç bir kişisel çıkarı olmayan assubay sevdalıları tüzel kişilikleri, aidat, gayrimenkul ve hazine yardımı gelirleri, sekreterleri, makam araçları, binası olmadan çocuklarının, torunlarının harçlıkları ile mücadelede bir çok taşın yerinden oynamasını sağladılar.
Yukarıdaki resme iyi bakın. Bu resim, bizlerin koordine ettiği cumhuriyet tarihinde ilk kez bir cesur yürek arkadaşımızın, haksızlıklarımızı protesto etmek için MERZİFON-ANKARA yürüyüşünün sona erdiği Ankara Anıtpark'ta benim yaptığım basın açıklamasına katılanların resmidir.
Kaldı ki, bunlar bizim görevimiz değildi. Bunları fedakar arkadaşlarımızın kendilerine ve mesleklerine saygısının gereği yapıldığını mücadeleye destek için gönderdiğimiz paralar ile ziyafet sofralarında, 5 yıldızlı otellerde ağırlanan satılık kalemler, görevden tanıdığımız yalaka takımı anlayamaz!
Yapılan her çalışma bu mücadeleye bir katkıdır. Bırakın ona buna laf yetiştirip aciziyetinizi gizlemeye çalışmayı, bu çalışmaları siz yapın, elinizi kolunuzu bağlayan mı var? Merak etmeyin bizler assubay adının geçtiği her konuya müdahil olur, her çalışmayı destekleriz.
Genelkurmay nizamiyesinden giremeyen, Başbakanlık tarafından muhatap alınmayanların yapacakları bir şey yoktur!
Başbakan ve Genelkurmay Başkanı tarafından vaatler açıklandığında "40 yılda bir ele geçen fırsatı kaçırmayalım. Muhataplarınızla görüşün süprizler yaşamayalım, siz görüşemiyorsanız şubelerden bir heyet oluşturulsun" teklifimizi her zamanki gibi umursamadan 'nasılsa torbada keklik' diyerek; Genelkurmayı rol ve başarıyı çalmakla suçlayıp "Genelkurmayı devre dışı bıraktık, siyasi otorite ile hallediyoruz" açıklamaları ile şubelere emeğin olmadığı başarıyı sahiplenerek koştunuz.
Peki sonuç ne oldu? Hani halletmiştiniz? Hâlâ neyin karşılığı bu yalakalığı yapıyorsunuz? Sizde hiç vicdan yok mu?
Bu inadın, bu kibirin, bu aymazlığın sürmesinin bedelini assubaylar ödüyor!
İntibaklar, adaletsiz başlangıç dereceleri ile yapıldı. 3'üncü derecedeki ve yüksek okul bitirip 2'nci derecede bulunanlar mağdur edildi. Tazminatlardan haber yok. Ortalıkta bilgi kirliliği yaşanıyor. Ağa babanız ve TEMAD nerede? Neden açıklama yapılmıyor?
Tabii, patronunuz bay Ahmet KESER’in assubay sorunu çözme gibi bir derdi, gayreti yok. O, dağ başındaki tarlanın yüz misli fiatla assubaylara pazarlanıp alıncak komisyonla ve hayali şirketlerle gündem değiştirmeye çalışıyor!
Algıcı, çalgıcı, nemacı yalakalar, satılık kalemler nema peşinde olduğu için bunları eleştirmeye yüreği yetmeyince, assubay sevdalılarının takdir edilecek gayretlerini hakaretlerle, iftiralarla gündem değiştirip kişisel hesapları başarısızlıkları, aymazlıkları gizlemeyi amaçlıyorlar!
Sahi siz aynaya bakabiliyor musunuz? diyeceğim ama yüzü olmayan aynaya baksa ne olur, bakmasa ne olur!...
Mücadeleyi kişisel hesaplardan uzak amaç edinmiş assubay sevdalılarına minnet ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Kıymetli meslektaşlarım;
İntibaklar kör topal geçmişken, malum tazminatlar ve 9/2 konusu gündemdeyken, sadece bu konulara yoğunlaşmamız gerekirken, TEMAD yönetimi, bu kez kendi içinde birbirine düşerek, yönetim kurulunda, birbirlerini ihraç eder duruma gelmiştir.
Evet, TEMAD tarihinde ilk kez, bir yönetim kurulu üyesi ve Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ihraç ediliyor. Hem de Ahmet KESER'e en sadık, en yakın kişilerden biri.
Hele ki, sosyal medyada yaptığım bir yorum nedeni ile şahsımı, çok değerli onlarca arkadaşımın ihracında rol oynayan ve bu konuda bizi bir kaç kez arayan, Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan yardımcısının da, sosyal medyadaki beğeni ve yorumlar nedeni ile ihraç edilmesi, kaderin cilvesi olsa gerek.
İşte Tamer Yılmaz Beyin açıklamaları;
Peki, TAMER bey neden ihraç edildi?
5 yıldır can ciğer kuzu sarması olanların arasına ne girdi?
Tamer bey açıklamış;
Yani Tamer Bey, yönetim kurulu toplantısında, son bir yılın geliri ve giderini sormuş.
Gezilerden, ajandadan, faaliyetlerden ne kazandık, nereye harcadık, ne yaptık demiş?
Yönetim Kurulu Üyesi olarak hakkı var mı ? Var!
Peki Ahmet KESER ne cevap vermiş?
Onu da Tamer Bey açıklamış;
Yani, her zamanki gibi, Ahmet KESER, para hesabı sorulunca, hemen agresifleşmiş. Tıpkı bir önceki Başkan Yardımcılarından Sn. Naim Örengül ve Sn. Yalçın Kaçar'ın yorumundaki gibi;
Tabi, bizde bu hususlara o dönemde yazılarımızla değinmiştik. Biraz maddi konularda sorular sormuştuk. Şahsım ve Foça TEMAD'ın eski Başkanı ve halen delege olan, Sn. Şeref Alkoç' da maddi konulara değinince Ahmet KESER yine agresifleşmiş, derhal TEMAD Hukuk Koms. Başkanının eşi ve Hukuk Koms. Üyesi Av. Meral AKKUŞ aracılığı ile haklarımızda suç duyurusunda bulunmuştu.
Ancak, değerli Cumhuriyet Savcılarımız, Ahmet KESER ve avukatı gibi düşünmemiş ve Sn. Şeref Alkoç ve şahsım hakkımda takipsizlik kararı vermişlerdi.
Yalnız değerli savcılarımız, bizler için verdikleri Takipsizlik Kararında da, Ahmet KESER'e ve avukatına adeta hukuk dersi verdiler.
İşte o karardan bir bölüm;
Yani savcımız Ahmet KESER'e şeffaf ol, bunları kolaylıkla açıklayabilecekken dava açmak ne demek diyor?
Neyse, kaldığımız yerden devam edelim,
Tamer Bey, Yönetim kurulu toplantısında birazcık maddi konuları sorunca ortalık karışıyor, ve diyor ki;"Büyük Genel kurulda konuşurum!"
Peki, Tamer Beyin, büyük genel kurulda konuşması, nasıl engellenir?
Cevabı kendisi vermiş; tıpkı bizler gibi, " Üyelikten çıkartılarak ve ihraç edilerek."
Ahmet KESER de ihraçla tam da bunu yapıyor işte. Genel Kurulda açıklama yapmak isteyen kendi yardımcısını ihraç ederek konuşmasını engel koyuyor adeta!
Demek ki Tamer Beyin konuşmasından, korkuyor ve çekiniyor. Yoksa neden ihraç etsin?
Yani, bunlar kolaylıkla açıklanabilecek hususlarken, tazminatların 9/2'nini gündemdeyken neden böyle agresif bir davranış sergiliyor?
TEMAD'ın gelir ve giderlerinin sorulması, para işi, assubayların tazminat ve 9/2 meselesinden daha mı önemli?
Tam da, birlik ve beraberlik içinde olduğumuzu göstermeye çalıştığımız bu günlerde, TEMAD tarafından ihraç edilen ve istenmeyen kişiler olarak, Tazminatlar ve 9/2 meselesi çözülünceye kadar, TEMAD yönetimini eleştirmeyeceğimizi açıklamışken, Teşkilat Başkanının ihracı çok mu uygun?
Yani assubayların temel konuları gündemdeyken, bu bölünmüşlük, parçalanmışlık çok mu yakıştı?
AÇIKLAMA GENEL BAŞKAN YARDIMCISINDAN!
Eee bu durumda, TEMAD'ın 2 numarası, Ahmet KESER'in en gözde yardımcısı, Sami Başkaya durur mu?
TEMAD Genel Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi Sami Başkaya, her zamanki gibi kendine has, ağırbaşlı, saygılı, efendi! ve makamına yakışır tarz üslubu ile meslektaşlarına hitaben; "Bırakın yaşıyorken bir araya gelmeyi, öldüklerinde mezarı yan yana gelmeyecek, bilumum, yalaka, uzantı, maşa ve general seviciler,.." diye aynı zamanda kitap yazarı olarak da, kalemini hemen oynatıverdi.
Zaten, bu zat, saygılı, efendi, temiz üslubundan dolayı, Ahmet KESER tarafından aday listesine alınarak, TEMAD yönetimine seçilmemiş miydi?
Her neyse, TEMAD yönetim Kurulu üyesi ve Genel Başkan Yardımcısına değer üslubundan dolayı tebrik ediyorum, tam da kendine yakışan türde yazmış. İşte tek yasal temsilcinizim diyenlerin edebi seviyesi;
Kimse kusura bakmasın, edebi seviyesi, bu tipte olan şahsiyetler, hangi makama gelirse gelsin, asla benim temsilcim olamaz. Beni temsil edecek kişi, meslektaşları olan assubaylara,
"...Bilumum yalaka, uzantı, maşa, general sevici, Temad düşmanı, assubay düşmanı, Genel Başkan düşmanı, ilkezisler, omurgasızlar, lan..." gibi sıfatları kullanmaz.
Herkes kendi edep ve seviyesine göre yazar...!
Hadi onun edebi ve seviyesi belli de, meslektaşlarına karşı bunca hakareti beğenen, 119 kişiye ne demeli?
Bir de, TEMAD'ın resmi internet sitesinden sorumlu bu kişi, henüz Tamer Beyin yerine atanan kişiyi, henüz bulamadı sanırım. 2 gündür TEMAD sitesinde Teşkilat Başkanı yok görünüyor!
YANDAŞLARIN NEFESİ KESİLDİ. TEK SATIR YAZAMIYORLAR !
Aman Allahım, bu korku nedir? Yandaş yazarlar, kalemşörler, bu konuda tek satır yazamıyor. Koca koca adamlar, anlı şanlı dava adamları, "süt dökmüş kedi" gibi uysal ve sessiz sedasız, görmüyorlar, duymuyorlar.
Assubay davasına sevdalı, "Saygıdeğer hanımefendileri, bar kadının gibi lanse eden karikatürlerde paylaşan", olmadık hakaretlerde bulunan, gücü sadece meslektaşının eşine yeten bu kişiler, (assubay demeye utanıyorum) ne yapıyor?
Siz hiç meslektaşının eşine, hakaret eden bir meslek grubu gördünüz mü? Ne subaylarda ne uzman çavuşlarda? Var mı böyle bir densizlik?
Bu davayı yeniden canlandıran, değerli büyüğümüz Sn. Ersan Gürpınar'a bile, en ağır saldırıları yapan, en kötü hakaretleri yazan sözde büyük dava adamları bu olayı neden ele almıyor?
Bu konuları neden görüp, duyup, tek satır dahi yazmıyorlar?
Çünkü onlar kendileri yazamaz. "Kız arkadaşının terk ettiği, yüzü bol sivilceli ergen oğlanlar" gibi, "özelden en aşağılık yalanlarla iftiralarla insanları karalayan gönül adamları" gibi, ağababalarının verdiği talimat dışına çıkamazlar.
Bir gün gelecek, onların da yaptıkları aheste aheste çıkacaktır. Tıpkı, Tamer Paşanın başına gelenler gibi.
TAMER YILMAZ ÇOK MU MASUM?
Tamer Yılmaz, ihraçlarda önemli rol oynayan birisi. 1600 küsur üyeli, TEMAD'ın ilk şubelerinden 31 Yıllık İstanbul TEMAD Şubesini kapattırmak için her türlü işi yapmıştı.
TEMAD Hukuk Komisyonu Başkanı, Av. M.Erkan AKKUŞ ile beraber, İstanbul TEMAD'a kadar gidip, çilingir marifeti ile şubeye girmek istemişler, daha sonrada karakolluk olmuşlardı.
Üstelik Tamer Beyin, görevleri arasında; " derneklerin yurt sathına yayılması,asil üyelikleri teşvik ve artırma,büyüme için çalışma ve planlama yapma görevi" varken şube kapatma, üyeleri ihraç etme işlerine girmiş, imzalar atmıştı.
Demek ki, "Başkanım odanızdaki boş kolonya şişelerini doldurttum, sehpadaki çikolataları tamamlattım, arabanızı temizlettim deposunu da fullettim" demekle olmuyormuş bu işler. Birazcık sesini çıkarınca, sorular sorunca, adamın sesini kesiveriyorlarmış.
Kısacası, TEMAD'ın generallerinden, Tamer Paşa, rüzgar ekti fırtına biçti.
TEŞKİLAT BAŞKANI GİTMİŞ, TEŞKİLAT UYUYOR!'
İyi de, Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ihraç edilirken, teşkilat, şubeler, şube başkanları, delegeler, Teşkilat Başkanının ihracı konusunda ne yapıyor?
Tık yok!
Başkanlıklarını, etiketlerini, delegeliklerini kaybetmemek için sessizce izliyorlar. Ne de olsa sesini çıkarınca, Balıkesir ve İstanbul'un başına neler geldiğini biliyorlar.
Seslerini çıkarırlarsa, belki de burunlarının dibinde, Eskişehir TEMAD, da olduğu gibi, bir kaç yandaşa, mevcut TEMAD'ın 500 m. ilerisine de, hemen bir şube kurduruverdiler.
Tıpkı, İstanbul'da kurdukları ve 1 ay geçmeden kapanan, şimdilerde tabeleası ve direği, kurana, kurduranlara hatıra olarak kalan! Bakırköy Temad şubesi gibi.
İşte böyle, çakma şubelerin mimarlarından birisi de, Tamer Beydir.
Değerli meslektaşlarım, sizlere, hak alacağız diye lanse ettikleri 100 şubenin acınacak hali budur...
Bir diğer husus, 2013 yılında, emekli olduğumda Kahramnamaraş'ta TEMAD Şubesi yoktu. TSK'dan ilişik kestiğim gün, Genel Merkeze üye oldum. Daha sonra yazılı olarak, Antalya TEMAD'a üyelik başvurusu yaptım.
O dönemde Antalya İl Başkanı Mustafa Değirmenci, Genel Merkezden gelen talimatlar gereği, bizi üye kayıt edemedi.
Bu talimatları veren kimdi?
Tabi ki, Keser'in en sadık adamı Tamer Yılmaz!
Mustafa Değirmenci'nin üyelik konusunda verdiği cevap "Ersel Bey, sizin ile ilgili özel bir durum var, Tamer bey ile çok tartıştık, o nedenle üye kaydedemiyoruz" demişti. Özel durum dediği bizim ihraç işlemi. O günlerde Mustafa Değirmenci ile sert tartışmalar yaşayan ve bizi üye kaydettirmeyen Tamer bey de, bizim ile aynı akibeti paylaştı.
Her zaman kusursuz itaat, biat ve sadakat gösterenlerin sonunda olduğu gibi, hepsinin sonu aynı olacak.
Allah yarına bırakır ama yanınıza bırakmaz!
Buradan Tamer Yılmaz'a açık bir çağrı yapıyorum; madem bir soru sordunuz ve karşılığında ihraç edildiniz, bunu da sosyal medyada yazdınız, elinizde ne varsa gidin hukuka ve hesabını sorun.
Yok bütün kavganız, 2. adam olmak için ise zamanlamanız çok yanlış. Yanlış yerde, yanlış zamanda, yanlış kişilere, doğru sorular sormuşsunuz.
Size "oh olsun" demiyoruz, geçmiş olsun diyoruz. İnşallah yaşadıklarınızdan ders alır da, size hakkı geçen tüm meslektaşlarınızdan kuru bir özür dileme erdemini gösterirsiniz.
Size, sizin gibi davranmayacağız. Güç elinizdeyken, ihraç ettiğiniz, bizim gibi onlarca Keser'zade meslektaşınızın arasına hoşgeldiniz diyoruz.
Hayırlı olsun.
Ne zaman adam oluruz?
"MAKAMLARLA, MAKAMLARI İŞGAL EDEN KİŞİLERİ AYIRT EDEBİLDİĞİMİZ ZAMAN.."
NOT : Temsilcinizim diyen TEMAD ve yetkilileri, intibaklarımızın maaşlara yansıması ve gereken işlemin yapılması için SGK'ya müracaat edilecek mi? Genel Başkan yardımcısı, sosyal medyadan millete laf yetiştireceğine, konumunun farkına vararak biraz sınıfına hizmet et de cevap ver. Her şeyi muhalif dedikleriniz mi duyuracak? Bari böylesine basit bir işi TEMAD'ın sayfasından duyurun. Az işe yarayın be kardeşim!
Saygılarımla
Dede Ersel AKSU
KAYNAK:https://www.facebook.com/photo.php?fbid=797405483704764&;set=a.356608914451092.1073741825.100003059582308&type=3&theater
YAZARIMIZI TAKİP ETMEK İÇİN ;
FACEBOOK :https://www.facebook.com/dedeersel.aksu.1
TWITTER: https://twitter.com/DedeErselAksu
Saygıdeğer Meslektaşlarım
Her zaman belirttiğimiz gibi assubaylar bu ülkeye ve ordumuza sadakatlerini teri, kanı ve canı ile kanıtlamış, karşılığında sadece adalet talep etmişlerdir.
Bizlere ön yargılarla yapılan haksızlıklar için mücaadelemizde elbette yasal temsilcimiz TEMAD yönetimidir. Bizim için umut olduğunu düşündüğümüz bu yönetime tarihinin en büyük maddi ve manevi desteğini verdik. Ancak tüzükteki görevlerini verdikleri vaatleri unutan Sn.Ahmet KESER ne yazık ki kişisel hesaplarla hiç bir başarı elde etmediği gibi uyarılarımızı dikkate almak yerine sırtını sıvazladığı kişilerin mücadele gönüllülerine hakaret ve iftiralarda bulunmasını adeta teşvik etti. Bir yıl önceki mücadele coşkusu, umut ve birbirimize tahammülden eser kaldı mı?
Bizlerin dışında hükümet, genelkurmay, OYAK yönetimlerine maksadı aşan eleştiriler, yardımcısının ve yandaşlarının hakaretleri sonucu kurumlarla olan ilişkilerimiz askıya alındı. Bizlerle ilgili hiç bir konuya çalışmaya müdahil olamadık.
“Ben sizden sorun çözmek için yetki almadım” itirafı ile hiç bir kazanım elde edilemeyeceğini itiraf eden, "siyasi partilere deklarasyon yayınlayalım, mail kampanyalarına destek verin, muhataplarımızla görüşemiyorsak TEMAD’ın normal gelirleri dışında gönderdiğimiz milyonlarca liramız olması gerekiyor, ulusal gazetelere bilboardlara ilan verip haksızlıklarımızı yazıp kamuoyu oluşturalım, hatalardan ders alıp toplumu yeniden kucaklayın" tarzındaki tekliflerimiz yanıtsız kaldı. Yönetim adeta sessizliğe büründü!
“Hoca verir talkımı kendi yutar salkımı“ dedikleri gibi "bizler tüm siyasi partilere eşit mesafedeyiz" diyen Sn.Başkan bizlerle ilgili mecliste yasa teklifi, soru ve araştırma önergesi veren CHP ve MHP'nin kapısını açmaz iken AKP'nin grup toplantılarına, İstanbul Kongre Merkezi istişare toplantılarına, seçimli genel kurullarına anonslarla katıldı. Belki iktidara yakın olup sorunlarımızı çözer diye düşünürken iktidar partisi ile de ilişkilerini kopardı. Sn. Başkan ne düşündü ise seçimlerden önce çıktığı televizyon programında Genelkurmay ve İç İşleri Bakanı'nı kabul edilemez üslupla eleştirdi. Tüm kapıları kapatan Sn. Keser amacınız nedir? Siyaset yapacaksanız yardımcınız Yüksel Binici gibi istifa edin, siyaset yapın. Yolunuz açık olsun.
Başbakanımız 28 Ekim Malatya Mitinginde bir çok memur gibi uzman ve assubayların da sorunlarının çözüleceği, intibaklarının yapılacağı sözünü verdi. Sn.Dede Ersel Aksu yazısında Genelkurmay başkanımızın 29 Ekim resepsiyonundan sonra tüm kuvvetlerin temsilcisi assubaylarla Etiler Asb.Orduevinde bir toplantı yapıp "sorunlarınızın takipçisiyim, merak etmeyin" açıklaması yaptığını yazdı.
Bu açıklamaları duyan Sn.Keser destekçileri koro halinde "işte başkan, işte başarı", "haklarımızı alacağız", "daha güçlü olmak için üye olun, aidat yatırın", "bağışta bulunun", "her konuya itiraz edenlere bu başarı kapak olsun" tarzında kendi yalanına kendi inananlar gibi parsa kapma yarışına girdiler!
Sn.Keser fırsatı ganimete çevirmek için şube başkanlarına müjde vermeye koştu ama kendisine tazminatlar, başlangıç dereceleri gibi sorulan sorulara yanıt yerine basından hepimizin duyduğu konuları aktarıp genelkurmay ilişkileri sorgulanmasın diye de “konunun Genelkurmay ile ilgili bir durumun kalmadığını konunun siyasi otoritede olduğunu” belirtmekle yetinmiştir.
Bizi temsil edenler diplomatik bir dil kullanmak ilişkileri devam ettirmek mecburiyetindedir. Hiç kimseye hakaret ederek, maksadı aşan eleştirilerde bulunarak düşüncemizi kabul ettiremeyiz. Sn.Keser, bilinçli veya bilinçsiz olarak bu hataya düştü. Bunu tamir etmek mümkündür. Kendisi görüşemiyorsa Genelkurmay ve siyasi otorite nezdinde temaslarda bulunmak yapılan çalışmalara müdahil olmak, hızlandırmak, adaletin sağlanmasına katkı sağlayanlara minnet ve teşekkürlerimizi iletmek için TEMAD şube yönetimlerinden bir komisyonun seçilmesini ve görev almasını sağlamalıdır. Bu hizmeti esirgemesin.
Genelkurmayın katılmadığı bir teklifin kabul edileceğini düşünmek bile abesle iştigaldir. TEMAD Gn.Başkanının açıklamadığı konu ile ilgili Genelkurmaydan Sn.Genelkurmay assubayımız Hv.Sav.Kd.Bşçvş. Harun AĞPAK‘ın tarafıma gönderdiği bilginin ilgili bölümünü sizlere sunuyorum.
ile diğer mesleki, sosyal, maddi ve konum/algısal konular titizlikle takip edildiği Genelkurmay Başkanımız tarafından 29 Ekim 2015 tarihinde Etiler Astsubay Orduevinde vurgulanmıştır. Ayrıca yukarıda belirtilen üç konunun bizzat kendisi tarafından takip edildiği, seçim öncesi başbakana iletildiği ve sonuna kadar gerçekleşmesi için mücadelesinin verileceği belirtilmiştir.
Teklifin genelkurmay tarafından hazırlanması, komutanımızın başbakan ile görüşmesi meslektaşlarımıza takipçisi olacağım sözünü vermesi bizler için bir teminattır, minnettarlığımızı sunuyorum. Adaletin gerçekleşmemesi için hiç bir sebep kalmamıştır. Yine de komisyonlarda değişikliklere uğramaması için takibi gerekiyor.
TÜM MESLEKTAŞLARIMIZA HUZUR, REFAH VE ADALET GETİRMESİNİ DİLİYORUM. Saygılarımla...
Saygıdeğer Meslektaşlarımız
Her zaman belirttiğimiz gibi ”assubay olmadan bırakın ordunun savaşmasını asker karnını doyuramaz“. Peki bu gerçeğe ve taleplerimizin de sadece adalet, eşitlik ve insan onuruna saygıdan ibaret olmasına rağmen neden ön yargılarla ve özellikle kendi kurumumuz tarafından sosyal,ekonomik ve insani haksızlıklara uğratılıyoruz? Tek nedeni var; Gücümüzün farkında değiliz ve birlik olamıyoruz.
Mücadelemizde bir milat olan 1971-1975 olaylarında günün antidemokratik ortamı yüzünden mücadele azmimizi devam ettiremedik, o fedakar meslektaşlarımıza sahip olamadık. Buna bir de sicil, tayin, ceza baskısı eklenince mücadele ateşimiz ne yazık ki küllenmek zorunda kaldı.
İletişim çağının internet'in nimetlerinden yararlanarak bir araya gelen assubay sevdalısı arkadaşlarımızla yaptığımız “Emeğinin, alın terinin, akıttığı kanın karşılığında sadece adalet isteyen çocuklarına aydınlık yarınlar bırakmayı ve insanca yaşamayı isteyen meslektaşım, haksızlıklara tepkisizlik yeni haksızlıklara davetiyedir, derneğimiz TEMAD önderliğinde bizler için onur olan mücadeleye desteğinizi bekliyoruz“ çağrılarımız yanıt buldu.
Bu fedakar arkadaşlarımızın katkıları ile Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak SABAH gazetesine haksızlıklarınızı dile getiren ilan verdik. Bir çok yazı dizisi ve davamıza inandırdığımız yazarların (Özellikle Sn. Umur TALU) desteği adaletsizlikleri dile getiren yazıların yayınlanmasını sağladık. Meslektaşımız Sn.Tuncer Küçük'ün MERZİFON-ANKARA arasında gerçekleştirdiği haksızlıkları protesto yürüyüşünü sağladık. Mail kampanyaları ile haklı taleplerimizi ilgililere ilettik. Bunlar ve diğer çalışmalarımız sunucu oluşan coşku ile çığ gibi büyüdük. Derecemizden, kadememizden habersiz olan genel merkez yönetiminin değişmesi için bu sitenin önderliğinde kurulan TEKYÜREK grubu ile YENİ OLUŞUM grubunun temellerini atıp Sn.Keser ve ekibinin göreve gelmesine katkılar sağladık.
Tarihinin en büyük maddi ve manevi desteğini alan bu yönetim, önce yola çıktıkları idealistleri yolda buldukları menfaatperestlerle değişerek 11 kişilik yönetim kurulundan 8 kişinin istifası ile bizleri ilk hayal kırıklığına uğrattı. Bu arkadaşlarımız kendilerini, istifa gerekçelerini tam olarak anlatamadıkları ve alternatif bir yönetim oluşmadığı için Sn.Keser yeniden genel başkan seçildi. Bir işareti ile binler bölge toplantılarında, onbinler Ankara'da toplandık; hamasi nutuklar, verilen sözlerle tavan yapan umutlarımız 2014 seçimini tekrar kazanmanın güven ve kibiri ile göreve yeniden seçilen Sn.Keser’in kişisel hesapları ile hayal kırıklığına dönüştü!
Göreve seçilmek için;
-Önceliğimiz özlük haklarının alınması için ilgili, yetkili ve etkili kurumlarla sonuç alınıncaya kadar müzakereler kararlılıkla yürütülecektir.
-TEMAD; İl, İlçe Başkanlıkları ve üyelerinin de katılımını sağlayacak demokratik bir yönetim anlayışıyla yeniden yapılandırılacaktır."
gibi vaatlerini, tüzükteki görevlerini unutan sayın genel başkan hangi amaca hizmet ettiyse Genelkurmay ile bizlerin hiç bir yarasına merhem olmayan maksadı aşan eleştirilerle diyaloğu sonladırdı. Orduevi yasağı ile ilişkiler tamamen bitirildi. Buna rağmen bu siteden verdiğimiz, şu an çevresindeki nemacıların katılmadığı toplum desteğinden kuvvet alarak hatalarını tamir etmek yerine ne yazık ki kişisel hesaplarla yanlış üstüne yanlış yaparak ve “Ben sizden sorun çözmek için yetki almadım” açıklaması ile umutlarımızın tamamen kaybolmasına neden oldu.
YAŞ üyelerine hakaretten yargılanan Gn. Başkan yardımcısı Sami Başkaya ve hakareti şiar edinen tayfası, hakaretten sabıkalı ısmarlama yazı yazan sözde yazar bu aymazlıkları eleştirenlere hakaretlerle "çamur at, izi kalsın" düşüncesi ile mesnetsiz iftiralarda bulunmaktadırlar.
Son olarak bu mücadelede önemli bir misyon üstlenen, görevde iken mücadele katkıları nedeniyle çileler çeken, sitemiz yönetimi üyesi ve yazarı Sn. Ersen Gürpınar’ı 1975 olaylarında Rize Askerlik Şubesi'nde tek assubay olarak görev yapmasına rağmen meslektaşlarını ihbar etmekle suçlayacak kadar basitleştiler. Yetmedi, TEMAD’ın Facebook resmi sayfasında ve kendi sayfalarında, tüm televizyonlarda, hepimizin facebook sayfasında, internet siteleri ve gazetelerinde irade dışı Gooole tarafından yayınlanan reklamlarda HDP reklamını (montaj da olabilir) bahane ederek aklın, mantığın, vicdanın, ahlakın kabul etmeyeceği bir şekilde site yönetimini değil, sadece yıpratmayı, bezdirmeyi amaçladıkları Ersen Gürpınar'a PKK sempatizanı suçlamasında bulundular!
Sn.Gürpınar’ın vatanseverlik duygularını sorgulamak kimsenin haddi olamaz. Üstelik TEMAD yönetiminin seçimler dolayısıyla sesimizi duyurması gerekirken bu boşluğu dolduran, sitede SİYASİ PARTİLERE DEKLARASYON kampanyasında HDP'nin yasal ve mecliste grubu bulunan bir parti olmasına rağmen teröre destek verdiği inancı ile mail kampanyasına bu partiyi dahil etmeyerek gösterdiğimiz hassasiyetimizi tüm assubay kamuoyu bilmektedir.
Her konuda ahkam kesip maydonoz olanlar, TEMAD'ın normal gelirleri dışında çocuklarımızın, torunlarımızın harçlıklarından keserek mücadeleye destek için gönderdiğimiz milyonlarca lira maddi desteğin, hazineden tanıtım için alınan yüzbinlerce liranın nereye harcandığı konusunda assubay kamu vicdanında oluşan endişeleri, başarısızlıkları, aymazlıkları sorgulamaya cesaret edemeyenlerin, yıllarca site giderlerini cebinden ödeyen yönetimin harcamalara katkı için aldığı google reklamlarından ayda ortalama 100 (yüz) lira cüzi reklam gelirini sorgulamaya hakları ve hadleri olamaz! Kaldı ki bu gelirde assubayların tek kuruş katkısı olmamasına rağmen meslektaşlarımıza saygımızın gereği bu harcamaları kuruşu, kuruşuna site mesaj panosunda her yıl sonu yayınlıyoruz. Kimse bulanık suda balık avlamaya, ahlaksızlığa tevessül etmesin. Bu açıklamaları meslektaşlarımıza saygımızın gereği yapıyoruz. Yoksa hakareti şiar edinen bu kişileri muhatap almayı, onların seviyesine inip onlara hak ettikleri yanıtı vermeyi bile zul addediyoruz!
Sn.Gürpınar’ın girişimleri ile kurulan bu sitede, adını duyuran delege ve yönetimlere seçilenlerin bir kısmının bu ahlaksız saldırıya sessiz kalmalarına "herkes kişiliğinin gereğini yapar" diyerek sadece üzüldük; ancak sudan bahanelerle fikren uyuşamadıklarını, muhalif kabul ettikleri kişileri ihraç eden, şube kapatan genel merkezin umutlarımızı, birliğimizi dinamitleyen bu kişiler için sessiz kalmasını kabul etmek mümkün değildir.
Sn.Keser, bu kişilere ne borçlusunuz, neyi amaçlıyorsunuz? Anlamak mümkün değil! Amacınız kendine ve mesleğine saygısı gereği sorgulayan, eleştiren assubay sevdalılarını susturmak ise bu gayretiniz beyhudedir. Her hakaret, yapana ve destekleyenlere bumerag gibi geri dönüyor. Ayağınıza sıkılan kurşunun farkında değilsiniz. Sizin için fazla üzüldüğümüz söylenemez de, şahsınızda TEMAD kan kaybediyor! Bir kez daha hatırlatıyoruz; delege sizi kral olarak seçmedi. Verdiğiniz vaatleri ve tüzükteki görevleri yerine getirmeniz için bir STK örgütüne başkan seçti. Bunca maddi ve manevi desteğe rağmen toplumun önüne koyacağınız bir tek başarınız yok. Bugün sitelerinde, sayfalarında övgüler dizen, algı operasyonları yapan bu riyakar takımı ile lokal işletip para kazanmayı, assubay adından siyasi ve ticari çıkar sağlamayı amaçlamış olabilecek bir kısım yöneticilerin alkışları ve kurucuları dahil toplam 120 kişiden oluşan KAMU-DER adlı dernek tarafından 'kişisel dostluklar nedeniyle' yılın derneği seçilmenizle kendinizi tatmin edebilirsiniz, ama yarın görev süreniz bitince sizi önce bunlar terk edecekler. İnanın adınız bile anılmayacak...
Tanınmanıza, seçilmenize büyük katkılar sağlayan, mücadele fırtınaları estiren, sosyal medyayı lütfedip muhatap almayabilirsiniz. Şubelerinize sorun, umuttan, birlik ve beraberlikten bahseden var mı?
Yüzbinlerce kişinin vebalini yüklendiniz. Daha fazla toplumun nefretini, lanetini üzerinizde taşımayın. Hatalardan ders alarak, görev süreniz bitmeden kendilerine yeni bir efendi bulacak olan bu haysiyet yoksunlarını etrafınızdan temizlemeye başlayarak yeni bir başlangıç yapın. Ya da istifa edin.
Meslektaşlarımıza sevgi ve saygılar sunuyoruz.
Önce 9 yıllık Mustafa Erol dönemini bitirmek için yeni oluşum adı altında seçime aday oldular.
Tüm çağdaş ve modern yapıya dair vaatleri sıraladılar.
Hani Sovyet politbürosunun unutulmaz ismi Leonid Brejnev'in yetmiş yaş üzeri kızıl ordu savaş kahramanları ile otuz yıl sürdürdüğü katı ve eski rejimi, yeni oluşum olarak büyük bir rüzgarla gelip yıkan yeni devrimin sesi Mihail Gorbaçov gibi;
Yeni oluşum gurubu; eski yönetimi eski yönetimin delegelerini dahi etkileyerek saf dışı bıraktılar.
Ünlü bolşevik atasözüdür. "Her devrim önce devrimi yapan evlatlarını yer.”
Temad'da devrim falan olmadı tabii ki,sadece bir genç kuşak rüzgarı esti.
Sayın Cengiz Erten'in sayfa ismi misali. Eski algı ve bakış gitti.
Temad'da genç kuşak bir yeni oluşum değişim ve dönüşüm dönemi başladı.
Çağdaş, vizyonel, genç; üstelik 84 emekli kuşağı gepegenç bir nesil Temad yönetimine oturdu.
Seçime girerken yayımladıkları ilkeler ve vaatler Temad adına bir devrimdi.
Bir ilkti.
Katılımcılık, paylaşımcılık, kitlesel hareket birliği ve en önemlisi ise mutlak eylem ve kararlılıktı.
İlk üç aydaki çıkış müthişti. “Ayrı camilerden kalkan cenazeler”, “Kast sistemi" “Yarım kanatlı uçucu bröveleri“, “Bu kadarına da pes“ tişört ve şapkaları bir anda yarım asırdır bildik genelkurmay basın açıklamalarından sıkılan medyada reyting patlaması yaşanmasına sebep oldu.
Onca şube ve binlerce emekli silkinecek, harekete geçecek, sınıf mücadelesine ve hak davasına baş kaldıracaktı.
İlk üç ay sosyal medyada iyi bir örgütlenme ve organizasyon sağlayan yeni yönetim, kurduğu pes gurubunun başına mükemmel derecesinde başarılı ve organizel bir kaabiliyete sahip sayın Bülent Civan'ı getirdi. Sayın Civan rüzgar ekip fırtına biçti.
200 bin insanı sosyal medyada örgütledi ve aktif hale getirdi.
Yıllardır tv.'lerde bir kanalı dahi göremeyen Temad flaması yeni oluşum ve başındaki genç dinamik, sözünü sakınmayan dili arı gibi keskin genel başkan sayın Ahmet Keser sayesinde medya kanallarına yetişemez oldu. Ülkenin gündemi bir anda assubaylar ne istiyor İnfialine ve nerede ise bir assubay devrimine hâttâ patlamasına dönüştü.
Gündem o kadar hızlı gelişti ki Genelkurmay dahi ne tür bir önlem geliştireceğini kestiremez ve tedbir alamaz oldu. Başbakan, Assubay kökenli mit müsteşarı sayın Hakan Fidan'ı acilen bu konuya görevlendirdi.
Ergenekon ve Balyoz davasının tutuklamalarının getirdiği öz güvenle hükümet; TSK. hiyeraraşik yapısının ve katı statükosunun dağılmasında bir gedik daha açılmasından oldukça memnun ve mutlu olarak bakanlıkları vasıtasıyla Temad genel başkanlığını, meselelerinin halli adına görüşmelere davet ederek hem hükümet hem de parlamento kanadında en içten ve samimi konukları arasına aldı.
Bu tavır pamuk ipliğine bağlı durumdaki genelkurmayı harekete geçirdi. Tepki sert oldu, karşılığı da gecikmedi. Temad genel başkanı hakkında TSK personeli arasında ayırımcılık yapmak, manevi birlik ve beraberliği tehdit ve tahrik etmek, çalışan assubayları üst, amir ve ordudan soğutmaya çalışmak suçlaması ile hakkında genelkurmay askeri savcılığınca suç duyurusunda bulunuldu.
Osmanlı’nın Avrupa’da en son gittiği ve büyük Kanuni’nin o toprakta vefatı ile görebildiği en son yer olan Zigetvar kalesi misali bu suç duyurusu da Temad’ın çığ gibi büyüyen nefesini ve sesini bir anda kesmeye yetti, ilerleme ve şahlanış birden durdu.
Hükümet vahameti görünce acilen Genelkurmay başkanına giderek, bir protokol yapma ihtiyacı hissetti. Bundan böyle Assubayların ve emeklilerin tüm hak ve insani talepleri Genelkurmayın alacağı bir tedbir ile doğrudan MSB.lığı üzerinden hükümete iletilecekti. Asla dışarıdaki dernek ve oluşumlar kaale alınmayacaktı.
Genelkurmay acilen ve apar topar ordudaki assubayları dizginleme ve Temad’dan uzaklaştırma adına iyi düşünülmemiş, her zamanki kurmay ve şablon çalışması ürünü bir projeyi medyaya açıkladı.
Günlerden pazartesi idi. NTV kanalında iki kıdemli başçavuş öğlen saatinde bir ilk olarak resmi üniformaları ile basın açıklaması yapıyor; Genelkurmay başkanının özel görevi ile assubayların özellikle kıtalardaki assubayların sorunlarının tespit ve tayini işine ombudsman olarak atandıklarını, bu sebeple bundan sonra hiç bir çalışanın Temad’ı kaale almamasını, artık yeni teşkil ve yetkili birimin kendileri olduğunu açıklıyorlardı.
O gün NTV. televizyonunun öğlen verdiği bu flaş haberle hem MSB.lığı hem de genelkurmay başkanlığı Temad’ın ipini bir günde çekiveriyor; bu tedbire; ne gariptir ki Temad genel merkezi de bütün frenlerine basarak bir anda adeta destek veriyor, İlk etapta sayın Bülent Civan görevden alınıyor, iki yüz bin kişilik pes gurubu dağıtılıyordu.
Bir anlamda yelkenlerin şişmiş bezleri alabanda edilerek kapatılıyordu. Büyük olasılıkla da burada Mit müsteşarı devreye giriyor, Temad Genel başkanını başına gelebilecekler konusunda ciddiyetle uyarıyor, “yeter, tamam artık dur“ diyordu.
Tehlikenin boyutunu gören sayın Keser assubay hareketinde frene basma sözünü verince de suç duyurusu geri çekiliyor ve soruşturmaya şimdilik gerek yok gerekçesi ile infaz durduruluveriyordu.
Temad’ın dışlanması ve hızının kesilmesi kendi kamuoyunda sert bir iç çekişme ve kavgaya dönüşüyor, bu kavga büyüdükçe genel merkezdeki huzursuzluk da o oranda artıyordu.
En sonunda assubay tabanının ve güçlü, etkili sözü dinlenen, genel merkezin “azılı muhalif“ ilan ettiği kesiminin, artan huzursuzluğu ve yükselen seslerini yatıştırmak adına bir eylem planlandı, bu ilk pasif eylemin adresi muvazzaf assubaylardı.
Tüm askeri kantinler, işletmeler, gazinolar ile özellikle ordu evleri ailecek boykot edilecek tam bir ay alış veriş yapılmayacaktı.
Planlayan genel merkezdi, ama genelkurmayın sopası her an genel başkanın tepesinde Hz. Ali’nin küheylanı gibi duruyordu. Bu eylem tabanı rahatlatmalı, gazını almalı, ama genelkurmaya verilen Ahmet Keser sözüne de uygun olmalı idi.
Onun da çaresi hemen bulundu. Bu eylemi Temad genel başkanlığı değil; küçültülmüş haliyle yeni pes gurubu üstlendi, sorulduğunda cevap tek idi.
“Temad ın ve genel merkezin bu boykotla hiç bir ilişkisi yoktur. muvazzaf personelin bir eylemidir.”
Bu savunma medyaya beyanla verilince bu sefer de muvazzafların öfkesi sel oldu taştı. Öyle ya emekli koskoca insanlar bu eyleme girmeyecek, hele ki Temad genel merkezi üstlenmeyecek, eşinin kolundaki bilezikleri bozup da bağış yapan ve Temad’ı gözünde bir kahraman haline getiren , yasal ve hukuki açıdan cezai sorumluluğu olan çalışan Assubaylar eylem yapacak, üstelik bir de ordudan atılma, ceza alma mesleğini kaybetme pahasına ortada yalnız ve sahipsiz, savunmasız kalacaktı.
Bu yanlış ve bencil anlayış çalışanı Temad’a bir anda küstürüverdi. Çalışan binlerce assubay, derneklerinin kendilerini bir anda böyle ortada bırakmasını anlayamadılar ve bu durumu hazmedemediler.
Bu iki yüzlü davranış Genelkurmayın da gözünden kaçmayacak ve Temad genel başkanı hakkındaki kesin hükmünü verecekti. Toplumunu ve çalışanını öne itip kendisini derneğinin tüzel konumunun arkasına gizleyen , kurumunu ve emeklileri ile çalışanlarını ortada bırakan “benim haberim yok“ diyen bir şahsi hükmiyet ve kişi asla assubaylar adına genelkurmay ile istişarede bulunamaz ve assubayları temsil ederek bize muhatap olamaz algısına dayanarak Temad’ın ipini çekiverdi.
Yaptığı yanlışın sonunda etkisizleşen genel başkan sonrasında ise zaten hiç birlikte çalışmadığı on iki kişilik ekip bütünlüğünü ve blok çalışma anlayışını artık tamamen terk ederek, yanındaki sadık ve biatçi üç adamı ile beraber, derneği ve çalışmaları verilen taviz oranında tamamen durgunluğa, sessizliğe, suskunluğa söylemsizliğe doğru yönlendirmeye başladı.
Alel acele planlanan ve hükümetin de buna sıcak bakarak “sizi ve emekliyi oyalar sevindirir, gazınızı da alır“ dediği “17 ekim dünya assubaylar günü“ projesi eldeki son koz ve gönül alma eylemi olarak durumu ve günü kurtarma adına devreye sokuldu.
Ne var ki bu “U“ dönüşünün ve bir anda toplumu ile her türlü irtibatı kesmenin yarattığı huzursuzluk gün geçtikçe artarak, durdurulamaz boyutlara varınca, bunu önleme adına “bilgilendirme toplantıları” adı altında Konya, İstanbul, Balıkesir, İzmir, Samsun, gibi büyük illerde kapalı salon toplantıları yapılarak bildik, aynı söz ve ifadelerle toplumun enerjisi boşaltılarak emeklilerin gazı alınmaya başlandı.
Gelinen nokta itibariyle Temad hem siyaseten hükümet nezdinde , hem de Genelkurmay katında artık dışlanmıştı, Astsubay sınıfının, eylemsel gücünün ve coşkusunun defteri dürülmüştü. Temad da artık kamu yararına statülü eski tas eski hamam bir usülen ehven bir dernekti.
Aynı sayın Erol dönemindeki gibi tekrar çok eleştirdikleri o noktaya geri gelip oturmuşlardı.
Eski vizyonuna ve eylemsel söylemlerine döndüğünde genel başkanı bekleyen cezanın düğmesine anında basılacağı kendisine gizli uyarı ile defaten anlatılmıştı. Artık Temad’ın manevra alanı daralmış, Genelkurmay ile köprüler radikal çıkış ve söylemler ile muvazzaflara yaptırılan bu saçma ve komik eylem sebebiyle çoktan atılmıştı.
Nihayetinde; toplumun hak ve adalet taleplerindeki artan şiddetteki yüksek sesler genel merkezde büyük sıkıntılara sebep olunca sayın Keser’in yönetimdeki arkadaşlarının sadece bir kısmı ile oluşturduğu otoriter yönetim ve ben bilirim şeklindeki (T.Erdoğan kopyalı) tavrı ve dışlamayı daha fazla kaldıramayan yönetim kurulunda önce kapılar herkesin karşılıklı yüzüne kapanacak, sonunda ipler kopacak büyük bir kavga ile genel sekreter ile genel başkan yardımcısı istifa edecekti.
Bu iki önemli yönetici; istifa sebeplerini yönetim adına genel başkanın değiştirmeden okuyarak toplumu ile paylaşması taleplerine genel başkan yasak koyacak ve ikisi de toplumları karşısında Temad’a ihanet eden kişiler olmayı kabullenmek durumunda kalacaklardı.
Sosyal medya ve platformların tüm ısrarlarına karşın bu iki yönetici istifa sebeplerini uzunca bir süre açıklamayacaklardı.
Ne var ki, bu iki istifa genel merkezde suları durultmaya yetmiyordu; çünkü sorun iki kişi değil genel başkan ve çevresindeki üç kişinin kurduğu otoriter, kendi bildik, doğru ve bakış algısından derneği yönetmek zaafiyeti idi.
Nasıl olsa T.Erdoğan modeli vardı ve iyi çalışıyordu. Genel başkan da bu modeli benimsedi, ne de olsa taban da Ak parti tabanı gibi şükürcü ve sessizdi. Bir iki yırtık ve yalnız kalemin, söylemin kaale alınmayacağını sayın genel başkan iyi biliyordu. Her gittiği yerde “ben sosyal medyayı görmemeye çalışıyorum ve okumuyorum, gayet rahatım“ diyerek kopan taban bağının izahını böyle savunmaya çalışıyordu.
Coşku ve heyecan sönüp köz bitince, tabandaki hesap tuttu, toplum sustu.
Yeniden beklemeye ve umut tüketmeye başladı, ne var ki genel başkanın yanındaki ekip toplumu susturmaya ve eylemden soğutarak davaya sırt çevirmeye yönelik bu güdülen taktik ve stratejinin farkındaydı.
Yönetim kurulu çoğunluğu, susmak yerine son sözü söylemeyi tercih etti. Genel başkan; ekibinin büyük kısmının defalarca yaptığı uyarıyı da kaale almayınca ipler yeniden koptu ama bu sefer kökünden.
Önce altı yönetim kurulu üyesi arkasından da dernek avukatı olan hukuk müşaviri üyesi istifa edince Temad yönetimi de düşmüş oldu.
22 Ağustos tarihinde yapılan seçimli olağan üstü genel kurula bulaştırılan entrikalar ile oda ve kulis faaliyetleri, divan heyetinin hataları, genel merkezin seçimi tarafsız bir ciddiyetle savunmayıp; yönetmeye kalkması seçimlere gölge düşürdü ve sonunda derneği belki de bir kayyum atamasına götürecek talihsiz bir sürecin başlamasına sebep oldu.
Üç ayda yıldızı parlayan derneğin çöküş ve yıpranma süreci o kadar hızlı oldu ki; hiç kimse gelinen bu vahametin sorumluluğuna yanaşmaya tenezzül etmedi, sorumlu ve cesur davranmadı.
Kendisine 2011’de 36 ay süre verilen bir genel başkan dava arkadaşlarına ve yeni oluşum birlikteliğine ancak 22 ay dayanabildi.
Bildiğini okudu. Sezar gibi kendisi yönetmeye kalkıştı ve ekibin yarısını yok saydı.
2011’de yapılan seçime genç kuşak emekli assubaylar adına başkan adayı sıfatı ile katılan ve alkış alan sayın Cengiz Erten seçime az bir süre kala kendisi başkan adaylığından vazgeçip Astsubay davasının mücadelesine en hazır olan tek ekibini güven ve strateji amacı ile yardımcısı Zafer Çimen’e teslim edince, zayıf ve iradesiz olan Zafer Çimen de bu hazır ekibi başka ittifakların sahte barış eline teslim ediverdi. Güç ve blok çökünce seçim arenası yine sayın Keser’in avuçlarına teslim edildi.
Sekiz kişilik istifa bayrağını açan ve seçimi ortaya getiren sayın Ayhan Yıldırım ve gurubu genel başkanın onca ağır itham ve suçlamalarına bir tek kelime dahi edemeden salonu terk ettiler, doğru olduğuna inandıkları etik değerleri izah edemediler. Ahmet Keser’in tüm yanlışlıklarını bir kelime olsun seçim salonunda bu topluma açıklayamadılar.
Neticede bu seçimi de Ahmet Keser’e pasta kutusu ile ikram ettiler.
Ne acıdır ki AHMET KESER yönetimi, 4 yıl boyunca hep kendilerine güç veren, destek veren, uyaran, tüm vefalıları bir bir öğütüp başlarını yedi.
TEMAD, tarihinin en büyük üye kıyımı bu başkanla gerçekleşmiş oldu, hem de savunmalar alınmadan, disiplin kurulları çalışmadan, sultan keyfiyeti ile.
Oysa çok değil daha iki yıl önce bir yemin etmişti bu oluşum.
“Biz yeni oluşum hareketiyiz, yeni umut ve vizyonuz” diyerek.
Bunları ben Adnan Fuat Özdemir söylemiyorum. Sayın Ayhan Yıldırım söylüyor, gecikmeli de olsa, çok geç kalınmış da olsa o söylüyor.
Hem de resmi tutanaklardan, belgelerden…
Sekiz arkadaşının imzalarını attığı belgelerden okuyarak gösteriyor.
Keşke zaman varken dinleyebilseydik.
Zaman varken anlayabilseydik.
Keşke hemen anlatabilseydik.
Keşke algılayabilseydik.
Keşke duyabilseydik.
Bilebilseydik.
Çünkü zaman bu toplumun tek silahı, fazla da barutumuz yok.
Bu yaşananlar, sadece EKİM 2011-AĞUSTOS 2012 arasındaki 10 aylık kısacık bir zamanın eseridir.
Ama;
Binlerce Assubay ailesinin 6 ayda inanılmazı gerçekleştirip bir adalet ordusu yarattığı;
Ruhundan, umudundan, feryadından taşırıp, karlı ve terli yollarda Ankara’ya götürdüğü;
Bir çılgın şahlanışın gurur ve onur hikayesi ile başladığı;
Hayatın neresinde olursak olalım, hangi deneyim küpüne bulanırsak bulanalım, her zaman bir yerimiz noksan, bir parçamız çıplak, bir yüzümüz utanç içinde olmaya mahkum olacağız. Nihayetinde ademi beşeriz. Bazen şaşarız, bazen de düşeriz.
Bu gün bu yanlışların üstünde doğruları, tutarlılıkları inşa etmeye çalışıyoruz. Bu toplumun çabasını yere, çamura düşürenlerin de bizlerden, içimizden birisi olduğunu artık biliyoruz, yeniden düşmemek için de geçmişi asla sil baştan yapmıyoruz. Hep tekrardan yaşıyor hep anımsıyoruz.
İşte bu yüzdendir ki, Asker hakları platformu web sayfası (askerhaklari.info) kırılan küstürülen anlayışları tamir etme adına, ASSUBAYI SUBAYA, SUBAYI ASSUBAYA nefret odaklı kılmamak adına, içtenlikli bir sevgi adına, kalben adalet adına, bir vizyonu ve bir projeyi yürütüyor.
Tüm eksik taşları da yerine koyarken TSK. ruhu adına, birlik adına koymak üzere bir insanlık algısı yürütüyor.
Ve bu platform şunu söylüyor,
“Dün sizler mutlu olurken bizler nasıl mutsuz görünmemeye çalıştı isek; bu gün de bizler mutlu olmaya çalışırken sizler mutsuz görünmeye çalışmayın.” diyerek.
Biliyoruz ki; aynı eşlere, aynı çocuklara babalık ediyoruz, aynı onurlu yüreklere sahibiz, aynı cesarete, aynı akla, aynı vatan ülküsüne.
Aynı şehadete, aynı musallaya.
Aynı rızka, aynı lokmaya, aynı havaya.
Saygılarımla.
Adnan Fuat ÖZDEMİR.
Televizyonlardaki ateşli konuşmalarının ardından insanları umutlandırıp,
On binlerce insanı Ankara'ya mitinge çağırıp, umutlarını bir yalancı bakanın bir mesajıyla bitirip, hiç kimseye hiç bir bilgi vermeden bu camianın mahzun insanlarını geri gönderdiğinde ilk notunu vermiştik,
Potansiyel olarak en üst noktaya ulaşmışken, haklar konusunda her şeyi göze almışken, yıllarca şehit verdiğimiz terörist gurupla simgeleşmiş eylemlerini yapma kararını aldığında endişelenmiştik,
"Ölüm orucu" diye saçma sapan bir eylemi piknik havasında geçirip, tüm Türkiye'nin gözünün içine bakarak ambulanslarda ölüyor numarası ile kandırmaya çalıştığında üzülmüş, kahrımızdan gülmüştük,
Genkur'un, gerici odakların kumpas saldırılarına hedef olduğunda "Genkur kapatılsın" ve benzeri açıklamalarınla haklarımız ve onurumuz ile hiç bir ilgisi olmayan kimlere hizmet ettiği, kime ait olduğu belirsiz yıkıcı saçma sapan tespitler yaptığında Temad'ı nasıl bir ateş çemberine attığını anlamıştık,
Tam 13 yıl tek başına iktidarda olup hiç bir zaman assubayları görmeyen, en insancıl isteklere bile gözlerini kapatan AKP iktidarına ve onun mesaj verip yıllarca bizi oyalayan savunma bakanına tek laf edemediğinde, yardımcının da bu partiye vekil adayı olduğunda nasıl planlarının olduğunu az çok kavramıştık,
Temad'ı tam bir tur operatörüne çevirip, genel başkanlığı yeme içme gezme sanıp, ülkenin en sancılı döneminde onlarca meslektaşımızı şehit verirken en büyük turla gizli saklı bir kaçak gibi Avrupa'ya gittiğinde nasıl bir lider seçtiğimizi göstermiş oldun,
Assubay camiasının en ahlaksız adamlarını sırf sana tetikçilik yapsınlar diye kollayıp, besleyip ödüllendirdin, hakkımızda en iğrenç iftiraları atanlarını,
En küfürbazını kendine yardımcı, onun uzantılarından kendine ısmarlama yazarlar yarattın,
Senin bu 8. sınıf mafya yöntemlerinle bu davaya kafa yoran, emek veren herkesi en son olarak bu camianın en saygın, en büyük, en değerli abimizi çirkin adamlarının kirli iftiralarıyla Temad'dan uzaklaştırdın,
Bir keresinde yüzüne yardımcının yanında adamlığınla ilgili bir şey söylemiştim, bu senin için pek önemli değil biliyorum,
Ama şu bizim için çok önemli,
Assubay hiç değilsin,
TEMAD'a bu kadar açık ve net bir şekilde zarar veren bir adama bu kadar sessiz ve çaresiz kalan şube başkanlarına, üyelerine hiç bir şey söylemiyorum,
Koltuğunuzda oturun, keyfinize bakın,
Vicdanınızı içinize gömün,
Sesinizi çıkarmayın...
Assubayların estirdiği rüzgarla,
bir zamanlar bülbül gibi idin görsel basında..
Şimdi sus pus oldun, tv'ye çıkmak mahareti sendeyse, konuşsana..
Bütün assubay toplumu maddi manevi desteğindeydi o günler...
Mücadele gönüllüleri arkadaşların bir bir yanından kaçıyor Ahmet Bey!
Mesela;
Zeynel Abidin Kandemir.
O rüzgar kolay yakalanmadı.
Çok emek verildi herkes tarafından. Camia belki tarihinde ilk kez böyle büyük bir kenetlenmeye tanık oldu.
Sonra?
Hüsran...
Sebep?
Saymakla bitmez...
Sonuç?
Küsmüş onlarca meslektaş...
Kim neyi kazandı?
TEMAD ve camia neleri kaybetti?
3 gün önce bir soru sordum diye Sn. Başkaya beni siliyor.
Bundan önce soranları da, il Başkanlığı'ndan atmak, üyelikten çıkarmak, polis zoruyla şube boşaltmak suretiyle ayıkladın. Ne oldu, kazandın mı?
Son istifa neyse de, kolonyalı mendili-peçeteyi kim taşıyacak merak ediyorum!
diye yazmış sayın Kandemir..
Önerilerinden eleştirilerinden yararlanmak yerine kibirinize yenildiniz, ahlaksız küfürbazlarınız devreye girdi.
Adı mücadele ile anılan birçok başkan ve arkadaşımız kırıldılar umutlarını yitirdiler ve şimdi yoklar.
Bunlar sadece binlerce öfke sesinden birkaçı...
Murat Mungan'ın sözü seni anlatıyor sanki!
Kendinden kaçanlara
saklanacak yer kalmaz dünyada
gün gelir kendileriyle tanışırlar
asıl yalnızlık o zaman başlar
hayata geç kalmıştır kendine geç kalan...
Bunca zamanda hiçbirşey başaramadın; Temad'ımızı bir kiradan, sığıntıdan kurtaysaydın bari..
Ne yaptın onca trilyonluk bağışı gelirini? Yasal zorunluluğu katkı sağlayanlara saygı gereği neden açıklamıyorsun?
Daha doğrusu neden açıklıyamıyorsun?
Harcadın, bilgilendirme, iştişare gezilerine maliye bakanın yanında ye, iç, gez sadece anlat.
Kime? Meslektaşlarına. Kurdunmu istişareni devletle, hele ki Genelkurmayla?
Bir defasında İzmir'de kalmış ve suit oda tercih etmiştiniz bir gece 615.00 TL. Yakışır başkanıma bunca başarıdan, sınıfımıza katkılarınızdan bir gecelik suit uykusuna. Bu da paramı yani! Güzel uykularına feda olsun emeklilerin alın teri.
Ankara'dan bir hafta sonu, ta en batıdaki bir noktada tüm cemaat, şömine önünde ailecek!
Zevk-i sefa çoktan hak edildi, haklısınız!
Fotoğraflar maşallah pek sosyetik!
Bizlerde tabi ki "sen yoksan bir kişi eksiğiz" sloganı ile yardım ederiz sizlere.
Yaşamda fikir ayılıklarını düşmanlığa döken görüş acıskıyla yol alanlar ile fikir ayrılıklarını belirli zeminlerde olması gereken düzeyde tartışanların farklı dünyaları.
Körü körüne biat ve yanlışı göz göre göre tescillemek.
Genel merkez yönetiminden kimler geldi kimler geçti, bir bakalım;
arka arkaya senle olmaz diyerek yanlış rotadan çıktılar.
Sonrası belli, bir bir dökülen yapraklar misali yönetim değişiklikleri...
Hadi gari ver kararını, seninle olmayacak bu iş...
Nefret tohumlarını sökerek, sevgi tohumları ekmek için yola koyulduk. Kin, intikam ve nefret dalgaları içinde hareket eden geminin limana varamayacağını biliyorduk. Bir sevgi, hoşgörü ve dayanışma yaklaşımı ile bir çok kesime Türk Silahlı Kuvvetleri bir bütündür mesajı vererek birlikteliğimizi göstermeliyiz.
Sen orada oldukça olmaz bu iş!
Bizler mesleki sorunlarımız yanında ülke sorunlarının da takipçisiyiz. Assubayların ilk andı yemini. Vatan, millet, bayrak aşkını Atatürk ilkeleri ile yoğurarak Cumhuriyetin hizmetine sunmaktır. Rotamız, Atamızın çizmiş olduğu çağdaş ve aydınlık uygarlık yoludur.
İnanıyoruz ki; bu çatlamış, hatta kırılmış birliktelik TSK.’nın düşmanlarının en büyük hayali ve bu alçak hayalin bir paranoyasıdır. Bugüne değin sürdürülegelen, körüklenen düşmanlıkta alçakça bir komplo teorisidir.
Silivri davası ile yıpratılmaya çalışılan TSK maksadı aşan eleştirilerle katkı sağladın.
"Genelkurmay lağv edilsin, gereksizdir" dedin. Sen ne yaptın? Kime hizmet ediyorsun?
Hangi siyasi zihniyete, hangi ordu düşmanı anlayışlara farkındamısın.
Astsubay toplumunun değil, yardımcınla beraber iktidarın payandası oldun.
İktidarın toplantılarında, aday listelerinde koşturup durdun.
Yıllarca emek verildi. Gönderilen 5 teklif sümen altı edildi. Neden tek kelime etmedin?
Tüm insanlar şu günlerde terör belası için sokaklarda. Uyarılar umrunda değil.
Eyy fareli köyün kavalcısı Ahmet efendi.
Eyy TEMAD levhası taşıyan, vatana, şehide, bayrağa sahip çıkamayan ayrık otu misali yöneticileri.
Eyy Ahmet Sultan'ın kapıkulu vezirleri.
Bir kaç kahraman ve yürekli şube hariç kalan vesayet taburu, oturmaya, goy goya devam.
Okey oynamaya devam. Gezilere devam eğlenceye devam.
Başkan yardımcın bile facebookta "Temad yönetimi ne düşünüyor? Yine susacak mı?" diyorsa,
Yazıklar olsun biat eden tüm başkanlara, yazıklar olsun işgal ettiğiniz o makamlara asla yakışmayan sıfatlarınıza...
Ne beklersiniz, neyi hedefler, neyi öngörürsünüz?
Eyvah ki siz ne iş yaparsınız? Ne iş yaparsınız?
Yakaladığınız garibana rozet takıp, selfie mi yaparsınız?
Sivil toplum örgütü assubayın temsilcisi olamadıysanız o zaman o koltuklarda ne ararsınız?
O makamlara yakışmıyorsunuz.
Ülke kan ağlarken, terörün acılarını yaşarken...
Memleket vatan evlatlarının kanıyla yoğruluyorken; Sivil toplum örgütlerimiz neredeler?
Rakı kadehi tokuşturup Atatürk'ün gölgesinde popolarını koltuktan kaldırmayan ahkam kesiciler neredeler?
Sadece o bildik, ukala söylemlerimizle fecebok sayfalarında geyik muhabbeti yapıyoruz.
Demokrasi platformları neredeler, tatillerinden dönmediler mi?
Yazıklar olsun bizlere. Ortak hedeflerimiz altında birleşemedik. Yazıklar olsun...
Milletsiz ordu, Ordusuz millet olmaz. TSK'leri bu milletin bağrından çıkmıştır ve gözbebeğidir.
Hangi akıl, hangi duygular ile "sefer görevini yırtıp genelkurmayın suratına atacağız. YAŞ üyelerinin mezarlarına tüküreceğiz" sözlerine sessiz kalırsın?
Sen kimsin Ahmet KESER? Özel bir provakatör olarak mı duruyorsun o koltukta?
Görevini, verdiğin vaatleri unutup "ben sizden sorun çözmek için yetki almadım" diyerek, başarısızlığı itiraf ettin!
Bu sınıfın başına gelmiş en büyük FELAKETSİN Ahmet Keser!
Bunun vebalini mutlaka ödersiniz
Kendinize olan güvensizliğimizden bulunduğumuz ortamı, çevremizi sorumlu tutarak kalemşörlerinizi kullanıyorsunuz. Ancak, değişiklik çevrede değil sizin çevreyi nasıl yorumladığınızda, nasıl algıladığınızdadır.
Özetle, kendinize olan güvensizliğinizi, ekibinizin sessizligi ile sürdürmektesiniz.
Genel Merkez yönetim kurulları üslendikleri konular ile ilgili bugüne dek ne yaptılar?
Başkan yardımcılarınız var. Bakıyorlar, ne yapıyorlar?
Örneğin;
Sosyal Projeler Başkan Yardımcısı.
Arge Başkanlığı Yardımcısı.
Eğitim Projeler Başkan Yardımcısı bugüne dek neler yaptılar?
Yazıklar olsun ey Ahmet KESER gezine, tozuna, lüksüne ve makamına!
Üstündeki dernek kasasından giydiğin Beymen, Kığılı takımlara.
Seçilmenizde katkım olduğu için yüzüm kızarıyor bunu bil.
Ülke yangın yerindeyken Avrupa Turu kesmedi,
EMEKLİ ASKERLER FEDERASYONU'nun yurt dışı gezilerine çantacın kitap satcısı ile katılmışsın.
Her zaman ki gibi bir tek bildiri sunmadan bedava Polonya Turu'da gerçekleşti. Büyük bir eksikliğimizde böylece giderildi!
Meslekdaşlarım bu aymazlıkları lütfen iyi değerlendirsin. Her gün ömürden bir sayfa, hakları görmeden kapanıyor!
Saygı ile...
Atilla ABAYLI