Asubay Tefrikası-15

Kasım 20, 2023

Asubay Tefrikası-15

Türk Hukuk Târihinde Bir İlk!

 

Türk Hukuk Târihinde Bir İlk!

 

Bunda hiç şüphe yok!

Hattâ, dünyâ hukuk târihinde bile ilk olabilir…

Fakat; kara bir hukuk lekesi olarak ilk!..

İdâre etdikleri Orduyu babalarının çiftliği zanneden subayların,

O Ordunun mensubu bir asubaya yapdığı bu zulüm, dünyâ hukuk târihinde görülmüş değil!

 

Muhbir Genelkurmay Başkanlığının yapdığı suç ihbârı ile;

  • 16 Ekim 2020 Cuma günü başladı…

Mahkemenin 1.124 gün sonra verdiği karâr ile;

  • 13 Kasım 2023 Pazartesi günü bitdi…  

 

  *  *  *  

 

Muhbirlik Yapmak İçin Sıraya Girdiler!

 

Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı…

Dokuz ay içinde, hakkımda peş peşe tam 4 kere suç ihbâr etdiler!

Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu 4 suç ihbârından;

  • İkisini Deniz Kuvvetleri Komutanlığı,
  • Birisini Genelkurmay Başkanlığı,
  • Birisini de Millî Savunma Bakanlığı yapdı…

 

Üç ihbâr hakkında;

Cumhuriyet Savcısı kovuşturmaya yer olmadığına karâr verdi… Bu dosyalar kapandı.

 

Genelkurmay Başkanlığının ihbârı ise;

Soruşturma, kovuşturma ve karâra kadar gitdi.

 

Dâva tam 3 sene (1.124 gün) ve 6 celse devâm etdi.

Mağdur/Müştekiler:

  • Emekli subay, sâbık Genelkurmay Başkanı Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT
  • Emekli subay, sâbık Genelkurmay Başkanı, Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR
  • Muvazzaf subay, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar GÜLER

 

Sanık:

  • Emekli asubay Şükrü IRBIK

Suç:

  • Türk Cezâ Kânunu Madde-125/1, 3a : Kamu görevlisine görevinden dolayı hakâret.
  • Türk Cezâ Kânunu Madde-301/2 : Devletin askerî teşkilâtını alenen aşağılama.
  • Askerî Cezâ Kânunu Madde-95/4 : Astlık-üstlük ilişkisini bozmak.

 

  *  *  *  

 

Atı Alan Ve Dereyi Geçen!

 

Atı alan Üsküdar’a geçmiş,

Fakat, dereyi henüz geçmemiş idi…

Çünkü iyi biliyor idi; Dereyi geçer iken at değişdirilmez! 

(https://www.hurriyet.com.tr/gundem/akar-ve-fidan-sorusuna-yanit-dere-gecerken-at-degistirilmez-40166080

Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Dereyi geçer iken at değişdirilmez diyen,

Dereyi geçdi ve atı değişdirdi…

 

  *  *  *  

 

Üfürüzmaları Kaldı Yâdigâr!..

 

Dereyi geçenenin atı değişdirdiği gün,

Kendisi de gözden düşdü!

Lâkin, üfürüzmaları kaldı yâdigâr!..

5 senelik Bakanlığı döneminde astsubaylara en çok “müjde” veren, O!

Fakat astsubaylar için hiçbir şey yapmayan, O! 

(https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/bakan-akardan-astsubaylara-mujde/1374672)

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  • Subay ve astsubay et ile tırnak gibidir” üfürüzmasının sâhibi O!
  • Biz bir aileyiz” masalının da sâhibi O! 

(https://twitter.com/tcsavunma/status/1517801534620418049?lang=enAsubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Dost, acı söyler! 

emekliassubaylar.org → Eski Tüfek'de yayımladığım makâlelerimdeki acı hakikâtleri hazmedemediği için

9 ay içinde hakkımda peş peşe 4 kere suç ihbâr eden gene O!

O, Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR…

 

  *  *  *  

 

Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR’ın Hakkımda Yapdığı/Yapdırdığı 4 Suç İhbârına Dâir Bilgiler;

Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

emekliassubaylar.org’daki Eski Tüfek isimli köşemde neşretdiğim Asubay Tefrikası-8 isimli makâlem hakkında,

Millî Savunma Bakanlığı 20 Eylül 2021 târihinde;

  • TCK Madde-301/2’den Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na hakkımda suç ihbâr etdi.

Ankara Barosundan talep etdiğim avukat ile Ankara Emniyet Müdürlüğü, Güvenlik Şube Müdürlüğüne gitdim ve ifâdemi verdim. Verdiğim ifâdemde; Asubay Tefrikası-8 isimli makâlenin bana ait olduğunu ve benim yayımladığımı ikrâr etdim. Anayasa’dan neşet eden “düşünce ve kanaatı açıklama ve yayma özgürlüğü” hakkımı kullandığımı söyledim. Muhbir Millî Savunma Bakanlığının hakkımda yapdığı suç ihbârındaki isnâdın tamamını reddeddim.

 

        KARȂR-1:     

TCK Madde-301/4’e göre soruşturulması Bakan izinine bağlı olan bu ihbâr hakkında

Adâlet Bakanı soruşturma izini vermedi.

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Hakkımda muhbirlik yapmak için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına koşan Millî Savunma Bakanlığı,

Savcılığın bu red karârına itirâz edemedi.

Ve karâr kesinleşdi; “Kovuşturma yapılmasına yer yoktur!

 

  *  *  *  

Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Hakkımda yapdığı bu suç ihbârında muhbir Deniz Kuvvetleri Komutanlığı;

Yaman hırsız ev sahibini basıdırır” vecizindeki “yaman hırsızı” oynadı.

Deniz Harp Okulunun “kuruluş târihi” konusunda Deniz Kuvvetleri Komutanlığının, devletimizin resmî târihine karşı yapdığı hile ve ahlâksızlık dünyâ târihine geçecek kadar büyük bir rezâletdir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığının yapdığı bu hile ve ahlâksızlığı târihimizde gündeme ilk getiren ve isbatlayan kişi ise Şükrü IRBIK’dır. Benim sözde tek suçum da Deniz Harp Okulunun “kuruluş târihi” konusunda bugüne kadar yapdığı hile ve ahlâksızlığı telâfi etmesini Deniz Kuvvetleri Komutanlığından lisan-ı münasip ile isdemek oldu.

Yakında neşredeceğim Asubay Tefrikası-16 isimli makâlemizde; Deniz Harp Okulunun “kuruluş târihi” konusunda Deniz Kuvvetleri Komutanlığının bu konudaki kirli çamaşırlarını inşallah, Türk kamuoyunun gözlerinin önüne dökeceğim.

Deniz Harp Okulu târihcesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığının yapdığı hileyi ifşâ etmek için;

Millî Savunma Bakanlığına uzun bir CİMER dilekcesi gönderdim.

Bu dilekceme Millî Savunma Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı işlem yapmadı.

Fakat bu CİMER dilekcem hakkında muhbir Deniz Kuvvetleri Komutanlığı;

TCK Madde-301/2’den Ankara Cumhuriyet Savcılığına hakkımda suç ihbâr etdi. e-devlet vasıtası ile gönderdiğim CİMER dilekcemde TCK Madde-125/1 mucibince “ihtilât sübut etmediği için” suç ihbâr etmek hukuken mümkün değil.

Fakat bunu bildiği hâlde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı;

  • Hukuka karşı hile yapdı ve beni ihbâr etdi...

 

Yanlış hesap, evvel Allah, Bağdat’dan döndü tabii ki…

Ankara Barosundan talep etdiğim avukatım ile Ankara Emniyet Müdürlüğü, Güvenlik Şube Müdürlüğünde ifâdemi verdim. Verdiğim ifâdemde; 2105829134 Sayılı CİMER dilekcesinin şahsıma ait olduğunu ikrâr etdim. Anayasa’dan neşet eden “düşünce ve kanaatı açıklama ve yayma özgürlüğü” hakkımı kullandığımı söyledim. Muhbir Deniz Kuvvetleri Komutanlığının hakkımda yapdığı suç ihbârındaki isnâdın tamamını reddeddim.

İfâdemi aldıkdan sonra polis memurları bana şu suâli sordular;

Abi, seni ihbâr etmelerinin sebebi gerçekden bu mu yahu?

Ben evet, bu, dedim. “Başka işleri güçleri yok mu imiş bu o... …..larının” dedikden sonra söylediklerini buraya yazsam; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı maazallah, bu polis memurları hakkında da hemen suç ihbâr eder.

 

     KARȂR-2:     

TCK Madde-125/1 mucibince “ihtilât sübut etmediği” gerekcesi ile

Cumhuriyet Savcısı kovuşturmaya yer olmadığına karâr verdi.

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Hakkımda muhbirlik yapmak için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına koşan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı,

Savcılığın bu red karârına itirâz edemedi.

Ve karâr kesinleşdi; “Kovuşturma yapılmasına yer yoktur!

 

  *  *  *  

Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Mensubu olduğum Deniz Astsubay sınıfının târihi hakkında yazdığım

Ve

emekliassubaylar.org’daki Eski Tüfek isimli köşemde yayımladığım,

Asubay Tefrikası 6-8 ve çeşitli makâlelerim hakkında;

  • Deniz Kuvvetleri Komutanlığı 28 Aralık 2021 târihli yazısında ACK Madde-95/4’den,
  • Millî Savunma Bakanlığı ise 04 Ocak 2022 târihli yazısında TCK Madde-301/2’den,

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na hakkımda suç ihbâr etdiler.

Avukat talep etmedim. Polis Karakolunda ifâdemi kendim verdim. Suç ihbârında söz edilen makâlelerin tamamını teşhis edemedim. Sâdece Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâlemi teşhis edebildim. Bu makâlemi benim yazdığımı ve yayımladığımı da ikrâr etdim. Verdiğim ifâdemde; Anayasa’dan neşet eden “düşünce ve kanaatı açıklama ve yayma özgürlüğü” hakkımı kullandığımı söyledim. Muhbir Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve muhbir Millî Savunma Bakanlığının hakkımda yapdığı suç isnâdının tamamını reddeddim.

Cumhuriyet Savcısı;

  • İkinci iddiânâmeyi 07 Nisan 2022 târihinde,
  • Üçüncü iddiânâmeyi ise 08 Nisan 2022 târihinde hazırlamış!

 

Her iki iddiânâmenin hazırlandığı târihler arasında sâdece bir gün olduğuna dikkat buyurunuz…

Suç duyurusunda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, ihbâr etdiği makâlelerimizin isimlerini dahi belirtmemiş! Hazırladığı suç ihbârı dosyasına makâlelerimizin ekran görüntülerini rastgele kesip kesip yapışdırmış!

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Asubay Tefrikas 6-8 isimli makâlem için aynı zamânda yayın yasağı da talep etdi. Fakat Cumhuriyet savcısı bu talebi dikkate almadı. ACK Madde-95/4’den de soruşturma açmadı.

Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâlemi ben 02 Mart 2019 târihinde yayımladım. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ise bu makâlem hakkında 28 Aralık 2021 târihinde suç ihbâr etdi. İki fiil arasında tam 2 sene, 9 ay, 26 gün (1.033 gün) var. Velev ki, ben Şükrü IRBIK devletin Deniz Kuvvetleri Komutanlığını alenen tahkir ve tezyif etdim. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Asubay Tefrikası 6-8 isimli bu makâlemi ihbâr etmek için 28 Aralık 2021 târihine kadar hangi sâik ile, 1.033 gün pusuda bekledi?

İşde, bu suâlin biricik cevâbı var;

  • Deniz Kuvvetleri Komutanlığının beni ihbâr etmesi için birileri eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürdü…

 

        KARȂR-3:     

TCK Madde-301/4’e göre soruşturulması Bakan izinine bağlı olan bu ihbâr hakkında

Adâlet Bakanı soruşturma izini vermedi.

 

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Hakkımda muhbirlik yapmak için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına koşan Millî Savunma Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı,

Savcılığın bu red karârına itirâz edemedi.

Ve karâr kesinleşdi; “Kovuşturma yapılmasına yer yoktur!

 

Hakkımda yapdığı suç ihbârında muhbir Deniz Kuvvetleri Komutanlığı;

İhbârı soruşturan savcıyı kendi aklınca tesir altına almak için “muhtelif zamânlarda hakkımda suç duyurusu yapıldığını” beyân etmiş.

 

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Muhbir Deniz Kuvvetleri Komutanlığının zımmen ağzından kaçırdığı bu itirâf aslında;

Hakkımda suç ihbâr etmek için Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarının ortak hareket etdiklerinin de açık bir itirâfı oluyor. Yazıklar olsun, hepinize…

 

Üçüncü soruşturmadan Türk hukukunun alması gereken ders şudur;

Millî Savunma Bakanlığının suç var dediği makâle hakkında Adâlet Bakanlığı suç unsuru yok dedi.

Aynı makâleyi devletin iki Bakanlığı farklı mütalaa ediyor.

Şu hâlde, bu iki Bakanlıkdan birisi kesin olarak hukuka aykırı işlem tesis ediyor.

Hangi Bakanlıkdır, bu? Bu suâlin cevâbını bulmak elbetde Türk hukukunun görevidir.

Vicdân sâhibi hukukcuları bu dosyayı tetkik etmeye ve gereken düzenlemeyi gündeme getirmeye dâvet ediyorum.

 

  *  *  *  

 Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

İhbâr sarmalına icâbet eden ilk devlet kurumu Genelkurmay Başkanlığı oldu. Burada dördüncü sırada okuduğunuz ihbâr; târih itibârı ile hakkımda yapılan ilk ihbârdır. Açıklaması uzun yer tutacağı için bu makâlede dördüncü sıraya aldım.

emekliassubaylar.org’daki Eski Tüfek isimli köşemde neşretdiğim 6 makâlem hakkında,

Genelkurmay Başkanlığı 21 Ekim 2021 târihinde;

  • Türk Cezâ Kânunu Madde-125/1

           Ve

  • Askerî Cezâ Kânunu Madde-95/4’den,

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na hakkımda suç ihbâr etdi.

Ankara Barosundan talep etdiğim avukat ile Polis Karakoluna gitdim ve ifâdemi verdim. Verdiğim ifâdemde; suç ihbârı yapılan ekran görüntülerinin tamamının yayımladığım makâlelerime ait olduğunu ikrâr etdim. Anayasa’dan neşet eden “düşünce ve kanaatı açıklama ve yayma özgürlüğü” hakkımı kullandığımı söyledim. Muhbir Genelkurmay Başkanlığının hakkımda yapdığı suç ihbârındaki isnâdın tamamını reddeddim.

 

     KARȂR-4:     

Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT, Hulusi AKAR ve Yaşar GÜLER’in

Şahsıma isnâd etdikleri bütün iftirâlardan ve isnâdlardan beraat.

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  

 

Şimdi, Filim Makarasını,

 

Geriye saralım ve

Millî Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığındaki figüranların tezgâhladığı

6 celselik bu iftirâlar kumpanyasının ibret dolu folimini

Başdan sona doğru, kare kare şöyle bir seyredelim…

 

  *  *  *  

 

“Çavuşlukdan Generalliğe” Yükselen Subay!

 

İhbâr, soruşturma, kovuşturmadan sonra

Beraat karârına kadar giden mahkeme süreci şöyle başladı ve bitdi.

15 Temmuzdan iki sene sonra gazeteler “YAŞ’ta ilginç karar” isimli bir haber yayımladı.

Bu “ilginç” haberde;

Çavuşlukdan generalliğe” yükselen “ilginç” bir subay var idi. 

(https://www.habervitrini.com/cavusluktan-generallige-yukseldi/938879

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Hakkımda yapdıkları iftirâlar dolu ihbâr silsilesinin birincisini Genelkurmay Başkanlığı yapdı.

Çavuşlukdan generalliğe” yükselen bu “ilginç” subay Genelkurmay Başkanlığında “ilginç” bir rapor hazırladı.

16 Ekim 2020 târihli raporunda “uygunsuz paylaşımlar” yapdığıma hükmeden bu “ilginç” subay;

Ben Şükrü IRBIK’ın “Deniz (Dz.)” Astsubayı olduğum yalanını söyledi.

Bu subay Genelkurmay Personel Başkanı olmuş!

Fakat ben Şükrü IRBIK’ın “Sâhil Güvenlik Astsubayı” olduğumu bilmiyor!

Aferim sana, Orhan Paşa…

Seni Paşa yapanlara da bravo!

 

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Dâva konusu etdikleri 6 makâlemde ben Şükrü IRBIK;

İthâm etdiğim subayların isimlerini tek tek ve açık olarak yazdım.

 

Fakat

Hazırladığı ihbâr raporunda Genelkurmay Personel Başkanı Orhan Paşa;

İsim vermeden “Millî Savunma Bakanı ve emekli olmuş Genelkurmay Başkanları” diyerek lafı buğulamış!

Millî Savunma Bakanının adı belli; Hulusi AKAR

 

Fakat

Adama sormazlar mı? “Emekli olmuş Genelkurmay Başkanları” kimdir,  isimleri nedir, diye!

Bu hilekâr tutumu ile Orhan Paşa aslında;

Dâva konusu etdiği 6 makâlemde isimlerini açık olarak yazdığım emekli subayların benim hakkımda şikâyetci olması için kendi aklınca bir “ihbâr kapısı” araladı.

Orhan Paşanın araladığı “ihbâr kapısının” açılmasını bekleyen kimileri de,

Bu emekli subayların kapısını çaldılar ve beni dâva etmeleri için onları ayartmaya çalışdılar.

Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT’ın vârisi ne yazık ki bu tuzağa düşdü!

Fakat diğer emekli subaylar bu aracıları sikdir etdiler…

 

  *  *  *  

 

Dr. Hâkim Albayın İftirâları

 

Çavuşlukdan generalliğe” yükselen subayın hazırladığı

Ve

Şahsıma karşı iftirâlar ile dolu ihbâr raporuna,

Genelkurmay Hukuk Hizmetleri Başkanı Dr. Hâkim Albay Esat Mahmut YILMAZ balıklama atladı…

Hakkımda hazırladığı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği 21 Ekim 2020 târihli suç ihbârında

Dr. Hâkim Albay YILMAZ, bana şu suçları isnâd etdi;

5237 Sayılı Türk Cezâ Kânunu;

  • Madde-267/1 : İftirâ,
  • Madde-125/3 : Kamu görevlisine görevinden dolayı “hakâret”,

 

1632 Sayılı Askerî Cezâ Kânunu;

  • Madde 95/4;
  • Astlık-üstlük münasebetlerini zedelemek,
  • Ȃmir ve komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir veya tezyif edici fiil ve harekette bulunmak,
  • Adlî makâmlar tarafından takdir edilecek diğer suçlar…

 

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Yukarıda gördüğünüz suç ihbârında Genelkurmay Başkanlığı,

Yayımladığım makâlelerimde isimlerini söylemediği subaylara “iftirâ” etdiğimi de iddiâ etmiş!

Fakat Genelkurmay Başkanlığının bu “iftirâ” isnâdına Cumhuriyet Savcısı hiç itibâr etmedi.

Celselerde de hâkim “iftirâ” konusunu hiç gündem etmedi.

Ve böylece

Hazırladığı suç ihbârındaki “iftirâ” iddiâsı Dr. Hâkim Albay Esat Mahmut YILMAZ’ın elinde patladı…

Daha da önemli husus şudur;

Dâva etdikleri 6 makâlemde emekli subaylara hamletdiğim ithâmlarımı savcı ve hâkim ibrâ etmiş oldu.

 

  *  *  *  

 

     Cumhuriyet Başsavcısının İddiânâmesi     

 

Hazırladığı 21 Haziran 2021 târihli iddiânâmesinde Cumhuriyet Savcılığı

Aşağıda gördüğünüz kânûn ve maddelerine muhalefetden cezâlandırılmamı talep eti.

 

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

5237 Sayılı Türk Cezâ Kânunu;

  • Madde-43/1 : Zincirleme suç,
  • Madde-53 : Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma,
  • Madde-125/1, 3a : Kamu görevlisine görevinden dolayı “hakâret

 

1632 Sayılı Askerî Cezâ Kânunu;

  • Madde 95/4;
  • Astlık-üstlük münasebetlerini zedelemek,
  • Ȃmir ve komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir veya tezyif edici fiil ve harekette bulunmak,

 

Muhbir Genelkurmay Başkanlığının talep etdiği cezâlara ilâve olarak

Cumhuriyet Savcısı ayrıca TCK Madde-53’den cezâlandırılmamı talep etdi.

 

Yukarıda gördüğünüz 2021/3699 sayılı savcılık iddiânâmesi hakkında üç hususu tavzih etmeliyim;

  1. Birinci husus; 21 Haziran 2021 târihinde hazırladığı bu iddiânâmeyi savcı, işlem yapması için evvelâ Ankara 1. Ağır Cezâ Mahkemesine gönderdi. Ankara 1.Ağır Cezâ Mahkemesi 29/06/2021 târih ve 2021/267E, 2021/193 Sayılı Karârı ile savcıya tokat gibi bir hukuk dersi verdi;
  • Ağır Cezâ Mahkemesinde görülecek dâvanın asgarî sınırının 10 sene olduğu,
  • Hâlbu ki; şahsıma isnâd edilen suçun âzâmî sınırının 3 sene olduğundan dolayı dâvanın Ağır Cezâ Mahkemesinde görülemeyeceğini,
  • Dosyanın Asliye Cezâ Mahkemesinde görülmesi gerekdiğini bildirdi. Ve dosyayı Ankara 51. Asliye Cezâ Mahkemesine gönderdi. İşde bu sebepdendir ki; savcı, yukarıda gördüğünüz iddiânâmesinde hukuka aykırı olarak “Ankara () Ağır Cezâ Mahkemesine” ibâresini yazdı.
  1. İkinci husus; Savcı; Askerî Cezâ Kânununa göre de cezâlandırılmam için dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Askerî Suçlar Soruşturma Bürosu‘na gönderdi. 13 Kasım 2020 târihinde verdiği 2020/192576 Sayılı karârında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Askerî Suçlar Soruşturma Bürosu;
  • Soruşturmada askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili ya da
  • Asker kişinin asker kişiye karşı işlediği bir suç söz konusu olmadığı için,

Benim Askerî Cezâ Kânununa göre muhâkeme edilemeyeceğini bildirdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Askerî Suçlar Soruşturma Bürosu’nun bu karârına rağmen Cumhuriyet savcısı ilk dört celsede Askerî Cezâ Kânununa göre muhâkeme edilmemde ısrar etdi.

     3. Üçüncü husus da şudur; savcı bu iddiânâmesinde, Askerî Cezâ Kânununa göre cezâlandırılmamı talep ediyor. Savcının iddiânâmesinde isnâd var fakat müşteki yok! Savcının bu gafını da hukukcuların takdirine bırakıyorum.

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  

 

Makâle Künyesi

 

Yukarıda gördüğünüz Genelkurmay Başkanlığına ait 21 Ekim 2020 târihli evrağın Ek’inde 15 sayfalık sözde suç delilleri var. Karakolda ifâde verdiğim polis arkadaşlar bana gösderdiğinde göz ucu ile şöyle bir bakmış idim. Birer sûretini isdedim. Fakat polisler nâzik bir ifâde ile; savcılık evrağının sûretini şüpheliye vermelerinin mümkün olmadığını söylediler.

Savcılık soruşturması kovuşturmaya tahavvül edince öğrendim. Meğer ise bu 15 sayfalık belge; emekliassubaylar.org’daki Eski Tüfek isimli köşemde o güne kadar farklı târihlerde yayımladığım 6 makâlemden Orhan Paşa’nın “kes-yapışdır” yöntemi ile hileli olarak aldığı ekran görüntüleri imiş… Bunu yapar iken astsubay menşeli Orhan Paşa kurmay bir subay gibi kurnaz davranmış! Ve makâlelerimizin ekran görüntülerini kendi işine yarayacak fakat savcı ve hâkimi yanıltacak şekilde kesip biçmiş!

Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

  

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _9 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK 

  *  *  *  

 

Mağdur, Müşteki, Sanık, Vekil Sarmalı!

 

Esnafın birbirini dızladığı sazan sarmalı değil, bu!

Subayların bir astsubaya topyekûn hücüm etdiği mağdur, müşteki, sanık, vekil sarmalı…

Muhbir Genelkurmay Başkanlığının yapdığı suç ihbârı ile;

16 Ekim 2020 Cuma günü başladı…

Mahkemenin verdiği beraat karârı ile;

13 Kasım 2023 Pazartesi günü bitdi…

İhbâr, soruşturma, kovuşturma ve karâra kadar giden dâva,

Tam 3 sene (1.124 gün) ve 6 celse devâm etdi.

 

Katılan, mağdur/müştekiler:

  • Emekli subay, sâbık Genelkurmay Başkanı Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT
  • Emekli subay, sâbık Genelkurmay Başkanı, Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR
  • Muvazzaf subay, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar GÜLER

 

Sanık:

  • Emekli asubay Şükrü IRBIK

 

Suç:

  • Türk Cezâ Kânunu Madde-125/1, 3 : Kamu görevlisine görevinden dolayı hakâret.
  • Askerî Cezâ Kânunu Madde-95/4 : Astlık-üstlük ilişkisini bozmak.

 

Başsavcılığın 2021/3699 sayılı iddiânâmesinde görüldüğü üzere;

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar GÜLER dâvaya “müşteki” sıfatı ile dâhil oldu.

Fakat karakolda doğru söyleyen Yaşar Mahkemede şaşdı! Ve “katılan” sıfatı ile dâvaya devâm etdi.

 

Katılan, mağdur, müşteki, sanık, vekil sarmalı da şöyle idi;

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Yukarıda gördüğünüz üzere Hulusi AKAR ve Yaşar GÜLER;

  • Hem “kişi” olarak dâvacı oldular,
  • Hem de işgâl etdikleri “Kurum” olarak dâvacı oldular.

 

Kişi” olarak dâvacı olmalarındaki maksad; TCK Madde-125’e göre cezâ verdirmek,

Kurum” olarak davacı olmalarındaki maksad ise; TCK Madde-301’e göre cezâ verdirmek idi.

 

  *  *  *  

 

Beşinci Celse ve Tebellür Eden Kârar

 

Beşinci celsede yapdığım kısa savunma, dâvanın neticesini tâyin etdi.

Şöyle ki;

  • Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT’ın müşteki vârisinin dâvadan ferâgat etdiğini, dördüncü celsede mahkemeye beyân etdiğini söyledim. Müşteki yok ise şikâyet de olamaz dedim.
  • Hulusi AKAR hakkında yazdıklarımdan dolayı 4 celse boyunca hakâret suçundan cezâlandırılmam gerekdiğini iddiâ eden savcı; beşinci celsede bu iddiâsından caydı ve beraatimi talep etdi.
  • Dâva konusu edilen makâlelerimde adından hiç söz etmediğimden dolayı Yaşar GÜLER’in müşteki olamayacağını ilk duruşmadan itibâren savunmamda söyledim. İhbâr târihinde asker olmadığım için Askerî Cezâ Kânununa göre muhâkeme edilmemin de mümkün olmadığını gene ilk duruşmadan itibâren söyledim. Beşinci celsedeki savunmamda hâkime; “Türk Ordusu Yaşar GÜLER’in başçavuş babasının çiftliği; Yaşar GÜLER de o çiftlikdeki subayların çobanı değildir. Yaşar GÜLER başka subaylar adına şikâyetci olamaz! Dâva konusu edilen makâlelerimde Yaşar GÜLER’in adından hiç söz etmedim. Yaşar GÜLER bu dâvaya müdâhil olamaz” dediğimi, celseyi takip eden Yaşar GÜLER’in avukatının avukatı Hakan AYDINALP de duydu.

 

Beşinci Celsedeki Savunmam;

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Cumhuriyet Başsavcısının Beşinci Celsedeki İddianâmesi;    

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Yukarıda gördüğünüz iddiânâmesinde savcı;

Yayımladığım makâlelerimde Yaşar GÜLER’e “farklı târihlerde sövdüğümü ve fiil isnâd etdiğimi” iddiâ etdi.

 

Fakat;

Dâva etdiği makâlelerimin hiçbirisinde Yaşar GÜLER’in adı yok!

Astsubaylar hakkında dişe dokunur iki sözü olsa idi şâyet; dâva etdiği makâlelerime Yaşar GÜLER’i de malzeme etmekden geri durmaz idim!

Bu iddiâsı ile savcı, aslında makâlelerimi okumadığını da zımmen itirâf etmiş oldu.

 

  *  *  *  

 

Türk Milleti Adına

 

Karâr veren mahkemede görülen bu dâva hakkında,

Türk Milletinin bilmesi gereken önemli hususlar şunlar.

 

Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT Hakkında;

Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT’ın vârisi benden şikâyetci oldu. Müştekinin şikâyeti üzerine hazırladığı iddiânâmede savcı; 11 Ekim 2017 târihinde yayımladığım Asubay Tefrikası 6-2 isimli makâlemizde müştekiye “kambur Yaşar” dediğim için ilk celsede hakkımda TCK-125’e göre “hakâret” dâvası açdı.

İkinci celsede;

  • Kambur” demenin TCK-125’e göre (2005_5377/Madde-15) “yakıştırma” olduğunu,
  • Yakıştırmanın da suç olmadığını,
  • Bu sebeple “kambur” yakıştırması ile hakkımda dâva açılamayacağını beyân etdim.

 

Dördüncü duruşmada aynı savcı;

  • Kambur Yaşar” iddiâsından vazgeçdi.
  • Fakat bu kez de 02 Şubat 2020 târihinde yayımladığım Asubay Tefrikası-8 isimli makâlemizde; mezkûr müştekiye “tercüme hırsızı” dediğim için TCK-125’e göre “hakâret” suçundan hakkımda iddiânâme hazırladı.

 

Hakkımdaki suç ihbârını yapanların Kuvvet Komutanlıklarına haber gönderip onların da dâvacı olmalarını isdediğini işitdim.

Bu da yetmemiş!

Makâlelerimizde isimi geçen emekli subaylara da aracı gönderip beni dâva etmeleri için ayartmaya çalışmışlar. Bu emekli subaylar, kendilerini tetikci olarak kullanmak isdeyen o şerefsiz aracıları sikdir etmişler!

Fakat Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT’ın vârisi ne yazık ki bu tuzağa düşmüş!

Şikâyetci olmak yetmiyor tabii ki! İfâdesini almak için bu vârisi, mahkeme huzûruna dâvet etdiler. Fakat gitmedi…

Sonra aynı mahkeme, şikâyetci vârisin mahkemeye polis nezâretinde zorla getirilmesine karâr verdi. Ayakları suya eren bu vâris, şikâyetinden caydı.

 

     Mağdur Fikriye Bengü BÜYÜKANIT CAYMAZ’ın Dâvadan Feragât Dilekcesi     
Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Müşteki vâris şikâyetinden ferâgat etmese isi şâyet;

Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT’ın TCK Madde-127’ye göre “tercüme hırsızı” olduğunu mahkemede isbat edecek idim. Asubay Tefrikası-8 isimli makâlemizde; Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT’a niçin “tercüme hırsızı” dediğimi belgeleri ile anlatmış ve isbât etmiş idim. Savcı zahmet edip de bu makâlemizi okusa idi şâyet; Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT’a isnâd etdiğim “tercüme hırsızı” nitelemesinin hukuken yerinde olduğunu kendisi de anlayacak idi.

 

  *  *  

 

Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR Hakkında;

 

Sâdece muvazzaf askerler 1632 Sayılı Askerî Cezâ Kânununa göre yargılanabilir. Muvazzaf askerin yargılanması da bu Kânun Madde-95/6’ya göre Millî Savunma Bakanının izin vermesine bağlıdır. Her asker de bu hakikâti bilir.

Ben Şükrü IRBIK emekli asker olduğumdan dolayı Askerî Cezâ Kânununa göre muhakeme edilmemin hukûken mümkün olmadığını mahkemede ilk celseden itibâren söyledim. Bu buna rağmen mahkeme; hukûka aykırı olarak beni Askerî Cezâ Kânununa göre yargılamak için Millî Savunma Bakanından izin isdedi. Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR da hukûka aykırı olarak izin verdi. İlgili mahkeme ve Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR’ın şahsıma karşı yapdığı bu hukuksuzluk konusunda her türlü hakkım mahfuzdur.

 

  *  *  

 

Hulusi AKAR Hakkında;

 

Hazırladığı 21 Haziran 2021 târih ve 2021/2699 sayılı iddiânâmesinde savcının

05 Nisan 2019 târihinde yayımladığım Asubay Tefrikası 6-9 isimli makâlemde

Hulusi AKAR’a hakâret etdiğimi iddiâ etdiği cümlelerim şunlar;

  • Amerikan ordusunda astsubay sınıfı var dediyse veya bugün diyor ise şâyet bilin ki Hulusi AKAR yalan söylüyordur.”
  • 15 Temmuzu ganimete çevirmesini bilen Hulusi AKAR 2016 senesinde bu kadroyu feshetti”,

Şeklinde sözler ile sövmek, somut bir fiil ve olgu isnat etmek sûretiyle müştekinin şeref, onur ve saygınlığına saldırıda bulunmak.

 

İlk 4 celsede savcı bu iddiâsını hep savundu.

Fakat beşinci celsede ayakları suya eren savcı;

Hulusi AKAR hakkındaki hakâret iddiâsından çark etdi ve beraatimi talep etmek zorunda kaldı…

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Yayımladığım makâlelerimde kendisine hakâret etmediğimi Hulusi AKAR biliyor idi.

Hakkımdaki şikâyetinden kendi lehine bir netice elde edemeyeceğini de gâyet iyi biliyor idi.

 

Fakat yeni makâle yazmak konusunda beni caydırmak, hattâ korkutmak için;

Kaybedeceğini başdan bildiği bu dâvaya müdâhil oldu. Ve kendi kazdığı fitne kuyusuna kendisi düşdü.

Başından beri bildiği bu neticeye Hulusi AKAR’ın kendisi herhâlde hiç şaşırmamışdır!..

 

  *   *  

 

Yaşar GÜLER hakkında;

 

Genelkurmay Başkanlığının hakkımda yapdığı 16 Ekim 2020 târihli suç ihbârında Yaşar GÜLER;

  • Hem Askerî Cezâ Kânununa,
  • Hem de Türk Cezâ Kânununa göre cezâlandırmamı talep etdi.

 

Prof.Dr. unvânı olan bir avukatı da kendisine müdafii tâyin etdi; İsmet SAYHAN.

Savcının hazırladığı iddiânâmeyi görünce, benim gözlerim yuvasından uğradı…

Müdafii de savcının hazırladığı iddiânâmesindeki talebi aynen tekrarladı…

 

Çünkü; 

Şaka bile olamayacak kadar bayağı ve ucuz iddiâlar olduğunu hemen anladım.

Yaşar GÜLER’in şahsıma atdığı iftirâlar da cabası…

Hukuk fakültesi birinci sınıf talebesinin ilk dersde öğrendiğini;

Yaşar GÜLER’in Prof.Dr. unvânlı avukatı öğrenememiş!

 

Çünkü;

Ben Şükrü IRBIK emekli asubayım. Askerlik ile hiçbir alâkam yok!

Bu hakikâtden dolayı Askerî Cezâ Kânununa göre muhakeme edilmemi isdeyenler akıllarını yemiş olmalı… Tabii, akılları var ise…

Türk Cezâ Kânununa göre cezâlandırmaya gelince…

Yaşar GÜLER 6 makâlemizi dâva konusu etdi.

 

Fakat dâva konusu etdiği bu 6 makâlemizin hiçbirisinde Yaşar GÜLER’in adı yok!

Yapdığı bu hile ile Yaşar GÜLER kânunun kendisine verdiği şikâyet hakkını suistimâl etdi.

Farkına varmadan da bize, karşı dâva açma fırsatı verdi.

Yaşar GÜLER’in Prof.Dr. unvânlı avukatı da dâva konusu edilen makâlelerimizi okumamış!

 

Fakat Prof.Dr. unvânlı avukat İsmet SAYHAN müvekkili Yaşar GÜLER’e hakâret etdiğim iftirâsını atıyor bana…

Mağdur değilsin, müşteki de olamazsın!

Şikâyet hakkını ancak suçdan zarar gören kullanabilir.

Senin adın yok! Şikâyet etme hakkın da yok, Yaşar GÜLER…

 

Fakat sen Yaşar GÜLER bütün bunları bilerek, kânuna karşı hile yapmaya teşebbüs etdin!

Hevesin de, evvel Allah, gursağında kaldı…

Hakkımda yapdığı suç ihbârında Genelkurmay Başkanlığının topladığı delillere bakdığımda şunları gördüm;

  • Dâvanın esâsını teşkil eden suç isnâdının %95‘ini Yaşar GÜLER üzerinden götürmeye çalışmışlar. Yaşar GÜLER’in bunu yapmasındaki sinsi maksadı ise şu idi; Türk Cezâ Kânunu Madde-125’e göre verilen “hapis cezâsı“ “adlî para cezâsına“ tahvil edilebiliyor. Fakat Prusya Ordusundan devşirme ve 1930 senesinden kalma Askerî Cezâ Kânunu Madde-95’e göre verilen “hapis cezâsı“ ise “adlî para cezâsına“ tahvil edilemiyor. Hapis cezâsı olarak infâz ediliyor. Bana Askerî Cezâ Kânunu Madde-95’e göre hapis cezâsı verdirmek ve bu hapis cezâsını “hapis cezâsı“ olarak infâz etdirmeyi tasarlayan Yaşar GÜLER kendi aklınca; hakkımdaki isnâdın %95’ini Askerî Cezâ Kânununa göre tertip etmiş. Yaşar GÜLER’in bu sinsi maksadı elinde patladı.
  • Geriye kalan %5’ini ise Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT ve Hulusi AKAR üzerine inşâ etmişler.

 

Birisinden tutduramazsak, diğerlerinden yakalar ve cezâ verdiririz diye düşünmüş olmalılar!

 

Fakat;

Astsubay çocuğu olan Yaşar GÜLER’in intikam hırsı gözlerini o kadar kör etmiş ki;

Dâvanın %95’ini yükledikleri makâlelerimizin hiçbirisinde Yaşar GÜLER kendi adının geçmediğini göremiş!..

Ben bu hakikâtı anladığımda; dâvayı %95 oranında kazandığımı en başından anlamış idim.

 

  *  *  *  

 

Biz Bir Aileyiz Üfürüzması ve Düşman Hukuku

 

Düşman hukuku“ kavramına göre; düşmana aşırı ve orantısız cezâ verilmelidir.

 

Emekli subay Prof.Dr. Mesut UYAR “subay-astsubay arasında düşmanlık var” demiş idi.

Suç ihbâr eden subaylar Mesut UYAR’ı haklı çıkarırcasına hakkımda resmen düşman hukuku uyguladılar.

Kendisi de astsubay çocuğu olan

Ve dahi

12 Ocak 2022 târihinde yayımladığı “Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu” isimli makâlesinde Mesut UYAR;

Astsubaylar arasında subay düşmanlığı doğdu!” demiş idi.

(https://www.emekliassubaylar.org/k2-kategoriler/item/3440-prof-dr-mesut-uyar-a-mektup-1

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Şimdi, Mesut UYAR Hocamız;

Subayların benim hakkımda mahkemede oynadığı şu “ucuz tiyatroyu” bir okusun hele!

Ve

Düşmanlığı; kimin arasında, kim doğurmuş, görsün!..

 

Görevde iken “biz bir aileyiz” üfürüzması ile astsubayları narkozlayan,

Genelkurmay Bakanlığı yapmış ikisi emekli üç subay amaç birliği yapdılar.

Maksatlarının hak aramak olmadığını en iyi kendileri biliyor!

Yayımladığım makâlelerimdeki hakikâtleri hazmedemedikleri için

Emekli asubay ben Şükrü IRBIK’ı işde, böyle iftirâ dolu ihbârlar ile dâva etdiler…

Bu hâli ile bu dâva, Türk hukuk târihinde eşi-menendi görülmemiş bir dâva oldu…

 

Dosdun, dosda tavsiyesidir;

Şerefsiz dostun olacağına, şerefli düşmanın olsun derler!

Düşmanın bile düşmanına yapmayacağı bu zulümü,

İşde, bu subaylar, emekli asubay olan ben Şükrü IRBIK‘a yapdılar...

Yazıklar olsun üçünüze de...

 

  *  *  *  

 

Bu Makâlenin En Önemli Suâli

 

Genelkurmay Başkanlığının dâva konusu etdiği ilk makâlemiz Bir Var İmiş Bir Yok İmiş!

Bu makâlemizi emekliassubaylar.org’da ben, 28 Haziran 2017 târihinde yayımladım.

Genelkurmay Başkanlığının hakkımda suç ihbâr etdiği târih ise 16 Ekim 2020.

Bir Var İmiş Bir Yok İmiş! isimli bu makâlemizi yayımladığım 28 Haziran 2017 târihi ile

Genelkurmay Başkanlığının hakkımda suç ihbâr etdiği 16 Ekim 2020 târihi arasında

Tam 3 sene, 3 ay, 18 gün var.

 

Bu makâlenin en önemli suâli şudur;

Hakkımda suç ihbâr etmek için

Genelkurmay Başkanlığı niye 3 sene, 3 ay, 18 gün bekledi?

 

Bu suâlin cevâbını bulmak için târihde geriye doğru kısa gezi yapmamız gerekecek.

 

Sene 2014.

emekliassubaylar.org’da Zihniyet Sürgünü isimli makâlemizi 13 Mart 2014 Perşembe günü yayımladım.

Aynı günün gecesinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL;

  • Nöbetci Basın Mahkemesine müracaat etdi ve bu makâlem hakkında yayın yasağı aldırdı,
  • Orduevine giriş kartımı “süresiz” olarak iptâl etdi,
  • Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL, II.Başkan Orgeneral Yaşar GÜLER, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi AKAR ve mülga AYİM’in Başkanı Tuğgeneral Abdullah ARSLAN benim hakkımda savcılığa suç ihbâr etdiler. Konu; yayımladığım bu makâlemde bu subaylara hakâret.
  • Hakâret dâvasına ilâve olarak, Hulusi AKAR aynı zamânda hakkımda tazminât dâvası da açdı. Ve benden 20.000 (yirmibin) TL mânevî tazminât talep etdi.

 

Bu dâvada,

Ankara 24. Asliye Cezâ Mahkemesi 19 Ekim 2016 târihinde karâr verdi. 2016/367 Esas, 2016/1510 Sayılı Karâr;

1 sene 2 ay 17 gün hapis cezâsı.

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

      Cezâ dâvası devâm eder iken Necdet ÖZEL şikâyetinden ferâgat etdi.

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

        Kuyrukcusu Yaşar GÜLER de şikâyetinden ferâgat etdi… 

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Fakat Hulusi AKAR dâvayı Danıştay’a kadar götürdü. Mahkemenin hakkımda verdiği “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” karârının iptâlini bile isdedi. Bir başka ifâde ile Hulusi AKAR, benim kânûnî hakkımı iptâl etdirmeye bile çalışdı. Aldığım 14,5 ay hapis cezâsının hemen infaz edilmesini talep etdi. Avucunu yaladı tabii ki…

  Benden 20.000 (yirmibin) TL mânevî tazminât isdeyen Hulusi AKAR’a mahkeme, sâdece 250 (ikiyüzelli) TL mânevî tazminâta hükmetti. Bu karârı da Danıştay’a kadar götürdü. Fakat karâr değişmedi elbetde…

  Hulusi AKAR’ın avukatı Dursun KARACA idi. Mahkemenin hükmetdiği 250 (ikiyüzelli) TL mânevî tazminâtı 2018 senesinde avukat Dursun KARACA’ya göndermiş idim.

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Aynı mahkeme;

  Hulusi AKAR ve Abdullah ARSLAN’a hakâret etdiğime hükmetdi. 14,5 ay hapis cezâsı verdi bana. Ve hükmün açıklanmasını 5 sene geri bırakdı.

  19 Ekim 2016 târihinde başlayan bu 5 senelik hüküm, 19 Ekim 2021 târihinde sona erecek idi.

 

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Hükmün açıklamasının geri bırakılması karârı şu demek;

5 sene içinde bir suç işlersen, önceki cezâ kesinleşiyor. Bir başka ifâde ile; 2020 ve 2022 senelerinde hakkımda yapdıkları 4 suç ihbârının herhangi birisinden bana cezâ verdirebilseler idi şâyet; ben, bu yeni dâvaya 14,5 ay kesinleşmiş hapis cezâsı ile başlayacak idim.

 

Gelelim şimdi, bu makâlenin en önemli suâlinin cevâbına…

Mahkemenin 2016 senesinde hakkımda verdiği 5 senelik “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” karârını bozdurmak için Hulusi AKAR;

  • Dâva etdiği Bir Var İmiş Bir Yok İmiş! isimli makâlemizi emekliassubaylar.org’da yayımladığım 28 Haziran 2017 târihinden,
  • Genelkurmay Başkanlığının hakkımda suç raporu hazırladığı 16 Ekim 2020 Cuma gününe kadar,

 

Tam 3 sene, 3 ay, 18 gün pusuda beklemiş!

Pusuda beklemiş diyorum!

Çünkü; Hulusi AKAR’ın bu yapdığı düşmân hukûku değil de nedir, Allah aşkına?..

 

  *  *  *  

 

Yalan Mı İdi, Yaşar?

 

2014 senesinde başlayıp 2016 senesinde biten ilk dâvada;

Genekurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL beni dâva etmiş idi.

Necdet ÖZEL’in kuyruğuna takılan II. Başkan Orgeneral Yaşar GÜLER de beni dâva etmiş idi...

Akabinde, ayakları suya eren Necdet ÖZEL şikâyetinden caymış idi.

Kuyruğuna takılan Yaşar GÜLER de şikâyetinden caymış idi.

 

2020 senesinde bu kez Hulusi AKAR benden dâvacı oldu.

Kuyrukcusu Yaşar GÜLER de gene kendine yakışanı yapdı! Bu kez de Hulusi AKAR’ın kuyruğuna takıldı ve benden dâvacı oldu..

 

Sarı yayımın bendi,

Ne tez unuttun andı.

Düşmanlar bile etmez,

Bana etdiğin fendi.

 

Yalan mıydı Yaşar,

Karakolda doğru söyler,

Mahkemede şaşar!

 

  *  *  *  

 

Teşekkür Ediyorum

 

Sakın ha, bu subaylara pabuç bırakma! Valizin hazır! Kaç sene ise cezân, git yat! Görevde iken ben seni 25 sene bekledim! Gene beklerim! diyerek,

Mahkeme vetiresinde bana en büyük mânevî desdeği veren eşim Serpil Hanıma minnet borcum var.

 

  • Hukuk ve maddî desdek vermeyi ilk teklif eden Sayın Hüseyin SAVCI’ya,
  • Senin dâvan, benim dâvamdır! Maddî, manevî bütün varlığım ile yanındayım diyerek;

           Hukuk desdeği verilmesine öncülük eden meslek büyüğümüz Sayın Ersen GÜRPINAR’a,

  • Hukuk bilgisinden istifade etdiğim ve mahkeme sürecini yakından takip eden;

            Meslek çınarımız Jandarma Emekli Astsubay Sayın Mehmet KAYALI‘ya

  • Dâvamızı meccânen takip eden Akkuş Hukuk Bürosu sâhibi Sayın Avukat Dr. M. Erkan AKKUŞ’a ise

Teşekkür ediyorum. 

 

  *  *  *  

 

Şimdi, Sıra İstinafda

 

Mahkemeden elleri boş dönen Hulusi AKAR ve Yaşar GÜLER’in istinafa gideceklerinden ben şüphe etmiyorum!

 

Halep orada ise arşın burada!

Şu aşamadan sonra ortaya çıkacak yeni kararları da buraya yazacağım, inşallah.

 

  *  *  *  

 

Yazmaya Devâm Edeceğim

 

Ankara 51. Asliye Cezâ Mahkemesinin

13 Kasım 2023 târihinde verdiği 2022/120 Esas Sayılı karârı ile

   Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK;

  • Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT, Hulusi AKAR ve Yaşar GÜLER’in şahsıma isnâd etdiği bütün suçlardan ve iftirâlardan beraat etdim.
  • Hakkımdaki 5 senelik hükmün açıklanmasının geri bırakılması karârı da ortadan kalkdı...
  • Yayımladığım makâlelerimde yanlış bilgi ya da yalan var ise şâyet; tekzip haklarını kullanabilirler idi. Fakat bir astsubayın yazdıklarına tenezzül edip tekzip haklarını kullanacak kadar samimi olamadılar.
  • Mahkemenin karârına 7 günlük itirâz süresi Asubay Tefrikası-15 isimli bu makâlemizi yayımladığım 20 Kasım 2023 târihinde, bugün sona erdi. Beni şikâyet edenler ve bana iftirâlar atanlar ölüm sessizliğine büründü! Karâr kesinleşdi.
  • Emekli subaylar Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT, Hulusi AKAR ve Yaşar GÜLER’in emekli asubay ben Şükrü IRBIK’a isnâd etdikleri uydurma suçlar ve bana atdıkları iftirâlar da bu subayların üzerinde kaldı.
  • Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığının toplam 4 kere olmak üzere suç ihbâr etdiği makâlelerimizin tamâmı şu an itibârı ile ibrâ edildi.
  • Bu makâlelerimiz emekliassubaylar.org’daki Eski Tüfek isimli köşemizde hâlen ve aynı şekilde yayımdadır.

 

 

  Peş peşe karakol ifâdeleri, soruşturmalar, kovuşturmalar, duruşmalar devâm eder iken de boş durmadım!

  Asubay Tefrikası-12, Asubay Tefrikası-13 ve Asubay Tefrikası-14 isimli makâlelerimizi bu arada yazdım ve târihe emânet etdim.

 

  Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK;

  Vicdânı hür, firki hür, irfânı hür bir Türk vatandaşıyım!

  Haklı isem korkmam; haksızlığa uğramış isem susmam!..

  Medenî olmak şartı ile fikirimi söylememe bu dünyâda hiç kimse mâni olamadı, olamaz! 

 

  • İftirâ atmadan, hakâret etmeden; vicdânım ve aklım ile keşfetdiğim doğruları kimseden korkmadan bugüne kadar yazdım.
  • Bugünden sonra da evvel Allah,

Yazmaya devâm edeceğim.

Türk Milletine saygılarım ile ilân ederim.

 

Asubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

  

 

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız  

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık Brövesi

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _9 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK
Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 13 45400Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _15 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Su ve İdrar...

Temmuz 19, 2023

Su ve İdrâr…

 

Bugün 19 Temmuz 2023. Günlerden Çarşamba…

İzmir’de Ankara Caddesi var mı, bilmiyorum! Fakat Ankara’da İzmir Caddesi var. Hem de Kızılay’ın en mûtenâ yerinde… Az evvel geldim oradan. Günübirlik işim var idi. Üç-beş saatliğine öğle üzeri gitdim.

Mâlûm, Temmuz buralarda en sıcak aydır. Hem de Ağustos’dan bile...

Gökyüzü berrak mı berrak; bir çama bile bulut yok! Güneş, Hüseyingâzi Dağı’ndan değil de sanki filimlerde gördüğümüz cehennem ateşi püsküren yanardağın ağızından çıkıp da koşarak gelmiş gibi başımın üzerinde fokur fokur kaynıyor!...

Ulus Meydanı'nda geçenlerde yıkılan 100’üncü Yıl Çarşısı’nın önünde otobüsden indim ve başladım yürümeye… İşde, Ulus'dayım.

Türkiye’nin merkezi Ankara, Ankara’nın merkezi Ulus

Ulus; Tahtları, taçları kıran, saltanâtı yıkan ve yerine Cumhuriyeti kuran mekân.

Ulus; kul vatandaşı târihe gömen ve hür vatandaşı doğuran mekân.

Ulus; Türkün şanlı adını dünyâ târihine bir kez daha yazan mekân…

 

- Sol tarafımda; yöre ahalisinin ATATÜRK heykeli olarak bildiği Zafer Anıtı’nı görüyorum… Rekzedildiği 1927 senesinden itibâren Anıtkabir inşaatının tamamlandığı 1953 senesine kadar önemli resmî merâsimlerin tertip edildiği; son birkaç seneden beri de maaşları açlık sınırına kadar düşen biz emekli astsubayların basın açıklamalarına şâhidlik eden âbide… Atatürk Bulvarı ile Anafartalar Caddesi'nin kesişdiği köşenin iç kısımına; iki cepheden yaslanan ve tek taşlı eşsiz bir pırlanta gibi rekzedilmiş Zafer Anıtı burada...Su ve İdrar_Eski Tüfek

- Polatlı cihetinden gelmekde olan Yonan kisveli İngiliz düşmanı gözleyen Mehmedcik burada…

- Vatan, nâmus uğruna şehâdete susamış silâh arkadaşlarını; sol eli ile verdiği “ileri” işâreti ile düşmân üzerine atılmaya sevk eden Mehmedcik burada…

- Sol omuzunda cepheye mermi taşıyan Kara Fatma burada…

- Mahmuzlasa ATATÜRK; bütün cihânı bir hamlede fethetmek ve toynakları ile târihimize zafer yazmak için hazır ve emir bekliyor… Zafer Anıtı’nın yüksek mermer kaidesi üzerinde dört ayağı da yere basar şekilde rekiz edilmiş Sakarya burada…

- Ayağında çizmeleri ile Sakarya’nın üzerinde ve dizginleri elinde tutar iken bütün heybeti ile ufku gözleyen suvâri ATATÜRK; hemen karşısında, Cumhuriyet Caddesi’nde yer alan Birinci ve İkinci Türkiye Büyük Millet Meclisini pür dikkat tarassut ediyor! Sakarya’nın dizginlerini eline verdiği ATATÜRK de burada…

ATATÜRK Bulvarı boyunca yolun sağ tarafından Kızılay’a doğru yürümeye devâm etdim. Merkez Bankası, Ziraat Bankası, Gençlik Parkı, Büyük Tiyatro/Opera ve hemen sonra Adliye.. Sıhhiye köprüsünün altından süzülüp ileri doğru geçdikden sonra Hitit Güneş Kursu Heykelini solumda bırakıp sağa, Necâti Bey Caddesine dümen kırdım. Caddeyi soldan yukarı doğru yürür iken bir değil, ikincisinden sola kıvırdınmı, işde, geldin… İzmir Caddesindesin.

Şu sıcak günün öğleninde uzun sayılabilecek yürüyüşden sonra kısa bir soluk alayım der iken İzmir Caddesinin ortasında buluverdim kendimi. Evden çıkar iken Serpil hanım müjdeyi vermiş idi; akşama kuru ve bulgur pilavı pişireceğim dedi… Ben de hele bir de dereotlu cacık oldu mu yanında diye mukâbele etdim!

Fakat acıkmadan eve gelmek ne mümküm! Oruçdan talimliyim çünkü.. Açlık ne ise de! Susuzluk bir başka canım… Dayanmanın imkânı yok! Bakdım, durduğum yerin tam karşısında Simit Ustası isimli büfe var. Yanaşdım oraya ve kasadaki genç, güler yüzlü çocukdan; bir simit, bir çay bir de küçük su ricâ etdim. 31 lira beyefendi dedi… Fiyatlarını sordum… Gene aynı gülen yüz ile; simit 8, çay 18, küçük su 5 lira beyefendi, dedi. Satın aldığım simit, cam bardakda çay ve küçük suyun parası olarak; üç dâne onluk kağıt ve bir dâne de demir 1 lira uzatdım. Benden önceki müşterilere davrandığı gibi bana da kibar ve güleç davrandığı için fiş isdemedim. Nakit ödemiş idim nasıl olsa! O da vermedi…Su ve İdrar_Eski Tüfek

Üç gün evvel misafirleri Anıtkabir’e götürdüm. Ziyâret sonunda tuvalete uğradık; biliyorum, parasız idi. Anıtkabir'in çıkışındaki bayrak direğinin yanındaki büfeye uğrayıp birer küçük su aldım. Damla marka yarım litrelik suyun fiyatı 10 lira idi. Hayret! Anıtkabir’deki suyun fiyatı İzmir Caddesindeki büfede satılan suyun fiyatının tam iki katı!

Evvelâ sosyalist olmalı diyen ATATÜRK’ün Anıtkabir’ini vahşi kapitalizm esir almış da haberim yok. Ne kadar acı!..

Yaz mevsiminde Ankara boşalır. Köyü olan avam köyüne; parası olan havas ise tâtil mekânlarına hücum eder… Kışın bile buraları terketmeyen güvercinleri saymaz isek şâyet; Ankara sokakları da sâhipsiz köpeklere ve benim gibi emeklilere kalır…

Güvercinler burada, köpekler burada, muzâyakanın dibine düşmüş emeklililer burada… ATATÜRK de burada! Daha ne isderim ki, şimdi ben, Allah'dan?

Mis gibi kokan demleme cam bardakda çay bir elimde; susama bürünmüş çıtır simit ve ucuzundan yarımlık küçük su diğer elimde… Oturacak bir yer dikizliyorum… İzmir Caddesi kış günlerine göre handiyse bomboş… Hani mümkün olsa da şu an Ankara dışında olanlar Ankara'ya gelmeseler de hep oralarda kalsalar... Vıcır vıcır öteye beriye biteviye koşuşan güvercinler etraftaki insanlara nisbet yaparcasına hayâsızca sevişiyorlar! Gölgede oturacak yer bulmakda hiç zorlanmadım. Kısa bir süre sonra bir yer buldum ve telâş etmeden acelesizce çulu serdim oraya. Vay mübârek vay be… Evde olsa bu kadar lezzetli olmaz vallahi. Çayı simide yoldaş eyleyip hapır hupur yutuverdim hemencecik. Tıpkı, Köyden İndim Şehire filiminde günlerce aç kaldıkdan sonra Kayserili Behçet’in oğullarının çeyrek simit ile karınlarını doyurduğu gibi...

Neler gördü, neler!.. Gözlerim yaşımdan yorgun, cebimdeki telefon benden eski… Fakat keyfim yerinde! Hani dedim kendime... Cep telefonumun fotoğraf makinesi olsa idi! Bu çay-simit ziyâfetinin şöyle afili bir tavsırını çekebilseydim… Sizler de o keyifi, bugün burada görebilseydiniz! Neyse, tek derdim bu olsun! Köyden İndim Şehire’de Saffet'in elindeki çeyrek simidin son lokmasını çiğnemeden yutuşuna bakın, beni görürsünüz...

Aç ayı oynamıyor da! Aç insan niye oynasın ki? Çay-simit-su çok iyi geldi... İzmir Caddesi hiç olmadığı kadar sâkin, yerim serin... Öylesine ılgıt ılgıt bir de rüzgar esiyor ki! Târifi kâbil değil; cana can katıyor desem vallahi, az gelir! Hani Nesrin SİPAHİ’nin “söyledim aşkımızı Ankara rüzgârına” dediği o şarkı var ya! İşde, o şarkıdaki rüzgârdan daha da hârika bir rüzgâr…

(https://www.youtube.com/watch?v=nMX-jlqg2Cw&ab_channel=ttlmz)

Hem o şarkıda Nesrin SİPAHİ Ankara kızlarının vefâsız olduğunu söyler ve şöyle devâm eder;

Söz verecek, gelmeyecek, hep seni aldatacak!”

Ankara rüzgârı öyle mi, ya! Bak, vekillerimiz bile güneş, deniz ve kum ile seni aldatdı. Fakat sen var ya, sen Ankara rüzgârı… Ne köpekleri yalnız bırakdın ne de beni ve benim gibileri…

Adı deniz olsa da Marmara’yı saymıyorum! Karadeniz, Akdeniz, Adalar Denizi… Adriyatik Denizi, Manş Denizi, Kuzey Denizi, Atlas Okyanusu… Hespini dolaşdım…13 sene gemi hizmetim var. Hem de ilk 10 senesini ara vermeden, tek seferde yapdım. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış subayların bile bu kadar deniz hizmeti yok.

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIKEski Tüfek Şükrü IRBIKEski Tüfek Şükrü IRBIKEski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Gemi deyince, yanlış anlaşılmasın! Aşk gemisi değil, harp gemisi. Harp gemisinde denizcilik yapmanın ne olduğunu ancak harp gemisinde görev yapmış başka bir denizci anlayabilir. Deniz ile boğuşmuş, dalga ile sevişmiş; deniz ile yorulmuş, deniz ile dinlenmiş; deniz ile üzülmüş, deniz ile sevinmiş; deniz ile yunmuş yosun kokan biri olarak bugün denizi olmayan şu şehirde yaşadığıma bâzen çok şaşırıyorum! Fakat ruhumu okşamak, gönlümü ferahlatmak için bütün şirinliğini şu ortaya döküşün yok mu ya, Ankara rüzgârı… Şaşkınlığımı bir anda alıp götürüyorsun benden… Sadakâtinin sonsuz olduğunun sen bile farkında değilsin; ömrün de sonsuz olsun ey, Ankara rüzgârı!

Seni boğmak için yıkılıp her seferinde biraz daha yüksek katlı inşâ edilen ve insanı soluksuz bırakmak için gökyüzünün eşsiz maviliğine paslı birer hançer gibi saplanan kapitalizmin şu çirkin beton tapınaklarına inat,

Sakın ha, Ankara rüzgârı! Sakın değişme!

Sen, hep böyle kal, emi?

Manzara böyle olunca da oturdum orada bir hayli zaman… Tam kendime geldim der iken birden bire küçük abdestimin basdırdığını fark etdim. Eve kadar tutmanın imkânı yok. Şunun şurasında küçük bir su içdik! Mecburen küçük de bir su tahliyesi yapmalı… Askeriyede her nöbet başında-sonunda doldur-boşalt misâli. İzmir Caddesinin güney ucunda bir üst geçit var… İş Bankası şubesinin tam karşısında... O üst geçidin merdivenlerinin altında bir umumî helâ var, biliyorum. Daha önce de gitmiş idim.

Han Duvarları’nda, hanlara seslenen Deli Ozan şöyle der;

Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.”

Aslında ben de buralardaki hanlarda gizlenen umumi helâları bilirim! Çünkü geze geze öğrendim

Oturduğum yerden kalkdım ve hemen oraya doğru seyirtdim…Vâsıl oldukdan sonra; bir iki saat evvel içdiğim küçük suyu gene küçük su olarak ve handiyse aynı mikdarda önümdeki duvarda bana bakan deliğe boca etdim. Az deniz suyu yutmadık, zamânında… Bu sebepdendir ki laf aramızda, biz denizcilerin küçük çişinin rengi deniz mâvisidir… Ne kadar rahatladığımı anlamak isder iseniz şâyet; Kibar Feyzo filiminde Feyzo’nun hamallık yapar iken sıkışıp da şeher tuvaletinde ohhh! deyip de rahatladığı o filim karesine bakın, beni görürsünüz.

Giriş herkese beleş idi. Fakat çıkış kimseye değil… Girer iken duvarda görmüş idim; küçük-büyük ayırt etmeden 5 TL yazıyor idi. Cüzdanımdan kağıt bir beşlik çıkartıp görevliye verdim. Geçen sefer buraya geldiğimde parayı aldıkdan sonra oradaki görevli bir peçete vermiş ve kolonya ikrâm etmiş idi. Bu sefer ikisi de yok!

Mesâneyi boşaltıp da rahata erdikden sonra gözümün önü ışıdı, aklım başıma geldi. Çay, simit, su… Hepsi hârika… Akabinde, tuvalet parası... Parmak hesâbı ile yekûn 36 lira harcamışım. Çay, simit ve suya verdiğim para neyse de… Küçük su tahliyesi için verdiğim 5 lira bana hakikâten dokundu. Tuvalete verdiğim parayı sanki yolda yürür iken oralarda bir yerlerde cebimden düşürüp de kaybetmiş gibi hissetdim… Bir avuç su dökmek de paralı olurmu, yahu!

İşim bitince dedim ki kendime! Şimdi dedim; cebinde 5 liran var ve sen tuvalete girdin, çişini yapdın!.. Peki, ya o 5 lira olmasa, hâlin nice olur idi? Namaz kılmanın bedava olduğu câmilerde bile tuvalet paralı… En parlak çâreler insanın en çâresiz kaldığı anlarında ortaya çıkar… Birkaç sâniyelik fikir fırtınasından sonra zihnimin köşesinde hemen tasarladım! Cıgara işmemişim! Hak, harâm yememişim! Ciğerler kiraz çiçeği gibi; göt, göbek, yağ mağ da yok; sırım gibiyim, çok şükür! Uzak değil buraya… Bir koşu varırım, Gençlik Parkı’na evvel Allah. 19 Mayıs Stadı, AKM, THK, kaderine terk edilen Paraşüt Kulesi, hemen yanındaki Kore Anıtı… Çok defâlar arşınladım, iyi bilirim oraları… Sonra… Sonra, Köyden İndim Şehire’de Himmet ve Gayret’in orada yapdığını yaparım;

İki gavak ağacının arasındaki takkeli beyaz binânın önündeki topağaca sırtımı verdimmi, burnumun dikine elli adım atdıkdan hemen sonra, orada gördüğüm ilk çalının dibine şu sıcak Temmuz ayında üre-asit-sülfat-fosfat dolu, amonyak kokulu bir nebze de olsa bir serinlik veririm. Hem de beleşinden dedim… Bir kere daha rahatladım... 

Sonra dedim ki kendi kendime;

Necdet ÖZEL!

Benim gibi, sen de bu vatanın evlâdısın!

Şu an sen, benim yerinde olsa idin şâyet;

Şu İzmir Caddesini başından sonuna kadar,

Elini kolunu sallaya sallaya tek başına yürüyebilir mi idin?

Şuradaki büfeden bir çay, bir simit, bir su alabilir mi idin?

Şuradaki şu çınar ağacının dibine bağdaş kurup da şu insanlar ile sohbet edebilir mi idin?

Sonra! Sıkışınca, hemen caddenin sonundaki şu halk helâsına girip de işeyebilir mi idin?

Biliyor musun? Az evvel ben bunların hepsini yapdım!  Hey be! Bendeki şu özgürlüğe bak sen!

 

Kendi Gitdi, Yasağı Kaldı Yadigâr…

 

Ben bunları düşünür iken hakkımdaki orduevi yasağı geliverdi aklıma...

Hem de süresiz.

Hem de kânunsuz…

 

Dünyâ hukuk târihinde böyle bir cezâ görülmüş, duyulmuş, verilmiş değil…

Fakat bu dünyâda bunu bir tek sen başardın(!), Necdet ÖZEL…

(https://www.emekliassubaylar.org/k2-kategoriler/item/2315-asubay-misin-er-misin)

Su ve İdrar_Eski Tüfek

 

Zihniyet Sürgünü isimli makâlemizi emekliassubaylar.org sitesindeki Eski Tüfek isimli köşemizde 13 Mart 2014 târihinde neşretmeye başlamış idim. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL hiç vakit kaybetmeden mahkemeye koşdu! Hemen ertesi gün, mahkeme karârı ile yayın yasağı koydurdu. Bu makâlemiz şu an bile hâlâ yasaklı… Benim orduevine girişimi de hem kânunsuz hem de süresiz olarak yasakladı. Bu sebepden dolayı; çay-simit keyfi şöyle dursun 14 Mart 2014 târihinden beri, ki 10 sene etmiş, orduevi tuvaletine işemişliğim yok. 29 sene orduevi aidâtını maaşımdan her ay peşin peşin kesdiniz, ulan pezevenkler! Hem de cebren!.. Fakat şimdi gidip de tuvaletine çöğdüremiyorum bile.

Necdet ÖZEL’in kânunsuz olarak verdiği hakkımdaki orduevi yasağının peşini bırakmadım elbet.

Zulüm odağı olan Askerî Mahkeme, İdârî Mahkeme, İstinaf der iken sıra şimdi Anayasa Mahkemesinde.

Tüfeği henüz duvara asmadım…

Su ve İdrar_Eski Tüfek

Dosyamız 28 Ocak 2021 târihinden beri, yâni 30 aydan beri “Komisyonlar Önünde İncelemede!

Emsâl karâr belli…

Hakkımda kânunsuz olarak verilen orduevi yasağını Anayasa Mahkemesinin kaldırmakdan başka yapacağı yok. Bunu biliyorum.

Fakat bu komisyon incelemeyi ne zaman tamamlayıp da karâr verecek işde, onu bilemiyorum.

Bugüne kadar bekledim. Bu kadar daha beklesem de ölmem! Hem buna alışdım ben.

İsdemiyorum! Ben ölmeden evvel incelemeniz biter de yasağı kaldırır iseniz şâyet,

Hepinize yazıklar olsun diyeceğim.

 

 Su ve İdrar_Eski TüfekSucukcu Necdet ÖZEL;

Sana da yazıklar olsun diyorum!

Kânunsuz olarak verdiğin orduevi yasağının,

Bugünün parası ile bana mâliyeti sâdece 5 lira…

 

Genelkurmay Başkanı olarak senin gücün de ancak

Şükrü IRBIK’ın küçük çişini yapmasını engellemeye yetiyor imiş!

 

 

Su ve İdrar_Eski Tüfek

 

 

 

 

 

 

 

 

Asubay Tefrikası-14

Nisan 09, 2023

Asubay Tefrikası-14

Kara Astsubay Sınıfının Târihini Yeniden Yazıyoruz

 

 

2 5fef2

Târihe Şâhidlik Etdiniz

 

Asubay Tefrikası-12 isimli makâlemizi okuyan sizler,

Deniz Astsubay sınıfınınyeni” târihine şâhidlik etdiniz...

 

Asubay Tefrikası-12 isimli makâlemizi neşretdiğimiz 10 Nisan 2021 Cumartesi gününe kadar

Türkiye’de herkes;

Deniz Astsubay sınıfı “donanma gedikli” isimi ile 1890 senesinde kuruldu diyor idi!

 

Asubay Tefrikası-12 isimli makâlemizi neşretdiğimiz 10 Nisan 2021 Cumartesi gününden sonra ise

Türkiye’de herkes;

Deniz Astsubay sınıfının “deniz gedikli küçük zâbit” isimi ile 1929 senesinde kurulduğunu öğrendi.

 

  *  *  *  

 

Târihe Şâhidlik Ediyorsunuz

 

Asubay Tefrikası-14 isimli bu makâlemizi şu anda okuyan sizler,

Bugün, burada Kara Astsubay sınıfınınyeni” târihine şâhidlik ediyorsunuz...

 

Asubay Tefrikası-14 isimli makâlemizi neşretdiğimiz 10 Nisan 2023 Pazartesi gününe kadar

Türkiye’de herkes;

Kara Astsubay sınıfı “küçük zâbit” isimi ile 1909 senesinde kuruldu diyor idi!

 

Asubay Tefrikası-14 isimli bu makâlemizi neşretdiğimiz 10 Nisan 2023 Pazartesi gününden sonra ise

Türkiye’de herkes;

Kara Astsubay sınıfının “gedikli küçük zâbit” isimi ile 1927 senesinde kurulduğunu öğrenecek.

 

  *  *  *  

 

Bugün Neler Öğreneceğiz?

 

Asubay Tefrikası-14 isimli bu makâlemizde bugün inşallah,

Türk askerî târihinde ilk defâ olmak üzere şunları öğreneceğiz;

  • Kara küçük zâbit” sınıfı, "Kara erbaş” sınıfıdır.
  • Kara astsubay” sınıfı “gedikli küçük zâbit” isimi ile 1927 senesinde kurulmuş!

  

  *  *  *  

 

Öğrendim ki!

 

Kara astsubay sınıfı hakkında bugüne kadar yayınladığım makâlelerimizde,

Küçük zâbit” sınıfının “astsubay” sınıfı olduğunu yazmış idim!

Fakat bugüne kadar yapdığım derin araştırmalardan sonra öğrendim ki;

Küçük zâbit” sınıfı meğerse “erbaş” sınıfı imiş!

Şimdi, işin doğrusunu öğrendim.

 

Küçük zâbit” sınıfının “astsubay” sınıfı olduğuna dâir verdiğim yanlış bilgiden dolayı,

Türk milletinden

Ve

Kara astsubay sınıfı meslekdaşlarımdan ben Şükrü IRBIK özür diliyorum.

 

Kara astsubay sınıfının târihini bugün doğru olarak tesbit etmek ile de

Deniz astsubayı olan Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK kendimi affetdirdim.

 

Şimdi özür dileme sırası;

Bugün de hâlâ Karaküçük zâbit” sınıfının Karaastsubay” sınıfı olduğu yalanını söyleyen;

Millî Savunma Bakanlığı ve

Bu yalanı söyleyen subayından, astsubayından, profuna kadar sözde bilim adamlarında…

 

Çıkın ortaya ve

Kara astsubay sınıfının târihini yazar iken söylediğiniz yalanlardan dolayı

Türk milletinden ve kara astsubaylarından özür dileyin!

 

  *  *  *  

 

İşde, Yalanın Belgesi

 

Bütün dünyâya ilan etdiği

Ve dahi

Sizlerin de aşağıda ekran görüntüsünü gördüğünüz şu târihcesinde

MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu Komutanlığı diyor ki;

Kara Astsubay sınıfı “küçük zabit” isimi ile “1909” senesinde kurulmuştur.

(https://www.kkk.tsk.tr/okullar/kkamyo/hakkinda/tarihce.html)   Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *   

 

İşde, Yalancıların Künyesi

 

Aşağıda isimlerini gördüğünüz; askerî kurumlar, astsubaylar ve subaylar,

Kara Astsubay sınıfının “küçük zabit” isimi ile “1909” senesinde kurulduğu yalanını söylüyorlar.

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Kara astsubay sınıfının “küçük zabit” isimi ile ve “1909” senesinde kurulduğunu söyleyen bu şahısların yazdığı;

  • AYİM karârı,
  • Kitaplar,
  • Makâleler,
  • Târihceler,
  • Yüksek lisans ve doktora tezleri

Şu andan itibâren çöp oldu!..

 

Kara astsubay sınıfının kuruluş târihi konusunda yalan söyleyen

Yukarıda gördüğünüz bu subay, astsubay, şahıs ve komutanlıkları da

Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK,

Türk milletinden ve kara astsubay sınıfı mensuplarından özür dilemeye dâvet ediyorum.

 

  *  *  *   

 

  Hâfızasını Yitiren Kurum: Genelkurmay Başkanlığı

 

  Devleti, devlet yapan en önemli hususların birincisi “kânun yapması” ise,

  İkincisi de yapdığı kânunları unutmamasıdır.

 

  Türk Ordusunu ilgilendiren kânunlara sahip olmak ve unutmamak da

  Başında bir Orgeneralin oturduğu Genelkurmay ATESE Daire Başkanının görevidir.

 

  “Küçük zâbit” tâbirini “erbaş” olarak değişdirmek için

  Kendi yapdığı Kânunu unutduğu için de

   Hem Genelkurmay Başkanlığı hem de Millî Savunma Bakanlığı hâfızasını yitirmiş!

 

  Nasıl mı?

  Şöyle...

  2015 senesinde gönderdiğim ve sizlerin de aşağıda gördüğünüz şu dilekcem ile;

  “Küçük zâbit” tâbirini ne zamân ve hangi kânûn ile “erbaş” olarak değişdirdiğini,

  Genelkurmay Başkanlığına sordum. 

 

     Genelkurmay Başkanlığına Gönderdiğim 209839 Sayılı BİMER Dilekcem   

 

  KONU: 6791 Numaralı Ve 17 Haziran 1928 Târihli “Küçük Zâbit Ve Onbaşı Tâlimatnâmesi”nin İsimi Hakkında.

  İLGİ: (a) 6791 Numaralı Ve 17 Haziran 1928 Târihli “Küçük Zâbit Ve Onbaşı Tâlimatnâmesi.

  (b) Mevzuatı Geliştirme Ve Yayın Genel Müdürlüğü’nün (Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.) 30 Şubat 2015, Cuma 1:25:23 PM târih ve saatli cevâbı.

  (c) 09 Ekim 2003 târihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kânunu.

  (ç) 19 Nisan 2004 târihli ve 2004/7189 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kânunun Uygulanmasına İlişkin Esâs ve Usûller Hakkında Yönetmelik.

 

  1. İlgi (a)’da mezkûr 6791 sayılı talimatnâmenin, Resmî Gazete’de neşredilmediğini İlgi (b) evrak ile teyit etdim. Aynı cümleden olmak üzere 6971 sayılı söz konu bu talimatnâme, Resmî Gazete külliyatına “Küçük Zâbit ve Onbaşı Talimatnâmesi” ismi ile kayıtlıdır. Müteakip senelerde 6791 sayılı işbu talimatnâmeye eklenen; 7400, 7614, 7797, 7897, 8320, 8712, 11173, 2/6294 ve 2/12566 numaralı karar/kararnâmelerde işbu talimatnâmeden “Küçük Zâbit ve Onbaşı Talimatnâmesi” ismi ile bahsedilmektedir.

  2. Ancak, İlgi (a)’da mezkûr 6791 sayılı talimatnâmeye değişiklik getiren 2/2476 ve 2/5114 numaralı karar/kararnâme isimlerine ve metinlerine 1935 ve 1936 senelerinde esrârengiz bir şekilde “Erbaş” ve “Yetiştirme” kelimeleri ilâve edilmiş. Söze konu bu iki karar/kararnâme Resmî Gazete külliyatında bugün dahi “Erbaş (Küçük Zabit) ve Onbaşı Yetiştirme Talimatnâmesi” ismi ile kayıtlıdır.

  3. Yapdığım tetkiklerde; 6791 Numaralı ve 17 Haziran 1928 târihli “Küçük Zâbit Ve Onbaşı Tâlimatnâmesi”nin ismine 2/2476 ve 2/5114 numaralı kararnâmelerde görülen “Erbaş” ve “Yetiştirme”  kelimelerinin ne zaman ve hangi mevzuat ile eklendiğini tesbit edemedim.

  4. Dilekceme konu işbu 2/2476 (R.G. 3004) ve 2/5114 (R.G. 3382) numaralı talimatnâme isimleri hangi mevzuatla ve ne zaman “Erbaş (Küçük Zabit) ve Onbaşı Yetiştirme Talimatnâmesi” şeklinde değişdirilmişdir? Cevâbın İlgi (c, ç) mevzuat kapsamında tarafıma bildirilmesini saygılarımla arzederim. 27.02.2015. 209839.

                                                                                                              Şükrü IRBIK

 

  *  *  

 

   Genelkurmay Başkanlığının Gönderdiği Cevap   

  209839 nolu başvurunuz hakkında.

  Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

  3:10 PM

  To: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

  From: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

  Sent: Monday, March 23, 2015 3:10:56 PM

  To: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

   Sayın ŞÜKRÜ IRBIK ,

  Bimer Başvuru Numaranız :209839

  Kimden : Arşiv Şube Müdürlüğü

  Kime : Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

  Konu : Küçük Zabit ve Onbaşı Talimatnamesi.

 

  Sayın Şükrü IRBIK;

  1. 27 Şubat 2015 tarihli 209839 sayılı BİMER başvurunuz alınmıştır.

  2. ’’Küçük Zabit ve Onbaşı Talimatnamesi’’nin hangi mevzuatla ve ne zaman ’’Erbaş (Küçük Zabit) ve Onbaşı Yetiştirme Talimatnamesi’’ olarak değiştirildiğine dair bilgi talep etmektesiniz.

  3. Genelkurmay ATASE Daire Başkanlığı Arşivinde yapılan araştırmalarda bahse konu talimatname ve değişikliğine dair herhangi bir bilgi tespit edilememiştir. Saygılarımızla.

    GENELKURMAY ATASE DAİRE BAŞKANLIĞI

 

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  

 

  27 Şubat 2015 târihinde gönderdiğim ve

  Yukarıda gördüğünüz 209839 Sayılı BİMER dilekcem ile sorduğum suâlime cevap olarak

  Genelkurmay Başkanlığı 2015 senesinde,

  Küçük zâbit” asker sınıfı 1935 senesinde 2717 Sayılı Kânun ile erbaş” asker sınıfı olarak tebdil edilmişdir diyebilse idi şâyet;

  • Şu anda okuduğunuz Asubay Tefrikası-14 isimli makâlemizi sizler 8 sene önce okuyacak idiniz.

         Ve dahi

  • Küçük zâbit” sınıfının “astsubay” sınıfı olmadığını da Türk Milleti 2015 senesi Şubat ayında öğrenecek idi.

 

  *  *  

 

  Târihden Hisse!

 

  1930 senesinde haber vermeden ziyâret etdiği leylî meccânî mektebin bir sınıfında

  Muallim Cemâl Efendinin verdiği târih dersini cankulağı ile dinledikden sonra

  Müdürün odasında cemetdiği muallimlere ATATÜRK, şöyle nasihât etdi;

    — Sizler, üzerinize büyük bir mes'uliyet almış bulunuyorsunuz. Genç dimağlar, ancak sizlerden ilham alacak ve kurtulan vatanı mamûr kılacaklardır. Bir talebe, Cebirden bir formül unutabilir, kimyadan belki bir madeni tahattur edemez.

  Fakat Efendiler; bir talebe, târihini asla unutmamalıdır ve ona târihi unutturulmamalıdır. O talebe, şanlı târihinin bir sahifesini unuttuğu gün, memleket uçuruma yuvarlanıyor demektir.

  İşte kıymetli Târih muallimi efendilerden isteğim şudur ki, verdikleri derslerin mes'uliyetini idrâk etsinler ve ona göre ellerine teslim edilen genç dimağlara hakikâtleri işlesinler. Bu yapıldığı gün; Târih muallimleri, memlekete en az kanını târihi için dökmüş kahramanlar kadar hizmet etmiş olurlar. Aksi hâlde kabahat, târihini bilmeyen gençte değil, muallimdedir. Bunu asla affetmem. 

  *  *  

 

  Küçük zâbit” tâbirinin ne zamân “erbaş” olarak değişdirildiğini unutmak demek;

  • ATATÜRK’ün 1935 senesinde yazdığı Rütbe ve Birliklerin Öz Türkce Karşılıkları isimli kitabı inkâr etmek demekdir,
  • ATATÜRK’ün 1935 senesinde imzâladığı 2/2295 Sayı ve 09 Nisan 1935 târihli Karârnâmeyi inkâr etmek demekdir,
  • ATATÜRK’ün 1935 senesinde imzâladığı 2717 Sayı ve 18 Mayıs 1935 târihli Sevkiyât Erât ve Erbaşlarına Verilecek Yevmiyeler Hakkındaki 630 Numaralı Kânunun Birinci Maddesini Değiştiren Kânunu inkâr etmek demekdir.

 

  Yapdığı kânunları unutduğu gün aslında o devlet, yıkılmaya başlamışdır!...

 

  Şu an okuduğunuz Asubay Tefrikası-14 isimli bu makâlemizin

  Aşağıdaki sayfalarında göreceğiniz üzere ATATÜRK 1935 senesinde;

  • Türkce olan “erbaş” kelimesini “erbaşı” şeklinde bizzat kendisi türetmiş,
  • Osmanlıca olan “küçük zâbit” tâbirini de gene bizzat kendisi “erbaş” olarak değişdirmiş.

 

  Cengiz Han 1206 senesinde şöyle dedi;

  Devlet, kılıç ile kurulur. Fakat kalem (Kânun) ile idâre olunur.

 

  “Târih yaparak” Cumhuriyeti "kılıç" ile kuran ATATÜRK de 1935 senesinde;

  Osmanlıca “küçük zâbit” tâbirini “erbaş” olarak değişdirmek için "Kânun" yapdı.

 

  Fakat

  Görevi “târih yazmak” olan ATESE’nin başındaki Orgeneral rütbesindeki târih câhili subaylar;

  Bugüne kadar yazdırdıkları düzmece târihcelerde

  Ordumuzdaki “küçük zâbit (erbaş)” sınıfının “astsubay” sınıfı olduğu yalanını söylediler.

 

  2015 senesinde bana gönderdiği cevâbında Genelkurmay ATESE Daire Başkanı

  ATATÜRK’ün 1935 senesinde bu yapdıklarını bilmediğini, utanmadan ikrâr ediyor!

  Yazıklar olsun sana Başkan, e mi?

 

  Devletimizin parası ile yazdırdığınız uyduruk târihcelerde

  Ordumuzun “astsubay” sınıfının târihini unutduğunuz için de

  Siz gerzek subayları ATATÜRK asla affetmeyecek!

 

   *  *  *  

 

Yazdıklarını Savunmakdan Kaçanlar!

 

Kara astsubay sınıfı hakkında söylediği yalanları “tashih” etmelerine fırsat vermek için

Yukarıda isimlerini gördüğünüz listeden bir subay ve iki astsubay ile görüşmek isdedim.

Bu şahıslar şunlar;

  • Yüksek Lisans Tezi yazan Muvazzaf Kara Astsubay Başçavuş Nuri KALKAN
  • Kitap yazan Prof.Dr. Emekli Kara Binbaşı Mesut UYAR
  • Kitap yazan Hava Astsubay Başçavuş Salim DİKDURAN
  • Makâle yazan Emekli Hava Astsubay Mustafa KILIÇ

 

Nuri KALKAN ile meslek büyüğümüz Fahrettin BAĞRI bey vasıtası ile görüşmek isdedim.

Fakat  Muvazzaf Astsubay Nuri KALKAN görüşme talebimi kabul etmedi. 

 

   Nuri KALKAN, sen

   Mensubu olduğun astsubay sınıfı hakkında yazdığın uyduruk yüksek lisans tezinde;

  • ATATÜRK’ün yazdığı bir kitap,
  • ATATÜRK'ün imzâladığı bir Karârnâme,
  • Birisini gene ATATÜRK’ün imzâladığı iki Kânunu

           ve

  • T.C. Anayasası'nı,

   İnkâr ve ihlâl eden bir astsubaysın!

 

   "Astsubay" sınıfı hakkında yazdığın bu uyduruk yüksek lisans tezi ile

   Gene bu tezinde;

Mensubu olduğunu söylemekden köşe-bucak kaçdığın "Astsubay" sınıfının târihine

Sen Nuri KALKAN'ın verdiği zarârı

   İlim câhili akademisyenler ve gerzek subaylar bile veremedi...

 

   Ne yazık ki Nuri KALKAN, sen bunu başardın(!) 

   

  Aradım! Fakat internetde bir resimini dahi bulamadım!

  Kimsin, sen Nuri KALKAN? Suratın neye benziyor senin?

  Yazdığın yüksek lisans tezini benim ile tartışmakdan niye kaçıyorsun?

   

   Yüksek lisans tezi yazmak kim, sen kim?

   Sen, garip bir çingenesin! Gümüş zurna neyine!

 

   Sana değil sözüm! 

   Fakat

   Seni mayın eşşeği gibi ileri sürerek

   Sana bu uyduruk yüksek lisans tezini yazdıran ve kabul eden

   Doktor, doçent ve profesör unvânlı sözde akademisyen ve subaylara yazıklar olsun!.. 

 

  Kara Astsubay Başçavuş Nuri KALKAN;

  Mensubu olduğunu söylemekden utandığın “astsubay” sınıfının târihi yazıyorum diyerek

  “Erbaş” sınıfının târihini yazdığın uyduruk yüksek lisans tezinde,

  Filfilli bir yalan daha söylemişsin sen.

  “Deniz erbaş” demek olan ingilizce “petty officer” kelimesini “kara astsubay” kelimesi yerine kullanmışsın.

  Sıçdığın bu zırva bir yana…

  İngilizce “non-commissioned officer” kelimesini türkceye “astsubay” şeklinde tercüme etmişsin ya!

  Söylediğin bu yalan ile de; 1956 sene ve 6020 sayılı Kânunu inkâr etmişsin!

 

  Kara Astsubay Başçavuş Nuri KALKAN;

  İngilizce “non-commissioned officer” kelimesi türkce tercümesinin “erbaş” olduğunu anlatmak için

  Senin yazdığın yüksek lisans tezi kadar makâle yazdım ben.

  Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Asubay Tefrikası-8 isimli şu makâlemizi;

  • Okuyacak kadar zamânın,
  • Ve anlayacak kadar da aklın var ise şâyet;

 

  6020 sayılı Kânun ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1956 senesinde;

 İngilizce “non-commissioned officer” kelimesini türkceye “erbaş” şeklinde tercüme etdiğini görürsün.

 

  TBMM’nin “erbaş” olarak türkceye tercüme etdiği ingilizce “non-commissioned officer” kelimesini,

  6020 sayılı Kânuna aykırı olarak uyduruk tezinde “astsubay” şeklinde tercüme etdiğin için,

  Mensubu olduğun “astsubay” sınıfına,

  Sen Nuri KALKAN’ın iki kere özür borcu var, haberin olsun!  

 

 

 Mesut UYAR ile meslek büyüğümüz Ersen GÜRPINAR bey vasıtası ile görüşmek isdedim.

 İşlerinin yoğun olduğunu söyleyen Emekli Subay Mesut UYAR görüşme talebimi kabul etmedi. 

 Müsait bir zamanınızda görüşelim hocam dedim.

 Fakat Mesut UYAR bu teklfimi de nazikce reddeddi.

 

   İngilizce ve Türkce yayınladığı kitaplar hakkında kendisi ile yapdığım yazışmalar neticesinde anladım ki;

  Prof.Dr. Mesut UYAR’ın işbirliğine kapalı bu tavırı aslında,

  Osmanlı-Türk Ordularındaki “küçük zâbit” asker sınıfının “astsubay” asker sınıfı olduğuna dâir bugüne kadar verdiği bilginin yanlış olduğunu kendisinin de idrâk etdiğini gösderiyor.

 Ne de olsa sükût, ikrârdan gelir Mesut hocam, değil mi?..

 

  Ancak ne var ki emekli subay Mesut UYAR,

  • Kafasında kendisini hapsetdiği “subay asla yanılmaz!” saplantısından sıyrılamadı ve bilimadamı dürüstlüğü ile konuşamadı.

         Ve dahi

  • Küçük zâbit” asker sınıfının “astsubay” asker sınıfı olduğu hakkında bugüne kadar dünyâ ve türk kamuoyuna verdiği yanlış bilgiyi telâfi edecek kadar mert ve samimî davranamadı... 

 

 

  Salim DİKDURAN ile meslek büyüğümüz Hüseyin SAVCI bey vasıtası ile görüşmek isdedim.   

  Fakat Salim bey;

  Benim ile görüşmek şöyle dursun,

  Kendi kitabı hakkında aşağıda gördüğünüz teklifime cevap vermeye bile cesâret edemedi.

 

 Görüşme talebimi kendisine bildiren Hüseyin beye verdiği bilgide Salim DİKDURAN;

  • Yazdığı kitabını Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Kurulunun incelediğini ve onayladığını,
  • Kitap muhtevasında yanlış ya da hatâlı bilgi olsa idi, bu Kurulun bunu düzelteceğini,

 Söylemiş.

  Salim DİKDURAN’ın bu beyânını teyit etmek için,

 Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarına 07 Ekim 2023 Cuma günü şu e-mektubu gönderdim.

 

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İstiklal Caddesi, Meşelik Sokak No.: 2/4 Beyoğlu, 34433-İstanbul

 Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

27 Ekim 2023

 Konu: Türk Hava Kuvvetleri Tarihinde Astsubaylar isimli kitap hakkında.

 İlgi: Salim DİKDURAN, Türk Hava Kuvvetleri Tarihinde Astsubaylar. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2017. Sertifika No.:40077.

 Sayın Yetkili,

 Hava astsubayı olduğunu söyleyen Salim DİKDURAN isimli bir şahıs “Türk Hava Kuvvetleri Tarihinde Astsubaylar” isimli bir kitap yazmış. Salim DİKDURAN’ın mezkûr kitabını Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları;  40077 Sertifika Numarası ile 2017 senesinde yayımlamış.

 Emekli bir astsubay olan ben Şükü IRBIK; Salim DİKDURAN’ın mektubuma konu etdiğim kitabını okudum. Ve Sayın DİKDURAN’ın kitabında “astsubay târihi” hakkında çok ciddî târihî ve hukukî hatâlar tesbit etdim. Öyle ki, bu kitapda; mensubu olduğum astsubay sınıfının târihini kökünden değişdirecek ölçekde hatâlar buldum.

 Türk Ordusunda mevcut ve müstahdem “astsubay” sınıfını tetkik eden kitabındaki mevcut târihî ve hukukî hatâları müzakere etmek için Salim DİKDURAN ile; kendisi de emekli hava astsubay olan Sayın Hüseyin SAVCI vasıtası ile görüşdüm. Kendisine durumu bildiren Hüseyin beye verdiği bilgide Salim DİKDURAN;

  • Yazdığı kitabını Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Kurulunun incelediğini ve onayladığını,
  • Kitap muhtevasında yanlış ya da hatâlı bilgi olsa idi, Kurulunuzun bunu düzelteceğini,

 Beyân etmiş.

 Salim DİKDURAN’ın konu kitabını yayımlayan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarına benim suâllerim şunlardır;

  • Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarının tüzel kişiliği var mıdır?
  • Yayımladığı mezbur kitabı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları; târihî ve hukukî mevzuât kapsamında tetkik etmiş midir?
  • Tetkik etmiş ise şâyet, bu tetkiki neticesinde; târihî ve hukukî mevzuâta aykırılıklar tesbit etmiş midir?
  • Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarının; yayımladığı kitapları içerik bakımından târihî ve hukukî mevzuât kapsamında tetkik etmek ve onaylamak hakkı ve yetkisi var mıdır?
  • Hakkı ve yetkisi var ise şâyet; yayımladığı kitapları tetkik etmek ve onaylamak hak ve yetkisini hangi mevzuâtdan almakdadır?

 İşbu mektubumun yukarıda görülen bölümündeki 4 adet suâlimi cevaplamasını,

 Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan rica ederim.27.10.2023.

 Saygılarımla

 Şükrü IRBIK

 Emekli Astsubay                                                      

 

  *  *  

 

 Salim DİKDURAN'ın kitabı hakkında 27 Ekim 2023 târihinde gönderdiğim e-mektubuma

 Türkiye İş Bankası Müşteri İlişkileri Bölümü 01 Ocak 2024 Pazartesi günü şu cevabı gönderdi.

 

 The message sender has requested a read receipt. To send a receipt, click here.

 Translate message to: English

 | 

 Never translate from: Turkish

 This message is in Turkish

I

 Info <Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.;

 To:​You​

 Cc:​Pınar Güven​

 Mon 1/8/2024 5:57 PM

 

 Sayın Şükrü IRBIK;

 İletmiş olduğunuz e-postaya ilişkin olarak, yayınevimizin, belirttiğiniz kriterleri karşılayacak şekilde herhangi bir editoryal inceleme yapma yükümlülüğü bulunmamakta olup tarafımızca yapılan editoryal incelemeler, yayıncılık  camiasındaki sektörel teamüllere paralel şekilde, eserin içeriğinde yer alan anlatım bozuklukları, yazım yanlışları ve noktalama hatalarının düzeltilmesi, sayfa düzeni ve grafik yerleşimin doğru sağlanması gibi amaçlarla, yayıncılık  kriterlerini azami seviyede yerine getirmek maksadıyla gerçekleştirilmektedir.

 Pek tabi olarak yayınevimizin ve iştiraki olduğumuz Türkiye İş Bankası’nın misyonu ile hassasiyetleri doğrultusunda bir yayın politikamız mevcut olmakla birlikte, eserin içeriğinde yer alan teknik bilgilerin doğruluğunu teyit etme yükümlülüğümüz söz konusu olmayıp, eserin içeriğine ilişkin herhangi bir müdahalede bulunulması da yayın ilkelerimiz gereği doğru görülmemektedir.

 Yayınevimize iletilen eserler, yukarıda belirtilen kriterlere ek olarak, kanunla düzenlenen müstehcenlik suçu unsurlarını içerip içermediği, eserin muzır neşriyat niteliğini haiz olup olmadığı ve yine eser içeriğinin ilgili kanun kapsamında kişilik haklarına saldırı niteliğinde ya da kamu düzenini ilgilendirecek düzeyde ihlal veya infial oluşturabilecek türde olup olmadığı gibi, hukuki kriterler yönünden de incelemeye tabi tutulmaktadır.

 Doğaldır ki siz değerli okurlarımızın yayınevimizden çıkan eserlere ilişkin içerik yönünden katılmadığınız, farklı yorumlarınız ya da görüşleriniz olabilmektedir. Özellikle tarihi, bilimsel, askeri ya da siyasi eserler gibi öznel kriterlere sahip eserlerde bu görüş farklılıkları daha fazla ortaya çıkmaktadır. Ancak sizler de takdir edersiniz ki yayınevi olarak bu denli teknik detay içeren konularda eser içeriklerine müdahale edebilmemiz mümkün değildir. Bununla birlikte, okurlarımızın yapıcı eleştirilerinin memnuniyetle karşılanıp yayın politikamız açısından muhakkak değerlendirmeye alınmakta olduğu hususunda ayrıca bilgi edinilmesini rica ederiz.

 Saygılarımızla,

 From: Şükrü IRBIK <Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.;
 Sent: Friday, October 27, 2023 9:07 PM
 To: Info <Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.;
 Cc: Huseyin savci <Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.;
 

 Subject: Türk Hava Kuvvetleri Tarihinde Astsubaylar isimli kitap hakkında.

 UYARI: Bu e-posta kuruluşun dışından geldi. Göndereni tanımadığınız ve içeriğin güvenli olduğunu bilmediğiniz sürece bağlantıları tıklamayın veya ekleri açmayın.

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK             

  Türkiye İş Bankasının gönderdiği ve yukarıda gördüğünüz mektup

 Salim DİKDURAN’ı yalanlıyor!

 Demek ki Salim DİKDURAN bize yalan söylüyor imiş…

 

  *  *  *  

 

  Yukarıda gördüğünüz “Yalancıların Künyesi ” çizelgesinde isimi olmayan

  Fakat

  Yayınladığı makâlelerde “küçük zâbit” sınıfının “astsubay” sınıfı olduğu yalanını söyleyen

  Havacılık Târihi Araştırmacısı-Yazar emekli hava astsubayı Mustafa KILIÇ ile de ben yazışdım.

   (https://www.bagimsizhavacilar.com/gedikli-tayyare-makinisti-pilot-osman-nuri-soysal/)

   (https://www.bagimsizhavacilar.com/kucuk-zabit-makinistler-gedikli-pilotlar-havaci-astsubaylar/)

 

  25 Mayıs 2023 Perşembe günü gönderdiğim e-posdanın sonunda şöyle dedim;

  Sayın Mustafa KILIÇ;

  “Küçük Zabit Makinistler–Gedikli Pilotlar–Havacı Astsubaylar” ve “Havacıların Gerçek Ustası” isimli makâlelerinizde “küçük zabit”   sınıfının “astsubay” sınıfı olduğuna dâir olarak verdiğiniz yanlış bilgiyi tashih etmenize fırsat vermek üzere gönderdiğim mersum e-mektuplarım konusundaki düşüncenizi bildirmenizi rica ederim.

 

  *  *  *   

 

   e-mektubumu gönderdiğimden bugüne kadar 9 gün geçdi…

   Fakat

   Hakikâtı ikrâr etmekden köşe bucak kaçarak

   Sukût ikrârdır deyip keçeyi suya salan

   Havacılık Târihi Araştırmacısı ve Yazar olduğunu söyleyen

   Emekli hava astsubayı Mustafa KILIÇ

   Ölüm sessizliğine büründü…

 

  *  *  *   

 

   Havacılık Târihi Araştırmacısı ve Yazar olduğunu söyleyen

   Emekli hava astsubayı Mustafa KILIÇ, sen;

   Havacılık târihi yazıyorum diyerek

   Araşdırıp soruşdurmadan anlatdığın çocuk masalları ile

  • Türk askerî havacılık târihini ifsâd etdin,

         Ve

  • Türk Kara Ordusunun hava sınıfı küçük zâbit (erbaş) ve astsubaylara iftirâ atdın!..

 

  *  *   *   

 

   1935 senesinde imzalâdığı Kânun ile ATATÜRK,

   Osmanlıca “Küçük zâbit” unvânını “Erbaş” şeklinde türkceye tercüme etdi.

 

   Kıymetli meslekdaşım Mustafa KILIÇ;Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Resimini duvara asıp

   Önünde poz vermek ile ATATÜRK’cü olamazsın!

   Emekli de olsan, sen askersin!..

 

   Başkomutan ATATÜRK’ün emrine riâyet et!

   Ve dahi

   ATATÜRK'ün Erbaş” dediği Küçük zâbit”in “Astsubay” olduğu yalanını söyleme!

 

Araştırmacı yazar olduğunu söyleyen sen, Mustafa KILIÇ;

Mensubu olduğun “Astsubay” sınıfının târihini anlatıyorum diyerek

Küçük zâbit” masalı ile “Erbaş” sınıfını pazarlama Türk milletine!

 

  *  *   *   

 

   18 Nisan 2021 Pazar günü yayınladığı “Densiz” isimli makâlesinde

   Kıymetli meslekdaşım Mustafa KILIÇ

   “Benim tarafım  saygı  ve  iyi insan olma tarafıdır”  demiş!

   (https://www.bagimsizhavacilar.com/densiz/)


Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   

   Mâdem ki “saygılı” ve “iyi insan olmakdan” yanasın,

   Emekli hava astsubayı Mustafa KILIÇ seni;

   “İyi insan” ve doğruya “saygılı” olmaya

   Ve

   “Astsubay” olduğu yalanını söylediğin Vecihi HÜRKUŞ’un “erbaş” olduğu hakikâtini

   Bu sayfada söylemeye dâvet ediyorum. 

 

  *  *  *  

 

  Bilim Yapayım Der İken Zulüm Yapan Dilsiz Şeytânlar;

 

    Kânuna karşı hile yapıp devletin kânunlarını inkâr eden münkirler,

    Târihe mâl olmuş gedikli zâbit, küçük zâbit (erbaş) ve astsubaylara iftirâ atan müfteriler,

    Türk târihine karşı utanmadan yalan söyleyip târih bilimini (anakronizm) ifsâd eden müfsidler.

    Bu ithâmlarım sizedir;

 

   Hâlik; insanları, iyi olsunlar, doğruyu söylesinler diye hâlk etdi!..

   Peygamber Efendimiz (SAS) de

   Doğrudan yana olmanın erdemini yüceltmek için şöyle dedi;

   “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytândır.

   Peygamber (sas) efendimizin bu hârika hadisinden aldığı ilhâm ile

   Siz okuyanlar iltifât buyurur ise şâyet,

   Eski Tüfek de şöyle diyor;

 

 

     Yalanla  kitâp  yazanların     

     Türk  târihini  bozanların     

     Konuşmayıp  da  susanların     

                    Rehberi  hep  şeytân  olmuşdur.                    

                       

                                                                      Eski Tüfek-2023    

 

 

  *  *  *  

 

     Dikkatli okuyanlar için bir hususu burada izah edeyim.  

 

   Yukarıdaki zaman/olay çizelgesinde gördüğünüz üzere;

  • 1971 senesinde neşretdiği “târih” kitabında Genelkurmay Başkanlığı,

          “Küçük zâbit” isimli asker sınıfının 1909 senesinde teşkil edildiğini yazmış.

 

   Fakat

  • 1995 senesinde verdiği karârında Askerî Yüksek İdâre Mahkemesi ise

         Genelkurmay Başkanlığını tekzip etmiş

         Ve

         “Küçük zâbit” asker sınıfının 1925 senesinde teşkil edildiğine “karar(!)” vermiş.

 

  *  *  

 

Burada evvelâ şunu tesbit edelim; bu iki bilginin ikisi de yalan.

Bu konuda hem Genelkurmay Başkanları hem de AYİM yalan söylüyor.

 

    *  *  

 

Küçük zâbit” isimli asker sınıfının Ordumuzda teşkil edildiği târih hakkında

Askerî Yüksek İdâre Mahkemesi’nin 1909 senesine atıf yapmamasının sebebini

Bu makâlemizin aşağıdaki sayfalarında gördüğünüz CİMER dilekcemde

Belgeli, tafsilâtlı ve târihimizde ilk defâ olmak üzere fâş eyledim…

 

   Bu hakikât bir yana,

   “Küçük zâbit” isimli asker sınıfının Ordumuzda teşkil edildiği târih hakkında

   Ordumuzun en yüksek bu iki kurumunun bile târihî ve hukukî doğruyu bilememesi

   Ve dahi

   Dünyâ âlemin gözü önünde birbirini alenen yalanlaması

   Askerî târihimiz açısından yüz kızartıcı bir rezâlet olarak bu makâlemizde yerini aldı.    

 

  *  *  *  

 

Kara Astsubay Sınıfının Kuruluş Târihi Budur

 

10 Nisan 2023 Pazartesi günü bu târihî hakikâti ben Eski Tüfek,

Türk milletinin huzûrunda işde, buraya yazıyorum.

 

Kara (Ordu) Astsubay sınıfı;

  • 1927 sene ve 1001 Sayılı Kânun ile
  • 20 Nisan 1927 Çarşamba günü ve
  • "Gedikli küçük zâbit" isimi ile “teşkil” edildi.

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  

 

Kânun Nedir, Bilen Var Mı? Ya Nâmus?

 

1935 senesinde 2771 Sayılı Kânun (Madde-4) ile ATATÜRK Türk Ordusunu;

  • Cumhuriyet Ordusu” olarak tesmiye etdi,

         Ve dahi

         Aşağıda görülen "2 sınıf asker" teşkil ile etdi;

  • Subay
  • Erât

 

27 Mayıs’ı tertip ve icrâ eden darbeci subaylar,

Darbenin henüz posdal izi silinmeden

8 ay sonra bir Kânun tezgaha sürdü;

211 Sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kânunu

 

Bu darbe Kânunu ile 1961 senesinde darbeci subaylar;

  • Cumhuriyet Ordusu” isimini “Türk Silahlı Kuvvetleri” olarak tağşiş etdi.
  • Gene aynı darbe Kânunu (Madde-3) ile darbeci subaylar Türk Ordusunu;
  • Subay
  • Astsubay
  • Erbaş
  • Er

Olmak üzere kaşar dilimi gibi "4 sınıf askere" böldü...

Türk Ordusunda bugün hâlâ yaşanan büyük sıkıntının temelinde işde, bu bölünme var.

 

Aşağıda gördüğünüz mukayese çizelgesinin sağ tarafında “rütbeli asker” olan 3 sınıf asker var.

Buradaki asker sınıflarına “rütbesiz asker” olan “er” sınıfını ilâve edince 4 sınıf asker oluyor.

 Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

27 Mayıs darbeci subaylarının teşkil etdiği "4 sınıflı" bu yeni Ordu teşkilâtında,

Silsile-i merâtip (kıdem sırası) olarak “astsubay” sınıfı “erbaş” sınıfının üstünde yer alıyor.

 

211 Sayılı bu cârî Kânuna göre “Silâhlı Kuvvetlere” katılan her asker;

Her zaman ve her yerde Kânunlara itaat edeceğine nâmusu üzerine and içdi

 

2717 Sayılı Kânun ile 1935 senesinde ATATÜRK,

Küçük zâbit” tâbirini “erbaş” olarak değişdirdi.

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

    Fakat

     Kânun-kitap okumadan âlim olan sözde târihci subay ve astsubaylar,

     Yukarıda gördüğünüz;

  • Küçük zâbit (erbaş),
  • Gedikli küçük zâbit (gedikli erbaş, astsubay)
  • Gedikli zâbit isimli birbirinden tamamen farklı üç asker sınıfını,

   “Astsubay” çuvalının içine doldurdular.  

  • Küçük zâbit” ve “gedikli zâbit” sınıflarının “astsubay” sınıfı olduğu yalanını söylediler.   

 

                               emekliassubaylar.org, Eski Tüfek-2023, Asubay Tefrikası-14       

 

Bu sözde âlim subaylar ve astsubaylar bugün Eski Tüfek’den öğrendiniz ki;

Küçük zâbit” sınıfı meğerse “erbaş” sınıfı imiş!

 

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Şimdi,

And içmiş her asker için hatâsını kabul etmek erdem; telâfi etmek ise nâmus borcudur.

 

Peki,

Bugüne kadar yazdıkları tezlerde, kitaplarda, târihcelerde

Küçük zâbit” sınıfının “astsubay” sınıfı olduğu yalanını söyleyen subay ve astsubaylar,

Bu hatâlarını telâfi edecek kadar erdemli ve nâmuslu mu?

 

  *  *  *  

 

Tevkir Edeyim Der İken Halt Edenler!

 

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIKÜzgünüm!

Havacı astsubay meslekdaşlarıma kötü bir haberim var!

Güneş balçık ile sıvanamaz!

Fakat

Târihî, askerî ve hukûkî hakikâtler böyle!

 

Bunu da ilk defâ bugün burada Eski Tüfek’den işiteceksiniz.

Astsubay” olduğunu bildiğimiz Kara pilot “küçük zâbitVecihi HÜRKUŞ meğerse “erbaş” imiş!

 

  *  *  *  

 

Mensubu olduğu “astsubay” sınıfı ile “erbaş” sınıfı arasındaki farki herhâlde biliyordur!

 

Mersin İl Başkanlığı binasındaki salona,

Astsubay” zannetdiği “erbaş” Vecihi HÜRKUŞ’un adını veren

TEMAD Mersin İl Başkanımız Halil KUR ne yapacak şimdi?

 

(http://mersin.temad.org/pilot-astsubay-vecihi-hurkusun-ismi-turkiye-emekli-astsubaylar-dernegi-mersin-il-baskanliginda-yasatilacak/)

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 *  *  *  

 

Târih “Yapanlar” ve Târih “Sıçanlar"

 

Türk milleti dünyâda en çok târih “yapan” milletdir.

Bizim kadar çok devlet kuran ve devlet yıkan başka millet var mı, şu dünyâda?

 

Fakat

İş târih “yazmaya” gelince ne yazik ki dünyâ milletleri arasında biz türkler nal topluyoruz!

 

Bilgili, ahlâklı, vicdânlı ve nâmuslu târihci yetiştiremiyoruz!

 

Dünyânın en hârika ve en çok târihini “yapan” milletin çocukları olan;

Subayından, astsubayından, profundan her cins târihcilerimiz,

Astsubay sınıfının târihini “yazmak” konusunda hem sıçıyorlar hem de sıvıyorlar.

 

İşde,

Astsubay sınıfının târihi konusunda ortaya dökülen bu sıçıp-sıvamalardan birkaçı...

 

 (https://www.milliyet.com.tr/siyaset/hava-kuvvetleri-nde-huzunlu-odul-toreni-2014032)

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Kurulduğu 1949 senesinde beri

Erbaş” Vecihi HÜRKUŞ’un astsubay” olduğu yalanını söyleyen

Ve hattâ

2017 senesinde adına "onur" ödül töreni tertip eden

Hava Kuvvetleri Komutanlığı ne halt edecek şimdi?

 

  *  *  *  

 

Bozacının Şâhidi Şıracı Olur!

 

Yalancı Hava Kuvvetleri Komutanının da

Yalancı hava astsubayı olur!

 

Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan AKSAY şöyle buyurdu;

Eski adı “küçük zabit” olan “astsubaylık

 

Aferim sana, Hasan Paşa!

Saklanmışsın kürsünün arkasına,

Askerleri tesbih dânesi misâli dizmişsin karşına!

Meydan da boş nasıl olsa!

Üfür bakalım oradan buradan

 

(http://www.havacilar.com/turkhavakuvvetlerindeastsubaylarkonferansi.html)

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Hasan Paşa’nın 2011 senesindeki bu üfürüğünden cezbeye tutulan,

Salim DİKDURAN isimli hava astsubayı 2019 senesinde bir kitap yayınladı.

Kitabın isimi: “Türk Hava Kuvvetleri Tarihinde ASTSUBAYLAR

Merak edip bu kitabı aynı sene 28,5 liraya satın almış idim!

Okudukdan sonra anladım ki;

Astsubay târihi” hakkkında bugüne kadar yazılmış en kötü kitabı satın almışım!

Çünkü;

Bu kitabın içindeki yalan-yanlışları düzeltmek için,

Bu kitapdan daha çok sayfalı yeni bir kitap yazmak gerekecek!

 

Kendisi hava astsubayı olduğu hâlde, bu kitabında Salim DİKDURAN,

Kara ve Deniz astsubay sınıfları hakkında da ahkâm kesmiş ve masal anlatmış…

 

  *  *  

 

Salim DİKDURAN’ın filfilli yalanlar ile süslediği 484 sayfalık bu kitabı;

Türk hava astsubaylarına hakâretler ve iftirâlar ile dolu…

Bu iftirâ ve hakâretin en büyüğü ise;

Küçük zâbit” sınıfının “astsubay” sınıfı olduğu yalanı…

 

İşde;

Kitabının daha dördüncü sayfasında Salim DİKDURAN şöyle üfürmüş;

Zâbit” grubu içerisinde sınıf olarak oluşturulan “küçük zâbitleri” bugünkü “astsubaylığın” temeli olarak kabul etmekteyiz.

 

İşkembeden üfürdüğü bu çok önemli bilgi için Salim DİKDURAN kaynak beyân edememiş!

 

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Türkçe Dîvânı'nın mukaddimesinde,

Fuzûlî şöyle der; “İlimsiz şiir temelsiz duvara benzer!"

Belgesiz bilgi de ancak masala benzer!

 

Kaynak vermeden bilgi(!) sıçdığı bu kitabında havacı astsubay Salim DİKDURAN da;

Türk astsubay sınıfının târihi hakkında mükellef bir masal anlatmış!

 

Muvazzaf hava astsubay başçavuş Salim DİKDURAN, sen kimsin?

Türk Astsubay sınıfının târihi hakkında bu yalanı “kabul edenler” kimler, söyle bana?..

 

Aferim sana, Salim Başçavuş!

Mensubu olduğun “astsubay” sınıfının târihini “subay” aklı ile yazmaya tevessül eder isen,

İşde, böyle sıvarsın!

 

Mâdemki sana göre astsubaylarzâbit” grubu içinde…

Sen, astsubay Salim,

Hava Kuvvetleri Karargâhındaki “zâbit” helâsına bugüne kadar bir kez olsun sıçabildin mi?

 

  *  *  

 

İkimizin de mensubu olduğu “astsubay” sınıfı hakkında yazdığın

Ve

İftirâlar ve yalanlar ile bezediğin kitabının aşağıda görülen 204’üncü sayfasında,

Sen, Salim DİKDURAN gene kaynak gösdermeden şöyle buyurmuşsun;

  • 22 Nisan 1924 tarihinde kabul edilen kanunla “küçük zabit” sıfatının yerine “gedikli küçük zabit” ifadesi kullanılmaya başlandı.”

 

Şu kısacık cümlende bile üç yalan birden söylemişsin, Salim.

Bu cümlende senin uydurduğun gibi;

  • Küçük zâbit” tâbiri “sıfat” değldir,
  • Gedikli küçük zâbit” tâbiri de “ifâde” değildir.

 

Dil bilgisi olarak beher tabirât “isim”dir.

Askerî ıstılâh olarak da birbirinden tamamen farklı iki asker sınıfını târif eden “unvân”dır.

Önce bunları öğren!

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Yukarıdaki cümlende söylediğin üçüncü yalanına gelince;

Aşağıda gördüğün 2300564149 Sayılı dilekcemde oku!

Asubay Tefrikası-14 isimli bu makâlenin müellifi ben Şükrü IRBIK da şöyle diyorum:

  • Gedikli küçük zâbit” tâbiri Türk askerî mevzuâtına 1001 Sayılı Kânun ile 1927 senesinde dâhil edildi.
  • 2717 Sayılı Kânun ile de 1935 senesinde ATATÜRK;

         -  “Küçük zabit” tâbirini “erbaş” olarak değişdirdi. Bu erbaş” da senin bildiğin erbaş”dır.

         -  “Gedikli küçük zâbit” tâbirini de “gedikli erbaş” olarak değişdirdi.

 

Bu bilgiyi askerlik târihimizde kamuoyuna ilk duyuran da aşağıdaki bu dilekcemizdir.

Dünyâ âlemin bu bildiğini demek ki müfteri müellif Salim DİKDURAN bilmiyor!

 

Kitapsız yazar ben Şükrü IRBIK yazar Salim DİKDURAN’a şu üç suâli gönderiyorum.

  • Küçük zabittâbiri yerine gedikli küçük zabit” ifadesinin kullanılacağını söylediğin 22 Nisan 1924 tarihli kanunun numarası nedir?
  • Türk askerî mevzuâtına 1927 senesinde dâhil edilen “gedikli küçük zâbit” tâbiri nasıl olur da 1924 senesinde kullanılabilir?
  • Anakronizm nedir, biliyor musun sen?

 

Bu üç suâle verecek cevâbın var ise şâyet gönder bana, burada dünyâya ilân edeyim...

Var mısın, Salim? 

Mensubu olduğun “astsubay” sınıfı hakkında bu kitabında söylediğin yalanlar seni cehennemin dibine göndermeye yeter de arta bile!

 

 *  *  

 

Zehirli Ağacın Meyvesi De Zehirlidir!

 

Tosun SARAL ve Kadir Türker GEÇER’in zehirli kitaplarına itibâr ederek

Salim DİKDURAN’ın yazdığı bu kitabı da zehirlidir!

 

Salim DİKDURAN;

Yazmaya çalışıp da eline yüzüne bulaşdırdığın “târih kitabı

Sâdece ve ancak belge üzerine inşâ edilebilir!

 

Aşağıda gördüğün CİMER dilekcemde ben Şükrü IRBIK;

Kara “küçük zâbit” sınıfının “astsubay” sınıfı olmadığını isbat etdim de!..

 

Sen, Astsubay Salim DİKDURAN;

  • 13 senede yazdığını söylediğin kitabını al,

Kitabını yazar iken akıl devşirdiğin,

  • Paşa mahdumu sözde târihci Tosun SARAL

         Ve

  • Emekli Kara Öğretmen Albay Kadir Türker GEÇER’i de al yanına!..

Gel karşıma!..

 

Bugünkü “astsubaylığın” temeli olarak kabul etdiğin “küçük zâbit” sınıfının “zâbit” grubu içerisinde olduğunun,

Ve hele

“Küçük zâbit” sınıfının “astsubay” sınıfı olduğunun,

Kânununu gösder bana...

Kiitapsız yazar ben Şükrü IRBIK Kızılay Meydanında kösnük eşşek gibi anırayım!

 

Küçük zâbit sınıfı hakkında bu söylediklerini ispatlayamaz isen şâyet,

Sen, Salim DİKDURAN, Ankara'nın göbeği Kızılay Meydanında bu kitabını yak!

Var mısın?

 

Götlerinden uydurup yazdıkları sözde târih kitapları ile,

Sözde târihci astsubayların “astsubay târihine” verdiği zararı gerzek subaylar bile veremedi!..

 

Türk Ordusundaki “astsubay” sınıfı hakkında bundan daha büyük yalan ve iftirâ olamaz!

İtibâr etmek şöyle dursun, bu kitabın bir sayfasını dahi okumaya değmez!

 

Asubay Tefrikası _14 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Hava astsubayı Salim DİKDURAN;

Soyadın gibi dikdur!

Ve

Türk askerî havacılık târihinden

Ve dahi

Bu kitabındaki hakâret ve atdığın iftirâdan dolayı

Mensubu olduğun Türk astsubay zümresinden hemen özür dile…

 

 

 *  *  *  

 

ATATÜRK’e İhânet Edenler!

 

Küçük zâbit”e “astsubay” diyenler,

ATATÜRK’e ihânet edenler…

 

Çünkü;

1935 senesinde ATATÜRK;

Evvelâ,

  • Başbakan İNÖNÜ’nün gözlerinden öpdü.

Akabinde,

  • Osmanlıca “küçük zâbit” tâbirini “erbaş” olarak türkceleşdirdi.

İşde, belgesi…

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Aşağıdaki CİMER dilekcemde tafsilâtlı olarak izâh etdiğim üzere,

2/2295 Sayılı Karârnâme ve 2717 Sayılı Kânun ile de

ATATÜRK yazdığı bu kitabdaki bilgileri 1935 senesinde kânunlaşdırdı.

Kitap-kânûn okumadan kitâp-tez yazan sözde bilim adamları öğrensin!..

 

  *  *  *   

 

   Yarım Hekim Candan, Yarım Hoca Dinden …

 

  Yarım târihci de milleti târihinden eder…

  Dünyâdaki her konuda ahkâm kesmekde kendince hiç beis görmeyen İlber hoca da

  Kanal D televizyonunda bütün milletin gözlerinin içine bakarak

  Küçük zâbit (erbaş) olan Çerkez Ethem’in “assubay” olduğu yalanını söyledi…

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

(https://www.izlesene.com/video/cerkez-ethem-hain-miydi-ilber-ortayli-genc-bakis/8496940)

 

  Merak ediyorum!

  İlber ORTAYLI Türk vatandaşı ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin profesörü de…

  • Çerkez Ethem’in "assubay" olduğuna dâir verdiğin bu bilginin kaynağı nedir?

 

   Türk Ordusunda mevcut ve müstahdem;

  • Küçük zâbit (erbaş) sınıfı ile “astsubay” sınıfı arasındaki askerî ve hukûkî farkı sen biliyor musun?
  • Çerkez Ethem 1948 senesinde öldü, biliyor musun?
  • Astsubay” sınıfı 1951 senesinde ihdâs edildi, biliyor musun?
  • Astsubay sınıfı hakkında bugüne kadar iki cümle yazı yazdın mı?

  Bu suâlleri ben sormak isdedim.

  Fakat sana ulaşacak bir mecrâ bulamadım. Sen nerede yaşıyorsun, Allah aşkına, hocam?

  Bu suâllerimi cevaplar mısın târihci Prof.Dr. İlber ORTAYLI?

 

  *  *  *  

 

   Türkiye Büyük Millet Meclisi (Kamutay):

  • 2590 Sayılı Kânunu 1934 senesinde kabul ederek meriyyete koymuş idi.

 

   Bakanlar Kurulu (Heyet-i Vekile):

  • 2590 Sayılı mezkûr Kânunun Üçüncü Maddesi mucibince; 2/2295 Sayı ve 09 Nisan 1935 târihli Karârnâmeyi meriyyete koymuş ve bu Karârnâme ile “küçük zâbit” tâbirini “erbaş” olarak “tebdil” etmiş idi.

 

   Türkiye Büyük Millet Meclisi (Kamutay):

  • ATATÜRK’ün teşkil etdiği Cumhuriyetin “İnkilâp Kânunlarından” olan 2590 Sayılı mezkûr Kânunu; hem 1961 Anayasası Madde-153 hem de 1982 Anayasası Madde-174 ile muhafaza altına almış idi.   
  • 1982 Anayasası Madde-11 ise; “Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idâre makâmlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğunu emrediyor idi.

 

  Fakat bu bilgilerin farkında olmayan güdük akıllı sözde târihciler;

  “Küçük zâbit” tâbirinin “astsubay” olduğu yalanını söylemek sûreti ile,

  Anayasa suçu işlediklerinin farkında olamayacak kadar aymazlık ve câhillik bataklığına gömülmüşler.

 

  “Küçük zâbit” tâbirinin “astsubay” olduğu yalanını söyleyen sizin gibi yarım akıllı âlimler de,

  Türk milletini târihimizden etdiniz be!..

  Yazıklar olsun, hepinize...   

 

     emekliassubaylar.org, Eski Tüfek-2023, Asubay Tefrikası-14       

 

  *  *  *  

 

Peki, Hulusi AKAR Ne Diyor?

 

Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR da

2717 Sayılı Kânuna aykırı olarak

Küçük zâbit” “astsubay”dır diyorsa, yalan söylüyor. 

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  

 

Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanı Ne Yapdı?

 

TBMM Reisi ve Ankara Mebusu Gâzi Mustafa Kemâl paşa Hazretleri

TBMM’nin Birinci Devre, Dördüncü İçtima senesinin açılışı için

01 Mart 1923 Perşembe günü meclisde bir nutuk irâd etdi.

 

Bu nutukunda Gâzi Mustafa Kemâl paşa Hazretleri “küçük zâbit” tâbirini kullandı. 

(https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d01/c028/tbmm01028001.pdf )

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Gâzi Mustafa Kemâl paşanın TBMM’de “küçük zâbit” tâbirini kullandığı 1923 senesinden tam 100 sene sonra,

2022 senesi Ağustos ayında TBMM zabıt ceridelerinde yapdığım araşdırmada;

Gâzi Mustafa Kemâl paşa Hazretlerinin 01 Mart 1923 Perşembe günü meclisdeki nutukunda söz etdiği “küçük zâbit” tâbirini,

TBMM Başkanlığının kendi yapdığı kânuna aykırı olarak “astsubay” şeklinde türkceye tercüme etdiğini tesbit etdim.

(https://www5.tbmm.gov.tr/tarihce/ataturk_konusma/1d4yy.htm)

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Hâlbuki aynı TBMM Başkanlığı;

Osmanlıca “küçük zâbit” tâbirini 2717 Sayılı Kânun ile 1935 senesinde “erbaş” şeklinde tebdil etmiş idi.

 

Erbaş” asker sınıfı ile “astsubay” asker sınıfı arasındaki hukûkî ve askerî farkları,

Astsubay” olarak ben Şükrü IRBIK iyi biliyordum da…

Meğerse TBMM’de bu farkı bilmeyenler var imiş!

 

Yüce türk milletinin yüksek irâdesinin yegâne tecelligâhı

Ve

Teşri-i salâhiyyetin yegâne sâhibi olan

Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığına 24 Ağustos 2022 târihinde bir dilekce gönderdim.

 

Bu dilekcemde özet ile;

  • TBMM zabıtlarındaki Osmanlıca “küçük zâbit” tâbirini TBMM Başkanlığının Kânuna aykırı olarak “astsubay” şeklinde türkceye tercüme etdiğini bildirdim.
  • Ve bu Kânunsuz işlemin telâfisi için; ATATÜRK’ün TBMM’deki nutukunda söz etdiği Osmanlıca “küçük zâbit” tâbirini 2717 Sayılı Kânun mucibinde “erbaş” şeklinde tashih etmesini talep etdim.

 

Aşağıda okuyacağınız dilekcem ile aynı konuda olduğu için,

24 Ağustos 2022 târihinde TBMM Başkanına gönderdiğim dilekcemi buraya koymadım.

 

Tarafıma gönderdiği ve sizlerin de aşağıda gördüğünüz cevâbında TBMM Dilekçe Komisyon Başkanlığı,

  • Talebimi kânuna uygun buldu.

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Ve dahi

TBMM Başkanlığı;

  • ATATÜRK’ün meclisde irâd etdiği nutukundaki “astsubay” tâbirini

1935 sene ve 2717 Sayılı Kânunun emrine uygun olarak “erbaş” şeklinde tashih etdi.

 ( https://www5.tbmm.gov.tr/tarihce/ataturk_konusma/1d4yy.htm )

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  

 

Millî Savunma Bakanlığı Ne Yapdı?

 

Millî Savunma Bakanlığına bir dilekce gönderdim.

Ve

Kara astsubay sınıfı târihinin yazılmasındaki mevcut “kânunsuzluğu” düzeltmesini talep etdim.

Bu dilekcemi aşağıda görüyorsunuz!

Gönderdiğim dilekceme Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğü cevap gönderdi.

Bu cevabı da aşağıdaki sayfada görüyorsunuz!

Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün cevabında;

  • Doğruyu anlayacak kadar akıl yok,
  • Yalan söylediği için utanma yok,
  • Ahlâk yok,
  • Bilim hiç yok!..

 

Benim tez kıymetinde hazırladığım dilekceme,

Profesör unvânlı Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğü sâdece bir cümle ile sözde cevap vermiş.

Hiçbir değeri olmayan bu cevap hakkındaki yorumu da siz kıymetli okuyanlara bırakıyorum.

 

  *  *  *  

 

Eski Tüfek Ne Yapacak?

 

Dilekce hakkımı kullandım

Fakat

  • Mensubu olduğum deniz astsubay sınıfının

         Ve

  • Kara astsubay sınıfı târihcesinin yazılmasında,

Yapdığı “kânunsuzluğu” Millî Savunma Bakanına “tashih” etdiremedim.

Şu vakitden sonra,

ATATÜRK'ün 1927 ve 1929 senelerinde imzâladığı iki kânuna muhalefetden,

Millî Savunma Bakanı hakkında idârî yargıya başvuracağım.

Dâva dosyamız hazır,

Avukatım hazır…

  • Mensubu olduğum deniz astsubay sınıfı

         Ve

  • Kara astsubay sınıfı târihcesinin yazılmasında yapdığı “kânunsuzlukdan” dolayı

Millî Savunma Bakanı hakkında bu ay içinde inşallah idârî mahkemede dâvamızı açacağız.

Türk Milleti adına karar veren mahkemenin vereceği kararı ise

Gene bu sayfada kamuoyuna ilan edeceğim inşallah.

Eski Tüfek

  *  *  *  *  *  

 

2300564149 Sayı ve 03 Şubat 2023 târihli

Kara Astsubay Sınıfının Kuruluş Târihi Hakkında” konulu CİMER dilekcem.

 

MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞINA

                                                                                                     ANKARA

03 Şubat 2023

KONU: Kara Astsubay Sınıfının Kuruluş Târihi Hakkında.

İLGİ: (a) MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokuluna ait (https://www.kkk.tsk.tr/okullar/kkamyo/hakkinda/tarihce.html) isimli bağlantıda münteşir Târihce.

(b) 06 Ekim 1909 târihli Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi. (Düstur Tertip:2, Cilt:1, Sayfa 790-791).

(c) 28 Nisan 2019 târih ve 1901017901 Sayılı CİMER dilekcem.

(ç) Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 11 Haziran 2019 Salı gün ve 11:10AM saatli e-posda cevabı.

(d) EDOK Okullar Komutanlığı, Astsubay Okulları Târihi (Kara Kuvvetleri Astsubay Okulları 100 Yaşında), EDOK Okullar Komutanlığı Matbaası, Balıkesir-2009.

(e) Kara Öğ. Yzb. Sadık TEKELİ, Küçük Zâbit Mektepleri (1909’dan Günümüze). Ankara Üniversitesi TİTE, Yüksek Lisans Tezi, Ankara-1987.

(f) 24 Aralık 1876 (07 Zilhicce 1293) târihli Kânûnî Esâsî.

(g) 25 Nisan 1910 târihli (Kadük) Terfii Rütbe Kânunnâmesinin Esbâbı Mucibe Lâyihası. Meclisi Mebusân, Numara: 65, Birinci Devre 1325-1326 İçtimai. (Devre:1, İçtima Senesi:2. Meclis-i Mebusân Levâyih ve Tekâlif-i Kânuniyye ve Encümen Mazbataları. Sene: 1325–1326, sayfa-335. T.B.M.M. Basımevi-1992.

(ğ) Askerî Yüksek İdâre Mahkemesi Karârı. (Karar Dairesi: AYİM 1.D., Karar Tarihi: 07.01.1995, Karar No: E.1994/411, Karar No: K.1995/149).

(h) 2/2295 Sayı ve 09 Nisan 1935 târihli Kararnâme. (R.G. Târihi: 22 Nisan 1935, R G. Sayısı: 2984).

(ı) Rütbe ve Birliklerin Öz Türkçe Karşılıkları D-105. T.C. Büyük Erkânıharbiye Reisliği X. Şube Sayı: 41803, 19 Şubat 1936-Ankara. Büyük Erkânıharbiye Matbaası, Ankara-1935. ).

(i) 2717 Sayı ve 18 Mayıs 1935 târihli Sevkiyât Erât ve Erbaşlarına Verilecek Yevmiyeler Hakkındaki 630 Numaralı Kânunun Birinci Maddesini Değiştiren Kânun.

(j) 1059 Sayı ve 28 Mayıs 1927 târihli Piyâde Küçük Zâbit Kânunu.

(k) 4982 Sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânunu.

 

1. MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokuluna ait İlgi (a)’da merkum bağlantıda; MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu târihcesi münteşirdir. Ekran görüntüsü EK’de görülen işbu İlgi (a) okul târihcesinde MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı;

     — “1909 yılında çıkarılan bir “ nizamname ” ile subay eğitiminde olduğu gibi “astsubay” eğitiminin de modern yöntemlerle yapılabilmesi için Osmanlı Devleti’nin yedi ordu bölgesinde (İstanbul, Konya, Selânik, Sivas, Halep, Bağdat, Yemen) ilkokul düzeyinde “Küçük Zabit İptidaî Mektepleri” açıldığını,

Türk ve dünyâ kamuoyuna beyân etmekdedir.

2. İlgi (a)’da münteşir işbu beyânı ile MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının bugün “Kara Astsubay” olarak tesmiye etdiğimiz asker sınıfının menşesini; İlgi (b)’de mezkur 06 Ekim 1909 târihli “Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi”ne isnâd etdiğini tesbit etdim.

3. 28 Nisan 2019 târihinde gönderdiğim 1901017901 Sayılı İlgi (c) CİMER dilekcem ile MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığına “Kara Astsubay sınıfının târihi” hakkında suâller tevcih etmiş idim. İşbu İlgi (c) dilekceme gönderdiği İlgi (ç) cevabında MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı; İlgi (a)’da merkum bağlantıda münteşir MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu târihcesinin yazılmasında EDOK Okullar Komutanlığının 2009 senesinde neşretdiği İlgi (d)’de mezkur “Astsubay Okulları Târihi (Kara Kuvvetleri Astsubay Okulları 100 Yaşında)” isimli kitabı esâs aldığını beyân etmiş idi.

4. Kara Astsubay sınıfının târihi hakkında yapdığım araşdırma neticesinde, İlgi (d)’de mezbur “Astsubay Okulları Târihi (Kara Kuvvetleri Astsubay Okulları 100 Yaşında)” isimli târihce kitabını EDOK Okullar Komutanlığının; Kara Öğ.Yzb. Sadık TEKELİ’nin 1987 senesinde yazdığı İlgi (e)’de mezkur yüksek lisans tezi’nden iktibas etdiğini, İlgi (e) tezin yazarı Emekli Albay Sadık TEKELİ ile yapdığım görüşmede bizzat teyit etdim.

5. İşbu dikekcemin yukarıda görülen ilk dört maddesinde verdiğim bilgi ve beyân etdiğim belge muvâcehesinde ortaya çıkan biricik netice şudur;

   — İlgi (a, d ve e) belgelerde beyân etdikleri üzere ilgili şahıs ve askerî kurumlar; bugün ordumuzda mevcut olan ve “Kara Astsubay” olarak tesmiye edilen asker sınıfının kaynağının İlgi (b) Nizâmnâme ile 06 Ekim 1909 târihinde teşkil edilen (Ordu-yu Humâyun, Ordu-yu Osmanî, Ordu, Berrî, Kara) “küçük zâbit” sınıfı olduğunu beyân etmekdedirler.

6. Ben Şükrü IRBIK, işbu dilekcemin aşağıdaki maddelerinde;

  a. “Küçük zâbit” sınıfının “erbaş” sınıfı olduğunu,

  b. Bugün “Kara astsubay” olarak tesmiye edilen asker sınıfının kaynağının “küçük zâbit” sınıfı olmadığını,

  c. İlgi (b)’de mezbur 06 Ekim 1909 târihli Nizâmnâme’nin; “şekli kânun iktisap etmediğini”,

  ç. “Şekli kânun iktisap etmediğinden” dolayı 06 Ekim 1909 târihli işbu İlgi (b) Nizâmnâmenin “keenlem yekûn” olduğunu,

Askerî târihimizde ilk defâ olmak üzere bugün, bu dilekcemde isbat edeceğim.

Bu dilekcemde beyân edeceğim belgeler neticesinde de;

Türk “Kara Astsubay” sınıfının târihinin yeniden yazılması gerekdiğini göreceğiz.

7. İşbu dilekcemin aşağıda görülen;

Birinci Bölümünde;

  a. 06 Ekim 1909 târihli İlgi (b) Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi’nin hukuk tâbiri ile “kadük”; hüküm olarak da “keenlem yekûn” olduğunu isbat edeceğim,

  b. Harbiye Nezâreti’nin işbu İlgi (b) Nizâmnâme ile 1909 senesinde teşkil etdiği Ordu (Berrî, Kara) “küçük zâbit” sınıfının, 1876 Kânûnî Esâsî’ye aykırı olarak teşkil edilmiş “gayri meşru” bir asker sınıfı olduğunu isbat edeceğim.

İkinci Bölümünde;

    — “Küçük zâbit” isimli asker sınıfının “Erbaş” asker sınıfı olduğunu isbat edeceğim.

Üçüncü Bölümünde ise;

  a. “Kara Astsubay” sınıfının “Kara Gedikli Erbaş” sınıfından tevârüs etdiğini isbat edeceğim.

  b. “Kara Gedikli Erbaş” sınıfının da “Ordu Gedikli Küçük Zâbit” sınıfından tevârüs etdiğini isbat edeceğim.

 

* * *  BÖLÜM—1:  * * *

 

06 Ekim 1909 Târihli Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi;

  a.Hukuk tâbiri ile “kadük”; hüküm olarak da “keenlem yekûn” bir Nizâmnâme’dir.

  b. Harbiye Nezâreti’nin İlgi (b) Nizâmnâme ile 1909 senesinde teşkil etdiği Ordu (Berrî, Kara) “küçük zâbit” sınıfı da 1876 Kânûnî Esâsî’ye aykırı olarak teşkil edilmiş “gayri meşru” bir asker sınıfıdır.

8. İlgi (f)’de merkum Kânun; Birinci Meşrutiyet’in ilânı ile birlikde meriyyete konulan 24 Aralık 1876 târihli Kânûnî Esâsî’dir. İşbu Kânuna 1909 senesinde yapılan ve 05 Eylül 1909 (19 Şaban 1327) târihinde Takvim-i Vekâyi’de neşredilen tâdil Madde-53 ile;

   — Padişahın devleti idâre etmek konusunda bu vakde kadar sınırsız olan yetkisi tahdit edildi. Bu tahditin neticesi olmak üzere de; Kânun teklif ve tâdil etmek yetkisini Padişah, Meclis-i Umumî (Meclis-i Meb’usân ve Meclis-i Âyân)’ye devretdi.

9. İşbu İlgi (f) Kânûnî Esâsî Madde-54 mucibince;

  — Tanzim olunacak “kavânin lâyihaları” Meclis-i Meb’usan ve Meclis-i Âyân’ca ayrı ayrı tetkik ve kabul olunacak,

  — Ledelarz tasdik ile icrâ-yı ahkâmına, irade-i seniyye-i hazret-i padişahî taalluk eder ise düstûrülamel olacak idi.

10. İlgi (b)’de merkum Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi’nin hazırlandığı 06 Ekim 1909 târihinde; 24 Aralık 1876 târihli Kânûnî Esâsî meriyyetde idi. 06 Ekim 1909 târihinde Padişahın irâdei seniyyesi alınan işbu İlgi (b) Nizâmnâme’nin düstûrülamel olması için Kânûnî Esâsî‘nin yukarıda görülen;

  a. Madde-53 mucibince, işbu İlgi (b) Nizâmnâme’yi Meclis-i Meb’usân ile Meclis-i Âyân’ın tanzim etmesi gerekiyor idi.

  b. Madde-54 mucibince işbu İlgi (b) Nizâmnâme’yi Meclis-i Meb’usân ile Meclis-i Âyân’ın “kânun lâyihası şeklinde tanzim etmesi” gerekiyor idi. Fakat mezkur Nizâmnâme “Kânun lâyihası olarak tanzim  edilmedi.

11. Kânûnî Esâsî Madde-53 ve Madde-54’e aykırı olarak tanzim edildiği için işbu İlgi (b) Nizâmnâme hukuk tâbiri ile “kadük” olmuş ve hüküm olarak da “keenlem yekûn” olmuş. Ancak ne var ki; hüküm olarak “keenlem yekûn” olmasına rağmen dönemin Harbiye Nezâreti işbu İlgi (b) “Nizâmnâme’yi” Kânûnî Esâsî’ye aykırı olarak icrâya koymuş. Bu cümlenin devâmı olmak üzere Harbiye Nezâreti;

  a. İlgi (b) Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebleri Nizâmnâmesini 1876 Kânûnî Esâsî’ye aykırı olarak hazırlamış ve meriyyete koymuş,

  b. Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mekteblerini 1876 Kânûnî Esâsî’ye aykırı olarak hizmete açmış,

  c. Mezkur küçük zâbit mekteplerine 1876 Kânûnî Esâsî’ye aykırı olarak talebe kabul-kayıt etmiş ve tahsil-taallüm etdirmiş,

  ç. İşbu mekteplerden mezun etdiği küçük zâbitleri de gene Ordu (Berriye, Kara Kuvvetleri)’da “kânunsuz” olarak istihdam etmiş.

12. İşbu dilekcemin konusu; “keenlem yekûn” olan İlgi (b) Nizâmnâme ile 1909 senesinde Harbiye Nezâreti’nin, 1876 Kânûnî Esâsî’ye aykırı olarak teşkil etdiği Ordu (Kara, Berrî) “küçük zâbit” sınıfının hukukî durumu olmadığından nâşi bu kadar bilgi ile iktifâ ediyor ve bu konuyu meskut geçiyorum.

13. İlgi (b) Nizâmnâme’nin hukuk tâbiri ile “kadük”; hüküm olarak da “keenlem yekûn” olduğunu anlayabilmek için;

  a. Meclis-i Meb’usan ve Meclis-i Âyân’ın ayrı ayrı tetkik ve kabul etdiği,

  b. Padişahın da irâdei seniyyesinin alınması ile 1909-1910 senelerinde “kânuniyet kesbeden ve

  c. “Düstûrülamel” olan aşağıda görülen şu kânunlara bakmak yeterli olacak;

    — 02 Temmuz 1909 târihli Tahdid-i Sin Kânunu.

    — 07 Ağustos 1909 târihli Tasfiye-i Rüteb-i Askeriye Kânunu.

    — 24 Ağustos 1909 târihli Askerî Tekâüd ve İstifâ Kânunu.

    — 01 Haziran 1910 târihli İhtiyât Zâbitânı Teşkilât Kânunu.

    — 06 Ekim 1909 târihli Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi “Nizâmnâmesi” (Kadük).

    — 25 Nisan 1910 târihli Zâbitânın Terfi-i Rütbe Kânunnâmesi. (Kadük).

14. Yukarıda görülen ilk dört kânun;

  • Kânûnî Esâsî Madde-54’e uygun olarak “kânun lâyihası” olarak hazırlandı,
  • Meclis-i Meb’usan ve Meclis-i Âyân’da ayrı ayrı tetkik edildi ve kabul olundu,
  • Ledelarz tasdik ile icrâ-yı ahkâmına irade-i seniyye-i hazret-i padişahî taalluk etdi
  • Ve düstûrülamel oldu.

15. Dilekcemin bu aşamasında cevâbını bulmamız gereken önemli üç suâl şunlardır;

Orduyu Osmânî (Osmanlı Kara Ordusu)’de "ihtiyât zâbit” sınıfı 1910 senesinde “Kânun” ile teşkil edildi.

  • Orduyu Osmânî‘de “küçük zâbit” isimli asker sınıfını teşkil etmeye Harbiye Nezâreti yetkili midir?
  • Küçük zâbit” isimli yeni bir asker sınıfı “Nizâmnâme” ile teşkil edilebilir mi?
  • Küçük zâbit” isimli sınıfını teşkil eden 1909 seneli “Nizâmnâme” meşru mudur?

 

16. 06 Ekim 1909 târihli İlgi (b) Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi’nin hukuk tâbiri ile “kadük”, hüküm olarak da “keenlem yekûn” olduğunu anlayabilmek için;

İlgi (g)’de merkum 25 Nisan 1910 târihli “kadük” Zâbitânın Terfi-i Rütbe Kânunnâmesi’nin Meclis-i Mebusân Encümen Mazbatasını okumak yeterli olacak.

17. Sadrâzâm İbrahim Hakkı 25 Nisan 1910 (12 Nisan 1326) târihinde İlgi (g)’de mezkur Zâbitânın Terfi-i Rütbe Kânunnâme Lâyihasını Meclisi Mebusân Riyâseti Canibi Ȃlisi’ne irsal kıldı. İşbu İlgi (g) Kânunun Esbâbı Mucibe Lâyihasında Sadrâzâm İbrahim Hakkı şöyle dedi;

“İdârei zâilenin en ziyâde sui tesiri müeddi olan icraâtından biri de rütebi askeriyyenin keyfe mayeşâ tevzi ve tevcihi emrindeki mubâlâtsızlık olduğunu tasfiyei rütebi müeddi olan ahvâli ruhiyye irae ve isbat eder. Binaenaleyh dairei askeriyyece de her şeyden evvel emri terfi ve tasnifin bir “kânuna” ve kaidei fenniyyeye raptı düşünülerek tanzim edilen “nizamname” mukaddema Meclisi Alii Mebusâna takdim kılınmış ise de; “Meclisi Mebusân kâvânini asliyye ve feriyyeyi tetkik edip Nezâretlerin umuru mevdualarına müteallik nizâmât ve talimât gibi kânun kuvvetini hâiz olmayan ve umuma taalluk etmeyen lâyihaları tetkik edemiyeceği” beyâniyle ve olbabdaki mevaddı muaddele lâyihasıyle iade buyurulmuştu.”

“Halbuki vatanın haris ve muhafızı olan Kuvvei Askeriyye emri kumanda ve idâresinin ehline tevdiini kafil ve zamin olmak haysiyyetiyle ruh ve hayatı vatan ve millete taalluku olan bu misillu kavâid ve usulu muhimmenin bir şekli kânuni iktisap edebilmesi için tasdika iktiranı tahtı vucubda görülmüştür.

18. Sadrâzâm İbrahim Hakkı’nın yukarıdaki 17’inci maddedeki beyânında sarâhaten görüldüğü üzere;

  a. Harbiye Nezâreti, İlgi (g)’de mezkur 1910 Zâbitânın Terfi-i Rütbe Kânunnâme Lâyihasını; sâdece Harbiye Nezâretini ilgilendiren “Nizâmnâme” olarak hazırlanmış,

  b. Mukaddema Meclisi Ȃlii Mebusâna takdim kılınmış,

  c. Fakat; Meclisi Mebusân; kavânini asliyye ve feriyyeyi tetkik edip, Nezaretlerin umuru mevdualarına muteallik nizâmât ve talimât gibi kânun kuvvetini hâiz olmayan ve umuma taalluk etmeyen lâyihaları tetkik edemiyeceği” beyaniyle ve olbabdaki mevaddı muaddele lâyihasıyle iade buyurmuş.”

19. İlgi (g)’de mezkur 1910 Zâbitânın Terfi-i Rütbe Kânunnâme Lâyihası müzâkere edilmek üzere Meclisi Mebusân’a gönderilmedi ve hukuk tâbiri ile “kadük” oldu. TBMM ile yapdığım yazışmada; 1910 Zâbitânın Terfi-i Rütbe Kânunnâme Lâyihası müzâkere zabıtlarının TBMM arşivinde mevcut olmadığını da teyit etdim.

20. Netice itibarı ile; 01 Haziran 1910 târihli İhtiyât Zâbitânı Teşkilât Kânunu ile Osmanlı Ordusu (Orduyu Humâyun, Orduyu Osmânî, Berriye, Kara)’nda ilk defâ olmak üzere teşkil edilen “İhtiyât Zâbit” sınıfı “Kânun” ile teşkil edilmiş “meşru” bir asker sınıfıdır. Zabıt cerideleri de Meclis arşivinde mevcutdur.

Fakat “Nizâmnâme” şeklinde hazırlanan İlgi (b)’de mezbur 06 Ekim 1909 târihli Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesinin zabıt cerideleri Meclis arşivinde mevcut değildir. Osmanlı Ordusu (Orduyu Humâyun, Orduyu Osmânî, Berriye, Kara)’nda “Küçük Zâbit” sınıfını ilk defâ olmak üzere teşkil eden işbu İlgi (b)’de Nizâmnâme’nin hukukî durumuna gelince;

  a. İşbu İlgi (b) Nizâmnâme düsturülamel olmak şöyle dursun, Meclisi Mebusân Riyâseti Canibi Ȃlisi’ne takdim bile edilmedi,

  b. İlgi (e) yüksek lisans tezinde Kara Öğ.Yzb. Sadık TEKELİ’nin 1987 senesinde beyân etdiği üzere; işbu İlgi (b) Nizâmnâmeyi dönemin Harbiye Nâzırı Mahmut Şevket Paşa, Padişah Sultan Reşâd’ı ikna(!) etmiş ve irâdesi ile meriyyete koymuş

  c. Harbiye Nâzırı Mahmut Şevket Paşa’nın yapdığı bu işlemin Kânûnî Esâsî’ye temelden aykırı bir tasarruf olduğunda şüphe yokdur,

  ç. İlgi (b)’de mezbur 06 Ekim 1909 târihli Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesinin meriyyete konulması ve Harbiye Nezâretinin bu Nizâmnâmeye göre yapdığı tasarrufların tamamı  Madde-53, 54 ve 55 olmak üzere  Kânûnî Esâsî’ye temelden aykırıdır,

  d. Bu cümleden olmak üzere; Meclis-i Meb’usan ve Meclis-i Âyân tetkik ve kabul etmeden icraâta konulan İlgi (b)’de mezbur 06 Ekim 1909 târihli Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi;

  • Kânûnî Esâsî’ nezdinde hukuken “kadük” olmuş; hüküm olarak da “keenlem yekûn” bir Nizâmnâmedir,
  • Harbiye Nezâretinin 06 Ekim 1909 târihli işbu İlgi (b) Nizâmnâmeye müsteniden 1909 senesinde teşkil etdiği Ordu (Kara) “küçük zâbit” sınıfı da “gayri meşru” bir asker sınıfıdır.

21. İlgi (e)’de mezbur yüksek lisans tezinin ikinci sayfasında Kara Öğ.Yzb. Sadık TEKELİ; İlgi (b)’de mersum Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi için 06 Ekim 1909 târihinde Padişah Sultan Reşad’ın iradei seniyyesinin alındığını bildirmiş. Fakat Yzb. TEKELİ;

  a. İlgi (b) Nizâmnâmenin 1876 Kânûnî Esâsî Madde-54’e aykırı olduğunu,

  b. Şekli kânuni iktisap etmediğini,

  c. Bu sebepden dolayı da Harbiye Nezâretinin işbu Nizâmnâmeye müsteniden 1909 senesinde teşkil etdiği Ordu (Kara) “küçük zâbit” sınıfının “gayri meşru” bir asker sınıfı olduğunu anlayamamış!

  ç. İlgi (e) yüksek lisans tezini kaynak alarak Kara Küçük Zâbit sınıfının târihcesini yazmaya tevessül eden EDOK Okullar Komutanlığı ve MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı da Kara Öğ.Yzb. Sadık TEKELİ’nin 1987 senesinde yapdığı bu hatânın müteselsil kurbanları olmuşlar.

22. Askerî Yüksek İdâre Mahkemesi (AYİM) 1995 senesinde bir karâr vermiş. Astsubay sınıfının târihcesi hakkında verdiği işbu İlgi (ğ) karârında AYİM; 06 Ekim 1909 târihli İlgi (b) Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi’ne atıf yapmamış!..

   - Orduyu Dâimî Osmânî’de “küçük zâbit” sınıfını ilk defâ olmak üzere 1909 senesinde teşkil etdiği söylenen İlgi (b) Nizâmnâmeye, İlgi (ğ) karârında atıf yapmamasının sebebini AYİM’in nasıl izah edilebilir?

   - “Astsubay” sınıfının târihini tetkik etdiği mezkur karârında AYİM’in atıf yapdığı mevzuâtın tamamının “Kânun” olması sâdece basit bir tesadüf mü?

İşbu dilekcemde beyân etdiğim bilgi, belge ve mevzuât muvacehesinde şüpheye yer bırakmayacak şekilde isbat etdiğim üzere,

İlgi (b) Nizâmnâme’ye 1995 senesinde AYİM’in işbu karârında itibar dahi etmemesinin sebebi şunlardır;

  • 1910 Zâbitânın Terfi-i Rütbe Kânunnâmesi’nin Esbâbı Mucibesinde Sadrıâzâm İbrahim Hakkı’nın sarâhaten ifâde etdiği üzere İlgi (b) Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi’nin;   

  a. “Kânun Lâyihası şeklinde tanzim edilmemesi”,

  b. “Kânun lâyihası şeklinde tanzim edilmemesinden dolayı da; 1876 Kânunî Esâsi Madde-54 mucibince “şekli kânunî istisap etmemesidir”.

23. İşbu dilekcemin;

  Yukarıda görülen 22 maddeden mürekkep Birinci Bölümünde,

   — 06 Ekim 1909 târihli İlgi (b) Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi’nin hukuk tâbiri ile 1876 Kânûnî Esâsî nezdinde “kadük”; hüküm olarak da “keenlem yekûn” olduğunu,

   —Harbiye Nezâreti’nin işbu İlgi (b) Nizâmnâme ile 1909 senesinde teşkil etdiği Ordu (Kara) “küçük zâbit” sınıfının da tavzih ve inkâr edilemez gerekcelerden dolayı Kânûnî Esâsî‘ye aykırı olarak teşkil edilmiş “gayri meşru” bir asker sınıfı olduğunu isbat etdim.

 

* * *  BÖLÜM—2:  * * *

 

KARȂRNȂME(1): 2/2295 Sayı ve 09 Nisan 1935 târihli Kararnâme. (Resmî Gazete Târihi: 22 Nisan 1935, Resmî Gazete Sayısı: 2984).

1935 sene 2590 Sayılı Kânunun Üçüncü Maddesi mucibince hazırlanan 2/2295 Sayılı İlgi (h) Karârnâme ile Kurucu Reisicumhur M. Kemâl ATATÜRK;

  • Osmanlıca “küçük zâbit” tâbirini “erbaş” olarak türkceleştirdi.

KȂNUN(1): 2717 Sayı ve 18 Mayıs 1935 târihli Sevkiyât Erât ve Erbaşlarına Verilecek Yevmiyeler Hakkındaki 630 Numaralı Kânunun Birinci Maddesini Değiştiren Kânun. (İnikad-25, sayfa-118).

“KÜÇÜK ZÂBİT” SINIFI “ERBAŞ” SINIFIDIR.

İşbu dilekcemin aşağıda görülen 24’üncü Maddesini muhtevi İkinci Bölümünde;

   — “Küçük zâbit” sınıfının “Erbaş” sınıfı olduğunu isbat edeceğim.

24. TBMM 18 Mayıs 1935 Cumartesi günü İnikad-25 ile içtima eyledi. Gündemdeki konulardan birisi de Sevkiyât Erât ve Erbaşlarına verilecek yevmiyeyi müzakere etmek idi. İnikad-25’de işbu müzakere şöyle cereyân etdi;

General Kâzım SEVÜKTEKİN (Diyarbekir) — Efendim, bunlar Heyeti Vekilede katiyet kesbetti.

  • Efrada, erat
  • Nefere, er
  • Küçük zabite”, “erbaş
  • Gedikli küçük zâbite de gedikli erbaş dendi. Bunların da bu şekilde değiştirilmesini teklif ederim.

Millî Müdafaa Encümeni Mazbata Muharriri General İhsan SÖKMEN (Giresun) — Evet öyledir.

Başkan —    Maddeyi bu değişiklikle reye arzediyorum.

Kabul edenler ... Etmeyenler ... Kabul edilmiştir.

AÇIKLAMA: 2717 Sayılı işbu Kânunu TBMM’nin 1935 senesinde meriyyete koymasından sonra hazırlanan yeni Kânunlara “küçük zabit” tâbiri yerine “erbaş” tâbiri yazıldı. Bu cümleden olmak üzere 2717 Sayılı işbu Kânun;

  • Ordu (Kara)’daErbaş” tâbirinden söz eden ilk Kânundur.
  • Ordu (Kara)’daGedikli” tâbirinden söz eden ilk Kânundur.
  • Ordu (Kara)’daKüçük zabit” tâbirini “erbaş” olarak tebdil eden ilk Kânundur.

İşbu hakikâtin neticesi olmak üzere, 18 Mayıs 1935 târihinden evvelini kasderek yapılan atıflarda;

  • Erbaş” ve “gedikli” tâbirâtından söz etmek,

         Ve dahi

  • Ordu (Kara) “Küçük zabit” sınıfının Kara “astsubay” sınıfı olduğunu beyân etmek,

Hem Türk askerî târihine atılan âdi bir iftirâdır hem de târih bilimindeki ifâde ile “anakronizmin” en dibidir.

Kovuşturduğu dâvaya esâs olması maksadı ile 1995 senesinde “astsubay” sınıfının târihini tetkik etdiği İlgi (ğ) karârında, 2717 Sayılı mezkur Kânuna atıf yapmamasının sebebini AYİM izah etmelidir. 2717 Sayılı işbu Kânunu “savsaklamak” sûreti ile AYİM, “küçük zâbit” sınıfının “astsubay” sınıfı ile aynı asker sınıfı olduğu yalanını söylemiş. Toptancı bir zihniyet ve ön yargı ile hareket etmesinin neticesinde söylediği bu yalan ile AYİM; hem “küçük zâbit” sınıfının hem de “astsubay” sınıfının târihine karşı itibâr suikastleri işlemiş!..

KȂNUN(2): 5802 Sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânun Tasarısı, Millî Savunma ve Bütçe Komisyonu Raporları.

AÇIKLAMA: Cârî askerî teşkilâtımızda mevcut olan “astsubay” isimli asker sınıfı 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde teşkil edildi. Millî Savunma Bakanlığının hazırladığı ve Başbakan Adnan MENDERES hükûmetinin 223 Sıra Sayısı ile TBMM Başkanlığına havâle etdiği 5802 Sayılı mezkur Astsubay Kânun tasarısı 1951 senesinde TBMM’de müzâkere edilir iken Millî Savunma Komisyonunun yapmaya tevessül etdiği en büyük “kânunsuzluk” şudur;

  • Dönemin Başbakanı Adnan MENDERES Hükûmeti; 1951 senesinde teşkil edilecek yeni asker sınıfını, TBMM Başkanlığına havâle etdiği mezkur Kânun tasarısında “astsubay” olarak “tesmiye” etmiş. 
  • Millî Savunma Komisyonu; mezkur Kânun tasarısındaki “astsubay” kelimesini “küçük subay” olarak “tebdil” etmiş.
  • Halbuki “küçük zâbit” (küçük subay) tâbirini;
  • Kurucu Reisicumhur Mustafa Kemâl ATATÜRK; 1935 senesinde neşredilen “Rütbe ve Birliklerin Öz Türkce Karşılıkları” isimli İlgi (ı) kitapda görüldüğü üzere;
  • Erbaş” kelimesini bizzat kendisi “terkip” etmiş

Ve dahi

Osmanlıca “küçük zâbit” tâbirini de “erbaş” olarak “tebdil” etmiş idi.

  • Bakanlar Kurulu (Heyeti Vekile) 1934 sene ve 2590 Sayılı Kânunun Üçüncü Maddesi mucibince meriyyete koyduğu; 2/2295 Sayı ve 09 Nisan 1935 târihli İlgi (h) Karârnâme ile “küçük zâbit” tâbirini “erbaş” olarak “tebdil” etmiş idi. 
  • TBMM; 1935 senesinde meriyyete koyduğu 2717 Sayılı İlgi (i) Kânun, İnikad-25 ile “küçük zâbit” tâbirini “erbaş” olarak “tebdil” etmiş idi. 
  • Ve böylece yukarıda görülen mevzuât ile; “küçük zâbit” (küçük subay) tâbiri Türk askerî mevzuâtından 1935 senesinde “ıskât/ilga” edilmiş idi. 5802 Sayılı Astsubay Kânun tasarısının TBMM’de müzâkere edildiği 1951 senesi itibârı ile Türk askerî mevzuâtında ve hukukunda mevcut olmayan mülga “küçük zâbit” (küçük subay) tâbirini “astsubay” kelimesinin yerine ikâme etmeye tevessül etmek ile Millî Savunma Komisyonu aymazlığın ve kânun tanımazlığın şâhikasına tırmanmış! Yapdığı bu “kânun tanımazlıkda” benim dikkatimi celbeden asıl rezâlet ise şudur; 5802 Sayılı Astsubay Kânun tasarısına 1951 senesinde bu kânunsuz şerhi yazan Millî Savunma Komisyonunun;
  • 19 üyesinden 17’si tekâüd subay, 
  • Mersum 17 subay üyeden üçü hukukçu, 
  • Üsdelik, bu üç hukukcu subay üyeden birisi de “hâkim sınıfı subay.” 
  • 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile; 1951 senesinde “küçük subay” (küçük zâbit, erbaş) sınıfından farklı bir hukuka tâbi olarak “astsubay” isimi ile yeni bir asker sınıfı teşkil etmek üzere Başbakan Adnan MENDERES Hükûmetinin hazırladığı 223 Sıra Sayılı tasarıdaki “astsubay” kelimesini Millî Savunma Komisyonunun “küçük subay” (küçük zâbit, erbaş) olarak “değişdirmesine” şiddetli bir şerh ile muhalefet eden Bütçe Komisyonu; “küçük subay” (küçük zâbit, erbaş) sınıfının hukuku ve târihi hakkında Millî Savunma Komisyonunun 19 üyesine unutamayacakları bir ahlâk, “askerî târih” ve “askerî hukuk” dersi vermiş! 
  • 5802 Sayılı Astsubay Kânun tasarısında;
  • Hükûmet; yeni teşkil edilecek asker sınıfını “astsubay” olarak “tesmiye” etmiş,
  • Millî Savunma Komisyonu VI.1951 târih, 1/193 Esâs No. ve 25 Karâr No.’lu raporunda; mezkur tasarıdaki “astsubay” isimini abdalca, uydurma ve kânunsuz gerekceler ile “küçük subay” (küçük zâbit, erbaş) olarak “değişdirmiş”,
  • Bütçe Komisyonu VI.1951 târih, 1/193 Esâs No. ve 120 Karâr No.’lu raporunda ise;
  • Yapdığı bu abdalca “değişiklikden” dolayı Millî Savunma Komisyonunu yerin dibine sokmuş! Mezkur Kânun tasarısındaki “astsubay” isimini abdalca gerekceler ile “küçük subay” (küçük zâbit, erbaş) olarak “değişdiren” Millî Savunma Komisyonunun yapdığı bu rezil “değişikliği” tedip edici bir üslup ile reddetmiş.
  • Bütçe Komisyonu mezkur Kânun tasarısındaki “astsubay” isimini Hükümetin isdediği kelime olan “astsubay” şeklinde aynen “ipka” etmiş.
  • 223 Sıra Sayılı mezbur Kânun tasarısı; Hükümet ve Bütçe Komisyonunun ittifak etdiği kelime olan “astsubay” isimi ile kânunlaşmış.

Peki, TBMM’de yaşanan bu yaz-boz tiyatrosunda kim, hangi oyunu niye oynamış? 19 üyesinden 17’si tekâüd zâbit olan Millî Savunma Komisyon üyelerinin aslında Orduda muvazzaf iken emir-komuta etdiği ve;

  • 1059 Sayılı Kânun ile 1927 senesinde TBMM’nin teşkil etdiği “küçük zâbit” (erbaş) sınıfının târihini ve hukukunu bilmediklerini zımnen itirâf etmişler,
  • Küçük zâbit” (erbaş) sınıfından farklı bir asker sınıfı olarak 5802 Sayılı Kânun ile 1951 senesinde teşkil edilecek “astsubay” sınıfının öncülü olan “gedikli erbaş” sınıfının târihini ve hukukunu bilmediklerini zımnen itirâf etmişler,
  • Kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemâl ATATÜRK’ün 1935 senesinde Osmanlıca “küçük zâbit” tâbirini “erbaş” olarak “türkceleşdirdiğini” bilmediklerini itirâf etmişler,
  • Bakanlar Kurulu (Heyeti Vekile)’nun 2/2295 Sayı ve 09 Nisan 1935 târihli İlgi İlgi (h) Karârnâme ile “küçük zâbit” tâbirini “erbaş” olarak “tebdil” etdiğini inkâr etmişler,
  • 2717 Sayılı Kânun İlgi (i) ile 1935 senesinde TBMM’nin “küçük zâbit” ibâresini “erbaş” olarak “tebdil” etdiğini inkâr etmişler,
  • Mezkur raporunda sarf etdiği bilgi ve beyânı ile Millî Savunma Komisyonu; 5802 Sayılı Astsubay Kânun tasarısının müzâkeresi esnâsında “hâfızasını yitiren bakanlığın” “ahlâkını ve etdiği asker yeminini inkâr eden tekâüd subaylarını” oynamışlar!

5802 Sayılı Astsubay Kânununa ait 223 Sıra Sayılı tasarının Bütçe Komisyonu raporunda yer alan ve Millî Savunma Komisyonunun orgenerallik rütbesine kadar terfi eden subay üyeleri için utanç vesikası olan bu hukukî ve târihî tesbitler bize, bugün şunları isbat etmekdedir;

  • Millî Savunma Komisyonu;
  • Küçük zâbit” (küçük subay, erbaş) sınıfı ile yeni teşkil edilecek “astsubay” sınıfı ve
  • “Astsubay sınıfının selefi (öncülü) olan ”gedikli erbaş” ve ”gedikli erbaş” sınıfının (öncülü) olan ”gedikli küçük zâbit” sınıfları arasındaki târihî ve hukukî farkını ve illiyet bağını anlayamamış. Bu aymazlığın neticesinde Millî Savunma Komisyonu; Millî Savunma Bakanlığının hazırladığı kânun tasarısındaki “astsubay” kelimelerini 2/2295 Sayılı Karârnâme ve 2717 Sayılı Kânuna aykırı olarak “küçük subay” (küçük zâbit, erbaş) olarak değişdirmiş.
  • Millî Savunma Komisyonunun bu aymazlığını gören Bütçe Komisyonu;

Millî Savunma Komisyonuna şedit bir tokat gibi bir şerh ortaya koymuş. TBMM’nin temiz vicdânı, askerî târihimizin hâmisi olan ve TBMM Komisyon târihine altın harfler ile yazılacak mersum raporunda Bütçe Komisyonu şöyle demiş;

  • Küçük subay” (küçük zâbit, erbaş) sınıfı ile “astsubay” sınıfı arasında târihî ve hukukî olarak hiçbir illiyet bağı yokdur. Bir başka ifâde ile “küçük subay” (küçük zâbit, erbaş) sınıfı ve “astsubay” sınıfı kendi hususî kânunlarına müsteniden teşkil edilmiş; askerî hukukumuzda mevcudiyetini devam etdiren birbirlerinden tamamen farklı ve müstakil asker sınıflarıdır. 
  • Astsubay” olarak tesmiye edilen ve yeni teşkil edilcek mezkur asker sınıfı;
  • 5802 Sayılı Kânun ile 1951 senesinde “gedikli erbaş” sınıfından,
  • Gedikli erbaş” olarak tesmiye edilen asker sınıfı ise 2717 Sayılı İlgi (i) Kânun ile 1935 senesinde “gedikli küçük zâbit” sınıfından tevârüs/tensik/neşet etmiş,
  • Gedikli küçük zâbit” olarak tesmiye edilen asker sınıfı ise askerî târihimizde ilk defâ ve müstakil olarak;
  • 1927 sene ve 1001 Sayılı Kânun ile Ordu (Kara)’da,
  • 1929 sene ve 1446 Sayılı Kânun ile Bahriye (Deniz)’de,
  • 1929 sene ve 1641 Sayılı Kânun ile Ordu (Kara)’nın Hava sınıfında teşkil edilmiş.

 

1059 Sayılı İlgi (j) Kânun ile 1927 senesinde teşkil edilen Piyâde “küçük zâbit” sınıfının târihî istihâlesi şöyle olmuş;

  • 1059 Sayılı Kânun ile 1927 senesinde kıt’a eratından “onbaşı” ve “çavuş” rütbelerini muhtevi piyâde “küçük zâbit” sınıfı teşkil edilmiş,
  • 2717 Sayılı Kânun, İnikad-25 ile 1935 senesinde TBMM “küçük zâbit” tabirini “erbaş” olarak değişdirmiş,
  • Gerekcesinde Başbakan Adnan MENDERES’in sarih bir şekilde tavzih etdiği veçhe; dönemin hükümeti “her sınıf erbaş ihtiyacına cevap vermek üzere” yeni 1954 sene ve 6320 Sayılı Kânun tasarısını hazırlamış.
  • Küçük zâbit” sınıfı; 2717 Sayılı Kânundan sonra meriyyete konulan müteselsil ve mütemmim Kânunlar ile zamân içinde “erbaş” sınıfı olarak tebdil/tensik/teşkil edilmiş,
  • 211 Sayılı Kânun ile 1961 senesinde “küçük zâbit” (küçük subay) sınıfı “erbaş” sınıfı olarak bugün Türk Ordusunda mevcut ve cârî olan hukukî duruma tensik edilmiş.

KİTAP: Rütbe ve Birliklerin Öz Türkçe Karşılıkları D-105. T.C. Büyük Erkânıharbiye Reisliği X. Şube Sayı: 41803, 19 Şubat 1936-Ankara. Büyük Erkânıharbiye Matbaası, Ankara-1935.

1935 senesinde  tasvip buyurduğu Rütbe ve Birliklerin Öz Türkçe Karşılıkları isimli kitabda ATATÜRK;

  • Osmanlıca “küçük zabit” tâbirini “erbaş” olarak türkceleşdirdi.

İşbu hakikâtin neticesi olmak üzere;

AÇIKLAMA: Askerî târihimizde ilk defâ olmak üzere ben Şükrü IRBIK’ın bugün bu dilekcemde fâş eylediğim belgeler ile; “küçük zabit” sınıfının “astsubay” sınıfı olduğuna dâir bugüne kadar söylenen ve yazılan yalanlar bugün burada zevâl buldu…

Yeri gelmiş iken; işbu dilekcenin sahibi ben Şükrü IRBIK;

“Küçük zabit” olarak tesmiye edilen asker sınıfının Osmanlı askerî teşkilâtına duhûl eylediği târih hakkında bir yalanı daha burada zâil edecek hakikâti ilk defâ olmak üzere beyân edeceğim.

İlgi (a) bağlantıda münteşir târihcesinde MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu şöyle diyor;

  • Osmanlı askerî yapısı içinde; Ordumuzun “orta kademe” yöneticileri ve “teknisyenleri” olan astsubay gereksinimi “ilk başlarda”; sürekli olarak aynı görevi yapan ve bu nedenle bilgi ve becerisiyle sivrilmiş erbaşların “gedikli” unvanı ile muvazzaf hizmete alınmalarıyla sağlanıyordu.

Târih bilimi her şeyden evvel, ismi ile müsemma olduğu üzere; târih (gün, ay, sene) ile yazılır. Fakat  İlgi (a) bağlantıda münteşir târihcesinin ilk satırında görüldüğü üzere MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu;

  a. “İlk başlarda” tâbiri ne zamân başladığını kendisinin bile bilmediği “Fî târihinde” Osmanlı Ordusunda “astsubay” isimli bir asker sınıfının mevcut ve müstahdem olduğunu yalanını söylemiş. Taş devrinden bile söz edilse, yazılan târih, böylesine muğlak ve bulanık bir ibâre ile başlayamaz. Bu beyân; târih ahlâkı açısından en hafif tâbiri ile hem filfilli bir yalan hem de târih biliminde “anakronizmin” en dibidir. MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu; “astsubay” tâbirinin Türk askerî mevzuâtına 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde dâhil edildiğini ben Şükrü IRBIK’dan mı öğrenecek?

  b. 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde teşkil edilen “astsubay” sınıfının; Ordumuzun “orta kademe” yönetici ve “teknisyeni” olduğu yalanını târihimizde ilk defâ olmak üzere; 2009 senesinde neşretdiği İlgi (a) kitabında söyleyen EDOK Okullar Komutanlığıdır. Bu yalanını bir şedit bir şamar gibi yüzüne vurmak üzere gönderdiğim 01 Haziran 2020 târih ve 2002608161 Sayılı CİMER dilekceme verdiği cevabında EDOK Okullar Komutanlığı ne hazindir ki hiçbir hukukî ve târihi mesnedi olmayan şu cevabı gönderdi;

Başvuruda bahsi geçen, 2009 basım tarihli "Astsubay Okulları Tarihi" isimli kitabın akademik bir yayın olmadığı, “tanıtım maksadıyla” basılan askeri bir yayın olduğu tespit edilmiştir.”

Görev tanımında mevcut olmadığından dolayı sözde “tanıtım maksadı ile” yayınladığını beyân etdiği mezkur kitap ile EDOK Okullar Komutanlığı; yalan-yanlış, uydurma ve asılsız bilgiler ile askerî  târihimizi çarpıtdığının farkında bile değil! Yazıklar olsun sizlere... Meselenin daha vahim vechesi ise şudur; EDOK Okullar Komutanlığının bu yalanlarını MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının hukukî ve târihi hakikâtler imiş gibi emir telakki etmesidir. MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu Komutanı 926 Sayılı TSK Personel Kânunu Ek Madde-21’i okumaya lütfeder ise şâyet, 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde teşkil edilen ve “astsubay” olarak tesmiye edilen asker sınıfının; Ordumuzun “orta” kademesinde değil fakat “ast komuta” kademesinde,  üsdelik “subay yardımcısı” olarak görev yapdığını kolayca öğrenebilir.

Osmanlı Ordusunda “küçük zâbit” olarak tesmiye edilen asker sınıfının mevcut olduğuna dâir MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının söylediği yalana gelince;

  a. “Küçük zâbit” olarak tesmiye edilen asker sınıfının Osmanlı Ordusunda hiçbir zaman mevcut, müesses ve müstahdem olmadığını,

  b. Mezkur “küçük zâbit” asker sınıfını Osmanlı asker teşkilâtında ilk defâ olmak üzere teşkil eden 31 Mart darbecisi Harbiye Nâzırı Mahmut Şevket Paşa’nın Meclisdeki şu beyânı ile isbat edeyim.

KAYNAK: 16 Haziran 1910 (03 Haziran 1326). 1326 Senesi Muvazenei Umumiye Kânun Lâyihası. Harbiye Nezâreti Bütçesi. MMZC İnikâd:115, Devre:1, Cilt:6, İçtima Senesi:2, sayfa-329.

Mahmut Şevket Paşa (Harbiye Nâzırı);

(…) “Türk Zâbit Mekâtibinin tesisi için para istediler. Küçük Zâbitân Mektebi yok mu idi dersiniz? Maatteessüf yok idi. Bir Orduda iki zâbitân vardır; birisi asıl zâbitân heyeti, birisi de küçük zâbitân heyetidir. Osmanlı Ordusunda teessüf ederim ki, bugüne kadar Küçük Zâbitân Heyeti yoktur. Vâkıâ, Çavuş, Bölük Emini, Başçavuş denilen şeyler vardır  fakat lafzî idi. Mânen Küçük Zâbit değildir.”

“Çünkü efrad ile beraber terhis olunurlardı. Onların içinde en zekileri ve beceriklilerine sen çavuşsun, başçavuşsun deniliyordu. Küçük Zâbit 12-15 sene hizmet etmeli ki, Küçük Zâbit Mektebinde tahsil etmeli ki, Küçük Zâbit olabilsin. Biz bunu, Devri Sâbıka da nazârı dikkate aldık. Defaatla teklif ettik, fakat düşününüz haysiyyeti Hükümeti ki, Zâbitânın mektepli olmasını istemiyor. Nerede kaldı ki, Küçük Zâbitânı mektepden yetiştirsin. İşte bu fikir, Devri Sâbıkta Küçük Zâbitân heyeti teşkiline mâni oldu; fakat Meşrutiyet teessüs eder etmez can attık, bu mektepleri tesis ettik.”

AÇIKLAMA: Osmanlı Ordusunda “küçük zâbit” olarak tesmiye edilen asker sınıfının mevcut olmadığını isbatlamak için darbeci Mahmut Şevket Paşa’nın 16 Haziran 1910 Perşembe günü Meclisdeki bu itirâfından başka söze ve belgeye hâcet yokdur.

Burada hatırlatmak isdediğim husus da şudur; 31 Mart darbecisi Mahmut Şevket Paşa’nın tesis etmek için “can attığını” Meclis’de zımnen itirâf etdiği “küçük zâbit mekteblerini” Sevr Andlaşmasının 168’nci maddesi ile düşman devletler 1920 senesinde Osmanlı Devletine dayatmış idi. “Küçük zâbit mekteblerinin” tesis edilmesi konusunda Harbiye Nâzırı darbeci Mahmut Şevket Paşa’nın düşmân devletler ile birlikde olup ekmeğini yediği Osmanlı Devletine karşı cephe almış olması da ibretlik vak’a olarak târihimizde ilk defâ olmak üzere bu dilekcemizde ortaya çıkıyor.

 

* * *  BÖLÜM—3:  * * *

 

A — “KARA ASTSUBAY” SINIFI “KARA GEDİKLİ ERBAŞ” SINIFINDAN “TENSİK” EDİLDİ;

 

KȂNUN(1): 5802 Sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânûnu. (Temel Kânun).

İşbu dilekcemin şu an okuduğunuz üçüncü bölümde;

Kara “Astsubay” sınıfının Ordu (Kara) “Gedikli Erbaş” sınıfından tevârüs etdiğini isbat edeceğim.

Cârî askerî mevuzâta göre bugün Kara Muvazzaf “Astsubay” olarak tesmiye etdiğimiz asker sınıfının “Kara Gedikli Erbaş” sınıfından tevârüs/tensik etdiğini tavzih etmek için, târihde geriye doğru bir kânun dizin taraması yapacağım.

Bu maksat ile dizin taramasına tabi tutacağım 7 adet Kânunun Sayıları şunlar; 5802, 5619, 2717, 2505, 2112, 1255 ve 1107.

TBMM 5802 Sayılı Astsubay Kânununu 02 Temmuz 1951 târihinde kabul etdi. İşbu 5802 Sayılı Astsubay Kânunu’nun meriyyete konulması ile 1951 senesinde;

  a. Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun; kara, deniz ve hava kuvvetleriyle jandarma ve gümrük koruma’da “astsubay” olarak tesmiye edilen yeni bir asker sınıfıteşkil” edildi. (Madde-1).

  b. Mezkur “astsubay” sınıfının “teşkil” edilmesi ile birlikde; 5619 Sayılı Gedikli Erbaş Kanunu ile daha bir sene evvel, 1950 senesinde “teşkil” edilen “gedikli erbaş” sınıfı “feshedildi,” 5619 Sayılı Gedikli Erbaş Kanunu da yürürlükten kaldırıldı. (Madde-32).

  c. 5802 Sayılı işbu Astsubay Kânununun yürürlüğe girmesinden evvel “gedikli erbaş” olarak yetiştirilmiş ve yetiştirilmekte olan askerî şahıslara da “astsubay” denildi. (Geçici Madde-1).

  ç. Muhtelif Kânunlarda geçen “gedikli erbaş” adı “astsubay” olarak değiştirildi. (Geçici Madde-1).

  d. 5802 Sayılı Astsubay Kânununun 02 Temmuz 1951 târihinde kabul edilmesi ile birlikde “astsubay” kelimesi askerî mevzuâta ilk defâ olmak üzere dâhil edildi. “Kara Astsubay” sınıfı hakkında bugüne kadar makâle, târihce ve yüksek lisans tezleri yazan sözde târihciler; 1951 senesinden evvelki dönemi kast ederek “astsubay” kelimesini kullanıyorlar. Mevzuâtda yer alan her kelime ve tâbirin Kânununa ve kendi dönemine ait anlamı ve hususiyeti vardır. Bir başka ifâde ile her kelime ve tâbirin kendine ait doğum-ölüm dönemi, hükümü ve anlamı vardır. Bu hükümü ve anlamı da kelimenin yaşadığı  dönem içinde söz konusu olabilir. Bu hakikâtin tabii neticesi olarak; ATATÜRK’e “padişah” denilemeyeceği gibi padişaha da “reisicumhur” denilemez. Subaylar bügün kendilerine “zâbit” diyor mu? Bu cümleden olmak üzere; askerî ıstılâha “astsubay” kelimesinin dâhil edildiği 1951 senesinden evvelki dönemi kast ederek “astsubay” kelimesini kullanmak târih biliminde en hafif tâbiri ile “anakronik” bir hatâdır. Askerî târihimizde bu hatâyı ilk defâ olmak üzere Kara Öğ.Yzb. Sadık TEKELİ 1987 senesinde yazdığı yüksek lisans tezinde yapmış.

Netice itibârı ile;

Kara astsubay” sınıfının “Kara gedikli erbaş” sınıfından “tensik” edildiğini tevsik etmek üzere 5802 Sayılı Astsubay Kânunu’nun yukarıda görülen hükümleri yeterlidir.

KȂNUN(2): 5619 Sayı ve 23 Mart 1950 târihli Gedikli Erbaş Kânûnu.

TBMM 5619 Sayılı Gedikli Erbaş Kânununu 23 Mart 1950 târihinde kabul etdi ve meriyyete koydu. 5619 Sayılı işbu Gedikli Erbaş Kânunu’nun meriyyete konulması ile 1950 senesinde;

a. "Gedikli küçük zabit" ve "gedikli erbaş" sınıfları hakkında vaz edilen aşağıdaki kânunlar “ilga” edildi;

  • 2505 Sayı ve 18.6.1934 târihli Gedikli Küçük Zabit membalarına dair Kânûn.
  • 3134 Sayı ve 26.2.1937 târihli Gedikli Küçük Zabit membaları hakkındaki 2505 sayılı kanunun ikinci maddesinin değiştirilmesine ve bir muvakkat madde eklenmesine dair Kânûn.
  • 3221 Sayı ve 23.6.1937 târihli Gedikli Erbaşların membalarına dair olan 2505 sayılı Kânuna ek Kânun.
  • 3779 Sayı ve 25.1.1940 târihli Gedikli Erbaşların maaşlarının tevhit ve teadülüne dair Kânûn.
  • 4601 Sayı ve 24.6.1944 târihli Gedikli Erbaşların maaşlarının tevhit ve teadülüne dair olan 3779 numaralı kânûnun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kânuna bir madde eklenmesi hakkında Kânûn.
  • 4807 Sayı ve 25.12.1945 târihli Gedikli Erbaşların aylıkları hakkındaki 3779 sayılı kânunda ve gedikli subay maaşlarında değişiklik yapılması ve aylıklarından %5 emeklilik karşılığı kesilmesi hakkında Kânûn.
  • 4990 Sayı ve 31.12.1946 târihli Gedikli Erbaşların aylıkları hakkındaki 3779 ve 4807 sayılı kânunlarda değişiklik yapılması hakkında Kânûn.

AÇIKLAMA: 5619 Sayılı Gedikli Erbaş Kânunu ile 1950 senesinde “ilga” edilen yukarıda görülen Kânunların isimlerindeki “gedikli küçük zabit” ibâresi; 3221 Sayılı Kânun ile 1937 senesinden itibâren “gedikli erbaş” olarak tebdil edildi. Bu cümleden olmak üzere; askerî târihimizde “gedikli erbaş” tâbirinden ilk kez sözü edilen Kânun 3221 Sayılı işbu Kânundur. Bu tebdilin sebebi de; hemen aşağıdaki satırda görüleceği  üzere; 2717 Sayılı Kânun ile “gedikli küçük zabit” sınıfının 1935 senesinde “gedikli erbaş” sınıfına “tensik/tebdil” edilmesidir.

KȂNUN(3): 2717 Sayı ve 18 Mayıs 1935 târihli Sevkiyât Erât ve Erbaşlarına Verilecek Yevmiyeler Hakkındaki 630 Numaralı Kânunun Birinci Maddesini Değiştiren Kânun. (İnikad-25, sayfa-118).

Yukarıda görülen 2717 Sayı ve 18 Mayıs 1935 târihli Kânun 1935 senesinde İnikad-25 ile TBMM’de müzâkere edilir iken,

Diyarbekir mebusu General Kâzım SEVÜKTEKİN’in müzâkere esnâsında yapdığı teklif ile;

  • Gedikli küçük zâbit” sınıfı “Gedikli erbaş” sınıfına “tensik” edildi.

AÇIKLAMA: 1935 senesinden sonra meriyyete konulan müteselsil Kânunlarda;

  a. “Gedikli küçük zâbit” tâbiri yerine “Gedikli erbaş” tâbiri kullanıldı.

  b. 2717 Sayılı işbu Kânun T. C. Ordusunda “Gedikli erbaş” olarak tesmiye edilen yeni asker sınıfının kuruluş Kânunudur.

KȂNUN(4): 2505 Sayı ve 11 Haziran 1934 târihli Gedikli Küçük Zâbit Membalarına Dâir Kânun.

 

(T).B.M.M. Yüksek Reisliğine 13 Mayıs 1934 târihinde verdiği Kânun teklifinin Esbâbı Mucibesinin 13’üncü Maddesinde dönemin Başvekili İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi;

13 —1001 ve 1446 ve 1675 numaralı kânunlardaki hükümler bu kanunda toplanmış olduğundan mezkûr kânunlar “ilga” edilmiştir.

AÇIKLAMA: 1001 Sayılı Kânun konu başlığı altında görüleceği üzere;

2505 Sayılı Kânun Madde-13’de sözü edilen 1001 Sayılı Kânun, “gedikli küçük zâbit” olarak tesmiye edilen asker sınıfını Ordu (Kara)’da ilk defâ olmak üzere 1927 senesinde teşkil eden Temel Kânundur.

KȂNUN(5): 2112 Sayı ve 01 Nisan 1933 târihli 12 Eylül 1330 târihli Askerî Tayinât ve Yem Kânunu Muvakkatine Müzeyyel 23 Mayıs 1928 târih ve 1325 Numaralı Kânunun Birinci Maddesini Tâdil Eden Kânun.

2112 Sayılı Kânunun aşağıda görülen Madde-1 ile; Kara Gedikli Küçük Zabit ile ihzarî mektepleri talebesinin yevmi tayinâtı tesbit ve tayin edildi.

  • Madde-1 Askerî liseler talebesi ile hava mektebi ve Hava Gedikli Küçük Zabit Makinist Mektebi ve Kara Gedikli Küçük Zabit ile ihzarî mektepleri talebesinin yevmi tayinât berveçhiatidir.

Yukarıda görülen 2112 Sayılı Kânun; “Kara Gedikli Küçük Zabit” ibâresinin geçdiği ilk Kânundur.

KȂNUN(6): 1255 Sayı ve 21 Mayıs 1928 târihli Gedikli Küçük Zâbit İhzârî Mektepleri Talebesinin Maaşları Hakkında Kânun.

1255 Sayılı Kânunun aşağıda görülen Birinci Maddesi ile 1928 senesinde TBMM; Gedikli Küçük Zabit ile ihzarî mektepleri talebesinin yevmi tayinâtını tesbit ve tayin etdi.

BİRİNCİ MADDE — Gedikli küçük zabit ihzarî mektepleri talebesinin maaşı aslileri on beş kuruş olup tahsisatı fevkalâdeleri tahsisatı fevkalâde kararnamesine müzeyyel 9 Mart 1388 tarih ve 200 numaralı kanun mucibince verilir.

KȂNUN(7): 1107 Sayı ve 05 Temmuz 1927 Târihli Küçük Zabitan Maaşatı Hakkındaki 22 Nisan 1341 Târih ve 648 Sayılı Kânuna Müzeyyel Kânun.

Küçük zâbit” sınıfının maaş ve harcırah tahsisâtı hakkında 1927 senesinde TBMM’nin vaz etdiği 1107 Sayılı işbu Kânunun Birinci Maddesi ile;

  a. “Kıdemli küçük zâbit” unvânı “gedikli küçük zâbit"e ve

  b. “Kıdemsiz küçük zâbit” unvânı da “küçük zâbit"e tebdil edildi.

B — “KARA GEDİKLİ ERBAŞ” SINIFI “ORDU GEDİKLİ KÜÇÜK ZȂBİT” SINIFINDAN “TENSİK” EDİLDİ;

KȂNUN: 1001 Sayı ve 09 Nisan 1927 târihli Gedikli Küçük Zâbit Membalarına Dair Kânûn.

Büyük Millet Meclisi Riyâseti Celilesine verdiği 8 Mart 1927 târih ve 1/1088 Sayılı Kânun Lâyihasının Esbâbı Mucibesinde,

Dönemin Başvekili İsmet (İNÖNÜ) Ordu (Kara) “Gedikli küçük zâbit” sınıfının teşkil gerekcesini aşağıda görülen şu tek cümle ile ifâde etdi;

  • “Talim ve terbiye ve inzibat noktai nazarından Ordunun pek ziyâde muhtaç bulunduğu “küçük zabitliğe” memba temini maksadıyla işbu lâyihayı kânuniye tanzim kılınmıştır efendim.”

AÇIKLAMA: 17 Mart 1927 târihli raporunda ise Müdafaai Milliye Encümeni, Başvekil İsmet’in Kânun teklifini aşağıda görülen şu cümlesi ile “aynen” kabul etdi;

  • “Müdafaai Milliye Vekâletinin teklif ettiği “gedikli küçük zâbitân” membaları hakkındaki kânun lâyihasını, Recep Beyin huzuruyla müzâkere ve aynen kabul ettik.”

AÇIKLAMA: 1001 Sayılı mezkur Kânun teklifinde Başvekil İsmet’in “sehven” “küçük zâbit” olarak tesmiye etdiği asker sınıfını; Komisyonda Müdafaai Milliye Encümeni “gedikli küçük zâbit” olarak “tashih” etdi.

SEKİZİNCİ MADDE — İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir. Buna muhalif kavanin ve nizamat ahkâmı mülgadır.

AÇIKLAMA: Yukarıdaki Sekizinci Maddesinde görüldüğü üzere; 1001 Sayılı Kânunun “ilga” etdiği Kânun yokdur. Bu bilgiden kolayca anlaşıldığı üzere; 1001 Sayılı Kânun “Gedikli Küçük Zâbit” sınıfını Ordu (Kara)’da ilk defâ olmak üzere teşkil eden Temel Kânundur.

 

SONUÇ:

İşbu dilekcenin sahibi ben Şükrü IRBIK;

Birinci Bölümünde;

  a. 06 Ekim 1909 târihli İlgi (b) Küçük Zâbit Mektebi ve Küçük Zâbit İbtidâî Mektebi Nizâmnâmesi’nin hukuk tâbiri ile “kadük”; hüküm olarak da “keenlem yekûn” olduğunu isbat etdim,

  b. Harbiye Nezâreti’nin işbu İlgi (b) Nizâmnâme ile 1909 senesinde teşkil etdiği Ordu (Kara) “küçük zâbit” sınıfının 1876 Kânûnî Esâsî’ye aykırı olarak teşkil edilmiş “gayri meşru” asker sınıfı olduğunu isbat etdim.

İkinci Bölümünde;

   — “Küçük zâbit” (Küçük Subay) sınıfının “Erbaş” sınıfı olduğunu isbat etdim.

Üçüncü Bölümünde ise;

a. “Kara Astsubay” sınıfının “Kara Gedikli Erbaş” sınıfından tevârüs etdiğini isbat etdim.

b. “Kara Gedikli Erbaş” sınıfının da “Ordu Gedikli Küçük Zâbit” sınıfından tevârüs etdiğini isbat etdim.

Cârî askerî mevuzâta göre bugün Kara Muvazzaf “Astsubay” olarak tesmiye etdiğimiz asker sınıfı “Ordu  Gedikli Küçük Zâbit” sınıfından tevârüs etmekdedir. Bu hakikâtin tabii neticesi olmak üzere; 06 Ekim 1909 târihli İlgi (b) Nizâmnâme ile teşkil edilen “Ordu küçük Zâbit” sınıfını esâs olarak alan İlgi (a) bağlantıda münteşir Kara Astsubay Okulu târihcesinin; işbu dilekcemde ilk defâ olmak üzere beyân etdiğim bilgi, belge ve Kânunlar kapsamında yenide yazılması zarureti vardır. Bu itibar ile cârî askerî mevzuâta göre;

a. Kara muvazzaf “astsubay” olarak tesmiye edilen asker sınıfına memba teşkil eden “Ordu gedikli küçük zâbit” sınıfı 1001 Sayılı Kânun ile 1927 senesinde teşkil edilmiş,

b. “Kara astsubay” sınıfını teşkil eden 1001 Sayılı Kânunu 1927 senesinde imzâlayan ve yüksek tasdikden geçiren de Kurucu Reisicumhur M. Kemâl ATATÜRK’dür,

c. Dokuzuncu Maddesi mucibince 1001 Sayılı mezbur Kânunun icrâyi ahkâmına ise Reisicumhur M. Kemâl ATATÜRK Millî Savunma Bakanı (Müdafaai Milliye Vekili)’ni memur etmiş.

ç. Sekizinci Maddesinde tebliğ edildiği üzere; merkum 1001 Sayılı Kânun, 20 Nisan 1927 Çarşamba günü muteber olmuş. Bu hakikâtin tabii neticesi olarak “Kara muvazzaf astsubay” sınıfının kuruluş târihi de 20 Nisan 1927 Çarşamba günüdür.

d. İşbu dilekcemde beyân etdiğim 1001, 2717, 5619 ve 5802 Sayılı Kânunlarda geçmişden günümüze doğru yapılacak kısa bir dizin taraması ile “Kara Muvazzaf “Astsubay” sınıfının yeni târihcesi kolayca yazılabilir.

TALEP:

Netice itibârı ile;

  a. İcrâyı ahkâmına Reisicumhur M. Kemâl ATATÜRK memur etdiği Millî Savunma Bakanının 1001 Sayılı mezkur Kânunun gereğini yaparak; “Kara Muvazzaf “Astsubay” sınıfının yeni târihcesini 20 Nisan 1927 Çarşamba günü olacak şekilde “tashih” etmesini,

  b. Neticesini İlgi (k) Kânun muvacehesinde tarafıma bildirmesini,

Millî Savunma Bakanlığından saygılarım ile arz eylerim.03.02.2023. 2300564149.

                                                                                                                    Şükrü IRBIK

 

EK: MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokuluna ait (https://www.kkk.tsk.tr/okullar/kkamyo/hakkinda/tarihce.html) isimli bağlantıda münteşir MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu Târihcesi.

  

  *  *  *  

 

2300564149 Sayı ve 03 Şubat 2023 târihli “Kara Astsubay Sınıfının Kuruluş Târihi Hakkında” konulu CİMER dilekcemin EK’idir:

 

EK: MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokuluna ait (https://www.kkk.tsk.tr/okullar/kkamyo/hakkinda/tarihce.html) isimli bağlantıda münteşir MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu Târihcesi. (İndirme tarihi 01 Şubat 2023, Çarşamba saat 13:41).

  — “1909 yılında çıkarılan bir “ nizamname ” ile subay eğitiminde olduğu gibi “astsubay” eğitiminin de modern yöntemlerle yapılabilmesi için Osmanlı Devleti’nin yedi ordu bölgesinde (İstanbul, Konya, Selânik, Sivas, Halep, Bağdat, Yemen) ilkokul düzeyinde “Küçük Zabit İptidaî Mektepleri” açılmıştır.”

 Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  *  * 

 

MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün

24 Şubat 2023 Cuma gün ve 5:09PM saatli e-posdası.

 

CİMER Başvuru Cevabı

Translate message to: English | Never translate from: Turkish

C

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

To:You

Fri 2/24/2023 5:09 PM

 

Sayın ŞÜKRÜ IRBIK,

 

T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’ne yapmış olduğunuz 2300564149 sayılı başvurunuz 24.02.2023 tarihinde cevaplanmıştır*

 

Cevap Metni:

 

    Eldeki veriler ve gerekçede verilen bilgiler incelenmiş;

    kuruluş tarihine ilişkin herhangi bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığı uygun görülmüştür.

 

Bilgilendirme Notu:

    4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanunu kapsamında hazırlanan bu yazı “Kanunda ve Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde erişilen bilgi ve belgeler ticari amaçla çoğaltılamaz, kullanılamaz, erişimi sağlayan kurum ve kuruluştan izin alınmaksızın yayınlanamaz. Bu madde hükmüne aykırı olarak erişilen bilgi ve belgeleri ticari amaçla çoğaltanlar, kullananlar veya yayınlayanlar hakkında kanunların cezai ve hukuki sorumluluğa ilişkin hükümleri uygulanır.” Hükmü doğrultusunda değerlendirilerek başka amaçlarla kullanılmamalıdır.

 

* Başvurunuz MİLLİ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ > KARA ASTSUBAY MESLEK YÜKSEKOKULU MÜDÜRLÜĞÜ tarafından cevaplanmış olup cevap içeriğine ilişkin hukuki sorumluluk cevap veren kuruma aittir.

 

 Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  *  * 

 

Aşağıda gördüğünüz CİMER dilekcemde;

Kara astsubay sınıfının;

Teşkil târihi hakkında kânuna aykırı işlem tesis etdiği için

Hakkında idârî yargı dâvası açacağımı

Millî Savunma Bakanlığına bildirdim.

 

  *  *  *  

 

10 Mart 20223 târih, 2302270591 Sayı ve

“Kara Astsubay Sınıfının Kuruluş Târihi Hakkında” konulu CİMER dilekcem.

 

  *  *  *  

 

MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞINA

                                                                                               ANKARA

09 Mart 2023

KONU: Kara Astsubay Sınıfının Kuruluş Târihi Hakkında.

İLGİ: (a) 03 Şubat 2023 târih ve 2300564149 Sayılı CİMER dilekcem.

(b) MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokuluna ait (https://www.kkk.tsk.tr/okullar/kkamyo/hakkinda/tarihce.html) isimli bağlantıda münteşir Târihce.

(c) 4982 Sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânunu.

(ç) MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün 24 Şubat 2023 Cuma gün ve 5:09PM saatli e-posdası.

(d) 4752 Sayı ve 11 Nisan 2002 târihli Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kânunu.

 

1. CİMER vasıtası ile gönderdiğim İlgi (a)’da mezkur 2300564149 Sayılı dilekcem MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu târihcesi hakkındadır. 03 Şubat 2023 târihli işbu İlgi (a) dilekcem ile; İlgi (b) bağlantıda münteşir MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu târihcesinde mevcut olan târihî, askerî ve hukukî tenâkuzları mevzuâtı muvâcehesinde tek tek ifşâ ve isbat etdim.

2. İşbu İlgi (a) dilekcemin “TALEP” başlığı altında ise;

       a. İcrâyı ahkâmına Reisicumhur M. Kemâl ATATÜRK memur etdiği Millî Savunma Bakanının 1001 Sayılı mezkur Kânunun gereğini yaparak; “Kara Muvazzaf “Astsubay” sınıfının yeni târihcesini 20 Nisan 1927 Çarşamba günü olacak şekilde “tashih” etmesini,

       b. Neticesini İlgi (c) Kânun muvâcehesinde tarafıma bildirmesini,

Millî Savunma Bakanlığından talep etdim.

3. İlgi (a) dilekceme MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğü 24 Şubat 2023 târihinde İlgi (ç) ile (bugün) cevap gönderdi. Sûreti EK’de görülen mersum cevâbında MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğü şöyle demekdedir;

Eldeki veriler ve gerekçede verilen bilgiler incelenmiş; kuruluş tarihine ilişkin herhangi bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığı uygun görülmüştür.”

4. Tamamı bir tek cümleden mürekkep olan işbu İlgi (ç) cevâbında MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğü;

       a. İlgi (a) dilekcemin “TALEP” başlığı altında yer alan; İcrâyı ahkâmına Reisicumhur M. Kemâl ATATÜRK‘ün memur etdiği Millî Savunma Bakanının 1001 Sayılı mezkur Kânunun gereğini yaparak “Kara Muvazzaf “Astsubay” sınıfının yeni târihcesini 20 Nisan 1927 Çarşamba günü olacak şekilde “tashih” etmesi konusundaki talebime karşılık olarak kendi karşı tezini ileri sürememiş,

       b. Sâdece “eldeki veriler“ ibâresi ile ifâde edebildiği; hiçbir târihî, askerî ve hukukî belge/mevzuâta istinâd etmeyen bu ifâdesi ile mezkur talebimi gerekcesiz olarak reddedmiş.

5. MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün görev ve yetkisi İlgi (d) Kânun ile tavzih ve tahdid etdilmişdir. Mezbur Kânuna göre; MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün Kara Astsubay sınıfı hakkında yazılmış uydurma târihceyi “uygun görme” görevi ve yetkisi yokdur. Bu cümleden olmak üzere; Kara Astsubay sınıfının târihcesinin yazılması konusunda MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün 1001 Sayı ve 09 Nisan 1927 târihli Gedikli Küçük Zâbit Membalarına Dair Kânûna aykırı hüküm ve işlem tesis etdiğinde şüphe yokdur.

6. Deniz Harp Okulunun târihinin yazılmasında; Deniz Kuvvetleri Komutanlığının kânuna karşı yapdığı hileden ve yalan beyândan dolayı Millî Savunma Bakanlığı hakkında idârî yargıda dâva başlatdım. Bu hakikâtden hareket ile; MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün görev ve yetkisini aşarak mezkur 1001 Sayılı Kânun hilâfına işlem tesis etmesi hasebi ile Millî Savunma Bakanı aleyhine idârî yargıya başvuracağımdan;

       a. İşbu dilekcemi e-devlet CİMER’e yüklemesini,

       b. MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğü’nün İlgi (ç) yazısında “eldeki veriler” ibâresi ile beyân etdiği belge/mevzuâtın tamamının künyesini İlgi (c) Kânun kapsamında tarafıma göndermesini,

Millî Savunma Bakanlığından saygılarım ile arz eylerim.09.03.2023. 2302270591.

                                                                                                                    Şükrü IRBIK

 

EK: MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün 24 Şubat 2023 Cuma gün ve 5:09PM saatli e-posdası. (Hemen yukarıdaki sayfada mevcut olduğu için Ek'de görülen bu dilekcemi buraya eklemedim.)

 

  *  *  *  

 

Yaşar; Karakolda Doğru Söyler, Mahkemede Şaşar!

 

Yukarıda gördüğünüz CİMER dilekceme,

MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürü

Aşağıdaki cevabı gönderdi.

 

  *  *  *  

 

MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün

31 Mart 2023 Cuma gün ve 4:59PM saatli e-posdası.

 

  *  *  *  

 

CİMER Başvuru Cevabı

Translate message to: English

Never translate from: Turkish

C

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

To: You 

Fri 3/31/2023 4:59 PM

 

Sayın ŞÜKRÜ IRBIK,

T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’ne yapmış olduğunuz 2302270591 sayılı başvurunuz 31.03.2023 tarihinde cevaplanmıştır*

Cevap Metni:

    06 Şubat 2023 tarihli ve 2300564149 sayılı CİMER başvurunuza Kr.Asb. MYO Md.lüğü tarafından 24 Şubat 2023 tarihinde cevap verilmiştir.

    08 Mart 2023 tarihli ve 2302270591 sayılı başvurunuz incelenmiş olup, söz konusu talebinize 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 7’nci maddesi Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler. esasları gereğince herhangi bir işlem tesis edilememiştir.

 

Bilgilendirme Notu:

4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanunu kapsamında hazırlanan bu yazı “Kanunda ve Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde erişilen bilgi ve belgeler ticari amaçla çoğaltılamaz, kullanılamaz, erişimi sağlayan kurum ve kuruluştan izin alınmaksızın yayınlanamaz. Bu madde hükmüne aykırı olarak erişilen bilgi ve belgeleri ticari amaçla çoğaltanlar, kullananlar veya yayınlayanlar hakkında kanunların cezai ve hukuki sorumluluğa ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü doğrultusunda değerlendirilerek başka amaçlarla kullanılmamalıdır.

 

* Başvurunuz MİLLİ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ > KARA ASTSUBAY MESLEK YÜKSEKOKULU MÜDÜRLÜĞÜ tarafından cevaplanmış olup cevap içeriğine ilişkin hukuki sorumluluk cevap veren kuruma aittir.

 

Asubay Tefrikası _15_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  

 

Müdür Müdür Müdür?

 

MSÜ Astsubay Meslek Yüksek Okulları Yönetmeliği,

Müdürün görevini şöyle târif etmiş; 

 

   MADDE 14 – (1)  Astsubay meslek yüksekokulu müdürü  Rektöre bağlı olup astsubay meslek yüksekokulundaki eğitim ve öğretim,  araştırma , bilimsel etkinlik ve yayım “ faaliyetlerinin yürütülmesinden ” aşağıdaki hususlarda yetkili ve “ sorumludur. 

 

Fakat bana gönderdiği yukarıdaki cevabından öğreniyorum ki;

Meğerse MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürü,

Örün sayfasında yayınladığı “kara astsubay” sınıfının târihcesini,

Hiçbir " araştırma " yapmadan yazmış!..

 

Yuh olsun sana, müdür, be!..

 

  *  *  *  

 

Zor, Oyunu Bozar!

 

Kara astsubay” sınıfının;

Küçük zâbit” isimi ile ve “1909 senesinde kurulduğu” yalanını söylediği için

Mahkemeye vereceğimi bildirdiğim dilekcemi alınca

MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürü yolu hemen yokuşa vurdu ve su kaynatdı…

 

MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürünün yukarıda gördüğünüz cevabı

Türk askerî târihi ve dünyâ târih bilimi adına târifsiz bir utanç ve silinmez kara bir lekedir.

 

Müdürü olduğu Kara Astsubay Meslek Yüksekokulunun târihi hakkında

MSÜ Kara Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürünün bu cevabını,

Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK

Nâmuslu ve bilim ahlâkı ile mücehhez târihcilerin temiz vicdânına emânet ediyorum.

 

  *  *  *  

 

Vesâyetden Vesâyete Savrulan Millet!

 

ATATÜRK sonrası Cumhuriyet döneminde biz vatandaşlar;

  • 2002 senesine kadar darbeci “subay vesâyetinin” esiri idik…

 

15 Temmuz tiyatrosundan sonra ise;

  • 2016 senesinde türeyen “siyâsî vesâyetin” esiri olduk…

 

  *  *  *  

 

Vatandaşı “subay vesâyetinden” kurtarmayı vaad ederek

Devleti ele geçiren siyâsî güruh,

Hükûmeti idâre etmenin tadına varınca

Bu kez de kendileri;

  • SiyâsÎ vesâyeti” inşâ etdiler

         Ve dahi

  • İnşâ etdikler “siyâsÎ vesâyetin” feriştahı oldular…

 

  *  *  *  

 

Ben bu hakikâti anladığımda,

SiyâsÎ vesâyetinferiştahını târif edecek bir söz bulmayı düşünür iken

Mehmet ȂKİF’in Vâiz Kürsüde isimli şiirinden şu mısra geldi, aklıma;

 

Hudâ'yı kendine kul yaptı,

                 Kendi oldu Hudâ

 

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız  

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık Brövesi

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _9 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK
Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası 13 45400Sahil Güvenlik Komutanlık Brövesi

 

 

Kayıp Asker Sınıfı-1

Mazlum Bahriye Gedikli Zâbiti; Hulusi KENTMEN

 

 

Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK,

En sonunda söyleyeceğim sözümü en başında söyleyeyim!

Makâlemizin ana konusu meşhur sinema oyuncusu

Ve

Emekli deniz astsubayı olan Hulusi KENTMEN’e kurulan kumpas hakkında...

 

Bu makâlemiz iki bölümden mürekkep!

  • Hemen aşağıda okuyacağınız kısa olan birinci bölümde;

         Hulusi KENTMEN’e 1929 senesinde kurulan kumpasın özetini okuyacaksınız!

 

  • İkinci bölümünde Hulusi KENTMEN’e kurulan kumpasın bütün tafsilâtını okuyacaksınız. Makâlemizin isiminin “Kayıp Asker Sınıfı” olmasının sebebini bu bölümde anlatacağım. Yakın zamânda inşallah yayınlayacağım bu bölümü ise târihci ve hukukculara ithâf ediyorum;

Belki şerefli, vicdânlı birileri çıkar da;

Mazlum Hulusi KENTMEN’e yapılan bu zulümün hesâbını sorar.

 

 * * * 

 

"Mektebli" baş çavuş idi, "alaylı" sinema oyuncusu oldu!

Bahriyeli olarak vatana 34 sene hizmet etdi,

1961 senesinde emekli olunca da soluğu sahnede aldı...

 

Eğlenceli aile filimlerinin vazgeçilmez sanatcısı

Ve

Oynadığı her filimin pos bıyıklı, babacan, ton ton dedesi idi…

Türk insanı O'nu çok sevdi!

Çünkü O, hep iyiyi oynadı; her zamân iyiden, doğrudan yana tavır aldı.

 Kayıp Asker Sınıfı-1

Sayısını bilmediği kadar çok filimde oynadı.

Fakat hiçbirisinde “baş oyuncu” olamadı!..

Rahmetli bunu tahmin edebilir mi idi, siz söyleyin!

Lâkin, bugün bahriyeli “baş çavuş” Hulusi,

Eski Tüfek’deki bu makâlemizin “baş oyuncusu” olacak, inşallah…

 

 * * * 

 

İzmit’li Ali oğlu Hulusi;

Bahriyeli yatağı İzmit’de yaşıyor,

Bahriye gedikli zâbiti olmak isdiyor idi…

İyot kokusu ciğerlerine sinmiş idi bir kere, ne de olsa!

 

Anasına-babasına bile haber vermeden koşup gitdi;Kayıp Asker Sınıfı-1

İmtihâna girdi ve muvaffak oldu!

Osmanlı Devletinin Kânununa güvenerek sözleşme imzâladı.

Bahriye Gedikli Zâbit Namzet Mektebine kayıdını yapdırdı.

 

Bu mektebden;

Kılıçlıbahriye gedikli zâbiti” olarak mezun olacak idi…

 

Fakat: Maç devâm eder iken oyunun kuralı değişdi…

 

Cumhuriyetin çıkartdığı Kânun ile

Kânunsuz” olarak, evet, “Kânunsuz” olarak devlet;

  • Mektebin adını ve talebenin mekteb kayıt numarasını değişdirdi,
  • 2 sene olan mektebin tahsil süresini 3 seneye yükseltdi,
  • Gedikli zâbit”likden bir sınıf aşağıda olan “gedikli küçük zâbit” sınıfına “tenzil” etdi,
  • En son olarak da! Sen “gedikli baş çavuş” oldun, Hulusi dedi!..

 

 * * * 

Kayıp Asker Sınıfı-1

Hulusi KENTMEN’e yapılan “hak gaspını” şu örnek ile açıklayabiliriz.

Subay olmak isdeyen bir genc düşünün! Bu genc, devlete güvenmiş. O anki kânûna göre, subay olmak için harp okulu imtihanına girmiş. İmtihanı kazanmış ve harp okuluna kayıt yapdırmış.

Bu genc, teğmen olarak mezun olmayı bekler iken devlet, son sene içinde bir kânûn çıkartmış. Bir başka ifâde ile, maç devâm eder iken kural değişdirmiş… Ve bu Kânun ile devlet, subay sınıfını “tasfiye” etmiş. Harp okulu son sınıfda okuyan bu genci, “subay” olarak değil de bir aşağı sınıf olan “astsubay” olarak mezun etmiş.

Devlet bütün bunları “kânunsuz” olarak yapmış!..

Bir başka ifâde ile devlet;

Bu gencin okula kayıt yapdırdığında subay olmak için ihrâz etdiği “müktesep hakkını” gasp etmiş.

Tıpkı, 1999 senesinde EYT’lilere atdığı kazık gibi,

Devletimiz Hulusi KENTMEN’e 1929 senesinde büyük bir kazık atmış!..

İşde, bahriyeli baş çavuş merhum Hulusi KENTMEN’e yapılan zulüm tam da böyle…

 

 * * * 

 

Rahmetli Hulusi KENTMEN’e devletin yapdığı “müktesep hak gaspını” dâva etmesi için

Aşağıda gördüğünüz şu mektubumu Hulusi KENTMEN’in vârislerine gönderiyorum.

Tanıyan, bilen var ise şâyet, ricâ ediyorum! Lutfen, kendilerine iletsinler…

 

 * * * 

 

Emekli Deniz Astsubayı Volkan KENTMEN, Hulusi KENTMEN’in oğlu,

Melek KENTMEN; Volkan KENTMEN kızı, Hulusi KENTMEN’in torunu,

Ali KENTMEN; Volkan KENTMEN’in oğlu, Hulusi KENTMEN’in torunu,

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

05 Ocak 2023

 

Konu: Merhum Emekli Deniz Astsubayı Hulusi KENTMEN’in Müktesep Hakkının Gasp Edilmesi.

 

Kıymetli vârisler,

Benim adım Şükrü IRBIK. Rahmetli Hulusi KENTMEN ve oğlu Volkan KENTMEN gibi, ben de emekli deniz astsubayıyım.

Ben Şükrü IRBIK; 26 sene Deniz Kuvvetleri Komutanlığında, son 3 senesi de Sâhil Güvenlik Komutanlığında olmak üzere 29 sene hizmet etdikden sonra 2011 senesinde kendi isdeğim ile emekli oldum. Emekli olduğum günden beri de mensubu olduğum “deniz astsubay” sınıfının hukukunu ve târihini anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum. Bu konuda tesbit etdiğim ve bugüne kadar hiç bilinmeyen ve yazılmayan çarpıcı hakikâtleri de emekliassubaylar.org isimli sitedeki Eski Tüfek isimli köşemde yayınlıyorum.

Kıymetli Hanımefendi ve Beyefendiler,

Benim sizlere bu mektubu göndermemdeki maksadım şudur; dönemin Bahriye Vekâleti (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı)’nin emekli deniz astsubayı Hulusi KENTMEN’e 1929 senesinde yapdığı “müktesep hak gaspını” size duyurmak… Sizler astsubay, astsubay kızı ve oğlu, hem de astsubay torunları olarak, konuyu zannederim ki kolayca anlayabilirsiniz. Müsaadeniz olur ise şâyet, Hulusi KENTMEN’e yapılan hak gaspını şöyle izâh edeyim.

Ortaokul birinci sınıfı okudukdan sonra merhûm Hulusi KENTMEN, gedikli zâbit olmak için; 1927 senesinde “Bahriye Gedikli Zâbit Namzet Mektebine” kayıt yapdırmış. Bunu, 1990 senesinde Deniz Kuvvetleri Dergisine verdiği mülakatda kendisi söylemiş. Bu mektep, bahriye gedikli zâbiti yetiştiren bir mektep. Bahriye gedikli zâbit sınıfı, zâbit (subay) sınıfına dâhil idi. 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kânununda bugün dahi hâlen mevcut olan gedikli zâbit (gedikli subay) sınıfının bugün bildiğimiz deniz “astsubay” sınıfı ile hukûken hiçbir ilgisi yok.

Hulusi KENTMEN Bahriye Gedikli Zâbit Namzet Mektebinde 2 sene okudukdan sonra, 1929 senesinde “bahriye gedikli namzedi” rütbesi ile mezun olacak idi. “Bahriye gedikli namzedi” rütbesi ile 2 sene hizmet etdikden sonra da “üçüncü sınıf gedikli zâbitliğe” terfî edecek idi.

Aşağıda, 1929 senesinde bahriye birinci sınıf gedikli zâbitin temsilî resimini

Ve dahi

Hulusi KENTMEN’i ve hak etdiği bahriye gedikli zâbit namzedi rütbe işâretini görüyorsunuz.

Kayıp Asker Sınıfı-1

Rütbeleri apulet şeklinde omuzda olan bahriye gedikli zâbitinin kılıç taşıdığına dikkat buyurunuz.

 

 * * * 

 

Bahriye Vekâleti 1929 senesinde Bahriye Gedikli Zâbit Namzed Mektebinin tahsil süresini “kânunsuz olarak” 2 seneden 3 seneye yükseltmiş. Gene, aynı sene çıkartılan bir kânûn ile; zâbit (subay) sınıfına dâhil olan “Bahriye Gedikli Zâbit” sınıfı tasfiye edilmiş. Tasfiyenin yapıldığı 1929 senesinde, Bahriyede 400 civârında gedikli zâbit mevcut ve muvazzaf imiş. Bu gedikli zâbitlerin Kânundan neşet eden müktesep hakları muhafaza edilmiş. Ve isdeyen gedikli zâbitler, emekli oluncaya kadar zâbit (subay) vasıflarını muhafaza etmişler.

Ancak ne var ki; Hulusi KENTMEN’in de aralarında olduğu Bahriye Gedikli Zâbit Namzet Mektebinin birinci sınıfında okumakda olan 113 ve ikinci sınıfında 100 olmak üzere toplam 213 “gedikli zâbit namzet” talebesi için ne yazık ki o kânûn, 1929 senesinde herhangi bir hüküm tesis etmemiş. Bir başka ifâde ile; Ali oğlu İzmitli Hulusi’nin de aralarında olduğu 213 “gedikli zâbit namzet” talebesi iyot gibi ortada kalmışlar.

 

 * * * 

 

RAN isdedi; DİNO, mutluluğun resimini yapamadı!

Fakat

Bahriye Gedikli Zâbit Namzed Mektebinin

Birinci ve ikinci sınıfında okuyan 213 talebeye

Bahriye Vekâleti’nin 1929 senesinde yapdığı zulumün kendinden açıklamalı resimini,

Kopartmadan çiçek koklar gibi

Eski Tüfek, işde, şöyle yapdı.

 

4ab cff51

 

 * * * 

 

Kayıp Asker Sınıfı-1Genelkurmay Başkanları ve Millî Savunma Bakanları,

Harp okullarının eğitim-öğretim süresini;

  •     1971 senesinde iki seneden üç seneye,
  •     1979 senesinde ise üç seneden dört seneye yükseltdiler.

 

Bu iyileşdirmeler neticesinde eski mezun subaylar sanki çalışıp ter dökmüşler gibi;

  • İki senelik harp okulu mezunlarını, 3 sene demek olan bir derece ile “ödüllendirdi.
  • Üç senelik harp okulu mezunlarını da 3 sene demek olan gene bir derece ile “ödüllendirdi.

 

1929 senesinde dönemin Genelkurmay Başkanı ve Millî Savunma Bakanı;

Bahriye gedikli zâbit namzedi Hulusi KENTMEN ve 212 arkadaşını ise iki kere cezâlandırdı;

  • Hem daha aşağı bir sınıfa “sürgün” etdi,
  • Hem de o aşağı sınıfdaki daha aşağı bir rütbeye “tenzil” etdi.

 

 * * * 

 

Bahriye Gedikli Zâbit Namzet Mektebinden 1927 ve 1928 senelerinde mezun olan “gedikli zâbit namzedleri” de yeni teşkil edilen “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” sınıfına “tenzil” edilmişler. “Gedikli başçavuş” rütbesine “tenzil” edilen 200 civârında olduğunu tahmin etdiğim bu “gedikli zâbit namzedleri” de Hulusi KENTMEN gibi mağdur edilmişler.

İşde,

Merhûm Hulusi KENTMEN’e yapılan hukuksuzluk burada başlıyor. 1929 senesine çıkartılan kânûn ile Hulusi KENTMEN;

  • Bahriye “gedikli zâbit” sınıfından, daha aşağı bir sınıf olarak yeni teşkil edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına “tenzil” edilmiş,
  • “Gedikli namzet” rütbesinden bir derece aşağıda olan “gedikli başçavuş” rütbesine “tenzil” edilmiş!

 

Aşağıdaki resimlerde;

  • “Gedikli namzet” rütbesinden bir derece aşağıda olan “gedikli başçavuş” rütbesine tenzil edilen Hulusi KENTMEN’i

          Ve

  • Deniz gedikli küçük zâbit sınıfından bir “başgediklinin” temsilî resmini görüyorsunuz.

Kayıp Asker Sınıfı-1

 * * * 

 

1944 senesinde kılıç veremedikleri,Kayıp Asker Sınıfı-1

Bugün artık hepsi ölmüş üç beş subaya kılıç vermek için

Gudretli gomutanlar ve Millî Savunma Bakanları

60 sene sonra; 8 sene içinde tam 3 kere Kânun buyurdular.

 

Müktesep hakkını devletin gasp etdiği Hulusi KENTMEN ve arkadaşlarına da;

Gedikli zâbit unvânını ve kılıçlarını iade etmek için

Gudretli gomutanlar ve Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR,

Bugünden tezi yok, hemen bir Kânun buyurmaya mecburdur.

 

  * * * 

 

Şimdi,

Merhûm Hulusi KENTMEN’in müktesep hakkını devlet, 1929 senesinde alenen gasp etmiş. Bunda hiç şüphe yok!..

Ve bu müktesep hak gasbı ile;

Gedikli zâbit (gedikli subay) olarak mezun edilmesi gereken Hulusi KENTMEN, daha aşağı/alt bir sınıf olan “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına “tenzil” edilmiş.

Bilahire çıkartılan kânûnlar ile de;

  • Evvelâ “gedikli erbaş”,
  • Son olarak da “astsubay” sınıfına nakledilmiş.

 

 * * * 

Kayıp Asker Sınıfı-1

 

Ben Eski Tüfek de Hulusi KENTMEN’in 4 unvân değişdirdiğini gördüm, 34 senede!

 

Bahriyede görev yapdığı süre içinde İzmit’li Ali oğlu Hulusi;

  • 4 farklı asker  mevsiminin  içinden gelip geçmiş,

            Gedikli zâbit (1927-1929)

            Gedikli küçük zâbit (1929-1935)

            Gedikli erbaş (1935-1951)

            Astsubay (1951-1961)

  • 4 farklı Kânuna tâbi olmuş,
  • 4 farklı unvân ve 4 farklı rütbe taşımış,
  • 4 farklı resmî elbiseye bürünmüş!

Kayıp Asker Sınıfı-1

 

Aklı başında bir devletde ancak 500 senede yaşanabilecek bu olayların tekmilini birden,

Bahriyeli baş çavuş Hulusi;

1929-1951 seneleri arasında geçen sâdece 22 senelik âhir ömründe yaşayıp tüketmiş!

Bahriye Vekâleti'nin baş çavuş Hulusi'ye yapdığı şu zulumü, gevur bile gevura yapmaz, vallahi!

 

 * * * 

 

Astsubay sınıfının târihini araşdırır iken;

Merhûm Hulusi KENTMEN’in mâruz kaldığı ve beni ziyâdesi ile üzen bu “müktesep hak gasbını” tesbit etdim.

Bu konuyu ilk defâ olmak üzere ben Şükrü IRBIK ilân ediyorum.

 

Sinema sanatçısı iken insanların yaşadığı hayât hikâyelerini filim yapdı.

Fakat bu kez

Baş çavuş Hulusi’nin Bahriye’de yaşadığı kendi hayât hikâyesi filim konusu oldu.

 9 5c076

Makâlemizin yakın zamânda yayınlacağım ikinci bölümünde ise;

Bu konu hakkındaki bütün belgeleri kamuoyuna duyuracağım.

 

 * * *  

 

Rahmetli Hulusi KENTMEN’e;

  • 1929 senesinde yapılan bu “müktesep hak gaspını”, mahkemeye götürmek,
  • Babanızın, dedenizin “gedikli zâbitlik” hakkını 94 sene sonra da olsa geri almak

         Ve

  • “Astsubay” Hulusi KENTMEN’i “gedikli subay” sınıfına terfî etdirmek için hukûkî mücadele başlatmanızı ricâ ediyorum sizlerden.

 

Böylece;

  • Merhûm Hulusi KENTMEN’e 1929 senesinde yapılan bu “müktesep hak gaspı” son bulacak,
  • Gasp etdiği “gedikli zâbitlik” unvânını ve kılıcını devlet, Hulusi KENTMEN'e iade edecek,
  • Rahmetli Hulusi KENTMEN’in rûhu şâd olacak, inşallah. 

Kayıp Asker Sınıfı-1

 

Rahmetli Hulusi KENTMEN’in mâruz kaldığı bu müktesep hak gaspını isbatlamak için açılacak dâvaya esâs olmak üzere bütün belgeler bizde mevcut.

Bu konudaki düşüncenizi bir an evvel tarafıma bildirmenizi ricâ ederim.

Saygılarımla

 

Emekli SG Astsubay Şükrü IRBIK

                                          Eski Tüfek Şükrü IRBIK’dan

                                                       Prof.Dr. Mesut UYAR’a Mektup-2

 

Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

Antalya Bilim Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı

Uluslararası İlişkiler Profesörü

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

30 Kasım 2022

 

Konu: Osmanlı Askeri Tarihi isimli Kitabınız Hakkında.

İlgi: (a) Mesut UYAR-Edward J. ERICKSON, A Military History Of The Ottomans; From Osman to ATATÜRK isimli kitabınız. (Praeger-2009).

(b) Mesut UYAR-Edward J. ERICKSON, Osmanlı Askeri Tarihi isimli kitabınız. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Üçüncü Basım, Mart-2020.

 

Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2

Amerikalı uluslararası ilişikiler uzmanı ve askerî târihci olan Prof.Dr. Edward J. ERICKSON ile ortak çalışma neticesinde; İlgi (a)’da mezkûr A Military History Of The Ottomans; From Osman to ATATÜRK isimli ingilizce kitabınızı 2009 senesinde yayınladınız. 380 sayfalık bu kitabınızı ben, internetten ücretsiz indirdim. El emeği göz nûru bu kitabınızı insalığın hizmetine hasbiden sunan her kim ise, kendisine hassaten teşekkür ediyorum.

İlgi (b)’de merkum Osmanlı Askeri Tarihi isimli kitabınızı ise 2014 senesinde yayınladınız. “Türkçe Birinci Basıma Önsöz” bölümünde izhâr etdiğiniz üzere, bu kitabınız; Prof.Dr. Edward J. ERICKSON ile ortak çalışma neticesinde 2009 senesinde ingilizce olarak yayınladığınız İlgi (a) kitabınızın türkce tercümesidir.

Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2Kıymetli Mesut hocam,

Askerlik târihimizde önemli yere sâhip olması hasebi ile; bu kitaplarınızda yeri geldiğinde “noncommissioned officer” (NCO), petty officer”, küçük zabit” ve “astsubay” kelimeleri hakkında bilgiler izhâr etmişsiniz. Türkce yayınladığınız 675 sayfalık bu kitabınızın Mart-2020 baskısını ise ben Şükrü IRBIK, 37 TL’ye satın aldım. Bu kitabınızı yazmak için türkce ve yabancı olmak üzere 1.263 adet kaynak eserden istifâde etmenizi hakikâten etkileyici bulduğumu söylemeliyim.

Nâdir kitap ve zor bulunan makâleleri sabır ile arayıp bulan ve size veren Ahmet ÖZCAN isimli hocama ise huzurunuzda takdirlerimi gönderiyorum. Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2

Mesut Hocam,

Hatırlayacağınız üzere birinci mektubumu size 18 Ağustos 2022 târihinde göndermiş idim.

Bu mektubumda;

Independent Türkçe isimli internet gazetesinde yayınladığınız 12 Ocak 2022 Çarşamba gün ve 5:32Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2 saatli “Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu” isimli makâleniz hakkında,

Emekli bir astsubay olarak ben Şürkü IRBIK size suâller tevcih etmiş idim.

Konumuz ile doğrudan ilintisi olduğundan dolayı;

Sözüme konu ingilizce ve türkce kitabları birlikde yazdığınız Amerikan vatandaşı Prof.Dr. Edward J. ERICKSON hakkında kısa bilgi vermek bu mektubumu okuyanlar için faydalı olacak.

Edward bey, üç nesilden beri asker olan Amerikan ailesine mensub emekli bir subay. Dedesi “Er” (Enlisted) olarak Amerikan Kara Ordusunda “Çavuş” rütbesi ile I.Dünya Savaşı’nda Fransa’daki Amerikan Seferî Kuvveti (AEF)’nde görev yapmış. Babası da gene “Er” (Enlisted) olarak Amerikan Kara Hava Kuvvetleri (US Army Air Forces)‘nde “Çavuş” rütbesi ile II.Dünya Savaşı’nda İtalya, Fransa ve Almanya’da görev yapmış. Edward J. ERICKSON ise Amerikan Kara Ordusuna piyâde Er” (Enlisted) sınıfında "Private" rütbesi ile intisâb etmiş. 1950 doğumlu olan Edward bey "Er” (Enlisted) olarak göreve başladığı târihi özgeçmişine yazmamış!.. Onbaşılığa terfî etdikden sonra sözleşme yenileyip (reenlist) “Erbaş” sınıfında “Kıdemli Çavuş” rütbesine yükselmiş. Görevine devâm eder iken, Amerikan Kara Ordusunun kendisine temin etdiği maddî ve idârî imkânlar ile üniversitede okuyup lisans eğitimi almış. Lisans diplomasını aldıkdan sonra 1975 senesinde topcu subay sınıfına terfî etdirilmiş. Edward bey, hem muvazzaf subaylık görevine devâm etmiş hem de bilimadamı olarak çalışmasını sürdürmüş. Kıt’a kaynaklı subay (mustang) olduğundan dolayı ki, Türk Ordusunda biz bu tür subaylara “katır” deriz; Edward J. ERICKSON Yarbay rütbesinde iken yaş haddi sebebi ile 1997 senesinde emekli edilmiş.

Edward J. ERICKSON; 1980’li senelerde Türkiye’deki Amerikan üslerinde “Er” (Enlisted) unvânı ile ve 1993-1994 senelerinde ise İzmir‘deki NATO Karargâhında “subay” (Officer) unvânı ile görev yapmış. Türkiye’ye gelmeden önce, Amerikan Kara Kuvvetleri Dil Okulunda 1985 senesinde türkce öğrenmiş. Türkceyi ortalama bir Türk vatandaşından bile daha selis olarak konuşabilen Edward bey İzmir’de görevli iken Türk askerî târihine merâk salmış. Bu görevi esnâsında; bir vesile ile ki, bunu bize Mesut hocam ancak siz anlatabilirsiniz, sizin ile yolu kesişmiş. Bu tanışma-buluşma neticesinde de Osmanlı askerî târihi hakkında Edward bey ile ortak yazdığınız kitâbınızı 2009 senesinde ingilizce dilinde yayınlamışsınız.

Muhterem Mesut hocam,

Bugün size ikinci mektubumu gönderiyorum. Bu mektubumda; Amerikan Kara Kuvvetlerinde “Erbaş” sınıfında “Kıdemli Çavuş” (Staff Sergeant) rütbesi ile göreve devâm eder iken; subaylığa terfî eden ve daha sonra Yarbay rütbesi ile emekli edilen Prof.Dr. Edward J. ERICKSON ile müşterek yazdığınız;

  • İngilizce kitabınızda kullandığınız “noncommissioned officer” (NCO) ve “petty officer” kelimeleri hakkında

         Ve

  • Aynı kitabınızın türkce tercümesi olarak yayınladığınız kitabınızda müterâdif olarak kullandığınız “küçük zabit/astsubay” kelimeleri hakkında,

Size suâller tevcih edeceğim. Türkce târih kitabı yazacak derecede türkce bildiğinden dolayı Edward bey de bu suâllerimin muhatabıdır.

Ancak; suâllerimi size tevcih etmeden evvel, 2020 senesinde ikinci baskısını yayınladığınız Osmanlı Askeri Tarihi isimli türkce kitabınız hakkında dikkatimi çeken bir iki hususu, müsaadeniz ile bu mektubuma iktibas edeceğim.

Mezkur kitabınızda "noncommissioned officer” (NCO) olarak türkceye tercüme etdiğiniz “astsubay” kelimesi ve mürâdif olarak kullandığınız “küçük zabit/astsubay” kelimelerine önem atfetmiş ve bu kelimeler hakkında çok mühim tesbitler yapmışsınız. Mersum kelimeler hakkında yapdığınız ve benim görebildiğim bu tesbitlerinizi aşağıda derledim.

  * * * 

Osmanlı Askeri Tarihi isimli kitabınızda

Ben Şükrü IRBIK’ın dikkatini çeken tesbitleriniz;

 

Sayfa-XVIII, Terminoloji ve Yazım Hakkında Not;

(…) Bu eser boyunca yer isimlerinin Osmanlı dönemindeki yerleşmiş şekillerinin kullanılması tercih edilmiştir.

(…) Tarih dışı bir durum yaratmamak için fetih sonrası ismi değişen yerler için fetih tarihine kadar eski ismi kullanılmıştır. Örneğin 1453 senesine kadar “Konstantinapolis”, 1453’den sonrası için “İstanbul” ismi kullanılmıştır.

 * * * 

Sayfa-74;

(…) Bu konuyla bağlantılı bir başka önemli sorun ise, alt kademelerdeki subay eksikliğiydi. Orta mevcutları artmasına rağmen (17. yüzyıl boyunca orta mevcutları yedi kat arttı) subay kadroları beşte sâbit kaldı, sadece “astsubay” kadroları arttı. Sonuç olarak subay eksikliğini gidermek için bâzı “astsubay” kadroları (Odabaşı örneğinde olduğu gibi) subay görevlerini üstlenmek zorunda kaldı. Bu durumda ise “astsubay” görevleri ihmal edilmeye başlandı.53.

53 Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapukulu Ocakları, vol. 1, 152, 397–400; Mahmud Şevket, Osmanlı Askeri Teşkilatı ve Kıyafeti, 43–44.

 * * * 

Sayfa-77;

(…) Bu düzenlerini disiplin, eğitim ve cesaretleri sayesinde düşmânın yoğun ateşi altında bile muhafaza ederlerdi. Zamân zamân bâzı ortaların siperlerin içinde savunma mevzii işgal ettikleri 65 vaki olsa da düşmân ateşi karşısında siper almak 19.yüzyıla kadar hep “korkakça bir davranış” olarak görülürdü.66 Bu tarz istenmeyen davranışların muharebenin sıcağı içinde meydâna gelmesini engelleme ve safları muhafaza etme görevi düşük rütbeli subaylara, “astsubaylara” ve “kıdemli askerlere” düşerdi. Zaten bu görevler onların asli vazifeleriydi. (←??? Kaynaksız. IRBIK).

65 Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilatından Kapukulu Ocakları, vol. 1, 374–376; Ahmet Muhtar, Muharebat-ı Meşhure-i Osmaniye Albuümü, 53.

66 Solakzade (Çabuk), Solakzade Tarihi, 346.

 * * * 

Sayfa-275;

“Muallem Asakir-i Muhammediye” adı verilen yeni ordu, Nizam-ı Cedid’in sadece kanunnamelerini değil, aynı zamânda üniforma ve birlik teşkilat yapılarını da taklit etmeye mecbur kaldı. Üstelik teşkilatın ilk üç subayından ikisi (diğer subay yukarıda bahsetdiğimiz Mısırlı Davud Ağa’ydı) ve tâlim çavuşlarının çoğunluğu da eski Nizam-ı Cedid personeliydi7.

7 İlyas Ağa, Tarih-i Enderun (Letaif-i Enderun), 281–282, 292–293; Levy, Military Policy of Sultan Mahmud II, 1808–1839, 176–177, 388–390.

 * * * 

Sayfa-280;

(Vakai Hayriye arifesi. IRBIK) Merkezi idâre umutsuz bir şekilde reformlar için uzman ve model arayışı içindeyken, Hüsrev Paşa, gizlice eski bir Fransız “astsubayı” olan Sardinyalı Hurşit (Gaillard) denetiminde bir deniz piyâde taburunun eğitimini başlatmıştı.

??? Kaynaksız. IRBIK.

 * * * 

Sayfa-329;

Osmanlı’ya sığınmış ve müslümân olmuş bir Habsburg subayı (bâzı modern kaynakların iddialarına göre, gerçekte bir "astsubay" olma ihtimali bulunmaktadır) Ömer Lütfi Paşa (Hüsrev Paşa hânesinde yetişmiştir) Tuna Ordusu’nun başına getirildi.

??? Kaynaksız. IRBIK.

 * * * 

Sayfa-353;

Deneyimli askerler rastgele ve düşünülmeden terhis edilirken, gerçek bir astsubay sınıfı teşkil etmek için altın bir fırsat elden kaçırıldı.

??? Kaynaksız. IRBIK.

 * * * 

Sayfa-358;

Kırım Savaşı boyunca birkaç etkisiz bombardıman ve birliklerin nakledilmesi dışında, Osmanlı donanması kendini deniz üs ve limanlara kapatmış ve savaşta etkin bir rol almamıştı. Anlaşılan Sinop baskınında (1853. IRBIK) yaşanan hezimet bütün denizcileri korkutmuştu. (←Kaynaksız. IRBIK). Bu durum Abdülazid (1861-1876. IRBIK) döneminde değişecekti. Sultanın askerî teknolojiye merakından en çok Donanma istifâde edecekti. Modern zırhlı kruvazör ve monitorlardan oluşan yepyeni bir filo İngiltere ve Fransa’dan yapılan alımlarla bir araya getirildi. İngiliz ve Amerikalı mühendis ve ustaların gözetiminde Hasköy Tersanesi modern İngiliz planlarına göre baştan aşağı yenilendi. Ancak ne Abdülaziz ne de onun Donanma danışmanları bu modern gemileri kullanacak subay ve denizcilerin eğitimine, nitelik ve niceliklerine yeterli ilgiyi göstermediler. Eski Mühendishane-i Bahri-i Hümayun her sene ancak çok kısıtlı sayıda “subay” mezun edebiliyordu. Üstelik şimdiye kadar kara kuvvetleri reformlarda önceliğe sahip olduğu için Harbiye’nin yaşadığı dönüşüm Mühendishane’ye sirayet etmemiş ve bu okul çağının gerisinde kalmıştı. Deniz astsubayı ve teknisyeni yetiştiren herhangi bir okul veya eğitim merkezi bulunmuyordu. Sonuçta yapılan alımlarla Osmanlı donanması Avrupa’nın üçüncü büyük donanması haline geldiyse de nitelikli mürettebata sahip olmadığından padişahın beklentilerini karşılamaktan çok uzaktı4.

4 J. Lewis Farley, Modern Turkey, (London: Hurst and Blackett, 1872), 134–136, 144–149; İ. Halil Sedes, (Mütekaid Tümgeneral. IRBIK) 1877–1878 Osmanlı-Rus ve Romen Savaşı, Cilt. 1, (İstanbul: Askeri Matbaa, 1935), 129–130; Ali Fuat Örenç, “Deniz Kuvvetleri ve Deniz Harp Sanayii”, Osmanlı Askeri Tarihi: Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri 1792-1918 içinde ed. Gültekin Yıldız, İstanbulu-Timaş-2013, s. 141-145.

 * * * 

Sayfa-361;

(1870’ler. IRBIK) (…) Mektepli subay sayısında yaşanan bu sıkıntıya ek olarak, ordunun komuta, kontrol ve eğitimini etkileyen bir başka önemli sorun, "profesyonel astsubay" sınıfının bulunmamasıydı. (←Kaynaksız. IRBIK). Daha önce farklı yerlerde belirttiğimiz gibi, ordu yüksek komuta heyeti bu uzun reform süreci içinde eğitim görmüş astsubayların önemini fark etmemiş veya önemsememiştir. Deneyimli ve tecrübeli erlerin teskere bıraktırılarak astsubay görevlerinde kullanılması yeterli görülmüştü11. Profesyonel astsubay sınıfının bulunmaması, alaylı subayların kapasitelerinin sınırlı olması ve genel olarak askerlerin cehaleti ve askeri eğitimlerim eksikliği yüzünden, mektepli subaylar çoğu zamân kendi görevlerinden ziyade, aslında astlarının görevi olan, ama yapmadıkları işleri de üstlenerek hiçbir şey yapamaz hale geliyorlardı. Muharebe meydânında üst rütbeli subayların topcu nişancı eri gibi topları tevcih ettiklerine, kurmay subayların süvâri keşif kolu yerine keşfi bizzât yaptıklarına ve başka benzer durumlara sıklıkla rastlanılmaktaydı. Sonuç olarak düşmân ateşi altında muharebe meydanının her yerine yetişmeye çalışan mektebli subayların zayiat oranları fazlasıyla yüksekti. Subaylarına kişisel olarak bağlanan askerlerse, komutanlarının vurulması halinde güvenlerini kaybedip ne yapacaklarını şaşırdıklarından hemen dağılmaktaydılar12.

11 Herbert, The Defence of Plevna, 1877, 47–48 ; Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, vol. 5, 477.

12 Ahmed Muhtar, Anılar, 51, 87, 94, 127, 167, 186, 208, 214, 217, 228.

 * * * 

Sayfa-402;

(1877-1878; 93 Harbi. IRBIK) (…) Savaş boyunca subay zayiatının oransal olarak çok yüksek olduğu da dikkate alındığında, Osmanlı Ordusunun tam anlamıyla bir subay Ordusuna85 dönüştüğü görülmektedir. Bu konuda mektepli subaylara büyük yük binmekteydi. Profesyonel astsubay yetiştirmek için okullar açılması veya liyakatli erlerin bir sistem dahilinde eğitilerek astsubay olarak yetiştirilmesi bir türlü sağlanamadığından, bu görev de mekteplilerin sırtına binmekteydi. Subaylar liderlik görevleri yanı sıra silah nişancılığı, bakım ve her türlü teknik görevi de icrâ etmekteydi. Dolayısı ile, muhabere esnâsında subayını kaybeden birlikler muharebe yeteneklerini de kaybetmekteydi. Askerlerin savunmada iyi, ama taarruz harekatında zayıf olmasının kanımızca en önemli sebebi muhabere liderliği eksikliğiydi. Genel birlik eğitiminin yetersizliği ve bu kapsamda tatbikâtı ve manevraların icrâ edilmemiş olmasının etkileri de ihmal edilmemelidir86.

85 Subay Ordusu” kavramı subayın asıl görevi dışında diğer görevleri de üstlendiği, subayın bir komutandan ziyâde bir baba gibi görüldüğü, askerlerin her konuda subaylarının emir-komutasına ihtiyaç duyduğu (Herbert_ Plevna; “never acting on his initiative”. IRBIK) ve herhangi bir nedenle subaylarının ölmesi veya yaralanması halinde askerlerin kendilerine güvenini kaybetdiği ordular için kullanılan bir kavramdır. (??? Kaynaksız. IRBIK)

86 Herbert, Defence of Plevna, 1877, 48, 233–234; Ahmed Muhtar, Anılar, 83–84, 126– 127, 208, 214, 217; Baker, Turkey, 273; Ryan and Sanders, Under the Red Crescent, 31, 67, 240–241, 296; Allen and Muratoff, Caucasian Battlefields, 217; İzzet Fuad, Kaçırılan Fırsatlar, 82–83.

 * * * 

Sayfa-428;

(1840’lar. IRBIK) Eyalet merkezlerinde açılan talimgâhlarda askerler ve astsubaylar eğitilirken, Ordunun istek ve tercihlerine uygun silah ve teçhizatla Jandarma donatıldı. Sonuçta Jandarma görünüşte ordudan bağımsız olsa da gerçekte her açıdan askeriyenin emrinde bir teşkilat olmayan devâm etti136.

136 Çakın and Orhon, TSK Tarihi Osmanlı Devri (1793–1908), 248–253); Swanson, Journal of Contemporary History, 253–255; Nadir Özbek, ‘‘Policing the Countryside: Gendarmes of the Late 19th Century Ottoman Empire (1876–1908), International Journal of Middle East Studies, vol. 40, no. 1, 2008, 51–56, 62–63; Selahattin Günay, Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk? Suriye ve Filistin Anıları, (İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2006), 13.

 * * * 

Sayfa-444; Önce protesto ve kitlesel itaatsizlikle başlayan muhalefet, siyâsî ve dini kıyafetlere bürünerek 31 Mart karşı darbesinin patlak vermesinde önemli pay sahibi oldu. Alaylı subay ve gedikli erbaşların liderliğinde ordu merkezlerinde (özellikle İstanbul ve Erzurum) birlikler isyân ederek yeni rejimi devirmeye kalkıştılar. Bu karşı darbe girişimi tasfiyenin meşruiyetini gösteren bir kanıt olarak algılanıp ayaklanmanın bastırılması sonrasında kalan alaylılar da ordudan ihrâç edildiler169.

169 Alaylıların ordudan ilişiğinin kesilmesi sonrasında genel subay mevcudu 26,310 dan 16,121’e düşmüştür. Karatamu, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, 187–189; Ahmed İzzet, Feryadım, 45–46, 62–73; Apak, Yetmişlik Bir Subayın Anıları, 31–41; Turfan, Rise of the Young Turks, 155–161; Bartlett, Battlefields of Thessaly, 52, 55–56; Griffiths, Reorganization of the Ottoman Army, 111.

 * * * 

Sayfa-451; Enver Bey ve diğer İttihatçılar, direnişin devâm edebilmesi için geride sağlam bir askerî altyapı bırakma karârı aldılar. Bütün silah, mühimmat ve teçhizatın yanı sıra, subay, astsubay, muhtelif teknisyen ve silah nişancılarından kurulu üç yüz kişilik bir unsur geride bırakıldı. Üç ay süren tahliye sürecinde, yerli birlikler içinden seçilen yetenekli astsubay ve erler ağır silah ve teçhizatın kullanılması konusunda  hızlandırılmış eğitime tabi tutuldular. Bu proje çerçevesinde yüze yakın Trabluslu genç ve çocuk seçilerek İstanbul’daki askerî okullara nakledildi. Amaç, savaşın gelecekteki komuta kadrosunu yetiştirmekti. Ama bu cüretkar proje Balkan Savaşlarının yenilgiyle bitmesi yüzünden rafa kaldırıldı. Birinci Dünya Savaşı esnâsında ise kısmen uygulanabildi190.

190 Ertuna, TSK Tarihi Osmanlı Devri, Osmanlı-İtalyan Harbi (1911–1912), 411–421; Simon, Between Ottomanism and Nationalism, 98–101; Kut, İttihat ve Terakki’den Cumhuriyete Bitmeyen Savaş, 116; Tauber, Emergence of the Arab Movements, 218–219; Booch a.g.e s. 205-207.

 * * * 

Sayfa-466, 467; Osmanlı Ordusunda profesyonel astsubay sınıfının olmadığı dikkate alındığında, özellikler küçük birlik seviyesindeki lider açığı daha iyi anlaşılabilir. Sonuçta, ordu savaşa daha az subayla gitti. Subay kadrosunun ancak yüzde 55’i doldurulabilmiştir. Düzenli piyâde birliklerinde her bölükte iki subay varken, Redif birliklerinde her iki bölüğe bir subay düşüyordu. Bu çok ciddi bir sorundu. Çünkü subaylar sadece komutanlık değil, aynı zamânda astsubaylık ve teknisyenlik de yapıyordu. Muharebelerde subay zayiatı normal oranların çok üstünde olduğundan, savaşın ilerleyen aylarında durum daha da kötüleşecekti226.

226 Hallı, Balkan Harbi (1912–1913), 134, 149–150; H. Cemal, Tekrar Başımıza Gelenler, 73–74.

 * * * 

Sayfa-474; Heyetin diğer üyeleri de kritik görevlere (bir tümen komutanlığı, üç alay komutanlığı, Mekteb-i Harbiye Komutanlığı da dâhil olmak üzere, on bir askeri eğitim kurumu komutanlığı ve bir kısım daha alt kademe görevler) atandı. Bu atama politikasının temel maksadı, modern Alman modelleri çerçevesinde subay, astsubay ve birlikler yetiştirmekti246.

246 Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, 288–305; Sanders, Five Years in Turkey, 20–21; Wallach, Bir Askeri Yardımın Anatomisi, 148–149; Karatamu, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, 193–194, 197.

 * * * 

Sayfa-485;

Seferberlik sonrası Ordunun personel mevcudu görkemliydi. 820.000’i muharip olmak üzere, genel mevcut bir milyonu aşmıştı. Fakat subay sayısı 12.469’da sâbit kalmıştı. Her 100 muharip askere 1,5 subay düşmekteydi. Bu oran, neredeyse koca denizde bir damla anlamına gelmekteydi292.

(…)

Talimgahlarda altı ilâ sekiz ay eğitim gören öğrenciler, onbaşı rütbesi verilerek kıt’alara “zabit namzedi” unvanıyla gönderildi. Kararnameye göre altı aylık görev başı eğitim ve deneme sonrasında, birlik komutanlarının kanaatine göre subay nasbedileceklerdi. Böylelikle altı ay boyunca astsubay olarak görev yapacak adaylar ordudaki önemli bir boşluğun dolmasına yardımcı olacaklardı. Eğer aday başarısız bulunursa, çavuş rütbesi verilip astsubay statüsünde göreve devâm edecekti294. Önceki bölümlerde belirttiğimiz gibi, Osmanlı Ordusunda “profesyonel astsubay” sınıfı bulunmamaktaydı. Askerlerin bir kısmı teskere bıraktırılarak astsubay görevlerinde istihdam edilmekteydi. 1909 sonrasında bâzı ordu merkezlerinde açılan “küçük zabit” mekteplerinden az sayıda mezun verilebilmişti295. Bunlar da subay açığı yüzünden astsubay kadrolarında değil, subay kadrolarına atanmışlardı.295. Dolayısıyla savaş boyunca zabit namzetleri ve kıdemli erler astsubay işlevini yerine getirmeye çalıştı.

292 Kadro ve teşkilatlara göre her 100 askere ortalama 6 subay düşmesi gerekdir idi. İlden, a.g.e., s. 39,40; (İlden Şerif. Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında 3.Ordu: Sarıkamış Kuşatma Manevrası ve Meydan Savaşı. (ed.) Sami Önal. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 1998); Selışık, a.g.e, s.3-5; (Selışık, Selahattin. Kafkas Cephesinde 10 ncu Kolordunun Birinci Dünya Savaşının Başlangıcından Sarıkamış Muharebelerinin Sonuna Kadar Olan Harekaˆtı. 2nd edition. Ankara: Genelkurmay Basımevi, 2006); Sabis a.g.e, s.159-164, 285. (Sabis, Ali İhsan. Harp Hatıralarım: Birinci Dünya Harbi. 4 vols. İstanbul: Nehir Yayınları, 1990–1991).

294 Alaeddin Ören, İlk Yedek Subay Yuvası: İhtiyat Zabitan Mektebi,’’ Piyade Yedek Subay Talimgâhı 35. Dönem Hatırası, (Ankara: Güzel Sanatlar Matbaası, 1952); İhsan Ali Alpar, Anı: Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizde 55 Yıl 11 Ay, (İstanbul: Nilüfer Matbaası, 1974), 21–35; Faik Tonguç, Birinci Dünya Savaşında Bir Yedek Subayın Anıları, (İstanbul: T. İş¸ Bankası Yayınları, 1999), 16–17, 63, 67.

295 İlk astsubay Okulu (Gedikli Küçük Zabit Okulu) Alman subayı Ditfurt Paşa danışmanlığında, 1909’da İstanbul’da Mahmud Şevket Paşa tarafından açılmıştır. Sonra, Konya ve Beyrut gibi önemli bölgesel askerî merkezlerde başka astsubay okulları da açıldı.  Üç senelik eğitim süresi olan bu okullar savaşa kadar üç sınıf mezun edebilmişti. Tahsin Yahyaoğlu, ‘‘Astsubay Okullarının Tarihçesi,’’ Türk Kültürü, yıl: 3, nu. 32, Haziran 1965, s. 36; İsmail Hakkı Süerdem, Anılarım: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, (ed.) Orhan Avcı, (Ankara: Bilge Yayınevi, 2004), s. 23–24; Wallach, Bir Askeri Yardımın Anatomisi, s.80.

 * * * 

Sayfa-521;

Osmanlı subay ve astsubaylarının çoğu cephe gerisinde veya Almanya’daki eğitim merkezlerinde muhtelif askerî kurslara katılarak yeni taktik, teknik ve silahları öğrendiler410.

410 Yazman, Mehmetçik Avrupa’da, s.87–92, 97, 118, 126, 131.

 * * * * * 

Kıymetli Mesut Hocam,

Şimdi, bu ikinci mektubum ile size tevcih edeceğim suâllere geliyorum. Mektubuma konu etdiğim İlgi (a) ingilizce kitabınızın;

  • 17 farklı sayfasında “noncommissioned officer” kelimesini ya da “noncommissioned officer” kelimesinin kısaltması olan “NCO” ibâresini kullanmışsınız. Mezkur kitabınızı hazırlar iken Fransızca ve Almanca kaynaklardan da istifâde etdiğinizi gördüm. İngilizce “noncommissioned officer” kelimesinin; istifâde etdiğiniz Fransızca kaynaklardaki tercümesinin “sous officier”, Almanca kaynaklardaki tercümesinin ise “unteroffizier” olduğunu kayıt edelim.
  • 1 sayfasında ki, bu 176’ncı sayfadır, “petty officer” kelimesini kullanmışsınız.
  • Türkceye tercüme etdiğiniz İlgi (b) kitabınızın 485’nci sayfasında ise “küçük zabit” ile “astsubay” kelimelerini müterâdif kelimeler olarak kullanmışsınız.

Ancak ne var ki;

Bu kelimelerin tercümeleri ve kullanımları hakkında kaynak/belge beyân etmemişsiniz.

İngilizce kitabınızda kullandığınız “noncommissioned officer” (NCO) ve “petty officer” kelimelerine karşılık olarak türkce kitabınızda yer verdiğiniz türkce tercümelerini ben tesbit etdim ve aşağıda gördüğünüz çizelgede topladım.

Prof_Dr_Mesut_UYAR_a Mektub-2

Yukarıdaki çizelgede gördüğünüz üzere Mesut hocam;

1. İngilizce kitabınızda yer alan “Noncommissioned officer” (NCO) kelimesini;

  • Astsubay,
  • Küçük Zâbit,
  • Gedikli Erbaş,
  • Tâlim Çavuşu,

Olmak üzere 4 farklı şekilde türkceye tercüme etmişsiniz,

2. Gene aynı ingilizce kitabınızda yer alan “petty officer” kelimesini “deniz astsubayı” şeklinde tercüme etmişsiniz.

3. “Küçük zabit” ile “astsubay” kelimelerini ise türkceye tercüme etdiğiniz İlgi (b) kitabınızda müterâdif kelimeler olarak kullanmışsınız.

 * * * 

Muhterem Mesut hocam,

Bildiğiniz üzere;

  • Küçük zâbit” tâbiri 1909 Nizâmnâmesi ile 1909 senesinde,
  • Astsubay” tâbiri ise 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde,

Askerî mevzuâtımıza dâhil edildi.

Kânun ile tesbit edilen bir tâbirin ingilizce tercümesinin de kânun ile tesbit ve tayin edilmesi genel-geçer hukuk kuralıdır.

Bu hakikâtden hareket ile sizin ve kitâp ortağınız Edward hocama ben Şükrü IRBIK’ın suâlleri şunlardır;

1. Mezkur ingilizce kitabınızda yer alan “noncommissioned officer” (NCO) kelimesi türkce tercümesinin;

  • Astsubay” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?
  • Küçük zâbit” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?
  • Gedikli erbaş” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?
  • Tâlim çavuşu” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?

 

2. İngilizce “petty officer” kelimesi türkce tercümesinin “deniz astsubayı” olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?

3. “Küçük zâbit” kelimesinin “astsubay” kelimesi olduğuna dâir verdiğiniz bilginin kaynağı/kânunu nedir?

 * * * 

Bugün itibârı ile ordumuzda muvazzaf ve müesses olan “astsubay” sınıfının târihini doğru anlamak ve yazmak için

Son derece önemi hâiz olan bu suâllerimi Türk kamuoyu ve vicdânı huzûrunda cevaplamanın zamânı geldi…

Bu cümleden olmak üzere;

Yayınladığınız ingilizce ve türkce târih kitaplarınız hakkında hazırladığım

Ve

Bugüne kadar “astsubay” târihcesi yazan “revizyonist” târihcilerin ezberini bozacak

Ve dahi

Ordumuzdaki “astsubay” sınıfının târihini yeniden yazmamıza sebep olacak bu suâllerimi cevaplamanızı,

İstirham ederim, Mesut hocam.

Saygılarım ile

                                                                                                                                             Şükrü IRBIK  

 

 * * * 

Şükrü IRBIK'ın açıklaması;

Kıymetli Mesut hocam,

Okumuş, profesör olmuşsunuz. Hayırlı olsun!

Emekli bir subay olarak ingilizce ve türkce askerî târih kitabı yazmışsınız…

Bu kitaplarınızda kullandığınız;

  • Noncommissioned officer” (NCO),
  • Petty officer

         Ve

  • Küçük zâbit/astsubay” kelimeleri hakkında sorduğum suâllerimi,

İliminizin sadakası olarak cevaplar mısınız, hocam?

Bu suâllerime sizin ve Edward beyin göndereceğiniz cevablarınızı da

Ben Şükrü IRBIK işde, burada yayınlayacağım.

Hörmetlerim ile

Şükrü IRBIK

Em. SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

Asubay Tefrikası-13

Eylül 06, 2022

 

Asubay Tefrikası-13

  Dünyâ Astsubaylar Günü Yalanı

 

  Memleketimin güzel insanı;

  •   Câmide hacıdan-hocadan,
  •   Mektepde muallimden,
  •   Gışlada gomutandan öğrenmeye pek teşnedir!..

 

  Aslını araşdırıp öğrenmenin zahmetine katlanmaz;

  Her işin kolayına kaçmaya alışmışdır çünkü!..

  Bilmez ki; inandığı hacı-hoca, muallim-gomutan güruhu,

  Bâzı konularda kendisinden bile daha câhildir!

 

  *  * 

 

Asubay Tefrikası _13 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKKadim zamânlardan beri;

Devleti yöneten ceberrut idârecilerin vatandaşı kandırdığını, 

Vatandaşın da kandırılmaya pek teşne olduğunu gören Aziz NESİN,

Memleketin manzara-i umumiyesini

Şu hârika veciz ile özetledi;

 

Aç bırak, itaat etsin; câhil bırak, biat etsin!

 

İnsanlar, layık olduğu şekilde idâre edilir, değil mi?

 

  *  * 

 

  Saltanât döneminde,

  Kendilerinin Zillullâh-i f‘il arz olduğuna inanan padişah efendimizin iki türlü kulu var idi;

  Ekâbir ve reâyâ…

  Ekâbir dediğimiz okuma-yazma bilenler;

  Ümmî vatandaşı hem terbiye hem de idâre ediyor idi…

 

  Fakat reâya ise ümmî câhil idi…

  Reâyanın okuma-yazma bilmesini kendi saltanâtının devâmı için tehdit olarak gören padişahlar;

  Türk milletini asırlarca ümmîlik ile terbiye ve idâre etdiler…

  Padişahlar;

  Kendi çocuklarını ve saltanâtını devam ettirecek asker ile devlet adamlarını,

  Saraydaki Enderun mekteplerinde yetiştirdiler.

  Fakat Padişahın kulları olan reâyayı ise ümmî olarak kalmaya mahkûm etdiler.

  Osmanlı Devletinde ilk nüfus sayımını, 1830 senesinde Padişah II. Mahmud yapdı…

  Avrupa Devletlerinin kendi çocuklarına parasız ve mecburî eğitim verdiği senelerde,

  Padişahlar değil eğitim vermek, Osmanlı Devletindeki çocuk sayısını dahi bilmiyorlar idi…

 

  *  * 

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Cumhuriyetin kurucu irâdesi;

Padişah-kul saltanâtını yıkdı,

Yerine;

Kendi hakkında kendi karârını özgürce verebilen;

Fikri hür, vicdânı hür, irfânı hür devlet-vatandaş idâresini ikâme etdi…

 

Şimdi artık;

Devleti idâre edenler isdemese bile vatandaşın kendisi okuma-yazma öğreniyor.

 

  *  * 

  

  Vatandaşın fikrî uyanışını farkeden ATATÜRK sonrası sahte Cumhuriyetci subay-siyâsetci güruhu;

Asubay Tefrikası _13 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Ki, biz bunlara

  ATATÜRK kisveli mukalllit ATATÜRKcüler diyoruz!

  Bu kez de,

  Okuma-yazma bilen vatandaşı idâre etmenin başka bir yolunu buldu;

  Okuduğunu anlamayan vatandaş yetiştirmek!..

  Evet! Bugün hepimiz sözde okuma-yazma biliyoruz.

  Fakat okuduğumuzu anlayabiliyor muyuz?..

 

  *  * 

 

  Meşhur Alman şâir ve müellif Nietzsche şöyle dedi;İki türlü insan ba056

  “Dünyâda iki tür insân vardır; inanmak isdeyen ve bilmek isdeyen.

  Kitapsız yazar ben Eski Tüfek de

  Müsaadeniz olur ise şâyet, şöyle diyorum;

  “İnanmak isdeyen insan aslında bilmek isdemeyen insandır.”

  “Bilmek isdeyen insan ise hakikâti talep eden insandır.

 

  *  * 

 

  2011 senesinde beri içinde olduğum yazar-çizer astsubay câmiamızda

  Hakikâti talep eden çok az meslekdaşımı tanıdım!..

  Eskerisi; duyduğu, gördüğü, okuduğu her şeye hemen inanmak isdiyor!

  Çünkü, inanmanın mâliyeti sıfır kuruş. Emek yok, fikir yok, akıl hiç yok!..

  Ancak ne var ki; akıldan azâde inanmak insanı felâkete götürebilir.

  Yalancının yeline kapdırırsan kendini, vay hâline!...

  Adamı suya diye götürürler de köle pazarında beş paraya satarlar!..

 

  *  * 

 

  Dünyâ Astsubaylar Günü konusunda “astsubay” meslekdaşlarımın çoğu da

  Bu konuda yazılan, söylenen her şeye inanmayı tercih ediyorlar.

  Emeksiz bir fikrî tembelliğin büyüsüne kapılanlar neticede;

  Kendilerinin dahi olmayı arzu etmeyecekleri müstehzî,

  Kimi zamân da gülünç duruma düşüyorlar…

  Nietzsche’nin târif etdiği birinci insan türüne dâhil olan “astsubay” meslekdaşlarım;

  Hakikâti araştırıp öğrenmeden “Dünyâ Astsubaylar Günüyalanına inanıyorlar!..

  Bu cümleden olmak üzere;

  “Dünyâ Astsubaylar Günü yalanını söyleyen ilk kişi,

  Meslekdaşımız Yüksel BİNİCİ

  Bunu ben söylemiyorum!

  Aşağıdaki sayfalarda sizlerin de göreceği üzere, kendisi itirâf ediyor.

  Yüksel BİNİCİ’nin bu filfilli yalanının kuyruğuna takılan fikir tembeli “astsubay” meslekdaşlarım ise

  Havan dövücünün hık deyicisi misâli,

  Yüksel BİNİCİ’nin bu yalanına hemen boncuk takıyorlar.

 

  *  * 

 

  Peygamber efendimiz (S.A.S) şöyle buyurdu;

  “Güzel suâl sormak ilimin yarısıdır!”

  Nietzsche’nin târif etdiği ikinci insan türüne dâhil birisi olarak ben Eski Tüfek,

  Bu hâdis-i şerifden aldığım ilhâm ile kendime şu iki güzel suâli sordum;

  • Türkiye’de “Astsubaylar Günü” olarak tescil edilmiş resmî bir gün var mı?
  • Dünyâda “Dünyâ Astsubaylar Günü” olarak tescil edilmiş resmî bir gün var mı?

 

  *  * 

 

  Nietzsche’nin târif etdiği birinci insan türüne dâhil olan “astsubay” meslekdaşlarıma,

  Bugün kötü bir haberim var!..

  Yüksel BİNİCİ’nin yalan kayığına binen beleşci astsubay meslekdaşlarım

  Sonuna geldikleri yalan yolundaki “hakikât durağında” bugün inecekler, inşallah…

 

  *  * 

 

  Kıymetli astsubay meslekdaşlarım;

  Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâlemizde fâş eylemiş idik!

  Dünyâda ve Türkiye’de “Astsubay Günü” olarak tescil edilmiş "resmî" bir gün yok!

  Çünkü;Asubay Tefrikası 6 8 27641

  Dünyâda “astsubay” isimli "uyduruk" bir asker sınıfı yok!...

  Çünkü;

  “Astsubay” isimli “ortada sandık” asker sınıfı sâdece Türkiye’de var.

  Üzgünüm!..

  Belki inanmayacaksınız!

  Resmiyyet, hukuk ve hakikât işde, aynen böyle!..

  “Dünyâ Tuvalet Günü” bile var!

  Lâkin, “Dünyâ Astsubay Günü” yok!..

 

  *  * 

 

  Dünyâda en çok yalanın söylendiği memleket, size göre hangisidir?

  Pek uzağa gitmeyin!

  Ayağınızı basdığınız, havasını soluyup suyunu içdiğiniz topraklar,

  Dünyâda en çok yalanın söylendiği ülkedir…

  Nasıl mı?

  İşde, şöyle…

  Aşağıdaki çizelgede;

  Dünyâda yalan haber yayınlayan ülkelerin sıralamasını görüyorsunuz!..

  Oxford Üniversitesi ile Reuters’in 2018 senesinde hazırladığı raporun 39’uncu sayfasındaki şu çizelgede;

  Yalan söyleme konusunda memleketimiz Türkiye, dünyâ birincisi olmuş!..

  Şaşırdınız mı?..

  (https://reutersinstitute.politics.ox.ac.uk/sites/default/files/digital-news-report-2018.pdf)

Asubay Tefrikası _13 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Uyduruk Dünya Astsubaylar Günü hakkında

  Sakız çiğner gibi yalan yazan

  Ve dahi

  Uydurma haber neşreden onlarca boyalı basından birisi de

  İşde, aşağıda gördüğünüz Sözcü isimli şu gazete…

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Bugün 6 Salı; aylardan Eylül, sene 2022…

  2018 senesinden bugüne kadar geçen son dört senede

  Yalan söyleme konusunda Türkiye’nin daha iyi durumda olduğunu kim söyleyebilir?

 

  *  * 

 

  Seher Vakdi Çaldığı Yârin Gapısın’da

  Bozkırın Tezenezi şöyle çığırdı;

 

  Gahi garıştırır ganı yaş ile

  Hak bulunmaz hayâl ile düş ile

  Yetilmez menzile bu gidiş ile

  Hemen aşk atına binip sürmeli…

 

  *  * 

 

  Yetmek için menzile, Abdal Neşet binmiş aşk atına!

  Ermek için işin aslına; Eski Tüfek de bindi “akıl atına"

  Ve

  Çalmak için gapısını, sürdü hakikâtin üzerine…

 

  *  * 

 

  Dünyâda ve Türkiye’de;

  “Astsubay Günü” olarak tescilli “resmî bir gün” olup olmadığını öğrenmeden evvel,

  Bıldır, 2021 senesinde, “Astsubaylar Günü” hakkında

  Kim ne yalanlar söylemiş,

  Hangi devlet kurumu ne inciler yumurtalamış, şöyle bir dikiz atalım, hele…

 

 * * * 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Dünyâ Astsubaylar Günü” konusunda yalan söyleyen ilk kişi,

  Meslekdaşımız Yüksel BİNİCİ

  Derler ya! Ağacın kurdu kendi gövdesindedir! İşde, burada vaziyet aynı öyle olmuş!..

  Kendi Fesbuk sayfasında 17 Ekim 2021 Pazar günü paylaşdığı haberinde Yüksel BİNİCİ,

  “Dünyâ Astsubaylar Günü”nü 2012 senesinde nasıl tezgâhladığını,

  Kendi sözleri ile işde, şöyle itirâf etmiş… 

 

  *  * 

(https://www.facebook.com/yukselbinici01?ref=py_c)

 

Asubay Tefrikası _13 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

(http://www.yukselbinici.com.tr/2021/10/17/17-ekim-dunya-astsubaylar-gunu-kutlu-olsun-3/)

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  17 EKİM DÜNYA ASTSUBAYLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

  Ekim 17, 2021 Yazarı: www.yukselbinici.com.tr

  17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü İlk olarak 2012 yılında kutlanmaya başlamıştır.

  Yabancı ülke Büyükelçi ve Askeri ateşelerinin, siyasi liderlerin, hükümet temsilcilerinin ve meslektaşlarımızın katılımı ile her yıl geleneksel halde kutlanan bir gün haline gelmiştir.

  100 bin civarında olan Astsubay meslektaşlarımızın ve 150 bin civarında olan Emekli Astsubayların kendine ait bir günün olmaması çok büyük bir eksiklikti.

  Birçok meslek gruplarının belirli günleri vardır. O günlerde meslek grupları bir araya gelerek meslekleri ile ilgili konuları  görüşürler. Meslek içi sorunlarını ve mesleki gelişmelerini tüm detayları ile ele alarak çözümler üretir ve bilgi paylaşımlarında bulunurlar. Ayrıca meslektaşlar arasında iletişim geliştirilir. Birçok meslek günleri uluslararası boyutlarda da kutlanmaktadır.

Asubay Tefrikası _13 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Yılda bir gün de olsa insanların kendilerini özel hissetmeleri ve tüm gayretlerini sarf ettikleri, adeta hayatlarını adadıkları mesleklerinin, toplum tarafından önemsendiğini görmeleri, insanları mesleğine ısındırmakla birlikte, kendine olan güvenini artırmakta ve yalnız olmadıklarını hatırlamaktadırlar. Ayrıca Türkiye’nin ve Dünyanın her yanında aynı mesleği icra edenler, bilgi alışverişlerinde bulunarak mesleki dayanışmanın gücünü hissetmektedir.

  Mesleki dayanışma çok önemlidir! Dayanışma ortak değerleri paylaşmaktır, dayanışma mutlulukları paylaşmaktır, dayanışma sırtını rahatça birbirine yaslayabilmektir, dayanışma birbirini sırtında taşımaktır, dayanışma beni silip bizi yazabilmektir yüreklere.

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Çalışanı ve emeklisi ile 250 bin civarında olan astsubayların kendine ait bir günün olmaması çok büyük bir eksiklikti. 1986 yılında mesleğime ilk başladığım günden bugüne hep içimde uhde kalmıştır. Diğer meslek gruplarının günleri kutlandığında, “Bizler neden hatırlan mıyoruz ?” demişimdir. Birçok kez sesimi duyurmaya çalıştım. Bu konuda makaleler yazdım. Emekli olduktan sonra bu konuda çalışmalarımı daha etkin bir şekilde sürdürdüm. Vatan savunmasını kendisine meslek edinmiş ve vatanı için gözünü kırpmadan canını feda eden meslektaşlarım, yılda bir gün bile olsa anılmalı ve kamuoyunda yer almalıdır.

  Bugüne kadar yaptığım çalışmalarla Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’nin (TEMAD) kuruluş günü olan 17 Ekim 1984 Tarihinin DÜNYA ASTSUBAYLAR GÜNÜ olarak anılması ve kutlanması için, kamuoyunda duyulmasını sağladım. Birçok yayın organında yer aldı. Örnek olarak, WİKİPEDİ, Özgür Ansiklopedi de 17 EKİM Tatiller ve özel günler bölümünde DÜNYA ASTSUBAYLAR GÜNÜ olarak yer almıştır. Artık birçok kurum ve kuruluşun kutlanacak günler listesinde yer almıştır.

  Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulunun 19 Mart 2012 tarihinde yaptığı toplantıda, Basın yayın ve tanıtımdan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak yapmış olduğum teklif üzerine 17 Ekim tarihlerinin Dünya Astsubaylar Günü olarak kutlanması kararını almıştır. İlk olarak 17 Ekim 2012 tarihinde TEMAD’ın kuruluş günü aynı zamanda Dünya Astsubaylar Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır.

  Yapılan kutlamalar çerçevesinde 5 gün süren program, İlk gün Genel merkez ve tüm şube başkanlıklarımızda Anıtkabir’e ve şehir meydanlarında Atatürk anıtına çelenkler konulup, istiklal marşı okunarak başlanmıştır. Astsubay konularının ele alındığı panel, Astsubay ve eşlerinin hazırladığı resim ve fotoğraf sergisi, TEMAD Kupası At yarışları, E. Astsubay Mustafa Yıldızın Dünya bisiklet turu, Binlerce meslektaşımızın katılımı ile Anıtkabir’e Çelenk Konulması ve Büyük Ankara Yürüyüşü, Eurovision 2011 Birincisi Azerbaycanlı sanatçılar Nigar & Eldar katılımı ile büyük konser icra edilmiştir. Benzer programlarla 2013 – 2014 – 2015 yıllarında da kutlanmıştır.

  Yabancı ülke Büyükelçi ve Askeri ateşelerinin, siyasi liderlerin, hükümet temsilcilerinin ve meslektaşlarımızın katılımı ile her yıl geleneksel halde kutlanan bir gün haline gelmiştir.

  Yaklaşık 100 bin çalışan ve 150 bin Emekli Astsubay meslektaşlarımızın aileleri ile birlikte Bir milyonun üzerinde camiamız yılda bir gün de olsa, hayatlarını adadıkları mesleklerinin hatırlanarak kamu gündemine gelmesi ve bir arada olmaları çok önemlidir.

Ebediyete intikal etmiş olan tüm astsubaylarımızı ve şehitlerimizi rahmet minnet şükranla anıyoruz.

  Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan cefakar, emektar muvazzaf ve emekli tüm meslektaşlarımın 17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü’nü en içten dileklerimle kutlar, sağlıklı, mutlu ve başarılı nice yıllar dilerim.

 

 * *

Asubay Tefrikası _13 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

  TEMAD’ın resmî örütbağ sayfasında 15 Ekim 2021 Cuma günü yayınladığı haber ile

  Genel Başkanımız Hamza DÜRGEN, “Astsubaylar Günü” kutlama programını kamuoyuna duyurdu.

  (https://temad.org/17-ekim-astsubaylar-gunu-ve-temadin-37nci-kurulus-yildonumu-kutlama-programi/)

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  TEMAD’ın sayfasındaki bu duyuruda;

  Genel Başkan Hamza DÜRGEN bir doğrunun önüne bir yalan bağlamış!

  “Kuruluş yıl dönümü” TEMAD’ın resmî günüdür. Kutlamak da TEMAD’ın meşru hakkıdır.

 

  Lâkin “Astsubaylar Günü” ucuz bir yalandır, gayri meşrudur.

  Bu duyuruda bir de imlâ  hatâsı var!

  Belki TEMAD'dan birileri okurlar;

  “Yıldönümü” ibâresini bitişik yazmışlar; “yıl dönümü” şeklinde ayrı yazılır, hatırlatalım!..

 

  *  * 

Asubay Tefrikası _13 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

  

   Resmî örütbağ sayfasınde 16 Ekim 2021 Cumartesi günü neşretdiği haberde,

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanı Dz. Albay Cenk TOPUZ ve

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürü Doç.Dr. Bayram KILIÇ’a Türkiye dar geldi!..

  Birisi subay, birisi akademisyen olan bu iki eşhâs,

  Hedef büyütdüler! Türkiye hudutlarını da aşıp dünyâya açıldılar!..

  Ve

  “Ordumuzun belkemiği” dedikleri astsubaylarımızın “Dünya Astsubaylar Günü”nü kutladılar.

(https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/asbKutlama.html)

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  * 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Resmî örütbağ sayfasında 16 Ekim 2021 Pazar günü neşretdiği haberde

  TESUD Genel Başkanı Em.Hv.Korgeneral Erdoğan KARAKUŞ,

  “Meslektaşları olmasından gurur duyduğu,

  Türk Silahlı Kuvvetlerinin "temel direkleri" dediği,

  Kahraman Astsubaylarımızın “Dünya Astsubaylar Günü”nü kutladı…

  (http://www.tesud.org.tr/)

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  * 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

  

 

  17 Ekim 2021 Pazar günü resmî twitter hesâbında yayınladığı haber ile

  Millî Savunma Bakanlığı;

  “Ülkemiz ve milletimiz için görev yapan,

  “Tüm emekli ve muvazzaf Astsubaylarımızın "Astsubaylar Günü"nü kutladı!..”

  (https://twitter.com/hashtag/AstsubaylarG%C3%BCn%C3%BC?src=hashtag_click)

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 * *

 

  27 sene hapis yatdıkdan sonra,

  Kendisini hapse atan devletin ilk zenci Cumhurbaşkanı olan Nelson MANDELA şöyle dedi;

  “Ȃlimler sûkut eder ise câhiller konuşur!

  “Dünyâ Astsubaylar Günü” konusunda meydânı câhillere bırakmamak için,

  Anlaşılan o ki, gene Eski Tüfek konuşacak!..

 

 * * * * 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

  Dünyâda ve Türkiye’de;

  “Astsubaylar Günü” olarak "tescil edilmiş resmî bir gün" olup olmadığını öğrenmek için

  Evvelâ, emekli subaylarımızın derneği TESUD’un gapısını çaldım!

  Ve aşağıda gördüğünüz şu dilekcemi 18 Ekim 2020 Pazar günü

  Genel Başkan Em. Tuğgeneral Namık Kemal ÇALIŞKAN’a gönderdim.

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  * 

 

Türkiye Emekli Subaylar Derneği Genel Başkanlığına

                                                                                            ANKARA 

18 Ekim 2020

  KONU: 17 Ekim Astsubaylar Günü vesilesi ile TESUD’un yapdığı basın duyurusu.

  İLGİ: (http://www.tesud.org.tr/) isimli bağlantıda TESUD’un yayınladığı basın duyurusu.

 

  1. 17 Ekim Astsubaylar Günü ve TEMAD’ın 36’ıncı kuruluş yıldönümünü kutlamak gâyesi ile;

  18 Ekim 2020 Pazar günü İlgi bağlantıda TESUD kamuoyuna bir haber duyurdu. Ekran görüntüsü aşağıda görülen bu haberinde TESUD şöyle demekdedir;

  “17 Ekim Astsubaylar Günü ve TEMAD’ın 36’ıncı kuruluş yıldönümü

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  2. Ekran görüntüsü yukarıda görülen TESUD’un söze konu bu duyurusu hakkında benim suâlerim şöyledir.

  16.06.1983 târih ve 2847 Kânun teşkil edilen TEMAD’ın;

     a. Kuruluş günü olan 17 Ekim’in, “Astsubaylar Günü” olduğuna dair İlgi duyurusundaki TESUD beyanının hukûkî bir dayanağı var mıdır?

    b. İlgi duyurusundaki “17 Ekim’in “Astsubaylar Günü olduğuna dair TESUD beyanının hukûkî bir dayanağı var ise şâyet; hangi mevzuâta göre 17 Ekim günü “Astsubaylar Günü” olarak tesbit edilmişdir?

     c. 2847 Kânun teşkil edilen TESUD’un “Subaylar Günü” olarak tesbit etdiği ve kutladığı bir gün var mıdır?

     ç. Var ise şâyet;  “Subaylar Günü” olarak tesbit etdiği gün, hangi mevzuâta istinâd etmekdedir?

  3. İşbu dilekcemin yukarıda görülen ikinci maddesinde tevcih etdiğim dört suâlimi,

  TESUD Genel Başkanlığının cevâplamasını saygılarım ile arz ederim. 

Şükrü IRBIK

 

  *  * 

 

  Anamın babası rahmetli Hakkı dedem şöyle der idi;

  Torunum! Usda katır sırtındaki yükü atmasını iyi bilir!

  Teşbihde hatâ câizdir!

  Lâkin, Namık Kemal Başkan da aynen öyle yapdı!

  20 Ekim 2020 Salı günü gönderdiği

  Ve dahi

  Tek kelimesi dahi olmayan sözsüz e-posda cevâbında Namık Kemal Başkan;

  Ben bilmem, Hulusi AKAR bilir diyerek

  Topu, twitter hesâbındaki haberini kes-yapışdır yapdığı Millî Savunma Bakanlığına atdı!..

 

  *  * 

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   *  * 

 

  TESUD Genel Başkanı Em. Tuğgeneral Namık Kemal ÇALIŞKAN,

          Astsubayların;

  • Meslektaşları olmasından gurur duyuyor,
  • Türk Silahlı Kuvvetlerinin "temel direkleri" olduğunu söylüyor!
  • Kahraman olduğunu da biliyor!..

 

  Fakat aynı Genel Başkan Namık Kemal ÇALIŞKAN,

  Dünyâda ve Türkiye’de “Dünya Astsubaylar Günü” olmadığını bilmiyor!

 

  Namık Kemal Başkanın içine yuvarlandığı bu tenâkuz

  İyi bildiğimiz ucuz subay işgüzarlığından başka bir şey değil…

 

  *  * 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

   TESUD’dan sonra, aynı gün içinde,

  Bindiğim akıl atını

  Mensubu olduğum İçişleri Bakanlığı gapısına sürdüm.

  Ve aynı suâli Bakanıma sordum!..

 

  *  * 

İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA

          ANKARA

18 Ekim 2021

  KONU: Dünya Astsubaylar Günü’nün Hukukî Durumu Hakkında.

  İLGİ: (a) (http://www.tesud.org.tr/) isimli internet sitesinde Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD)’nin “Dünya Astsubaylar Günü” kutlaması hakkında yayınladığı 17 Ekim 2021 târihli haber.

  (b) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânûnu.

 

  1. İlgi (a) bağlantıda mezkur internet sitesi, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD)’ne aitdir. İşbu İlgi (a) sitede Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD), 17 Ekim 2021 târihinde bir haber yayınladı. Sûreti Ek’de görülen işbu haberinde TESUD, astsubayların “Dünya Astsubaylar Günü”nü kutladı.

  2. TESUD’un yayınladığı İlgi (a) haber hakkında benim suâlim şudur;

  17 Ekim gününün “Dünya Astsubaylar Günü” olduğu hususunda İçişleri Bakanlığının ilgili mevzuât kapsamında bugüne kadar verdiği karar, tescili ve izini var mıdır?

  3. İşbu dilekcemin yukarıda görülen ikinci maddesinde tevcih etdiğim suâlimi İlgi (b) Kânun kapsamında cevaplamasını,

  İçişleri Bakanlığından saygılarım ile arz eylerim.18.10.2021. 2105133593.

  Şükrü IRBIK

 

  EK:  (http://www.tesud.org.tr/) isimli internet sitesinde Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD)’nin 17 Ekim 2021 Pazar günü yayınladığı “Dünya Astsubaylar Günü” kutlama haberinin ekran görüntüsü.

 

  *  * 

 

  Vatandaşın uyanık olanını askerde cenderme yapar derler!

  Hakikâten doğru söz imiş!..

  İçişleri Bakanına sorduğum suâle,

  Kânun Ordusu Jandarma’nın Genel Komutanı şöyle cevâp verdi;

  Mevzuâtımızda “17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü diye bir gün yoktur.”

 

   CİMER Başvuru Cevabı

Translate message to: English | Never translate from: Turkish

C

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Thu 11/25/2021 4:09 PM

To: You

  Sayın ŞÜKRÜ IRBIK,

  T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’ ne 18.10.2021 tarihinde yapmış olduğunuz 2105133593 sayılı başvurunuz 25.11.2021 tarihinde GENEL SEKRETERLİK tarafından cevaplanmıştır:

  Cumhurbaşkanlığı iletişim merkezine (CİMER) yapmış olduğunuz başvurunuz, Jandarma Genel Komutanlığınca alınmıştır.

  Başvurunuzda belirtmiş olduğunuz hususlarla ilgili yapılan inceleme neticesinde; Başvuruya konu

  17 Ekim gününün Dünya Astsubaylar Günü olarak kutlanması ile ilgili olarak 

     J.Gn.K.lığını kapsayan mevzuatta herhangi bir husus bulunmadığını bildirir,

  bilgilerinize rica ederiz.

 Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  * 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Hakikâte ermek için çaldığım üçüncü gapı,

  Millî Savunma Bakanlığının gapısı oldu…

  Bakan Hulusi AKAR’a sordum;

  17 Ekim’in “Dünya Astsubaylar Günü” olduğu hususunda Millî Savunma Bakanlığının bilgisi var mıdır?

 

  *  * 

 

MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞINA 

ANKARA  

27 Ekim 2021

  KONU: Dünya Astsubaylar Günü’nün Hukukî Durumu Hakkında.

  İLGİ: (a) (http://www.tesud.org.tr/) isimli internet sitesinde Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD)’nin “Dünya Astsubaylar Günü” kutlaması hakkında yayınladığı 17 Ekim 2021 târihli haber.

  (b) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânûnu.

 

  1. İlgi (a) bağlantıda mezkur internet sitesi, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD)’ne aitdir. İşbu İlgi (a) sitede Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD), 17 Ekim 2021 târihinde bir haber yayınladı. Sûreti Ek’de görülen işbu haberinde TESUD, astsubayların “Dünya Astsubaylar Günü”nü kutladı.

  2. TESUD’un yayınladığı İlgi (a) haber hakkında benim suâlim şudur;

  17 Ekim gününün “Dünya Astsubaylar Günü” olduğu hususunda Millî Savunma Bakanlığının bilgisi var mıdır?

  3. İşbu dilekcemin yukarıda görülen ikinci maddesinde tevcih etdiğim suâlimi İlgi (b) Kânun kapsamında cevaplamasını,

  Millî Savunma Bakanlığından saygılarım ile arz eylerim.27.10.2021. 2105290166.

Şükrü IRBIK

  

  *  * 

 

  Bakan Hulusi AKAR'ı tebrik ediyorum. Bana gönderdiği cevâbında şöyle dedi;

  “Dünya Astsubaylar Günü” olarak kutlanan bir gün yoktur

 

  CİMER Başvuru Cevabı

Translate message to: English | Never translate from: Turkish

C

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Fri 11/12/2021 12:23 PM

To: You

  Sayın ŞÜKRÜ IRBIK,

  T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’ ne 27.10.2021 tarihinde yapmış olduğunuz 2105290166 sayılı başvurunuz 12.11.2021 tarihinde VAKIF/DERNEK VE KOORDİNASYON ŞUBESİ MÜDÜRLÜĞÜ tarafından cevaplanmıştır:

  Talepte bulunduğunuz konu ile ilgili müracaatınız incelenmiştir.

  Yapılan inceleme neticesinde

  dünyada kutlanan önemli gün ve haftalar arasında böyle bir gün olmadığı tespit edilmiştir.

 Bilgilerini rica ederim.

 

  *  * 

 

  Ben Şükrü IRBIK’ın Bakan Hulusi AKAR’dan bir ricâsı var!

  Dilekceme gönderdiği cevâbda;

  “Dünyâ Astsubaylar Günü” isimli resmî bir gün mevcut olmadığını ikrâr etdiği hâlde,

  • Astsubaylar Günü”nü kutlamak için Twitter hesâbında kutlama yayınlayan

        Ve dahi

  • TEMAD’ın tertip etdiği korsan “Astsubaylar Günü” resepsiyonuna temsilci gönderen

  Millî Savunma Bakanı Hulusi AKAR’ı bu çelişkisini açıklamaya dâvet ediyorum!..

(https://temad.org/astsubaylar-gunu-ve-37-kurulus-yil-donumu-kapsaminda-gazi-orduevinde-resepsiyon/)

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  * 

 

Asubay Tefrikası _13 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Ordumuzun belkemiği” astsubaylarımızın,

  “Dünyâ Astsubay Günü”nü kutlayan devlet kurumlarından birisi de

  Mezunu olduğum Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı idi…

  Okul Komutanı Dz. Albay Cenk TOPUZ

  Ve

  Okul Müdürü Doç. Dr. Bayram KILIÇ’a şu iki suâli tevcih etdim;

  İkinci suâle bâhusus dikkat buyurun!.. 

 

  *  * 

 

  • 17 Ekim’i” hangi makâm, hangi mevzuâta müsteniden resmî “Dünya Astsubaylar Günü” olarak tescil ve ilân etmişdir?

 

  • 17 Ekim’i “Dünya Astsubaylar Günü” olarak kutlamak konusunda Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı, dost/müttefik ülkelerin Astsubay Okulları ile; kutlama mesajı teatisi, öğrenci mübadelesi, heyet ziyâreti müşterek ve mütekâbil faaliyetler icrâ etmiş midir?

 

  *  * 

 

  Korsan “Dünya Astsubaylar Günü”nü kutlayacak kadar cingöz davranan TOPUZ-KILIÇ ikilisi,

  Bu ikinci suâlimi okuyunca dut yediler, bülbül oldular!

  Bunu cevaplayacak kadar dürüst ve yürekli davranamadılar.

 

  *  *  

 

         MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞINA

 ANKARA

17 Kasım 2021

  KONU: Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 17 Ekim’i “Dünya Astsubaylar Günü” Olarak Kutlamasının Hukûkî Durumu Hakkında.

  İLGİ: (a) (https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/asbKutlama.html) isimli örütbağ adresinde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yayınladığı “17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü” kutlaması konulu haber.

  (b) (https://damyo.msu.edu.tr/document/takvim.pdf) isimli örütbağ adresinde münteşir Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi.

  (c) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânûnu.

 

  1. İlgi (a) bağlantıda mezkur resmî örütbağ adresi, Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığına aitdir. İşbu İlgi (a) adresde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı, 17 Ekim 2021 Pazar günü bir haber yayınladı. Sûreti EK-A’da görülen işbu İlgi (a) haberinde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı; “Ordumuzun bel kemiği astsubaylarımızın” “17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü”nü kutladığını kamuoyuna duyurdu.

  2. Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının faaliyetlerini İlgi (b) bağlantıda münteşir “2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi”ne müstnediden icrâ edececeği her türlü şüpheden vârestedir. Bu cümlenin devâmı olmak üzere, Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü”nü kutlama konulu İlgi (a) haberi hakkında benim suâllerim şunlardır;

     a. “17 Ekim’i” hangi makâm, hangi mevzuâta müsteniden resmî “Dünya Astsubaylar Günü” olarak tescil ve ilân etmişdir?

     b. İlgi (b) adresde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi münteşirdir. İşbu Çalışma Takvimini tetkik etdiğimde; Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 17 Ekim’i “Dünya Astsubaylar Günü” olarak kutlamak konusunda 2021 senesinde bir faaliyetinin mevcut olmadığını tesbit etdim. 2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi’nde 17 Ekim 2021 Pazar gününü “Dünya Astsubaylar Günü” olarak kutlamak konusunda resmî bir faaliyeti mevcut mu idi? Bu cümleden olmak üzere; Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı 17 Ekim 2021 Pazar gününü hangi mevzuâta istinâden resmî “Dünya Astsubaylar Günü” olarak kutlamışdır?

     c. 17 Ekim’i “Dünya Astsubaylar Günü” olarak kutlamak konusunda Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı, dost/müttefik ülkelerin Astsubay Okulları ile; kutlama mesajı teatisi, öğrenci mübadelesi, heyet ziyâreti vb. müşterek ve mütekâbil faaliyetler icrâ etmiş midir?

   3. İşbu dilekcemin yukarıda görülen ikinci maddesinde tevcih etdiğim üç suâlimi İlgi (c) Kânun kapsamında cevaplamasını,

  Millî Savunma Bakanlığından saygılarım ile arz eylerim.17.11.2021. 2105584075.

                Şükrü IRBIK

                                                                                                     

  E K L E R:

  EK-A: (https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/asbKutlama.html) isimli örütbağ adresinde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yayınladığı “Dünya Astsubaylar Günü” kutlaması konulu haberin ekran görüntüsü.

  EK-B: (https://damyo.msu.edu.tr/document/takvim.pdf) isimli örütbağ adresinde münteşir Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu Komutanlığı 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi.

 

EK-A:

  EK-A: (https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/asbKutlama.html) isimli resmî örütbağ adresinde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yayınladığı “Dünya Astsubaylar Günü” kutlaması konulu haberin ekran görüntüsü.

 

17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü Kutlama Mesajı;

  Ordumuzun belkemiği astsubaylarımızın Dünya Astsubaylar Gününü kutluyor, sağlıklı, huzurlu ve barışın üstün geldiği bir yaşam dileklerimle şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi şükranla anıyorum.

Bayram KILIÇ                                                     Cenk TOPUZ 
Doç.Dr.                                                                Dz.Alb.
Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu Md.    Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu Komutanı

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

EK-B:

  EK-B: (https://damyo.msu.edu.tr/document/takvim.pdf) isimli resmî örütbağ adresinde münteşir Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu Komutanlığı 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi ekran görüntüsü.

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  * * 

 

  Dünyâ Astsubaylar Günü” kutlaması hakkında sorduğum suâllere

  En pişkin cevâbı Albay TOPUZ ve Doç.Dr. KILIÇ verdi…

  Tam bir laf salatası olan cevâbında bu iki şahıs,

  Yalan söylemekden ve iftirâ atmakdan da geri durmadılar!

 

  CİMER Başvuru Cevabı

Translate message to: English | Never translate from: Turkish

C

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Tue 12/28/2021 12:12 PM

To: You

  Sayın ŞÜKRÜ IRBIK,

  T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’ ne 17.11.2021 tarihinde yapmış olduğunuz 2105584075 sayılı başvurunuz 28.12.2021 tarihinde DENİZ ASTSUBAY MESLEK YÜKSEKOKULU MÜDÜRLÜĞÜ tarafından cevaplanmıştır:

   

   Türkiye emekli subaylar, emekli astsubaylar, emekli uzman erbaşlar, harp malulü gaziler, şehit dul ve yetimleri ile muharip gaziler dernekleri hakkında ve ilgili dernekler kanunu kapsamında faaliyet gösteren Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’nin (TEMAD), kuruluş günü olan 17 Ekim 1984 tarihinin Dünya Astsubaylar Günü olarak anılması ve kutlanması için çalışmalar sürdürdüğü bilinmektedir.

    Dünya Astsubaylar Günü olarak anılması ve kutlanması için sürdürülen çalışmalar kapsamında; Türkiye'de çalışan ve emekli olan astsubayların kendilerini özel hissetmelerini, tüm gayretlerini sarf ettikleri adeta hayatlarını adadıkları mesleklerinin toplum tarafından önemsendiğini görmelerini, meslektaşlarının mesleklerine bağlılığını, kendilerine olan güvenin artırılmasını ve yalnız olmadıklarını hatırlatmak amaçlanmaktadır.

    Milli Savunma Üniversitesi Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu görev bilinci, şeref, sadakat ve sorumluluk değerleri ile donatılmış, Atatürk ilke ve inkılâplarını özümsemiş, yeterli fiziki yeteneğe ulaşmış, gelişmeye açık, askerlikle ilgili bilgilerle donatılmış, geleceğin ve askerliğin ruhunu yakalamış, çalışkan, bilgili ve sorumluluk sahibi, ön lisans düzeyinde eğitim ve öğretim görmüş, kendisini Türk Deniz Kuvvetlerine hizmete adamış muvazzaf Deniz Astsubayı yetiştirmektir. Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu ihtiyaçları doğrultusunda eğitim ve öğretim vermek misyonunu benimseyerek önemi giderek artan dünya denizlerinde ve bu denizlere sınır olan kıyılarda söz ve hak sahibi olacak Türk Deniz Kuvvetleri gemi ve karargahlarında görev yapacak nitelikli, çalışkan, bilgili, sorumluluk sahibi Deniz Astsubayları yetiştirme vizyonu ile görevini sürdürmektedir.

    Kurum ve kuruluşların dış dünyaya açılan penceresi olan bu tür örün sayfalarında, ilgili çalışma planları yada faaliyet takvimlerinde yer almasa dahi o kurum ve kuruluşun misyon ve vizyonunu yakinen ilgilendiren konularda toplumu alakadar eden hususlara hassasiyet göstererek anma, tebrik vb. duyurular yapılması olağandır. Misyon ve vizyonu yukarıda açıklanan Milli Savunma Üniversitesi Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu’nun ‘Dünya Astsubaylar Günü’ hakkındaki tebriğini bu çerçevede değerlendirilmesi bilgilerinize rica olunur.

 

  *  * 

 

  TOPUZ-KILIÇ ikilisi,

  Kuruluş günü olan 17 Ekim 1984 târihinin;

  “Dünya Astsubaylar Günü” olarak anılması ve kutlanması için TEMAD’ın çalışmalar sürdürdüğü bilinmektedir”

 diyerek hem yalan söylediler hem de TEMAD’a iftirâ atdılar.

  Çünkü;

  Kuruluş günü olan 17 Ekim’in;

  “Dünya Astsubaylar Günü” olarak anılması ve kutlanması için

  TEMAD’ın bugüne kadar Millî Savunma Bakanlığına gönderdiği iki satır yazı yok!

  Aşağıda gördüğünüz 28 Aralık 2021 târihli CİMER dilekcem ile;

  TOPUZ-KILIÇ ikilisine ben sâil Şükrü IRBIK bu kez de şu suâli sordum;

  “Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’nin (TEMAD), kuruluş günü olan 17 Ekim 1984 tarihinin “Dünya Astsubaylar Günü” olarak anılması ve kutlanması için çalışmalar sürdürdüğünü” İlgi (d) yazısında Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün beyân etdiği faaliyet hakkında Millî Savunma Bakanlığının bilgisi ve tensibi var mıdır?

 

  *  * 

 

MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞINA

ANKARA 

28 Aralık 2021

  KONU: Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 17 Ekim’i “Dünya Astsubaylar Günü” Olarak Kutlamasının Hukûkî Durumu Hakkında.

  İLGİ: (a) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânûnu.

  (b) 17 Kasım 2021 târih ve 2105584075 sayılı CİMER dilekcem.

  (c) (https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/asbKutlama.html) isimli örütbağ adresinde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yayınladığı “17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü” kutlaması konulu haber.

  (ç) (https://damyo.msu.edu.tr/document/takvim.pdf) isimli örütbağ adresinde münteşir Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi.

  (d) Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğü’nün 28 Aralık 2021 Salı gün ve 12:12PM saatli e-posdası.

  (e) Millî Savunma Bakanlığı Vakıf/Dernek ve Koordinasyon Şube Müdürlüğünün 12 Kasım 2021 Cuma gün ve 12:23PM saatli e-posdası.

 

  1. İlgi (a) Bilgi Edinme Hakkı Kânunu kapsamında hazırladığım İlgi (b) dilekcemi; CİMER vasıtası ile 17 Kasım 2021 târihinde Millî Savunma Bakanlığına gönderdim. Sûreti EK-A’da görülen 2105584075 sayılı işbu İlgi (b) dilekcemin;

                a. Birinci maddesinde;

  - İlgi (c) bağlantıda mezkur resmî örütbağ adresinde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının bir haber yayınladığını,

  - Sûreti EK-B’de görülen işbu İlgi (c) haberinde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının; “Ordumuzun bel kemiği astsubaylarımızın” “17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü”nü kutladığını kamuoyuna duyurduğunu,

  Millî Savunma Bakanlığının bilgisine arz etdim.

  b. İkinci maddesinde ise; İşbu İlgi (c) haber hakkında Millî Savunma Bakanlığına aşağıda görülen şu üç suâlimi tevcih etdim;

 -  2. Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının faaliyetlerini İlgi (ç) bağlantıda münteşir “2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi”ne müstnediden icrâ edececeği her türlü şüpheden vârestedir. Bu cümlenin devâmı olmak üzere, Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü”nü kutlama konulu İlgi (c) haberi hakkında benim suâllerim şunlardır;

 -   a. “17 Ekim’i” hangi makâm, hangi mevzuâta müsteniden resmî “Dünya Astsubaylar Günü” olarak tescil ve ilân etmişdir?

 -  b. İlgi (ç) adresde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının “2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi” münteşirdir. İşbu Çalışma Takvimini tetkik etdiğimde; Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 17 Ekim’i “Dünya Astsubaylar Günü” olarak kutlamak konusunda 2022 senesinde bir faaliyetinin mevcut olmadığını tesbit etdim. 2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi’nde 17 Ekim 2021 Pazar gününü “Dünya Astsubaylar Günü” olarak kutlamak konusunda resmî bir faaliyeti mevcut mu idi? Bu cümleden olmak üzere; Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı 17 Ekim 2021 Pazar gününü hangi mevzuâta istinâden resmî “Dünya Astsubaylar Günü” olarak kutlamışdır?

  - c. 17 Ekim’i “Dünya Astsubaylar Günü” olarak kutlamak konusunda Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı, dost/müttefik ülkelerin Astsubay Okulları ile; kutlama mesajı teatisi, öğrenci mübadelesi, heyet ziyâreti vb. müşterek ve mütekâbil faaliyetler icrâ etmiş midir?

  2. İşbu İlgi (b) dilekcemin ikinci maddesindeki bilgi talebime; İlgi (d) yazısı ile Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğü cevap gönderdi. Sûreti EK-C’de görülen 28 Aralık 2021 (bugün) târihli işbu İlgi (d) yazısının birinci satırında Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğü şöyle demekdedir;

  -      “Türkiye emekli subaylar, emekli astsubaylar, emekli uzman erbaşlar, harp malulü gaziler, şehit dul ve yetimleri ile muharip gaziler dernekleri hakkında ve ilgili dernekler kanunu kapsamında faaliyet gösteren Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’nin (TEMAD), kuruluş günü olan 17 Ekim 1984 tarihinin Dünya Astsubaylar Günü olarak anılması ve kutlanması için çalışmalar sürdürdüğü bilinmektedir.”

  3. Sûreti EK-C’de görülen işbu İlgi (d) yazısının birinci satırında Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün sözünü etdiği; “Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’nin (TEMAD), kuruluş günü olan 17 Ekim 1984 tarihinin Dünya Astsubaylar Günü olarak anılması ve kutlanması için çalışmalar sürdürdüğünün bilindiğine” dair olmak üzere verdiği bilgi hakkında Millî Savunma Bakanlığına benim suâlim şudur;

  -  Sûreti EK-Ç’de görülen İlgi (e) ile gönderdiği yazısında Millî Savunma Bakanlığı; “yapılan inceleme neticesinde dünyada kutlanan önemli gün ve haftalar arasında “17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü” olarak böyle bir gün olmadığını” tarafıma birdirmiş idi. “Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’nin (TEMAD), kuruluş günü olan 17 Ekim 1984 tarihinin “Dünya Astsubaylar Günü” olarak anılması ve kutlanması için çalışmalar sürdürdüğünü” İlgi (d) yazısında Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğünün beyân etdiği faaliyet hakkında Millî Savunma Bakanlığının bilgisi ve tensibi var mıdır?

  4. İşbu dilekcemin yukarıda görülen üçüncü maddesinde tevcih etdiğim biricik suâlimi İlgi (a) Kânun kapsamında cevaplamasını,

   Millî Savunma Bakanlığından saygılarım ile arz eylerim.28.12.2021. 2106247517.

Şükrü IRBIK

 

  E K L E R:

  EK-A: 17 Kasım 2021 târih ve 2105584075 sayılı CİMER dilekcem.

  EK-B: (https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/asbKutlama.html) isimli örütbağ adresinde Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yayınladığı “Dünya Astsubaylar Günü” kutlaması konulu haberin ekran görüntüsü.

  EK-C: Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Müdürlüğü’nün 28 Aralık 2021 Salı gün ve 12:12PM saatli e-posdası.

  EK-Ç: Millî Savunma Bakanlığı Vakıf/Dernek ve Koordinasyon Şube Müdürlüğünün 12 Kasım 2021 Cuma gün ve 12:23PM saatli e-posdası.

 

  *  * 

 

  Zor, oyunu bozar!...

  Her atın bir çıbık ile kovulamayacağını gören

  Ve dahi

  Ayakları suya eren Okul Müdürü Doç.Dr. Bayram KILIÇ,

  Hemen yelkenleri suya indirdi!..

  17 Ekim 1984 târihinin

  “Dünya Astsubaylar Günü” olarak anılması ve kutlanması için TEMAD’ın çalışmalar sürdürdüğü bilinmektedir

  Diyerek TEMAD’a iftirâ atanlar,

  İşde, aşağıda görülen lafzî kıvırmalar ile tükürdüklerini yaladılar!...

 

  CİMER Başvuru Cevabı

Translate message to: English | Never translate from: Turkish

C

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Fri 1/14/2022 12:09 PM

To: You

  Sayın ŞÜKRÜ IRBIK,

  T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’ ne 28.12.2021 tarihinde yapmış olduğunuz 2106247517 sayılı başvurunuz 14.01.2022 tarihinde DENİZ ASTSUBAY MESLEK YÜKSEKOKULU MÜDÜRLÜĞÜ tarafından cevaplanmıştır:

 

  1.    17 Ekim tarihinin "Dünya Astsubaylar Günü" olarak kutlanması ile ilgili Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulunun başlattığı herhangi bir çalışma mevcut değildir.

  2.    17 Ekim tarihinin "Dünya Astsubaylar Günü" olarak anılması ve kutlanması ile ilgili olarak açık kaynaklardan bilgiye ulaşılmaktadır.  Konuya ilişkin yapılan çalışmalar ile ilgili Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu Müdürlüğünde belge bulunmamaktadır.

 

  *  * 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

  Sürdüm, sürdüm akıl atımı,

  Vardım, kendi derneğimiz TEMAD’dın gapısına…

  Genel Başkan Hamza DÜRGEN’e dedim ki;

  TEMAD’ın sözünü etdiği “17 Ekim Astsubaylar Günü” resmî olarak müseccel “târihî gün” müdür?

 

  *  * 

 

TÜRKİYE EMEKLİ ASTSUBAYLAR DERNEĞİ GENEL BAŞKANLIĞINA

ANKARA

21 Ekim 2020

  KONU: TEMAD’ın kutladığı “17 Ekim Astsubaylar Günü” hakkında.

  İLGİ: (a) (http://temad.org/17-ekim-astsubaylar-gunu-ve-temadin-36nci-kurulus-yildonumu-kutlandi/) isimli bağlantıda TEMAD’ın yayınladığı basın duyurusu.

  (b) Ulusal Ve Resmi Bayramlar İle Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri Ve Tarihi Günlerde Yapilacak Tören Ve Kutlamalar Yönetmeliği.  (R.G. Tarihi:5/5/2012, R.G Sayısı: 28283).

 

  1. İlgi (a)’da münteşir bağlantsında Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD); 17 Ekim 2020 târihinde bir basın duyurusu yapdı. İşbu basın duyurusunda TEMAD Genel Başkanlığı şöyle dedi;

  “17 Ekim Astsubaylar Günü (…) icra edilmiştir.

  TEMAD’ın söze konu işbu basın duyurusunun 18 Ekim 2020 târihli ekran görüntüsü işbu dilekcemin Ek’ine merbutdur.

  2. Bilindiği üzere İlgi (b) Yönetmelik; “târihî günlerin” kutlanması amacıyla yapılacak törenleri tanzim eder. İşbu Yönetmeliğin; Dördüncü bölüm, “Tarihi Günler, Mahalli kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve diğer tarihi günler” alt başlığı altında yer alan Madde 8 mucibince tarihi günlerin kutlama faaliyetleri; Başkentte Ankara Valiliğince oluşturulacak kutlama komiteleri tarafından belirlenir.

  3. İşbu dilekcemin ilk iki maddesinde verdiğim bilgi ve beyân etdiğim İlgi (b) Yönetmelik muvâcehesinde benim suâllerim şunlardır;

     a. İlgi (a)’da münteşir basın duyurusunda TEMAD’ın sözünü etdiği “17 Ekim Astsubay Günü”, resmî olarak tescil edilmiş bir “târihî gün” müdür?

     b. İlgi (a) bağlantısında neşretdiği haber ile TEMAD’ın kamuoyuna duyurduğu “17 Ekim Astsubaylar Günü” vesilesi ile icrâ etdiği kutlama programı, İlgi (b) Yönetmeliğin 8’inci Maddesi mucibince Ankara Valiliğinin oluşturacağı kutlama komitesi tarafından belirlenmiş midir?

  4. İşbu dilekcemin yukarıda görülen üçüncü maddesinde tevcih etdiğim iki suâlimi,

 TEMAD Genel Başkanlığının cevâplamasını saygılarım ile arz ederim.

Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  EK: (http://temad.org/17-ekim-astsubaylar-gunu-ve-temadin-36nci-kurulus-yildonumu-kutlandi/) isimli bağlantıda TEMAD’ın yayınladığı basın duyurusunun 18 Ekim 2020 Pazar gününe ait ekran görüntüsü.

                                   

                                                                                           EK

  EK: (http://temad.org/17-ekim-astsubaylar-gunu-ve-temadin-36nci-kurulus-yildonumu-kutlandi/) isimli bağlantıda TEMAD’ın yayınladığı basın duyurusunun 18 Ekim 2020 Pazar gününe ait ekran görüntüsü.

  17 EKİM ASTSUBAYLAR GÜNÜ VE TEMAD’IN 36’NCI KURULUŞ YIL DÖNÜMÜ KUTLANDI

  Tarih: 17 Eki 2020 Kategori: DuyurularGenelHaberlerManşetYorum Yok

 Yazdırhttp://temad.org/17-ekim-astsubaylar-gunu-ve-temadin-36nci-kurulus-yildonumu-kutlandi/"> E-posta

  17 Ekim Astsubaylar Günü ve TEMAD’ın 36’ncı Kuruluş Yıl Dönümü Kutlama Programı bu yıl pandemi tedbirleri kapsamında sadece Genel Merkez ve Ankara Şubelerimizin Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri, Yüksek Denetleme Kurulu Başkanı ve hanımefendilerden oluşan sınırlı katılımla icra edilmiştir.

  Anıtkabir’deki tören saat:11.00’de başlamış, saygı duruşu ve mozoleye Genel Başkan Sn. Hamza DÜRGEN tarafından çelenk konulmasının ardından, Genel Başkanın Şeref Defterine günün anlam ve önemini ifade eden duygularını yazıp imzalaması ile sona ermiştir. 

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  * 

 

  Dünya Astsubay Günü” olarak tescil edilmiş resmî bir “gün” var mıdır diye sorduğum suâlime;

  İstiskâlen de ola TESUD Genel Başkanı cevâp gönderdi,

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanı cevâp gönderdi,

  İçişleri Bakanlığını temsilen Jandarma Genel Komutanı cevâp gönderdi,

  Millî Savunma Bakanı cevâp gönderdi…

 

  Fakat

  Bizim dernek TEMAD, dut yedi bülbül oldu!

  Hamza Başkan cevâp verecek kadar bile nezâket gösdermedi…

 

*  *

 

  Kutlayacak resmî bir günü bile olmayan muhterem “astsubay” meslekdaşlarım!

  İşde, yukarıdaki belge ve resimlerde gördünüz!..

  “Astsubaylar Günü” ve “Dünyâ Astsubaylar Günü” konusunda

  Devlet kurumlarının hâli pür melâli böyle…

 

  Korsan toplantı yapmanın yasak olduğu Türkiye’de

  Korsan resmî gün ilan edilebilir mi?..

 

  Kânun ile teşkil edilmiş

  Ve dahi

  Kânun dâhilinde faaliyet icrâ etmesi gereken derneğimiz TEMAD’ın

  17 Ekim’i kânunsuz olarak “Dünyâ Astsubaylar Günü” tertip ve ilan etmesi ne demek oluyor?

  Ekmeğini yediği devletimize TEMAD,  yoksa meydan mı okuyor?

 

  Peki,

  Türkiye’de ve dünyâda resmî bir gün ilân etmek için neler yapmalı?

  Şimdi, bunları bir görelim hele…

 

 * * 

 Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK
Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  UNESCO 1994 senesinde 5 Ekim’i “Dünya Öğretmenler Günü” ilân etmiş.

 

  UNESCO‘dan 25 sene sonra da Türkiye Cumhuriyeti Devleti 2019 senesinde;

  24 Kasım’ı Türkiye’de “Öğretmenler Günü” ihdâs etmiş.

 

  Bu cümleden olmak üzere;

  24 Kasım “Öğretmenler Günü”dür.

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  222, 657 ve 1739 Sayılı Kânunları TBMM meriyyete koymuş,

  Millî Eğitim Bakanlığı Yönetmeliği yayınlamış,

  Ve 24 Kasım “Öğretmenler Günü” 2019 senesinde millî “resmî gün” olarak tescillenmiş…

 

  *  * 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  18 Mart, “Şehitler Günü”dür.

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

19 Eylül, “Gâziler Günü”dür.

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Peki, bu iki günü hangi devlet kurumu ilân ve tescil etmiş?

  Millî Savunma Bakanlığı

  4768 Sayı ve 27 Haziran 2002 târihli Kânunu TBMM meriyyete koymuş,

  Bu Kânuna müsteniden, Millî Savunma Bakanlığı 2003 senesinde Yönetmelik yayınlamış,

  Ve bu iki gün millî “resmî gün” olarak tescillenmiş.

  Güzel,

  17 Ekim’i “Astsubaylar Günü” olarak tescil etdirmek konusunda

  Millî Savunma Bakanlığı bugüne kadar kılını kıpırdatmış mı?

 

  *  * 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Her devlet;

  Kendi iç hukukundan aldığı salâhiyyet ile millî ve resmî günler ihdâs edebilir.

  Fakat mevzu devlet hududunun dışına taşınca,

  Dünyâ hukukunu temsil eden uluslararası teşkilât borusunu ötdürür.

 17 Ekim’i “Dünyâ Astsubaylar Günü” olarak tescil etdirmek için de

  Birleşmiş Milletler’in gapısını çalmak gerek!

 

  MeselâAsubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  19 Kasım, “Dünyâ Tuvalet Günü”dür.

  Birleşmiş Milletler Teşkilâtı

  Aşağıda gördüğünüz A/RES/67/291 Sayılı şu karârı almış.

  Ve bu Genel Kurul Karârı ile 2013 senesinde

  19 Kasım’ı “Dünyâ Tuvalet Günü” ilân etmiş. 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  * 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    17 Ekim’i “Dünyâ Astsubaylar Günü” olarak tescil etdirmek konusunda;

  5 seneden beri TEMAD Genel Başkanlığı makâmında oturan

  Hamza DÜRGEN kılını kıpırdatmış mı?

  Hayır!..

 

  4 seneden beri Millî Savunma Bakanlığı makâmında oturan

  Hulusi AKAR  kılını kıpırdatmış mı?

  Hayır!..

 

  Meslekdaşım emekli astsubay Yüksel BİNİCİ,

  TEMAD Genel Başkanı emekli astsubay Hamza DÜRGEN,

  TESUD Genel Başkanı emekli subay Erdoğan KARAKUŞ,

  DAMYO Komutanı Dz. Albay Cenk TOPUZ,

  Millî Savunma Bakanı emekli subay Hulusi AKAR

  Bu şahısların hepsi

  Göreve başlamadan evvel asker andı içmiş muvazzaf-emekli subay ya da astsubay.

  211 Sayılı TSK İçhizmet Kânununa istinâden içdikleri asker andında şöyle dediler;

 

  “Her zaman ve her yerde kânunlara itaat edeceğime namusum üzerine andiçerim"

 

  Fakat

  Yukarıda isimlerini gördüğünüz münkir zevât;

  211 Sayılı TSK İçhizmet Kânununu ve nâmusları üzerine içdiği asker andını inkâr etmişler

  Ve dahi

  Abdal Neşet’in türküsünde çığırdığı gibi

  Hak aramışlar, hayâl ile düş ile…

 

  *  * 

 

Aksi isbatlanmayan iddia, hakikâtin yerini alır!..

 

Meslekdaşımız emekli astsubay Yüksel BİNİCİ'nin 2012 senesinde uydurduğu

Astsubay Günü” iddiası, hakikâtin yerini almasın diye;

Biz de bugün emekliassubaylar.org’da evvel Allah, yalanın belini kırdık

Ve dahi

Hakikât ışığında boğduğumuz “Astsubay Günü” iddiasını târih çöplüğüne atdık.

 

  *  * Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK


  İşde, belgesini yukarıda gördünüz!

  Dünyâ Tuvalet Günü bile var.

 Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Fakat

  Türkiye’de Astsubaylar Günü yok!

  Dünyâda ise Dünyâ Astsubaylar Günü yok!

 

  Meslekdaşımız Yüksel BİNİCİ’nin tezgâhladığı “Dünyâ Astsubaylar Günü hakkında kânun yok!..

  Hukuken mevcut olmayan korsan “Dünya Astsubaylar Günü”nü kutlamak da ne oluyor?..

  Aklınızdan zorunuz mu var?

  Yoksa!..

 

Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

   

 

  Şükrü IRBIK

  (E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız   

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık Brövesi 

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _9 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK
Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

  Eski Tüfek Şükrü IRBIK’dan

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR’a Mektup-1

 

  

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

  Antalya Bilim Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı

  Uluslararası İlişkiler Profesörü

  Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

18 Ağustos 2022

  Konu: Astsubay Sorununun İhmâl Edilen Boyutu İsimli Makâleniz Hakkında.

  İlgi: (a) (https://www.indyturk.com/node/458671/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/astsubay-sorununun-ihmal-edilen-boyutu) isimli bağlantıda yayınladığınız 12 Ocak 2022 Çarşamba gün ve 5:32 saatli “Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu” isimli makâleniz.

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

  Independent Türkçe için yazdığınız ve 12 Ocak 2022 Çarşamba günü İlgi bağlantıda yayımladığınız “Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu” isimli makâlenizi emekliassubaylar.org isimli siteden okudum.

Şükrü IRBIK'dan Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR'a Mektup-1

 

  Emekli bir subay olarak; mezkur makâlenizde “köklü bir sorun” dediğiniz Türk Ordusundaki “astsubay” sınıfı hakkında böyle bir makâle yayımladığınızdan ötürü size teşekkür ederim. Handiyse ömrünüzün tamamını hasretdiğiniz subaylık mesleğinizi icrâ eder iken ciddî ve sizi hayretlere düşüren olay ve durumlar yaşamış olmalısınız ki; Ordumuz astsubay sınıfının durumunu bu makâlenizde “köklü bir sorun” olarak nitelemişsiniz.

  Kıymetli Mesut Hocam,

  Emekli bir astsubay olarak ben Şükrü IRBIK da; mensubu olduğum astsubay sınıfının târihini emekli olduğum 2011 senesinde buyana nâcizâne tetkik etmeye çalışıyorum. Bu konuda yazdığım makâlelerimi de emekliassubaylar.org isimli sitemizdeki Eski Tüfek isimli köşemde yayımlıyorum.

  Bu mânâda; sizin mezkûr makâlenizi okumak emekli bir astsubay olarak beni hem mesrur etdi hem de tabii olarak cevaplanması gereken bir takım suâlleri zihnimde tebellür etdirdi. Bu suâllerin cevâbını sizden öğrenmek hiç şüphe yok ki, “astsubay meselesinin” anlaşılmasına; devletimiz, ordumuz ve astsubay sınıfının yaşadığı sıkıntılara bir an evvel çözüm bulunmasına çok yardımcı olacak.

  Bu cümleden olmak üzere; söze konu makâleniz hakkında 19 madde başlığı altında hazırladığım ve aşağıdaki sayfada size tevcih etdiğim 32 adet suâlimi cevaplamanızı ricâ ederim hocam.

Saygılarımla

                                                                                                                     Şükrü IRBIK

  

(https://www.indyturk.com/node/458671/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/astsubay-sorununun-ihmal-edilen-boyutu

Eski Tüfek Şükrü IRBIK'dan Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR'a Mektup-1

Astsubay Sorununun İhmal Edilen Boyutu İsimli Makâleniz Hakkında Suâllerim;

  1. Mezkûr makâlenizin birinci satırında; astsubay meselesinin 1912 yılına kadar uzandığını ifâde etmisşiniz.

  Suâl-1; Astsubay meselesi’nin 1912 yılına kadar uzandığına dâir verdiğiniz bu bilginin kaynağı nedir?

  2. Bilindiği üzere bugün “astsubay” olarak tesmiye etdiğimiz asker sınıfı; 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde teşkil edildi. Mersum Kânunun birinci maddesinde astsubay; “T.C. Ordusunun “eğitim, sevk ve idare ile diğer idari işlerde subaya yardımcı olan asker kişi” olarak târif, tefrik ve tavzif edildi. 5802 Sayılı mezbûr Kânunun birinci maddesinin işbu hükümü; 926 Sayılı Kânunda bugün de hâlen ve aynen cârîdir. Hukuk bunu emretmesine rağmen mezkûr makâlenizin beşinci satırında; astsubay sınıfının ordumuzun “teknik” hizmetlerini yerine getiren teknisyenleri olduğunu ifâde etmişsiniz.

  Suâl-2; Astsubay sınıfının ordumuzun “teknik” hizmetlerini yerine getiren teknisyenleri olduğuna dâir verdiğiniz bu bilginin kaynağı nedir?

  3. Bugün “astsubay” olarak tesmiye etdiğimiz asker sınıfı; 5802 Sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde teşkil edildi. Mersum Kânunun birinci maddesinde astsubay; “T.C. Ordusunun “ast komuta kademelerinde” görev yapan asker kişi” olarak târif, tefrik ve tavzif edildi. 5802 Sayılı mezbûr Kânunun birinci maddesinin işbu hükümü; 926 Sayılı Kânunda bugün de hâlen ve aynen cârîdir. Hukuk bunu emretmesine rağmen mezkûr makâlenizin altıncı satırında; astsubay sınıfının ordunun “en alt kademesinde” görev yapan asker sınıfı olduğunu ifâde etmişsiniz.

  Suâl-3; Ordumuzda kaç çeşit “kademe” vardır? Bu bilginin kaynağı nedir?

  Suâl-4; Astsubay sınıfının ordunun “en alt kademesinde” görev yapan asker sınıfı olduğuna dâir verdiğiniz bu bilginin kaynağı nedir?

  4. Sözüme konu makâlenizin;

                - Dokuzuncu satırında;

  “Muharebede ise askerlerin düşman ateşi altında paniğe kapılıp dağılmadan silahlarını kullanıp gereken manevraları yapabilmeleri için başlarında her daim onları yöneten ve denetim altında tutan küçük birlik komutanlarına ihtiyaç vardı” demişsiniz.

  Suâl-5; Bu cümlenizde bahsetdiğiniz ordu, hangi devletin ordusudur?

  Suâl-6; Bu ihtiyacın kaynakları ve belgeleri nelerdir?

        - Onuncu satırında;

  “Böylelikle hem askerlere ferdi ve birlik halinde talim yaptıracak hem de muharebede onları sevk ve idare edecek uzman rütbeli asker ihtiyacı modern “astsubay” sınıfının doğmasına neden oldu” demişsiniz.

  Suâl-7; Astsubay sınıfının doğmasına neden olan bu nedenlerin kaynak ve belgeleri nelerdir?

  5. Mezkûr makâlenizin onbirinci satırında şöyle demişsiniz;

  “Yani ülkemizdeki yaygın kanaatin aksine, astsubayların asıl işlevi talimcilik ve takım seviyesine kadar küçük birlik komutanlığıdır.”

  Suâl-8; Astsubay hakkında ülkemizdeki yaygın kanaat nedir? Bu kanaatın kaynağı nedir?

  6. Mekzûr makâlenizin onikinci satırında şöyle demişsiniz;

  “Levazım, maliye, personel ve diğer idari işler ise sivil müteahhitlerin sorumluluğundaydı. Bu önemli görevlerin sivil sözleşmeli (üstelik bazıları yabancı) personel tarafından ifa edilmesi savaş esnasında görevde devamlılık, sadakat, disiplin ve emniyet sorunları yarattığı için zamanla askerileştirildi. Bu yeni askeri teknisyen, operatör ve diğer teknik ve idari görevliler “astsubay” statüsü verilip “astsubay” sınıfına dahil edildiler.

  Suâl-9; “Bu yeni askeri teknisyen, operatör ve diğer teknik ve idari görevliler “astsubay” statüsü” verilip “astsubay” sınıfına dahil edildiler” bilgisinin kaynağı nedir?

  7. Mezkûr makâlenizin onüçüncü satırında şöyle demişsiniz;

  “Zaten astsubaylığın doğuşuna neden olan sıkı ve daimi talim klasik Osmanlı askeri sisteminde bir türlü yer bulamadı”

  Suâl-10; “Astsubaylığın doğuşuna neden olan sıkı ve daimi talimin klasik Osmanlı askeri sisteminde bir türlü yer bulamamasının” sebedi nedir? Bu bilginin kaynağı nedir?

  8. Mezkûr makâlenizin onüçüncü satırında şöyle demişsiniz;

  “Teskere bırakan usta erler önce "gedikli" adı altında “astsubay” görevlerini icra etmekteydi. Başarılı gedikliler ise subay nasbedilirdi”

  Suâl-11; “Teskere bırakan usta erlerin önce "gedikli" adı altında “astsubay” görevlerini icra ettiği” târih nedir?

  Suâl-12; “Teskere bırakan usta erlerin önce "gedikli" adı altında “astsubay” görevlerini icra ettiğine” dair bu bilginin kaynağı/kânunu nedir?

  9. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Usta-kalfa-çırak tarzı geleneksel görev başı eğitimle yetiştirilen gedikliler eğitmenlik, küçük birlik komutanlığı ve nişancı/operatör görevlerini yapıyor gözükseler de çoğunluğu okuma-yazma ve aritmetik bilmediğinden “astsubaylık” görevlerini layıkıyla yapamamaktaydılar.”

  Suâl-13;Gedikli" sınıfının “astsubay” sınıfı olduğuna dair bu bilginin kaynağı/kânunu nedir?

  10. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Gediklilerin yapamadığı “talimcilik” ve “küçük birlik komutanlığı” görevlerini mektepli subaylar üstlenmek durumunda kaldı. Yanaşık düzen dahil bütün eğitimi subay üstlenince gedikliler daha çok idari ve lojistik görevlerde istihdam edilmeye başlandı.”

  Suâl-14; Bu bilginin kaynağı nedir?

  “Böylelikle etkisi günümüzde de devam eden “tehlikeli bir gelenek” başladı: Eğitimin tamamen küçük rütbeli subayların (teğmen-üsteğmen) görev ve sorumluluğu olarak görülmesi.”

  Suâl-15; Bu bilginin kaynağı nedir?

  Suâl-16; Efrâdın ta’lîmi hakkında ATATÜRK’ün Veli Çavuş’a atfen irâd buyurduğu nasihatini okudunuz mu?

  11. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “31 Mart Vakası ve diğer isyanların faturasının alaylı subay ve çavuşlara (gedikli) çıkarılması sonucunda geleneksel kıta kaynaklı subay ve astsubay yetiştirme sistemi tamamen kaldırıldı.”

  “Yerine aynı yıl ordu merkezlerinde "Gedikli Küçük Zabit Mektepleri" açıldı. Böylelikle ilk defa astsubay unvanına karşılık yeni bir tabir "küçük zabit" kullanılmaya başlandı ve Avrupa tarzı astsubay sisteminin kurulabilmesi için somut adım atıldı.

  Suâl-17; 31 Mart Vak’asının vuku bulduğu 1909 senesinde Ordu merkezlerinde "Gedikli Küçük Zabit Mektepleri" açılması için meriyyete konulan kânunu siz okudunuz mu? Sizde var ise şâyet bir sûretini bana gönderir misiniz?

  Suâl-18; Avrupa’nın hangi devletlerinde “astsubay” sistemi mevcutdur? Bu bilginin kaynağı nedir?

  12. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Mektepli gedikliler deneyimi hiç de planlandığı gibi gerçekleşmedi. Ancak hem sayıları azdı hem de birliklerde büyük zorluklarla karşı karşıya kalmışlardı. Subaylar onları eski alaylı gediklilerden farklı görmedi. Askerler ise onları ne amirleri gördü ne de kendilerinden saydı.”

  Suâl-19; Bu bilginin kaynağı nedir?

  13. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “1947'de Amerikan askeri yardım misyonu Türkiye'de göreve başladığında TSK'nın en büyük sorunlarından birininastsubaylar” olduğunu tespit etti.”

  Suâl-20; Amerikalıların tesbit etdiğini bildirdiğiniz bu “astsubaylar sorunu” nedir?

  Suâl-21; Bu bilginin kaynağı nedir?

  Suâl-22; Amerikan ordusunda “astsubay” asker sınıfı mevcut mudur?

  Suâl-23; Bu bilginin kaynağı nedir?

  14. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Genelkurmay ve eski nesil subayların itirazlarına rağmen Amerikan yardım heyeti “astsubay” okullarına el atıp yeni silah, araç ve teçhizatı kullanacak, bakım ve onarımı yapacak tarzda dönüşüm gerçekleştirdiler ve yeni okullar açtılar.”

  Suâl-24; Bu bilginin kaynağı nedir?

  15. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “1949'da “gedikliler” memur statüsüne geçirildi ve maaşları arttırıldı. 1951'de “gedikli” tabiri yerine Amerikan Deniz Kuvvetleri'nde kullanılan "petty officer" teriminden Türkçe bir karşılık icat edilip "astsubay" tabiri kabul edildi. Yeni astsubay rütbeleri ise Amerikan Hava Kuvvetleri'nden alındı.

  Suâl-25; Bu cümlenizdeki bilglerin kaynakları nelerdir?

  Suâl-26; Türk Kara Kuvvetleri “astsubay” sınıfı için hangi ingilizce kelime icat edildi? Bu bilginin kaynağı nedir?

  16. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “İlginç bir şekilde astsubaylar taleplerini duyurmaya çalışırken devletten ziyade kendi komutanlarını ve subayların tamamını muhatap almalarıdır. Talepler istenilen derecede karşılanılmayınca astsubaylar arasında subay düşmanlığı doğdu.

  Suâl-27; Bu cümlenizdeki bilglerin kaynakları/belgeleri nelerdir?

  17. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Profesyonel ordu aslında eski sorunları düzeltmek için büyük bir fırsattı. Yapılması gereken örnek alınan Amerikan ordusundaki gibi “profesyonel askerlik” ile “astsubaylığı” birleştirmek ve “tek bir statü” yaratmaktı.”

  Suâl-28; “Amerikan ordusunda “profesyonel askerlik” ile “astsubaylığı” birleştirdiğini beyân etdiğiniz bu cümlenizdeki “tek bir statü” nedir?

  Suâl-29; Amerikan ordusundaki bu “tek bir statü”nün kaynağı/belgesi/kânunu nedir?

  18. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

       “Şu an silahlı kuvvetlerde dört ayrı çavuş bulunmaktadır:

  • Kıta çavuşu,
  • Uzman çavuş,
  • Yedek astsubay çavuş ve
  • Astsubay çavuş.”

  Suâl-30; Amerikan ordusunda kaç çeşit “çavuş” bulunmaktadır?

  Suâl-31; Amerikan ordusunda bulunan “çavuş/çavuşlar” hangi asker sınıflarına dahildir?

  19. Mezkûr makâlenizde şöyle demişsiniz;

  “Eğer gerçekten modern bir silahlı kuvvetlere sahip olmak istiyorsak kangren haline dönüşmüş “astsubay sorunu konusunda somut adımlar atılmalıdır.”

  Suâl-32; Türk Ordusunda kangren haline dönüşmüş “astsubay sorunu” konusunda atılması gerekdiğini ifâde etdiğiniz bu cümlenizdeki “somut adımlar” nelerdir, açıklar mısınız?18.08.2022.

  Saygılarımla

Şükrü IRBIK  

  Eski Tüfek’in Açıklaması;

 

  Sayın Prof.Dr. Mesut UYAR,

  Okumuş, târih profesörü olmuşsunuz. Hayırlı, kademli olsun.

  Emekli bir harbiyeli subay olarak astsubay sınıfı hakkında makâle yazmışsınız, tebrik ederim…

  Astsubay sınıfı hakkında sorduğum yukarıda gördüğünüz şu suâllerimi,

  Biliminizin sadakası olarak cevaplar mısınız, Mesut Hocam?

  Bu suâllerime göndereceğiniz cevaplarınızı da

  İşde, burada yayımlayacağım.

  Saygılarımla. 

  Şükrü IRBIK

  (E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

 

  BAŞLARKEN:   emekliassubaylar.org sitesi; sansürlü-kontrollü-ürkek TEMAD sitesi dışında assubayların özgür sesi olma hedefiyle kurulmuş “İLK” assubay sitesi olma özelliğini taşımaktadır.

Günümüzde artık medya çok çeşitlenmiştir, bu tür sitelerin modasının geçdiği düşünülebilir.

Ancak; bu site kurulduğu günden bu yana assubayların son 15 yılının HȂFIZASI olma özelliğini taşımaktadır. İnanıyoruz ki, bu sitenin arşivi, kurumsal kimliği olan TEMAD’dan daha zengin. 

Yine umuyor ve diliyoruz ki, bu site genç kuşaklara aktarılır ve ARŞİVİ hep canlı kalır.

Bu site gibi kendi dalında bir İLK ve TEK olma özelliği taşıyan değerli meslektaşımız Eski Tüfek, emekli Sâhil Güvenlik Assubay Şükrü IRBIK ile ilgili olarak;

  • Târihe not düşmek amacıyla

  Ve

  • Bu değerli meslektaşımızı sizlerle yakından tanıtmak-tanıştırmak üzere hazırladığımız RÖPORTAJ’ı takdirlerinize sunuyoruz. 

  RÖPORTAJ:   EMEKLİ ASSUBAYLAR.ORG adına Hüseyin SAVCI.

Çok iyi tanıdığımız emekli Sâhil Güvenlik Assubay Şükrü IRBIK’ın (Eski Tüfek) muhteşem kaleminden Silâhlı Kuvvetlerde geçen 33 yılın bir solukta okunacak hikâyesi.

  EA.ORG:    Eğer sizin için de bir sakıncası yok ise şâyet; size Eski Tüfek demek istiyorum röportaj boyunca. Eski Tüfek olarak daha çok tanındığınızı düşünüyorum. Bize öncelikle Eski Tüfek’in assubaylık öncesini anlatır mısınız? Nerede doğmuştur, ailesi, okul hayâtı?

  ESKİ TÜFEK:   Astsubay meselesine hem fikren hem de fiilen çok emeği geçmiş sizin gibi kıymetli bir meslek büyüğümüzün bize Eski Tüfek mahlasını lâyık görmesi, ben Şükrü IRBIK için şerefdir.

Müsaadeniz olur ise, Eski Tüfek mahlasını seçmemizi bir iki kelime ile anlatayım… İlk makâlemizi 2012 senesinde emekliassubaylar.org sitesinin Konuk Yazar bölümünde yayınladım. Müteakip senelerde de “astsubay meselesi” hakkında peşpeşe makâleler yayınlamaya devâm etdim. Bir iki sene sonra site yöneticisi Sayın Ersen GÜRPINAR aradı beni. Site idâresi olarak bize bir sayfa açmaya karar verdiklerini bildirdi. Ve bu sayfada kullanmak üzere kendimiz için bir sayfa isimi seçmemizi ricâ etdi. Anlamına binâen ben de Eski Tüfek isimini seçdim. Ersen bey sitede aynı gün Eski Tüfek isimli yeni bir köşe açdı. Konuk Yazar bölümünde yayınlanan makâlelerimizi Eski Tüfek bölümüne taşıdı. Ve böylece 2014 senesinden beri Eski Tüfek isimi emekliassubaylar.org'da; makâlelerimiz için arşiv, bizim için de mahlas oldu.

Aksakallıların deyişi ile, Eski Tüfek’in hâl tercümesine gelince…topak ev b901e

Afyonkarahisar İli, Emirdağı İlçesindenim. Köse lakaplı Sâlih ile Şahinde Hanımdan olma, Emirdağı Yaylasında doğmayım. 1959 senesinde Emirdağı Yaylasında imişiz. Koç katımı vakdi, anam bana hâmile iken; sabahın seherinde Emirdağı Yaylasında davarımızı gütmeye götürmüş. Ve beni orada doğurmuş. Göbek bağımı anam, elindeki orak ile kesmiş. Anam sabah davar gütmeye gider iken ben, anamın karnında; akşam topak evimize döndüğünde ise kucağında imişim…

O senelerde kışları hava ılıman geçince davarımız yaylakdan kışlaka inmemiş. Rahmetli Süleyman dedem ve Emsâl ebem de 4 sene üst üsde yaylakda kalmışlar. Bu sebepden dolayı nüfusa 4 sene sonra kayıt etdirmiş dedem beni. Altı çocuklu ailenin tek erkek evlâdıyım. Ben doğmadan bir sene evvel rahmetli Şükrü amcam genç yaşında vefât etmiş. Süleyman dedem; ölen oğlunun adını, doğan torununa, bana vermiş.

Ortaokul birinci sınıfa kadar memleketim Emirdağı’ndaki Atatürk İlkokulu'nda ve Atatürk Lisesi’nde okudum. 1974 Barış Harekâtında Kıbrıs’ı biz kurtardık mı, bilmiyorum! Lâkin, Kıbrıs Harekâtı tarım ve hayvancılık ile iştigâl eden dedemi ve babamı iflâs etdirdi. Mazot bir günde 3 liradan 9 liraya fırladı. Coni ambargosu yüzünden traktörümüze mazot alamadık. 1974 senesindeki akaryakıt kıtlığından dolayı ekinimiz o sene tarlada kaldı. Ve biz iflâs etdik! Bu iflâsdan dolayı sülâlemizin yarısı Avrupa’ya gitmeye mecbur kaldı. Rahmetli babamın nasibine de; Ziyâ Osman SABA’nın “her taşını öpüp başına koymak istediği şehire” işçi olarak gitmek düşdü. 1976 senesi güzünde taşı toprağı altın dedikleri İstanbul’a biz, bir somun ekmek bulmaya geldik! Ortaokulu İstanbul’un Avrupa yakasında tamamladım. 1978 senesinde; İstanbul’daki Deniz Astsubay Hazırlama Okulu’nun sınavlarını kazandım ve kayıt yapdırdım. 12 Eylül subay darbesini bu okulumda yaşadım. 1981 senesinde bu okulumdan mezun oldum. 1981-1982 seneleri arasında Yalova’daki Deniz Güverte Astsubay Sınıf Okulunda eğitimimi tamamladım. 1982 senesi Ağustos ayında ise Deniz Telsiz Astsubay Çavuş rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığında muvazzaf astsubay olarak görevime başladım.

1986 senesinde girdiğim YÖK sınavında Ankara Üniversitesi DTCF Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümünü kazandım.

1987 ÖSS sonuç belgesi 54823

Kendi hesâbına üniversiteye devâm etmek isdeyen subaylar için kuvvet komutanlıklarının her türlü imkânı verdiklerini biliyor ve görüyor idim!.. Aynı imkânı astsubay ben Şükrü IRBIK’a da vermeliler diye düşündüm. Bu düşünceden hareket ile; astsubay olarak göreve devâm eder iken aynı zamânda üniversitede okumak için dilekce verdim. Fakat “usûlsüz” olduğu gerekcesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bu dilekceme cevâp bile vermedi.

Birinci dereceye yükselmek için astsubay meslekdaşlarımın içine düşdüğü acınası durumu görünce; âmirin keyfine teslim olmamak için ben de 2000 senesinde AÖF Halkla İlişkiler bölümünden ön lisans derecesi aldım.

  EA.ORG.:   Neden assubay ve neden Denizci? Bilinçli bir seçim mi? Tesâdüf mü? Ekonomik şartların dayatması mı?

  ESKİ TÜFEK:   Bilinçli bir seçim değil! Tam da sizin ifâde etdiğiniz üzere, tesâdüf... Deniz astsubay sınıfının mensubu olmamda benim için kaderin adı; bir vasiyet ve üç tesâdüf oldu…

Vasiyet şudur; Babamın anası rahmetli Emsâl Ebem, Emirdağı Yaylasında doğduğum gün beni kucağına almış ve babama şöyle vasiyet etmiş; “Bu gara oğlan esger olacak, inşallah!” İşde, Emsâl Ebemin bu vasiyetinden dolayı; ailem beni, doğduğum gün askeriye ile beşik kertmesi yapmış desem, yeridir.

Tesâdüfler silsilesi de şunlar; İstanbul’un Avrupa yakasındaki Avcılar İlçesinde, ortaokul son sınıfdayım. Sene, 1978...

1978 Ortaokul resimi cb3d9

Doğum yaşım 19...

Fakat yetersiz beslendiğim için gerçek yaşımı gösdermiyorum. Erdinç isimli bir sınıf arkadaşım var. Beni bağışlasın, Soyadını hatırlayamadım!.. Kendisi, okulun ilan tahtasında bir ilan görmüş. Erdinç bir gün; Ben, deniz astsubayı olacağım. “Bak, bende iki tâne form var. Al, Şükrü, birisini de sen doldur” dedi bana. Her ne kadar rahmetli Emsâl ebemin vasiyeti hep kulağımda olsa da ne yalan söyleyeyim, o güne kadar benim aklımda asker olmak fikri yok idi. Üsdelik o güne kadar “Astsubaylık“ nedir, bilmiyorum. “Deniz Astsubaylığı“ hakkında tek kelime duymamışım!.. Erdinç çok iyi bir arkadaş olduğu için kıramadım kendisini. Müracaat formunu birlikde doldurduk. İstanbul’a geleli iki sene olmuş. Fakat oturduğumuz Avrupa yakasından, Deniz Astsubay Hazırlama Okulunun olduğu Asya yakasına bir kez bile olsun geçmemişim. Avcılar İlçesi, Marmara Denizi kenarındadır. Denizi görmüşüm fakat vapura hiç binmemişim. Erdinç, ben biliyorum; gel beraber gidelim dedi. Evlerimiz de birbirine yakın idi. Bir hafta sonu Erdinç ile birlikde Deniz Astsubay Hazırlama Okuluna gitmek için evden yola çıkdık. Eminönü'den Üsküdar'a gitmek için o gün, hayatımda ilk defâ olmak üzere vapura bindim. Beylerbeyi’ne gidip Deniz Astsubay Hazırlama Okuluna vardık ve müracaat formlarımızı ikimiz de teslim etdik. Erdinç’e hiçbir haber gelmedi. Fakat beni imtihâna çağırdılar. İmtihân günü Beylerbeyi’ndeki okula gitmek için sabah erkenden evden yola çıkdım. Cebimde, babamın verdiği 50 lira harçlık var. Bir haftalık harçlık demek 50 lira... Bu kez, yanımda Erdinç arkadaşım yok, tek başımayım. O vakitler Avrupa yakasındaki Avcılar İlçesinden Asya yakasında imtihâna gireceğim Beylerbeyi’ne gitmek nerede ise bir günlük yol. Erdinç arkadaşımın bana öğretdiği gibi; Avcılar’dan otobüs ile yola çıkıp Topkapı’ya varacağım. Sur içinden Karaköy’e giden taksi-dolmuşa binip Eminönü’de ineceğim. Eminönü iskelesinden Üsküdar vapuruna bineceğim. Üsküdar’dan da otobüs ile Beylerbeyi’ndeki Deniz Astsubay Hazırlama Okuluna varacağım…

Deniz Astsubayı olmama sebep olan tesâdüfler silsilesi işde, tam da burada devreye girdi. İmtihân günü Avcılar İlçesinde kirada oturduğumuz evimizden erkenden çıkdım ve otobüse binip Topkapı’ya vardım. Sur içindeki taksi-dolmuş durağına gitdim. Nasıl oldu, niye yapdım, bilmiyorum! Karaköy taksi-dolmuşu yerine yanlışlık ile Kadıköy taksi-dolmuşuna binmişim! Yanlış taksi-dolmuşa bindiğimi, şoför parayı isdediğinde anladım. Cebimdeki paranın neredeyse yarısını ücret olarak verdiğim anda taksi-dolmuş; Avrupa-Asya istikâmetinde Boğaz köprüsünün ortalarına çokdan varmış idi. İsdesem bile benim için geriye dönüş yok idi artık! O anda şoför bana, nereye gitmek isdediğimi sordu. Ben de Karaköy’e gidip Üsküdar vapuruna bineceğim, amca dedim. Şöför bana; oğlum, bu taksi-dolmuş Kadıköy’e gidiyor, sen, yanlış taksi-dolmuşa binmişsin dedi. Şoförün söylediğini duyunca utancımdan yüzümün bir anda kıpkırmızı olduğunu hissetdim. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki... Taksi-dolmuşda oturduğum koltuğun yanında bir kız, bir de erkek var idi. Ne yapacağımı düşünür iken; şoför ile aramızdaki konuşmayı dinleyen benim yaşımdaki beyaz benizli  o erkek, bana nereye gidiyorsun dedi. Ben de imtihâna girmek için Deniz Astsubay Hazırlama Okuluna gidiyorum dedim. Bu erkek; biz de oraya gidiyoruz, ben de imtihâna gireceğim. İsdersen berâber gidelim dedi. Başka seçeneğim olmadığından dolayı bu hasbi teklifi sükût ile umarsız ikrâr etdim… Boğaz köprüsünün Asya yakasında taksi-dolmuşdan insem bile imtihâna gireceğim okulu benim bulmamın imkânı yok. Bu kız, yanındaki oğlanın ablası imiş. Boğaz köprüsünün Asya ayaklarına varıp da gişeden geçdikden az sonra üçümüz de taksi-dolmuşdan indik. Hep aşağı doğru koşarak, hiç bilmediğim yerlerden hızlıca geçip gitdik! İmtihânın başlamasına beş dakika kala okula vardık. Fakat vakdi geldiği hâlde imtihân başlamadı. Meğerse o gün İstanbul Boğazına şiddetli bir sis inmiş! Tıpkı benim, Emirdağı Yaylasında davarı kaybetdiğim kadar koyu bir sis... Kesif sis dolayısı ile Şehir Hatları İşletmesi, vapur seferlerini iptâl etmiş. Durumu öğrenen okul idâresi, vapurlar belki gelir diyerek imtihânı biraz tehir etmişler. İmtihândan çıkınca duyduk ki meğerse vapurlar hâlâ sefer yapamamış. Yaklaşık bir saat sonra imtihân başladı. Ve imtihâna girdim. Ben soruları cevaplamaya çalışır iken görevli subayın, sınıfdaki 3 kişinin yanına gidip cevapları fısıldadığını gördüm. Şöyle bir bakdım, etrafıma. Sınıfdaki adaylardan hiç tepki yok! Bu haksızlığı görünce benim tepemin tası atdı! Soru çözmeyi bırakdım. Ayağa kalkdım ve rütbesini dahi bilmediğim o kişiye hiddet ile şöyle dedim; Siz o arkadaşlara kopye veremezsiniz! O subay hışımla yanıma geldi ve şöyle dedi bana; Sus bakayım terbiyesiz! Yoksa atarım seni dışarı! O anda hissetdiğim çaresizliği ölsem de unutamam. Bir yumruk ile o subayı yere sermeyi çok isdedim. Fakat yapamadım! Oturdum yerime mecburen ve imtihâna devam etdim. Okula başladıkdan sonra o subayın rütbesinin asteğmen olduğunu öğrendim. Gözlemci subayın kopye verdiği üç arkadaşım da imtihânı kazanmışlar ve okula kayıt yapdırmışlar. Kendilerini incitmemek için isimlerini vermiyorum. Dersler başlayınca tanışdım, üçü de hârika insanlar idi. İmtihânda kopye çekdiklerini kendilerine söylemedim tabii. Çünkü bana göre kopye işinde suçlu olanlar bu talebeler değil fakat kopye veren o gözlemci subaydır. Bu arkadaşlarımdan birisi, 1999 depreminde Gölcük’deki evinde vefât etdi. Diğer ikisi de firâr ederek astsubaylık mesleğini ilk bir iki sene içinde bırakdılar ve Ordudan ayrıldılar.

İşde, o gün ben Şükrü IRBIK;

  • Topkapı sur içinde yanlışlık ile o Kadıköy taksi-dolmuşa binmese idim şâyet,
  • Yanlışlık ile bindiğim o Kadıköy taksi-dolmuşda, okula gidiş yolunu bilen o kız ve yanındaki erkek kardeşine rast gelmese idim şâyet; o gün Eminönü’den vapur ile Üsküdar’a geçemedikleri için imtihâna giremeyenlerin arasında ben de olacak idim!
  • İmtihân esnâsında kopye vermesine itiraz etdiğim için torpil yapan görevli asteğmen de o gün beni sınıfdan atsa idi şâyet,

Sizler, bugün bu satırları okuyamayacak idiniz…

Deniz Astsubay Hazırlama Okuluna giden yolu kader, ayaklarımın altına işde böyle tesâdüfler silsilesi ile serdi. Kayıt yapdırıp da okula başladıkdan sonra imtihân günü bana yol gösderen o arkadaşı, okulumuzda gördüm. O da imtihânı kazanmış ve okula kayıt yapdırmış. Kendisi ile tanışdım. Adını sordum, Turgut İRTEM dedi. Deniz Güverte Astsubay Sınıf Okulunda ikimiz de telsiz branşına seçildik.

Bu mülakâtın suâllerini cevaplar iken şafak vakdi fark etdim!

Benim için ne hoş bir tesadüfdür ki;

1978 senesinde imtihân vesilesi ile okulun ilk günü tanışdığım Turgut İRTEM ile

1981 senesi mezuniyet tören taburunda okulun son günü yanyana durmuşuz!..

1981 DASTOK Mezuniyet töreni 9d7cd

Bu vesile ile kıymetli Turgut İRTEM arkadaşıma ve ablasına buradan sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.

Bir vasiyet ve aynı gün peşimi bırakmayan üç tesâdüfün beni götürdüğü kader yolunun sonunda, meğerse Deniz Astsubayı olmak var imiş…

  EA.ORG:   Ve askerî okul hayatı başlıyor.

  ESKİ TÜFEK:   Eylül 1978... Sakıp SABANCI’nın İstanbul İli, Avcılar İlçesinde inşâ etdirdiği 50.Yıl İNSA Lisesi orta bölümünden mezun oldum. Deniz Astsubay Hazırlama Okulu giriş imtihânını kazandım. Yazılı, sözlü, fizikî bütün imtihânların tamamında Allah, yürü ya kulum! dedi bize… Kasımpaşa Deniz Hastanesinde tepeden tırnağa; gözümüze, dişimize, başımıza her şeyimize bakdılar. Bevliye bölümündeki doktor, 10 adayın hepsini birden içeri aldı. Bu 10 adaydan birisi de benim. İndirin donları dedi. İndirdik! Ön takımları eli ile teker teker evire çevire muayene etdi. Sonra da bize; doksan derece öne eğilin diye bağırdı. Eğildik! Arka tarafımıza geçen doktor, parmağını makatlarımızın içine sokarak hepimizi muayene etdi.

Sağlık muayenesini de tamamladıkdan sonra, 1978 senesi Eylül ayında; Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okulu birinci sınıf, C şubesinde 957 numara ile talebe olduk...

 Aşağıdaki resimde 1980 senesi, II-C sınıfının talebelerini görüyorsunuz.

1979 DASTOK II C 2fea0

İlk alafranga tuvaleti, ilk koğuşu, okulumda gördüm; hayâtımda ilk defâ üç öğün ve dört çeşit yemeği okulumda yedim.

Eski Tüfek Şükrü IRBIKDenizci olduğum hâlde, 1978 senesi güzünde okula kayıt yapdırdığımda yüzmeyi bilmiyor idim...

İntibâk eğitimi devâm eder iken yüzmeyi; İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında yer alan okulumuzun Boğaz'a bitişik olan ve sol tarafda resimini gördüğünüz şu havuzunda öğrendim.

Okulumuzun filikasının bağlandığı rıhtım olarak da kullandığımız havuzun önündeki üç katlı binâ Komutanlık binâsıdır.

Boğaz Köprüsü’nün sol tarafında gördüğünüz binalar ise Beylerbeyi Sarayı’dır.

Komutanlık binâsının hemen arkasında; okul bahçesini çevreleyen U şeklinde dörder katlı üç binâ var idi. Aşağıdaki Boğaz Köprüsü resimine bakdığınızda; sağ tarafdaki binâ dershânelerimiz, orta ve sol tarafdakiler ise yatakhâneler ve yemekhânenin yer aldığı binâlardır.

1981 senesi mezunu olan bizim sınıf üç sene boyunca bu binanın; sol tarafında yer alan yemekhâne ve orta tarafında yer alan kazan dairesinin üstüne denk gelen birinci katındaki yatakhânede 220 talebe bir arada yatdık.

Koğuş düzeninde ve yekpâre L şeklinde inşâ edilen yatakhânemizde ikişer katlı ranzalarda uyuduk... Benim ranzam, binanın sol kanadında idi. Üç sene boyunca üst ranzada yatdım. Alt ranza ise kafasının ardının sivri şeklinden dolayı “yumurta” lakabını takdığımız 956 numaralı sınıf arkadaşım İstanbullu Şenol TOY’a ait idi.

İki katlı ranzayı hayâtımda ilk defâ okulumda görmüş ve şaşırmış idim.

Çünkü o güne kadar hep anamın yapdığı yer yatağında yatmış idim.

Fakat okuldan mezun olup da ilk görevime başladığım TCG Kılıçalipaşa isimli, muhrip sınıfı Amerikan harb gemisinin yatakhânesindeki ranzaların üç katlı olduğunu görünce daha da çok şaşırmış idim.

8 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKGörev yapdığım 1982-1986 seneleri arasında TCG Kılıçalipaşa gemisinde çekilmiş bir tek resimimim bile yok. Nerede çalışdım, nerede yemek yedim, nerede yatdım; banyo-tuvalet neye benziyor idi, benden başka kimse bilmedi.

Çünkü 1980 senesi 12 Eylül darbesini yapan subayların saltanatı en koyu ve şedit şekli ile hâlâ ordunun üzerinde idi. Böyle bir resim çekdirmeye kimse cesâret edemez idi. En ufak bir disiplinsizlik durumunda dahi astsubaylar kendilerini olağanüsdü yetkili Askerî Mahkemede, hâkimin huzurunda buluyor idi…

İnternetde arar iken yeni buldum. TCG Kılıçalipaşa gemisinde görev yapan erlerimizin açdığı fesbuk sayfasında bir resim var. Bu resimdeki er yatakhânesini hemen tanıdım. Gece 04-08 saatleri arasında güverte nöbetci astsubayı olduğumuzda, sabah saat 6’da bu askerleri biz astsubaylar uyandırır idik.

TCG Kılıçalipaşa muhribinin kıç güvertesindeki 5/38’lik çift namlulu top taretinin altındaki 01 güvertede yer alan er yatakhânesinde çekilmiş bu resimde üç katlı ranzalar var. Er yatakhânesinden hiçbir farkı olmayan, sâdece isimi “astsubay yatakhânesi“ olan yerde ben de bu üçlü ranzaların aynısında yatdım.

Benim yapamadığımı bu çocuklar yapmış! Aferim, sizlere denizciler…

 

Amerika’nın 1944 senesinde Japonya ile yapdığı Saipan adası deniz harbinde ölen deniz piyâde (Sergeant) Çavuş Robert H. McCard’ın adını verdiği bu gemiye, Türk Deniz Kuvvetleri ise târihimizdeki en büyük denizcilerimizden birisi olan ve Osmanlı Donanması’nda 16 sene Kapdân-ı Deryâlık (Deniz Kuvvetleri Komutanı) yapmış, bir zamânlar forsa olan İtalyan asıllı Kılıçalipaşa‘nın isimini verdi.

Amerikan Deniz Kuvvetleri bu gemiyi İkinci Dünyâ Harbinde kullanmak için 1946 senesinde hizmete aldı. 27 sene kullandıkdan sonra 1973 senesinde hurdaya ayırdığı bu gemiyi, Türk Deniz Kuvvetleri 1980 senesinde satın aldı ve 18 sene daha kullandı. 1998 senesinde hizmet dışına ayrılan D-349 borda numaralı ilk gemim TCG Kılıçalipaşa muhribi, 2000 senesinde Aliağa-İZMİR’de jilet yapıldı.

Aşağıdaki sayfada resimini gördüğünüz D-349 borda numaralı TCG Kılıçalipaşa isimli muhrip sınıfı bu gemimizde ben 4 sene görev yapdım.

Sınıf arkdaşlarımın görev yapdığı harp gemilerdeki ranzaların dört katlı olduğunu gördüğümde ise kendimi, târif edemediğim bir sebeple iyi hissetmiş idim.Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Yeri gelmiş iken; denizde görev icrâ eden harp gemilerimizdeki günlük mesai hakkında şunları söylemeliyim…

Gemi, denizde harekete başladığı andan itibaren gemideki denizciler iki kısıma bölünür. Birincisine sancak vardiya, ikincisine de iskele vardiya denir. Her iki vardiyadaki denizciler; 4 saat mesai, 4 saat istirahat olmak üzere, gece-gündüz hiç durmadan günlerce, aylarca çalışır. Bir başka ifâde ile her denizci 4’er saatden 3 kere olmak üzere günde toplam 12 saat mesai yapar. Diğer 12 saat ise istirahatdir.

Günlerce, aylarca devâm deniz görevlerinde; bitmek tükenmek bilmeyen yorucu vardiyaların sonunda harp gemilerimizde buna benzer ranzalarda ben Şükrü IRBIK tam 13 sene uyudum.

İşde,

Sınıf arkadaşım olan deniz astsubaylarından bâzılarının görev yapdığı harp gemilerindeki "astsubayyatakhânesinde gördüğüm dört katlı ranzalardan birisi…

Bu ranzaların hepsi geminin su seviyesinin altına (sintine) denk gelen;  havasız, ağır rutubet kokan ve penceresi (lumbuz) olmayan “ast” güvertelerine kurulur.

Üsdelik;

Astsubay yatakhânelerinin altında, üstünde, sağında ya da solunda kulakları sağır eden makinelerin gürültüleri, yüzlerce tonluk akaryakıt tankları, tonlarca patlayıcı ve mühimmat ambarları vardır

TCG Kılıçalipaşa muhribi, TCG Yıldırım ve TCG Oruçreis fırkateylerinde görev yapdığım 1982-1998 senelerinde;

NATO tatbikatlarında iken yurt dışındaki liman ziyâretleri esnâsında bir çok defâ gitdiğim Amerikan gemilerinde ben kendim gördüm! Amerikan muhriplerinin “crew‘s quarters“ (er yatakhânesi) isimini verdikleri bölümünde gördüğüm ve 40-50 askerin işde, böyle üst üsde yatdığı bu 4’lü ranzalara Amerikalı denizci erler "cuffin bunk" (tabut yatak)  diyorlar idi…

Amerika Deniz Kuvvetlerinin "erlerini" İkinci Dünyâ Harbi şartlarında yatırdığı bu 4'lü ranzalarda,

Türk Deniz Kuvvetleri, 35 sene sonra biz "astsubaylarıbarış şartlarında yatırdı… 

Deniz astsubaylarının harp gemilerinde yatdığı ranzalar hakkında bir hususa dikkatinizi çekmek isderim. Dört astsubayın üst üsde yatdığı bu ranzaların bir tabut bile sığmayacak kadar dar olduğunu zannederim siz de fark etmişsinizdir.

Beylerbeyi’ndeki Deniz Astsubay Hazırlama Okulu; aşağıdaki resimde gördüğünüz üzere Anadolu yakasına geçişde, Boğaz Köprüsünün sağ tarafında ve ayaklarının hemen dibinde yer alır. Bu sebepden dolayı civâr ahâlisinin, özellikle gençlerin, biz talebelere "köprüaltı çocukları" dediklerini hatırlarım…

1978 girişli bizim sınıfın yatakhânesinin; aşağıda gördüğünüz U şeklindeki okul binâmızın sol tarafında, zemin kattaki yemekhânenin üzerine denk gelen birinci katında olduğunu az evvel söylemiş idim. Binânın; dershânelerimizin yer aldığı sağ tarafındaki zemin katda birinci sınıfı, birinci katında ikinci sınıfı ve ikinci katında üçüncü sınıfı okudum. Her sınıfın iki penceresi var idi.

Yatakhânelerimizin; okul binâsının sol ve orta kısmını kaplamak üzere L şeklinde olduğunu yukarıda söylemiş idim. Her sınıfın yatakhânesinin, binânın sol ve orta kısımına denk gelen sol tarafındaki yarısı yatakhâne; orta tarafındaki sağ yarısı ise diğer maksatlar için ayrılmış idi. Binânın orta kısımının, ikinci katının sağ tarafına denk gelen yarım bölümünde; her iki talebeye verilen ve spor kıyafetlerimizi koyduğumuz sacdan mamûl boy dolaplarımız; son katında ise 1, 2 ve 3‘üncü sınıflar ile müşterek kullandığımız televizyon salonumuz var idi. Yasak olmasına rağmen yolunu bulan tiryâki arkadaşlarımız günün her vakdi sigara içer idi. Fakat, ilginçdir; akşam etüdünden sonra fırsat bulup da nöbetci subaydan izin aldığımızda televizyon seyreder iken canımız isdese, çay içecek imkânımız yok idi…

Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Okulumuzda hârika subay, astsubay ve sivil öğretmenlerimiz var idi. Hepsinden çok şeyler öğrendim. Hayatımda ilk tokadı, meslekdaşım olan Şimşir lakaplı bir astsubaydan, bu okulumda yedim. 1978 senesinde okul giriş imtihânına 40 binden fazla aday müracaat etdi. 220 kişi ile başladık, 1981 senesinde 208 kişi ile tamamladık.

Damyo özel sayı 1 a703e

Damyo özel sayı 2 9983d

Devre 25’incisi ve 7.21 ortalama ile 1981 güzünde Deniz Astsubay Hazırlama Okulumuzdan mezun olduk.

1981 DASTOK Başarı durum belgesi 2e853

1981 DASTOK Diploma ff60e

  Aynı sene, Yalova’daki Deniz Güverte Astsubay Sınıf Okulunda eğitime devâm etdik. Bir sene sâdece meslek eğitimi aldığımız bu okulumuzda, muhabere (telsiz) sınıfına seçildim.

Aşağıdaki resimde;

1982 senesi Mayıs ayında deniz intibâk eğitimine iştirâk etdiğimiz TCG Cezâyirli Gâzi Hasanpaşa gemisinin başüstünde telsiz sınıfı arkadaşlarım ile birlikdeyim.

1982 TCG CG Hasanpaşa 17bed

  Aşağıdaki sayfada;

  1981-1982 Deniz Astsubay Sınıf Okulu Telsiz Astsubay Adaylarının resimlerini görüyorsunuz.

  İlk sıra, soldan ikinci resim ise 957 numaralı ben Şükrü IRBIK'a ait.

1982 Deniz Telsiz Astsubay Çavuşlar e4ab1 

 

Bir senelik bir eğitim-öğretimden sonra 30 Ağustos 1982 târihinde,

Deniz Telsiz Astsubay Çavuş rütbesi ile Yalova’daki Deniz Güverte Astsubay Sınıf Okulundan mezun olduk.

1982 mezuniyet diploması 2 18370

Subaylarımız Harp Okulunda 4 sene okudu, subay oldu.

Ben Şükrü IRBIK da Astsubay Okullarında 4 sene okudum fakat astsubay oldum.

Dünyâda böyle bir devlet; böyle bir millet; böyle bir kânun; böyle bir Deniz Kuvvetleri; böyle bir astsubaylık mesleği yok!

  EA.ORG:   Askerî Okul Hayatınızda sizi en çok etkileyen, unutamadığınız acı-tatlı anılarınız vardır mutlaka.

  ESKİ TÜFEK:   Hayâtımda ilk tokadı, daha doğrusu tokatları, meslekdaşım olan Şimşir lakaplı bir astsubaydan yedim, demiş idim. Fabrika isimli bir dersimiz var. Bu dersin öğretmeni Kemâl ŞİMŞİR isimli astsubay. Bizden evvelki devreler, Soyadına izâfeten O'na şimşir lakabını takmışlar... Şimşir, bizlere soğuk-sıcak kaynak dersi veriyor. Birinci sınıfın ikinci dönemindeyiz; sene, 1979... Sınıfımızın pencerelerinden birisinde havalandırma vantilatörü var. Serde de delikanlılık... Teneffüsde, eğlence olsun diye bâzen bu vantilatörün pervânesine tebeşir fırlatıyoruz. Bir gün teneffüsdeyiz. Sınıfda tam 13 arkadaşım var. Benden önce birkaç arkadaşım o pervâneye tebeşir fırlatdı. En son olarak da ben tebeşir fırlatdım oraya ve yerime oturdum. Meğerse Şimşir lakaplı astsubayımız, zemin katın dış tarafında yürür iken bizim sınıfın penceresindeki vantilatör pervânesinden beyaz tozlar fışkırdığını görmüş! Bir dakika bile geçmeden hışım ile I-C sınıfının içine daldı. Av kokusu almış köpek gibi omuzlarından soluyor idi. Belli ki koşarak gelmiş. Sınıfların camlarındaki pervânelerden dışarı doğru beyaz toz çıkmasının sebebini, demek ki biliyor imiş... Biraz sonra bize yapacaklarını daha evvelden başka talebelere de yapdığı muhakkak idi. Pervâneye kim tebeşir fırlatdı dedi. Sınıfda çıt yok! O tebeşiri fırlatan çabuk çıksın ortaya! Yoksa hepinize sıra dayağı atacağım dedi. Sınıfda gene çıt yok!.. Boyu, bizden bile daha kısa olan Şimşir, hepimizi tesbih tâneleri gibi yazı tahtasının önüne dizdi. Benden önceki arkadaşlarımı tokatlar iken fark ettim... Bize tokat atmak için o küçücük, topaç gibi vücudu ile her seferinde bir bütün hâlinde ileriye doğru çevik hamleler yapar iken boyu, biz talebelerin boyuna yetişmediği için Şimşir; tıpkı sahnedeki baletin point hareketinde yapdığı gibi, ayak parmaklarının ucuna kadar iyice yükseliyor, sanki beygirin sağrısını tokatlıyormuş gibi, kösele pabuça benzeyen o nasırlı elleri ile tokatları, kendinden hiç de beklenmeyecek bir kıvraklık ile kırbaç gibi mütemâdiyen yüzlerimizde şakırdatıyor idi. Beni ve 13 arkadaşımı yorulasıya kadar sıra ile tokatladı. Sınıfdaki arkadaşlarım pervâneye tebeşir atan bizlerin isimini Şimşir’e gene de söylemedi… Kaç tokat yedim, ben sayamadım. Fakat Şimşir'den o gün yediğim tokatlar, sınıf arkadaşlığının ne olduğunu öğretdi bana...

Sene 1980. Engin KORKMAZ isimli sınıf arkadaşım var. Babası Gölcük’de Denizaltıcı astsubay. Fizik dersindeyiz. Öğretmenimiz, udî Binbaşı Mustafa KAZEZYILMAZ. Kapıyı birisi dışardan çaldı. Mustafa hoca kapıyı açdığında karşısında bir hanım gördük. Kısa bir konuşmadan sonra bu hanım sınıfa girdi. Ellerindeki çantalarda pastalar, börekler, çörekler ve çeşit çeşit gazozlar... Bu hanım, meğerse Engin’in anası imiş. O gün Engin’in doğum günü olduğu için taa Gölcük’den İstanbul’a gelmiş. Mustafa hocamız, ders anlatmayı durdurdu. Arkadaşlar, bu dersimizde Engin’in doğum gününü kutlayacağız dedi. Ve o gün fizik dersinde Engin arkadaşımın doğum gününü kutladık hep beraber. Hayatımda doğum günü pastasını ilk kez o gün, Engin’in doğum gününde, sınıfımızda yedim. Vefat eden Engin KORKMAZ arkadaşımı ve dünyânın en iyi hocası olan Deniz Öğretmen Binbaşı Mustafa KAZEZYILMAZ hocamı da bu vesile ile yâd ediyor ve hörmet ile ellerinden öpüyorum.

Okulumuzun son sınıfındayız. 1981 senesi başlarındayız. Sınıf âmirimiz olan Binbaşı Ertuğrul TOPCU bir gün bize şöyle dedi; "Not ortalaması yüksek olan arkadaşların bu sene üniversite imtihânına girmesine izin vereceğiz. Bu arkadaşlar için hafta sonu kurslar tertip edeceğiz.” Ertuğrul Binbaşının bu sözlerini duyunca Deniz Astsubay Hazırlama Okulundan mezun oldukdan sonra üniversitede okumak heyacanı ve umudu ile doluverdim… İngilizce dersini seviyordum ve not ortalamam da hep iyi idi. Bu sebepden dolayı üniversitede ingilizce okumaya karar vermiş idim. Bugün olduğu gibi, o senelerde de; Deniz Kuvvetlerinde müstahdem ingilizce öğretmeni subayların tamâmı fakülte mezunu sivil şahıslar idi. Deniz Astsubay Hazırlama Okulundan mezun oldukdan sonra ben de Deniz Kuvvetleri adına fakültede okuyup pekâlâ ingilizce öğretmeni subay olabilir ve Deniz Kuvvelerine hizmet edebilir idim. Fakat 12 Eylül’ün darbeci deniz subayları buna engel oldular…

Not ortalamam yeterli olduğu için hocalarımızın okulumuzda verdiği kurslara ben de iştirak etdim. Okulumuzun müsaadesi ile imtihâna girmek için müracaat etdim. İmtihân giriş belgem de elime geldi. 1981 Ocak ayından Haziran ayına kadar sıkı bir çalışmadan sonra kınından çıkmış keskin bir kılıç gibi bilenmiş olarak imtihâna girmeyi bekledik. Yaklaşık 20 kişi idik. İmtihânın yapılacağı haftanın Cuma günü akşamına kadar imtihâna girmek umudu ve heyecânı ile bekledik. Cuma günü öğleden sonra hafta sonu izine çıkış saati geldiği hâlde okul idâresi bizleri izine çıkarmadı. Sebebi konusunda da hiçbir şey söylemediler. O Cuma günü öğleden sonra okulda derin ve müthiş bir ölüm sessizliği var idi. Her üç sınıfdaki 600 küsur öğrenci, o hafta sonu okula resmen hapsedildik! Okul idâresinin bir tezgâh çevirdiğini sezen arkadaşlarımdan bâzıları o akşam okuldan firâr etdiler ve ertesi gün üniversite imtihânına girdiler. İsdedikleri üniversiteyi kazandılar. Tazminâtı ödeyip güle oynaya okuldan ayrıldılar. Ben ise subaylarına güvenen ve fakat güvendiği için aldatılan arkadaşlarımdan birisi oldum. Böylece meslek hayâtımda subaydan ilk kazığı ben Şükrü IRBIK işde, böyle yedim. Son yediğim kazık da bu olmadı elbetde… 1981 senesi Haziran ayının o hafta sonu üniversite imtihânına girmek için bize izin vermeyen subaylarımız ile hesabımız mahşere kaldı…

12 Eylül subay darbesini okulumda yaşadık demiş idim. Üçüncü, yani son sınıfdayım. Sene, 1980 güzü... Subayların yapdığı 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında, bir akşam yat taburunda nöbetçi subayı yanımıza geldi. Her akşam söylediğimiz Deniz Astsubay Okulu Marşı’ndaki “astsubaylarız” kelimesini bundan böyle “denizcileriz” şeklinde okumamızı istedi. Fakat bir, iki ve üçüncü sınıfdan 600 küsur mevcutlu talebeye bunu, o nöbetçi subayı o akşam yapdıramadı... Nasıl oldu, bilmiyorum! O akşam yat taburunda bir kaç saniye içinde tezâhür eden topyekûn ve kararlı bir şuur ile; nöbetci subayının bu aptalca isdeğini hemen orada rededdik!.. Marşımızı okurken defalarca yarıda kesdirdi, tekrar okutdu. 600 öğrenci birden biz her defâsında astsubaylarız” diye bağırdık! Bunu gören nöbetci subayı “toplu isyandan hakkınızda işlem yapdıracağım” diyerek taburu terk etdi. Fakat söylediği lafda kaldı...

Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Gördüğünüz üzere 12 Eylül'de subayların yapdığı darbe; daha mesleğimizin başında biz astsubay talebelerini iki kere vurdu!..

Bu arada bir hakkı teslim etmeliyim. “Subay darbeleri "assubayları" iki kere vurmuşdur“ vecizinin sahibi kıymetli meslekdaşım emekli Deniz Radar Astsubay Kıdemli Başçavuş Aydın KULAK’a da buradan selâmlarımı gönderiyorum.

  EA.ORG:   Ve bembeyaz üniforma içinde pırıl pırıl sarı sırma rütbesi ile genç bir Deniz Astsubay, Şükrü IRBIK Kıtada… 

Eski Tüfek Şükrü IRBIK  ESKİ TÜFEK:   Kıt’a deyince biz denizcilerin aklına gemi gelir… Aşk gemisi değil, savaş gemisi!... 1982 senesinde deniz astsubay çavuş rütbesi ile muvazzaf astsubay olarak TCG Kılıçalipaşa muhribinde mesleğe, Gölcük’de başladım. Şefimiz, Çerkez lakaplı 1967 neşetli Deniz Telsiz Astsubay Kıdemli Başçavuş Hüseyin DEMİRARSLAN. Bir ay gemiden dışarı çıkma yasağı verdi bize. Gemiye ve mesleğine dair her şeyi öğreneceksin. Bir ayın sonunda imtihân yapacağım seni dedi. Mükellef askerler bile bu kadar izinsiz kalmıyor. Fakat itiraz ne kelime!.. Tam bir ay gemide kaldım. Gece gündüz demeden gemiye ve mesleğime dair her şeyi en iyi şekilde öğrendim. Çerkez Şefimin ahiret sorularının hepsini tam olarak cevapladım. Ve böylece gemideki görevimi en iyi şekilde yapmaya hazır olduğumu isbatladım. Bu vesile ile Çerkez şefimin ellerinden hörmet ile öpüyor ve kendisine sağlık ve esenlik dolu ömür diliyorum.Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Artık hem gerçek bir gemici hem de tam bir telsiz astsubay idim. 4 senelik Muhrip hizmetimden sonra İstanbul’da TCG MARTI’da 3 sene hücümbotculuk tecrübem var. Meslek hayatımda beni en çok yoran 3 senemi TCG MARTI’da geçirdim. O senelerde benim tek başıma yapdığım işleri, şimdi üç telsiz astsubayı yapıyor.

İngilizce Kurs Diploması 1984 8891fAkabinde Gölcük’de TCG YILDIRIM Fırkateyni inşâsında tersâne işçileri ile birlikde çalışdım ve 3 sene görev yapdım.

Deniz Kuvvetleri Dil Okulunda 1984 senesinde iştirâk etdiğim 5 ay süreli ingilizce kursunu 91 ortalama ile "ikinci" olarak tamamladım.

Görevde iken de KPDS’lere girmeye devâm etdim.

Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Her sene girdiğim yurtdışı dâimî görev yabancı dil imtihânlarından yüksek notlar alıyor idim.

1992 senesinde yurtdışı dâimî göreve seçildim ve İTALYA/Napoli’deki NATO Deniz Karargâhına tayin edildim.

1991 Genkur kurs belgesi a4e03

1992-1994 seneleri arasında yapdığım NATO görevimde Türk Genelkurmay Başkanlığı beni; İngiliz, Yunan ve İtalyan Deniz Kuvvetleri mensubu “erler” ile birlikde ve “er kadrosunda” çalışdırdı.

Emekli oldukdan sonra yapdığım araşdırmada öğrendim ki; NATO’da “astsubay” isimli “ortada sandık” ve uyduruk bir asker sınıfı mevcut değildir. Öğrendiğim bu hakikâti de 27 Aralık 2020 Pazar günü emekliassubaylar.org’daki Eski Tüfek isimli köşemde yayınladığım Asubay Tefrikası-11’de görülen CİMER dilekcem ile Cumhurbaşkanlığına şikâyet etdim. Bu dilekcem; Türk askerlik târihinde kendi türünün ilk ve tek örneğidir. İşde, bu sebepden dolayı NATO’da göreve gönderdiği Türk astsubaylarını Türk Genelkurmay Başkanlığı 1952 senesinden beri “er” kadrolarında çalışdırıyor. Ve Türk astsubayları NATO’da “er” kadrolarında çalışdıklarını bugün dahi  hâlâ bilmiyorlar…

İki senelik yurtdışı dâimî görevimden sonra 1994 senesinde yurda döndüm. Bu kez de TCG ORUÇREİS Fırkateyni inşâsında tersâne işçileri ile birlikde çalışdım ve 3 sene görev yapdım. Gemi Komutanımız Deniz Kurmay Albay Baha ERENOĞLU ve İkinci Komutanımız Deniz Kurmay Yarbay Doğan DENİZMEN gibi hârika subay ve astsubaylar ile çok çalışdık ve çok yorulduk! Fakat ben onlar ile çalışmakdan çok keyif aldım. Dönemin en faal savaş gemilerinde görev yapdım. 10 senesi sürekli olmak üzere toplam 13 sene deniz görevim var. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış subaylarımızın bile bu kadar deniz görevi yokdur.

13 sene devâm eden deniz görevimi tamamladıkdan sonra 1998 senesinde;

TCG ORUÇREİS Fırkateyni Muhabere Kıdemli Astsubaylığı görevinden,

Ankara’daki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhına tayin edildim.Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Ankara’da görev yapdığım 13 senenin 7 senesinde NATO müşterek karargahlarında görev aldım. Bu karargâhlarda, her Kuvvetden ve NATO üyesi ülkelerin Ordu mensubu hârika subay, er ve sivil arkadaşlarım ile çok keyif alarak çalışdım.

Eski Tüfek Şükrü IRBIK

2009 senesinde Kuvvet ve Bakanlık tebdil etdim. Millî Savunma Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığından ayrıldım. İçişleri Bakanlığına bağlı olan Sâhil Güvenlik Komutanlığına intisâb etdim.

Muvazzaf astsubay olarak;

  • 26 sene Deniz Kuvvetleri Komutanlığında,
  • Son üç 3 senesi de Sâhil Güvenlik Komutanlığında olmak üzere 29 senelik muvazzaf hizmetimi müteakip,

Sâhil Güvenlik Komutanlığından 2011 senesinde isdeğim ile emekli oldum.

 

Eski Tüfek Şükrü IRBIKEski Tüfek Şükrü IRBIKEski Tüfek Şükrü IRBIKEski Tüfek Şükrü IRBIK

 

2011 SGK Hizmet Belgesi 6534c

  EA.ORG:   Biraz da özel hayat, ne zaman evlendiniz? Askerler için evlilik zordur ama sanırım Denizciler için daha zordur, ne dersiniz?

  ESKİ TÜFEK:   Eşim Serpil hanım ile memleketimiz Emirdağı’nda aynı mahallenin çocuğuyuz. Rahmetli babalarımız hem mahalle, hem de asker arkadaşı. Babalarımızın asker arkadaşlığı, biz çocuklarının hayat arkadaşlığı ile sonuçlandı. Serpil hanım ile 1986 senesinde evlendik. Bilgisayar Mühendisi oğlumuz, Sosyolog kızımız var.

Evlilik hayatımın en güzel on senesini gemi görevinde geçirdim. Gemi görevimin bitdiği 1998 senesinde; son senenin 265 gününü 7/24 gemide görevli olarak geçirmişiz. Her üç günde bir tam gün nöbet; her üç haftada bir hafta Cuma sabahdan Pazartesi akşama kadar gemide hafta sonu nöbet… Haftalar, aylar süren deniz görevleri...

Biz denizcilerin bildiği bir veciz vardır; Deniz, kendisine ait olmayanı tez kusar. Ben Şükrü IRBIK’ı çok sevmiş olmalı ki deniz, beni tam 13 sene kusmadı. Gemi hizmetim süresince senelik izinlerimi ne tam olarak ne de tam zamanında kullanabildim. Hesaplasam, alacaklı bile çıkabilirim! Şikâyetci değilim! Lâkin denizcilik, işde, tam da insanın bütün zamanını alan; denizcinin hayatına ortak isdemeyen kıskanç kuma gibi bir meslek. Gerisini artık siz tamamlayın.

Rahmetli babamın vefât haberini, deniz görevim esnâsında gemide nöbet tutduğum telemin başında iken kendim öğrendim. Evlendikden bir hafta sonra 15 günlük deniz görevine gitdim. Gemi ile deniz görevinde olduğum için; iki nüfus sayımında sayılmadım, üç milletvekili seçiminde rey kullanamadım. Açık öğretim imtihânlarımız her nasılsa hep deniz görevi dönemine denk gelir idi. Bu sebepden dolayı açık öğretimde iki kere kayıdım silindi.

  EA.ORG:   Ve emeklilik! Emekli olmak kendi tercihiniz miydi, şartların zorlaması mı?

  ESKİ TÜFEK:   İkisi de… Önce zorlama… Akabinde bu zorlama neticesinde tercih...

29 senelik muvazzaf astsubaylık görevim süresince; iki ülke, üç şehir ve on farklı kadroda görev yapdım. Sekiz kere evimizi taşıdık. Bu taşınmaların çilesini eşim Serpil hanıma yüklediğim için şimdi vicdân azâbı çekdiğimi söyleyebilirim. 25 senede iki ülke, üç şehir, sekiz ev değişdiren kaç hanım vardır, şu memleketde? Çocuklarım ilkokulu bile bir kaç şehirde ve üç dört farklı okulda okumak zorunda kaldılar.

2011 senesinde Sâhil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görev yapar iken İstanbul’daki birliğe tayin edildim. Dünyânın en güzel bayrağı ve al kanımızın timsâli olan ay-yıldızlı al Sancağımızı dalgandıran her Birlikdeki görevime eşim ve çocuklarım ile berâber koşarak gitdik… 2011 senesine kadar tayinlerim hakkında söz, devletin idi.

2011 senesinde Ankara’dan İstanbul’a tayinim konusunda ise son sözü ben söyledim. Sâhil Güvenlik Komutanlığının Ankara’daki Karargâhından kendi isdeğim ile emekli oldum.

4 senesi talebelik olmak üzere 33 senelik muvazzaf astsubaylığım süresinde çalışdığım her gemide, her karargâhda çok hârika ve çok kıymetli subay ve astsubay meslekdaşlarım ile çalışmakdan çok keyif aldım. Beraber çalışmak ile iftihâr etdiğim subay ve astsubay meslekdaşlarımın hepsine selâm olsun. Hakk’ın rahmetine kavuşanlara ise rahmet olsun.

  EA.ORG:   Asıl konuya geliyoruz, yazılarınız... Çok samimi ifade edeyim sizin bir yazı için verdiğiniz emeği verecek çok az insan vardır. Bize bir yazının serüvenini baştan sona anlatır mısınız?

  ESKİ TÜFEK:   Astsubaylık mesleğim süresince aklıma takılan konuları bir kenara yazmış idim. Emekli olunca 33 senelik askerlik hayatımın muhasebesini yapmak isdedim. Bugün varız, yarın ölüp gideceğiz. Bu dünyâda benden sonra da kalacak bir şeyler bırakayım dedim. Mal-mülk, şah-şöhret, rütbe-makâm, para-pul yok nasılsa!.. Hiç olmazsa bir iki satır yazı olsun dedim. Böyle düşünür iken bu karalama defterim geldi elime. Böylece bugüne kadar yazdığım makâlelerin konu başlıkları ortaya çıkdı. Astsubay mesleği hakkında bugüne kadar yazılmış kitap, makâle, tez ne var ise hepsini topladım ve okudum. Karalama defterimdeki konular ile karşılaşdırdım. Okuduklarım ile karalama defterimdeki konuların nerede ise hiçbiri aynı değil idi. Astsubaylık hakkında yazılanlara bakdım. Hepsi birbirinin neredeyse tıpkı basımı idi. Bu makâleleri, kitapları, tezleri okudukdan sonra çok önemli bir şeyin farkına vardım. 

Okuduklarım;

  • Subay aklı ve subay dili ile subayların yazdığı

        Ya da

  • Subay aklı ve subay dili ile fakat astsubayların yazdığı kitaplar idi…

 Ben de dedim ki; astsubayı ancak bir astsubay yazabilir. Bu fikirden hareket ile ben Şükrü IRBIK da bugüne kadar hiç yazılmayan konuları, bugüne kadar hiç yazılmayan bir tarz ile yazayım dedim;

    Astsubaylığı; subay aklı ile ve fakat astsubay dili ile astsubayın yazması…

   İşde, bu düşünce ile Asubay Tefrikası’nı,

   Asubay ben Şükrü IRBIK; " subay aklı ile ve fakat astsubay dili ile " yazdım...

 

33 senelik astsubaylık hizmetim süresince sabır ile birikdirdiklerimi

Son 11 senelik emeklilik günlerimde derledim

ve

Şerif CIRIK’ın deyişi ile;

Ömür harmanımı dökdüm, savurdum!..

Hâfızamın yelinde yaba ile savurup da

Zamân kalburunda elediklerimden kalanları,

Kara kalem ile ak kağıt üzerinde serdim yazıya...

Kalemimden dökülen her makâlenin serüveni başdan sona böyle başladı ve bitdi.

Kötü komşu insanı mal sahibi yapar derler. Ordumuzun üzerine çöreklenmiş karanlık suratlı subaylar da ben Şükrü IRBIK‘ı yazar yapdı. Yeraltından Notlar isimli romanında DOSTOYEVSKİ şöyle der; “Her şeyi fazlası ile anlamak bir hasdalıktır!” Mensubu olduğum astsubay sınıfını anlamak da bende tam anlamı ile bir hasdalık oldu! Hasdalık raddesine varan işde bu düşünce ile ben Şükrü IRBIK da; Türk Ordusundaki "astsubay meselesini" anlatan eskimez makâleler yazdım. “Eskimez” demek bana göre; sâdece dünü anlamaya çalışan ve bugünü anlatan değil fakat aynı zamânda yârını da tavzih eden ve öğreten demekdir. Hoca Nasreddin’e sormuşlar; Hocam, dünyâyı nasıl buldun? Hoca şöyle demiş; Sora sora!.. Türk Ordusundaki astsubay meselesi hakkında edindiğim bilgileri de ben,  sora sora buldum!.. Fakat bugüne kadar yazdıklarımda bir sihir yokdur. Bu kadar emek, bu kadar dikkat, bu kadar masraf, bu kadar zamân ve cesâreti olan her astsubay meslekdaşım benim bugüne kadar yazdıklarımı pekâlâ yazabilirdi.  

  EA.ORG:   Yanılıyorsam lütfen düzeltin,  görebildiğim kadarıyla sakin bir kişiliğiniz var, Yazılarınızda agresif ve sivri bir dil kullanıyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mı? Yaşanmışlıklara duyulan öfke mi? Hâlen süren haksızlıklara isyan mı? Siz nasıl tanımlarsınız?

  ESKİ TÜFEK:   Tesbitiniz doğru! Beni mülayim tavırlı biri olarak bilirler. Ancak haksızlığa tahammül edemem!.. Böyle de bir fıtratım var! Haklı isem korkmam; haksızlığa uğramış isem susmam!.. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytândır, değil mi? Yukarıda anlatdığım gibi; haksızlığa ben Şükrü IRBIK, 1978 senesinde Deniz Astsubay Okulunun imtihânına girdiğim gün isyân etdim. Evet, yazılarımda yer yer üzen, yer yer acıtan bir üslûp kullanıyorum… Ziyâ Paşa’nın deyişi ile; Üslûb-ı beyân ayniyla insan... Benim için de durum böyle!.. Dilimde ne var ise kalemimden o dökülüyor!.. Mensubu olduğum astsubay sınıfına bunca nâmussuzluğu, bunca sahtekârlığı, bunca hâinliği ve bunca kânunsuzluğu yapan subaylara gül verip boncuk takacak değil idim.

Astsubay sınıfına yapılanlar hakkında benim bildiklerimi bilenler benden daha hafif bir uslûp kullanamazlar. Benim bildiklerimi sabır taşına söyleseniz, Diyarbakır karpuzu gibi tam orta yerinden ikiye yarılır. Benim bugüne kadar yazdıklarım; bugüne kadar öğrendiklerimin ancak yüzde beşi olabilir. Benim bildiğim ve hâlâ yazmadığım yüzde 95’i bilmeden; yazdığım yüzde beş ile beni yargılamak isabetli olmaz. Bu konuda kıymet verdiğim meslektaşlarım da beni tenkid ediyor. Fakat yazmadıklarım ve yazamadıklarımı anlatınca onlar da hak veriyorlar bana…

  EA.ORG:   Yazılarınız uzun ve konuları çok fazla emek vererek TBMM arşivinden tutun da gazete kupürlerine kadar onlarca belge içeriyor. Yazılarınızın müdavimi olarak belirtmem gerekir ki, zaman zaman konuyu tam kavrayabilmek için bir önceki yazınızı yeniden, mevcut yazınızı da tekrar okuduğum olmuştur. Çok büyük emek ve gerçekten camiada bir örneği daha olmayan müthiş yazılar. Önce kafanızda yazıyı kurguluyor olmalısınız sonra da araştırma ve nihayet yazıya dökme.

  ESKİ TÜFEK:   Makâlelerimizi hakkı ile okuyan müdavim bir meslekdaşımız olduğunuzun farkındayım. Hiçbir meslekdaşımızın fark edemediği ayrıntıları yakalıyorsunuz. Bu tesbitleriniz neticesinde bana yol gösderen kıymetli fikirlerinizden istifâde etdiğimi de burada, sizin adınıza gurur ile söylüyorum.

Belge konusuna gelince... Fuzûlî şöyle der; “İlimsiz şiir temelsiz duvara benzer!" Belgesiz makâle de ancak masala benzer! Ben Şükrü IRBIK, mensubu olduğum astsubay sınıfının târihi hakkında masal yazmıyorum!.. Bu hakikâtden hareket ile yazdığım her makâleyi mutlaka belgeler ve kânunların üzerine inşâ ederim. Yazdıklarımın şâhidi olan kaynaklar da makâlemizin içindedir. Sorduğum için biliyorum. Astsubay târihi hakkında Millî Savunma Bakanlığında mevcut olmayan belgeler bende var.

Evet, sizin de ifâde etdiğiniz üzere; kurgu, araşdırma ve yazıya dökme… Bu üçünün arasında da hâmile kadının çekdiği dayanılmaz doğum sancılarına benzer târifsiz sancılar da var. Sizlerin bir çırpıda okuduğunuz; ya da uzun deyip okumakdan imtinâ etdiğiniz makâleleri yazmak için uykusuz geçirdiğim gecelerin sayısı, başımdaki ak saçların sayısından az değildir! Eşim Serpil’e sordum, doğum sancısı nedir diye… Her makâlemizi yayına veresiye kadar çekdiğim sancının, eşimin târif etdiği doğum sancısı ile handiyse aynı olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım.

Tesbitiniz çok yerindedir Hüseyin bey. Özellikle Astsubay Tefrikası’nı birbirini besleyecek tarzda ve mütemmim cüzler şeklinde yazdım. Herhangi bir Asubay Tefrikası’nı hakkı ile okuyanlar konuyu tam olarak anlamak için evvelki ve sonraki bölüm ve kısımları da okumak ihtiyacı hissederler. İyi anlatmak için evvelâ iyi anlamak şartdır. Astsubaylık konusunda beyaz subayların son yüz seneden beri yapdığı orostopollukları anlamak; 33 senelik mesleğim esnâsında birikdirdiklerim hâriç olmak üzere, benim son on bir senemi aldı. On bir senede anlayıp da yazdığımı, birkaç sayfada anlatmak mümkün olmuyor. Bu sebepden dolayı çok çaba sarf etsem de ancak bu kadar “kısa” yazabiliyorum. Bir kitabı dolduracak kadar bilgi ihtivâ eden bir makâleyi siz de hak verirsiniz ki, ilk okumada anlamak mümkün olmayabilir. Derler ya! Bir kitabı insan, hayâtında üç kere okumalı. İşde, bizim yazdıklarımıza da bu anlayış ile bakmalı ve farklı zamânlarda tekrâr okumalı…Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bir garip şâir Orhan Veli öldüğünde; dostları, ceketinin cebinde diş fırçasını sardığı bir kağıt bulurlar. Kağıdın üzerinde ise şâirin el yazısı ile yazdığı ve henüz tamamlayamadığı Aşk Resmî Geçidi isimli son şiirini… Şâirin cebinden şiirden başka ne çıkar ki?

Vaziyet ben Şükrü IRBIK için de aynıyla vâki! Mensubu olduğum astsubay sınıfı hakkında bugüne kadar birikdirdiklerimi yazmak ile bitiremedim. Bitiremeyeceğimi de biliyorum! Benim de zihnimin kıyı-köşesinde, cebimin bir yerinde astsubay meselesi” ile alâkalı bilgi kırıntıları var. Öldüğüm gün de bu hakikât değişmeyecek!.. Astsubayın cebinden de “astsubay meselesinden” başka ne çıkar ki?

Eşşek ölür, kalır semeri; insan ölür, kalır eseri… Ben Şükrü IRBIK’ın eşşek kadar da olsa aklım yok mu ki, bir eser bırakmayayım. Bir vasiyet ve üç tesâdüf neticesinde deniz astsubayı oldum. Mesleğimden aldığım maaş ile ancak çocuklarımı doyurdum. Ona da doyurmak denir ise!.. Çocuklarıma bırakacağım tek mirasım, mensubu olduğum astsubay sınıfı hakkında bugüne kadar yazdıklarımdır. Bu sebepden dolayı makâlelerimi, çocuklarıma bırakabileceğim en kıymetli mirâs gâyesi ile yazıyorum.

  EA.ORG:   Yazılarınızdan dolayı mahkeme kapılarında süründünüz, Kaç kere dava edildiniz, kimler tarafından ve sonuçları ne oldu?

  ESKİ TÜFEK:   Astsubay sınıfına yapılan haksızlıkları ve nâmussuzlukları anlatmak için Adam Arıyorum, Adam isimli ilk makâlemizi emekliassubaylar.org’da yayınlamaya karar verdiğim 10 Temmuz 2012 Salı günü, fincancı katırlarını ürküteceğimi gâyet iyi biliyordum. Öyle de oldu. Fincancı katırları ürkdü. Bu ürkmüş fincancı katırları beni bugüne kadar iki kere dâva etdi. Bir de hakkımda hâlen devâm eden suç duyurusu var. Bir kere de ben, bu fincancı katırlarını dâva etdim.

İlk dâva edilen makâlemiz Zihniyet Sürgünü oldu. 13 Mart 2014 Perşembe akşamı yayınladığım Zihniyet Sürgünü isimli makâlemizi, 4 fincancı katırı ertesi gün dâva etdiler. Hâlen yasaklı olan Zihniyet Sürgünü isimli makâlemizden dolayı hakkımda cezâ ve tazminât dâvaları açdılar. Bu 4 fincancı katırından, ikisinin ayakları sonradan suya erdi ve dâvalarından ferâgat etdi. Diğer ikisi ise dâvayı so aşama olan Danıştay'a kadar götürdü. Bu iki fincancı katırına hakâretden 15 ay hapis cezâsı aldım. Birisi de hakkımda tazminât dâvası da açdı ve 20 bin TL manevî tazminât isdedi. 2016 senesinde yüce Türk Mahkemesi; bu fincancı katırına manevî tazminât olarak sâdece 250 TL ödenmesine karar verdi.

İkinci dâva ise 2017-2020 seneleri arasında yayınladığım Asubay Tefrikası’ndan seçdikleri 6 makâlemiz hakkında oldu. Dört sene içinde birikdirdikleri Asubay Tefrikası’ndan 6 makâlemizi 2020 Eylül ayında dâva etdiler. Hakkımdaki iddianâmeyi savcılık kabul etdi. Askerî Yüksek İdâre Mahkemesi 2017 senesinde lağvedildi fakat Askerî Cezâ Kânunu hâlen yürürlükde. Askerî Cezâ Kânununa muhalefet, TCK 125’den kamu görevlisine hakâret iddiası ve TCK'nın meşhur 301'inci Maddesine muhalefetden hakkımda açılan bu ikinci soruşturma devâm ediyor.

Yeri gelmiş iken; bu konuyu gündeme getiren kıymetli meslekdaşım siz Hüseyin SAVCI’ya, meslek büyüğümüz Sayın Ersen GÜRPINAR’a ve dâvamızı meccânen takip eden Sayın Avukat Doktor M. Erkan AKKUŞ’a teşekkür ediyorum.

Benim Millî Savunma Bakanlığına açdığım dâva ise 2014 senesinde gıyabımda verilen "sosyal tesislere süresiz giriş yasağı" hakkında. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet ÖZEL’in ilk günden beri verdiği bu kânunsuz yasak hakkında dâvamız, şu anda son aşama olan Anayasa Mahkemesinde. Kazanacağız, evvel Allah. Bu dâvamızı da gene Sayın Ersen GÜRPINAR’ın delâleti ile Sayın Avukat Doktor M. Erkan AKKUŞ meccânen takip ediyor.

  EA.ORG:   Doğal olarak bu yargılamaların üzerinizde baskıları olmuştur, yormuştur sizi, daha da ötesi bu davaların bir de size verdiği maddi zararlar olmalı.

  ESKİ TÜFEK:   Hakkımda açılan dâvalar ve yasaklar konusunda, ben bugüne kadar hiçbir baskı hissetmedim. Hiç de yorulmadım. Bugüne kadar yazdıklarımdan dolayı maruz kaldığım manevî ve maddî zorluklar da beni hiç yıldırmadı. Söylenmeyen söz kalbe yük olur; her şey vakdinde zamânında kıymetlidir.  Astsubay sınıfı hakkında bugüne kadar bildiğim, bulduğum ve anladıklarımı yazmasa idim şâyet herhâlde kederimden ölür idim. Hemen hepsini yazdım; rûhen ve vicdânen ne kadar rahatladığımı anlatamam. Bugünden sonra artık ölsem de gam yemem. Allah kimisini malı ile, kimisini çocuğu ile kimisini de ilimi, bilgisi ile sınar. Ben Şükrü IRBIK’ı da Allah, herhâlde astsubaylık hakkında bildiklerim ile sınadı. Bildiklerimi mezara götürmek benim için en kolay tercih idi. Fakat ben Şükrü IRBIK, zor olanı seçdim.

  EA.ORG:   Yanlış bilmiyorsam Millî Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının açtığı son bir dâva var o dava sonuçlandı mı?

  ESKİ TÜFEK:   Şu anda hakkımda devam eden Askerî Cezâ Kânunu ve Türk Cezâ Kânunundan bir cezâ dâvası; sâdece Asubay Tefrikası-8‘i şikâyet etdikleri bir de suç duyurusu var. Müştekileri; Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Hulusi AKAR ve Yaşar BÜYÜKANIT. Ölmüş subaylar bile mezarından dilekce gönderip beni dâva ediyorlar!.. İfâde vermek üzere karakola gene dâvet edilirsem, buna şaşırmam! Zirâ Kuvvet Komutanlarının da filfilli “yalanlarına“ çomak sokduğumu iyi biliyorum. Hakkımda yeni dâva açdıklarına dâir olmak üzere bugün itibârı ile benim bilgim yok.

  Fakat işde, buraya yazıyorum;

  Beni dâva eden fincancı katırları,

  Şükrü IRBIK'ı mahkeme ile terbiye edemeyeceklerini öğrenecekler!..

  EA.ORG:   Özellikle dâvalar konusunda TEMAD ile bir irtibatınız oldu mu, bu gün ya da geçmişte size hukukî ya da maddî destek sağlandı mı?

  ESKİ TÜFEK:   2014 senesindeki ilk dâvam konusunda dönemin TEMAD Başkanı Ahmet KESER ile üç defa vicâhen görüşdüm. Bu görüşmelerde Ahmet Başkanın hem bana hukukî desdek vermesini talep etdim hem de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi AKAR’ın Balıkesir Kara Astsubay Meslek Yüksekokulunda yapdığı konuşma esnâsında astsubaylara hakâret etdiği iddiası ile dâvaya müdâhil olmasını isdedim. Fakat Başkan Ahmet KESER bu konuda ne akdı ne de kokdu… Bu dâvayı kendi maddî imkânlarım ile tamamladım. Hakkımdaki son dâvayı da gene kendi maddî imkânlarım ile takip edecek idim. Bu konuda mevcut TEMAD ile hiçbir irtibatım olmadı. Sağ olsunlar, mevcut TEMAD yönetiminden bir talebim de yok. Fakat bildiğiniz üzere; sizin teklifiniz ve Sayın Ersen GÜRPINAR’ın delâleti ile Avukat Doktor M. Erkan AKKUŞ dâvamızı meccânen takip etmeyi kabul etdi.

  EA.ORG:   Yazılarınız devam edecek mi?

  ESKİ TÜFEK:   Asubay Tefrikası’nı yayınlamaya başlamadan aylar evvel, meslek büyüğümüz Sayın Fahrettin BAĞRI ile 2016 senesinde Ankara’da görüşmüş idik. Kendisi bana neler yazmayı düşündüğümü sorunca, şöyle demiş idim. Asubay Tefrikası isimini verdiğim yeni bir yazı dizisine başlayacağım, inşallah. Fahrettin beyin kaç bölüm olacak? sorusuna, ben de bilmiyorum demiş idim. Asubay Tefrikası’nın sonuna yaklaşdım. Birkaç bölüm daha yayınladıkdan sonra Asubay Tefrikasını kadim târihin mümeyyiz hâfızasına ve astsubay meslekdaşlarımın temiz vicdânına emânet edeceğim.

Türk Ordusunda “astsubay” olarak tesmiye edilen asker sınıfının târihini yazar iken dünyâdaki asker sınıflarını da tetkik etdim. Bunu yapmasa idim şâyet, tek taraflı ve noksan bir târih olacağını biliyor idim. Bu hatâyı yapmamak için Asubay Tefrikası’nda ben Şükrü IRBIK; bugüne kadar kimsenin yapmadığını yapdım ve dünyâdaki ordularda “benzeri” mevcut olmayan Türk Ordusundaki “astsubay” sınıfının mukâyeseli olarak hem târihini hem de felsesini yazdım.

Astsubay sınıfının târihini yazmanın çerçevesi belli; astsubay ne imiş, ne olmuş… Felsefesi ise bugüne kadar kimsenin sormadığı şu iki temel suâlde gizli; dünyâdaki ordularda “astsubay” sınıfı niye mevcut değil? Ya da Türk Ordusunda “astsubay” sınıfının mevcut olmasının esbâb-ı mucibesi nedir? Bu konudaki tesbitlerimi de Cumhurbaşkanlığı dâhil olmak üzere ilgili bakanlıklara BİMER/CİMER vasıtası ile gönderdim.

Konuşmamın önceki bir yerinde; bugüne kadar bildiklerimin ancak yüzde beşini yayınlayabildim demiş idim.

Geriye kalan yüzde doksan beşi yayınlamak ise; kitapsız yazar Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK için şu vakitden sonra tamâmen nasip meselesi…

  EA.ORG:   Yazılarınız oku-geç, oku-unut tarzı yazılar değil, belgesel nitelikli ve bu çalışmaların sivil ya da asker hiçbir yerde benzeri yok. İmkanınız olsa bu yazıları sınırlı sayıda da olsa kitap halinde bastırmayı düşünür müydünüz? Ya da bir sponsor olsa veya yasal temsilcimiz TEMAD ilgi duysa sizi mutlu eder miydi?

  ESKİ TÜFEK:   Yazılarımız oku-geç, oku-unut tarzı yazılar değil, belgesel nitelikli ve bu çalışmaların sivil ya da asker hiçbir yerde benzeri yok. Bu tesbitleri sizin gibi kıymetli bir meslek büyüğümden duymak beni mutlu etdi. Son derece isabetli tesbitler bunlar Hüseyin bey. Benim bugüne kadar yazdığım nevi şahsına münhasır makâlelerimizden doktora tezleri bile çıkabilirdi. Bilgisine kıymet verdiğim sizin gibi meslektaşlarımdan bu konuda zaman zaman teşvik edici tavsiyeler aldım. Fakat bugüne kadar yazdıklarım konusunda TEMAD’dan bir tek kelime işitmedim. Sağ olsunlar, kendilerinden hiçbir talebim yokdur. Bugünkü TEMAD yönetiminin “târih şuuru” olmadığını gâyet iyi biliyorum. Bilgi edinmek için gönderdiğim mektuplarıma TESUD cevap verdi fakat TEMAD vermeye tenezzül bile etmedi. Mâlî desdek bulabilir isem şâyet, toplam olarak yaklaşık iki bin sayfa tutan Asubay Tefrikası’nı hiçbir maddî fayda beklemeden kitap olarak yayınlamayı elbetde arzu ederim.

  EA.ORG:   ESKİ TÜFEKE.SG.Asb.Şükrü IRBIK’la bu röportajı yapıyor olsaydı hangi soruyu sorardı?

  ESKİ TÜFEK:   Astsubay sınıfı hakkında son on bir sene içinde eşi benzeri daha önce hiç yazılmamış 100’den fazla makâle yayınladım. Bu konuda tevâzuya gerek yok! Bugün itibârı ile Türk Ordusundaki astsubaylığı en iyi bilen kişiyim.

Her gönülde bir aslan yatar!

Her insanın rûhuna nakşedilmiş bir de kahramanlık tözü vardır!

Bu cümleden olmak üzere;

Her birimizin yazılmayı ve okunmayı hak eden bir hayât hikâyesi mutlaka vardır.

Fakat ne yalan söyleyeyim; mensubu olduğum astsubay sınıfı hakkında bunca makâleyi yazıp yayınlar iken bir gün kendi hayatımı yazmak aklıma hiç gelmedi. Yazmak için hazırlığım da yok idi... Siz soruları dün akşam bana gönderince; ben de bu gece uyumadım. Ankara'nın beyaz yorgan altında uykuya henüz teslim olduğu saatlerde derin bir nefes aldım evvela!.. Sonra, gözlerimi kapatdım!.. 1959 senesinden beri kurduğum havsalamın zembereğini kalemimin ucu ile tek hamlede boşaltdım vehleten… Hemen akabinde; hâfızamın dehlizlerinde hayâl ile hakikât arasında geriye doğru manevî bir yolculuğa başladım… Rahmetli Emsâl ebemin vasiyeti üzerine; ömrümün en güzel, en civan, en kavi 33 senesini hasretdiğim "astsubaylık" hayâtımı düşündüm şöyle bir… Yaşadığım ya da yaşayamadıklarım koşup geldi ve zihnimin kenarına oturdular. Akabinde; hepsi de filim şeridi gibi gözlerimin önünden yürüyerek bir bir geçdi ve gitdi...

Belki bir asır kadar uzun belki de bir göz kırpması kadar kısa zamandan sonra;

2022 senesi Zemheri ayının onbeşinde Ankara yeni bir güne uyanır iken

Hayâtımı anlatan filimin son karesi de hâfızamın bir ucundan diğerine doğru hiç durmadan akıp gitdi… O an kalemime takılanları da ben Şükrü IRBIK, işde böyle ceffelkalem yazıverdim...

Burada hayât hikâyemi yazmakdaki maksadım; bir zamânlar mensubu olduğum Deniz Kuvvetleri Komutanlığını ya da meslek hayâtımın bir yerinde yolumuzun kesişdiği insanları zemmetmek asla değildir. Bir yerlerde, bir zamânlar birilerinin birine yapdıklarını ya da yapmadıklarını; birilerinin yapmadıklarını ya da yapamadıklarını yanlışı ile doğrusu ile ben yazdım... Bu vesile ile ömür harmanımı târihin kadim hâfızasına emânet etdim. Hayât hikâyemin içine serpişdirdiğim kıssalardan, ömür yolunda yazacakları kendi hayât hikâyelerinde, okuyanların ders almaları için yazdım.

 

Emirdağı Yaylası’nda doğma ben Şükrü IRBIK’ın;

Dağdan-denize hikâyesi hulâsaten, işde böyle…

 

Bu hâleti rûh içinde kendime şu soruyu sormak herhâlde, çok ilginç olur idi;

Yazdığınız bunca yazıdan sonra bir gün gelir de;

Birisinin sizden, kendinizi yazmanızı isdeyeceğini aklınıza getirir miydiniz?

Cevabım hayır olur idi!..

Bu sebepden dolayı;

Benim sormayı dahi akılıma getiremediğim bu mülakâtı hakikât yapan

Kıymetli meslek büyüğüm siz Hüseyin SAVCI’ya teşekkür ederim.

  EA.ORG:   Sorular dışında sizin söylemek istediğiniz bir husus var mı?

  ESKİ TÜFEK:    Hemen yukarıdaki satırda sorduğunuz suâle karşılık olarak verdiğim cevâbımda; “bugün itibârı ile Türk Ordusundaki astsubaylığı en iyi bilen kişiyim” demiş idim...

Türk Ordusundaki "astsubaylığı en iyi bilen astsubay" olarak ben Şükrü IRBIK kendimi;

Devlet isimli yedinci kitabında Platon’un “Mağara Benzetmesi”nde tasvir etdiği, zincirinden kurtularak kendini esir eden yanılsamayı hasbelkader farkeden ve "hakikâti" temsil eden “dünyâyı" keşfeden firârî mahkûma benzetiyorum...

Platon magara benzetmesi 7c6fb

 

Kendilerine subayların yapdığı kânunsuzlukları umursamayan ve onların söylediği yalanlar ile avunmaya, mutlu olmaya çalışan bir astsubay zümresiyiz biz… Bu yanılsama yetmiyor imiş gibi; astsubay sınıfı hakkında çoğu acı, hattâ gururumuzu inciten hakikâtleri söyleyenleri, ki, bunlardan birisi de benim, zemmeden eskeriyet var.

Sorduğunuz suâllerden hâriç olmak üzere benim bugün söylemek isdediğim tek husus şudur;

Astsubay sınıfının teşkil edildiği 1951 senesinden beri yaşadığımız ve haklı olarak gündeme getirdiğimiz sıkıntıların sona ermesi için;

Ben Şükrü IRBIK’ın yapdığı gibi, astsubay meslekdaşlarımın da kendilerini mahkûm etdikleri bu yanılgıdan kurtarmalarından başka yol, yordam yok!..

Bugün yazdıklarımı subaylar çok iyi anlıyor ve suçüsdü yakalandıklarını iyi biliyorlar. Fakat meslekdaşım astsubayların anlamak isdemediğini esef ve hayret ile görüyorum. Tohum çiçeğini, çiçeği meyvesini göremez derler! Bu cümleden olmak üzere; mensubu olduğum “astsubay” sınıfı hakkında yirmi birinci asırın ikinci ve üçüncü on yıllarında Eski Tüfek mahlası ile Asubay Tefrikası'nda ekdiğim fikir tohumunun meyvesi şöyle dursun, çiçeğini bile görmeye benim ömrüm vefâ etmez! Ben Şükrü IRBIK’ın bugün fark etdiği bu acı hakikâti astsubay meslekdaşlarım ise yaşayıp görerek onlarca sene sonra ancak fark edecekler… Bu hissiyât ile aşağıdaki tesbitimi târihin şaşmaz-unutmaz kadim hâfızasına havâle ediyorum…

  Asubay Tefrikası’nı;  

  •   Emekli Sâhil Güvenlik asubay ben Şükrü IRBIK yazdım,  
  •   Bugünün astsubayları okuyacak,  
  •   Fakat ve ancak "yarının" astsubayları anlayacak!..   

 

İşde, o "yarın" geldiğinde;

Olacaklara, o günleri yaşayan astsubaylar bile inanamayacaklar!..

Saygılarımla. Eski Tüfek. 15.01.2022.

  EA.ORG:   Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Bütün as(t)subay camiasının duygularına tercüman olduğumuz inancıyla, emekleriniz için size en kalbî teşekkürlerimizi sunuyoruz. Biz, sizinle gurur duyuyoruz. Bir gün torunlarınız yazılarınızı okuduğunda onların da sizinle gurur duyacağından eminiz.

Assubaylar olarak size sağlık ve huzur dolu bir ömür dileriz.

                                                                             SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU 

Asubay Tefrikası-12

Nisan 10, 2021

 

 

 

Asubay Tefrikası-12

Deniz Astsubay Sınıfının Târihini Yeniden Yazıyoruz

 

  Maksat Sohbet, Çay Bahâne…

 

  Buluşmaya karar verdik, üçümüz!

  Maksat sohbet olunca, çay da bahânesi oluyor…

 

  Emekli Hava Astsubayı Hüseyin SAVCI,

  Emekli Hava Assubayı Levent ULUCAN,

  Emekli Sâhil Güvenlik Asubayı Şükrü IRBIK.

 

  Mekân, Ankara Gençlik Parkı. Târih, 11 Mart 2021, Perşembe…

  Serde gençlik var ne de olsa.

  Martın ayazına inat,

  Emirgân kahvehânesinin bahcesindeki bir masanın etrafına çöreklendik! 

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  Kahvehânede mekânın köşesi,

  Çayı demleyen odunun meşesi,

  Buluşanların etdiği sohbetin neşesi…

 

  Siyâset-ihânet-rüşvet çirkefinin toz duman etdiği Başkent'de

  Sohbet etmek için bundan daha güzel ne bahâne olsun?

 

  Civâr masalara şöyle bir göz atdım! Herkesin derdi, memleket meselesi!

  Bizim derdimiz ise; Ordumuzun kanayan yarası, astsubay meselesi!

 

  Levent Bey ile daha evvelden benzer şekilde buluşmuş idik.

  Hüseyin Bey ile ilk defâ müşerref oldum. Tasavvur etdiğimden daha çelebi, daha rint, daha münevver imiş! Gurur duydum kendisi ile…

 

  3 saatlik bir kahve, köşe, meşe meyânında neşeli sohbet etdik, üçümüz!

  Müsâdemei efkârdan bârikayı hakikât zuhur eder dedi, Tevfik FİKRET.

  Bizim 11 Mart Gençlik Parkı buluşmamızda da aynen böyle oldu.

  Ankara Mart’ının ayazı bizleri üşütse de

  Bârikayı hakikât ışıtdı, zihinlerimizi…

 

  Meşe közünde demlediğimiz çaylarımız bitdi, sohbetimiz bitmedi…

  Bir başka buluşmada kaldığımız yerden devam etmek üzere,

  Sözleşerek ayrıldık, Gençlik Parkı’ndan..

 

  Kıymetli meslekdaşlarım Hüseyin SAVCI ve Levent ULUCAN’a

  Bu güzel buluşma için teşekkür ederim…

  Tekrar görüşmek üzere, inşallah!..

 

  *  *  *  

 

Târihe Şâhidlik Ediyorsunuz!..

 

Asubay Tefrikası-12 isimli bu makâlemizi şu anda okuyan sizler

Bugün, burada Deniz Astsubay sınıfının "yeni" târihine şâhidlik ediyorsunuz!..

 

Hem türkce hem de ingilizce olarak bütün dünyâya ilan etdiği 

Sizlerin de aşağıda ekran görüntüsünü gördüğünüz şu târihcelerinde

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı diyor ki;

 

Deniz Gedikli (Deniz Astsubay) sınıfı “03 Nisan 1890” târihinde kurulmuştur.” 

 

(https://www.dzkk.tsk.tr/ArsivAskeriTarih/icerik/deniz-kuvvetleri-komutanligi-tarihcesi)

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 On 3 April 1890,  the Naval Petty Officer Preparatory School was founded

  by the Minister of the Navy, Hasan Hüsnü Pasha.”

 

 (https://www.dzkk.tsk.tr/en-US/Genel/Content/turkish-naval-forces-command)

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK 

 

  Deniz Astsubay sınıfının târihi hakkında,

  Yukarıda gördüğünüz bu sözlerin ikisi de yalan!..

 

  *  *  *  

 

  10 Nisan 2021 Cumartesi gününe ait

  Aşağıda ekran görüntüsünü gördüğünüz şu târihcesinde

  MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı diyor ki;

 

  “Deniz Gedikli (Astsubay) sınıfı 03 Nisan 1890 târihinde resmen kurulmuştur.” 

 

  “Astsubay sınıfının târihi uzun bir geçmişe dayanmaktadır.” 

 

  Bu sözlerin her ikisi de yalan!

 

(www.damyo.edu.tr/sayfalar/tarihce.html)  (08 Kasım 2021 târihine kadar)

(damyo.msu.edu.tr/sayfalar/tarihce.html)   (08 Kasım 2021 târihinden sonra)

(https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/tarihce.html) (22 Nisan 2022 târihinden sonra)

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  “Gedikli Sınıfı 3 Nisan 1890’da teşkil edildi” diyen

  Aşağıda gördüğünüz şu cafcaflı ingilizce cümle de sâdece  ucuz bir yalan…

 

   Gedikli Class was officially established by the regulation of Naval Council published in Ceride-i Bahriye on April 3, 1890.

 

(https://damyo.edu.tr/sayfalar/history.html) (08 Kasım 2021 târihine kadar)

(https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/history.html) (08 Kasım 2021 târihinden sonra)  

(http://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/history.html) (22 Nisan 2022 târihinden sonra)  

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu örün sayfasının

Anılar Salonu'nda yer alan aşağıda gördüğünüz bu cümle de filfilli bir yalan!..

 

Tarihi 1890 yılına dayanan Deniz Astsubay Eğitim ve Öğretimi…

 

   (www.damyo.edu.tr/sayfalar/anilarSalonu.html)  (08 Kasım 2021 târihine kadar)

   (damyo.msu.edu.tr/sayfalar/anilarSalonu.html)  (08 Kasım 2021 târihinden sonra)

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bu İngilizce cümleyi yazanlar da yalan söylüyorlar!..

 

(…)

the Naval Petty Officer Training and Teaching with a historical past dating back to 1890

(…)

 

(http://www.damyo.edu.tr/sayfalar/museum.html) (08 Kasım 2021 târihine kadar)

(https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/museum.html) (08 Kasım 2021 târihinden sonra) 

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Deniz astsubay sınıfının “kuruluş târihi” konusundaki yalanları bitirmek için

Bugünlerde yapılacak târihî değişikliğe şâhid olmak isdiyor iseniz şâyet;

Yukarıdaki şu ekran görüntülerini bu günlerde ara sıra takip ediniz!

 

Çünkü;

Bu sayfalarda gördüğünüz bilgileri pek yakında değişdirecekler…

 

  *  *  *  

 

Deniz Astsubay Sınıfının Kuruluş Târihi Budur

 

10 Nisan 2021 Cumartesi günü bu târihî hakikâti ben Eski Tüfek,

Türk milletinin huzûrunda işde, buraya yazıyorum.

Deniz (Bahriye) Astsubay sınıfı;

  • 1929 sene ve 1446 Sayılı Kânun ile
  • 19 Mayıs 1929 Pazar günü ve
  • “Gedikli küçük zâbit” isimi ile “teşkil” edildi.

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Deniz astsubay sınıfının “kaynağı olan asker sınıfı” ve “kuruluş târihi” konusunda

Bu sayfalarda gördüğünüz;

Deniz Gedikli” ibâresi “Deniz Gedikli Küçük Zâbit” olacak,

03 Nisan 1890” târihi de “19 Mayıs 1929” olacak!

Hem de önümüzdeki günlerde…

 

  *  *  *  

 

Deniz Astubay” sınıfının;

  • Deniz Gedikli Küçük Zâbit” sınıfından neşet etdiğini

         Ve

  • Kuruluş târihinin de “19 Mayıs 1929” olduğuna dair

 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı

Ve dahi

MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulunun yazdığı yeni târihceyi de

Aşağıda gördüğünüz şu “boş” çerçevenin içine ekleyeceğiz. 

 

 

               MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulunun Yeni Târihcesi

 

  Bugüne kadar yazdığı târihcelerde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı;

  • Deniz astsubay” sınıfının donanma “gedikli” sınıfından neşet etdiği

        Ve

  • 2 Nisan 1890” târihinde kurulduğu yalanını söylüyor.

 

  Deniz astsubay sınıfının kuruluş târihi hakkında;

  Deniz Kuvvetleri Komutanlığının söylediği bu yalanı

  Asubay Tefrikası-12 isimli bu makâlemizde kamuoyunun gündemine getirmiş idim.

  Bu makâlemizde ben bir şey daha yapdım! Deniz astsubay sınıfının târihini;

  • Deniz “gedikli küçük zâbit” isimi ile

       Ve

  • 1929 senesinden başlayacak şekilde tashih etmesini,

  Deniz Kuvvetleri Komutanlığından talep etdim.

 

  Bu talebim hakkındaki aşağıdaki sayfalarda gördüğünüz CİMER dilekcemi de

  15 Mart 2021 târihinde Millî Savunma Bakanlığına göndermiş idim.

  Bu dilekceme; Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı cevap vermiş idi. 08 Nisan 2021 Perşembe günü gönderdiği ve sizlerin de aşağıdaki sayfalarda gördüğünüz cevabında Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı şöyle demiş idi;

   “Talebiniz doğrultusunda Deniz astsubay okulun tarihcesi konusunda çalışma başlatılmıştır,”

   “Çalışma tamamlandığında Deniz Astsubay okulu tarihcesi örün sayfasında yayınlanacaktır.

 

  22 Nisan 2022 Cuma günü MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu örün sayfasını inceler iken,

  Deniz Astsubay sınıfının târihce sayfasının kimselere söylemeden ve sessizce başdan aşağı “yenilendiğini” fark ettim. Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yapdığı bu tepeden inmeci hamlenin farkında olduğumu herhâlde bu emrivâkiyi yapan subaylar da biliyordur.

  Fakat okulun sözde "yeni" târihcesini okuyunca; Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının deniz astsubay sınıfının târihini gene donanma “gedikli sınıfı” ile ve “02 Nisan 1890” târihinden başlatdığını esef ile gördüm…

 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının sözünü etdiği çalışması tam 13 ay devam etdi.

  •   İlk dilekcemi gönderdiğim 15 Mart 2021 Pazar gününden,
  •   Çalışmasını tamamlayıp deniz astsubay sınıfının sözde "yeni" târihcesini okulun örün sayfasında yayınladığı 22 Nisan 2022 Cuma gününe kadar geçen 404 günlük süre içinde

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yapdığı işi şu iki veciz gâyet iyi özetliyor;

  • Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani?
  • Benim oğlum binâ okur, döner döner bir daha okur!

 

   404 günlük hummalı(!) mesaisinin sonunda Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı;

  "Deniz astsubay" sınıfının târihi hakkında dönmüş, dönmüş, gene kendini okumuş!..

 

  Bu işin ibretlik olan tarafı şurasıdır;  

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının yazdığı sözde "yeni" târihceyi inceler iken,

  “Deniz astsubay” sınıfının târihcesi hakkında 15 Mart 2021 Pazar günü Millî Savunma Bakanlığına gönderdiğim CİMER dilekcemi okuyor gibi hissetdim kendimi.

  Bu kadar bilgi hırsızlığına da pes doğrusu!.. Yapdıkları bu bilgi hırsızlığı ile deniz subaylarımız utanmadan burada benim emeğimi sömürmüş!..

  Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı; 15 Mart 2021 Pazar günü gönderdiğim dilekcemde sözünü etdiğim kânunların hepsini kesmiş ve kendi yazdığı sözde "yeni" târihceye yapışdırmış!..

  Fakat aynı Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı;

  “Deniz astsubay sınıfını 1446 sayılı Kânun ve "deniz gedikli zâbit " isimi ile 1929 senesinde ATATÜRK kurmuşdur” diyecek kadar "nâmuslu" ve dürüst davranamamış! Yazıklar olsun hepsine!..

 

  Buradan ilan ediyorum!  

  (https://damyo.msu.edu.tr/sayfalar/tarihce.html) isimli bağlantıda 22 Nisan 2022 Cuma günü yayınlamaya başladıkları sözde "yeni" târihcede bahsetdikleri 1446 sayılı kânundan;

 “Deniz astsubay” sınıfı hakkında bugüne kadar yazdıkları târihcelerin herhangi birinde söz etdiklerini subaylarımız isbat etsinler, ben Şükrü IRBIK bu konudaki iddiamdan vaz geçeceğim!..

 

  Söyledikleri filfilli yalanlar ile hileci deniz subayları;

  Gönderdiğim dilekcemi dahi okuyup anlamadan

  Deniz astsubay sınıfının sahte târihini Millî Savunma Bakanlığına kabul etdirdiler!..

 

  Fakat "Astsubay" ben Şükrü IRBIK;

  Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kânunları ile

  Türk askerî tarihimizde ilk defâ olmak üzere kesin olarak isbât etdiğim hâlde

  Deniz astsubay sınıfının târihini "kânunların emretdiği şekilde" yazdırmayı

  Millî Savunma Bakanlığına kabul etdiremedim…

 

  Millî Savunma Bakanlığının bu konuda tarafıma karşı gösderdiği bu tavır aslında;

 Ordumuzdaki kimi subayların biz astsubaylara karşı besledikleri ezelî inkârcılığın ve sonsuz hazımsızlığın alenî bir tezâhürüdür, bunu gâyet iyi biliyorum…

 

  22 Nisan 2022 günü yayınlamaya başladıkları uydurma ve sözde yeni târihce ile bu deniz subayları

  Sâdece deniz astsubay sınıfının târihini inkâr etmiyorlar.

  Ve fakat aynı zamânda;

  •   Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1929 sene ve 1446 Sayılı Kânununu,
  •   Bu kânunu tasdik eden Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl'i,
  •   Târih bilimini ve âhlâkını

           Ve dahi

  •   Askerî târihimizde ilk defâ olmak üzere Şükrü IRBIK’ın ifşâ etdiği bilgiyi de inkâr ediyorlar...

 

   02 Şubat 2022 Salı günü Millî Savunma Bakanlığına gönderdiğim CİMER dilekcemde;

  Deniz astsubay sınıfının târihini ATATÜRK'ün imzâladığı 1446 sayılı Kânuna istinâden;

  • Deniz “gedikli küçük zâbit” sınıfından

       Ve

  • 1929 senesinden başlayacak şekilde tashih etmemesi durumunda,

  Millî Savunma Bakanlığını dâva edeceğimi beyân etmiş idim.

  İşde, bu bugün tam da bu durumdayım...

  Deniz Kuvvetlerindeki subaylarımız biliyor!

  Deniz Harp Okulunun târihcesinde yapdığı hileden dolayı;

  Esas 2022/859 dosya numarası ile

  Ankara 10’uncu İdâre Mahkemesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığını dâva etdim...

  Ben Şükrü IRBIK sözümü tutuyorum.

  Deniz astsubay sınıfının târihcesinde yapdığı kânunsuz işlemden dolayı,

  Şimdi de Millî Savunma Bakanlığı hakkında İdâre Mahkemesinde dâva açıyorum.

 

  Deniz astsubay sınıfının "kuruluş târihi" hakkında son sözü şu vakitden sonra

  Türk Milleti adına karâr veren Türk Mahkemeleri söyleyecek!

 

  Mahkemenin vereceği karârı da

  Aşağıda gördüğünüz şu boş çerçevenin içine ekleyeceğim inşallah...

 

   Târih: 24 Nisan 2022 Pazar, saat:10:05.

   Eski Tüfek

                               

  *  *  *     Boş Çerçeve     *  *  *  

 

 

  *  *  *  *  

 

Peki, ne oldu da

Deniz Astsubay sınıfının kuruluşu “1890 senesinden” “1929 senesine” “tebdil” edildi?

Asubay Tefrikası isimli makâle silsilemizin 12’inci bölümünde

İşde, bugün, burada bunu öğreneceğiz evvel Allah.

 

  *  *  *  

 

Eski Tüfek köşemizde 02 Mart 2019 Cumartesi günü yayınladığımız

Asubay Tefrikası 6-8 isimli makâle tefrikamızda şöyle demiş idik;

 

Bahriye gedikli zâbit sınıfı hakkındaki bütün hakikâtleri bugün burada ortaya çıkardıkdan sonra inşallah,

Deniz Astsubaylığının târihini yeniden yazmaya mecbur kalacağız.

 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  

 

İçinde yaşadığımız 2021 senesi Nisan ayının 10’uncu gününde

İşde, tam da bu noktadayız!

Bahriye gedikli zâbit sınıfı hakkındaki bütün hakikâtleri, evvel Allah ortaya çıkardık

Ve dahi

Bugün, burada inşallah,

“Deniz Astsubaylığının târihini yeniden yazacağız.”

 

  *  *  *  

 

Deniz Kuvvetleri Komutanı Yalan Söylüyor!

 

Oramiral rütbesinde subayın idare etdiği bir Ordu; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı.

Bu subay, üç bahriye okulu kuruldu diyor. Üç kere yalan söylüyor!

 

Bu Deniz Kuvvetleri Komutanı;

  • Deniz Lisesi1773 senesinde” kuruldu diyor, yalan söylüyor,
  • Deniz Harp Okulu1773 senesinde” kuruldu diyor, gene yalan söylüyor,
  • Deniz Astsubay Okulu1890 senesinde” kuruldu diyor, yalan söylüyor!..

 

  *  *  *  

 

Târih Yazmak İçin…

 

Ȃcizâne kanaât-i şahsiyemize göre,

Târih yazmak için dört şey lâzım;

  • Kâğıt
  • Kalem
  • Belge
  • Nâmus

Bunlardan nâmus; çarpma işlemindeki (sıfır) yutan eleman gibidir.

Târih yazan insanda nâmus yok ise şâyet; diğerleri hiçbir işe yaramaz!

Kâğıt, kâlem ve belge ile yazılan târihin neticesi hep sıfır olur!

 

  *  *  *  

 

Deniz Okulları isimi altında tedvin edilen

  • Deniz Harp Okulu,
  • Deniz Astsubay Okulu ve
  • Deniz Lisesi’nin târihini yazmak için

 

Kâğıt da kalem de belge de var idi...

Lâkin

Bu Okulların târihini yazan insanlarda nâmus var mı idi?

Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK işde, bunu bilemedim!..

 

  *  *  *  

 

Deniz Lisesi 1852 Senesinde Teşkil Edildi

 

Ey, Deniz Lisesi mezunları;

 

Deniz Lisesi1773 senesinde” kuruldu diyen subaylarınız sizleri 2017 senesine kadar kandırdı!

Çünkü;

Deniz Lisesi, “1852 senesinde” kuruldu!

İşde belgesi;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  

 

Deniz Harp Okulu “1776 Senesinde” Teşkil Edildi

 

Ey, Deniz Harp Okulu mezunları;

 

Deniz Harp Okulu1773 senesinde” kuruldu diyen subaylarınız sizi,

27 Mayıs subay darbesinden buyana tam 61 seneden beri kandırıyor!

Deniz Harp Okuluna "nâmuslu" bir subay, komutan olarak tayin edildiği gün,

Deniz Harp Okulunun “1776 senesinde” kurulduğunu da göreceğiz, inşallah!

 

  *  *  *  

 

Deniz Astsubay sınıfına kaynak teşkil eden asker sınıfı;

Deniz Gedikli Küçük Zâbit” isimi ile

"1929 senesinde” teşkil edildi

 

Ey, Deniz Astsubay Okulu mezunları;

 

Deniz Astsubay Okulu1890 senesinde” kuruldu diyen

Subaylarınız ve astsubaylarınız sizi 2021 senesine kadar kandırdı!

 

Çünkü;

Deniz Astsubay Okuluna kaynak teşkil eden okul;

Deniz Gedikli Küçük Zâbit isimi ile “1929 senesinde” kuruldu!

Belgesi de makâlemizin son kısımında sizleri bekliyor.

 

  *  *  *  

 

Ey vatandaşlarım;

 

Aslan kendi hikâyesini yazasıya kadar,

Avcının yalanlarını dinlersin!

 

Ey Deniz Astsubayı meslekdaşlarım;

 

Deniz Astsubay sınıfının kuruluş târihi konusunda da

Bu güzel vecizdeki hakikât, aynı ile vâki oldu.

 

  *  *  *  

 

                            Anladın mı? 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   Neyzen TEVFİK’in bu nasihâtından bihâber olan gerzek subaylar;

   Aşkın Leylâ’sını görmeden hicrân destânı yazmışlar!..

   

   Erkeğinden dişisine sözde târihci bu gerzek subaylar;

   Kânunlarını bulup da hakikâti yazmak yerine,

   Yalanlar ile süsledikleri Deniz Astsubay sınıfının târihini hikâyet etmişler!..

 

  *  *  *  

 

   Kurmayından, askerî hâkimine;

   Amiralinden, târih öğretmenine kadar erkek ve dişi denizci subaylarımız

   Ve

   Târih doktorundan doçentine kadar sivil vatandaşlarımız

   Ve dahi

   Motorcu, Elektronikci, İdarî ve Radarcı astsubayına kadar

   Aşağıdaki kitapları, makâleleri, yüksek lisans ve doktora tezlerini yazanların hepsi

   “Deniz Astsubayı” isimi ile bildiğimiz köle asker sınıfının kuruluş târihi hakkında

   Bugüne kadar filfilli yalanlar söylediler…

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

     

    Deniz Astsubay sınıfının kuruluş târihi hakkında bugüne kadar yazılan

    Yukarıda gördüğünüz;

    Kitap, târihce, Askerî Yüksek İdâre Mahkemesi (AYİM) karârı

    Ve

    Kahraman(!) deniz subaylarımızın yazdığı "yüksek lisans" ve "doktora" tezlerinin hepsi   

    Şu andan itibaren çöp oldu... 

 

 

  *  *  *  

 

          Ey Hayyam!

          Sen, ne dersin bu yalancılar hakkında?

          Tasalanma sen, Eski Tüfek!

          Çünkü;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  

 

Deniz Astsubay Sınıfının Târihini Yeniden Yazıyoruz...

 

Deniz Astsubay sınıfının kuruluş târihi hakkında

Son 10 seneden beri yapdığım tetkik neticesinde,

Deniz Astsubay sınıfına kaynak teşkil eden asker sınıfının;

 

  • Deniz Gedikli Küçük Zâbit” sınıfı olduğunu

         Ve dahi

  • 1446 sayılı Kânun ile 1929 senesinde kurulduğunu târihde ilk defa olmak üzere tesbit etdim.

 

Bu tesbitim neticesinde hazırladığım dilekcemi

15 Mart 2021 târihinde Millî Savunma Bakanlığına gönderdim.

Aşağıda, bu dilekcemin tam sûretini görüyorsunuz.

 

 

MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞINA

                                                                                                              ANKARA

 

                                                                                                                                    15 Mart 2021

 

Konu: Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu Târihcesinde Mezkûr “Deniz Gedikli” ve “Deniz Astsubay” Sınıfları Hakkında.

İlgi: (a) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânunu.

(b) 05 Ocak 2021 târih ve 2100066390 sayılı CİMER dilekcem.

(c) (http://www.damyo.edu.tr/sayfalar/tarihce.html) isimli bağlantıda münteşir MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulunun târihcesi.

(ç) 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânunu.

(d) 5619 sayı ve 27 Mart 1950 târihli Gedikli Erbaş Kânunu.

(e) 01 Nisan 1890 (H. 10 Şa’ban 1307) târihli Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme.

(f) Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 04 Şubat 2021 Perşembe gün ve 3:31PM saatli e-posdası.

 

 

  1. İlgi (a) Bilgi Edinme Hakkı Kânunu kapsamında hazırladığım İlgi (b) CİMER dilekcemi; işlem yapması için 05 Ocak 2021 târihinde Millî Savunma Bakanlığına gönderdim. 2100066390 sayılı işbu İlgi (b) dilekcemin;

     a. Birinci Maddesinde: İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcesinin “DENİZ ASTSUBAY OKULLARININ TARİHÇESİ” başlığı altında yer alan bilgide MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının;

Deniz Gedikli (Deniz Astsubay) Sınıfının 03 Nisan 1890 târihinde resmen kurulduğunu”,

Kamuoyuna ilân ve dünyâya beyân etdiğini tesbit etdiğimi bildirdim.

Ancak ne var ki;

     b. Aynı İlgi (b) dilekcemin Dördüncü Maddesinde: İlgi (ç)’de mezbûr 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde “gedikli erbaş” sınıfından “tensik” edilen “Astsubay” sınıfının;

        b.1— İlgi (d)’de merkum 5619 sayılı Gedikli Erbaş Kânunu ile “tensik” edilen “Gedikli Erbaş” sınıfının devamı olduğunu,

        b.2— İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcesinde MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının beyân etdiğinin aksine; “Deniz Gedikli” sınıfının, “Deniz Astsubay” sınıfı ile herhangi bir halef-selef ilişkisinin mevcut olmadığını,

        b.3— Hususî Kânun ile müstakil bir asker sınıfı olarak “teşkil” edilen “Deniz Gedikli” sınıfı ile “Gedikli Erbaş” sınıfından “tensik” edilen “Deniz Astsubay” sınıfı arasında askerî târih ve hukuk bakımından hiçbir illiyet bağı olmadığını,

        b.4— Hususî Kânun ile “müstakil zâbit” sınıfı olarak “teşkil” edilen “Deniz Gedikli” sınıfının; “zâbit” sınıfından ayrık olarak “Gedikli Erbaş” sınıfından “tensik” edilen “Deniz Astsubay” sınıfına tahvil edilmesinin Kânun tesisi mevzuu olduğunu,

Tesbit etdiğimi bildirdim.

 

  2. İşbu İlgi (b) dilekcemde verdiğim bilgi ve beyan etdiğim mevzuât muvacehesinde, gene aynı dilekcemin 6’ncı maddesinde;

     a. Kânun ile “teşkil” edilen bir “asker sınıfının” ancak başka bir Kânun ile “tahvil/tensik” edilebileceğini ifade etdim,

     b. Bu hukukî hakikâtin neticesi olmak üzere de; İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcenin sahibi MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığına, İlgi (b) dilekcenin sahibi ben Şükrü IRBIK şu biricik suâli tevcih etdim;

  • İlgi (e) Nizamnâmesine tevfikan 1890 senesinde “müstakil zâbit” sınıfı olarak “teşkil” edilen “Deniz Gedikli” sınıfının;

İlgi (ç)’de mezbur 5802 sayılı Astsubay Kânununa müsteniden 1951 senesinde “Gedikli Erbaş” sınıfından “tensik” edilen “Deniz Astsubay” sınıfına “tahvil edildiğine dâirMSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının İlgi (c) târihcesindeki beyânını istinâd etdirdiği “Kânunun künyesi” nedir?

 

  3. İlgi (b) dilekcemin 6’ncı maddesinde tevcih etdiğim yukarıda görülen işbu suâlime; İlgi (f) yazısı ile MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı (MSÜ DAMYOK) cevap verdi. 04 Şubat 2021 târihli İlgi (f) cevabında MSÜ DAMYOK cevap şöyle demekdedir;

“İlgi başvurunuz ile talep ettiğiniz 1951 tarihli Astsubay Kanunu künyesi aşağıda olduğu gibidir.”

 

  4. MSÜ DAMYOK’un tarafıma gönderdiği İlgi (f) yazısını tetkik etdiğimde;

     İlgi (c) bağlantısında münteşir târihcesindeki “Deniz Gedikli sınıfının, Deniz Astsubay sınıfı” olduğuna dair beyanını MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı; 5802 sayılı Astsubay Kanununa isnad etdirdiğini öğrendim.

 

  5. İlgi (b) dilekcemde verdiğim bilgi ve beyan etdiğim mevzuât kapsamında gündem etdiğim “Deniz Gedikli” sınıfı “Deniz Astsubay” sınıfı değildir tesbitine karşılık olarak MSÜ DAMYOK’un İlgi (f) yazısı ile verdiği cevabı tetkik etdiğimde;

     a. İlgi (b) dilekcemde söz etdiğim “Deniz Gedikli” sınıfının “Deniz Astsubay” sınıfı olduğunu isbatlamak üzere MSÜ DAMYOK’un İlgi (f) yazısında hiçbir belge ortaya koyamadığı,

     b. Talep etmediğim hâlde İlgi (f) yazısı ile künyesini gönderdiği 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânununda;

        b.1— “Deniz Gedikli” sınıfının “Deniz Astsubay” sınıfı olduğuna dair hiçbir hüküm mevcut olmadığını,

        b.2— MSÜ DAMYOK’un İlgi (f) yazısındaki beyanının aksine; 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânununun; Astsubay” sınıfının, “Gedikli Erbaş” sınıfından “tensik” edildiğini ayan beyan emretdiğini MSÜ DAMYOK’un anlayamadığını,

Tesbit etdim.

 

  6. “Deniz Gedikli” sınıfının “Deniz Astsubay” sınıfı olmadığını isbatlamaya geçmeden evvel; kendimi tanıtacak ve dilekcemin konusu ile doğrudan ilintili olan bir hâtıramı nakledeceğim. 

 

     a. ÖZGEÇMİŞ:

   İşbu dilekcenin sahibi ben Şükrü IRBIK; 1978 senesinde girdiğim bütün imtihanları muvaffakiyet ile ikmâl etdim ve müteakiben 957 kayıt numarası ile Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okuluna kayıt yapdırdım.

1978-1981 seneleri arasında üç senelik başarılı tahsilimi müteakip Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okulundan 1981 senesinde mezun oldum. Akabinde; Yalova Güverte Astsubay Sınıf Okulunda tahsilime devam etdim. 1981-1982 seneleri arasındaki bir senelik telsiz sınıfı tahsilimi müteakip 1982 senesi Ağustos ayında bu okulumdan; 1982-2085 sicil ve Deniz Telsiz Astsubay Çavuş rütbesi ile mezun oldum.

1982-2009 senelerinde; 13 senesi “deniz hizmeti” olmak üzere, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında toplam 27 sene “muvazzaf astsubay” unvânı ile görev yapdım. Gölcük tersanesinde inşa etdiğimiz TCG YILDIRIM ve TCG ORUÇREİS fırkateylerinin ilk personelinden birisiyim.

2009 senesinde kendi isdeğim ile Kuvvet tebdil ederek Sâhil Güvenlik Komutanlığına intisâb etdim. 2009-2011 seneleri arasında 3 sene de Sâhil Güvenlik Komutanlığında “muvazzaf astsubay” unvânı ile görev yapdım. Toplam 30 senelik “muvazzaf astsubay”lık görevimden 2011 senesinde kendi isdeğim ile emekli oldum.

 


 

     b. HȂTIRA:

   Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okulunda tahsil gördüğüm 1978-1981 seneleri arasında; 1978, 1979 ve 1980 seneleri 17 Kasım günlerinde okulumuzda bir tören tertip eder ve okulumuzun “kuruluş yıl dönümünü” kutlar idik.

İşbu dilekcemin konusu ile doğrudan alâkalı olması hasebi ile; 1979 senesi 17 Kasım gününde tertip edilen okulumuzun “kuruluş yıl dönümü” töreninde yaşadığım bir hâtıramı nakladeceğim. Tören takdim subayı o gün tören esnasında Deniz Astsubaylığının târihini anlatan bir konuşma yapdı. Konuşmasında bu subayımız;

         — Deniz astsubay okulunun 03 Nisan 1890 târihinde kurulduğunu,

        — Bugün ise (1979 senesinde) Deniz Astsubay Okulunun 89’uncu “kuruluş yıl dönümünü” kutladığımızı salondaki heyet ve talebelerin huzurunda beyan etdi.

89’uncu kuruluş yıl dönümü kutlama törenine iştirak edenlerden birisi olarak; ikinci sınıf talebesi 957 numaralı ben Şükrü IRBIK, hemen orada kendime şu suâli sordum!

03 Nisan günü kurulan Deniz Astsubay Okulunun kuruluş yıl dönümü, hangi sebepden dolayı 17 Kasım günü kutlanıyor acap?

Elimdeki kağıda bu suâlimi yazdım. Tören sona erdikden sonra Tören Takdim Subayına gitdim aramızda şu muhavere cereyân etdi;

        — 957 numaralı talebe Şükrü IRBIK; Hocam, tören esnasında yapdığınız konuşmada Deniz Astsubay Okulunun 03 Nisan 1890 târihinde kurulduğunu söylediniz. Bugün 17 Kasım 1979. 03 Nisan günü hizmete açılan okulumuzun kuruluş yıl dönümünü niçin 17 Kasım günü kutluyoruz?

        — Tören Takdim Subayı; Benden iyi mi bileceksin, talebe?..

 

Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okul Komutanlığında 17 Kasım 1979 Cumartesi günü tertip edilen 89’uncu “kuruluş yıl dönümü” törenini takdim eden deniz subayı,

Fizik Öğretmeni Teğmen Erol MÜTERCİMLER idi.

 

  7. “Deniz astsubay” sınıfının târihi hakkında yazdığım işbu dilekcem; “Donanma gedikli” sınıfının teşkil edildiği 1890 senesinden “astsubay” olarak tesmiye edilen asker sınıfını teşkil eden 5802 sayılı Astsubay Kânununun meriyyete konulduğu 1951 senesine kadar olan dönemi kapsamakdadır.

  İşbu dilekcemde söz edeceğim aşağıda görülen tâbirât; askerî mevzuâta duhûl târihine göre sıralanmış olup eş anlamlı tâbirâtdır. Bu sebepden dolayı söze konu bu tâbirâtı cümle içinde kendi dönemlerine uygun olarak kullandım.

 Donanma gedikli; donanma gedikli zâbiti; bahriye gedikli zâbiti; deniz gedikli subayı.

 Donanma gedikli/donanma gedikli zâbit: II.Meşrutiyet dönemine kadar kullanılmış.

 Bahriye gedikli zâbit: II.Meşrutiyet sonrası dönemde kullanılmış.

 Deniz gedikli subay: Türk askerî mevzuâtına ilk defa 3632 sayılı Kânun ile 1939 senesinde zuhur etmiş.

 Subay: 2590 sayı ve 26 Kasım 1934 târihli Efendi, Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvânların Kaldırıldığına Dâir Kânunun üçüncü maddesine müsteniden meriyyete konulan 09 Nisan 1935 târih ve 2/2295 sayılı Kararnâme ile “zâbit” kelimesi, “subay” olarak tebdil edilmiş.

 Deniz: Türk askerî deniz mevzuâtına ilk defa 2771 sayılı Kânun ile 1935 senesinde zuhur etmiş.

 Gedikli: bütün zamanlarda kelime olarak aynı şekilde yazılmış. Fakat dönemine göre Kânunlarda farklı asker sınıflarını târif etmiş bir sıfat (ön ad). Şöyle ki;

  • Bahriye gedikli zâbitliği” döneminde kullanılan “gedikli” tâbiri “Bahriye gedikli zâbit” sınıfını,
  • Deniz gedikli küçük zâbitliği” dönemindeki “gedikli” tâbiri “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfını,
  • Deniz gedikli erbaş” dönemindeki “gedikli” tâbiri ise “Deniz gedikli erbaş” sınıfını târif etmiş.

 

  8. Şimdi gelelim, “Deniz gedikli” sınıfının “Deniz astsubay” sınıfı olmadığını açıklamaya.

  İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcesinde MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı;

   — “Deniz Gedikli” sınıfının, “Deniz Astsubay” sınıfı olduğunu beyan ediyor. Tarafıma gönderdiği İlgi (f) yazısında görüldüğü üzere; bu beyanına MSÜ DAMYOK, 5802 sayılı Astsubay Kânununu delil gösderiyor.

   — İşbu dilekcenin sahibi ben Şükrü IRBIK da; MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının bu beyanının hukukî temelden tamamen yoksun ve mesnetsiz beyan olduğunu burada isbat edeceğim.

 

  9. İşbu dilekcemin aşağıda yer alan;

     a. Bölüm—1’de;

  “Deniz Gedikli” sınıfının Donanma-yı Hümâyûn’da “sunufu mahsusa” bir “zâbit” sınıfı olarak teşkil edildiğini isbat edeceğim.

 

     b. Bölüm—2’de;

  • Deniz Astsubay” sınıfının “Deniz gedikli erbaş” sınıfından “tensik” edildiğini,
  • Deniz gedikli erbaş” sınıfının da “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfından “tensik” edildiğini isbat edeceğim.

 

     b. Bölüm—3’de; Târihi geriye doğru tetkik etdiğimizde;

  • Kamuoyunun bugün burada ilk defa öğreneceği bilgi olarak; “Deniz astsubay” sınıfının kaynağının “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfı olduğunu,
  • Bu hukukî hakikâtin tabii neticesi olarak da; “Deniz astsubay” sınıfının kuruluş gününün; “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfının teşkil edildiği 16 Mayıs 1929 Perşembe günü olduğunu,

  Ben Şükrü IRBIK, Padişahların ve Reisicumhurların imzâladığı Kânunlar ile bugün burada isbat edeceğim.

 

  *  *  *  

 

  * * *  BÖLÜM—1  * * *

 

 * * *    “DONANMA GEDİKLİ” SINIFI “ZȂBİT” SINIFI OLARAK TEŞKİL EDİLDİ. * * *

 

Donanma gedikli” sınıfının Donanma-yı Hümâyûn’da “sunufu mahsusa” bir “zâbit” sınıfı olarak teşkil edildiğine dair beyânımı ben Şükrü IRBIK, aşağıda görülen mevzuât ile isbat edeceğim.

 

   KȂNUN(1): 01 Nisan 1890 Târihli Donanma-yı Hümâyûna Alınacak Sıbyan Efrâdına ve Bunlardan Yetiştirilecek Gediklilere Dâir Nizâmnâme. (Târihi Neşri: Rûmî: 20 Mart 1306, Hicrî: 10 Şa’ban 1307, Salı). (Temel Kânun).

     a. İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcesindeki bilgide MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı; “Donanma gedikli" sınıfının târihini 1890 senesinden başlatmakdadır. Ancak ne var ki;

  • Donanma gedikli" sınıfı Donanma-yı Humâyûnda ilk defâ olmak üzere 1701 Bahriye Kânunnâmesi ile 1701 senesinde teşkil edildi.
  • Daha sonraki senelerde meriyyete konulan hiçbir Kânun, Nizamnâme vs. mevzuâtda; söze konu işbu 1890 Nizamnâmesinden bahis yokdur. Bu cümleden olmak üzere; I.Meşrutiyet sonrası teşkil edilen 1890 “Donanma Gedikli" sınıfı ile II.Meşrutiyet sonra teşkil edilen “Bahriye Gedikli Zâbit" sınıfı”arasında hukukî olarak hiçbir illiyet bağı yokdur. Bu şerhi buraya yazıyor ve konuya devam ediyorum.

     b. İlgi (c)’de hâlen münteşir târihcesinde MSÜ DAMYOK; “Donanma Gedikli" sınıfının açılması emrini Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa verdi” diyor. Bu beyanı ile MSÜ DAMYOK;

        — Hem burada ucuz bir yalan söylüyor. Çünkü; “Donanma gedikli" sınıfı açılması için emir vermek şöyle dursun; dönemin Padişahı Sultan II. Abdülhamid’in haberi ve izini olmadan, Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa, Donanma-yı Humâyun sefinesindeki helâya bile gidemez idi.

        — Hem târih itibârı ile meriyyetde olan 07 Zilhicce 1293 (1876) târihli Kânûnî Esâsî Madde-7’de yer alan; “(…) rütbe menasıp tevcihi ve kuvvei berriye ve bahriyenin kumandası ve harekâtı askeriye ve ahkâmı şeriye ve kânuniyenin icrâsı ve devairi idâ renin muamelâ tına müteallik nizâ mnâ melerin tanzimi mukaddesei Padişahi cümlesindendir” hükümünden bîhaber olduğunu ikrâr ediyor.

        — Hem de işbu 1890 Nizamnâmesi Madde-29, ikinci fıkradaki “ba irade-i seniyye” hükümünü inkâr ediyor.

     c. Padişah Sultan II.Abdülhamid’in irae buyurduğu 01 Nisan 1890 târihli işbu Nizamnâme ile teşkil edilen “Donanma gedikli" sınıfı; I.Meşrutiyet dönemi Osmanlı Donanması (Donanma-yı Hümâyûn)'nda mevcut ve müesses olan “Donanma zâbit" sınıfından ayrık ve “sunufu mahsusa” olarak teşkil edilen bir “zâbit” sınıfı idi.

     d. 1890 seneli Nizamnâmesine tevfikan kendi sınıfı içinde “sürekli ve dikey terfiyi” esas alan “Donanma gedikli zâbit” sınıfında talim süresi ve usul-ü terfi şöyle idi;

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

     e. İşbu 1890 Donanma Gedikli Nizamnâmesi Madde-18 mucibince; “Donanma gedikli zâbit" sınıfı vazâ ifi askeriye ifâ sında 1880 seneli Bahriye Kanunnâme-i Hümayunu ahkâmına tâ bi idi.

     f. 1890 Donanma Gedikli Nizamnâmesinin bu emirlerine bakıldığında; “Donanma gedikli" sınıfının “zâbit” sınıfı olduğu kolayca anlaşılır.

Donanma gedikli” sınıfının “deniz astsubay” sınıfı olmadığını isbatlamak için dilekcemde buraya kadar yazdığım kısımın özeti şudur; 

     “Bir delil ile kırk âlimi yendim.”

 

Buradan sonra yazacağım aşağıdaki kısımının özeti ise şudur; 

     “Fakat kırk delil ile bir câhili yenemedim.”

 

İmam Şâfiî’nin bu iki tesbitinden hangisini tercih edeceği ise MSÜ DAMYOK’un bileceği işdir.

 

   KȂNUN/MEVZUȂT(2): Sâlnâme-i Nezâret-i Maârif-i Umûmiyye; 1316, s.740; 1317, s.832; 1319, s.245–246.

1900, 1901 ve 1903 senelerine ait mezkur Sâlnâmelerde sarâhaten bahis edildiği üzere;

Donanma Gedikli Şakirdan Mektebi, Donanma-yı Humâyû’na “gedikli zâbit” temin etmekde idi.

 

   KȂNUN(3): R. 02 Temmuz 1329 (15 Temmuz 1913) Târihli Süfün-u Humâyûnda Gedikli Sınıfının Sûret-i Teşkîli ile Usûl-i Terfi ve Terakkileri Hakkında Kânun-i Muvakkat. (Temel Kânun).

     a. Donanma-yı Humâyûn’da “gedikli zâbitsınıfının ikinci defa teşkil edilmesi, II.Meşruiyet’in ilânından sonraki döneme rastlar. Padişah Sultan Mehmed Reşâd’ın muvakkaten mevki’-i icrâya vaz’ını ve kavânîn-i Devlete ilâvesini irâde eylediği 15 Temmuz 1913 târihli işbu Kânun ile teşkil edilen “donanma gedikli zâbit” sınıfına;

        — Donanma-yı Humâyûndan istibdâlı icrâ kılınacak mücerreb ve mu’allem efrâd-ı askeriyenin evsâf-ı lâzımeyi hâiz olanlarından bir def’aya mahsûs olarak arzu idenler rütbelerine bakılmıyarak ve okuma ve yazma bilenleri tercîhân bi’l intihâb "gedikli namzedi" kayd ve kabûl olundu.

     b. Tıpkı 1890 Nizamnâmesinde vaz edildiği üzere; kendi sınıfı içinde “sürekli ve dikey terfiyi” esas alan 1913 “Donanma gedikli zâbit sınıfında” talim süresi ve usûl-i terfi şöyle idi;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

        —  Makine tahsili görmek üzere 1910 senesinde kendi parası ile İngiltere’ye giden Bahriye zâbiti makine yüzbaşı İbrahim AŞKİ’den Osmanlı Bahriye Nezâreti; İngiliz Bahriye tedrisâtını tetkik etmesini isdedi. İngiltere’den dönüşünde Bahriye zâbiti İbrahim AŞKİ’nin raporundaki tavsiyesi ile İngiliz Bahriyesindeki navy apprenticeship/bahriye çırak sınıfından intihâl edilerek hazırlanan 1913 seneli işbu Kânun öylesine ceffelkalem hazırlanmış idi ki… Bu Kânunda kendileri için istikbâl görmeyen hizmet-i mecburiye-i askeriyelerini itmâm etmiş dönemin bahriye efrâdı “Bahriye gedikli zâbit” sınıfına hiç rağbet etmedi. Meriyyete konulmasından daha bir sene bile geçmeden işbu 1913 seneli Kânun meriyetten kaldırıldı. Ve yerine; çok daha câzip terfi ve özlük hakları veren 172 sayılı 1915 Kânun meriyyete konuldu.

15 Temmuz 1913 târihli işbu Kânun-i Muvakkat; 09 Mart 1915 târih ve 172 sayılı Kânun Madde-32 ile “fesh” (mefsuh)  edildi.

 

   KȂNUN(4): 172 sayı ve R.24 Şubat 1330 (09 Mart 1915) târihli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânunu. (Tasdîkan meriyül icrâ). (Takvim-i Vekâyi neşir târihi: R.07.03.1331 (20 Mayıs 1915), Takvim-i Vekâyi sayı: 2117). (Temel Kânun).

     a.1934 sene 199 sayılı Karar ile 1949 sene ve 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kânununda; R.24 Şubat 1330 târihli işbu Kânun numarasının “172” olduğu yazılıdır.

     b. 172 sayı ve 1915 seneli bu Kânun, işbu dilekcemi yazdığım 15 Mart 2021 târihi itibarı ile hâlen meriyyetdedir.

     c. Sultan Mehmed Reşâd’ın irade eylediği 172 sayı ve 1915 seneli işbu Kânundan; İlgi (c)’de hâlen münteşir DAMYO okul târihcesinde DAMYOK hiç bahsetmiyor! Târih yazıcılığı açısından bakıldığında; II. Meşrutiyet sonrasında teşkil edilen “Bahriye gedikli zâbit" sınıfının temel Kânunu olan 172 sayılı Kânundan, okul târihcesinde hiç söz etmemesini  DAMYOK mutlaka açıklamalıdır.

     d. Okul târihcesinde 172 sayı ve 1915 seneli işbu Kânundan hiç söz etmemesi fiili ile DAMYOK;

        — Hem 1915 Makine ve 1916 Gemici Çırakları Nizamnâmelerini okumadığını zımnen ikrâr ediyor,

        — Hem de “Nizamnâme Kânuna isnad eder” düsturundan bîhaber olduğunu alenen fâş eyliyor!

     e. 172 sayı ve 1915 seneli işbu Kânunu; 10 Kasım 2020 târih ve 2004959300 sayılı CİMER dilekcem ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığından talep etdim. Arşivde “türkcesinin mevcut olmadığını” bahane eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, 1915 seneli işbu Kânunu, ben Şükrü IRBIK’a vermedi. 172 sayı ve 1915 seneli işbu Kânunun devlet arşivinden temin etdiğim bir sûretini; Deniz Müzesine bağışlamak isdediğime dair talebimi içeren CİMER dilekcemi 04 Şubat 2021 târih ve 2100622338 sayı ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığına gönderdim.

     f. İlgi (c)’de münteşir okul târihcesinde MSÜ DAMYOK’un hiç bahsetmediği; Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ise ben Şükrü IRBIK’a vermediği söze konu 172 sayılı 1915 Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânun’u, “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının bugüne kadar saklanan sırrının “kayıp ahid sandığı”dır. Ben Şükrü IRBIK bu Kânunu buldum, okudum ve anladım. MSÜ DAMYOK da 172 sayılı bu Kânunu bulup okuduğunda;

        — “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı hakkında Deniz Kuvvetleri Komutanlığının bugüne kadar “devlet sırrı” gibi sakladığı hakikâtleri öğrenecek

              Ve

        — “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının “sunufu mahsusa” bir “zâbit” sınıfı olduğunu anlayacak.

     g. 172 sayı ve 1915 seneli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânunu;

       

        Madde-5;

   — Onbaşılar, "kıdemli nefer" addolunurlar.

   — Çavuş, başçavuş ve gedikli namzetleri, "küçük zabit"

       Ve

   — Üçüncü, ikinci ve birinci sınıf gediklileri, "gedikli zâbit" unvanını hâizdirler.

       

        Madde-29;Gediklilere, "zâbitân" misüllü mezuniyet verilir.

 

       Madde-32; — Süfûn-ü Hümâyûnda Gedikli Sınıfının Sûreti Teşkili İle Usûl-ü Terfi ve Terakkileri Hakkında 6 Temmuz 1329 (15 Temmuz 1913. IRBIK) târihli Kânun mefsûhtur.

 

     h. “Küçük zâbit” ve “gedikli zâbit” olmak üzere iki aşamalı olarak ve “sürekli ve dikey terfiyi” esas alan 1915 “Bahriye gedikli zâbit" sınıfında talim süresi, rütbeler ve usûl-i terfi şöyle idi;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   — Beş senelik talim/taallümün akabinde belli şartları ikmâl/itmâm eden Bahriye efrâdı;

   — Evvelâ “onbaşı” rütbesine terfi ediyor,

   — Akabinde “Küçük zâbit” sınıfına naklediliyor,

   — Nihâyetinde de “gedikli zâ bit” sınıfına yükseliyor,

   — 1913 Kânununda olduğu gibi “birinci sınıf gedikli zâbit” rütbesine kadar “dikey ve sürekli terfi” edebiliyor idi.

   — 1914 senesinde Osmanlı Bahriyesinde tatbikatına başlanan ve 1915 senesinde “tasdikan meriyül icra”’ya konulan 1915 Kânunu ile Bahriye’de ihdas edilen “gedikli zâbit” sınıfının;

      “Sunufu mahsusa” bir “zâbit sınıfı” olarak ihdas edildiğini tevsik etmesi bakımından 1915  Kânununun Meclis-i Mebusân’da müzakeresi esnasında söz alan Fazıl Berki Beyin şu sözleri çok önemlidir;

Fazıl BERKİ Bey (Kengri)Bahriye Efrâdı ve Küçük Zâbitân ile Gedikli Zâbitânı Kânunu, Meşrutiyete nail olduğumuz beş altı seneden beri Bahriye Nezâretinin, Meclisimize bahriyenin terakki ve tealisi için göndermiş olduğu ilk kanundur. Binaenaleyh meserretle telakki edilmeye şayandır. Asıl bu kanunun ruhu gedikli zâbitân kısmına ait olan cihetidir.

   Gedikli zâbitânı, bahriye meselesinde adeta bir hayat ve memat vazifesi ifa etmektedir. Gedikli zâbitânı demek sefaini bahriyenin demirbaş insanları demektir. Sefain-i bahriyenin demirbaş eşyası olduğu gibi, demirbaş insanları da yani yirmi sene, yirmibeş sene aynı vazifede bir şubei fende sahibi ihtisas olan insanlara ait olan bir tabirdir. Eskiden bunlar intihab ediliyordu, daha doğrusu gedikli olanlara zâbitlik tevcih ediliyordu. Halbuki bunlar bahriye harp zâbiti olmadıklarından mesela, ateşçi, topçu, nişancı, işaretçi olan bir zatın doğrudan doğruya zâbit rütbesini haiz olması, bunlar arasında suitefehhümleri mucip oluyordu.

Yeni kanunda tadilât icra edilmiş, yalnız zâbitân bunlara bir işareti mahsus verilmiş ve 20-25 sene aynı meslekte hizmet edeceklerinden şevk ve gayretlerini tezyit etmek maksadı ile maaşları da sunufa taksim olunmuştur. Mücavir devletlerde de bu usul kabul olunmuş, bundan pekçok istifade olunmuştur. Bu kanunu muvakkat mevki-i icraya vaz olunduğu zamandan beri pekçok istifade edilmiş, yani hangi cihetleri muhtaç, muhtacı tâdil ve tebdil olduğu görülmüş. Mesela, maaşatı kafi derecede görülmemiş olmalı ki rağbet az olmuş ve bundan dolayı hükümetle encümen beyninde itilaf hasıl olarak maaşât mümkün mertebe tezyit edilmiştir.

   Diğer taraftan, zannederimki bu kanunun muvakkat olarak icrayi hükmetmesi ve matlub olan rağbete mazhar olmaması, Millet Meclisinde müzekeresi esnasında münakaşa ile belki de ref edileceği varidi hazır olmasından ileriye gelmiştir. Halbuki bu kânun kabul edilecek olursa rağbet fevkalade artacaktır, çünkü oraya bir kere tezkere terkettikten sonra vakfı hayat edenler 50 yaşına kadar bahriyenin bir sunufu mahsusa olarak kalacaktır ki, böyle uzun müddet için bir vazifeye girmiş olanların istikbalini düşünmesi de elbette vazifesidir.

   Binaenaleyh, bahriyenin terakki ve tealisi her türlü fedekarlığı ihtiyardan içtinap etmeyen milletin vükelayi muhteremesi bu kanunu hükümetin muvafakati ile encümenin tâdili vechile kabul edeceğinden hiç şüphem yoktur.

 

   KȂNUN/NİZAMNȂME(5): 20 Aralık 1915 (H. 12 Safer 1334, R. 07 Kanunievvel 1331) târihli Makine Çırakları Nizamnâmesi.

   a. İlgi (c)’de hâlen münteşir okul târihcesinde MSÜ DAMYOK; 1915 Makine Çırakları Nizamnâmesi’nden söz etmiş. Fakat işbu Nizamnâme Madde-16’da atıf yapılan 172 sayı ve 1915 seneli Kânundan; İlgi (c)’de münteşir târihcesinde MSÜ DAMYOK hiç bahsetmemiş.

   b. 172 sayı ve 1915 seneli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânun’una istinaden meriyyete konulan işbu Nizamnâme; Osmanlı Bahriyesinde istihdam edilmek üzere makine “efrâd”, “küçük zâbit” ve “gedikli zâbit” yetiştirmek için hazırlandı. Madde-21’de tavzih edildiği üzere; işbu Nizamnâme’nin mevki-i meriyete vaz’ını Sultan Mehmed Reşâd irade buyurdu ve icrasına da Bahriye Nâzırını memur etdi.

   c. 1915 Makine Çırakları Nizamnâmesi Madde-16 mucibince;

        — Tâlim sefinesindeki 5 senelik tedrisaddan sonra makine ihtisas kurs imtihanını veren çıraklar, faal filonun bir sefinesine tayin olundular,

        — Burada ibraz-ı ehliyet eden çıraklar, "nefer" sıfatıyle 5 ay hizmetten sonra "onbaşılığa" terfi olundular,

        — Onbaşılıktan "birinci sınıf gedikliliğe" kadar olan terfileri 172 sayı ve 1915 seneli Efrâd-ı Bahriye ve Gedikliler Hakkında Kânunnâme ahkâmına göre icra olundu.

        — 172 sayı ve 1915 seneli Kânunun bu hükümünden de kolayca anlaşıldığı üzere; Bahriye Nezâretinin teşkil etdiği Bahriye Çırak Mektebi mezunu makine çırakları “Bahriye gedikli zâbit” sınıfına dâhil idi.

   d. 172 sayılı 1915 Kânununa müsteniden hizmet veren 1915 Bahriye Çırak Mektebinde makine çırağına verilen tahsil süresi 5 sene idi. Aynı dönemde Bahriye mektebinde makine zâbit talebesinin tahsil süresi de gene 5 sene idi.

 

   KȂNUN/NİZAMNȂME(6): 03 Şubat 1916 (H. 28 Rebiülevvel 1334, R. 21 Kanunisani 1331) târihli Gemici Çırakları Nizamnâmesi.

   a. İlgi (c)’de münteşir okul târihcesinde MSÜ DAMYOK; 1916 Gemici Çırakları Nizamnâmesi’nden söz etmiş. Fakat işbu Nizamnâme Madde-15’de atıf yapılan 172 sayı ve 1915 seneli Kânundan; İlgi (c)’de münteşir târihcesinde MSÜ DAMYOK hiç bahsetmemiş.

   b. 172 sayı ve 1915 seneli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânun’una istinaden meriyyete konulan işbu Nizamnâme; Osmanlı Bahriyesinde istihdam edilmek üzere gemici (güverte) “efrâd”, “küçük zâbit” ve “gedikli zâbit” yetiştirmek için hazırlandı. Madde-19’da tavzih edildiği üzere; işbu Nizamnâme’nin mevki-i meriyete vaz’ını Sultan Mehmed Reşâd irâde buyurdu ve icrâsına da Bahriye Nâzırını memur etdi.

   c. 1916 Gemici Çırakları Nizamnâmesi Madde-15 mucibince;

        — Tâlim sefinesindeki 4 senelik tedrisaddan sonra gemicilikde ehliyet ve şaibe-i ihtisasında dirayet ve faaliyet ibraz eden çıraklar, "nefer" sıfatıyla beş ay bulundukdan sonra

        — Onbaşılığa terfi olundular,

        — Onbaşılıkdan "birinci sınıf gedikliğe" kadar olan terfiler ise 172 sayı ve 1915 seneli Efrâd-ı Bahriye ve Gedikliler Hakkında Kânunnâme ahkamına göre icra olundu.

        — 172 sayı ve 1915 seneli Kânunun bu hükümünden de kolayca anlaşıldığı üzere; Bahriye Nezâretinin teşkil etdiği Bahriye Çırak Mektebi mezunu gemici çıraklarıBahriye gedikli zâbit” sınıfına dahil idi.

   d. Hemen aşağıda okuyacağınız “KȂNUN(7)” başlığı altında söz etdiğim üzere;

        — 172 sayı ve 1915 seneli Kânununa müsteniden hizmet veren 1916 Güverte Çırak Mektebindeki güverte çırağı tahsil süresi 4 sene idi.

        — Aynı dönemde Bahriye mektebinde güverte zâbit talebesinin tahsil süresi ise 5 sene idi.

 

   KȂNUN(7): 29 Şubat 1331 (1915) târihli Bilumum Erkân, Ümera ve Zâbitân ve Mensubin-i Askeriyye-i Bahriyyenin Muhassasatı Hakkındaki Kânun. (Meclisi Ȃyan Zabıt Ceridesi. Devre:3, Cilt:2, İçtima Senesi:2, İnikad:42, sayfa:393-396). (Bahriye Mektebleri Tahsil-Taallüm Süreleri).

   a. 29 Şubat 1331 (1915) târihli yukarıda görülen Kânun ile bil'umum Erkân ve Ümera ve Zâbitân ve müstahdemin-i saire-i Bahriyenin gerek rütbe ve gerek makâma mahsus maaşları ile, küçük zâbitân ve efrâdın ve Mekteb-i Bahriyye ve gemici ve makine çırak mektepleri şakirdanının maaşları tesviye olundu. İşbu Kânunun müzakere edildiği kırkikinci inikadda Bahriye Mekteplerinin tahsil süreleri şu şekilde beyan edildi;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

   b. 29 Şubat 1331 (1915) târihli işbu Kânunun birinci maddesinde tavzih edildiği üzere; “bahriye gedikli zâbiti” yetiştirmek için teşkil edilen Makine ve Gemici Çırak Mekteblerindeki tahsil süresi, “bahriye zâbiti” yetiştiren Mekteb-i Bahriyye (Deniz Harp Okulu)’de verilen tahsil süresi ile aynı seviyede idi.

 

   KȂNUN(8): Efrâdı Bahriye ve Gedikliler Kânununun 15’inci Maddesinin Tadiline Dair Kânun Layihası. (Meclisi Ȃyan, İnikad: 20, 29 Kânunuevvel 1332 (1916), sayfa-249).

29 Kânunuevvel 1332 (1916) târihli bu Kânun ile; 172 sayı ve 1915 seneli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânunu Madde-15 tâdil edildi. Meclisi Ȃyan’ın 20’nci İnikadında söz alan birisi Paşa iki mebus; bahriye’de “gedikli zâbit” olarak istihdam edilmek üzere kaydedilecek gönüllü efrâd  hakkında şunları söyledi;

 

  • AHMET RIZA BEY Bir defa bu kadar sanata vakıf bir adam bulunacak olursa, onu Bahriye Nazırı yaparlardı. Böyle sanat sahiplerinin mektebe gitmesini anlamam. Bahusus, bu adam kıtlığında bu madde nasıl tatbik olunabilecektir?

 

  • MAHMUT PAŞABunların hepsine değil, bir tanesine vakıf olacak olursa kâfidir.

 

Meclisi Ȃyan azâsı Ahmet Rıza Beyin kim olduğunu bildiğinizde;

Bahriye gedikli zâbit” sınıfı hakkında 11 Ocak 1917 Perşembe günü Meclisde irâd etdiği bu sözünün ne kadar kıymetli ve isabetli olduğu daha iyi anlaşılır.

 

   KȂNUN(9): 357 sayı ve 18.10.1339 (18 Aralık 1923) târihli Mekâtibi Askeriye Talebesi ile İhtiyât Zâbit Nâmzetlerine Verilecek Maaş ve Tahsisâtı Fevkalâdeye Dair Kânun. (TBMM Zabıt Ceridesi: İnikad:38, 18.10.1339, sayfa-764).

Mekâtibi askeriye talebesine verilecek zamaimi fevkalâde hakkında İcra Vekilleri Riyaseti Celilesi’ne verdiği Kânun teklifinde dönemin Müdafai Milliye Vekili Kâzım (SEVÜKTEKİN) şöyle dedi;

“(…) ihtiyacatı haliye ve âtiyemizi tatminen evsafı muktaziyeyi câmi “gedikli zâbitânı” yetiştirilmek üzere mukaddema leylî olarak tesis edilmiş olan gemici, makinacı ve muzıkacı çırak mektepleri talebesine de leylî rüşdii askerî talebesine kıyasen yüzer kuruş zamaimi fevkalâde itasının temini müsterhamdır efendim.” 22-25.2.1339.

Dönemin Müdafai Milliye Vekili Kâzım (SEVÜKTEKİN); Gemici, makinacı ve muzıkacı çırak mektepleriningedikli zâbitânı” yetişdirdiğini İcra Vekilleri Riyaseti Celilesi huzurunda tevsik ediyor.

   KȂNUN(10): 508 sayı ve 22.04.1340 (22 Haziran 1924) Târihli Berrî, Bahrî, Havaî ve Jandarma Erkân, Ümera ve Zâbitânı ile Memurin ve Mensubuni Askeriye Maaş ve Tahsisatına Dair 22 Teşrinievvel 1339 Târihli (360 sayılı. IRBIK) Kânuna Müzeyyel Kânun.

   TBMM Riyaseti Celilesine 20.4.1340 târihinde verdiği Kânun teklifinde ve Esbabı Mucibe Lâyihası’nda Dönemin Başvekili İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi;

        —  Bahriyedeki gedikli zâbitânın maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri hakkında Müdafaai Milliye Vekâleti Celilesince tanzim olunup, İcra Vekilleri Heyetinin 20.4.1340 târihli içtimaında ledettezekkür (unutulmuş bir şeyi hatırlama. IRBIK) Meclisi Âliye arzı karargir olan Kânun ve esbabı mucibe lâyihaları muktezasını ifasına müsadei devletlerinin şayan buyurulması ricasiyle rapten takdim kılınmıştır efendim.

                Esbabı Mucibe Lâyihası

        —  Bu defa intişar eden 22 Teşrinievel 1339 târihli (1923_360 sayılı kânun. IRBIK) erkân, ümera ve zâbitân maaşatı hakkındaki Kânunda muhassesatları mensubini askeriye meyanında gösterilmiş olan gedikli zâbitânı, mensubini askeriyeden olmayıp doğrudan doğruya gedikli zâbitânın menşelerine esas olan ve 21 Kânunusani 1331 tarihli nizamname mucibince teşkil olunan çırak mektepleriyle ihtisas kurslarının bermucibi program safahatı tedrisiyelerini itmam ve donanmada muayyen bir müddet bilfiil hizmeti askeriyelerini ikmal ettikten sonra imtihan neticesinde ispatı ehliyet edenler gedikli zâbit unvanını haiz olmak üzere "üçüncü sınıf gedikli zâbiti" nasbolunurlar. Halen mevcut olup üçüncü sınıf ve mafevk rütbeleri haiz bulunan gediklilere 24 Şubat 1330 tarihli kanunun (1915_172 sayılı Kânun. IRBIK) beşinci maddesi mucibince Gedikli zâbiti unvanı verildiği gibi yirminci maddesi mucibince namzetliklerinden itibaren on yedi seneyi ikmal edenlere zâbitan misillü Askerî Tekaüt ve İstifa Kânununa tabaan hakkı tekaüt ve yirmi üçüncü maddesine tevfikan da hizmeti muvazzafai askeriyelerinin hitamından yedi sene sonra hakkı istifa verilmekte ve yirmi ikinci maddesi mucibince de elli iki yaşını ikmal edenler tahdidi sinne tabi tutulmaktadırlar.

        —  Merasim ve teşrifatı askeriyede ise Kânunu mezkûrun beşinci maddesi mucibince birinci sınıf gedikliler mühendis, yani mülâzımısaninin mafevki ve mülâzımın madunudurlar. Vazife itibariyle sefaindeki zâbitân misillu mesuliyet deruhte etmeleri ve Kânunu mezkûrun yirmi altıncı maddesinde mevcut cetvel mucibince de maaşat ve tahsisatlarının gayesi sabıkına nazaran kıdemli yüzbaşı ile binbaşı arasında bulunması gediklilerin zâbit sınıfına ithallerini zarurî kılmış olduğundan gedikli zâbitân hakkında vaziyeti sabıkına kıyasen tertip edilen maaş ve tahsisatı fevkalâdelerine ait lâyihai kanuniye arz ve takdim olunmuştur.

   b. TBMM Riyaseti Celilesine 15.4.1340 târihinde verdiği mazbatada dönemin Muvazenei Maliye Encümeni şöyle dedi;

        — “Bahriyedeki gedikli zâbitânın maaş ve tahsisatı fevkalâdeleri hakkında Müdafaai Milliye Vekâletince tanzim edilip, Başvekâlet tarafından Meclisi Âliye takdim ve Encümenimize havale buyurulan lâyihai kanuniye mütalâa ve müzakere olundu. “Gedikli zâbitân” doğrudan doğruya “zâbitân” sınıfına mensup bulundukları halde bunlar 22 Teşrinievvel 1339 tarihli kanun ile zâbitâna yapılan zemaimden istifade etmemiş olduklarından teklif olunan lâyihai kanuniye Encümenimizce de kabul edilerek Heyeti Umumiyeye arz olunmuştur.

 

Muvazenei Maliye

Encümeni Reisi                   Mazbata Muharriri          Kâtip

Çorum                                   Konya                                   Trabzon

Ferit Recai                           Kâzım Hüsnü                     Hini müzakerede bulunmadı.

 

Aza                         Aza                         Aza                        Aza

Saruhan                 Diyarbakır            Sivas                      Ertuğrul

Reşat                     Şeref                     Rasim                    Doktor Fikret

 

   c. Yüksek tasdikden geçen ve Muvazenei Maliye Encümeni’nin yukarıda görülen ifadesi ile “gedikli zâbitân” sınıfının doğrudan doğruya “zâbit” sınıfına mensup bulunduğunu” emreden 508 sayı ve 22 Haziran 1924 târihli işbu Kânunun altında Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl’in imzâsı ve iradesi vardır.

 

   d. Bu cümleden olmak üzere; “Donanma gedikli zâbit” sınıfının “deniz astsubay” sınıfı olduğu yalanını söyleyen subaylar; Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl’in bu imzâsı ve iradesi karşısında bugün burada hesap vermelidir.

 

   KȂNUN(11): 1010 sayı ve 19 Nisan 1927 târihli Berrî, Bahrî, Havaî ve Jandarma Zâbitânile Muamelât Memurlarına ve Hesab Memurlarile Muavinlerine ve Bahriye Gedikli Zâbitânına Bir Nefer Tayını itası Hakkında Kânun.

Riyaseti Celileye takdim kıldığı 1/1075 Kayıt Numaralı Mazbatasında; “Bahriye gedikli zâbit" sınıfının “heyeti zâbitân” sınıfına dahil olduğunu tevsik etmek üzere Muvazenei Maliye Encümeni 18 Nisan 1927 Pazartesi günü şu tesbiti yapdı;

      Muvazenei Maliye Encümeni Mazbatası

   —   Müdafaai Milliye Encümeni ile aynen kabul olunan lâyihai kanuniyenin heyeti umumiyesi serdolunan esbabı mucibeye nazaran Encümenimizce de esas itibariyle kabul olunmuş ve tatbikatta zuhuru muhtemel müşkülâtı izale edecek surette maddelerde bazı tadilât ve tavzihat icrası zarurî görülmüştür.

   — Berrî, bahrî ve jandarma sınıfları tayinatı muhtelif kanun ve nizamat ahkâmına tabi olup, teklif olunan kanun lâyihasiyle verilecek olan bir nefer tayını miktarının sunufu muhtelife zabitan ve memurinine muhtelif tarzda itası tecviz olunamamış ve vahdeti temin için 12 Eylül 1330 tarihli Askerî Tayinat ve Yem Kanununun birinci maddesi hükmünün tatbiki

Ve

   —  Bahriye gedikli zâbitânının dahi madde metninde tavzihi ve tayın miktarının aynen verilmesi esası kabul edilmiş olmasına nazaran bedelen verilmesi hakkındaki hükmün ayrı bir madde ile tespiti tensip kılınmış ve kanun lâyihasının birinci maddesi bu dairede tadilen kabul olunmuştur.

 

İşbu tashihât ile;

  • Berrî ve havaî zabitandan Terfi Kanununun ikinci maddesinde mezkûr heyeti zabitan ile birinci ve ikinci sınıf muamelât memurları ve hesap memurlariyle muavinleri,
  • Bahrî zabitandan amiralden mühendise kadar (amiral ve mühendis dahil) heyeti zabitan ile gedikli zâbitan
  • Ve Jandarma da ordu heyeti zabitanına muadil zabitan ile birinci ve ikinci sınıf hesap memurlariyle diğer hesap memurları kastolunmuştur.

 

Reis                        Mazbata Muharriri          Kâtip

Çatalca                  Gaziantep                           Konya                   Ertuğrul

Şakir                       Ali Cenani                            Fuat Doktor        Fikret

 

 

Nefer tayını tahsis edilmesi hakkında 1927 senesinde meriyyete konulan 1010 sayılı Kânunun yukarıda görülen Mazbatasında; “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının “Bahrî zâbit” sınıfına dahil olduğu bir kez daha tevsik ve teyid edildi.

 

   KȂNUN(12): 1120 sayı ve 16 Temmuz 1927 târihli Bahriye Mektebleri Muallimleri Hakkında Kânun. TBMM ZC; İnikat: 80, sayfa 486-490, 22 Haziran 1927 Çarşamba.

   Bahriye mektepleri muallimliklerini deruhde eden muvazzaf ve mütekaidin zâbitân ile sivil mualliminin terakki ve tefeyyüzlerini temin etmek üzere hazırlanan 1120 sayılı işbu Kânunda “Bahriye mektepleri” tâbiri mevcutdur.

   Kânunun birinci maddesinde açıkça ifade edildiği üzere; “Bahriye mektepleri” tâbirinden; “bahriye zâbiti” ve “bahriye gedikli zâbiti” yetiştiren mektepler kast olundu. İşbu Kânundaki bu hükümden ortaya çıkan netice şudur;

   — 1927 senesi itibarı ile Bahriye Vekâletinde “mektebli” “iki sınıf zâbit” mevcut ve müstahdem idi;

 

           1. Bahriye zâbit sınıfı

         2. Bahriye gedikli zâbit sınıfı

   

   — 1446 sayılı Kânun ile “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfının Bahriye’de ilk defa olmak üzere teşkil edildiği 1929 senesi itibarı ile “Bahriye gedikli zâbit mektebi” hâlen hizmet vermeye devam ediyor idi.

 

   KȂNUN(13): 5434 sayı ve 08 Haziran 1949 târihli T.C. Emekli Sandığı Kânunu.

172 sayılı Kânun ile 1915 senesinde teşkil edilen “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının, 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kânununda bugün dahi “subaylık” vasfı ve hukuku aynı şekilde devam etmekdedir.

   KȂNUN(14): 7471 sayı ve 06 Mayıs 1960 târihli T.C Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Assubayların Giyeceğine Dair Kânun.

   a. Komisyon Rp.; (…) “gedikli subayların” adedleri az ve “statüleri de muvakkat” olduğundan, eğitim ve hizmet giyeceğinden faydalanmaları nazarı itibara alınmıştır.

   b. Maraş mebusu Halil GÜRÜN’ün verdiği kânun teklifi, madde-4; (…) Deniz gedikli subayları mahallî istihdamlarına göre yukarıda yazılı melbusattan ancak birine müstehak olurlar.

 

Yukarıda görülen meclis zabıtından da kolayca anlaşılacağı üzere; 7471 sayılı Kânunun meclisde müzakere edildiği 1960 senesinde dahi Deniz Kuvvetlerinde “gedikli subay” mevcut idi ve görev yapıyor idi.

 

       SONUÇ;  

 

İşbu dilekcemin yukarıda görülen Bölüm-1’de beyan etdiğim Kânunlar;

Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Meclislerinde müzakere ederek meriyyete koyduğu Kânunlardır. Bu Kânunların hükümlerini icrâ etmeye ise dönemin Bahriye Nâzırları ve Millî Müdafaa Vekilleri memur edilmiş. Bu Kânunlarda; Türk milletinin yüksek irâdesinin yegâne tecelligâhı olan Osmanlı dönemi Meclis-i Mebusân ile Meclis-i Ȃlî ve Cumhuriyet döneminde ise TBMM’nin irâdesi ve bu dönemlerin padişahları ve Cumhurbaşkanlarının imzâsı var. Bu Kânunları icrâ etmemek Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı alenen isyân etmek demekdir.

 

  *  *  *  

 

  * * *  BÖLÜM—2  * * * 

 

A.—DENİZ ASTSUBAY” SINIFI “DENİZ GEDİKLİ ERBAŞ” SINIFINDAN “TENSİK” EDİLDİ,

 

B . “DENİZ GEDİKLİ ERBAŞ” SINIFI DA “DENİZ GEDİKLİ KÜÇÜK ZȂBİT” SINIFINDAN “TENSİK” EDİLDİ.

 

  *  *  *  

 

A . “DENİZ ASTSUBAY” SINIFI “DENİZ GEDİKLİ ERBAŞ” SINIFINDAN “TENSİK” EDİLDİ,

 

   KȂNUN(1): 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânûnu. (Temel Kânun).

Büyük Millet Meclisi Yüksek Başkanlığına 6/7 Haziran 1951 târihinde verdiği 5802 sayılı Astsubay Kanununa ait  “gerekçede” dönemin Başbakanı Adnan MENDERES şöyle dedi;

(…) Evvelce “küçük zabit” denilen ve daha sonra “gedikli erbaş” olarak adlandırılan bu sınıfın (Astsubay. IRBIK) statüsünde zaman zaman değişiklikler yapılmak ve hukuki durumlarının çeşitli kanunlarla tesbiti suretiyle bu sınıfa (Astsubay. IRBIK) rağbet teminine çalışılmışsa da tatbikatta edinilen tecrübeler bütün bunların bilhassa muharip sınıflara rağbeti sağlamak için kâfi olmadığını göstermiştir.” (…).

5802 sayılı Astsubay Kânunu’nun meriyyete konulması ile 1951 senesinde;

   a. Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun; kara, deniz ve hava kuvvetleriyle jandarma ve gümrük koruma’da  “astsubay” olarak tesmiye edilen yeni bir asker sınıfı “teşkil” edildi. (Madde-1).

   b. “Astsubay” sınıfının “teşkil” edilmesi ile birlikde; 5619 sayılı Kânun ile daha bir sene evvel, 1950 senesinde “teşkil” edilen “gedikli erbaş” sınıfı “feshedildi,” 5619 sayılı Gedikli Erbaş Kanunu da yürürlükten kaldırıldı. (Madde-32).

   b. 5802 sayılı bu Kânunun yürürlüğe girmesinden evvel “gedikli erbaş” olarak yetiştirilmiş ve yetiştirilmekte olan askerî şahıslara da “Astsubay” denildi. (Geçici Madde-1).

   d. Muhtelif Kânunlarda geçen “gedikli erbaş” adı “astsubay” olarak değiştirildi. (Geçici Madde-1).

   e. Deniz ve hava sınıflarında görevli bulunan “gedikli subaylardan” isteyenler hizmet sürelerine göre “astsubay” sınıfına geçirildi. (Geçici Madde-3).

   f. “Astsubay” sınıfına geçmek istemiyenler hakkında; 24 Şubat 1330 tarihli (1915 sene 172 sayılı. IRBIK) “Gedikli Zabitan Kanunu” ile Berrî, Bahrî, Havai ve Jandarma Erkân, Ümera ve Zabitanı ile Memurin ve Mensubini Askeriye Maaş ve Tahsisatına dair 22 Teşrinievvel 1339 tarihli (360 sayılı. IRBIK) kanuna müzeyyel 508 ve bu Kânûna ek 587 sayılı kanun hükümlerinin tatbikına devam olundu. (Geçici Madde-3).

Deniz astsubay” sınıfının “gedikli erbaş” sınıfından “tensik” edildiğini tevsik etmek üzere 5802 sayılı Astsubay Kânunu’nun yukarıda görülen hükümleri yeterlidir.

 

  *  *  *  

 

  B. “DENİZ GEDİKLİ ERBAŞ” SINIFI “DENİZ GEDİKLİ KÜÇÜK ZȂBİT” SINIFINDAN “TENSİK” EDİLDİ.

 

   KȂNUN(1): 1001 sayı ve 09 Nisan 1927 târihli Gedikli Küçük Zâbit Membalarına Dair Kânûn.

   a. BMM Riyaseti Celilesine 8 Mart 1927 târihinde verdiği Kânun teklifine merbut Esbabı Mucibe Lâyihası’nda dönemin Başvekili İsmet (İNÖNÜ) şöyle dedi;

        — “Talim ve terbiye ve inzibat noktai nazarından “Ordunun” pek ziyade muhtaç bulunduğu ”küçük zabitliğe”  memba temini maksadıyla işbu lâyihayı kanuniye tanzim kılınmıştır efendim.”

   b. Başvekil İsmet (İNÖNÜ)’nün Esbabı Mucibe Lâyihası’nda sarâhaten tavzih etdiği üzere; 1001 sayılı işbu Kânun ile “gedikli küçük zâbit sınıfı” sâdece Ordu (Berriye, Kara Kuvvetleri)’da teşkil edildi.

   c. 07 Eylül 2017 târih ve 1701290613 sayılı CİMER dilekceme gönderdiği 27 Eylül 2017 Çarşamba gün ve 10:26 saatli e-posdasının birinci maddesinde MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı; Donanmayı Humâyun’a “gedikli zâbit” yetiştiren 1915 Makine ve 1916 Gemici Çırak Mekteplerinin 1001 sayılı bu Kânun ile 1927 senesinde kapatıldığını beyan ediyor. MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının bu beyanı tamamen yanlışdır, yalandır. Bu beyanına bakdığımda; Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının 1001 sayılı işbu Kânunu ve bu Kânunun meclis zabıtlarını dahi okumadığını anlıyorum.

   d. “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı hakkında hüküm vaz eden Kânun, 1929 sene ve 1492 sayılı Kânundur. Çünkü;

        — 1001 sayılı Kânun ile 1927 senesinde “gedikli küçük zâbit" sınıfı sâdece Ordu (Berriye, Kara Kuvvetleri)’da teşkil edildi.

        — Muteber olduğu 20 Nisan 1927 târihi itibârı ile hâlen görevde olan “bahriye gedikli zâbit” sınıfı hakkında 1001 sayılı bu Kânun, hiçbir hüküm vaz etmedi.

        — 1001 sayılı Kânunun TBMM’de müzakere ve kabul edildiği İçtima-46’ya dönemin Bahriye Vekili İhsan Bey katılmadı ve söze konu bu Kânunu imzalamadı,

        — 1001 sayılı işbu Kânun metininde “bahriye”, “donanma” ya da “denizkelimeleri bile yok!

        — Bu cümleden olmak üzere; “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı ya da kânunen henüz teşkil edilmeyen “Deniz gedikli küçük zabit” sınıfı hakkında dönemin Bahriye Vekâleti herhangi bir hüküm tesis etmiş ise şâyet, bunu yapanların 1001 sayılı işbu Kânuna temelden aykırı işlem yapdığını da buraya şerh ediyorum.

   e.“Deniz astsubay” sınıfına memba teşkil eden asker sınıfı ise 1929 sene ve 1446 sayılı Kânun ile teşkil edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfıdır. 1446 sayılı işbu Kânunun “deniz astsubay” sınıfı hakkında vaz etdiği hükümleri ise hemen aşağıdaki 1446 sayılı Kânun başlığı altında anlatacağım. 

 

    KȂNUN(2): 1446 sayı ve 18 Mayıs 1929 târihli Gedikli Küçük Zâbit Menbalarına Ait 1001 Numaralı Kânunun Bâzı Maddelerinin Tâdiline Dâir Kânun.(Temel Kânun).

 

   1446 sayılı bu Kânun; “Gedikli küçük zâbit” sınıfını Deniz (Bahriye)’de ilk defa olmak üzere 1929 senesinde teşkil eden temel Kânundur.

   Bu Kânunun TBMM’de müzakeresinde dönemin Başvekili İsmet (İNÖNÜ) ve Deniz Müsteşarı (Deniz Kuvvetleri Komutanı) Miralay Memet Ali Bey şunları söyledi;

   Başvekil İsmet (İNÖNÜ),  Esbabı mucibe mazbatası;

   1- (…) Halbuki Kara lisesi ile harp ve Gedikli Küçük Zabit ihzarî mektebinden bu gibi halâta içtisar edenler hakkında 1001 numaralı kanun mevcuttur. İşbu kanunun meslekin icap ettirdiği bazı ufak tadilât ile Deniz Askerî mekteplerine de tatbiki zarurî görülmüş ve merbut lâyihai kanuniye tanzim kılımıştır.

   Millî Müdafaa Encümeni mazbatası;Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Bş. V. Celilenin 6/2/1929 tarih ve 6/543 numaralı tezkeresile encümenimize tevdi buyrulan (Gedikli küçük zabit menbalarına dair kanuna bazı fıkralar ilâvesine dair kanun lâyihası) Millî Müdafaa Vekâleti Deniz Müsteşarı miralay Memet Ali beyin huzurile tetkik ve müzakere olundu.

 Gedikli küçük zabit mektepleri önce ordunun kara sınıfları için tesis edilmiş ve buna dair 1001 numaralı kanunda da yalnız bu sınıflardan bahs olunmuştur.

   Halbuki mezkûr gedikli küçük zabitlerin hava ve deniz sınıflarında da lüzumu ve mühim faideleri görülmüş ve bunlar başka ordularda mevcut olduğu gibi bizde de  teşkil edilmiştir.

  Binaenaleyh bizde tesis edilmiş olan hava ve deniz küçük zabit mekteplerine menba bulmak üzere 1001 numaralı kanunun bunlara da teşmili için tadili icap etmektedir.

 

   İşbu dilekcemin 7’inci sayfasında ben Şükrü IRBIK;

 

   a. 172 sayı ve 1915 seneli Bahriye Efrâd ve Küçük Zâbitâniyle Gedikli Zâbitânı Kânun’u, “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının bugüne kadar saklanan “kayıp ahid sandığıdır” demiş idim.

   b. 1446 sayı ve 1929 seneli Gedikli Küçük Zâbit Menbalarına Ait 1001 Numaralı Kânunun Bâzı Maddelerinin Tâdiline Dâir Kânunun ise;

   “Deniz astsubay” sınıfının târihi hakkında kayıp ahid sandığı içinde bugüne kadar saklanan “en büyük sır” olduğunu söylüyorum.

   Çünkü;

   “Deniz Astsubay” sınıfı hakkında bugüne kadar neşredilen târihcelerin hiçbirinde, “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfını 1929 senesinde “teşkil” eden 1446 sayılı bu Kânundan hiç kimse söz etmemiş.

 

   c. Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl’in 1929 senesinde tasdik ederek icrâsını emretdiği 1446 sayılı bu Kânunu,

   Bugüne kadar görmezden gelerek “deniz astsubay sınıfının” târihine karşı “târih suikasti” işleyen deniz subaylarını

   Ve

   Bu Kânunu icrâya memur etdiği Millî Savunma Bakanlarını ben Şükrü IRBIK; 1929 senesinden beri yapdıkları bu “emre itaatsizliği” açıklamaya dâvet ediyorum.

 

   d. 1446 sayılı işbu Kânun ile 1929 senesinde;

        —  Osmanlı ve Türk denizcilik târihinde ilk defâ olmak üzere; “Deniz gedikli küçük zâbit” olarak tesmiye edilen yeni bir asker sınıfı 19 Mayıs 1929 târihinde “teşkil” edildi.

        —  Bu hakikâtden hareket ile; “Deniz astsubay” sınıfının menbası “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfıdır. Kuruluş târihi de 1446 sayılı Kânunun muteber olduğu 19 Mayıs 1929 târihidir.

        —  1446 sayılı Kanun ile “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfının teşkil edildiği 19 Mayıs 1929 târihinden sâdece 23 gün sonra da;

   172 sayılı Kânun ile 1915 senesinde Osmanlı Bahriyesinde “sunufu mahsusa zâbit” sınıfı olarak teşkil edilen “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı, 8 Haziran 1929 târihinde 1492 sayılı Kânun ile "tasfiye” edildi.

   e. “Bahriye gedikli zâbit” sınıfını “tasfiye” eden 1492 sayılı işbu Kânunun “Muvakkat maddesi” ile hâlen görevde olan “Bahriye gedikli zâbitâna” iki çeşit hakkıhıyar verildi;

        —  İlk kez teşkil edilen “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına "nakil" edilmek

             Ya da

        —  Emekli olarak Kara ve Deniz Ordularından terhis edilinceye kadar mevcut “zabitlik” vasıfı ile "göreve devam" etmek.

 

   “Bahriye zâbit” sınıfından ayrık ve “alt/ast” seviyede olan “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına nakil edilmeyi haklı olarak tahkir ve tezyif edici bir tercih olarak telakki eden mevcut “Bahriye gedikli zâbitinin” handiyse tamamı “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına nakil edilmeyi reddeddi. Emekli olarak Kara ve Deniz Ordularından terhis edilinceye kadar haklı olarak; 172 sayı ve 24 şubat 1330 târihli Kânun ile iktisap etdikleri “zâbitlik” vasfını “müktesep hak” mefhumu muvahecesinde muhafaza etmeyi tercih etdiler. 


   KȂNUN
(3): 1492 sayı ve 11 Haziran 1929 târihli Deniz ve Hava Gedikli Küçük Zâbit Maaş Kânunu.

   a. Yukarıdaki satırda görülen 1929 sene 1492 sayılı Kânunun isimi; Deniz ve Hava Gedikli Küçük Zâbit Maaş Kânunu’dur.

   b. Sözüme konu 1492 sayılı işbu Kânun ile;

        — Ordu (Berrî, Kara Kuvvetleri)’un “hava” sınıfında müstahdem pilot ve râsıt “gedikli zâbitân” sınıfı ile

        — Deniz (Bahriye)’de müstahdem “gedikli zâbitân” sınıfı “tasfiye” edildi.

        —  1929 sene ve 1492 sayılı Kânun, 18 Ocak 1940 târih ve 3779 sayılı Kânun (Md.16) ile ilga edildi.                 Fakat;

   1492 sayılı bu Kânunun tesirleri 5802 sayılı Astsubay Kânununun meriyyete konulduğu 1951 senesinde de hâlen ve aynı kuvvet ile devâm ediyor idi.

        —  İşbu dilekcemin konusu ile alâkası olmadığı için; Ordu (Berrî, Kara Kuvvetleri)’da müstahdem “hava” sınıfı pilot ve râsıt “gedikli zâbitânı” işbu dilekcemde meskût geçdim.

   c. 16 Mayıs 1929 târihinde B.M.M. Yüksek Reisliğine verdiği Kânun teklifinde Başvekil İsmet (İNÖNÜ), 1492 sayılı işbu Kânun Lâyihasının Esbâbı Mucibesi’ni şu şekilde tavzih etdi;

     1. Sefaini harbiyemizde bir çok pek karışık ve güç fennî vazifeleri deruhte eden gedikli küçük zabitanın en asrî bir şekilde ve en mükemmel esaslara müstenit olarak yetiştirilmesine sarfı gayret olunmakla beraber bu sınıf mensubiyni kâfi derecede terfih edilmezse şeraiti lâzimeyi haiz talip bulmak imkânsızdır. Esbabı maruzaya binaen donanmanın unsuru hayatiyesini teşkil eden gedikli küçük zâbitânın maruz kaldıkları külfet nisbetinde ve vüsa'ti maliyemiz derecesinde refahları temin edilmek üzere;

        — Diğer mileli bahriyenin kabul ettiği esaslar Büyük Erkânıharbiye Reisliğince tetkik buyrularak maksatsız görülen gedigli zabitan yerine kara ordusundaki “gedikli küçük zabitan” gibi gedikli çavuş, gedikli baş çavuş muavini, gedikli baş çavuş ve

     —  Bu rütbelere ilâveten Alman bahriyesinde olduğu vech üzre bir "baş gediklilik" rütbesi ihdas olunmuş

          Ve bu sûretle

     —  "Deniz zabitan heyeti" ile "deniz gedikli küçük zabitanı" arasında sarih bir hattı fasıl çizilmiş

          Ve

     —  İşbu kanun yalnız deniz ve hava kuvvetlerimizin muvaffakiyetlerine birinci derecede âmil olan ve yetiştirilmeleri uzun bir zamana mütevakkıf bulunan güverte, uçuş, fen, ihtisas ve makinist "gedikli küçük zâbitânına" şamil olması esası kabul olunmuştur.

   (…)

   9 — İhdası (1446 sayılı Kânun ile. IRBIK) mukarrer “gedikli küçük zabit” sınıfı halen mevcut bulunan “gedikli zabitan” yerine “kaim” olacağından "bahriyede gedikli sınıfı tesisine ait olup" işbu kanuna muhalif bulunan ve birer sûreti merbuten taktim kılınan 1330 (1915 sene ve 172 sayılı. IRBIK) tarihli gedikli kanunu ve gediklilerin ve gedikli küçük zabitlerin maaşlarına dair olan kanunlar lağvedilmiştir.

   11 — Muvakkat madde halen mevcut bulunan “gedikli zabitan” ile “gedikli küçük zabitanın” “gedikli küçük zabit” sınıfına sureti nakilleri için vazedilmiştir. Halen mevcut bulunan ve 330 (1915 sene ve 172 sayılı. IRBIK) tarihli gedikli kanununa nazaran silâh endazdan madut olan “gedikli küçük zabitanı” yeni ihdas olunacak "gedikli küçük zabitanın" mukabil rütbelerine nakilleri münasip görülmüştür.

      «A» “Gedikli zabitandan” “gedikli küçük zabit” sınıfına nakli arzu edenlerin kıdem ve terfileri arasındaki müddetin muhafazası için gedikli zabitanın maaşı hazıraları ile nakilleri muvafık görülmüş ve bilahara tabi olacakları muamele de tespit edilmiştir.

      «B» Nakli arzu etmiyenlerin kanunen müktesep haklarının tasfiyenin nihayetine kadar 330 tarihli kanun ve 508, 507 numaralı kanunlar mucibince muamele görmeleri hususu tespit olunmuştur.

   d. Esbabı Mucibesinin 10’uncu maddesinde dönemin Başvekili İsmet (İNÖNÜ)’in izah etdiği üzere 1492 sayılı bu Kânun esas maksadı;

        — 172 sayılı Kânunun verdiği mükteseb “zabitlik” vasfını muhafaza etmek şartı ile; 1915 senesinde Bahriye’de teşkil edilen “Bahriye gedikli zâbit” sınıfını “tasfiye etmek” idi.

   e. 1492 sayılı Kânun ile “bahriye gedikli zâbit” sınıfının tasfiye edildiği 1929 senesinde; Bahriye’de müstahdem “gedikli zâbit” mevcudu 200’den ziyâde olmalıdır.

   Çünkü; 1924 senesinde Bahriye (Deniz Kuvvetleri)’de müstahdem “bahriye gedikli zâbit” mevcudunun aşağıdaki kaynakda 136 olduğu yazılıdır. 1924-1929 seneleri arasında geçen 5 senelik dönemde Makine ve Güverte Çırak Mekteplerinden şahadetname (mezuniyet) alarak Bahriye’ye intisab eden “gedikli zâbit”ler ile bu 136 rakamı daha fazla artmış olmalıdır. (Kaynak: 523 sayı ve 22.11.1340 (1924) târihli 1340 senesi Bütçesinin Fusûl ve Mevaddı Muhtelifesine Tahsisâ tı Munzamma İtasına Dair Kânun. TBMM ZC, İçtima; 10, 20.11.1340 Perşembe. Bahriye bütçesi, sayfa-26; Bahriye’de; 20 adet birinci, 56 adet ikinci ve 60 adet üçüncü sınıf olmak üzere 136 adet gedikli zâbitân mevcut).

   f. 1492 sayılı işbu Kânunun “Muvakkat Maddesi” mucibince; Bahriye’de müstahdem “gedikli zâbitâna”, Bahriye’de ilk kez işbu Kânun ile ihdas edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına nakili arzu edip etmedikleri soruldu.

   g. Türk askerlik târihinde ilk defa olmak üzere bir asker sınıfına; “zâbit” vasfını haiz “gedikli zâbit” sınıfına, mensup oldukları “zâbit” sınıfından “ast” seviyedeki başka bir asker sınıfına, “gedikli küçük zâbit” sınıfına nakil olunmaları teklif edildi.

  • Bahriye gedikli zâbit” sınıfından ayrık ve “alt/ast” seviyede olan “Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfına nakil edilmeyi haklı olarak tahkir ve tezyif edici bir tercih olarak telakki eden mevcut “Bahriye gedikli zâbitinin” handiyse tamamı bu teklifi reddeddi.
  • Emekli olarak ordudan terhis edilinceye kadar 172 sayı ve 24 şubat 1330 târihli Kânun ile iktisap etdikleri “zâbitlik” vasfını “müktesep hak” mefhumu muvahecesinde muhafaza etmeyi tercih etdiler.
  • Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinde 1960 senesinde bile hâlâ görev yapan “gedikli zâbit” mevcut idi. (Bkz. Sene 1960, Kânun 7471).

 

   h. “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının “tasfiye” edildiğini

   Ve dahi

   Yerine “deniz gedikli küçük zabit” sınıfının “ikâme” (kâim) edildiğini emreden 11 Haziran 1929 târih ve 1492 sayılı işbu Kânunun altında Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl’in imzâsı ve irâdesi var.

 

   i. Bu cümleden olmak üzere; “Donanma (Bahriye) gedikli zâbit” sınıfının “deniz astsubay” sınıfı olduğu yalanını söyleyen deniz subayları; Reisicumhur Gâzi Mustafa Kemâl’in 1929 senesinde irâd etdiği bu imzâsı ve irâdesi karşısında bugün burada hesap vermelidir.

 

   j. Yukarıdaki maddelerde Kânunları ile açıkladığım bu hukukû hakikâtin neticesi olmak üzere de ben Şükrü IRBIK buraya şerh ediyorum;

     1. “Deniz astsubay” sınıfının târihi; 1446 sayılı Kânunun muteber olduğu 19 Mayıs 1929 târihinde ve Bahriye’de teşkil edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfını ile başlamakdadır.

     2. 1446 sayılı Kânun ile 1929 senesinde Bahriye (Deniz Kuvvetletleri)’de ilk defa teşkil edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfı;

        — 5619 sayılı Kânun ile 1950 senesinde teşkil edilen “Deniz gedikli erbaş” sınıfının kaynağıdır.

     3. 5619 sayılı Kânun ile teşkil edilen “gedikli erbaş” sınıfı da;

        — 5802 sayılı Kânun ile 1951 senesinde Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinde teşkil edilen “astsubay” sınıfının kaynağıdır.

 

   KȂNUN(4): 2717 sayı ve 18 Mayıs 1935 târihli Sevkiyât Erât ve Erbaşlarına Verilecek Yevmiyeler Hakkındaki 630 Numaralı Kânunun Birinci Maddesini Değiştiren Kânun.

   TBMM 18 Mayıs 1935 Cumartesi günü İnikad-25 ile içtima eyledi. Gündemdeki konulardan birisi de Sevkiyât Erât ve Erbaşlarına verilecek yevmiyeyi müzakere etmek idi. Fakat bu İnikadda TBMM gündemde olmayan bir karar aldı. Dâhilî Nizamnâmesine aykırı olarak TBMM, gündemde olmadığı hâlde; “gedikli küçük zâbite” “gedikli erbaş” denmesine karar verdi. İşde, İnikad-25’de müzakere şöyle cereyân etdi;

   General Kâzım SEVÜKTEKİN (Diyarbekir) — Efendim, bunlar Heyeti Vekilede katiyet kesbetti.

   Efrada, erat,

   Nefere, er,

   Küçük zabite, "erbaş",

   Gedikli küçük zabite” de “gedikli erbaş” dendi. Bunların da bu şekilde değiştirilmesini teklif ederim.

 

   Millî Müdafaa Encümeni M.(azbata) M.(uharriri) General İhsan SÖKMEN (Giresun) — Evet öyledir.

   Başkan —    Maddeyi bu değişiklikle reye arzediyorum.

   Kabul edenler ... Etmeyenler ... Kabul edilmiştir.

   2717 sayılı bu Kânunun 1935 senesinde meriyyete konulmasından sonra hazırlanan yeni Kânunlarda geçen “gedikli küçük zâbit” tâbirâtı “gedikli erbaş” olarak tebdil edildi.

   “Gedikli küçük zâbite” “gedikli erbaş” denilmesine dâir olmak üzere; 18 Mayıs 1935 Cumartesi günü İnikad-25’de TBMM’nin bu karârı, Dâhilî Nizâmnâmesine aykırı olarak alınmış “usulsüz ve gayri meşru” karar idi. Bu “usulsüz ve gayri meşru” karar, 2771 sayılı Ordu Dâhilî Hizmet Kânunu ile 1935 senesinde “meşru” hâle getirildi.

 

  *  *  *  

 

  * * *  BÖLÜM—3  * * * 

 

 

***  DENİZ ASTSUBAY” SINIFININ İLK KAYNAĞI “DENİZ GEDİKLİ KÜÇÜK ZÂBİT” SINIFIDIR ***

 

   a. 1446 sayı ve 18 Mayıs 1929 târihli Gedikli Küçük Zâbit Menbalarına ait 1001 Numaralı Kânunun Bâzı Maddelerinin Tâdiline Dâir Kânun ile 1929 senesinde;

        —  Osmanlı ve Türk denizcilik târihinde ilk defâ olmak üzere; “deniz gedikli küçük zâbit” olarak tesmiye edilen yeni bir asker sınıfı 18 Mayıs 1929 târihinde teşkil edildi.

        —  Bu târihden sâdece 23 gün sonra da “Bahriye gedikli zâbit” sınıfı 8 Haziran 1929 târihinde 1492 sayılı Kânun ile "tasfiye” edildi.

        —  1492 sayılı Kânunun Komisyon Raporu dokuzuncu maddesinde alanen beyan edildiği üzere “tasfiye” edilen “Bahriye gedikli zâbit” sınıfının yerine “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfı “ikâme” edildi.

   b. 2505 sayı ve 11 Haziran 1934 târihli Gedikli Küçük Zâbit Menbalarına Dâir Kânun ile 1934 senesinde;

  • 1001 sayılı Kânun ile 1927 senesinde Kara’da,
  • 1446 sayılı Kânun ile 1929 senesinde Deniz’de,
  • 1675 sayılı Kânun ile 1930 senesinde Kara’nın Hava kısımında teşkil edilen “gedikli küçük zâbit” sınıfları; Komisyon raporunda alenen beyan edildiği üzere ile 2505 sayılı işbu Kânun ile “tedvin” edildi. 1001, 1446 ve 1675 sayılı söze konu bu Kânunlar gene 2505 sayılı bu Kânun ile “ilga” edildi. (Madde-29).

   c. 5619 sayı ve 23 Mart 1950 târihli Gedikli Erbaş Kânunu ile 1950 senesinde;

  • Kara, Kara Hava sınıfı ve Deniz “gedikli küçük zâbit” sınıflarını 1934 senesinde aynı Kânunda “tedvin”  eden 2505 sayılı Kânun “ilga” edildi. (Madde-29).
  • 1446 sayılı Kânun ile 1929 senesinde Deniz’de ilk defa "teşkil" edilen “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfı “Gedikli erbaş” sınıfına “tensik” edildi.

   d. 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânunu ile 1951 senesinde;

        —  Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun; kara, deniz ve hava kuvvetleriyle jandarma ve gümrük koruma’da “astsubay” olarak tesmiye edilen yeni bir asker sınıfı “teşkil” edildi. (Madde-1).

        —  “Astsubay” sınıfının “teşkil” edilmesi ile birlikde; 5619 sayılı Kânun ile daha bir sene evvel, 1950 senesinde “teşkil” edilen “gedikli erbaş” sınıfı “feshedildi.” 5619 sayılı Gedikli Erbaş Kanunu da yürürlükten kaldırıldı. (Madde-32).

        —  5802 sayılı Astsubay Kânununun yürürlüğe girmesinden evvel “gedikli erbaş” olarak yetiştirilmiş ve yetiştirilmekte olan askerî şahıslara “Astsubay” denildi. (Geçici Madde-1).

        —  Muhtelif Kânunlarda geçen “gedikli erbaş” adı “astsubay” olarak değiştirildi. (Geçici Madde-1).

        —  Deniz ve hava sınıflarında görevli bulunan “gedikli subaylardan” istiyenler hizmet sürelerine göre “astsubay” sınıfına geçmeleri teklif edildi. (Geçici Madde-3). Fakat “deniz gedikli subayları” “astsubay” sınıfına geçmeyi reddeddi.

        — “Astsubay” sınıfına geçmek istemiyendeniz gedikli subayları” hakkında; 24 Şubat 1330 tarihli (1915 sene ve 172 sayılı. IRBIK) “Gedikli Zabitan Kanunu” ile Berrî, Bahrî, Havai ve Jandarma Erkân, Ümerâ ve Zâbitânı ile Memurin ve Mensubini Askeriye Maaş ve Tahsisâtına dair 22 Teşrinievvel 1339 târihli (360 sayılı. IRBIK) Kânuna müzeyyel 508 ve bu kânûna ek 587 sayılı kânun hükümlerinin tatbikına devam olundu. (Geçici Madde-3).

 

  *  *  *  

 

       SONUÇ;  

 

Mezunu olduğum Deniz Astsubay Okulu hakkında subayların bugüne kadar hilâf-ı hakikât olarak ve ezbere yazdığı düzmece târihceleri gördüğümde; “El, elin eşşeğini türkü çığırı çığırı arar!” atasözü tedai ediverdi, ben Şükrü IRBIK’ın zihninde.

Çünkü; Hâlen İlgi (c)’de münteşir MSÜ DAMYO târihcesinde çok vahim hatâlar, yanlışlar, inkârlar ve iftirâlar mevcutdur. Söze konu işbu târihcelerde; “Donanma gedikli zâbit” ve “Deniz astsubay” sınıflarının târihine karşı işlenmiş aleni bir “itibâr suikastı” vardır.

İlgi (c) bağlantıda münteşir târihcesinde MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı;

Deniz Gedikli sınıfının (Deniz Astsubay) sınıfı olduğunu ve 03 Nisan 1890 târihinde resmen kurulduğunu”,

Beyan etmekdedir.

İşbu dilekcemin yukarıda görülen bölümlerinde;

   a. “Deniz gedikli” sınıfının “Deniz astsubay” sınıfı olmadığını;

  • Osmanlı Devleti Padişahları ve Meclisleri,
  • Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanları, Meclisleri ve
  • Meclislerinin yapdığı Kânunlar ile isbat etdim.

       Ve dahi

   b. MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının İlgi (c)’de münteşir târihcesinde söz etdiği “Deniz gedikli” sınıfının “Deniz astsubay” sınıfı olduğuna dair iddiasını da tamamen çürütdüm.

 

 

  *  *  *  


                                               

        TALEP;   

 

   Bölüm-1’de;

  • Bahriye gedikli zâbit” sınıfının “zâbit” sınıfına dahil olduğunu,
  • Bu cümleden olmak üzere; “Deniz gedikli zâbit” sınıfının “Deniz Astsubay” sınıfı ile hukukî hiçbir bağı olmadığını,

 

   Bölüm-2 ve 3’de ise;

  • Deniz astsubay” sınıfının membaının “deniz gedikli erbaş” sınıfı olduğunu,
  • Deniz gedikli erbaş” sınıfının membaının “deniz gedikli küçük zâbit” sınıfı olduğunu,
  • Deniz gedikli küçük zâbit” sınıfının ise 1446 sayılı Kânun ile 19 Mayıs 1929 târihinde teşkil edildiğini,

Kânunları ile izah etdim.

 

Cârî askerî mevzuâta göre “astsubay” olarak bilinen asker sınıfının Deniz Kuvvetlerine ait târihcesi konusunda talep olur ise şâyet; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arşivinde dahi mevcut olmadığını teyit etdirdiğim belgeler kapsamında, DAMYO’ya yardım edebilir, şifahî olarak bizzat izahât verebilirim.

 

Bu hakikâtin neticesi olarak da “Deniz astsubay” sınıfının 1446 sayılı Kânun ile “Deniz gedikli küçük zâbit” isimi ile 19 Mayıs 1929 târihinde kurulduğu kolayca anlaşılmaktadır.

 

Bu cümleden olmak üzere MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığının;

   a. “Deniz astsubay” sınıfının târihcesini 1446 sayılı Kânun ile 19 Mayıs 1929 târihde teşkil edilenDeniz gedikli küçük zâbit” sınıfından başlayacak şekilde “tashih” etmesini,

   b. Neticeyi tarafıma bildirmesini,

Millî Savunma Bakanlığından saygılarım ile arz eylerim.15.03.2021. CİMER: 2101248517.

 

                                                                                                                                                    Şükrü IRBIK

Sayfa -23

 

 

 

  *  *  *  

 

15 Mart 2021 târihinde gönderdiğim yukarıdaki bu dilekceme

08 Nisan 2021 Perşembe günü MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanlığı

Aşağıda gördüğünüz şu kısa cevabı gönderdi;

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

MSÜ Deniz Astsubay Meslek Yüksekokul Komutanı

Albay Cenk TOPUZ, nâmuslu subay imiş!

 

Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK da

Deniz Albay Cenk TOPUZ’a teşekkür ediyor

Ve saygılarımı gönderiyorum.

 

  *  *  *  

 

    Demek ki ne imiş?

   Cârî askerî mevzuâtımıza göre “Deniz Astsubay” isimi ile bildiğimiz asker sınıfı;

  • Deniz Gedikli Küçük Zâbit” isimi ile

         Ve dahi

  • 1929 senesinde kurulmuş.

 

   Kuruluş târihi de

  • 18 Mayıs 1929 târih ve 1446 sayılı Kânunun muteber olduğu 19 Mayıs 1929 Pazar günü imiş.

 

 

  

  *  *  *  

 

    

Handiyse son 100 seneden beri

 Donanma Gedikli ” sınıfının “ Deniz Astsubay ” sınıfı olduğu yalanını söyleyen

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı;

Bıldır, 17 Kasım 2020 Salı günü

Deniz astsubay sınıfının sahte 130’uncu kuruluş yıl dönümünü ” kutlamış idi!..

(https://damyo.msu.edu.tr/index.html)

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Aşağıda gördüğünüz 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı Yıllık Çalışma Takvimi’nde

Dz.Asb.Okulunun “131'inci Kuruluş Yıl Dönümü Töreni” için faaliyet yer almasına rağmen

 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Bu sene, 17 Kasım 2021 Çarşamba günü;

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu

Deniz astsubay sınıfının sahte  “ 131’inci kuruluş yıl dönümünü kutlamayacak!..

 

  *  *  *  

 

Yedi göbek öteden, şöyle dedi ebem-dedem;

Hile ile iş gören mihnet ile can verir!

 

Deniz astsubay sınıfının târihini yazmak için bugüne kadar hile ile iş görenler de

Mihnet ile can verecekler... 

 

  *  *  *    

 

Eski Tüfek de şöyle diyor;

Hile, gizli yapılır!

Lâkin asla gizli kalmaz!..

 

  *  *  *  

 

Deniz astsubay sınıfının târihi konusunda

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının yapdığı 100 senelik hile de

İnşallah 2021 senesinin şu günlerinde fâş olacak...

 

  *  *  *  

 

İstiklâl Harbi’nin utku meş’âlesini ateşlemek için Bandırma vapuru ile

Ferik Mustafa Kemâl’in Samsun’a avdet etdiği kutlu güne tesâdüf eden

2022 senesinin 19 Mayıs Perşembe günü

Deniz Kuvvetleri Komutanlığın 100 seneden beri söylediği filfilli yalan hitâm bulacak

Ve dahi

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu;

Deniz astsubay sınıfının 90’ıncı kuruluş yıl dönümünü ” kutlayacak… 

 

                                                                                                                                ESKİ TÜFEK - 2021    

 

 

  *  *  *  

 

 

    

Bugün bildiğimiz Deniz Astsubay sınıfının membası olan

Ve dahi

1446 sayılı Kânun ile 19 Mayıs 1929 Pazar günü teşkil edilen

Deniz Gedikli Küçük Zâbit” sınıfının tahsil süresi ortamektep düzeyinde 3 sene idi.

 

   1929 senesinde talime başlayan “Deniz Gedikli Küçük Zâbit İhzârî Mektebi”,

   İlk dönem “Deniz Gedikli Küçük Zâbit Çavuşları” 1932 senesinde mezun edip şehâdetnâme verdi.

 

*  *  *

2020 senesi 31 Ağustos Pazar günü tertiplediği diploma tevdi töreninde

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu,

Sahte 130’uncu dönemDeniz Astsubay Çavuşları” mezun etmiş idi!..

(https://msu.edu.tr/sayfadetay.aspx?SayfaId=1557&ParentMenuId=31)

 Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Bıldır, 31 Ağustos 2020 Pazar günü tertip edilen

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu'nun 130‘uncu mezuniyet töreninde

MSÜ Rektörü Prof.Dr. Erhan AFYONCU;

 130'uncu dönem ikincisi Deniz Astsubay Çavuş’a diplomasını verdi.

 

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *     

Asubay Tefrikası-12 isimli bu makâlemizde

Deniz Astsubay sınıfının târihi hakkında ilk defâ olmak üzere

Bugün burada ortaya çıkartdığımız 1929 sene ve 1446 sayılı Kânuna göre;

Deniz Astsubay sınıfının şu anki “mezuniyet dönem sayısından42 senetenzil” edilecek

Ve dahi

 

2021 senesi Ağustos ayında tertip edeceği diploma tevdi töreninde

Deniz Gedikli Küçük Zâbit İhzârî Mektebi'nin vârisi olan Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu,

   “89’uncu dönem” “Deniz Astsubay Çavuşları” mezun edecek.

 

                                                                                                      ESKİ TÜFEK - 2021     

 

  *  *  *   

 

Deniz Kuvvetleri Komutanlığına,

Deniz Astsubay Meslek Yüksekokuluna,

Deniz Astsubaylarına hayırlı olsun.

Asubay Tefrikası _12 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

  

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız   

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık Brövesi

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _9 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK
Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

Asubay Tefrikası -11-

Aralık 27, 2020

Asubay Tefrikası - 11

 Büyü Bozuldu;

Son Yüz Senenin Yalanı!

 

  Asubay Tefrikası _13_ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSöz Verdim!

 

   08 Mart 2017 Çarşamba günü

   emekliassubaylar.org’da yayınladığımız

   Asubay Tefrikası isimli makâle silsilemizin birinci bölümünde

   Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK

   Siz muhterem okuyanlara şu sözü vermiş idim!

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  *  *  *  

 

   Vaad etdim!

   4752 Sayılı Astsubay Meslek Yüksekokulları Kânununun

   2002 senesinde TBMM’de müzâkeresi esnâsında;

   Başbakandan milletvekillerine,

   Millî Savunma Bakanından Genelkurmay Başkanına kadar

   Devleti idâre eden eden zübük siyâsiler

   Ve dahi

   Subayın söylediği filfilli yalanları teşhir etdiğimiz

   Asubay Tefrikası – 10 isimli makâlemizi de 07 Ekim 2020 Çarşamba günü

   Şu vaad ile noktalamış idik;

 Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun astsubaylarını kandırmak için

  Genelkurmay Başkanının söylediği

  “Son yüz senenin yalanını” ise

  "Müteakip" makâlemizde anlatacağız, inşallah…

                                                                   ESKİ TÜFEK - 2020  

  *  *  *  

 

   Hamd Olsun!

   Şükürler olsun! Allah kısmet etdi,

   “Müteakip” makâlemizin vakdi, zamânı geldi…

   Ve dahi

   Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun astsubaylarını kandırmak için

   Genelkurmay Başkanının söylediği “son yüz senenin yalanını

   Asubay Tefrikası – 11 isimli bu makâlemizde

   Bugün Eski Tüfek’de ifşâ edeceğiz, evvelallah…

   Hem de bugüne kadar yazdığım en kısa Asubay Tefrikası ile…

 

  *  *  *  

 

   Oku! 

   

   Bilmeyenler öğrensin,

   Bu makâlemizi okuyanlar da okumayanlara söylesin!..

   Çünkü;

   Okur isen öğrenirsin,

   Öğrenir isen anlarsın,

   Anlar isen doğru karar verirsin,

   Doğru karar verir isen şâyet

   Seni, kimse kandıramaz!..

 

  *  *  *  

 

   Büyü Bozuldu!

 

   Bilmeyenler öğrensin,

   Bu makâlemizi okuyanlar da okumayanlara söylesin!..

   

   Yalan perdesi aralandı,

   Büyü bozuldu,

   Diller çözüldü!..

   1956 senesinden beri gaflet, dalâlet ve hıyânet uykusunda

   Cehennemî korkular dolu kâbuslar ile sayıklayan yalanlar kendini ele verdi!..

   Biz köle astsubayları aldatmak için

   Kerizci subaylarımızın son 64 seneden beri söylediği yalanları

   Ve

   Yapdığı kânunsuzlukları

   Târihin ebedî sinesinde boğmaya ahdeden “hakikât şafağı” sökmek üzere!..

 

  *  *  *  *  *  

 

   Okuyana Tavsiye!

 

   Okumaya başlamadan evvel,

   Kıymetli okuyanlarımıza bir tavsiyem var!

   Asubay Tefrikası – 11 isimli bu makâlemiz;

   Asubay Tefrikası – 7  ve Asubay Tefrikası – 8 isimli mukaddem makâlelerimizin mütemmim cüzleridir.

   Bu cümleden olmak üzere;

   Asubay Tefrikası – 11 isimli bu makâlemizi lâyıkı veçhe anlamak için

   Asubay Tefrikası – 7

   Ve dahi

   Asubay Tefrikası – 8 isimli bu iki mukaddem makâlelerimizi lutfen okuyunuz.

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

 

 

 

 

  *  *  *  

 

               TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞINA

                                                                                                ANKARA

     

                                                                                                                                                                  03 Kasım 2020

   Konu: Türk Ordusundaki “Astsubay” Sınıfının NATO’daki Denkliği Hakkında.

   İlgi: (a) 2771 sayı ve 10 Haziran 1935 târihli Ordu Dâhilî Hizmet Kânunu.

   (b) 5802 sayı ve 02 Temmuz 1951 târihli Astsubay Kânunu.

   (c) 926 sayı ve 27 Temmuz 1967 târihli TSK Personel Kânunu.

   (ç) 211 sayı ve 04 Ocak 1961 târihli Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kânunu.

   (d) 7179 sayı ve 25 Haziran 2019 târihli Askeralma Kanunu.

   (e) NATO NSA Standardization Agreement (STANAG 2116. Edition-6, 25 February 2010), NATO Codes for grades of military personnel, (First promulgated in 1964).

   (f) The Career Compensation Act of 1949, dtd. October 12, 1949, Public Law-351.

   (g) The Military Pay Act of 1958, dtd. May 20, 1958. (Public Law 85-422).

  (ğ) 5886 sayı ve 18 Şubat 1952 târihli Kuzey Atlantik Andlaşmasına Türkiye Cumhuriyetinin Katılmasına Dair Kanun.

   (h) 05 Şubat 2020 târih, 2000335413 sayı ve “Millî/NATO Neşriyât Talebi Hakkında” konulu CİMER dilekcem.

   (ı) 12 Şubat 2020 târih, 2000394688 sayı ve “Millî/NATO Neşriyât Talebi Hakkında” konulu CİMER dilekcem.

   (i) 20 Şubat 2020 târih, 2000464360 sayı ve “Millî/NATO Neşriyât Talebi Hakkında” konulu CİMER dilekcem.

   (j) 05 Mart 2020 târih, 2000595186 sayı ve “Millî/NATO Neşriyât Talebi Hakkındakonulu CİMER dilekcem.

  (k) 1956 ABD Silâhlı Kuvvetler Personel Kânûnu. (US Code, Title 10– Armed Forces, dtd. Aug. 10, 1956, Public Law-1028.

   (l) Genelkurmay Başkanlığı, MS 76-1(C) İngilizce-Türkce Müşterek Askerî Terimler Sözlüğü, Genelkurmay Basımevi, Ankara-2007.

   (m) 6020 sayı ve 21 Ocak 1953 târihli Harb Felâketzedelerinin Himayesine dair 12 Ağustos 1949 târihli Cenevre Sözleşmelerinin Onanması Hakkında Kanun.

   (n) 334 sayı ve 27 Mayıs 1961 târihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası.

   (o) 2709 sayı ve 07 Kasım 1982 târihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası.

   (ö) 3269 sayı ve 18 Mart 1986 târihli Uzman Erbaş Kânûnu.

   (p) 6191 sayı ve 10 Mart 2011 târihli Sözleşmeli Erbaş ve Er Kânûnu.

   (r) 7179 sayı ve 25 Haziran 2019 târihli Askeralma Kânûnu.

  (s) 03 Aralık 2019 târih, 1902824306 sayı ve “Amerikan Ordusunda “astsubay” isimli asker sınıfının mevcudiyeti hakkında” konulu CİMER dilekcem.

   (ş) TSK İç Hizmet Yönetmeliği (R.G Târihi: 06 Eylül 1961, R.G. Sayısı: 10899).

   (t) Astsubay Sicil Yönetmeliği (R.G. Târihi: 28.12.1998, R.G Sayısı: 23567).

   (u) 4982 sayı ve 09 Ekim 2003 târihli Bilgi Edinme Hakkı Kânunu. 

                              (03 Kasım 2020 târih ve İKİ BÖLÜMLÜ CİMER DİLEKCEMİN BİRİNCİ BÖLÜMÜDÜR)

   1. İlgi (a)’da mezbûr 2771 sayılı Ordu Dâhilî Hizmet Kânunu; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Ordu teşkilâtını tanzim eden Cumhuriyet dönemi ilk askerî idârî Kânundur. İkinci ve dördüncü maddelerinde sarahâten tasrih ve tavzih edildiği üzere Cumhuriyetin kurucu irâdesi; 2771 sayılı işbu Kânun ile Cumhuriyet Ordusu’nu 1935 senesinde “subay” ve “erât” olmak üzere “iki sınıf asker” ile teşkil etdi.

   2. İlgi (b)’de mezbûr 5802 sayılı Astsubay Kânunu; “astsubay” olarak tesmiye edilen yeni asker sınıfını Türk Ordusunda ilk kez olmak üzere teşkil eden temel Kânundur. 2771 sayılı Kânunun 1935 senesinde “subay” ve “erât” olmak üzere “iki sınıf asker üzerine teşkil etdiği ” Cumhuriyet Ordusuna; 5802 sayılı işbu Kânun ile 1951 senesinde “astsubay” sınıfı “üçüncü bir asker sınıfı olarak” ilâve edildi.

   3. Birinci Bölüm, Genel Hükümler, “Astsubaylar” başlığı altında yer alan 5802 sayılı işbu Kânun, “astsubay” olarak tesmiye etdiği asker sınıfını birinci maddesinde şöyle târif eder;

   BİRİNCİ MADDE — Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun kara, deniz ve hava kuvvetleriyle jandarma,

   Gümrük Koruma birlikleri kadrolarının “astkomuta kademelerinde” eğitim, sevk ve idare ile diğer idari

   işlerde “subaya yardımcı olarak görevlendirilen askerî şahıslara (Astsubay) adı verilir.

   4. “Gerekçe”sinde Başbakan Adnan MENDERES’in sarâhaten tasrih etdiği üzere, TBMM’nin 1951 senesinde kabul edip meriyyete koyduğu 5802 sayılı Astsubay Kânununun maksadı şunlar idi;     

   a. Anadolu'nun küçük kasabalarında,

  • Ortaokuldan fazla tahsil imkânını bulamamış yüksek kâbiliyetli Türk çocuklarına
  • Daha geniş hizmet imkânları verilecek

        Ve dahi

  • Liyâkatleri ile mütenasip rütbelerle taltif edilecekler idi.

   

   b. Bu maksadı tahakkuk etdirmek üzere 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile;

  • 9 senelik hizmetini tamamlayan astsubaylar,subaylığa yükselecekler”,
  • Böylece kazanılacak Teğmen-Yüzbaşı rütbesindeki sınıf subayları, ordu subay mahrutunun kaidesini teşkil edecek,
  • Subaylığa yükselmeyen astsubaylardan arzu edenler Ordudan ayrılacak,

        Ve böylece

  • Orduda “bedbin” bir zümre yaratmaktan ziyâde istekli kimselerin çalışması temin edilecek idi.

   5. 5802 sayılı Astsubay Kânununu tetkik etdiğimde;       

    a. Astsubayların “erât gibi” beslendiği ve giydirildiğini (Madde-19),

    b. Astsubayların sağlık işlemlerinin “subay oluncaya kadar” ordu mensuplarına mahsus beden kâbiliyeti yönetmeliğinin “erler hakkındaki esaslarına göre” yürütüldüğünü (Madde-20),

       c. Astsubayların 9 sene fiili hizmete tâbi olduğunu (Madde-24),

       ç. Astsubayların emekli hakları konusunda 5802 sayılı işbu Kânunda hiçbir hüküm mevcut olmadığını,

   Tesbit etdim.

   6. Bütün hâlinde tetkik edildiğinde 5802 sayılı Astsubay Kânununun;       

       a. “Astsubay” sınıfı için “emeklilik hakkı” derpiş etmediğini,

     b. “Emeklilik hakkı” derpiş etmediği için de işbu Kânunun “astsubay” sınıfını Ordumuzda “muvakkat” bir asker sınıfı olarak teşkil etdiği kolayca anlaşılmakdadır.

                 

   7. “Gerekçe”sinde Başbakan Adnan MENDERES’in sarâhaten tavzih ve tasrih etdiği üzere; 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile astsubay sınıfının, “subaylığa yükselmesi” esas olarak alınmış idi. Ancak ne var ki; 27 Mayıs darbesini yapan darbeci subaylar 5802 sayılı işbu İlgi (b) Kânunu, İlgi (c)’de mezbûr 926 sayılı TSK Personel Kânunu ile 1967 senesinde ilga etdiler.

   8. 5802 sayılı Astsubay Kânununu, 926 sayılı Kânun ile 1967 senesinde ilga eden 27 Mayısın darbeci subayları;

Başbakan Adnan MENDERES hükûmetinin “astsubay” sınıfına verdiği başda “subaylığa terfi”, “9 sene mecburî hizmet”, “askerî teknisiyenliğe nakil” vs. bugün dahi mevcut olmayan özlük ve terfi haklarını tamamen gaspetdiler.

   9. Başbakan Adnan MENDERES’in yapdığı 5802 sayılı Astsubay Kânununu 1967 senesinde ilga eden 27 Mayıs’ın darbeci subayları;

   5802 sayılı işbu Kânunun “astsubay” sınıfını târif eden sâdece birinci maddesini “ipka” etdi. Bu hakikâtın tabii neticesi olmak üzere de,

   5802 sayılı Astsubay Kânununun “subay yardımcısı” olarak 1951 senenesinde teşkil etdiği “astsubay” sınıfı; kolu kanadı kırılmış, subaylığa terfi hakkı da dâhil olmak üzere her türlü özlük ve terfi hakları gasp edilmiş olarak Türk Ordu teşkilâtında bugun de hukûki mevcudiyetini devâm etdirmekdedir.

   10. Sekizinci maddesi ile “astsubay” sınıfının rütbe isimlerini 5802 sayılı Astsubay Kânunu, 1951 senesinde şöyle tesmiye ve tasnif etdi;

      Çavuş

      Üstçavuş

      Başçavuş

      Kıdemli Başçavuş

   Yukarıda görüldüğü üzere; teşkil edildiği 1951 senesinde “astsubay” sınıfının rütbe sayısı “dört” idi.

   11. İlgi (ç)’de merkûm 211 sayılı TSK İç Hizmet Kânunu; 27 Mayıs darbeci subaylarının, 27 Mayıs darbesinden sâdece sekiz ay sonra yapdığı katıksız bir darbe Kânunudur. Hâlen meriyyetde olan 211 sayılı işbu darbe Kânunu; Türk Ordusunun iç hizmetlerini tanzim etmek üzere 1935 senesinde meriyyete konulan 2771 sayılı Kânun yerine ikâme edilen temel askerî idârî Kânundur. 211 sayılı işbu darbe Kânunu ile darbeci subaylar; “A- Esaslar, I- Tarifler” başlığı altında yer alan Madde-3 Askerler ve Rütbeler, (b) Rütbeler, (2) Astsubaylar bendinde “astsubay sınıfının rütbe isimlerini” şu şekilde tâdil, tesmiye ve tasnif etdi;

      Çavuş

      Üstçavuş

      Başçavuş

      Kıdemli Başçavuş

      Astsubay Çavuş

      Astsubay Üstçavuş

      Astsubay Başçavuş

      Astsubay Kıdemli Başçavuş

   12. Yukarıda görüldüğü üzere;

  • 1951 senesinde teşkil edilen “astsubay” sınıfı rütbe isimlerinin önüne darbeci subaylar; İlgi (ç)’de merkûm 211 sayılı TSK İç Hizmet Kânunu ile “astsubay” kelimesini ilâve etdi.
  • 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile “dört” adet olarak tesbit edilen “astsubay rütbe sayısı” ise 211 sayılı işbu darbe Kânun ile gene “dört” olarak muhafaza edildi.

   13. İlgi (c)’de mezbûr 926 TSK Personel Kanunu; gene 27 Mayıs darbeci subaylarının, 1967 senesinde yapdığı başka bir darbe Kânunudur. 926 sayılı bu Kânun aynı zamanda; Türk Ordusunda “muvazzaf astsubay” isimli asker sınıfını ilk kez olmak üzere teşkil eden Kânundur. 926 sayılı işbu darbe Kânunu ile 27 Mayıs’ın darbeci subayları, “muvazzaf astsubay” olarak tesmiye etdiği “yeni ve muvazzaf” asker sınıfını;     

      a. Sanki harp okullarında 6 sene tahsil görmüş subaylar gibi,

      b. Sanki Cumhurbaşkanlığı karârnâmesi ile subay nasbedilimiş harp okulu mezunu subaylar gibi,

      c. Sanki Kuvvet Komutanlığı, Genelkurmay Başkanlığı yapacak subaylar gibi,

   Tam 10 sene “mecburî hizmete” cebretdiler.

   14. Hâlen meriyyetde olan 926 sayılı İlgi (c) darbe Kânunu; Türk Ordusu “muvazzaf subay” ve “muvazzaf astsubay” sınıflarının özlük haklarını tanzim eden temel askerî idârî Kânundur. 926 sayılı işbu darbe Kânunu 77’inci maddesi ile darbeci subaylar; “astsubay” sınıfının rütbe isimlerini 1967 senesinde şöyle tâdil etdi;

      Astsubay Çavuş

      Astsubay Kıdemli Çavuş

      Astsubay Üstçavuş

      Astsubay Kıdemli Üstçavuş

      Astsubay Başçavuş

      Astsubay Kıdemli Başçavuş

   15. Yukarıda görüldüğü üzere; 1951 senesinde “dört” adet olan “astsubay” sınıfının rütbe silsilesi; İlgi (c)’de merkûm 926 sayılı TSK Personel Kânunu ile “iki” adet arttırıldı ve “altı” adet oldu.

   16. İlgi (d)’de mezkûr 7179 sayı ve 25 Haziran 2019 târihli Askeralma Kanunu 62’nci maddesi ile; İlgi (ç)’de merkûm 211 sayılı TSK İç Hizmet Kânunu üçüncü maddesinde yer alan “astsubay rütbelerine”  “astsubay astçavuş” olarak tesmiye edilen yeni bir “astsubay rütbesi” ilâve edildi. 7179 sayılı işbu Kânun ile “astsubay çavuş” rütbesinin ilâve edilmesi ile birlikde; “6” adet olan “astsubay rütbeleri” “7” adet oldu.

İşbu dilekcemi gönderdiğim 03 Kasım 2020 târihi itibârı ile de cârî askerî mevzuâtımızda “7 adet astsubay rütbesi” mevcutdur.                                                                             

   17. Amerikan Devleti;

      a. 1949 senesinde İlgi (f)’de mezkûr Public Law-351 sayılı Meslekî Tazminât Kânununu meriyyete koydu. İşbu Kânun ile Amerikan Devleti; Ordularında aynı işi yapan “subaylar” ve “erlerin” kendi sınıfları içinde “emek/ücret” eşitliğini tesis etdi. 351 sayılı işbu Kânuna göre maaş hesaplamasında esas alınmak üzere;       

   a.1- Muvazzaf subay rütbeleri; OF-1 OF-8 olmak üzere 8 maaş derecesi (grade)’ne,

  a.2- Mükellef Er rütbeleriE-1 — E-7 olmak üzere 7 maaş derecesi (grade)’ne taksim edildi.

       b. 1958 senesinde İlgi (g)’de mezbûr Public Law 85-422 sayılı Askerî Maaş Kânununu meriyyete koydu. 85-422 sayılı işbu Kânun ile Amerikan Devleti, Amerikan Ordusundaki;           

            b.1- Muvazzaf Subay sınıfına O-9 ve O-10 maaş derece (grade)’lerini,

            b.2- Mükellef Er sınıfına ise E-8 ve E-9 maaş derece (grade)’lerini ilâve etdi.

       c. Amerikan Devletinin İlgi (f ve g) Kânunlar ile kendi ordularında;

          c.1- Amerikan “subayı” için tahsis etdiği “O-1:O-10” maaş derece (grade)’lerini; OF-1:OF-10” şeklinde 10 derece (grade) olarak,

          c.2- Amerikan “eri” için tahsis etdiği “E-1:E-9” maaş derece (grade)’lerini; OR-1:OR-9” şeklinde 9 derece (grade) olarak,

   NATO üyesi devletlerin kabul etmesi ile birlikde; 1964 senesinde meriyyete koyduğu İlgi (e)’de merkûm 2116 sayılı NATO STANAG Anlaşmasına aynen ithâl etdi.

   18. İlgi (e)’de merkûm NATO NSA Standardization Agreement (STANAG 2116); NATO üyesi devletlerin ordularında kendi iç hizmetlerine göre tasnif ve teşkil etdikleri “asker sınıflarını” NATO’da belli kurallar dahilinde eşitleyen Anlaşmadır. İlgi (ğ)’de mezkûr 5886 sayılı Kânun ile Türkiye Cumhiriyeti, 1952 senesinde Kuzey Atlantik Andlaşması (NATO) üyesi oldu. NATO üyesi olmak ile birlikde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İlgi (e)’de mezbûr 2116 sayılı Anlaşma hükümlerine tâbi olmayı kabul etdi. NATO üyesi devletlerin kabul etdiği işbu İlgi (e) Anlaşmanın ilki, 1964 senesinde meriyyete girdi. En son olarak 2010 senesinde tâdil edilen STANAG 2116 sayılı işbu Anlaşmanın 6’ıncı sürümü (Edition-6) hâlihazırda yürürlükdedir. 2116 sayılı işbu NATO STANAG Anlaşması ile       

      a. NATO emrinde görev yapacak askerler “iki sınıfda” tasnif ve tefrik edildi;                               

           1. Officer Personennel (subay personel),

           2. Non-officer personnel (subay  olmayan  personel)

       

       b. NATO’da “iki sınıfda” tasnif edilen askerlerden;

          1. Officer Personnel (subay personel) rütbelerine denk gelmek ve OF (Officer) rumuzu ile yazılmak üzere OF-1: OF-10 arasında 10 adet subay NATO Code (grade/derece) tahsis edildi.

       2. Non-officer personnel (subay olmayan personel) rütbelerine denk gelmek ve OR (Other Ranks) rumuzu ile yazılmak üzere OR-1:OR-9 arasında 9 adet “subay  olmayan  personelNATO Code (grade/derece) tahsis edildi.

       

      c. 2116 sayılı işbu Anlaşmanın “Application” başlığı altında yer alan 9’uncu maddesi mucibince;

          c.1- NATO görevlerine tâyin edilecek personel talepleri bu STANAG’da tesbit edilmiş NATO kodu ile belirtilir.

          c.2- Üye devletlerin normalde görevlendirme belgesinde beyan edilen NATO talimatlarında belirtilen rütbeye sahip personelin tayin edildiği görevleri icra etmesi beklenir.

          c.3- Tayin evrağında belirtilen NATO kodunan farklı bir rütbe derecesine (grade) sahip askerin, millî rütbesine bakılmaksızın NATO görevini yerine getirmesi beklenir.

   19. İlgi (e)’de merkûm 2116 sayılı işbu NATO Anlaşmasının “Annex-D” bölümünde “NATO Codes for Non-officer personnel–ARMY” (subay olmayan personel–KARA)‘nın “millî rütbe isimleri” ve bu rütbelerin OR-1:OR-9 arasına denk gelen NATO muâdili rütbe derece (grade)’leri yer almakdadır. 2116 sayılı işbu Anlaşmanın “Annex-D” bölümü, D-3 sayfasının “NATO Codes for Non-officer personnel–ARMY” (subay olmayan personel–KARA) başlığı altında yer alan çizelgenin,       

        a. “TUR” sütununda Türk Kara Ordusunda “subay olmayan askerlerin” türkce rütbe isimleri,

    b. “TUR” sütununun sağ bitişiğindeki “USA” sütunda ise Amerikan Kara Ordusunda “subay olmayan askerleriningilizce rütbe isimleri yer almakdadır.

   20. İlgi (e)’de merkûm 2116 sayılı NATO Anlaşmasının “Annex-D” bölümü, D-3 sayfasında yer alan “NATO Codes for Non-officer personnel–ARMY” (subay olmayan personel–KARA) başlığı altındaki çizelgenin;

       a. “TUR” sütununun ilk dört satırında Türk Kara Ordusuastsubay” sınıfına ait aşağıda görülen 4 adet türkce astsubay rütbe isimleri yer almakdadır;

        Rank                                          :          NATO Code (Grade):

  • Astsubay Kıdemli Baş Çavuş                     (OR-9)
  • Astsubay Baş Çavuş                                   (OR-8)
  • Astsubay Kıdemli Üst Çavuş                      (OR-7)
  • Astsubay Çavuş                                           (OR-6)

   

     b. “TUR” sütununun sağ bitişiğindeki “USA” sütunda ise Amerikan Kara Ordusuer” sınıfının ingilizce rütbe isimleri yer almakdadır.

     c. Yukarıda verdiğim bilginin STANAG 2116, D-3 sayfasındaki izahlı görüntüsü şöyle olmakdadır;

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Amerikan Kara Kuvvetleri "Er" Rütbe isimleri ve NATO dereceleri:

      Rank                                                             :     NATO Code (Grade):

  • Sergeant Major, Master Gunnery Sergeant           (OR-9)
  • Master Sergeant                                                      (OR-8)
  • Sergeant First Class, Gunnery Sergeant              (OR-7)
  • Staff Sergeant                                                          (OR-6)
  • Sergeant                                                                   (OR-5)
  • Corporal                                                                   (OR-4)
  • Private First Class, Lance Corporal                     (OR-3)
  • Private E-2, Private First Class                             (OR-2)
  • Private E-1                                                              (OR-1)

 

  *  *  *  

 

   ç. Türk Hava Kuvvetleri astsubay sınıfı rütbe isimleri de;

   Aynı Anlaşmanın “Annex-F” bölümü sayfa F-3'de Türk Hava Kuvvetleri "astsubay" sınıfı rütbe isimleri de

   Şu şekilde yer almakdadır.

     Rank                                          :                              NATO Code (Grade):

  • Astsubay Kıdemli Baş Çavuş                                            (OR-9)
  • Astsubay Baş Çavuş                                                          (OR-8)
  • Astsubay Üstçavuş, Astsubay  Kıdemli Üst Çavuş          (OR-7)
  • Astsubay Çavuş, Astsubay Kıdemli Çavuş                      (OR-6)


Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

                 Amerikan Hava Kuvvetleri "Er" Rütbe isimleri ve NATO dereceleri:

        Rank                                          :   NATO Code (Grade):

  • Chief Master Sergeant                         (OR-9)
  • Senior Master Sergeant                       (OR-8)
  • Maseter Sergeant                                  (OR-7)
  • Technical Sergeant                               (OR-6)
  • Staff Sergeant                                        (OR-5)
  • Senior Airman, Sergeant                      (OR-4)
  • Airman First Class                                 (OR-3)
  • Airman                                                     (OR-2)
  • Basic Airman                                          (OR-1)

 

  *  *  *  

 

   21. Türk Deniz Kuvvetleri "astsubay" sınıfı rütbe isimleri ise

   STANAG 2116 sayılı işbu Anlaşmanın “Annex-E” bölümünde şu şekilde yer almakdadır;

        “TUR” sütununun “ilk satırındakiOR-9 derecesinin Türkce rütbe karşılığı mevcut değil.

   Takip eden sonraki “ilk üç satırında” ise;

          Türk Deniz Kuvvetleriastsubay” sınıfına ait aşağıda görülen 3 sıra türkce "astsubay" rütbe isimleri yer almakdadır;

       Rank                                                                             :        NATO Code (Grade):

  • Astsubay Baş Çavuş, Astsubay Kıdemli Baş Çavuş               (OR-8)
  • Astsubay Üstçavuş, Astsubay Kıdemli Üstçavuş                    (OR-7)
  • Astsubay Çavuş, Astsubay Kıdemli Çavuş                               (OR-6)

    

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Amerikan Deniz  Kuvvetleri "Er" Rütbe isimleri ve NATO dereceleri

        Rank                                          :   NATO Code (Grade):

  • Master Chief Petty Officer                        (OR-9)
  • Senior Chief Petty Officer                          (OR-8)
  • Chief Petty Officer                                      (OR-7)
  • Chief Petty Officer First Class                  (OR-6)
  • Chief Petty Officer Second Class             (OR-5)
  • Chief Petty Officer Third Class                 (OR-4)
  • Seaman                                                         (OR-3)
  • Seaman Apprentice                                   (OR-2)
  • Seaman Recruit                                          (OR-1)

       (03 Kasım 2020 târih ve İKİ BÖLÜMLÜ CİMER DİLEKCEMİN İKİNCİ VE SON BÖLÜMÜDÜR)

   22. İlgi (e)’de merkûm STANAG 2116 sayılı NATO Anlaşmasını; İlgi (h-j)’de mezkûr CİMER dilekcelerim ile Millî Savunma Bakanlığından 4 defa talep etdim. Fakat mevcut mevzuât ile hiçbir alâkası olmayan gerekceler ileri süren Millî Savunma Bakanlığı her seferinde STANAG 2116 temin talebimi reddeddi. Millî Savunma Bakanlığının işbu Anlaşmayı tarafıma vermeyi reddedmesinin; Türk astsubay sınıfının NATO’da  denkliği konusunda 1964 senesinde beri yapılan Kânunsuzluğun ortaya çıkmasını engellemeye yönelik bir hamle olmakdan başka bir ihitimâl söz konusu olamaz. İşbu dilekcemin sahibi ben Şükrü IRBIK da; Türk Millî Savunma Bakanlığının şahsıma vermediği söze konu STANAG 2116’yı Yunanistan Millî Savunma Bakanlığından talep etdim.

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

   Yunanistan’ın Ankara Büyükelçiliği’nin; aşağıdaki mektubumu Yunanistan Millî Savunma Bakanlığına göndermesini saygılarım ile arz ederim.

   I kindly request Greek Embassy, Ankara to forward the below letter of mine to Hellenic National Defence General Staff.

                                                                                                                                   

   Sincerely yours,

   Şükrü IRBIK

   (Ret.) MCPO, TUR Coast Guard

                                                  HELLENIC NATIONAL DEFENCE GENERAL STAFF

                                                                             

                                                                                                                                                   November 01, 2020

   Subject: NATO Document Request.

   Ref.: NATO NSA Standardization Agreement (STANAG 2116. Edition-6, 25 February 2010), NATO Codes for grades of military personnel.

   Dear Sir,

   I am a retired MCPO from Turkish Navy and Coast Guard. I have been studying military history since I had retired.    I am lately interested in national ranks and their NATO equivalents. İn this respect, I need e-copy of reference NATO STANAG 2116 document.

   I have already requested it from Turkish National Defence Ministry but unfortunately, I was refused due to security concern. As a retired MCPO, I am quite aware the fact that security concerns of Turkish National Defence Ministry is not justifiable at all due to fact that classification of the document I requested is purely “UNCLASSIFIED”.

   Although Turkish National Defence Ministry did not respond positively to my reference document request, I hope that Hellenic National Defence General Staff may quite easily appreciate that this document is not a security concern at all.

   So, I kindly request Hellenic National Defence General Staff to provide and forward to me reference NATO STANAG 2116.

   Sincerely yours,

   Şükrü IRBIK

   (R) MCPO, TUR Coast Guard

23. İlgi (e)’de merkûm 2116 sayılı NATO Anlaşmasının “Annex-D” bölümü, “NATO Codes for Non-officer personnel–ARMY” (subay olmayan personel–KARA) başlığı altındaki çizelgelerde mevcut rütbe isimleri için; 2116 sayılı işbu Anlaşmanın 4’üncü sayfasındaki “National References”, “Non-officer personnel” başlığı altında;       

      a. “TUR” rumuzu ile ifade edilen Türk Ordusu “subay olmayan askerlerin” türkce rütbe isimleri için T.S.K İç Hizmet Kanunu ve Yönetmeliği’nin,

       b. “TUR” sütununun hemen altında yer alan “USA” rumuzu ile ifade edilen Amerikan Ordusu “subay olmayan askerlerininingilizce rütbe isimleri için ise “Title 10, US Code”’un,

Kaynak olarak beyan edildiğini gördüm.

   24. STANAG 2116 sayılı NATO Anlaşmasının 4’üncü sayfasındaki “National References”, “Non-officer personnel” başlığı altında yer alan “USA” rumuzu ile ifade edilen Amerikan Ordusunun “subay olmayan askerlerininingilizce rütbe isimleri için kaynak olarak beyan edilen İlgi (k)’da mezbûr Title 10, US Code; Amerikan Devleti Silahlı Kuvvetleri Personel Kânunudur. Amerikan Devletinin 1956 senesinde tâdilen meriyyete koyduğu işbu İlgi (k) Kânunun; Chapter – I, 101. Definitions, (b) Personnel Generally) başlığı altında, Amerikan Silahlı Kuvvetlerinde mevcut ve müstahdem “asker sınıfları” tesmiye, tasnif ve tefrik edilmiş.

   25. Amerikan Devleti Silahlı Kuvvetleri Personel Kânunu olan işbu İlgi (k) Kânunun; Chapter – I, 101. Definitions, (b) Personnel Generally) başlığı altında yer alan Amerikan Silahlı Kuvvetleri askerleri şu “iki sınıfda” tasnif edilmiş;       

      a. Officer (Commissioned Officer and Warrant Officer); Muvazzaf/Gedikli Subay

      b. Enlisted Member; Gönüllü Er

   26. İlgi (l)’de mezbûr sözlük; Türk Genelkurmay Başkanlığının 2007 senesinde neşretdiği İngilizce-Türkce Müşterek Askerî Terimler Sözlüğü’dür. Genelkurmay Başkanlığının  ücreti mukâbili piyasada satdığı MS 76-1(C) RAY sayılı işbu sözlüğün neşrinden maksat; “Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin neşriyâtından şimdiye kadar yapılan çevirmelerde standart terimlerin mevcut olmaması yüzünden meydana gelen yanlışlık ve aykırılıkları önlemek” idi. İşbu İlgi (l)’de mersûm işbu İngilizce-Türkce sözlüğün 183’üncü sayfasında yer alan ingilizce “enlisted” kelimesini Genelkurmay Başkanlığının; “Erat sınıfına mensup şahıs, er, asker” şeklinde türkceye tercüme etdiğini tesbit etdim.

   27. İlgi (m)’de mezbûr 6020 sayılı Harb Felâketzedelerinin Himayesine dair 12 Ağustos 1949 târihli Cenevre Sözleşmelerinin Onanması Hakkında Kânun ile Türkiye Cumhiriyeti; işbu Kânuna merbut Cenevre Sözleşmelerini 1953 senesinde kabul etdi. Birleşmiş Milletler’de gözlemci üyel olan Milletlerarası Kızılhaç Komitesi’ne ait işbu Cenevre Sözleşmelerini kabul etmek ile birlikde Türkiye Cumhuriyeti Devleti; harp esiri askerlere işbu Cenevre Sözleşmeleri ahkâmı mucibince muamele edeceğini taahhüt etdi. İşbu Sözleşmeye konu olan “iki sınıf asker” mevcutdur;

      a. Subay esirler,

      b. Diğer esirler

   Fakat ne var ki;

   6020 sayılı Kânuna merbut işbu Cenevre Sözleşmeleri metininde “astsubay” kelimesi mevcut dahi değildir. Bu cümleden olmak üzere; muhtemel bir esâret durumunda Türk astsubaylar, “diğer esirler” sınıfına dahil olan Erbaş ve erler ile bir ikâme ve ibâte edilecek. Bu durum ise; 1632, 211 ve 926 sayılı Kânunlar ile tahrih edildiği üzere temelinde “kıdem” ve “disiplin” olan askerlik san’atına esasdan aykırıdır.

   28. İlgi (n)’de mezbûr 334 sayılı Kânun, 1961 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’dır. İşbu Anayasa’nın “b. Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma” başlığı altında yer alan Madde 65, şu ahkâmı âmirdir;

       a. (1) Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı Devletlerle ve milletlerarası kurullarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir Kanunla uygun bulmasına bağlıdır.

       b. (4) Türk Kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında 1’nci fıkra hükmü uygulanır.

       c. (5) Usûlüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar Kanun hükmündedir.

       ç. (6) Bunlar hakkında 149 ncu ve 151 nci maddeler gereğince Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.

   29. İlgi (o)’da mezbûr 2709 sayılı Kânun, 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’dır. İşbu Anayasa’nın “D. Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma” başlığı altında yer alan Madde 90, şu ahkâmı âmirdir;

     a. (1) Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir Kanunla uygun bulmasına bağlıdır.

      b. (4) Türk Kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında 1’nci fıkra hükmü uygulanır.

      c. (5) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar Kanun hükmündedir.

      ç. (6) Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.)

    d. (7) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla Kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.

   30. İlgi (e)’de mezkûr 2116 sayılı STANAG’da mevcut “Türk astsubay sınıfının rütbe isimleri konusunda” benim ortaya çıkardığım neticeler şunlardır;

       a. Türk Ordusunda “astsubay” sınıfı ilgi (b)’de mezkûr 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile teşkil edilmiş olup astsubay” sınıfı işbu aynı Kânun ile “subay yardımcısı” olarak tavzif edilmiş,

         b. İlgi (c ve ç) Kânunlar ile tesbit edilen “astsubay” sınıfının “7 adet” rütbesinin son durumu şöyledir;

      Astsubay Astçavuş

      Astsubay Çavuş

      Astsubay Kıdemli Çavuş

      Astsubay Üstçavuş

      Astsubay Kıdemli Üstçavuş

      Astsubay Başçavuş

      Astsubay Kıdemli Başçavuş

       c. NATO üyesi devletlerin ordularındaki asker sınıflarını ve rütbelerini belli koşullarda denkleşdiren İlgi (e)’de mezkûr 2116 sayılı STANAG’da; Türk astsubay sınıfının “sâdece en kıdemli son 4 rütbe isimleri” yer almakda,

       ç. Ve fakat; Türk astsubay sınfıının “ilk üç rütbe isimleri” 2116 sayılı işbu STANAG’da yer almamakdadır.

     d. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin NATO’ya  bildirdiği böylesi yarım yamalak bir rütbe beyanı ise NATO üyesi başka hiçbir devletde söz konusu değildir.

   31. NATO’ya beyan etdiği “asker sınıfları” kapsamında işbu dilekcemin ilk 30 maddesinde verdiğim

   bilgi ve beyân etdiğim NATO ve Millî mevzuât muvacehesinde,

   Dilekce sahibi ben Şükrü IRBIK’ın ortaya çıkardığım neticeler  de şunlardır;

    a. NATO üyesi devletler;

- İlgi (e)’de mezkûr NATO STANAG 2116 isimli Anlaşma’nın “Non-officer personnel” (subay olmayan personel) bölümünde kendi ordularında müstahdem “er” sınıfı askerleri NATO’ya beyan etmiş.

     b. Ve fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti,

- İlgi (e)’de mezkûr NATO STANAG 2116 isimli Anlaşma’nın “Non-officer personnel” (subay olmayan personel) bölümünde;

5802 sayılı Astsubay Kânuna tâbi ve bu Kânunun “subay yardımcısı” olarak tavzif etdiği “Türk astsubayları”, İlgi (ö, p ve r)’de mezbûr Kânunlara tâbi olan “uzman çavuşlar/onbaşılar” ve “erbaş ve erler” ile birlikde işbu Anlaşmanın “Non-officer personnel” (subay olmayan personel) sınıfına dâhil etmiş.   

   c. Türk Ordusunda “astsubay sınıfı”, “uzman çavuş sınıfı” ve “erbaş/er sınıfı” olmak üzere her biri kendi özel Kânunlarına tâbi olarak teşkil edilen ve birbirinden tamamen farklı olan bu üç asker sınıfını; STANAG 2116 isimli NATO Anlaşması’nın “Non-officer personnel” (subay olmayan personel) bölümünde, toptancı bir zihniyet ile tek kalemde beyan eden Türkiye Cumhuriyetinden başka NATO üyesi başka hiçbir devlet yokdur.

 

  *  *  *  

 

   TESBİTLER:

   NATO’ya beyan etdiği “asker sınıfları” kapsamında işbu dilekcemin ilk 31 maddesinde verdiğim bilgi

   Ve dahi

   Beyân etdiğim NATO ve Millî mevzuât muvacehesinde,

   İşbu dilekce sahibi ben Şükrü IRBIK’ın ortaya çıkardığım tesbitlerim şunlardır;

   1. 211 ve 926 sayılı Kânunlar ile tesbit edilen “subay” sınıfının türkce rütbe isimlerini ingilizceye tercüme etdiğimizde;

      - Türk Ordusundaki “subay” sınıfının muâdili olarak NATO üyesi devletlerin ordularındaki muâdili olarak “subay” sınıfına tekâbül etdiğini görüyoruz.

     Ve fakat

  • 5802, 211 ve 926 sayılı Kânunlar ile teşkil, tasnif ve tefrik edilen “astsubay” sınıfının türkce rütbe isimlerini ingilizceye tercüme etdiğimizde ise; Türk Ordusundaki “astsubay” sınıfının STANAG 2116 sayılı NATO Anlaşmasına göre muâdili olarak ingilizce konuşan NATO üyesi devletlerin ordularındaki muâdili olarak “er” sınıfına tekâbül etdiğini görüyoruz.

   

   Bu çapraz mukâyese neticesinde ise ortaya şu rezâlet durum çıkıyor;

      a. Türk Ordusu “subay” sınıfının, NATO üyesi devlet ordularındaki “muâdili subay sınıfı” ile eşitlendiğini

         Ve fakat

     b. Türk Ordusu “astsubay sınıfının” ise yabancı devletlerin ordularında muâdili asker sınıfı mevcut olmadığından dolayı NATO üyesi devlet ordularında “er sınıfı” ile eşitlendiğini görüyoruz.

      c. Türk Ordusunda “astsubay” olarak tesmiye edilen asker sınıfının, NATO üyesi devlet ordularında “muâdili” asker sınıfı mevcut değildir,

    ç. Bu cümlenin devamı olmak üzere; NATO’da “muâdili” olmayan Türk Ordusundaki “astsubay” sınıfını, NATO’ya “er” sınıfı olarak beyan etmek uluslararası mütekâbiliyet ilkesine temelden aykırıdır.

      d. Kurs, eğitim, tatbikat, toplantı ve NATO görevinde Türk astsubayları; NATO üyesi ülke ordularının “erleri” ile eşitleniyor. 5802 sayılı Astsubay Kânununun “subay yardımcısı” olarak tavzif etdiği Türk astsubayları; yurtdışı müşterek görevlerde “er” kadrolarında ve NATO üyesi devlet orduları “erlerinin” emrinde çalışdırılıyor. Askerlik sanatının asla kabul ve izah edemeyeceği bu rezâlet durum sâdece Türk Ordusunda mevcutdur. Bu rezâlet durum, Türk Ordusunun; Kânunsuz olarak NATO’nun emrinde ilk kez görev yapdığı Kore Harbinden buyana böyledir. Türk Devletinin NATO emrinde Kore’ye ilk asker gönderdiği 1949 senesinde Türk Ordusu; “subay”, “gedikli erbaş” ve “er” sınıfları ile görev yapdı. Bunlardan “gedikli erbaş” sınıfı, 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile Temmuz 1951 senesinde “astsubay” olarak tesmiye ve “subay yardımcısı” olarak tavzif edildi. Kurulduğu 1777 senesinden beri Amerikan Ordusunda ise hep iki sınıf asker mevcutdur; “subay” ve “er”. Kore Harbi esnasında Türk Ordusunun subayları; muâdili olan Amerikan subayları ile görev yapdı. Fakat Türk “gedikli erbaşları” ise muâdili olan Amerikan “erleri” ile görev yapdı. 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile Türk Ordusundaki “gedikli erbaş” sınıfı; Temmuz 1951 senesinde “astsubay” olarak tesmiye ve “subay yardımcısı” olarak tavzif edildi. Türk Ordusunda 1951 senesinde ihdâs edilen ve “subay yardımcısı” olarak tavzif edilen “astsubay” sınıfı Temmuz 1951 senesinden itibaren Amerikan “er” sınıfı ile eşitlendi. “Astsubay” olarak tesmiye ve “subay yardımcısı” olarak tavzif edilen asker sınıfı; 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile ihdâs edildiği 1951 senesinden beri yurtdışı müşterek görevlerde ve NATO görevlerinde; NATO üyesi devlet ordularının “er sınıfı” ile eşitlenmekde, “er kadrolarında” çalışdırılmakda ve yabancı “erlerin” emrinde görev yapdırılmakdadır.

   2. İlgi (a-t)’de mezbûr 24 adet NATO/Millî Kânun, Yönetmelik ve Andlaşmalarda yapdığım tafsilâtlı tetkik neticesinde, işbu dilekcenin sahibi ben Şükrü IRBIK’ın tesbit etdiğim en çarpıcı neticeler ise şunlardır;

     a. Millî Kânunlarımızın “subay yardımcısı” olarak tavzif etdiği “Türk astsubayları”;

Sınıf eşitlemesi konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Amerikan Ordusu “erleri” ile denkleşdirmiş.

     b. Amerikan Devleti; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “astsubay” dediği askerine, Amerikalı “er” muamelesi yapıyor.

     c. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise; Amerikan Devletinin “er” dediği askerine Türk “astsubay” muamelesi yapıyor. Bunun en çarpıcı son iki örneği ise şunlardır;

          c.1- 2007 senesinde neşretiği İlgi (l)’de mezkûr İngilizce-Türkce Müşterek Askerî Terimler Sözlüğünün sûreti aşağıda görülen (C-1) sayfasında Genelkurmay Başkanlığı; Amerikan ve İngiliz Ordularında “astsubay” isimli asker sınıfının mevcut olduğu “yalanını” söylemekdedir.

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

    

   Amerikan Ordusunda “astsubay” isimli asker sınıfının mevcut olduğunu isbatlaması için 03 Aralık 2019 târihinde gönderdiğim 1902824306 sayılı İlgi (s) dilekceme; Millî Savunma Bakanlığının iki kere emretmesine rağmen Genelkurmay Başkanlığı cevap vermemekde ısrar etmekdedir.

       c.2- 22 Eylül 2019 târih ve 1902194475 sayı ile 13 Nisan 2020 târih ve 2001481251 CİMER dilekcelerim ile iki defa gündem etdiğim; 03 Nisan 2013 Çarşamba günü Anıtkabir’i ziyareti esnasında, USEUCOM “Kıdemli Eri”  ABD Deniz Kuvvetleri’nden Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.’a Genelkurmay Başkanlığının Anıtkabir’de tertip etdiği  “II Numaralı tören”’dir.

 Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

      Ön sırada ABD Deniz Kuvvetleri’nden  Er Kıdemli Başçavuş  Roy M. MADDOCKS Jr.,

      Arkasında ise Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı, Kara ve Deniz Kuvvetleri Kuvvet Astsubayları ile

        Jandarma Genel Komutanlığı Kıdemli Astsubayı…

        Karargâhda, kışlada ve gemide;

        Türk Er'in sıçdığı helâya sıçmaya tenezzül etmeyen bu kıdemli astsubay güruhu

        Anıtkabir Aslanlı Yol’da hiç utanmadan  Amerikalı Er’in arkasında seyirtiyor gerzekler!..

                                                                               ESKİ TÜFEK - 2020  

   ABD Deniz Kuvvetleri’nden  Er Kıdemli Başçavuş  Roy M. MADDOCKS Jr.’ın

   Görevli olduğu USEUCOM’a servis etdiği bu haberi Genelkurmay Başkanlığı, Türk kamuoyundan saklamışdır.

   Amerikalı “er” için 2013 senesinde Anıtkabir'de tertip etdiği bu rezil tören hakkında gönderdiğim dilekcelerime Genelkurmay Başkanlığı inatla cevap vermiyor.

 

  *  *  *  

 

   EUCOM “Kıdemli Er”i Deniz Er Kıdemli Başçavuş Roy M. MADDOCKS Jr.,

   03 Nisan 2013 Çarşamba günü öğleden sonra

   “Astsubay Üst Karargâh Hizmetleri Eğitimi” ismini verdiğimiz ucube mektebe gitmiş.

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

   Bu uyduruk mektebin talebesi Türk “Kıdemli Astsubayları”nı sınıfda içtima eylemiş.

   Sonra da Amerikalı ErRoy M. MADDOCKS Jr.,

   Kahraman Ordumuzun bu necip Türk “Kıdemli Astsubaylarına

   Amerikan Ordusu ve NATO’daki “kıdemli erliğin” fâzilet ve nimetlerini anlatmış…

   AÜKHE talebesi Türk “Kıdemli Astsubayları” da oturmuşlar Amerikalı Erlerin arkasına

   Mandanın tireni seyretdiği gibi Amerikalı Er Roy’u seyretmişler...

                                                                          ESKİ TÜFEK - 2020   

  *  *  *  

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

        ABD Deniz Kuvvetleri’nden  Er Kıdemli Başçavuş  Roy M. MADDOCKS Jr.,

        Ve

        Genelkurmay Başkanlığı Astsubayı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Kuvvet Astsubayları ile

        Jandarma Genel Komutanlığı ve Sâhil Güvenlik Komutanlığı  Kıdemli Astsubayları,

        03 Nisan 2013 Çarşamba günü Genelkurmay Başkanlığı Kararğâhında

        Aynı masanın etrafında hemhâ l olmuşlar!..

        Karargâhda, kışlada ve gemide;

        Türk Er ile aynı masada oturmaya tenezzül etmeyen bu kıdemli astsubay güruhu

        Oturmuşlar diz dize; Amerikalı Er’e yalakalık ediyor dangalaklar!..

***  Yalakalık: Kendisine saygısını kaybetmiş insanların; şahsî menfaatleri uğruna başkalarına gereksiz yere saygı gösdermesi ya da hak etdiğinden fazla iltifât etmesidir.

                                                                         ESKİ TÜFEK - 2020  


   

   3. İlgi (ç)’de mezbûr 211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kânunu’nun;

       

       a.  “I – Tarifler” başlığı altında yer alan Madde 10’da “üst” ve “ast” kavramı şu şekilde târif edilir:

             - Üst tabiri, rütbe veya kıdem büyüklüğünü gösterir.

             - Ast, üstün rütbece veya kıdemce aşağısında bulunan kimsedir.

       

       b. Aynı Kânunun “II – Disiplin” başlığı altında yer alan Madde 13’de “disiplin” şu şekilde târif edilir:

             -  Kânunlara, nizâmlara ve âmirlere mutlak bir itaat ve astının ve üstünün hukukuna riayet demektir.

             -  Askerliğin temeli disiplindir.

  • Kânunların “subay yardımcısı” olarak tavzif etdiği Türk Ordusundaki “astsubay” sınıfını; NATO üyesi devletlerin ordularında “er sınıfı” ile dekleşdiren ve “er” muamelesi yapdıran Genelkurmay Başkanları;

  • Ast’ı olan “astsubayların” hukukuna riâyet etmediler

         Ve

  • Türk Ordusunda askerliğin temeli olan disiplini bozdular.

   4. İlgi (ç)’de merkûm 211 sayılı  Kânuna müsteniden Millî Savunma Bakanlığının 1961 senesinde meriyyete koyduğu İlgi (ş)’de mezbûr TSK İç Hizmet Yönetmeliği; “3 - Amirin vazifeleri” başlığı altında yer alan Madde 13’de Ȃmirin birinci vazifesini şöyle tahvzih eder;

   “(…) Amir de maiyetinin şeref ve haysiyetlerini, sağlığını ve özlük haklarını gözetmeğe mecburdur.

  • Kânunların “subay yardımcısı” olarak tavzif etdiği Türk Ordusundaki “astsubay sınıfını”; NATO üyesi devletlerin ordularında “er sınıfı” ile dekleşdiren, “er muamelesi” yapdıran ve “er kadrolarında” çalışdıran Genelkurmay Başkanları; astları olan “astsubayların” şeref ve haysiyetlerini gözetmediler.

   5. İlgi (ç)’de mezbûr 211 sayılı aynı Kânunun 37’nci maddesi mucibince her asker;

     “Her zaman ve her yerde kanunlara ve nizamlara itaat edeceğine namusu üzerine and içer"

  • Kânunların “subay yardımcısı” olarak tavzif etdiği Türk Ordusundaki “astsubay” sınıfını; NATO üyesi devletlerin ordularında “er sınıfı” ile dekleşdiren
  • Er muamelesi” yapdıran ve “er kadrolarında” çalışdıran Genelkurmay Başkanları, subay nasbedildikleri gün namusları üzerine içdikleri andı ihlâl ve inkâr etdiler.

  *  *  *  

 SONUÇ:

   1. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin;

       a. 1953 senesinde imzâladığı 6020 sayılı Kânuna merbut olarak kabul etdiği Cenevre Sözleşmeleri

          Ve dahi

       b. 5886 sayılı Kânun ile 1952 senesinde kabul etdiği NATO Andlaşmasına istinaden 1964 senesinde onayladığı İlgi (e)’de mezkûr NATO STANAG 2116 isimli Anlaşma’ya göre NATO’da şu “iki sınıf asker” mevcut ve müstahdemdir;

  • Officer personnel; subay personel
  • Non-officer personnel; subay olmayan personel

   2. Yukarıda görülen bu hükümlerden ortaya çıkan istidlâl muvacehesinde şu biricik suâli sormalıyız;

      - İlgi (b)’de mezkûr 5802 sayılı Astsubay Kânunu ile teşkil edilen ve bu Kânunun “subay yardımcısı” olarak tavzif etdiği Türk Ordusundaki “astsubay” sınıfı;

STANAG 2116 isimli NATO Anlaşması’nda tasnif edilen “iki asker sınıfından” hangisine tâbidir?

  • Officer personnel; subay personel sınıfına mı?
  • Non-officer personnel; subay olmayan personel sınıfına mı?

   3. Deniz Kuvvetleri ve Sâhil Güvelik Komutanlığında 30 sene bilfiil hizmet etdikden sonra

2011 senesinde kendi isdeği emekli olmuş emekli bir astsubay olarak işbu dilekcenin sahibi ben Şükrü IRBIK’ın

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığından talebim şunlardır;

       a. 5802 sayılı Kânun ile 1951 senesinde teşkil edilen ve bu Kânunun “subay yardımcısı” olarak tavzif etdiği Türk Ordusundaki “astsubay sınıfı”;

        “İki sınıf asker” ile teşkil edilen NATO’nun askerî teşkilâtına uygun olmayan bir asker sınıfıdır.

       b. 5802 sayılı Kânun ile 1951 senesinde teşkil edilen ve bu Kânunun “subay yardımcısı” olarak tavzif etdiği Türk Ordusundaki “astsubay sınıfına”; uluslararası kurs, eğitim toplantı vs. ortak askerî çalışmalarda ve NATO görevlerinde türk astsubaylarına STANAG 2116 sayılı NATO Anlaşmasının meriyyete konulduğu 1964 senesinde “er muamelesi” yapılmaktadır.

     c. 926 sayılı Kânuna müsteniden Millî Savunma Bakanlığının meriyyete koyduğu İlgi (t)’de mezkûr Astsubay Sicil Yönetmeliği Madde 17 mucibince;

   “Yurt içi veya yurt dışı kıt’a, karargâh ve kurumlarda görevli yabancı Silâhlı Kuvvetlere mensup subay veya astsubaylar, Türk Silâhlı Kuvvetlerine mensup astsubayların sicil üstü olamaz.” Bu hakikâte rağmen Türk astsubaylarına;

           c.1- NATO üyesi devletlerin ordularının “erlerinin” emrinde görev yapdırılmakta

          c.2- Sicil bağı olan “yabancı orduların erleri”, Türk astsubaylarına sicil vermekdedirler. İşbu dilekcenin sahibi 1982-2085 sicili emekli astsubay ben Şükrü IRBIK’a da 1992-1994 senelerinde NATO daimî görevim esnasında NATO üyesi devletin erleri sicil (IER: International Evaluation Report) verdi.

       ç. Türk Ordusunun astsubaylarına “er muamelesi” yapılması;

          ç.1- Uluslararası diplomatik bir rezâletdir,

          ç.2- Uluslararası karşılılık (mütekâbiliyet) ilkesine esâsdan aykırıdır,       

       d. Türkiye Büyük Millet Meclisinin meriyyete koyduğu;

           d.1- 5802, 211 ve 926 sayılı Kânunlara,

           d.2- 5886 ve 6020 sayılı Kânunlara,

           d.3- Ve bu Kânunlar ile T.C. Devletinin bağlı olduğu 1949 Cenevre Sözleşmelerine,

           d.4- 1964 NATO STANAG 2116’ya,

           d.5- 1961 Anayasası’nın 65’inci maddesine,

           d.6- 1982 Anayasası’nın da  90’ıncı maddesine temelden aykırıdır.

 

    İşbu dilekcemin konusu hakkında ilgili makâma sözlü olarak da izahât vermek isderim. 

  *  *  *  

   TALEP:

   Sâhil Güvenlik Komutanlığından emekli astsubay ben Şükrü IRBIK’ın,

   İşbu dilekcem ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığından talebim şudur;

  • Türk Ordusunda bugün mevcut ve müstahdem olan “astsubay sınıfı” 5802 sayılı Kânun ile 1951 senesinde “subaya yardımcı olması için” teşkil edildi. “Subay sınıfına yardımcı olması için” Kânun ile teşkil edilmiş bir asker sınıfı, dünyânın hiçbir ordusunda bugün dahi mevcut değildir. Bugün çağdaş devletlerin ordularını sâdece “muvazzaf subay sınıfı” sevk ve idare etmekdedir.
  • Fakat ordumuzu idare etmeye yardımcı olması için “muvazzav astsubay” isimli asker sınıfı sâdece Türk Ordusunda mevcutdur. Türk subayları ordumuzu idare etmekden âciz, kâlibiyetsiz ve eğitimsiz değildir. Bu hakikâtin tabii neticesi olarak da ordumuz, “muvazzaf astsubay” sınıfına muhtaç değildir.
  • 5802 sayılı Kânun ile teşkil edilen ve bu Kânunun “subay yardımcısı” olarak tavzif etdiği,
  • “İki sınıf asker” ile müteşekkil NATO’nun askerî teşkilâtına uygun olmayan
  • Ve işbu dilekcenin sahibi emekli astsubay ben Şükrü IRBIK’ın da mağduru olduğu Türk Ordusundaki “astsubay sınıfının” mevcut gayri hukûkî durumunu;

       a. İşbu dilekcemin İlgi (a-t)’sinde beyan etdiğim 24 adet NATO/Millî mevzuât ve Andlaşmalar muvacehesinde tetkik etmesini

           Ve dahi

       b. “İki sınıf asker” ile müteşekkil NATO’nun askerî teşkilâtına uygun hukûkî düzenleme yapmasını,

     Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığından saygılarım ile arz eylerim.03.11.2020.

 

   Birinci bölüm: 03 Kasım 2020 târih ve 2004860089 sayılı CİMER dilekcem.

   İkinci bölüm: 04 Kasım 2020 târih ve 2004870123 sayılı CİMER dilekcem.

                                                                                                                                           (İmzâ)

                                                                                                                                      Şükrü IRBIK

  *  *  *  

 

***   Yukarıda okuduğunuz 03 Kasım 2020 târih ve iki bölümlü bu dilekcemin;

                       Birinci bölümü 2004860089 sayı ile

                       İkinci ve son bölümü de 2004870123 sayı ile

                       Şükrü IRBIK'ın e-devlet CİMER’deki hesabında kayıtlıdır.

Asubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

  *  *  *  

 

   Bugüne kadar yazdığım 21 makâlenin en kısa Asubay Tefrikası olan bu on birinci bölümü,

   Bugün burada târihin eskimez unutmaz hafızasına emânet etdim.

   Konusu itibarı ile Cumhuriyet târihimizde bir astsubayın devlete verdiği “ilk dilekce" olan

   Ve dahi

   Devletin arşivinde ebediyyen duracak Asubay Tefrikası – 11 isimli bu makâlemin özü şudur.

   

   T.C. Devletinin imzaladığı ve Türk Anayasasının bile üstünde olan uluslararası andlaşmalara göre;

   Türk Ordusunda mevcut ve müesses olan “astsubay” isimli asker sınıfı “gayri meşrudur!”

   Ve dahi

   “Astsubay” isimli asker sınıfının Türk Ordusundaki hukukî durumu konusunda ben Şükrü IRBIK,

   Genelkurmay Başkanlarının bugüne kadar söylediği yalanların doğrudan mağduruyum!

   

   Bu mağduriyetime sebep olan Millî Savunma Bakanlığını dâva etmek hakkım da mahfuzdur!..

  *  *  *  

 

   2020 senesi Karakış ayının şu yirmi yedinci gününde yayınladığım

   Asubay Tefrikası – 11 isimli bu makâlemiz ile Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK;

   Mensubu olduğum “astsubay” mesleğine borçlu olduğum maddî, manevî ve fikrî diyetimi ödedim.

   

   Hokkada mürekkeb, elde kâğıt, sabırda vakit, serde fikir, dilde söz bitdi...

 

  *  *  *  

 

      Şu anda okuduğunuz Asubay Tefrikası – 11 isimli bu bölüm;

      Sâhil Güvenlik Komutanlığından emekli asubay Eski Tüfek ben Şükrü IRBIK‘ın

      2017 senesinden beri  son 4 senede yayınladığı

      10 bölüm ve 10 kısımdan mürekkep olan Asubay Tefrikasının şâhikasıdır, özüdür.

      Şu vakitden sonra sizlere yazacaklarım da

      ATATÜRK’ün deyişi ile ancak “teferrruât” olacak!.. 

  *  *  *  
 

    Beyaz subayların yapdığı

   Ve dahi

   Ben Şükrü IRBIK’ın bugüne kadar Asubay Tefrikası’nda ortaya çıkardığı

   Bu haksızlıklara, nâmussuzluklara, kânunsuzluklara sâhip çıkmak da

   Siz “astsubay” meslekdaşlarımın meselesi oluyor!..

 

  *  *  *  

 

     Ya uyduruk “astsubay” sınıfı lağvedilecek!

     Ya da astsubaylar Türk Ordusunun köle askerleri olmaya devam edecek!

                                                                ESKİ TÜFEK - 2020  

  *  *  *  

      Son Söz!

 Genelkurmay Başkanlığının NATO görevimde bana “er” muamelesi yapması sâdece ben astsubay Şükrü IRBIK’ın meselesi değildir.

   Türk Ordusundaki “astsubay” isimli asker sınıfının NATO nezdinde “gayri meşru” olması bütün astsubayların müşterek meselesidir.

   Bugüne kadar yapdığım çalışmalarım ile;

   Türk Ordusundaki “astsubay” isimli uyduruk asker sınıfının NATO nezdinde “gayri meşru” olduğunu dâva konusu yapacak olgunluğa getirdim.  Mensubu olduğumuz “astsubay” sınıfının NATO nezdinde “gayri meşru” olduğunu mahkemede isbatlamak için elimizde her türlü delil vardır.

   Bu cümleden olmak üzere;

  • Türkiyenin sidik yarışdırdığı hiçbir devletin ordusunda mevcut olmayan,

        Ve

  • 1960 senesinden bugüne kadar yapdığı nâmussuzluklar ve Kânunsuzluklar ile 27 Mayıs'ın karanlık suratlı darbeci subaylarının kuşa çevirdikleri

        Ve dahi

  • Türk insanının fıtratına uymayan ve şerefini yok sayan uyduruk “ astsubay sınıfı lağvedilmelidir.

    

    Şu aşamadan sonra yapılacak iş ise;

   Müşterek bir çalışma ile “astsubay” sınıfının bu “gayri meşru” durumunu  astsubaylar olarak mahkemeye götürmekdir.

  *  *  *  

                         Vaktidir, ya şimdi konuş!     

                                                                               Ya da ölesiye kadar sus!              

                                                                                          Eski Tüfek - 2020   

  *  *  *  

 

   Kıymetli vatandaşlarım,

   Muhterem astsubay meslekdaşlarım;

   Yukarıda sizlerin de okuduğunuz

   Türk Ordusundaki “Astsubay” sınıfının NATO’daki denkliği hakkındaki “şikâyet” dilekcemi,

   İcraraâtın başı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’a 03 Kasım 2020 Salı günü gönderdim.

   Hemen ertesi gün de CİMER bu dilekcemi; işlem yapması için Millî Savunma Bakanlığına gönderdi.

   

   Bu dilekceme Millî Savunma Bakanlığının vereceği cevapları da

   Asubay Tefrikası – 11 isimli bu makâlemizin bu kısımlarında

   Sizlere, bütün dünyâya ve Türk kamuoyuna ilan edeceğim, evvelallah…

 

Bröve isimli 07d11

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

   Evvelki bölümleri ve kısımları okumak için resimleri tıklayınız   

 

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık BrövesiKapak 5

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası 6_10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _7 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık Brövesi

Asubay Tefrikası _14_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Asubay Tefrikası _9 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKAsubay Tefrikası _10 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Sahil Güvenlik Komutanlık BrövesiAsubay Tefrikası _11 _ Eski Tüfek Şükrü IRBIKSahil Güvenlik Komutanlık Brövesi

 

 

Sayfa 1 / 3

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ