Türk Silahlı Kuvvetleri Kamuoyunun Dikkatine,
OYAK Genel Müdürlüğü, Algı Anketi adı ile kamuoyu yoklaması niteliğinde anket olarak tanımlayabileceğimiz sorular göndermiş, ayrıca serbest bir bölüm bırakarak düşüncelerimizi paylaşmamızı istemiştir.
OYAK, yıllarca maaşlarımızdan, çoluk çocuğumuzun boğazından keserek zorunlu ödeme yaptığımız bir kuruluştur ve “BİZİM”DİR.
OYAK’IN iyi yönetilmesi bizim ve kurum olarak OYAK’IN kendisinin yararınadır.
Bu nedenle samimi, yapıcı eleştirilerimizi, beklentilerimizi iletmek hem hakkımız hem de görevimizdir.
Biz aşağıdaki hususları belirledik. Siz de kendi düşüncelerinizi ekleyerek, size anket için SMS gelmişse On Line Hizmetlerden anket formuna, gelmemişse OYAK’A doğrudan göndermeniz hepimizin yararına olacaktır.
Takdirlerinize sunarız.
Not: Lütfen bu iletiyi ilgili olduğunuz OYAK Üyelerinin olabileceği tüm sosyal medya platformlarında paylaşınız.
1. OYAK Gereklidir, iyi düşünülmüş bir kurumdur. Ancak OYAK bir ticari kurum değil bir sosyal yardım kurumudur. Tüm tasarruflarında bu hususu göz önünde bulundurmalıdır.
> 2. OYAK dışarıdan sermaye girişi olmayan sadece üyelerinin mütevazi maaşlarından zorunlu kesintilerle oluşmuş devasa bir kuruluş haline gelmiştir. OYAK üye ve sermayesinin %60 dam fazlası Astsubaylara ait olmasına rağmen, yönetim-denetim organlarında Astsubayların yeterince söz hakkı yoktur. Temsilde adalet mutlaka sağlanmalıdır.
> 3. Üyeler arasında hizmette ayrımcılık söz konusudur. Her üyeye ödediği aidat oranında hizmet verilmesi doğaldır. Ancak üst rütbelere pozitif ayrımcılık yapılması kabul edilemez, adaletsizdir.
> 4. OYAK, yatırımları ile devasa bir kuruluş haline gelmiştir. Ne yazık ki üyelerinin büyük çoğunluğu geçim derdindedir. KISACA ZENGİN OYAK´IN FAKİR ÜYELERİYİZ. Üyelere yardım arttırılmalıdır.
> 5. Asker kişiler yalnızca emeğini değil aynı zamanda canını ortaya koyan kişilerdir. Kendi parasıyla oluşturduğu Sosyal Güvenlik Kurumu meslekteki ve emekli personele yaşamlarını kolaylaştırmak için örneğin 5 yılda araba, 10 yılda ev edinmesini sağlamalıdır.
> 6. OYAK’IN son yıllarda ürettiği konutların kimlere hitap ettiği anlaşılamamaktadır. 400-500 bin ₺ mertebesindeki evi kaç astsubay, subayın alabileceği düşünülmelidir. Kaldı ki aynı koşullarda aynı özellikteki konutu piyasadan bulmak mümkündür. OYAK’IN bu durumda üyesine sağladığı imkan öncelikle OYAK Yönetimi tarafından sorgulanmalıdır.
> 7. Bilişim teknolojisi ve yazılım önümüzdeki çağın mesleğidir. OYAK mutlaka bu alanda atılım yapmalıdır.
> 8. OYAK İştiraklerinde astsubay subay çocukları benzerleri arasından öncelikle istihdam edilmelidir.
9. OYAK Sosyal sorumluluk kapsamında büyük şehirlerde öğrenci yurtları yaparak gençlerimizin tarikatların, Atatürk düşmanlarının kucağına düşmekten kurtarmalı. Rütbe esas alınmadan ihtiyaç durumuna göre burs sağlanmalıdır.
10. Bir çok şehrimizde ORDU Evlerimiz ne yazık ki askeri personelin sosyal statüsüne uygun değildir ve yetersizdir. Sosyal sorumluluk kapsamında ORDU Evlerine destek sağlanmalıdır.
11.Kurum iştiraklerinde tüm üyelerin hakları vardır Kurulduğundan itibaren emekli olan her üyeye katılımları nispetinde hisse senedi verilmeli Dileyen birikimini kurumda değerlendirmeye devam etmelidir
Ulu önderimiz ATATÜRK ve silah arkadaşlarının ülkemizi parçalayan topraklarımızı, özgürlüğümüzü elimizden alan SEVR anlaşmasını tüm mazlumlara örnek olan kurtuluş savaşı sonucu yırtıp emperyalistlerin suratına attığı günden beri bu ahlaksız vicdansız adalet yoksunu emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki emelleri bitmedi ;
Terör örgütlerini onlar kurdu onlar besliyor ve biz 40 yıldır emperyalist maşası hainlerin kahpelikleri yüzünden çileler çekiyor evlatlarımızı şehit veriyoruz
Şehit haberlerini ne yazık ki o kadar kanıksadık vicdan sahiplerinin vatanseverlerin yüreğini yakan şehit haberleri gazetelerin 3-5 sayfalarında bazı televizyonlarda da alt yazı olarak veriliyor birçoğumuzda birkaç gün sonra unutup gidiyoruz
Ateş düştüğü yeri yakıyor, oysa o ateşi söndürmez isek o ateş gün gelecek bizim de yüreğimizi yakacaktır
Hiç şehit evinde bulunduğunuz mu ,hıçkırıklarınızı içinize gömüp boğazınız düğümlendi mi?
Allah’ım bu gerçek olmasın diye haykıranların feryadı yüreğinizde deprem yaratımı?
Evlatlar kime baba diyecek, ilk adımını atarken kime tutunacak, kiminle koşturacak ,gelinlerin kuşağını kimler saracak.hayat mücadelesinde yanında kimler olacak hiç düşündünüzmü?
Şehidin aziz hatırasını anarken en duygusuz insanların bile yüreğine bir fil otururcasına zor nefes aldığını gördünüzmü? Biz bu duyguyu yaşarken onlar neler yaşıyor hiç düşündünüzmü?
Ya o yüreği volkan gibi yanan evladını,eşini,babasını kaybedenlerin tüm metanetleri ile vatan sağolsun dediklerinde duygulanmamanız mümkün mü?
Ülkemiz için ileride büyük tehlikelere neden olacak emperyalist uşakları hainleri temizlemek için yapılan ZEYTİN DALI operasyonun da onlarca vatan evladımız şehit oldu ; Bu kahramanlardan bir uzman çavuşumuz ve meslekdaşımız Canbolat Usta’nın evladı ,evladımız üsteğmen Oğuz Kaan Usta’ın aziz naaşlarına iki ay sonra ulaşılabildi ve onları törenle cennete uğurladıktan sonra Oğuz Kaan Usta’nın baba evinde aziz hatırası anılırken Başbakan ve genelkurmay başkanımızın insani duygularla göz yaşları döktüklerini yazılı ve görsel basında ayni duyguları yaşayarak izledik;
Çok merak ediyorum Sn.Başbakan ve Genelkurmay başkanımız şehit cenazelerinde.taziye evlerinde bu kahramanların hatıralarını dinlerken onlara reva görülen haksızlıkları adaletsizlikleri akıllarına getiriyorlarmıdır ? En azından hiçbir değerin geri getiremiyeceği canlarını bu ülke için feda eden kahramanların büro memurlarından daha değersiz görülüp alt kademeden göreve başlatılmaları hak ettikleri tazminatların ödenmemesi ve diğer haksızlıklar hukuksuzluklar gözlerinin önünden geçer de pişmanlık duygusu ile yürekleri sızlarmı?
Sızlamaması mümkün değil başbakan ve genelkurmay başkanı olmak duygusuz olmak demek değildir
O halde sayın yetkililer birlikte savaşan,birbirinin kucağında şehit olanlar arasında hiyerarşi dışında ayırımcılık adaletsizlik yaşanmasın; Unutmayın adaletin olmadığı yerde hiç birşey olmaz
Biz sizlerden bizi sadece göreve ve ölüme gönderirken hatırlamanızı ,şehit cenazelerinde yüreğinizden dökülen gözyaşından ziyade adalet sözü ve uygulaması istiyoruz
Bunu sağlarsanız bizim moral motivasyonumuzu,hizmet verimliliğimizi aidiyet duygumuzu arttırıp şehitlerimizin ruhunu şad edeceksiniz aksi halde terimizin kanımızın hiçbir değerin geri getiremeyeceği canımızı n vebali üzerinizde olacaktır .
Allah şehitlerimize rahmet, ailelerine sabırlar, yaralılarımıza şifalar versin ordumuzu korusun
Saygıdeğer Üyelerimiz;
Sitemiz, assubay onur mücadelesinde büyük katkıları olan bir meşaledir. Henüz muhataplarımızı değiştiremesek bile bizler olumlu yönde değiştik. Yıllardır tayin, sicil ve ceza baskısı ile susan - susturulan zümremiz, "HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK!" sloganı ile eleştirmeye, sorgulamaya kamuoyu ve ilgililere gerçekleri anlatmaya başlamış, bir çok taşın yerinden oynamasına vesile olmuştur. Mücadelemizi adalet, eşitlik ve insan onuruna saygıyı sağlayıncaya kadar, her geçen gün artan bir güçle sürdürmeye devam edeceğiz. Bu anlamda, zaman zaman ilgilileri ve basın mensuplarını bilgilendirme çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
Arkadaşlarlarımızın da bu konuda kişisel gayretleri olmakta, konu bütünlüğünü sağlamak için yazılacak metni hazırlamamızı talep etmektedirler. Arzu eden arkadaşlarımız aşağıdaki metni aynen veya kendi duygu ve düşünceleri ile sorunlarımızı ilgililere gönderebilirler. Tüm engellere rağmen mutlaka başaracağız.
Saygılarımızla...
Saygıdeğer Kamuoyu'na
Biz; emeği ile yaşayan, emeğinden başka gücü olmayan, sonu başından belli, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tüm yükünü sırtında taşıyan sessiz bir toplumuz. Hükümetlere muhtıra verme gücümüz, omuzlarımızda yıldızlarımız yoktur. Ama muhtıra verenler bize güvenerek muhtıra verirler, ihtilal yaparlar. Pek kimsenin dikkatini çekmeyiz. Bizler ne daha fazlasını, ne de imtiyazı talep etmekteyiz. Tek arzumuz adalet, eşitlik ve insan onurunun gerçekleşmesidir. Bu nedenle, bize insan olduğumuz için ve insanca yaklaşan herkese minnet duyarız. Saygılarımızla.
Biz; Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teknik ve idarî kadrosuyuz. “Teknik” sözcüğü yalnızca teknoloji anlamında değildir. Belki teknokrat demek daha doğru olur. Tankların, uçakların, gemilerin, tüm silah ve sistemlerinin bakımı, sevk ve idaresi bizim sorumluluğumuzdadır. Uçağa silahı biz yükler, bakımını biz yapar, uçuşa biz hazır eder, pist başına kadar biz getirir, son kontrolünü biz yaparız. Uçağın, sadece havada uçurulması pilota aittir. Hava Kuvvetleri'nin ilk kuruluş yıllarında Türk Hava Kuvvetleri'nin pilotları, pilotların da hocalarının çoğu assubaydı. Sonradan kaldırıldı. Günümüzde Hava Kuvvetleri K.lığı yapan generaller, öğretmen assubaylara saygı ile yaklaşırlardı. Tanklarda da, askerî gemilerde de durum aynıdır ...
Bizler; görevimizi en üst düzeyde yapmamız gerektiğinin bilincinde bir toplumuz. Biz biliriz ki, yeterince sıkılmayan bir vida, en ucuzu 55 milyon dolar olan bir uçağın düşmesine, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hayli maliyetli olan bir pilotun hayatına, bir cana mâl olacağını çok iyi biliriz. Bu bilinçle görevimizi en iyi biçimde yapmanın sorumluluğunu taşırız.
Görev için yola çıkacak bir tankın, denize açılan bir geminin her an göreve hazır olması gerektiğini, en az bir uçak kadar hassas sistemlere sahip gemi, tank ve silah sistemlerinin en üst düzeyde göreve hazır tutulması gerektiğini biliriz. Ve bu görevi biz, yalnızca biz yaparız.
Her bölgeden, ekonomik ve kültür seviyesinden gelen mehmetçikleri, belli bir düzen içinde eğitmek, onları bir arada tutmak, sağlıklarından insan ilişkilerine ve askerlik hayatlarından sonraki dönemde hayata hazırlamak da bizim görevimizdir. Bu kadar karmaşık bir toplumu omuz omuza ve kardeşçe bir arada tutmak için neler yaptığımızın sırrını zaman zaman biz bile bilemeyiz.
İç güvenlikte, asayişte, depremde, sel felaketinde, kargaşada, anarşide, bölücü terörle mücadelede biz hep ön plandayız
Ordumuzun kahraman mehmetçiğine en yakın olan biziz. Onlardan birine bir şey olduğunda kendi evladımız gibi içimiz yanar. Şehit düşen bir evladımızın cansız bedenini topraktan ilk biz kaldırırız. İçimizdeki öfkeyi, taşan sabrımızı kontrol etmek bize düşer. Mesleğimizin en zor yanı budur. Yanımızda yaralanmış, umutla gözlerimize bakan bir mehmetçiğin yaşaması için sadece dua etmekten başka çaremizin olmadığı anlar uykularımızı böler, rüyalarımıza girer..
Bir mehmetçiğin cansız bedenini anne-babasına teslim ederken, hani basında tek satırlık bile haber olamayan, hani hangi mankenin o gece kiminle eğlendiği kadar toplum ve basın nezdinde haber değeri taşımayan bir yiğit vatan evladının cansız bedenini sevdiklerine teslim ederken küçülüp kaybolmak isteriz. Gözlerimizi kaçıracak yer ararız. Dilimiz damağımız kurur. Gözlerimiz yanar. Ama gene de dik durmamız gerektiğini biliriz.
Mesai saatimiz yoktur. İş bitince gideriz evlerimize. Ayda ortalama 5 gün 24 saat esasına göre nöbet tutarız, haftanın bir günü gece eğitimine katılırız. Tatbikatlar, özel görevler bunun dışındadır ve bir kuruş fazla mesai tazminatı alamayız. Göreve 24 saat hazırız. Görev gerektiğinde zaman kavramı yoktur.
Biz; Yunan sınırında,biz Irak sınırında,biz GABAR Dağında,biz Bosna’da,biz Lübnan’dayız.Biz Şemdinli’de,biz Hakkari’deyiz... Biz;göklerde,biz,yedi deniz dört iklimdeyiz.
Biz; Kuşadası’nda, Bodrum’da Çeşme'de masa başında klimalı,kaloriferli ofislerinde oturan büro memurları ile aynı kefeye konulan insanlarız. Görev koşullarımız ve sorumluluklarımız büro memurları ile kıyas kabul etmese de aynı maaş derece ve kademesinden göreve başlatılırız.
Meslek hayatımızın neredeyse üçte biri nöbette,tatbikatta, gece eğitiminde, özel görevlerde ve evimizden uzakta geçer. Biz; eşlerimizin hamileliğini, çocuklarımızın bebekliğini, diploma günlerini, ana-babamızın hastalıklarını görmeyiz. Biz; vatana hizmet etmek olan işimizle evliyiz.
Biz; Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tüm yükünü omuzlarında taşıyan onurlu emekçileri, biz Assubaylarız.
AÇIKLAMA :Bu deklerasyon 28 Aralık 2006 tarihinde hazırlanmış askeri,siyasi otorite,basın ve kamuoyu ile muhtelif tarihlerde paylaşılmış,29 Mart 2018 tarihinde güncellenmiştir
''KAFA YORMAYAYIM HAZIRA KONAYIM'' DERSEN ORTAYA GÜZEL SONUÇ ÇIKMAZ..!!
Hazırlanan Jandarma ve Sahil Güvenlik Personel Kanunu Taslak Metni yayınlandı. İlk değerlendirme olarak; fazla kafa yormadan, 926 sayılı TSK Personel Kanunu'nda ne varsa adeta ''kopyala/yapıştır'' usulü ve biraz da 657'den ithal maddelerle ortaya çıkarılmış özensiz bir taslak diyebilirim.
Taslakta hemen gözüme çarpıveren özensiz çalışmalardan bazı örnekler sunmak istiyorum izninizle;
JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK PERSONEL KANUNU TASLAĞI
MADDE 52 - f) Astsubay meslek yüksekokulu mezunları ve kendi nam ve hesabına fakülte,yüksekokul veya meslek yüksekokulunu bitirerek temel kolluk eğitiminde başarılı olup astsubay çavuşluğa naspedilenler, EK-3 sayılı cetvellere göre 9 uncu derecenin birinci kademesinden göreve başlarlar.
Y O R U M: Bu bir taslak metin olduğuna göre; en önemli ''Haklı Taleplerimizden'' biri olan MYO mezunlarının göreve başlama derecesi
NEDEN ''9 uncu derecenin ikinci kademesinden göreve başlarlar.'' olarak değil de '' 9 uncu derecenin birinci kademesinden göreve başlarlar.'' diye yazılmış?
Aynı Bakanlığa (İçişleri Bakanlığı) bağlı olan Polis Akademisi MYO'dan mezun olanlar dokuzuncu derecenin ikinci kademesinden göreve başlarken siz NEDEN 1 (BİR) kademe geriden başlamayı taslak metninize aldınız?
Taslak metine dahi ''Haklı Taleplerimizin'' nasıl olması gerektiğini yazmıyor/yazamıyorsanız bu şekilde kanunlaştığında ne yapacaksınız? Sil baştan yine en başa mı döneceksiniz?
Ayrıca bu madde hükmüne göre fakülte mezunu (LİSANS) bile 9/1'den göreve başlayacak...!!!
Madde içinde geçen ifade aynen şöyle; ''ve kendi nam ve hesabına fakülte,yüksekokul veya meslek yüksekokulunu bitirerek...''
TASLAK METİNE AŞAĞIDAKİLERİ KOYURSUNUZ DA GÖREVE BAŞLAMA DERECESİNDEKİ ADALETSİZ DURUMU NEDEN DÜZELTEREK KOYMUYORSUNUZ?
c) Sürekli görevle sıralı hizmet bölgesine atananlara veya geçici görevle gönderilenlere, buralarda fiilen çalışmak suretiyle geçirilen her iki yıl için bir kademe ilerlemesi daha verilir. Yıllık izinde geçirilen süreler ile teröristle mücadele kapsamında yaralanan personelin hava değişimi,istirahat ve tedavide geçen süreleri fiilen çalışılmış sayılır. İki yıldan az süreler dikkate alınmaz.
Sıralı hizmet bölgelerine birden çok kez atananların veya geçici görevlendirilenlerin, önceki hizmetlerinden artan süreleri yeni hizmetindeki iki yılın hesaplanmasında dikkate alınır.
ç) Son sekiz yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayanlara bir kademe ilerlemesi uygulanır.
Aylıkların ödenme esasları
MADDE 87-(1) Bu kanunun aylık ödemeleri ile ilgili hükümleri 14/7/1965 gün ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesine ve bu kanunun kapsamı dışında kalan kamu personelinin aylık ve ücretlerine dair Kanun’un aylık ödemelerinin yürürlüğü ile ilgili hükümleri ile birlikte ve aynı usul ve esaslara göre uygulanır.
Y O R U M: AYLIKLARIN ÖDENME ESASLARINDA 657'NİN MADDE HÜKÜMLERİNİ ESAS ALDIĞINIZA GÖRE GÖRE, BAŞLAMA DERECESİNİ
NEDEN 926'DAN AYNEN KOPYALAYARAK ALDINIZ?
Fahrettin BAĞRI
(E) Maliye Assubayı
Sevgili gençler, Milli Savunma Üniversitesi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisini öğrenci alımı ile ilgili ilanlarını okuyorsunuzdur.
Her şeyden önce bu sınav ve mülakatlara giren tüm gençlerimize başarılar diliyorum.
Bu Üniversite ve Akademinin Astsubay MYO'ları ve Harp okullarına öğrenci alınacağı gibi Lisans ve Önlisans mezunları da ''Temel Askerlik Eğitimi''nden sonra Subay-Astsubay olabileceklerdir.
Şimdi, özlük haklarınız (MALİ) konusunda NET anlaşılabilir bazı örnekler vermek istiyorum izninizle; Devlet memurları kanunlarında Aylık Gösterge ve Ek Gösterge tabloları vardır.
1. Üniversite ve Akdeminin harp okullarında okuyanlar subay olarak mezun olduğunda göreve sekizinci derecenin birinci kademesinden (8/1) başlayacaklar.
2. Üniversite ve Akademinin Astsubay MYO'nda okuyanlar Atsubay olarak mezun olduğunda dokuzuncu derecenin birinci kademesinden (9/1) göreve başlayacaklar.
3. İçişleri Bakanlığı bünyesinde iki (2) Akademi var. Polis MYO mezunları (Önlisans) göreve dokuzuncu derecenin ikinci kademesinden (9/2) başlarken Jandarma Akademisi Astsubay MYO'dan mezun (Önlisans) olanlar ise göreve dokuzuncu derecenin birinci kademesinden (9/1) başlayacaklar.
4. Hem subaylık hem de Astsubaylık sınavlarına girme hakkı olan LİSANS mezunu olan gençlerden sınav ve mülakatlarda başarılı olup temel askerlik eğitimine alınanlardan; Temel askerlik eğitiminden sonra subay olanlar göreve sekizinci derecenin birinci kademesinden (8/1), astsubay olanlar ise bir kademe geriden yani; dokuzuncu derecenin üçüncü kademesinden (9/3) göreve başlayacaklar.
5. Milli Savunma Üniversitesi ve Jandarma ve Sahil Güvenlik akademisinin sınav ve mülakatlarında başarılı olup Astsubaylık temel askerlik eğitimine alınan ÖNLİSANS mezunları eğitimden sonra göreve dokuzuncu derecenin birinci kademesinden (9/1) başlayacaklar. İçişleri B.'lığının diğer Akademisinde polis MYO'dan mezun olan ÖNLİSANS mezunu gençler ise göreve dokuzuncu derecenin ikinci kademesinden (9/2) başlayacaklar.
Bu konular hakkında bilgi sahibi olarak mesleğe girmekte fayda var.;Yoksa bize söylediklerinin aynısını size de söylecekler, yani;
''Mesleğe girerken bunları bilerek girdiniz'' diyecekler. Oysa ki; 14-15 yaşında bu ayrıntıları bilmek mümkün mü?
İster subay olsun ister astsubay olsun o yaşlarda bu konuları bilmenin ve öğrenebilmenin imkanı yok. Sağlıklar dilerim...
Fahrettin BAĞRI
(E) Maliye Assubayı