Tarihe göre süzülmüş ögeler: Aralık 2017

Çarşamba, 27 Aralık 2017 10:02

ASSUBAYLAR KAPI KULU ASKERİ Mİ ?

ASSUBAYLAR KAPI KULU ASKERİ Mİ ?

 

15 Temmuz kalkışmasından sonra ülkede olağan üstü hal ilan edildi.  18 ay geçti OHAL hala devam ediyor.

 

Diyeceksiniz ki en yukarıdaki başlıkla ne alakası .

 

Bir bakalım.

 

Assubay toplumu tam 16 yıldır AKP iktidarından ne bekliyor.

 

“ Özellikle ve ilk öncelikle emeklisinin gerçekten vahim durumdaki yoksulluğunun ortadan kaldırılmasını.”

 

Diğerleri ikincil aciliyetler.

Bu elzem, en hayati, adeta sözün bittiği yer.

Bittik, tükendik.

 

Emsalimiz kim.?

Bizimle aynı hizmet süresinden emekli olan Subaylar.

Bizden tam % 45 daha fazla emekli aylığı alıyorlar.

En düşük rütbedeki yarbayla kısaslıyoruz ha……

 

Çözüm ne.?

 

Çalışan Assubaya da bir tazminat kalemi bulup emeklileri de kanunla bu düzenlemenin içine almak.

Tazminatın adının bir önemi yok. Yeter ki tüm emeklilerimizi kapsasın.

 

Biz Burada işte tam bu konumdayız.

Resim bu… yırtık mı yırtık.

 

Acil talebimiz de bu.

Kaç yıldır bu hükümetle ve  genel kurmay ile boğuşuyoruz….?

Tam 16 yıldır.

 

Topu topu kaç adama.

En fazla 150 bin kişiye.

Ne vereceksiniz…?

600-750 TL. arası bir sosyal denge tazminatı.

 

 

Gelelim devlet kısmına

Hükümet ne yapacak..?

 

Milli Savunma Bakanlığı yetkin müsteşarları ve danışmanlarına 4 satırlık bir kanun teklifi

veya elinde imkanı var iken kanun hükmünde kararname teklif metni hazırlatacak.

Dört satırlık.

Bir saatlik iş.

 

Teklif meclise gidecekse ilgili Komisyona  gelecek ve iki zırzır bir mırmırla kabul edilip doğru meclise…

Velev ki komisyon marifeti ile gitmeyecekse KHK ile çıkacaksa komisyondan bakanlar

kuruluna oradan da  doğru saraya onaya.

Hepsi bu.

 

Bakalım şimdi….

 

“sizi anlıyoruz,elimizden geleni yapacağız “

 

 diye bizi yıllarca avanak apti veya şaban oğlu şaban yerine koyan hükümet bakın son

18 ayda OHAL İLE ÇIKARDIĞI KHK . LARLA neleri yapmış…..

 

-Önce yüksek Askeri şuranın yapısını sil baştan değiştirmiş.

 

-harp akademileri, askeri liseler ve assubay hazırlama okullarını komple kapatmış.

 

-Üç günde Milli Savunma üniversitesi kurmuş.

 

-Kurmaylar içinde içine özel enistitü oturtmuş.

 

-genel adı GATA olan tüm askeri hastaneleri 6 saatte sağlık bakanlığına devredivermiş.

 

-Üç saatte Askeri yargıtayı kaldırmış Hepsini adalet bakanına devretmiş.

 

-Tüm Kuvvet komutanlıklarını 12 saatte Gen.kur dan alıp MSB. na bağlamış.

 

-Sb. Asb. Atanma yetkisini MSb na bağlamış.

 

-TSK. ya personel teminini de MSB. ye bağlamış.

 

-Jandarma ve sahil güvenlik komutanlığını 7 saatte hooppp genelkurmay'dan alıp hemen

İçişleri bakanlığına devretmiş.

 

-Hemen de Akademisini kurmuş.

 

Kahraman albaylarımıza bir an önce emekli olsunlar da  karargahlarda iş arama derdi bitsin

diye kıyak emeklilik tazminatı bağlanmış…

 

Tam 20 dakikalık teklifle…

 

 

Şimdi Bakanlığımız diyecek ki….

Kardeş atıp tutma… para vardı da biz mi vermedik…

 

Devam edelim o halde .

 

Mesela daha 2 gün önce yine KHK.

 

Gemlik ilçesinin başka yere taşınması kararı verilmiş. Maliyet milyarlarca..

 

700 bin işçi taşeronluktan kurtarılıp kamuda kadrolu olmuş, maliyet milyarlarca

 

Hükümet tam 130 bin memur alımına karar vermiş.

Maliyet milyarlarca..

 

Tam 3 bin mahkum da yine ceza evlerinde yer kalmadı diye tahliye edilmiş.

10 bini de açık cezaevlerine alınmış.

 

Mahkumlar bile unutulmamış.

 

Bakın KHK larla neler yapılmış.

 

Kimlere de ne yapılamamış….

 

ASSUBAYLARA BİR TAZMİNAT KALEMİ BULUNUP TA EMEKLİ SUBAYIN YAKININDA

İNSANCA ,ADİL BİR GEÇİM VE YAŞAM SÜREBİLMESİNE İMKAN BULUNAMAMIŞ.

 

BÜTÇEMİZ YETMEMİŞ.

 

TAZMİNATA İSİM DE BULUNAMAMIŞ.

 

İSİM BABASI DA.

 

Halimiz bu.

Hükümetimiz de bu.

KHK. da bu.

Aslında mesele şu….

MSB lığı Assubaya sıra gelince dürbünü ters çevirip  bakıyor olmasın.

Ne yazık ki galiba gerçek bu….

 

Saygımla.

Adnan Fuat Özdemir


Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor, yakın çekim

 

 

Yayınlandığı Kategori KONUK YAZAR
Pazartesi, 25 Aralık 2017 10:24

BİZ BUYUZ

Yıllarca anlattım;

 

Sosyal medyada, sayfalarda, paylaşımlarda aşırıya kaçacak şekilde yeme, içme,

eğlenme,gezi tozu, paylaşımları yapmayalım

Buralar bizim görüntümüz, resmimiz.

 

Merak ederler bakarlar, yoksul Assubay emeklilerinin kavgasını birileri.

Ohooooo…… derler sonra.

Emekli subayın yarısı  emekli maaşı alıyoruz,

doğru.

Yoksulluk altında hak etmediğimiz bir emekli hayatı yaşıyoruz,

doğru.

Utanılası işlerde çalışıyoruz....

doğru.

“ artık yeter. torunlarımıza karne hediyesini emekli albay gibi biz de almak istiyoruz "  

diye haykırıyoruz.

Doğru.

 

 

Doğru da…..

 

Davanın kavgasını vermek adına kurduğumuz sosyal sayfa ve platformlarda ;

Vur çatlasın çal oynasın dedirten seyahat,gezi, tozu, yemek,içmek, mekan, restoran

görüntüleri vermekle acaba neyimizi tatmin ediyoruz ki…..

Devletten alamadığımız ekmeğimizin,ücret ve alın terimizin yarattığı;

 

“Benim vallahi ihtiyacım yok. çok şükür ailecek,yağlı ballıyız . Assubaylar adına ne

yapıyorsam şerefsizim ki yokluk içindeki arkadaşlarıma acıdığımdan yapıyorum

“ kompleksi " mi ……

Yoksa...

 

“ Ben yokluğu yoksulluğu assubay emeklisine yakıştırmıyorum. allaha şükür durumumuz gayet

iyi,taksilerde şoförlük yapıyorsan senin kabahatin be kardeşim, küpünü dolduramamış bir

salaksan ben ne yapayım  “  mağruriyeti ve aşağılaması mı……

 

Ben de diyorum ki……

 

Bakınız, emekli Assubaylar çalışan tüm assubayların bir boyut ilerisindeki yeni yaşamlarıdır….

Hani ölünce nasıl bir yere gideceğiz acaba diye malum cennet merakımız var ya….

İşte çalışanın emekli cenneti de ,görüp görecekleri de bizleriz.

Yalana, resime, fotoya, geziye, tozuya, gerek yok….

Bizler yoksulluk altı açlık sınıfı kenarı bir sosyal toplumuz.

 

İnsanca yaşayamıyoruz. subayın emekli hayatının yarısını dahi tadamıyoruz;

Gerçek bu…..

Kıvırtmaya, cozutmaya gerek yok.

Ay ortasını getiremiyoruz. Tatil yapamıyoruz. Et,balık alıp yiyemiyoruz; Sinemaya tiyatroya gidemiyoruz;

Çoğumuzun arabası yok çünkü vergisini dahi ödeyemiyoruz.

 

Türkiyenin sosyo ekonomik kuşağında fakir kategorisinde bir toplumuz.

 

Bu gerçeği de utanmadan saklamadan hükümete göstermeliyiz.

Kral değil, asıl biz çıplağız.

Bundan da asla ve asla utanmamalıyız.

 

Çünkü bizler onurlu insanlarız. Kanıtımızda yetiştirdiğimiz evlatlarımız.

 

Paylaştığımız sayfalara da bu adaletsizliğin,utanması gerekenlerine karşı tüm  tepkilerini, isyanını yazıp çoğaltmalıyız.

O  hani fazla cakalı, havalı, manzaralı resimleri de mümkünse koymamalıyız.

Bırakalım özelimizde kalsınlar.

 

Ancak;    başarılarımızı, çocuklarımızı, onların başarısı ve mutluluğunu inadına çoğaltmalıyız.

Çünkü onlar kaderimiz değil, başarımız.

Davamıza sosyal anlamda sahip çıkmalıyız.

Yokluk ve yoksulluğun mücadelesinde adam gibi bilinçli bir STK olabilmeliyiz.

Emek toplumları  ve örgütleri ile yan yana durmalıyız.Çünkü ortak noktamız ekmek adaleti.

 

Resim mi paylaşıp çoğaltacağız.?

Subay emeklisine pasta, Assubay emeklisine ekmek amblemli resimleri paylaşmalıyız.

Çünkü biz mağdur ve aldatılmış bir sınıfız.

 1/3 ü Karun,  2/3 ü kasıtla yokluğa mahkum edilmiş bir adaletsiz TSK da bizler birer başkaldırıyız.

 

İnsanlık ve ekmek adaletimizin durduğu yeri asla   unutmamalıyız.

 

 

Saygımla.

Adnan Fuat ÖZDEMİR

 

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor, yakın çekim

 


Yayınlandığı Kategori KONUK YAZAR
Pazartesi, 25 Aralık 2017 09:23

BİR DAMLA UMUT BİRİKTİRDİK

BİR DAMLA UMUT BİRİKTİRDİK

 

Önümüze konanlara kader dememek için bir araya geldik,

Kendi ipimizi kesmek adına.

Ulufe değil, insan adaleti adına.

Neye göre;

B.M. insan hakları evrensel beyannamesine göre

Anayasaya göre,

Adaletin terazisindeki kitaba göre.

 

İçimizden kardeşlik ve sadakat duygusu ile inandığımız

arkadaşlarımızı seçtik ve onlara görevlerini fısıldadık.

Kimimiz davaya bilendi, kimimiz de çıkara, nüfusa, ranta.

Bu gün bu yüzden ki bu haldeyiz.

 

Yeni yönetime çok iş düşüyor. hızlı ve güçlü olacaklar.

Oldular da..

Daha bir ay dolmadan da MSB. müsteşarına misafir oldular.

Doğru olan çözümü anlattılar.

 

Top şimdi hükümette.

 

Bunun devamındaki ilişki ve samimiyet ile karşılıklı temaslar inanıyoruz ki sürecek.

Asla taviz verilmeden, oyalamalara gelmeden.

Hükümet sıkıştırılacak.

Yeni yönetimin güçlü iradesinin olduğunu ve aynen dik durulacağını da biliyor, umuyoruz.

 

Kamuoyuna güçlü, birleşik, Türkiyede kitlesel  kalabalığa sahip  bir STK. görüntüsünü

kuvvetle vermeliyiz.

 

Sayfaları,  siteleri, sosyal medyadaki blogları çoğaltmalı,paylaşım ve destek te bulunmalıyız.

 

Hedefimiz ve gündemimiz hep mali haklarımız ile 4 yıllık lisans öğrenim statüsü ve

yeni komutanlık tanımını içeren A-subaylığa yönelik olmalı.

Kamu oyu olmalıyız.

Yönetime de en can suyu desteğimiz böyle  olmalı.

 

Sadece her şeyimizi toplumla paylaşalım,

doğrucu olalım yeter.

Tabandan kopmayalım.

Saygımızı sevgimizi çoğaltalım.

 

Bunu yaparsak, cebimize hakkımız olan ama utanmazca

gasp edilen ücretleri ve maaşları da mutlaka koyarız.

 

Saygımla.

Adnan Fuat ÖZDEMİR

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor, yakın çekim

 

 

 

 

Yayınlandığı Kategori KONUK YAZAR
Cumartesi, 23 Aralık 2017 17:33

DARP EDİLEN ASSUBAY-DARP EDİLEN ZABITA MEMURU

1-) Çok değil Bundan sadece 16 ay önce , 15  Ağustos 2016 Kıbrısta bir Assubayı

darp eden alay komutanı kur.albay Mustafa Serdar Sevgili  bırakın ceza almayı ,

skandal  bir şekilde  Generalliğe terfi ettirilmişti,


Belliki bu albay gücünü 1930 da kabul edilen , ancak insan haklarına, vicdana
asla uymayan Askeri ceza kanunundan almıştı o vakit,

O zaman yaşadıklarını sonuç alma düşüncesi ile sıralı amir olan Tümen komutanına ileten mağdur
Assubaya bir paket çikolata verir , eşi ile birlikte yemesini ve ağzını tatlandırmasını tavsiye eder 
bay tümen komutanı,

Ve ,  adaletin adil dağıtılmadığı kurumda  İlahi adalet girer devreye,
Allahın sopası yokki,
15 Temmuz hain darbe girişiminden görevden alınır darpçı general,
TSK'nın kendi içinde sağlayamadığı adaleti İlahi adalet sağlar bir şekilde,

Bu olaydan tam 16 ay sonra,

2-) 22 Aralık 2017

İstanbul büyük şehir belediyesi zabıta daire başkanı Tayfun Karali personeli olan
zabıta memurunu sokak  herkesin gözü önünde,sokak ortasında darp eder;
Zabıta daire başkanı görevden alınır tepkiler üzerine ve hakkında soruşturma açılır,

Bu darp vakasında görüntü olmasaydı, basına bu kadar yansımasaydı,
bu daire başkanı sadece  zabıta memurunun şikayeti  üzerine yinede görevden
uzaklaştırılırmıydı , hakkında soruşturma açılırmıydı ?

TSK'da adaleti sağlayanların bu olaydan çıkartacakları bir ders yokmudur ?

Hani diyorlar'ya; " En eşitlikçi kurum tsk'dır "  diye,
Genel müdüre farklı, Çaycıya farklı işleyen Adalet,  Neredesin ?








Yayınlandığı Kategori ADALET ARAYAN

Topluma hizmet sözü ile yönetimlere seçilip, mücadele tarihinin en büyük maddi ve manevi desteğini  kişisel

çıkarlarına alet edenler,Kibir ve zorbalıkla  toplumu zorla şekillendirmeye çalıştılar .


Dürüstlüğün, eleştirmenin eziyet; Yalakalığın ahlaksızlığın meziyet olarak kabul edildiği bir ortam yaratarak 

umutsuzluğu birbirimize tahammülsüzlüğün mimarı oldular. 

Ama her gecenin bir sabahının  , sessiz atın tekmesinin de sert olduğunu  hayal kırıklığı ve yaşam boyu

unutamayacakları bir hezimeti yaşayarak anladılar.  


Sn.Hamza DÜRGEN ve ekibinin geçmişi unutmayı, toplumu yeniden kucaklayıp sönmeye yüz tutan

umutları yeniden yeşertmeyi amaçladığını yönetime yakın olanlardan duyuyoruz .

Elbette bu takdire şayan bir davranıştır. 


ANCAK ayrık otları temizlemeden tarlanıza ne ekerseniz ekin ne kadar, özen gösterirseniz gösterin

başarı sağlayamazsınız. 


1970'li yıllardaki antidemokratik ortamda bizler için meslekten atılmayı çileler çekmeyi göze alan ve

haksızlıklara ilk isyanı başlatan değerli arkadaşlarımıza, mesleğimize saygı  ve  yeni bir  mücadele ruhu için 

olmazsa olmaz kural adaleti  sağlamak zorundayız.


Mücadelenin en kırılgan noktası umutsuzluktur. 

Görevden tanıdığımız sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen dün Ahmet KESER'e biat edip

haysiyet cellatlığı yapan bugün yaşasın Hamza Dürgen diyen ve demeye hazırlanan  bu kişilerin

yeniden umutsuzluk tohumları atmasına kesinlikle izin verilmemelidir. 


TEMAD tarihindeki en büyük ihraçlarını gerçekleştirenler, İstanbul gibi bir ilin TEMAD il başkanlığını

hukuksuz bir şekilde kapatılar.  Başarısızlıklarını, kişisel hesaplarını gizlemek adına

gündem değiştirmek için mücadele gönüllülerine ahlaksızca  hakaret ve iftiralarda bulunanları 

yok sayarak unutarak yeni bir başlangıç yapamayız.  


Adaleti sağlamayanlar kendileri için adalet isteyemezler ...

 

TEMAD tüzüğü gereği şubelerin ihraçlarına genel merkez  karar verir,Genel merkezin  verdiği

ihraçlara da Genel kurul'da itiraz edilir. 


Son genel kurulda ihraçlar gündeme gelmedi . 

Peki bu durumda ihraç edilenlerin itirazları, adaletin gerçekleşmesi gelecek genel kurula mı kaldı? 

Böyle bir hukuksuzluk,vicdansızlık,adaletsizlik olur mu? 

Elbette olamaz ve bu durumda ihraçlar yok hükmündedir, ihraçları kaldırarak  mücadeleye gönüllü

destek verecek olan arkadaşlarımıza yapılan hukuksuzluğa son vererek hakkın iadesini sağlamalıyız.


Bu arada TEMAD'ın kalesi İzmir 'deki BALÇOVA şubesindeki  keyfi uygulamaya da  derhal son verilmesini

genel merkez yönetiminden bekliyoruz.


Ben bu şubenin yönetiminde görev yaptım, şube restorasyon için bankadan çekilen krediyi hatta şu an

başkan olan muhasibe ayda 600 lira taksi parası öderken kâr ediyordu.  Olağan seçim kararı alırken de

yerimizi gençlere bırakacağız bu nedenle aday olmayacağız sözüne ben uydum başkan uymadı.

Kâr eden  borçsuz şubeyi zarar eden duruma getiren mücadeleye somut hiçbir katkısı olmayan 

Erdoğan Öztürk  Ahmet KESER'in takdirine mahzar  olmalı ki  Genel merkez kendisine törenle 

sadakat pardon  onursal üyelik ünvanı verdi...

Kirası olmayan  elektrik su ,ısıtma gibi giderleri belediye tarafından  karşılanan  ve  yüzlerce üyenin

aidatına rağmen zarar  eden eski   başkanına onursal üyelik ünvanı verilip ondan bayrağı ve aynı  

zihniyeti devralan yeni başkan korunmuşsa bu  tam  bir Ahmet KESER'e özgü davranıştır...  


Beceriksizlik yüzünden zarar eden bu şubenin zararlarını  karşılamak için olsa gerek yeni başkanın

kumarhanelerde MANO olarak adlandırılan oyundan para alma uygulamasına ve diğer olumsuzluklara

tepki gösteren üyeler TÜZÜK'te belirtilen sayıda imza toplayarak olağan üstü genel kurul talebinde bulunuyorlar;

Ancak   bay Ahmet KESER bir kalesini kaybetmemek için "İmzalar noter kanalı ile verilmesi gerekir" diye

keyfi bir kararla seçimi engelliyor, şu an üyeler bu hukuksuzluğa karşı şubeyi  boykot etmiş durumdalar. 

Ve ne kadar acıdır ki  erken seçim kararı için  imza veren  üyelere özel ulakla

"SİZLER ŞUBEYİ ŞİKAYET EDİP ERKEN SEÇİM İÇİN İMZA TOPLADINIZ İHRAÇ DOSYANIZ DİSİPLİN KURULUNA

VERİLDİ GELİN SİZ TALEBİNİZDEN BİZ İHRAÇTAN VAZGEÇELİM"   ahlaksız teklifi sunulmaktadır.  

Tüm bu ve benzeri olumsuzlukları yok sayarak mı birlik ve adalet sağlayacağız? 


Bu aymazlığın da genel merkez tarafından sonlandırılması beklenmektedir.


Temeli adalete, saygıya dayanmayan birlikteliklerin daima zayıf halkası olur.

Birlik ve beraberlik adalet ve saygı ile sağlanır  ve biz bunun gereğinin yapılacağına inanıyoruz . 

Umudun,birliğin ve mücadelede başarının elde edeceği günler diliyoruz. 

Saygılarımla.

 


Yayınlandığı Kategori KARDELEN
Perşembe, 21 Aralık 2017 20:06

VİRA BİSMİLLAH DİYELİM

Kulağıma gelen duyumlara göre Sayın Dürgen başkanlığındaki çiçeği burnunda

yeni TEMAD yönetim kurulumuz bir çalıştay buluşması organizesi hazırlığı içinde.

Muhtemelen de bu buluşma  Yılbaşı sonrası.

Davanın temsil tavanı olan yönetim kurulu ile tabanı  olan il ve ilçe başkanlıkları  bünyesindeki üyeler içinden temsile yetkili görülen  akli,donanımlı, kişiler ile  geniş konsensüslü   bir buluşma gerçekleştirilecek.


Bu buluşmaya üye olan olmayan, ihraçlı, küskün  eski –yeni yönetime destek,

muhalif olmuş, olmamış birilerince de  muhalif ve hain ilan edilmiş 

her karşıt ve kavgalı yetkin insan  çağırılacak.

 

Davet;  davanın selameti adına,

birleştirici, uzlaşıcı, barış ve kardeşlik havasını sağlayıcı bir ortak kimlikle

yapılması planlanan bu ilk çalıştay bu güne kadar ki en büyük ve birlik

görüntülü o özlenen  resimle ortaya konulacak.

 

“  Hepimiz aynı geminin içindeyiz.

Artık bundan sonra ayrılık gayrılık, hasımlık, öfke kavga olmasın “

Mesajı  güçlü biçimde verilecek.

Umuyorum, bu anlamda ciddi, öngörüleri, fikir ve önermeleri güçlü,davaya katkı

ve birikimi ile çözüm yollarında yordam sunacak kaliteli,sağduyulu, meselelerde

dışa tavana ,çatıya dönük arkadaşlarımız bu davete çağırılacak.

Böyle olacağını da umuyor ve bekliyorum.

 

Çalışan 96 bin;   emekli 140 bin;   toplamda yaklaşık çeyrek milyonluk bir dava

toplumunun tek yasal ve hukuki temsilcisi olan bu dava derneği, artık güçlü ve

sorumlu adımlar atmak zorundadır.

 Öfkeden, kavgadan, içsel kinden, çıkardan, bel altından beslenmemelidir.

 

Yapılması planlanan bu çalıştaya kimlerin katılması gerektiği konusunu sanıyorum bu anlamda, bu yeni algıda Sayın Genel Başkan ve ekibi ince eleyerek sık dokuyarak tespit edeceklerdir.

Buna da hiç şüphemiz yok

 

Benim, bu noktada;

yapılması planlanan çalıştayın,  uyumuna, üretimine, başarısına, dair tek talebim de şu olacaktır.

Ahmet Keser ve yönetimi ile bazı kendini bilmez arkadaşlarımız;

6 yıl boyunca bu mazlum toplumunun içinde çok günahlar işlemişlerdir.

Kendilerinden önceki yönetimin Başkanı olan Sayın  Mustafa EROL dan başlayarak,

kendi  yönetim kurulu arkadaşlarından devamla,

En başta;

Yıllarını, yaşamını, kimsenin ortada olmadığı o yokluk ve sıkıntılı dönemlerde ortaya koyarak bu günkü adalet toplumunu kuran, buluşturan, çoğaltan duayenimiz,Sayın Ersen GÜRPINAR a,

Bu toplumun en akli ve eğitimli dava ağabeyi olan Sayın Mehmet KAYALI ya;

Assubay toplumunun en değerli büyüklerinden, yılmaz dava savunucularından olan rahmetli abimiz

Adilhan ŞANLI ya ,

Olmazsa olmazımız Sayın Orhan SELIŞIK abimize ,

İstanbulun tek mücadele derneği ve o mümtaz 30 yıllık derneğin bir avuç kahramanlarına,

başındaki Sayın KOLDAMCA ya;

ve ismini saymakla bitiremeyeceğimiz sadece adaletimiz için yüreklerini ortaya koyanlara ;

büyük ahlaksızlık, iftira, ve itham ile aile şereflerine saldıran aşağılamalarda bulunmuşlardır.

Bu toplum Subayın nazarında ve karşısında aynı cumhuriyetin anayasası ve hukuku ile insan

haklarınca tam 70 yıldır ezilen,sömürülen, onur ve haysiyeti ile milyarlarca lira alın teri

utanmazca çalınan bir mübarek mazlum toplumudur.

Yukarıdaki insanlarda bu toplumun,yunusları, kaygusuzları, nazımları, denizleri ve  spartaküsleri dir.

Velev ki bu yanlışı ve saygısızlığı yapan arkadaşlarımız bu önemli buluşmaya gelecekler ise,

En azından,

bu değerli büyüklerimize Sövüp sayanlara, ahlaksızca saldıranlara, eş ve evlatlarını dahi  

aşağılayanlara, bu mümtaz değerlilerimizi  general yalakası, TEMAD düşmanı,  vatan haini, fetöcü, pkk lı ilan edip halkın önüne kurban olarak yem yapanlara…

Bu toplantıdan önce kişilerde hatalarını anlamışlar ve samimi iseler  mazeretsiz özür diletilmeli, bu büyüklerimizin  elleri bu yanlışı yapanlara öptürülmelidir.

Küçük büyüğünden af dilemelidir.

Bu dava en önce yüreklerimizdeki kırgınlığın, öfkenin, dışarı atılması ile ancak yeniden başlatılabilir.

Yürekten gelen saf özürle…..

Assubayın saygı ve görgüsü de bunu gerektirir.

Bunu reddedenin de ne o çalıştay da ne de o buluşmada yeri olmamalıdır.

 

Büyüklerimizin ellerini öpüp özür dilemekten daha değerli olan bir onur varmıdır ki..

var ise hangi onurumuzdur ki….

Sayın Dürgen bunu yapmalıdır.

 

Ya sonrası derseniz…..

İnanın çorap söküğü gibi gelecektir.

Yeter ki sımsıkı kenetlenelim.

Hala,İnadına ASSUBAY olduğumuzu kurda kuşa, ite çakala gösterelim.

Ülkemizin şu zor günlerinde birlik ve dayanışma mesajını verelim.

Eşimizi, evladımızı onurlandıralım.

Bu sınıfı artık yeter….

Gururlandıralım.

 

Saygımla

Adnan Fuat ÖZDEMİR 

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor, yakın çekim






 

 


Yayınlandığı Kategori KONUK YAZAR
Perşembe, 21 Aralık 2017 13:45

Çünkü Asubay!

 Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 Çünkü Asubay

 SENE: 2017, Şeb-i Yeldâ  

 

  Türkiye Cümhuriyeti Ordusunda 

 Bizlerin  Assubay  veya  Astsubay   olarak bildiği kelime hakkında 

 Bugün burada son sözü söyleyeceğiz, inşallah! 

 Assubay  mı diyorsunuz? 

  •  Sahtekâr zâbit Kâzım’ın ağzı ile konuşuyorsunuz! 

 Astsubay  diyor iseniz şâyet, 

  •  Bu kez de sahtekâr subay Rifat’ın ağzı ile konuşuyorsunuz! 
  •  Assubay  değil ise 
  •  Astsubay  da değil ise 

 

Peki, nedir bu kelimenin aslı kökü acap? 

Bugün, hak zuhûr edecek 

Ve dahi 

 Bâtıl, burada zâil olacak, evvel Allah! 

     Suyu, pınarın gözesinden içmeli, değil mi?     

 Yerimiz dar, vakdimiz sınırlı! 

 Haydi, buyurun öyle ise... 

 

*  *  *  *  *

 

 

SENE: 1926  

 

 Türkiye Cümhuriyeti Ordusu zâbitan heyetinin 

 Arapca ve Farsca  olan rütbe isimleri aşağıdaki gibi idi. 

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

 

 

  SENE: 1934  

 

 Birinci Reisicumhur ATATÜRK, 

Arapca  ve  Farsca  olan asker rütbe isimlerinin Türkceleşdirilmesini emretdi. 

 

   Hazırladığı Kânun teklifine TBMM,  

 Aşağıda gördüğünüz üçüncü maddeyi ekledi. 

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

1a

 

*  *  *  *  *

 

 

  SENE: 1935  

 

Arapca  ve  Farsca  menşeli olan asker rütbe isimlerine

"Öz Türkce" karşılık türetmek için kolları sıvayan İcrâ Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu), 

Hazırladığı Kânun taslağını Reisicumhur ATATÜRK’e arz etdi.

 

  Reisicumhur ATATÜRK;  

 Astsubay  şeklinde hazırlanıp kendisine arz edilen  rütbe ismini 

  Bizzat kendisi  Asubay  şeklinde tâdil etdi.  

 

  Bu tâdili de aşağıda gördüğünüz üzere şiir gibi izah etdi.   

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  * 

 

 

  SENE: 1935  

 

 T.C. Büyük Erkânıharbiye Reisliği

Rütbe ve Birliklerin Öz Türkce Karşılıkları” isimli kitabı neşretdi. 

 

Bu kitabın içine ekledikleri tamimler ile Devlet dâireleri;

Asker rütbe isimleri ve bâzı askerî terimlerin

Bu kitapda yer alan  Öz Türkcelerinin  kullanılmasını emretdi.

 

  • 19 Şubat 935: Büyük 

    Erkânıharbiye 

    Reisi Mareşal Fevzi ÇAKMAK
  • 19 Şubat 935: Büyük 

    Erkânıharbiye 

    Reisliği
  • 17/11/935-İstanbul: Türk Dili Tetkik Cemiyeti (T.D.T.C) Başkanı Saffet ARIKAN

 

Başvekil İsmet İNÖNÜ 

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIKÇünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 

 

Bu kitapdaki;

 

  • " Asubay " kelimesinin “ zâbit vekilliği ( asteğmen ) anlamına geldiğine,

        Ve dahi bize bugün;

       “ Üstçavuş ” olarak yutdurulan kelimenin aslının “ üsçavuş ”,

 

  • Hemen yukarıdaki çerçevede gördüğünüz üzere, "asteğmen" olarak bildiğimiz kelimenin de o vakitde gene " asteğmen " olduğuna lutfen dikkat ediniz.

 

 

Aynı çalışma kapsamında Birinci Reisicumhur ATATÜRK;

 

 Erkânıharbiyei Umumiye ” olan askerî tâbiri de

" Genelkurmay ” olarak tâdil etdi.

 

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Tam bir sûretini ben temin etdim.

Fakat 

Büyük Erkânıharbiye Matbaasında basdığı bu kitabın bugün itibârı ile bir nüshasının

Genelkurmay Başkanlığının kendi kütüphânesinde mevcut olduğunu öğrendim.

 

Neşredildiği 1935 senesinden bugüne kadar geçen 82 seneden beri

  Rütbe ve Birliklerin Öz Türkce Karşılıkları  isimli bu kitabı  

  İlk kez sizler görüyorsunuz.  

 

 

*  *  *  *  *

 

 

  SENE: 1935  

 

 TBMM’de kabul edilen Ordu Dâhili Hizmet Kânunu ile

Yeni rütbe isimleri resmen kullanılmaya başlandı. 

 

 Bu kânun ile Türkiye Cümhuriyeti Ordusunun askeri;   

1. Erbaş  

2. Subay  olmak üzere  iki sınıfa  tefrik edildi. 

 

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

Yukarıda gördüğünüz bu kânundaki  Asubay ” tâbiri;

 

  •  Yarsubay ,
  •  Asteğmen ,
  •  Teğmen ,
  •  Yüzbaşı  rütbelerinin “ ortak isimi ” oldu.

 

 

*  *  *  *  *

 

 

  SENE: 2014  

 

 Yukarıdaki sayfada gördüğünüz rütbe isimleri kitabının sâhibi ve 

 Türk Dil Kurumunun 11 sene Başkanlığını yapan 

 Prof.Dr. Sayın Şükrü Hâlûk AKALIN ile 

 Görevli olduğu üniversitedeki kendi makâmında bizzat  görüşdüm 

 Ve dahi 

Bu sayfada okuduğunuz bilginin bir kısmını Sayın AKALIN’dan aldım.

  

Çünkü Asubay_ Prof.Dr. Şükrü Haluk AKALIN_Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

 Asubay  kelimesi hakkındaki hakikâtin

 gün ışığına çıkartılması için 

  Gösderdiği yakın ve samimi alâkadan dolayı 

Bütün Asubaylar adına Şükrü Hocama teşekkür ediyorum. 

 

 

*  *  *  *  *

 

 

  SENE: 1938  

 

 Reisicumhur ATATÜRK’ün bizzat kendisinin   Asubay  şeklinde türetdiği kelimeye 

 Ne hazindir ki ilk tecâvüz eden kişi de 

 ATATÜRK’ün zâbiti oldu.  

 

Aşağıda gördüğünüz kânunun esbâbı mucibesi (gerekcesi) şu idi;

 Assubay ” rütbe kümesine dâhil olan;

 Teğmen  tâbirini  üstteğmen, 

  •  Asteğmen  tâbirini  teğmen, 
  •  Yarsubay  tâbirini de  asteğmen  olarak tebdil etmek idi.

 

  Fakat ne var ki;  

 Mirlivâ Kâzım SEVÜKTEKİN isimli İngiliz çaşıtı bir zâbit,

Meclisde binbir türlü sahtekârlıklar yapdı

 Ve dahi

  Asubay  kelimesindeki  “ s ” harfinin yanına 1938 senesinde bir “ s ” harfi ilâve etdi. 

" Asubay tâbirinde böylece " Assubay "  yapdı.

 

Bu kânun ile ilk defâ uydurdukları " Assubay " tâbiri bu kez de;

 

  •  Asteğmen, 
  •  Teğmen, 
  •  Üstteğmen, 
  •  Yüzbaşı  rütbelerinin "ortak ismi" oldu.

 

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

 

 

  SENE: 1951  

 

İnsan, ölmeye

Hâin de hâin olmaya görsün!

Sırtını döndüğü zâbitler;

ATATÜRK’ün bu emânetine hıyânet etmekde birbiriyle yarışdı...

 

 Ne de olsa ağacın kurdu, kendi gövdesinde idi. 

 Çaşıt ve sahtekâr  Mirlivâ Kâzım’dan sonra 

 Bu kez de Askerî Hâkim unvânlı bir Korgeneral, harama uçkur çözdü!  

 

Aşağıda gördüğünüz 5802 sayılı kânunun esbâbı mucibesi (gerekcesi); 

" Gedikli Erbaş "  dedikleri “ortada sandık” askerleri “ Assubay "lığa terfi(!) etdirmek idi.

 

 

   Fakat ne var ki;  

 

TBMM’de, vekillerin gözü önünde kıvrak bir kalem hareketiyle sahtekârlık yapan Korgeneral Rifat TAŞKIN

 Assubay  kelimesindeki iki “ s ” harfinin arasına “ t ” harfini,

Paslı bir hançer gibi sapladı.

 

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

 

*  *  *  *  *

 

 

  SENE: 1951  

 

 Aşağıda gördüğünüz Kânun TBMM’de görüşülür iken 

 Türk Milletini temsil eden vekillerden bir dânesi dahi 

 Astsubay  kelimesini nerenden uydurdun, ey subay Rifat TAŞKIN, diye sormadı...

 

 Eski Tüfek; 

 "Astsubay"  kelimesini sahtekâr subay Rifat TAŞKIN’ın neresinden uydurduğunu biliyor da!

Şimdi aklından geçenleri şuraya bir dökse hani!..

Ortalık toz duman olur!..

 

Rifat TAŞKIN'ın sahtekârlık ile bu kânuna sokuşdurduğu “ Astsubay ” kelimesi bu kez de;

  •  Çavuş ,
  •  Üstçavuş ,
  •  Başçavuş ,
  •  Kıdemli başçavuş   rütbelerinin “ ortak isimi ” oldu.

 

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

ATATÜRK'ün subayları olduğunu söyleyen sahtekâr subaylarımız

ATATÜRK'ün türetdiği " üsçavuş " kelimesini de kânunsuz olarak "üstçavuş" yapdılar.

 

*  *  *  *  *

 

5802 sayılı  Astsubay ” Kânununu hazırlayan sahtekâr subaylarımız şöyle dedi;

Muhtelif kânunlarda geçen “ astsubay ” adı “ subay ” olarak değiştirilmiştir.

 

Çünkü Asubay_ Eski Tüfek Şükrü IRBIK

  

Fakat bunu diyen kerizci subaylarımızın hepsi ağızlarını domaltarak koca bir yalan söyledi.

Zere

O güne kadar yapılan “muhtelif kânunların hiçbirisinde  “ astsubay ” adı yok idi.

 

 

*  *  *  *  *

 

   SENE: 2017, Şeb-i Yeldâ;  

 

 Türkiye Cumhuriyeti Devleti; 

 1923 senesinde 364 sayılı kânun ile teşkil edilmiş bir kânun devletidir. 

 Hükümran devlet olmanın temel hususiyeti kânun yapabilme kudretidir. 

 Kânun ile ihdâs edilen bir husus ancak başka bir kânun ile tebdil edilebilir. 

 

  • " Asubay " kelimesi de kânun ile ihdâs edildi   

          Ve dahi

  • Ancak yeni bir kânun ile tebdil edilebilir idi.

 

Fakat

 Kânun devletinin sahtekâr subayları, devletin kânununu tanımadılar!..

 

  •  ATATÜRK’ün bizzat türetdiği 

         Ve dahi

  •  Askerî mevzuâtımıza 1935 senesinde 2771 sayılı kânun ile dâhil edilen “ Asubay " tâbirini; 

Kâzım isimli sahtekâr bir zâbit 1938 senesinde kânunsuz olarak “ Assubay ” şeklinde tahrif etdi.

Rifat isimli sahtekâr bir subay da 1951 senesinde kânunsuz olarak “ Astsubay ” şeklinde tahrif etdi.

 

*  *  *  *  *

 

 

  SENE: 2017, Şeb-i Yeldâ;  

 

 emekliassubaylar.org’daki  Eski Tüfek  isimli köşemizi

  • Hergün ilk kez duyan,
  • İlk kez gören,

         Ve dahi

  • Bu köşemizdeki makâlelerimizi ilk defâ bugün okuyan insanlarımız, meslekdaşlarımız hep olacak.

 

Makâlelerimizi ilk kez görenler haklı olarak

  •  Assubay ”  veya “ Astsubay ” olması lâzım,
  • Nereden çıkdı bu “ Asubay ” diyecekdir.

 

Birisine 40 kere deli der iseniz şâyet
O kişi bile bir süre sonra kendisinin deli olduğuna inanabilir.

40 kere demek şöyle dursun, sahtekâr subaylarımız, Türk Milletine;

  • 79 seneden beri “ Assubay ”,
  • 67 seneden beridir de “ Astsubay ” diyor, dedirtiyor.

 

ATATÜRK’ün bize vediâsı “ Asubay ” tâbirini kabul ettirebilmemiz için

 

 Asubay ” kelimesini bizim en az

60 sene söylememiz, anlatmamız gerekecek.

 

 

*  *  *  *  *

 

 

  SENE: 2017, Şeb-i Yeldâ;  

 

 Canlar, dostlar! 

 Gözlerinden öpdüğüm kıymetli küçüklerim 

 Ve dahi 

 Ellerinden öpdüğüm muhterem büyüklerim; 

 ATATÜRK’ün zâbiti olduğunu söyleyen iki şerefsizin 

 ATATÜRK’ün vediâsı olan  Asubay   unvânına tecâvüz edişinin 

 14 kareye sığdırdığımız 80 senelik hikâyesi 

 İşde, beyle iken beyle!.. 

 

Sahtekâr iki zâbitin 1938 ve 1951 senesinde yere düşürdüğü ATATÜRK’ün bu çok kıymetli vediâsına

Eski Tüfek mahlaslı Şükrü IRBIK

2015 senesinde bir hayat öpücüğü verdi.

 

Türkiye Cümhuriyeti Ordusu

Ve dahi

 Asubay ” dedikleri “ ortada sandık ” bu asker sınıfı var oldukca da

 Asubay  unvânı,  Asubaylar  ile birlikde var olacak, evvel Allah!

 Niçin Asubay? ” diye bugün soranlara imdi söyleyelim;

  Çünkü, hep  Asubay  idi.  

 

 Asubay  unvânını bugün kullanmak bir tercih meselesi değil

Fakat

ATATÜRK’ün vediâsına sâhip çıkmak ya da inkâr etmek meselesidir.

 Kimileri için ölmek, düşünmekden bile daha kolaydır! 

 Siz, kolaycı olmayın! 

 İnsana, düşünmek yakışır! 

  Suyu, pınarın gözesinden içmeli, değil mi?  

 

brove

 

 

 

  

 

Şükrü IRBIK

(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.

 

Yayınlandığı Kategori ESKİ TÜFEK
Perşembe, 21 Aralık 2017 11:33

BİZ KİMİZ... ARTIK BİLİYORUZ

1951 de son şeklini alan bir meslekler  üstü emanet bedenler,

ölü canlar  toplumuyuz.

Tam 66 yıl oldu.  Bir gün olsun mutlu olmadık.

Hiç müjdeli bir sabaha uyanmadık.

Hiç adam yerine konmadık.

Tam 66 kere bu ülkede hem yasalar, hem de medeniyet değişti.

Teknoloji gelişti. Kafalar ,fikirler, yasalar, kanunlar yenilendi.

Her şeye herkese dokunuldu.

Toplasan bir mahallelik nüfusa sahip romanlara  bile; 

Mecliste sabahlara kadar ne kavgalar verildi. 

Vatan terk eden Suriyelilere  bile evliya muamelesi reva görüldü.

Bir tek ASSUBAY lar görülmedi, duyulmadı, 

Karınca kadar bile canlı yerine konulmadı.

 

Ne var ki uykusundan uyanış canlının mayasıdır.

İsyanı da atardamarı….

Bu gün artık bu toplum kendini yeniden buldu, keşfetti.

Asıl cevherin kendisi  olduğunu anladı.

Bu gün artık saf, salak ve mülayim değiliz.

İç hizmette tarif edilen  keloğlan, keleş oğlan da değiliz.

Sus pus, garip,gureba, aklı ermez, fikri bilmez de değiliz.

Hele ki mazlum hiç değiliz.

Sadaka bekler gibi saygı ile hak ve adalet hiç beklemiyoruz.

İnsan adaletimize, utanç ücretlerimize “baş üstüne “ hiç demiyoruz.

Biz çağın, medeniyetin, yeni dünyanın ve düzenin yeni ASSUBAYLARI yız.

Davamıza set ve engel olanlara “emre itaatsizlikte “ısrarlıyız.

Neye nasıl ne kadar layık olduğumuzu artık çok iyi biliyoruz.

Artık sadakat, mutlak itaat  yok.   Bilinç ve akıl var.

Artık biz de bu vatanın ve milletin  nezdinde

Zeki müren gibi gönüllerde  birer  “ paşayız.”

Tam 66 yıldır çalınan haysiyet ve onurun bu gün

inatla,dim dik  savunucusuyuz..

Artık kendimizi   beğenmiyoruz.  Ulufe niyetine, aşağılanarak verilenleri 

artık kendimize yakıştırmıyoruz.

 

Mesela adımızı.

Çok eskiden gedikli idik.  Sonra başefendi, sonra başçavuş daha sonra 

astsubay olduk. artık   a-subay olmak istiyoruz.

 

Önce çalınan,soyulan cüzdanımızın adaletini  istiyoruz.

Emeğin karşılığını, Onurlu makamları, komutanlıkları,

sorumlulukları,  biz de istiyoruz.

Çok eskiden yan ödememiz yoktu. iş riskimizde,

adam gibi katsayımızda, derecemiz de…

 

Şimdi artık komutanlık tazminatı da istiyoruz,

makam  tazminatı da. Eşit başlangıç derecesi de,

Adam gibi  Avrupa standardında, statüsünde

Yeni bir personel kanunu,

Subayına verdiğini Assubayından esirgemeyecek

İnsana yakışan maaş ve ücret istiyoruz.

 

Bu gün insanlık marsvan projesi ile güneş sisteminin dışına taşınırken,

Afrikada orman korucuları üniversiteden mezun olur iken

Biz ASSUBAYLAR  artık askeri fakülte mezunu olmak istiyoruz.

Bizler eskiden Generallere koruma ve emir Assubayı idik.

Şimdi o Generalin kendisi olmak istiyoruz.

Eskiden kol ve gövdemizle, işe koşulurduk,

Beyin kısmımıza kilit vurulurdu.

Şimdi beyin takımı olmak,  

Komuta ve karar gurubunun içinde olmak  istiyoruz.

Eskiden ekmekten ,aştan, subaya layık görülen maaştan  mahrum edilir,

velev ki verilirse “ bunlar isyan eder,baş edilmez “  denilip  adaletimizle 

tehdit edilir, onurumuzdan mahrum bırakılırdık.

Şimdi  ekmek ve meslek  adaleti ile onurunun tam kalbinde  olmak istiyoruz.

 

Eskiden  Askeri Ceza Kanunu, İç Hizmet Kanunu bize göre,

bize inat, bize  kısas yazılır, çizilir, uygulanırdı.

Bilimum  hakim,savcı, subay, lisansını ,tezini,terfisini, makamını, konforunu,

saadetini, emeklilik hayalini  bizimle uğraşarak, bizleri kodese tıkarak,

nasıp cezası uygulatarak  bir ömür lokmamızı çiğneyerek  tamamlardı..

Mahkemeler savcılar,iddianameler, içtihatlar,  bize dair yazılır, hazırlanırdı.

Şimdi o faşist, teokratik askeri yasaları utanç mezarlarına gömmek,medeniyetin

adalet ve hukuk sistemini yeniden,BİZLER  yazmak, kanunlaştırmak   istiyoruz.

Eskiden hep mazlum askerin başçavuşu idik. her türlü beladan , kazadan, acıdan,

kahırdan  ottan çöpten  boktan, pislikten  baş sorumlu idik.

Kahraman memed ile aristokrat subayın arasında basamak idik.

Artık  bu ordunun karar ve komuta merkezinde  yepyeni bir komuta gurubu,

lider gurubu, insiyatif gurubu, emir komuta gurubu olmak istiyoruz.

TSK nın yeni mühendisleri olmak istiyoruz.

TSK nın  teknik ve lojistik kuvvesi olmak istiyoruz.

TSK nın omurgası, çatısı, kolonu, direği, harcı, betonu olmak istiyoruz.

Çalınan başta maaş ve  ücretlerimiz olmak üzere her yetim hakkımızın

o çalanlardan geri alınmasını istiyoruz.

 

Kendimizi artık tanıyoruz.

Kimliğimizi geri istiyoruz.

Artık A-SUBAY olmak istiyoruz.

 

Saygımla.

Adnan Fuat ÖZDEMİR 

 

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor

 


Yayınlandığı Kategori KONUK YAZAR
Salı, 19 Aralık 2017 11:20

BU KAVGA BİTMEZ ...

 

" geniş bir konsensüs, büyük uzlaşma, güçlü,  teknik,  iş bitirici inanmış bir kadro,  hızlı ve planlı girişimler. "

Bir dava oluşumunda ve yapısında bunlar  yoksa davada hiç bir şey yoktur.

Cesur,akil,uzman,bilen,üreten her assubay aşığı davanın içinde olmalıdır.

Olacaktır.


Bu dava;adalet,insanlık adına köhnemiş duvarlarına harç koyan,

tuğla dizen yürekli ve cesur insanların oluşumu ile yürütülmelidir.

Yürütülecektir.


Bu dava bizlerin onur kavgasıdır. Adamlık inadı dır. 

Herkesin az çok  eli yanmalıdır.

Yanacaktır.


Yeni yönetimde irademiz ve aklımız ile  vizyonumuz

"ya hepimiz insan olacağız,ya da hepimiz yine kul olup susacağız"olmalıdır.

Olacaktır.


Bu dava yüksek hedeflerin davasıdır.

 İnatla, çalışarak, boğuşarak, üreterek, koşarak, bıkmayarak……

İsteyerek, inanarak kazanılmalıdır.

Kazanılacaktır.


Bu dava;  davayı içeriye değil,hırsımıza, egomuza, çıkarımıza, taşıyarak değil,

 Binlerce masumun, mazlumun onur ve haysiyetinin geri alınması adına  

yukarıya, en yukarıya bayrak açılarak sürdürülmelidir.

Sürdürülecektir.

 

Tüm  cesur yüreklerle omuz omuza  eş ve evlatlarımıza verdiğimiz sözle ve yeminle billahi  sürdürülecektir.

Bu dava;  TEMAD'ı  ulu çınar görenlerle;

gölgesindeki tüm ASSUBAYLARI ve ezilmişleri   yoksulluğun utancından kurtarmaya ahdetmiş mazlumlarca,

onları  tek yürek,tek vücut, tek irade  yapabilecek zihniyete ve adalet anlayışına sahip yönetimdeki tüm lider kadrosunca verilmelidir.

Verilecektir.


Bu dava temad içinde, temad ın çatısı altında büyüyen birleşen tüm emekçilerle,

Sadece  ekmek ve insan adaleti için,

sonra da hukuksuzluğa karşı evrensel hukuk için,

Atatürk cumhuriyeti ve devrimleri adına, kuvayı vatan için,

Omuz omuza  yan yana sırt sırta ,yıkılmadan, usanmadan

kıç baş eğilmeden oynamadan, kıvırtmadan,adam gibi  verilmelidir.

Verilecektir.

 

Saygımla.

Adnan Fuat ÖZDEMİR 

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor


Yayınlandığı Kategori KONUK YAZAR
Cumartesi, 16 Aralık 2017 18:00

ASTSUBAY MESLEĞİNİ İLKE EDİNENLER

 

Assubaylar ve emeklileri olarak haklarımızı alırken çatışmacı ve ayrıştırıcı söz yazı ve eylemlerle değil

taktiksel hatalaradüşmeden,birleştirici, hukukun üstünlüğüne saygılı, muhataplarla diyalog halinde,

geniş katılımlı, bütünleyici stratejiler ile yapılacağı inancındayım.

Astsubay mesleğini ilke edinmiş olanlar; Mesleki bilgi birikimi ile yüksek donanıma sahip kişilerdir,

Bu insanlar fırsat verildiğinde daha yüksek verim ile çalışmak için kişisel gelişimlerini artırmak için çaba sarf ederler,

Aile ve toplum ilişkilerine önem verirler, iyi bir eş, iyi bir babadır. Bu nedenle toplumda saygın kişilerdir,

Emekli olduktan sonra bile önemli ve kritik işlerde aranan nitelikli insan kaynağını oluştururlar, toplumla daima iç içedirler,

Cumhuriyete, demokrasiye, insan haklarına, Atatürk ilke ve inkılaplarına gönülden bağlı insanlardır,

Ülkesinin bağımsızlığı ve özgürlüğü içincanını esirgemekten asla çekinmezler, gerekirse ölümü bile göze alırlar,

Bilime ve akla uygun çağın gereklerine göre hareket ederler. Koordineli, stratejik, geniş düşünce yeteneğine göre

hareket eden iş anlayışlarına sahiptirler,

Sivil toplum kuruluşlarının, siyasi partilerin, sendikaların aktif, katılımcı üyeleridir.

Toplumsal çalışmalarda üzerlerine düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirirler,

Türk silahlı Kuvvetleri ve onun manevi şahsiyetine daima saygı duyarlar, görev sürelerince emirleri altında

bulunan astlarına karşı evlatlarına gösterdikleri özen ve sevgi içerisinde hareket ederler,

Yurt dışı görevlerde ve çalışmalarında ülkesini en iyi şekilde temsil etmek ve onurlandırmak için çaba sarf ederler.

Başka ülkelerin vatandaşlarına karşı hoş görülü ve saygılıdırlar,

Bedeni yeterliklerini ve sağlıklarını korumakta göstermiş oldukları özen ile toplum ve halk sağlığında öncü kişilerdir,

Çevreye karşı duyarlı, bulundukları her yeri ağaçlandırmakta özen gösterirler, yeşili severler,

Yaşadıkları kentlerde; sanata, spora, kültüre önem verirler, aktif çalışırlar, profesyonel olanlar ülkemizi yurt içi ve

yurt dışı müsabakalarda en iyi şekilde temsil etmeye çalışırlar,

Çocuklarını sanata, spora ve kültüre karşı eğitirler,

Ekonomide ülkem kazanırsa bende kazanırım anlayışına sahip insanlardır.

Tasarrufa önem verir, üretim için küçük ölçekli yatırımcı, kooperatifçi, esnaf, teşvik edicidir.

Global dünyanın ekonomik anlamda çarklarını bilir ve uygulama yeteneğine sahiptirler,

Teknolojiyi takip eder, yeni icatlar üretir, ürettiğinin yurt kalkınmasına fayda yaratması için uğraşır,

Yetiştirdikleri evlatları, ülkede söz sahibi makam ve mevkilerde görev alırlar, bu evlatlar ki babalarından aldıkları

terbiye ve vatan sevgisi ile ülkesi için en iyi şekilde hizmet ederler,

Özel eğitim merkezlerinde, üniversitelerde hocalık yaparak yeni nesillerin eğitilmesinde katkı sağlarlar,

Assubay mesleğini ilke edinenler; Vatanseverdirler, yüksek karaktere sahip yüce Türk milletinin evlatlarıdırlar.


Hamdi ÖYKE 16 Aralık 2017 Beylikdüzü - İstanbul

 

Hamdi Öyke'nin Profil Fotoğrafı, Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gözlük ve yakın çekim

 

Yayınlandığı Kategori KONUK YAZAR

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ