ASSUBAYLAR KAPI KULU ASKERİ Mİ ?
15 Temmuz kalkışmasından sonra ülkede olağan üstü hal ilan edildi. 18 ay geçti OHAL hala devam ediyor.
Diyeceksiniz ki en yukarıdaki başlıkla ne alakası .
Bir bakalım.
Assubay toplumu tam 16 yıldır AKP iktidarından ne bekliyor.
“ Özellikle ve ilk öncelikle emeklisinin gerçekten vahim durumdaki yoksulluğunun ortadan kaldırılmasını.”
Diğerleri ikincil aciliyetler.
Bu elzem, en hayati, adeta sözün bittiği yer.
Bittik, tükendik.
Emsalimiz kim.?
Bizimle aynı hizmet süresinden emekli olan Subaylar.
Bizden tam % 45 daha fazla emekli aylığı alıyorlar.
En düşük rütbedeki yarbayla kısaslıyoruz ha……
Çözüm ne.?
Çalışan Assubaya da bir tazminat kalemi bulup emeklileri de kanunla bu düzenlemenin içine almak.
Tazminatın adının bir önemi yok. Yeter ki tüm emeklilerimizi kapsasın.
Biz Burada işte tam bu konumdayız.
Resim bu… yırtık mı yırtık.
Acil talebimiz de bu.
Kaç yıldır bu hükümetle ve genel kurmay ile boğuşuyoruz….?
Tam 16 yıldır.
Topu topu kaç adama.
En fazla 150 bin kişiye.
Ne vereceksiniz…?
600-750 TL. arası bir sosyal denge tazminatı.
Gelelim devlet kısmına
Hükümet ne yapacak..?
Milli Savunma Bakanlığı yetkin müsteşarları ve danışmanlarına 4 satırlık bir kanun teklifi
veya elinde imkanı var iken kanun hükmünde kararname teklif metni hazırlatacak.
Dört satırlık.
Bir saatlik iş.
Teklif meclise gidecekse ilgili Komisyona gelecek ve iki zırzır bir mırmırla kabul edilip doğru meclise…
Velev ki komisyon marifeti ile gitmeyecekse KHK ile çıkacaksa komisyondan bakanlar
kuruluna oradan da doğru saraya onaya.
Hepsi bu.
Bakalım şimdi….
“sizi anlıyoruz,elimizden geleni yapacağız “
diye bizi yıllarca avanak apti veya şaban oğlu şaban yerine koyan hükümet bakın son
18 ayda OHAL İLE ÇIKARDIĞI KHK . LARLA neleri yapmış…..
-Önce yüksek Askeri şuranın yapısını sil baştan değiştirmiş.
-harp akademileri, askeri liseler ve assubay hazırlama okullarını komple kapatmış.
-Üç günde Milli Savunma üniversitesi kurmuş.
-Kurmaylar içinde içine özel enistitü oturtmuş.
-genel adı GATA olan tüm askeri hastaneleri 6 saatte sağlık bakanlığına devredivermiş.
-Üç saatte Askeri yargıtayı kaldırmış Hepsini adalet bakanına devretmiş.
-Tüm Kuvvet komutanlıklarını 12 saatte Gen.kur dan alıp MSB. na bağlamış.
-Sb. Asb. Atanma yetkisini MSb na bağlamış.
-TSK. ya personel teminini de MSB. ye bağlamış.
-Jandarma ve sahil güvenlik komutanlığını 7 saatte hooppp genelkurmay'dan alıp hemen
İçişleri bakanlığına devretmiş.
-Hemen de Akademisini kurmuş.
Kahraman albaylarımıza bir an önce emekli olsunlar da karargahlarda iş arama derdi bitsin
diye kıyak emeklilik tazminatı bağlanmış…
Tam 20 dakikalık teklifle…
Şimdi Bakanlığımız diyecek ki….
Kardeş atıp tutma… para vardı da biz mi vermedik…
Devam edelim o halde .
Mesela daha 2 gün önce yine KHK.
Gemlik ilçesinin başka yere taşınması kararı verilmiş. Maliyet milyarlarca..
700 bin işçi taşeronluktan kurtarılıp kamuda kadrolu olmuş, maliyet milyarlarca
Hükümet tam 130 bin memur alımına karar vermiş.
Maliyet milyarlarca..
Tam 3 bin mahkum da yine ceza evlerinde yer kalmadı diye tahliye edilmiş.
10 bini de açık cezaevlerine alınmış.
Mahkumlar bile unutulmamış.
Bakın KHK larla neler yapılmış.
Kimlere de ne yapılamamış….
ASSUBAYLARA BİR TAZMİNAT KALEMİ BULUNUP TA EMEKLİ SUBAYIN YAKININDA
İNSANCA ,ADİL BİR GEÇİM VE YAŞAM SÜREBİLMESİNE İMKAN BULUNAMAMIŞ.
BÜTÇEMİZ YETMEMİŞ.
TAZMİNATA İSİM DE BULUNAMAMIŞ.
İSİM BABASI DA.
Halimiz bu.
Hükümetimiz de bu.
KHK. da bu.
Aslında mesele şu….
MSB lığı Assubaya sıra gelince dürbünü ters çevirip bakıyor olmasın.
Ne yazık ki galiba gerçek bu….
Saygımla.
Adnan Fuat Özdemir
Yıllarca anlattım;
Sosyal medyada, sayfalarda, paylaşımlarda aşırıya kaçacak şekilde yeme, içme,
eğlenme,gezi tozu, paylaşımları yapmayalım
Buralar bizim görüntümüz, resmimiz.
Merak ederler bakarlar, yoksul Assubay emeklilerinin kavgasını birileri.
Ohooooo…… derler sonra.
Emekli subayın yarısı emekli maaşı alıyoruz,
doğru.
Yoksulluk altında hak etmediğimiz bir emekli hayatı yaşıyoruz,
doğru.
Utanılası işlerde çalışıyoruz....
doğru.
“ artık yeter. torunlarımıza karne hediyesini emekli albay gibi biz de almak istiyoruz "
diye haykırıyoruz.
Doğru.
Doğru da…..
Davanın kavgasını vermek adına kurduğumuz sosyal sayfa ve platformlarda ;
Vur çatlasın çal oynasın dedirten seyahat,gezi, tozu, yemek,içmek, mekan, restoran
görüntüleri vermekle acaba neyimizi tatmin ediyoruz ki…..
Devletten alamadığımız ekmeğimizin,ücret ve alın terimizin yarattığı;
“Benim vallahi ihtiyacım yok. çok şükür ailecek,yağlı ballıyız . Assubaylar adına ne
yapıyorsam şerefsizim ki yokluk içindeki arkadaşlarıma acıdığımdan yapıyorum
“ kompleksi " mi ……
Yoksa...
“ Ben yokluğu yoksulluğu assubay emeklisine yakıştırmıyorum. allaha şükür durumumuz gayet
iyi,taksilerde şoförlük yapıyorsan senin kabahatin be kardeşim, küpünü dolduramamış bir
salaksan ben ne yapayım “ mağruriyeti ve aşağılaması mı……
Ben de diyorum ki……
Bakınız, emekli Assubaylar çalışan tüm assubayların bir boyut ilerisindeki yeni yaşamlarıdır….
Hani ölünce nasıl bir yere gideceğiz acaba diye malum cennet merakımız var ya….
İşte çalışanın emekli cenneti de ,görüp görecekleri de bizleriz.
Yalana, resime, fotoya, geziye, tozuya, gerek yok….
Bizler yoksulluk altı açlık sınıfı kenarı bir sosyal toplumuz.
İnsanca yaşayamıyoruz. subayın emekli hayatının yarısını dahi tadamıyoruz;
Gerçek bu…..
Kıvırtmaya, cozutmaya gerek yok.
Ay ortasını getiremiyoruz. Tatil yapamıyoruz. Et,balık alıp yiyemiyoruz; Sinemaya tiyatroya gidemiyoruz;
Çoğumuzun arabası yok çünkü vergisini dahi ödeyemiyoruz.
Türkiyenin sosyo ekonomik kuşağında fakir kategorisinde bir toplumuz.
Bu gerçeği de utanmadan saklamadan hükümete göstermeliyiz.
Kral değil, asıl biz çıplağız.
Bundan da asla ve asla utanmamalıyız.
Çünkü bizler onurlu insanlarız. Kanıtımızda yetiştirdiğimiz evlatlarımız.
Paylaştığımız sayfalara da bu adaletsizliğin,utanması gerekenlerine karşı tüm tepkilerini, isyanını yazıp çoğaltmalıyız.
O hani fazla cakalı, havalı, manzaralı resimleri de mümkünse koymamalıyız.
Bırakalım özelimizde kalsınlar.
Ancak; başarılarımızı, çocuklarımızı, onların başarısı ve mutluluğunu inadına çoğaltmalıyız.
Çünkü onlar kaderimiz değil, başarımız.
Davamıza sosyal anlamda sahip çıkmalıyız.
Yokluk ve yoksulluğun mücadelesinde adam gibi bilinçli bir STK olabilmeliyiz.
Emek toplumları ve örgütleri ile yan yana durmalıyız.Çünkü ortak noktamız ekmek adaleti.
Resim mi paylaşıp çoğaltacağız.?
Subay emeklisine pasta, Assubay emeklisine ekmek amblemli resimleri paylaşmalıyız.
Çünkü biz mağdur ve aldatılmış bir sınıfız.
1/3 ü Karun, 2/3 ü kasıtla yokluğa mahkum edilmiş bir adaletsiz TSK da bizler birer başkaldırıyız.
İnsanlık ve ekmek adaletimizin durduğu yeri asla unutmamalıyız.
Saygımla.
Adnan Fuat ÖZDEMİR
BİR DAMLA UMUT BİRİKTİRDİK
Önümüze konanlara kader dememek için bir araya geldik,
Kendi ipimizi kesmek adına.
Ulufe değil, insan adaleti adına.
Neye göre;
B.M. insan hakları evrensel beyannamesine göre
Anayasaya göre,
Adaletin terazisindeki kitaba göre.
İçimizden kardeşlik ve sadakat duygusu ile inandığımız
arkadaşlarımızı seçtik ve onlara görevlerini fısıldadık.
Kimimiz davaya bilendi, kimimiz de çıkara, nüfusa, ranta.
Bu gün bu yüzden ki bu haldeyiz.
Yeni yönetime çok iş düşüyor. hızlı ve güçlü olacaklar.
Oldular da..
Daha bir ay dolmadan da MSB. müsteşarına misafir oldular.
Doğru olan çözümü anlattılar.
Top şimdi hükümette.
Bunun devamındaki ilişki ve samimiyet ile karşılıklı temaslar inanıyoruz ki sürecek.
Asla taviz verilmeden, oyalamalara gelmeden.
Hükümet sıkıştırılacak.
Yeni yönetimin güçlü iradesinin olduğunu ve aynen dik durulacağını da biliyor, umuyoruz.
Kamuoyuna güçlü, birleşik, Türkiyede kitlesel kalabalığa sahip bir STK. görüntüsünü
kuvvetle vermeliyiz.
Sayfaları, siteleri, sosyal medyadaki blogları çoğaltmalı,paylaşım ve destek te bulunmalıyız.
Hedefimiz ve gündemimiz hep mali haklarımız ile 4 yıllık lisans öğrenim statüsü ve
yeni komutanlık tanımını içeren A-subaylığa yönelik olmalı.
Kamu oyu olmalıyız.
Yönetime de en can suyu desteğimiz böyle olmalı.
Sadece her şeyimizi toplumla paylaşalım,
doğrucu olalım yeter.
Tabandan kopmayalım.
Saygımızı sevgimizi çoğaltalım.
Bunu yaparsak, cebimize hakkımız olan ama utanmazca
gasp edilen ücretleri ve maaşları da mutlaka koyarız.
Saygımla.
Adnan Fuat ÖZDEMİR
1-) Çok değil Bundan sadece 16 ay önce , 15 Ağustos 2016 Kıbrısta bir Assubayı
darp eden alay komutanı kur.albay Mustafa Serdar Sevgili bırakın ceza almayı ,
skandal bir şekilde Generalliğe terfi ettirilmişti,
Topluma hizmet sözü ile yönetimlere seçilip, mücadele tarihinin en büyük maddi ve manevi desteğini kişisel
çıkarlarına alet edenler,Kibir ve zorbalıkla toplumu zorla şekillendirmeye çalıştılar .
Dürüstlüğün, eleştirmenin eziyet; Yalakalığın ahlaksızlığın meziyet olarak kabul edildiği bir ortam yaratarak
umutsuzluğu birbirimize tahammülsüzlüğün mimarı oldular.
Ama her gecenin bir sabahının , sessiz atın tekmesinin de sert olduğunu hayal kırıklığı ve yaşam boyu
unutamayacakları bir hezimeti yaşayarak anladılar.
Sn.Hamza DÜRGEN ve ekibinin geçmişi unutmayı, toplumu yeniden kucaklayıp sönmeye yüz tutan
umutları yeniden yeşertmeyi amaçladığını yönetime yakın olanlardan duyuyoruz .
Elbette bu takdire şayan bir davranıştır.
ANCAK ayrık otları temizlemeden tarlanıza ne ekerseniz ekin ne kadar, özen gösterirseniz gösterin
başarı sağlayamazsınız.
1970'li yıllardaki antidemokratik ortamda bizler için meslekten atılmayı çileler çekmeyi göze alan ve
haksızlıklara ilk isyanı başlatan değerli arkadaşlarımıza, mesleğimize saygı ve yeni bir mücadele ruhu için
olmazsa olmaz kural adaleti sağlamak zorundayız.
Mücadelenin en kırılgan noktası umutsuzluktur.
Görevden tanıdığımız sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen dün Ahmet KESER'e biat edip
haysiyet cellatlığı yapan bugün yaşasın Hamza Dürgen diyen ve demeye hazırlanan bu kişilerin
yeniden umutsuzluk tohumları atmasına kesinlikle izin verilmemelidir.
TEMAD tarihindeki en büyük ihraçlarını gerçekleştirenler, İstanbul gibi bir ilin TEMAD il başkanlığını
hukuksuz bir şekilde kapatılar. Başarısızlıklarını, kişisel hesaplarını gizlemek adına
gündem değiştirmek için mücadele gönüllülerine ahlaksızca hakaret ve iftiralarda bulunanları
yok sayarak unutarak yeni bir başlangıç yapamayız.
Adaleti sağlamayanlar kendileri için adalet isteyemezler ...
TEMAD tüzüğü gereği şubelerin ihraçlarına genel merkez karar verir,Genel merkezin verdiği
ihraçlara da Genel kurul'da itiraz edilir.
Son genel kurulda ihraçlar gündeme gelmedi .
Peki bu durumda ihraç edilenlerin itirazları, adaletin gerçekleşmesi gelecek genel kurula mı kaldı?
Böyle bir hukuksuzluk,vicdansızlık,adaletsizlik olur mu?
Elbette olamaz ve bu durumda ihraçlar yok hükmündedir, ihraçları kaldırarak mücadeleye gönüllü
destek verecek olan arkadaşlarımıza yapılan hukuksuzluğa son vererek hakkın iadesini sağlamalıyız.
Bu arada TEMAD'ın kalesi İzmir 'deki BALÇOVA şubesindeki keyfi uygulamaya da derhal son verilmesini
genel merkez yönetiminden bekliyoruz.
Ben bu şubenin yönetiminde görev yaptım, şube restorasyon için bankadan çekilen krediyi hatta şu an
başkan olan muhasibe ayda 600 lira taksi parası öderken kâr ediyordu. Olağan seçim kararı alırken de
yerimizi gençlere bırakacağız bu nedenle aday olmayacağız sözüne ben uydum başkan uymadı.
Kâr eden borçsuz şubeyi zarar eden duruma getiren mücadeleye somut hiçbir katkısı olmayan
Erdoğan Öztürk Ahmet KESER'in takdirine mahzar olmalı ki Genel merkez kendisine törenle
sadakat pardon onursal üyelik ünvanı verdi...
Kirası olmayan elektrik su ,ısıtma gibi giderleri belediye tarafından karşılanan ve yüzlerce üyenin
aidatına rağmen zarar eden eski başkanına onursal üyelik ünvanı verilip ondan bayrağı ve aynı
zihniyeti devralan yeni başkan korunmuşsa bu tam bir Ahmet KESER'e özgü davranıştır...
Beceriksizlik yüzünden zarar eden bu şubenin zararlarını karşılamak için olsa gerek yeni başkanın
kumarhanelerde MANO olarak adlandırılan oyundan para alma uygulamasına ve diğer olumsuzluklara
tepki gösteren üyeler TÜZÜK'te belirtilen sayıda imza toplayarak olağan üstü genel kurul talebinde bulunuyorlar;
Ancak bay Ahmet KESER bir kalesini kaybetmemek için "İmzalar noter kanalı ile verilmesi gerekir" diye
keyfi bir kararla seçimi engelliyor, şu an üyeler bu hukuksuzluğa karşı şubeyi boykot etmiş durumdalar.
Ve ne kadar acıdır ki erken seçim kararı için imza veren üyelere özel ulakla
"SİZLER ŞUBEYİ ŞİKAYET EDİP ERKEN SEÇİM İÇİN İMZA TOPLADINIZ İHRAÇ DOSYANIZ DİSİPLİN KURULUNA
VERİLDİ GELİN SİZ TALEBİNİZDEN BİZ İHRAÇTAN VAZGEÇELİM" ahlaksız teklifi sunulmaktadır.
Tüm bu ve benzeri olumsuzlukları yok sayarak mı birlik ve adalet sağlayacağız?
Bu aymazlığın da genel merkez tarafından sonlandırılması beklenmektedir.
Temeli adalete, saygıya dayanmayan birlikteliklerin daima zayıf halkası olur.
Birlik ve beraberlik adalet ve saygı ile sağlanır ve biz bunun gereğinin yapılacağına inanıyoruz .
Umudun,birliğin ve mücadelede başarının elde edeceği günler diliyoruz.
Saygılarımla.
Kulağıma gelen duyumlara göre Sayın Dürgen başkanlığındaki çiçeği burnunda
yeni TEMAD yönetim kurulumuz bir çalıştay buluşması organizesi hazırlığı içinde.
Muhtemelen de bu buluşma Yılbaşı sonrası.
Davanın temsil tavanı olan yönetim kurulu ile tabanı olan il ve ilçe başkanlıkları bünyesindeki üyeler içinden temsile yetkili görülen akli,donanımlı, kişiler ile geniş konsensüslü bir buluşma gerçekleştirilecek.
Bu buluşmaya üye olan olmayan, ihraçlı, küskün eski –yeni yönetime destek,
muhalif olmuş, olmamış birilerince de muhalif ve hain ilan edilmiş
her karşıt ve kavgalı yetkin insan çağırılacak.
Davet; davanın selameti adına,
birleştirici, uzlaşıcı, barış ve kardeşlik havasını sağlayıcı bir ortak kimlikle
yapılması planlanan bu ilk çalıştay bu güne kadar ki en büyük ve birlik
görüntülü o özlenen resimle ortaya konulacak.
“ Hepimiz aynı geminin içindeyiz.
Artık bundan sonra ayrılık gayrılık, hasımlık, öfke kavga olmasın “
Mesajı güçlü biçimde verilecek.
Umuyorum, bu anlamda ciddi, öngörüleri, fikir ve önermeleri güçlü,davaya katkı
ve birikimi ile çözüm yollarında yordam sunacak kaliteli,sağduyulu, meselelerde
dışa tavana ,çatıya dönük arkadaşlarımız bu davete çağırılacak.
Böyle olacağını da umuyor ve bekliyorum.
Çalışan 96 bin; emekli 140 bin; toplamda yaklaşık çeyrek milyonluk bir dava
toplumunun tek yasal ve hukuki temsilcisi olan bu dava derneği, artık güçlü ve
sorumlu adımlar atmak zorundadır.
Öfkeden, kavgadan, içsel kinden, çıkardan, bel altından beslenmemelidir.
Yapılması planlanan bu çalıştaya kimlerin katılması gerektiği konusunu sanıyorum bu anlamda, bu yeni algıda Sayın Genel Başkan ve ekibi ince eleyerek sık dokuyarak tespit edeceklerdir.
Buna da hiç şüphemiz yok
Benim, bu noktada;
yapılması planlanan çalıştayın, uyumuna, üretimine, başarısına, dair tek talebim de şu olacaktır.
Ahmet Keser ve yönetimi ile bazı kendini bilmez arkadaşlarımız;
6 yıl boyunca bu mazlum toplumunun içinde çok günahlar işlemişlerdir.
Kendilerinden önceki yönetimin Başkanı olan Sayın Mustafa EROL dan başlayarak,
kendi yönetim kurulu arkadaşlarından devamla,
En başta;
Yıllarını, yaşamını, kimsenin ortada olmadığı o yokluk ve sıkıntılı dönemlerde ortaya koyarak bu günkü adalet toplumunu kuran, buluşturan, çoğaltan duayenimiz,Sayın Ersen GÜRPINAR a,
Bu toplumun en akli ve eğitimli dava ağabeyi olan Sayın Mehmet KAYALI ya;
Assubay toplumunun en değerli büyüklerinden, yılmaz dava savunucularından olan rahmetli abimiz
Adilhan ŞANLI ya ,
Olmazsa olmazımız Sayın Orhan SELIŞIK abimize ,
İstanbulun tek mücadele derneği ve o mümtaz 30 yıllık derneğin bir avuç kahramanlarına,
başındaki Sayın KOLDAMCA ya;
ve ismini saymakla bitiremeyeceğimiz sadece adaletimiz için yüreklerini ortaya koyanlara ;
büyük ahlaksızlık, iftira, ve itham ile aile şereflerine saldıran aşağılamalarda bulunmuşlardır.
Bu toplum Subayın nazarında ve karşısında aynı cumhuriyetin anayasası ve hukuku ile insan
haklarınca tam 70 yıldır ezilen,sömürülen, onur ve haysiyeti ile milyarlarca lira alın teri
utanmazca çalınan bir mübarek mazlum toplumudur.
Yukarıdaki insanlarda bu toplumun,yunusları, kaygusuzları, nazımları, denizleri ve spartaküsleri dir.
Velev ki bu yanlışı ve saygısızlığı yapan arkadaşlarımız bu önemli buluşmaya gelecekler ise,
En azından,
bu değerli büyüklerimize Sövüp sayanlara, ahlaksızca saldıranlara, eş ve evlatlarını dahi
aşağılayanlara, bu mümtaz değerlilerimizi general yalakası, TEMAD düşmanı, vatan haini, fetöcü, pkk lı ilan edip halkın önüne kurban olarak yem yapanlara…
Bu toplantıdan önce kişilerde hatalarını anlamışlar ve samimi iseler mazeretsiz özür diletilmeli, bu büyüklerimizin elleri bu yanlışı yapanlara öptürülmelidir.
Küçük büyüğünden af dilemelidir.
Bu dava en önce yüreklerimizdeki kırgınlığın, öfkenin, dışarı atılması ile ancak yeniden başlatılabilir.
Yürekten gelen saf özürle…..
Assubayın saygı ve görgüsü de bunu gerektirir.
Bunu reddedenin de ne o çalıştay da ne de o buluşmada yeri olmamalıdır.
Büyüklerimizin ellerini öpüp özür dilemekten daha değerli olan bir onur varmıdır ki..
var ise hangi onurumuzdur ki….
Sayın Dürgen bunu yapmalıdır.
Ya sonrası derseniz…..
İnanın çorap söküğü gibi gelecektir.
Yeter ki sımsıkı kenetlenelim.
Hala,İnadına ASSUBAY olduğumuzu kurda kuşa, ite çakala gösterelim.
Ülkemizin şu zor günlerinde birlik ve dayanışma mesajını verelim.
Eşimizi, evladımızı onurlandıralım.
Bu sınıfı artık yeter….
Gururlandıralım.
Saygımla
Adnan Fuat ÖZDEMİR
Çünkü Asubay
* * * * *
* * * * *
|
* * * * *
SENE: 1935 Arapca ve Farsca menşeli olan asker rütbe isimlerine "Öz Türkce" karşılık türetmek için kolları sıvayan İcrâ Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu), Hazırladığı Kânun taslağını Reisicumhur ATATÜRK’e arz etdi.
Reisicumhur ATATÜRK; Astsubay şeklinde hazırlanıp kendisine arz edilen rütbe ismini Bizzat kendisi Asubay şeklinde tâdil etdi.
Bu tâdili de aşağıda gördüğünüz üzere şiir gibi izah etdi. |
* * * * *
SENE: 1935 T.C. Büyük Erkânıharbiye Reisliği “Rütbe ve Birliklerin Öz Türkce Karşılıkları” isimli kitabı neşretdi.
Bu kitabın içine ekledikleri tamimler ile Devlet dâireleri; Asker rütbe isimleri ve bâzı askerî terimlerin Bu kitapda yer alan Öz Türkcelerinin kullanılmasını emretdi.
Başvekil İsmet İNÖNÜ
Aynı çalışma kapsamında Birinci Reisicumhur ATATÜRK;
“ Erkânıharbiyei Umumiye ” olan askerî tâbiri de " Genelkurmay ” olarak tâdil etdi.
Tam bir sûretini ben temin etdim. Fakat Büyük Erkânıharbiye Matbaasında basdığı bu kitabın bugün itibârı ile bir nüshasının Genelkurmay Başkanlığının kendi kütüphânesinde mevcut olduğunu öğrendim.
Neşredildiği 1935 senesinden bugüne kadar geçen 82 seneden beri Rütbe ve Birliklerin Öz Türkce Karşılıkları isimli bu kitabı İlk kez sizler görüyorsunuz.
|
* * * * *
SENE: 1935 TBMM’de kabul edilen Ordu Dâhili Hizmet Kânunu ile Yeni rütbe isimleri resmen kullanılmaya başlandı.
Bu kânun ile Türkiye Cümhuriyeti Ordusunun askeri; 1. Erbaş 2. Subay olmak üzere iki sınıfa tefrik edildi.
|
* * * * *
SENE: 2014
Yukarıdaki sayfada gördüğünüz rütbe isimleri kitabının sâhibi ve Türk Dil Kurumunun 11 sene Başkanlığını yapan Prof.Dr. Sayın Şükrü Hâlûk AKALIN ile Görevli olduğu üniversitedeki kendi makâmında bizzat görüşdüm Ve dahi Bu sayfada okuduğunuz bilginin bir kısmını Sayın AKALIN’dan aldım.
Asubay kelimesi hakkındaki hakikâtin gün ışığına çıkartılması için Gösderdiği yakın ve samimi alâkadan dolayı Bütün Asubaylar adına Şükrü Hocama teşekkür ediyorum.
|
* * * * *
SENE: 1938
Reisicumhur ATATÜRK’ün bizzat kendisinin Asubay şeklinde türetdiği kelimeye Ne hazindir ki ilk tecâvüz eden kişi de ATATÜRK’ün zâbiti oldu.
Fakat ne var ki; Mirlivâ Kâzım SEVÜKTEKİN isimli İngiliz çaşıtı bir zâbit, Meclisde binbir türlü sahtekârlıklar yapdı Ve dahi Asubay kelimesindeki “ s ” harfinin yanına 1938 senesinde bir “ s ” harfi ilâve etdi. " Asubay " tâbirini de böylece " Assubay " yapdı.
|
* * * * *
SENE: 1951
İnsan, ölmeye Hâin de hâin olmaya görsün! Sırtını döndüğü zâbitler; ATATÜRK’ün bu emânetine hıyânet etmekde birbiriyle yarışdı...
Ne de olsa ağacın kurdu, kendi gövdesinde idi. Çaşıt ve sahtekâr Mirlivâ Kâzım’dan sonra Bu kez de Askerî Hâkim unvânlı bir Korgeneral, harama uçkur çözdü!
Fakat ne var ki;
TBMM’de, vekillerin gözü önünde kıvrak bir kalem hareketiyle sahtekârlık yapan Korgeneral Rifat TAŞKIN Assubay kelimesindeki iki “ s ” harfinin arasına “ t ” harfini, Paslı bir hançer gibi sapladı.
|
* * * * *
SENE: 1951
Aşağıda gördüğünüz Kânun TBMM’de görüşülür iken Türk Milletini temsil eden vekillerden bir dânesi dahi Astsubay kelimesini nerenden uydurdun, ey subay Rifat TAŞKIN, diye sormadı...
Eski Tüfek; "Astsubay" kelimesini sahtekâr subay Rifat TAŞKIN’ın neresinden uydurduğunu biliyor da! Şimdi aklından geçenleri şuraya bir dökse hani!.. Ortalık toz duman olur!..
ATATÜRK'ün subayları olduğunu söyleyen sahtekâr subaylarımız ATATÜRK'ün türetdiği " üsçavuş " kelimesini de kânunsuz olarak "üstçavuş" yapdılar.
* * * * *
5802 sayılı “ Astsubay ” Kânununu hazırlayan sahtekâr subaylarımız şöyle dedi; Muhtelif kânunlarda geçen “ astsubay ” adı “ subay ” olarak değiştirilmiştir.
Fakat bunu diyen kerizci subaylarımızın hepsi ağızlarını domaltarak koca bir yalan söyledi. Zere O güne kadar yapılan “muhtelif kânunların” hiçbirisinde “ astsubay ” adı yok idi.
|
* * * * *
SENE: 2017, Şeb-i Yeldâ;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; 1923 senesinde 364 sayılı kânun ile teşkil edilmiş bir kânun devletidir. Hükümran devlet olmanın temel hususiyeti kânun yapabilme kudretidir. Kânun ile ihdâs edilen bir husus ancak başka bir kânun ile tebdil edilebilir.
Ve dahi
Fakat Kânun devletinin sahtekâr subayları, devletin kânununu tanımadılar!..
Ve dahi
Kâzım isimli sahtekâr bir zâbit 1938 senesinde kânunsuz olarak “ Assubay ” şeklinde tahrif etdi. Rifat isimli sahtekâr bir subay da 1951 senesinde kânunsuz olarak “ Astsubay ” şeklinde tahrif etdi. |
* * * * *
SENE: 2017, Şeb-i Yeldâ;
emekliassubaylar.org’daki Eski Tüfek isimli köşemizi
Ve dahi
Makâlelerimizi ilk kez görenler haklı olarak
Birisine 40 kere deli der iseniz şâyet 40 kere demek şöyle dursun, sahtekâr subaylarımız, Türk Milletine;
ATATÜRK’ün bize vediâsı “ Asubay ” tâbirini kabul ettirebilmemiz için
“ Asubay ” kelimesini bizim en az 60 sene söylememiz, anlatmamız gerekecek.
|
* * * * *
SENE: 2017, Şeb-i Yeldâ;
Canlar, dostlar! Gözlerinden öpdüğüm kıymetli küçüklerim Ve dahi Ellerinden öpdüğüm muhterem büyüklerim; ATATÜRK’ün zâbiti olduğunu söyleyen iki şerefsizin ATATÜRK’ün vediâsı olan Asubay unvânına tecâvüz edişinin 14 kareye sığdırdığımız 80 senelik hikâyesi İşde, beyle iken beyle!..
Sahtekâr iki zâbitin 1938 ve 1951 senesinde yere düşürdüğü ATATÜRK’ün bu çok kıymetli vediâsına Eski Tüfek mahlaslı Şükrü IRBIK 2015 senesinde bir hayat öpücüğü verdi.
Türkiye Cümhuriyeti Ordusu Ve dahi “ Asubay ” dedikleri “ ortada sandık ” bu asker sınıfı var oldukca da Asubay unvânı, Asubaylar ile birlikde var olacak, evvel Allah! “ Niçin Asubay? ” diye bugün soranlara imdi söyleyelim; Çünkü, hep Asubay idi.
Asubay unvânını bugün kullanmak bir tercih meselesi değil Fakat ATATÜRK’ün vediâsına sâhip çıkmak ya da inkâr etmek meselesidir. Kimileri için ölmek, düşünmekden bile daha kolaydır! Siz, kolaycı olmayın! İnsana, düşünmek yakışır! Suyu, pınarın gözesinden içmeli, değil mi?
|
Şükrü IRBIK
(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş.
1951 de son şeklini alan bir meslekler üstü emanet bedenler,
ölü canlar toplumuyuz.
Tam 66 yıl oldu. Bir gün olsun mutlu olmadık.
Hiç müjdeli bir sabaha uyanmadık.
Hiç adam yerine konmadık.
Tam 66 kere bu ülkede hem yasalar, hem de medeniyet değişti.
Teknoloji gelişti. Kafalar ,fikirler, yasalar, kanunlar yenilendi.
Her şeye herkese dokunuldu.
Toplasan bir mahallelik nüfusa sahip romanlara bile;
Mecliste sabahlara kadar ne kavgalar verildi.
Vatan terk eden Suriyelilere bile evliya muamelesi reva görüldü.
Bir tek ASSUBAY lar görülmedi, duyulmadı,
Karınca kadar bile canlı yerine konulmadı.
Ne var ki uykusundan uyanış canlının mayasıdır.
İsyanı da atardamarı….
Bu gün artık bu toplum kendini yeniden buldu, keşfetti.
Asıl cevherin kendisi olduğunu anladı.
Bu gün artık saf, salak ve mülayim değiliz.
İç hizmette tarif edilen keloğlan, keleş oğlan da değiliz.
Sus pus, garip,gureba, aklı ermez, fikri bilmez de değiliz.
Hele ki mazlum hiç değiliz.
Sadaka bekler gibi saygı ile hak ve adalet hiç beklemiyoruz.
İnsan adaletimize, utanç ücretlerimize “baş üstüne “ hiç demiyoruz.
Biz çağın, medeniyetin, yeni dünyanın ve düzenin yeni ASSUBAYLARI yız.
Davamıza set ve engel olanlara “emre itaatsizlikte “ısrarlıyız.
Neye nasıl ne kadar layık olduğumuzu artık çok iyi biliyoruz.
Artık sadakat, mutlak itaat yok. Bilinç ve akıl var.
Artık biz de bu vatanın ve milletin nezdinde
Zeki müren gibi gönüllerde birer “ paşayız.”
Tam 66 yıldır çalınan haysiyet ve onurun bu gün
inatla,dim dik savunucusuyuz..
Artık kendimizi beğenmiyoruz. Ulufe niyetine, aşağılanarak verilenleri
artık kendimize yakıştırmıyoruz.
Mesela adımızı.
Çok eskiden gedikli idik. Sonra başefendi, sonra başçavuş daha sonra
astsubay olduk. artık a-subay olmak istiyoruz.
Önce çalınan,soyulan cüzdanımızın adaletini istiyoruz.
Emeğin karşılığını, Onurlu makamları, komutanlıkları,
sorumlulukları, biz de istiyoruz.
Çok eskiden yan ödememiz yoktu. iş riskimizde,
adam gibi katsayımızda, derecemiz de…
Şimdi artık komutanlık tazminatı da istiyoruz,
makam tazminatı da. Eşit başlangıç derecesi de,
Adam gibi Avrupa standardında, statüsünde
Yeni bir personel kanunu,
Subayına verdiğini Assubayından esirgemeyecek
İnsana yakışan maaş ve ücret istiyoruz.
Bu gün insanlık marsvan projesi ile güneş sisteminin dışına taşınırken,
Afrikada orman korucuları üniversiteden mezun olur iken
Biz ASSUBAYLAR artık askeri fakülte mezunu olmak istiyoruz.
Bizler eskiden Generallere koruma ve emir Assubayı idik.
Şimdi o Generalin kendisi olmak istiyoruz.
Eskiden kol ve gövdemizle, işe koşulurduk,
Beyin kısmımıza kilit vurulurdu.
Şimdi beyin takımı olmak,
Komuta ve karar gurubunun içinde olmak istiyoruz.
Eskiden ekmekten ,aştan, subaya layık görülen maaştan mahrum edilir,
velev ki verilirse “ bunlar isyan eder,baş edilmez “ denilip adaletimizle
tehdit edilir, onurumuzdan mahrum bırakılırdık.
Şimdi ekmek ve meslek adaleti ile onurunun tam kalbinde olmak istiyoruz.
Eskiden Askeri Ceza Kanunu, İç Hizmet Kanunu bize göre,
bize inat, bize kısas yazılır, çizilir, uygulanırdı.
Bilimum hakim,savcı, subay, lisansını ,tezini,terfisini, makamını, konforunu,
saadetini, emeklilik hayalini bizimle uğraşarak, bizleri kodese tıkarak,
nasıp cezası uygulatarak bir ömür lokmamızı çiğneyerek tamamlardı..
Mahkemeler savcılar,iddianameler, içtihatlar, bize dair yazılır, hazırlanırdı.
Şimdi o faşist, teokratik askeri yasaları utanç mezarlarına gömmek,medeniyetin
adalet ve hukuk sistemini yeniden,BİZLER yazmak, kanunlaştırmak istiyoruz.
Eskiden hep mazlum askerin başçavuşu idik. her türlü beladan , kazadan, acıdan,
kahırdan ottan çöpten boktan, pislikten baş sorumlu idik.
Kahraman memed ile aristokrat subayın arasında basamak idik.
Artık bu ordunun karar ve komuta merkezinde yepyeni bir komuta gurubu,
lider gurubu, insiyatif gurubu, emir komuta gurubu olmak istiyoruz.
TSK nın yeni mühendisleri olmak istiyoruz.
TSK nın teknik ve lojistik kuvvesi olmak istiyoruz.
TSK nın omurgası, çatısı, kolonu, direği, harcı, betonu olmak istiyoruz.
Çalınan başta maaş ve ücretlerimiz olmak üzere her yetim hakkımızın
o çalanlardan geri alınmasını istiyoruz.
Kendimizi artık tanıyoruz.
Kimliğimizi geri istiyoruz.
Artık A-SUBAY olmak istiyoruz.
Saygımla.
Adnan Fuat ÖZDEMİR
" geniş bir konsensüs, büyük uzlaşma, güçlü, teknik, iş bitirici inanmış bir kadro, hızlı ve planlı girişimler. "
Bir dava oluşumunda ve yapısında bunlar yoksa davada hiç bir şey yoktur.
Cesur,akil,uzman,bilen,üreten her assubay aşığı davanın içinde olmalıdır.
Olacaktır.
Bu dava;adalet,insanlık adına köhnemiş duvarlarına harç koyan,
tuğla dizen yürekli ve cesur insanların oluşumu ile yürütülmelidir.
Yürütülecektir.
Bu dava bizlerin onur kavgasıdır. Adamlık inadı dır.
Herkesin az çok eli yanmalıdır.
Yanacaktır.
Yeni yönetimde irademiz ve aklımız ile vizyonumuz
"ya hepimiz insan olacağız,ya da hepimiz yine kul olup susacağız"olmalıdır.
Olacaktır.
Bu dava yüksek hedeflerin davasıdır.
İnatla, çalışarak, boğuşarak, üreterek, koşarak, bıkmayarak……
İsteyerek, inanarak kazanılmalıdır.
Kazanılacaktır.
Bu dava; davayı içeriye değil,hırsımıza, egomuza, çıkarımıza, taşıyarak değil,
Binlerce masumun, mazlumun onur ve haysiyetinin geri alınması adına
yukarıya, en yukarıya bayrak açılarak sürdürülmelidir.
Sürdürülecektir.
Tüm cesur yüreklerle omuz omuza eş ve evlatlarımıza verdiğimiz sözle ve yeminle billahi sürdürülecektir.
Bu dava; TEMAD'ı ulu çınar görenlerle;
gölgesindeki tüm ASSUBAYLARI ve ezilmişleri yoksulluğun utancından kurtarmaya ahdetmiş mazlumlarca,
onları tek yürek,tek vücut, tek irade yapabilecek zihniyete ve adalet anlayışına sahip yönetimdeki tüm lider kadrosunca verilmelidir.
Verilecektir.
Bu dava temad içinde, temad ın çatısı altında büyüyen birleşen tüm emekçilerle,
Sadece ekmek ve insan adaleti için,
sonra da hukuksuzluğa karşı evrensel hukuk için,
Atatürk cumhuriyeti ve devrimleri adına, kuvayı vatan için,
Omuz omuza yan yana sırt sırta ,yıkılmadan, usanmadan
kıç baş eğilmeden oynamadan, kıvırtmadan,adam gibi verilmelidir.
Verilecektir.
Saygımla.
Adnan Fuat ÖZDEMİR
Assubaylar ve emeklileri olarak haklarımızı alırken çatışmacı ve ayrıştırıcı söz yazı ve eylemlerle değil
taktiksel hatalaradüşmeden,birleştirici, hukukun üstünlüğüne saygılı, muhataplarla diyalog halinde,
geniş katılımlı, bütünleyici stratejiler ile yapılacağı inancındayım.
Astsubay mesleğini ilke edinmiş olanlar; Mesleki bilgi birikimi ile yüksek donanıma sahip kişilerdir,
Bu insanlar fırsat verildiğinde daha yüksek verim ile çalışmak için kişisel gelişimlerini artırmak için çaba sarf ederler,
Aile ve toplum ilişkilerine önem verirler, iyi bir eş, iyi bir babadır. Bu nedenle toplumda saygın kişilerdir,
Emekli olduktan sonra bile önemli ve kritik işlerde aranan nitelikli insan kaynağını oluştururlar, toplumla daima iç içedirler,
Cumhuriyete, demokrasiye, insan haklarına, Atatürk ilke ve inkılaplarına gönülden bağlı insanlardır,
Ülkesinin bağımsızlığı ve özgürlüğü içincanını esirgemekten asla çekinmezler, gerekirse ölümü bile göze alırlar,
Bilime ve akla uygun çağın gereklerine göre hareket ederler. Koordineli, stratejik, geniş düşünce yeteneğine göre
hareket eden iş anlayışlarına sahiptirler,
Sivil toplum kuruluşlarının, siyasi partilerin, sendikaların aktif, katılımcı üyeleridir.
Toplumsal çalışmalarda üzerlerine düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirirler,
Türk silahlı Kuvvetleri ve onun manevi şahsiyetine daima saygı duyarlar, görev sürelerince emirleri altında
bulunan astlarına karşı evlatlarına gösterdikleri özen ve sevgi içerisinde hareket ederler,
Yurt dışı görevlerde ve çalışmalarında ülkesini en iyi şekilde temsil etmek ve onurlandırmak için çaba sarf ederler.
Başka ülkelerin vatandaşlarına karşı hoş görülü ve saygılıdırlar,
Bedeni yeterliklerini ve sağlıklarını korumakta göstermiş oldukları özen ile toplum ve halk sağlığında öncü kişilerdir,
Çevreye karşı duyarlı, bulundukları her yeri ağaçlandırmakta özen gösterirler, yeşili severler,
Yaşadıkları kentlerde; sanata, spora, kültüre önem verirler, aktif çalışırlar, profesyonel olanlar ülkemizi yurt içi ve
yurt dışı müsabakalarda en iyi şekilde temsil etmeye çalışırlar,
Çocuklarını sanata, spora ve kültüre karşı eğitirler,
Ekonomide ülkem kazanırsa bende kazanırım anlayışına sahip insanlardır.
Tasarrufa önem verir, üretim için küçük ölçekli yatırımcı, kooperatifçi, esnaf, teşvik edicidir.
Global dünyanın ekonomik anlamda çarklarını bilir ve uygulama yeteneğine sahiptirler,
Teknolojiyi takip eder, yeni icatlar üretir, ürettiğinin yurt kalkınmasına fayda yaratması için uğraşır,
Yetiştirdikleri evlatları, ülkede söz sahibi makam ve mevkilerde görev alırlar, bu evlatlar ki babalarından aldıkları
terbiye ve vatan sevgisi ile ülkesi için en iyi şekilde hizmet ederler,
Özel eğitim merkezlerinde, üniversitelerde hocalık yaparak yeni nesillerin eğitilmesinde katkı sağlarlar,
Assubay mesleğini ilke edinenler; Vatanseverdirler, yüksek karaktere sahip yüce Türk milletinin evlatlarıdırlar.
Hamdi ÖYKE 16 Aralık 2017 Beylikdüzü - İstanbul