Demokratik Cumhuriyeti Koruyup İşletecekler, Hasta Olmayan Adamlardır!

Bireylerin, yönetenler üzerinde daima etkili olmasını  sağlayan  “Demokrasi” yoluyla idare edilen Cumhuriyet rejimiyle yönetilen devletlerde; belli bir soy,  sınıf, kral, şah, teknokrat değil, kendine egemen olmak gibi bir yetiye kavuşan birey ve bireylerden oluşan topluluklar etkili.

Avrupa’da yaşayan halkların demokrasiye kavuşması  kanlı savaşlarla dolu mücadelelerle olurken, Türk Halkı'nın makûs talihini değiştiren Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, meydana getirmiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde demokrasiyi benimsemekle, milletin egemenliğini, halifelik tartışmalarına rağmen gerçekleştirmiş.

Yedi kuşak geçmişi, padişahın kulu olarak yaşamış toplumun bireyleri, kulluktan birey oluvermiş Atatürk sayesinde.

Birey olmak da ne ki?

Yıllarca padişahın kulu olmanın yanı sıra, gerçek din adamları hariç; şeyhler, şıhlar, tarikat liderleri de kendilerine kul etmiş insanları.

Kimi insanlar, şeyhin, şıhın, tarikat liderinin müridi olmadan yolunu bulamayacağına, ağasız yaşayamayacağına, inandırılmış, inanmış...

İşte böylesi bir inanç sayesinde onlarca isyan çıkartılmış Anadolu’da. Ağa ağalığından, şeyh şeyliğinden, tarikat lideri tarikat liderliğinden vazgeçmemek için.

Ve tabii yedi düvel boş durur mu? Onlar da desteklemiş isyanları, ama nafile. Atatürk ve arkadaşları inandığı yoldan dönmemiş bir türlü.

Bu defa derinlere dalmışlar, Avrupa, Amerika, şeyh, şıh, tarikat lideri, hepsi birlikte, pençelerine düşmüş, kendilerini bir türlü onlardan kurtaramayan insanları, bir bir demokratik cumhuriyet düşmanı olarak işleyip durmuşlar.

Sosyal devlet kişiyi özgürleştirmek için çalışırken, onlar ise kişileri kendine bağımlı tutmaya çalışadurmuşlar.

Bakmışlar ki, bu iş dıştan olmayacak! Öyleyse devlet idarelerine sızmalıyız, demişler ve başlamışlar ağır ağır devlet idaresine sızmaya...

İdareye sızdıktan sonra, kişileri özgürleştirecek devlet sistemlerini, politikalarını yavaş yavaş işlemez, işbirlikçisi oldukları AB-D’ye bağımlı hale getirmişler.

Ekonomik faaliyetleri dışa bağımlı hale getirdikten sonra, ülke halkının yoksulluktan başını kaldırıp, başka şeylerle uğraşması, kendini geliştirmesi, kültür seviyesini yükseltmesi ne mümkün...

İnsanları kendine tabi tutmaya çalışan ve bir halkı yabancıya muhtaç duruma sokan hasta ruhlu insanlar, kendi krallıklarının peşinde koşmaktan öte bir şey gerçekleştiremezler.

Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni koruyup işletecek olanlar; insanları kendisine bağlamak veya birine bağımlı olmak gibi bir hasta ruha sahip olmayan, çağdaş, insana saygı duyan, bağımsız birey olabilmiş, bilime inanan, kültür düzeyi yüksek adamlardır!

Ögeyi Oylayın
(23 oy)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ