Bunları yapan, uygulayan, uygulatan GENELKURMAY olarak kusurlu, hatalı, suçlu olmayacaksın da; tüm bu ayırım ve haksızlıkların sonlandırılması için yıllarca YASAL yollara başvurup SİZİNLE bizzat görüşen TEMAD Gn.Başkanı ve YÖNETİM kurulu üyeleri ÇALIŞMALARDAN hiç bir sonuç alamadıklarından son ÇARE olarak AYIRIM ve HAKSIZLIKLARI BASIN ve YAYIN yoluyla duyurma yolunu seçip HALKIMIZI bilgilendirdikleri için onlar mı "SUÇLU" oldular?
Ne zamandan beri HAK aramak ve BİLİNENİN söylenmesi SUÇ olmuştur? Suçlu arayacağınıza ÇÖZÜM bulmanız doğru olmaz mıydı?
Toplumumuzda bilinen bir HIRSIZLIK olayı var ya;
evine giren HIRSIZ yerine hakimin devamlı ev sahibini sıkıştırmasından bunalan ev sahibi sonunda patlamış ve "HAKİM bey iyi tamam da evime giren HIRSIZIN hiç mi SUÇU yok?
der gibi bir DURUM ortaya çıkmıştır. Genelkurmay Başkanlığı YASAK savar gibi olayda SUÇLU arayacağına MAKAMIN ciddiyetine yakışır bir çalışma içine girerek sorunları çözme yoluna gitmelidir.
TSK Milletin kurumudur. Bu kurumu birlik, beraberlik ve dayanışma içinde ayırımsız olarak yönetmek kurumun amirlerinin birinci ve öncelikli görevidir.
Kibir ve Gurur insanların en büyük kusurudur. Kibir ve gurur önce insanın kendisini sonra da toplumu yok edip parçalar.
Bugüne kadar TSK'da yapılanlardan ille de bir SUÇLU arayıp bulmak istiyorsanız SUÇLUYU dışarıda değil bu uygulamaları yapan ve uygulayan İRADENİN kendisi SUÇLUDUR. Bu irade de TSK'da GENELKURMAY ve KOMUTA heyetidir. Acı ama GERÇEK budur.
TSK'nın kanayan ve her geçen gün artarak tırmanan yaralarından biri de İNTİHARLARDIR. Yasak savma biçiminde alınan tedbirlerle bu sorunun çözülemeyeceğini Genelkurmay ve Komuta heyeti bilmiyor mu? TSK'dan sorumlu olanlar kendileri değil mi? NİMETLERİ paylaşanlar kendileri ve Komuta heyeti değil mi?
İş, sorunlara ve sorunları çözmeye gelince İPE un sermeye devam etmektedirler. Aslında İNTİHARLAR için tüm SIRALI komutanlar yasalar önünde sorumludurlar ve gerekli tedbirleri almadıklarından dolayı hepsi CEZALANDIRILMALIDIRLAR. Manen ve Madden psikolojik olarak rahatsız olan personelin her geçen gün DAYANMA gücü azalmakta ve bu da İNTİHARLARI getirmektedir. Assubayların SORUNLARINI çözmeyip bugünlere getiren Genelkurmay ve Komuta heyeti İNTİHARLARIN direkt bire bir SORUMLULARIDIR. Ama her intiharda olayın gerçek nedenleri araştırılmadan yapılan yüzeysel tahkikatla sonuçlandırılıp bir sonraki intihara kadar ÇÖZÜM düşünülmemekte ve ÇIKILMAZ sokakta SORUNLAR büyüyerek devam etmektedir.
TSK'da Assubayların görmek istediği birlik ve beraberliğin olması dayanışmanın artması ayırım ve haksızlıkların sonlandırılmasıdır. Assubayların isteklerine bugüne kadar Genelkurmay ve Komuta heyetinin yaklaşımı ve olumsuzluklarıda ortadadır. TSK'daki AYIRIM HUZURSUZLUK ve İNTİHARLARIN tek sorumlusu Genkur ve Komuta heyetiyle KAST sisteminin getirdiği ve uygulandığı ÇAĞ ötesi yöntemlerdir. Saygılarımla.
Yorumlar
Geçtiğimiz 2 gün içerisinde 3 ASSB. intihar ediyor. Asli nedenleri bilemeyiz. Fakat ne yönetenlerden ‘’insan onurundan bahseden’’, ne komutanlardan ‘’aile olduğumuzdan bahseden’’, ne de tarafsız olduğunu ifade eden özellikle ana kol medya olarak tabir edilen medyadan tık yok. Yoksa var da benim mi haberim yok? Öyleyse hepsinden ve herkesden canı gönülden özür dilerim. Ağacın üzerindeki kediyi kurtaran itfaiye aracını, görevlisini ve çevresinde seyir halinde olanları veren medyamız, ‘'başta sayın Talu olmak üzere duyarlı olanları tenzih ederek’’ acaba nerede?
Silahlarıyla mı, silahsız mı çekileceklerini bir türlü kendilerinin, yönetenlerinin de , mektubu getirip götüreninin, bütün bunları ayarlayan siyasilerin ve rahat rahat gitsinler veya yayılsınlar diye sivil irade gereği bölgeyi boşaltan komuta katının, bu olayları tasvip eden veya etmeyen medyanın da bilemediği, karar veremediği, bu adamlar kadar, ‘’ha bu arada silahlarıyla gidiyorlar’’ biz ASSB.'ların adı olmaz mı? Hatta bu silahlı adamlara verilen, ağaçtaki kediye verilen değer bizlere verilmez mi? Bir bilen varsa hakikatten anlatsın,özellikle bizlere bu muameleyi reva görenler anlatsınlar da şahsım adına söylüyorum ben cahil, anlayışsız biriyimdir, hatta yazarak anlatsınlar belki anlayabilirim!.. Fakat kimse kusura bakmasın hata bizde, bizler bir mesaj kampanyasında bile hala bir olup, yumruk olup 10 bin, 20 bin ve daha üzeri mesajı üç, beş gün içerisinde gönderemezsek bizim adımız hakikaten olmaz, olamaz. Sayın Adilhan Şanlı'nın dediği gibi belki mahkemelerden duyulabilir miyiz konusuna katılmakla beraber, kim ve nasıl? sorularının cevabını bulmalı ve örgütlü olarak sesimizi oralardan duyurmalıyız diye de düşünmekteyim. SAYGILARIMLA.
Teşekkürler,elinize sağlık.
Umarım, sayın Genelkurmay Başkanımız sizin bu yazınızı okurlar.
Ben şahsen Genelkurmay Başkanı olsam ve sizin bu yazıyı okusam, ya ASSUBAY TOPLUMUNUN karşı karşıya kaldıkları SORUNLARINI ÇÖZERİM, ya da GENELKURMAY BAŞKANLIĞINDAN İSTİFA EDERİM!
Başka yolu yok.
Saygılarımla.
Sağır sultanların bile duyduğu sorunlarımızı Genelkurmay Başkanı da duyar, inşallah da birşeyleri çözerse tarihe geçen bir komutan olur.